Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dinler arası diyalog

firsaf

New member
Katılım
15 May 2007
Mesajlar
105
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Cifr =Ebced; Kutsal kitaplardaki harflere heva ve heves doğrultusunda anlamlar yüklemek suretiyle gaybden haber verme yöntemidir..

179- Allah müminleri, şimdi içinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir, pis olanı temiz olandan ayıracaktır. Ayrıca Allah sizi, gaybın bilgisine de erdirecek değildir. Fakat Allah bunun için peygamberlerinden dilediğini seçer. O halde Allah'a ve O'nun peygamberlerine inanınız. Eğer iman eder ve günahlardan sakınırsanız size büyük bir ödül vardır.ali imran


gayb bilgisi verdiği için said nursinin peygamber olması lazım

zaten risaleleride ben yazmadım bana yazdırıldı demketedir demmekki vahiy almışki böyle idaa edebeliyor demekki peygmbergi gaybın bilgisi kendisine veriliyor

'(NİSA SURESİ 4/46) 'Kimi Yahudiler kelimeleri yerlerinden tahrif ederler (yerleşik anlamlarından kaydırırlar..Bunu dillerini bükerek ve dine saldırarak yaparlar. ….”


s. nursi nin cifir yoluyla Kuran daki kelimelerin anlamını kaydırarak kendini kanıtlama çabasını yansıttığını görmek çok zor değil..

cifirin=ebced hesabını esasen yahudiler yapmış ve Kuran da bunları yapanları işaret etmiştir..

said. nursi nin eserinden okuyabileceğiniz cifirler..

işte Kuran la risale-i nur un eş olduğunu idaa etmesi..


(RİSALEDEKİ şirk koşma YARIŞLARI)


Hûd Suresi’nin 105’inci ayetinde, ‘ O gün gelince Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onların kimi bedbaht, kimi de mutludur. ‘’

Said sözcüğünün, Arapça’da mutlu anlamına geldiğini öğreniyoruz. Nursi, bu ayette, “said” sözcüğünün yer almasına dayanarak, kendisinden söz edildiği sonucuna varmaktadır.



Enam Suresi’nin 161 inci ayeti Peygambere hitaben, “De ki: Şüphesiz Rabbim, beni doğru yola iletmiştir” denilmektedir.

Nursi, burada da kendisine hitap edildiği kanısındadır. Bu kanısının ilginç bir dayanağı vardır. Bu ayetin sayı değeri, “cifir” hesabına göre 1316’dır. Bu da Said’in Nur Risalelerini hazırlamaya başladığı tarihtir; bu ayette kendisinin kastedildiğini rahatça söylemekte , ayetin manasını başka boyutlara taşımaktadır.

risaledeki Secde suresi cifri : " Kuran-i Kerim ve Risale-i Nur'un indirilisi aziz ve hakim olan Allahtandir....iste o nur hem Kuran-i Kerim dir hem de Risale-i Nurdur...." " Risale-i Nur'un 129 parcasi Kuran'dan uzanan elektrik telinin ucuna takilan 129 elektrik lambasi gibidir...Bu oyle bir kitaptir ki insanlari karanliktan isiga cikarsin diye sana indirdik..




Fussulet suresi 33. AYETİ " Bu oyle bir kitaptir ki sen onunla insanlari Risale-i Nur'un isigina cikarasin diye sana indirdik. "Allah'a cagiran , guzel isler yapan ve ben muslumanlardanim diyen kimsenin sozunden daha guzel ne olabilir.

SONUÇ olarak KELİMELERİN ANLAMINI KAYDIRANLARA CEVABI YİNE YÜCE ALLAH VERİYOR..



MAİDE SURESİ -13 ‘’ Onlar kelimeleri yerlerinden kaydırıyorlar. Öğüt almak için çağrıldıkları şeyden nasiplenmeyi unuttular.’’



ZUHRUF SÜRESİ - 43/44

43 Öyleyse sen, sana vahyedilen Kur'an'a sarıl. Şüphesiz ki sen doğru bir yol üzerindesin.

44- Doğrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir öğüttür ve siz ondan SORGUYA çekileceksiniz.


MADEM KURAN DAN SORGULANACAĞIZ O ZAMAN NEDEN ZAMANIMI ŞİRKLER İÇİNDE OLAN KİTAPLARA HARCIYAYIM Kİ...

MADEM RİSALEDE ŞİRK UNSURLARI VAR NEDEN ONA HİZMET EDElimki...



33 AHZAB 67. Ve dediler ki: "Rabbimiz, gerçekten biz, efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik, böylece onlar bizi yoldan saptırmış oldular.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Yorum

Yorum

"Dinler arası diyalaog" konusu uzun, ilgi çeken ve heyecanlı, zaman zaman fevri ve hizipsel tartışmalar ile geçti. Bu konuda yazılmış bu 222. yazı. Okunma oranı ise bu formun ilklerinde yer alıyor. Bundan da anlıyoruz ki "boş bir konu" değil.

Geçen sürede; yazılıp, anlatılan ve bu konuda yaptığım araştırmalardan ortaya çıkan, benim anladığım, (anlayamadığım yorumu yapılırsa yine müteala edebileceğim) sonuçlar abartılmandan şunlardır.

1- "Dinler arası diyalog" yakın zamanın olayı değildir. Mevzu, değişik ifadelerle başka yerlere çekilip, dağıtılmaz ve tarafgir davranılmaz ise, bu Vatikan'ın İslam dini ve Müslümanlık için hazırladığı dejenerasyon ve Hıristiyanlaştırma harekatının ana tuzağıdır. Çok uzun yıllardan beri kotarılmış, başta Türkiye olmak üzere, tüm İslam ülkelerine tattırılıp, yedirilip, hazmettirilmeye çalışılmaktadır.
2- "Dinler arası diyalog" kavramından, değişik din mensuplarının ortak barış ve huzur için diyalogları dır sonucunu çıkarmak istersek, cümle olarak incelenirse, bunun “Din mensupları arası diyalog” şeklinde kullanılması gerektiğini görürüz. Ve ya aynı anlamı veren bir başka tabir. Ama bu "Dinler arası diyalog" ifadesinin dil sürçmesi veya yanlışlıkla kullanılmadığı, normal bakılınca görülmeyen ama dikkat edilince murad edilen başka şeylerin olduğu anlaşılabilir bir kavramdır. Bu kavram; “ dinlerin birbirine uyan yerlerini ortaya koyup, uymayanları da uydurup”, zaten ekonomik olarak Hıristiyan Efendilerin eline düşürülmüş, mahkum edilmiş, Müslüman Türk Milletini ve sırasıyla diğerlerini Hıristiyan egemenliğine ve dinine (ki bu, bir müslümanın ben Hıristiyan oldum demesi şeklinde olacak diye bir kayıt yok, dinini koruyamaması yeter) çevirmektir.
3- Bu kavramın açılması, izahı, farş edilmesi bazı kesimleri rahatsız ediyor. Bu rahatsız kesim bu tuzağa alet olan, işi organize eden kesim değil, Rahatsız olanlar, Allah yoluna safi yürekle koşan, inanmış kesimdir. Ama o insanlar da, tabiyetlerine saygıdan, tabiyetlerine saldırıdan rahatsızdır. Ve bu konuda kendi öz fikirleri de çelişkidedir.

Allah’ım sen İslamı ve Müslümanları koru…
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
1- "Dinler arası diyalog" yakın zamanın olayı değildir. Mevzu, değişik ifadelerle başka yerlere çekilip, dağıtılmaz ve tarafgir davranılmaz ise, bu Vatikan'ın İslam dini ve Müslümanlık için hazırladığı dejenerasyon ve Hıristiyanlaştırma harekatının ana tuzağıdır. Çok uzun yıllardan beri kotarılmış, başta Türkiye olmak üzere, tüm İslam ülkelerine tattırılıp, yedirilip, hazmettirilmeye çalışılmaktadır.


Elcevap:Diyaloğun tüm taraflarının bu ve benzeri tarz amaçları olabilir ,hatta bu belkide Fıtratın gereğidir de diyebiliriz.

Diyaloğun İslami tarafı diğer din mensublarına İslamı en azından sevdirmeya çalışmayı amaç edinmesi nekadar doğal ise , Diyaloğun Hıristiyan tarafınında bu tür bir beklentisinin olmasıda doğal karşılanmalıdır. Diğer yandan , Diyaloğun asıl amacının kendi Dini inançlarımızın empose edilmesinden ziyade , İslam’ın doğru tanıtılması , doğru anlatılması ve en önemlisi doğru temsil edilmesi olmalıdır. Doğru temsil , İslam’ı Kalblerde sevdirme adına en etkili yol olmaktadır. Ayrıca Diyaloğun tesisi ile Dünya’da Barışın hakim olması sağlanırsa , dünyadaki Müslümanların mağduriyet ve mazlumiyetide inşallah giderilmiş olacaktır. 50 yılı aşkın bir süredir , Diyalog dışındaki hangi çözüm önerileri Müslüman kardeşlerimizin gözyaşlarını dindirmeye yetmiştir de, bugün Diyalog faaliyetleri eleştirilmektedir ? Peki eleştirenlerin çözüm önerileri varmıdır yoksa tenbelliğin bir alameti olan çözümsüz eleştirilere mi sığınmaktadırlar ?

