Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Deist: Dinleri İnsanlar Oluşturdu...

  • Konbuyu başlatan kompLeks
  • Başlangıç tarihi
A

adam

Guest
Tekrar herkesden özür dilerim, yukarıdaki mesajda kaynak, hocamdır. Yazmayı unuttum yien hak geçer diye ekstra mesaj yazmak zorunda kaldım. Benim gibi bir acizin bu kadar ilmi olsa, terliklerimi toplar bu dünyadan giderdim. :)
 
K

kompLeks

Guest
Kur'an'ın, (haşa) bir insan elinden çıkması için, o insanın;

1 - Bilgin derecede psikoloji bilmesi gerekir,
2 - Bilgin derecede iklim bilimcisi olması gerekir,
3 - Bilgin derecede matematikçi olması gerekir,
4 - Bilgin derecede sağlıkçı olması gerekir,
5 - Bilgin derecede ahlaki değerlere sahip olması gerekir,
6 - Bilgin derecede geçmiş dönemler tarihini bilmesi gerekir,
7 - Bilgin derecede astroloji ilmine sahip olması gerekir,
8 - Bilgin derecede yüzyıllar sonrasını görmesi gerekir,
9 - Bilgin derecede uzay ilimine sahip olması gerekir,
10- Bilgin derecede ticaret bilmesi gerekir.

Bütün bu yukarıda sayılan (şimdilik) 10 kategoride bilgin olması ve bunlara binlerce yıl öncesinden de sahip olması gerekir ki, bu mümkün müdür ? düşüncelerinize bırakıyorum.

Bu dünya ve dışındaki galaksiler sahipsiz değil, sen! hiç değilsin.

sayın adam;

bir kaç gündür çok yoğun olduğum için cevap yazamadım. ama şuana kadar okuyabildiğim her yazınıza bir cevabım var. vaktim olsa hepsine tek tek cevap yazabilirim. her sorunuzun, düşüncenizin ve size göre çelişkilerin mantıklı bir açıklaması var. vaktim oldukça hepsine tek tek cevap yazmaya çalışacağım. sayın mehmet_87 ve sayın bekir in de ve diğerlerinin de sorularını cevaplamaya çalışacağım. onları da unutmuş değilim.

öncelikle o dönemdeki insanların bu yazdığınız 1o maddeye hatta daha fazlasına sahip olmaları mümkün. daha önce yazdığım yazılarda da buna işaret ettim zaten. o dönemdeki insanlar bugünkü yeknolojiye sahip olmasalarda bazı konularda bizden daha ileride oldukları kesin. bunun için benden kanıt istiyorsanız daha önce de bunun delilini göstermiştim.
piramitlerin halen sırrının çözülememesi, binlerce yıl önce bile bazı konularda bizden daha alim ve bilgin insanların olduğunu kanıtlar. bu en bariz ve kesin delildir. ayrıca

başka kanıtlar da var. ''
kaybolan mu kıtası '' bu kıtayla birlikte 64 milyon insan ve bir medeniyet kayboldu. bildikleri her şey bu kıta ve insanlarla birlikte sır oldu. kaybolan mu kıtası ile ilgili burya yazmadığım bir çok bilgi var. googleden aratırsanız bütün bilgilere ve kaynaklarına ulaşabilirsiniz. 3ooo küsür yıl öncesine ait gözlüklü heykel bulundu. gözlüklü heykel ne demek biliyor musunuz? ben arkeolog veya tarihçi değilim ama sadece bu kadarından bile şu yorumu yapabilirim. 3ooo küsür yıl öncesinde gözlük demek, o yıllarda merceğin bulunmuş olması demek, merceğin bulunmuş olması optiğin bilindiğini ve fizik biliminin o yıllarda geliştiğini ve bilindiğini gösterir. aynı zamanda gözlük, gözün tedavisi için kullanıldığından ve ışığın kırılma açısının gözü tedavi edeceği bilindiğinden, bu bilgi bize o yıllarda tıbbın da gelişmiş olduğunu gösterir. o yıllarda ne olduysa oldu ama bir medeniyet bir kıta ile birlikte yok oldu. kaldı ki bu kanıtlara sahip olmasak bile; insanlar kur'anın yazıldığı dönemde, sizin saydığınız bu 1o maddedeki bilimleri, hatta daha fazlasını bilgin derecesinde biliyor olabilirler. bunda şaşılacak bir şey yok. kaldı ki kur'anı yazmak için öyle aynşıtayn(einstein) kadar bilgin olmaya da gerek yok. bilimde ki herhangi bir gelişmeyi ''bak işte bu kur'anda yazıyordu''
diyebilecek şekilde yorumlayabilirim. çünkü kur'anda yazılan her şey üstü kapalı, yoruma açık biçimde ve söylenileni her tarafa çekebileceğimiz genel ifadelerle yer alıyor. eğer aksini düşünüyorsanız ozaman bana henüz bilim tarafından bulunmamış ve kur'anda çok net bir şekilde yazan bilimsel bir cümle söyleyin. yalnız söyleyeceğiniz cümlenin henüz bilim tarafından bulunmamış olmasına dikkat edin lütfen.

her şey açık ve net. sizin bunu görememenizin de psikolojik bir açıklaması var. bir annenin öz çocuğu istediği kadar seri katil olsun. bu anne bu çocuğu yine de sever. ana yüreği, çocuğu katil olsa da, öz evladını reddedemez. bu durum dinde de aynıdır. hristiyanlar da incili o kadar benimsedi ki ve yahudiler de zeburu okadar benimsedi ki; siz istediğiniz kadar onlara bu kitapların yanlış olduğunu gösterin ve istediğiniz kadar bu kitapların çelişkilerle dolu olduğunu ve değiştirildiğini ve bu kitapların insan eliyle yazıldığını kanıtlarıyla birlikte gösterin, yine de size inanmayacaklardır. hatta kendi kitaplarının ve dinlerinin doğru olduğunu ateşli bir şekilde savunacaklardır. ama dikkat edin bu ateşli savunmayı yapan insanlar, düşünmeyen ya da düşünce tembelliği yapan insanlar değillerdir. düşünmeyen ya da düşünce tembelliği yapan insanlar hiç bir zaman ateşli bir savunucu olamazlar. bu insanlara din öyle empoze edilmiştir ki, onlara çelişki de gösterseniz işe yaramaz çünkü düşünerek artık doğruya ulaşamayacak seviyeye gelmişlerdir. yahudiliğe ve hristiyanlığa baktığınız zaman, insanları gerçekleri göremeyecek kadar kör bir hale getiren şeyin din olduğunu görebilirsiniz. onların gerçeği görememesi ile sizin gerçeği görememeniz aynı psikolojik nedenledir. din artık sizi de esir almıştır. ancak, diğer dinlere mensup olan insanlara baktığınız an kendi halinizi görebilirsiniz.

ayrıca kur'anı ve diğer kitapları (incil,tevrat,zebur) tek bir insan yazmadı. toplum düzeni bozulmuştu ve o dönemin alimleri toplum düzenini sağlamak ve topluma lider olmak için birleşerek yeni bir din getirmenin planlarını yaptılar. çünkü; artık devlet ve devletin koyduğu yasalar toplum düzenini sağlamak için yeterli değildi. insanların suç işlememeleri için ve suç oranını devlete yük olmaktan kurtarmak için, yeni bir dine ihtiyaç duydular. kur'anı ve dini oluşturmak için kolları sıvadılar. kendinden önceki kitapları ve dinleri çok iyi analiz ettiler. kendinden önceki kitapları ve dinleri de insanlar oluşturduğu için onları müsvedde olarak kullandılar ve dini oluştururken yapılan hataları tekrarlamamak için bu hatalardan ders aldılar. bunu topluma kabul ettirmek için güvenilir biri gerekiyordu. bunun için muhammedi seçtiler. ona ilk önce okuma yazma öğrettiler. 4o yaşına kadar onu her konuda gizli gizli çıktığı dağda eğittiler. muhammedin hazır olduğunu hissettikleri zaman, topluma artık iyi niyetli yalanları söyleme vakti gelmişti ve söylediler de. gerisini tarih kitapları yazıyor zaten. her ne kadar yazdıkları kitabın tüm insanlığa gönderildiğini ve kusursuz olduğunu düşünseler de; tüm insanlığa gönderilmiş kusursuz bir kitap değildi.

kusursuz olmadığını ve tüm insanlara gönderilmediğini kanıtlamak da çok basit. kitabı yazan kişiler belli ki coğrafya bilgisinden biraz yoksunmuş. kutuplarda yaşayan milyonlarca insan olduğunu ve kutuplarda güneşin 6 ay batmadığını hesap edememiş. kur'an tüm insanlığa indirildiyse, kutuplarda yaşayan milyonlarca insan 6 ay güneşin batmadığı bir yerde nasıl oruç tutacak? nasıl iftarını açacak? 5 vakit namazını hangi saatlerde kılacak? güneşin batmadığı bir yerde yatsı namazını nasıl kılacak?

bu soruları, bu sitede daha önce de sorduğum halde, hiç kimse cevap veremedi. bilim geliştikçe kur'anın kusursuz olmadığı ve çelişkilerle dolu olduğu daha da ortaya çıkacaktır. insanlık uzaya çıktığında ve uzayda yaşamaya başladığında, güneş ya hiç batmayacak ya da hiç doğmayacak. güneşin batmadığı ve doğmadığı bir yerde, uzayın ortasında namaz vakitlerini nasıl hesaplayacaksınız? nasıl oruç tutacaksınız? kur'an yazılırken insanlığın bir gün uzaya çıkacağı hiç düşünülmedi, hiç hesaplanmadı. bütün bu çelişkilere ve kanıtlara rağmen halen kur'ana inanıyorsanız, ozaman bir hristiyanın incile inanması ile, bir yahudinin tevrata inanması ile ve bir annenin katil çocuğunu halen savunması ile aynı psikolojidesiniz demektir ve din artık beyninizi mühürlemiş demektir. ben istediğim kadar size çelişki ve kanıt göstereyim, yine de siz bana inanmayacaksınız demektir.

