Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yüzyillarin yalanimi?

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Ateistlerin Kuran'ı kerim' e ve islama karşı propagandalarından en büyüğü şudur

Hatta şöyle bir espiri yaparlar ufak beyinlerince


Yani siz simdi bir Allah tanimazla Allahin gönderdigi Vahy i savunan birini ayni kefeyemi koydunuz?Tebrik ederim önce..


Simdi gelelim benim dedigim kitaba ikincisi yok dedim cünki yazari tarafindan yazilmis ve cogaltilmamis bir kitab var ve sadece antik deger olarak bulunuyor.Simdi dedigim gibi ben bu Kitab hakkinda bir hikaya uydursan ve delil olarak bunu versen dedim,Ama siz hayir canim ateislerde Kuran hakkinda böyle diyor diyerek isi nereye getirdiniz degilmi?

Ha simdi size soruyorum siz bu hikayeye hangi delili sunuyorsunuz sayin CAFERI....
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Ben de sana soruyorum o zaman

Kuran'ı kerim de yazanların korunarak nasıl geldiğini açıkla. Bu aşamalarda Kuran'ı kerimde anlatılmayan kimler Allah'ın izni ile katkıda bulunmuş. Kuran'ı kerim'i değiştirme cabaları hangi zamanlarrda ne şekilde olmuş, ve nasıl engellenmiş.

Kuran'dan başka kaynak kabul etmeyen insan, bana bunları anlat bakalım.

Sözlerinle kendini köşeye sıkıştırıyorsun da farkında değilsin.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Ben de sana soruyorum o zaman

Kuran'ı kerim de yazanların korunarak nasıl geldiğini açıkla. Bu aşamalarda Kuran'ı kerimde anlatılmayan kimler Allah'ın izni ile katkıda bulunmuş. Kuran'ı kerim'i değiştirme cabaları hangi zamanlarrda ne şekilde olmuş, ve nasıl engellenmiş.

Kuran'dan başka kaynak kabul etmeyen insan, bana bunları anlat bakalım.

Sözlerinle kendini köşeye sıkıştırıyorsun da farkında değilsin.


Demekki sen isi SIkistirma babindan bakiyorsun öylemi?Kurani koruyani benmi anlatayim yoksa Allahin ayeti yetermi?Ama yetmez tabiki size mutlaka bir iki tane lazim degilmi?Yok yok siz Allahi hic bir zaman tek olarak anilmasina razi degil gibi bir hali ortaya koymaya calisiyorsunuz.Ama kazin ayagi öylemi acaba?

“İyi bil ki, saf din Allah’ın dinidir. Onun yakı*nından veliler edinenler şöyle derler. “Biz onlara, başka değil sa*dece bizi Allah’a daha çok yaklaş*tırsınlar diye kulluk ederiz.”


(Zümer 39/3)


Not;ben kimse ile söz yarismasi yapmiyorum ve kimsenin acigini aramiyorum beni baglayan tek sey VAHY in kendisidir gerisi oldugu gibi ANGARYA...
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Metin mete sözlerinle haddini aşıyorsun.

ve sana bu konuda cevap vermiyorum, Seninle münazara girmem Allah rızası için değil, Şeytanı sevindirmek adına olur. Türlü türlü oyunlarına gelemem.

Şüphesiz kalplerdekini en iyi bilen Allah(c.c.)'tir. Ben sana oldugundan farklı bir şey demiyorum. Ama görüyorum ki açık açık bizlere müşrik diyorsun. Acaba nefsi olarak söylediğin bu sözün ne kadar büyük bir söz olduğunu biliyor musun?

Adaletli olman konusunda seni uyarmıştım. Birileri sana bir şey söyledi diye Haşa sen Allahmısın diye söyledin! Şimdi sen o kişinin söylediğinin aynısını yapıyor ve Haşa Allah gibi yargılıyorsun. Adil ol biraz.

Helallik istersen kapım açık, eğer istemiyorsan Aramızda Allah'ın hakim olacağı gün çok yakındır.

La ilahe illalah, Muhammeden Resulullah, Aliyyen Veliyullah.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Metin mete sözlerinle haddini aşıyorsun.

ve sana bu konuda cevap vermiyorum, Seninle münazara girmem Allah rızası için değil, Şeytanı sevindirmek adına olur. Türlü türlü oyunlarına gelemem.

