Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Resul ve Nebi arasındaki fark?

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
babacan01,
Peki değerli kardeşim günümüzdeki resul kimdir bir de onu söyleyin
sonra konuya devam edelim.
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
ARZ_7,
Sorunun muhatabı siz değilsiniz,
Sanırım bu ifadeler size ait değil
evet gelecektir. bu muhakkak bir gerçektir. biz resul göndermedikçe azap edici değilizdir diyor.
Eğer size ait ise soru doğru ve ben cevap bekliyorum
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Eğer size ait ise soru doğru ve ben cevap bekliyorum

Cevap verdiğimi zannediyordum..
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Hadis: Kim devrin imamına biyat etmezse cahiliye hükmü ile ölür.
Burada devrin imamı nebi(peygamber olmayan) kavim resulleri yani evliya resuller.Evliya resulu boyu güzel, huyu güzel,kıyafeti güzel diye tabii olunmaz.Allaha soracaksın


Hacet namazı nasıl kılınır? “Niyet ettim Allah rızası için hacet namazı kılmaya.” diyeceksiniz. Boy abdesti şarttır. Bu namaz normal abdestle olmaz.
1. rekâtta 1 Fatiha, 3 tane de Âyet-el Kürsî okunur.
2. rekâtta Fatiha’dan sonra İhlâs, Felâk, Nâs okunur. (İhlâs, ondan sonra Felâk ve Nâs). Teşehhüd miktarı oturacaksınız, sonra kalkacaksınız.
3. rekâtta Fatiha’dan sonra gene İhlâs, Felâk, Nâs olmak üzere 3 sure okuyacaksınız.
4. rekâtta gene aynı. Fatiha, İhlâs, Felâk, Nâs.

Ondan sonra namazınız tamamlanacaktır. Allahû Tealâ’ya ellerinizi açarak hacetini bildir.O akşam göremezsen şeytan seni yolundan çevirmeye çalışacaktır.Türlü bahanelerle bu namazınada engel olmaya çalışacaktır.Eğer imtihanı kazanmak istiyorsan,azimle ve sabırla yoluna devam et.Her hafta kıl.


BAKARA Suresi
Ayet - 45
وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلَاةِ ۚ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلَّا عَلَى الْخَاشِعِينَ
(Allah'tan) sabırla ve namazla istiane (yardım) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazı ile Allah'a ulaştıracak mürşidini sormak), huşû sahibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir.

1.ve isteînû: ve istiane (Allah'tan özel yardım,
2.bi es sabri: sabırla
3.ve es sâlâti: ve namaz
4.ve inne-hâ: hiç şüphesiz o, muhakkak ki o
5.le: mutlaka, elbette, muhakkak
6.kebîretun: büyük, zor, ağır
7.illâ: ancak, hariç, den başka
8.alâ el hâşiîne: huşû sahiplerine

Kaynak:kurantefsiri.com
 
Son düzenleme:

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Hadis: Kim devrin imamına biyat etmezse cahiliye hükmü ile ölür.
Burada devrin imamı nebi(peygamber olmayan) kavim resulleri yani evliya resuller.Evliya resulu boyu güzel, huyu güzel,kıyafeti güzel diye tabii olunmaz.Allaha soracaksın



Hadisi şerifi neye göre yorumladınız ? devrin imamının evliya rasüller olduğunu nereden çıkardınız ? Rasül ne demektir? kimin rasülüdür ? evliya rasül ne manaya geliyor ?
 

babacan01

New member
Katılım
7 Eki 2008
Mesajlar
66
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Ayeti kerimede Ve hatemen nebiyyin/ Haber verenlerin sonucusudur buyruluyor. Demek ki Allah Rasülünden başka kendi içimizden - bir insan olan - bir haber verici gelmeyecektir.. Gul huve nebeün azim / Deki: O ( kur'an) en büyük haberdir....... haber vericidir. Kuran gibi bir haber veren varken sen hala kimden haber bekliyorsun, hangi uyarıcıyı bekliyorsun..


evet sence neden orda hatemen nebiyyin dediği halde resulullahi ifadesi geçiyor. hiç farkettin mi? resullullahi ve hatemen nebiyyin ifadesine dikkat et. Allah(c.c.) ın resulü fakat nebilerin sonuncusu diyor. ahzap 7.ayettede nebilerin içinde hz.muhammed(s.a.v.) dende söz alıyor. hani biz her nebiden sonra onu doğrulayacak resul göndeririz ayetide bizzat kanıtıdır. hatta başka bir ayettede gelecek olan resul olursa ona uyun denmeside geleceğinin göstergesidir. siz nebi kelimesinde takıldığınız ve o kelimeyi resul gibi yorumladığınız için anlayamıyorsunuz. işte kuran korunmuştur. kıyamete kadar korunacaktır. ee o zaman bu kitaptan başka bir kitap inmeyecektir. inmeyeceğine göre hz.muhammmed(s.a.v.) inde son nebi olması gayet normaldir. çünkü son kitabı getiren son nebidir. bundan başka nebi gelmiyecektir. yani bundan başka kitap gelmeyecektir. kitap getiren peygambere nebi denir. kitap getirmeyen elinizdekini doğrulayan peygamber resuldür. resul gelecektir. hz.muhammed(s.a.v.) son resul değildir. ee nerde bu resul diye sormayın size ayetle karşılık vermek zorundayım. çünkü ayet şuan konuştuğumuz olayı sanki biliyormuş gibi bizi anlatıyor. bakın o ayetler ne?


Her ümmetin bir resulü vardır. Onların resulü geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez. (yunus 47)


"Eğer doğru söyleyenler iseniz, (söyleyin) bu ne zaman (gerçekleşecek)?" diyorlar. (yunus 48)


böyle söylemiyor musunuz? hani nerde resul ne zaman gelecek demiyor musunuz?


ister inanın ister inanmayın ben kuranda resulün geleceğini iddia ediyorum. ayetlerle iddiamı kanıtladığıma inanıyorum. çünkü ahzap 7 de bile hz.muhammed(s.a.v.) in bir nebi olduğu ve söz aldığını ondan sonra gelecek olan resule yardım edeceğini söylüyor. ahzap 40 dada son nebi fakat Allah(c.c.) ın resulü ifadesini kullanıyor. son resul hitabı yok. Allah(c.c.) bundan sonra resul gelmeyecek beklemeyinde demiyor. kuranda son nebinin hz.muhammed(s.a.v.) olduğunu ve ondan sonra resul geleceğini apaçık vurguluyor.

eğer inanmıyorsanız yada inanmak istemiyorsanız bu sizin sorununuz ama ben kanıtladığıma inanıyorum. eğer siz gelmeyeceğine dair kurandan bir kanıt bulursanız ne ala ama bulamazsanız burda kör döğüşü yapmanın bir alemi yok. inanın yada inanmayın size açıkladım konuyu. selam ile...
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
evet sence neden orda hatemen nebiyyin dediği halde resulullahi ifadesi geçiyor. hiç farkettin mi? resullullahi ve hatemen nebiyyin ifadesine dikkat et. Allah(c.c.) ın resulü fakat nebilerin sonuncusu diyor. ahzap 7.ayettede nebilerin içinde hz.muhammed(s.a.v.) dende söz alıyor. hani biz her nebiden sonra onu doğrulayacak resul göndeririz ayetide bizzat kanıtıdır. hatta başka bir ayettede gelecek olan resul olursa ona uyun denmeside geleceğinin göstergesidir. siz nebi kelimesinde takıldığınız ve o kelimeyi resul gibi yorumladığınız için anlayamıyorsunuz. işte kuran korunmuştur. kıyamete kadar korunacaktır. ee o zaman bu kitaptan başka bir kitap inmeyecektir. inmeyeceğine göre hz.muhammmed(s.a.v.) inde son nebi olması gayet normaldir. çünkü son kitabı getiren son nebidir. bundan başka nebi gelmiyecektir. yani bundan başka kitap gelmeyecektir. kitap getiren peygambere nebi denir. kitap getirmeyen elinizdekini doğrulayan peygamber resuldür. resul gelecektir. hz.muhammed(s.a.v.) son resul değildir. ee nerde bu resul diye sormayın size ayetle karşılık vermek zorundayım. çünkü ayet şuan konuştuğumuz olayı sanki biliyormuş gibi bizi anlatıyor. bakın o ayetler ne?


