Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tasavvuf ; Ayri Bir Din..!

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Kur'an öğrenmek iki türlüdür. Biri lafzını ezber etmek, biri manasını ezber etmek.

Hangisi en hayırlıdır?

İnsanlar Kuran öğrenmek derken yüzünden okumak anlıyorlar.Esas olan Kuranın Lafzı ve ruhu Yani Allahü Tealanın mesajlarını tezekkür etmek.Önemli olan bu.Zaten son yıllarda bu kavram doğru yöne oturdu.Daha önceden En hayırlınız kuran okuyan ve okutandır diyerek hakkı ketmediyorlardı
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Sırat-ı Müstekim, doğru yol demektir. Doğru yol ise haktır. Hak ise Kur'an ve sünnettir.

Hidayet ise sırat-ı müstekimde sülük eden birine hakikatin verilmesidir. Hakikat ancak ve ancak Allah tarafından öğretilir. Mürşidler, Alimler, Şeyhler , Üstad'lar, mürebbi, mehdiler hepsi birer vesiledir.

Demek, mürşid, alim, şeyh, üstad, mürebbi, mehdi Kur'ana pencere yapılmalı, perde olmamalı.

Hidayet vetireden ziyade, netice ve akıbettir. Vetire, tarz ve uslub demektir ki, Sırat-ı Müstekimde meslekleri simgeler.
Allah razı olsun

Muhabbetle

Allah'a verdiğimiz yeminlerin ancak Sırat-ı mustakiyme ulaşmakla yerine getirilebileceği ifade buyruluyor. (En'am - 152,153) (Yasin- 61)
Ve Sırat-ı mustakiyme tabi olmak farz kılınıyor. (En'am - 153) Onun dışında başka sebillere tabi olmanın Sırat-ı mustakiymden saptıracağı da ifade buyrulmuş.
Enam-152
".....Ve bi'ahdillâhi evfû, zâliküm vassâküm bihî le'alleküm tezekkerûn"
Allah ile ahdinizi yerine getirin (ifa edin) tezekkür edesiniz diye bunları size farz kıldı (emretti)
Enam - 153
"Ve enne hâzâ sırâtıymüstekıymen fettebiûh, ve lâ tettebi'ûssübüle feteferreka biküm an sebiylih, zâliküm vassâküm bihi le'alleküm tettekuûn."
İşte bu Sırat-ı mustakiymdir. Ona (Sırat-ı Mustakiyme) tâbi olun. Sakın diğer fırkalara (yollara) tabi olmayın ki onlar sizi O'nun (Allah'ın) yolundan (Sırat-ı mustakiymden) ayırırlar. İşte bu Allah'ın emridir (farzıdır) umulur ki (böylece) takva sahibi olursunuz.
Yasin - 61
"Ve eni'büdûniy, hâzâ sırâtun müstekıym"
Bana kul olun. İşte bu sırat-ı mustakiymdir.

Görülüyor ki Allah açıkca sadece Sırat-ı Mustakiyme tâbi olunmasını, ama mutlaka tâbi olunmasını emrediyor. Öyleyse Sırat-ı Mustakıym'e ulaşmak herkesin üzerine farzdır.
Nedir Sırat-ı Mustakıym?

Sadece "Doğru yol"dur cevabı yeter mi?
Soruyoruz "Sırat-ı mustakıym" nedir?
Cevap veriyorlar: Doğru yoldur.

Peki "hidayet" nedir?
Cevap veriyorlar: Doğru yoldur.

Şimdi biz cevap veriyoruz. Bu cevapların ikisi de bize hiçbir şey söylemeyen yuvarlak lâflardır ve yanlıştır. Neden yanlıştır. Çünkü:

Herkese göre değişen yüzlerce doğru yol kavramı vardır. Bir occultiste göre doğru yol 7 kozmik şuur kademesinden geçerek aşağı doğru inen ve şeytana ulaştıran yoldur. O yolu doğru yol zannettikleri için o yoldadırlar. Bir matematikçiye göre iki nokta arasındaki en kısa yol doğru yoldur. İslâmın 5 şartını yerine getiren herkes "doğru yol"da olduğundan emindir. Oysaki "Sırat-ı mustakıym" üzerinde değillerdir. Çünkü bir insanın "Sırat-ı Mustakıym" üzerinde bulunabilmesi için ruhunun ölmeden evvel vücudundan ayrılması ve Sırat-ı Mustakıym'e ulaşabilmesi gerekir. Bu ise mutlaka kişinin mürşidine ulaşmasını gerektirir. Hiç kimsenin ruhu, mürşidine,hidayetçisine ulaşmadan,vücudundan ayrılıp Sırat-ı Mustakiyme ulaşmaz.
Şimdi söylediklerimiz ne ölçüde doğrudur onu görelim.
 