Vatikan’ın Diyalog adı altında Müslümanları Hıristiyanlaştıracaklarını Kaynakları ile dile getirip eleştirenleri ya Tahkiki İmanları zayıf ve kendilerine güvenleri yok , ya da bu eleştirilerinde samimi değiller. Hangi seçenek olursa olsun , kendi inandıkları Dinin doğru tanıtılmasını engellediklerinden ve dünya Müslümanlarının mazlumiyetinin giderilmesine gölge düşürmeye çalıştırdıklarından dolayı vebal ve mesuliyet girdabında dolaşmaktadırlar…

Samimi bir Diyalog karşıtı şundan fazlasını dillendiremez : “ Evet , İslâm’ın diğer dinlerle karşılaşması ve bu dinlerle karşılaştırılması İslâm’a zarar vermez. Önemli olan, diyaloga katılan Müslümanların İlim ve zühd durumlarıdır. Diyaloğa katılacak olan Müslümanlar, muhataplarının dinlerini ve kültürlerini gerçek kaynaklarından öğrenmeli ve diyalogğ her bakımdan hazır olmalıdırlar. Ayrıca muhataplarının diyalog amaçlarını da gözönünde bulundurarak tedbiri elden bırakmamalılar...”

Bu yapıcı ve samimi öneri karşısında bizler ancak teşekkürü bir borç biliriz...




2- "Dinler arası diyalog" kavramından, değişik din mensuplarının ortak barış ve huzur için diyalogları dır sonucunu çıkarmak istersek, cümle olarak incelenirse, bunun “Din mensupları arası diyalog” şeklinde kullanılması gerektiğini görürüz. Ve ya aynı anlamı veren bir başka tabir. Ama bu "Dinler arası diyalog" ifadesinin dil sürçmesi veya yanlışlıkla kullanılmadığı, normal bakılınca görülmeyen ama dikkat edilince murad edilen başka şeylerin olduğu anlaşılabilir bir kavramdır. Bu kavram; “ dinlerin birbirine uyan yerlerini ortaya koyup, uymayanları da uydurup”, zaten ekonomik olarak Hıristiyan Efendilerin eline düşürülmüş, mahkum edilmiş, Müslüman Türk Milletini ve sırasıyla diğerlerini Hıristiyan egemenliğine ve dinine (ki bu, bir müslümanın ben Hıristiyan oldum demesi şeklinde olacak diye bir kayıt yok, dinini koruyamaması yeter) çevirmektir.

Elcevap:Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye’de “kelime” bazında geçmeyen nice hususlar vardırki , bize yüklediği mana itibariyle Kur’an ve Sünneti ihtiva etmektedir. Örneğin , Hakk’a ulaşma yollarına verilen bir isim olan “tasavvuf” ve onun ameli cephesini teşkil eden “derviş” kelimelerini bire bir anlamda ne Kur’anda nede Sünnette bulamazsınız. Halduki , Kur’an bir çok Ayet-i Kerimelede (1) ve Sünnet-i Sahihada (2) Tasavvufa ve o yolun yolcularına işaretler mevcuttur.

Fransızca’dan Türkçeye geçen “Diyalog” , “anlaşma”,”uyum sağlama” ve” bu yolda yapılan çalışmalar” demektir. (3) Diyalog Hizmetlerinde esas olan Din-i Mübini İslamı seviyeli ve doğru temsil ederek , İslam’a muhtaç gönüllere ulaşabilmektir. Kur’an-ı Kerimde Diyalog yok demek , Kuranın Ruhunu bilmemenin bir ifadesidir. Kur’an-ı Kerimde Hz.Musa (AS) ‘mın Firavuna karşı yumuşak bir uslub ile Diyalog kurmasınının (4) yanı sıra , bizzat Allah (C.C.)'ın meleklerle girmiş olduğu Diyaloğu (5) , Şeytanı bile muhatab kabul ederek yapmış olduğu Diyaloğu (6) göz önünde bulundurursak , Kur’anın tüm ins ve cin’lere hitab etmesi bakımından başlı başına bir Diyalog Kitabı olduğunu beyan etsek , herhalde yanlış ifade etmemiş oluruz.

Hususiyle Ehl-i Kitaba karşı :"De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın."(7) "İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: 'Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur." (8) “Birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık” (9) yaklaşımlarında Diyaloğa Daveti hissetmemek hiç mümkünmüdir ?



(1) Bakara Suresi , 3. -22.-282. Ayet-i Kerimeleri ; İnsan Suresi , 8.Ayet-i Kerimesi ; Ali İmran suresi 79 -191.Ayet-i Kerimeleri ; Yusuf Suresi , 76.Ayet-i Kerimesi ; Hicr suresi , 99.Ayeti Kerimesi , Şems suresi 9.Ayet-i Kerimesi gibi.

(2) Buhârî, Rikak, 38 ; Buhari, iman, 36 ; Tirmizi, Da'avat 25, (3407); Ebu Davud, Edeb 209, (5065); Nesai, Sehv 90, (3, 74) Hilyetü’l-evliyâ, X, 15 gibi..

(3) Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu, Ankara 1998, I,605, Örnekleriyle Türkçe Sözlük, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara 1995,I,680.

(4) Taha Suresi , 44.Ayet-i Kerime

(5) Bakara suresi , 30-32.Ayeti kerimeler

(6) Araf Suresi, 11-18.Ayet-i Kerimeler

(7) Ali İmran Suresi , 64.Ayeti Kerime

(8) Ankebut Suresi , 46.Ayeti Kerime

(9) Hucurat , 13.Ayeti Kerime

3- Bu kavramın açılması, izahı, farş edilmesi bazı kesimleri rahatsız ediyor. Bu rahatsız kesim bu tuzağa alet olan, işi organize eden kesim değil, Rahatsız olanlar, Allah yoluna safi yürekle koşan, inanmış kesimdir. Ama o insanlar da, tabiyetlerine saygıdan, tabiyetlerine saldırıdan rahatsızdır. Ve bu konuda kendi öz fikirleri de çelişkidedir.
Elcevap: bunun cevabini yeni bir mesaj yazarak verecegim sebebi daha iyi anlasilacaktir insallah
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Soru-cevap şeklinde "diyalog" üzerine hasbihal

Soru-cevap şeklinde "diyalog" üzerine hasbihal

Soru-cevap şeklinde "diyalog" üzerine hasbihal



Soru : Neden "Diyalog"?
Cevab : İslam’ın doğru temsil edilmesine vesile olduğu için.
Soru : Yani tebliğ etmek değil....

Cevab : En güzel tebliğ, temsil ile olanıdır! Temsil etmeniz için de önce diyalog kurmanız gerekmektedir. Diyalog ile yapılan temsil, güven verirse işte o zaman tebliğ yapmış olursunuz!
Soru : Ama Kur’an “Hak Din İslam'dır” (Ali İmran ,2/19) diyor .
Cevab : Aksini iddia eden olmadı zaten...
Soru : Yalnız, Diyalog ile Hristiyanlık ve Yahudilik meşru gibi gösterilmiş olunmuyor mu?
Cevab : Diyalog ile aslında İslam meşrulaşmış oluyor! Dünyada İslam dini, barbar bir din, terörist bir din, mensublarını sefalete mahkum eden bir din gibi takdim edilmiştir. Diyalog bu vesile ile bunu tekzib etmiştir....
Soru : Bu soruma cevab değildi...
Cevab : Hrsitiyanlığın ve Yahudiliğin aslılları da haktır! Bu noktadan onlar zaten meşrûdur. Lâkin günümüz Hristiyanlığını ve Yahudiliğini "tahrif edilmiş" kabul ettiğimizi zaten biliyorlar...
Soru : Şimdi, “Dinlerarası Diyalog “ tabiri ile diğer dinler meşrulaşmış olmuyor mu sizce?
Cevab : Şayet “hak dinler arası diyalog” denmiş olsaydı , o zaman haklı olabilirdiniz. Lâkin dinler deyince, malum hak ve batıl olarak tasnif edilmektedir.

Soru : Yani?
Cevab : Hak din İslam ile diğer (batıl) dinler arası diyalog ...
Soru : Onların nazarında kendileri hak bizler batıl değil miyiz ?

