Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Resul ve Nebi arasındaki fark?

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Arz kardeşim, "mana olarak" dedim "kelimenin sözlük manası" demedim.

Resul, kendisine risale;mektub,kitab gönderilmiş Zat demekse, o zat artık risale sahibidir.

Bu mantıkla söyledim. Sanırım aynı şeyi söylüyoruz. Benim ifade biçimime takılmayınız.


Hımm Anladım.. Nebilere de kitap verilmiştir. Onlarda kitap sahibidir.. Nebiye de mantıken şöyle diyebiliriz.
Nebi Kendisine verilenkitabı haber veren..
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
sevgili kardeşlerim dikkatli bakarsanın ayette uyarıcı diyor çünkü her kavme peygamber gelmemiştir ve bu zamandada gelemez.Ama bir nezir mutlaka gelmiştir ve kıyamete kadarda gelecektir.

Biz,bir resûl göndermedikçe “azap edici” olmadık.


SECDE-24: Onlardan (insanlardan) imamlar (mürşidler) kıldık, emrimizle insanları hidayete erdirsinler (Allah’a insanların ruhlarını ulaştırsınlar) diye, sabırlarından dolayı ve âyetlerimize (Allah’ın âyetlerine) yakîn hasıl ettikleri için.
O zavallılar bu ayete meal verirken parantez içinde yahudiler yazarak Kuranın tüm zamanlara hitab eden bir kitap olduğunu ve bu imamları örtüyorlar.



Sabrettikleri zaman içlerinden, bizim emrimizle doğru yola ileten önderler çıkarmıştık. Onlar bizim ayetlerimize gereğince inanıyorlardı. ( öztürk )

24.Ve sabrettikleri zaman onlardan rehberler kılmıştık ki, Bizim emrimizle doğru yola sevkederlerdi ve âyetlerimize yakînen kani bulunmuşlardı. ( bilmen )

24 - Onların içinden, sabrettikleri zaman bizim emrimizle doğru yola ileten önderler yetiştirmiştik. Onlar, bizim âyetlerimize kesin bir şekilde inanıyorlardı. ( elmalılı )

Artık nezr eden ( korkutan/ uyaran) Allahın kitabıyla uyaracaktır.. Ve kıyamete kadar da Korkutan Müjdeleyen Kuran olacaktır..

Ama bir nezir mutlaka gelmiştir ve kıyamete kadarda gelecektir.

Bir nezir - ki oda kurandır - artık gelmiştir. Gelecektir diyemeyiz sanırım..
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Nebi ile Rasülün arasında bir fark olduğu muhakkak.. Bu farkın birine kitap verilip diğerine verilmediği şeklinde açıklamakta mümkün değil.. Senin yazını okumuştum.. Böyle bir ayrım olabilir dedim belki.. ama aradaki fark nedir tam olarak bilmiyorum..

Kendisine verilen kitabın mahiyeti ayetten anladığım kadarıyla; Sizin yanınızdaki kitabı doğrulayan bir Rasül gelince ona iman edin ve ona yardımcı olun.. Demek ki Nebiler Rasülün getirdiklerinin tersine bir hüküm vermeyecek. Onun hükümlerini insanlara duyurmakta ona yardımcı olacak..
 

babacan01

New member
Katılım
7 Eki 2008
Mesajlar
66
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Hz. Muhammed'den önceki Peygamber'lerden hangisi Elçilik sıfatı ile bütün insanlığa gelmişti? Hangi Ayet'e göre?


Deyin ki: "Biz Allah'a, bize indirilene (Kur'an'a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa'ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab'lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz." (bakara 136)

bu peygamberlerin evrensel hüküm taşıdığını ve hiçbirinin farklı birşey söylemediğinin göstergesidir.yani hepside Allah(c.c.) rızası için, Allah(c.c.) ın gönderdiği emirleri yerine getiriyorlar. farklı birşey yok ortada. hepsi islam dinini yayıyor tüm resuller ve nebiler aynı görevin elçileri. yani hristiyanlık, yahudilik yok sadece insanlar kendileri bölmüş ve inkar etmiş. hepsi islam peygamberleri. hiçbirini diğerinden ayırt etmeyin diyor ayet. hepsi Allah(c.c.) ın sevdiği kul. hz.muhammed(s.a.v.) farklı birşey getirmedi öncekilerin getirdiklerini getirdi. ve tahrif edilenleri onarmak için geldi. tekrar tahrif edilmeyecek o yüzden hatemen nebiyyin(nebilerin sonuncusu) kıyamete kadar korunacak kitap çünkü kuran.

ayetlerde nebi resul ifadesi var. nebi resul farklı bir ifade resul farklı bi ifade. nebilerde Allah(c.c.) ın resulüdür. buna lafım yok. ama resuller nebi değildir. çünkü ayette bahsedilen ve size indirdiklerim diye başlayan her ayette nebi vardır. resule birşey inmez mi? elbette onada vahiy iner. ama bu kitap olmaz. tevrat gibi levhalarda gelmez, kuran gibi ceylan derisinde gelmez. resule vahiy gelir. o vahiye göre hareket eder zaten. nebiyede vahiy gelir. ama ayrı olarak gönderilen kitap vardır.

