Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dinler arası diyalog

#21

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
408
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
38
Konum
The Netherlands
ESDINSELLIK.... iki dini bir arada tutmak degilmiki?!?! Buda bizim dinimize aykiridir!!!
Biz sadece Allah (cc)'a inaniriz ve onun bizim icin indirdigi dine inaniriz.

Bence su dinler arasi diyalog biraz dinimizi yipratiyor, batida yapilan hiristiyanligi saptirma harekati gibi!
Gercektende bir diyalog olsa, saf ve temiz bir diyalog. Buna kimse yok demez zaten!
Su anki diyalog biraz Islam'in kurallarina aykiri gibime geldi benim!

Zaman gazetesindeki bir haber beni su anki yapilan bu diyalog isinden soguttu!! Zaman gazetesindeki baslik soyleydi sanirim: Dinler arasi diyalog. Onunla ilgili olarakta bir musluman kadinin , hiristiyan bir adam ile evlenmesi ele alinmisti! Sanki iyi birseymis gibi!!!!!! Bu cok sapkin birsey...............
Samanyolu Tv de sanirim bunu vermis zamaninda (bundan tam emin degilim, adamlarin gunahini almiyayim)...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
ESDINSELLIK.... iki dini bir arada tutmak degilmiki?!?! Buda bizim dinimize aykiridir!!!
Biz sadece Allah (cc)'a inaniriz ve onun bizim icin indirdigi dine inaniriz.

Bence su dinler arasi diyalog biraz dinimizi yipratiyor, batida yapilan hiristiyanligi saptirma harekati gibi!
Gercektende bir diyalog olsa, saf ve temiz bir diyalog. Buna kimse yok demez zaten!
Su anki diyalog biraz Islam'in kurallarina aykiri gibime geldi benim!

Zaman gazetesindeki bir haber beni su anki yapilan bu diyalog isinden soguttu!! Zaman gazetesindeki baslik soyleydi sanirim: Dinler arasi diyalog. Onunla ilgili olarakta bir musluman kadinin , hiristiyan bir adam ile evlenmesi ele alinmisti! Sanki iyi birseymis gibi!!!!!! Bu cok sapkin birsey...............
Samanyolu Tv de sanirim bunu vermis zamaninda (bundan tam emin degilim, adamlarin gunahini almiyayim)...


Zaten Bu diyalogu en cok isteyen ve öven bir gurup degilmi????
 

#21

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
408
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Yaş
38
Konum
The Netherlands
Zaten Bu diyalogu en cok isteyen ve öven bir gurup degilmi????

Evet oyle...
Diyalog diyalog gibi yapilsa problem yok...
Peygamberimiz sav 'da diyalog icindeydi! Onun diyalogu baska milletleri mektuplar ile ve baska mthodlarla hak dine davet etmekti!!! Islami anlatip, karsi milletin istegiyle bu dine katilmasini saglamakti.

Zaman daki habere bakilirsa...diyalogu biraz yanlis anlamis heralde Zaman gazetesi!:)
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
cok ilginc bir konu ayni agizlardan bu kacinci kez duyma ve olayi yineleme ama madem konu acilmis o zaman bizde bilgi alisverisinde bulunalim

teblig görevi her müslümana ölünceye kadar farz olup bununda bir yolunun diyalog oldugunu su ayetten anlayabiliriz

al-i imran suresi
“Ey Ümmet-i Muhammed! Siz insanların iyiliği için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz: İyiliği yayar kötülüğü önlersiniz; çünkü Allah’a inanırsınız
ama maksadi halis olmayan insanlar diyalogu öyle bir mana ile anlattilarki belkide seytan kendi basina bu isi beceremeyip onun görevini basari ile üstlendiklerini zanneden zavallilar idi


üstad hazretleri hucurat suresindeki ayet-i kerimeyi öyle güzel tefsir ediyorki mektubat adli eserinde okuyanlar azda olsa ders almalilar diye düsünüyorum
"Sizi taife taife, millet millet, kabile kabile yaratmışım; tâ birbirinizi tanımalısınız ve birbirinizdeki hayat-ı içtimaiyeye ait münasebetlerinizi bilesiniz, birbirinize muavenet edesiniz. Yoksa sizi kabile kabile yaptım ki; yekdiğerinize karşı inkâr ile yabani bakasınız, husumet ve adavet edesiniz değildir."

ayri irk yadan ayri dine mensup olabilirsiniz ama onlarla gecimsizligi kan dökmeyi yasaklayan ayet-i kerime ne güzelde diyalogu anlatmis ve güzel gecinmesi icin bu ümmet-i muhammede örnek olmustur degilmi?


Peygamber Efendimiz (asm), sulha o kadar âşık ve taraftar idi ki, galip oldukları halde, Müslümanlara mağlup muamelesi yapan ve bütün maddeleri Müslümanların aleyhinde olan “Hudeybiye Barış Antlaşması’nı” müşriklerle yapmış ve bu Anlaşmayı kan dökülmesine tercih etmiştir. Hatta anlaşma metninden “Allah’ın Resulü Muhammed” ifadesinin çıkmasını isteyen Süheyl’e itiraz etmeyip anlaşmayı imzalamıştır. İki sene devam eden bu barış sayesinde Müslümanların sayısı yirmi katına çıkmıştır. Bu büyük fütuhat, diyaloğun ve barışın zaferidir.