Son düzenleme:

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Önce Sırat-ı Mustakiym nedir ?

En'am - 87
"Ve min âbâihim ve zürriyâtihim ve ihvânihim vectebeynâhüm ve hedeynâhüm ilâ sıratın müstekıym"
Anne babalarından, evlatlarından ve kardeşlerinden seçer ve onları Sıra-ı Mustakıyme ulaştırırız.
En'am - 88
"Sâlike hüdallâhi yehdiy bihi men yeşâü min ibâdih..."
İşte bu Allah'ın hidayetidir ki, kullarından dilediğini bununla (Sırat-ı Mustakiym) ile hidayete erdirir.

Görülüyor ki, Allah hidayete erdirmeyi dilediği kulunu Sırat-ı Mustakıyme ulaştırıyor. Niçin ulaştırıyor. Sırat-ı Mustakiym ile o kulunu hidayete erdirsin yani Allah'a ulaştırsın diye.
Demek ki Sırat-ı Mustakıym bir yol ve bu yolla Allah dilediği kişiyi hidayete erdiriyor. Öyleyse Sırat-ı Mustakıym "insanları hidayete erdiren yol".

Peki, hidayet nedir ?
Cevabı Kur'ân–ı Kerîm versin:
Ali İmran - 73
1- ...İnnel hüda hüdallah...
Muhakkak ki hidayet Allah'a ulaşmaktır.
Bakara - 120
2- ...İnne hüdallahi hüvel hüda...
Muhakkak ki Allah'a ulaşmak (var ya) işte o hidayettir.
Kehf - 17
3- ...Men yehdillahü fe hüvel mühted...
Allah kimi kendisine ulaştırırsa o (o zaman) hidayete erer.

Görülüyor ki, hidayet insan'ın (ruhunun) Allah'a ulaşmasıdır. Hem de ölmeden Allah'a ulaşmasıdır. Neden ölmeden evvel? Çünkü, herkes'in (ruhu) ölümden sonra Allah'a döndürülür. Azrail Aleyhisselâm tarafından ruhları Allah'a ulaştırılır. Cehennemliklerin ruhları da ölümden sonra Allah'a ulaşacağına göre, onların hidayete ermesi mümkün olmadığı cihetle, hidayet insan ruhunun ölmeden Allah'a ulaşmasıdır.

Öyleyse sonuca ulaştık.
Sırat-ı Mustakıym hidayete erdirdiğine göre, hidayet ise Ruhun Allah'a ulaşması olduğuna göre, Sıratı Mustakıym Allah'a ulaştıran yolun adıdır.
... Ve bütün insanların ruhlarının Sırat-ı Mustakıyme ulaşması farz kılınmıştır.
Dikkat buyurun Sırat-ı Mustakıym'de olan insan değildir,insanın ruhudur.
Ruhun ölümden evvel Allah'a ulaşması üzerimize 9 defa farz kılınmıştır. Bütün ruhlar Allah'a sadece Sırat-ı Mustakıym üzerinden ulaşabilirler,başka bir yol yoktur. Öyleyse sadece (En'am - 153) ile değil, ruhun Allah'a ulaşmasını farz kılan âyetler ile de Sırat-ı Mustakıym'e ulaşmamız emredilmiş oluyor.
... Ve herkes kendini Sırat-ı Mustakıym üzerinde sanıyor.
Oysa ki, insan ruhunun Sırat-ı mustakıym'e ulaşması ancak kişinin Mürşidine ulaştığı gün gerçekleşir.
Nebe - 38
"Yevme yekuûmürrûhu velmelâiketü saffâ lâ yetekellemûne illâ men ezine lehürrahmânü ve kaâle sevâbâ."
Ruh'un ve meleklerin saf halinde durdukları gün, sadece konuşmasına Rahmanın izin verdiği kişi konuşur ve sevab söyler.
Nebe - 39
"Zâlikelyevmülhakk,femen şâettehaze ilâ rabbihi meâbâ."
İşte o gün Hakk günüdür, o gün dileyen kişi kendisine Rabbine ulaşan bir yol ittihaz eder (ve bu yoldan Allah'a varan ruh için Allah bir) sığınak, melce (olur).
Mümin - 7
"Elleziyne yahmilûnel'arşe ve men havlehü yüsebbihûne bihamdi rabbihim ve yü'minûne bih, ve yestagfirûne lilleziyne âmenû, rabbenâ ve si'te külle şey'in rahmeten ve ilmen fagfir lilleziyne tâbû vettebe'û sebiyleke vekıhim azâbelcahiym"
Onlar ki, arşı yüklenenler (melekler)dir ve o çevrede bulunan kişi(nin Ruhu, halifenin Ruh'u) rablerini hamd ile tespih ederler ve O'na(Allah'a) iman ederler ve âmenû (mümin) olanlar için mağfiret dilerler ve derler ki, - Rabbimiz senin rahmetin ve ilmin herşeyi kuşatmıştır. Tövbe ederek Senin yoluna (Sırat-ı Mustakıym'e) tabi olanlara (ulaşanlara) mağfiret eyle (günahlarını sevaba çevir) onları cehennem azabından koru.

