Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dinler arası diyalog

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
radikalislam' Alıntı:

alptraum' Alıntı:

Öncelikle hitabet tarzın için teşekkür ederim sevgili alptraum.

Yazmış olduğum yorum ve sonrasında alıntıladığım yazılar için bir açıklama getirmişsiniz. Teşekkür ediyorum, ama zahmet etmişsiniz, çünkü mektubu paragraf paragraf açıklamanıza gerek yoktu. Biz mektubu çok iyi anladığımız için alıntıladık ve aradaki farkı görün istemiştik. Maalesef, hüsn-ü zannımıza yine mağlup olduk. Sanırım buda bazı değerleri gözümüzde olduğundan fazla büyütüyoruz, ondandır.
Sayın Fethullah Gülen Beyefendiyi bize karşı savunma güdüsüne girmişsiniz, oysa; bu gibi değerleri savunacağınız en son kişi ben olmalıyım diye düşünüyorum. Bizim bu tarzdaki bakış açımız, sizin açınızdan nasıl görülüyor, bilemiyorum.

Konuşmalarından ve sözlerinden örnekler verdiğiniz üstad ve alimler, hepside tek tek olmak üzere; başımızın üstünde olan insanlardır. İlmine ve değerlerine göstereceğimiz saygı ve tazim, her zaman bizim eksik yanlarımızı göz önüne serecek derecede alim ve muteber kişilerdir, hocalarımızdır. Bu kişiler sebebi ile dağda yapılan sufiliği kenara atıp, şehir merkezinde dervişlik hırkasını giymeye çalışıyoruz. Hikmet; sütü bez torbada taşımaksa da, marifet; sütü peynir yapıp yemektedir diye düşünüyoruz. Tevfik Yüce Allahtan’dır.

Yazılarınızı dün gördüm, işlerimin yoğunluğundan cevabınızı şimdi gönderiyorum. Yazmış olduğunuz ve foruma astığınız Üstad (k.s.) ile ilgili yazılarınızı ağırlıklı olarak, bizim yaptığımız yorumun doğal uzantıları gibi de algıladım. Üstad Bediüzzaman Said-i Nursi (k.s.) gibi bir güneşi anlatmaya ve tanıtmaya çalışmışsınız, oysa; ben hiç ihtiyaç hissetmiyorum. Çünkü O’nu (k.s.) akıl ile değil, gönül ile anlamaya çalışan ve manevi öğretisine her daim kendisini muhtaç hisseden bir insanım.


Elbette “dinlerarası dialog” konusu, her insanın gönül penceresine aklı, mantığı ve bilgisi dahilinde farklı yansımalar yapıyor. Uzun uzun anlatmaya çalıştığınız bu konu elbette bir bakış açısıdır ve samimi taraftarları da vardır. Bu konu için google’dan yapacağınız araştırmalar farklı farklı insanların pencerelerini yansıtır. Oysa benim pencerem bana özeldir, beynimi kiraya vermem gerekmiyor bunun için. Ama bunu söylerken, sizin de beyninizi kiraya verdiğiniz anlamını asla kasd etmiyorum. Eminim araştırmış, belki bizzat içerisinde birebir bulunmuş ve bu yönde hizmet de yapmış olabilirsiniz. Sonuç olarak; her insan inandığı değerler doğrultusunda hareket eder. Burada esas olan kıstas, farklı pencerelerden bakılsa dahi; aynı yere bakmaktır. Farklılıklarımız, belki istenilen zenginliği oluşturacaktır.

Dinler arası dialog konusunda bizim gördüğümüz ise, sizden biraz daha farklı. İslam alemi; sistemlerin ve ard niyetli insanların yönlendirmeleri ve halkımızı özellikle cahil bırakılmaları konusunda ortaya sistemli olarak konulan politikalar neticesinde, bırakın bir “din” temsilcisi ile yapılan diaoloğu anlama becerisini, daha kendi dininde var olan helal – haram ölçüsünü dahi kavramaktan acz’dir. Bu kendi halkımı aşağılamak anlamında söylenilen bir söz değildir. Bir tesbittir!.. Acı ama, gerçek. Oysa; hristiyan ve Yahudi halkı ve alimleri daha küçük yaştan anne ve babası ile gerek kiliselere ve gerekse de havralara özellikle götürülür ve dini eğitimi eğitim ve öğretim kurumlarının müfredatlarında muhakkak vardır. Çok samimi olarak iddia ediyorumki, İslam aleminin içinde bulunan ictihad yetkisinde bulunabilecek alimden daha fazla, hristiyan aleminin içinde bulunan ve İslamiyet bilgisi ile hatta dört mezhebin fıkhı üzerinde ictihad yapabilecek kapasitede olan kişiler vardır! Abartı değil, buda birebir tesbittir!
Yani Hristiyanlık aleminin “İslam” konusunda öğrenmek isteyeceği yada bilmek isteyeceği hiçbir şey yoktur hatta fazlası vardır. Peki, hal böyle olunca neden hristiyan alemi “dinler arası dialog” gibi bir şeye ihtiyaç duysun. Bu ısrar neden ? Neden belli ve görünüyor: kafaları karıştırmak! Hazır cemaatten uzaklaşmış ve bir nevi cahil bırakılmış halkın içerisine kafa karıştırarak girmek zaten fakir ve çaresiz yaşamı hayat standartı olarak gören insanımıza bir nevi “ekmek arası köfte” mantığı ile İncil arası 100’lük dolar muhabbeti ile cazibeyi artırıp Muhteşem Müjde Din’i !!! ile buluşturmak. Hristiyanların penceresinden bakılınca; Müslümanlar samimi insanlar, ama Yüce isa (a.s.) öğretisinden uzak kalmış bir samimilik, ama en azından hepsi potansiyel bir isevi ! Eğitmek kolay, aşılamak zor değil. Teslis inancını bir iki efsanevi hikaye ile kabul ettirmek o kadar da zor olmasa gerek bu cahil ve samimi halka. Dikkat edip de ciddi bir araştırmaya girerseniz, Misyonerlerin dünya üzerinde çok ciddi harcama kalemlerinde yeralan birinci sıra bu İnciller arasına konular yüzlük banknotlar yer alıyor. Finansörü kim ? Elbette İsrail.! Amaç ne ? Hristiyanlık yada Müslümanlık Din’inin gelişmesi mi ? Yok canım. Fazla iyimserilik olur bu. Hele de kundakta dahi olan bebeklerin başına misketleri !!! çiçek niyetine saçan bir mantıktan bu kadar iyi niyet beklemek, kendi adıma safdillik olur. Amaç; elbette arz-ı mevud! vaat edilmiş topraklar. BOP mu ? BİP mi ? canım ne önemi var şimdi bu soruların, sonuçta her ikisi de amaca hizmet ettikten sonra, ha hasan ali, ha ali hasan. Peki Müslüman halkların beklentisi nedir ? Tüm dünyanın Bir Tek İlah anlayışında buluşmasının gerçekleşmesini sağlamak mı ? O halde buna en çok Hindular sevinecek. Bugüne kadar taptıklarını kesip kesip yemenin o dayanılmaz hafifliğini yaşarken!