aslinda simdi verecegim örnek günümüze hicde yabanci degildir

bugun avrupada kac yüz tane cami olmustur ve kültür merkezleri acilmistir degilmi bugun osmanlinin yapamadigini belki bugun diyalog yapti neden mi

avusturya icerisine giremeyen osmanli daha dogrusu girmeye nasibi olmayan osmanli

peki bugun avusturyanin sokaklarinda Peygamberimiz (s.a.v.) in hadisi serifi asili reklam verirken,o kadar insanlarin kötü propagandalarla yaptiklari islam=terör yakisina ve Peygamberimiz(s.a.v.) HAKKIINDAKI YAKISTIRMALARA BIR ÖNDER OLARAK BEYINLERDEKI BU YARAYI KAZIMISTIR VE INSANLARIN BILINCLENMESINE SAHIP OLAN BU DIYALOG SAYESINDE OLMUSTUR BUNUN ÖNÜNÜ TIKAMAK ISTEYEN BIZ ÜMMET-I MUHAMMED kardeslerimizdir bunu bir din düsmani yapmiyor bunu kendi icimizden kardeslerimiz yapiyor bunun nedeni ise türkiye medyasinin devleti adina olumlu calismiyor olmasi karalama ve lekeleme islerinden baska bir halta yaramadigini gösterir bugun keske bizimde medyamiz böyle güclü bir medya olsaydi bunlar bas göstermezdi ama buda sinav sabir yarabbi sabir

Özelikle Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ortaya koyduğu düsturlar ve birçok dile çevrilen Risale-i Nur’un ikna edici ve yüksek hakikatleri ve Nur talebelerinin gayretleri sayesinde Kur’anın elmas gibi hakikatleri, bütün dünyaya ulaşmış ve birçok insanın hidayetine vesile olmuştur.

Yine M. Fethullah Gülen Hoca Efendi, birçok fedakar ve hamiyetli insanlarla beraber, metin bir azim ve sarsılmaz bir irade ile Kur’anın saf akidelerini ve İslam’ın Nurunu dünyanın her yerine götürüp, birçok insanın Müslüman olmasına vesile olmuştur. Müslüman olan o insanların kendi ifadeleri ile bunlar “diyalogun sayesinde” olmuştur.

Kur’an ve hakikat aşığı Süleyman Hilmi Tunahan Efendinin talebeleri de açmış oldukları çeşitli Kur’an Kursları sayesinde dünyanın birçok yerine Kur’an hizmetini götürmüşlerdir. Bütün bunlar hoşgörü ve diyalog sayesinde mümkün olmaktadır

Cenab-ı Hak, İslam nurunun bütün insanlığa ulaşması için gayret gösteren herkesten ebediyen razı olsun ve daim muvaffak kılsın.

Bazı kimseler, hoşgörü ve diyalogun Müslümanları Hıristiyanlaştıracağından endişe etmektedir. Bu endişe çok yersizdir. Zira, İslamiyet’in hakikatlerinde asla bir şüphe ve zayıflık yoktur ki, onun hakikatlerini tebliğ ederken herhangi bir tereddüt yaşayalım. Acaba gerçekten Müslüman olup da muhakeme-i akliye ile Yahudi ve Hıristiyan olan kaç kişi vardır. Bazı cahillerin menfaat mukabilinde Hıristiyan olmaları bir önem taşımaz. Nitekim ciddi bir araştırma yapıldığında bu kimselerin İslam’ı anlamadıkları hatta tam manasıyla Müslüman olmadıkları görülecektir. Ehl-i Kitaptan Müslüman olanlar ise, genellikle ilim ve fikir adamlarıdır. Hatta bazı papazların da Müslüman oldukları bir hakikattir

Netice olarak diyalog; İslamiyet’ten taviz vermek değil, doğru İslamiyet’i ve onun güneş gibi ulvî hakikatlerini bütün dünyaya anlatmaktır.

ama suda bir gercekki anlamak istemeyen anlamayacaktir bu saatten sonrada onlara bizim daha ne diyecegimiz olur
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
cok ilginc bir konu ayni agizlardan bu kacinci kez duyma ve olayi yineleme ama madem konu acilmis o zaman bizde bilgi alisverisinde bulunalim

teblig görevi her müslümana ölünceye kadar farz olup bununda bir yolunun diyalog oldugunu su ayetten anlayabiliriz



Saygi ve sevgi deger kardesim;alptraum.Tesekkür ederim verdigin bilgiler icin ama ister inan ister inanma gercek su ki bu diyalog senin benim bildiklerimizden degildir sonu Mechuldür.Bak bu gün Seyfullahin actigi konuyuda bír okursan daha iyi olur sanirim;


Dinler arası diyalog ‘İslam’ı çürütmek’ için var!
Dinler arası diyalog hakkında, her iki dine de girmiş biri olarak ne düşünüyorsunuz?
Dinler arası diyalogun amacı, halkı İslam’dan koparmak, İslam’ı çürütmektir. Başka nasıl olabilir ki dinler arası diyalog? İslam’a saygısı olmayan biriyle, Hz. Muhammed’e yalancı diyen biriyle nasıl diyaloga girebilirim?
Papazların İslam’a saygısı yok mu ki?
Sadece ekranda "merhaba" deyip gülümsüyorlar. Ama az ötede, kendi merkezlerinde, bütün kiliselerde İslam aleyhine konuşulur. Protestan kiliselerinde Hz. Muhammed’in bir sahtekar, Müslümanlar’ın inandığı yüce Allah’ı bir şeytan olduğunu söylerler.
Siz de papazken vaazlarınızda böyle mi söylediniz?
Müslümanlıktan Hıristiyanlığa geçmiş birini kalbinde yine biraz iman kırıntısı olur. Ama yabancılar gelip bizim kilisemizde açıkça İslam’a, Allah’a, Hz. Muhammed’e iftira ederler. Biz söylememiştik.