Mümin - 15
"refiy'udderecâti zül'arş,yülkıyrrûha min emrihi alâ men yeşâü min ıbâdihi liyünzire yevmettelâak"
Dereceleri yükselten ve arşın sahibi olan Allah, kullarından dilediğinin üzerine emrinden bir ruh ulaştırır, Allah'a ulaşma günü'nün geldiğini ihtar etmek üzere

Yukardaki 4 âyet–i kerîme, Allah'ın Sırat-ı Mustakıym'ine ancak tövbe ederek ruhun ulaştığını, ruhunu Allah'a (Hak'ka) ulaştırmayı dileyen kişi için Mürşidin önünde yapılan tövbenin tahakkuk ettiği günün HAKK GÜNÜ olduğunu, tövbenin sonunda bu kişinin ruhunun Allah'a doğru yola çıkmak üzere Sırat-ı Mustakıym'e ulaştığını çok açık bir biçimde anlatıyor.
Ayrıca Arşı tutan meleklerin saf saf inerek Hidayetçilerin önünde yapılan her tövbede hazır bulundukları, müridin başının üzerine yerleşecek Mürşidin ruhunun ise, senin "Allah'a ulaşma günün geldi" diyerek Allah'ın emrini tebliğ ettiği ifade ediliyor.
Görülüyor ki, Allah'a ulaşma günü gelen kişinin ruhu, Allah'a ulaşmak üzere, ancak el öpme, tövbe etme ve kelimei şahadet getirme ile tamamlanan bu merasimden sonra, vücuddan ayrılır ve Allah'a ulaştıran yola (Sırat-ı Mustakıym'e) ulaşır.
Kısaca hiç kimsenin ruhu, Allah'ın kendisi için tayin buyurduğu hidayetçi'nin önünde tövbe etmeden Sırat-ı Mustakıym'e ulaşamaz.
Bu durumda, İslâmın 5 şartını yerine getiriyor diye insanın ruhu Sırat-ı Mustakiym üzerinde olabilir mi?
Kur'ân-ı Kerîm'de ALLAH cevap veriyor:
- OLAMAZ.

14 asır sonra uygulanmakta olan İslâm, sadece İslâm'ın 5 şartını yerine getirmeyi emrettiğine göre, insanları Sırat-ı Mustakiym'e ulaştırması mümkün değildir.
Daha da ötesi bugünkü İslâm'ın tatbikatında vazifeli olanlar insanları Hidayetçiye ulaştırmak şöyle dursun, ulaştırmamak için herşeyi yapmaktadır.
Böyle olanlar Ahzab sûresinin 67 ve 68'inci ayetlerine ibretle baksınlar.
Ey din öğreticileri sakın sizler bu ayetlerde geçen kübera veya sadât'lardan biri olmayın...
 

fahren55

New member
Katılım
27 Kas 2008
Mesajlar
86
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Yaş
38
günahını küçük gören fasıktır ve farzlara önem verip sünnetleri terk eder. günahını büyük gören ise mümindir. o farzlara önem verdiği gibi sünnete de çok önem verir. aşığın amacı cehennem den kurtulmak olduğu gibi Allaha ve resulüne layık olabilme peşindedir.
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
İki yol var.Yani 2 tarik

Önce insan iç dünyasında şuna karar vermeli.
Hangi yoldayım? Bir insan Ya Allaha yönelir ya Şeytana Orta yol,doğru yol vesaire yollar yok.Hangi yolda olduğunun farkındamısın? önemli olan bu

-29/ANKEBÛT-5: Men kâne yercû likâallâhi fe inne ecelallâhi leât(leâtin), ve huves semîul alîm(alîmu).
Kim Allah’a mülâki olmayı dilerse, o taktirde muhakkak ki Allah’ın tayin ettiği zaman mutlaka gelecektir . Ve O; en iyi işiten, en iyi bilendir.

-29/ANKEBÛT-6: Ve men câhede fe innemâ yucâhidu li nefsih(nefsihî), innallâhe le ganiyyun anil âlemîn(âlemîne).
Ve kim cihad ederse, o taktirde sadece kendi nefsi için cihad eder. Muhakkak ki Allah, âlemlerden müstağnidir (hiçbir şeye ihtiyacı yoktur).