Şüphesiz kalplerdekini en iyi bilen Allah(c.c.)'tir. Ben sana oldugundan farklı bir şey demiyorum. Ama görüyorum ki açık açık bizlere müşrik diyorsun. Acaba nefsi olarak söylediğin bu sözün ne kadar büyük bir söz olduğunu biliyor musun?

Adaletli olman konusunda seni uyarmıştım. Birileri sana bir şey söyledi diye Haşa sen Allahmısın diye söyledin! Şimdi sen o kişinin söylediğinin aynısını yapıyor ve Haşa Allah gibi yargılıyorsun. Adil ol biraz.

Helallik istersen kapım açık, eğer istemiyorsan Aramızda Allah'ın hakim olacağı gün çok yakındır.

La ilahe illalah, Muhammeden Resulullah, Aliyyen Veliyullah.


Benim kimseye husumetim yoktur?Kimseye Müsrik demedim dememde.Söyledigim sözün arkasindayim.Adalet dedinde acaba hangi adalet?Daha ilk lafinda Kitabsizla esitlemen konusundami?kimseyi yargilamadim eger Birine bir konuda bir yazi yaziyorsam hepsini beyyinesiyle veririm yoksa havdan atmam.Helallige gelince o sizin kendi bileceginiz bir is benim kimseden hak talebim yoktur,Hic hak istemedimki?Eger sizin dediginiz sekildeyse benden hic istemeyin cünki benim kendime aid hakkim yok...


Not;cevap vermek istemediginiz konuya lütfen Müdahil olmayiniz eger bir uyari yapacaksaniz ki o takdirde size tesekkür etmesini biliriz bunu pm ile yaparsaniz seviniriz....
 
K

kuranyeter

Guest
selam arkadaşlar.
bu konuda araştırma yaptığınız insanın yani üveys karani iki adet rivayetini biliyorum.
yaşadığımız bölge itibariile siirt baykan ilçesinde türbesi olduğunu ve bu türbede yatan kişi olan üveys karanini ikitane daha türbesinin olduğu söyleniyor bir insan üç türbe biraz garip gelebilir ama rivayete göre son nebiyi annesi ile görmeye giden üveys artık annesi hastalanınca onu medineye giderken bir farklı yerleşim yerinde bırakıp tek başına nebiyi görmeye gidiyor medineye varınca nebinin evine gidip kapıyı çalıyor kapının arkasında nebinin kızı kapıyı açmadan ona kim olduğunu ve niçin geldiğini soruyor üveys adını ve nebiyi görmeye geldiğini söyleyerek nebinin nerde olduğunu soruyor nebinin sefere çıktığını duyunca nebinin kızına benim gitmem gerekli annem hasta onu yanlız bırakamam diyerek nebiyi görmeden geri yola çıkıyor daha sonraki günlerde nebi gelince kızı ona üveys diye biri seni görmeye geldi derken resul bundan haberim var demiş.kendisini beklemeyen ve hasta annesini yanlız bırakmayacak kadar anne sevgisi taşıyan birinede hırkasını zaman dilimini tam olarak bilmiyorum ama üveyse hediye ediyor.
üveys karani öldükten sonra islam devletleri onun naaşını almak için çok uğraşıyorlar bu uğraş sonrası bir kargaşa çıkmasın diye yetkililer 3 tabut hazırlayıp meydana çıkarıyorlar 3 islam ülkesi yetkilileri birer tabut alıp kendi ülkelerine gidiyorlar bunlardan biri siirt baykanda biri suriye diğerininde mısır olduğunu duymuştum.

not üç tabutunda ağırlığı aynı imiş.
neticede rivayet.

2 rivayet ise çöllerde gezerken geceleri mola verdiği yerlerde atnın yada devesinin ağaçlardaki bilmediği bazı bitkileri yerken bir gece kendiside bu ağaçtaki bitkiyi yemiş ama çok acı olunca bunu ağzından ve elindekileri yaktığı ateşe atınca ve attığı bitkilerin ateşte yandıktan sonra ortaya çıkardığı güzel kokudan etkilenerek bitkilerden birazdaha toplayıp gittiği şehirde kavurduğu bitkileri kaynatıp içmiş ve bu içtiği bitkiye keyfe ismini kaymuş sonra bu isim olmuş kahve yani kahveyi bulan ilk insan mış bir bitişiğimdeki kahve toptancılarının iddaası.

selam
 
K

kuranyeter

Guest
Ben de sana soruyorum o zaman

Kuran'ı kerim de yazanların korunarak nasıl geldiğini açıkla. Bu aşamalarda Kuran'ı kerimde anlatılmayan kimler Allah'ın izni ile katkıda bulunmuş. Kuran'ı kerim'i değiştirme cabaları hangi zamanlarrda ne şekilde olmuş, ve nasıl engellenmiş.