ve şunu da bilin ki alimler şuan bir yerlerde oturup mehdiyi nasıl getirebileceklerini hesaplıyorlar. hatta bunun bir kaç denemesini yaptılar ama başarısız oldular. eğer alimler insanları mehdinin geldiğine inandırabilirse, o zaman bildiğiniz tüm doğruları yıkacaklar. bildiğiniz çoğu şeyi, fıkıhçıların uydurması ve insanların yanlış yorumlaması olarak nitelendirecekler. hadislerin çoğunun şeytani hadis olduğunu söyleyecekler ve islamı yeniden yapılandırıp, tüm dünyanın kabul edebileceği (kutuptakilerin hatta uzaydakilerin bile) bir formata dönüştürecekler. ama bunu yapmak o kadar kolay değil. çünkü artık kameralar var, her şey kayıt altında. tüm söylenenler, tüm yapılanlar artık tekrar tekrar izlenebilecek ve hatalar çok basit bir şekilde yüzlerine vurulabilecek. yani anlayacağınız teknoloji bu kadar gelişmişken mehdinin gelmesi artık çok zor.

daha önce de dediğim gibi, 14oo yıl önce dine ihtiyaç vardı. din şuan misyonunu tamamladı. artık dinin misyonerliğini yapmanın zamanı geçti. vereceğim örnek şuanki durumu daha net açıklayacaktır. eskiden nehirlerde karşıdan karşıya geçmek için sal kullanılırdı ve bu bir çok kişinin ekmek kapısıydı. devlet köprü yaparsa, ozaman sal ile ekmeğini kazanan bir çok kişi aç kalacaktı. dolayısıyla sal ile ekmeğini kazananların köprü yapılmasına karşı olmaları, hatta yapılan köprüyü dinamitleyip yıkmaları gayet doğal bir tepkidir. aynı şekilde din de bir çok kişinin ekmek kapısı. din ortadan kalkarsa bir çok kişi aç kalır. dolayısıyla çoğu insan sırf ekmeği için, inanmasa bile dini savunur. din kullanılarak insanlar her şeye alet ediliyor. insanların siyasi olarak oyları, paraları, duyguları ve daha bir çok şey din kullanılarak sömürülüyor.

ben deist olmama rağmen ve aynı inanca sahip olmamamıza rağmen ''turan dursun'' ile görüşlerimizin ortak olduğu bir nokta var. ikimiz de dinleri insanların oluşturduğunu düşünüyoruz. bu adam kendini küçük yaştan itibaren dine adamış, farklı yüzyıllarda konuşulan arapça dillerini ve gramerini çocuk yaşta çözmüş ve 8 yıl müftülük yapmıştır. bu adam isteseydi insanlara bulduğu gerçekleri açıklamayıp, çok rahat ve çok zengin bir hayat sürebilirdi. ama o gerçekleri insanlara açıklamak uğruna ölüme gitmeyi tercih etti ve bir gün evinin önünde kimliği belirsiz kişilerce öldürüldü. eminim onun düştüğü duruma düşmek istemeyen, gerçekleri insanlardan saklayan daha nice müftüler vardır. ben de isteseydim bu kadar vakit harcamaz, dinin savunuculuğunu yapabilir ve çok rahat ve zengin ve huzurlu bir hayat sürebilirdim. ki bunu şuan bile istesem yapabilirim. zaten insanlar inanmaya meyilli. çok rahat bir şekilde dini kullanabilirim. ama bu benim karakterimde yok. gerçekleri insanlardan saklayamam. zaten bir süre sonra da insanlar artık gerçeklerin farkına varacaklar. sonsuza kadar bu çelişkilerle inanmalarını sağlayamazsınız.

saygılar
 
M

mehmet_87

Guest
Bir de göğe bakın! Biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki Biz onu genişletmeye de malikiz.(zariyat 47 )bu ayette evrenin genişlediği açıkca söylenmiştir..evrenin genişlediği einstein in formülleriyle ispatlanmıştır
Sonra göğe doğruldu da o bir duman iken ona ve yere: «İkiniz de ister istemez gelin!» dedi. İkisi de: «isteye isteye geldik.» dediler.Bu suretle onları iki günde yedi Sema olmak üzere yerine koydu ve her Semada ona aid emrine vahiy verdi ve dünya Semayı kandillerle donattık ve hıfzettik, işte bu hep o azîz, alîmin takdiridir.(fussilet 11-12)bu ayette yerkürenin ve dünyanın nasıl oluştuğu söyleniyor..güneş sisteminin oluşumu için ilk kuramlar 1700 lü yıllarda ortaya atıldı..oda hatalarla doluydu..2000 li yıllarda nasıl oluştuğu net olarak açıklandı..buda kuranla paraleldir.
Allah O'dur ki yedi göğü ve yerden de onlar kadarını yarattı. Emir bunlar arasında iner ki Allah'ın her şeye kâdir olduğunu ve Allah'ın bilgisinin, her şeyi kuşattığını bilesiniz.(talak 12)bu ayette atmosferin ve yerin yedi tabakasından bahsediyor..
Yahut (o kâfirlerin duygu, düşünce ve davranışları) engin bir denizdeki yoğun karanlıklar gibidir ki, onu dalga üstüne dalga kaplıyor; üstünde de bulut. Bir biri üstüne karanlıklar... İnsan, elini çıkarıp uzatsa, nerdeyse onu dahi göremez. Bir kimseye Allah, nur vermemişse, artık o kimsenin ışık ve aydınlıktan nasibi yoktur.(Nur 40)denizlerin 200 metre ve aşağısına inildikçe yoğunlaşan karanlıklar başlar ve denizlerde iç dalgalar vardır..
kompleks ve groll bu ayetleri açıklayabilirseniz açıklayın görelim..var mı kanıtınız..o zamanlar insanlar bilimde çok ileriydi demekle bu iş oluyor mu acaba..felsefe yapmakla kuranı anlamış mı oluyorsunuz..
 
K

kompLeks

Guest
Bir de göğe bakın! Biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki Biz onu genişletmeye de malikiz.(zariyat 47 )bu ayette evrenin genişlediği açıkca söylenmiştir..evrenin genişlediği einstein in formülleriyle ispatlanmıştır
Sonra göğe doğruldu da o bir duman iken ona ve yere: «İkiniz de ister istemez gelin!» dedi. İkisi de: «isteye isteye geldik.» dediler.Bu suretle onları iki günde yedi Sema olmak üzere yerine koydu ve her Semada ona aid emrine vahiy verdi ve dünya Semayı kandillerle donattık ve hıfzettik, işte bu hep o azîz, alîmin takdiridir.(fussilet 11-12)bu ayette yerkürenin ve dünyanın nasıl oluştuğu söyleniyor..güneş sisteminin oluşumu için ilk kuramlar 1700 lü yıllarda ortaya atıldı..oda hatalarla doluydu..2000 li yıllarda nasıl oluştuğu net olarak açıklandı..buda kuranla paraleldir.
Allah O'dur ki yedi göğü ve yerden de onlar kadarını yarattı. Emir bunlar arasında iner ki Allah'ın her şeye kâdir olduğunu ve Allah'ın bilgisinin, her şeyi kuşattığını bilesiniz.(talak 12)bu ayette atmosferin ve yerin yedi tabakasından bahsediyor..
Yahut (o kâfirlerin duygu, düşünce ve davranışları) engin bir denizdeki yoğun karanlıklar gibidir ki, onu dalga üstüne dalga kaplıyor; üstünde de bulut. Bir biri üstüne karanlıklar... İnsan, elini çıkarıp uzatsa, nerdeyse onu dahi göremez. Bir kimseye Allah, nur vermemişse, artık o kimsenin ışık ve aydınlıktan nasibi yoktur.(Nur 40)denizlerin 200 metre ve aşağısına inildikçe yoğunlaşan karanlıklar başlar ve denizlerde iç dalgalar vardır..
kompleks ve groll bu ayetleri açıklayabilirseniz açıklayın görelim..var mı kanıtınız..o zamanlar insanlar bilimde çok ileriydi demekle bu iş oluyor mu acaba..felsefe yapmakla kuranı anlamış mı oluyorsunuz..

sayın mehmet_87;

kur'anda yazıyor dediğiniz bilimsel ifadeler, o dönemde de biliniyordu. ama net değildi. zaten kur'anda yazan bilimsel ifadeler üstü kapalı ve net olmayan bir şekilde ifade edilmiş. göğe bakın diyor. gök dediğim şey sema mı yoksa dünyanın atmosferi mi? ilerde birgün atmosferinin büyüdüğü ispatlansa siz gene kur'anda yazıyordu dersiniz. ortada net bir bilgi yok. bilimin keşfettiği bilgiler bir şekilde kur'ana mal ediliyor. yoksa kur'anın birşey söylediği yok. kur'anı o dönemde yazanlar; daha sonra bilimin keşfettiği bu bilgiler bulunursa nasıl olsa inananlar kur'ana bi şekilde adapte ederler bu bilgileri diyerekten net birşey söylenmemiş.

zaten ben sizden kur'anda yazan net bir bilgi istedim. ayrıca henüz bilim tarafından keşfedilmemiş bir bilgi istedim. siz bana bulunmuş şeyleri gösteriyorsunuz. bulunmamış şeyler söyleyin ve yoruma açık olmasın.

ayrıca bir kaç soru sormak istiyorum.
1) bilimin her dediğini kabul ediyor musunuz?
2) kur'ana ters düşen bilgiler bulunursa yine de bilimi kabul edecek misiniz?
3) bilim şuan evrenin genişlediğini söylüyor. ileride bir gün yanıldıklarını söylerlerse ve evren genişlemiyor derlerse ozaman ne diyeceksiniz? afedersiniz biz ayeti yanlış yorumlamışız mı diyeceksiniz?

o kadar şey yazdım sadece bu noktaya mı takıldınız? diğer yazdıklarım ve gösterdiğim kanıtlar ve çelişkiler ilginizi çekmedi mi? bütün çelişkiler size mantıklı geliyor ozaman ya da yazdıklarımı okumuyorsunuz.
 