http://www.islamforum.net/guendem-h...lmaz-olum-tehdytlery-aliyoruz.html#post153965
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Daha önce Resulullah (s.a.v.) efendimizin ve Üstad hazretleri'nin (k.s.) öngördüğü diaolog ile günümüzdeki insanların oluşturmaya çalıştıkları dialoğun maalesef aynı samimiyeti yansıtmadığını söylemek isterim. Yani bir müslüman olarak asla ve kat'a peygamberime ve dinime söven bir insanın, bırakın elini sıkmayı; yüzünü dahi görmeye tahammül edemem.! Ama; şurası da bir gerçek ki; bu benim tasvip etmediğim konuyu kendi amaçlarına uygun söylemler ile istismar eden insanlar da var. Yani, metin mete olayı Din boyutunda ele alıp bunların handikaplarını ve dezavantajlarını göz önüne koyarken samimi bir eleştri ile hareket ediyor. Oysa din düşmanı olan kendi içimizdeki bir grup varki, onlarda belki aynı söylemleri kullanıyor ama, niyetleri kendilerini her zaman ele veriyor.Onların amacı ise bambaşka. Bu tür konuları istismar ederek esas kendileri bir zaafiyet ve kopukluk oluşmasını uman umacılara benzeyen kepzelikler sergiliyor. Bunların arasındaki farkı iyi görmek lazım, diye düşünüyorum.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
karsi ciktiginiz biryerde esinizi nasil konusmaci olarak cikmasina izin verdiniz buda celiski bir durum asiye hatun meselesi gibi yani...

diyalog sempozyumunda katildiginiz zamanda islenen konu neydi ögrenebilirmiyim
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Dinler arası diyalog

Selamünaleyküm

Bu konu ile alakalı sorumu sorduktan sonra Seyfullah Bey tarafından oldukça hızlı ve gelişmiş bir şekilde cevap bombardımanına tutulmuştum, Allah razı olsun, ancak bu açıklamalar ile alakalı hiç bir cevap yazamadan konu her nedense kilitlendi. Şimdi yine güncel. Yazılanlardan anladığım ve kabul ettiğim şudur ki; bu diyalogların esbabı Hıristiyan veya Yahudileri İslam'a davet değildir. Bunun dışında her şey olabilir. Ancak Allah (c.c.) ın Kuran Azimüşşan da " Şüphesiz Allah katında din İslam'dır " diyor. Bu emirden sonra artık geçerli bir başka din yok diyor. Biz de bu ayetten sonra bir başka dinin varlığını kabul ederek, bu " dinler " ifadesini kullanırsak ayete ters düşeriz. Aslında bu ifadenin yanlışlığı kabul edilmelidir. Yanlışı yapan kim olursa olsun kabullenmelidir. Hatadan dönmek erdemdir. Selam
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
karsi ciktiginiz biryerde esinizi nasil konusmaci olarak cikmasina izin verdiniz buda celiski bir durum asiye hatun meselesi gibi yani...

diyalog sempozyumunda katildiginiz zamanda islenen konu neydi ögrenebilirmiyim


Karsi cikmak bu benim degil aile efradininda karsi ciktigi bir durum Insallahu Teala.Evet Konusmaci cikti bence cikmalida cünki bakiniz bir suna karsiyiz konusmayalim buna karsiyim konusmayalim degil bilakis en keskin sekilde konusmaliyiz diye düsünüyorum.Islenen konumu istenen konumu?Hosgörü iste buydu sanirim uzun bir zaman gecti.

Not;Esime izin vermek ne kelime O benim Ben onun konusmasinin altina imza atarim oda atar Hani diyor ya Alemlerin Rabbi Siz bir birinizin Örtüsüsünüz diye...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Selamünaleyküm

Bu konu ile alakalı sorumu sorduktan sonra Seyfullah Bey tarafından oldukça hızlı ve gelişmiş bir şekilde cevap bombardımanına tutulmuştum, Allah razı olsun, ancak bu açıklamalar ile alakalı hiç bir cevap yazamadan konu her nedense kilitlendi. Şimdi yine güncel. Yazılanlardan anladığım ve kabul ettiğim şudur ki; bu diyalogların esbabı Hıristiyan veya Yahudileri İslam'a davet değildir. Bunun dışında her şey olabilir. Ancak Allah (c.c.) ın Kuran Azimüşşan da " Şüphesiz Allah katında din İslam'dır " diyor. Bu emirden sonra artık geçerli bir başka din yok diyor. Biz de bu ayetten sonra bir başka dinin varlığını kabul ederek, bu " dinler " ifadesini kullanırsak ayete ters düşeriz. Aslında bu ifadenin yanlışlığı kabul edilmelidir. Yanlışı yapan kim olursa olsun kabullenmelidir. Hatadan dönmek erdemdir. Selam



Mirim Bunun asli astari bir kac kisiye yal bir kac kisiye rant ve Hiristiyanlara asyanin anahtarini teslime calismaktir...Bizi kafir ilan edenler Vatigani mesken eylediler ne yazikki....
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
benim sordugum soru islenen ve üzerinde durulan konu ne idi sizin dinler arasi diyalogu görüdügünüze göre size ters gelen ne idi

yoksa oktay yildirim ne demis bu konu üzerine o önemli degil

siz bir gözlemcisiniz merakim bu size ters gelen orda islama ters olan ne idi

Allah sahidimdir ben bugune kadar katildigim sempozyumlarda islama ters bir durum görmedim cünkü ters düsecek bir durum söz konusu degil fikir paylasimlari ve dinlerin buna bakis acilari ve ortak noktalari

hatta ben cok kisiden elestiri yerine türklerden övgü ile bahsedildigini gördüm ister titizlik olsun ister düzen

bugun dünyada islama camur atmaya calisan o kadar gurup varki bunun adini eylül saldirilari koyanlar hatta sahte düzmece medya oyunlariyla oynayanlar dedigim gibi bahcede cürük elmelar olsada o bahcede diger elmalarada cürük demek hak manada akil isi degildir

bu sempozyuma karsi cikanlar medyanin uyguladigi asilsiz propagandalara yenilmis bir hizada düsüncelerini akilsiz ve hizasiz sekilde halkin önüne dökerler

ama bugun avrupada yasayan sen bilirsinki

avrupa medyasi kendini ve devletini ne kadar savunur degilmi

bizede asilanan kötülemek yermek kulp takmak yalan söylemek
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
din ve hak din kavramları farklıdır.. başka dinlerin varlığını kabul etmek ayete ters düşmek demek değildir.. Kafirun Suresin'de olduğu gibi.."Leküm dinüküm veliyedin"(senin dinin sana benim dinim bana)dır.. Allah katında hak olan din İSLAMdır.. (ALİ İMRAN 19).. Ancak, bu diğer dinsel inançlara "din dememek" anlamında değildir..
Allahuyağlem..

selametle..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
din ve hak din kavramları farklıdır.. başka dinlerin varlığını kabul etmek ayete ters düşmek demek değildir.. Kafirun Suresin'de olduğu gibi.."Leküm dinüküm veliyedin"(senin dinin sana benim dinim bana)dır.. Allah katında hak olan din İSLAMdır.. (ALİ İMRAN 19).. Ancak, bu diğer dinsel inançlara "din dememek" anlamında değildir..
Allahuyağlem..

selametle..

