Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Resul ve Nebi arasındaki fark?

BeyazKelebek

New member
Katılım
8 Mar 2009
Mesajlar
403
Tepkime puanı
288
Puanları
0
Yaş
33
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Nebi ile Rasul Arasındaki Fark
Lügat olarak "rasulün" manası; "gönderilen" demektir.
Şer-i manası ise; Allah-u tealanın yeni şeriatle kafirlere gönderdiğidir. İlle ona kitap verilmesi gerekmez. Ondan önceki Rasulün kitabı ile gönderilmiş olabilir. Örneğin; İsmail aleyhisselam Rasuldür fakat ona kitap verilmemiştir. Babası İbrahim aleyhisselam'ın şeriatiyle amel etmiştir.

"Yeni şeriatle gönderilmiştir" den kastımız; gönderildiği kafirler için getirdiği şeriat yenidir. Oysa bu şeriatın başka kavimlerde daha önceden varolması mümkündür.

"Nebinin" lügat manası ise; "bildirmek" demektir. Aynı zamanda "yükseklik" manasına da gelir.

Alimler arasında nebi ile rasul arasındaki meşhur fark şöyledir:
Nebi: Allah tarafından kendisine vahyolunmuş fakat davet etmekle yükümlü olduğu bir şeriat bildirilmeyen kimsedir.

Rasul: Allah tarafından kendisine vahyolunan ve davet etmekle yükümlü olduğu bir şeriat bildirilen kimsedir.


Alimler tarafından nebi ve rasul tanımlamasındaki bu fark aşağıdaki sebeplerden dolayı tam olarak doğru değildir:
1 - Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"(Ey Muhammed!) Senden önce hiçbir rasul, hiçbir nebi göndermedik ki, o bir temennide bulunduğu zaman, şeytan onun temennisine bir şey sokmuş olmasın..." (Hacc: 52)

Allah-u teala bu ayette hem rasul hem nebi gönderdiğini bildirmiştir. Bir kavme gönderilen kişi mutlaka bir şey söylemek ve tebliğ etmek için gönderilmiştir. Buna göre; "Nebi davet etmekle yükümlü olduğu bir şeriat bildirilmeyen kimsedir" tanımı doğru değildir. Çünkü bu ayete göre tebliğ etmekle yükümlüdür.

2 - Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Ümmetler bana gösterildi. Bir nebi gördüm ki onunla beraber ona tabi olan bir topluluk vardı. Bir nebi gördüm ki onunla beraber bir veya iki kişi, bir nebi de gördüm ki onunla beraber hiç kimse yoktu." (Müslim)

Bu hadis gösteriyor ki nebiler de tebliğ etmek için gönderilmişlerdir. Ve kim onlara itaat ederse ve onları doğrularsa kıyamet gönünde onlarla beraber olacaktır. Onları yalanlayanlar ve onlara karşı gelenler ise kaybedenlerden ve hüsrana uğrayacak olanlardan olacaktır. Buna göre nebi tebliğ etmekle yükümlü değildir denilebilir mi?

3 - Vahiyde asıl istenilen şey insanlara hidayet etmek, onlara doğru yolu göstermektir. İnsanlara tebliğ edilmeyen vahiyden ne fayda vardır. Halbuki nebi, zamanındaki insanların nebiye inen vahye çok şiddetli bir şekilde ihtiyaçları vardı. Hatta yemekten içmekten daha fazla ihtiyaçları vardı. Buna göre bu kadar ihtiyaç duyulan şeyin insanlara bildirilmesi nasıl emredilmez?

4 - İlim sahibine, şeriati tebliğ etmek, cahil olana öğretmek, sapık olana yol göstermek, fetva sorana cevap vermek farz kılınmıştır. Bu sebeple Allah-u teala ilimden herhangi bir şeyi gizleyen kimselerin azaba uğrayacaklarını bildirerek onları şiddetli bir şekilde korkutmuştur. İlim sahibine bunu yapması farz ise nebilerin üzerine nasıl farz olmasın?!

Halbuki nebiler ilim sahiplerinden daha efdal ve daha mükemmeldirler. Hatta alimlerin itaat etmesi gereken kişilerdir. Çünkü alimler nebilerin sözlerini söylerler ve onların şeriatlerini tebliğ ederler.

Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"Allah, kendilerine kitap verilenlerden, onu insanlara açıklasınlar ve gizlemesinler diye söz almıştı da onlar onu umursamadılar ve arkalarına atarak az bir değere onu sattılar. Satın aldıkları şey ne kötüdür." (Al-i imran: 187)

İşte söylenen bu deliller gösteriyor ki nebi ile rasulün alimler arasındaki meşhur olan farkı tam olarak doğru değildir. Bu farkın meşhur oluşu sahih olduğuna delil değildir.

Doğru olan şudur ki; nebiye vahiy edilmiş ve bu vahyi tebliğ etmekle emrolunmuştur. Buna şu ayet delâlet etmektedir.

Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"İnsanlar bir tek ümmetti. Allah (onlara) müjdeleyici ve korkutucu nebiler gönderdi. Onlarla birlikte insanların ihtilafa düştükleri şeylerde hüküm vermeleri için kitabı hakla indirdi. (Halbuki) kendilerine kitap verilenler apaçık deliller kendilerine geldikten sonra (sırf) aralarındaki bağydan dolayı ihtilafa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle iman edenleri, ihtilafa düştükleri hakka ulaştırdı. Allah dilediğini doğru yola eriştirir." (Bakara: 213)
Bu ayet apaçık bir şekilde gösteriyor ki nebi insanlara gönderilir ve tebliğ etmekle emrolunur.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Daha önceki nebilere verilmeyen beş şey bana verildi." Sonra şöyle dedi: "Nebi sadece kavmine özel olarak gönderiliyordu. Ben ise bütün insanlara gönderildim." (Buhari-Müslim)

Nebi ile rasul arasındaki fark şöyledir:

1 - Gönderildikleri toplum bakımından; rasul kafirlere gönderilir. Nebi ise müslümanlara gönderilir,

2 - Gönderildiği şeriat bakımından; rasul yeni şeriatle gelmiştir, Nebi ise daha önceki rasullerin veya onun zamanındaki rasulün şeriatı ile gelmiştir.
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
HER PEYGAMBER RESÛLDÜR AMA
HER RESÛL PEYGAMBER DEĞİLDİR

Rabbimiz Kur'ân-ı Kerim'de Taha Sûresi'nin 123. âyet-i kerîmesinde (Bütün Âdemoğullarından yemin aldıktan sonra) şöyle buyurmaktadır ;
-20/TÂHÂ-123: Kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dın aduvv(aduvvun), fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe menittebea hudâye fe lâ yadıllu ve lâ yeşkâ.
(Allahû Tealâ şöyle) dedi: “İkiniz oradan (aşağı) inin! Hepiniz (şeytan ve siz), birbirinize düşman olarak. Bundan sonra Benden size mutlaka hidayet gelecek. O zaman kim hidayetime tâbî olursa artık o, dalâlette kalmaz ve şâkî olmaz.”

-2/BAKARA-38: Kulnâhbitû minhâ cemîa(cemîan), fe immâ ye’tiyennekum minnî hudenfe men tebia hudâye fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Biz dedik ki: “Hepiniz oradan (aşağıya) inin. Benden size mutlaka hidayet gelecektir. O zaman kim hidayetime tâbî olursa, artık onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar.”


Kimdir bu hidâyetçiler? Bu hidâyetçiler, insanları Allah'ın emriyle Allah'a ulaştırmaya (Hidâyet etmeye) yetkili kılınanlardır. Bunların bir kısmı peygamberler bir kısmı da Rabbimizin adına, RESÛL, İMAM, MÜRŞİD, SULTAN ve HİDAYETÇİ dediği vazifelilerdir. Bunlar hem peygamberler zamanında hem de peygamberlerin olmadığı devirlerde yaşayan ve görevleri kıyamete kadar devam edecek olan önderlerdir.

PEYGAMBER OLAN VE PEYGAMBER OLMAYAN, ALLAH'A ULAŞTIRAN İMAMLAR
Peygamberlerin Allah'a ulaştıran (Hidâyet eden) İMAMLAR olduğunu Enbiya Sûresi'nin 72 ve 73. âyet-i kerîmelerinde görmekteyiz.

-21/ENBİYÂ-72: Ve vehebnâ lehu ishâk(ishâka), ve ya’kûbe nâfileh(nâfileten), ve kullen cealnâ sâlihîn(sâlihîne).
Ve ona, İshak (A.S)’ı ve nafileten (ilâveten) Yâkub (A.S)’ı vehbî (armağan) olarak verdik. Ve hepsini salihler kıldık.

-21/ENBİYÂ-73: Ve cealnâhum eimmeten yehdûne bi emrinâ ve evhaynâ ileyhim fi’lel hayrâti ve ikâmes salâti ve îtâez zekâh(zekâti), ve kânû lenâ âbidîn(âbidîne).
Ve onları, emrimizle hidayete erdiren (ölmeden önce ruhları Allah’a ulaştıran) imamlar kıldık. Ve onlara, hayırlar işlemeyi, namaz kılmayı ve zekât vermeyi vahyettik. Ve onlar, Bize kul oldular.


Görülüyor ki söz konusu imamlar peygamberlerdir. Peygamberlerin dışındaki huzur namazının imamları için de Secde Sûresi'nin 24. âyet-i kerîmesinde şöyle buyrulmaktadır.


-32/SECDE-24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).
Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.

Âyet-i kerîmelerin metni birbirine çok benzemektedir. Ama Secde-24 de Allah'ın âyetlerine sabırla uzun çalışmalardan sonra yakîn hasıl edebilen Mürşidlerden bahsedilmektedir. Allah'dan aldıkları vahiyle başkalarının bilmediklerini biliyor (Enbiya-7) ve Kur'ân-ı Kerim'in müteşabih âyetlerini tezekkür edebiliyorlar (Al-i İmran-7) Bu sebeple Kur'ân-ı Kerim âyetlerine yakîn olma vasfını taşıyorlar.