M

mehmet_87

Guest
ne kanıtı gösterdin durmadan piramit piramit deyip duruyorsun sonrada felsefe yapıyorsun..ben sana diyorum ki o zaman bu bilgilerin olduğunu kaynaklardan göster hadi bekliyorum..vardı diyorsun hani nerde göster..bunun gibi daha çok ayet var...o zaman bu kadar teknoloji yoktu..ama uyarıcı peygamberler geliyordu..şimdi günümüzdeki teknolojiyle kuranın bazı ayetlerinin neyi ifade etmek istediğini görüyoruz..
 
M

mehmet_87

Guest
sİte yÖnetİmİ peygamberİmİze İftİra atan bu kompleks nİcklİ kadini kanaldan uzaklaŞtirmaniz mÜmkÜn mÜdÜr?bİlİm bİlİm deyİp sorduĞum sorulara cevap veremeyen..kuranin deĞİŞtİrİlmedİĞİnİ İspatla deyİp sonra sankİ gÖzÜyle gÖrmÜŞ gİbİ 70 bİn yil Öncekİ mu kitasindan Örnek veren bu Şerefsİzİ bİr an Önce kanaldan uzaklaŞtirmaniz mÜmkÜn mÜ??yoksa peygambere İftİra atan bu kadina karŞi bende bazi sÖzler kullanacam
 
A

adam

Guest
sİte yÖnetİmİ peygamberİmİze İftİra atan bu kompleks nİcklİ kadini kanaldan uzaklaŞtirmaniz mÜmkÜn mÜdÜr?bİlİm bİlİm deyİp sorduĞum sorulara cevap veremeyen..kuranin deĞİŞtİrİlmedİĞİnİ İspatla deyİp sonra sankİ gÖzÜyle gÖrmÜŞ gİbİ 70 bİn yil Öncekİ mu kitasindan Örnek veren bu Şerefsİzİ bİr an Önce kanaldan uzaklaŞtirmaniz mÜmkÜn mÜ??yoksa peygambere İftİra atan bu kadina karŞi bende bazi sÖzler kullanacam
Sakin ol kardeşim, sakin ol! İlim ve itikad her soruya cevap verir. Biz, bu vesile ile diğer insanlarında zaman zaman kafalarında yer eden ama hemen kovulan ve cevapsız bırakılan soruları da kompleks arkadaşımızın üzerinden vermiş oluyoruz. Biz burada kompleks'in iman sahibi olması için uğraşmıyoruz, bu zaten bizim haddimiz de değildir. Sadece bu soruları zaman zaman kendine sormuş veya sorması muhtemel olan insanların da sorularının cevaplanmasını arzu ederek yazıyoruz. Siz de bildiklerinizi yazın, güzel kaynaklar veriyorsunuz. Verdiğiniz kaynakları Kur'an dan olduğu için kabul etmeyenler var diye düşünmeyin, Kur'an dan olduğu için kabul edenler çoğunlukta diye düşünün.
 
A

adam

Guest
öncelikle o dönemdeki insanların bu yazdığınız 1o maddeye hatta daha fazlasına sahip olmaları mümkün.

Hayır ! mümkün değil ! Neden mümkün değil, çünkü hangi dönemin insanını örnek verecek olursanız olun, muhakkak kendi çağının adamı olacaktır. Kendi çağı ile ilgili olark belki bizim bilmediğimiz konularda dahi uzman da olabilir bu örneğinizdeki kişi. Ama, sonraki çağları hesap ederek bir eylemde veya söylemde bulunması mümkün değildir. Oysa Kur'an, geçmiş ve gelecek çağlar ile ilgili ve hatta dünyanın sonundan sonra olan bilgileri de veriyor. Sizin örneğiniz bunu veremez ve verememiştir. Kimse de veremeyecektir. Bu Kur'ana has ilahi bir metoddur.

daha önce yazdığım yazılarda da buna işaret ettim zaten. o dönemdeki insanlar bugünkü yeknolojiye sahip olmasalarda bazı konularda bizden daha ileride oldukları kesin. bunun için benden kanıt istiyorsanız daha önce de bunun delilini göstermiştim. piramitlerin halen sırrının çözülememesi, binlerce yıl önce bile bazı konularda bizden daha alim ve bilgin insanların olduğunu kanıtlar. bu en bariz ve kesin delildir.

Kesin delil diye bir şey yoktur, göreceli kanaat sözkonusu olabilir. Çünkü, biz seninle aynı fikirde değiliz, o neden ile senin Kur'an kaynağını kabul etmemen karşılığında ben de senin kaynaklarını kesin delil olarak görmem. Benim veya senin, bir diğerimizin kaynağını delil olarak görmemesi gerçeği değiştirir mi ? Elbette bu saçma bir cümle olur. Kaynak, kaynaktır! Ama mutlak olarak görmem o başka! Mimar Sinan'ın kubbeli cami yönündeki mimari zekası ve akustik ses ahengini cami içerisinde yakalaması, halen modern mimarinin hayranlıkla seyrettiği ve kabul ettiği bir tekniktir. Üstelik kısa dönem öncesinde yaşanmış bir hadisedir. Siz, kısa dönem içerisinde yer alan bu harikulade eserleri yok sayarak, bize çağlar öncesi örneklerinize itimad etmemizi bekleyeceksiniz. Eşit ve adil olmak zorundayız. O zaman siz de benim kaynaklarımı muteber (geçerli) göreceksiniz. Piramitleri elbette mimari açıdan bakınca muhteşem görmemek mümkün değil, insanüstü bir çaba ve insan üstü akıl almaz bir emek! Firavun, bu kadar zorlama ile ortaya muhteşem bir eser çıkarttırmış. Güneş, doğarken ve batarken kral mezarlarını selamlıyor, pramit içerisine yoğurt da koysanız bozulmadan duracak bir hava akımına sahip. Mükemmel mi ? elbette. Bir insan zekası için mükemmel. Fakat, size insanlar için daha da mükemmel olan ama Rabbimizin sadece kısaca "ol" demesi ile olan bir şeyi de size ben örnek vereyim: Ashab'ı Kehf mağarası. Danyal (a.s.) mezarına yaklaşık 5 km. uzaklıkta. Üstelik o mağarada yaklaşık 240 yıl uyuyan ve bırakın yoğurdu, insan etinin bile kokmadığı, çürümediği ve bozulmadığı, sabah ve akşam güneşinin o uyuyan insanları rahatsız etmediği türden bir mimari örnek ! Nasıl, bence de bu örnek bir öncekini yere serer! Ve emeksiz ve zahmetsiz. Sadece "ol". Bu, Allah'ın eseridir, akıl sır ermez. Ama sizin pramitleri bugünün teknolojisi ve araçları ile 2000 kişi bir araya toplayarak maaşlarını da vererek oluşturabiliriz. Aynı şeyi doğada yapabilirmiyiz ? Tesadüf mü ? : ) Siz de groll gibi elma ile armutun döllenmemesine tesadüf gözü ile mi bakıyorsunuz ? O halde, devam...

ancak başka kanıtlar da var. '' kaybolan mu kıtası '' bu kıtayla birlikte 64 milyon insan ve bir medeniyet kayboldu. bildikleri her şey bu kıta ve insanlarla birlikte sır oldu. kaybolan mu kıtası ile ilgili burya yazmadığım bir çok bilgi var. googleden aratırsanız bütün bilgilere ve kaynaklarına ulaşabilirsiniz. 3ooo küsür yıl öncesine ait gözlüklü heykel bulundu. gözlüklü heykel ne demek biliyor musunuz? ben arkeolog veya tarihçi değilim ama sadece bu kadarından bile şu yorumu yapabilirim. 3ooo küsür yıl öncesinde gözlük demek, o yıllarda merceğin bulunmuş olması demek, merceğin bulunmuş olması optiğin bilindiğini ve fizik biliminin o yıllarda geliştiğini ve bilindiğini gösterir. aynı zamanda gözlük, gözün tedavisi için kullanıldığından ve ışığın kırılma açısının gözü tedavi edeceği bilindiğinden, bu bilgi bize o yıllarda tıbbın da gelişmiş olduğunu gösterir. o yıllarda ne olduysa oldu ama bir medeniyet bir kıta ile birlikte yok oldu. kaldı ki bu kanıtlara sahip olmasak bile; insanlar kur'anın yazıldığı dönemde, sizin saydığınız bu 1o maddedeki bilimleri, hatta daha fazlasını bilgin derecesinde biliyor olabilirler. bunda şaşılacak bir şey yok.

