Dünyanın en temel fiziksel dengeleri üzerinde demirin nasıl bir etkisi vardır?
Demirin insan metabolizması için önemi nedir?
Kuran-ı Kerim'de “demir” hakkında hangi mucizevi gerçek bildirilmiştir?
Oluşumu Dünya dışında gerçekleşen demir, Dünya’ya hangi yolla gelmiştir?
Demirin teknolojik ilerlemeyi sağlaması neyin keşfedilmesiyle mümkün olmuştur?
Teknoloji, insanoğlunun, yeryüzünde bulunan elementleri belirli bir amaca göre şekillendirmesidir. Çevremizdeki teknolojik ürünleri incelersek; hepsinin, demir, bakır, çinko, alüminyum gibi metallerden veya petrolün bir yan ürünü olan plastikten oluştuğunu görürüz. Eğer bu maddeler, özellikle de metaller dünya üzerinde bulunmasaydı ve insanoğlunun bu maddeleri kullanma imkanı olmasaydı belki de teknolojiden söz etmek de mümkün olmayacaktı.
Bu elementlerden sadece birkaçına dikkatle bakmak bile, günlük yaşam içinde varlığına alıştığımız bu madenlerin, aslında ne kadar mucizevi yapılar taşıdıklarını gösterir. Demir de bu maddelerden biridir.
Demir Neden Önemli Bir Elementtir?
Dünyamızın Oluşumu Üzerindeki Etkisi…
Ünlü Avustralyalı moleküler biyolog Michael Denton, evrendeki doğa kanunlarının ve elementlerin insan yaşamı için özel bir yapıya sahip olduğunu anlattığı Nature's Destiny (Doğanın Kaderi) adlı kitabında, demirle ilgili olarak şunları yazmaktadır:
"Tüm metaller arasında, demir kadar yaşam için zorunlu olan biri daha yoktur... dünyanın ilk kimyasal farklılaşmasını sağlayan, ilkel atmosferi ve sonunda denizleri meydana getiren ısı, demir atomlarının yerçekimi tarafından merkeze doğru çekilmesiyle oluşmuştur…" (Michael Denton, Nature’s Destiny, s.198)
</I>İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkisi…</I>
Michael Denton, kusursuz işleyen bir solunum için zorunlu olan demirin, insan metabolizmasındaki büyük önemine şöyle dikkat çekmektedir:
"Ve yine demir, insan kanında bulunan hemoglobin içerisinde oksijenle olan hassas bileşimi sayesinde, bu son derece yakıcı olan oksijen atomlarını kontrol altına sokmaktadır. Demir sayesinde bu değerli enerji kaynağı (oksijen), hücrenin solunum mekanizmasına kullanılabilir şekilde yönlendirilmekte ve burada oksijenin enerjileri, yaşamın aktiviteleri için kullanılmaktadır." (Natue’s Destiny, s.198)
Kainat Üzerindeki Etkisi…
Demir, dünyanın en temel fiziksel dengelerinden, soluduğumuz havayı kullanabilmemize kadar, yaşamın her aşamasında, önem taşıyan bir metaldir. Denton'ın ifadesiyle;
"Demir atomu olmasaydı, evrende karbon-bazlı bir yaşam var olmayacak; hiçbir süpernova patlaması yaşanmayacak, ilkel dünyanın ısınması gerçekleşmeyecek, atmosfer ve hidrosfer oluşmayacaktı. Dünyayı göktaşlarından koruyan manyetik alan oluşmayacak; Van Allen radyasyon kuşakları var olmayacak, ozon tabakası olmayacak, hemoglobini yapacak bir metal bulunmayacak, dolayısıyla nefes alan bir metabolizma olamayacaktı." (a.g.e)
</I>Demirin Teknoloji Üzerindeki Etkisi: Eriyen Demirden Bilgisayara</I>
Demir, ilk çağlardan beri, medeniyetlerin en önemli maddi temellerinden biri olmuştur. Sanayi denilen yapılanma, demir ve onun karbonla birleştirilmesiyle oluşan çelik sayesinde var olmuştur. Teknoloji de sanayiinin bir ürünüdür. Örneğin demir olmasaydı, Dünya üzerindeki teknolojik düzey, basit tahta araçları aşamayacaktı.
Teknolojinin çıkış noktası ise metalürjidir; yani metallerin eritilip işlenmesi işlemi... Bu işlemi gerçekleştirebilmek içinse, hem uygun metallerin var olması, hem de insanoğlunun bu metalleri eritip şekillendirmesini sağlayacak araçlar bulunması gerekir.
Bu araçlardan biri ateştir. Dünyadaki metaller, başta demir olmak üzere, ateşin ulaşabileceği bir ısı seviyesinde yumuşar ve sıvı hale gelirler. Örneğin, demirin erimesi için 1535 derecelik bir ısı gereklidir; bu ancak güçlü bir ateşle elde edilebilir.
