BeyazKelebek
New member
- Katılım
- 8 Mar 2009
- Mesajlar
- 403
- Tepkime puanı
- 288
- Puanları
- 0
- Yaş
- 33
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Nebi ile Rasul Arasındaki Fark
Lügat olarak "rasulün" manası; "gönderilen" demektir.
Şer-i manası ise; Allah-u tealanın yeni şeriatle kafirlere gönderdiğidir. İlle ona kitap verilmesi gerekmez. Ondan önceki Rasulün kitabı ile gönderilmiş olabilir. Örneğin; İsmail aleyhisselam Rasuldür fakat ona kitap verilmemiştir. Babası İbrahim aleyhisselam'ın şeriatiyle amel etmiştir.
"Yeni şeriatle gönderilmiştir" den kastımız; gönderildiği kafirler için getirdiği şeriat yenidir. Oysa bu şeriatın başka kavimlerde daha önceden varolması mümkündür.
"Nebinin" lügat manası ise; "bildirmek" demektir. Aynı zamanda "yükseklik" manasına da gelir.
Alimler arasında nebi ile rasul arasındaki meşhur fark şöyledir:
Nebi: Allah tarafından kendisine vahyolunmuş fakat davet etmekle yükümlü olduğu bir şeriat bildirilmeyen kimsedir.
Rasul: Allah tarafından kendisine vahyolunan ve davet etmekle yükümlü olduğu bir şeriat bildirilen kimsedir.
Alimler tarafından nebi ve rasul tanımlamasındaki bu fark aşağıdaki sebeplerden dolayı tam olarak doğru değildir:
1 - Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"(Ey Muhammed!) Senden önce hiçbir rasul, hiçbir nebi göndermedik ki, o bir temennide bulunduğu zaman, şeytan onun temennisine bir şey sokmuş olmasın..." (Hacc: 52)
Allah-u teala bu ayette hem rasul hem nebi gönderdiğini bildirmiştir. Bir kavme gönderilen kişi mutlaka bir şey söylemek ve tebliğ etmek için gönderilmiştir. Buna göre; "Nebi davet etmekle yükümlü olduğu bir şeriat bildirilmeyen kimsedir" tanımı doğru değildir. Çünkü bu ayete göre tebliğ etmekle yükümlüdür.
2 - Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Ümmetler bana gösterildi. Bir nebi gördüm ki onunla beraber ona tabi olan bir topluluk vardı. Bir nebi gördüm ki onunla beraber bir veya iki kişi, bir nebi de gördüm ki onunla beraber hiç kimse yoktu." (Müslim)
Bu hadis gösteriyor ki nebiler de tebliğ etmek için gönderilmişlerdir. Ve kim onlara itaat ederse ve onları doğrularsa kıyamet gönünde onlarla beraber olacaktır. Onları yalanlayanlar ve onlara karşı gelenler ise kaybedenlerden ve hüsrana uğrayacak olanlardan olacaktır. Buna göre nebi tebliğ etmekle yükümlü değildir denilebilir mi?
3 - Vahiyde asıl istenilen şey insanlara hidayet etmek, onlara doğru yolu göstermektir. İnsanlara tebliğ edilmeyen vahiyden ne fayda vardır. Halbuki nebi, zamanındaki insanların nebiye inen vahye çok şiddetli bir şekilde ihtiyaçları vardı. Hatta yemekten içmekten daha fazla ihtiyaçları vardı. Buna göre bu kadar ihtiyaç duyulan şeyin insanlara bildirilmesi nasıl emredilmez?
4 - İlim sahibine, şeriati tebliğ etmek, cahil olana öğretmek, sapık olana yol göstermek, fetva sorana cevap vermek farz kılınmıştır. Bu sebeple Allah-u teala ilimden herhangi bir şeyi gizleyen kimselerin azaba uğrayacaklarını bildirerek onları şiddetli bir şekilde korkutmuştur. İlim sahibine bunu yapması farz ise nebilerin üzerine nasıl farz olmasın?!
