Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dinler arası diyalog

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Alıntı Fransızca’dan Türkçeye geçen “Diyalog” , “anlaşma”,”uyum sağlama” ve” bu yolda yapılan çalışmalar” demektir. (3) Diyalog Hizmetlerinde esas olan Din-i Mübini İslamı seviyeli ve doğru temsil ederek , İslam’a muhtaç gönüllere ulaşabilmektir. Kur’an-ı Kerimde Diyalog yok demek , Kuranın Ruhunu bilmemenin bir ifadesidir. Kur’an-ı Kerimde Hz.Musa (AS) ‘mın Firavuna karşı yumuşak bir uslub ile Diyalog kurmasınının (4) yanı sıra , bizzat Allah (C.C.)'ın meleklerle girmiş olduğu Diyaloğu (5) , Şeytanı bile muhatab kabul ederek yapmış olduğu Diyaloğu (6) göz önünde bulundurursak , Kur’anın tüm ins ve cin’lere hitab etmesi bakımından başlı başına bir Diyalog Kitabı olduğunu beyan etsek , herhalde yanlış ifade etmemiş oluruz.

Şimdi sizin diyalog dediğiniz bu inkara yaklaşma hareketini Allah’ın vahyi ve Peygamberlerin risalet görevine mi benzetiyorsunuz?!


sizin sözlük yanlış söylüyor sanırım yada kastılı sözlük bu ;

Türk Dil Kurumunun hazırlamış olduğu gerek resmi sitesinde gerekse sözlükde diyaloğun manası;

diyalog -ğu
isim (diyalôg) Fransızca dialogue
1 . Karşılıklı konuşma.

2 . Oyun, roman, hikâye vb. eserlerde iki veya daha çok kimsenin konuşması:
"Kişileri canlı, diyalogları kişilerin karakter özelliklerini yansıtacak gibi ustalıkla seçilmişti."-
N. Cumalı.
3 . Konuşmaya dayanılarak yazılmış eser.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
sizin sözlük yanlış söylüyor sanırım yada kastılı sözlük bu ;

Türk Dil Kurumunun hazırlamış olduğu gerek resmi sitesinde gerekse sözlükde diyaloğun manası;

diyalog -ğu
isim (diyalôg) Fransızca dialogue
1 . Karşılıklı konuşma.

2 . Oyun, roman, hikâye vb. eserlerde iki veya daha çok kimsenin konuşması:
"Kişileri canlı, diyalogları kişilerin karakter özelliklerini yansıtacak gibi ustalıkla seçilmişti."-
N. Cumalı.
3 . Konuşmaya dayanılarak yazılmış eser.

Değerli Kardeşim

Sen benim ne demek istediğimi çok iyi anlıyor ve biliyorsun ama işine gelmediği için "sulandırıyorsun" değil mi?
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Alıntı “Diyaloğun tüm taraflarının bu ve benzeri tarz amaçları olabilir ,hatta bu belkide Fıtratın gereğidir de diyebiliriz.
Diyaloğun İslami tarafı diğer din mensublarına İslamı en azından sevdirmeya çalışmayı amaç edinmesi nekadar doğal ise , Diyaloğun Hıristiyan tarafınında bu tür bir beklentisinin olmasıda doğal karşılanmalıdır. “

Allah (C.C) Kur’an da, Bakara suresinin 120. ayeti celilesinde şöyle buyurmaktadır.

”Dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.”

Bu ayetin ışığında, sizin ifadenizle “fıtrat gereği” adamlar sana Hıristiyanlığı enjekte etmeye çalışırken, “Diyalog” mimarlarına göre diyalog şartının "Benim dinim son dindir" inancından vazgeçilmesi olduğu söylenirken, yine bir başka şartta “Dinlerin karşılaştırılması, yani üstünlük ve aşağılık açısından herhangi bir değerlendirmeye gitmemektir.” denirken, aynı Vatikan Kateşizm kitabında, "Bu diyalogun tek amacı İncil'i tanıtmaktır. Muhatapların ikinci Adem'i (Hazret-i İsa'yı) Tanrı olarak kabul etmek zorundadırlar ki (haşa) Birinci Adem'i de (Hazret-i Adem'i de) yaratan odur" diye beyan ederken, siz eğer “biz tebliğ yapıyoruz, yapacağız” iddiasında iseniz bunun adı TAKİYE dir.

ayeti aldim kabul ettim ne diyor ayette yazildigina göre "]”Dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır.


o zaman bizde peygamberimizin ittifaklarini izledigi yolu göz ardi edelim konu ve münakasamizda kaksin islamida tanitmayalim tanimak isteyen zaten tanir veya böyle olmasin gibi tabirlere cevaben Peygamber efendimizin zamanindan örneklerle basliyorum tüm cevaplarina cevaben:

Efendimiz (SAV) Hayat-ı seniyyelerinde sürekli İslamı temsil etme ve gönüllere nakşetme gayreti içinde bulunmuş, bunun tesisi içinde zaman zaman gayr-i müslimler ile ittifak ve birliktelikler tesis etmiş, ihtiyaç dahilinde onların himayesi altında girmekten sakınmamıştır. Yazımızda bu konuya dikkat çekmek istememizdeki gaye, Efendimiz (SAV) her müşriki, her Hıristiyan’ı , her Yahudiyi aynı statütede değerlendirmediğini, zaman zaman İslam’ın geniş kitlelere ulaşması ve İslamın Temsilinin gösterilmesi adına gayri-müslimlerle ittifak tesis ettiğini gözler önüne sermektir.

