İyi niyetli yazmışsınız teşekkür ederim ama kimsenin inancı kimseyi ilgilendirmez.Bu saatten sonra ben hiçbir dine inanmam.
İnanıp inanmamak tabiki sizin özgür nefsinizin elinde, bizim Dinimiz de zorlama yok.
Evden hayatı boyunca çıkmamış bir insana diyorsunuzki bu ev senin bütün dünyan başka birşey yok.Ama ben dışarda çok daha fazla şeyler gördüm geçirdim ve size anlattım.Bu saatten sonra o evin dünya olmadığını biliyorum dolayısıyla inanamam en fazla inanmış gibi yapabilirim oda kandırmak olur.
Bu örneği yanlış vermişsiniz. Bu örneği size ancak biz veririz. Çünkü bu evden başka bir yer yok diye siz düşünüyorsunuz, biz değil. Biz bu evin bulunduğu dünyada da dahil galaksiler de olmak üzere bütün hepsinin Allah (cc) nazarında tırnak ucu kadar yer dahi kaplamadığına inanıyoruz. Sizler ise, bu dünyadan ölüp gittikten sonra varsa tamam, o zaman kabul, ama yoksa zaten bu dünyadan da başka yer yok, diyorsunuz. Yani örneğiniz benim mantığıma değil, sizin düşünce mantığınıza göre olmuş. Bilim halen diğer gezegenlede hayat var mı yok mu bunun araştırması içinde. Oysa ben bu galaksi de dahil trilyonlaca irili ufaklı gezegenlerde hayat olduğuna inanıyorum. Mars veya jüpiter ile kendimi sınırlandırmıyorum Kara delik dahi bana sınır tayin edemiyor. Kendim böyle düşünürken neden size oda gibi daracık yerlerden başka dünya olmadığını söyleyeyim ki ? Aksine, çık dışarı kafanı kaldır ve düşün diyorum.
Siz sorgulamaya niyetliyseniz sorgulayın ''neden'' arayın başka inançları dinleyin,münazara edin,renkler tanıyın inanın bu sizin vizyonunuzu genişleticek daha zengin kılacak.İnancınızı reddedin demiyorum ama her söyleneni Allahın sözleri gibi hemen kabul etmeyin altında sağlam zemin ve neden arayın.Birçok akımı,felsefeyi,dinleri inceleyin.
Ben her zaman sorgulamadayım zaten. Bunu da bahaneler bulmak için değil, inancımı daha da arttırmak, sağlam zeminlere oturtmak için yapıyorum. Dini konuda bir vizyonum ve buna uygun yaşantım da var. Kaldı ki bütün insanlık tarafından din diye kabul edilen değerleri de araştırıyorum. halen de bunu yapıyorum. hatta hindu inancında ineğe tapınmanın mistik nedenlerine bile günlerce zaman ayırdığımı bilirim. Yani "neden" sorgusu bizi hiç bir zaman terketmiyor. Sizin için geçerli olan "neden" dahi benim ilgi alanımdadır. Kur'an dan ve hadisi şeriflerden başka hiç bir söz benim için mutlak değildir. Siz öyle görüyoruz sandınız galiba, yanlış değerlendirmişsiniz. Bu itkad ölçülerinde ben bütün dinleri ve putları "LA İLAHE" kelimesi ile red ederim, "İLLALLAH" sözünü kendi içimde yüceltirim. Bunu yaparken diğer din müntesiplerine göre de "kafir" olduğumu bilirim. Elhamdülillah. Ben o insanlara göre de kafirim bu anlamda, çok şükr.
Babası imam ve çok iyi arapça bilen eski din adamı Turan dursunu araştırın.Sadece okuyun korkmayın kafir olmazsınız.
Turan Dursun ? İmkanınız olsa da, Din onun dediği gibi mi ? yoksa bizim şuan kabul ettiğimiz gibi mi ? sorsaydınız ve cevabını kendisinden imkan olsa da alsaydınız. o zavallının arapça bilmesi pek önemli değil, farsça da bilebilir veya çince de. Kur'an okumasını bilmesi de hiç önemli değil. Bizim inancımıza göre şeytan Allah diye bir varlığı biliyordu ve O'nun varlığına şahit olmuştu. Esasında şeytan da "La İlahe İllallah" diyebilir ve eminim de diyordur. Ama onun sadece Muhammeden Resulullah demediğini ıskalıyorsunuz. Bunun nedeni de bize göre çok açık: kibir ! turan da aynı yolda oldu, kibirinden gitti. Firavunlar gibi, firavunlar da tanrı olmadığını biliyordu ama, bir kere iddiada bulunmuş oldu zavallı, geri dönüşü de kibiri yüzünden mümkün olmamıştı. turan da ilhan da aynı yolun yolcusu oldular. Yolları açık olsun, esfeli safiline kadar !