 

babacan01

New member
Katılım
7 Eki 2008
Mesajlar
66
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Eğer seni yalanladılarsa, senden önce açık delilleri, hikmetli sayfaları ve aydınlatıcı kitabı getiren resuller de yalanlanmıştı.


burda bahsedilen nebi resullerdir. kuranın birçok yerine bakarsan bunu anlarsın. tek bir ayete takılma. sana indirdiğimiz diye geçen yerlerde nebi ifadesi var. doğrulayan ifadelerinde nebi ifadesi var mı? nebi sayılı yerde kullanılmıştır. resul çok yerde kullanılmıştır. buda aralarında bir fark olduğunu göstergesidir. nebi resul farklı şeyi getirmiyor. resulde, nebi resulde aynı şeyleri söylüyorlar. ama kitap indirilenler nebi resullerdir. bizzat indirilen ifadelerinde resul olarak geçen ayetlerin öncesine ve sonrasına bakarsanız nebi resulden bahsettiğini anlayacaksınız. selam ile..
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
babacan01,
Sizce bir resul gelecekmidir?
Yada şu an yaşayan bir resul varmıdır?
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
ARD ARDA GELEN PEYGAMBER OLMAZ HZ. İSA İLE PEYGAMBERİMİZ ARASINDA 600 SENE HZ.MUSA ARASINDA 2000 SENE VARDIR.OYSAKİ AYET EVLİYA RESULLERDEN OLAN KAVİM RESULLERDEN BAHSEDİYOR.
23 / MU'MİNUN - 44
Summe erselnâ rusulenâ tetrâ, kullemâ câe ummeten resûluhâ kezzebûhu fe etbâ’nâ ba’dahum ba’dan ve cealnâhum ehâdîs(ehâdîse), fe bu’den li kavmin lâ yu’minûn(yu’minûne).
Sonra Biz, resûllerimizi ardarda (arası kesilmeksizin) gönderdik . Her ümmete resûlü geldiği zaman, her defasında onu yalanladılar . Biz de onları birbiri arkasından (helâk ettik). Ve onları efsane kıldık. Artık mü'min olmayan kavim (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun.

İLAHİ ADALET HERKEZİ TEBLİĞE MUHATAP KILIYOR.DÜNYA ÜZERİNDE HER İNSANA VELİ RESUL TEBLİĞ EDİYOR.BU AYETLE İLGİLİ HADİS: HER DEVİRDE BENİ TEMSİLEN 1 KİŞİ İSAYI TEMSİLEN 3 KİŞİ MUSAYI TEMSİLEN 7 KİŞİ İBRAHİMİ TEMSİLEN 40 KİŞİ GELİR (BUNLARI NEBİ-PEYGAMBERLİKLE ALAKASI YOK VELİ RESULDÜR)

-17/İSRÂ-15: Menihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsih(nefsihî), ve men dalle fe innemâ yadıllu aleyhâ, ve lâ teziru vâziretun vizre uhrâ, ve mâ kunnâ muazzibîne hattâ neb’ase resûlâ(resûlen).
Kim hidayete erdiyse, sadece kendi nefsi için (nefsini tezkiye ettiği için) hidayete erer. Öyleyse kim dalâlette ise sorumluluğu sadece kendi üzerinde olarak dalâlette kalır. Yük taşıyan (günahı yüklenen) bir kimse, bir başkasının yükünü (günahını) yüklenmez. Ve Biz, bir resûl göndermedikçe azap edici olmadık.


KANADALIYADA MEKSİKALIYADA EVLİYA GÖNDERİLİYOR.HER İNSAN ALLAH İNDİNDE EŞİT TORPİLLİ KUL YOK.
-10/YÛNUS-47: Ve likulli ummetin resûl(resûlun ), feizâ câe resûluhum kudıye beynehum bil kıstı ve hum lâ yuzlamûn(yuzlamûne).
Her ümmetin bir resûlü vardır . Onlara, resûlleri geldiği zaman onların aralarında adaletle hükmolundu. Onlara zulmedilmez.


KAVİM RESULLERİ OLAN VELİ RESULLER HER KAVME O KAVMİN LİSANI İLE GÖNDERİLİYOR.YA RABBİ NE BÜYÜKSÜN,NE ADALETLİSİN,NE GÜZELSİN.BİRAZDA CAHİLLER ŞU AYETLERİ ANLAYABİLSE HADİS : BİRGÜN GELECEK KURAN BİR VADİDE ÜMMETİM BAŞKA VADİDE OLACAK KURANDAN O KADAR KOPARILMIŞIZKİ DİN YOBAZLARA KALMIŞ.ÖLÜLERE PARA KARŞILIĞI OKUTULUYOR.DUVARLARA DANTELLENİP HAPSEDİLİYOR.
-14/İBRÂHÎM-4: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ’yeşâu), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Hiçbir resûlümüz yoktur ki ; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah’a teslim olmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini hidayete erdirir. Ve O, Azîz’dir, Hikmet Sahibi’dir.
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
fani olanı istemem,
Tamam niyetinizi böyle açıklayın bilelim. Bu sizin fikriniz
Birde babacan01, soruyu cevaplasın
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Anlatmak istediğim hep aynıydı.Fakat cahil yobazlar ne ingiliz ajanlığımı bıraktı ne yahudi casusluğumu bıraktı.Bu kadar kalitesiz müslüman varken Türk-İslam birliği nere? biz nere? 46 islam ülkesi 1.5 milyar müslüman daha çoook sürünür.Daha çook mutsuz,umutsuz,sefil,geri kalmış yaşar.Çünkü önyargı ve zan hakim.
 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
fani olanı istemem,
Çünkü önyargı ve zan hakim. demişsiniz

Hucurat suresi ayet 12
Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır.

Kardeşim Müslümanın kalitesizi olmaz Müslüman her zaman kalitelidir.
Ancak kendisine Müslümanım deyip dinden habersiz olanlar vardır onun için söylemlerimize çok dikkat etmek zorundayız.
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Duha Kardeşimin
iddia edilen hususa çok dikkat etmek lazım
cümlesi ile başlayayım.