Na'mertin savurduğu gülle
yıkmaz bedenimizi,
Lakin;
Dostun gül yaprağı ile fiskesi,
Kanatır yüreğimizi!
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Sevgili seyfullah kardeşim;
Yazdığınız ve özellikle koyu harfler ile belirginleştirdiğiniz mesajlar yerine ulaştı. Müsterih olun. Gösterdiğiniz iyi niyet çerçevesinde emekleriniz için Rabbi Zülcelal razı olsun. İnşallah sizlerin gördüğü pencereden ışık içeri girer de bizlerde siz gibi değerli şahsiyetli kardeşlerimizin vesilesi ile aydınlanırız. Kalbi ve samimi duygularım ile selamlıyorum sizi.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Sevgili seyfullah kardeşim;
Yazdığınız ve özellikle koyu harfler ile belirginleştirdiğiniz mesajlar yerine ulaştı. Müsterih olun. Gösterdiğiniz iyi niyet çerçevesinde emekleriniz için Rabbi Zülcelal razı olsun. İnşallah sizlerin gördüğü pencereden ışık içeri girer de bizlerde siz gibi değerli şahsiyetli kardeşlerimizin vesilesi ile aydınlanırız. Kalbi ve samimi duygularım ile selamlıyorum sizi.

Saygıya Değer Radikalislam kardeşimiz;
Yazdığım mesajlar bilinçlendirmek amacı ile şahsa hitap değil ortaya söylenmiştir, ama görüyorum ki sizin gibi arif olan kardeşlerimiz hissesini almış ve bu durum bizi ziyadesi ile memnun etti. Bizler farklı pencerelerden baksakta hamdolsun bu pencereler hak dairesine ait inşallah. ümmetin muhalif olması berekettir .Tabi bu avama dilinde eziyete dönüşebiliyor zira Rabbbim her zaat-ı muhtereme farklı görevler verir . Nasıl ki TSK nın hava , deniz ve kara olmak üzere zahirde farklı ünüformaya ve farklı faaliyetlere sahip olmasına rağmen aynı çatı altında toplanıyorsa ve birbirini tamamlayorsa, Aynı şekilde Allahın velileride verilen görev ile iştirak etmektedir. Ve herbiri , nasip edilen dairede görevlerini çok güzel bir şekilde eda ediyorlar. Rabbim cümlesinden razı olsun.
Eğer niyet halis olursa Rabbimin yardımının bizi bulması kaçınılmaz olur. Gayemiz vahdedi bozmıcak şekilde fikirlerimizi dile getirmektir.
Necip Fazıl üstadımızın bir beyiti ile sizi selamlarım...

Elimizden öpen dudakları teperiz
ALLAH diyen gel ayağından öperiz...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
En doğrusunu Allah bilir

En doğrusunu Allah bilir

Selamünaleyküm

Dinler arası diyalog konusu ile alakalı çok fazla katılımı olmayan ama belli isimlerin iddialı ve ısrarlı teatilerine sahne oldu Forum. Takip edebildiğim kadar bir kısım katılımcılar "dinler arası diyaloğu, İslamiyeti tanıtma, anlatma ve tebliğ" olarak savunuyor. Bir kısım ise " İslam ile bir kefeye konulacak bir din yoktur, ifade yanlıştır" demekte. Bir başka kesim ise " Bu bir menfaat oyunudur" diye nitelendirmekte. Ancak kimse kimseyi ikna edemedi. Umarım bu isim altında yapılan hareketler Allah'ın emrine uygundur. Umarım başka hesap yoktur. Umarım sonu hayr olan bir yoldur ve kimse aldatılmıyordur. Doğru olanı hüsn-ü zan etmektir.

"Sen sözü açığa vursan da, gizlesen de Allah için birdir. Çünkü O, gizliyi de bilir, ondan daha gizli olanı da."

O, göğüslerin içindekileri en iyi bilendir. Dilerim müstehakı neyse o olur.
Selam
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Aleyküm Selam.

Katılımın çok fazla olmaması, önemsiz bir konu olmadığından değil, bilakis, insanların belki bu konuları çok fazla araştırmamasından kaynaklanıyor diyebiliriz. Savunan insanlar elbette kendi bildikleri değerler ile hareket ediyor, bizim gibi karşı çıkanlar ise kendi değerleri ile hareket ediyor. Sonuç olarak; Seyfullah kardeşimin dediği gibi; "niyet halis olursa Rabbimizin yardımı kaçınılmaz olur." Her insan aynı anda caddede giden bir arabaya pür dikkat kesilse ve bir müddet sonra o insanları bir araya toplasanız ve ne gördüklerini sorsanız emin olun her kafadan bir ses çıkar ve kimi arabanın rengini söyler, kimi şöförünün erkek mi yoksa kadın mı olduğunu söyler, kimi markasını, kimi de modelini. Haddi zatında hepside çok farklı şeyler söylese de, hepsi de aynı zamanda çok doğru söylemiştir. Bütün hepsinin söylediğinden, ortaya; biraz önce görülmüş olan arabanın bütün teferruatları dökülmüş olur. Çünkü hepsi birbirini tamamlamış oldu. Belki; aslında belkisi de çok bunun bizden istenen bu! Müslümanın devamlı teyakkuzda bulunması isteği. Bir taraf bir konuya yoğunlaşmışken, diğer taraf bunun dışında kalıp objektiflik görevini yerine getirmesi. Bir nevi uygun görmediği bölümleri acil uyarı sistemi gibi anında ortaya koyması. Belki de istenilen bu, bilemiyorum. Ama inanıyorumki; nefs yapılmadığı sürece ortaya güzel bir paylaşım çıkacak ve bundan da en çok müslümanlar kazanç sahibi olacak.

Biz kendi adımıza Kur'an'ı Kerimde Bakara suresinde geçen ayetleri baz alarak bu konuya karşı çıkıyoruz. Hep beraber hatırlayalım ki;

"Ehl-i kitaptan birçoğu arzu etmektedir ki, sizi imanınızdan sonra çevirip kâfir etsinler: Hak kendilerine iyice belirdikten sonra bile sırf nefsaniyetlerinden ve kıskançlıktan dolayı bunu yaparlar. Buna rağmen siz şimdi af ile, hoşgörüyle davranın tâ Allah emrini verinceye kadar. Şüphe yok ki Allah her şeye kâdirdir." (Bakara: 109)

Yani; şimdilik sizi kafir etmeye çalışan ehl-i kitapı hoşgörü ile karşılayın. Hani vardır ya; mahallenin kabadayısı sokaktan geçerken, cılız ve bir o kadar da çelimsiz, üstelik yaşıda çok küçük bir çocuk karşınıza dikilirde yeni yeni erkek olmaya başlamışlığın o edası ile sana posta koyar, afra tafra yapar, sende tebessüm ederek bakarsın acaba yakınlarda manitası varda ona mı caka yapıyor diye erkeksi bir hoşgörü ile yaklaşırsın bu meydan okumaya; işte müslümanın bekleyişi de böyle bir duruş. Ne oluyor ? sorusuna kuvvetli ve keskin bir muhakeme isteği. Ne zamana kadar ? İşte bu ayeti anlayana kadar:

"Sen onların milletlerine tabi olmadıkça ne yahudiler, ne de hıristiyanlar senden asla hoşnud ve razı olmayacaklar. De ki, gerçekten de Allah'ın hidayeti, hidayetin ta kendisidir. Şânım hakkı için, sana vahiyle gelen bu kadar bilgiden sonra, kalkıp da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, sana Allah'dan ne bir dost bulunur, ne de bir yardımcı." (Bakara: 120)