Cevab : Olabilir, her din mensubu bu konuya kendi açısından bakabilir, biz kendi açımızdan bakıp ona göre yorumlamalıyız . Sizin, onların bakışına göre bizi yargılamanız , ilmi bir yaklaşım içermez.
Soru : Ama İbrahimî dinler diyorsunuz....
Cevab : Yukarıda kısmen dile getirmiştik, Hrsitiyanlıkta, Yahudilikte hatta Hz. Zülküf'e (as) geldiği tezi günümüzde daha çok kabullenilen Budizm’de asılları itibari ile Hz.İbrahim'in (as) tevhid esaslı dini üzerine gelmişlerdir.
Soru : Fakat bugün asılları üzerine değiller, ayrıca İslam geldikten sonra onlar nesh olmadı mı?
Cevab : Evet hem tahrif hem nesh olmuşlardır bu doğru.

Soru : O halde neden Hz.İbrahim’in dini? Yani Hz.Muhammed'in (sav) dini değil ?
Cevab : Bunu Kur’an ifade ediyor: "Ya Muhammed, de ki: Allah beni İbrahim'in dinine iletti" ( En’am ,6/161) demektedir.
Soru : Burda, tevhid esaslı bir din kast edilmek istenmiyor mu?
Cevab : Doğru, lâkin Hz. Adem'in (as), veya Nuh'un (as) değil de, İbrahim’in (as) dininden bahsetmesi manidardır!
Soru : Ne demek istiyorsunuz?

Cevab : Yani, Kur’an-ı Kerim o gün itibari ile dünyada en yaygın bir din olan Hrsitiyanlığa ve Yahudiliğe şunu demek istiyor: "Hz.Muhammed'in (sav) size yaptığı davet, Hz.İbrahim'in (as) asıl dinine davettir." Zaten İbrahimî dinler adı altında bugün yapılan budur. Onlara asıllarını hatırlatmak, mesela Hz. İbrahim'in (as) teslis inancı yoksa neden sizde var şeklinde düşündürmektir.
Soru : Ama Kur’an “İbrahimî Dinler” demiyor, İbrahim’in dini diyor...
Cevab : Yahudiliğin aslı o dönemki İslam Dinidir ve Hz.Musa (as) Hz.İbrahim'in (as) oğlu İshak'ın (as) soyundandır, Hrsitiyanlığın aslı da o dönemki İslam dinidir ve yine Hz.İsa (as) Hz. İshak'ın (as) soyundandır; en son gönderilen Efendimiz (sav) ise Hz.İsmail'in (as) soyundan olmak üzere İbrahim'in (as) dini üzerine olduğuna göre, asılları itibari ile hepsi İbrahimî dinlerdr.
Soru : Onların dua ettikleri Rab ile bizim Rabbimiz Allah aynı mıdır ?
Cevab : Kur’an-ı Kerim: "De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim.....(Ali İmran , 2/64) derken , Ehl-i Kitab ile ortak olan bir Rabden bahsettiği aşikardır !
Soru : Ama...

Cevab : Ayet’in devamı ise konuyu disipline etmektedir : "......O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın."
Soru : Şimdi, teslis inancındaki Rab ile bizim tevhid inancımızdaki Allah bir mi yani ?
Cevab : Onlar Allah’ın vasıflarında yanılıyorlar, Allah’a eş koşup oğul isnadında bulunuyorlar! Zaten Kur'an da onları bu noktadan uyarıyor ve diyorki. "Ey Ehl-i Kitab, aramızdaki ortak olan Allah inancınızı gözden geçirin ve Allah’a oğul ve benzeri eş İlahlar edinmeyin".
Soru : Peki bu vasıflardaki yanılmış olmaları onları kafir yapmıyor mu?

Cevab : Yukarıda cevablamıştık sanırım, hak din İslamdır diye...
Soru : Gerek Sahabe döneminde gerekse Osmanlı döneminde, neden onca fetihler yapıldı o zaman? Onlar neden diyalog yapmadı?
Cevab : Savaş mevsiminde savaşmak, diyalog mevsiminde ise temsili esas tutmak farzdır! Efendimiz'in (sav) zaman zaman bazı müşriklerle ittifak kurması (Hudeybiye'de), Hristiyan Meliki Necaşiye sahabesini emaneten göndermesi, Ebu Cehil’in yanına 100'ü aşkın gitmesi, amcası Ebu Talib’ten sonra müşrik Mut’im bin Adiyy'in himayesini kabul etmesi, Medine'de Yahudilerle bir antlaşma imazalaması diyalog dönemlerinin gereği iken, bir Bedir , bir Uhud , bir Mu’te ise savaş döneminin cihad şeklidir! Karıştırmamak lazım!
Soru : Ama bugün Irak’ta, Afganistan’da, Filistin’de, Çeçenistanda müminler katlediliyor, siz ise diyalog diyorsunuz! Bu bir çelişki değil mi?

Cevab: Bir kere , diyalog ne ABD ve yönetimi ile, ne İsrail veya yönetimi ile yapılmıyor ki böyle bir iddiada bulunuyorsunuz!
Soru : Peki ya kimlerle diyalog yapıyorsunuz?
Cevab : Bugün itibari ile dünyada müminlerin uğradıkları zulmü kınayan, İslam’a saygılı olan Katolik Dünyası (Vatikan), Ortodoks Dünyası Ruhanileri ile ve diğer bazı İseviler ve Yahudi örgütleri ile yapılmaktadır!
Soru : Ama Amerika Hrisitiyan ve Filistin'de zulüm yapan İsrail’de Yahudi?
Cevab : Hristiyanlar içinde Kur’anı Kerim'e alternatif kitab yazacak kadar İslam’a açıktan düşmanlık besleyen ve Amerika’da büyük ağırlığı olan Evangelist Hıristiyanlar ile yukarıda bahsettimiz diğer Hristiriyan mezheblerini bir tutmak, Şii müslümanları ile biz Sünni Müslümanları bir tutup eleştirmek gibi yanlıştır! Aynı şey Yahudiler için de geçerli. Her Yahudi Siyonist değildir.
Soru : Yani?

Cevab : Bugün İslam’a saygılı olan ve dünyada barışı isteyen Ehl-i Kitabın Ruhanileri ile bir diyalog, dünyadaki müminlerin mazlumiyetini gidermek adına bir zarurettir. Zaten başka türlü de Ümmet-i Muhammed'in mazlumiyet ve mağduriyetin giderileceğide imkansız gibi gözükmektedir.
Soru : Diyaloğu bu şekli ile kabul edelim, ama neden Vatikan’ın önderliğinde bir diyalog?
Cevab : Bugünki Vatikan’ın Dinlerarası Diyalog Sekreteri Thomas Michel, diyalog faaliyetlerini ferdi planda ilk başlatan kişinin Bediüzzaman Said Nursi olduğunu, kendisinin 1950'li yıllarda Vatikan’a bir mektub ile birlikte Zülfikar adlı eserini hediye etmesi sonrası kendilerininde bundan cesaret alarak bu faaliyetleri kurumsallaştırdıklarını dile getirmektedir.
Soru : Ama Vatikan’ın Hristiyanlaştırma projesi olduğunu iddia edenler var...
Cevab : Bediüzzaman Hazretleri, bir mü'minin Hristiyan olamıyacağını, şayet İslam'dan çıkarsa ancak atesit olabileceğinden bahsetmektedir.
Soru : Yani?
Cevab : Bir müslüman Hırsitiyan olamaz! Çünkü artı bir şey kazanmış olmıyacaktır!
Soru : Vatikan’ın böyle bir Hristiyanlaştırma projesi yok mu?

Cevab : Dinlerarası diyaloğa ait resmi yayınlarında yok! Zaten yapılan istatistiklerde, dünyada yükselen değerin İslam olduğunu görmekteyiz. Başta İngiltere ve İsviçre olmak üzere pek çok Hristiyan ülkelerde kiliseler satılıktır! 1964 yılında başlayan diyalog faaliyetleri, 40 senede ciddi Hristiyan üye kaybetmişse, o zaman bu iddiaların spekülasyondan öteye geçemediğini rahatlıkla ifade edebiliriz!
Soru : Ama Türkiye’de pek çok kişinin Hrsitiyanlaştığı söyleniyor...Hatta bir manken Yunanistanlı biri ile evlendi ve dinini değiştirdiğini televizyonlarda ilan etti...
Cevab : Acaba bu kişinin geçmişinde kaç defa alnı secdeye gitmiş veya yaşam tarzı Hakiki İslam’a ne kadar uygun idi ki, bir Müslüman olarak din değiştirdiği kabul edilsin! Diğer yandan farz-ı muhal sizin dediğiniz gibi kabul edilse, burda diyalog faaliyetlerinin ne suçu var?
Soru : İşte diyalog ile her din mensubu cennetlik deniyor ya, ha İslam ha Hristiyanlık..
Cevab : Kim diyor?
Soru : Amentüde ittifakımız var demişti Ahmet Şahin!