-21/ENBİYÂ-7: Ve mâ erselnâ kableke illâ ricâlen nûhî ileyhim fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Ve senden önce, vahyettiğimiz rical (erkekler)den başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline (daimî zikrin sahiplerine) sorun.

-3/ÂLİ İMRÂN-7: Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteşâbihât(muteşâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te’vîlih(te’vîlihi), ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).
Kitab'ı sana indiren O'dur. Onun bir kısmı muhkem (hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan) âyetlerdir, onlar Kitab'ın esasıdır ve diğerleri, muteşâbihtir (yoruma açık âyetlerdir). Fakat kalplerinde eğrilik (bâtıla meyil) bulunanlar, bu sebeble muteşâbih olanlara (yorum gerektirenlere) tâbi olurlar. Ondan fitne çıkarmak için, onun te'vilini (yorumunu) yapmak isterler. Ve onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez ve ilimde rusuh sahipleri ise: "Biz O'na îmân ettik, hepsi Rabbimizin katındandır" derler, onlar da tezekkür edemezler, sadece Ulûl'elbab (daimi zikrin ve sırların sahipleri) (tezekkur edebilir).




7-2- PEYGAMBERLERİN VAZİFELERİ
Peygamberlerin insanları hidâyete erdirmelerinin nasıl gerçekleştiğini Bakara Sûresi'nin 150. ve 151. âyet-i kerimelerinde Rabbimiz şöyle açıklamıştır.

 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
fani olanı istemem,
Değerli kardeşim Kuranda lafız olarak Peygamber geçmez Resul Yada nebi geçer, bunu incelerseniz sizde göreceksiniz.
Şuna cevap verirmisiniz ?
Hz. Muhammed Resulmüdür? Nebi midir?
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
bakın ben ne hadisler gördüm kuranla alakası olmayan. ben ne hadisler gördüm kurana uyan. hadisler rivayetlere dayanır. o yüzden kimileri değiştirmiş, kimileri saptırılmıştır. benim kuranı kaynak olarak istemem bu yüzdendir. yani kuran değiştirilmemiştir. tek değiştirilmeyen ve en gerçekçi kaynak kurandır. ben bu yüzden kurandan örnek getirin dedim. bakın ben size peygamberin geleceğine dair ayetler yazayım.

Allah kendi emriyle melekleri, kullarından dilediği kimseye vahiy ile, "Benden başka tanrı olmadığına dair (kullarımı) uyarın ve benden korkun" diye gönderir. (nahl 2)



Biz peygamberleri ancak müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir. (enam 48)

enam 48.ayette gönderirdik olması gerekmiyor muydu? ama göndeririz diyor yani daha bitmedi anlamında.



Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah'ın emirlerini) iyice açıklasın. Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir. (ibrahim 4)



Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi için bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hiçbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz.(isra 15)




Rabbin, ülkelerin merkezî yerlerine, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir peygamber göndermedikçe memleketleri helak edici değildir. Zaten biz, halkları zalim olmadıkça memleketleri helak etmeyiz. (kasas 59)


Allah zaman izafi edilemez.. Allah gönderme fiilini geniş veya şimdiki zaman da kullanmıştır ki geçmişte oldu bitti gibi bir bana çıkmadığı gibi gelecekte de olacak diye bir anlam çıkmaz..
İbrahim süresinden aldığını ayeti kerime de '' biz her peygamberi kendi kavminin diliyle GÖNDERDİK'' buyrulmuş. bu ayette de geçmiş zman da kullanılmış.. ;ZAman bizim için işlemektedir. Allaha zmaan izafi edilemez.. Bİr ayeti kerimede Allahu teala şöyle buyurmuştur: İnneke meyyitün ve innehüm meyyitün/ MUhakkak ki sen öldün, ve muhakkak ki onlar öldüler.. BU ayet hz muhammed mustafa inmiş ve onun öldüğünü haber vermiştir ama Allah rasülünun hayatta olduğu kesindir.. Allah geçmiş zamanda kullanmıştır. Allaha göre geçmiş gelecek gibi bir durum söz konusu olmaz..

Mehdinin geleceğine inanların rasülün geleceğine neden inanamaz anlamış değilim VE 1400 senedir bir rasül gelmedi, gelseydi bilirdik demişsiniz..

Bir rasülün geldiği nasıl anlaşılacak ? Biri çıkıp dese ki ben Allahın Rasülüyüm nasıl inanacağız ? mucizeleri olmayacak mı ? Allahtan vahiy getirmeyecek mi ? Bir mucize göstermesini mi bekleyeceğiz ?