İddia edilen konu Resul ve nebi arasındaki fark ? Neden bunu merak ediyoruz ? bu merakın sebebi nedir?
klâsik anlayışa göre, ikisi arasında şöyle bir fark olduğu belirtilir: Rasul,
kendisine kitap ve şeriat gönderilen peygambere denir.
Nebi ise, kendisine kitap ve şeriat gönderilmeyip, kendisinden önceki rasulün kitap ve şeriatını insanlara tebliğ eden peygambere denir.

O halde her rasûl aynı zamanda nebîdir, ama her nebî rasûl değildir.
Çağımızda bazı yalancı peygamberler ve onları savunanlar da bu farkları tersine çevirirler.

Modern mütenebbiler, sahte peygamberliklerinin dine ters düşmediğini güya kanıtlamak için, nebî ile rasül kavramı arasında olduğunu kabul ettikleri farktan yola çıkarlar.

Nebî, kitap verilenlere;
rasül ise, bu mesajı taşıyanlara verilen ad olduğunu ileri sürerler.

Hindistan'da Sör Seyyit Ahmet'in başını çektiği modernist akım, bunu iddia eder.
Bunlara göre, her nebî aynı zamanda rasüldür; fakat her rasül nebî değildir.
Nebî, hem kendinden önceki kitapları doğrulayıcı, hem de aldığı yeni kitabı insanlara ulaştırıcıdır.

Her kitap verilen nebî bir elçidir/rasüldür;
fakat her elçiye/rasüle kitap verilmemiştir.
Kur'an'dan uydurma deliller bulmaya çalışan bu sahtekârlar, Peygamberimiz (s.a.s.)'in "hâtemu'l enbiyâ/nebîlerin sonuncusu" (33/Ahzâb, 40) olduğunu kesin biçimde ifade edildiğini görüp bir teville bunu çürütemedikleri için, sahte peygamberlerini, nebî değil de rasül olarak isimlendirirler.

Nebî ve rasülle ilgili geleneksel yanlışı tersinden başka bir yanlışla sürdüren bu kimseler, yalancı peygamberlik kurumunu yeniden işletmeye çalışırlar.

Halbuki Kur'an, nebî ile rasül arasında bir fark gözetmiyor.

Kur'an'a Göre Nebî ile Rasül Arasında Fark Yoktur.
Nebî, peygamberlerin haber alma, vahiy alma vasıflarına,
rasül ise, alınan mesajın elçiliğini yapma, aktarma vasıflarına işaret etmektedir.
Tıpkı adâletli davranmayı ve takvâlı olmayı şahsında birleştiren mü'min gibi. Yani nasıl bir mü'minin aynı anda âdil ve muttakî olması, çelişki arzetmiyorsa, bir peygamberin de aynı anda nebî ve rasül olması da tenâkuz teşkil etmez.
Nebî ile rasül arasındaki fark, sadece kelime anlamları itibariyledir. Yoksa, şeriat alıp almaması, kitap alıp almaması açısından aralarında anlam farkı yoktur.
Geleneksel bazı iddialara göre, Hz. İsmail gibi peygamberler sadece nebîdir; kendilerinden önceki rasülü tekrar ederler. Oysa Kur'an, Hz. İsmail için, hem rasül, hem de nebî sıfatlarını kullanmaktadır:
19 / MERYEM - 54 : Vezkur fîl kitâbi ismâîle innehu kâne sâdıkal va’di ve kâne resûlen nebiyyâ(nebiyyen).
Ve Kitap'ta İsmail (A.S)'ı (da) zikret. Çünkü O, vaadine sadıktı ve O, Nebî Resûl'dü.
Hz. Hârun için de Kur'an, Hz. Mûsâ ile beraber her ikisine rasül demektedir:
26 / ŞUARA - 16 : Fe’tiyâ fir’avne fe kûlâ innâ resûlu rabbil âlemîn(âlemîne).
Haydi, firavuna (ikiniz) gidin ve böylece ona: “Muhakkak ki biz, âlemlerin Rabbinin resûlleriyiz.” deyin.