Rabbi Zülcelal hepimizi bu güzel ayetler ışığında düşmanlarımızın şerrinden emin ve muhafaza buyursun.
 

abrec

New member
Katılım
21 Ağu 2006
Mesajlar
321
Tepkime puanı
2
Puanları
0
ya kardeşim kızmayım konuşmayım diyorum dayanamıyorum ne demek (gülen felsefesi ve yükselişi) islamdan bahsediyoruz islamda kimin felsefesi olur.ALLAH(c.c) felsefeyi kuranda ortaya koymuştur.peygamber efendimiz a.s sahabeler din alimleri her konuyu açıklamıştır...ne demek gülen felsefesi ismi bile kötü.konuşmayım konuşmayı diyorum dayanamıyorum yeter artık.bu kadarıbada pes ki ne pes bu adam kurandan etkilenmemişte gülendenmi etkilenmiş bu gülenciler gülen felsefesi içinmi çalışıyorlar.inanamıyorum allahım.islam için değil gülen felsefesi için he.gülen kim oluyorda islama kendi felsefesini koyup anlatıyor.islama kimsenin hatti değildir felsefe koymak.müslüman olmak isteyen adama kuranı hadisleri alimlerin yazdıklarını okutur anlatırsın kimsenin hattine düşmez kendi felsefesini koymak..oldu bende abrec felsefesi yapayım öbürü ahmet übürü mehmet öbüre ayşe.
ya sizlere inanamıyorum.ama tavsiyem herkese sadece islam için çalışsın herkes kimsenin felsefesi için değil..İSLAMA KİMSENİN FELSEFE KOYMAYA ÇÜRRETİ YOKTUR.herkes bir felsefe koya koya millet haktan uzaklaştı zaten.hiçbirşey diyemiyorum size.zaten dikkat ediyorum güleni övenlerin hepsi amerika ingilteredeki üniversite hocaları üst düzey akedemisyenler..kuranda harcamalarınızı allahyolunda yapın yazar onun bunun felsefesi yolunda değil.lütfen rica ediyorum o yazıyı düzeltin gülen felsefesi yazısını.vebalinin altından kalkamayız.
 

#21

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
408
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
38
Konum
The Netherlands
Benim gozume carpan baska bir konu var... Bu avrupalilar yada yabancilar diyeyim F.Guleni nekadarda ovuyorlar, seviyorlar gordugum kadariyla! Ben bu adamlara guvenilmez derim....
Ingilterede buyuk bir yerde konferans izni, ovguler yapan gazeteciler, yazarlar vessaire...

Ben bu devirdeki yabancilarin bukadar bir muslumana ilgi, alaka duymasini pek anlayamiyorum............Isin icinde illede bir art niyet olmak zorunda degil ama sadece sezdigim birseyi aciklamak istedim!

Bunun yaninda Abrec kardesimin insanin felsefesi degilde KURAN a bakin gibi deyimini tasdik ediyorum, cunku bir insan kendi felsefesini nekadar Kuran a uygun yapabilirki? Sonucta insansin illede bir yerde bi sapmasi, yanlisi vs. olabilir!

Mesela M.Islamoglu'nu cok begenirim. hicbirzaman kendisinden birseyler anlatmaz. Alimlerden, Kurandan, sahih hadisten alir ve bunu nakleder. Yanindada sorulursa kendi fikrini verir!!!
Fetullah Hoca nasil yapar bi konuya deyinirse? ayni metodmu? Ben pek izlemedigim icin bilemicem..Kisaca anlatirsaniz sevinirim!

slm ve dua ile,
#21
 

NiZaM-I AleM

New member
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Benim gozume carpan baska bir konu var... Bu avrupalilar yada yabancilar diyeyim F.Guleni nekadarda ovuyorlar, seviyorlar gordugum kadariyla! Ben bu adamlara guvenilmez derim....
Ingilterede buyuk bir yerde konferans izni, ovguler yapan gazeteciler, yazarlar vessaire...

Ben bu devirdeki yabancilarin bukadar bir muslumana ilgi, alaka duymasini pek anlayamiyorum............Isin icinde illede bir art niyet olmak zorunda degil ama sadece sezdigim birseyi aciklamak istedim!

Bunun yaninda Abrec kardesimin insanin felsefesi degilde KURAN a bakin gibi deyimini tasdik ediyorum, cunku bir insan kendi felsefesini nekadar Kuran a uygun yapabilirki? Sonucta insansin illede bir yerde bi sapmasi, yanlisi vs. olabilir!

Mesela M.Islamoglu'nu cok begenirim. hicbirzaman kendisinden birseyler anlatmaz. Alimlerden, Kurandan, sahih hadisten alir ve bunu nakleder. Yanindada sorulursa kendi fikrini verir!!!
Fetullah Hoca nasil yapar bi konuya deyinirse? ayni metodmu? Ben pek izlemedigim icin bilemicem..Kisaca anlatirsaniz sevinirim!

slm ve dua ile,
#21
Oda hocaefendinin başarısı kardeşim..:)Bana göre dinlerarası diyalog şimdi tartışılması çok erken olan bir olay gibi geliyor..Zira tohum ekildi ve şu an yeşil ekin oldu...Kimse sonucunda ne çıkacağını bilmiyor.Belki buğday belki ısırgan..Ama benim şahsi kanaatim dinlerarası diyalog planı 5-10 senelik değil belki 50-100 senelik bir plan..Ve yine şahsi kanaatim Üstad hzlerinin dediği gibi "avrupanın islama gebe oluşunun" doğumunu yaptıracak ebe mahiyetindedir...VESSELAM
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Fethullah Gülen'in başta Papa ile görüşmesi olmak üzere, başlattığı diyalog çabalarının misyonerlik faaliyetlerine ön ayak olduğu ithamları bir süreden beri bazı kesimlerce bir kampanya haline dönüştürülmüş vaziyette. Ortalıkta dolaşan CD'lerle ve medyada hemen her gün yapılan yayınlarla Fethullah Gülen'in öncülüğünü yaptığı diyalog ve hoşgörü faaliyetlerinin Türkiye'de gençlerin Hristiyanlaştırılmasına sebep olduğu ileri sürülüyor. Değişik mahfillerce körüklenen bu zihin bulandırma gayretlerine karşı Fethullah Gülen açıklamalarda bulundu.
Allah nasıl dilemişse o mesele öyle olur. Biz buna benzer meseleleri ifade ederken bazıları hep suitevil ettiklerinden (kötü amaçla yorumlayan), suizanla hareket ettiklerinden, bazen de çekememezliklerine, hasetlerine bahane aradıklarından, esas ciddi bir kıskançlık yaşadıklarından ötürü yapıyorlar. Kıskançlıklarını nasıl ifade etsinler? Size küfür nispet ediyorlar. Allah nezdinde nereye düştükleri endişesi yok onlarda. Çünkü yine onların ve bizim saygı duyduğumuz Peygamber Efendimiz buyuruyor ki "Birbirine küfür isnad edenler olursa ikisinden birisi kâfirdir. Ya dedikleri kişi kâfirdir o doğru olur. Ya dedikleri kâfir değildir, o zaman kendileri kâfir olur." Bu çok hassas bir konu. (fgulen.com)
Samimi Değiller
Bazı grupların küfür ve dalâlet isnadında bulunduklarını fakat bu isnatlarda bulunanların samimi olmadıklarını ifade eden Gülen şöyle diyor:

Onca fırak-ı dâlle (yoldan çıkmış topluluklar) var. Onlara dalâlet isnad edilmiş de kâfir dememişler. Kâfir başkadır yani. Kâfir Allah'ı inkar eden, inanılması gereken şeyleri kabul etmeyen demektir. Bir insanın on tane vasfı olsa bunun vasfından bir tanesi imanına delalet etse temkin ve tebliğ adına size düşen şey ona nazar-ı müsamaha ile bakmak, onun hakkında hüsn-ü zan etmektir. Şimdi mü'mince bakış bunu gerektirir. Ama gel gör ki sadece çevrelerindeki insanları ikna etmek veya onları kandırmak mülahazasıyla hasetlerine, kıskançlıklarına, çekememezliklerine, yerlerinde sayıyor olmalarına, bir türlü inkişaf etmemelerine bir bahane bulmak için karşı tarafı yıkma adına, bir bahane bulmak için başkalarıyla temasta bu kadar müsamahalı olmayı küfür sayıyorlar. Samimi değiller bunda. Hem kendilerinin küfre düşme ihtimali var. Hem de bir meseleyi ortaya atarken riyakarca atıyorlar. (fgulen.com)Saf İnsanları Aldatıyorlar
Fethullah Gülen konuşmasının devamında, bazı insanların konumlarını koruma adına çevrelerine yanlış telkinlerde bulunduğunu, bu tür insanlara bir şey anlatmanın hatta onların bir şey anlamalarının da mümkün olmadığını ifade ediyor:
Bu ifadelerinde katiyen samimi değiller. Çünkü el-etek öperek bazı payeler koparırlar onlar. Bu kadar esnek, bu kadar gevşek, bu kadar durduğu yerde doğru durmayan bir insanın bu türlü meselelerde böyle hassasiyet izhar etmesi samimiyetin solukları olmadığını gösteriyor. Yani bir taraftan yanlış şey söylüyor. O yanlışı söylerken de samimi değil katiyen ve katibeten. Ama çevresindekilere de öyle telkin ettiğinden dolayı onlar da o samimiyetsizlikte aynen paylaşıyorlar onları. Şimdi bunlara bir şey anlatmak çok zordur. (fgulen.com)
Hasid Olana Laf Anlatmak Zor
Sa'd bin Ebi Vakkas'ın komutasındaki İslam ordusunun İranlılarla yaptığı savaştan bahis açarak konuyu detaylandıran Fethullah Gülen, tarihi açıdan da bir perspektif getiriyor ve şeytanın Hazreti Adem'e karşı düştüğü haset ve kıskançlıktan örnek veriyor:

Hatırlarsanız Arapların Rustum dediği, Rüstem'in Kadisiye Meydan Muharebesi'nde yenilgiye doğru gittiğini görünce yaptığı bir şey var. Yaverini çağırıyor, başındaki tâcını da veriyor. "Bunu Yezdicürd'e götür ve şöyle de" diyor. "Ben sana bunu demiştim, şehrin içinde kalalım, biz onlara vur kaç harbi yapalım, açığa çıkmayalım, bu adamlarla açıkta savaşmayalım, şunu yapalım, bunu, bunu, bunu yapalım dedim, işte buyur neticeyi gör. Böyle mağlubiyet yaşattırdın sen şanlı Sasani Devletine". Bunları saydıktan sonra da "ııı ııh… bırak söyleme, çünkü hiç bir şey anlamaz o" diyor.
Şimdi hiç bir şey anlamayan hiç bir şey dinlemeyen tamamen hasete kilitlenmiş bu insanlara bir şey anlatmak mümkün değil. Siz onlara hakikaten böyle ra'ye'l-ayn (gözle görülen) ya da cennete götüren bir merdiven gösterseniz, bir helezon ki böyle baksalar derinden derine, orada cennet köşkünü görseler, bir sahabenin ifade buyurduğu gibi cennetteki insanların şevk u tarabına şahit olsalar. Bir de helezonun dibine baksalar esfel-i sâfilînde cehennemdekilerin gulgulesine şahit olsalar yine de "bu adamlar illüzyon küfrüyle insanları aldatmaya çalışıyorlar" diyecekler. Bunlara bir şey anlatmak mümkün değil. Çünkü haset gözü kör eder. Şeytanın gözünü Adem'e karşı kıskançlık öyle kör etti ki "Fe biizzetike leuğviyennehüm ecmain (İblis: Senin mutlak kudretine andolsun ki, onların hepsini mutlaka azdıracağım. Sa'd-82)" dedi.
Hoşgörü ve Diyalog Faaliyetlerinin Aleyhinde Garazlı İnsanlar Var
Yapılan hoşgörü ve diyalog faaliyetlerinin aleyhinde bulunan garazlı insanların olabileceğini söyleyen Fethullah Gülen, bu tür insanların işin özünü bilmeyen saf insanları yanılttıklarını ve üsluplarına hiç dikkat etmediklerini, bu tür garazla davranan insanlara karşı da hiç beddua etmediğini, ancak yanlış anlaşılmalara meydan vermemek için meşru dairede tashih ve tekzip haklarını kullandıklarını vurguladı.

Bu türlü böyle kasıtlı garazlı insanların arkasında çok saf insanlar vardır. Bir hakikati ifade ederken üsluba çok dikkat etmemiz lazım. Kelimeleri seçerken çok iyi seçmemiz lazım. Su-i tevile (yanlış ve kötü yorum) açık olmamasına çok dikkat etmemiz lazım. Ta insanların bu mevzuda yanlış düşüncelerine yanlış mülahazalarına sebebiyet vermiş olmayalım. O da bizim vazifemiz. Ama gel gör ki, biz hepimiz beşeriz, nisyanla malül beşeriz, sınırlı düşünüyoruz. Vahiyle müeyyet insanlar değiliz ki, bir peygamber değiliz ki, konuşurken kelimeleri tam seçelim de hiç tevile, tefsire meydan bırakmasın bu mesele. Sınırlı düşünüyor, sınırlı görüyoruz. Kelime darlığı içinde maksadımızı ifade ediyoruz. Bu da insanların garazına çarpınca farklı bir şekil, farklı bir mahiyet alıyor.

Allah bizi de affetsin onları da affetsin. Benim onlardan hiç biri için aklımın köşesinden beddua etme geçmedi. Eğer başka türlü inansaydık, başka türlü düşünseydik "mukabele-i bilmisil kaide-i zalimanesi"yle bizler de bir şeyler derdik onlara. Denecek çok şey vardı. Fakat karakterimizi koruma mevzuunda namusumuzu müdafaa hususunda gösterdiğimiz hassasiyeti gösterdik. Dövene elsiz, sövene dilsiz ve bu yolda yürüyenler, Yunus gibi gönülsüz gerek dedik, hep gönülsüz yürüdük. Ama çok kirli isnatlarda bulunuyorlarsa meşru dairede bu hususta tavzihatta bulunma, tashihatta bulunma, bir tekzip neşretme bu da hareket adına, bu cereyan adına, bizim için bir vecibe idi. Yaptıksa onu yaptık. (fgulen.com)

Ciddi Çelişki ve Tenakuz İçindeler
Fethullah Gülen bugün Türkiye'de diyalog faaliyetlerini dillerine dolayanların aslında başkalarıyla saf tuttuklarını ifade ederek ciddi bir çelişki içinde olduklarını vurguluyor.

