Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Tasavvuf ; Ayri Bir Din..!

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Est abi. Kavgayı gerçek anlamında kullanmadım. Seninle ne kavgası edeyim ben :)
Seni tanıyorum inş. Samimiyetini de.
Sadece; öğrenmek konusunda derinlemesine deşmekti kastım.

selametle..
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Est abi. Kavgayı gerçek anlamında kullanmadım. Seninle ne kavgası edeyim ben :)
Seni tanıyorum inş. Samimiyetini de.
Sadece; öğrenmek konusunda derinlemesine deşmekti kastım.

selametle..


Zaten bende Ilim yönünü aldim ele,Mehmedim.Yoksa benim gibi TüyKilibigin kavgayla ne isi olaki?
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Bak abi bu yönüne namzedim kesin :)

selametle..
 
Katılım
21 Kas 2008
Mesajlar
111
Tepkime puanı
30
Puanları
0
Yaş
41
tasavvuf bir kelimedir icerigi onemlidir.zuhdu takvayida ele alabiliriz hasa ben allahim deme gibi halleride.
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Dinde iki tane temel ilke var.
1- Tevhit
2- Şeriat
Tevhit ve şeriat direkleri üzerinde duran müessese dindir. Ancak tevhid, büyük bir tefekkürü, ilmi, hali, tezkiyeyi gerektiriyor. Bunlar olmadığı için halk da şeriatla meşgul oluyor. Yanlız şeriatla kaldığımız zaman hıristiyan veya musevilikten farkımız kalmaz. Çünkü onlar da şeriattır. Türkiye'deki çelişkinin, kavganın temeli burada başlıyor. Şeriat erbabı dinin özüne inemediği için şirkte kalmaktadır. Herkes kafir, herkes kötü, yanlız kendileri müslüman. Allah tüccar değildir. Allah belirli kişilere imtiyaz tanımaz. Herkes O'nun için eşittir. Onun için biz hıristiyan, musevi, müslüman diye ayırmayız. Bu, şeriatın ayırımıdır. Kim Allah'ın hakikatlerine varır, vahdani İdrake erişirse, insan odur, mümin odur, müslüm odur. Onun dışında kalanlar küfür içindedir. Kafir denince hıristiyan, putperest, dinsiz diye anlamayın.Kafirden murat örtüdür.
Gözü kapalı, gözünde perde olan insan demektir. Allah'ın hakikatlerine varmayan kimseler küfür içindedir. O halde bu açıdan görürsek evrensel bir idrak ile karşı karşıya kalırız. Müslüman olmak, iyi eğitimden geçmiş, gözü açılmış, insanları tefrik etmeyen, herkesi Allah'ın kulu olarak gören, ilmi yeteneğe erişmiş, idrake erişmiş kişi olmaktır. Bu ölçüyü kaçırırsak işin içinden çıkılmaz. İslam dünyasındaki bu günkü kargaşa bundandır. .
Nefs terbiyesi dediğimiz seyri suluk olmadan kimse kendini terbiye edemez.Din tevhidsiz olmaz. Tevhidi kaldırırsan din olmaz. Türkiye için işe sıfırdan başlamak lazım. Mezhepleri tasfiye etmekle ve bunlara devlette görev vermeyerek İslam’a hizmet etmiştir. Dünkü mezhepler bugüne cevap vermiyor. Oruç misalinde, herkes orucu nasıl tutacağını bilmiyor. Amerika'ya giden nasıl oruç bozacak, uzayda nasıl namaz kılacağız.
Bunlara yeni içtihat lazım, kurumlaşan her şey değişmeye tabidir. Bunun yolu her çağa göre içtihat yapmaktır. Allah ayetleri ile "Biz kimseye güç ve takati olmayan şeyi teklif etmeyiz" diyor. Mezhepler ancak sosyal gereksinmeye cevap verir. Halbuki insanın tefekküre, gönül alemine ve nefsini eğitmeye ihtiyacı vardır. Bedeni temiz tutmaya, aklı kalbi bilmeye mecburdur. Bu ona tevhid ve tasavvuf kapılarını açar. Bu da tarikatları doğurur. Her tarikat kendini üstün görür. Her tarikat bir idrakin eseridir. Onlar birleşince hakkın güzelliği ortaya çıkar. İmam-ı Rabbani diyor ki: "Vahdeti vücudu inkar ediyormuşum, yanlıştır bu. Muhiddin-i Arabi çok güzeldir. Fakat onun şuhudu ile benimki biraz farklıdır." Her veli müşahade ufku açık olan, leh-i mahfuzu okuyan insandır. Onun idrakine ters çıkmak yanlıştır. Hepsi bir makam ve mertebedir. Tevhidde bir ayrılık yoktur. İlimsiz din olmaz. O halde namazdan ibaret bir din değil, pek çok yönlü olan, ilmi aşmaları sağlayacak bir din öğretilmelidir.
İslam’da iki kural vardır:
1- İslamiyet izafi bir dindir. Mutlakçı değildir.
2- İslam dini kul hakkını getirmiştir. Kul hakkı adalet ve sevgiden doğar.
Batı izafiyete döndüğü için ilimde aşama yaptı. Biz bıraktık ve dalalete düştük. Geri kaldık. Kusur İslam’da değil kafadadır. İslamiyette eksik bakıştadır. Bunları iyi anlarsak yücelme imkanına sahip oluruz.
 

