Önce Sırat-ı Mustakiym nedir ?
En'am - 87
"Ve min âbâihim ve zürriyâtihim ve ihvânihim vectebeynâhüm ve hedeynâhüm ilâ sıratın müstekıym"
Anne babalarından, evlatlarından ve kardeşlerinden seçer ve onları Sıra-ı Mustakıyme ulaştırırız.
En'am - 88
"Sâlike hüdallâhi yehdiy bihi men yeşâü min ibâdih..."
İşte bu Allah'ın hidayetidir ki, kullarından dilediğini bununla (Sırat-ı Mustakiym) ile hidayete erdirir.
Görülüyor ki, Allah hidayete erdirmeyi dilediği kulunu Sırat-ı Mustakıyme ulaştırıyor. Niçin ulaştırıyor. Sırat-ı Mustakiym ile o kulunu hidayete erdirsin yani Allah'a ulaştırsın diye.
Demek ki Sırat-ı Mustakıym bir yol ve bu yolla Allah dilediği kişiyi hidayete erdiriyor. Öyleyse Sırat-ı Mustakıym "insanları hidayete erdiren yol".
Peki, hidayet nedir ?
Cevabı Kur'ân–ı Kerîm versin:
Ali İmran - 73
1- ...İnnel hüda hüdallah...
Muhakkak ki hidayet Allah'a ulaşmaktır.
Bakara - 120
2- ...İnne hüdallahi hüvel hüda...
Muhakkak ki Allah'a ulaşmak (var ya) işte o hidayettir.
Kehf - 17
3- ...Men yehdillahü fe hüvel mühted...
Allah kimi kendisine ulaştırırsa o (o zaman) hidayete erer.
Görülüyor ki, hidayet insan'ın (ruhunun) Allah'a ulaşmasıdır. Hem de ölmeden Allah'a ulaşmasıdır. Neden ölmeden evvel? Çünkü, herkes'in (ruhu) ölümden sonra Allah'a döndürülür. Azrail Aleyhisselâm tarafından ruhları Allah'a ulaştırılır. Cehennemliklerin ruhları da ölümden sonra Allah'a ulaşacağına göre, onların hidayete ermesi mümkün olmadığı cihetle, hidayet insan ruhunun ölmeden Allah'a ulaşmasıdır.
Öyleyse sonuca ulaştık.
Sırat-ı Mustakıym hidayete erdirdiğine göre, hidayet ise Ruhun Allah'a ulaşması olduğuna göre, Sıratı Mustakıym Allah'a ulaştıran yolun adıdır.
... Ve bütün insanların ruhlarının Sırat-ı Mustakıyme ulaşması farz kılınmıştır.
Dikkat buyurun Sırat-ı Mustakıym'de olan insan değildir,insanın ruhudur.
Ruhun ölümden evvel Allah'a ulaşması üzerimize 9 defa farz kılınmıştır. Bütün ruhlar Allah'a sadece Sırat-ı Mustakıym üzerinden ulaşabilirler,başka bir yol yoktur. Öyleyse sadece (En'am - 153) ile değil, ruhun Allah'a ulaşmasını farz kılan âyetler ile de Sırat-ı Mustakıym'e ulaşmamız emredilmiş oluyor.
... Ve herkes kendini Sırat-ı Mustakıym üzerinde sanıyor.
Oysa ki, insan ruhunun Sırat-ı mustakıym'e ulaşması ancak kişinin Mürşidine ulaştığı gün gerçekleşir.
Nebe - 38
"Yevme yekuûmürrûhu velmelâiketü saffâ lâ yetekellemûne illâ men ezine lehürrahmânü ve kaâle sevâbâ."
Ruh'un ve meleklerin saf halinde durdukları gün, sadece konuşmasına Rahmanın izin verdiği kişi konuşur ve sevab söyler.
Nebe - 39
"Zâlikelyevmülhakk,femen şâettehaze ilâ rabbihi meâbâ."