A) Müşriklerle kurulan İttifaklar

1-) Müşrik Huzaa Kabilesi ile Hudeybiyye Antlaşmasında kurulan İttifak :


Hicret’in 6.cı senesinde, Efendimiz (SAV) ‘in ve Sahabeyi Kiramın Mekke‘ye duydukları Hicranı giderme adına , Peygamberimizin (SAV) gördüğü Sahih bir Rüyaya istinaden Umre yapmak üzere yola koyulurlar. Niyetleri savaş yapmak olmadığından , sadece kendilerini koruma amaçlı aldıkları sınırlı silahlanma ile Hudeybiye adlı bir kasabada konaklamışlardır ! Hz. Peygamber (SAV) yolculuk öncesi Busr b. Süfyan’ı Kureyşlilerin durumunu öğrenmesi ve onlara Müslümanların savaşmak için değil , Umre etmek amacıyla harekete geçtiklerini anlatması için Mekke’ye göndermiştir. Müslümanların harekete geçtiğini duyan Kureyşliler Müslümanların kesinlikle şehre sokulmaması hususunda karar almışlar ve Halid bin Velid öncülüğünde askerî birlikler oluşturmuşlardır. Hz. Peygamber (SAV) konaklama sırasında çevredeki Arap kabileleri ile görüşmeler yapmış, savaş gibi bir niyetinin olmadığını, amacının yalnızca umre ibadetini yerine getirmek olduğunu bu kabilelere de anlatmıştı. Bu kabilelerden birisi Huzaa kabilesi idi. Hz. Peygamber (asm) bu kabile vasıtasıyla Kureyşliler ile diyalog kurmak istiyordu. Hz. Peygamberin (asm) Kureyşliler ile anlaşma zemini ararken aracı olarak Huzaa kabilesini seçmesi Kureyşlilerin ısrarlı bir şekilde uzlaşmaya yanaşmamalarından kaynaklanıyordu. Huzâa kabilesi, Müşrik bir kabile olmasına rağmen Müslümanlarla bu noktada müttefik oldular. Uzun görüşmeler sonucu varılan Hudeybiye Antlaşmasında , müşrik olan Huzaa kabilesi Müslümanlarla aynı safta yer alırken, Kureyşliler müşrik olan Bekiroğulları kabilesi ile müttefik kurmuş ve Antlaşma bu şekliyle bizzat Efendimiz (SAV) tarafından imzalanmıştı.


2-) Ebu Talib ve Mut’im bin Adiyy ‘in himayesine girmesi :

Bilindiği gibi Ebu Talib, çocukluğundan itibaren Efendimiz (SAV) 'min velinimeti olmuş, onun büyümesinde, hayata atılmasında ve bir meslek sahibi olmasında ona her bakımdan yardımcı olmakla kalmamış, aynı zamanda devamlı olarak onu toplum içinde de desteklemiştir. Hatta kendisi onun yeni inancını, Müslümanlığını kabul ettiğini açıklamamasına rağmen, bu yolda ona yöneltilen baskı ve tecavüzlere göğüs germiş ve o sayede Efendimiz (SAV) , Mekke'de onun himayesi altında yaşayabilmiştir. İşte onun ölümü müşrikleri, artık Hz. Peygamberi himayeden mahrum kalan biri olarak görmelerine yol açacaktır. Ebu Talib’in ve Hz.Hatice (RA) vefatını müteakıben , kısa bir süre de olsa Ebu Leheb gibi azılı bir islam düşmanının koruması altına girmiş, onun himayesini çekmesiyle birlikte kendisini koruyacak bir güç aramak üzere Mekke dışına çıkmak mecburiyetinde kalmış, bu nedenle Taif’e gitmiştir. Taif’te de istediği desteği alamayan Efendimiz (SAV) , Mekkeye geri döndüğünde Mekke’ye alınması için bir Kefil istendiğinde , O (SAV) Mutim b. Adiyy’e haber göndererek onun himayesine girmek istediğini belirtti, o da Resulullah’ın teklifini kabul etti. Çocuklarını ve kabilesini toplayarak hepsinin silahlarını kuşanıp Kabenin rükünlerinde bulunmalarını istedi ve onlara Muhammed’i himaye altına aldığını söyledi. Buna göre kendilerinin can güvenliğini sağlayacak mensuplarını himaye edip hürriyetlerini temin edecek cahili kanun ve adetlerden yararlanmak İslam davetçileri için meşru bir hak olmakatydı . Nihayet Ebu Bekir (RA) gibi büyük bir sahabinin de Habeşistan’a Hicret yerine Müşrik İbnü’d Duğunne’nin himayesi altına girmeyi kabul ettiğini görüyoruz


3-) Mekke Fethinde henüz Müşrik olan Ebu Süfyan’ın evi ile Kabe’yi eşit zikretmiş :

Efendimiz (SAV) , Mekke Fethedildiğinde kendisini kendi vatanından çıkaran, kendisine Hayat Hakkı tanımayan ve o dönem müşrik olan Ebu Süfyan ve Mekke’nin ileri gelenlerine, hiçbir şekilde cezalandırmamış, onlara bir itab mahiyetinde bu yaptıkları zulmü yüzlerine karşın hatırlatmakla kalmamış , hatta “Kabe’ye sığınan emniyette olduğu gibi, Ebu Süfya’nın evine sığınanda emniyettedir” buyurarak, müşrik Ebu Süfyan’ın evini emniyet ve sığınma bakımından Kabe ile beraber zikretmiştir.


B) Ehl-i Kitab ile kurulan İttifaklar


1-) Medine Vesikası bünyesinde yahudilerle kurulan İttifak :

Elli civarında Maddeden oluşan, Müslümanlar ile Medineli arap ve yahudi kabileleri arasında karşılıklı Hak ve vazifeleri tanzim eden, Medine vesikasını adı verdiğimiz, dünyada bir devletin ortaya koyduğu ilk Anayasayıda Allah Resulu yürürlüğü koymuştur. Bu metnin 2. ve 25. maddelesinde, yahudi ve müttefiklerine tam bir din hürriyeti tanınmış olduğunu, müslümanlar ile yahudilerin birlikte bir ümmet olduklarını zikredilmiş olması ,din hürriyeti açısından bir ilktir. Yahudilere yapılacak bir saldırı aynen Müslümanlara yapılmış gibi kabullenilecektir denmiştir.