(26/Şuarâ, 16)
Geleneksel görüşün nebî'yi önceki kitabın ve rasülün mukallidi durumuna indirgemesi çok yanlıştır.
Çünkü birçok âyette nebî kavramına kitap nispet edilmiştir.
"Allah, nebîlerden şöyle söz almıştı: 'Bakın, size kitap ve hikmet verdim, şimdi yanınızda bulunanı doğrulayıcı bir rasûl geldiğinde, ona mutlaka yardım edeceksiniz; bunu kabul ettiniz mi? Ve bu hususta ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?' demişti. Kabul ettik dediler. O halde şâhit olun, Ben de sizinle beraber şâhit olanlardanım dedi."
(3/Âl-i İmrân, 81)
Bu âyetten kesin olarak anlaşılmaktadır ki,
nebî, kitap ve şeriat olmayan biri değildir.
Yine Kur'an'da kendilerine kitap verildiği muhkem olarak Kur'an'da anlatılan peygamberleri nebî olarak vasfetmektedir. "Nebîlerden söz almıştık. Senden, Nuh'tan, İbrâhim'den, Mûsâ'dan, Meryem oğlu İsâ'dan sağlam bir söz (misak) almışızdır."
(33/Ahzâb, 7).
Dolayısıyla Kur'an, nebî ile rasül arasında kitap alıp almamak açısından bir ayrım yapmamaktadır.
Kur'an, bazı nebîlere kitap verildiğini belirttiği gibi, rasüllere de kitap verildiğini açıklar: "Andolsun Biz rasüllerimizi açık delillerle gönderdik. Ve onlarla beraber Kitab'ı, mizan'ı/nizâmı indirdik ki, insanlar adâleti yerine getirsinler."
(57/Hadîd, 25)
Görüldüğü gibi âyet-i kerimede rasül kavramına kitap nispet edilmiştir.
Bu da gösteriyor ki, Kur'an, nebî ile rasül arasında kavramsal fark gözetmemektedir.
Fakat peygamberlerin genel Kur'anî tanımı nebîdir; rasül, gönderilmekle (irsâl) ve tebliğle, görevin icrâsıyla ilgili bir kavramdır.
Kur'an, Hz. İsmail, Hz. Mûsâ ve Hz. Muhammed (s.a.s.)'e aynı âyetlerde hem nebî, hem rasül demektedir
(19/Meryem, 54, 51; 7/A'râf, 157; 33/Ahzâb, 40).
Hâtemiyetin (son nebî olmanın) sadece nebîlik için söz konusu olduğunu, rasüllük için söz konusu olmadığını iddia etmek, hastalıklı kalplere sahip olanların bir tahrif çabasından ibarettir. Kur'an nebî ile rasül arasında bir ayrım gözetmediği gibi, şu peygamberler nebî; şunlar da rasüldür diye Kur’an’ın bir beyanı da yoktur.
Nebî, genellikle peygamberlerin haber alma, vahiy alma yönünü, rasül ise genellikle, alınan vahyin elçiliğini yapma yönünü ifade eden kavramlardır.
Her peygamber vahiy almıştır (nebî); ve aldığı vahyi tebliğ etmiştir (rasül). Bu iki vasfı bünyesinde bulundurmayan birine de peygamber denemez.
Yani kalbine indirilen vahyin elçiliğini (rasüllüğünü), insanlara iletimini üstlenmeyen birine nebî denemeyeceği gibi, vahiy almayan (nebî olmayan) birine de rasül denemez.
Hz. Muhammed (s.a.s.)'den sonra bir insan, kavramsal anlamda ister rasül olduğunu, isterse nebî olduğunu iddia etsin, yalancı peygamberdir, müseylimetü'l kezzâbtır.
Çünkü nebî de rasül de ıstılâhî açıdan peygamberliğe delâlet etmektedir. Her nebî rasüldür; her rasül de nebîdir.


Nebî, peygamberlerin haber alma, vahiy alma vasıflarına,
rasül ise, alınan mesajın elçiliğini yapma, aktarma vasıflarına işaret etmektedir.

Nebî, genellikle peygamberlerin haber alma, vahiy alma yönünü, rasül ise genellikle, alınan vahyin elçiliğini yapma yönünü ifade eden kavramlardır.

Her nebî rasüldür; her rasül de nebîdir

Her peygamber vahiy almıştır (nebî); ve aldığı vahyi tebliğ etmiştir (rasül). Bu iki vasfı bünyesinde bulundurmayan birine de peygamber denemez.

Allah, nebîlerden şöyle söz almıştı: 'Bakın, size kitap ve hikmet verdim, şimdi yanınızda bulunanı doğrulayıcı bir rasûl geldiğinde, ona mutlaka yardım edeceksiniz; bunu kabul ettiniz mi? Ve bu hususta ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?' demişti. Kabul ettik dediler. O halde şâhit olun, Ben de sizinle beraber şâhit olanlardanım dedi."
(3/Âl-i İmrân, 81)
Bu âyetten kesin olarak anlaşılmaktadır ki,
nebî, kitap ve şeriat olmayan biri değildir.

Bu ayetten başka neler anlarız.. Allah nebilerden şöyle söz almıştır: Size bir RAsül geldiği zaman ona yardım edin. Eğer senin dediğin gibi her Nebi RAsül olsaydı NEbiler Allaha şöyle itiraz edebilirlerdi; Ey rabbimiz biz zaten RAsülüz sen ona yardım etmemiz için neden bir başka RAsül gönderiyorsun. Biz zaten RAsül değilmiyiiz. Böyle bir itiraz mümkündür. Demek ki Rasül ile Nebi arasında bir fark vardır. Zaten fark olmasaydı Allah '' o rasül idi nebi idi'' diye bir şey sözlemezdi Allah.
O, Nebî Resûl'dü
Böyle bir meali nerden Aldınız bilmiyorum ama ben ayetin irabını yapmak istiyorum.
kane = fiil
(hüve) = gizli özne= fail
rasülen nebiyye = meful. Senin dediğin gibi bir meal verilebilmesi için, ve kane nebiyyün rasülen/ o nebi, rasüldü.

ilk önce nebi kelimesi gelmesi gerekiyor ve nebiyyün fail olduğu için dammeli ( ötreli ) gelmek zorundadır. Onu siz fail olarak almışsınız.


Her peygamber vahiy almıştır (nebî); ve aldığı vahyi tebliğ etmiştir (rasül).

Sanki aldığı vahyi tebliğ etmeyen rasül varmış gibi.. Ayette rasül ile nebi arasında bir fark olduğu apaçıktır. Sizin yorumunuza bakarsak Nebiler aldığı vahyi tebliğ etmeyen peygamberlerdir.
Allah RAsülüne şöyle seslenmiştir. Ya eyyühennebiyyü/ Ey nebi!
Sizin yorumunuza göre şöyle seslenmiş olunuyor; Ey kendisine verilen vahyi tebliğ etmeyen Peygamber! ( haşa)
Böyle bir yorumun kurandan çıkmadığı bellidir. Aynı şey olsaydı Allah: O rasül idi, nebi idi demezdi.

