Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dinler arası diyalog

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
bizim kanaatimizce sizin veya başkalarının islam yanlış yaptı demeye hakkı yoktur ...hristiyanlık vb. inanışların yaptığı yanlışları da anlamak için insnın orta derece tarih bilgisi olması yeterlidir... başkalarıyla bununla ilgili fikir alışverişine girmeye gerek yok çünkü bu bilgilerin çoğu kendi tarihçilerinin de kabul ettiği gerçeklerdir...

ayrıca diyalog dediğiniz karşılıklı münasebetleri en az sizin kadar takip ediyoruz canım..o sadece senin şahsi yanılgıların orada konuşulan yanılgıları da ayrıca bir konu olarak RABBİMİZ TEALA izin verirse burada yazacağım...

şu hassas konuyu bile tartışma gereği duyuyorsanız teesüflerimi bildiririm.'cihad'

bak canım kardeşim senin anlamadığın bazı şeyler var mesala islamda ki terimleri başkalarının nasıl anladığına pek önem vermem çünkü kendine müslüman diyenlerin bile menfaatleri ve konumlarına uygun yorumlama çabaları gözümüzün içinde dururken birde hristiyanların nasıl yorumlayacağını düşünmek bile bu noktada ki sürümcemelerinizi isbata delildir.
birde tabiki ben atomlada uğraşırım ilgi alanımdadır...
manken konusuna gelince ilgi alanıma girmez ama inan bu vb... konuların çıkış yerleri çıkış nedenleri bilgi alanımdadır...

işte tamamen doğru söylediğin bir sözü sana bildireyim ...evet ben böyle dejenere edici hareketlere destek vermem...ha köstek de olmam elimden geldiğince onu ortadan kaldırmaya çalışırım...

selam ve dua



Ben sana su kadarini söyleyeyim istersen anlarsin istemezsende anlama

gecen dersde hoca incil cevirilerini getirdi dersimiz yabanci dilden ceviri yapmak idi ve incildeki degiskenleri luther ibranice bilmiyordu ama incili almancaya tercüme ederken ibraniceden etti ve ibranicedeki elohim kelimesi tanrilar anlamina gelmektedir ama bu tanrilar seklindeki yapi tanri olarak cevrilmis ve gidilen yol manasina gelen kelime ise cogullastirilip gidilen yollar anlaminda cevirilmis ve ögretmenin dedigide önceden bir incil vardi modernlestirdiler ve sonra biraz daha degistirdiler ve ne oldugunu anlamadigim bir komedi haline geldi dedi


Simdi burada gördügün gibi biz kendi dinimizi bu sekilde elestirmiyoruz ve orjinali var ve delillerimizle herseklini gösteriyoruz amma mesele bu degil canim kardesim

dedigim gibi merak etme bir müslümani hristiyan edemediler ama onlar edeyim derken müslüman oldular bunlar hep vesile bunlar hep diyalogun meyveleri

simdi sen diyceksinki diyalogsuz olmazmi illa sempozyumlami olacak

elbetteki diyalogsuz olur celebi gibi isen kalkar dünyayi gezersin her buldugun insanla konusma ortami yarartirsin seni gale alirlarmi onuda bilmem sonrada allahin yoluna davet edersin cünkü insan oturdugu yerden tek klavyelere basarak ben köstek olmam ortadan kaldiririm gibi ifadelerle sadece rüyalöar görmektedir uyanmak dilegi ile

Allah yolunda olan birseyi hangi kul kaldirabilirki onun izni olmadan ,insallah düsünüyorsundur .....


Lafla peynir gemisi yürümüyor ne yazikki biz meyveleri gösteriyoruz peki ya sen kahinmisin geleceklerden haber verip amacin bu oldugunu savunup,meyveleri görmeden konusuyorsun....
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
İbn Arabî Futuhâtın çeşitli bölümlerinde bu yöndeki tutumunu sürdürür: "Kâfirler arasında ikamet etme, hicret et, onlar arasında ikamet etmek İslâm'ı aşağılamak, küfrü yüceltmek olur........ Aralarında ikamet etmeme imkânına sahip olduğu halde kâfirler arasında oturan bir kimsenin İslâm'dan nasibi yoktur. Kur'ân'ın ve hadisin hükmü budur. Bunun içindir ki, şu sıralarda haçlıların elinde bulunan Kudüs'ün ziyaret edilmesine ve orada ikâmet edilmesine karşıyız. Bir müslüman onların hakimiyeti ve emri altında nasıl yaşayabilir? Allah'ın iman sahibi kulları bir*birini sevmeli, selâmlamalı, yemeğe davet etmeli, yardımlaşmalıdır. Mü'minler tek bir vûcud olmalı. Müslümanlar arasında tam bir eşitlik olmalı (64), İbn Arabi'nin gayr-i müslimlere, özellikle Hıristiyanlara karşı bu kadar sert ve müsamahasız davranılmasını istemesinin sebebi o tarihlerde Endülüs'te Hıristiyanların Müslümanlara yaptıkları kötü muamele, özellikle de haçlıların Kudüs'ü işgal edip müslüman hal*kına işkence etmeleridir.

Ali İmran suresinden:

64. De ki: "Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: Yalnız Allah'a ibadet edelim. Ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilah edinmesin." Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahit olun, biz müslümanlarız."

65. Ey kitap ehli! İbrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz.Oysa Tevrat da, İncil de ondan sonra indirilmiştir. Siz hiç düşünmüyor musunuz?

66. İşte siz böyle kimselersiniz! Diyelim ki biraz bilginiz olan şey hakkında tartıştınız. Ya hiç bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışıyorsunuz? Allah bilir, siz bilmezsiniz.

67. İbrahim ne Yahudi idi ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah'ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah'a ortak koşanlardan da değildi.

68. Şüphesiz, insanların İbrahim'e en yakın olanı, elbette ona uyanlar, bir de bu peygamber (Muhammed) ve mü'minlerdir. Allah da mü'minlerin dostudur.

69. Kitap ehlinden bir grup sizi saptırabilmeyi çok arzu etti. Oysa sadece kendilerini saptırıyorlar, fakat farkına varmıyorlar.

70. Ey Kitap ehli! (Gerçeğe) şahit olduğunuz halde, niçin Allah'ın âyetlerini inkar ediyorsunuz?

71. Ey Kitap ehli! Niçin hakkı batılla karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?

72. Kitap ehlinden bir grup, "Mü'minlere indirilene günün başlangıcında inanın, sonunda da inkar edin, belki onlar (size bakarak) dönerler" dedi.

73. "Sizin dininize uyandan başkasına inanmayın" (dediler). De ki: "Şüphesiz hidayet, Allah'ın hidayetidir. Birine, size verilenin benzerinin verilmesinden veya Rabbinizin huzurunda aleyhinize deliller getireceklerinden ötürü mü (böyle söylüyorsunuz)?" De ki: "Lütuf Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir."