Rabbin, ülkelerin merkezî yerlerine, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir peygamber göndermedikçe memleketleri helak edici değildir. Zaten biz, halkları zalim olmadıkça memleketleri helak etmeyiz. (kasas 59)[/quote]

Bu ayeti kendinize delil getiriyorsunuz.. Rasüller nebi arasındaki farkı konuşuyorsak ayette: yebase fii ümmihe rasülen/ rasülün gönderildiğini söylüyor.. ifadelere dikkat edersek daha iyi anlaşabiliriz

Bize uyarıucı olraka kuran gönderilmiştir. kendisine ulaşan herkesi uyarucudur buyruluyor.. bu ayetleri hep yazdık ama üzerinde düşünülmüyor.. Sizin Rasülünüz kim dediğimde bütün rasüller dediniz..
Rasül ümmete gelir. bir rasül gelirse ümmeti muhammedden ayrtı bir ümmet gelmesi lazımdır.. halbuki biz tek bir ümmetiz.. ümmeti muhammediz.. Siz hangi ümmettensiniz ? Bütün rasüller sizin rasülünüzse heralde bütün ümmetlerdensiniz ?
 

babacan01

New member
Katılım
7 Eki 2008
Mesajlar
66
Tepkime puanı
16
Puanları
0
hz.isa kendine kitap verildiği için nebiliğe yükseldiğini söylüyor. önceden resul olduğu apaçıktı zaten. ama kitap verildiği için nebi olduğunu iddia ediyor kuranda. yani resul tüm peygamberlerdir. nebiliğe yükselenler kitap verilenlerdir.


sorunda ortaya çıkıyor hz.muhammed(s.a.v.) resuldür ve nebilerin sonuncusudur. yani hem resul hemde nebidir. selam ile..
 
Son düzenleme:

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
babacan01,
Bu sizin ifadeniz
sorunda ortaya çıkıyor hz.muhammed(s.a.v.) resuldür ve nebilerin sonuncusudur. yani hem resul hemde nebidir. selam ile..


Daha iyi anlayabilmek açısından kusurumbakmayın lütfen
Hz. Musa resulmüdür yoksa nebimidir.
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Peygamberimiz S.A.S Ahsab40 Ayetine göre Nebilerin hatemidir.Aynı zamanda resuldur.
Fakat her resul nebi değildir.Bunu birçok ayet ispatlıyor.Gel görki hurafelere batmış emaniye kitaplar bunun tam tersini söylüyor.Hatta televizyonlarda hoca denilenler zikrediyorlar.Hocaları suçlamıyorum.Kişi ilmi kadar konuşur.Bilmediğinede düşman kesilir.
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
fani olanı istemem,
Hurafelerden arınmış değerli kardeşim sizcede
Hz Musa Nebimidir? resulmudür?
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
sayın tahsin33 sanırım bu örnekler ne demek istediğimi anlatacaktır

HER PEYGAMBER RESÛLDÜR AMA
HER RESÛL PEYGAMBER DEĞİLDİR

Rabbimiz Kur'ân-ı Kerim'de Taha Sûresi'nin 123. âyet-i kerîmesinde (Bütün Âdemoğullarından yemin aldıktan sonra) şöyle buyurmaktadır ;

-20/TÂHÂ-123: Kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dın aduvv(aduvvun), fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe menittebea hudâye fe lâ yadıllu ve lâ yeşkâ.
(Allahû Tealâ şöyle) dedi: “İkiniz oradan (aşağı) inin! Hepiniz (şeytan ve siz), birbirinize düşman olarak. Bundan sonra Benden size mutlaka hidayet gelecek. O zaman kim hidayetime tâbî olursa artık o, dalâlette kalmaz ve şâkî olmaz.”

-2/BAKARA-38: Kulnâhbitû minhâ cemîa(cemîan), fe immâ ye’tiyennekum minnî hudenfe men tebia hudâye fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Biz dedik ki: “Hepiniz oradan (aşağıya) inin. Benden size mutlaka hidayet gelecektir. O zaman kim hidayetime tâbî olursa, artık onlara korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar.”


Kimdir bu hidâyetçiler? Bu hidâyetçiler, insanları Allah'ın emriyle Allah'a ulaştırmaya (Hidâyet etmeye) yetkili kılınanlardır. Bunların bir kısmı peygamberler bir kısmı da Rabbimizin adına, RESÛL, İMAM, MÜRŞİD, SULTAN ve HİDAYETÇİ dediği vazifelilerdir. Bunlar hem peygamberler zamanında hem de peygamberlerin olmadığı devirlerde yaşayan ve görevleri kıyamete kadar devam edecek olan önderlerdir.

PEYGAMBER OLAN VE PEYGAMBER OLMAYAN, ALLAH'A ULAŞTIRAN İMAMLAR
Peygamberlerin Allah'a ulaştıran (Hidâyet eden) İMAMLAR olduğunu Enbiya Sûresi'nin 72 ve 73. âyet-i kerîmelerinde görmekteyiz.

-21/ENBİYÂ-72: Ve vehebnâ lehu ishâk(ishâka), ve ya’kûbe nâfileh(nâfileten), ve kullen cealnâ sâlihîn(sâlihîne).
Ve ona, İshak (A.S)’ı ve nafileten (ilâveten) Yâkub (A.S)’ı vehbî (armağan) olarak verdik. Ve hepsini salihler kıldık.