Kuran'dan başka kaynak kabul etmeyen insan, bana bunları anlat bakalım.

Sözlerinle kendini köşeye sıkıştırıyorsun da farkında değilsin.

selam caferi.

ben kuranyeter diyenlerden biriyim senin dini görüşün bana ters düşsede saygı duyarım.
geçmiş dönemlerde kuranı değiştirmeye yönelik hareketler olmuşmu bilmiyorum ama bugün kü dönemde malesef türkiyedeki çevrilerin çoğu yanlış ve yanıltıcı bazı çevriler vardırki bilirsin içinde parantez açarak çevriyi yapan kişiler kendi yorumlarını yaparlar ama prantez açarak bu çok tehlikeli değildir bazı çevirmenler ise siz sağolun ama prantez açmadan direk allahın ayetini kendi yorumluyor ki bu çok tehlikeli bir durumdur .
arapçasının değiştirilmesi o kadar da kolay değildir özellikle bu ülkede değiştirildiği an müdahale edildiğini hiç unutmayın gerektiği zaman gerektiği şekilde müdahale edecek kişilerin olduğunu bilmenizi isterim.

dahası ülkemizde kuran arapçasını çok fazla bilen yok ama insanlarımızın kuran okuması için yapılan meallerin daha sağlıklı çevirilmesi için çeviriyi yapan ve hayatta olan kişilerin yaptığı çevri yanlışları kuran arapçasını çok iyi bilen kişiler tarafından kendilerine iletildiğini ve bu kişilerin yapacakları çevrilerde aynı hataya düşmedikleri kontrol edilmektedir.
geçmiş yıllara göre kuran çevirileri gittikçe daha güzel hal almaya başlanmıştır,
ama gerçek anlamda ülkemizde insanların kuran okuma oranı artıyormu artıyor ama çok zayıf bir şekilde.

geçmiş yıllarda açtığımız işyerinde insanlara bedava kuran dağıttığımızda inanamayacaksın ama insanlar bedava aldıkları kuranı götürüp başka kitapçılara bile satıyorlardı, bu ülkede müslümanım diye geçinen insanların amacı rahat ve huzurlu bir yaşam olsunda ne olursa olsun(okuyucuyu tenzih ederim)yani halkımız bu dünyada cennet istiyor,ahirette değil,çünkü ahirete inanan insan sayısı çok az.

allah kuranı korur ama bu koruma işinde kimleri vesile eder onun bileceği iştir,allah onun yolunda ölenlerden razı olsun ve olacaktır bizide o insanlardan eylesin inşaallah.
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Fasıl: FEZAİL BÖLÜMÜ

Konu: Sahabe Dışındaki Bazı Kimselerin Fazileti - Üveys el-Karani

Kaynak: Müslim, Fezailu's-Sahabe 225, (2542)