74. O, rahmetini dilediğine has kılar. Allah büyük lütuf sahibidir.

75. Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana (eksiksiz) iade eder. Fakat onlardan öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilip durmadıkça onu sana iade etmez. Bu da onların, "Ümmîlere karşı (yaptıklarımızdan) bize vebal yoktur" demelerinden dolayıdır. Onlar, bile bile Allah'a karşı yalan söylerler.

76. Hayır! (Gerçek, onların dediği değil.) Kim sözünü yerine getirir ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsa şüphesiz Allah da sakınanları sever.

77. Şüphesiz, Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur. Allah kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır.

78. Onlardan (Kitap ehlinden) bir grup var ki, Kitab'dan olmadığı halde Kitab'dan sanasınız diye (okudukları) Kitap'tanmış gibi dillerini eğip bükerler ve, "Bu, Allah katındandır" derler. Halbuki o, Allah katından değildir. Bile bile Allah'a karşı yalan söylerler.

79. Allah'ın, kendisine Kitab'ı, hükmü (hikmeti) ve peygamberliği verdiği hiçbir insanın, "Allah'ı bırakıp bana kullar olun" demesi düşünülemez. Fakat (şöyle öğüt verir:) "Öğretmekte ve derinlemesine incelemekte olduğunuz Kitap uyarınca rabbânîler (Allah'ın istediği örnek ve dindar kullar) olun."
 

yelken06500

New member
Katılım
12 Eyl 2007
Mesajlar
772
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Konum
istanbul
''gecen dersde hoca incil cevirilerini getirdi dersimiz yabanci dilden ceviri yapmak idi ve incildeki degiskenleri luther ibranice bilmiyordu ama incili almancaya tercüme ederken ibraniceden etti ve ibranicedeki elohim kelimesi tanrilar anlamina gelmektedir ama bu tanrilar seklindeki yapi tanri olarak cevrilmis ve gidilen yol manasina gelen kelime ise cogullastirilip gidilen yollar anlaminda cevirilmis ve ögretmenin dedigide önceden bir incil vardi modernlestirdiler ve sonra biraz daha degistirdiler ve ne oldugunu anlamadigim bir komedi haline geldi dedi''evet bunda hiçbir şüphem yok!
insanların beni gale alıp almamaları benim ile ilgili değil çünkü RABBİMİZ TEALA PEYGAMBER(SAV) HİTABEN EMROLDUĞUN GİBİ DOSTDOĞRU OL...

şimdi bu ayeti duyduğum zaman aklıma şu gelmekte ...nebi de bir eğrilik mi vardı yoksa o lafı eğip bükermiydi...duyuyorum ki asla diyorsunuz ...o zaman bu ayetin manası neye dalalet eder...ayrıca beni pencerenin çerçevesine bakmakla itham ediyorsun oysa elimden geldiğince bütün cemaat önderlerini ve onların fikirlerini islama uygun olan kısımlarını kabul eder onların da insan olma sebebiyle varsa müphem uygulamalarını daha sağlama dayanarak terk ederim...
acaba kim pencerenin çerçevesine kim pencereden dışarı bakmakta ?
evet gücüm yetiğince hurafeler ve bid at lerle mücadele edeceğim RABBİMİZ TEALA NIN izniyle bundan hiç şüphen olmasın...
''ve sanki Hristiyanların teslis inancından çıkıp saf ve hakiki İsevi dinine yönelişine karşı imiş gibi''

sevgili duha bu paragrafı açıklarmısın nedir isevilik böyle bir din mi var vard a ben mi bilmiyorum?

ayrıca bunların peygambere iman etmeleri ve onu kabullenmeleri onları müslüman yapması gerekmezmi neden onları ''kardinal'' ve ''rahip'' gibi hristiyanlığın kendi şahsına münhasır terimlerini kullanarak rencide ediyorsunuz...

siz acaba yeni birşey bulmuş kişinin edasıyla hareket etmiyormusunuz...gelin buna tebliğ deyin olsun bitsin...ayrıca ben baştan beri diyaloğun değil buna sizin söyleminizle dinler arası diyalog demenize karşıyım...ALLAH(CC) TEALA 'nın katında tek din din-i islam değilmi anlayamadığınız nedir kanıt olarak ve bunu çürümüşlüğü olarak kullandığınız terim yeterli değil mi?
72. Kitap ehlinden bir grup, "Mü'minlere indirilene günün başlangıcında inanın, sonunda da inkar edin, belki onlar (size bakarak) dönerler" dedi(3) bun da mı yetmez
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
bir hristinayn, Muhammed (sav) Peygamber dese, Kuran son kitap dese, Allah'a şirk koşmasa, müslüman olmadığı müddetçe, aramızda hep bir hudut olacaktır...Ya hu Allah müslüman olun diyor...
 

yelken06500

New member
Katılım
12 Eyl 2007
Mesajlar
772
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Konum
istanbul
yazdıklarını yavaş yavaş okuyuncada anlamları değişmedi...
sevgili kardeşim iseviliği de bu yaptığınız diyaloglar sonucunda mı buldunuz bu adamlar sözüm ona dinlerine hristiyan demişler ayrışırken de protestan,katolik,ortadoks ve daha sonralarında protestanlığı da sizin dediğiniz gibi çatlatıp evanjelikalizmi ortaya çıkarmışlar...iseviliği de siz mi buldunuz...şimdi peygamber(sav) in getirdiği muhammedilik mi?haşa
kardeşim maide 51 farklı anlıyor olabilirsin ama buyur bu da bakara 145
2:145 - Celâlim için, sen o kitap verilmiş olanlara, bütün delilleri de getirsen, yine de senin kıblene tabi olmazlar, sen de onların kıblesine tabi olmazsın. Zaten onlar da birbirlerinin kıblesine tabi değiller. Celâlim hakkı için, sana gelen bunca ilmin arkasından sen tutar da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, o zaman hiç şüphesiz, sen de zâlimlerden olursun.
şimdi sormuşsun isevilikle islam aynı mı diyorlar bakıyorum da lordlar kamarasındaki konuşmalrı iyice dinlememişsin ''aslında bizimle onlar arasında pek fark yok' bu söz bana mı ait yoksa o ün orada bulunan sizin tabirinizle isevi olan bir konuşmacuya mı?
demişsin ki isevi olur musavi olur muhammedi olur vallahi bu senin tabirin ve bana uzak...
demişsinki hristiyanlık bir kez yırtıldı protestan oldu ama ikinci yırtılışında evanjelik olduğunu unutmuşsun...
demişsinki hürriyet sayesinde hristiyan şöyle oldu kendi dinlerini sorguladılar hurafeleri gördüler (demeliydin ki bu yozlaşmış ve değiştirilmiş ve büyük bir şekilde kilisenin menfaatlerini korumaya hizmet eden inanış!) hakikat arayışına girdiler...canım kardeşim hürriyet söylemi bütün başkaldırışların veya bütün devrimlerin en temel silahıdır araştırınız..
ayrıca kendinizi geriye çekip olaylar tarihin çerçevesindenbakarsanız orta çağdaki o değişim ilk çağ felsefelerinin yerine yani herşeyi doğaya tabiata yükleyen felsefecilerin yerini dayanaklarını insan yapan felsefecilerin alması diye açıklanması daha doğru olacaktır...
siz söyleminizle ''dinler arası diyalog'' isterseniz muhattaplarınıza onları ötekileştirdiğinizi ve yanlış olduklarını yüzlerine açıkça söyleyebilirmisin?...
kimsenin niyetini sorguladığımız falan yok...aksine bunu savunan çoğu kareşlerimin niyetlerinin saflığını bizzati bildiğim için diyorumki islam da tebliğ vardır...siz diyorsunuz ki metod yanlış olbilir veya onu eleştirebilirsiniz eh be kardeşim metod yanlışsa nasıl doğruya ulaşırsın ...acaba peygamberin tebliğ amaçlı mektuplarını hiç okudun mu?
selam ve dua
 