Nebî, genellikle peygamberlerin haber alma, vahiy alma yönünü, rasül ise genellikle, alınan vahyin elçiliğini yapma yönünü ifade eden kavramlardır

böyle bir açıklamanın da kelimelerin ( rasül -nebi ) kelime anlamlarıyla hiçmi hiç alakası yoktur.


Her peygamber vahiy almıştır (nebî); ve aldığı vahyi tebliğ etmiştir (rasül).

Yine bu cümlenizi şöyle okumamız mümkün;

Her Nebi vahiy almıştır (nebî); ve aldığı vahyi tebliğ etmiştir (rasül).
yada şöyle;
Her peygamber vahiy almıştır (peygamber); ve aldığı vahyi tebliğ etmiştir (rasül).

Nebinin vahiy alma özelliği, Rasülünde o vahyi tebliğ etmek gibi bir manası yok. Nereden çıkardığınızı öğrenebilir miyiz ?

İnni Leküm Rasülün Emin/ Muahhakki ben Emin bir Rasülüm

Bir Rasül Emin/ Güvenilir Olduğunu neden belirtsin ki ?

Rasül Elçi/ gönderilen demek. Herkesin Rasülü olabilir. Bugün bir yere bir elçi gönderdiğin zaman Araplar ona Rasülü ahmed / Rasülü mahmut diyeceklerdir. Bugün bir insan çıkıp ben Peygamberim diyebilir. Ben RAsülüm diyebilir. Yada bir Farslı; Bunu sana haber veren kim derken Peygamberin kim diye soru soracaktır. Herkes Rasül yada Peygamber/ Nebi olabilir. Ama Hiç kimse RAsülullah/ NEbiyyullah olamaz. Onlar Allahın elçileridir. Onları Allah göndermiştir. Onlar haberi Allahtan almışlardır. Bu bağlamda Ben Rasulullahım diyemez hiç kimse ama, Ben Rasülüm/Elçiyim demek mümkün.

Her peygamber vahiy almıştır (nebî); ve aldığı vahyi tebliğ etmiştir (rasül).
Böyle bir yorum değilde şöyle denebilir kelimelerin manalarına sadık kalarak;
Allahtan vahiy alan her insan onu insanlığa haber vermiştir (Nebi)
Bütün Nebiler de Allah tarafınfan gönderilmiştir ( Rasül )

Kelimeler tek başlarına değilde terkip halinde kullanılsa daha iyi olur. ( Rasulullah, Nebiyyallah )


 

babacan01

New member
Katılım
7 Eki 2008
Mesajlar
66
Tepkime puanı
16
Puanları
0
sayfanın en başına gidin 1.sayfaya orda açıklanan yerlerdeki kavramlara bakın. ondan sonra tartışalım.
 

babacan01

New member
Katılım
7 Eki 2008
Mesajlar
66
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Ve lemma caehüm rasulüm min ındillahi müsaddikul lima mealhüm nebeze ferıkum minellezıne utül kitab* kitabellahi verae zuhurihim ke ennehüm la ya'lemun (bakara 101)

Onlara, Allah katından ellerinde bulunan Kitabı doğrulayıcı bir peygamber gelince, kendilerine kitap verilenlerden bir kısmı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabı'nı arkalarına attılar. (bakara 101)




Kulu amenna billahi ve ma ünzile ileyna ve ma ünzile ila ibrahıme ve ismaıyle ve ishaka ve ya'kube vel esbatı ve ma utiye musa ve ıysa ve ma utiyen nebiyyune mir rabbihim* la nüferriku beyne ehadim minhüm ve nahnü lehu müslimun (bakara 136)

Deyin ki: "Biz Allah'a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa'ya verilen ile bütün diğer peygamberlere (nebilere) Rab'lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz." (bakara 136)








Ma kane li beserin ey yü'tiyehüllahül kitabe vel hukme ven nübüvvete sümme yekule lin nasi kun ıbadel lı min dunillahi ve lakin kunu rabbaniyyıne bi ma küntüm tüallimunel kitabe ve bima küntüm tedrusun (ali imran 79)

Allah'ın, kendisine Kitab'ı, hükmü (hikmeti) ve peygamberliği(nebiliği) verdiği hiçbir insanın, "Allah'ı bırakıp bana kullar olun" demesi düşünülemez. Fakat (şöyle öğüt verir:) "Öğretmekte ve derinlemesine incelemekte olduğunuz Kitap uyarınca rabbânîler (Allah'ın istediği örnek ve dindar kullar) olun." (ali imran 79)







Ve iz ehazellahü mısakan nebiyyıne lema ateytüküm min kitabiv ve hıkmetin sümme caeküm rasulüm müsaddikul lima meaküm le tü'minünne bihı ve le tensurunneh* kale e akrartüm ve ehaztüm ala zaliküm ısrı* kalu akrarna* kale feshedu ve ene meaküm mines sahidın (ali imran 81)



Hani, Allah peygamberlerden(nebilerden), "Andolsun, size vereceğim her kitap ve hikmetten sonra, elinizdekini doğrulayan bir peygamber(resul) geldiğinde, ona mutlaka iman edeceksiniz ve ona mutlaka yardım edeceksiniz" diye söz almış ve, "Bunu kabul ettiniz mi; verdiğim bu ağır görevi üstlendiniz mi?" demişti. Onlar, "Kabul ettik" demişlerdi. Allah da, "Öyleyse şahid olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım" demişti. (ali imran 81)

kitap ve hikmet verilmiş peygamberlerin nebi olduğunu, doğrulamak, uyarmak ve var olan kitaba yönlendirenlerinde resul olduğunu apaçık görüyoruz. indirilen diye kasdedilen birçok yerde onun resullüğünü(yani doğrulayıcılığını) yapsın diye furkanı indiren odur. yani kitabı ve hikmet indirilen kişi nebi, kitabı ve hikmeti öğreten kişide resul oluyor. bu yüzden hz.muhammed(hem resul, hemde son nebidir).