2-) Habeşistan Melîki Hristiyan Necaşi’nin himayesi :


Allah Resulu (SAV) peygamberliğinin 5.senesinde , Mekke müşriklerinin amansız işkenceleri ve tazyikleri karşısında takirben 100 Müslümanın Hristiyan Melik Necaşi’nin memleketi olan Habeşistana hicretlerini arzu etmiş ve bu düşüncesini şu ifadelerle belirtmiştir: “İsterseniz ve elinizden gelirse, Habeşistan’a iltica ediniz. Zira orada hüküm süren Kralın topraklarında kimseye zulüm edilmez.Orası doğru ve emin bir yerdir, Allah asan edinceye kadar orada kalın “ demiş, ve bir Hristiyan Melikin idaresindeki Habeşistana kendi Ashabının Hicret etmesini istemiştir

bu ilk gönderdigin ve o kasitla anlatmak istedigin ama bunun bu diyalogla alakasi olmadiginin kasitli bir örnegidir ve cevaplar geliyor diger mesajlarda....
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
@sayin bekir

benim dinim en son dinmidir aciklamasini ve teblig aciklamasini anlatacak 1 yazinin cevabi niteligindedir:

ilk önce diyalog nedir ve ne degildir ondan sonrada benim dinim son dindir kelamina gelecegiz insallah...


2-) Dinler arası Diyalog nedir?

Farklı dinlere mensub insanların inançlarını ve düşüncelerin birbirlerine zorla kabul ettirmeden eşitlik, hoşgörü, doğruluk, samimiyet, sevgi, saygı ve iyi niyet çerçevesinde, ortak olan veya olmayan bir meselede barış ve hürriyet atmosferinde, muhatabını öğrenmek, bilmek, tanımak, dinlemek ve anlamak maksadıyla karşılılı konuşabilmelerini, işbirliğine gidebilmelerini, birlikte yaşayabilmelerini, hatta uzlaşabilmelerini sağlayan bir karşılaşmadır

Değişik bir ifade ile, Dinlerarası Diyalog, dinleri temsil eden cemaatlerin, aralarındaki sorunları temsilcileri vasıtası ile karşılıklı görüşme sonucunda, çözüme kavuştarma eğilim ve gayretleridir.

Biz müminler açısından, Dinlerarası Diyalog muhterem M.Fethullah Gülen Hocaefendinin Papaya gönderdiği mektubta beyan ettiği üzere, “Yanlış tanıtılan, teröristlerin dini diye tanıtılan İslamın, doğru tanıtılmasına ve bu vesile ile İslam’ın temsil noktasında tebliğ edilmesidir.


3-) Dinlerarası Diyalog ne değildir?

Dinlerarası Diyaloğa karşı çıkan zümrelerin bazıları, bundan tam olarak neyin kastedildiğini bilmediklerinden, bilmedikleri bir konu hakkında yorum yapıyor ve “Bir de hiç bilmediğin bir şeyin ardınca gitme; çünkü kulak, göz, gönül; bunların herbiri ondan sorumludur.”isra suresi 36 Ayeti Kerimenin mesuliyetine muhatab oluyor!

Dinlerarası Diyalog

a) Dinlerin birleştirilmesi veya bir potada eritilip yeni bir “din “ üretme teşebbüsü değildir.
b) Bir taviz verme veya taviz koparma hareketi değildir.
c) Bir münazara veya polemik oluşturma ortamıda değildir.
d) Bir misyonerlik faaliyeti olmamakla beraber, bir mümin muhatabının hidayetini ümit etme teşebbüsü olabilir.

Diyalog faaliyetlerinde "Benim Dinim Hak Dindir denmiyecektir" ifadesi tebliğe engel değilmidir ?

SORU : Prof.Dr.Mehmet Aydının: “ Diyalog yaparken benim dinim hak dindir peygamberim son peygamberdir, sizin dininiz bozulmuştur ,demeyeceksiniz” ifadesi ile Tebliğ bir nevi engellenmiş olmuyormu ?