yelken06500

New member
Katılım
12 Eyl 2007
Mesajlar
772
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Konum
istanbul
belki ben bu konuda gerçektende bilgisizsem vallahi senin tavrın başakasını basamak olarak kullanıp yükselmeye çalışanların tavrı...hemde bu kadar birbirine girmiş bilgilerinle ...

birkere mu'tezile ehl-i sünnet ve haricileri kendince dalalet içinde gördüklerinden haricilerden ayrılarak ortaya çıkmıştır...ayrılanlar manasındaki bu isimde vasıl bin ata'nın hocası hasan el-basri'den büyük günah işleyenin itikadi açıdan durumu konusundaki farklı yorumlarından dolayı kendine ayrı bir meclis oluşturmasındandır.yani onların durumu sizin dediğiniz gibi degil...

--evet doğrusun hristiyanlık evanjelik olmadı protestanlar oldu ...

eğer ki dikkatsiz okuduğum bir yer varsa söylede çünkü ben sizin yazınızdan alıntı yapmıyorum...genel olarak yazdıklarınızı veya yazmaya çalıştıklarınızdaki yanlışlıkları ifade ediyorum...

ayrıca senin isevilik musavilik dediğin şeyi anlamadığımızda değil kabul etmediğimizden eleştiriyorum bunu da o yaptığın düz mantık açıklamalarla ancak kendine kabul ettirebilirsin ...acaba öğrendiklerini hiç düşündün mü?

senin hürriyet dediğini biz RABBE TESLİMİYET olarak anlıyoruz...yani en büyük hürriyet teslimiyet...biz müslümanızda hürriyetten teslimiyeti çıkarıyoruz olaki bir senin ilerde kurduğun islam devletinde kendinin hürriyet anlayışından kaynaklanan fuhşiyata içkisine umumievlere meyhanesine hürriyet isterse bunu engellemek olurmu istibdat...biraz düşünelim lütfen...
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
bir hristinayn, Muhammed (sav) Peygamber dese, Kuran son kitap dese, Allah'a şirk koşmasa, müslüman olmadığı müddetçe, aramızda hep bir hudut olacaktır...Ya hu Allah müslüman olun diyor...

Ebuzer şu yukarıdaki yazından hiç bir şey anlamadım, hristiyanlığını benimseyen biri yukarıdaki cümleleri asla söyleyemez, söylese zaten müslüman olur.Ne demek istedin biraz açarsan faydalı olur..
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Ebu Zerr´isimli üyeden Alıntı
bir hristinayn, Muhammed (sav) Peygamber dese, Kuran son kitap dese, Allah'a şirk koşmasa, müslüman olmadığı müddetçe, aramızda hep bir hudut olacaktır...Ya hu Allah müslüman olun diyor...

Ebuzer şu yukarıdaki yazından hiç bir şey anlamadım, hristiyanlığını benimseyen biri yukarıdaki cümleleri asla söyleyemez, söylese zaten müslüman olur.Ne demek istedin biraz açarsan faydalı olur..

Sözlerim gayet açıktır Ruşen Alp kardeşim...
Hakk ile batıl biribirine nasıl karışacak...
Efendim ben hristiyanım ama Allah'a şirk koşmuyorum, Kuran'a inanıyorum, Peygamber Muhammed (sav)'i kabul ediyorum...E tamam gel müslüman ol, yok ben hristiyanım...
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Bediüzzaman'a göre Hristiyanlar dinlerini terk değil, ta'dil etmelidir.

Bediüzzaman’ın -Peygamber Efendimiz’in(a.s.m.) müjdesi üzerine- Hıristiyanlık’ta vuku bulmasını beklediği tasaffi (aslına dönmesi - tevhid inancına dönmesi) , hıristiyanların dinlerini bütünüyle terk ederek İslâmiyet’e girmeleri şeklinde bir beklenti değildir.
ustad.jpg


Çünkü, İslamiyet eski dinlerin güzelliklerini ve şeriatlarının prensiplerini barındırdığı için, ta’dil ve tekmil edicidir. Yalnızca, zaman ve mekanın değişimiyle hükmü kalmayan fürüat kısmında yenilikler getirmiştir. Bu sır gereğince, hıristiyanlar zaten sahip oldukları dinlerinin esaslarına dayanmakla ve inançlarını tekmil etmekle asli dinlerine kavuşacaklardır.Bu yaklaşımın gereği olarak Bediüzzaman Hazretleri ” Ey ehl-i kitap! İslamiyeti kabul etmekte size bir meşakkat yoktur; size ağır gelmesin. Zira, size bütün bütün dininizi terk etmenizi emretmiyor. Ancak, itikadatınızı ikmal ve yanınızda bulunan esasat-ı diniye üzerine bina ediniz" (100) diye teklifte bulunuyor.
Yani ,
- Teslis inancınızı Tevhid inancına ,
- Allah'ın son peygamberi Hz.İsa (AS) inancınızı , Hz.Muhammed (SAV) şekline
- Allah'a haftalık yaptığınız ibadetlerinizi , günlük 5 vakit namaz şekline
- İncil 'e olan imanınızı, Kur'an'a da göstererek
İtikadınızı tadil ve tekmil ediniz ! Yoksa , dininizi tamamen terk ediniz değil !