Hıristiyanlarla ve Yahudilerle diyaloga karşı çıkan kimseler, aslında Türkiye'de ateistlerle, münkirlerle, mülhitlerle çokça diyalog içindedirler. "Uzman" diye onlara yazı yazdırıyorlar, televizyona çıkarıp Allah'ı inkâr edenleri konuşturuyorlar. Yani bu diyaloga karşı çıkanlar bunu bir problem saymıyorlar. Bir materyalistle, bir natüralistle, bir kozmozcuyla, vesaire vesaire… Onlarla diyalog içinde bulunmayı ters görmüyorlar. Nedense sadece Hıristiyanlarla, Yahudilerle diyalog içinde bulunmayı serrişte edip dillerine doluyorlar. Doğru değil bu yaptıkları, ciddi bir çelişki içindeler, esastan bir tenakuz içindeler. (fgulen.com)

Genel Kabulleriniz Var mı, Yok mu?
Allah'a inanıp "Lailahe İllallah, Muhammedün Resulüllah" diyen bir insanla hayat boyu inkar içinde yaşayanların aynı tutulmaması gerektiğine dikkat çeken Fethullah Gülen, "Oysa Türkiye'de inanan da inanmayan da musalla taşına konduğu zaman hakkında iyi şeyler söylenir" şeklinde genel kabullerimiz vardır diyor. Allah ve peygamberi hayat boyu inkar etmiş, alay etmiş insanların tabutu başında "canı cehenneme" dediğimiz olmamıştır. Genel kabullerimiz böyle yapmamızı hoş görmez. Halbuki Allah'ı inkar edenlere dua edilemeyeceği şeklinde Kur'an ayeti olduğunu ifade ederek bu noktaya dikkat edilmesini istiyor.

Adam "Lailahe İllallah, Muhammedün Resulüllah" diyor nasıl yaramaz dersin sen buna. "Sen hiç bir şeye yaramazsın" diyemezsin. Kur'an, Kitab-ı münzel diyor. Siz, Türkiye'de böyle diyen insanlara bir rah-ı necat arıyor musunuz, aramıyor musunuz? Bırakın onları, ömür boyu dininize diyanetinize küfür ediyor, inkâr ediyor, gazete köşelerinde yazıyor, vefat ettiği zaman getirip önünüze koyuyorlar. Siz dua ediyorsunuz onlara. Allah, Efendimiz'e buyuruyor: "Velâ tusalli alâ ehadin minhüm mâte ebeden…" (Onlardan ölen kimsenin namazını sakın kılma, mezarı başında da durma! Çünkü onlar Allah'ı ve peygamberini inkar ettiler, fâsık olarak öldüler.Tevbe/84)(fgulen.com)

Salâtın manası Allah'tan rahmettir. Meleklerden istiğfardır, müminlerden de duadır. Onlara ne Allah merhamet eder, ne melekler istiğfar eder, ne de müminler dua etmelidirler. Ama sen ediyorsun. Ben şimdi burada bir ayrım yaparak, "falan kafirdir, filan kafirdir, falan musallaya konduğu zaman bunu nasıl bilir, nasıl şahadet edersiniz? Canı cehenneme, ne kendi rahat etti, ne de halka huzur verdi, yıkıldı gitti cihandan" manasına ehl-i kubûr diyor musunuz buna? Böyle deyin demiyorum ben. Fakat kabulleriniz var, rica ederim. Diğerlerindeki kabulleriniz geçerli oluyor da başka yerde neden geçerli olmuyor.

Kur'an'ın Tedricilik Metodunu Anlayan Var mı?
Kur'an'a ve Hazreti Peygamber Aleyhisselam'a alaka duyan yabancı insanlara karşı insafsız davranıldığını ima eden Fethullah Gülen kültür farkından doğabilecek yanlış anlaşılmalara dikkat çekerek Kur'an'ın 23 senede tedrici olarak indirilmesinin manidar olduğunu vurgulayarak günümüzün mürşitlerine düşen şeyin tedrici ve duyarlı davranmak olduğunu söylüyor.

Adam Kur'an okuyor, "ben sevap kazanmak için okuyorum bunu" diyor. Ve çevresine de bunu duyuruyor. Biri gelip "ben din değiştirmek istiyorum" diyor. "Müslümanlık bana daha cazip geliyor" diyor. Cazip geliyorsa tercih ediyor bunu. Bir Katolik Üniversitesi'nde Profesör olan bir hoca söylüyor bunu. Ve sevap kazanayım diye Kur'an okuyor bu insan. Şimdi sen bunun hakkında olumsuz düşünemezsin. Bu açıdan değişik yerlerde biz eğer birilerine bir şeyler anlatıyorsak, bir kere o toplumun neş'et ettiği kültür ortamını çok iyi bilmemiz lazım. Ruh haletleri itibariyle tepki verecekleri şeyleri çok iyi bilmemiz lazım. Hemen çarçabuk kabullenecekleri şeyleri de çok iyi bilmemiz lazım. Kur'an'daki tedricilikle gitmemiz lazım. Biz yeni baştan başlayalım da onlar gibi "lailahe illallah" diyelim, kendi hesabımıza felah bulalım demek değildir. Fakat yeni çıraklara bir şeyi anlatırken 23 senede tamamlanan Kur'an-ı Kerim'deki o tedricilik esprisine bağlı hareketimizi sürdürelim. Mesele budur yani. Ve günümüzün mürşidlerine düşen şey de budur.

Mesele üslup meselesidir. Yoksa bir hakikat, iki yanlı, iki yüzlü, iki derinlikli ortaya konmuşsa, Allah onu bir vahidin iki yüzü şeklinde ortaya koymuşsa, onu parçalamamız, bölmemiz, farklı mütalaa etmemiz, bir yanını yeterli görmemiz, diğerine –hâşâ- lüzumsuz bakmamız doğru değildir. Ama sunuş adına mesele bir üslup meselesidir. (fgulen.com)

Bu Dünya Hepimize Yeter
Sulh ve sükun içinde bir dünya arıyorsak, paylaşmayı düşünmek zorundayız. Bu dünya hepimize yeter demek lazım. Siz kendi değerlerinize bağlı yaşayın, biz de kendi değerlerimize bağlı yaşayalım. Bir insan olarak, aramızda bir kısım fasl-ı müşterekler vardır. Bunlardan ötürü de konumlarımıza karşı saygılı olmaya çalışalım. Birbirimizi rencide etmeyelim. Ben kalkıp "Brahman da neymiş ki!" dersem, karşı tarafı rencide etmiş olurum. Sonra kendi duygu ve düşüncem adına bir şey anlatacaksam, rencide ettiğim bir gönüle bir şey anlatamam ben. Evvela bir kere saygılı bir insan olduğumu ortaya koymam lazım. Kendi karakterimi ortaya koymam lazım benim. Engin bir ufkum olduğunu ortaya koymam lazım.