Bakın, Din konusunda çok şey yazabilirim diyorsunuz, o halde bilmeniz gerekir. Bu yeryüzünde insanlardan önce cinnler alemi yaşadı. Ve onlar 3.000 yıl bu yeryüzünde aynı bugünün insanları gibi yaşadı. Teknolojileri, araç gereçleri, evleri, işyerleri vs. aklınıza ne gelirse vardı. Biz insanlar gibi savaşları da vardı. Kardeş kardeşin kanını da döküyordu. Bunları da biliyormusunuz ? Bilmiyorsanız iddianızı bir daha gözden geçirin. (Samimi bir tavsiyedir.) Ve Allah (cc); bu cinn ümmedini helak etti, yeryüzünden sildi. Bir zaman sonra yeniden yeryüzünde bir halife olmasını murad etti. Kur'an da bu dialog geçer, bu konuyu meleklerine açtığı zaman, melekler hayret ile "yine yeryüzünde kardeş kanı dökecek kullar mı yaratacaksın ?" diye sorduklarında, "elbette sizler benim bildiklerimi bilmezsiniz" ilahi cevabını verdi. Yani düşünün ki, sizin hayret ile karşıladığınızı, yani bir gözlüklü heykelin daha da fazlasını, bir müslüman gayet olağan karşılıyor. groll'a verdiğim örnek dahi aslında size yetmeliydi, belki gözünüzden kaçtı, yaklaşık 3.000 yıldır sualtında cesedi bulunan firavunun geçtiğimiz yüzyılın sonunda cesedi sudan çıkarıldı. Bozulmamış, ve elbette su altında kalan bir insanın etinin aldığı şekil gibi buruşuk, buruşuk derisi ile Kahire müzesinde sergilenmektedir. Ve Kur'an, bu haberi bize Yunus suresi 90-91. ayetlerinde haber veriyor. Bizler, cesedin buruşukluğuna hayret ettik, 3.000 yılı aşkın zamandır su altında kalan bir insan cesedinin bulunmasına değil ! Sormak isterim, siz bu konuda şaşıracak ne buldunuz ? Yani hangi nedensellere şaşırdınız ? Bunu da o dönem yaşayan mısır halkının mumyalama tekniğinin bir başarısı olarak mı kabul edeceksiniz. Peki, Kur'an'ın bunu haber veriyor olmasına ne buyuracaksınız ? Yani, öyle bir insan olmalı ki 1.400 yıl önce yaşamış olsun bu kişi, ve o dönemde hem kendisinden 1.500 yıl önce olan bir olayı haber veriyor olsun hem de kendisinden 1.500 yıl sonrasına da ibretlik bir olay olarak bize gösterileceği haberini veriyor olsun ! Tesadüf mü ? diğerleri gibi mi ? : ) bunu da geçelim...
Lut gölünü biliyorsunuz, orada bundan yaklaşık 4.000 yıl kadar önce bir şehir vardı. O zamanın şehirlerinden bir şehir. O dönemlerde halk bir arada yaşardı. Çevrede kabile hayatı dağınık halde yaşayanlar da vardı, ama hemen hepsi yerleşik olan bu şehirler etrafında bulunurdu. Bir gece yarısı bu şehir etrafındaki diğer kabilelerin de çadırları olduğu halde yerin altına geçtiler. Sismoloji o dönemlerde fay kırıklarının incelenmesi sonucu herhangi bir deprem yada zelzele bulgusuna rastlamadı. Ve dikkat edin bu Kur'an da bize bildiriliyor. Bildirilirken de öyle bir ifade tarzı var ki, lütfen dikkat edin "yerin altını üstüne getirdik" demiyor, "
üstünü yerin altına geçirdik" buyuruyor. Yani elinizi parmaklarınız bitişik bir halde uzatın, elinizin üstünü yeryüzü kabul edin, elinizi ters çevirin ve sağa (veya sola) doğruda çekin. Yerün üstü altına böyle geçtiği tabir ediliyor. Arkeologlar da, burada daha önceki dönemlere ait kalıntılardan, yerleşik ve günün koşullarına göre de büyük bir şehir olduğunu söylüyor, ama sonunun ne olduğunu hala bulamıyor. Tesadüf mü ? geçmeye devam ediyoruz...

kaldı ki kur'anı yazmak için öyle aynşıtayn(einstein) kadar bilgin olmaya da gerek yok.
Eınsteın, matematikte gidebildiği yere kadar gittiğini, karşısında 1 rakamını bulduğunu, bunu da bir ilahi işaret olarak kabul ettiği için daha ileriye gidemediğini de söylüyor. (Küçük bir anekdot) Yani, Kur'an gibi bir kitap yazmak o'nun da harcı değil. Geçiyoruz...

bilimde ki herhangi bir gelişmeyi ''bak işte bu kur'anda yazıyordu'' diyebilecek şekilde yorumlayabilirim. çünkü kur'anda yazılan her şey üstü kapalı, yoruma açık biçimde ve söylenileni her tarafa çekebileceğimiz genel ifadelerle yer alıyor. eğer aksini düşünüyorsanız ozaman bana henüz bilim tarafından bulunmamış ve kur'anda çok net bir şekilde yazan bilimsel bir cümle söyleyin. yalnız söyleyeceğiniz cümlenin henüz bilim tarafından bulunmamış olmasına dikkat edin lütfen.

Bilimin önüne geçecek kadar zeki değilim. Ama, bilimin geldiği bu noktada, halen Kur'an'ın gerisinde olduğunu görecek kadar da aklım var. Kur'ani bir yaşantıyı tamamen ne zaman hayatıma entegre edebilirsem, o zaman bilimin de yol göstericisi olabilirim. Her bilim adamı Kur'ani bir yaşantı benimsemiş de o yüzden mi bilgin alim olmuş, elbette hayır ! Allah (cc) ne kadarına izin veriyorsa, o kadar bulup insanların hizmetine sunmuş. Halen daha Filipinler de parmak yöntemi ile apandisit ameliyatı yapılıyor. Neştersiz, narkozsuz yüzyıllardır da halen uygulanıyor. Şuan narkoz veya neşter kullanan cerrahlar dahi hayretle bunu görüyor. akılları almıyor. Elbette ilmi yönden mantıklarına da yatıyor ama, uygulanış tarzı onlara bu çağda çok garip geliyor. Bakın ben size bu günden değil de geçmişten örnek vereyim: Kur'an da yüzyıllardır var olmasına rağmen, insanların gözü önünde duruyor olmasına rağmen insanlık 1984 yılına kadar bunu göremedi. Tıp ve fen ilmi, ne zaman ki Allah (cc) izin verdi, bir yumurtanın ana rahminde nasıl döllendiğini ve bu döllenme evresinin dönemlerini, kare kare görüntülemeyi başardı ve nasıl olduğunu da gördü ve gösterdi. Bunu da (hiç unutmam sabah gazetesinde, bir pazar kahvaltısında gördüm ve okudum ben de) bütün dünya ile beraber aynı anda bütün gazetelerden ve sekiz sutuna manşetten tam sayfa dünyaya duyurdu ve gösterdi. Oysa bu evreyi, benim babam da dahil olmak üzere dünyadaki diğer milyarlarca müslüman defalarca okumuştu, hakeza hristiyan da, musevi de, ateist de olmak üzere merak edip Kur'an'a bakanlar da bu Kur'ani anlatımdaki evreyi okumuştu ama yine de dünya halkı bu olayı yeni bir şey gibi algıladı.

Kur'an; ışınlamadan bahseder. İlim bunu bilir, böyle bir şey var, ama halen, bulmak için sayısız deneyler de yapmasına rağmen halen bulamadı. Yaklaştı, ama halen bulamadı. Soğuk füzyon ! Böyle bir şeyin varlığı biliniyor, ama ne menem bir şeyden müteşekkil halen bulunamadı. Oysa Kur'an soğuk füzyondan bahseder. Beyin gücü ! İnsan beyni silahtır ve bu Kur'an da geçer, ama insanlık halen bulamadı. Parapsikoloji yaklaştı ama halen ortaya koyamadı, kenarlarında geziyor. Size bir sır vereyim, şeytan insandan çok korkar. Siz belki bunun tersini biliyor ve yaşıyorsunuzdur, bilemem. Ama etrafınızdaki 100 kişiye sorun, 99 tanesi şeytandan korktuğunu söyler. Oysa; şeytan insandan korkar. Ve korktuğu için insana korku hissi verir.

Çağımızın yıkıcı felaketi, atom! İnsanlar bunu bulduğunu iddia etti. hayır, insanlık atomu bulmadı, parçasını keşfetti ! Atomu bulsa daha neler yapar, maazallah. Bunlar Kur'an da var ! Tesadüf mü ? İslam; hiç bir zaman tesadüfe açık kapı bırakmaz, hepsini sıkı sıkıya kapatır. İslam da tesadüfe yer yoktur. Görmek istermisiniz bu iddialarımı Kur'an da. Peki, görün o zaman. Haa! ben mi göstereyim ? : ) geçiniz...




(devam ediyor sığmadı...)



 
A

adam

Guest
her şey açık ve net. sizin bunu görememenizin de psikolojik bir açıklaması var. bir annenin öz çocuğu istediği kadar seri katil olsun. bu anne bu çocuğu yine de sever. ana yüreği, çocuğu katil olsa da, öz evladını reddedemez. bu durum dinde de aynıdır.

Hayır ! Din de aynı değildir ve hiç bir zaman da olmaz. Adem (a.s.) ve Nuh (a.s.) örnekleri buna uygun birer örnektir. Kendi çocuğu sular altında kaldı. Mu kıtası bir yana, dünya sular altında kaldı. Bilim; binlerce yıl önce dünyanın sular altında kaldığını ispatladı, siz mi denk gelmediniz ?

hristiyanlar da incili o kadar benimsedi ki ve yahudiler de zeburu okadar benimsedi ki; siz istediğiniz kadar onlara bu kitapların yanlış olduğunu gösterin ve istediğiniz kadar bu kitapların çelişkilerle dolu olduğunu ve değiştirildiğini ve bu kitapların insan eliyle yazıldığını kanıtlarıyla birlikte gösterin, yine de size inanmayacaklardır.

Kendileri de biliyor. Bizim söylememize gerek yok. Yahudiler hem kendi kitaplarını hem de İncil'i tahrif ettiklerini çok iyi biliyor. Hristiyanlar da dört incil saçmalığının farkında, şimdilik tutunacak başka dalları yok. Papalık dahi, halen kutsal emanet ile beraber elde tutulan deri üzerine el yazması incillerini paylaşmadı. Ezberler bozulacak ama bir gün, hep beraber görene kadar; geçiniz...

hatta kendi kitaplarının ve dinlerinin doğru olduğunu ateşli bir şekilde savunacaklardır. ama dikkat edin bu ateşli savunmayı yapan insanlar, düşünmeyen ya da düşünce tembelliği yapan insanlar değillerdir.

(Asla ! öyle olduklarını hiç bir zaman düşünmedim...)

düşünmeyen ya da düşünce tembelliği yapan insanlar hiç bir zaman ateşli bir savunucu olamazlar. bu insanlara din öyle empoze edilmiştir ki, onlara çelişki de gösterseniz işe yaramaz çünkü düşünerek artık doğruya ulaşamayacak seviyeye gelmişlerdir. yahudiliğe ve hristiyanlığa baktığınız zaman, insanları gerçekleri göremeyecek kadar kör bir hale getiren şeyin din olduğunu görebilirsiniz. onların gerçeği görememesi ile sizin gerçeği görememeniz aynı psikolojik nedenledir. din artık sizi de esir almıştır. ancak, diğer dinlere mensup olan insanlara baktığınız an kendi halinizi görebilirsiniz.