Her ümmetin bir resulü vardır. Onların resulü geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez. (yunus 47)


"Eğer doğru söyleyenler iseniz, (söyleyin) bu ne zaman (gerçekleşecek)?" diyorlar. (yunus 48)


böyle söylemiyor musunuz? hani nerde resul ne zaman gelecek demiyor musunuz?


ister inanın ister inanmayın ben kuranda resulün geleceğini iddia ediyorum. ayetlerle iddiamı kanıtladığıma inanıyorum. çünkü ahzap 7 de bile hz.muhammed(s.a.v.) in bir nebi olduğu ve söz aldığını ondan sonra gelecek olan resule yardım edeceğini söylüyor. ahzap 40 dada son nebi fakat Allah(c.c.) ın resulü ifadesini kullanıyor. son resul hitabı yok. Allah(c.c.) bundan sonra resul gelmeyecek beklemeyinde demiyor. kuranda son nebinin hz.muhammed(s.a.v.) olduğunu ve ondan sonra resul geleceğini apaçık vurguluyor.

eğer inanmıyorsanız yada inanmak istemiyorsanız bu sizin sorununuz ama ben kanıtladığıma inanıyorum. eğer siz gelmeyeceğine dair kurandan bir kanıt bulursanız ne ala ama bulamazsanız burda kör döğüşü yapmanın bir alemi yok. inanın yada inanmayın size açıkladım konuyu. selam ile...


ahzap 40 dada son nebi fakat Allah(c.c.) ın resulü ifadesini kullanıyor. son resul hitabı yok. Allah(c.c.) bundan sonra resul gelmeyecek beklemeyinde demiyor. kuranda son nebinin hz.muhammed(s.a.v.) olduğunu ve ondan sonra resul geleceğini apaçık vurguluyor

Son Rasül hitabı yok, peki nebidir ifadesi var mı ?

Ondan sonra rasül gelmeyecek demiyor, peki ondan sonra rasül geleceğini apaçık vurgulayan ayet hangisidir ? vurguluyor diyorsunuz ama ayetleri yazmıyorsunuz. Size daha önce de söyledim düşüncelerinizi ayetlerin altına yazarsanız daha iyi olur. Ya sadece ayet yazıp gönderiyorsunuz, yada sadece düşünceleriniz/ yorumlarınızı, kurana attığınız iftiraları..
İftira mı ? Evet.

hiç farkettin mi? resullullahi ve hatemen nebiyyin ifadesine dikkat et. Allah(c.c.) ın resulü fakat nebilerin sonuncusu diyor. ahzap 7.ayettede nebilerin içinde hz.muhammed(s.a.v.) dende söz alıyor. hani biz her nebiden sonra onu doğrulayacak resul göndeririz ayetide bizzat kanıtıdır.

İfadeye siz neden dikkat etmiyorsunuz da eklenti yapıyorsunuz. Allahın Rasülü ''' fakat '' nebilerin sonuncusudur. Fakat kelimesini nereden uydurdunuz ? Araya fakat girdiği zaman Muhammed son rasül değil fakat son nebidir ifadesi anlaşılır. Araya koyduğun kelimeleri kuran yüklemiş ona göre karar vermişsiniz. Bu iftira değil de nedir ?

Her ümmetin bir resulü vardır. Onların resulü geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez. (yunus 47)


213 - İnsanlar tek bir ümmetti. Ayrılmaları üzerine Allah, rahmetinin müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere peygamberler gönderdi ve beraberlerinde hak ile ilgili kitap indirdi ki, insanların, aralarında ihtilaf ettikleri şeyler hakkında hakem olsun. Bunda da sırf o kitap verilenler, kendilerine bunca deliller geldikten sonra tuttular, aralarındaki hırs ve kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle, iman edenleri, onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri hakka, ulaştırdı. Allah, dilediğini doğru yola iletir.

Allah niçin kitap gönderiyor ? insanlar aralarında ihtilaf ettikleri konulara hakem olsun diye. Kuran bizim hakemimiz değil midir ?

ahzap 7 de bile hz.muhammed(s.a.v.) in bir nebi olduğu ve söz aldığını ondan sonra gelecek olan resule yardım edeceğini söylüyor.

Şu cümlenizi bir daha düşünmenizi tavsiye ederim. Hz muhammed bir nebidir. ondan söz alınmıştır. ondan sonra gelecek olan bir rasüle yardım edecektir.

Kendisinden sonra gelecek olan bir rasüle nasıl yardım edilir? lütfen cevap istiyorum. Kendisinden sonra gelen bir rasüle nasıl yardım edilir. Felsefi yorumlar istemiyorum.. Kendisinden sonra gelecek olan bir rasüle yardım edemediğine göre Bir nebi gecelek ki ondan sonra bir rasül gelsinde o nebiye yardım etsin.
Hz muhammedden sonra bir Nebi gelmeyeceğine göre Onu doğrulayıcı bir Rasül gelmeyecektir.

Bu paragraf sizin cümlenize karşı yazılmıştır.

Ahzab 7

33/7. Peygamberlerden söz almıştık. Senden, Nuh'dan, İbrahim'den, Musa'dan, Meryem oğlu İsa'dan sağlam bir söz almışızdır.

ahzap 7 de bile hz.muhammed(s.a.v.) in bir nebi olduğu ve söz aldığını ondan sonra gelecek olan resule yardım edeceğini söylüyor.
Allah ahzab 7 de sizin dediklerinizi belirtmiyor. belirtilen ayet;

3/81. Allah nebilerden ahid almıştı: "And olsun ki size Kitap, hikmet verdim; sizde olanı tasdik eden bir Rasül gelecek, ona mutlaka inanacaksınız ve ona mutlaka yardım edeceksiniz, ikrar edip bu ahdi kabul ettiniz mi?" demişti. "İkrar ettik" demişlerdi de: "Şahid olun, Ben de sizinle beraber şahidlerdenim" demişti.

Burada yardım eden nebilerdir Rasüller değil. ama sizin ifadeniz hz muhammedin kendisinden sonra gelen bir rasüle yardım edeceğini söylüyor. Yardım edici kimdir ? nebilerdir muhammed yardım edicilerin sonuncusudur. Ve rasüldür ona yardım edecek hiç bir rasül gelmeyecektir.

evet sence neden orda hatemen nebiyyin dediği halde resulullahi ifadesi geçiyor. hiç farkettin mi?