Diyalog , biz İslami tarafın , İslamı seviyeli ve doğru temsil ederek “ötekilere” lisan-ı hal ile göstermemiz demektir. Bu konuda detaylı açıklamaları yaptığımızdan oraya havale ediyorum.(ilk aciklanan diyalog nedir,ne degildir) Şimdi elbette Dini bir Diyaloğun içinde olanların , “öteki” leri Küfür ile veya ebedi cehennemlikle veya batıl yol ile itham etmek yerine , sadece kendi doğrusunu göstermeleri esas olmalıdır , nitekim Diyalog zemini bunu gerektirmektedir. [FONT=tahoma,arial,helvetica,sans-serif][FONT=times new roman,times]
[FONT=times new roman,times][FONT=times new roman,times][FONT=times new roman,times]Kur’anın Ehl-i Kitaba hitabındaki ifadesi ile “'Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik.
[FONT=times new roman,times]Bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur.' Ankebut 46 ortak
[/FONT][FONT=times new roman,times]paydalarını öne çıkararak Medeniyetler Barışına katkı sağlamak olmalıdır. Evet İslama en
[/FONT][FONT=times new roman,times]büyük Hizmet Barış ortamında gerçekleşir .[/FONT][FONT=times new roman,times]Bu zaviyeden , Diyalog doğrudan bir tebliğ yönteminden ziyade , temsil noktasında , dolaylı
[/FONT][FONT=times new roman,times]fakat daha kalıcı bir tebliğ imkanı sağlamaktadır. Hem İslamı sevdirmek isteyeceksiniz ,
[/FONT][FONT=times new roman,times]hemde muhatabınızı ;doğru bile olsa; Küfür ile ebedi cehennemlikle itham edeceksiniz.
[/FONT][FONT=times new roman,times]Bediüzzaman Hazretlerinin “Her doğruyu heryerde söylemek doğru değildir” fehvasınca bu
[/FONT][FONT=times new roman,times]yanlış olur. Elbette muhatabınız size sorar ve İslam’a göre kendi durumları hakkında bilgi
[/FONT][FONT=times new roman,times]istenirse o başkadır. O zaman kendi peygamberlerine iman etmelerine ilaveten Efendimiz
[/FONT][FONT=times new roman,times](SAV) ‘ me iman edilmesi noktası izah ve ikna edilir nitekimde edilmektedir.[/FONT][FONT=times new roman,times]Fethullah Gülen Hocaefendi’nin 1990’lı yılların başında İnancın Gölgesinde isimli eserinde
[/FONT][FONT=times new roman,times]yazmış olduğu “Tevrat ve İncil Peygamberimizin Nübüvvetine Delildir “ yazısında ,
[/FONT][FONT=times new roman,times]günümüz Tevrat ve İncilinde onca tahrife rağmen yinede Efendimiz (SAV) ‘me işaretlerin
[/FONT][FONT=times new roman,times]olduğunu ispatlamaktadır. Bunu ispatlamak , Diyalog faaliyetlerinde bu Hakikatı uluorta dile
[/FONT][FONT=times new roman,times]getirmenizi gerektirmez , çünkü bazen zamansız çıkışlar elinizdeki elmas kıymetindeki
[/FONT][FONT=times new roman,times]Hakikatleri , cam parçaları hükmüne indirgemektedir. O açıdan , şayet ileride bu konular bir
[/FONT][FONT=times new roman,times]taleb olarak gündeme gelirse ozaman elbette bu ve benzeri tüm Hakikatler uslubuna uygun
[/FONT][FONT=times new roman,times]sarih bir şekilde dile getirilir.[/FONT][FONT=times new roman,times]Unutmayalım ki ; Diyalog faaliyetlerine katılan Ehl-i Kitab ruhanileri , Diyalog öncesi semavi
[/FONT][FONT=times new roman,times]bir din olarak bile kabul etmedikleri İslamı ve Peygamberimizi (SAV) , bugün semavi bir din
[/FONT][FONT=times new roman,times]nazarı ile bakmaları bile Diyaloğun ve Diyalogta uygulanan yöntemin haklılığını ispatlamaktadır. [/FONT][FONT=times new roman,times][SIZE=+0]Gönül arzu ediyor ki ; Diyalog faaliyetlerinin yöntemini eleştirenlerin , bu konuda daha güzelini [/FONT]
[FONT=times new roman,times]yapıp örnek olmalarıdır….
[/FONT][/FONT][/FONT]
[/FONT][/SIZE][/FONT][/FONT]


davut aydüz ve emin simsek hocalarimizdan Allah razi olsun
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Alıntı “Diğer yandan , Diyaloğun asıl amacının kendi Dini inançlarımızın empose edilmesinden ziyade , İslam’ın doğru tanıtılması , doğru anlatılması ve en önemlisi doğru temsil edilmesi olmalıdır. Doğru temsil , İslam’ı Kalblerde sevdirme adına en etkili yol olmaktadır. Ayrıca Diyaloğun tesisi ile Dünya’da Barışın hakim olması sağlanırsa , dünyadaki Müslümanların mağduriyet ve mazlumiyetide inşallah giderilmiş olacaktır. 50 yılı aşkın bir süredir , Diyalog dışındaki hangi çözüm önerileri Müslüman kardeşlerimizin gözyaşlarını dindirmeye yetmiştir de, bugün Diyalog faaliyetleri eleştirilmektedir ? Peki eleştirenlerin çözüm önerileri varmıdır yoksa tenbelliğin bir alameti olan çözümsüz eleştirilere mi sığınmaktadırlar ?”

Vatikan’ın Diyalog adı altında Müslümanları Hıristiyanlaştıracaklarını Kaynakları ile dile getirip eleştirenleri ya Tahkiki İmanları zayıf ve kendilerine güvenleri yok , ya da bu eleştirilerinde samimi değiller. Hangi seçenek olursa olsun , kendi inandıkları Dinin doğru tanıtılmasını engellediklerinden ve dünya Müslümanlarının mazlumiyetinin giderilmesine gölge düşürmeye çalıştırdıklarından dolayı vebal ve mesuliyet girdabında dolaşmaktadırlar…”


Doğru temsil bu mudur! : “Efendim, diyalog ve hoşgörü devam edecekse, Hıristiyanlarla konuşurken sizin kitabınız bozulmuş, sonradan değiştirilmiş; en hakiki din benim dinim demeyeceksiniz.”

50 yılı aşkın bir süredir , Diyalog yaptınızda, tüm suçları sadece iman etmek olan Çeçenistan, Afganistan, Filistin, Keşmir, Doğu Türkistan, Bosna, Kosova, Mekedonya, Cezayir, Tunus, Eritre-Etiyopya, Çad, Somali, Cibuti, Somali,Sudan, Afganistan, Irak ve Suriye gibi ülke insanlarına yapılan zulümleri nasıl engellediniz!?
En azından en basit çözüm önerisi, “Kırmızı şapkalı kız ile kurt masalı oynayıp,sonunda yutulmaktansa, Hıristiyanlaşmaktansa, Hıristiyan marabası olmaktansa, “El hükmü Lillah” deyip, insanların yaratılış ve akibetleri nasıl takdir edilmişse öyle bir sonla terk-i dünya yapacaklarına varmaktır. Bu “Dinler arası diyalog” düzmecesinden kat be kat şereflidir.
Tahkiki imanları kuvvetli olanlara bak : [COLOR="red[B]"]“İslâmın temel anlayışı, Allah’ın varlığı ve birliğine dayanır. Birliği konusunda değişik spekülasyonlar olsa da, varlığını kabul ettikten sonra, gerisi üzerinde fazla durmaz İslâm.”
"Hatta, (İslâm) Allah’ın varlığından da öte, Hz. Peygamberi kabul etmeyenlere bile hoşgörülü davranır.”