Selamünaleyküm
Muhterem mhmt; din ve hak din kavramları farklı kavramlar değildir. Din bir kavramdır. Dinlerinde hak olanı vardır, olmayanı vardır amma eğer Ali İmran suresi 19. ayetin tefsirini okursanız burada kasdedilen şeyin din kelimesi olmadığını, dinden de kastın sonuç olarak İslam olduğunu görürsünüz. Diğer inançlara tabii ki din denir ama içeriği geçersiz ve Alllah indinde kabul edilmeyendir. Eğer Hak din bir tane ise başka bir dinin anlamı kalmayacağı bir mantık kuralıdır zaten. Elmaları bir sepete, armutları bir sepete koyalım, karıştırmayalım. Selam
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Selamünaleyküm
Muhterem mhmt; din ve hak din kavramları farklı kavramlar değildir. Din bir kavramdır. Dinlerinde hak olanı vardır, olmayanı vardır amma eğer Ali İmran suresi 19. ayetin tefsirini okursanız burada kasdedilen şeyin din kelimesi olmadığını, dinden de kastın sonuç olarak İslam olduğunu görürsünüz. Diğer inançlara tabii ki din denir ama içeriği geçersiz ve Alllah indinde kabul edilmeyendir. Eğer Hak din bir tane ise başka bir dinin anlamı kalmayacağı bir mantık kuralıdır zaten. Elmaları bir sepete, armutları bir sepete koyalım, karıştırmayalım. Selam
a.selam
yok aslında karışmadı..açıklandı..aynı şeyi söylüyoruz..hak olan din konusun da zaten şüphe yok.. mesele başka bi "DİN" olgusu varmıdır yokmudur idi.. buda açıklandı zaten.. var ama hak değil..bize görenin dışında birde dışımızdaki dinlere mensup kişiler gözüyle bakmak lazım..o zaman elma armudun yerinde olduğu görülür..:)
a.selam..

selametle..
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Dinlerarası diyalog ve misyonerlik araştırmalarıyla bilinen Ondokuz Mayıs Üniversitesi Dinler Tarihi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Aydın, dinlerarası diyalog oyununa karşı Müslümanlar'ın uyanık olmasını isteyerek, "Dinlerarası diyaloğu ortaya çıkaran 2. Vatikan Konsili belgesinde İslâmiyet'e yer verilmiyor. Dinlerarası diyaloğun bizimle bir ilgisi yok" dedi.

Doç. Dr. Mahmut Aydın, Hıristiyanlar'ın, özellikle Katolik ve Protestanların 19. yüzyılda bütün dünyanın Hıristiyanlaşacağına inandığını, 19. yüzyıl bittiğinde hiç de öyle bir hedefe ulaşamadıklarını söyledi. Aydın, bunu gören Katolik Kilisesi'nin kendisine "Biz nerede yanlış yaptık? Ekonomik güce rağmen neden Hıristiyanlığı yaygınlaştıramadık?" sorularını sorduğunu ve bu soruların ardından dinlerarası diyaloğun doğduğunu kaydetti.

1962-1965 yılları arasında 2. Vatikan Konsili'nin düzenlendiğini, bu konsilden Müslümanlar ile ilgili olumlu bir karar çıkarma düşüncesi bulunmadığını ifade eden Aydın, "Bu konsili toplayan Kardinal Bea, Yahudiler ile ilgili olumlu bir rapor hazırlanmasını istedi. Hazreti İsa'yı öldürmekten sorumlu tuttukları ve Nazi soykırımı da dahil eziyet yaptıkları Yahudiler ile aralarında iyi ilişkiler kurma düşüncesi doğdu" diye konuştu.

Hazırlanan rapor alt komisyona gönderildiğinde, İslâm ülkelerinden katılan kardinallerin buna itiraz ettiğini ve bu belgenin kabulünün İsrail'in tanınması anlamında olduğunu belirterek, bu rapor yüzünden İslâm ülkelerinde faaliyetlerini sürdüremeyeceklerini söylediğini açıklayan Aydın, şu bilgileri verdi:
"Bunun üzerine rapora Müslümanlar ile ilgili bir paragraf ekleniyor. Yalnız bu paragraf İslâmiyet ile değil Müslümanlar ile ilgili”. Raporda İslâm kelimesine hiç yer verilmiyor. Ama maalesef Türkiye'de diyalogla ilgili yazanlar, “İslâm ile ilgili şöyle şöyle denildi” diyor. Hayır, böyle bir şey yok.! Raporda; “Müslümanlar iyi insanlar olabilir. Müslümanlar içerisinde ahlaklı, namuslu, dürüst insanlar olabilir. O insanlar kurtuluşa erecekler. Ama onların kurtuluşa ulaşması da sahip oldukları dinden olmayacak. Onların içindeki İsa Mesih aşkından dolayı olacak” deniyor. Yani beni Müslüman birey olarak ele alıyor. İyi eylemlerimin İsa'dan dolayı olduğunu kaydediyor. Bunların İslâm ahlakından kaynaklandığını söylemiyor. Yani son ve hak din olan İslâm'ı reddediyor!. Dinler arası diyalog, Dünya Kiliseler Birliği ve Katolik Kilisesi'nin yürüttüğü faaliyetler zinciridir ve kiliselerin diyaloğudur. Bu faaliyetlerin amacı misyonerlik. Hıristiyanlığın daha iyi tanınıp bilinmesini sağlamaktır. Hıristiyanlık tanınıp bilinemiyorsa, en azından Hıristiyanlığa sempatiyle bakılması amaçlanmaktadır. Amaç budur. Bunun da bizimle ilgisi yoktur!.