Hz muhammedin son nebi olduğu vurgulanmış ama son rasül olduğu vurgulanmamış diyorsunuz. Hz muhammedin nebi olduğu vurgulanmış mı ? Siz neden hz muhammedin sadece nebi olduğunu iddia ediyorsunuz. kaldıki ona da bir vurgu yapılmamıştır kuranı kerimde.

hani biz her nebiden sonra onu doğrulayacak resul göndeririz ayetide bizzat kanıtıdır. hatta başka bir ayettede gelecek olan resul olursa ona uyun denmeside geleceğinin göstergesidir

Biz her nebiden sonra onu doğrulayan rasül göndeririz ayetini kendiniz mi uydurdunuz ? ayet numarasını rica ediyorum.

Gelecek olan rasül olursa ? Allah Allah bu nasıl bir cümle böyle. gelecek olan rasül olursa.. Böyle bir başka ayet daha varmış. onuda sizden göndermenizi istiyorum..

Gelecek olan rasül kimi doğrulayacak ? Neyle doğrulayacak ? Elinde belge (kitap) olmadan mı gelip doğrulayacak ?

Sayet son nebi hz muhammeddir. Gelecek olan RAsül hz muhammedi doğrulayacak. Hz muhammedi doğrulamak, indirilen kuranı doğrulamaktır.

Her ümmetin bir rasülü vardır. Bizde bir ümmetiz ve rasülümüz hz muhammeddir ? Siz hz muhammedi rasül olarak kabul ediyor musunuz ? Sizin Hz muhammed ümmetinden iseniz rasülünüz hz muhammeddir. Yok değilim diyorsanız hangi ümmettensiniz ? Rasülünüz kim ?

ümmeti muhammed iseniz geleceğine inandığını bir rasül ve ümmet sizi ilgilendirmez? Siz ölmeden önce bir Rasül gelirse Ümmeti muhammed olmaktan çıkar, onun ümmetine geçersiniz..
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Her ümmetin bir resulü vardır. Onların resulü geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez. (yunus 47)


"Eğer doğru söyleyenler iseniz, (söyleyin) bu ne zaman (gerçekleşecek)?" diyorlar. (yunus 48)



Ayetleri saptırmada, ayetlere iftira atmada üstünüze yok!!
Bu kadar ağır konuşabiliyorum çünkü ayetler tamamen saptırılmış parantezlerle...

Biz size sorduk bu gelecek olan rasül ne zman gelecek? sizde ayetle cevap vermek zorundayım demişsiniz ve yunus süresinin 47-48. ayetlerini almışsınız. Kuranın mucizesizne değişmişsiniz felan..

Ynus 48 de kafirlerin dedikleri Ne zaman Rasül gelecek sorusuyla hiç mi hiç alakası yok. Verdiğiniz ayet mealinde '' (söyleyin) bu ne zaman ( gerçekleşecek) derken sanki; Bizim sorduğumuz soruyu kafirlerin/ müşriklerin sorduklarıyla aynı soru olduğunu vurguluyorsunuz.

Ayet mealini nerden aldınız? kafirlerin dedikleri nelerdir.
Hiç şüphe yok ki KAFİRLER rasülün müjdelediği/ korkuttuğu/ vaatleri ne zaman gerçekleşecek demektedir.
Sizin verdiğiniz meal sanki rasüller diyormuş ki; Her ümmete bir rasül gelecek. kafirlerde onlara şöyle diyormuş; Eğer doğru söyleyenler iseniz söyleyin bu ne zman gerçekleşecek.
Gerçekleşecek olan nedir ? Hemen ayeti alıyorum.

48 - Onlar, "Eğer doğru söylüyorsanız bu vaad ne zaman yerine gelecek?" diyorlar. (elmalılı)

10/48. "Bu iddiada samimi iseniz, bu azabın gerçekleşmesi ne zamandır? söyle" derler. (diyanet) vaad ı azab yerine kullanmıştır. Çünkü peygamberler kafirlere azab vaad etmektedirler.

48.Ve derler ki: «Eğer siz sâdık kimseler iseniz bu vaad ne zamandır?» (bilmen)

Ayeti kerimenin birde arapçasını aktarmak istiyorum ki yukarıda verilen mealin tamamen ters, aslına uygun olmayan bir meal olduğu anlaşılsın.

وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هٰذَا الْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ

Ve yegulüne / onlar diyorlar
metaa/ ne zaman
hezel va'di / bu vaadettiğiniz ( şeyler)
in küntüm sadıgın/ eğer doğru söylüyorsanız.

Eğer doğru söyleyenler iseniz, (söyleyin) bu ne zaman (gerçekleşecek)?" diyorlar. (yunus 48)

Sizin verdiğiniz mealin aslıyla hiç alakası olmadığı ortadadır. Vaad kelimesi sizin mealinizde görülmediği gibi, vaad edilen şeyin ne olduğunuda anlamış değilsiniz.

68 - Allah, erkek kadın bütün münafıklara ve bütün kâfirlere cehennem ateşini ebedî olarak vaad buyurdu. O ateş onlara yeter. Allah onlara lânet etmiştir. Onlara bitmez tükenmez bir azap vardır.

72 - Allah mümin erkeklere ve mümin kadınlara, altlarından ırmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardır. Hem de Adn cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte asıl büyük kurtuluş da budur.

Bu ayetleri bilerek yazmıyorsanız, meallere bakarak hüküm vermeyin; yoksa sapıklıktan kurtulamazsınız!

Kuran çevirilerinin Dünyası / Dücane Cündioğlu
Okumanızı tavsiye ederim. Biraz olsun meallere güveniniz azalacaktır.
Arapça bilmiyorsanız bu işlere girişmeyiniz. Yok eğer biliyorum derseniz, ayetleri bilerek çarpıttığınız ortaya çıkar.
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
çünkü ayet şuan konuştuğumuz olayı sanki biliyormuş gibi bizi anlatıyor.

Ayeti saptırdığınızı yukarıda şöylemiştim.. Birde cümlenize göz atalım..
Ayet konuştuğumuz olayı sanki biliyormuş gibi..
Ayetler Allahın kelamıdır. Ayetlerin bilmesinden kasıt Allahın bilmesidir ki Ayetleri indiren Allahtır.
İfadeniz şöyle oluyor; SAnki Allah şuan konuştuğumuz olayı biliyor. Allahu tealaya geçmiş veya gelecek izafet edemediğimiz gibi, şuan konuştuklarımız veya geçmişte konuştuklarımızı biliyor diye de bir ayrım söz konusu olamaz.. Ne konuştuğumuzu da bilmiştir ne konuşacağımızı BİLMİŞTİR. Allah, gelecekte konuşacaklarımızı da BİLDİ. Allahu teala ne konuşacağımızı bildiğine göre artık '' Sanki şuan konuştuğumuz olayı biliyormuş gibi'' bir ifadenin bulunduğu cümle tamamen yanlış olacaktır. Bilmiyor da sanki biliyormuş gibi bir şey söylemişsiniz haşa.
Sankiler sizdeki şüphenin ifadesi olsa gerek.. Allahın ilminden şüpheniz olduğunu sanmıyorum.. Ama kullandığınız ifadelerin ne manaya geldiğini bilmediğiniz apaçık ortadadır.

ayetlerle iddiamı kanıtladığıma inanıyorum


Ayetlerden kendinize delil getirdiğinizi ve iddianızı kanıtladığınızı söylemişsiniz; Hangi ayetlerden delil getirdiğinizi söyler misiniz ? Allahın ayetlerinden mi yoksa bir takım mealcilerin ayetlerinden mi ?
Yukarıda verdiğiniz yunus süresinin 48. ayeti, Allahın ayeti olmadığı bellidir.
 