Halbuki nebiler ilim sahiplerinden daha efdal ve daha mükemmeldirler. Hatta alimlerin itaat etmesi gereken kişilerdir. Çünkü alimler nebilerin sözlerini söylerler ve onların şeriatlerini tebliğ ederler.
Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"Allah, kendilerine kitap verilenlerden, onu insanlara açıklasınlar ve gizlemesinler diye söz almıştı da onlar onu umursamadılar ve arkalarına atarak az bir değere onu sattılar. Satın aldıkları şey ne kötüdür." (Al-i imran: 187)
İşte söylenen bu deliller gösteriyor ki nebi ile rasulün alimler arasındaki meşhur olan farkı tam olarak doğru değildir. Bu farkın meşhur oluşu sahih olduğuna delil değildir.
Doğru olan şudur ki; nebiye vahiy edilmiş ve bu vahyi tebliğ etmekle emrolunmuştur. Buna şu ayet delâlet etmektedir.
Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"İnsanlar bir tek ümmetti. Allah (onlara) müjdeleyici ve korkutucu nebiler gönderdi. Onlarla birlikte insanların ihtilafa düştükleri şeylerde hüküm vermeleri için kitabı hakla indirdi. (Halbuki) kendilerine kitap verilenler apaçık deliller kendilerine geldikten sonra (sırf) aralarındaki bağydan dolayı ihtilafa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle iman edenleri, ihtilafa düştükleri hakka ulaştırdı. Allah dilediğini doğru yola eriştirir." (Bakara: 213)
Bu ayet apaçık bir şekilde gösteriyor ki nebi insanlara gönderilir ve tebliğ etmekle emrolunur.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Daha önceki nebilere verilmeyen beş şey bana verildi." Sonra şöyle dedi: "Nebi sadece kavmine özel olarak gönderiliyordu. Ben ise bütün insanlara gönderildim." (Buhari-Müslim)
Nebi ile rasul arasındaki fark şöyledir:
1 - Gönderildikleri toplum bakımından; rasul kafirlere gönderilir. Nebi ise müslümanlara gönderilir,
2 - Gönderildiği şeriat bakımından; rasul yeni şeriatle gelmiştir, Nebi ise daha önceki rasullerin veya onun zamanındaki rasulün şeriatı ile gelmiştir.
Nebi ile Rasul Arasındaki Fark
Lügat olarak "rasulün" manası; "gönderilen" demektir.
Şer-i manası ise; Allah-u tealanın yeni şeriatle kafirlere gönderdiğidir. İlle ona kitap verilmesi gerekmez. Ondan önceki Rasulün kitabı ile gönderilmiş olabilir. Örneğin; İsmail aleyhisselam Rasuldür fakat ona kitap verilmemiştir. Babası İbrahim aleyhisselam'ın şeriatiyle amel etmiştir.
"Yeni şeriatle gönderilmiştir" den kastımız; gönderildiği kafirler için getirdiği şeriat yenidir. Oysa bu şeriatın başka kavimlerde daha önceden varolması mümkündür.
"Nebinin" lügat manası ise; "bildirmek" demektir. Aynı zamanda "yükseklik" manasına da gelir.
Alimler arasında nebi ile rasul arasındaki meşhur fark şöyledir:
Nebi: Allah tarafından kendisine vahyolunmuş fakat davet etmekle yükümlü olduğu bir şeriat bildirilmeyen kimsedir.
Rasul: Allah tarafından kendisine vahyolunan ve davet etmekle yükümlü olduğu bir şeriat bildirilen kimsedir.
Alimler tarafından nebi ve rasul tanımlamasındaki bu fark aşağıdaki sebeplerden dolayı tam olarak doğru değildir:
1 - Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"(Ey Muhammed!) Senden önce hiçbir rasul, hiçbir nebi göndermedik ki, o bir temennide bulunduğu zaman, şeytan onun temennisine bir şey sokmuş olmasın..." (Hacc: 52)
Allah-u teala bu ayette hem rasul hem nebi gönderdiğini bildirmiştir. Bir kavme gönderilen kişi mutlaka bir şey söylemek ve tebliğ etmek için gönderilmiştir. Buna göre; "Nebi davet etmekle yükümlü olduğu bir şeriat bildirilmeyen kimsedir" tanımı doğru değildir. Çünkü bu ayete göre tebliğ etmekle yükümlüdür.