100 İşârât'ü-l İ'câz s.52
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Yazar Prof.Dr.Hayrettin Karaman
hayrettin_karaman.jpg
Ötekilerle (bu arada diğer dinlerin mensupları ile) farklı şekillerde ve farklı amaçlara yönelik olarak bir araya gelmek, çeşitli ilişkiler kurmak, konuşmak, (fikir dahil) alış-veriş yapmak, gerektiğinde tartışmak, "farklılığın olduğu gibi kalması gereken alanlarda" karşılıklı olarak nasıl davranılacağı, "ortak problemlerin çözümünde" nasıl işbirliği veya bölümü yapılacağını görüşmek (işte bunların adı diyalogdur) kaçınılmazdır, tabîîdir, gerekli dikkat, uyanıklık ve titizlik gösterildiği takdirde yararlıdır.
Diyalog faaliyetlerinin tamamı hakkında tek bir hüküm ve değerlendirme yapılamaz, iyi ve faydalı, kötü ve zararlı denemez. Belli bir uygulamayı ele alarak, peşin hükümden uzak, tam ve sağlam bilgiye dayalı değerlendirmeler yapılır, buna dayalı hükümler verilir ve hükmün gerektirdiği tedbirler alınır. Bizde bu makul ve meşru yol dururken bazı şahıslar ve gruplar, bağcıyı dövmek, rakibi yıpratmak, menfaat ve taraftar elde etmek gibi amaçları gizleyerek ve sureti- haktan görünerek diyalog konusunu ele almakta, âdeta yeni bir mezhepçilik (ikilik, tefrika sebebi, tekfir vesilesi) icat etmiş bulunmaktadırlar. Genellemeci olmayan, iyi niyetli, objektif tenkit ve uyarılar elbette övgüye ve takdire layıktır.
Usulüne uygun "dinler (mensupları) arasındaki diyalogun" faydasına bir örnek olarak birkaç gün önce İran-Isfahan'da yapılan bir toplantıdan söz edeceğim. Ben toplantıya katılmadım, ancak Beyrut'tan yayın yapan bir televizyon kanalında yapılan bir değerlendirmeyi dinledim. Değerlendirmeye katılan üç kişiden biri papaz, biri haham, biri de Caferî Müslüman bir alim idi. Kendilerine sorulan sorular ile verdikleri açık cevaplardan birkaçı şöyle idi:
Dinlerin birliği, birleştirilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Papaz:
Böyle bir düşünce ve teşebbüs eşyanın tabiatına aykırıdır, insanlığın tek dinde birleşmesi mümkün değildir, dinler arası diyalogun amacı böyle bir birlik olamaz.
Haham ve Müslüman da bu cevaba katıldıklarını beyan ettiler.
İsrail'in Müslüman Filistinlilere yaptıkları ortada iken Yahudilerle Müslümanlar arasında bir diyalog nasıl kurulacaktır?
Haham:
İsrail'i yönetenler ve siyonizm ideolojisine bağlı olanlar Yahudi değil, "faşist"tirler. Dindar Yahudiler başta olmak üzere bütün dindarların elbirliği içinde bu faşistlere (siyonistlere) karşı mücadele etmesi dinî ve ahlaki ödevdir. Biz (kendisi Avrupa'da yaşıyor) bütün imkanlarımızı kullanarak onlara karşı mücadele veriyoruz.
Müslüman alim ve papaz bu cevaba katılıyorlar.
Müslüman alime hitaben:
Avrupa ve ABD'de Müslümanların dinlerini yaymalarına izin veriliyor, tebliğ faaliyetinde bulunanlar engellenmiyorlar, ama İslam ülkeleri misyonerlik faaliyetini engelliyorlar. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dinimize (İslam'a) göre başka dinden olanlar kendi dinlerini ötekilere anlatabilirler. Karşı tarafa hakaret, hile, yalan, iftira, iğfal gibi ahlak dışı davranışlar elbette tasvip edilmez. Bazı İslam ülkelerinde dini yaymaya engel olanlar yalnızca Hristiyanlara değil, Müslümanların dinlerini yayma ve yaşamalarına da engel oluyorlar; bu ayrı ve genel bir problem.
İşte size bir diyalog örneği, değerlendirmesi de yine siz ait olsun.
Yeni Şafak , 24.03.2006
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Kaldığımız yerden devam İnşaallah

Kaldığımız yerden devam İnşaallah

tamam hersey Allah´in elinde-amenna-böyle deyipde yan gelip ytalim öylemi elbet düzelir mantigiyla bakalim

http://www.islamforum.net/genel-islam-konular/21130-dinler-arasy-diyalog-27.html#post163464


gel tikla buraya ve bunlara cevap ver teker teker tarihi degerlendir bakalim ne cikacak ortaya

ve birde

Abdullah Aymaz Hocamızın 13.03.2005 tarihli Zaman Gazetesindeki köşe yazısında, aslında lanetleşmeye var olduğumuzu, bakın şu satırlarla beyan etmiştik:
“Saldırıp iftira ettikleri şahsiyet kaç defa “.Eğer biz zararlı şeyler yapıyorsak Allah bizi silip süpürüp götürsün.” mealindeki sözler söyledi ve bunları yazdı. Eğer kendilerinin yalancı ve iftiracı olmadıklarını iddia ediyorlarsa, aynı şekilde kendileri:” Eğer biz yalan söyleyip iftira atıyorsak, Allah bizi silip süpürüp götürsün “ veya “Allah’ın lâneti üzerlerine olacak şekilde, şart cümlesinin sonunu samimi olarak tamamlasınlar. “ Bunu yazı ile de söz ile de herkese ilân etsinler. Aynen mağdur, mazlum ve iftiraya uğrayan zatın yaptığı gibi...



ve birde bunlari burada söyleyebilirmisin acaba söyleyecek kadar kör oldunmuda bu saldiri ne böyle dinler arasi diyalogun senin milletine yararindan baska ne gördün ,meyvelerinden baska ne gördün,ne gördünde bu gözü kapali savas ne ne bu savastigin senin türk topraklarina yillarca hizmet etmis insanlar ve hala hizmet etmekteler savasmakda oldugun bu amac 14 asirdan beri var
önceki asrin uygulayicisi ve baslaticisi ise üstad bediüzzamandir peki bu kadar meyve ladik insanlar afrikada olsun,nijeryada olsun,kenyada olsun türk dendigi zaman saygiyla sevgiyle karsiladilar bumudur cvbin bumudur tesekkürün

insanlar burada fikir alisverisi yaparken nice örümcek beyinli insanlar en güzel fikirlerle islami tanidi ,filistine ,afganistana timsah katreleri döküp arkadan oynanan oyunlara seyirci kalanlara nazaran bu calisma insanlarin gönlünü yumusatti hic olmazsa katildigim her sempozyumda ingilizinden ,musevisinden,almanindan,yahudisinden,amerikalisindan,hristiyanindan türklere övgü sözleri duydum dedikleri su idi

benim gördügüm bu cocuklar sigara icmezler, benim gördügüm bu cocuklar icki icmezler,benim gördügüm bu cocuklar savasda istemezler,benim gördügüm bu cocuklar zina etmezler,bu cemaat icersindeki cocuklarda disiplin var temizlik var ve son olarakda bunlar türkler,ve cocugumu amerikada türk okullarina gönderdigimden beri yatagini topluyor,kitapda okuyor,ve cokda caliskan,hepsi türk okullari sayesinde oldu)

iste bu övgüler ve bunlar gibi kac tanesini kendi kulaklarimla duydum bak bu insanlar türklerin hakkinda ne kadar olumlu düsünüyorlar degilmi

Eger türksen ,türk devletini gerektigi ve oldugu gibi tanit insanlar sevecekdir.....