Eğerki; Resulullah (s.a.v.) efendimizin diğer din müsebbiplerine yaptığı tebliğ metodunu “Dinler arası dialog” gibi algılar isek, o takdirde çok ciddi yanılgılara düşebiliriz.
Neden ? Çünkü Peygamber efendimiz (aleyhissalatüvesselam), onların din olgusunu asla ! kabul etmemiştir, onları sadece İslam olmaya, müslümanca yaşamaya davet etmiştir.! Lütfen aradaki farkı görelim. Bakın; aşağıya sizin için Resulullah (s.a.v.) efendimizin ülkelerin meliklerine ve krallarına hitaben yazdığı mektubları alıntılıyorum. En sonuna da Fethullah Gülen Hocaefendinin samimi olduğuna kendimin de inandığı, ama muhatabının kafasında asla ve asla ciddi anlamda bir değişiklik yapmayacağına inandığım mektubu da alıntılıyorum. Aradaki farkı görmek için önyargısız okumanında gerekli ve faydalı olacağını hatırlatmayı görev bilerek, siz sevgili ve kadri büyük Müslüman kardeşlerimin bilgilerine sunuyorum.



RUM KRALINA YAZILAN MEKTUP
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Allah'ın kulu ve Peygamberi Muhammed (as)'dan Rumların büyüğü Herakl'e:
"Hidayete uyup doğru yola gidene selam olsun. Sizi islam'a davet ediyorum. Müslüman olunuz, selamet bulursunuz. Allah ecrinizi iki kat verir. Bundan yüz çevirirseniz dalalette kalan bütün halkın vebali size yüklenir. Ey Ehl-i Kitap! Geliniz, sizinle aramızda ölçü olan kelime üzerinde birleşelim ki, Allah'tan gayrisine kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım, birbirimizi Allah'tan gayri Rab edinmeyelim. Şayet bundan yüz çevirecek olurlarsa de ki, hepiniz şahit olun, biz işte Müslümanız." (Al-i İmran, 3/64).
***
FARS KRALI KİSRAYA YAZILAN MEKTUPDUR
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Allah'ın kulu ve Resulü Muhammed (as)'dan Fars'ın ulusu Kisra'ya:
"Doğru yola gidenlere Allah ve Resulüne iman edenlere bir Allah'tan başka hiçbir mabut olmayıp O'nun şeriki bulunmadığına Muhammed'in O'nun kulu ve peygamberi olduğuna şahadet edenlere selam olsun.
Ey Kisra! Allah dini Müslümanlığa davet ediyorum. Çünkü Ben bütün insanlara peygamber gönderildim. Hayatta olanları inzar etmek/korkutmak ve kafirler üzerinde ihkak-ı hak etmek için.
Ey Kisra! Müslüman ol ki, selamete eresin. Olmazsan Mecusi kavminin günahı boynuna olsun".
***
HABEŞ KRALI NECAŞİYE YAZILAN MEKTUPTUR
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Allah'ın Peygamberi Muhammed (as)'dan Habeş Meliki Necaşi'ye:
"Ey Melik! Müslüman olmanı dilerim. Ben senin namına Allah'a hamd-ü sena ederim. Ve şahadet ederim ki, Meryem oğlu İsa Allah'ın kulu ve kelimesidir. Allah o kelimeyi ve ruhu Meryem'e nefhetti. Ve bu surette Meryem İsa'ya hamile kaldı. Ve böylece Allah ruhuyla ve nefhasıyla İsa'yı yarattı. Nasıl ki, Adem'i de Allah kudret eliyle yaratmıştı.
Ey Melik! Seni eşi ve ortağı olmayan bir Allah'a imana ve O'na ibadete ve Bana uymaya ve Allah'tan gelen şeylere imana davet ediyorum. Çünkü Ben, Allah'ın bunları tebliğe memur resulüyüm; seni ve askerini Aziz ve Celil olan Allah'a davet ediyorum. Şimdi Ben size (İslami esasları) tebliğ ettim ve nasihat eyledim. Siz de nasihatimi kabul ediniz. Doğru yola gidenlere selam olsun".
***
KIPTİ KRALI MUKAVKISA YAZILAN MEKTUPTUR
Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla
Allah'ın kulu ve Resulü Muhammed (as)'dan Kıbt milletinin ulusu Mukavkıs'a:
"Selam hidayet yoluna giden kimselere olsun. Bu dua ve temenniden sonra derim ki; seni İslam camiasına ve dinine davet ediyorum. Müslüman ol ki, selamete eresin ve Müslüman ol ki, Allah ecir ve mükafatını iki kat versin eğer bu davetimden yüz çevirirsen Kıbt kavminin günahı boynuna olsun.
Ey Ehl-i Kitap! Bizimle sizin aranızda müşterek olan bir söze (Tevhid kelimesine) geliniz. Birleşip Allah'tan başkasına ibadet etmeyelim. Ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah'ı bırakıp da birbirimizi Rab edinmeyelim. Eğer Kıbt kavmi bu tevhide yüz çevirirse, ey Müslümanlar! Siz de onlara: "Şahit olunuz ki, biz Müslümanlanız" deyiniz".
Mukayese edesiniz diye, Hz. Muhammed (sav) efendimizin çoğu Hıristiyan devlet başkanlarına gönderdiği mektupları size sundum.
Nüfuz ve saltanat açısından Papa cenaplarından çok daha güçlü kimselere gönderilen bu mektupların muhtevasını, sayın Gülen Hocaefendi tarafından Papa'ya sunulan mektubun muhtevasıyla bir kıyaslayın lütfen.
Bazı "kardeşlerimizin" iddia ettiği gibi, Papa cenapları bu mektupla Müslümanlığı kabul eder mi? Onu da düşünün. Veya çokça sözü edilen “Dinler arası Dialoğu” bizim açımızdan nasıl görür, bir de siz düşünün.