"Yahudileri ve Hıristiyanları kınayan ve azarlayan âyetler ya Hazret-i Muhammed (A.S.M) döneminde yaşayan ya da kendi peygamberlerleri döneminde yaşayan bazı Yahudi ve Hıristiyanlar hakkındadır.”
"Üç dinden herhangi bir dine inanmak yeterlidir. Mühim olan kelime-i tevhid inancıdır. Hz. Muhammed’i kabul ve tasdik etmek ise şart olmayıp bir kemal mertebesidirEhli kitap ile amentüde ittifak halindeyiz.”
“Herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir. Hatta kelime-i tevhidin ikinci bölümünü, yani 'Muhammed Allah'ın resülüdür' kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır... ”[/[/B]COLOR]
İşte,bu tahkiki imanı kuvvetlilerin, diyaloglar sonrasında ki manzaraları ve kimin, hangi vebali yüklendiğini Allah’ta biliyor…

Devam edecek...

Tabi diyalogda ben diyecemki böyle birsey yok senin dinin tahrif edilmemeis oda diyecekki kuranda yaziyor ki demesi normal bende kuranmi tahrif edilmis diyecegim yani anlayacagin diyalogda bu mevzular konusulmuyor ha kisisel bu mevzular konusulsa yinede dogru dogrudur sorulan soruya cevabi vermek farzdir ama o sormadan söylemek ise heryerde uygun degildir ve bu cevabi üstteki yerdede yazmistik umarim simdi gelelim su yazilara


"Üç dinden herhangi bir dine inanmak yeterlidir. Mühim olan kelime-i tevhid inancıdır. Hz. Muhammed’i kabul ve tasdik etmek ise şart olmayıp bir kemal mertebesidirEhli kitap ile amentüde ittifak halindeyiz.”

bana bu yazi nerede geciyor söyle hangi kitapda hangi vaazda göreyim yoksa hürriyet gazetesinin küpürlerinden getirebilirsin nede olsa o zaman amerikaya zaten destek vermis olursun

"Yahudileri ve Hıristiyanları kınayan ve azarlayan âyetler ya Hazret-i Muhammed (A.S.M) döneminde yaşayan ya da kendi peygamberlerleri döneminde yaşayan bazı Yahudi ve Hıristiyanlar hakkındadır.”

burayi almissinda yazinin devamini yazmamissin güzel niyetli halis kardesim ben devamini yazayim insallah ama isterimki biz ne yazildiysa dürüstüz sende dürüst ol


Kur'an-ı Kerim'de, Yahudi ve Hristiyanlar (Kafirler) hakkında sert ifadeler olduğu kadar, onlara karşı


1- Ehl-i Kitabın hepsinin bir olmadığını, içlerinde gecenin bir vaktinde secdeye kapanıp Allah’ın Ayetlerini okuyanların varlığından bahsetmesi (Ali İmran, 3/113)

2- Ehl-i Kitab ile aramızda Ortak olan bir Kelimeye, yani “Allah” 'tan başkasına kulluk etmeyeye bir davetin olması (Ali imran, 3/64)

3- İçlerinde Emanete ihanet etmeyenlerininde olduğundan övgü ile bahsetmesi (Ali İmran, 3/113)

4- Onları bazı konularda bağışlamayı (Casiye,45/14) , Affedip, kusurlarını başlarına vurmamaya, hoşgörü ile yaklaşmayı tavsiye etmesi (Teğabun, 64/14)

5- Müslümanlarla savaşmayanlarına karşı İyilik yapıp, iyi davranmayı öğütlemesi (Mümtehina, 60/8)

6- Zulmedenleri hariç, en güzel yoldan mücadele edip, aynı İlaha ve indirilen aynı Kitablara iman ettiğimizi beyan etmemizin istenmesi (Ankebut, 29/46)

7- Onların hanımları ile evlenmeye ve yemeklerinden yemeye Ruhsat vermesi (Maide, 5/5)




Kur’anı Kerim, nasıl ki Gıybet eden mümin hakkında 'kardeşinin etini yemek ' ifadesini yani bir nevi yamyam vahşetine layık görme tarzındaki sert ifadesi tüm mü'minleri kast etmiyor, sadece o fiili işleyenleri kast ediyorsa, aynı şekilde Kur'anda bahse konu Yahudi ve Hristiyanlara yönelik sert ifadeler; İslam'a açıktan düşmanlık sergileyen, müslümanlara zulmeden ve İslamı kendisine düşman kabul eden Hristiyan ve Yahudileri kast etmektedir. Yoksa bütün Yahudi ve Hristiyanları kast ettiğinden bahsettiği söylenemez!
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Alıntı Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye’de “kelime” bazında geçmeyen nice hususlar vardırki , bize yüklediği mana itibariyle Kur’an ve Sünneti ihtiva etmektedir. Örneğin , Hakk’a ulaşma yollarına verilen bir isim olan “tasavvuf” ve onun ameli cephesini teşkil eden “derviş” kelimelerini bire bir anlamda ne Kur’anda nede Sünnette bulamazsınız. Halduki , Kur’an bir çok Ayet-i Kerimelede (1) ve Sünnet-i Sahihada (2) Tasavvufa ve o yolun yolcularına işaretler mevcuttur.