Son düzenleme:

babacan01

New member
Katılım
7 Eki 2008
Mesajlar
66
Tepkime puanı
16
Puanları
0
beni sapık olarak değerlendiriyorsunuz ve yunus 48. ayetin Allah(c.c.) ın ayeti olmadığını söyleyecek kadar sapıtmışsınız. ayetler sadece bir topluma bir kişiye gelmez. tüm insanlığa iner. korunması ve okunması ders alınması bu yüzdendir. ilk ayet okudur. peygamberimize okumasını söylenmiştir. ama bizede bu kitabın ayetlerini okumamız ve araştırmacı olmamız için söylenmiştir. yani ayetler evrenseldir. o gün bazı yüzler kapkaradırdaki mana ileriki zamanı gösteriyorsa ayetler tüm zamanlara inmiştir. resuller bitmez kıyamete kadar resuller gelecektir. sizin yaptığınız benim sözlerimi tekrarlayarak saptırmaya çalışmak. ama yalanlamaktan çok inanmaya çalışsaydın birazda olsa belki beni sapık ilan etmezdin.

ayetler açık değil mi? peki o zaman bana resul gelmeyecektir ayetini getirde susayım.tekrar konuşmamak üzere kabul edeyim.

bu arada iftira iftira diyip iftira atıp ondan sonra sapık sapkın diyip sapkınlaşmış olmakda nesi böyle. bana ayet delil getirebilir misin son resul geldi diye? yada bana ayet getir bir daha resul gelmeyecek? eğer bu ayetleri bulursan inanki ben sana inananlardan olacağım. ama yok.

senin yolun doğruysa Allah(c.c.) beni senin yoluna tabi etsin. iftira atarak, çirkefleşerek savunma yapman sana hiçbirşey kazandırmaz. bana gelmeyeceğini inandır susayım. ben sana geleceğini söyledim. sende bana gelmeyeceği ile ilgili ayeti getir. ahzap 40 ı hiç getirmene bile gerek yok. çünkü orda üstüne basa basa Allah(c.c) ın resulü ifadesi var. resulullahi ifadesi budur. resulullahi ve hatemen nebiyyin. nebilerin kitap verilenlerin sonuncusudur. selam ile...
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
beni sapık olarak değerlendiriyorsunuz ve yunus 48. ayetin Allah(c.c.) ın ayeti olmadığını söyleyecek kadar sapıtmışsınız. ayetler sadece bir topluma bir kişiye gelmez. tüm insanlığa iner. korunması ve okunması ders alınması bu yüzdendir. ilk ayet okudur. peygamberimize okumasını söylenmiştir. ama bizede bu kitabın ayetlerini okumamız ve araştırmacı olmamız için söylenmiştir. yani ayetler evrenseldir. o gün bazı yüzler kapkaradırdaki mana ileriki zamanı gösteriyorsa ayetler tüm zamanlara inmiştir. resuller bitmez kıyamete kadar resuller gelecektir. sizin yaptığınız benim sözlerimi tekrarlayarak saptırmaya çalışmak. ama yalanlamaktan çok inanmaya çalışsaydın birazda olsa belki beni sapık ilan etmezdin.

ayetler açık değil mi? peki o zaman bana resul gelmeyecektir ayetini getirde susayım.tekrar konuşmamak üzere kabul edeyim.

bu arada iftira iftira diyip iftira atıp ondan sonra sapık sapkın diyip sapkınlaşmış olmakda nesi böyle. bana ayet delil getirebilir misin son resul geldi diye? yada bana ayet getir bir daha resul gelmeyecek? eğer bu ayetleri bulursan inanki ben sana inananlardan olacağım. ama yok.

senin yolun doğruysa Allah(c.c.) beni senin yoluna tabi etsin. iftira atarak, çirkefleşerek savunma yapman sana hiçbirşey kazandırmaz. bana gelmeyeceğini inandır susayım. ben sana geleceğini söyledim. sende bana gelmeyeceği ile ilgili ayeti getir. ahzap 40 ı hiç getirmene bile gerek yok. çünkü orda üstüne basa basa Allah(c.c) ın resulü ifadesi var. resulullahi ifadesi budur. resulullahi ve hatemen nebiyyin. nebilerin kitap verilenlerin sonuncusudur. selam ile...


Sizin verdiğiniz mealin yunus 48 le hiç alakası yok. isterseniz tekrar yazabilirim. Ben sizin gönderdiğiniz meali kabul etmiyorum. Senin yazdığın meal Allahın ayeti değildir.

resuller bitmez kıyamete kadar resuller gelecektir.

Şuan ki rasül kimdir ? Sizin rasülünüz kimdir ?

ben sana geleceğini söyledim. sende bana gelmeyeceği ile ilgili ayeti getir.

Siz bana sadece geleceğiniz söylediniz geleceğine dair hiçbir ayet getirmediniz. Ama bende gelmeyeceğine dair delil istiyorsunuz. Siz geleceğine dair bir ayet getirebilir misiniz ?
Ayrıca sizden ayet getirmenizi istemiyorum. Yunus 48 de verdiğiniz ayeti gördük.

Niçin sizi iftirayla suçladığımı uzun uzun yazdım. Onları savunarak kendinizi haklı çıkarabilirsiniz.

Allahın Rasülü '' FAKAT'' nebilerin sonuncusudur, cümlenizi niçin açıklığa kavuşturmursunuz ?

yunus 48 diye bize verdiğiniz mealin Ayetin arapçasıyla hiç alakası olmadığını söyledim. Niçin bir cevabınız olmuyor ?

Her ümmete bir Rasül gönderdk ayetini yazmıştınız. Rasül geldiğine göre ümmette vardır.
Şimdi soruyorum; Siz hangi ümmettensiniz ?


 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
evet sence neden orda hatemen nebiyyin dediği halde resulullahi ifadesi geçiyor. hiç farkettin mi? resullullahi ve hatemen nebiyyin ifadesine dikkat et. Allah(c.c.) ın resulü fakat nebilerin sonuncusu diyor. ahzap 7.ayettede nebilerin içinde hz.muhammed(s.a.v.) dende söz alıyor. hani biz her nebiden sonra onu doğrulayacak resul göndeririz ayetide bizzat kanıtıdır. hatta başka bir ayettede gelecek olan resul olursa ona uyun denmeside geleceğinin göstergesidir. siz nebi kelimesinde takıldığınız ve o kelimeyi resul gibi yorumladığınız için anlayamıyorsunuz. işte kuran korunmuştur. kıyamete kadar korunacaktır. ee o zaman bu kitaptan başka bir kitap inmeyecektir. inmeyeceğine göre hz.muhammmed(s.a.v.) inde son nebi olması gayet normaldir. çünkü son kitabı getiren son nebidir. bundan başka nebi gelmiyecektir. yani bundan başka kitap gelmeyecektir. kitap getiren peygambere nebi denir. kitap getirmeyen elinizdekini doğrulayan peygamber resuldür. resul gelecektir. hz.muhammed(s.a.v.) son resul değildir. ee nerde bu resul diye sormayın size ayetle karşılık vermek zorundayım. çünkü ayet şuan konuştuğumuz olayı sanki biliyormuş gibi bizi anlatıyor. bakın o ayetler ne?