SYN FETHULLAH GÜLENİN YAZDIĞI MEKTUPTUR:
"Pek muhterem Papa cenapları,
Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların, dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekan kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen halkından size en içten selamları getirdik. Yoğun gündeminizde bize zaman ayırarak sizinle müşerref olmayı bahşettiğiniz için zat-ı alilerinize en derin kalbi teşekkürlerimizi sunarız. (!!!!!!!!!) (?)
Papa 6. Paul Cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz Ur şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik.
İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır. (!? Suç ? nasıl yani ? ) Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret, bu yanlış anlamanın büyük oranda azalmasına katkı sağlayabilir. Müslüman dünyası, İslam'ın asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak Ur diyalog imkanını bağrına basacaktır. Beşeriyet, çelişen görüşler ortaya koydukları gerekçesiyle, zaman zaman bilim adına dini, din adına da bilimi inkar etmiştir. Bilginin tamamı Allah'a aittir ve din Allah'tandır, O halde bu ikisi nasıl çelişebilir? İnsanlar arasında anlayışı ve hoşgörüyü artırmaya yönelik dinlerarası diyaloga yönelik ortak gayretlerimiz çok iş görebilir.
Kendi memleketimizde şimdiye kadar çeşitli Hıristiyan mezheplerinin liderleriyle diyalog içinde olduk. Bu naçiz gayretlerin boşa çıkmadığını acizane ifade etmek isteriz. Amacımız; bu üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir. Bizler bir araya gelmek suretiyle sözde medeniyetler çatışmasının gerçekleşmesini görmek isteyen yolunu şaşırmış ve şüpheci kimselere karşı dalgakıranlar gibi, isterseniz bariyerler gibi deyin, karşı durabiliriz.
Geçen yıl bazı ünlü uluslararası bilim adamlarının katıldığı medeniyetler arası barış ve diyalog konulu bir sempozyum düzenledik. Bu gayretin başarısından aldığımız teşvikle bu tür etkinlikleri tekrarlamak istiyoruz. Halihazırda üç büyük dinin bağlıları arasındaki bağları güçlendirmeye yönelik olarak dinlerarası diyalog konusunda Vatikan'ın da temsil edileceğini ümit ettiğimiz bir konferans düzenleme sürecinde bulunuyoruz.
'Yeni fikirlerimiz varmış iddiasında bulunmuyoruz.' Yine müsamahanıza sığınarak, bu misyonun hedeflerine yakından hizmet etmek için üstlenmek istediğimiz birkaç teklifte bulunmayı arzu ediyoruz. Hıristiyanlığın üçüncü bin yılına girişi münasebetiyle yapılacak kutlamalar vesilesiyle Ortadoğu'daki Antakya, Tarsus, Efes ve Kudüs gibi bazı kutsal yerlere müşterek ziyaretleri içeren birçok etkinlik önermek istiyoruz. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız Demirel'in, cenaplarınızın ülkemizi ziyaretine ve mezkur kutsal mekanları göstermeye davetini tekrarlamak için bir fırsat addediyoruz. Anadolu halkı size misafirperverliğini göstermeyi ve şevkle selamlamayı hararetle beklemektedir. Filistinli liderlerle diyalog kurmak suretiyle Kudüs'ü birlikte ziyaret etmemize davetiye çıkarabiliriz. Bu ziyaret bu mübarek şehri Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanların, hiçbir kısıtlama, hatta vize dahi olmaksınız serbestçe ziyaret edebileceği uluslararası bir bölge olarak ilan etme gayretlerine yönelik dev bir adım teşkil edebilir.
Üç büyük dinden liderlerin işbirliği ile ilki Washington DC de olmak üzere muhtelif dünya başkentlerinde bir konferanslar serisinin gerçekleştirilmesini teklif ediyoruz. İkinci serinin zamanı için Hz. İsa'nın doğumunun 2000. yıldönümü ideal olabilir.
Bir öğrenci değişim programı da çok faydalı olacaktır. İnançlı genç insanların birlikte eğitim görmesi birbirlerine yakınlıklarını artıracaktır. Öğrenci değişim programı çerçevesinde üç büyük dinin babası olduğu ikrar edilen Hazreti İbrahim'in doğum yeri olarak bilinen Urfa şehrindeki Harran'da bir ilahiyat okulu kurulabilir. Bu, ya Harran Üniversitesindeki programların genişletilmesi suretiyle ya da üç dinin ihtiyaçlarını da temin edecek şümullü bir müfredata sahip bağımsız bir üniversite şeklinde gerçekleştirilebilir.
Önerilen programlar, aşırı büyük isler gibi algılanabilir; ama bunlar erişilmez değildir. Dünyada iki tip insan vardır. Bazıları kendilerini topluma adapte etmeye çalışır. Diğer bazıları ise topluma uymaktansa toplumu kendi değerlerine adapte etmek ister. Toplum, bütün ilerlemeleri bu ikinci tip insanlara borçludur. Onları yarattığı için Rabb'e şükürler olsun."

(M. Fethullah Gülen/Rabb'in aciz kulu/9 Şubat 1998).