Bizim kimsenin zihniyle,diniyle,yaşam biçimiyle işimiz yok.Çıkarımızda yok.Onu dinden geçinenlere söylemen gerek.Bizim amacımız ''neden'' sorusunu egemen kılmak ve sorgulamak.Size göre kafir olmam hiçbir anlam ifade etmiyor.Huzurlu,rahat ve başkalarının ortaya attığı kalıplara girmeyecek kadar özgür ve sorgulayacıyım.Dinin getirdiği savaşlar,kan,şiddet ve hoşgörüsüzlüğü reddediyorum bunun yerine etrafıma yararlı,iyilik yaparak ve kimseye zararım olmadan yaşamaya çalışıyorum.Vicdanım çok rahat.Bunun için cehennemde yancaksam sonsuza kadar yanmaya razıyım!
Bizim de kimsenin inancı ile işimiz yok. Sorulduğu zaman muhataba dönüp söyleriz. Bunun haricinde elimizde yalınkılıç kimseyi müslüman - kafir gibi bir ayrıma, kategorize etmeye de çalışmıyoruz. Ama, siz inançsızlar, elinizde kılıç olmasa da, kılıç gibi kullanmaya çalışdığınız diliniz ile, inananlar gerizekalı - köle, inançsızlar ise özgür beyin gibi (bana göre) bir laf salatasının peşinden gidiyorsunuz.
Sizin özgürlüğünüzün bir sınır var. Sizin özgürlüğünüzün bittiği o sınırdan itibaren bizim özgürlüğümüzün başladığı nokta aynı yerdir. Yani, sizin bittiğiniz yerde biz başlarız. O nedenle bizimle fikri, ilmi, bilimsel yada dinsel hiç bir konuda ama hiç bir konuda tartışamazsınız. her sorunuza kitaplarca cevaplar vardır. bakın abartmıyorum, kitaplarca. Öyle ciltlerce, külliyatlarca değil. Bunlar da ne masal anlatır, ne öykü. Bunlar gerçeği sunar özgür beyinlere, ve dans ettirir o beyinleri bulunduğu yerde. Bazen fokurdatır o beyinleri. Bazen durgun su gibi akıtır. Bazen fırtınalar patlatır. Sizin anlamanızı beklemiyorum, sadece aciz kelimler ile anlatmaya çalışıyrum. Sanmayın diye, görün diye...
Din savaş getirmez, Din; kendi ile savaşmaya kalkanlar ile savaşır. Mesela, devlet vatandaşı ile savaşmaz, ama vatandaşı devleti ile her zaman savaş halindedir. O da devletin bütün vatandaşları için getirdiği standart kanunlar, bazı noktalarda kendisine avantaj sağlamadığı içindir. Mesela, adam vergi kaçırır. Bu bir savaş ilanıdır devlete. Devlet, o zaman onun vergi kaçırdığına dair bulgulara ulaşırsa, defterlerini incelemeye alır. Yoksa durduk yerde kimsenin defterlerini incelemez. Veya, trafik kanununa muhalif bir harekete girersen seninle savaşır ve sana ceza keser. Devlet bu olguları Din merkezli kanunlardan almış ve yasalaştırmıştır. Devletler yokken Din vardı çünkü.
Cehennemde sonsuza kadar yanmaya razıyım sözünüz ise, muhaldir. Elinize bir kibrit alın yakın ve sadece parmağınızın ucunu uzatın. Ne kadar dayanırsanız, o kadar bu temennide samimi olun. Ve unutmayın, ahiretin kibriti hiç bitmeyen bir cinsten, sahip olduğunuz deriler de eriyip yeniden eski haline bürünen bir cinsten. yani erimenin sonu da yok, kibritin sonu da.
Ruh konusunda bildiğiniz varsa buyrun anlatın.Ama elinizde sağlam deliller olsun masal anlatmadan izah edin bizde öğrenelim.
Yok, bunu ben size sordum, biz zaten biliyoruz. Varsa, sizden istedim. O nedenle bu dediğinizi es geçiyorum. Biz, masallara ihtiyaç duymadık, masallarla da amel etmedik. Biz, ulvi olduğuna inandığımız bilgileri ortaya koyduk, siz kul beyinli anlayışlardan çıkan reddiyeleri baz aldınız. Yani, esasında bize masal okuyan sizlersiniz, biz değiliz.
Ben o 10 maddenin hiçbirine inanmıyorum.
Ben ise, sonsuz inanıyorum.
O zaman hatta daha eski arap olmayan medeniyetler gökbiliminde,ilimde çok daha ileriydiler.Piramitleri biraz araştırırsak coğrafi, uzay bilimi ve matematikte o dönemde ne kadar ileri olduğunu görürüz.