Ravi (r.a.): Üseyr İbnu Cabir

Hadis: Hz. Ömer (ra)'e Yemenlilerin takviye kuvveti geldikçe her defasında onlara: "Aranızda Üveys İbnu Amir var mı?" diye sorardı. Nihayet Üveys İbnu Amir'e rastladı. Aralarında şu konuşma geçti: "Sen Üveys İbnu Amir misin?" "Evet!" "Murad'dan, sonra da Karan'dan?" "Evet!" "Sende alaca hastalığı vardı, bir dirhem kadar bir yer hariç tamamını atlattın, deği mi?" "Evet!" "Senin bir annen olacak?" "Evet!" "Ben Resulullah (sav)'ı işittim. Şöyle diyordu: "Size, önce Muradi sonra da Karani olan Üveys İbnu Amir, Yemen imdat kuvvetiyle gelecek. Onun alaca hastalığı vardı, dirhem kadar yer hariç atlattı. Onun bir annesi var. O annesine karşı saygılıdır. O, (bir şey için) yemin edecek olsa Allah (dilediğini yerine getirmek suretiyle) onun yeminden halas eder. Eğer ondan kendin için istiğfar talep edebilirsen et. Benim için istiğfar ediver" dedi. O da istiğfar ediverdi. Bunun üzerine Hz. Ömer ona: "Nereye gidiyorsun?" diye sordu. "Kufe'ye!" "Senin için valisine mektup yazayım mı?" "Ben (hususi muamele istemem, herkesle bir olmayı), avamdan biri olmayı tercih ederim." Ravi der ki: "Müteakip sene Kufe'nin eşrafından biri hacc yaptı ve Ömer'le karşılaştı. Ona Üveys rahimehullah'ı sordu. "Ben onu," dedi, "evi perişan, eşyası az bir halde bıraktım!" Hz. Ömer, Resulullah (sav)'ı işittiğini ona da söyledi. Adam hacc'dan dönünce Üveys'e geldi ve: "Benim için istiğfar ediver!" dedi. Sen hayırlı bir seferden yeni döndün, sen benim için istiğfar et" dedi ve: "Ömer'e mi rastladın?" diye sordu. "Evet!" dedi. Bunun üzerine Üveys ona da istiğfarda bulundu. Böylece halk onun ne olduğunu anladı. Bir müddet sonra da (Kufe'yi terkedip) geri gitti, (rahimehullah)."

Kayıt No.: 4552

Bu hadis Üveys konusunda şüpheye mahal bırakmayacak açıklıktadır sanırım...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Var olsaydi;

1-Yemenli arkadasim Veyseli tanirdiki Tanimiyor...

Selamın aleyküm sevgili metin mete;

Kafana takılan, güzel bir konunun kahramanı. Üveys el Karani. Görmeden, iman etmenin timsali. Dünya tanımış, arkadaşın tanımamışsa onun kaderi bu.

Benim mürşidimin bulunduğu beldenin 35 dakika (abartı değil, yazı ile tam otuzbeşdakika) uzaklıkta bulunan bir ilçede, bir kişinin; mürşidimi tanımadığını duyduğum zaman bende çok şaşırmıştım. Nasıl olurda dünyanın dört bir tarafından misafirleri gelen bir kişi; 35 dakikalık bir mesafede bulunan biri tarafından tanınmıyor diye hayret etmiştim. Nasip meselesi olduğunu daha sonra idrak etmiştim. Sanırım arkadaşınız Yemen'in kuzey bölümünde ikamet ediyor ki yerini dahi bilmiyor. Olabilir, ama bu Uveys'in yaşamadığı anlamına gelmez. Mesela biz biliyoruz ki metin mete rümuzu ile yazan kişi gerçekte var olan, ama esas adı farklı olan bir kişidir. Biz şimdi desek ki almanya da metin mete adında bir dostumuz var hatta falan eyalette şu işi yapıyor desek, tevafuk bu ya senin çalıştığın yerde vardiya amiri olan bir alman, yemin eder böyle biri çalışmıyor burada diye. Onun yeminini ne bozar ? Elbette işveren hükmünde yani patronun olan kişinin şahitliği yada üretim müdürünün şahitliği yada insan kaynakları bölüm sorumlusunun şahitliği. Yada en sağlam kaynak; eşinin şahitliği. Neden ? Çünkü bir vesile ile senin bu forumda "metin mete" ismi ile yazılar yazdığını bir vesile ile bilmişlerdir de ondan. İspat olarak da senin yazılarını koyarlar ortaya, o zaman şüpheler dağılır. Denilirki; evet! metin mete isminde biri yaşamıştır hatta yazıları dahi vardır ve biz okuduk!
Bunun gibi; yaşayan bir insanı, kim ne şekilde ispat eder: Etrafında kendi zamanında yaşamış muteber şahitleri. Peki bunu Üveys için uyarlarsak, Kim bunlar ? Harem bin Hayyan (ki, kendisine nasihat etmiştir yani konuşmuştur), Rebi Bin Haysem (ki; kendisini görmüş ve arkadaşlık etmiştir. Rebi'nin İbn Mesud ile 20 senelik arkadaşlıkları vardır. Tirmizi, Buhari, Müslim Nesai gibi alimler kendisinden hadis rivayet etmiştir.)
Başka; Sıffin savaşında Hz. Ali mahiyetinde savaşırken yanında bulunanlar. Yani koskoca bir ordu. Bıraktığı bir eser var mı ? Elbette herkesin mübarek Ramazan ayında ziyaret ettiği mübarek Hırka- i Şerife!
Çok çeşitli yerlerde türbesi olması, ziyaretgahı olması kafa karıştırmamalı. İnsanlar muhabbetleri vesilesi ile sap ile samanı karıştırabilirler. Ama, bu gerçekte yaşamış olan bir şahısı yok saymak akıl karı olmaz.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
resim1hi2.jpg
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Yuklarıdaki resim sana'a - Jidfirah bölgesinin haritasını veriyor. Aşağıdaki resim ise Jidfirah Karn köyü arasındaki haritayı veriyor. Sanırım bu sizin için yeterli bir kaynak olur da kafanıza takılan ve sizi rahatsız eden konudan kurtulursunuz.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet


Yani birinci hikayedeki yer var;Ikincisini defterden sildik....


Iki ayri dogum yeri;
Peygamber efendimiz zamânında yaşamış büyük velî. İsmi Üveys bin Âmir el-Karnî'dir. Yemen’in Karn köyünde doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 657 (H.37) târihinde şehîd edildi. Peygamber efendimizin sağlığında müslüman oldu. Fakat görmediği için Sahâbî olamadı. Peygamber efendimiz zamânında Medîne’ye gelmedi. Tâbiînin büyüklerinden olduğu hadîs-i şerîfte bildirildi. Hazret-i Ömer’in halîfeliği sırasında Medîne’ye geldi. Çok alâka ve hürmet gördü. Önceleri kendi memleketi Yemen’de yaşadı. Sonra Basra'ya gitti.

Kaynak;Huzura dogru.


Simdi gelelim Bu hikayenin Yemenliler tarafindan neden taninmadigina Radikal kardesim bunuda verirsen menmun olacagim...Ya Kardesim bu gibi bilgileri verecegine insanlarki benim sorumda bilgi istemekti neler yazdilar neler hatta bir gazetecinin üc kez Veysel karaninin memleketi demesini dahi delil olarak sundular.Lütfen devam et.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Simdi gelelim Bu hikayenin Yemenliler tarafindan neden taninmadigina Radikal kardesim bunuda verirsen menmun olacagim...Ya Kardesim bu gibi bilgileri verecegine insanlarki benim sorumda bilgi istemekti neler yazdilar neler hatta bir gazetecinin üc kez Veysel karaninin memleketi demesini dahi delil olarak sundular.Lütfen devam et.
Bazı insanlar için yazılı kaynak bulunabiliniyor fakat bu herkes için geçerli olmayabiliyor. Yazılı kaynağı oluşturan hadisat, zaten o günün koşullarına göre yaşanılan yada yaşanılanı yazılı bir anlama döken şahısların varlığı ve şahitliği ile bilebiliyoruz. Örneğin; Mısır piramitlerinin gizemlerini, kimler için yapıldığını, amaçlarını, yapılış şekillerini, insanoğlu hala tam olarak çözebilmiş değil. Çözülen bölüm ise, tatmin edici değil. Ama ortada bir gerçek varki; hala esrarengiz olarak varlığını sürdürüyor. Hieroglif yazının işaretsel anlamdan, düz yazı metnine geçişi esnasında uygulanan yöntem; göreceli bir bakış da olabilir. Buna rağmen insanlar tarafından kabul edilebilir bir mantığı taşıması nedeni ile, tam anlamı ile çözülmemiş olmasına rağmen yine de muteber olarak kabul edilmektedir. Ramses'in yaşamış olmasını, Tukankamon'un genç yaşta ölmesini, ve hatta hayatı boyunca da kısır olarak yaşadığını, bu tür tarihsel dökümantasyonu bu tür konuları uzmanlık alanında araştıran bilimden öğreniyor ve kabul ediyoruz.

Bunun gibi, dinsel anlamda tarihi sorgulayan bilim, en ufak detayları dahi günümüze taşıyarak, şahitler ve olaylar ile destekleyerek bize bu kaynağa ulaşmamızdaki en büyük dökümantasyonu sağlıyor. Bu bilim dalinın ortaya çıkardığı gerçek belki tam olarak birebir değildir, ama gerçek boyutuna yakın olduğu aşikardır.