Bir kilo pamuk mu ağırdır, bir kilo bakır mı ? Elbette güleceksiniz ilkokul çocuğuna dahi sorulmayacak bu soruya, ikisi de aynı ağırlıktadır. Peki, soruyu doğru olarak sorarsam ne demeliyim ? Bir kg. pamuk mu daha yoğundur ? bir kg. bakır mı daha yoğundur ? O zaman ciddi olarak düşünür ve cevap verirsiniz. Neden ? Çünkü kıyas yönteminde tutarlı davrandım. Kilogramdan ziyade yoğunluktan bahsettim. Sizin de tutarlı bir kıyas yöntemi izlemenizi isterim. Çünkü, bahsettiklerinizin muhteviyatları çok farklı ! Siz bilmiyor olabilirsiniz ama, milyarlarca insan bunu biliyor ve yaşıyor. O yüzden, yukarıdaki ilkokul çocuğuna dahi sorulmayacak bir soruya nasıl gülümsediysek, bu sorunuza da İslam alemi güler ve geçerler...

Diğer din olarak kabul edilenleri yaşamadığım için o din mensupları hakkında bir şey söyleyemem. Ama, İslam Dini hakkında söyleyebileceğim bir şey varsa, İslam Dini; özgürlüktür ! Din, esareti kırmak için, ruhlarımızı serbest ve özgür kılmak için gelmiştir. Siz, ibadetleri bir kölenin efendisine gösterdiği saygı olarak kabul ediyorsanız, yanılırsınız. Keşke o anlamda köle olabilsek !?! Kölelik bir makamdır, kulluk ayrı bir makamdır. İkisi arasında lut gölü ile everestin zirvesi kadar bir fark vardır.

ayrıca kur'anı ve diğer kitapları (incil,tevrat,zebur) tek bir insan yazmadı. toplum düzeni bozulmuştu ve o dönemin alimleri toplum düzenini sağlamak ve topluma lider olmak için birleşerek yeni bir din getirmenin planlarını yaptılar. çünkü; artık devlet ve devletin koyduğu yasalar toplum düzenini sağlamak için yeterli değildi. insanların suç işlememeleri için ve suç oranını devlete yük olmaktan kurtarmak için, yeni bir dine ihtiyaç duydular. kur'anı ve dini oluşturmak için kolları sıvadılar. kendinden önceki kitapları ve dinleri çok iyi analiz ettiler. kendinden önceki kitapları ve dinleri de insanlar oluşturduğu için onları müsvedde olarak kullandılar ve dini oluştururken yapılan hataları tekrarlamamak için bu hatalardan ders aldılar. bunu topluma kabul ettirmek için güvenilir biri gerekiyordu. bunun için muhammedi seçtiler. ona ilk önce okuma yazma öğrettiler. 4o yaşına kadar onu her konuda gizli gizli çıktığı dağda eğittiler. muhammedin hazır olduğunu hissettikleri zaman, topluma artık iyi niyetli yalanları söyleme vakti gelmişti ve söylediler de. gerisini tarih kitapları yazıyor zaten. her ne kadar yazdıkları kitabın tüm insanlığa gönderildiğini ve kusursuz olduğunu düşünseler de; tüm insanlığa gönderilmiş kusursuz bir kitap değildi.

Bu teziniz amiyane tabir ile; saçma! Neden saçma ? Çünkü evvela bilin ki,

1 - İslam Dini'nin ortaya çıktığı bir dönemde, arap yarımadasında bir devlet yoktu.
2 - İslam adında bir Din ortaya çıksın da toplum düzenini sağlayalım diye bir konsey de yoktu.
3 - İslam Dini diye bilinen bir şey de yoktu, o zamana kadar böyle bir isim hiç bir yazılı kayıtta isim olarak dahi yer almadı.
4 - Suç oranı diye bir şey yoktu, kabileler arasında oluşan ufak tefek savaşlar haricinde huzur bozan en ufak bir şey dahi yoktu. Ölen öldüğü ile kalır, çalan çaldığı ile yaşardı. Bundan da kimse rahatsız olmazdı. Çünkü, elitler kabile başkanlarıydı ve kimsenin hakkının olmadığı bütün her şeyde onlar hak sahibiydi. Toplum da bunu kabullenmiş ve bu konuda da töresellik kavramı gereği kabullenmişlik vardı.
5 - Peygamberimiz (a.s.) 40 yaşına kadar ümmiydi (okuma yazma bilmez), o günden sonra da hemen öğrenmedi. Buda çevresindeki herkes tarafından bilinen bir şeydi. İlk inen ayet alak suresi, sizin tezinize göre olmamalı o zaman. Çünkü "oku" diye başlıyor. En azından alıştırma babında daha anlaşılır ve kabul edilebilir bir ayet olmalı değilmiydi. Kaldı ki; evine döndüğü zaman müddesir suresinde geçen "ey örtüsüne büren kalk! uyar" ikazından sonra yaklaşık 2,5 yıl aşkın bir zaman ayet inmedi. Sizin teziniz burada geçerliliğini kaybeder. Madem toplum düzeni için uyarlanmış bir senaryo ortaya kondu, o halde sıcağı sıcağına peşpeşe ayetler inmeli değil mi ? Araya bu kadar zaman girmesi olayın soğumasına sebep verip ve ümmi birine "oku" ayetinin dehşetli önemselliği azalacak değil mi ?
6 - Saçmalamayın, Peygamberimiz (a.s.) hiç bir zaman yalan söylemedi, burası hakarete girer. Düşmanları bile ayetlerle konuşan Peygamberimizi (a.s.) davasından vazgeçirmek için "şu dağın arkasında bir düşman topluluğu var desen, hiç zerre miskal şüpheye düşmeden biz sana inanırız, ama bize bunu yapma" diyecek kadar da kendisine inanır ve Muhammed'un Emin (a.s.) ismini lakap olarak takmıştı.
7 - Kur'an; bütün aklınıza gelen kusur, eksiklik ve gerçeksizlikten uzak bir kitaptır.
8 - Peygamberimiz (a.s.) hiç bir zaman nübüvvet öncesi bir kitabı eline alıp okumuş ve bilgi sahibi olmuş değildir. Ne zebur, ne İncil. Hıra mağarasında da zaten Hz. İbrahim'e (a.s.) indişrilen Din'in rukunları ile ibadet etmeye çalışırdı. Çünkü o günler de yaşayan halk Allah diye bir varlığa inanır, ama yaptıkları putların da O'nun (haşa) elçisi olduğuna iman ederdi. Bu düşünce sadece Peygamber (a.s.) efendimize uygun bir tarz değildi.
9 - İddialarınız, hiç ilmi değil. İlmi olsun diye sayfalarca yazdık ve ilmi olan şeylerden bahsettik, ama siz ilmen bir tek cümle bakın lütfen iyi okuyun ilmi bir tek cümle yazmadınız !...Biz, ilmi diye başladık ve mecbur kaldığımız bir iki yerin haricinde ayet yazmadık. Hangimiz ilmi olarak gidiyor, okuyanların takdiridir. Ve inşaallah Rabbim (cc) takdir eder.

kusursuz olmadığını ve tüm insanlara gönderilmediğini kanıtlamak da çok basit. kitabı yazan kişiler belli ki coğrafya bilgisinden biraz yoksunmuş. kutuplarda yaşayan milyonlarca insan olduğunu ve kutuplarda güneşin 6 ay batmadığını hesap edememiş. kur'an tüm insanlığa indirildiyse, kutuplarda yaşayan milyonlarca insan 6 ay güneşin batmadığı bir yerde nasıl oruç tutacak? nasıl iftarını açacak? 5 vakit namazını hangi saatlerde kılacak? güneşin batmadığı bir yerde yatsı namazını nasıl kılacak?

Kur'an da dünyanın bütün hayatının Allah (cc) nazarında 1 gün olduğu söylenir. Bu da ahiret hayatına göre kullanılan bir tabirdir. Bu bir günün, neresinde kılarsanız namazınızı kılın, ama dikkat etmeniz gereken namaz için tek ölçü vaktin girmesidir. Vakit girdiği zaman namazın farziyeti boynunuzdadır. Girmeyen vakitin namazından hiç kimse mesul değildir. Siz kıldınız da, kutuplardakini mi düşüneceğiniz tuttu ? Yani tam yerine denk geldi ayet yazacağım, tutuyorum yine kendimi. Bakın, bu da ilmi bir cevaptır. Çünkü sorduğunuz soru Dini ahkamları olan bir sorudur ve cevabınızı da Dini minvalde aldınız. Her ne kadar Dini kabul etmesenizde bilmeden Dini cevapları olan sorular sorabiliyorsunuz. Bu da sizin Dine inanmadığınız değil, Dini bilmediğinizi göstermeye yeter. Geçiniz lütfen, geçiniz...

bu soruları, bu sitede daha önce de sorduğum halde, hiç kimse cevap veremedi. bilim geliştikçe kur'anın kusursuz olmadığı ve çelişkilerle dolu olduğu daha da ortaya çıkacaktır. insanlık uzaya çıktığında ve uzayda yaşamaya başladığında, güneş ya hiç batmayacak ya da hiç doğmayacak. güneşin batmadığı ve doğmadığı bir yerde, uzayın ortasında namaz vakitlerini nasıl hesaplayacaksınız? nasıl oruç tutacaksınız? kur'an yazılırken insanlığın bir gün uzaya çıkacağı hiç düşünülmedi, hiç hesaplanmadı. bütün bu çelişkilere ve kanıtlara rağmen halen kur'ana inanıyorsanız, ozaman bir hristiyanın incile inanması ile, bir yahudinin tevrata inanması ile ve bir annenin katil çocuğunu halen savunması ile aynı psikolojidesiniz demektir ve din artık beyninizi mühürlemiş demektir. ben istediğim kadar size çelişki ve kanıt göstereyim, yine de siz bana inanmayacaksınız demektir.