Evet, lanetleşme konusunda Allah herkesin gönlündekini icra etsin diyorum...

Bu hizmet eden dediğin insanların "bir kısmı hariç" hiç biri sırf Allah rızası için hizmet etmiyor, bunu herkes biliyor...

Savaşmakta olduğum amaç 14 asırdır var olan İslam amacı değil, o amacı farklı kullanmaya çalışanlarladır...

Üstad hazretlerinden önce nice nice insanlarda ve ondan sonra da niceleri bu gaye için azim ve gayret içinde, kim bir hayr etti ise Allah razı olsun....

Acaba elin Afrikasında ki çoluk cocuk bu kadar çok düşünülüyorda, Türkiye'nin çoluk cocuklarına (parası yoksa) niye el uzatılmıyor...

Yapılan bütün müsbet hareketlere eyvallah. Ama bunları yaparken Allah adına, Kur'an adına, Peygamberimiz adına, İslam adına, İslam akaidi adına yapılan en küçük her yanlışa kocaman bir HAYIR!
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Allah Ehli Kitaba ne diyor

Allah Ehli Kitaba ne diyor

Kur’an-ı kerimde, Ehli kitabın kâfir olduğunu bildiren âyet-i kerimelerden bazıları şöyledir:

(İbrahim ne Yahudi, ne de Hıristiyandı. O Allahı tanıyan doğru bir Müslüman idi.) [A. İmran 67] [Her peygamber gibi Hz. İbrahim de Müslüman idi. Ehli kitap hak olsa idi, böyle denmezdi.]

(“Yahudi veya Hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız” diyenlere de ki: “Aksine biz, hanif [doğru olan] İbrahim’in dinine uyarız.”) [Bekara 135] [Ehli kitap hak olsa idi, sözleri red edilmezdi. Hz. İbrahim’in dini olan İslam’a uyan kurtulur.]

([Ehl-i kitap] “Yahudi ve Hıristiyanlar hariç hiç kimse Cennete girmeyecek” dediler. Bu, onların kuruntusudur. De ki: “Doğru söylüyorsanız delilinizi getirin.” Hayır onların dedikleri gibi değildir.) [Bekara 111, 112] [Şu halde Ehli kitabın iddiaları kuruntudur, gerçek değildir.]

(Yahudiler, Üzeyr’e, Hıristiyanlar da İsa’ya Allah'ın oğlu dediler. Daha önceki kâfirlerin sözlerini taklit ettiler. Allah onları kahretsin.) [Tevbe 30] [Ehl-i kitap kâfir olduğu için lanetlendi.]

(Ehli kitap [İslâm’a] iman edip, [kötülüklerden] sakınsalardı, kötülüklerini örter ve onları nimetleri bol cennete sokardık.) [Maide 65] [Ehli kitap hak olsa idi, imana davet edilmezdi.]

(Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar, [İslâm düşmanlığında] birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardan [kâfir] olur. Allah, [kâfirleri dost edinip kendine] zulmedenlere hidayet etmez.) [Maide 51] [Ehli kitap hak olsa, onlara dost olana kâfir denmezdi.]

(Sen, onların dinine uymadıkça, Hıristiyanlar ve Yahudiler senden hoşnut olmazlar. De ki “Doğru yol, ancak Allahın yoludur.”) [Bekara 120] [Yani, Ehli kitabın bozuk dinine girmedikçe, hoşnut olmazlar. Kiliseye gitmekle, Papazın elini öpmekle de hoşnut olmazlar.]

(İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarının Yahudi veya Hıristiyan olduğunu söyleyenlere de ki: Siz mi iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Allahın bildirdiğini gizleyenden daha zâlim kim olur.) [Bekara 140] [Her peygamber Müslüman idi, Ehli kitap ise bâtıldır.]

[Ehl-i kitaba] de ki: (Eğer Allahı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin.) [A. İmran 31] [Yani Ehli kitap, Resulullaha iman etmedikçe, Allah onları sevmez.]

(De ki: “Ey Ehli kitap, gelin aramızda şu müşterek söze uyalım: “Ancak Allaha kulluk edelim, Ona şirk koşmayalım, Allahı bırakıp insanları Rabler edinmeyelim” Yine de, yüz çevirirlerse, “Şahit olun ki, biz Müslümanız” deyin!) [A. İmran 64] [Ehli kitap kâfir olduğu için, onlara biz Müslümanız deyin buyuruluyor.]

([Senden önce peygamberlere] iman edenler, Yahudi, Hıristiyan ve sabiinlerden Allaha ve ahirete inanıp salih amel işleyenler için elbette Rablerinin katında mükâfatlar vardır.) [Bekara 62]
[Hz. Musa zamanında, ona inanan Yahudiler ve Hz. İsa zamanında ona inanan Hıristiyanlar, elbette cennete gidecektir. Çünkü, bütün peygamberler gibi Hz. Musa da, Hz. İsa da Müslüman idi.]

İki hadis-i şerif meali de şöyledir: (Beni duyup da iman etmeyen Yahudi ve Hıristiyan elbette cehenneme girecektir.) [Hakim] , (Cennete sadece Müslüman olan girer.) [Buharî, Müslim]
 

yelken06500

New member
Katılım
12 Eyl 2007
Mesajlar
772
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Konum
istanbul
sevgili kardeşim korkarım ki senide bilgisiz okuduğunu anlamayan cahi olarak niteleyecekler.çünkü yanlış kabul ettiğin kavramları anlamadığını ya da bugüne kadar hiç duymamakla itham ederek aklamaya çalışıyorlar...

inş. bu hastalığa düşmeyiz düşene de kurtuluş diliyorum...selam ve dua
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
sevgili kardeşim korkarım ki senide bilgisiz okuduğunu anlamayan cahi olarak niteleyecekler.çünkü yanlış kabul ettiğin kavramları anlamadığını ya da bugüne kadar hiç duymamakla itham ederek aklamaya çalışıyorlar...

inş. bu hastalığa düşmeyiz düşene de kurtuluş diliyorum...selam ve dua


Hiç önemli değil

Yazdığım her satır da Allah rızasından gayrı bir hesap varsa Allah lanet etsin

Yanlış bildiğim veya yazdıklarımdan da sadece Allah'a sığınırım
 

bahaeddin

New member
Katılım
26 Kas 2007
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
diyalog tuzağı

diyalog tuzağı

Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez.
maide suresi.51.ayeti kerime
ben Allah'ın kitabına bakarım.hüküm O'nundur.
 