Mayalar gökbiliminde ileriydi, doğru. peki, bir maya arap kavmi içinde yaşamış mı ? Geçtik bunu, mısırlılar inşaatta çok ustaydılar, arap kavmi içerisinde bir tane mısırlı yaşamış mı ? Bunu da geçtik, sümerler savaş ve yazıda üstündüler, bir tane sümerli arap kavmi içinde yaşamışmı ? Yok, yani her uygarlık kendi zamanında teknolojisinin son demine kadar varmıştır belki, ama hiç biri aynı zamanda aynı yerde; yaşamamıştır. Biz de bunu anlatarak, bütün bu Kur'an da bahsedilen her bir konu, ayrı ayrı uygarlıkların yaşanmasını gerektirecek türden şeylerdir, bu da mümkün olmadığına göre, bu Kur'an; kul bazlı bir beyin ürünü OLAMAZ! demeye çalıştık.
Hele matematikte daha kuranda miras paylaşımını bile yanlış yapan nisa 11 ve 12. ayetler mevcut.Enteresandır ki mükemmel ve Allahın sözleri olan Kuran basit matematiksel hata yapıyor ve bu hata daha sonra hz.ömer zamanında farkedilip ''avliye'' dedikleri insan ürünü yöntemle örtülüyor.Ayrıca Kuran yüzyıllar sonrasını görmesine ve bolca ilimden bahsetmesine rağmen ona inananlar çağın 200 yıl gerisinden geliyorlar.Batılılar buluş yapar müslümanlar Kuranda vardı derler
sadece bu sözünüzün bile ne kadar saçma ! olduğunu anlamanız için Kur'an okumanızı tavsiye ederim. Sadece Nisa suresinin 11. ve 12. ayetlerini okuyun. Orada "terekesi" diye bir tabir vardır. Tereke de "geriye kalan", "ondan sonra" anlamına gelir. Mesela elimizde bir değer var ve buna 10 diyelim. 10 dan 3 çıksın ne kalır geriye 7. 7'den daha sonra 4 çıkarın ne kalır geriye 3. İşte burada işlem bittikten sonra yaptığım ikinci işlemde yazdığım "7" dediğim şey Kur'an da "tereke" olarak yer alır. Miras paylaşımı da bu minvale göre düzenlenmiştir. Ömer (r.anh) gibi bir sahabe de kendi kafasında icat çıkaracak düşüncesi her ne kadar bütünü ile sakatsa da, bazı nedenler ile ictihad yapması da gayet normaldir. Ama, Kur'an'a bir yorum getirmek gibi sakat düşüncesi olmadığını, hatta sonradan icad edilmeye çalışılan bütün herşeye karşı en büyük tepkiyi veren ilk sahabe olduğunu da hatırlatmak isterim. Biz biliyoruz, sadece siz de bilin diye yazdım.
Zihin bulandırma diye birşey yok araştırma,sorgulama,cevap arama durumu var.
Var, biz görüyoruz. Bu kadar yazıyı da bunu gördüğümüz için üşenmeden yazdık. Cevap arayan sorar tarzda hareket eder. Hüküm içeren mutlak yorumlarda sormaz.
O zaman firavunlar kendi çıkarı için tanrıcılık oynadılar şimdi ben yada bir deist veya ateist sizi kendi tarafına çekse ne olur çekmese ne olur?Herkezin inancı kendine kimse kimsenin günahlarının bekçisi değil.Amaç tartışma,düşünce paylaşımı,empati.
İnanın, empatiyi biz müslümanlar, siz inançsızlardan daha çok yapıyoruz. Bizim Dinimiz bunu bize bir nevi emr ediyor. Peygamberimiz de (a.s.) bunu emr ediyor. mesela "komşusu açken tok yatan bizden değildir" diyor. Empatinin en büyük örneğidir bu.
Firavunlar elbette kendi çıkarları için, tabiyetlerini devam ettirmek için oynadılar bu piyesi. Ama perde kapandı, hatta en son firavun perde kapanırken "evet ben musa'nın rabbine iman ettim" dedi ama, Sahne sahibi o noktada bu sözü ciddiye almadı ve o firavunun cesedini sırf bizlere ibret olsun diye bu güne kladar da muhafaza ederek bizlere "örnek" olsun diye bu günlere taşıdı. Mesela bu firavunun cesedi Peygamberimiz (a.s.) zamanında denizin altında var olduğu bilinmiyordu. Oysa Kur'an da geçiyordu.
Tek katıldığım cümleniz, "biz bekçi değiliz" sözünüz. Evet, biz de bekçi değiliz. Sadece bildiklerini paylaşmak isteyen, aciz olduğunun da idrakinde olan sizin gibi bir insanız. Tek farkımız, biz elhamdülillah inananlardanız...!