Üveys Hz. sadece Yemen halkı tarafından değil, daha sonra yaşadığı yerler olan Kufe ve Medine ahalisi tarafından da çok fazla tanınmadı. Yani Yemen'li birinin Uveys hazretlerini tanıması en fazla senin, benim tanıdığım kadar bir bölümü teşkil edeceği muhakkakdır. Sebebi; uzlet hayatını kendisine tercih etmesi olarak gösterilir. Annesinin vefatına kadar zaten kırsal kesimde çobanlık yapıyordu ve ömrü hayatında bir defa annesi sağken Medine'ye gelip, yine aynı gün geri dönmüştü. Bu zaman zarfında annesini hiç bir zaman yalnız bırakmaya gönlü razı olmadı. Bunu da Rasulullah (s.a.v.) efedimizin hadislerinden anlıyoruz.

Halk içinde görünmemesi, göründüğü zamanlar ise, meczup, divane veya akıldan yoksun gibi görülmesi; haddi zatında mügminlik vasıflarına uygun hallerinin o an eşraf tarafından (mügminliğin ne olduğu) bilinmediği için bir nevi halk indinde setr (örtülü) olduğunu anlayabiliriz. Zaten meşhur hikayede görüldüğü gibi Hz. Ömer (r.anh) ve Hz. Ali (k.v.)'nin bizatihi ziyaretlerinden sonra değeri anlaşılma aşamasına gelmiş, bu seferde halkın yoğunlaşmaya başlayan ilgisinden sıkılarak, ayrıca; annesinin vefatının da aynı zamanlara denk gelmesi ile oradan hicret edip önce Medine'ye daha sonra Kufe dolaylarına gitmesi, arkasından Hz. Ali'nin daveti ile sıffın savaşına katılması; Uveys gibi mümtaz bir şahısın şöhret ve tanınmışlık gibi nefsin çok fazla albeni duyduğu ortamlardan hoşlanmadığını gösterir.

Gerçek bir mügmin olarak yaşamış olması bize gelen önemli 3-5 dialogtan anlaşılmaktadır. Bunlar;

1 - Rasulullah'ın (s.a.v.) arada sırada Yemen taraflarından hoş bir rahmet esintisi geldiğini söylemesi ve bunun kaynağının da Üveys adında bir Zat-ı Muhterem'den kaynaklandığını belirtmesi, Üveys kimdir diye soran ashabına (r.anhüm ecmain) baş gözü ile görmediği halde kendisine iman etmiş, yaşlı bir annesinden başka kimsesi olmayan bir deve çobanı olduğu, hatta sağ elinin ayasında (bers hastalığından kaynaklanmayan ama onun izi gibi) küçük bir beyazlık nişanesi olduğuna varıncaya kadar ki işaretlerini oluşturan sahih hadisleri;

2- Medine'ye Rasulullah'ı (s.a.v.) ziyarete geldiğinde Hz. Aişe (r.anhüm) ile birebir dialoğu,

3 - Hz.Ömer (r.anh) ve Hz. Ali (k.v.) ile uzun sohbeti,

4 - Harem bin Hayyan ile konuşması,

5 - Kendisinden muteber muhaddislerin (Tirmiz, Buhari, vb.) hadis rivayet ettiği Rebi bin Haysem'in (r.anh), kendisinden övgü ile bahsetmesi,

6 - Hırka-i Şerif gibi müslümanlar açısından önemli bir emanetin günümüze bizzat O'nun kanalı ile gelmiş olması,

bütün bunların hepsi bir potada değerlendirildiği vakit bıraktığı anlam ve mana istediğimiz muteber kaynağı oluşturmaktadır.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Bazı insanlar için yazılı kaynak bulunabiliniyor fakat bu herkes için geçerli olmayabiliyor. Yazılı kaynağı oluşturan hadisat, zaten o günün koşullarına göre yaşanılan yada yaşanılanı yazılı bir anlama döken şahısların varlığı ve şahitliği ile bilebiliyoruz. Örneğin; Mısır piramitlerinin gizemlerini, kimler için yapıldığını, amaçlarını, yapılış şekillerini, insanoğlu hala tam olarak çözebilmiş değil. Çözülen bölüm ise, tatmin edici değil. Ama ortada bir gerçek varki; hala esrarengiz olarak varlığını sürdürüyor. Hieroglif yazının işaretsel anlamdan, düz yazı metnine geçişi esnasında uygulanan yöntem; göreceli bir bakış da olabilir. Buna rağmen insanlar tarafından kabul edilebilir bir mantığı taşıması nedeni ile, tam anlamı ile çözülmemiş olmasına rağmen yine de muteber olarak kabul edilmektedir. Ramses'in yaşamış olmasını, Tukankamon'un genç yaşta ölmesini, ve hatta hayatı boyunca da kısır olarak yaşadığını, bu tür tarihsel dökümantasyonu bu tür konuları uzmanlık alanında araştıran bilimden öğreniyor ve kabul ediyoruz.