Hakikatullah

New member
Katılım
25 Mar 2008
Mesajlar
16
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Yaş
47
Dinler yoktur DİN vardır, O DİN = İSLAMDIR.
Onlar Putlarını bırakıp gelecekler, neyin ortak müştereği..

Bebekmi kandırıyorlar. Ben onların taptıklarından beriyim!

Onlar gelecek ben gitmem.

Onlar şirklerinden hanef yapacak yüz çevirecekler.

Onlar Putlarını terk edip, Allah'ın son Resulü Muhammed a.s diyecekler ve vahye tabi olacaklar.

Neyin diyaloğu ?

Kitaplar yazılıyor malum Diyalogcu cemaatlerden, putkıranlar PUTÇULUK yapıyor!

Dialog Allah ismi ile Aldatmanın ve Putperestliğin en ayyuka çıkmış şeklidir.

Dialog diyen müşriktir.

Mümtehine 4 ü hatırlayın..

Bizimle sizin aranızda enedi bir kin ve nefret olacak, eğer Allah'a iman etmezseniz!

Gerisi boş...

Dialogculardan Rabbime sığınırım. Muhammed a.s ile Putları masaya oturtanlardan şikayetçiyim!

Allah onlara zulmün en büyüğü ile muamele etsin, kahhar ismi ile azab eylesin inşaAllah.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Evet, lanetleşme konusunda Allah herkesin gönlündekini icra etsin diyorum...

Bu hizmet eden dediğin insanların "bir kısmı hariç" hiç biri sırf Allah rızası için hizmet etmiyor, bunu herkes biliyor...

Savaşmakta olduğum amaç 14 asırdır var olan İslam amacı değil, o amacı farklı kullanmaya çalışanlarladır...

Üstad hazretlerinden önce nice nice insanlarda ve ondan sonra da niceleri bu gaye için azim ve gayret içinde, kim bir hayr etti ise Allah razı olsun....

Acaba elin Afrikasında ki çoluk cocuk bu kadar çok düşünülüyorda, Türkiye'nin çoluk cocuklarına (parası yoksa) niye el uzatılmıyor...

Yapılan bütün müsbet hareketlere eyvallah. Ama bunları yaparken Allah adına, Kur'an adına, Peygamberimiz adına, İslam adına, İslam akaidi adına yapılan en küçük her yanlışa kocaman bir HAYIR!

Türkiyedeki cocuklara yardim edilmiyor ve afrikada zenginlesme oldu ac insan kalmadi herkesin cebinde para var böylemi algiladiniz durumu :)

Büyük bir yanilgida sizde var Türkiyede de yardimlar elhamdülillah yapiliyor ama ihtiyacen acliktan ölen o kadar afrikali cocuklarla Türkiyedeki cocuklari esit sahada görmekde yanlis olur


Meseleyi bu yardimlara dayandirmak ve yanlisda bulmak hakikaten YANLIS olur
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Şimdi sorum şudur.

İslam düşmanlık dinimidir. Dost edinmeyin derken düşman olun mu diyor.

İslam düşmanlık dinimidir diye bir soru, burada ne maksatla sorulur ki? Sadece şaşırtma...

Düşman kimdir? Bunun birden çok cevabı vardır. Bir anlamı da dost olmayandır.

Allah Rasülünün dostluk ve düşmanlık kriteri, karşısındakinin İslama bakışı çerçevesindeydi. Bunu zaten Allah da böyle emrediyor. Aşağıda Ali Imran suresi bunu açıklıyor, dost olmayan ne yapar, nasıl sakınılmalı ondan...



28- Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin ve onu her kim yaparsa Allah'dan ilişiği kesilmiş olur, ancak onlardan bir korunma yapmanız başkadır. Bununla beraber Allah sizi kendisinden korunmanız hususunda uyarır. Nihâyet gidiş Allah'adır.
29- De ki, göğüslerinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini bilir. Hiç şüphesiz Allah, her şeye kadirdir.
30- O gün her nefis, ne hayır işlemişse, ne kötülük yapmışsa onları önünde hazır bulur. Yaptığı kötülüklerle kendi arasında uzak bir mesafe bulunsun ister. Allah, size asıl kendisinden çekinmenizi emreder. Şüphesiz ki Allah, kullarını çok esirger.