Kul amenna bilbillahi ve ma ünzile aleyna ve ma ünzile ala ibrahıme ve ismaıyle ve ishaka ve ya'kube vel esbatı ve ma utiy musa ve ıysa ven nebiyyune mir rabbihim* la nüferriku beyne ehadim minhüm ve nahnü lehu müslimun(ali imran 84)

De ki: "Allah'a, bize indirilene (Kur'an'a) İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ'ya, İsa'ya ve peygamberlere(nebilerden) Rablerinden verilene inandık. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Biz ona teslim olanlarız." (ali imran 84)







Ýnna evhayna ileyke kema evhayna ila nuhıv ven nebiyyıne mim ba'dih ve evhayna ila ibrahıme ve ismaıyle ve ishaka ve ya'kube vel esbatı ve ıysa ve eyyube ve yunüse ve harune ve süleyman ve ateyna davude zebura (nisa 163)

Biz Nûh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere(nebilere) vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyüb'e, Yûnus'a, Hârûn'a ve Süleyman'a da vahyetmiştik. Davûd'a da Zebûr vermiştik. (nisa 163)​






Ve lev kanu yü'minune billahi vne nebiyyi ve ma ünzile ileyhi mettehazuhüm evliyae ve lakinne kesıram minhüm fasikun(maide 81)


Eğer Allah'a, peygamber'e(nebisine) ve ona indirilene (Kur'an'a) inanıyor olsalardı onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi. Fakat onlardan birçoğu fasık kimselerdir.(maide 81)









Ellezıne yettebiuner rasulen nebiyyel ümmiyyellezı yecidune mektuben ındehüm fit tevrati vel incıli ye'müruhüm bil ma'rufi ve yenhahüm anil münkeri ve yühıllü lehümüt tayyibati ve yüharrimü aleyhimül habaise ve yedau anhüm ısrahüm vel aglalelletı kanet aleyhim fellezıne amenu bihı ve azzeruhü ve nesaruhü vetteveun nurallezı ünzile meahu ülaike hümül müflihun(araf 157)


Onlar, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de yazılı buldukları o ümmî nebi resule uyan kimselerdir. O, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helal, kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır. Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. (araf 157)






 

tahsin33

New member
Katılım
31 Ara 2008
Mesajlar
1,374
Tepkime puanı
681
Puanları
0
babacan01,
Sizce bir resul gelecekmidir?
Yada şu an yaşayan bir resul varmıdır

Sizde fani olanı istemem, latdeşimiz gibi mi düşünüyorsunuz ?
Fikrinizi belirtseniz belirtmeyebilirsinizde buna mecbur değilsiniz sadece bu konudaki görüşünüzü merak ediyorum
 

babacan01

New member
Katılım
7 Eki 2008
Mesajlar
66
Tepkime puanı
16
Puanları
0
babacan01,
Sizce bir resul gelecekmidir?
Yada şu an yaşayan bir resul varmıdır
Sizde fani olanı istemem, latdeşimiz gibi mi düşünüyorsunuz ?
Fikrinizi belirtseniz belirtmeyebilirsinizde buna mecbur değilsiniz sadece bu konudaki görüşünüzü merak ediyorum



evet gelecektir. bu muhakkak bir gerçektir. biz resul göndermedikçe azap edici değilizdir diyor. kıyamet büyük bir azap ve helak olma günü ise uyarılmadan helak edilme gerçekleşmez. helak edilen kavimlere bakın lut kavmine hz.lut, semud kavmine hz.semud, nuh kavmine bakın hz.nuh.. v.b. hepsinin bir uyarıcısı var. kıyametten öncede mutlaka bir uyarıcı uyaracaktır. zaten kuran bunu yalanlamıyorki. yani eğer sizi doğrulayan bir resul gelirse ona uyun diyor. aksi bir iddia yok. yani ben kuranın hiçbir yerinde beklemeyin artık bir daha peygamber gelmeyecek diye bir uyarıya rastlamadım. rasladım diyen varsa söylesin. selam ile...
 

babacan01

New member
Katılım
7 Eki 2008
Mesajlar
66
Tepkime puanı
16
Puanları
0
Ey Âdemoğulları! İçinizden size benim âyetlerimi anlatan resuller gelir de her kim Allah'a karşı gelmekten sakınır ve halini düzeltirse, artık onlara korku yoktur. Onlar üzülecek de değillerdir. (araf 35)

Biz hiçbir memlekete bir resul göndermedik ki (karşı çıkmaktan vazgeçip) yalvarıp yakarsınlar diye ora halkını yoksulluk ve sıkıntıya uğratmış olmayalım. (araf 94)



Hani, Allah nebilerden, "Andolsun, size vereceğim her kitap(kuranda bu kitapların içinde) ve hikmetten sonra, elinizdekini doğrulayan bir resul geldiğinde, ona mutlaka iman edeceksiniz ve ona mutlaka yardım edeceksiniz" diye söz almış ve, "Bunu kabul ettiniz mi; verdiğim bu ağır görevi üstlendiniz mi?" demişti. Onlar, "Kabul ettik" demişlerdi. Allah da, "Öyleyse şahid olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım" demişti. (ali imran 81)