Cevab : Hristiyanlığın ve Yahudiliğin asılları ile bir ittifaktan bahsettiği yazısında, günümüz Ehl-i Kitabının vasıflarda yanıldıklarınıda ilave ediyor...Burda bir cennetliktir veya ehl-i necattır anlamı çıkmıyor ki...
Soru : Ama, Fethullah Gülen Küresele Barışa Doğru isimli eserinde: "Kur’an-ı Kerim'de, Yahudiler ve Hristiyanlar hakkında geçen sert ifadeler, ya kendi peygamberleri dönemine ait, ya da Peygamberimiz döneminde yaşayanlara aittir” demiyor mu?
Cevab : Bediüzzman Hazretleri ahirzamanda İslamiyet dinine gelen bir lakaydlık neticesinde, İslam dini hakiki manada temsil edilemediği için, bir nevi bir Fetret Dönemi yaşadığımızı belirtmektedir. Bunu Muhammed Hamidullah gibi bazı İslam alimleri de kabullenmektedir. Dolayısıyla , Hocaefendi de bu hususa parmak basarak, bugünkü Ehl-i Kitab'a hakkıyla İslam temsil edilmediği için bahse konu ayetlerin sert eleştirilerine muhatab olmayabileceklerini dile getirmektedir! Yoksa ehl-i necattır veya ehl-i cennettir demiyor .

Soru : Ama Hatay’da, ezanla çan birlikte seslendirildi, ve temsili sırat köprüsünden hem papazlar, hem hahamlar hemde imam efendiler birlikte geçmedi mi?
Cevab : İlk başta kısmen dile getirmiştik: diyalog her iki tarafın kendi dini inançları ile var oldukları bir ortamdır! Biz ezanımızla varız onlar çanları ile! Temsili sırat köprüsünden sadece biz Müslümanlar geçip onları geçirmemiş olsaydık acaba diyalog ortamı oluşabilir miydi sizce? Onların Kur’an'ı ve Peygamberimizi araştırma imkanı, bizlere bu konulardan sorma ortamı oluşmasını engellemiş olmaz mıydık?
Soru : Anlıyorum...
Cevab : Demek günümüz Ehl-i Kitabı cennetliktir, ehl-i necatır diye bir şey denmemiş, öyle değil mi ?
Soru : Ne bileyim öyle anlaşılıyor sanki ...

Cevab : İyi de, bakın ispatlıyamadınız! Sadece imalardan veya sanki öyle anlaşılıyordan yola çıktınız. O açıdan olmayan bir konu hakkında kesin konuşmak samimi bir müminin işi olmamalıdır! İzninizle son ifadelerimi dile getireyim ....
Soru : Buyrun...
Cevab : Bugün diyaloğa karşı çıkanlar içinde acaba kaç tanesi bilfiil diyalog toplantılarına katılmış, katılanlarla sohbet etmiş veya menfi bir sonuç görmüştür? O halde, bize düşen en azından bu faaliyetlerin sonucunu görmeden olumsuz erken yorumlardan kaçınmak olmalıdır! Allah indinde bu diyalog faaliyetlerinin zerre kadar bir değer kesbediyorsa ki biz ettiğini biliyor ve inanıyoruz, buna karşı çıkanlar, ne kadar samimi olurlarsa olsunlar, neticede bir zarar görmeden yaptıkları eleştirilerle bu faaliyetleri karaladıklarından dolayı manevi bir mesuliyet altında girdiklerini hatırlatmak isterim. Rabbim bizi rızası istikametinden ayırmasın!
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Soru-cevap şeklinde "diyalog" üzerine hasbihal