-11/HÛD-29: Ve yâ kavmi lâ es’elukum aleyhi mâlâ(mâlen), in ecriye illâ alâllâhi ve mâ ene bi târidillezîne âmenû, innehum mulâkû rabbihim ve lâkinnî erâkum kavmen techelûn(techelûne).
Ve ey kavmim! Buna (tebliğ ettiğim şeylere) karşılık sizden mal olarak (bir şey) istemiyorum. Eğer ücretim (ecrim) varsa ancak Allah’a aittir. Ve ben âmenû olanları ((Allah’a teslim olmayı dileyenleri) tardedecek (uzaklaştıracak, kovacak) değilim. Muhakkak ki onlar, Rab’lerine mülâki olacaklar (ulaşacaklar). Ve lâkin ben, sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum.
 
Katılım
21 Kas 2008
Mesajlar
111
Tepkime puanı
30
Puanları
0
Yaş
41
İki yol var.Yani 2 tarik

Önce insan iç dünyasında şuna karar vermeli.
Hangi yoldayım? Bir insan Ya Allaha yönelir ya Şeytana Orta yol,doğru yol vesaire yollar yok.Hangi yolda olduğunun farkındamısın? önemli olan bu

-29/ANKEBÛT-5: Men kâne yercû likâallâhi fe inne ecelallâhi leât(leâtin), ve huves semîul alîm(alîmu).
Kim Allah’a mülâki olmayı dilerse, o taktirde muhakkak ki Allah’ın tayin ettiği zaman mutlaka gelecektir . Ve O; en iyi işiten, en iyi bilendir.


yukaridaki ayet olumu anlatiyor tarikatla bir ilgisi yok.selametle.
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
yukaridaki ayet olumu anlatiyor tarikatla bir ilgisi yok.selametle.

En'am Suresinin 152. âyet-i kerimesinde Allahû Teâla buyuruyor:
"Ve bi ahdillahi evfu."

153. âyet-i kerimesinde ise:
"Haza Sıratın Müstakiym, fettebiuhu"

Allah ile olan ahdinizi yerine getirin. İşte bu Sırat-ı Müstakiym’dir. O’na tâbî olun.

Sırat-ı Müstakiym’in ne olduğuna baktığımız zaman O'nun insanları hidayete erdiren yol olduğunu görüyoruz.

En'am Suresi 87 ve 88. âyet-i kerimeler:
"Vectebeynâhüm ve hedeynâ hüm ilâ sıratın müstakıym. Zâlike hüdallâhi yehdiy bihî men yeşaü." Enam-87, 88
Ve Biz onları seçeriz ve Sırat-ı Müstakiym'e ulaştırırız. İşte bu Allah'ın hidayeti'dir ki kullarından dilediğini onunla (Sırat-ı Müstakiym ile) hidayete erdirir, buyuruyor Yüce Rabbimiz.

Hidayetinse insanoğlunun Allah'a ulaşması olduğunu görüyoruz. Üç âyet-i kerime bize bu büyük gerçeği söylüyor.
1- Al-i İmran-73
"İnnel hüda hüdallah"

Muhakkak ki hidayet Allah'a ulaşmaktır.

2- Bakara-120
"İnne hüdallahi hüvel hüda"

Muhakkak ki Allah'a ulaşmak varya işte o hidayettir.
3- Kehf-17
"Men yehdullahü ve hüvel mühted"

Allah kimi kendi zatına ulaştırırsa o kişi hidayete erer.