28-29-30- Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri kendilerine dost edinmesinler. Müminler iman hasletine küfür hasletini karıştıracak, müminlere şimdiki zamanda veya gelecekte zararı dokunacak, İslâm'a zarar verecek ve ters düşecek bir sûrette kâfirlerle dostluk ilişkilerine girmesin. Sevgisini, muhabbetini ve buğzunu hep Allah için yapsın. Bu âyetin nüzul sebebiyle ilgili olarak dört vecih nakledilmiştir:
1- Yahudilerden Haccac b. Amir, Kehmes b. Abdulhakik, Kays b. Zeyd, Ensardan bazılarına gizlice gelerek, dinlerini bozmak isterlerdi. Rifaa b. Münzir ve Abdurrahman b. Cübey ve Sa'd b. Hayseme (r. anhüm) bu müslümanlara, o yahudilerden sakınmalarını ve uzak durmalarını tavsiye ettiler. Onlar dinlemediler. Bunun üzerine bu âyet nazil oldu.
2- Müslümanlardan Hatib b. Ebi Beltea gibi bazı zevat, Mekke kâfirlerine sevgi gösterisinde bulunuyorlardı. Allah Teâlâ bunu nehiy buyurdu, yasakladı.
3- Münafıkların başı Abdullah b. Übeyy ve adamları yahudilerle ve müşriklerle dost bulunuyor, onlara müslüman taraftan bilgi aktarıyor, havadis veriyorlardı. Resulullah aleyhine zafer arzu ediyorlardı. Müminler bundan menedildiler.
4- Ubade b. Samit hazretlerinin yahudilerden dostları vardı. Ahzab günü Hz. Peygamber'e gelerek, "Ey Allah'ın Resulü, benim yanımda beşyüz yahudi vardır. Benimle beraber harbe çıkmalarını istiyorum." demişti. Âyet bunun hakkında nazil oldu. İlh..
Bunu her kim yaparsa Allah'dan, Allah'ın dostluğundan ve yardımından hiçbir nasibi yoktur. Ancak onlar tarafından gelmesi beklenen ve sakınılması gereken her hangi bir zarardan korunmak için yaptığınız dostluk müstesnadır. Öyle durumlarda iş başka, yoksa müminler, hiç kimseye karşı iyi davranmaktan, adalet ve ihsandan menedilmiş değillerdir. Hukuka riâyet, ahitte sebat, ciddiyet, merhamet ve yardımseverlik aslında imanın gereği olan güzel huylardır. Güzel huy ise müminin şiarıdır. Fakat müminler, herşeyden önce din ve imanlarında samimi olmak zorundalar. Allah'dan başkasına nefsini teslim etmiyecek olan müminin, kendisini herhangi bir sebepten dolayı kâfirlerin dostluğuna kaptırması, imanına ve ciddiyetine aykırı olur. Bir kâfir, bir mümine dünyaları bağışlasa bile onun ne imanına, ne de din kardeşlerine en ufak bir zarar getirecek şeyi kabul ettirememelidir. Bir mümin de bunu bile bile yapmaz, fakat iyi niyetle gaflet edebilir, hüsnüzan ederek aldanabilir. Karşısındakine göre bilgisi, tecrübesi ve dünya işlerindeki haberi daha eksik olabilir. Farkında olmaksızın fena yollara sürüklenebilir, fena işlere bulaştırılabilir. Bunlar ise müminlerin yavaş yavaş kafirlere benzemelerine ve ilâhî nusretin de üzerlerinden eksilmesine sebep olabilir. "Her kim böyle yaparsa Allah'dan ilişiği kesilmiş olur". Bundan dolayı kesinlikle müminler, kâfirlerle içli dışlı olmaktan ve yakın dostluktan sakınmalıdırlar. Meğer ki, bütün bu gibi tehlikelerden korunabilecek bir vaziyette bulunsun ve korunabilsin, veyahut büyük bir zaruret, tehlike veya zor karşısında bulunsun. O zaman kalbinde imanına sahip olarak "takiyye" edebilir.
Rivâyet olunuyor ki, Müseylemetü'l-Kezzab, ashaptan iki kişiyi esir almıştı. Birine, "Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şehadet eder misin?" diye sordu, o da "Evet, evet, evet" dedi. Sonra, "Benim de Allah'ın resulü olduğuma şehadet eder misin?" diye sordu, ona da "evet" dedi. Müseyleme kendisi için, "Ben Beni Hanif'in peygamberiyim, Muhammed Kureyş'in peygamberi" diye iddia ediyordu. Sorguya çektiği birinci esiri serbest bıraktı, öbürünü çağırdı, "Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şehadet eder misin? diye sordu, o da "evet" dedi, "Benim resulullah olduğuma şehadet eder misin?" diye sorunca, "Ben dilsizim, ben dilsizim, ben dilsizim" dedi. Müseyleme de onu hemen öldürdü.
Bu haber Hz. Peygamber'e erişince, "O öldürülen imanındaki sadakat ve samimiyet üzere geçti, mübarek olsun; öbürüne gelince o da Allah'ın ruhsatını kullandı, bunda da bir zarar yoktur." buyurdu. Bu mânâ "Ancak zor karşısında kalıp da kalbi iman dolu olanlar müstesna..." (Nahl, 16/106.) âyetinde daha açıktır. Hafiyye vezninde takiyye canını, ırzını veya malını düşman şerrinden korumak için ondan sakınmak demektir. Düşmanlık da iki türlüdür. Birisi din ayrılığına dayanan düşmanlıktır ki, kâfirin mümine düşmanlığı gibi. Diğeri de mal, mülk, servet ve başa geçmek gibi dünyaya ait çıkarlardan doğan düşmanlıktır. Bundan dolayı takiyye dahi iki kısımdır. Bunların ayrıntıları, hangi hallerde caiz olup olmadıkları fıkıh ilminin alanına girer. Bunlar Razî ve Âlusî tefsirlerinde özetle bildirilmiştir. İşte korunmanın böyle çeşitli yönleri vardır. Ve kesin olan şudur ki; asıl korunma Allah'ın azabından korunmadır. Allah müminlere "Ancak onların zararlarından sakınmanız gereken durumlar başka..." şeklinde ruhsat vermekle birlikte "Allah size, asıl kendisinden korkmanız, çekinmeniz gerektiğini bildiriyor, son dönüş Allah'adır." diyerek de ikaz buyuruyor.


Şimdi siz buna rağmen ki gerek Yahudiler, gerekse Hıristiyanlar, İslam alemine yapmadıkları kalmamış ve halen şiddetle devam ediyor, dost olmayalım, düşman da olmayalım, tarafsız mı kalalım düşüncesinde misiniz?...


Şimdi sorum şudur.

Madem ayetin beyanı ile "biz hristiyanız" diyenler Müminlere dostturlar, Allah onların o dostluklarını red etmemizi mi istiyor.

Bahsettiğiniz ayet ve tefsiri aşağıdadır ve hiç bir suretle bu ayette Allah, Hıristiyanların dostluklarından bahsememektedir. Sadece, Yahudilerin, Hıristiyanlardan daha şedid olduğu tebarüz ettiriliyor.


82- İman edenlere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak yahudileri ve Allah'a ortak koşanları bulursun. Ve yine iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: "Biz hıristiyanlarız" diyenleri bulursun. Çünkü onların içlerinde keşişler ve rahipler vardır. Ve onlar büyüklük taslamazlar.