fahren55

New member
Katılım
27 Kas 2008
Mesajlar
86
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Yaş
38
hicr suresi
28-Ve düşün o vakti ki, Rabbin meleklere: "Ben, kuru bir çamurdan biçimlendirilmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım.
29-Bunun için, Ben onu muntazam bir insan kıvamına getirip içine ruhumdan üflediğim zaman, derhal onun için secdeye kapanın!
Aslını inkar eden haramzadedir diyoruz. Hz. Adem bu ayete göre ''hayır Allah bana kendi ruhundan üflemedi'' dese haramzade olur.''Hayır ben haram olan meyveyi yemedim'' desede haramzade olur. O zaman şöyle bir soru akla geliyor. Hz.Adem hem Allahın ruhundan hemde haram olan meyveyi yiyor. Allah hiç hata eder mi? Demekki Allah, Hz. Ademe kendi ruhundan üflerken kendini kendinden ayırmış. işte bu yüzden tasavvufçular ayrılık ateşine tutulmuşlardır. Adamlar ben Allahım demesin de ne yapsınlar. Allah Allah diye diye Allah olmuşlarsa bunların suçu nedir?
Sîne hâhem şerha şerha ez firâk. Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk ....İştiyâk derdini şerhedebilmem için, ayrılık acılarıyle şerha şerhâ olmuş bir kalb isterim..

Allaha ulaşma uğrunda burnu bile kanamayan kişiler gelipte bizi Allah ile aldatmasınlar.
 

fahren55

New member
Katılım
27 Kas 2008
Mesajlar
86
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Yaş
38
Mesela, insan fakirdir. Fakir olmasa Gani gözükmez. İnsan acizdir. Aciz olmasa, Kadir-i Mutlak gözükmez. Allah Rezzaktır. Aç kalmasa Rezzak-ı Hakiki anlaşılmaz. Karanlık olmasa sonsuz Nur gözükmez. Zulüm olmasa Adalet ve Hakimiyet anlaşılmaz. Cebbar ve Kahhar kim olduğu bilinmez. İşte Meleklerde bu vasıflar olmadığı için Allah'ın Cemal ve Celaline tam ayna olamaz. Ama insan tam ve mükemmel bir ayna olur.
O zaman, Allah'ın ruhu demek insanın Allah'ın esmasını gösterir kabiliyette bir ayna olması manasındadır. Yoksa haşa Allah'ın Zatı olamaz.

Şarkıcı kadınlar ve çalgı aletleri çoğaldığı, bu ümmetin sonra gelenleri [türediler], önceki âlimleri kötülediği zaman bazı belaları bekleyin.) [Tirmizi]

''Allahın esmasını gösterir kabiliyette bir ayna '' demek ,yeryüzü üzerindeki , Allahın ahlakıyla ahlaklanmış kişi demektir.

Allahtan korkmak demek onu kaybetmekten korkmak demektir. onu kaybetmemek için ondan başkası olamazsın.

allah dememişmidir ben kuluma şah damarından daha da yakınımdır diye. ee ben niçin bana yakın olan allahı kendimden uzaklaştırim.