Sırat-ı Müstakiym insanları hidayete erdiren yol olduğuna göre, hidayette insanların Allah'a ulaşması olduğuna göre, demek ki Sırat-ı Müstakiym insanları Allah'a ulaştıran yolun adıdır. Bütün insanların Sırat-ı Müstakiym’in üzerinde olmasını emrediyor Allahû Teâla. İnsanlar birçok tarikatların mevcudiyetini söyleyerek, birçok tasavvuf erbabının çeşitli dallara dağıldığını söyleyerek insanların fırkalara ayrıldığını da iddia ediyorlar. Oysaki bütün tarikatlar, bütün tasavvuf birimleri Sırat-ı Müstakiym’in üzerinde olanlardır. Bütün tarikatlar insan ruhlarını Allah'a ulaştırmakla vazifeli kurumlardır. Bütün mürşidlerin bulundukları dergahlardan halifenin bulunduğu ana dergaha baş gözleri ile görülmeyen manevi yollar vardır. Bu yollar yeryüzünün sathına paraleldir. Ve bunların isimlerine sebil diyor Kur’ân-ı Kerim. Ama hepsi Sırat-ı Müstakiym’e ulaştırırlar. Öyleyse bin tane tarikat olsa, bin tane tasavvuf grubu olsa, bunların hepsinin ulaştıracağı yer mutlaka Sırat-ı Müstakiym’dir. Öyleyse ayrı ayrı fırkalara dağılmış gibi görünen tasavvuf ehli aslında Sırat-ı Müstakiym’in dışında değillerdir. Ve fırkalara ayrılmış değillerdir. Çünkü buradaki fırka insanları ayrılığa düşüren değil, aksine insanları Sırat-ı Müstakiym’e götüren birleştiren, tevhide ulaştıran grupları ifade ediyor.
Ama eğer bir cemaatte Allah'a ulaşmak diye bir hedef yoksa o insanlar hiçbir zaman Sırat-ı Müstakiym’in üzerinde olamazlar. Çünkü Sırat-ı Müstakiym bir insanın ruhunun vücudundan ayrıldıktan sonra, seyri sülukunu tamamlayacağı Allah'a ulaşacağı yolun adıdır.
Bir insan mürşidine ulaşmadıkça Sırat-ı Müstakiym üzerinde olması da mümkün değildir. Öyleyse kimler Sırat-ı Müstakiym’in üzerindedir? Allah'a ulaşmak üzere yola çıkanlar. İşte tevhidin birinci bölümünde bu olay var.
Tevhid bütün insanların Sırat-ı Müstakiym’in üzerinde olmasını gerektiren bir emirdir. Tevhid birleştirici bir akidedir. Tevhid bütün insanların olması lâzım gelen yerde, yani Sırat-ı Müstakiym’in üzerinde toplanması ile tahakkuk eden bir vetiredir.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
En'am Suresinin 152. âyet-i kerimesinde Allahû Teâla buyuruyor:
"Ve bi ahdillahi evfu."

153. âyet-i kerimesinde ise:
"Haza Sıratın Müstakiym, fettebiuhu"

Allah ile olan ahdinizi yerine getirin. İşte bu Sırat-ı Müstakiym’dir. O’na tâbî olun.

Sırat-ı Müstakiym’in ne olduğuna baktığımız zaman O'nun insanları hidayete erdiren yol olduğunu görüyoruz.

En'am Suresi 87 ve 88. âyet-i kerimeler:
"Vectebeynâhüm ve hedeynâ hüm ilâ sıratın müstakıym. Zâlike hüdallâhi yehdiy bihî men yeşaü." Enam-87, 88
Ve Biz onları seçeriz ve Sırat-ı Müstakiym'e ulaştırırız. İşte bu Allah'ın hidayeti'dir ki kullarından dilediğini onunla (Sırat-ı Müstakiym ile) hidayete erdirir, buyuruyor Yüce Rabbimiz.

Hidayetinse insanoğlunun Allah'a ulaşması olduğunu görüyoruz. Üç âyet-i kerime bize bu büyük gerçeği söylüyor.
1- Al-i İmran-73
"İnnel hüda hüdallah"

Muhakkak ki hidayet Allah'a ulaşmaktır.

2- Bakara-120
"İnne hüdallahi hüvel hüda"

Muhakkak ki Allah'a ulaşmak varya işte o hidayettir.
3- Kehf-17
"Men yehdullahü ve hüvel mühted"

Allah kimi kendi zatına ulaştırırsa o kişi hidayete erer.