Benim dinime, diyanetime bağlılığım, davranışlarıma, tavırlarıma akseden bir meseledir. Ben onu en küçük adabına kadar taviz vermeden yaşamalıyım. En küçük adabı nedir denebilir. Efendimizin bir çeşit baş kaşıma meselesi varsa, ben onda bile taviz vermemeliyim. O ayrı meseledir. Ama onu hiç bilmeyen öyle kabul etmeyen insanlar var yani. Kabul etmiyorsa etmiyor tabii. Kabul etmeyen herkesin kellesini alacak halin yok senin. Onlarla bir çeşit vuslat (kavuşma, birleşme) haytları (ipleri) bularak diyalog ve temasını devam ettirmeye bakacaksın. Ve böylece kavgasız bir dünya inşa etmeye çalışacaksın. Diyalog farklı bir şey, irşad adına insanlarla münasebete geçme, neyi önce söyleyeceksin, neyi ortada söyleyeceksin, neyi sonra söyleyeceksin bu ayrı bir meseledir. Hikmet-i tebliğ (tebliğin hikmeti) onu öyle iktiza ediyor (gerektiriyor). Hikmet-i teşri (kanun, esas olarak koyma) de öyle olmuş. (fgulen.com)

Keşke Bütün Müslümanlar Birbirlerini Sevseler
"Keşke bütün Müslümanlar birbirlerini sevseler, keşke birbirlerinin kusurlarına gözlerini yumsalar, keşke birinde bir kusur gördüklerinde hemen kendi kusurlarını arama telaşı içine girseler" diyen Fethullah Gülen öbür alemde "keşke" demenin bir anlamı olmayacağını ve çekemezliğin kötü neticesini vurgulayarak sözlerini şöyle bitiriyor:

Keşke dedikleri, ettikleri şeylerin üç beş adım sonra öbür alemde Allah'a hesap verecekleri mülahazasını içlerinde hep canlı ve diri tutabilseler. Keşke orada kendilerine keşke dedirtecek durumlara düşmeseler. Keşke demeseydim, keşke etmeseydim, keşke Efendimizin tavsiyesine uysaydım, keşke iki çenem arasındaki dilimi tutsaydım. Keşke Efendimizin (sav) cennete kefaleti altına girseydim. Hasedin gözü kördür. Hz. Üstadın yaklaşımıyla hased evvela hasidi (haset edeni) yer bitirir. Mahsud (haset edilen) hakkında zararı olsa bile o kadar değildir. Mahsud sadece kendini yeniden tezkiye etme, konuyu tashih ve tavzih etme lüzumunu duyar. Hele bir de haset edilen bir kişi değil de, bir cemaat ise teker teker o cemaatin vefat edeninden hayattakilerine kadar herkese "hakkını helal et" deyip helallık almadıktan sonra kurtulma muhaldir. (
 

yelken06500

New member
Katılım
12 Eyl 2007
Mesajlar
772
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Konum
istanbul
çok şaşırıcı bi durum ''diler arası diyalog''
neresinden bakılırsa bakılsın anlamsız boş,hayalperest,hunharca,zavallı bir cümle.

din adamları arsında diyalog diyinde bir şeye bezesin.

kendi kanaatim ve aldığım islami terbiye böyle cümle kurduramaz bana

dinimi böyle yakıştırmalardan tenzih ederim
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Kuran Ve Sünnet Ile Celisiyormusunuz Bakin

Kuran Ve Sünnet Ile Celisiyormusunuz Bakin

diyorsunuz ki KURAN ve SÜNNET disinda bu olanlar

siz KURAN-I ve SÜNNETI YASADIGINIZA EMINMISINIZ

bana kimse bu benim bakis acimdir demesin herkes kuran ve sünnet dürbünüyle baksin

biz bu mektubu bir bu oolayi böyle degerlendirdik derken

gördükleri yanlisligi KURAN VE SÜNNET disinda buldularsa amenna

o zaman bende size sunu diyorumki

siz KURAN VE SÜNNET ile celisiyorsunuz


Peygamberimiz'in (s.a.v.) Yahudi ve Hıristiyanlara karşı muamelesine baktığımızda, onlara iyilik yapmaktan hiçbir zaman geri durmadığını görmekteyiz.

Bir defasında Peygamberimiz(sav) Yahudilerden birinin hastalanan oğlunu ziyarete gitmiş, çocuğun hal ve hatırını sorduktan sonra onu Müslümanlığa davet etmiş, çocuk babasının yüzüne bakmıştı. Yahudi oğluna, “Peygamber ne diyorsa onu yap” demiş, çocuk da Müslüman olmuştu. Bir defasında da Yahudilerden birinin cenazesi geçiyorken Resul-i Ekrem ayağa kalkmıştı.

Yahudiler, Resul-i Ekrem'e, “Selamun aleyküm” yerine, “kahrolasınız” demek olan “Sâmün aleyküm” derlerdi. Bir defa Hazret-i Âişe Yahudilerin bu hareketinden müteessir olarak onlara mukabelede bulunmuş, Hazret-i Peygamber Âişe'yi teskin etmiş, ona “Geniş ol. Çünkü Cenab-ı Hak geniş olmayı sever” buyurmuştu.(Mevlânâ Şibli, Asr-ı Saadet (Terc. Ö. Rıza Doğrul) İst. 1974, c. 2, s. 117-118)
Necran'dan gelen Hıristiyan heyet, Resul-i Ekrem (sav) tarafından kabul olunduğu zaman Resul-i Ekrem bunları mescidde misafir etmiş, hatta onların mescidde ayinlerini yapmalarına müsaadede bulunmuştu. Müslümanlar buna itiraz ettikleri zaman Resul-i Ekrem onları susturdu. (Mevlânâ Şibli, Asr-ı Saadet (Terc. Ö. Rıza Doğrul) İst. 1974,c. 2, s. 118 )Bütün bunlar, ehl-i kitaba barış zamanlarında iyilikte bulunmanın müminlerin görevleri arasında olduğunu göstermektedir. Özellikle de Hıristiyanların ülkelerinde çalışmak zorunda kalan Müslümanların hatırı sayılır bir ekseriyeti teşkil ettiği ve ekonomik, askerî bakımlardan yardımlaşmanın zarurî olduğu bir devrede, bu âyet-i kerimenin gerçek mânâsına ne kadar muhtaç olduğumuz ortaya çıkmaktadır.



simdi Peygamberimiz küfüre nasil cevap vermis degilmi can kardeslerim peki siz küfüre nasil cevap veriyorsunuz yada küfretmeyeni nasil domuz ahirina sokup hepsi ile bir tutuyorsunuz

siz Peygamber asigimisiniz???

peki bu asik onun yolundan ilerlemezmi kendi dogrularina göre yorumlayip bu benim bakis acimdir mi der?

ben cevabi vereyim o halde bu fikirle yasayan KURAN VE SÜNNETTEN beslenmiyor demektir yada isine geleni aliyor Kurandan isine gelmeyeni ise almiyor sünnette ayni sekilde hadisi serifte ayni sekilde

o zaman ne denebilir bu insana bilgilimi?akillimi?zekimi?gercekmi?

hicbiri denmez bu insan olsa olsa kendini kandiran ve sadece bir kac Kurandan örnek verip isin ucundan alip insani aldatmaya yönelik pof poflu yazilar yazip insanilari galayane getirmeye calisan bir zavalli müslüman
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
çok şaşırıcı bi durum ''diler arası diyalog''
neresinden bakılırsa bakılsın anlamsız boş,hayalperest,hunharca,zavallı bir cümle.

din adamları arsında diyalog diyinde bir şeye bezesin.

kendi kanaatim ve aldığım islami terbiye böyle cümle kurduramaz bana

dinimi böyle yakıştırmalardan tenzih ederim

BIR INSAN ISLAMIYETLE ÖRNEKLENDIRILEN BIR OLAYA MUHALIF ISE SAYET O MUHALIF OLDUGU KONUYADA KURAN;SÜNNET;ICMA;KIYAS ILE BESLENILMEYEN SÖZCÜKLER ILE KARSI CIKIYOR ISE VE ÜSTÜNE HICDE DÜSÜNMEDEN KENDI KANAATIM ILE DIYOR ISE SÖZ BITMISTIR