Her ümmetin bir resulü vardır. Onların resulü geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez. (yunus 47)


"Eğer doğru söyleyenler iseniz, (söyleyin) bu ne zaman (gerçekleşecek)?" diyorlar. (yunus 48)


böyle söylemiyor musunuz? hani nerde resul ne zaman gelecek demiyor musunuz?


ister inanın ister inanmayın ben kuranda resulün geleceğini iddia ediyorum. ayetlerle iddiamı kanıtladığıma inanıyorum. çünkü ahzap 7 de bile hz.muhammed(s.a.v.) in bir nebi olduğu ve söz aldığını ondan sonra gelecek olan resule yardım edeceğini söylüyor. ahzap 40 dada son nebi fakat Allah(c.c.) ın resulü ifadesini kullanıyor. son resul hitabı yok. Allah(c.c.) bundan sonra resul gelmeyecek beklemeyinde demiyor. kuranda son nebinin hz.muhammed(s.a.v.) olduğunu ve ondan sonra resul geleceğini apaçık vurguluyor.

eğer inanmıyorsanız yada inanmak istemiyorsanız bu sizin sorununuz ama ben kanıtladığıma inanıyorum. eğer siz gelmeyeceğine dair kurandan bir kanıt bulursanız ne ala ama bulamazsanız burda kör döğüşü yapmanın bir alemi yok. inanın yada inanmayın size açıkladım konuyu. selam ile...



ahzap 7 de bile hz.muhammed(s.a.v.) in bir nebi olduğu ve söz aldığını ondan sonra gelecek olan resule yardım edeceğini söylüyor


Ahzab 7. ayeti yazabilir misiniz ?
33/7. Peygamberlerden söz almıştık. Senden, Nuh'dan, İbrahim'den, Musa'dan, Meryem oğlu İsa'dan sağlam bir söz almışızdır. (diyanet)

7 - Unutma o peygamberlerden mîsaklarını (kesin sözlerini) aldığımız vakti! Hele senden, Nuh, İbrahim, Musa ve Meryemoğlu İsa'dan ki onlardan ağır bir mîsak (sağlam bir söz) aldık.

Allah nebilerin sözlerini ayrı tutmuş, Hz muhammed, nuh, ibrahim,musa,ve isa (a.him. selam) ayrı tutmuştur. İki ayrı söz alımı vardır. biri misak, diğeri misagan ğaliza/ ağir biz misak.
Allah RAsülünden misak alındığını ahzab 7 diye delil getirmiş ve üstüne eklemişsiniz; nebi olduğunu ve söz aldığını ve ondan sonra gelecek olan rasüle yardım edeceğini söylemişsiniz. Bütün bunlar ahzab 7 de geçiyormuş gibi bir ifade kullanmışsınız. Dikkatinizi çekerim ayette iki misak kelimesi geçiyor. Misak / misakan ğaliz.

ahzap 7 de bile hz.muhammed(s.a.v.) in bir nebi olduğu ve söz aldığını ondan sonra gelecek olan resule yardım edeceğini söylüyor


kitap getirmeyen elinizdekini doğrulayan peygamber resuldür. resul gelecektir


Hz muhammed kitap getirdiğine göre Rasül değil midir ?

hatta başka bir ayettede gelecek olan resul olursa ona uyun denmeside geleceğinin göstergesidir.

Hatta başka bir ayette diyerek öyle bir ayetin olduğunu söylüyorsunuz.
Gelecek olan Rasül olursa ona uyun'' diyen bir ayet varmış. o ayeti yazabilir misiniz ?
Gelecek olan rasül olursa uyun, olmazsa uymayın öyle mi ? Cümlelerinizi biraz daha görüşlerinize uygun kurarsanız sevinirim. Birde bu cümleye ayet diyorsunuz.

Gelirse uyun demek geleceğinin göstergesi olamaz. Gelebilir in göstergesi olabilir. Bir olasılık ifade eder; gelebilir de gelmeyebilirde..

Siz de bizi yunus 48 e göre küfürle suçlamışsınız ?
 
Son düzenleme:

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
40/Mü'min-56 - İnnellezîne yücadilûne fî âyâtillâhi biğayri sültânin etâhüm, in fî sudûrihim illâ kibirun mâ hüm bibâliğîh, festeızbillâh....
- Allah'ın âyetleri üzerinde kendilerine gelen bir sultan olmadan tartışanların gönüllerinde ulaşamayacakları bir kibir vardır. Allah'a sığın.

ulûl'elbab: Bes duyu organiyla algilanamayan ve fizik ötesine ait olan, gaybe müteallik sirlari alabilen, sir hazinelerinin sahibi olan kisilerdir. Nefslerini Allah'a teslim eden, ulûl'elbab olanlar, 7 özelligin sahibidirler:
1. özellik: Ulûl'elbab olan herkes daimî zikre ulasmistir.
2. özellik: Kalpteki 19 tane afetin yerine faziletler yerlesmistir.
3. özellik: Allah kalp gözlerini açmistir.
4. özellik: Allah kalp kulaklarini açmistir.
4 tane vasif sartina ilâveten 3 tane de sonuç sartini eklememiz lâzim.
5. özellik: Ulûl'elbab olan kullar hayrin sahibidirler. çünkü devamli Allah'i zikrediyorlar. Daimî zikirde olan herkes 1'e 700 kat Allah'tan derecat alir.
6. özellik: Ehl-i hüküm ya da ehl-i hikmettirler. Herhangibir anlasmazlik noktasinda hakem tayin edilmislerse mutlaka Allah'in emriyle adaleti yerine getirenlerdir. Allah'in hükmünü icra edenlerdir. Ehl-i hikmettirler, Kur'ân-i Kerim'de hangi âyet-i kerimeye baksalar ya âyetin kendisinden veya bir ileri ve gerisine bakmak suretiyle o âyetin hangi seviyeye ait oldugunu bilirler. Ehl-i tezekkürdürler.
7. özellik: Allah'tan sorarak ögrenme imkâninin sahibi olan kisilerdir.

Bu saydigimiz 7 tane özellikle (4 tanesi vasif sarti, 3 tanesi sonuç sartidir) beraber ulûl'elbab olan kullarin kalpleri 7 kademede müzeyyen olmustur.
Simdi bu özellikleri ispat eden âyetlere bir bir beraber bakalim:
Allahû Tealâ, buyuruyor ki:

3/AL-I IMRAN-190: Inne fî halkis semâvâti vel ardi vahtilâfil leyli ven nehâri le âyâtin li ulîl elbâb(ulîl elbâbi).
Hiç süphesiz; göklerin ve yerin yaratilisinda, gece ile gündüzün birbiri ardinca gelisinde, elbette ulûl'elbab için nice deliller vardir.

3/AL-I IMRAN-191: Ellezîne yezkurûnallâhe kiyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkis semâvâti vel ard(ardi), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtilâ(bâtilan), subhâneke fekinâ azâben nâr(nâri).
O (Ulûl'elbab) ki; (lübblerin, Allah'in sir hazinelerinin sahipleri), onlar ayakta iken, otururken ve yan üstü yatarken (hep) Allah'i zikrederler. Göklerin ve yerin yaratilisi hakkinda tefekkür ederler. (Ve derler ki): "Ey Rabbimiz! Sen, bunlari bâtil olarak (bosuna) yaratmadin. Seni tesbih (tenzih) ederiz. Bizi, atesin azabindan koru."