Sırat-ı Müstakiym insanları hidayete erdiren yol olduğuna göre, hidayette insanların Allah'a ulaşması olduğuna göre, demek ki Sırat-ı Müstakiym insanları Allah'a ulaştıran yolun adıdır. Bütün insanların Sırat-ı Müstakiym’in üzerinde olmasını emrediyor Allahû Teâla. İnsanlar birçok tarikatların mevcudiyetini söyleyerek, birçok tasavvuf erbabının çeşitli dallara dağıldığını söyleyerek insanların fırkalara ayrıldığını da iddia ediyorlar. Oysaki bütün tarikatlar, bütün tasavvuf birimleri Sırat-ı Müstakiym’in üzerinde olanlardır. Bütün tarikatlar insan ruhlarını Allah'a ulaştırmakla vazifeli kurumlardır. Bütün mürşidlerin bulundukları dergahlardan halifenin bulunduğu ana dergaha baş gözleri ile görülmeyen manevi yollar vardır. Bu yollar yeryüzünün sathına paraleldir. Ve bunların isimlerine sebil diyor Kur’ân-ı Kerim. Ama hepsi Sırat-ı Müstakiym’e ulaştırırlar. Öyleyse bin tane tarikat olsa, bin tane tasavvuf grubu olsa, bunların hepsinin ulaştıracağı yer mutlaka Sırat-ı Müstakiym’dir. Öyleyse ayrı ayrı fırkalara dağılmış gibi görünen tasavvuf ehli aslında Sırat-ı Müstakiym’in dışında değillerdir. Ve fırkalara ayrılmış değillerdir. Çünkü buradaki fırka insanları ayrılığa düşüren değil, aksine insanları Sırat-ı Müstakiym’e götüren birleştiren, tevhide ulaştıran grupları ifade ediyor.
Ama eğer bir cemaatte Allah'a ulaşmak diye bir hedef yoksa o insanlar hiçbir zaman Sırat-ı Müstakiym’in üzerinde olamazlar. Çünkü Sırat-ı Müstakiym bir insanın ruhunun vücudundan ayrıldıktan sonra, seyri sülukunu tamamlayacağı Allah'a ulaşacağı yolun adıdır.
Bir insan mürşidine ulaşmadıkça Sırat-ı Müstakiym üzerinde olması da mümkün değildir. Öyleyse kimler Sırat-ı Müstakiym’in üzerindedir? Allah'a ulaşmak üzere yola çıkanlar. İşte tevhidin birinci bölümünde bu olay var.
Tevhid bütün insanların Sırat-ı Müstakiym’in üzerinde olmasını gerektiren bir emirdir. Tevhid birleştirici bir akidedir. Tevhid bütün insanların olması lâzım gelen yerde, yani Sırat-ı Müstakiym’in üzerinde toplanması ile tahakkuk eden bir vetiredir.


Neden meal ederken hem Allaha ulasmaktir deyip hem Hidayet sözcügünü kullaniyorsunuz?Kelimelerle oynayip yoksa akilmi karistirmak istiyorsunuz?Lütfen sorsana Imamina ne diyor bu konuda...Kurandaki deliliniz nedirki bi Tarikat ehlinin sratelmüstakimde olduklarina?O zaman sunu demek gerekirki Ashab tarikat ehli olmadigina göreki o zaman hala tarikatlar yokken bunlar ulasamadilarmi dersin,Ama su bir gercekki Allahin hidayet verdigi kurtulusa ermistirde sizin yaptiginiz?
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
- Satır satır yazılmış Kitab’a (52/2)

bu ayeti mi tartışıyorsunuz , hakkınızı helal edin uzun uzayı tartışmışsınız kısmen bende dahil olmak istesemde iş yoğunluğundan ara ara yazabiliyorum..

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]1-Andolsun o Tûr'a. Yani Hz. Musa'nın, Allah'ın sözünü işittiği Tûr-ı Sînâ dağına. Müfessir Beydâvî diyor ki: "Tûr, Süryânice'de dağ mânâsınadır. Ayrıca madde âleminden mânâ âlemine veya gayb âleminden müşâhede (görünenler) âlemine uçan şey anlamını da ifade etmektedir." [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]2-3- Andolsun yayılmış ince deri üzerine, satır satır yazılmış kitaba. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Rakk: Kağıt gibi inceltilmiş, üzerine yazılan deri demektir. Bu sebeble üzerine yazı yazılan her şeye rakk ismi verilebilir. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Menşûr: Neşredilmiş, dürülmüş, kapalı olmayan, açılmış, yayılmış ve yazılmış mânâlarını ifade ettiği gibi, yazılı harflerin dizilmesi, nizama konulması anlamına da gelmektedir.ü[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Mestûr, Düzgün şekilde yazılmış demektir. Kitab-ı Mestûr'un Tûr lafzından sonra yer alması, bu düzgün yazılı kitabın Tevrat olduğu fikrini ilk defa akla getirirse de, şeklinde mârife getirilmeyip, olarak nekre zikredilmesi, bunun henüz tanınmayan bir kitap olduğunu ortaya koyar ki , "...kıyamet günü onun için, açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkarırız." (İsrâ, 17/13) âyetine dayanarak söz konusu kitabın amel defteri olduğunu söylemek, en doğru görüştür.[/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Şayet bu ayetten sonra ayet nazil olmasaydı bu kitabın, yeni bir kitap olması itibarıyla Kur'ân olduğunu düşünebilirdim. [/FONT]
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
fani olanı istemem kardeşim, belliki kaynaklarınızda İskender Erol Evrenesoğlu'un kaynaklarını kullanıyorsunuz buna dayanarak ona bir muhabbet beslediğiniz, kanısına varmış bulunmaktayım zira eğer parantez içlerini kapatırsanız okuduğunuz manadan daha ziyade farklı manalar göreceğinize inanıyorum...
 