Yani siz bu izahat ile demek istiyorsunuz ki; Kur’an da bugün ki ehli kitap diye tabir edilenlerle “Dinler arası diyalog” ruhunda bir diyaloğa işaret-çağrı vardır da bunu bizden başkası göremiyor, biz gördük ve yapıyoruz. Metin Mete’nin dediği gibi beyyinenizi getirin öyleyse…

beyyinelere gerek yok ayetler var

- Ehl-i Kitabın hepsinin bir olmadığını, içlerinde gecenin bir vaktinde secdeye kapanıp Allah’ın Ayetlerini okuyanların varlığından bahsetmesi (Ali İmran, 3/113)

2- Ehl-i Kitab ile aramızda Ortak olan bir Kelimeye, yani “Allah” 'tan başkasına kulluk etmeyeye bir davetin olması (Ali imran, 3/64)

3- İçlerinde Emanete ihanet etmeyenlerininde olduğundan övgü ile bahsetmesi (Ali İmran, 3/113)

4- Onları bazı konularda bağışlamayı (Casiye,45/14) , Affedip, kusurlarını başlarına vurmamaya, hoşgörü ile yaklaşmayı tavsiye etmesi (Teğabun, 64/14)

5- Müslümanlarla savaşmayanlarına karşı İyilik yapıp, iyi davranmayı öğütlemesi (Mümtehina, 60/8)

6- Zulmedenleri hariç, en güzel yoldan mücadele edip, aynı İlaha ve indirilen aynı Kitablara iman ettiğimizi beyan etmemizin istenmesi (Ankebut, 29/46)

7- Onların hanımları ile evlenmeye ve yemeklerinden yemeye Ruhsat vermesi (Maide, 5/5)

bu arada ne metin mete ol ne de baskasi gibi ol islamin eri ol yeter bunuda unutma....
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Alıntı Hususiyle Ehl-i Kitaba karşı :"De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın."(7) "İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: 'Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur." (8) “Birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık” (9) yaklaşımlarında Diyaloğa Daveti hissetmemek hiç mümkünmüdir ?


Buyurun mütemadiyen “Dinler arası diyalog” hikayesinde herkesin önüne koyulan "De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın." ayetine...
Şimdi bu ayetten ne anlıyorsunuz? Okuyun bütün tefsirleri ve düşünün… Yani siz de biz de Allah’tan başka ilah yoktur sözünde birleşirsek, başka bir mesele kalmaz, bu ayet bu mu demek? Böyle bir hezeyan olabilir mi? Neden Ali İmran 64 ayetinden sonra 65. ayeti de okumuyoruz? Bu iki ayet birbiri ile ilişikli ayetlerdir, beraber okunup, beraberce tefsir edilir ve asıl mana anlaşılır. Bu iki ayetin tefsiri “Dinler arası diyaloğu” mu işaret ediyor? Hayır!

Devam edecek...

sen zahir olarak ayetmi ariyorsun dinler arasi diyalogu yazacak kelimesi kelimesine:4_1_72:

Ali imran suresini oku insallah ama aman deyim kendi basina kaliyim deme ,insan bazen bilmediginide bilmezmis onun misali:D
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
bana baktığın sözlüğün adresini verirmisin? bakalım benmi sulandırıyorum yoksa sizmi çarptırıyorsunuz?

Ey Putkıran

Hala neden bahsettiğini anlamadım, benim yazdığımda anlayamadığın yada kullanılan yanlış kelime ne ise söyle bakayım ya da sor, neresi ise ben izah edeyim, neden hafife alır tavır içindesin, bu tavır şu ana kadar bu meseleyi çözümleyemedi bu sitede!
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
sen zahir olarak ayetmi ariyorsun dinler arasi diyalogu yazacak kelimesi kelimesine:4_1_72:

Ali imran suresini oku insallah ama aman deyim kendi basina kaliyim deme ,insan bazen bilmediginide bilmezmis onun misali:D


Hayır, kelimesi kelimesine zahiren ayet aramıyorum, ama ayetleri işime gelen şekliylede kimseye ahkam kesmiyorum. Bu tür meal oyunlarını yutsa yutsa cahil cühela ve bir de şartlanmış insanlar yutar. Şimdi, teati tarzınızı müstehzileştirmeden somut ve kabul edilebilir ifadeler ile güzel güzel devam edin, sıkışılan noktada kaçılan tarzdır bu. Teslis üçlemeli inanç fukarası Hiristiyan "papa cenaplarına" gösterdiğiniz nezaketi, bana ve herkese de göstermeye çalışın yada aynı tarza razı olun, tamam mı?
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Hayır, kelimesi kelimesine zahiren ayet aramıyorum, ama ayetleri işime gelen şekliylede kimseye ahkam kesmiyorum. Bu tür meal oyunlarını yutsa yutsa cahil cühela ve bir de şartlanmış insanlar yutar. Şimdi, teati tarzınızı müstehzileştirmeden somut ve kabul edilebilir ifadeler ile güzel güzel devam edin, sıkışılan noktada kaçılan tarzdır bu. Teslis üçlemeli inanç fukarası Hiristiyan "papa cenaplarına" gösterdiğiniz nezaketi, bana ve herkese de göstermeye çalışın yada aynı tarza razı olun, tamam mı?

Herkes bize laf söylesin biz bir laf söyledikmi bak onlara nezaket bize küfür ediyorsunuz oluyor

yutsa yutsa cahil cühela ve bir de şartlanmış insanlar yutar

halbuki bu bize küfürdür

ben papa cenaplarini görmüs yada konusmus bir ksii bile degilim sadece kilise papazi ile konustumki oda gayet normal beni hedef alarak diyalogu elestirecekseniz 44 yil öyle kisilerle gecip gitmis demektir

elhamdülillah ben daha hic bir prb görmedim diyalog merkezlerinde veya baska biryerde


ben destekcisiyim diyalogun destekcisi olmayanlar var onlar ise siyasi birsekilde köstek olmaya calisiyor peki benim anlamadigim siz ne yapiyorsunuz fikir özgürlügünümü kullaniyorsunuz burada yazarak ne ise o kadar yazi yazdik cevap verdik benim önceki yazilarimdan geriye de gidebilirsiniz simdiyede gelebilirsiniz bir sorunuz varmi ben yaziyorum okumadan cvp geliyor


artik söylenen bütün cevaplara,sorulara bu konu icerisinde cevap verdigim linklerle cevap verecegim ve zaten ne kadar okuyan kisiler oldugumuz ortaya cikar
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Herkes bize laf söylesin biz bir laf söyledikmi bak onlara nezaket bize küfür ediyorsunuz oluyor