Demirin erimesi için gereken ısı miktarı, Dünya’daki yakıtlar tarafından sağlanamayacak kadar yüksek olsaydı, metalürji diye bir bilim dalı olmazdı. Dolayısıyla da, insanlığın bilimsel düzeyi sınırlı seviyede kalabilirdi. Denton, ateşin teknoloji için önemini şöyle açıklar:
"Ateşi kullanabilme yeteneğimiz, hiçbir şekilde önemsiz bir yetenek değildir, çünkü sadece ateş yoluyla teknolojik ilerleme mümkün olabilmiştir. Ateşle birlikte metalürji ve metal araçlar gelmiş ve sonunda da kimya bilgisi ortaya çıkmıştır. Metaller elektriğin tek doğal iletkeni olduklarından, elektromanyetizmin ve elektriğin keşfi, hatta bilgisayarların geliştirilmesi bile biz insanların ateşi keşfinin bir sonucudur." (Michael Denton, Nature's Destiny, s. 242)
Nimetleri Yaratan Allah'tır
Denton'ın insanoğlunun ateşi keşfi diye ifade ettiği olay, aslında, Allah'ın ateşi insanoğlunun emrine vermesidir. Yüce Rabbimiz, insanın teknolojiyi geliştirmesini sağlayan tüm şartları olabilecek en ideal yapıda ve değerde yaratmıştır. Ancak Allah'ın dilemesi ve insana türlü imkanlar vermesiyle, insanoğlu görkemli eserler ortaya koymuştur. Denton, insanoğlunun bilimsel gelişimini kısaca özetledikten sonra şu yorumu yapmaktadır:
"(Bilimsel) yolculuğumuz uzun sürmüş olsa da... kanıtlar göstermektedir ki, bu yolun sonucu hiçbir zaman belirsiz olmamış, belirli bir amaca göre önceden belirlenmiş bir yolu izlemişiz ve başarımız da asla bir tesadüf olmamıştır... Ateşin keşfinden bilimin doğuşuna ve en son olarak da doğanın düzeninde kendi merkeziliğimizi keşfedişimize kadar uzanan, önceden belirlenmiş bir yolu izlemiş bulunuyoruz." (5. Michael Denton, Nature's Destiny, s. 395)
Biyokimya profesörü Michael Denton'ın bilimsel terimlerle anlattığı bütün bu bilgiler gerçekte iman eden her insanın Kuran'dan öğrendiği bir gerçeği ortaya koymaktadır:
Allah, dünyayı insanın yaşamı için yaratmış, dünyadaki varlıkları insan için emre amade kılmış ve onu türlü nimetlerle zenginleştirmiştir. Kuran ayetlerinde Rabbimiz şöyle buyurur:
"Allah, gökleri ve yeri yaratan ve gökten su indirip onunla size rızık olarak türlü ürünler çıkarandır. Ve O'nun emriyle gemileri, denizde yüzmeleri için, emre amade kılandır. Irmakları da sizin için emre amade kılandır. Güneş'i ve Ay'ı hareketlerinde sürekli emrinize amade kılan, geceyi ve gündüzü de emrinize amade kılandır. Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür." (İbrahim Suresi, 32-34)
Demir Kanser Tedavisinde Nasıl Kullanılıyor?
2003 yılından beri MagForce Nanoterapi denilen bir kanser tedavisi yönteminde demir oksit tanecikleri kullanılmaktadır. Almanya'daki dünyaca ünlü Charite Hastanesi'nden Dr. Andreas Jordan geliştirdiği bu yöntemle -manyetik likid hipertermia (yüksek ısılı manyetik sıvı)- kanser hücrelerini sağlıklı hücrelere zarar vermeden yok etmektedir. Kullanılan bu tedavi şekli özetle şu şekildedir:
- İçinde demir oksit tanecikleri bulunan sıvı, özel bir şırıngayla tümörün içine gönderiliyor. Bu tanecikler, tümör hücrelerine dağılıyor. Bu sıvının 1cm3'ünde demir oksitten oluşan ve alyuvarlardan 1.000 kat daha küçük milyonlarca parçacık bulunmakta ve bunlar kolaylıkla kan damarlarında dolaşabilmektedir.
- Hasta, daha sonra güçlü manyetik etkisi olan bir aletin altına yatırılır.
- Dışarıdan uygulanan bu manyetik akım, tümörün içindeki demir taneciklerini hareketlendirmeye başlar. Bu esnada demir oksit tanecikleri içeren tümördeki ısı artı 450C'ye kadar çıkar.
- Sıcağa karşı kendini koruyamayan kanser hücreleri birkaç dakika içinde zayıflatılır ya da yok edilir. Daha sonra yapılan kemoterapiyle tümör tamamen kaybolabilmektedir.
Bu yöntemin yaygınlaştırılması, ölümcül olabilen kanser hastalığının tedavisi açısından çok büyük bir gelişmedir. Kanser gibi yaygın bir hastalığın tedavisinde, Kuran'daki ifadeyle
"insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demir"in kullanılması son derece dikkat çekicidir. (Hadid Suresi, 25) Nitekim Kuran'da bu ayetle demirin insan sağlığı açısından bu yöndeki faydalarına da işaret ediliyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.)