Soru : Neden "Diyalog"?
Cevab : İslam’ın doğru temsil edilmesine vesile olduğu için.
Soru : Yani tebliğ etmek değil....
Cevab : En güzel tebliğ, temsil ile olanıdır! Temsil etmeniz için de önce diyalog kurmanız gerekmektedir. Diyalog ile yapılan temsil, güven verirse işte o zaman tebliğ yapmış olursunuz!
Soru : Ama Kur’an “Hak Din İslam'dır” (Ali İmran ,2/19) diyor .
Cevab : Aksini iddia eden olmadı zaten...
Soru : Yalnız, Diyalog ile Hristiyanlık ve Yahudilik meşru gibi gösterilmiş olunmuyor mu?
Cevab : Diyalog ile aslında İslam meşrulaşmış oluyor! Dünyada İslam dini, barbar bir din, terörist bir din, mensublarını sefalete mahkum eden bir din gibi takdim edilmiştir. Diyalog bu vesile ile bunu tekzib etmiştir....Soru : Bu soruma cevab değildi...
Cevab : Hrsitiyanlığın ve Yahudiliğin aslılları da haktır! Bu noktadan onlar zaten meşrûdur. Lâkin günümüz Hristiyanlığını ve Yahudiliğini "tahrif edilmiş" kabul ettiğimizi zaten biliyorlar...
Soru : Şimdi, “Dinlerarası Diyalog “ tabiri ile diğer dinler meşrulaşmış olmuyor mu sizce? Cevab : Şayet “hak dinler arası diyalog” denmiş olsaydı , o zaman haklı olabilirdiniz. Lâkin dinler deyince, malum hak ve batıl olarak tasnif edilmektedir.
Soru : Yani?
Cevab : Hak din İslam ile diğer (batıl) dinler arası diyalog ...
Soru : Onların nazarında kendileri hak bizler batıl değil miyiz ?
Cevab : Olabilir, her din mensubu bu konuya kendi açısından bakabilir, biz kendi açımızdan bakıp ona göre yorumlamalıyız . Sizin, onların bakışına göre bizi yargılamanız , ilmi bir yaklaşım içermez.
Soru : Ama İbrahimî dinler diyorsunuz....
Cevab : Yukarıda kısmen dile getirmiştik, Hrsitiyanlıkta, Yahudilikte hatta Hz. Zülküf'e (as) geldiği tezi günümüzde daha çok kabullenilen Budizm’de asılları itibari ile Hz.İbrahim'in (as) tevhid esaslı dini üzerine gelmişlerdir.
Soru : Fakat bugün asılları üzerine değiller, ayrıca İslam geldikten sonra onlar nesh olmadı mı? Cevab : Evet hem tahrif hem nesh olmuşlardır bu doğru.
Soru : O halde neden Hz.İbrahim’in dini? Yani Hz.Muhammed'in (sav) dini değil ?
Cevab : Bunu Kur’an ifade ediyor: "Ya Muhammed, de ki: Allah beni İbrahim'in dinine iletti" ( En’am ,6/161) demektedir.
Soru : Burda, tevhid esaslı bir din kast edilmek istenmiyor mu?
Cevab : Doğru, lâkin Hz. Adem'in (as), veya Nuh'un (as) değil de, İbrahim’in (as) dininden bahsetmesi manidardır!
Soru : Ne demek istiyorsunuz?
Cevab : Yani, Kur’an-ı Kerim o gün itibari ile dünyada en yaygın bir din olan Hrsitiyanlığa ve Yahudiliğe şunu demek istiyor: "Hz.Muhammed'in (sav) size yaptığı davet, Hz.İbrahim'in (as) asıl dinine davettir." Zaten İbrahimî dinler adı altında bugün yapılan budur. Onlara asıllarını hatırlatmak, mesela Hz. İbrahim'in (as) teslis inancı yoksa neden sizde var şeklinde düşündürmektir.
Soru : Ama Kur’an “İbrahimî Dinler” demiyor, İbrahim’in dini diyor...
Cevab : Yahudiliğin aslı o dönemki İslam Dinidir ve Hz.Musa (as) Hz.İbrahim'in (as) oğlu İshak'ın (as) soyundandır, Hrsitiyanlığın aslı da o dönemki İslam dinidir ve yine Hz.İsa (as) Hz. İshak'ın (as) soyundandır; en son gönderilen Efendimiz (sav) ise Hz.İsmail'in (as) soyundan olmak üzere İbrahim'in (as) dini üzerine olduğuna göre, asılları itibari ile hepsi İbrahimî dinlerdr.
Soru : Onların dua ettikleri Rab ile bizim Rabbimiz Allah aynı mıdır ?
Cevab : Kur’an-ı Kerim: "De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim.....(Ali İmran , 2/64) derken , Ehl-i Kitab ile ortak olan bir Rabden bahsettiği aşikardır !
Soru : Ama...
Cevab : Ayet’in devamı ise konuyu disipline etmektedir : "......O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın."
Soru : Şimdi, teslis inancındaki Rab ile bizim tevhid inancımızdaki Allah bir mi yani ?
Cevab : Onlar Allah’ın vasıflarında yanılıyorlar, Allah’a eş koşup oğul isnadında bulunuyorlar! Zaten Kur'an da onları bu noktadan uyarıyor ve diyorki. "Ey Ehl-i Kitab, aramızdaki ortak olan Allah inancınızı gözden geçirin ve Allah’a oğul ve benzeri eş İlahlar edinmeyin".
Soru : Peki bu vasıflardaki yanılmış olmaları onları kafir yapmıyor mu?
Cevab : Yukarıda cevablamıştık sanırım, hak din İslamdır diye...
Soru : Gerek Sahabe döneminde gerekse Osmanlı döneminde, neden onca fetihler yapıldı o zaman? Onlar neden diyalog yapmadı?
Cevab : Savaş mevsiminde savaşmak, diyalog mevsiminde ise temsili esas tutmak farzdır! Efendimiz'in (sav) zaman zaman bazı müşriklerle ittifak kurması (Hudeybiye'de), Hristiyan Meliki Necaşiye sahabesini emaneten göndermesi, Ebu Cehil’in yanına 100'ü aşkın gitmesi, amcası Ebu Talib’ten sonra müşrik Mut’im bin Adiyy'in himayesini kabul etmesi, Medine'de Yahudilerle bir antlaşma imazalaması diyalog dönemlerinin gereği iken, bir Bedir , bir Uhud , bir Mu’te ise savaş döneminin cihad şeklidir! Karıştırmamak lazım!
Soru : Ama bugün Irak’ta, Afganistan’da, Filistin’de, Çeçenistanda müminler katlediliyor, siz ise diyalog diyorsunuz! Bu bir çelişki değil mi?
Cevab: Bir kere , diyalog ne ABD ve yönetimi ile, ne İsrail veya yönetimi ile yapılmıyor ki böyle bir iddiada bulunuyorsunuz!
Soru : Peki ya kimlerle diyalog yapıyorsunuz?
Cevab : Bugün itibari ile dünyada müminlerin uğradıkları zulmü kınayan, İslam’a saygılı olan Katolik Dünyası (Vatikan), Ortodoks Dünyası Ruhanileri ile ve diğer bazı İseviler ve Yahudi örgütleri ile yapılmaktadır!
Soru : Ama Amerika Hrisitiyan ve Filistin'de zulüm yapan İsrail’de Yahudi?
Cevab : Hristiyanlar içinde Kur’anı Kerim'e alternatif kitab yazacak kadar İslam’a açıktan düşmanlık besleyen ve Amerika’da büyük ağırlığı olan Evangelist Hıristiyanlar ile yukarıda bahsettimiz diğer Hristiriyan mezheblerini bir tutmak, Şii müslümanları ile biz Sünni Müslümanları bir tutup eleştirmek gibi yanlıştır! Aynı şey Yahudiler için de geçerli. Her Yahudi Siyonist değildir.
Soru : Yani?
Cevab : Bugün İslam’a saygılı olan ve dünyada barışı isteyen Ehl-i Kitabın Ruhanileri ile bir diyalog, dünyadaki müminlerin mazlumiyetini gidermek adına bir zarurettir. Zaten başka türlü de Ümmet-i Muhammed'in mazlumiyet ve mağduriyetin giderileceğide imkansız gibi gözükmektedir.
Soru : Diyaloğu bu şekli ile kabul edelim, ama neden Vatikan’ın önderliğinde bir diyalog?
Cevab : Bugünki Vatikan’ın Dinlerarası Diyalog Sekreteri Thomas Michel, diyalog faaliyetlerini ferdi planda ilk başlatan kişinin Bediüzzaman Said Nursi olduğunu, kendisinin 1950'li yıllarda Vatikan’a bir mektub ile birlikte Zülfikar adlı eserini hediye etmesi sonrası kendilerininde bundan cesaret alarak bu faaliyetleri kurumsallaştırdıklarını dile getirmektedir.
Soru : Ama Vatikan’ın Hristiyanlaştırma projesi olduğunu iddia edenler var...
Cevab : Bediüzzaman Hazretleri, bir mü'minin Hristiyan olamıyacağını, şayet İslam'dan çıkarsa ancak atesit olabileceğinden bahsetmektedir.
Soru : Yani?
Cevab : Bir müslüman Hırsitiyan olamaz! Çünkü artı bir şey kazanmış olmıyacaktır!
Soru : Vatikan’ın böyle bir Hristiyanlaştırma projesi yok mu?
Cevab : Dinlerarası diyaloğa ait resmi yayınlarında yok! Zaten yapılan istatistiklerde, dünyada yükselen değerin İslam olduğunu görmekteyiz. Başta İngiltere ve İsviçre olmak üzere pek çok Hristiyan ülkelerde kiliseler satılıktır! 1964 yılında başlayan diyalog faaliyetleri, 40 senede ciddi Hristiyan üye kaybetmişse, o zaman bu iddiaların spekülasyondan öteye geçemediğini rahatlıkla ifade edebiliriz!
Soru : Ama Türkiye’de pek çok kişinin Hrsitiyanlaştığı söyleniyor...Hatta bir manken Yunanistanlı biri ile evlendi ve dinini değiştirdiğini televizyonlarda ilan etti...
Cevab : Acaba bu kişinin geçmişinde kaç defa alnı secdeye gitmiş veya yaşam tarzı Hakiki İslam’a ne kadar uygun idi ki, bir Müslüman olarak din değiştirdiği kabul edilsin! Diğer yandan farz-ı muhal sizin dediğiniz gibi kabul edilse, burda diyalog faaliyetlerinin ne suçu var?
Soru : İşte diyalog ile her din mensubu cennetlik deniyor ya, ha İslam ha Hristiyanlık..
Cevab : Kim diyor?
Soru : Amentüde ittifakımız var demişti Ahmet Şahin!
Cevab : Hristiyanlığın ve Yahudiliğin asılları ile bir ittifaktan bahsettiği yazısında, günümüz Ehl-i Kitabının vasıflarda yanıldıklarınıda ilave ediyor...Burda bir cennetliktir veya ehl-i necattır anlamı çıkmıyor ki...
Soru : Ama, Fethullah Gülen Küresele Barışa Doğru isimli eserinde: "Kur’an-ı Kerim'de, Yahudiler ve Hristiyanlar hakkında geçen sert ifadeler, ya kendi peygamberleri dönemine ait, ya da Peygamberimiz döneminde yaşayanlara aittir” demiyor mu?
Cevab : Bediüzzman Hazretleri ahirzamanda İslamiyet dinine gelen bir lakaydlık neticesinde, İslam dini hakiki manada temsil edilemediği için, bir nevi bir Fetret Dönemi yaşadığımızı belirtmektedir. Bunu Muhammed Hamidullah gibi bazı İslam alimleri de kabullenmektedir. Dolayısıyla , Hocaefendi de bu hususa parmak basarak, bugünkü Ehl-i Kitab'a hakkıyla İslam temsil edilmediği için bahse konu ayetlerin sert eleştirilerine muhatab olmayabileceklerini dile getirmektedir! Yoksa ehl-i necattır veya ehl-i cennettir demiyor .
Soru : Ama Hatay’da, ezanla çan birlikte seslendirildi, ve temsili sırat köprüsünden hem papazlar, hem hahamlar hemde imam efendiler birlikte geçmedi mi?
Cevab : İlk başta kısmen dile getirmiştik: diyalog her iki tarafın kendi dini inançları ile var oldukları bir ortamdır! Biz ezanımızla varız onlar çanları ile! Temsili sırat köprüsünden sadece biz Müslümanlar geçip onları geçirmemiş olsaydık acaba diyalog ortamı oluşabilir miydi sizce? Onların Kur’an'ı ve Peygamberimizi araştırma imkanı, bizlere bu konulardan sorma ortamı oluşmasını engellemiş olmaz mıydık?
Soru : Anlıyorum...
Cevab : Demek günümüz Ehl-i Kitabı cennetliktir, ehl-i necatır diye bir şey denmemiş, öyle değil mi ?
Soru : Ne bileyim öyle anlaşılıyor sanki ...
Cevab : İyi de, bakın ispatlıyamadınız! Sadece imalardan veya sanki öyle anlaşılıyordan yola çıktınız. O açıdan olmayan bir konu hakkında kesin konuşmak samimi bir müminin işi olmamalıdır! İzninizle son ifadelerimi dile getireyim ....
Soru : Buyrun...
Cevab : Bugün diyaloğa karşı çıkanlar içinde acaba kaç tanesi bilfiil diyalog toplantılarına katılmış, katılanlarla sohbet etmiş veya menfi bir sonuç görmüştür? O halde, bize düşen en azından bu faaliyetlerin sonucunu görmeden olumsuz erken yorumlardan kaçınmak olmalıdır! Allah indinde bu diyalog faaliyetlerinin zerre kadar bir değer kesbediyorsa ki biz ettiğini biliyor ve inanıyoruz, buna karşı çıkanlar, ne kadar samimi olurlarsa olsunlar, neticede bir zarar görmeden yaptıkları eleştirilerle bu faaliyetleri karaladıklarından dolayı manevi bir mesuliyet altında girdiklerini hatırlatmak isterim. Rabbim bizi rızası istikametinden ayırmasın!