Allahtan nefret eden Allahı kendisinden uzaklaştırır.

o kişilerin ''allah bize öyle yaklaştıki biz artık onu kendimizden ayıramıyoruz'' demelerini anlamayacak kadar cahil misiniz yoksa allahtan nefret ettiğiniz için anlamak mı istemiyorsunuz.
 

fahren55

New member
Katılım
27 Kas 2008
Mesajlar
86
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Yaş
38
demek istediğim o işte. o insanlar iyi ve güzel amelleriyle kendilerine zaten yakın olan allahı öyle bir keşfetmişler ki artık kendilerini ondan ayıramamışlar. bu allaha ulaşmanın verdiği bir tepkidir. memleketine giden bir insan oraya vardığında ''memleketim benim'' demez mi? o zaman , sevindiğimiz zaman ''Allahım benim'' de demeyelim . bu da şirk
 
Katılım
21 Kas 2008
Mesajlar
111
Tepkime puanı
30
Puanları
0
Yaş
41
hicr suresi
28-Ve düşün o vakti ki, Rabbin meleklere: "Ben, kuru bir çamurdan biçimlendirilmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım.
29-Bunun için, Ben onu muntazam bir insan kıvamına getirip içine ruhumdan üflediğim zaman, derhal onun için secdeye kapanın!
Aslını inkar eden haramzadedir diyoruz. Hz. Adem bu ayete göre ''hayır Allah bana kendi ruhundan üflemedi'' dese haramzade olur.''Hayır ben haram olan meyveyi yemedim'' desede haramzade olur. O zaman şöyle bir soru akla geliyor. Hz.Adem hem Allahın ruhundan hemde haram olan meyveyi yiyor. Allah hiç hata eder mi? Demekki Allah, Hz. Ademe kendi ruhundan üflerken kendini kendinden ayırmış. işte bu yüzden tasavvufçular ayrılık ateşine tutulmuşlardır. Adamlar ben Allahım demesin de ne yapsınlar. Allah Allah diye diye Allah olmuşlarsa bunların suçu nedir?
Sîne hâhem şerha şerha ez firâk. Tâ bigûyem şerh-i derd-i iştiyâk ....İştiyâk derdini şerhedebilmem için, ayrılık acılarıyle şerha şerhâ olmuş bir kalb isterim..

Allaha ulaşma uğrunda burnu bile kanamayan kişiler gelipte bizi Allah ile aldatmasınlar.


hasa bin kere hasa.Allah kullarini kendi ozunden yaratmis degildir.ruhundan uflemek o anlamda degildir.sahip oldugu ruhtan demektir.yani Allah yarattigi ruhundan ufledi anlaminda.
mesela sana kalemimi verdim derken ki gibi iyelik anlaminda.
 

fahren55

New member
Katılım
27 Kas 2008
Mesajlar
86
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Yaş
38
bırakın abi. islamın en güzel gülleri olan mevlana gibi insanlara müşrik diyorsunuz. size şunu söylüyorum. sakın dua ederken ''Allahım'' Ya Rabbim'' gibi 1. tekil şahıs ifadeleri kullanmayın. sen allah mısın ki 1 tekil şahısı kullanıyorsun. dua ederken allah bana yardım et deyin o zaman. samimiyetinize hayranım bre müslümanlar. de bakalım milyon kere milyar kere allahım yarabbim allahım yarabbim allahım yarabbim . bi dene bakalım.
 

fahren55

New member
Katılım
27 Kas 2008
Mesajlar
86
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Yaş
38
Fahren kardeşim, Allah kainatı ve insanı kendi cemal ve celaline ve binbir esmasının manalarına ayna olarak yarattı. Ruhundan üflemek bu manadadır.

İşte bazı kişiler o binbir esmanın manalarının tecellisini kendinde görüp "Ene'l hak" demişler ve dalalet fırkası olmuşlar. Bazıları cezbe ile "Allah'tan başka bir şey yoktur" demişlerdir. Böyle diyen cezbe ile akıldan azade olmuş bir vaziyette öyle dedikeri için mesul değildirler. Ancak ehl-i akıl onların yolunda gitse dalalettir.

İşte ehl-i Akıl der "Madem Allah var her şey var." Biz haşa değil Allah olmak aciz ,fakir, zelil, miskin, ikitdarsız birer mahlukuz.

peygamberimiz aciz zelil miskin iktidarsız bir mahluk muydu yani. yoksa cesur kararlı iktidar çalışkan bir insan mıydı. biz kimi örnek alıyoruz yahu..
Enes b. Malik (r.a)’ten rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v) dua ederken şöyle derdi: “Allah’ım! Gam ve üzüntüden, acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borç sıkıntısından ve insanların zulümlerinden Sana sığınırım.” (Tirmizî, Deavat: 75; Buhârî, Deavat: 36)
bu furyada yeni çıktı. müslüman acizmiş zelilmiş miskinmiş. tam bir uyuntuyu anlatır bu ifadeler. allaha atılan iftiraya bak. allah bizim uyuntu olmamazı mı istiyor yoksa cihada giderken aslanlar gibi kükrememizi mi. işte hadis okumamanın faydaları. devam edin siz hadis okumamaya.
 