.


Yani Radikalim demekki somut olarak kendini isbat eden gözle görülür delilleri mevcut;Hala benim soruma tam cevap olmadigi icindir biraz arastirma bence daha güzel olmazmi.Yani somut olmayan delillerle Piramitlerin cözümlerini dahi kabulde zorlanirken...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Sağol Fetih; bende en somut delili verecektim. Tevafuk olmuş.

Sevgili metin mete; Fetih'in örnek olarak verdiği hadis Hz. Muhammed Mustafa'ya (s.a.v.) aittir. Benim ise yukarıda örneğini verdiğim piramit örneği arkeoloji ve palaentoloji uzmanı bilim adamlarına aittir. Dolayısı ile her konunun uzmanı vardır. Din olarak bilinen bu konunun uzmanı da Rasulullah (s.a.v.)dir. İnsanların öğrenmek istediği ve cevabını aradığı bir konuda, o konunun uzmanı olandan başka kimin sözüne itibar edilir ki. Hele bir de sıfatı "El Emin" biri ise, geriye inanmaktan başka ne kalır ?
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Sağol Fetih; bende en somut delili verecektim. Tevafuk olmuş.

Sevgili metin mete; Fetih'in örnek olarak verdiği hadis Hz. Muhammed Mustafa'ya (s.a.v.) aittir. Benim ise yukarıda örneğini verdiğim piramit örneği arkeoloji ve palaentoloji uzmanı bilim adamlarına aittir. Dolayısı ile her konunun uzmanı vardır. Din olarak bilinen bu konunun uzmanı da Rasulullah (s.a.v.)dir. İnsanların öğrenmek istediği ve cevabını aradığı bir konuda, o konunun uzmanı olandan başka kimin sözüne itibar edilir ki. Hele bir de sıfatı "El Emin" biri ise, geriye inanmaktan başka ne kalır ?



Kusura bakma o hadisten emin degilim.O nedenle istemistim yoksa bir cok hadis vardir bu veya bu gibi konularda hatta bir birini yalanlayanlar dahi o kadar cokki anlatilmasi yillar alir...El Eminin getirdigine sonuna kadar baglilik yemin etmisiz sen hic süpheye düsme bu konuda.Tek kaynagimda onun getirdigidir....Onun getirdiginde bulamadimda ayrica belirli Tarih olaylari ile ilimcede mevcut olmayinca?
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Peki; saygıdeğer ve sevgili metin mete; sizin muteber bulduğunuz bir hadis varmıdır ? Nefsinden konuşmaz denilen Resulu Ekrem'in (s.a.v.) din hakkında (sadece bu konu için değil, herhangi bir konu için) bir söz, bir emir kipi içeren yada tavsiye niteliği taşıyan cümle kullanmışmıdır ? Var ise, paylaşırmısınız ? Hani, bir konuda demiştiniz ya, güzel söz ise, kabulümüzdür, değilse bakmayyız dediğiniz güzel sözlerden bir örnek okumak istesek ?

Yani o söylediğine itibar etme, bu söylediğine itibar etme, iyi güzel de güzel kardeşim; Musa (a.s.) yada İsa (a.s.) yada İbrahim (a.s.) Peygamberlerimizin ömrü hayatında kullandığı cümlelere Kur'an da rastlayınca, o zaman mı bu sözler beyyine hükmüne giriyor ?

yani; en son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) olmasaydı, son kitap Hz. Kur'an olmasaydı; farzedelim ki, bundan sonra bir peygamber ve kitap gelmiş olsa idi; o zaman da bu kitapta Hz. Muhammed'in sözleri yer alsa idi, o zaman mı bu sözler itibar edilir beyyineler hükmüne dahil olacaktı ?

İnan ki, burasını ne kadar anlamak istesemde konular hep kesik kesik gittiği için halen çözebilmiş değilim.
 
Üst Alt