Bir insan ya ayaktadir ya oturuyor vaziyettedir veya geceleyin yataginda yan üstü yatiyordur. Bir dördüncü hal hiç kimse için mevcut degildir. 24 saatlik zaman dilimi içerisinde ulûl'elbab olan kullar, üç halin üçünde de devamli olarak kalp zikriyle Allah'i zikretmektedirler. Bunun kalp zikri oldugunu nereden anliyoruz? Uykudayken hiç kimsenin baska bir türlü zikir yapmasi mümkün degil. Peygamber Efendimiz (S.A.V), hadîs-i serifinde söyle buyuruyor: " Benim gözlerim uyur, ama kalbim uyumaz. " Bu hadîs bize Resûlallah (S.A.V) Efendimiz'in uykudayken kalp zikri halinde oldugunu söylüyor.

Yine Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir baska hadîsinde " Âlimin uykusu cahilin ibadetinden iyidir. " buyuruyor. Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in hadîs-i seriflerinde "âlim" diye vasiflandirdigi daimî zikrin sahibi olan kisilerdir. Nitekim bir baska hadîs-i serifinde " Hikmet sahibi âlimler, fikih açisindan nebîler gibidir. " buyuruyor. öyleyse Resûlallah (S.A.V) Efendimiz'in "âlim" diye vasiflandirdigi kisiler daimî zikrin sahibi olan insanlardir. Gerçekten öyle mi? Allahû Tealâ, Bakara Suresinin 269. âyet-i kerimesinde söyle buyuruyor:

2/BAKARA-269: Yu'til hikmete men yesâu, ve men yu'tel hikmete fe kad ûtiye hayran kesîrâ(kesîren), ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi).
(Allah) HIKMET'i diledigine verir. Kime hikmet verilmisse andolsun ki; ona çok hayir verilmistir. Bunu da ancak ulûl' elbab tezekkür edebilir.

öyleyse ulûl'elbab olan kisiler ayni zamanda hikmet sahibi olanlardir . Allahû Tealâ'nin kendilerine hikmet verdigi kisiler, mutlaka daimî zikrin sahipleridir.

Hikmet sahibi olmak ne saglar?
Diger insanlardan ayricaligi nedir?
Farkli olan özelligi nedir? Allahû Tealâ, söyle buyuruyor:

3/AL-I IMRAN-7: Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu mutesâbihât(mutesâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ tesâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te'vîlih(te'vîlihi), ve mâ ya'lemu te'vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi)."
O (Allah) ki; Kitab'i, sana O indirdi. O'ndan bir kismi muhkem (mânâsi açik, yorum götürmez, süphe kabul etmez) âyetlerdir ki; bunlar, (Levhi Mahfuz'daki) ümmülkitapta (yer alan açik ve kesin âyetler)dir. Digerleri ise mütesabih (mânâsi kapali, açiklama isteyen) âyetlerdir. Kalplerinde egrilik (ve döneklik) bulunanlar, fitne çikarmak ve (kendi yararina uygun) tevîlde (yorumda) bulunmak istedikleri için o (Kitab')in mütesabih olan kismina uyarlar. Halbuki onlarin tevîlini, kimse bilmez ancak Allah bilir. Ilimde derinlesmis olan RASIHUN (rüsuh sahipleri) ise derler ki: "O'na îmân ettik, hepsi de Rabbimiz katindan (indirilme)dir." Bunu kimse tezekkür edemez ancak ulûl'elbab tezekkür edebilir.

Muhterem okuyucular, bu âyet-i kerimede 3 grup insan ifade ediliyor. Bunlardan 1. grup; kalbinde zeyg olanlar . Allah tarafindan yetkili kilinmadiklari halde Kur'ân-i Kerim âyetlerini kendi zanlarina göre tevil ederek insanlari hidayetten men edenler. Günümüzde Kur'ân'daki Islâm'i yasayan atese çagiran dîn adamlari bu sinifin içine giriyor. Ilimde köklesmis olan " rasihun " ise Kur'ân-i Kerim'in muhkem ve mütesabih âyetlerine inanan, hepsi Allah'tandir diyen ama mütesabih ayetleri tezekkür edemeyenlerdir. Kur'ân-i Kerim âyetlerini tezekkür edebilen, açiklama yetkisine sahip olan ise " ulûl'elbab "tir .

Yüce Rabbimiz buyuruyor:

21/ENBIYA-7: Ve mâ erselnâ kableke illâ ricâlen nûhî ileyhim fes'elû ehlez zikri in kuntum lâ ta'lemûn(ta'lemûne).
Ve senden önce, vahyettigimiz rical (erkekler) den baskasini göndermedik. Eger bilmiyorsaniz, zikir ehline (daimî zikrin sahiplerine) sorun.

Hz. Muhammed (S.A.V) Efendimiz'in ahir zamanda gelecegini bize müjdeledigi ve "ümmetimin en hayirlisi" diye buyurdugu Mehdi (A.S)'in Devrin Imami oldugu ahir zamanda Hidayet çagi'ndayiz.

Allahû Tealâ, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz'e ve diger bütün peygamberlere su mesaji veriyor.

3/AL-I IMRAN-81: Ve iz ehazallâhu mîsâkan nebiyyîne lemâ âteytukum min kitâbin ve hikmetin summe câekum resûlun musaddikun limâ meakum le tu'minunne bihî ve le tensurunneh(tensurunnehu), kâle e akrartum ve ehaztum alâ zâlikum isrî, kâlû akrarnâ, kâle feshedû ve ene meakum mines sâhidîn(sâhidîne).

Hani o zaman ki; Allah, peygamberlerin (nebîlerin) MISAK'ini (yeminini) almisti: "Andolsun ki; size Kitap ve hikmet verdim, sizlerden sonra sizinle beraber bulunani (Allah'in sizlere verdigi kitaplari) tasdik eden Resûl gelince, O'na mutlaka îmân edecek ve O'na mutlaka yardim edeceksiniz. Bunu ikrar ettiniz mi ve bu agir ahdimi üzerinize aldiniz mi?" "Ikrar ettik." dediler. "öyle ise sahit olun. Ben de sizinle beraber sahitlerdenim." buyurdu.

Allahû Tealâ, nebîlerden "size kitap ve hikmet verdim" diye misak aliyor.

öyleyse kitabi, hikmetten ayirmak mümkün degildir. Kitap, ancak hikmetle anlasilir . Hikmet sahiplerinin de daimî zikre ulasan, ulûl'elbab olan kullar oldugunu âyetlerin neticesinden kesinlikle anliyoruz.

O zaman demek ki, Kur'ân-i Kerim'i bizlere kim ögretebilir? Hikmet sahibi olan kisiler.

Yüce Rabbimiz, devrin imami tasarruf rizasinin sahibi Resûl'üne gaybi bildiriyor. Hidayet çagi'nda Devrin Imami Mehdi Resûl, en üst seviyede hikmet sahibi ulûl'elbab olan ehli zikirdendir. Hz Muhammed (S.A.V) Efendimiz, bir hadîsinde "Cehaletten kurtulmanin yolu zikir ehline sormaktir." buyuruyor


HACET NAMAZI
Hacet namazinin persembeyi cumaya baglayan gecelerde veya kandil gecelerinde kilinmasi asildir. Ama bütün gecelerde kilinabilir. Önce boy abdesti alinir. Sonra hacet namazina niyet edilir.
Namazda asagidaki âyetler okunur:

1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî

2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.