fani olaný istemem

New member
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
251
Tepkime puanı
46
Puanları
0
Yaş
52
Şu “dünya” adı verilen gezegende var olmamız, O’nun lütfuyladır. Annemizi, babamızı bizlerin dünyaya gelmesi için vasıta kılmış. Ve yaşıyoruz, hayattayız. Hayatı veriyor Allahû Tealâ.İşte Allahû Tealâ’nın dizaynına baktığımız zaman O’nun tekliğini görüyoruz. Tek bir Allah vardır. Allah’tan başka bir ilâh yoktur. Allahû Tealâ Kur'ân-ı Kerim’de bu konuda diyor ki: “Eğer başka ilâhlar olsaydı onlar mutlaka birbirleriyle çarpışırlardı. Başka bir ilâh yok, sadece Biz varız. Sadece Allah var. İlâh olarak Biz yeteriz.” diyor. Herşeye kaadirdir.

-21/ENBİYÂ-22: Eğer ikisinde de (semada ve arzda), Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, ikisi de (yer de, gök de) mutlaka fesada uğrardı. Arşın Rabbi Allah, onların vasıflandırdığı (isnat ettikleri) şeylerden münezzehtir.

Allah ile olan ilişkilerimizde muhtevaya bakıyoruz. Biz Allah’ı ne kadar seviyoruz? Allahû Tealâ bizi, bizim O’nu sevdiğimizin binlerce katı kadar fazla sever. Karşılıksız verir. Eğer mutluysak bizi mutlu eden O’dur.

Nefsin tezkiyesi, bir insana dünya mutluluğunun yarısını sağlayabilir. Nefsin kalbindeki afetler ne kadarsa mutluluk onun dışında kalan kesim kadardır. Ne zaman nefsimizin kalbini fazıllarla doldurmaya başlarsak
Allahû Tealâ herkesten sadece onların mutlu olmasını ister. Bu muhtevaya baktığımız zaman aklımıza 3 tane kitap gelecek. Şu anda dünya üzerinde mevcut olan, önce Hz. Musa’ya indirilen Tevrat, sonra Hz. İsa’ya indirilen İncil, en sonra da Son Peygamber olan Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’e indirilen -Son Peygamber’e indirilen- son şeriat kitabı; Kur’ân-ı Kerim.

Şeriat kitapları sadece peygamberlere verilmiştir. Bunların çok daha önünde Allahû Tealâ Hz. İbrâhîm’e de kitap verdiğini söylüyor, Hz. Nuh’a da verdiğini söylüyor. Allahû Tealâ bütün peygamberlere şeriat kitabı vermiştir. Şeriatı hiç değişmemiştir.

Şûrâ Suresinde Allahû Tealâ diyor ki:

-42/ŞÛRÂ-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ , en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır

Allahû Tealâ: “Habibim! Hz. Nuh’a, Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya verdiğimiz şeriatı sana ve senin sahâbene de şeriat kıldık. Dînde fırkalara ayrılmayın ve dîni ayakta tutun diye. Ve sana verdiğimiz şeriat müşriklere ağır geldi.” diyor.

Öyleyse Hz. Nuh’un şeriatı ne ise Hz. İbrâhîm’in şeriatı aynı şeriat, Hz. Musa’nın şeriatı aynı şeriat, Hz. İsa’nın şeriatı aynı şeriat ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)’in şeriatı aynı şeriattır. 7 safha, 4 tane de teslim.

Rûm Suresinde Allahû Tealâ diyor ki:

-30/RÛM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a teslim olmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

Takva sahibi olmak önemli mi? Önemli çünkü cennete sadece takva sahipleri girebilir. Takva sahibi olmayan hiç kimse Allah’ın cennetine giremez.