Katılım
21 Kas 2008
Mesajlar
111
Tepkime puanı
30
Puanları
0
Yaş
41
EVET iskender evrenoslugunun yorumlari.ayetleri tharif ediyorlar.

tahrifli kuran meali- iskender evrenosoglu
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Pardonda acaba hanginiz Ulul elbab seviyesindesinizde bizim mi haberimiz yok? Müteşabih ayetleri ilimde rasihun olanlar bile tezekkür edememişken sadece inandık derken,sizler neye göre ?neyi yargılıyorsunuz?
3/AL-I IMRAN-7: Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu mutesâbihât(mutesâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ tesâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te'vîlih(te'vîlihi), ve mâ ya'lemu te'vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi)."
O (Allah) ki; Kitab'i, sana O indirdi. O'ndan bir kismi muhkem (mânâsi açik, yorum götürmez, süphe kabul etmez) âyetlerdir ki; bunlar, (Levhi Mahfuz'daki) ümmülkitapta (yer alan açik ve kesin âyetler)dir. Digerleri ise mütesabih (mânâsi kapali, açiklama isteyen) âyetlerdir. Kalplerinde egrilik (ve döneklik) bulunanlar, fitne çikarmak ve (kendi yararina uygun) tevîlde (yorumda) bulunmak istedikleri için o (Kitab')in mütesabih olan kismina uyarlar. Halbuki onlarin tevîlini, kimse bilmez ancak Allah bilir. Ilimde derinlesmis olan RASIHUN (rüsuh sahipleri) ise derler ki: "O'na îmân ettik, hepsi de Rabbimiz katindan (indirilme)dir." Bunu kimse tezekkür edemez ancak ulûl'elbab tezekkür edebilir.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
bu ayeti mi tartışıyorsunuz , hakkınızı helal edin uzun uzayı tartışmışsınız kısmen bende dahil olmak istesemde iş yoğunluğundan ara ara yazabiliyorum..

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]1-Andolsun o Tûr'a. Yani Hz. Musa'nın, Allah'ın sözünü işittiği Tûr-ı Sînâ dağına. Müfessir Beydâvî diyor ki: "Tûr, Süryânice'de dağ mânâsınadır. Ayrıca madde âleminden mânâ âlemine veya gayb âleminden müşâhede (görünenler) âlemine uçan şey anlamını da ifade etmektedir." [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]2-3- Andolsun yayılmış ince deri üzerine, satır satır yazılmış kitaba. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Rakk: Kağıt gibi inceltilmiş, üzerine yazılan deri demektir. Bu sebeble üzerine yazı yazılan her şeye rakk ismi verilebilir. [/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Menşûr: Neşredilmiş, dürülmüş, kapalı olmayan, açılmış, yayılmış ve yazılmış mânâlarını ifade ettiği gibi, yazılı harflerin dizilmesi, nizama konulması anlamına da gelmektedir.ü[/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Mestûr, Düzgün şekilde yazılmış demektir. Kitab-ı Mestûr'un Tûr lafzından sonra yer alması, bu düzgün yazılı kitabın Tevrat olduğu fikrini ilk defa akla getirirse de, şeklinde mârife getirilmeyip, olarak nekre zikredilmesi, bunun henüz tanınmayan bir kitap olduğunu ortaya koyar ki , "...kıyamet günü onun için, açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkarırız." (İsrâ, 17/13) âyetine dayanarak söz konusu kitabın amel defteri olduğunu söylemek, en doğru görüştür.[/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Şayet bu ayetten sonra ayet nazil olmasaydı bu kitabın, yeni bir kitap olması itibarıyla Kur'ân olduğunu düşünebilirdim. [/FONT]


Seyfullah su renklendirilmis yerleri bir daha oku Inaniyormusun Allah Askina?
Asagidaki ayetleri ne yapacagiz?

- Hayır, o ayetler bir mesajdırlar. (80/11)
- İsteyen onları idrak eder. (80/12)
- Onlar, değerli sayfalardadır. (80/13)
- Yüksek ve temiz sayfalarda. (80/14)


Sunu unutmamak gerekirki Vahy parca parca gelmistir ve her gelenle birlikte bulundugu an Kitaptir...Yani sonradan ayet gelmesi Kitap konumunu yok saymaz...