Şimdi; kırmızı olarak özellikle işaretlediğim yerlerin Fethullah Gülen Hocaefendi açısından kaleme alınırken birer mütevazilik yansımaları olduğu konusunda samimi düşünmeye çalışıyorum. Ama ya papa cenapları.? O mütevaziliğin neresinde ? Hiçbir yerinde. Onlar hala haçlı zihniyeti ile misyonunu devam ettirme çalışmaları ve azmi içerisinde. (Müslümanlar köpektir!) haşa ! (Müslümanlar zalimdir!) haşa! (Müslümanlar barbar zihniyetin vahşet uygulayan müsebbipleridir) haşa!!! İşte onlar hala bu zihniyette. Dialaog mu ? Kimin umurundaki ? Arz-ı mevuda hizmet eden her olgu ve düşünce mübahtır! Onların gözündeki dialog işte budur!

Hiçbir sempozyuma katılmadım, düşünmedim. Domuz ahırına girmektense, koyun ağılında yıllarca yaşamayı düşünebilirim. Hiç olmazsa koyunlar; eğer çalabilirsem, kavalımı dinler, oysa bunlar; hiç bir zaman, hiçbir müslümanı, hiçbir şekilde dinlemeye niyeti olmayan (en azından şimdilik) topluluklardır.


“İnnet dini indallahil İslam!”
 

the okuz

New member
Katılım
19 Mar 2006
Mesajlar
254
Tepkime puanı
1
Puanları
0
önceden de hararetle konuşulmuştu bu konu neden tekrar gündeme geldiğini anlayamadım...ancak şunu belirtmekte de fayda var, diyalog kelimesinin yerine hoşgörüyü koysak ve bu hoşgörüyü hristiyan ve yahudi halkın bilinçli(İslam=Terörizm demeyen, siyonizmi ya da evanjelizmi desteklemeyen) kısmına uygulamalıyız. Papa'ya ya da vatikana herhangi bir hoşgörü beslememiz mümkün değildir, hele hele ratzinger'e ki kendileri(!) Hz.Muhammed(sav)'e dil uzatma cüretinde bulunmuştur...
 

halilim2000

New member
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
kardeşlerim teşekkür ederim güzel konular.islam ve birlik konusunu lütfen okuyun.sizden yorum bekliyorum.
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Mektubun Aciklamasi

Mektubun Aciklamasi

1-Metin :
'Pek muhterem Papa Ali Cenapları, '




İtiraz :

Peygamberimiz (SAV) mektublarına başlarken mesela "Bismillahirrahmanirrahim! Allah Resûlü Muhammed'den, Habeş Meliki Necâşiye” demektedir. Ayrıca , Hadis-i Şerifte : “Münafığa "efendi" demeyin. Zira eğer o, seyyid olursa (kendine bir değer atfederse) Allah'ı kızdırırsınız."(Ebu Dâvud, Edeb 83,) denmektedir.

El-Cevab :
“Papa Ali Cenabları” bir taltif veya tazim değil, bir diplomatik uslubtur! Efendimiz (SAV) , nasılki Hristiyan Bizans Kralı Heraklius’u yazdığı mektubunda, “Rumların Büyük Reisi Heraklius’a” (bakınız.M.Hamidullah, İslâm Peygamberi, I/219) ifadesinde geçen 'Büyük Reis' hitabı nasılki bir diplomatik uslub ise , aynı şekilde 'Papa Ali Cenablarıda' veya "Hazretleride" bir övgü veya tazim değil, Diplomatik bir uslubtur! Efendimiz (SAV) ‘min bir Devlet Başkanı olarak , komşu Devlet Reislerine gönderdiği Mektublarda sizin yukarıda belirttiğiniz şekliyle hem Allah’ın İsmi ile başlaması söz konusu isede , örneğin yine Hudeybiye Barış Antlaşmasında imzaladığı Sözleşmede , muhatabların isteği üzerine sadece kendi isminin geçtiği “Muhammed” şeklinde imza attığını gözden uzak tutmamak lazım. Hudeybiye Barış Antlaşması , İslam’ın müşrik ve gayrimüslimlerle Diyalog kurmasına zemin hazırladığı ve bu vesile ile İslam’ın temsil edilmesine ve tanıtılmasına imkan sağladığı bir dönem olması ayrı bir husustur , Efendimiz (SAV) ‘in diğer Devlet Başkanlarına yazdığı doğrudan Tebliğ içeren mektublar yazması ise apayrı bir husustur ! Siz dininizi temsil etmeye çalıştığınız muhatabınıza herhalde ; “Ey ebedi cehenneme namzed kişi“ kabalığında Hitab edecek değilsiniz! Pek muhterem Yüksek Mühendis Ahmet Beyfendi veya Saygıdeğer Prof.Dr. Mehmet Bey nasılki bir övgü değil bir diplomatik ünvandır . Hadis-i Şerifde geçen "Efendi demeyin" , onu övmeyin anlamındadır. Yoksa , günümüzde bir çok meslek dalındaki insanlarada "Efendi" diye hitab edilmektedir. Diploması terminolojisinden bihaber olan kardeşlerimizin , “Ali Cenablarını” bir övgü ifadesi olarak görmeleri onların bu noktadaki bir Diplomatik uslub fukeralığının göstergesidir.







2-Metin :
'Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekan kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen Türk halkından size en içten selamları getirdik. Yoğun gündeminizde bize zaman ayırarak sizinle müşerref olmayı bahşettiğiniz için zat-ı alilerinize en derin kalbi teşekkürlerimizi sunarız.