Tevrat’ı, İncil’i ve Kur'ân-ı Kerim’i incelediğimiz zaman bu üç kitabın üçünde de 7 safha ve 4 teslimi kesin olarak görüyoruz. Bu üç kitabın arasında ilk indirilen kitap, Hz. Musa’ya indirilen Tevrat’tır. Aslında tabletler halinde indirilmiştir. Hz. Musa Allahû Tealâ tarafından Tur Dağı’na davet ediliyor. O dağa çıkıyor. Allahû Tealâ tabletleri O’na teslim ediyor. Peygamberi olan, bir nebî olan, Allah’ın peygamberi olan, Allah’ın nebîsi olan Hz. Musa’ya Allahû Tealâ tabletler indiriyor. Bizim anladığımız anlamda fizik tabletler, herbirinde âyetler yazılı. İşte bu tabletler musevîliğin esasını, dîn esasını teşkil eder.

-50/KAF-31: Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîdin.
Ve cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaştırıldı.

-50/KAF-32: Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).
İşte size vaadolunan şey budur (cennettir). Bütün evvab ( Allah’a sığınmış), ve hafîz olanlar (başlarının üzerine devrin imamının ruhu ulaşmış olanlar) için.

Allah ile olan ilişkilerinizde bu yola mutlu olmak için çıktığınızı unutmayın. Şu anda dünya adı verilen bu gezegende veya 100 milyar galaksinin herbirindeki 100 milyar yıldızda, insanların hepsi Allah’ın yarattığı insanlardır. O galaksileri yaratan da Allah’tır. Orada yaşayan insanları da yaratan Allah’tır. Bir sonsuzluk… Biz insanlara, mahlûkata göre bir sonsuzluk… Allah sadece bir tek noktayı patlatarak onu yaymış ve sonsuz hızla kâinatı yaratmıştır. Bir tek noktanın patlamasıyla oluşan muhteşem bir büyütme sistemi…

Herşey Allah’a mülâki olmayı dilemekle başlar. Bütün şeriatların başlangıç noktası budur. Aslında bütün şeriatları demekten kastımız; şeriatların bugün aldığı şekil. Şu anda dünyaya baktığımız zaman 3 tane kitaplı dînin göründüğünü görüyoruz, bunu gözlüyoruz, bu ortada. Musevîlerin Tevrat’ı, hristiyanların İncil’i ve müslümanların Kur'ân-ı Kerim’i. Ne oldu? 3 tane dîn adı saydık; hristiyanlar, müslümanlar ve musevîler (yahud kavmi). 3 dîn de Allah’ın dînidir ve birbirlerinden temelde farklılıkları yoktur. Onları farklı kılan biz insanlarız. Şeytan, insanların birbirine karşı devamlı husumet içinde olmasını (birbirine düşman olmasını) ve birbirini hırpalamasını, öldürmesini ister, dünyada kargaşa çıkarmayı ister. Bu hedefini de dünyada defaatle gerçekleştirmiş, dünya 2 defa cihan savaşı geçirmiştir. Bir 3.’sü de olabilir.

Şeytan ister ki herkes mutsuz olsun. Allah da herkesin mutlu olmasını ister. İşte bu mutluluğu temin sadedinde Allahû Tealâ bütün insanlığa bir garanti vermiştir. Diyor ki: “Kim Bana ulaşmayı dilerse Ben onu mutlaka Kendime ulaştırırım.” İşte o tek şeriatın ilk kurtuluş reçetesi budur. Allah’a teslim olmayı dileyen kişi mutlaka cehennemden kurtulur.

Dünyanın bu karmaşık halinde aslında şeytanın insanlara oynadığı oyuna dikkatle bakmanızı istiyoruz. Dînler yoktur ki insanlar farklı farklı dînlerin sahibi olsunlar. O iblis, onlara tuttuğu üç kâğıtçılık aynasıyla insanların ayrı ayrı dînlerin mensubu olduklarını onlara kabul ettirmiştir. Hristiyanlık diye ayrı bir dîn, müslümanlık diye ayrı bir dîn, musevîlik diye ayrı bir dîn olduğunu insanlara kabul ettirmiştir.

Hamdolsun ki 3 kitabı da inceledik ve âyetleri bulduk. Bir kesin noktaya ulaştık: Musevîlerin de hristiyanların da müslümanların da kitapları olan, bu 3 ayrı gibi görünen kitapta Allahû Tealâ o kitabın (Tevrat’ın), o kitabın (İncil’in), o kitabın (Kur'ân-ı Kerim’in) muhtevasına aynı ifadeyi koymuş. “Babanız İbrâhîm” diyor. İbrâhîm, müslümanların da hristiyanların da musevîlerin de babasıdır.

İşte Hz. İbrâhîm diyince, Hz. İbrâhîm’in dînine göz atmak mecburiyetindeyiz. Dîninin adı; hanif dîni. Hanif dîni müslümanlıktır. Hanif dîni hristiyanlıktır. Hanif dîni musevîliktir. Ama üçünün de birbirinden farkı yoktur. Allahû Tealâ 3 kitapta da, Kur'ân’da da -geriye doğru gidiyoruz- İncil’de de daha önce Allahû Tealâ’nın indirdiği Tevrat’ta da açık ve kesin olarak: “Bu dîn Hz. İbrâhîm’in hanif dînidir.” diyor. Üçü de Hz. İbrâhîm’in hanif dîni.

Dînin esaslarına geliyoruz. Hz. İbrâhîm’in hanif dîninin muhtevası nedir? Hz. İbrâhîm’in hanif dîni 7 safha 4 tane teslim içerir. Hz. İbrâhîm’in hanif dîni kurtuluştur. İslâm’a göre İslâm’ın ta kendisidir. Kur'ân-ı Kerim’i incelediğimiz zaman Allahû Tealâ’nın açık bir şekilde bunu ortaya koyduğunu görüyoruz. 3 esas var:

1- Vahdet

2- Tevhid

3- Teslim

Vahdet; Allah’ın tekliğidir. Tek bir ilâh vardır. O, Allah’tır. Allah tektir. Tek bir Allah vardır.

Tevhid; Allah'a mülâki olmayı dileyenlerin oluşturduğu, 7 safhanın 7’sinde de insanların bulunduğu tek bir topluluk. Allah’a ulaşmayı dileyen insanların oluşturduğu tek topluluk; tevhid. Ayrılık yok, tek bir toplum.

Teslim: Ruhun, vechin, nefsin ve iradenin Allah’a teslimi.

Allah ile olan ilişkilerinizde herşeyin en güzel olması için çalışmalısınız. Teslim; ruhunuzun Allah’a teslimidir. Allahû Tealâ bunu bütün insanlara garanti etmiş. Şûrâ Suresinin 13. âyet-i kerimesinin muhtevasında açıkça diyor ki: “Kim Bize ulaşmayı dilerse Biz onu Kendimize ulaştırırız.” Demek ki biz insanlar Allah'a mülâki olmayı sadece dileyeceğiz. Dilediğimiz zaman Allah devreye giriyor. Yapmamız lâzımgelen şeyi bize O yaptırıyor. Nefsimizin kalbini Allah tezkiye ediyor.

Öyleyse bu bapta Allahû Tealâ’nın söylediklerine dikkatle bakıyoruz. Ne yapmış Allah? Allah bizim hepimizin ruhumuzu Allah’a teslim etmemizi üzerimize farz kılmış. Bize demiş ki: “Sadece dileyeceksiniz: ‘Yarabbi, ben ruhumu Sana ulaştırmak istiyorum.’ Bu kadarı Bana yeter. Sizin ruhunuzu Ben Kendime ulaştıracağım. ” diyor.

İşte Tevrat’taki esaslar, işte İncil’deki esaslar, işte Kur'ân-ı Kerim’deki esaslar. Üçünde de ruhun Allah’a teslimi farz kılınmış. Üçünde de Allahû Tealâ: “Bunları siz yapmayacaksınız, siz sadece dileyeceksiniz; Biz sizin ruhunuzu Kendimize ulaştıracağız.” diyor.

Biliyoruz ki Secde Suresinin 9. âyet-i kerimesi gereğince Allah, bütün insanlara ruhundan üfürmüştür.

-32/SECDE-9: Sonra (Allah), onu dizayn etti ve onun içine (vechin, fizik vücudun içine) ruhundan üfürdü ve sizler için sem’î (işitme hassası), basar (görme hassası) ve fuad (idrak etme hassası) kıldı. Ne kadar az şükrediyorsunuz.

“ve nefeha fîhi min rûhihî: Ben onun içine (insanın içine) ruhumdan üfürdüm.” diyor.

Allahû Tealâ bütün peygamberler gibi Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in de hanif olduğunu söylüyor:

-30/RÛM-30: Fe ekim vecheke lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî fataran nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
Artık hanif olarak kendini (vechini) dîn için ikame et, Allah’ın hanif fıtratıyla ki; Allah, insanları onun üzerine (hanif fıtratıyla) yaratmıştır. Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyum olan (kaim olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat insanların çoğu bilmez.

“Habibim, sen hanifsin. Hanif olarak vechini dîne ikâme et. O hanif fıtratıyla ki; Allah bütün insanları o fıtratla yaratmıştır. Hanif fıtratının dîni olan hanif dîni ezelî ve ebedî dîndir. Başka bir dîn hiç olmamıştır sadece hanif dîni vardır.” diyor.

Bakıyoruz ki İslâm dîni = hanif dîni.

Bakıyoruz ki hristiyanlık = hanif dîni.

Bakıyoruz ki musevîlik = hanif dîni.

Şimdi insanların ayrı ayrı gruplara ayrıldığını ve de birbiriyle savaş verdiklerini düşünün. Şu anda da dünyanın muhtevasında savaş var. İnsanlar birbirlerini öldürüyorlar.

İblis, milletler arasındaki düşmanlığı körüklemek için elinden gelen herşeyi yapmakta. Şeytanın elinde bir maşa olan İlluminati, bu konuda bütün gayretiyle çalışmakta.

İnsanlar arasında savaşlar var. Bu savaşlar insanları huzursuz eden, şimdiye kadar milyonlarca insanın ölmesine sebebiyet veren korkunç şeyler. Ama bir gün bunun hepsi bitecek. Savaşlar bitecek.

İnsanlar bizden öğrenecekler ki; başka başka dînlerin mensupları değiller. Bütün dünyada bütün insanlar Allah’a ulaşmayı dilemekten başlayan, mürşide tâbiiyetle devam eden, ruhun teslimini, fizik vücudun teslimini, nefsin teslimini içeren, kişiyi muhlis kılan ve irade teslimiyle noktalanan bir dîn dizaynının mevcudiyetini sadece öğrenmeyecekler, bunları yaşar hale gelecekler. İşte insanlığın kurtuluşu…

Bütün dünyanın savaşları bırakıp birbiriyle dost olduğu yeni bir devrede, savaşların otomatik olarak ortaya koyduğu silahlanmaya giden trilyonlarca dolar, insanların refahına harcanacaktır. O zaman dünya sulh ve sükûn içinde yeni bir dünya olacaktır. İşte o dünyada dînler arası diyalog, bütün dînlerin aynı dîn olduğu noktasına ulaşacaktır. Mutlu bir gelecek, dünya adı verilen bu gezegende bütün insanları dostluğa, huzura, mutluluğa ulaştıracaktır.
 
Katılım
21 Kas 2008
Mesajlar
111
Tepkime puanı
30
Puanları
0
Yaş
41
Kuranda o kadar tevhidi anlatan ayet varken enel hak gibi sozleri hak zannetmek ne yanlis.bunu soyleyene laf soyletmeyelim derken Allahin hatirini ikinci siraya koyuyorsunuz.
 

fahren55

New member
Katılım
27 Kas 2008
Mesajlar
86
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Yaş
38
enbiya suresi

29-İçlerinden her kim: "Ben O'ndan başka ilahım!" derse, Biz ona cehennemi ceza olarak veririz; zalimleri Biz böyle cezalandırırız.

Türkçeniz yok mu sizin?
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Subhanallah...

Ayetlere ekleme çıkarma yapmak da nereden çıktı ? Bu ne cürret yahu!

"Ve düşün o vakti ki Rabbin melaikeye 'Ben' demişti; 'salsal'den (kuru çamurdan), mesnun (değişken, sürtülmüş,kazınmış) bir balçıktan bir beşer halk edeceğim (yaratacağım). Binaenaleyh onu tesviye ettiğim (muntazam bir insan kıvamına koyduğum) ve içine ruhumdan nefh eylediğim (üflediğim) vakit, derhal onun için secdeye kapanın!" (Hicr : 28 - 29 )

Kırmızı ile belirtilen yerde ne geçiyor ? Daha önce yarattığım, yanımda hazır bulunan bir ruhu üfleyeceğim türünden bir anlam var mı bu ayette ?

Bir şeyler yazacağız derken, bunamayın!
 

fahren55

New member
Katılım
27 Kas 2008
Mesajlar
86
Tepkime puanı
35
Puanları
0
Yaş
38
Subhanallah...

Ayetlere ekleme çıkarma yapmak da nereden çıktı ? Bu ne cürret yahu!

"Ve düşün o vakti ki Rabbin melaikeye 'Ben' demişti; 'salsal'den (kuru çamurdan), mesnun (değişken, sürtülmüş,kazınmış) bir balçıktan bir beşer halk edeceğim (yaratacağım). Binaenaleyh onu tesviye ettiğim (muntazam bir insan kıvamına koyduğum) ve içine ruhumdan nefh eylediğim (üflediğim) vakit, derhal onun için secdeye kapanın!" (Hicr : 28 - 29 )

Kırmızı ile belirtilen yerde ne geçiyor ? Daha önce yarattığım, yanımda hazır bulunan bir ruhu üfleyeceğim türünden bir anlam var mı bu ayette ?