BAK kardesim öyle konular vardirki kendi kanaatinle not veremezsin

bir ögretmen ögrencisine hic yazili sözlü yapmadan kanaat notuyla gecirmesi ne kadar adaletli olur sence

sadece sunu söylüyorum senin ögrendigin ilmin,gücün, yetiyor ise

kuran ve sünnet disinda diyor isen bir yaziyi al buraya yazilanlar arasinda

bu kurana ve sünnete ters cünkü böyle degil isin asli böyle de

basimin üstünde yerin var bu istende ceker giderim

ama eger konusacak bu mevzuda kurandan sünnetten beslenilmemis sahsi görüslerini karalayararak yapmaktan seni tenzih ederim

burasi forumda olsa bugun savundugun görüsü gel yazdiklarinizdan su,su,su yanlis de sebebinide belirt yoksa

yazmanin bir anlami olmadigi kanaatindeyim
 

yelken06500

New member
Katılım
12 Eyl 2007
Mesajlar
772
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Konum
istanbul
sevgili kardeşim bu anlattıklarının hepsi islamın bezemiş olduğu güzel ahlak örneğidir..ve de ne güzeldir..

bizde din admları hatta mensupları arasında bunların olabileceğini savunuyoruz..yoksa senin söylediğin gibi olsa peygamberimiz (sav) dinini anlatma gereği duyarmıydı O yaradanın her şeye gücü olduğunu pekala biliyordu..bütün insanları dinine sokmaya gücünün yettiğini de

bazıları vardırki ayetlerden bir kesmını kabul eder bir kısmını kabul etmez.asıl sapmış olanlar bunlardır mealindeki ayetin varlığını kabul etmişken ..müslüman müslüman hakkında su i zan beslemez hüsn i zan besler senin gibi gerçekten değerli bi kardeşimi üzmek için yazmadık acizane konu hakkında bildiklerimizi yazdık.

yunus emre ninde dediği gibi bilmediklerimizi ayaklarımızın altına koysak başımız göğe değerdi..selam ve dua ile
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
soru

soru

soru=Efendimiz (SAV) vefat ettiğinde, bir yahudiden aldığı borçuna karşılık (ki bu borç yine İslam adına kullanılmış bir borçtur) rehin olarak Kalkanını vermiş, ve vefat ettiğinde Sahabe Efendilerimiz bu borcu ödeyip kalkanı geri almışlardır. Yani Efendimiz (SAV) bir yahudiden aldığı borca karşılık yahudileri dost mu edinmiştir? Hz.Ali (K.V.) bir dönem, bir yahudinin yanında emrinde para karşılığı işçi olarak çalıştığından dolayı, onu YAHUDİ DOSTU mu ilan edeceksiniz?

o zaman siz kimi örnek aliyorsunuz bugun bu devletin bütün tüketim yerlerine küfrü basip bagiranlara bu soru


Yani Efendimiz (SAV) bir yahudiden aldığı borca karşılık yahudileri dost mu edinmiştir? Hz.Ali (K.V.) bir dönem, bir yahudinin yanında emrinde para karşılığı işçi olarak çalıştığından dolayı, onu YAHUDİ DOSTU mu ilan edeceksiniz?


soru=Peygamber Efendimiz (sas) , Allah Resûlü sıfatıyla tebliğe başladığı zaman, ilk defa Mekke’de bazı Hıristiyanlarla karşılaşmıştı. Hatta, kendisine vahiy gelmeye başladığı ilk günlerinde Hz. Hatice’yi ve Peygamber Efendimiz’i teselli eden Varaka b. Nevfel de İncil’in el yazmalarına sahip olan bir Hıristiyan’dı. (Buhârî, Bedu’l-Vahy 3)

Allah Resûlü’nün (sas) Mekke’de Ehl-i Kitab’a mensup kölelerle, hatta demircilik yapan Hıristiyan biriyle yakın dostluklar kurduğunu ve bu insanlara karşı oldukça olumlu yaklaştığını görmekteyiz.

ne oldu peygamberimiz halkini birakipda yahudilere dostluk kurmusmu oldu incil ekmek arasi köfte gibi dagitilmismi oldu sizin tabirinizle hani sizin kuran sünnet anlayisiniz

soru=Medine devrinde Hıristiyan münasebetlerinde bir artış görülmektedir. Allah Resûlü (sas) Medine’de komşu kabilelerle anlaşmalar yapmış ve Hıristiyan reislerinden Mısır Mukavkısı’na, Heraklius’e, Zağatur piskoposuna, Kayser’e ve diğer birtakım hükümdarlar ile yöneticilere mektuplar göndererek onları İslâm’a davet etmiştir. Kur’ân’ın mesajını sadece kitap ehlinden olanlara ulaştırmakla kalmamış aynı zamanda, bir Mecusi olan Fars Kralı Kisra’yı da İslâm’a davet etmek için bir mektup göndermiştir.

Peygamberimiz’in yazdığı mektuplarda veya Necranlılarla bizzat karşılaşmada Hıristiyanlığa karşı tavrı, onların yanlış itikatlarını bizzat kendilerine duyurmak ve Hakk olan inancın tebliğini yapmaktır. Ama her şeye rağmen zorlama yoktur. O’nun (sas) , Necranlıları, Mescid-i Nebevî’ye alması, onlara ibadet izni vermesi, kendi dinlerinde kalmak üzere antlaşma isteklerini kabul etmesi,ne manaya gelmektedir el insaf edin cevap verin tersmi düstü sizin deyiminize simdi Allahin resulu?


soru=Peygamber Efendimiz(SAV) , bir yahudi alimi olan Abdullah ibni Selem ile dialog kurup, onunla tanışmasa ve görüşmese idi, acaba Sahabe olma şerefine erişebilirmiydi?


soru=Fatih Sultan Mehmet İstanbul fethinden sonra açılmalarına yardım ettiği kiliselerden dolayı onu Hristiyan dostu mu ilan edeceksiniz?

bu sorulara kuran isiginda cevap vermeden daha hala hükümlerinizi söylemeyin sizin yada bizim degil bu konuda Allahin sözleri ve resulunun davranislarindan örnek verin