Daha önce kıssalarını sana anlattığımız resullerde gönderdik. Anlatmadığımız (nice) resuller de gönderdik. Allah Mûsa ile de doğrudan konuştu. (nisa 164)




Hani biz nebilerden sağlam söz almıştık. Senden(muhammedden), Nûh'tan, İbrahim, Mûsâ ve Meryem oğlu İsa'dan da. Evet biz onlardan sapa sağlam bir söz(bu söz ali imran 81.ayette zikrediliyor) almıştık. (ahzap 7)




 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
evet gelecektir. bu muhakkak bir gerçektir. biz resul göndermedikçe azap edici değilizdir diyor. kıyamet büyük bir azap ve helak olma günü ise uyarılmadan helak edilme gerçekleşmez. helak edilen kavimlere bakın lut kavmine hz.lut, semud kavmine hz.semud, nuh kavmine bakın hz.nuh.. v.b. hepsinin bir uyarıcısı var. kıyametten öncede mutlaka bir uyarıcı uyaracaktır. zaten kuran bunu yalanlamıyorki. yani eğer sizi doğrulayan bir resul gelirse ona uyun diyor. aksi bir iddia yok. yani ben kuranın hiçbir yerinde beklemeyin artık bir daha peygamber gelmeyecek diye bir uyarıya rastlamadım. rasladım diyen varsa söylesin. selam ile...


Ayeti kerimede Ve hatemen nebiyyin/ Haber verenlerin sonucusudur buyruluyor. Demek ki Allah Rasülünden başka kendi içimizden - bir insan olan - bir haber verici gelmeyecektir.. Gul huve nebeün azim / Deki: O ( kur'an) en büyük haberdir....... haber vericidir. Kuran gibi bir haber veren varken sen hala kimden haber bekliyorsun, hangi uyarıcıyı bekliyorsun..

Kuranı kerim uyarıcı olarak yetmiyor mu ? Hala hangi rasülün gelmesinden bahsediyorsun..

Be gelecek olan rasul kimin rasulu olacak ? Allahın mı yoksa başka tanrıların mı?

Bu beklediğin rasul gelince kelimei tevhidini Lailaha illallah, Ali veli, murat, cenk, berk diye değiştirecek misin ?

O gelen rasul ne ile gelecek Kurandan başka bir kitap ile mi gelecek ?

kıyamet büyük bir azap ve helak olma günü ise uyarılmadan helak edilme gerçekleşmez. helak edilen kavimlere bakın lut kavmine hz.lut, semud kavmine hz.semud, nuh kavmine bakın hz.nuh.. v.b. hepsinin bir uyarıcısı var. kıyametten öncede mutlaka bir uyarıcı uyaracaktır.

Beklediğin uyarıcı geldiği zaman kuranı bırakıp onun uyarılarına mı uyacaksın ?

Gelmesini beklediğin uyarıcı seni ne konusunda uyaracak ? Kuranın eksik bıraktığı konular hakkında mı yoksa yeni olan değişiklikler hakkında mı uyaracak ?

Kurandan başka bir uyarıcı mı bekliyorsunuz ?

Kıyametten önce beklediğin uyarıcı ne zaman gelecek ?

Şuanda sizi bir uyaran yokmu ? Varsa nedir ? Sizin uyaran yoksa; sizin hayatınızın bi hesabı, bir mükafatı olmayacak mı ?

Yoksa siz Kuranı uyarıcı olarak kabul etmiyor musunuz ?

50/45. Onların dediklerini Biz biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; söz verdiğim günden korkanlara Kuran'la öğüt ver.

19 - De ki: "Şahitlik yönünden hangi şey daha büyüktür?". De ki: "Allah, benimle sizin aranızda şahittir
'''''''''''''ve bana bu Kur'ân vahyolundu ki, onunla hem sizi, hem de sizden sonra kendisine ulaşan herkesi uyarayım.''''''''
Allah'la beraber başka ilâhlar olduğuna siz gerçekten şahitlik eder misiniz?" De ki: "Ben buna şahitlik etmem". "O, ancak ve ancak bir tek ilâhtır ve gerçekten ben, sizin ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım"de.

Ve hezel Gur'enu Li unziraküm / Bu kuranla uyarmam için..

Kuran ulaştığı herkes için uyarıcıdır, ve kıyamete kadar uyarmaya devam edecektir. ARtık hiç kimse başka bir uyarıcı beklemesin..
Beklenen uyarıcı ne uyaracak artık. Kuranın eksik bıraktığı konular mı var ?

6/38. Kitap'da Biz hiçbir şeyi eksik bırakmadık

(27) 7/53. Kitap'ın haber verdiği sonuçtan başka bir şey mi bekliyorlar?

Başka bir uyarıcı geldiğinde kuranın hükmü ( uyarıcılığı ) nesh mi olacak ?