2. Rekâtin sonunda : Ettehiyyâtü + Allahümme salli + Allahümme bârik

3. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.

4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.

Namaz tamamlandiktan sonra Allah'tan hacet neyse o istenir. Allah'tan mürsid istemek için bu namaz kilindiysa mürsid istenir.

Bu namazdan sonra hiç konusmadan yatmak gerekir. Yatarken kibleyi saga alacak sekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kibleye çevrilerek yanüstü yatilir, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah'tan mürsid istenir. Eger kisinin haceti mürsid degil de baska bir hedefe ulasmaksa (zahirî veya batinî bir hedef olabilir) o hedefe ulasmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatildigi için sag kulak yastiga gelecektir. Bas biraz saga, sola oynatilarak kulakta kalbin atislarinin, basinç sebebiyle rahatça duyulacagi pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atisinda "Allah, Allah" diyerek kisi Allah'i zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.

Eger ilk namazdan sonra yatildiginda birsey görülmez ise tekrar tekrar, her persembeyi cumaya baglayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kilinabilir
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
1-Ulak resuller
12/YUSUF-50: Ve kâlel meliku’tûnî bih(bihî), fe lemmâ câehur
resûlu kâlerci’ ilâ rabbike fes’elhu mâ bâlun nisvetillâtî katta’ne eydiyehunn(eydiyehunne), inne rabbî bi keydihinne alîm(alîmun). Ve Melik: “Onu bana getirin.” dedi. Böylece ona, resûl (ulak, haberci) geldiği zaman Yusuf (A.S): “Efendine dön ve ellerini kesen kadınların hali (durumu) nedir, ona sor.” dedi. Muhakkak ki; Rabbim onların hilelerini en iyi bilendir.

2-Risaletle vazifeli olmiyan melek resuller
6/EN'AM-61: Ve huvel kâhiru fevka ibâdihî ve yursilu aleykum hafazah(hafazaten), hattâ izâ câe ehadekumul mevtu teveffethu
rusulunâ ve hum lâ yuferritûn(yuferritûne).
Ve O, kullarının üstünde kahhardır (kuvvet ve güç sahibidir).Ve üzerinize muhafaza edici (koruyucu) gönderir. Sizden birinize ölüm gelince, onu
elçilerimiz vefat ettirir. Onlar (bunu yaparken) kusur etmezler.
43/ZUHRUF-80: Em yahsebûne ennâ lâ nesmeu sırrehum ve necvâhum, belâ ve
rusulunâ ledeyhim yektubûn Yoksa onların sırlarını ve fısıltılarını işitmeyeceğimizi mi zannediyorlar? Hayır, onların yanında resûllerimiz (elçilerimiz) (herşeyi) yazıyorlar.

3-Risaletle vazifeli olan melek resuller
HAC-75: Allâhu yastafî minel melâiketi
rusulen ve minen nâs innallâhe semîun basîr Allah, meleklerden ve insanlardan resûller seçer. Muhakkak ki Allah, en iyi işitendir, en iyi görendir.
69/HAKKA-40: İnnehu le kavlu
resûlun kerîmin. Muhakkak ki o, mutlaka Kerim Resûl’ün sözüdür. 81/TEKVİR-19: İnnehu le kavlu resûlin kerîm(kerîmin).
Şüphesiz Kur'ân-ı Kerim, bir
resûl olan (Cebrail'in Allah'tan getirdiği) sözüdür.

4-Risaletle vazifeli olan cin resuller
6/EN'AM-130: Yâ ma’şerel cinni vel insi e lem ye’tikum
rusulun minkum yakussûne aleykum âyâtî ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû şehidnâ alâ enfusinâ ve garrethumul hayâtud dunyâ ve şehidû alâ enfusihim ennehum kânû kâfirîn(kâfirîne).
Ey insan ve cin topluluğu! Size âyetlerimi anlatan ve bugününüze ulaşacağınız konusunda sizi uyaran içinizden
resûller (elçiler) gelmedi mi? “Kendi nefslerimize şahit olduk.” dediler. Dünya hayatı onları aldattı. Ve kendilerinin kâfir olduğuna, kendileri şahit oldular.

5-Risaletle vazifeli olan veli insan resuller
16/NAHL-36: Ve le kad beasnâ fî kulli ummetin
resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu), fe sîrû fîl ardı fanzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve andolsun ki Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde
resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kıldık). (Allah’a ulaşmayı dileyerek) Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin şeytanlardan) içtinap etsinler (sakınıp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kısmını, (Resûlün daveti üzerine Allah’a ulaşmayı dileyenleri) Allah hidayete erdirdi ve bir kısmının (dilemeyenlerin) üzerine dalâlet hak oldu. Artık yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanların akıbetinin, nasıl olduğuna bakın

6-Tassaruf rızasının sahibi veli resuller
3/AL-İ İMRAN-179: Mâ kânallâhu li yezerel mu’minîne alâ mâ entum aleyhi hattâ yemîzel habîse minet tayyib(tayyibi), ve mâ kânallâhu li yutliakum alel gaybi ve lâkinnallâhe yectebî min rusulihî men yeşâu fe âminû billâhi ve
rusulih(rusulihî), ve in tu’minû ve tettekû fe lekum ecrun azîm Allah mü’minleri; pisi, temizden ayırıncaya kadar, şu üzerinde bulundukları hâl üzere bırakacak değildir. Allah sizi gayb üzerine haberdar edecek de değildir. Fakat Allah,resûllerinden dilediği kimseyi seçer, (gaybı ona, o resûlüne bildirir). O halde, Allah’a ve O’nun resûllerine îmân edin. Ve eğer îmân eder ve takva sahibi olursanız, o zaman sizin için ECRUN AZÎM (büyük mükafat) var.72/CİN-26: Âlimul gaybi fe lâ yuzhiru alâ gaybihî ehadâ Gaybı bilen Allah, gaybı kimseye açıklamaz.
72/CİN-27: İllâ menirtedâ min
resûlin fe innehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihî rasadâ Ancak resûllerden rızaya (Tasarruf rızası) ulaşanlar müstesna. Öyleyse muhakkak ki O (Allah), onların önünden ve ardından muhafız gönderir.

7-Nebi resuller
33/AHZAB-40: Mâ kâne muhammedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin
resûlallâhi ve hâtemen nebiyyin(nebiyyine), ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ(alîmen).
Muhammed (A.S), sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası olmamıştır (değildir). Fakat
Allah'ın Resûl'ü ve Nebîlerin (Peygamberlerin) Hatemi'dir (Sonuncusu). Allah, herşeyi en iyi bilendir.
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
babacan01,
Sizce Hz Musa ve Hz Harun bunlardan hangisi resul hangisi nebi lütfen açıklayabilirmisiniz?
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Arkadaş birbirinizle didişip konuyu kaynatmayın lütfen.Burası ne chat ne MSN konuya odaklı seviyeli tartışalım.Bana delil ayet sun dediniz.Bende size 1 değil birsürü muhkem ayet sundum.Ama nedense hala ısrarla yok öyle değil böyle demeye getiriyorsunuz.
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
fani olanı istemem,
Sizin sınduğunuz delillere ayrıca geleceğiz en son dediğiniz istihareye yatıp devrin imamını bulmak değilmi?
Bu mantık sizce sağlammı? Hem Allah resulünden bahsedeceğiz hemde bu resulün doğruluğunu isthare ilemi teyit edeceğiz. Bunun delili nedir acaba
Yoksa baştan beri sunduğunuz ayetlerden birinde Allah CC benim gönderdiğim resulleri istihareye yatıp anlayabilirsiniz yoksa anlayamazsınız diye bir ayet varda bizmi göremedik.
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Fani olanı istemem,

Yukarıda nereden çıkardığınızı bilmediğimiz ulul erbab ların 7 tane vasfını, özelliğini ortaya koymuşsunuz. Ayetlerden delillerinizi sunmuşsunuz.. Çok güzel..
Fakat vermiş olduğunuz bir ayeti kerimeyi alıyorum..