Sayın alptraum;

Yukarıdaki sorulara iki ucuda açık cevaplar veren zat bellimidir?
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Sayin bekir

hakki hak bil;batili batil bilerek ictinab ederekde kacin yukaridaki mehmet,hüseyin,ahmet yada ateist nedir bu kadar kisileri gözümüzde dallanip budaklandirmamiz sen doktora gittiginde sana doktor antibiyotik verdiginde bu antibiyotigi kim buldu bunun iki ucu acik bak icindekilerde ne yaziyor mu diyorsun yoksa ilminin geregi bilmedigin icin tefekkür mü ediyorsun


varsa kafana takilan husus getir sorunu cevaplayalim insallah
 

yelken06500

New member
Katılım
12 Eyl 2007
Mesajlar
772
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Konum
istanbul
s.a

s.a

Sayin bekir

hakki hak bil;batili batil bilerek ictinab ederekde kacin yukaridaki mehmet,hüseyin,ahmet yada ateist nedir bu kadar kisileri gözümüzde dallanip budaklandirmamiz sen doktora gittiginde sana doktor antibiyotik verdiginde bu antibiyotigi kim buldu bunun iki ucu acik bak icindekilerde ne yaziyor mu diyorsun yoksa ilminin geregi bilmedigin icin tefekkür mü ediyorsun


varsa kafana takilan husus getir sorunu cevaplayalim insallah

sevgili kerim diyalogla ilgili inanıyorum az da olsa dini ve siyasi bakış açısına sahip arkadaşların herhangi bir sorusu olduğunu düşünmüyorum aslında sana bununla ilgili gerekli cevapları yazdık ama sen ısrarla dinler arası diyalog diyorsun hemde başkalarının bakış açısından bu yorumları yapmanda biraz etkisini yıpratıyor aslında bizim sormuş olduğumuz sorulara tam manasıyla da cevap vermediniz sadece kur'an azümşandan güzel ahlak örneklerini anlatan ayetlerin mealllerini yazdınız.
ayrıca çözüm ne olursa olsun çözümü getireni irdelemek en doğrusudur...
dua ve şükür ile selam.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Sayin bekir

hakki hak bil;batili batil bilerek ictinab ederekde kacin yukaridaki mehmet,hüseyin,ahmet yada ateist nedir bu kadar kisileri gözümüzde dallanip budaklandirmamiz sen doktora gittiginde sana doktor antibiyotik verdiginde bu antibiyotigi kim buldu bunun iki ucu acik bak icindekilerde ne yaziyor mu diyorsun yoksa ilminin geregi bilmedigin icin tefekkür mü ediyorsun


varsa kafana takilan husus getir sorunu cevaplayalim insallah


Muhterem kardeş alptraum;

Bunlar senin cevapların ise, sana göre cevaplandıracağım yazını. Eğer bir başka kişinin ise yazan o yazan kişiye göre. Yani hastalık belli de, doktorun mütehassıslığına bakmak istiyorum, müsadenizle...
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
sevgili kerim diyalogla ilgili inanıyorum az da olsa dini ve siyasi bakış açısına sahip arkadaşların herhangi bir sorusu olduğunu düşünmüyorum aslında sana bununla ilgili gerekli cevapları yazdık ama sen ısrarla dinler arası diyalog diyorsun hemde başkalarının bakış açısından bu yorumları yapmanda biraz etkisini yıpratıyor aslında bizim sormuş olduğumuz sorulara tam manasıyla da cevap vermediniz sadece kur'an azümşandan güzel ahlak örneklerini anlatan ayetlerin mealllerini yazdınız.
ayrıca çözüm ne olursa olsun çözümü getireni irdelemek en doğrusudur...
dua ve şükür ile selam.

ben soru sormadimki bana birileri cvp versin aksine bekir kardesim bu konuyu acti ve cvplar verildi cünkü bu konu acildiginda sen daha bu sitede yoktun

Egerki biraz tefekkür eden ,düsünen bir insan olarak cvb verse idin bana sunu düsünmeliydin:

bir kisi bir yazi yazarken her ne olursa olsun beslendigi cenahdaki insanlarla muhabbetinden ötürü hem onlarin kuran ve sünnet isigi altindaki yazilari kesinkez getirir yazar hemde kendisinin hata edeceginden korkar kendi ilmi ile yazmaz....

Türkiyede en cok konusulan berberinden bakkalina,yöneticisinden iscisine her kesimin konustugu konu ilk siyaset sonra din gelir

ama bu konu üzerinde herkesin bir fikirleri vardir hele din konusunda o sira bogaz bogaza gelirler ki o der yok böyle baskasi der yok böyle...

benim ilmim ve gördüklerim yüzyillar öncesinden gelen bu diyalogu aciklar ama ilim sahibi olan bu konuda benden daha cok bilgisi olan kisi aciklar amenna derim hz.ebubekirde öyle dedi onun gibi olmak isterim ama her kafadan birses cikarsa gözler kapali sekilde,bu konu 150 yil sonrada acilir...

her ne olursa olsun cözümü getireni irdelemek en dogrusudur

bugun her lambayi yakisinda edisonu irdeliyormusun,her ayakkabi giyisinde onu bulani irdeliyormusun ya neyse sen yazda bu yoldan dönmeyecek zaten dönmez üstad diyor ya;

bir müslüman asla hristiyan olamaz olsa olsa ateist olur....


selametle
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Muhterem kardeş alptraum;

Bunlar senin cevapların ise, sana göre cevaplandıracağım yazını. Eğer bir başka kişinin ise yazan o yazan kişiye göre. Yani hastalık belli de, doktorun mütehassıslığına bakmak istiyorum, müsadenizle...

Normalinde kusura bakma hem kisileri hemde baskalarini ama bu yaziyi hocaefendinin agzindanda duyarsin ,mehmet kirkinci hocaefendinin agzindanda duyarsin,prof,dr davut aydüz ün agzindanda duyarsin yazar dr.Emin simsek in agzindanda yeterki eksik ne imis cümle alemin kimsenin göremedigi söylede aydinlanayim cünkü isiki yaktinda tek seni görüyorum cevreyide aydinlatirsan sevinirim
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Normalinde kusura bakma hem kisileri hemde baskalarini ama bu yaziyi hocaefendinin agzindanda duyarsin ,mehmet kirkinci hocaefendinin agzindanda duyarsin,prof,dr davut aydüz ün agzindanda duyarsin yazar dr.Emin simsek in agzindanda yeterki eksik ne imis cümle alemin kimsenin göremedigi söylede aydinlanayim cünkü isiki yaktinda tek seni görüyorum cevreyide aydinlatirsan sevinirim


Tabi cevaplayacağım değerli alptraum, hemde her pragrafı ayrı ayrı, ama unutmayalım ki acele şeytandandır
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
alptraum ve abilerine cevap 1

alptraum ve abilerine cevap 1

Alıntı “Diyaloğun tüm taraflarının bu ve benzeri tarz amaçları olabilir ,hatta bu belkide Fıtratın gereğidir de diyebiliriz.
Diyaloğun İslami tarafı diğer din mensublarına İslamı en azından sevdirmeya çalışmayı amaç edinmesi nekadar doğal ise , Diyaloğun Hıristiyan tarafınında bu tür bir beklentisinin olmasıda doğal karşılanmalıdır. “

Allah (C.C) Kur’an da, Bakara suresinin 120. ayeti celilesinde şöyle buyurmaktadır.

”Dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak Allah'ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.”

Bu ayetin ışığında, sizin ifadenizle “fıtrat gereği” adamlar sana Hıristiyanlığı enjekte etmeye çalışırken, “Diyalog” mimarlarına göre diyalog şartının "Benim dinim son dindir" inancından vazgeçilmesi olduğu söylenirken, yine bir başka şartta “Dinlerin karşılaştırılması, yani üstünlük ve aşağılık açısından herhangi bir değerlendirmeye gitmemektir.” denirken, aynı Vatikan Kateşizm kitabında, "Bu diyalogun tek amacı İncil'i tanıtmaktır. Muhatapların ikinci Adem'i (Hazret-i İsa'yı) Tanrı olarak kabul etmek zorundadırlar ki (haşa) Birinci Adem'i de (Hazret-i Adem'i de) yaratan odur" diye beyan ederken, siz eğer “biz tebliğ yapıyoruz, yapacağız” iddiasında iseniz bunun adı TAKİYE dir.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
alptraum ve abilerine cevap 2

alptraum ve abilerine cevap 2

Alıntı “Diğer yandan , Diyaloğun asıl amacının kendi Dini inançlarımızın empose edilmesinden ziyade , İslam’ın doğru tanıtılması , doğru anlatılması ve en önemlisi doğru temsil edilmesi olmalıdır. Doğru temsil , İslam’ı Kalblerde sevdirme adına en etkili yol olmaktadır. Ayrıca Diyaloğun tesisi ile Dünya’da Barışın hakim olması sağlanırsa , dünyadaki Müslümanların mağduriyet ve mazlumiyetide inşallah giderilmiş olacaktır. 50 yılı aşkın bir süredir , Diyalog dışındaki hangi çözüm önerileri Müslüman kardeşlerimizin gözyaşlarını dindirmeye yetmiştir de, bugün Diyalog faaliyetleri eleştirilmektedir ? Peki eleştirenlerin çözüm önerileri varmıdır yoksa tenbelliğin bir alameti olan çözümsüz eleştirilere mi sığınmaktadırlar ?”