Demirin keşfi, insanoğlunun teknolojiyi geliştirebilmesini sağlayan bir rahmet olmuştur. Dolayısıyla demirden ve demirin karbonla güçlendirilmesiyle üretilen çelikten yapılan herşey, Allah'ın rahmetini görmemiz için birer vesile olmalıdır. Binalar, çeşitli modellerde arabalar, uçaklar, köprüler, tren yolları, gökdelenler ve diğer pek çok eser, aslında Allah'ın "kendisinde çetin bir sertlik bulunan" demiri var etmesi ve yeryüzüne yerleştirmesi sayesinde vardır. Elbette ki, Allah'ın insanlara, bu malzemeleri kullanabileceği bedeni, akıl ve bilinci bağışladığı da unutulmamalıdır.
Kuran’da Demir Hakkında Bildirilen Bilimsel Sır
Demir, Kuran'da dikkat çekilen elementlerden biridir. Kuran'ın "Hadid", yani "Demir" adlı suresinde şöyle buyrulur:
"Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte Kitab'ı ve mizanı indirdik. ve kendisinde çetin bir sertlik ve insanlar için yararrlar bulunan demiri de indirdik; öyle ki Allah, Kendisi’ne ve elçilerine gayb ile (görmedikleri halde) kimlerin yardım edeceğini bilsin (ortaya çıkarsın). Şüphesiz Allah, büyük kuvvet sahibidir, üstün olandır." (Hadid Suresi, 25)
Demir dünya üzerinde üçüncü en yaygın elementtir ve yerkabuğunun yüzde beşini oluşturur. Demir elementi, Dünya'da bu kadar fazla miktarda bulunmasına karşın, demirin oluşumu Dünya dışında gerçekleşmiştir. Modern astronomik bulgular, Dünya'daki demir madeninin dış uzaydaki dev yıldızlardan geldiğini ortaya koymuştur. (Dr. Mazhar, U. Kazi, 130 Evident Miracles in the Qur'an, Crescent Publishing House, New York, 1997, ss. 110-111;Prof. Zighloul Raghib El-Naggar'ın konuşmasından)
Hadid Suresi'nin 25. ayetinde demir için kullanılan "enzelna" yani "indirme" kelimesi, mecazi olarak insanların hizmetine verilme anlamında düşünülebilir. Fakat kelimenin, yağmur ve güneş ışınları için kullanılan "gökten fiziksel olarak indirme" şeklindeki gerçek anlamı dikkate alındığında, ayetin yukarıda ifade ettiğimiz bu önemli bilimsel gerçeğe işaret ettiği görülmektedir.
Sadece Dünya'daki değil, tüm Güneş Sistemi'ndeki demir, dış uzaydan elde edilmiştir. Çünkü Güneş'in sıcaklığı demir elementinin meydana gelmesi için yeterli değildir. Güneş'in 6000 °C'lık bir yüzey ısısı ve 20 milyon °C'lik bir çekirdek ısısı vardır. Demir ancak Güneş'ten çok daha büyük yıldızlarda, birkaç yüz milyon dereceye varan sıcaklıklarda oluşabilmektedir. Nova veya Süpernova olarak adlandırılan bu yıldızlardaki demir miktarı belli bir oranı geçince, artık yıldız bunu taşıyamaz ve patlar. Demirin uzaya dağılması işte bu patlamalar sonucunda mümkün olur. (Dr. Mazhar, U. Kazi, 130 Evident Miracles in the Qur'an, Crescent Publishing House, New York, 1997, ss. 110-111
Bilimsel bir kaynakta bu konu ile ilgili olarak şu bilgiler yer almaktadır:
Daha yaşlı Süpernova olaylarını gösteren deliller de vardır: Deniz tabanında biriken “demir-60” yaklaşık 5 milyon yıl önce Güneş'ten 90 ışık yılı uzaklıkta meydana gelen bir Süpernova patlamasının delili olarak yorumlanmıştır. Süpernova patlamasında oluşan “demir-60”, 1.5 milyon yıl yarılanma ömrü olan radyoaktif bir izotoptur. Dünya'nın yer altı katmanlarında bulunan demir-60 izotopu, yakın uzayda bulunan elementlerin nükleosentez geçirip, önce Dünya atmosferine oradan da yer altı katmanlarına saplanması sonucu oluşmuştur. (
Güneşin Galaktik Çevresi ; Yard. Doç. Dr. Yüksel Karataş, İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü, Popüler Bilim (Popular Science Magazine), no. 92, 2001, ss. 38-43, [American Scientist, c. 88, s. 1)
Tüm bunlardan anlaşılacağı gibi demir madeni Dünya'da oluşmamış, Süpernovalardan taşınarak, aynı ayette bildirildiği şekilde "indirilmiştir”. Bu bilginin Kuran'ın indirilmiş olduğu 7. yüzyılda bilimsel olarak tespit edilemeyeceği ise açıktır. Ancak bu gerçek, herşeyi sonsuz bilgisiyle kuşatan Allah'ın sözü olan Kuran'da yer almaktadır.