3/AL-I IMRAN-191: Ellezîne yezkurûnallâhe kiyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkis semâvâti vel ard(ardi), rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtilâ(bâtilan), subhâneke fekinâ azâben nâr(nâri).
O (Ulûl'elbab) ki; (lübblerin, Allah'in sir hazinelerinin sahipleri), onlar ayakta iken, otururken ve yan üstü yatarken (hep) Allah'i zikrederler. Göklerin ve yerin yaratilisi hakkinda tefekkür ederler. (Ve derler ki): "Ey Rabbimiz! Sen, bunlari bâtil olarak (bosuna) yaratmadin. Seni tesbih (tenzih) ederiz. Bizi, atesin azabindan koru."

Bu 7 özelliği ayetlerden kim çıkardı bilmiyorum ama ayeti kerimede geçen '' ve yetefekkerune / ve tefekkür ederler ifadesi heralde gözden kaçırılmış. Onlar tefekkür ederler, mütefekkir insanlardır maddesi neden bu 7 özelliğini içine girememiştir ?
Yoksa ulul elbab '' tezekkür'' ediyorlarda '' tefekkür'' etmiyorlar mı?
Hadisi şerif te La ibadete ket tefekkür/ tefekkür gibi ibadet yoktur buyrulduğu halde ulul elbab bu vasıfla vasıflanamıyor mu?
Zikir ibadettir, tefekkür gibi ibadet yoktur. Tefekkür vasfı tezekkürden daha üstün olsa gerek.. ayeti kerimede neden ' yezkürü' ifadesi '' tefekkerü'' ifadesinden önce alınmış, o daha üstün olduğu için olamaz mı diye sorarsanız; Tezekkürsüz tefekkür olmaz deriz. Bir sonraki makam ( tefekkür ) bir önceki makam olan( tezekkür) den daha üstündür. Bilmediğimiz nice özellik olduğu halde tefekkür vasfını 7 maddenin içine alırsanız sevinirim. Bu kadar önemli olan tefekkür maddesinin yer almaması düşündürücü doğrusu.

Hidayet çagi'nda Devrin Imami Mehdi Resûl,

İmam '' mehdi rasül'' ne demek açıklar mısınız ? Bu terimi nereden çıkardınız ?

Çeşitli Rasüllerin olduğunu çok güzel açıklamışsınız, teşekkür ediyorum..
Ama itiraz edilecek noktalar var.

6-Tassaruf rızasının sahibi veli resuller
3/AL-İ İMRAN-179: Mâ kânallâhu li yezerel mu’minîne alâ mâ entum aleyhi hattâ yemîzel habîse minet tayyib(tayyibi), ve mâ kânallâhu li yutliakum alel gaybi ve lâkinnallâhe yectebî min rusulihî men yeşâu fe âminû billâhi ve
rusulih(rusulihî), ve in tu’minû ve tettekû fe lekum ecrun azîm Allah mü’minleri; pisi, temizden ayırıncaya kadar, şu üzerinde bulundukları hâl üzere bırakacak değildir. Allah sizi gayb üzerine haberdar edecek de değildir. Fakat Allah,resûllerinden dilediği kimseyi seçer, (gaybı ona, o resûlüne bildirir). O halde, Allah’a ve O’nun resûllerine îmân edin. Ve eğer îmân eder ve takva sahibi olursanız, o zaman sizin için ECRUN AZÎM (büyük mükafat) var.72/CİN-26: Âlimul gaybi fe lâ yuzhiru alâ gaybihî ehadâ Gaybı bilen Allah, gaybı kimseye açıklamaz.
72/CİN-27: İllâ menirtedâ min
resûlin fe innehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihî rasadâ Ancak resûllerden rızaya (Tasarruf rızası) ulaşanlar müstesna. Öyleyse muhakkak ki O (Allah), onların önünden ve ardından muhafız gönderir.


Ayeti kerimede veli ifadesi geçmediği halde Veli Rasül terimini nereden çıkarıyorsunuz ? Veli, malum dost demek. Veli Rasül ifadesiyle, Evliyaullahtan/ Allah dostlarından Rasüllerin olacağına mı işaret ediyorsunuz. Yoksa Rasüllerin Allahın Dostu olduğuna mı ?
Allahın Veli kulları Rasullüğe yükselebilir mi ? Yada bilindik bir soru tarzı; Rasüllük, kesbi midir? vehbi midir ?
Veli Rasül ifadenizi açmanızı rica ediyorum..

 

babacan01

New member
Katılım
7 Eki 2008
Mesajlar
66
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Sizin verdiğiniz mealin yunus 48 le hiç alakası yok. isterseniz tekrar yazabilirim. Ben sizin gönderdiğiniz meali kabul etmiyorum. Senin yazdığın meal Allahın ayeti değildir.


Ve likulli ummetin resûl(resûlun), feizâ câe resûluhum kudıye beynehum bil kıstı ve hum lâ yuzlamûn(yuzlamûne). (yunus 47)

açıklaması

Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar. (yunus 47)


Ve yekûlûne metâ hâzel va'du in kuntum sadıkîn (yunus 48)

açıklaması


Derler ki: "Eğer doğru sözlüyseniz, bu belirttiğiniz süre (vaad) ne zamanmış?"(yunus 48)




yunus 48.ayet gayet açık gelecek olan resulü yalanlayanlardır. o yüzden ne zaman gelecek, kim nerde, hani azap, ne zaman diye sorarlar ve azabın çabucak gelmesini isterler.

siz hâlâ ayeti yok sayıyorsunuz yalan sayıyorsunuz bu ayeti kabul etmem diyorsunuz. sizin bu tavrınızı küfür olarak değerlendirdim diye bana aynısıyla yanıt veriyorsunuz. bak ben ayetlere boynum bükük yani ayet olursa sözüm kesilir, dilim tutulur. çünkü ayetler hiç olmazsa muhalefet edeceğinize susun ki merhamet edilsin der. o yüzden aksini iddia eden ayeti getir diyorum. varsa susarım ömrüm boyunca bu mevzuyu açmam bile. bak ben sana ne dedim ''senin yolun doğruysa Allah(c.c.) beni senin yoluna sevketsin. ''



Şuan ki rasül kimdir ? Sizin rasülünüz kimdir ?

benim resulüm tüm peygamberlerdir. hepsine inandım. hiçbirini diğerinden ayırt etmem. ayette belirttiği gibi;

Deyin ki: "Biz Allah'a, bize indirilene (Kur'an'a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa'ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab'lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz." (bakara 136)



De ki: "Allah'a, bize indirilene (Kur'an'a) İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ'ya, İsa'ya ve peygamberlere Rablerinden verilene inandık. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Biz ona teslim olanlarız." (ali imran 84)


Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü'minler de (iman ettiler). Her biri; Allah'a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: "Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz." Şöyle de dediler: "İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır." (bakara 285)

 
Üst Alt