sanki 114 sureyi 6666 ayeti yaladık yuttuk. Herşeyi bitirdik. Sıra sarığa geldi.Bırakın böyle boş geyikleri önce Tasavvufun Kuranın yaşama geçirilme hali olduğunu anlayın.
ERMİŞ EVLİYA OLMAYI DİLEMEK ESASDIR, KUR’ÂN’DAKİ FARZLARDANDIR. BİR İNSAN ALLAH DOSTU OLMAK İÇİN YOLA ÇIKMIYORSA SONU HÜSRANDIR.
13/RAD-21: Vellezîne yasılûne mâ emerallâhu bihî en yûsale…
Ve onlar Allah’ın (ölümden evvel), Allah’a ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), O’na (Allah’a) ulaştırırlar…
39/ZUMER-54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).
Ve Rabbinize (Allah’a) yönelin (ruhunuzu Allah’a ulaştırmayı dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O’na (Allah’a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah’a teslim edin). Sonra yardım olunmazsınız.
42/ŞURA-47: İstecîbû li rabbikum min kabli en ye’tiye yevmun lâ meredde lehu minallâh(minallâhi)…
Rabbinize icabet edin (Allah’a ulaşmayı dileyin), Allah tarafından geri döndürülmeyecek olan günün gelmesinden önce…
31/LOKMAN-15: …vettebi’ sebîle men enâbe ileyy (ileyye) …
…Bana yönelenlerin (ruhunu Bana ulaştırmak üzere yola çıkaranların) yoluna tâbî ol…
30/RUM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
89/FECR-28: İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Allah’tan razı ol ve Allah’ın rızasını kazan. (Ey ruh!) Allah’a (Rabbine) geri dönerek ulaş.
51/ZARİYAT-50: Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun).
Öyleyse Allah'a kaç (Allah'a ulaş, Allah'a sığın). Muhakkak ki ben, sizin için (ondan), apaçık bir uyarıcıyım.
41/FUSSİLET-54: E lâ innehum fî miryetin min likâi rabbihim, e lâ innehu bi kulli şey’in muhît(muhîtun).
Onlar gerçekten Rab’lerine mülâki olacaklarından (ruhlarını hayatta iken Allah’a ulaştıracaklarından) şüphe içindeler, öyle değil mi? O (Allah), herşeyi ihata etmiştir (ilmiyle kuşatmıştır), öyle değil mi?
ZİKİR FARZ MIDIR?
73/MUZEMMİL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).
Rabbinin (Allah’ın) ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek O’na (Allah’a) dön (ulaş, vasıl ol).
29/ANKEBUT-45: Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salât(salâte), innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).
Kitaptan sana vahyedilen şeyi oku ve salatı ikâme et (namazı kıl). Muhakkak ki salat (namaz), fuhuştan ve münkerden nehyeder (men eder). Ve Allah’ı zikretmek mutlaka en büyüktür. Ve Allah, yaptığınız şeyleri bilir.
43/ZUHRUF-36: Ve men ya’şu an zikrir rahmâni nukayyıd lehu şeytânen fe huve lehu karîn(karînun).
Ve kim Rahmân’ın zikrinden yüz çevirirse, şeytanı ona musallat ederiz. Böylece o (şeytan), onun yakın arkadaşı olur.
MÜRŞİD FARZ MIDIR?
18/KEHF-17: Ve tereş şemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrıduhum zâteş şimâli ve hum fî fecvetin minh(minhu), zâlike min âyâtillâh(âyâtillâhi), men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murşidâ(murşiden).
(Ey Resûl'üm! Orada olsaydın) görürdün ki; güneş doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına ulaşır. Battığı zaman ise onları sol taraftan terkederdi. Onlar mağaranın geniş bir yerindeydiler. Bu, Allah'ın âyetlerindendir. Allah kimi Kendine ulaştırırsa o hidayete erer. Ve kim dalâlette ise onun için velî mürşid bulunmaz.
32/SECDE-24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).
Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.
HİDAYET DOĞRU YOL MU DEMEKTİR?
3/AL-İ İMRAN-73: … innel hudâ hudallâhi …
… Hiç şüphesiz HİDAYET, Allah’ın (Kendisine) ulaştırmasıdır. (İnsan ruhunun ölümden evvel Allah’a ulaşmasıdır.)…
2/BAKARA-120: … inne hudâllâhi huvel hudâ …
… Muhakkak ki Allah’a ulaşmak (var ya) işte o, hidayettir…
SIRATI MUSTAKÎM DOĞRU YOL MU DEMEKTİR? NEREYE ULAŞTIRIR?
4/NİSA-175: Fe emmellezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen).
Allah’a âmenû olanları ve O’na sarılanları (sarılmayı dileyenleri) Allah, Kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, Kendisine ulaştıran Sıratı Mustakîm’e (Allah’a ulaştıran yola) hidayet edecektir, ulaştıracaktır.
10/YUNUS-25: Vallâhu yed'û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin).
Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zatına ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm’e ulaştırır.
Allah sadece Sıratı Mustakîm’e tâbî olunmasını ama mutlaka tâbî olunmasını emrediyor. Öyleyse Sıratı Mustakîm’e ulaşmak herkesin üzerine farzdır.
1- Sıratı Mustakîm ve hidayet aynı şey değildir ki ikisi de "doğru yol" olsun.
2- Sıratı Mustakîm; Allah'a doğru istikamet üzere olan, Allah’a ulaştıran yoldur.
3- Hidayet ise herşeyden evvel yol değildir. Hidayet, Allah'a ulaşmaktır. Hidayet, insan ruhunun Allah'a ulaşmasıdır. Üstelik de ölmeden evvel Allah'a ulaşmasıdır. Yani hidayet yol değildir, hidayet bir vetiredir.
Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in “Ölmeden evvel ölünüz.” emri emanetlerden birisi olan ruhu, ölmeden evvel Allah’a ulaştırma emridir. Bu dileğin sahibi olmaz isek ibadetlerdeki zevklerden mahrum kalıyoruz. Kehf Suresinin 105. âyet-i kerimesine göre yaptığımız ameller boşa gidiyor.
Fenâfillâh olmayı yalanlayanlar, Yunus Suresinin 7. ve 8. âyet-i kerimesine göre cehenneme gidiyor. Cehenneme giden bir insanın, orada günahlarının cezası kadar yanıp oradan çıkması, 48 âyete göre mümkün değildir. Bu âyetlerde Allah, ebadâ ve hâlidûn kelimelerini kullanmıştır. Yani ebedî, devamlı kalacaklardır.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) diyor ki: “En hayırlınız Kur'ân-ı Kerim’i öğrenen ve öğretendir.”