Vatikan’ın Diyalog adı altında Müslümanları Hıristiyanlaştıracaklarını Kaynakları ile dile getirip eleştirenleri ya Tahkiki İmanları zayıf ve kendilerine güvenleri yok , ya da bu eleştirilerinde samimi değiller. Hangi seçenek olursa olsun , kendi inandıkları Dinin doğru tanıtılmasını engellediklerinden ve dünya Müslümanlarının mazlumiyetinin giderilmesine gölge düşürmeye çalıştırdıklarından dolayı vebal ve mesuliyet girdabında dolaşmaktadırlar…”


Doğru temsil bu mudur! : “Efendim, diyalog ve hoşgörü devam edecekse, Hıristiyanlarla konuşurken sizin kitabınız bozulmuş, sonradan değiştirilmiş; en hakiki din benim dinim demeyeceksiniz.”

50 yılı aşkın bir süredir , Diyalog yaptınızda, tüm suçları sadece iman etmek olan Çeçenistan, Afganistan, Filistin, Keşmir, Doğu Türkistan, Bosna, Kosova, Mekedonya, Cezayir, Tunus, Eritre-Etiyopya, Çad, Somali, Cibuti, Somali,Sudan, Afganistan, Irak ve Suriye gibi ülke insanlarına yapılan zulümleri nasıl engellediniz!?
En azından en basit çözüm önerisi, “Kırmızı şapkalı kız ile kurt masalı oynayıp,sonunda yutulmaktansa, Hıristiyanlaşmaktansa, Hıristiyan marabası olmaktansa, “El hükmü Lillah” deyip, insanların yaratılış ve akibetleri nasıl takdir edilmişse öyle bir sonla terk-i dünya yapacaklarına varmaktır. Bu “Dinler arası diyalog” düzmecesinden kat be kat şereflidir.
Tahkiki imanları kuvvetli olanlara bak : [COLOR="red[B]"]“İslâmın temel anlayışı, Allah’ın varlığı ve birliğine dayanır. Birliği konusunda değişik spekülasyonlar olsa da, varlığını kabul ettikten sonra, gerisi üzerinde fazla durmaz İslâm.”
"Hatta, (İslâm) Allah’ın varlığından da öte, Hz. Peygamberi kabul etmeyenlere bile hoşgörülü davranır.”

"Yahudileri ve Hıristiyanları kınayan ve azarlayan âyetler ya Hazret-i Muhammed (A.S.M) döneminde yaşayan ya da kendi peygamberlerleri döneminde yaşayan bazı Yahudi ve Hıristiyanlar hakkındadır.”
"Üç dinden herhangi bir dine inanmak yeterlidir. Mühim olan kelime-i tevhid inancıdır. Hz. Muhammed’i kabul ve tasdik etmek ise şart olmayıp bir kemal mertebesidirEhli kitap ile amentüde ittifak halindeyiz.”
“Herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir. Hatta kelime-i tevhidin ikinci bölümünü, yani 'Muhammed Allah'ın resülüdür' kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır... ”[/[/B]COLOR]
İşte,bu tahkiki imanı kuvvetlilerin, diyaloglar sonrasında ki manzaraları ve kimin, hangi vebali yüklendiğini Allah’ta biliyor…

Devam edecek...
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Bu durumu daha öncede dile getirmiştik , şimdide tekrar ediyoruz , malesef günümüzde, kelimelere farklı mana yükleyip halkımız o kelimelere yüklenen yeni manalar ile yapılması hoş olan işlere muhalif bir hale bürünüyorlar, günümüzde nasılki şeriatın manasını bilmiyenler, yahut kendince mana yükliyenler çıkıp sahnelerde kahrolsun şeriat diye bağırıyorsa , ehli iman da kimi kesimce diyaloğa yüklenen mana ile kalkıp kahrolsun diyalog diyebiliyor . bu ehli iman diyaloğun kelime manasını biliyormu? arkadaşlar şuan bizlerin yaptığı yazışmada bir diyalogdur, bunu seninle yapmış yahut gayrı müslimle dinimi anlatarak yapmışım sizce bir gariplik varmı?
hepiniz bilirsinizki müslüman bir erkek ehli kitapdan insanlarla evlenebilir. yani gayrı müslimle evlenebilirsiniz, farzı misal evlendiniz eee bu hanım sizin eşiniz, müslüman olmadığı için siz, hanımızla nasıl bir ev paylaşıcaksınız? acaba rabbin muradı onunla konuşmamanız mı? şayet öyleyse evlenmeye izin neden verilmiştir? şayet izin verildiyse ozaman sizin onlarla diyaloğa girmeme muradınız yanlıştır...


saygılarımla...
 

yelken06500

New member
Katılım
12 Eyl 2007
Mesajlar
772
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Konum
istanbul
a.s

a.s

ben soru sormadimki bana birileri cvp versin aksine bekir kardesim bu konuyu acti ve cvplar verildi cünkü bu konu acildiginda sen daha bu sitede yoktun

Egerki biraz tefekkür eden ,düsünen bir insan olarak cvb verse idin bana sunu düsünmeliydin:

bir kisi bir yazi yazarken her ne olursa olsun beslendigi cenahdaki insanlarla muhabbetinden ötürü hem onlarin kuran ve sünnet isigi altindaki yazilari kesinkez getirir yazar hemde kendisinin hata edeceginden korkar kendi ilmi ile yazmaz....

Türkiyede en cok konusulan berberinden bakkalina,yöneticisinden iscisine her kesimin konustugu konu ilk siyaset sonra din gelir

ama bu konu üzerinde herkesin bir fikirleri vardir hele din konusunda o sira bogaz bogaza gelirler ki o der yok böyle baskasi der yok böyle...

benim ilmim ve gördüklerim yüzyillar öncesinden gelen bu diyalogu aciklar ama ilim sahibi olan bu konuda benden daha cok bilgisi olan kisi aciklar amenna derim hz.ebubekirde öyle dedi onun gibi olmak isterim ama her kafadan birses cikarsa gözler kapali sekilde,bu konu 150 yil sonrada acilir...

her ne olursa olsun cözümü getireni irdelemek en dogrusudur

bugun her lambayi yakisinda edisonu irdeliyormusun,her ayakkabi giyisinde onu bulani irdeliyormusun ya neyse sen yazda bu yoldan dönmeyecek zaten dönmez üstad diyor ya;

bir müslüman asla hristiyan olamaz olsa olsa ateist olur....


selametle

bu konunun benim siteye dahlimden önce açılması bir şey ifade etmez çünkü ben benden önce yazdıklarınızı da okuyabiliyorum açık olduğu için....

soru sormak için illa ki soruyorum cevap verin demek te gerekmez.

elbette insanlar beslendiği kaynağı kullanabilir ama kur'an ayetlerine karşı beslendiği insanların fikirlerini getiremez diyelim ki ona karşı getirmediniz o zaman da derim ki düşünen ve tefekkür eden insan beslendiği kaynağı sorgusuz sualsiz kabul eder mi? yahut hiç düşünerek kendi fikirlerine ulaşamaz mı ?

ve de senin belirttiğin şekilde din konusunda kimseyle boğaz boğaza gelmedim konuştuğum herkezi ikna etmişimdir.ondan sonra iknanın ekseninde kalıp kalmamaları benim elimde olan bir şey değil...

sizin verdiğiniz örnekte elbette kullanılabilirliği ve faydacılık yönünden baktığımızda dere yatağına akar gerçekçiliğinden dolayı onun ışık kaynağı olarak değilde ısınmak için bulmuş olması ileride ışık kaynağı olarak kullanılmaması anlamına gelmez ..kaya yuvarlanır ve gediğine konar.

ama mesala kozmetikten örnek verirsek mesala bu sektörün kurucusu olan yahudi bayanın hayatında hiç makyaj malzemesi kullanmamış olamasıda araştırmaya değer gibi...

ya da atomun parçalanmasını gerçek nedenine bakarsak bunun mucidinin ne amaç güttüğü ,kullananların ise ne amaçla kullandığı ortada ....

bir müslüman asla hristiyan olmaz demişsin olsa olsa ateist olur demişsin ama bu ifadeyi acaba beslendiğin kaynaklardaki insanlar diyalog esnasında kullanabiliyorlar mı? sormak gerekir
selam ve dua
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
alptraum ve abilerine cevap 3

alptraum ve abilerine cevap 3

Alıntı Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye’de “kelime” bazında geçmeyen nice hususlar vardırki , bize yüklediği mana itibariyle Kur’an ve Sünneti ihtiva etmektedir. Örneğin , Hakk’a ulaşma yollarına verilen bir isim olan “tasavvuf” ve onun ameli cephesini teşkil eden “derviş” kelimelerini bire bir anlamda ne Kur’anda nede Sünnette bulamazsınız. Halduki , Kur’an bir çok Ayet-i Kerimelede (1) ve Sünnet-i Sahihada (2) Tasavvufa ve o yolun yolcularına işaretler mevcuttur.