-21/ENBİYÂ-73: Ve cealnâhum eimmeten yehdûne bi emrinâ ve evhaynâ ileyhim fi’lel hayrâti ve ikâmes salâti ve îtâez zekâh(zekâti), ve kânû lenâ âbidîn(âbidîne).
Ve onları, emrimizle hidayete erdiren (ölmeden önce ruhları Allah’a ulaştıran) imamlar kıldık. Ve onlara, hayırlar işlemeyi, namaz kılmayı ve zekât vermeyi vahyettik. Ve onlar, Bize kul oldular.


Görülüyor ki söz konusu imamlar peygamberlerdir. Peygamberlerin dışındaki huzur namazının imamları için de Secde Sûresi'nin 24. âyet-i kerîmesinde şöyle buyrulmaktadır.


-32/SECDE-24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).
Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.

Âyet-i kerîmelerin metni birbirine çok benzemektedir. Ama Secde-24 de Allah'ın âyetlerine sabırla uzun çalışmalardan sonra yakîn hasıl edebilen Mürşidlerden bahsedilmektedir. Allah'dan aldıkları vahiyle başkalarının bilmediklerini biliyor (Enbiya-7) ve Kur'ân-ı Kerim'in müteşabih âyetlerini tezekkür edebiliyorlar (Al-i İmran-7) Bu sebeple Kur'ân-ı Kerim âyetlerine yakîn olma vasfını taşıyorlar.

-21/ENBİYÂ-7: Ve mâ erselnâ kableke illâ ricâlen nûhî ileyhim fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Ve senden önce, vahyettiğimiz rical (erkekler)den başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline (daimî zikrin sahiplerine) sorun.

-3/ÂLİ İMRÂN-7: Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu muteşâbihât(muteşâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ teşâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te’vîlih(te’vîlihi), ve mâ ya’lemu te’vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).
Kitab'ı sana indiren O'dur. Onun bir kısmı muhkem (hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan) âyetlerdir, onlar Kitab'ın esasıdır ve diğerleri, muteşâbihtir (yoruma açık âyetlerdir). Fakat kalplerinde eğrilik (bâtıla meyil) bulunanlar, bu sebeble muteşâbih olanlara (yorum gerektirenlere) tâbi olurlar. Ondan fitne çıkarmak için, onun te'vilini (yorumunu) yapmak isterler. Ve onun te'vilini Allah'dan başka kimse bilmez ve ilimde rusuh sahipleri ise: "Biz O'na îmân ettik, hepsi Rabbimizin katındandır" derler, onlar da tezekkür edemezler, sadece Ulûl'elbab (daimi zikrin ve sırların sahipleri) (tezekkur edebilir).



 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
fani olanı istemem,
Değerli kardeşim, Bir şeyi onsefer söylemenin bir manası yok bir tek soru
sordum Hz. Musa nebi midir resulmudür.?
Kuranda peygamber diye bir lafız yoktur ya resul diyeceksin yada nebi diyeceksin başka yolun yok artık bu gerçeği anla. yukarıda mealini verdiğin ayetleri tekrar okursan senin iddianı desteklemediğini de ayrıca görürsün bir tek enbiya suresinde erselna lafzıda gönderilenlerin erkek olduğundan bahsediyor İnsafedin ve ayetleri lütfen çarpıtmayın Allah CC bunun hesabını soracaktır. bunu bir kardeşiniz olarak hatırlatırım.
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Hayır gelen veli resuller Kurana tabii olacaklar çünkü son şeriat kitabı Kuranı kerimdir.Ondan sonra gelen kitaplar sohbet hüvviyetinde gelen şeri hükümler içermeyen başkalarını bağlamayan kitaplardır.

Allah insana kitap yazdırır mı?

( "Allah insana kitap yazdırır mı yazdırmaz mı ?" konusuna açıklık getirilmesi gerekmektedir. Çünkü günümüzdeki din bilginlerimiz Allah ile kulu arasındaki bu tür bir ilişkiyi reddediyorlar. Sahip oldukları Allah’ın ihsanları arasında kalp kulağı olmadığı için bunu reddediyorlar. Allah kuluyla konuşamaz, Kitap yazdıramaz, İlham veremez diyorlar. Ne yazıkki onların sözlerinin neye dayalı olarak söylendiğini burada yazamayacağız. Çünkü sözlerinin dayandığı hiçbir ispat vasıtası yok. Allah’ın güzelliklerini yaşayamamaları gösterecekleri tek sebeb olabilir. Bu sebebte geçerli olamaz. Hele Allah bu konudaki hükümlerini Kur’an’a koymuşsa ve bu konuda önümüzde birçok yaşanmış örnek varsa... Aşağıdaki bölümde bu konuya ışık tutacak ve ispatlayacak kanıtları bulacaksınız. Allah insana kitap yazdırır mı yazdırmaz mı görelim...)
Abdülkadir Geylâni Hz.nin RİSÂLEİ GAVSİYE tercümesinden:

" Ya Gavsı Âzam dedi Allah
Lebbeyk Rabbi gavs dedim.
Ya Gavsı â’zam hiçbir şeyde zahir olmazdım,
İnsanda zahir oluşum gibi...
Ya Gavsı â‘zam insan sırrımdır ve onun sırrıyım.
Gavs dedi Rabbim teâlayı gördüm ve sordum
yarabbi aşkın manâsı nedir.
Ya Gavs dedi aşık ol bana, aşık benim ve aşk benim.
Kalbini benden gayrımdan çevir ve fariğ kıl.
Rabbimi gördüm ve miraçtan sordum."

Görülüyor ki Abdülkadir Geylâni Hz.ne de Allahu Tealâ "RİSALE-İ GAVSİYE" ismiyle bir kitap yazdırmış. Allah kendisine "GAVSI AZAM" diye hitap ediyor. Ve de Allah’ı gördüğü kesin...
Diğer taraftan Abdülkadir Geylâni Hz.ne yazdırılan kitabın da adı "Risale" , yani bize yazdırılanın aynı.
Ayrıca Bediüzzaman Saidi Nursi Hz. ne Allah tarafından yazdırılan 132 kitaba da Risale-i Nur adını vermiş Allahu Teâlâ. gene ayni ismi kullanmış. Bilindiği gibi "Risalei Nur" ‘un arapcası "RİSALET-ÜN NUR" dur.
Mevlâna Celaleddini Rumî Hz.ne Mesneviyi Allah’ın yazdırdığı, Mesnevinin takdim yazısında açıkça yeralmaktadır.
Âlemlerin Rabbinden inmiştir; bâtıl, ne önünden gelebilir, ne ardından.
- Mevlânâ’nın övgüleri, " Mesnevi" nin, Kur’ân-ı Mecîd’in, hadîs-ı şeriflerin meâlini, tefsirini, şerhini ihtiva eden bir ilham eseri olduğunu bildirmek içindir.
- Burada vahiy hakkında da biraz söz söylemek lüzumunu duyuyoruz.
- Mevlânâ "Mesnevî"nin Allah tarafından verilmiş başka lâkapları da olduğunu, fakat azın çoğu, bir yudum suyun gölü, bir avuç buğdayın harmanı göstermesi dolayısıyle bu kadarını yeter bulduğunu söylüyor. Bu sözle de " Mesnevî "nin ilhama dayanan bir eser olduğunu bildiriyor; ilâhî hükümlerden hiçbir suretle ayrı bir hükmü ihtiva etmediğini anlatıyor.
-Böylece de dostların, yalnız Mevlânâ’nın sözlerini okumalarının sağlanmasını rica etmiş, Mevlânâ hemen sarığının arasından, "Mesnevî‘"nin ilk 18 beyti yazılı olan bir kâğıt çıkararak, bu düşünce sizin kutlu gönlünüze doğmadan bizim gönlümüze doğdu buyurmuştur.
- 1014. Bu beyitte "Ve Rabbin balarısına, dağlarda ağaçlarda ve çardak kurulan yerlerde kovan yapın diye emretti" âyetine işaret edilmektedir. (Kur’ân, onaltıncı, Nahl, 67).
- Yahut dilden bellenen bilgisi az olsaydı da gönüle gelen vahiy bilgisini Tanrı dostundan kapsaydı.

- Böyle bir ışığa karşı tutar da kitabı açarsan, vahiyle huzûra eren can, seni azarlar.
- Zamãnın kutbunun sözüne, soluğuna karşı, dilden aktarılan bilgiyi, su varken teyemmüm bil.

- Bu yolda şanı, şerefi bırak; kılavuzun kımıldamadıkca kımıldama.
"EŞref Rumî Hz."nin Divanı da Allah tarafından yazdırılmıştır. Aşağıdaki mısralar bunu kesinleştiriyor.
Ol dost sultandır ben ona kul,
Her dem yeni yeni nüzul,

Andandır bu cümle usul
Andandır her bahşişimiz.
And olsun senden önce de biz resuller gönderdik onlara eşler ve çocuklar kıldık(verdik). Allah’ın izni olmaksızın bir resul için ayet gelmesi mümkün değildir. Her ecel (zaman) için bir kitap vardır.
Rad -38

Görülüyor ki her ecel (vade, zaman) için bir kitap vardır. Tabii yaşadığımız zaman için de bu husus geçerlidir. Ne varki bu kitap (Risalet Nurları) bir şeriat kitabı değil, Mesnevî gibi Eşref Rumî Hz. nin dîvanı gibi bir sohbet kitabıdır. Ve bir Peygambere değil, Allah’ın bir Velîsine indirilmiştir. Şeriat açısından bir değer taşımadığı cihetle de neden Velîye indirildiği açıklık kazanmaktadır. Bu ayet-i Kerime "RİSALET NURLARI"nın kapak ve birinci sayfasındaki "Allah’u Tealâ’nın izniyle indirilmiştir" mealindeki ifadenin neden kitaba konduğunu da açıklamaktadır.
Peygamber efendimiz S.A.V. son Peygamberdir. Dolayısıyla " O ‘ndan sonra asla Peygamber gelmeyeceğine göre kitap da indirilmeyecek" tarzındaki bir hüküm ise Kur’ân-ın temel hükümlerine uymamaktadır. Allah’u Teâla sadece Peygamberlere değil Peygamberlerin dışındaki insanlara da ayet indirdiğini açık birşekilde beyan etmektedir ki bu ayetler sureleri, sureler de kitabı oluşturacaktır. İşte araf suresi 175. Ayet-i Kerime, Allah’u Teâlâ buyuruyor:
" Onlara O kimsenin haberini oku ki kendisine ayetlerimize vermiştik te o bunları inkâr ederek imandan çıkmıştı, böylece şeytan onu arkasına takmışta azgınlardan olmuştu."

Değil sadece herhangibir Allah’a inanan insana, şeytana uyan insana bile Allah’u Tealâ’nın ayet indirdiği açık bir şekilde Kur’ân-ı Kerim’de ifade edilmektedir.
Görülüyor ki Peygamberlerin dışındaki insanlara da ayet indirilmektedir.
Kur’ân-ı Kerim bu konuda son derece açık olarak Peygamberlerin dışındaki insanlara da hatta hayvanlara da vahiy gelebileceğini ifade buyurmaktadır.

Nahl suresi 68. Ayeti Kerime:
"Rabbin bal arasına vahyetti."

Zilzal suresi 5. Ayeti Kerime:
"Çünkü Rabbin yere vahyetti."

Maide suresi 3. Ayeti Kerime:
"Ve o zaman havarilere Allah vahyetmişti."

Taha suresi 38. Ayeti kerime
" O zaman annene vahyedilicek şeyi vahyetmiştik."

Abdülkadir Geylani Hz. "SOHBETLER" kitabında (Sf. 578) şöyle buyuruyor.
Sf.578- Allah’ın gayrı şeylerden kopup O’na yönelen ve meleklerle ünsiyeti neticesi onların sözlerini işitmeye ve muhtelif suretlerde kendilerini görmeye başlayan kişi, meleklerin sözlerine iyice alıştığı ve yüzlerini görmeye iştiyak duyduğu anda kendisi ile onlar arasında perde kaldırılır. Kalp bu safhaya geldikten sonra tekrar Allah onu perdeler. Kendi yakınlığının ünsiyetine getirir.
Burada ise sûkuttan sonra olanlar olur. Allah onun kalbine vahyedeceğini vahyeder. Tıpkı Musa A. S’ın annesine vahyettiği gibi.

Yunus Emre şöyle buyuruyor:

" Çalaptır, (Allahtır) söylettirir.
Yunus bilmez kendi hal"
" Düşmüş idik Hak kaldırdı
Birliğin bize bildirdi."
" İçimize aşk doldurdu,
Dürüst oldu imanımız."

Ahmet Yesevi Hz. ise şöyle buyuruyor:
" Garip fakir yetimlere kılsen şamdan,
Parçalayıp aziz canın eyle kurban,
Yiyecek bulsan cemil ile kıl sen ihsan,
Haktan işitip bu sözleri dedim işte"

Demekki Allah’u Teâlâ’dan Allah’ın sözlerini işitmek, emir almak, sadece Peygamberlere has bir olgu değildir. Kur’ân-ı Kerîm’imiz de böyle söylüyor.
Görülüyor ki Allah’ın insanları hidayete ulaştırmakla vazifeli kıldığı mürşidler (imamlar) bu görevlerini Allah’tan aldıkları emirleri tebliğ suretiyle yapmak mecburiyetindedirler.
.
-36/YÂSÎN-14: İz erselnâ ileyhimusneyni fe kezzebûhumâ fe azzeznâ bi sâlisin fe kâlû innâ ileykum murselûn(murselûne).
Onlara iki (resûl) göndermiştik. Fakat ikisini de tekzip ettiler (yalanladılar). Bunun üzerine (onları) üçüncü (resûl) ile azîz kıldık (destekledik). O zaman onlar: "Muhakkak ki biz, size gönderilmiş resûlleriz." dediler.

10/YÛNUS-47: Ve likulli ummetin resûl(resûlun), feizâ câe resûluhum kudıye beynehum bil kıstı ve hum lâ yuzlamûn(yuzlamûne).
Her ümmetin bir resûlü vardır. Onlara, resûlleri geldiği zaman onların aralarında adaletle hükmolundu. Onlara zulmedilmez.
 
Son düzenleme:

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
babacan01,
Cevap verdiğiniz için teşekkür ederim Acaba Sizce Hz meryem Nebi yada resulmüdür? İnşaallah bunuda cevaplarsanız konuyu toparlamaya başlayacağız
 

babacan01

New member
Katılım
7 Eki 2008
Mesajlar
66
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Bu konu hala devam ediyor mu ya?

O zaman bir soru sorayım?

Peygamberimiz Son Nebidir, Son Resul değildir diyenlere;

Peygamberimizden sonra gelen REsul yeni bir şeriatla mı gelecek?

Gayet net bir soru..


Deyin ki: "Biz Allah'a, bizeindirilene (Kur'an'a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarınaindirilene, Mûsâ ve İsa'ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab'lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz." (bakara 136)


sorunun yanıtı açık. tüm peygamberler aynı şeyleri söyler. yani sonuçta hepsi Allah(c.c.) ın resulleridir. hiçbiri diğeriyle çelişmez. Allah(c.c.) ın kanununda bir değişme bulamazsın. yani aynı şeyleri söyleyecektir. selam ile..
 

babacan01

New member
Katılım
7 Eki 2008
Mesajlar
66
Tepkime puanı
16
Puanları
0
babacan01,
Cevap verdiğiniz için teşekkür ederim Acaba Sizce Hz meryem Nebi yada resulmüdür? İnşaallah bunuda cevaplarsanız konuyu toparlamaya başlayacağız



Ve mâ erselnâ min kablike illâ ricâlen nûhî ileyhim fes’elû ehlez zikri in kuntum lâ ta’lemûn (nahl 43)


Andolsun ki senden önce de gönderdiğimiz ve kendilerine vahyettiğimiz kimseler erkeklerdi. eğer bilmiyorsanız zikir ehline sorun. (nahl 43)
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
babacan01,
Teşekkür ederim (fani olanı istemem) kardeşimizin delil olarak sunduğu ayeti anlamış olduk ama bir şey daha anladık bilmem katılırmısınız
kendisine vahyedilmesi onun resul olduğunu göstermez değilmi? Aynı Şekilde Hz Asiye ve Katmızdan ilim verdiğimiz diye bahsedilen ve firavunun sarayında bulunan Ve Hz Musayı savunan kişininde resul olmadığı anlaşılır sanırım. Ozaman vahy tek başına delil alırsak arınında resul olması gerekir yanılıyormuyum
 

babacan01

New member
Katılım
7 Eki 2008
Mesajlar
66
Tepkime puanı
16
Puanları
0
tahsin33 kardeş güzel bir tespit üstünde durdunuz. hz.meryemede vahyedildi. dünya kadınlarından üstün seçildi. ama vahyi açıklayan resul değildi. elbette haklısınız. ama resul kelimelerin nerde geçtiğini ve ne anlamda geçtiğini araştırın ve buraya asın ondan sonra tekrar tartışalım. selam ile..
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
babacan01,
Elbette bunu yapacağım inşaallah ama bu ara bir hastalık durumu var bir kaçgün bu konu ile ilgilenemeyebilirim şimdiden gecikme için özür dilerim.
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
fani olanı istemem,
Değerli kardeşim, Bir şeyi onsefer söylemenin bir manası yok bir tek soru
sordum Hz. Musa nebi midir resulmudür.?
Kuranda peygamber diye bir lafız yoktur ya resul diyeceksin yada nebi diyeceksin başka yolun yok artık bu gerçeği anla. yukarıda mealini verdiğin ayetleri tekrar okursan senin iddianı desteklemediğini de ayrıca görürsün bir tek enbiya suresinde erselna lafzıda gönderilenlerin erkek olduğundan bahsediyor İnsafedin ve ayetleri lütfen çarpıtmayın Allah CC bunun hesabını soracaktır. bunu bir kardeşiniz olarak hatırlatırım.


Çok Doğru söylemişsin ayetler çarpıtılıyor.. arapçasıyla hiç alakası olmayan ayet meali gönderiliyor.. Bunları eleştirince de ayeti inkar mı ediyorsun diyorlar.. Hatta gönderdikleri iki meal bile birbirinden farklı oluyor bazen.. Arapça da ki kelime anlamları bırakılıyor, kendi anladıkları manayı veriyorlar..
Kuranı türkçe den değil arapça dan anlamak lazım.. Bİr arap için Rasül ve Nebi arasında nasıl bir fark var ? bunu araştırıp öğrenmek lazım..
Rasul ve Nebi dendiği zaman, arap için nasıl bir ayrım söz konusu.. Bence en önemli olan da arapça da ki farklılıktır.. Zatan Türkçe için kendi kafamızdan böyle bir ayrımdan söz edemeyiz.. Araplar ne farkı görüyorlarsa bizde o farkı görmek zorundayız.. Çünkü Allah arapça indirmiştir kuranı ve arapça da ki farklılık göz önünde bulundurulmadır..

Daha önceki yazımızda bu farklılıktan söz etmiştik.. Zevce ve imrae..
uzun uzun anlattık arapçadaki farklılığı ve türkçede böyle bir farkın bulunmadığını.. O yüzden ölçü arapça olmalı.. Türkçemiz yahut türkler Rasül ve Nebi arasında bir fark çıkarıp bunu kurana yükleyemez..

En doğrusu Arapların ne gibi bir fark gözettiği araştırılmalıdır..
 

babacan01

New member
Katılım
7 Eki 2008
Mesajlar
66
Tepkime puanı
16
Puanları
0
duha kardeş ayete iyi bak. zaten senin firkini ayet çürütüyor. indirilene ne demek? kuran, tevrat, zebur gibi indirilen, ibrahim gibi sayfalar inen. yakuboğullarına inenenlere, ibrahime inenlere, ismaile inenlere, ishaka inenlere (bak farkettiysen inen bir ayet var) kuranda bunu söylüyor. zaten ayetler bunlara indiği için nebi ifadesi kullanılıyor. yani bakın bunların hepsi nebidir. yanlarına kitap ve ayetler inmiştir. selam ile...
 
Üst Alt