82- Gerek yahudi ve hıristiyan kitap ehli, gerekse bunların dışında bütün kâfir olan insanlar içinde müminlere düşmanlık etmede en şiddetlisini -kasem olsun ki- yahudiler ve müşrik (Allah'a eş, ortak katan)leri bulacaksın. İman sahiplerine, düşmanlığın şiddeti açısından yahudileri müşriklerin de önünde göreceksin. Demek ki bunlar imandan uzaktırlar, fasıkların çoğunluğu bunlarda daha fazladır. Çünkü bunların dünyaya hırsı hepsinden çoktur. "Onları, insanların hayata en düşkünü, puta tapanlardan daha tutkunu bulacaksın" (Bakara, 2/96). Çünkü bunların kalpleri kasvetlidir. "Biz onların kalblerini katılaştırdık.." (Mâide, 5/13) Arzuları üzerine düşkünlükleri, fesat çıkarmaya meyilleri, Hakk'a karşı kibir ve inatları pek kuvvetlidir. Peygamberleri yalanlama ve öldürmede , isyan ve ihtilal yapmada alışkanlıkları pek çoktur.
Ve yine kasem (yemin) olsun ki bütün bu insanların müminlere sevgice en yakınını "biz nesaray (hıristiyanlar)ız" diyenleri bulacaksın. Gerçi bunlar da genelde mümin değildir. Ve müminlere düşmanlık bunlarda da vardır. Fakat cins cinse mukayese edildiği zaman öbürlerinin düşmanlıkta şiddeti çok, bunların da müminleri sevebilmek kabiliyeti fazladır. Yani onların sevme ihtimalleri büsbütün yok değil, fakat bunların sevmesi daha çok düşünülebilir ve daha çok yakın ihtimaldir. Bunlarda iman kabiliyeti, iman ehli sevgisi diğerlerinden fazla bulunur. Bunların daha yakın bulunması şu sebepledir ki, bunlardan kıssisler, yani ilim ve ibadetle meşgul olan keşişler, ve rahipler, yani ahiret korkusuyla manastırlarda nefislerini ezen, ibadetle meşgul olan dünyayı terketmişler vardır. Bir de bunlar kibirli değildirler. Mütevazi (alçak gönüllü) ve cana yakındırlar. Bu iki sebeple müminleri sevebilmeleri daha çok düşünülebilir. Ve buna göre kulaklarına söz girme ve anladıkları zaman hakkı kabul etme ihtimalleri fazladır.
KISSÎS: Gece bir şeyi taleb etme ve inceleme mânâsına "kasse"den mübâlağa siğası (kipi)dır. İlim ve dini incelemeleri itibarıyla hıristiyan reislerinden olan bilginlere ve ibadetle meşgul olanlara da "kass" ve "kıssis" denilmiştir. İbnü Zeyd'in açıklamasına göre "kıssis", rahiplerin başı demektir. İbnü Atiyye, aslı Arapça olmayıp Arapçalaşmış olduğunu; Kutrub da, aslı Rumca olup bilgin demek olduğunu söylemişlerdir ki, "Kamus" mütercimi de "keşiş olacaktır" diyor. "Rağıb"ın "Müfredât"ında da açıklandığı üzere "ruhbân" kelimesi "rehbet" kökünden "rahib"in çoğuludur. "Su'büm' gibi müfret (tekil) olarak kullanıldığında zikredilmiştir ki, o zaman çoğulu "rehabîn" ve "rehâbine" gelir.
"Rehbet", ızdırab ile korkup çekinmektir. "Terahhüb", manastırda ibadet etmektir ki, rehbetin kullanılması demektir. "Rehbâniyyet" de fazla korkup çekinmekten dolayı ibadete tahammül etmede aşırılık ve ifrat etmektir. Eski hıristiyanlarda et yememek savm-ı visâl (kavuşma orucu) tutmak, nefislerine eziyet etmek için boyunlarına zincir takmak ve hatta kendilerini iğdiş etmek derecesine varanlar olmuştur ki, bunlar nefs ile mücadele ederek aşırı isteklerini kaldırmak, nefsi sabır ve tahammül ile itaate alıştırmak ve hıristiyanların deyimince doğuştan olan günah ile günahkâr olan nefsi temizleyip kutsayarak Allah'ın rızasını celbetmek (çekmek) gibi maksatları içine alan bir hareket ise de, gerçekte "haksız yere dininizde aşırı gitmeyin" hükmünde dahil olan doğuştan olmayan aşırılık ve şiddet cümlesindendir. hıristiyanlar, güya Hazreti Yahya ve İsa peygamberlerin hayat-ı tecerrüdlerini (her şeyden ellerini eteklerini çekmiş bir hayat sürmelerini ileri götürmek ve bu şekilde Allah'ın rızasına ermek maksadıyla bu ruhbanlık tarzını din reisleri hakkında bir kesin görev koymuş iseler de Hadid sûresinde "Arkalarından Meryem'in oğlu İsa'yı da gönderdik. Ona İncil'i verdik. Ve ona uyanların kalblerine şefkat ve rahmet duygusu koyduk. İcad ettikleri ruhbanlığı biz onlara yazmamıştık, yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için onu icad ettiler, fakat ona layıkıyle de uymadılar" (Hadid, 57/27) âyetinde hatırlatıldığı üzere buna hakkıyle riayet edememişler ve meşru olandan kaçarken meşru olmayan durumlara düşmüşlerdir. Ve bunun için "İslâm'da ruhbanlık yok" tur. Ve böyle olduğu bu âyetlerin arkasından anlatılacaktır. Fakat her çeşit kötü ahlâkın başı olan dünya hırsı ve şehvetlere uyma taşkınlığı ile bunun tamamen zıddı demek olan ruhbaniyet karşılaştırıldığı zaman, herhalde dünya ihtiyaçlarına karşı ruhbanlık mücadelesinin bir fazilet olduğu da inkâr edilemez. Çünkü dünya sevgisi bütün hataların başıdır. Bir millet içinde böyle ciddi bir rehbet (korku) ile son derece dindar ve ibadete sarılmışcasına bir tecerrüd (Allah'dan başka her şeyden elini, eteğini çekmek), sabır ve tahammül hayatı takip edebilenler, o millette ölçülü olma hissi uyandırabilecek bir ıslah örneği olmaktan uzak kalmazlar. İşte bundan dolayıdır ki, doğru bir şekilde ilim ve amele ilgi gösteren keşişler ve dünyaya ait arzulardan soyunmaya çalışan rahiplerin varlıkları hıristiyanların kibirlerini kıran ve müminlerin sevgilerinin yakınlaşmasına sebep olan menkibelerinden sayılmıştır. Yoksa ruhbanlık adı altında dünya peşinde koşanların, helali yasaklayıp harama göz yumanların, din ve dünyaya zararlı, "Ve onlardan çoğunun fasık" (Hadid, 57/27) olduklarında şüphe yoktur. Nitekim Hadid sûresinde "Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. Fakat onlardan birçoğu da yoldan çıkmışlardır". (Hadid, 57/27) buyurulmuştur. Kısacası âyet bize gösteriyor ki, ilim ve âlimleri sevmek, ahiret düşüncesi, akibet endişesi, aynı şekilde alçak gönüllülük, isterse kâfir olsun, hadd-i zatında beğenilen, en faydalı, en güzel yakınlaşma sebepleri cümlesindendir. Ve bu sebepledir ki hıristiyanlar, müslümanlara sevgi açısından daha yakın bir vaziyettedir. Bundan dolayı bu ahlâkî durumlar mevcut oldukça hıristiyanlarda iman etme kabiliyeti daha fazladır. Ve bunlardan ciddi olarak imana gelenler yahudilerden daha çok olmuştur.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
İslam sadece Müslümanlara mı hayat hakkı tanıyor?

Acaba sizin herşeyi doğru bilme ihtimaliniz var mıdır?
Buyurun


Hayır, İslam herkese hayat hakkı tanıyor. Ama İslam olmayanla münasebetleri de sınırlandırıyor ve kurallara bağlıyor.


Allah bilir herşeyin doğrusunu. Allah'ın Rasülü beşeren en doğrusunu bilir. Biz şahsi hüküm koymadık ortaya ki, doğrudur, yanlıştır polemiğine de girelim.

Kitap var,

Hadis var.

Mesele yok...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Türkiyedeki cocuklara yardim edilmiyor ve afrikada zenginlesme oldu ac insan kalmadi herkesin cebinde para var böylemi algiladiniz durumu :)

Büyük bir yanilgida sizde var Türkiyede de yardimlar elhamdülillah yapiliyor ama ihtiyacen acliktan ölen o kadar afrikali cocuklarla Türkiyedeki cocuklari esit sahada görmekde yanlis olur


Meseleyi bu yardimlara dayandirmak ve yanlisda bulmak hakikaten YANLIS olur


Eskiler derdi ki sevgili alptarum, " mescidin içi duruken, dışı haramdır".

Bilmem anlatabildim mi?...
 
Üst Alt