Çelişki yok aslında, siz perdelenmişsiniz anladığım kadarı ile. Çünkü çok defa cevapladık, sanırım siz okumadan geçtiniz. İnanmak istiyorsunuz, bu beyin sancılarını yaşamanız bunu gösteriyor. İnanmak istiyorsunuz ama, kafanızda yer etmiş bu düşüncelerden kurtaramıyorsunuz kendinizi. Siz, itikadi yönlerden sancılar çekiyorsunuz, bunları bastırmak için ameli boyutta sorular soruyorsunuz. Başının ağrısını geçirmek için aspirin kullananlara gülüyorsunuz güya, kendiniz gidip sinüzütlerinizi aldırmak için doktora başvuruyorsunuz. Hakaret değil ama tabir çok güzel oturdu o yüzden yazmadan geçemeyeceğim samimiyete binaen kabul edin: siz uyuz keçiye benziyorsunuz. Mürşidimiz böyle der sizin gibi insanlara. Neden ? Çünkü her keçi otlarken önüne çıkan sudan içer, oysa uyuz keçi önüne bir su çıktığı zaman, o suyu takip edip kaynağına ulaşır ve suyun gözünden içer.
Uzaya çıktığınız zaman namazlarınızı kılmayın, sorumluluğu da islamforumda "adam" nicki ile bana cevap veren böyle dedi deyin Rabbimize. Kabul ediyorum bu sorumluluğu.

ve şunu da bilin ki alimler şuan bir yerlerde oturup mehdiyi nasıl getirebileceklerini hesaplıyorlar. hatta bunun bir kaç denemesini yaptılar ama başarısız oldular. eğer alimler insanları mehdinin geldiğine inandırabilirse, o zaman bildiğiniz tüm doğruları yıkacaklar. bildiğiniz çoğu şeyi, fıkıhçıların uydurması ve insanların yanlış yorumlaması olarak nitelendirecekler. hadislerin çoğunun şeytani hadis olduğunu söyleyecekler ve islamı yeniden yapılandırıp, tüm dünyanın kabul edebileceği (kutuptakilerin hatta uzaydakilerin bile) bir formata dönüştürecekler. ama bunu yapmak o kadar kolay değil. çünkü artık kameralar var, her şey kayıt altında. tüm söylenenler, tüm yapılanlar artık tekrar tekrar izlenebilecek ve hatalar çok basit bir şekilde yüzlerine vurulabilecek. yani anlayacağınız teknoloji bu kadar gelişmişken mehdinin gelmesi artık çok zor.

: ) Mehdi ? Sizin için supermen gibi bir şey ! Ama zamanı değil. Kameralar kayıtta öyle mi ? Peki, omzunuz üzerinde iki adet kamera var ve her nereye giderseniz kayıtta. Tüm yaptıklarınız ve tüm söyledikleriniz kayıt altına alınıyor, benim de tabi. "Bu gün nefsine hesap görücü olarak kendi kitabın sana yeter" ayeti, bizim bütün yaşantımızın, aslında manevi bir kamera ile kayıt altında tutulduğunun da göstergesidir. Tek bir farkla; bu kamerada sadece rekord ve play tuşları var. Pause ve Delete tuşları konulmamış. İleri geri sarma tuşları da yok. O tuşlar orada konulacak ve ileri geri gösterimler orada yapılacak.
Bozulan şeylere format atılır. Formasyonunu kaybetmiş olanlara reformlar sunulur. İslam'ın ne formasyonu bozulmuştur ne de formata ihtiyacı vardır. 1.400 yıldır da indiği gibi, isteyenler tarafından yaşanmaktadır. Geçiniz...

daha önce de dediğim gibi, 14oo yıl önce dine ihtiyaç vardı. din şuan misyonunu tamamladı. artık dinin misyonerliğini yapmanın zamanı geçti. vereceğim örnek şuanki durumu daha net açıklayacaktır. eskiden nehirlerde karşıdan karşıya geçmek için sal kullanılırdı ve bu bir çok kişinin ekmek kapısıydı. devlet köprü yaparsa, ozaman sal ile ekmeğini kazanan bir çok kişi aç kalacaktı. dolayısıyla sal ile ekmeğini kazananların köprü yapılmasına karşı olmaları, hatta yapılan köprüyü dinamitleyip yıkmaları gayet doğal bir tepkidir. aynı şekilde din de bir çok kişinin ekmek kapısı. din ortadan kalkarsa bir çok kişi aç kalır. dolayısıyla çoğu insan sırf ekmeği için, inanmasa bile dini savunur. din kullanılarak insanlar her şeye alet ediliyor. insanların siyasi olarak oyları, paraları, duyguları ve daha bir çok şey din kullanılarak sömürülüyor.

Ben neden aç kalmıyorum. Bekir bey veya İlyas bey bana bu sitede yazdığım için her hangi bir maaş vermiyor. Ha! dersen ki peki neden savunuyorsun bu sitede islam Dinini, cevap olarak derim ki; benim ücretim Alemlerin Rabbine aittir.! Ve; o çok cömert !...
Emin olun, eğer dünya hayatının 1.400 yıl daha ömrü olsa, yine Dine ihtiyaç hissederdi ve yine bu Din, o ihtiyacı bozulmamış hali ile bu talebi karşılardı. Ama, bu dünyanın o kadar ömrü olduğuna şahsen bu fakr inanmıyor.
Bu alem bir köprü, fikirleriniz de dinamit. Dikkat edin sizin sal dinamitleniyor ! Geçiniz...

ben deist olmama rağmen ve aynı inanca sahip olmamamıza rağmen ''turan dursun'' ile görüşlerimizin ortak olduğu bir nokta var. ikimiz de dinleri insanların oluşturduğunu düşünüyoruz. bu adam kendini küçük yaştan itibaren dine adamış, farklı yüzyıllarda konuşulan arapça dillerini ve gramerini çocuk yaşta çözmüş ve 8 yıl müftülük yapmıştır. bu adam isteseydi insanlara bulduğu gerçekleri açıklamayıp, çok rahat ve çok zengin bir hayat sürebilirdi. ama o gerçekleri insanlara açıklamak uğruna ölüme gitmeyi tercih etti ve bir gün evinin önünde kimliği belirsiz kişilerce öldürüldü. eminim onun düştüğü duruma düşmek istemeyen, gerçekleri insanlardan saklayan daha nice müftüler vardır. ben de isteseydim bu kadar vakit harcamaz, dinin savunuculuğunu yapabilir ve çok rahat ve zengin ve huzurlu bir hayat sürebilirdim. ki bunu şuan bile istesem yapabilirim. zaten insanlar inanmaya meyilli. çok rahat bir şekilde dini kullanabilirim. ama bu benim karakterimde yok. gerçekleri insanlardan saklayamam. zaten bir süre sonra da insanlar artık gerçeklerin farkına varacaklar. sonsuza kadar bu çelişkilerle inanmalarını sağlayamazsınız.

turan dursun, insanların kendi kendine hurafelerini din veya tabu kabul etmesini eleştiriyordu ilk başta. Sonra iyice şaşırdı, (ki buna elbette sebepler var) gerçek din olgusunun da insanlar tarafından uydurulduğunu söyleyecek düzeye geldi.
turan'ın aldığı eğitimi bana övmeyin lütfen, burasını harbiden geçiniz. Yani turan'ı bir kenara bırakın, daha önceki mesajlarda groll isimli üyeye şeytanın alimliğinin örneğini verdik. Okumadınız mı ? yani şeytanda da daha mı alimdi bu turan ? Şeytan dan daha alim başka kim var. Şeytan size Allah (cc) var mı yok mu ? çok güzel cevap verir. Ve öyle anlatır ki, sen ben başımızı secdeden dehşet halinden kurtulamadan belki ruhu teslim etsek dahi kaldıramadan gideriz. Şeytan, allah (cc) yok demiyor ki ? Muhammed (a.s.) olamaz ! diyor. Siz şeytanı dahi anlamadan cin olup müslüman çarpmaya kalkıyorsunuz, lütfen geçin, lütfen...Şeytan da bu ilmi ile istese çok rahat dört büyük meleğin hocasıo olarak cennete yaşar kalırdı. Ama, olmadı. turan da istese bir yaşar nuri'den veya şaşıbeyaz'dan daha muteber bir prof olarak hayatına devam edebilrdi, ama olmadı, kendi istemedi. Bu iki örnekte tek sebep var: KİBİR !

Bunları bilmeden kesin yargılarınız ile konuşmayınız o yüzden. Siz; isteseniz de istemeseniz de bu Mübarek Kur'an'ımız kıyamete kadar yani sizin anlayacağınız tabir ile galaksiler birbirine çarpıp, kara deliğin ağzından içeri girip de bu galaksi yok olana kadar bu İslam bozulmadan kalacak ve yaşamak isteyenler tarafından Y A Ş A N A C A K T I R ! ! !


İnsanlar inanmaya meyilli ise, bu kadar sorgulama neden ? Bakın, daha bir armut ve elmanın neden bu güne kadar tesadüfen polenlerinin yanlışlıkla birbirini döllemediğini sorduk, cevap gelmedi, veririz deyip geçmeyiniz !...



(Alıntı ile derleme hocamızın daha önce bize yazdıkları ve bana aittir.)
 
K

kompLeks

Guest
kompleks bey yazınızın tamamını okuma zahmetine girmedim . bir kısmına baktım birazını okudum ve yine aynı şeylerrrr (olduğu kanaatine vardım). .