 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Pardonda acaba hanginiz Ulul elbab seviyesindesinizde bizim mi haberimiz yok? Müteşabih ayetleri ilimde rasihun olanlar bile tezekkür edememişken sadece inandık derken,sizler neye göre ?neyi yargılıyorsunuz?
3/AL-I IMRAN-7: Huvellezî enzele aleykel kitâbe minhu âyâtun muhkemâtun hunne ummul kitâbi ve uharu mutesâbihât(mutesâbihâtun), fe emmellezîne fî kulûbihim zeygun fe yettebiûne mâ tesâbehe minhubtigâel fitneti vebtigâe te'vîlih(te'vîlihi), ve mâ ya'lemu te'vîlehû illâllâh(illâllâhu), ver râsihûne fîl ilmi yekûlûne âmennâ bihî, kullun min indi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illâ ulûl elbâb(elbâbi)."
O (Allah) ki; Kitab'i, sana O indirdi. O'ndan bir kismi muhkem (mânâsi açik, yorum götürmez, süphe kabul etmez) âyetlerdir ki; bunlar, (Levhi Mahfuz'daki) ümmülkitapta (yer alan açik ve kesin âyetler)dir. Digerleri ise mütesabih (mânâsi kapali, açiklama isteyen) âyetlerdir. Kalplerinde egrilik (ve döneklik) bulunanlar, fitne çikarmak ve (kendi yararina uygun) tevîlde (yorumda) bulunmak istedikleri için o (Kitab')in mütesabih olan kismina uyarlar. Halbuki onlarin tevîlini, kimse bilmez ancak Allah bilir. Ilimde derinlesmis olan RASIHUN (rüsuh sahipleri) ise derler ki: "O'na îmân ettik, hepsi de Rabbimiz katindan (indirilme)dir." Bunu kimse tezekkür edemez ancak ulûl'elbab tezekkür edebilir.

Iste en önemli aciklamayida kendin acikliyorsun ya?Ne gerek var simdi Birde Kezzap katalim bu asa....


 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Yazılarında hep kendini üste çıkarma gayreti görüyorum.Hep senin dediğinmi doğru olacak?
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Yazılarında hep kendini üste çıkarma gayreti görüyorum.Hep senin dediğinmi doğru olacak?


Dogru olan Allahin Kitabidir yani Vahydir yoksa biz kimiz kardesim,Yazilarimizda asla kendi nefsimizi katmamaya calisiyoruz.Biz burda sahsi fikirleri yaristirmiyoruz.Yani sizin yazinizdaki dogrunun Kurana uydugunu belirtmemizmi hosuna gitmeyen veya nefsi davrandigimi düsündüren?Sahsi bir amacim olsaydi en azindan bu forumda yönetici konumumu dahi korurdum ama sahsi bir cikar söz konusu dahi degildir Hak olanda Hakli olanda Vahydir bize düsen Allahin istedigi gibi Tebyindir..Yani dogru olan sadece Allahin sözüdür...Sen yazi icinde Allahin ayetlerini al gerisini cöp sepetine at...
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Hasbunallah mehmt im insqanlar merak ettijklerin öğrenmemelimi neden bu şeklde bi yaklaşım? Yakışmadı bence::::::::::

:)
Abi başlık ve içerik Tasavvuf nedir? olsaydı tamam, haklısın. Ancak, Tasavvuf ; Ayri Bir Din..! denmiş. Bu, ben Tasavvufçuyum diyenleri islam dışı saymaktır. Ama bunu diyemez bi müslüman. Kimseye tarikat ya da cemaat bağlantısı ile, ALENİ ŞİRK yoksa bu itham da bulunulamaz, vebaldir.

Sen, "Tasavvuf bir Dindir !!!" der misin? İşte bunun gibi. Bu manada dedim. Yoksa iş öğrenmek olsa sonuna kadar destekçiyim. Baksana bende öğreneyim diye kavga ediyorum. Metin abiyle bile ; ))

selametle..
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
:)
Abi başlık ve içerik Tasavvuf nedir? olsaydı tamam, haklısın. Ancak, Tasavvuf ; Ayri Bir Din..! denmiş. Bu, ben Tasavvufçuyum diyenleri islam dışı saymaktır. Ama bunu diyemez bi müslüman. Kimseye tarikat ya da cemaat bağlantısı ile, ALENİ ŞİRK yoksa bu itham da bulunulamaz, vebaldir.

Sen, "Tasavvuf bir Dindir !!!" der misin? İşte bunun gibi. Bu manada dedim. Yoksa iş öğrenmek olsa sonuna kadar destekçiyim. Baksana bende öğreneyim diye kavga ediyorum. Metin abiyle bile ; ))

selametle..



Aslinda icerikte baslikta güzeldi Mehmedim,Eger derinlemesine bir inseydik olurdu ama olmadi yazi sahibinin durumu malum...Benimle kavga edemezsin Mehmedim Allahin Ilminde bizimle ne kavgasi bizim yaptigimiz sadece Allaha davettir Insallah,ne yazikki yazarken biraz daha dikkatli olmak zorunda kaliyorum sebebi malumdur biliyorsun,Ikincisi ise ben temelden girmeye calisiyorum konu cok erken ya yön degistiriyor yada gerisin geri geliyor(Üstüne alinma bu genel olarak böyle)...


 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt