16 Mart 2007
16 Mart 2007
Bugün 16 Mart 2007 Hicri: 26 Safer 1428 – Rûmî: 3 Mart 1423 - Kasım 129 İngiliz ve Fransızların İstanbul’u işgali ve yağması (1920) – Türk – Rus Antlaşması (1921) – Horasan’ın Kurtuluşu (1918)
GÜNÜN HADİSİ
Hafız Cemaluddin Zerendi, Hilâl ibn-i Hübab’dan şöyle rivayet ediyor:
“Cebrâil Hz. Peygamber’in yanında olduğu bir sırada, Hasan ve Hüseyin Resulullah’ın yanına gelerek Hazretin mübarek sırtına çıkıp onunla oynamaya başladılar. Resul-i Ekrem (s), anneleri Fatıma’ya (a.s) “Niçin bunları bir şeyle meşgul etmiyorsun?” dediğinde, Hz. Fatıma onları aldı, ama çok geçmeden çocuklar annelerinden ayrılıp, Hz. Peygamber’in yanına gelerek onunla tekrar oynamaya başladılar. Resulullah (s) onları kucağına aldı ve dizleri üzerine oturttu. Bu sırada Cebrâil arzetti: “Ey Allah’ın Resulü, yavrularınızı çok sevdiğinizi görüyorum.” Peygamber Cebrâil’e “Elbetteki çok severim, onlar yaşantımın iki güzel (fesleğen) gülleridir.” diye cevap verdi. Cebrâil Hüseyin’e işaret ederek şöyle dedi: “Bil ki ümmetin bu oğlunu öldürecektir.” Daha sonra kanatlarıyla uçarak elinde biraz toprakla geri döndü ve Resulullah’a “Yavrun bu toprağın üzerinde öldürülecektir.” dedi. Hz. Muhammed (s) toprağın adını sorduğunda Cebrâil adının “Kerbela” olduğunu söyledi.”
Hilâl devamında şunları söylüyor:
“Hz. Hüseyin (a.s), musibetlere uğrayacağı ve düşmanları tarafından etrafı sarılacağı yere vardığında, yanına yakın bölgede yaşayan birisini getirdiler. Hz. Hüseyin o şahıstan bulundukları yerin ismini sorduğunda, “Kerbela” cevabını aldı. Hz. Hüseyin (a.s) “Allah Resulü’nün buyruğu doğrudur. Burası hüzün ve bela yeridir.” diye buyurdu. Daha sonra ashabına hitap ederek şöyle buyurdu: “İnin artık, sefer yükümüzü indireceğimiz ve kanlarımızın döküleceği yer burasıdır.”
ALLAHÜ TEÂLÂ'NIN SIFÂT-I SÜBÛTİYYESİ
Hayat: Allâh-ü Teâlâ Hayy(diri)dir.
İlim: Alîm'dir; her şeyi bilir. Göklerde ve yerlerde olanları, gizlileri ve aşikârları bilir. Asla bilmediği bir şey yoktur. Geçmişi ve geleceği bilir. Hâzır*ları ve gâibleri bilir. Gâibleri ancak o bilir. Allâh-ü Teâlâ bildirmedikçe hiçbir kimse gaybı bilemez. Unutmaktan, gafletten ve yanılmaktan münezzehtir.
Semi': Semi'dir, gizli ve açık her sesi işitir.
Basar: Allâh-ü Teâlâ Basîr'dir, her şeyi görür. Karanlık gecelerde, kara taş üzerinde kara karıncanın yürüdüğünü görür ve ayağının sesini işitir. Lâkin işitmesi bizim gibi kulakla ve görmesi de gözle değildir.
İrâde (Dilemek, irâde etmek): Allâh-ü Teâlâ irâde sahibidir. Dilediğini işler. Dilemediği meydana oelmez. Hiçbir kimse ona, gücüyle bir şey yaptırmaya kâdlr değildir. Gerek hayır ve gerek şer, âlemde her şey onun dilemesi ile olmuştur. Mü'minlerln îmânını, kulluk ve İtaatini dilemiştir. Allâh-ü Teâlâ dilemeyince bir slnekçlk kanadını kımıldatamaz. Dilemediği şey vücûda gelmez. Her dilediğinde ve İşlediğinde fâldeler ve hikmetler vardır. İnsanoğlunun aklı ona ermez. Kâfirleri yaratma*sında, küfürlerini dilemesinde ve yılanları, akrepleri, domuzları ve diğer eyleri yaratmasında nice hikmetler ve faydalar vardır, Bizim onları »İlmemiz lâzım değildir. Bize gereken böylece îtlkad etmektir. İrâdesi kadîmdir, ezelîdir, sonradan olma değildir.
Kudret: Allâh-ü Teâlâ kadirdir. Her mümkün olanı yaratır (O'nun yaratmak İstediği her şey mümkün olur.) Dilerse ölüyü diriltmeye ve taşı ve ağacı söyletip, yürütmeye kadirdir. Gökleri ve yerleri yok etmeye, sonra yeniden var etmeye kadirdir. Kudreti kadîmdir, ezelîdir, ebedîdir, sonradan olma değildir.
Kelâm: Allâh-ü Teâlâ peygamberlerine Hz. Cebrâîl (a.s.) vasıtasıyla konuşur; çok peygamberlere böyle kelâm etmiş, söylemiştir. Mütekellimdir, konuşur. Lâkin Allâh-ü Teâlâ'nın söylemesi bizim gibi dille değildir. Bazı kullarına vasıtasız söyler; Hz. Mûsâ (a.s)'ya ve bizim Pey*gamberimiz Muhammed aleyhîssalâtü vesselama Mi'râc Gecesi'nde ye başka zamanlarda söylediği gibi. Kuran, Allah'ın kelâmıdır. Kadîmdir. Hadis (sonradan vücuda gelme) ve mahlûk (yaratılmış) değildir. Kadîm olan Allâh-ü Teâlâ'nın zâtı ile kaim olan kelâm-ı nefsidir. Mushaflarda yazılı lafızları ve harfler kadim değil, hadistir,
Tekvin: Allâh-ü Teâlâ Haliktır, her şeyi yaratan odur. Ondan başka yaratan yoktur.
Allâh-ü Teâlâ'nın; Hayat, ilim, Semi, Basar, irâde, Kudret, Kelâm ve Tekvîn sıfatları zât-ı şerifi ile kâim olup kadîmdirler. Zevalden ve değişmeden beridirler.
MANİ
Motor geliyor motor
Motorun bacası yok
Kalkmış beni istiyor
Cebinde parası yok