Gelecek uyarıcı kuran ile uyaracaksa bunu yapan binlerce Alim var. Beklemenin ne anlamı var ?
Kuran uyarıcı olarak yetmiyor mu ki, başka uyarıcılar bekleniyor. Rasul olarak Muhammed yetmiyor mu ki , başka rasüller bekleniyor?
Kuran Muhammed sav e indirilmişse Kuranın uyarması demek Hz Muhammedin sav uyarması demektir. Yeni bir rasul geldiğinde ona tabi olacak olanlar kuranı da bırakmak zorundadırlar. Artık hangi kitaba uyarsalar doğru yolu bulamayacaklardır..
Kuranı uyarıcı kabul ediyorsanız, Hz muhammedi de son rasul olarak kabul etmek zorundasınız. Yoksa yeni gelen rasul hz Muhammede sav indirilenle değil, kendi kitabıyla gelmek zorundadır. Şayet yeni bir kitapla gelmeyecekse, bu gelen rasülün özellikleri nelerdir ?
 

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
ben kuranın hiçbir yerinde beklemeyin artık bir daha peygamber gelmeyecek diye bir uyarıya rastlamadım.

NEbilerin ( peygamberlerin) sonuncusudur. Nebi eşittir Peygamber demek. Peygamber farsça kelime kaç kere söyledik. Peygam = haber Ber = veren. Ayettten geçen nebinin tam karşılığıdır. Zahmet edip Peygamber kelimesinin nerden geldiğine bir bakınız!

Öyle bir uyarıya rastlamadınız da, Kuranın ulaştığı herkes için uyarıcı olduğuna da mı rastlamadınız ?


Birde ayetleri yazıp bırakmayınız. Ayetler ışığında düşüncelerinizi, yahud ayetten anladıklarınızı da yazarsanız sevinirim..
 
Son düzenleme:

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
yani eğer sizi doğrulayan bir resul gelirse ona uyun diyor.

Sizin cümleniz ki ayetten almışsınız. جَاءَكُمْ رَسُولٌ مُّصَدِّقٌ
size gelirse diyor ayette sizi doğrulayan değil.

Ben ayetlerin hiç birisinde ' musaddiga küm / sizi doğrulayan diye bir ifadeye rastlamadım.. bir kaç ayet alıyorum..

Oysa yanlarındaki Tevrat'ı tasdik eden gerçek vahiy odur.

3 - 4 - O, sana kendisinden öncekileri tasdik edip doğrulayan bu kitabı hak ile indirdi

50 - "Önümdeki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helal kılmak için (geldim) ve Rabbiniz tarafından size bir mucize getirdim.

31 - Kitaplar içinde sana vahyettiğimiz kitap da kendinden öncekileri tasdik edici olmak üzere bir haktır.

47 - Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin yanınızda bulunan (Tevrat)ı tasdik etmek üzere indirdiğimiz bu kitaba iman edin.

Bu ayetler tevratı doğrulayan, kendisinden öncekileri doğrulayan olduğunu haber veriyor.. Sizi doğrulayan bir rasul ifadesi geçen bir ayet var mı ? Neyse bu ayetlere hiç girmek istemiyorum ve sizin cümlenize dönüyorum..

yani eğer sizi doğrulayan bir resul gelirse ona uyun diyor.

Bizi derken neyi kastediyorsunuz. Bizim yanımızdaki Kuranı mı ? Bizim Rasülümüz olan Hz Muhammedi mi ? Bizi doğrulayan derken neyi kastediyorsunuz ?

''Sizi doğrulayan bir rasul'' diye ayet bulamadığım gibi, sizi doğrulayan bir rasul gelirse ona uyun gibi bir ayette görmedim.

Hani, Allah nebilerden, "Andolsun, size vereceğim her kitap(kuranda bu kitapların içinde) ve hikmetten sonra, elinizdekini doğrulayan bir resul geldiğinde, ona mutlaka iman edeceksiniz ve ona mutlaka yardım edeceksiniz" diye söz almış ve, "Bunu kabul ettiniz mi; verdiğim bu ağır görevi üstlendiniz mi?" demişti. Onlar, "Kabul ettik" demişlerdi. Allah da, "Öyleyse şahid olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım" demişti. (ali imran 81)

Eğer deliliniz bu ayet ise, bu ayette emir/misak/söz bizim için değil nebiler içindir. Size gelirse diye nebilere seslenilmiştir. Rasullere uymasını istenilen biz müminler değil Nebilerdir. Allah o sözü nebilerden almıştır. Müminlere ''sizi doğrulayan bir rasul gelirse ona uyun'' gibi bir ayet ben bilmiyorum, araştırmama rağmen bulamadım. Eğer öyle bir ayet varsa göndermenizi rica ediyorum.. gözden kaçırmış olabilirim..

Onlara, Allah katından ellerinde bulunan Kitabı doğrulayıcı bir peygamber gelince, kendilerine kitap verilenlerden bir kısmı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah'ın Kitabı'nı arkalarına attılar. (bakara 101)

Yok eğer deliliniz bu ayet ise, ayette sizi doğrulayan değil onları doğrulayan, onlara gelen bir rasulden bahsediyor.. ayetin başında gördüğün gibi Onlara ifadesi yer almaktadır. Aslında kırmızıyla yazılması gereken yer '' onlara '' ifadesiydi. Ona neden dikkat kesilmiyorsunuz ?
 
Son düzenleme:

ARZ_7

New member
Katılım
7 Şub 2009
Mesajlar
685
Tepkime puanı
395
Puanları
0
Lailahe illallah, muhammeddurrasulullah/ Allahtan başka ilah yoktur, Muhammed Allahın Rasulüdür.

Heralde bu manaya gelen kelime-i tevhidi sizde söylüyorsunuz. Biri edepsizlik edip sorsa; Rasülün kim ? Ne cevap verirsiniz çok merak ediyorum..
Şuan Rasulüm yok. Daha gelmedi.. Kıyamete yakın gelmesini bekliyorum mu diyeceksiniz ?
 
Üst Alt