İşte o gün Hakk günüdür, o gün dileyen kişi kendisine Rabbine ulaşan bir yol ittihaz eder (ve bu yoldan Allah'a varan ruh için Allah bir) sığınak, melce (olur).
Mümin - 7
"Elleziyne yahmilûnel'arşe ve men havlehü yüsebbihûne bihamdi rabbihim ve yü'minûne bih, ve yestagfirûne lilleziyne âmenû, rabbenâ ve si'te külle şey'in rahmeten ve ilmen fagfir lilleziyne tâbû vettebe'û sebiyleke vekıhim azâbelcahiym"
Onlar ki, arşı yüklenenler (melekler)dir ve o çevrede bulunan kişi(nin Ruhu, halifenin Ruh'u) rablerini hamd ile tespih ederler ve O'na(Allah'a) iman ederler ve âmenû (mümin) olanlar için mağfiret dilerler ve derler ki, - Rabbimiz senin rahmetin ve ilmin herşeyi kuşatmıştır. Tövbe ederek Senin yoluna (Sırat-ı Mustakıym'e) tabi olanlara (ulaşanlara) mağfiret eyle (günahlarını sevaba çevir) onları cehennem azabından koru.
Mümin - 15
"refiy'udderecâti zül'arş,yülkıyrrûha min emrihi alâ men yeşâü min ıbâdihi liyünzire yevmettelâak"
Dereceleri yükselten ve arşın sahibi olan Allah, kullarından dilediğinin üzerine emrinden bir ruh ulaştırır, Allah'a ulaşma günü'nün geldiğini ihtar etmek üzere
Yukardaki 4 âyet–i kerîme, Allah'ın Sırat-ı Mustakıym'ine ancak tövbe ederek ruhun ulaştığını, ruhunu Allah'a (Hak'ka) ulaştırmayı dileyen kişi için Mürşidin önünde yapılan tövbenin tahakkuk ettiği günün HAKK GÜNÜ olduğunu, tövbenin sonunda bu kişinin ruhunun Allah'a doğru yola çıkmak üzere Sırat-ı Mustakıym'e ulaştığını çok açık bir biçimde anlatıyor.
Ayrıca Arşı tutan meleklerin saf saf inerek Hidayetçilerin önünde yapılan her tövbede hazır bulundukları, müridin başının üzerine yerleşecek Mürşidin ruhunun ise, senin "Allah'a ulaşma günün geldi" diyerek Allah'ın emrini tebliğ ettiği ifade ediliyor.
Görülüyor ki, Allah'a ulaşma günü gelen kişinin ruhu, Allah'a ulaşmak üzere, ancak el öpme, tövbe etme ve kelimei şahadet getirme ile tamamlanan bu merasimden sonra, vücuddan ayrılır ve Allah'a ulaştıran yola (Sırat-ı Mustakıym'e) ulaşır.
Kısaca hiç kimsenin ruhu, Allah'ın kendisi için tayin buyurduğu hidayetçi'nin önünde tövbe etmeden Sırat-ı Mustakıym'e ulaşamaz.
Bu durumda, İslâmın 5 şartını yerine getiriyor diye insanın ruhu Sırat-ı Mustakiym üzerinde olabilir mi?
Kur'ân-ı Kerîm'de ALLAH cevap veriyor:
- OLAMAZ.
14 asır sonra uygulanmakta olan İslâm, sadece İslâm'ın 5 şartını yerine getirmeyi emrettiğine göre, insanları Sırat-ı Mustakiym'e ulaştırması mümkün değildir.
Daha da ötesi bugünkü İslâm'ın tatbikatında vazifeli olanlar insanları Hidayetçiye ulaştırmak şöyle dursun, ulaştırmamak için herşeyi yapmaktadır.
Böyle olanlar Ahzab sûresinin 67 ve 68'inci ayetlerine ibretle baksınlar.
Ey din öğreticileri sakın sizler bu ayetlerde geçen kübera veya sadât'lardan biri olmayın...