Neyse ben gözüme çarpan bazı şeyleri söyleyeyim . Bir; dinleri insanlar yarattı diye net bir yargıya varmışsınız . YANLIŞ ! . Üzerinde tartışılan bir şey kesinlik belirten bir şekilde ortaya konup söylemi yapılamaz . Kaldıki ne kadar ispatladım diye ortaya çıksanızda hala tartışılmakta olan bir mevzu hakkında böyle konuşamazsınız . Yani tartışılan bir mevzu net bir şekilde dillendirilemez ! YANLIŞTIR ! . . (Kaldıki ipe sapa gelmez bir iddada bulunduğunuzuda söyleyeyim)

İki; İslamforum gibi bir sitede insanlar yaratmıştır tabirini kullanmışsınız . YANLIŞ ! . Her horoz kendi çöplüğünde öter kaidesince burada bu tip Müslümanlığa aykırı söylemlerde bulunmamalısınız . Yani Müslümanlıkta Allah'tan başka hiç kimse yaratma işine muktedir değildir . İnsanlarda herhangi birşeyi yaratamazlar .(Kaldıki Gerçektede öyle olduğuna emin olabilirsiniz) Evet efendim gözüme çarpan bazı mental çarpıklıklar . Mesele herhangi bir mentaliteye dayanmasada mental çarpıklıkları barındırabilmekte buda tuhaf . Tabiatın cilvesi diye mi adlandırılıyor bu ? Neyse saygılar efendim . Ben bu tip mevzulardan sıkıldığım için muhabbetinize dahil olamayacağım kusurumada bakmayın . Bu arada agnostik arkadaşada Kutsal Gizemler belgeselini izlemesini tavsiye ederim (kutsalgizemler.com) Benden bu kadar tekrar saygılar efendim saygılar . .

sayın sabotage;

öncelikle yazınıza biraz geç cevap verdiğim için özür diliyorum. keşke sizinle de geniş bir münazara yapabilsek.

doğru söylüyorsunuz. üzerinde tartışılan bir şey kesinlik belirten bir şekilde ortaya konup söylemi yapılamaz. ama söyleminin yapılması için ilk önce iddia edilmesi gerekiyor. ama benim iddiamın tersi de kesin değil. yani ''dini tanrı gönderdi'' iddiası da kesin değildir. zira kesin olsa bu konuyu tartışıyor olmazdık. kaldı ki kesin olan şeyler bile arasıra tartışmaya açılır. neyse belki iddianın yapılış biçimi farklı veya yanlış olabilir. ama bu diğer yanlışlıkları görmemizi engellemez ve anafikrimizi değiştirmez. tartışma niyetimiz belli. her şeyi konuşabilmek. yapılan mantık hatalarını görebilmek. doğru düşünmeyi öğreniyoruz hep birlikte münazara ede ede...

islam forumda yaratmak tabirini kullandım. sizin vesilenizle bunu da açıklamak istiyorum. yaratmak fiilini çoğumuz yanlış biliyoruz. yaratmak sadece yoktan var etmek demek değildir. var olan bir şeyi başka bir şeye dönüştürmek de yaratmaktır. sizin inancınızda da buna örnek var. sizin inancınız da yaratıcınız sizi çamurdan yarattı. yani var olan bir şeyden başka bir şeye dönüştürüldünüz. çamur iken bedene dönüştürüldünüz. yaratmak sözlük anlamında bir şey oluşturmak anlamında da kullanılır. ''dini insanlar yarattı'' ile ''dini insanlar oluşturdu'' aynı anlama geliyor. zira yaratmak sadece yoktan var etmek demek değil, var olan bir şeyi başka bir şeye dönüştürmek ve oluşturmak anlamımlarında da kullanılıyor. türk dil kurumu sözlüğüne bakabilirsiniz.

saygılar
 
K

kompLeks

Guest
sayın adam;

yazınızı ancak okuyabildim. uykum geldi. güzel şeyler söylemişsiniz. ama içinde yanlış örnekler de var. bazı yerlerde konu dağılmış. hepsine tek tek cevap yazacağım ama uykum geldi. müsait olduğum en kısa zamanda yazınıza cevap yazacağım.

saygılar
 

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
İnkar edenler hesap günü bu gerçeklerle yüz yüze kaldıklarında telafisi olmayan hatalarından dolayı çok derin bir pişmanlık duyacaklardır Dolayısıyla, düşünmekten kaçmak, hiçbir şekilde çözüm değildir.


İnsanların sorgulama (zamanı) yaklaştı, kendileri ise gaflet içinde yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 1)

Ertelemek ancak inkarda bir artıştır… (Tevbe Suresi, 37)


Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
Hiç mi öğüt alıp-düşünmüyorsunuz?
Yoksa sizin apaçık olan bir deliliniz mi var?
Eğer doğru söylüyorsanız, öyleyse getirin kitabınızı. (Saffat Suresi, 154-157



Ey iman edenler, Allah'tan korkun. Herkes yarın için neyi takdim ettiğine baksın. Allah'tan korkun. Hiç şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Kendileri Allah'ı unutmuş, böylece O da onlara kendi nefislerini unutturmuşolanlar gibi olmayın. İşte onlar, fasık olanların ta kendileridir. (Haşr Suresi, 18-19)
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
dinleri insan yarattı;
Siz boş verin bu "dinleri insan yarattı" tezinizi kabul ettirmeyi de, şunu bir düşünün derim: İnsanoğlu, beyin gücünü kullanarak henüz sineğin kanadını yaratmayı sağlayacak projeyi bile oluşturamamışken, hayatını, ideallerini, umutlarını bağladığı Din gibi yüce bir olguyu nasıl kabul ettirecek kendine. Hadi kendine ve etrafındaki bir kaç kendi gibi insana kabul ettirdi, milyarlarca insana nasıl kabul ettirecek ? Din, alınır-satılır bir meta mıdır ? Siz, pazarlarda din alıp din satan tüccar gördünüz mü ?

Din; Yaradan tarafından dahi yaratılmamıştır. Bakın bu sözü alın, beyninizde bir gargara yapın, kılcallara kadar ulaşması için başınızı yukarı kaldırın, gökyüzünde iki yıldız gözünüze muhakkak çarpacaktır bu saatte. O iki yıldız arasına dik bir doğru çekin ve tam ortasında tefekküre dalın. Cevap; orada !

Din; ahkamdır! Rabbi Zülcelal'in ahkamı ! Sadece, yaşanır...
 
K

kompLeks

Guest
İnkar edenler hesap günü bu gerçeklerle yüz yüze kaldıklarında telafisi olmayan hatalarından dolayı çok derin bir pişmanlık duyacaklardır Dolayısıyla, düşünmekten kaçmak, hiçbir şekilde çözüm değildir.


İnsanların sorgulama (zamanı) yaklaştı, kendileri ise gaflet içinde yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 1)

Ertelemek ancak inkarda bir artıştır… (Tevbe Suresi, 37)


Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
Hiç mi öğüt alıp-düşünmüyorsunuz?
Yoksa sizin apaçık olan bir deliliniz mi var?
Eğer doğru söylüyorsanız, öyleyse getirin kitabınızı. (Saffat Suresi, 154-157



Ey iman edenler, Allah'tan korkun. Herkes yarın için neyi takdim ettiğine baksın. Allah'tan korkun. Hiç şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Kendileri Allah'ı unutmuş, böylece O da onlara kendi nefislerini unutturmuşolanlar gibi olmayın. İşte onlar, fasık olanların ta kendileridir. (Haşr Suresi, 18-19)


sayın sumisali;

insanları bu şekilde korkutursanız insanlar sorgulamadan inanmaya başlar. peki bizi yaratan yaratıcı, kullarının kendisine bu şekilde inanmasını ister mi? yaratıcı bunu istemez. sorgulamadan, bilmeden, öğrenmeden, araştırmadan sırf korktuğu için inanan bir kulun kendisine bile hayrı yoktur. siz dini sorgulayan, doğruyu bulmaya çalışan herkese inkar ediyor gözüyle mi bakıyorsunuz? sorgulamayan, eğitimsiz, her söyleneni yapan, her söylenene inanan, her şeyden korkan bir toplum mu yaratmak istiyorsunuz? islam ülkelerinin neden geri kaldığı apaçık ortada değil mi? sorgulamaktan korkan bir millet nasıl ilerleyebilir? nasıl doğruya güzele ulaşabilir?

yahudiler neden halen tevrata inanıyor? sorguladıkları için mi? hristiyanlar neden halen hristiyan? sorguladıkları için mi? yoksa korkutuldukları için mi? korku sorgulamalarını engelliyor. düşünmelerini ve doğruyu bulmalarını engelliyor. korku beyinlerini mühürlüyor. korkusunu yenen çok az insan doğruya ulaşabiliyor.

11 eylül saldırısı nasıl düzenlendi? insanlar kendilerini öldürmeye nasıl ikna ediliyor? açıklar mısınız bana? bir insan nasıl canlı bomba olmaya ikna edilir ve yoldan geçen masum insanların canını alabilir? din faktörü kullanılmadan bir insanı canlı bomba yapabilir misiniz? kendini ve masum insanları bir terör saldırısında öldürmeye ikna edebilir misiniz? bu olayların hepsinde din yok mu? bu insanlar sorgulamaktan korktukları için, bakın; sorgulamadıkları için demiyorum, sorgulamaktan korktukları için bu hale gelmediler mi? korku insanları bu hale getirmedi mi?

sorgulamaktan korkmayın !
sorgulamak inkar etmek demek değildir !
sorgulamak gaflete düşmek demek değildir !
hiç kimse sorgulayarak, aklı ve mantığıyla ulaştığı doğruya inandığı için suçlanamaz ve cezalandırılamaz ! hiç kimse aklının ve mantığının kavrayamadığı bir şeyden sorumlu tutulamaz !
 
K

kompLeks

Guest
Siz boş verin bu "dinleri insan yarattı" tezinizi kabul ettirmeyi de, şunu bir düşünün derim: İnsanoğlu, beyin gücünü kullanarak henüz sineğin kanadını yaratmayı sağlayacak projeyi bile oluşturamamışken, hayatını, ideallerini, umutlarını bağladığı Din gibi yüce bir olguyu nasıl kabul ettirecek kendine. Hadi kendine ve etrafındaki bir kaç kendi gibi insana kabul ettirdi, milyarlarca insana nasıl kabul ettirecek ? Din, alınır-satılır bir meta mıdır ? Siz, pazarlarda din alıp din satan tüccar gördünüz mü ?

Din; Yaradan tarafından dahi yaratılmamıştır. Bakın bu sözü alın, beyninizde bir gargara yapın, kılcallara kadar ulaşması için başınızı yukarı kaldırın, gökyüzünde iki yıldız gözünüze muhakkak çarpacaktır bu saatte. O iki yıldız arasına dik bir doğru çekin ve tam ortasında tefekküre dalın. Cevap; orada !