bu sorulari cevaplayabirsiniz tiklayin
 

NiZaM-I AleM

New member
Katılım
21 Eyl 2007
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
bu dinler arası diyaloglar yapıla yapıla bir takım insanlar dinin dışına çıkmaya başladı..imam nikahları ile müslüman kadınlarla gayrimüslimler nikahlanıyor bunun adına diyalog oluyor...
...
Bu konu bildiğiniz gibi değil kardeşim.Nikahlanıyor demişsin Türkiye'de sadece bir kere oldu böyle bir olay oda Urfa'da bir törenle oldu.Buraya kadar olan kısmı bende senin bildiğin gibi biliyordum.Ammavelakin işin öyle olmadığı açığa çıktı.Urfa'da müslüman bir bayanla evlenen hristiyan öğretim görevlisinin aslında yıllar önce müslüman olduğu ortaya çıktı.Tabi bazı art niyetli kimseler bunu çarpıtarak olayı dinlerarası diyaloğun aslında İslam'ı protestanlaştıracak bir operasyon gibi olduğunu göstermeye çalıştılar.Aslında burada hata maalesef zaman gazetesinde idi. Zira olayı hristiyan bir erkekle müslüman bir bayanın evliliği olarak hatta "dinlerin evliliği" gibi bir başlıkla vermişti..İslam kesinlikle buna cevaz vermez ve ulemanın bir kısmı gayrimüslim bir erkekle evlenen kadının dinden çıktığını mürted olduğunu söyler.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Bu konu bildiğiniz gibi değil kardeşim.Nikahlanıyor demişsin Türkiye'de sadece bir kere oldu böyle bir olay oda Urfa'da bir törenle oldu.Buraya kadar olan kısmı bende senin bildiğin gibi biliyordum.Ammavelakin işin öyle olmadığı açığa çıktı.Urfa'da müslüman bir bayanla evlenen hristiyan öğretim görevlisinin aslında yıllar önce müslüman olduğu ortaya çıktı.Tabi bazı art niyetli kimseler bunu çarpıtarak olayı dinlerarası diyaloğun aslında İslam'ı protestanlaştıracak bir operasyon gibi olduğunu göstermeye çalıştılar.Aslında burada hata maalesef zaman gazetesinde idi. Zira olayı hristiyan bir erkekle müslüman bir bayanın evliliği olarak hatta "dinlerin evliliği" gibi bir başlıkla vermişti..İslam kesinlikle buna cevaz vermez ve ulemanın bir kısmı gayrimüslim bir erkekle evlenen kadının dinden çıktığını mürted olduğunu söyler.


dinlemenizi öneririm cünkü fikrinizde yaniliyorsunuz videoyu bu linkteki actigimiz konuda dinleyebilirsiniz buyrun

tiklayin
 

yelken06500

New member
Katılım
12 Eyl 2007
Mesajlar
772
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Konum
istanbul
sevgili kardeşime el cevap

sevgili kardeşime el cevap

siz Peygamber asigimisiniz???

peki bu asik onun yolundan ilerlemezmi kendi dogrularina göre yorumlayip bu benim bakis acimdir mi der?

evet rasullulah aşığıyım !

evet ilerlemeye çalışır onun her dediğini hak kabul eder
onun getirdiklerini kabul eder sakıdırdıklarından da sakınmaya çalışır
onun bütün söylediklerini de düşündükten sonra günlük karşılaşacağı konular hakkında oluşan kanaatini belirler.

o zaman burada kimse yorum yapmasın kimse kanaat bildirmesin
helede söylediklerini kur'an a ve sünete dayandırmasın (haşa)
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
@canim kardesim sen anlamak istemiyorsun belki

diyelimki bir namaz hakkinda sen kendi fikrim dersen yanilgiya düsersin bu konuda senin fikrin olmaz

peki senin fikrin nasil olusur su sekilde

Kuran ve sünnet ile beslenilmis bu konu üzerine dahil edilebilecek konular arasinda bu gibi örneklere kuran ve sünnet ile ise,cvbinin genelini o sekilde degil ordan beslenerek alirsin



ama sen isin felsefi boyutuna gelmissin egerki kendi kanaatim yoksa ben hic yazmayayim kimse yazmasin

ben burada ilkokul ögretmeni degilim

bireylerin anlayabilecegi sekilde örnekler veriyorum buraya

20 tane örnek koyuyorum okuyun varsa bunda bir yanlis gelin diyorum

ardina sorulari soruyorum

varsa cevabiniz varsa bir yanlis gelin diyorum

kimse okumadan hoooop diye atliyor konu basligindan geliyor fikrini yaziyor bitiriyor

amac ögrenmek degil ise zaten belli olur sorulan soruya cevap verilir o cevap dogru ise karsidaki hala kusur ariyor ya haksiz cikma egosuna ene sine yediremedi ya halbuki dava ben sen davasi degil hak davasi buda kuran ve sünnet isginda olur tabii anlayana bilene

hemen geciyor baska bir soruya

bak yeni birsey daha buldum diyalogdan dügüne sok oldum gördünce

cevap ve soru baska taraftan geliyor bununda cevabini verince

ya bizim burda incili ekmek arsi köfte gibi millete verecekler sen orda git islami dört dörtlük bilen hristiyanlara anlat diyecek halbuki anayasalarinda ilk on maddesinde cocuklarini kiliseye götürme zorunlulugu oldugu halde götürmeyen hatta avrupadaki insanlarin yüzde yetmisinin ahiret inancini kaybetmesi nasil örnek teskil etmez bunuda anlamis degilim

diyalog isi yapiliyor diye müslümanlari terkettik yahudileri dostlari seviyoruz onlara dinimizi anlatacagiz müslümanlara degil vesvesesi nasil geliyor bu nasil bir vehimdir anlamadim

biz konusmayi gercekten seviyoruz ama okumayi degil ben bunu bu forumda farkettim

egerki uygulanan bu projede sana ters gelen bir durum varsa nedir?bu ters gelen durumu dinimizin hangi yönüyle bagdastiramadin?bu durumu hangi ayet yasakladi?sayet
sen peygamber asigi isen yazdiklarimdaki gibi bir örnekten söyleyim
bir yahudinin ayagina gidip konusmasi ile o yahudi müslüman olmustur hatta sahabi olmustur peki sen ne yaptin asik bir insan olarak
 

yelken06500

New member
Katılım
12 Eyl 2007
Mesajlar
772
Tepkime puanı
131
Puanları
0
Konum
istanbul
Sevgili Kardeşim Söylediklerini Gerçekten Anliyorum Ama Senin Gösterdiğin örneklerin Bu Konuyla Ilgili Hemen Hemen Hepsi Güzel Ahlak örnekleridir..
Ayrica Felsefe Diyorsun Ama Tamamen Akla Dayandirdiğim Hiç Bir Konu Yok Ve De Samimice Söylüyorum Islamla Taniştiğim Günden Bu Yana Felsefecilerin Akli Hep Bir Numara Küçük Gelmiştir..onlari Allah(cc) In Izniyle Kendi Fikirleri Ile Vurmak Hiç De Zor Gelmez.zira Ben Müslümanim Yaradanin Bizleri Bilmesi Ve Bizlere Uygun Yaşamlari Seçmesi Ve Bunun üzerine Oluşturdoğu Dinin Akideleri Elbetteki Tamamen Insanlarin öngördükleri Felsefi öğretilere üstün Geliyor..bunu Hem Saf Imani Olarak Hemde Gerçekten Akli Olarak Tüm Kalbimle Söylüyorum...

Ayrica Bu Konu Ile Ilgil Olarakta Gerçekten Düşündünüz Mü ?olarak Açtiğim Konuda Cevabi Bulursun Inş
 

the okuz

New member
Katılım
19 Mar 2006
Mesajlar
254
Tepkime puanı
1
Puanları
0
ya beyler şurası kesin ki iki tarafın da niyeti barış ya da diyalog değil bir kere bunu kabul edelim...vatikan da fgülen cemaati de karşı tarafa kendi dinlerini aşılamaya çalışıyor diyalog perdesi altında. artık işin arka planında ne vardır orasını bilemem ancak olayın özü barış değil tebliğdir, ancak bu arada vatikanın da bize Hristiyanlık tebliği yapmasında fgülen cemaati tarafından bir sakınca görülmemesi de gerçekten ilginç...
 
Üst Alt