2 - Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Ümmetler bana gösterildi. Bir nebi gördüm ki onunla beraber ona tabi olan bir topluluk vardı. Bir nebi gördüm ki onunla beraber bir veya iki kişi, bir nebi de gördüm ki onunla beraber hiç kimse yoktu." (Müslim)
Bu hadis gösteriyor ki nebiler de tebliğ etmek için gönderilmişlerdir. Ve kim onlara itaat ederse ve onları doğrularsa kıyamet gönünde onlarla beraber olacaktır. Onları yalanlayanlar ve onlara karşı gelenler ise kaybedenlerden ve hüsrana uğrayacak olanlardan olacaktır. Buna göre nebi tebliğ etmekle yükümlü değildir denilebilir mi?
3 - Vahiyde asıl istenilen şey insanlara hidayet etmek, onlara doğru yolu göstermektir. İnsanlara tebliğ edilmeyen vahiyden ne fayda vardır. Halbuki nebi, zamanındaki insanların nebiye inen vahye çok şiddetli bir şekilde ihtiyaçları vardı. Hatta yemekten içmekten daha fazla ihtiyaçları vardı. Buna göre bu kadar ihtiyaç duyulan şeyin insanlara bildirilmesi nasıl emredilmez?
4 - İlim sahibine, şeriati tebliğ etmek, cahil olana öğretmek, sapık olana yol göstermek, fetva sorana cevap vermek farz kılınmıştır. Bu sebeple Allah-u teala ilimden herhangi bir şeyi gizleyen kimselerin azaba uğrayacaklarını bildirerek onları şiddetli bir şekilde korkutmuştur. İlim sahibine bunu yapması farz ise nebilerin üzerine nasıl farz olmasın?!
Halbuki nebiler ilim sahiplerinden daha efdal ve daha mükemmeldirler. Hatta alimlerin itaat etmesi gereken kişilerdir. Çünkü alimler nebilerin sözlerini söylerler ve onların şeriatlerini tebliğ ederler.
Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"Allah, kendilerine kitap verilenlerden, onu insanlara açıklasınlar ve gizlemesinler diye söz almıştı da onlar onu umursamadılar ve arkalarına atarak az bir değere onu sattılar. Satın aldıkları şey ne kötüdür." (Al-i imran: 187)
İşte söylenen bu deliller gösteriyor ki nebi ile rasulün alimler arasındaki meşhur olan farkı tam olarak doğru değildir. Bu farkın meşhur oluşu sahih olduğuna delil değildir.
Doğru olan şudur ki; nebiye vahiy edilmiş ve bu vahyi tebliğ etmekle emrolunmuştur. Buna şu ayet delâlet etmektedir.
Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"İnsanlar bir tek ümmetti. Allah (onlara) müjdeleyici ve korkutucu nebiler gönderdi. Onlarla birlikte insanların ihtilafa düştükleri şeylerde hüküm vermeleri için kitabı hakla indirdi. (Halbuki) kendilerine kitap verilenler apaçık deliller kendilerine geldikten sonra (sırf) aralarındaki bağydan dolayı ihtilafa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle iman edenleri, ihtilafa düştükleri hakka ulaştırdı. Allah dilediğini doğru yola eriştirir." (Bakara: 213)
Bu ayet apaçık bir şekilde gösteriyor ki nebi insanlara gönderilir ve tebliğ etmekle emrolunur.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:
"Daha önceki nebilere verilmeyen beş şey bana verildi." Sonra şöyle dedi: "Nebi sadece kavmine özel olarak gönderiliyordu. Ben ise bütün insanlara gönderildim." (Buhari-Müslim)
Nebi ile rasul arasındaki fark şöyledir:
1 - Gönderildikleri toplum bakımından; rasul kafirlere gönderilir. Nebi ise müslümanlara gönderilir,
2 - Gönderildiği şeriat bakımından; rasul yeni şeriatle gelmiştir, Nebi ise daha önceki rasullerin veya onun zamanındaki rasulün şeriatı ile gelmiştir.