Din; ahkamdır! Rabbi Zülcelal'in ahkamı ! Sadece, yaşanır...

sayın radikal;

öncelikle hoş geldiniz.

sizi özlemedim desem yalan söylememiş olmam :) bir önceki cümlemi anlamak biraz zaman alsa da çözülemeyecek bir şey değil. ama kısaca sizi özledim desem yukarıdaki cümlemde hissiyatımı kısa ve öz olarak dile getirmiş olurum. ''o zaman neden bunu ifade etmek için bu kadar karışık bir cümle kullanmaya gerek duydunuz'' diyeceksiniz. aynı ile mukabele diyelim buna. cümleleriniz karışık. özellikle son paragraf. beni çürütüyor musunuz yoksa destekliyor musunuz anlamadım? anlamayacağım terimler ve bu kavramlarla oluşturulmuş bir bilimkurgu cümlesi? bende oluşan tek şey soru işareti.

daha da ziyade konumuzun, bir insanın sinek kanadı icad edememesiyle ne ilgisi var? ben, insanoğlu bir canlı yaratabilir veya bunu bir projesini oluşturabilir demedim ki ya da böyle bir iddiada bulunmadım ki. lafı dönderip dolaştırıp başka bir yere bağlamışsınız. belki de bana cevap olsun diye yazmamışsınızdır. orasını da anlamadım. keşke bir alıntı yapsaydınız.

sorgulamaktan korkmayın !
sorgulamak inkar etmek demek değildir !
sorgulamak gaflete düşmek demek değildir !
hiç kimse sorgulayarak, aklı ve mantığıyla ulaştığı doğruya inandığı için suçlanamaz ve cezalandırılamaz !
hiç kimse aklının ve mantığının kavrayamadığı bir şeyden sorumlu tutulamaz !

 

eflatun

New member
Katılım
17 Nis 2010
Mesajlar
34
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Bizim korkumuz, Rabbimize kul olmayi becerememekten.Bunun anlasilmasi en önemli olan sanirim.
 
K

kompLeks

Guest
Bizim korkumuz, Rabbimize kul olmayi becerememekten.Bunun anlasilmasi en önemli olan sanirim.

sayın eflatun;

ben de aksini söylemedim zaten.

sorgulamaktan korkmayın !
sorgulamak inkar etmek demek değildir !
sorgulamak gaflete düşmek demek değildir !
hiç kimse sorgulayarak, aklı ve mantığıyla ulaştığı doğruya inandığı için suçlanamaz ve cezalandırılamaz !
hiç kimse aklının ve mantığının kavrayamadığı bir şeyden sorumlu tutulamaz !

 
A

adam

Guest
sayın adam;

yazınızı ancak okuyabildim. uykum geldi. güzel şeyler söylemişsiniz. ama içinde yanlış örnekler de var. bazı yerlerde konu dağılmış. hepsine tek tek cevap yazacağım ama uykum geldi. müsait olduğum en kısa zamanda yazınıza cevap yazacağım.

saygılar
İyi uykular dileyeyim size o zaman. : )
Yanlış örnekleri tek tek ele alırız, belki yazım hatası vardır, anlamı bozuyorsa değiştiririz. Amaç doğru olanı bulmaksa, siz de ben de gönüllüyüz zaten. Ama konunun dağılmış olduğunu söylemenizi kabul etmem. Çünkü siz de bir oradan bir buradan yazdığınız için ben de paragraf paragraf gidip cevaplandırdım. Yani, sizi takip ettim. Siz yanlış yoldaysanız, önünüze bakıp yolunuzu düzeltin, arkanızdan sizi takip eden insana yanlış yoldasın diye sitem etmeyin, nasıl ? :)
 
K

kompLeks

Guest
İyi uykular dileyeyim size o zaman. : )
Yanlış örnekleri tek tek ele alırız, belki yazım hatası vardır, anlamı bozuyorsa değiştiririz. Amaç doğru olanı bulmaksa, siz de ben de gönüllüyüz zaten. Ama konunun dağılmış olduğunu söylemenizi kabul etmem. Çünkü siz de bir oradan bir buradan yazdığınız için ben de paragraf paragraf gidip cevaplandırdım. Yani, sizi takip ettim. Siz yanlış yoldaysanız, önünüze bakıp yolunuzu düzeltin, arkanızdan sizi takip eden insana yanlış yoldasın diye sitem etmeyin, nasıl ? :)

sayın adam;

yazınıza cevap yazmayı unuttuğumu zannetmeyin lütfen. ben tek başıma herkese cevap yazmaya çalışıyorum. konuyla ilgisi olmayan yorumlar olunca onlara da cevap yazmak zorunda kalıyorum ve mantık hatası olan şeyleri de düzeltmeye çalışıyorum. onlara yazdığım cevaplara da siz cevap yazıyorsunuz. böylece asıl konuşmamız gereken konuyu konuşamıyoruz. artık şüphelenmeye başlıyorum. acaba konuyu sabote etmek için mi böyle yapıyorlar? benim iddiam ve konu başlığımız ''dinleri insanlar yarattı'' ama nedense bu konu başlığı altında çok alakasız yorumlar da var. bu yorumlara cevap vereyim derken konu dağılıyor. bir kaç örnek vereyim isterseniz:

kompleks ahirete inanıyor musun onu sormak istedim..müslümanlar namaz kılarak oruç tutarak ibadet ediyor...sen yaradana nasıl ibadet ediyorsun..fransız doktorlar romatizmal hastalıklara olanlara müslümanlar gibi namaz kılın diyor..amerikalı doktorlar soğuk suyla vücudunuza masaj yapın diyor...şimdi sen allah için mi ibadet ediyorsun yoksa sağlık için mi diyebilirsin..allah öyle bi düzen kurmuş..onun kimsenin ibadetine ihtiyacı yok..ama insanların ona ibadet etmeye ihtiyacı var..müslümanların kıldığı namaz aldığı abdest bu kadar işe yararken..hristiyanların diz çöküp ettiği duayla senin ettiğin dua ne işe yarıyor..

sayın mehmet_87 nin bu yorumunda deist olmam tartışılıyor. mecburen cevap vermek zorunda kalıyorum ve konu dağılıyor.

haşa dinleri insan yarattı ise insanı kim yarattı.herşeyi yaratan Allah cc dür.insan sadece diler,meyl eder.

sayın sinang'ın bu yorumunu okuduğumda beni görmeliydiniz. gülmekten yarıldım resmen ;) burada da yaratıcının varlığı tartışılıyor. tabi sorudaki mantık hatasını gözardı etmemek lazım. herkes bu şekilde mantık yürüterek inanıyorsa durum vahim. eğitim şart. mantıklı tartışabilmek için biraz mantık dersi almamız lazım sanırım ya da ders alamıyorsak bile kendimizi bu anlamda geliştirebilmemiz ve eğitmemiz lazım.

Deİst ne demek yahu bİr tÜrk nasil deİstİm derkİ anlayamiyoruz.hocam.........her tÜrk mÜslÜmandir yahu.......

sayın hilaliahmer'in bu yorumunda yine deistlik konusu tartışılıyor. ayrıca yine cümledeki mantık hatası gözardı edilemez. yukarıdakine benzer bir durum söz konusu.

doğru ve yanlış insanların vicdanıyla bulunursa vay halimize.bir kitaba inanan insanların bile vicdanı ortada..ayrıca sana göre doğru gelen bana göre yanlış olabilir..nasıl bir adam dövdüğünde ve mahkemeye çıktığında benim vicdanım rahat bu dayağı hakketmişti desen bile hakim cezayı keser..dinde öledir kuralları vardır.zaten dinler insanlar kafasına göre takılmasın diye inananlar için gelmiştir.

sayın abrec'in bu yorumunda vicdan tartışılıyor.

İnkar edenler hesap günü bu gerçeklerle yüz yüze kaldıklarında telafisi olmayan hatalarından dolayı çok derin bir pişmanlık duyacaklardır Dolayısıyla, düşünmekten kaçmak, hiçbir şekilde çözüm değildir.


İnsanların sorgulama (zamanı) yaklaştı, kendileri ise gaflet içinde yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 1)

Ertelemek ancak inkarda bir artıştır… (Tevbe Suresi, 37)


Size ne oluyor, nasıl hüküm veriyorsunuz?
Hiç mi öğüt alıp-düşünmüyorsunuz?
Yoksa sizin apaçık olan bir deliliniz mi var?
Eğer doğru söylüyorsanız, öyleyse getirin kitabınızı. (Saffat Suresi, 154-157



Ey iman edenler, Allah'tan korkun. Herkes yarın için neyi takdim ettiğine baksın. Allah'tan korkun. Hiç şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. Kendileri Allah'ı unutmuş, böylece O da onlara kendi nefislerini unutturmuşolanlar gibi olmayın. İşte onlar, fasık olanların ta kendileridir. (Haşr Suresi, 18-19)

sayın sumisali'nin bu yorumunda insanların korkmasını yönelik telkinlerde bulunuluyor. yine konumuzla ilgisi olmayan bir yorum.

Bizim korkumuz, Rabbimize kul olmayi becerememekten.Bunun anlasilmasi en önemli olan sanirim.

sayın eflatun'un bu yorumunda da yine konuyla alakası olmayan yorumlar zincirine bir yenisi daha ekleniyor.

buna benzer konu dışı yorumlar ve bunlara yazmak zorunda kaldığım cevaplar var.tek başıma hepsine yetiştirmeye çalışıyorum. şuan yukarıda yazdıklarımın da konuyla ilgisi yok ama belki asıl konumuza dönmemizde ve konu dışına çıkmamamızda bir faydası olur diye bu kadar zahmet ediyorum.

sayın adam; şimdi yeni bir pencerede size cevap yazmaya çalışayım. sizin yazınız çok uzun olduğu için dolayısıyla benim yazım da çok uzun olacaktır. bu biraz zaman alabilir. şu an yazamasam da aklımdasınız.

sorgulamaktan korkmayın !
sorgulamak inkar etmek demek değildir !
sorgulamak gaflete düşmek demek değildir !
hiç kimse sorgulayarak, aklı ve mantığıyla ulaştığı doğruya inandığı için suçlanamaz ve cezalandırılamaz !

hiç kimse aklının ve mantığının kavrayamadığı bir şeyden sorumlu tutulamaz !

 
Üst Alt