halbuki bu bize küfürdür

ben papa cenaplarini görmüs yada konusmus bir ksii bile degilim sadece kilise papazi ile konustumki oda gayet normal beni hedef alarak diyalogu elestirecekseniz 44 yil öyle kisilerle gecip gitmis demektir

elhamdülillah ben daha hic bir prb görmedim diyalog merkezlerinde veya baska biryerde


ben destekcisiyim diyalogun destekcisi olmayanlar var onlar ise siyasi birsekilde köstek olmaya calisiyor peki benim anlamadigim siz ne yapiyorsunuz fikir özgürlügünümü kullaniyorsunuz burada yazarak ne ise o kadar yazi yazdik cevap verdik benim önceki yazilarimdan geriye de gidebilirsiniz simdiyede gelebilirsiniz bir sorunuz varmi ben yaziyorum okumadan cvp geliyor


artik söylenen bütün cevaplara,sorulara bu konu icerisinde cevap verdigim linklerle cevap verecegim ve zaten ne kadar okuyan kisiler oldugumuz ortaya cikar


Ben kimseye küfür etmem, o sizin temenniniz olabilir.

Mütealanın olur olmaz yerlerine ciddiyeti bozacak unsurlar koyduğunuz ya da koydukları için mütemadiyen konudan sapmalar oluyor. Bunun sebebi de, izahında zorlandığınız an pilavı lapaya cevirme metodudur. Ben sizi dinledim, yazdıklarınıza teşekkür bile ettim, size cevap vereceğimi söyledim, cevaplar yazdım ve devam edecek dedim. Ancak tarzınızı ne sebeple bozuyorsunuz, meçhul.
Ayrıca sizi hedef alsam başka şeyler yazardım, siz iinanmış ve inandırılmış bir şakirtsiniz, eminim imanınız da sizi inandıranlardan çoktur

Sonra neden şu tarzı koyuyorsunuz ortaya. Önce çoğul, yani grup vari, "Herkes bize laf söylesin biz bir laf söyledikmi..." sonra tekil, ve "ben papa cenaplarini görmüs yada konusmus bir ksii bile degilim" zaten bende sana söylemedim, size söyledim, hem bu teslis üçlemeli inanç sahibi papa ne zaman cenap oldu senin de gözünde...
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Ben bu tartismayi uzatip gitmeyeyim istersen konu dagilacak onun icin gelecek sorulara yada cevaplara cevaplarimiz olacakdir insallah
 

tevhideçaðrý

New member
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
177
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
52
şura13 ayetini okumayan diyaloğun nedir? ne değildiri anlamasını beklemiyorum.

42 / ŞURA - 13

Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh'a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm'e, Hz. Musa'ya ve Hz. İsa'ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine ulaştırır
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
alptraum'dan alıntı
Soru : Neden "Diyalog"?
Cevab : İslam’ın doğru temsil edilmesine vesile olduğu için.






Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve sahabe haşa İslam’ı temsil edememişler demek ki. O ve sahabe tebliğ ederken kimseyi temsili köprülerden geçirmedi, onlarla çan, hazan sesleri arasında bulunmadı, İslam’ın en ufak bir tebliğinden ve kuralından ödün vermedi, kendisinin hak bir elçi ve Kuran'ın da hak kitap olduğunu anlatmış ve bunun mutlak kabulünü istemiştir, onları ahiret azabıyla uyarıp korkutmuştur. kendileri ile gereksiz tartışmalara girilmeyeceğini belirtmiştir. İnkarcıları tevbe etmeye çağırmıştır. inkar edenlerin hüsrana uğrayacaklarını yüzlerine hep beyan etmiştir Peygamber Efendimiz, inkarcıları cehennem azabı ile uyarmıştır Peygamberimiz (sav) Kitap Ehlini de en güzel şekilde uyarmış, onların tahrif edilmiş, şirk içinde bir dine değil, Allah'ın son vahyine inanmalarını tebliğ etmiştir. O, Ehli Kitaba Kur’an’ı ve kendi risaletini sizin diyalog tarzındaki gibi “nabza göre şerbet vererek” değil açık ve kati bir”şekilde yapmıştır.

Devam edecek...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
alptraum'dan alıntı
Soru : Şimdi, “Dinlerarası Diyalog “ tabiri ile diğer dinler meşrulaşmış olmuyor mu sizce?
Cevab : Şayet “hak dinler arası diyalog” denmiş olsaydı , o zaman haklı olabilirdiniz. Lâkin dinler deyince, malum hak ve batıl olarak tasnif edilmektedir.
Soru : Yani?
Cevab : Hak din İslam ile diğer (batıl) dinler arası diyalog ...
Soru : Onların nazarında kendileri hak bizler batıl değil miyiz ?
Cevab : Olabilir, her din mensubu bu konuya kendi açısından bakabilir, biz kendi açımızdan bakıp ona göre yorumlamalıyız . Sizin, onların bakışına göre bizi yargılamanız , ilmi bir yaklaşım içermez.





İlmi ve dini yaklaşımlar şeffaflık ve gerçeklik gerektirir. Hileli ve tereddütlü bir yaklaşım planı ile yapılan hareketlerin adı “İslamı temsil ve tebliğ olamaz” Neden “batıl dinlerle diyalog” demiyorlar adına da dinler arası diyalog diyorlar.
Haşa, İslam’ın ne kusuru vardır ki, Allah’a şirk koşanların önünde fikren ve cismen kıvırtılıyor.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
ayni seyleri tekrarla dedigim gibi artik sadece yazdiklarimdan link verecegim

http://www.islamforum.net/genel-islam-konular/21130-dinler-arasy-diyalog-5.html#post154285

http://www.islamforum.net/genel-islam-konular/21130-dinler-arasy-diyalog-25.html#post163317


bunlar linklerdir gözlerinizi acarsaniz okursunuz acmayip ayni seyleri yazarsaniz bende ayni seyleri yazacagim bakalim hangimiz bu konuya nokta koyacak benim yasim genc biiznillah 40 senede olsa dogruyu söyleyerek ve yazarak devam edecegim onun icin süphen olmasin


bu arada nabza göre serbetmi vermis resulullah hasa dersin sen simdi kardesim hic farkinda degilmisin senin sorunun kisisel ama neyse
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
ayni seyleri tekrarla dedigim gibi artik sadece yazdiklarimdan link verecegim

http://www.islamforum.net/genel-islam-konular/21130-dinler-arasy-diyalog-5.html#post154285

http://www.islamforum.net/genel-islam-konular/21130-dinler-arasy-diyalog-25.html#post163317


bunlar linklerdir gözlerinizi acarsaniz okursunuz acmayip ayni seyleri yazarsaniz bende ayni seyleri yazacagim bakalim hangimiz bu konuya nokta koyacak benim yasim genc biiznillah 40 senede olsa dogruyu söyleyerek ve yazarak devam edecegim onun icin süphen olmasin


bu arada nabza göre serbetmi vermis resulullah hasa dersin sen simdi kardesim hic farkinda degilmisin senin sorunun kisisel ama neyse


Yazdıklarımı sapıtıp kendini kurtarmaya çalışma

Zaten cevap veremezsin

Bütün form ehli ve misafirler izliyor
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
alptraum'dan alıntı
Soru : Ama İbrahimî dinler diyorsunuz....
Cevab : Yukarıda kısmen dile getirmiştik, Hrsitiyanlıkta, Yahudilikte hatta Hz. Zülküf'e (as) geldiği tezi günümüzde daha çok kabullenilen Budizm’de asılları itibari ile Hz.İbrahim'in (as) tevhid esaslı dini üzerine gelmişlerdir.
Soru : Fakat bugün asılları üzerine değiller, ayrıca İslam geldikten sonra onlar nesh olmadı mı?
Cevab : Evet hem tahrif hem nesh olmuşlardır bu doğru.
Soru : O halde neden Hz.İbrahim’in dini? Yani Hz.Muhammed'in (sav) dini değil ?
Cevab : Bunu Kur’an ifade ediyor: "Ya Muhammed, de ki: Allah beni İbrahim'in dinine iletti" ( En’am ,6/161) demektedir.
Soru : Burda, tevhid esaslı bir din kast edilmek istenmiyor mu?
Cevab : Doğru, lâkin Hz. Adem'in (as), veya Nuh'un (as) değil de, İbrahim’in (as) dininden bahsetmesi manidardır!
Soru : Ne demek istiyorsunuz?
Cevab : Yani, Kur’an-ı Kerim o gün itibari ile dünyada en yaygın bir din olan Hrsitiyanlığa ve Yahudiliğe şunu demek istiyor: "Hz.Muhammed'in (sav) size yaptığı davet, Hz.İbrahim'in (as) asıl dinine davettir." Zaten İbrahimî dinler adı altında bugün yapılan budur. Onlara asıllarını hatırlatmak, mesela Hz. İbrahim'in (as) teslis inancı yoksa neden sizde var şeklinde düşündürmektir.
Soru : Ama Kur’an “İbrahimî Dinler” demiyor, İbrahim’in dini diyor...
Cevab : Yahudiliğin aslı o dönemki İslam Dinidir ve Hz.Musa (as) Hz.İbrahim'in (as) oğlu İshak'ın (as) soyundandır, Hrsitiyanlığın aslı da o dönemki İslam dinidir ve yine Hz.İsa (as) Hz. İshak'ın (as) soyundandır; en son gönderilen Efendimiz (sav) ise Hz.İsmail'in (as) soyundan olmak üzere İbrahim'in (as) dini üzerine olduğuna göre, asılları itibari ile hepsi İbrahimî dinlerdr.



Yani burada deniyor ki, biz bunları önce batmış oldukları şirkten kurtaracağız, yani Hz. İbrahim (a.s.) ın inandığı gibi inandırtacağız, daha sonra da müslüman edeceğiz.

Hani sizin bunlarla amentüde ittifakınız vardı?

Bunlar da teslis inancı varsa, bunlar Allah’a şirk koşan zalimlerse,

Siz bunlar ile yiyip, içip, sevgi ve saygı gösterileri yapıyorsunuz

Bunun kaçı kaç para…


devam edecek...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
alptraum ve abilerine cevaplar 9

alptraum ve abilerine cevaplar 9

alptraum'dan alıntı
Soru : Onların dua ettikleri Rab ile bizim Rabbimiz Allah aynı mıdır ?
Cevab : Kur’an-ı Kerim: "De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim.....(Ali İmran , 2/64) derken , Ehl-i Kitab ile ortak olan bir Rabden bahsettiği aşikardır !
Soru : Ama...
Cevab : Ayet’in devamı ise konuyu disipline etmektedir : "......O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın."
Soru : Şimdi, teslis inancındaki Rab ile bizim tevhid inancımızdaki Allah bir mi yani ?
Cevab : Onlar Allah’ın vasıflarında yanılıyorlar, Allah’a eş koşup oğul isnadında bulunuyorlar! Zaten Kur'an da onları bu noktadan uyarıyor ve diyorki. "Ey Ehl-i Kitab, aramızdaki ortak olan Allah inancınızı gözden geçirin ve Allah’a oğul ve benzeri eş İlahlar edinmeyin".
Soru : Peki bu vasıflardaki yanılmış olmaları onları kafir yapmıyor mu?
Cevab : Yukarıda cevablamıştık sanırım, hak din İslamdır diye...



Son soruya verilen kıvırtmaya dikkat !!!

Soru : Peki bu vasıflardaki yanılmış olmaları onları kafir yapmıyor mu?
Cevab : Yukarıda cevablamıştık sanırım, hak din İslamdır diye...


Neden diyemiyorlar evet, onlar, teslise inanan ve tapanlar kafirdir diye!
 
Üst Alt