İtiraz : Üç Büyük Din yanlıştır , çünkü tek büyük ve Hak din İslamdır ! Ayrıca Ehl-i Kitaba selam vermek caiz midir ?
El-Cevab :
Dinler Kategorize edilirken , Hak ve Batıl olarak tasnif edilmektedir. Bir Dine mensub insanların çokluğu o Dinin büyük olmasını göstermediği kadar , o dinin Hak olmasını gerektirmez ! Diğer yandan ifadede geçen “üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen topraklar” ile Filistin (Kudüs) ve Ortadoğu kast edilmek istenmektedir ! Müşerref olma, tanışma uslubundan kaynaklanmaktadır! Müşrik Mut’im bin Adiyy, Efendimiz (SAV) Taif dönüşü Mekkeye alınmadığında ve kendisinden bir kefil istendiğinde Peygamberimize Kefil olmuş ve peygamberimiz bu iyiliği hayatı boyunca unutmadığı gibi, Mut'imin oğlu Cübeyire Bedir esirlerini taleb ettiğinde : " Senin baban bana o kadar büyük bir iyilik yaptıki , şayet baban gelmiş olsaydı Allah'a dua eder , ölülerinizi tekrar diriltmesini isterdim " diyerek , esirleri vermiş ve babasından müşrik olmasına rağmen iltifat etmiştir ! Ehl-i Kitab ile birlikte müşriklere bile selam verilebilinir (Nisa suresi , 86.Ayet-i Kerime) , hatta muhatab kendini bilmez cahil müşrik bile olsa “selam” diyerek selametle neticelenecek söz söylemelidir . ( Furkan Suresi , 63.Ayet-i Kerime )


3-Metin :
Papa 6. Paul cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinler arası Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik.


İtiraz : Papalık Misyonunun bir Hırsitiyanlaştırma olduğu bilinmesine karşın Papalık Misyonunun bir parçası olduğunu kabul etmek caiz midir ? Kafirler birbirlerinin yardımcılarıdır (Enfal suresi , 73.Ayet-i Kerime) gereği bu apaçık Küfür değilmidir ?

El-Cevab :
Bir kere ifadeyi doğru okumakta fayda vardır : Papalık Konseyinin bir parçası olmaktan bahsedilmiyor , Papalık Konseyinin Dinler arası Diyalog misyonundan bahsediliyor. Çünkü Dinlerarası Diyalog Faaliyetlerinde Hrsitiyanlığı yaymak diye Resmi bir ifade yokki bu cümleye itiraz edilsin! Dinler arası Diyalog Misyonun Ana Görevi: 3 Dinin mensublarının birbirlerini daha yakından tanımalarını sağlamaktır . Doğru temsil, en etkili tebliğ yöntemdir. (Maide Suresi, 67.Ayet-i Kerime ) .Şayet Hıristiyanlaştırma faaliyetlerine yardımcı olunmuş olsa idi , o zaman “Kafirler birbirlerinin yardımcılarıdır” hususu bir geçerlilik kazanabilirdi . 10 yılı aşkın süredir Faal olan Diyalog sürecinde , acaba kaç kişi Hırsitiyan olmuşta bu iddiayı dile getirme cüretini kendinizde buluyorsunuz ? Biz Diyalog faaliyetleri vesilesi ile İslam ile müşerref olan veya en azından hak Din olduğunu kabullenen yüzlerce Ruhani , onbinlerce insan biliyoruz . Buda sizin iddialarınız tekzib etmektedir.




4-Metin:
İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır. Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret bu yanlış anlamanın büyük oranda azalmasına katkı sağlayabilir. Müslüman dünyası, İslam'ın asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak bir diyalog imkanını bağrına basacaktır. Beşeriyet, çelişen görüşler ortaya koydukları gerekçesiyle, zaman zaman bilim adına dini, din adına da bilimi inkar etmiştir. Bilginin tamamı Allah'a aittir ve din Allah'tandır. O halde bu ikisi nasıl çelişebilir? İnsanlar arasında anlayışı ve hoşgörüyü artırmaya yönelik dinler arası diyaloğa yönelik ortak gayretlerimiz çok iş görebilir. '



İtiraz :
İslam’da yanlış olan nedir ? Yoksa Hırsitiyanların hoşuna gitmeyen Ayetlerin Diyaloğa uygun şekilde yorumlanması mı istenmektedir ?

El-Cevab :
İslam’da yanlış olan bir husustan bahis yok , yanlış algılanan İslam’dan bahis var ! Yani yanlış bir şekilde bir terör veya barbar dini gibi tanıtılan İslamın Diyalog vesilesi ile doğru tanıtılarak, İslamın temsil edilmesidir. Burda İslami kanadı temsil eden Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının kendine biçtiği misyonda budur ! Kur’an-ı Kerimde Diyaloğu emreden Ayetleri , Elmalı Hamdi Yazır Tefsirinden ve Bediüzzaman Hazretlerinin yaklaşımlarından defaatle izah etmiştik. Oraya müracaat edebilirsiniz. Metinde devam eden yaklaşım ile Bilimin, Allah ile çelişmesinin mümkün olmadığını, çünkü bilginin Allah’ın ilminden geldiğini ve birtakım ateistlerin ısrarla bilim ile dini farklı vadilerde göstermelerine karşın, bu konudada işbirliği yapılması gerektiğine bir vurgu yapılmaktadır!




5-Metin :
'Kendi memleketimizde şimdiye kadar çeşitli Hıristiyan mezheplerinin liderleriyle diyalog içinde olduk. Bu naçiz gayretlerin boşa çıkmadığını acizane ifade etmek isteriz. Amacımız bu üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir. Bizler bir araya gelmek suretiyle sözde medeniyetler çatışmasının gerçekleşmesini görmek isteyen yolunu şaşırmış ve şüpheci kimselere karşı dalgakıranlar gibi, isterseniz bariyerler gibi deyin, karşı durabiliriz.'



İtiraz : “Allah indinde Hakdin islamdır” (Ali İmran Suresi , 19.Ayet-i Kerime) ‘sine yine bir muhalefet var. Bakın üç büyük dinden bahsediliyor.

El-Cevab :
Yukarıda izah ettiğimiz üzere , Dinler hak ve Batıl dinler olarak tasnif edilmektedir. Din mensublarının çokluğu o Dinin Hak olduğu anlamına gelmez ! Metnin devamında , günümüz dünyasında, gerek medeniyetler arası gerekse kültürler arası bir çatışma ortamı oluşturmak isteyen şaşkınlara karşı, bahse konu Dinler Arası diyalog faaliyetleri bir bariyer görevi görebilir denmiştir.!
 
Üst Alt