Yani siz bu izahat ile demek istiyorsunuz ki; Kur’an da bugün ki ehli kitap diye tabir edilenlerle “Dinler arası diyalog” ruhunda bir diyaloğa işaret-çağrı vardır da bunu bizden başkası göremiyor, biz gördük ve yapıyoruz. Metin Mete’nin dediği gibi beyyinenizi getirin öyleyse…
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
alptraum ve abilerine cevap 4

alptraum ve abilerine cevap 4

Alıntı Fransızca’dan Türkçeye geçen “Diyalog” , “anlaşma”,”uyum sağlama” ve” bu yolda yapılan çalışmalar” demektir. (3) Diyalog Hizmetlerinde esas olan Din-i Mübini İslamı seviyeli ve doğru temsil ederek , İslam’a muhtaç gönüllere ulaşabilmektir. Kur’an-ı Kerimde Diyalog yok demek , Kuranın Ruhunu bilmemenin bir ifadesidir. Kur’an-ı Kerimde Hz.Musa (AS) ‘mın Firavuna karşı yumuşak bir uslub ile Diyalog kurmasınının (4) yanı sıra , bizzat Allah (C.C.)'ın meleklerle girmiş olduğu Diyaloğu (5) , Şeytanı bile muhatab kabul ederek yapmış olduğu Diyaloğu (6) göz önünde bulundurursak , Kur’anın tüm ins ve cin’lere hitab etmesi bakımından başlı başına bir Diyalog Kitabı olduğunu beyan etsek , herhalde yanlış ifade etmemiş oluruz.

Şimdi sizin diyalog dediğiniz bu inkara yaklaşma hareketini Allah’ın vahyi ve Peygamberlerin risalet görevine mi benzetiyorsunuz?!
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
alptraum ve abilerine cevap 5

alptraum ve abilerine cevap 5

Alıntı Hususiyle Ehl-i Kitaba karşı :"De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın."(7) "İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: 'Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur." (8) “Birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık” (9) yaklaşımlarında Diyaloğa Daveti hissetmemek hiç mümkünmüdir ?


Buyurun mütemadiyen “Dinler arası diyalog” hikayesinde herkesin önüne koyulan "De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın." ayetine...
Şimdi bu ayetten ne anlıyorsunuz? Okuyun bütün tefsirleri ve düşünün… Yani siz de biz de Allah’tan başka ilah yoktur sözünde birleşirsek, başka bir mesele kalmaz, bu ayet bu mu demek? Böyle bir hezeyan olabilir mi? Neden Ali İmran 64 ayetinden sonra 65. ayeti de okumuyoruz? Bu iki ayet birbiri ile ilişikli ayetlerdir, beraber okunup, beraberce tefsir edilir ve asıl mana anlaşılır. Bu iki ayetin tefsiri “Dinler arası diyaloğu” mu işaret ediyor? Hayır!

Devam edecek...
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Alıntı Fransızca’dan Türkçeye geçen “Diyalog” , “anlaşma”,”uyum sağlama” ve” bu yolda yapılan çalışmalar” demektir. (3) Diyalog Hizmetlerinde esas olan Din-i Mübini İslamı seviyeli ve doğru temsil ederek , İslam’a muhtaç gönüllere ulaşabilmektir. Kur’an-ı Kerimde Diyalog yok demek , Kuranın Ruhunu bilmemenin bir ifadesidir. Kur’an-ı Kerimde Hz.Musa (AS) ‘mın Firavuna karşı yumuşak bir uslub ile Diyalog kurmasınının (4) yanı sıra , bizzat Allah (C.C.)'ın meleklerle girmiş olduğu Diyaloğu (5) , Şeytanı bile muhatab kabul ederek yapmış olduğu Diyaloğu (6) göz önünde bulundurursak , Kur’anın tüm ins ve cin’lere hitab etmesi bakımından başlı başına bir Diyalog Kitabı olduğunu beyan etsek , herhalde yanlış ifade etmemiş oluruz.

Şimdi sizin diyalog dediğiniz bu inkara yaklaşma hareketini Allah’ın vahyi ve Peygamberlerin risalet görevine mi benzetiyorsunuz?!


sizin sözlük yanlış söylüyor sanırım yada kastılı sözlük bu ;

Türk Dil Kurumunun hazırlamış olduğu gerek resmi sitesinde gerekse sözlükde diyaloğun manası;

diyalog -ğu
isim (diyalôg) Fransızca dialogue
1 . Karşılıklı konuşma.

2 . Oyun, roman, hikâye vb. eserlerde iki veya daha çok kimsenin konuşması:
"Kişileri canlı, diyalogları kişilerin karakter özelliklerini yansıtacak gibi ustalıkla seçilmişti."-
N. Cumalı.
3 . Konuşmaya dayanılarak yazılmış eser.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
bu konunun benim siteye dahlimden önce açılması bir şey ifade etmez çünkü ben benden önce yazdıklarınızı da okuyabiliyorum açık olduğu için....

soru sormak için illa ki soruyorum cevap verin demek te gerekmez.

elbette insanlar beslendiği kaynağı kullanabilir ama kur'an ayetlerine karşı beslendiği insanların fikirlerini getiremez diyelim ki ona karşı getirmediniz o zaman da derim ki düşünen ve tefekkür eden insan beslendiği kaynağı sorgusuz sualsiz kabul eder mi? yahut hiç düşünerek kendi fikirlerine ulaşamaz mı ?

ve de senin belirttiğin şekilde din konusunda kimseyle boğaz boğaza gelmedim konuştuğum herkezi ikna etmişimdir.ondan sonra iknanın ekseninde kalıp kalmamaları benim elimde olan bir şey değil...

sizin verdiğiniz örnekte elbette kullanılabilirliği ve faydacılık yönünden baktığımızda dere yatağına akar gerçekçiliğinden dolayı onun ışık kaynağı olarak değilde ısınmak için bulmuş olması ileride ışık kaynağı olarak kullanılmaması anlamına gelmez ..kaya yuvarlanır ve gediğine konar.

ama mesala kozmetikten örnek verirsek mesala bu sektörün kurucusu olan yahudi bayanın hayatında hiç makyaj malzemesi kullanmamış olamasıda araştırmaya değer gibi...

ya da atomun parçalanmasını gerçek nedenine bakarsak bunun mucidinin ne amaç güttüğü ,kullananların ise ne amaçla kullandığı ortada ....

bir müslüman asla hristiyan olmaz demişsin olsa olsa ateist olur demişsin ama bu ifadeyi acaba beslendiğin kaynaklardaki insanlar diyalog esnasında kullanabiliyorlar mı? sormak gerekir
selam ve dua

sayin bekire cevap yazmadan sizin cvbinizi vereyim kisaca

diyalog sempozyumlari forum adresleri gibi degil sayin yelken her kafadan birses cikan islam surda yanlis yapti bak hristiyanlik burda yaniliyor tevrati gördünmü mezhep tartismalari forum kurallari veyahut admin mod iliskisi olan biryer degil bak düsünce icerisinde oldugun yer senin dünyan dedigim gibi sen pencereye bakiyorsun biz ise o pencereden neler gözüküyor diye disari bakiyoruz

Bir insan diyalog sempozyumlarinda konusulan konulari bilmeden,ne üzerine muhabbet var bilmeden ,nasil kalkipda elestirebilir onuda anlamis degilim

orada dinlerin ortak noktalari ele alinir ,mesela

cihad nedir

bunu hristiyanlik ne olarak anlar,islam ne olarak anlar ve uygulamalar tarihde nasil olmusdur bunlar masaya yatirilir ve fikirler konusulur mesela evangelist hristiyanlarla diyalog yapilmaz bunun sebebi nedir onlar uyumlu degildir ama tabi bilmeden konusmak kolaydir

insanlarin medya ile degil tam asil kisilerden islami ögrenmeleri cok güzel

ben sempozyuma gittigimde cok ayri bir ortam bekliyordum ama gördümki islam bir hristiyana bu kadar güzel anlatilabilir ve bu insanlarla gönül bagi olusturulabilir

sen yahudi manken ile atom parcaciklari ile ugrasabilirsin ama bu dünyada bu diyalogun meyvelerini yiyenler var ama hala zehrini yutan yok madem destek olmuyorsun bakiyorum köstekde olamiyorsun ama birsey ol hicbirsey olmamak ,birsey yapamamak kötü

öyle yada böyle.....


selametle
 
Üst Alt