Bir şeyler yazacağız derken, bunamayın!

abi bak ben inatlaşayı sevmem. hak ne ise onu hemen kabul ederim ama sen diyorsun ki ayetlere ekleme çıkarmakta nerden çıktı. kırmızı yazıdan sonra üflediğim yazısı yok mu orada. o kırmızı yazıda ''yanımda bulunan bir ruhu üflediğim'' falan diye bir şey yazıyor mu ? yazıyor da ben mi göremiyorum?


enbiya suresi 29 da ne diyor allah

9-İçlerinden her kim: "Ben O'ndan başka ilahım!" derse, Biz ona cehennemi ceza olarak veririz; zalimleri Biz böyle cezalandırırız.

size bir açıklama yapmak ihtiyacı duyuyorum. akıllı insanlar az kelimeyle çok şey ifade ederler. örneğin peygamberimizin de bir özelliği değil midir bu. ama aklı az olan insan ise bir şeyi anlatacam diye binbir dereden su getirir. şimdi bu ayeti yazan sonsuz ilim sahibi allah değil midir? allah ayetlerinde gereksiz kelime mi kullanır?

sizin dediğiniz gibiyse eğer niye şöyle dememiş allah: içlerinden her kim BEN İLAHIM derse biz ona cehennemi ceza olarak veririz diye.

ayetteki ''ondan başka'' ifadesini inkar mı edelim yani?

"Ben O'ndan başka ilahım!" diyenler cehennemlikse eğer bizim de ben ondan başka bir ilah değilim dememiz lazım gelmez mi? haa şöyle bir durum var. Hayatında 10 15 defa allah diyen bu cümleyi söyleyemez cesaret edemez cesarette etmemeli.. ama ehli zikir olan hallacı mansur, '' ben ondan başka bir ilah değilim '' demeseydi eğer ben onun imanından şüphe ederdim. Çok zikir yapmayan Allahı öcü gibi görür. zikir yapan kişi ise onu canı ciğeri gülü peteği gibi görmeye başlar.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
kırmızı yazıdan sonra üflediğim yazısı yok mu orada. o kırmızı yazıda ''yanımda bulunan bir ruhu üflediğim'' falan diye bir şey yazıyor mu ? yazıyor da ben mi göremiyorum?.

Biz başka bir şey mi diyoruz Fahren kardeşim. Bak, bir daha dön oku, sonra ayete ekleme yapmaya çalışanları da oku, ondan sonra yorum yaz. Senin yazdığın ayete tevhidhakimolanakadar nickli üye bir nevi yanında bulunan ruhtan üflemiştir gibi bir yorumda bulunmuş. Sen yazılan yorumları okumadan mı cevap yazıyorsun yoksa ?
 
Katılım
21 Kas 2008
Mesajlar
111
Tepkime puanı
30
Puanları
0
Yaş
41
Subhanallah...

Ayetlere ekleme çıkarma yapmak da nereden çıktı ? Bu ne cürret yahu!

"Ve düşün o vakti ki Rabbin melaikeye 'Ben' demişti; 'salsal'den (kuru çamurdan), mesnun (değişken, sürtülmüş,kazınmış) bir balçıktan bir beşer halk edeceğim (yaratacağım). Binaenaleyh onu tesviye ettiğim (muntazam bir insan kıvamına koyduğum) ve içine ruhumdan nefh eylediğim (üflediğim) vakit, derhal onun için secdeye kapanın!" (Hicr : 28 - 29 )

Kırmızı ile belirtilen yerde ne geçiyor ? Daha önce yarattığım, yanımda hazır bulunan bir ruhu üfleyeceğim türünden bir anlam var mı bu ayette ?

Bir şeyler yazacağız derken, bunamayın!

senin insanlara uluhiyyet vermen curet degil mi?bu yorum elmalili hamdi yazirin tefsirinde de vardir.bir cok alim bu yorumu kabul etmistir.Allahin eli diyor sen onu el mi anliyorsun.Allah tahtina oturdu diyor sen normal taht mi anliyorsun.Allahin ipine sarilin deyince fiziksel bir ipmi bekliyorsun.onlara gelince tevil ediyorsunda burada niye duruyorsun.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt