Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Nurculuk Nedir, Gerçek Nurcu Kimdir?

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bir kardeş cerbeze nedir diye sormuştu?

Pek çok manayı içinde barındırır. Birini söyliyeyim.

Mesela, bir milletin bir yıl içinde tükürdüklerini toplayıp dağ haline getirsen ve o milletin ne kadar pislik olduğunu söylemek cerbezedir.
İşte bu misal kardeşim sen aynısının yapıyorsun.


Sevgili kardeşim, bu misale cerbeze demezler ama, senin üslübün da buna müsait, ne yapalım. Böyle bir duruma, birisi, "Yani sen benim nereme sövüyorsun biliyorum ama, buyur, " demiş, tabii ki burası bu işler için doğru yer değil dediler...



Tarikatler ehl-i Kalb'tir. Şeyhinin sözlerini delilsiz kabul ederler.


Evet, tarikat ehli kalbdir. Zikrini kalben yapar, hiç riyasız. Ama bu başka bir şeyden anlamamak asla değil, başka kriterleri görmemek asla değilidir. Peygamberimizin öğrettiği yoldur ve hiç eskimez, en doğrusudur. Ve, yani, afedersiniz ama, sizler şeyhinizin bir dediğini iki mi yapıyorsunuz ki?



Eskide küfür cehaletten ve bedevilikten gelirdi. Alimlerin tamamı dindardı. Hali ile küfrün izalesi kolyadı. Bazen ufak bir cebir söndürmeye kafi idi.
Bu devirde ise küfür fenden ve medeniyetten geliyor. İnsanlar haşre kalben değil aklen inanmak istiyor.

Alakasız bir iddia. Şeytandan akıllısı mı var.


Ehl-i Tarikat kardeşler sarsılmaz bir iman ile haşire kalben inanıyorlar. Hatta haşrin ıspatına aklen yol bulmak imkansız görüyorlar. Kadere teslim olmak lazım, inanıyorlar.

Oysa fenden ve medeniyetten gelen küfür akılını keşfetmiş, asrın insanlarının aklına vuruyor. Kalben haşre inanaların akılını çelerek kalbini kirletiyor.

Tarikat buna mukavemet gösteremez. Zira, fen ve medeniyetle mücehhez insanlar ikna edilir, zorla olmaz.

Bu asrın insanları her şeye akıllarını vurup sorguluyorlar. Onlara "akletme" demek ayete muhalefet olacağına göre. Demek, onların küfrünü ancak akleden insanlar giderebilir.

Tezatlar zinciri.
Siz kadere teslim olmadığınızı mı sanıyorsunuz?

Sizin hangi akli iddianız kaderi " aklen " izah edebilecek haldedir?

Şurada bir izahat istedim, demediğin kalmadı sevgili kardeşim, siz böyle mi akla hitap ediyorsunuz, yoksa sorgulamadan her şeye evet diyen kim?



Hiç kimse Tasavvufun kalb ayağı ile gittiğini inkar edemez. Elbette tarikat çok lazım. Zira, ehl-i kalb insan çoktur. Onları tamir ancak Tarikat ile mümkün olur. Ehl-i akıl onları çok zor tamir eder.

Biz onlara karışmıyoruz. Onlarda fenden ve ilimden ve medeniyetten gelen küfürün tamirini ehl-i akıla bıraksın ilişmesin.

Hani devir tarikat devri değil di?



Devir tarikat devri değilinmanası budur. Said Nursi demiş "Mevlana benim asrımda yaşasa idi Risale-i Nur'u yazardı, ben onun zamanında yaşasa idim Mesnevi'yi yazardım"

Demek ki ehli tarikatı devre dışı bırakıp, saltanata heveslenmek doğru değil, değil mi?


Bu ümmete her yüz başında müceddid gönderilmesinin hikmeti nedir? Elbette Kur'an'da o asra lazım ilaçları bulmaktır.
Bu asrın ilacı aklıdır. Aklı kirlenmişin kalbini de tamir edemezsin.
vesselam


Hele dön bir bak ki, hangi müceddid kalbe hitap etmeden, akla hitap edip vazife yapmış. Bir tane kalbe değil, akla hitap müceddid adı yaz şuraya...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Mesela, bir Nurcu haşire hem aklen hem kalben tahkiki bir iman ile iman eder. Kaderi yedi yaşında bir Nurcu bile tahkiki olarak bilir. Sünnet dairesinden müfarakat etmemişlerdir. Allah'ın varlığını ve birliğini ilme'l yakin , ayne'l yakın ve belki hakka'l yakın iman ederler.

Namazı ehl-i Sünnete uygun kılıp, tesbihatlarınıda ehl-i sünnete muvafık yaparlar. Oruç tutup zekat verirler.

Gerçi Risaleleri üç seneyi biraz geçik okumaya başladım, ama 10 seneyi geçik cemaatimle tanışıyorum. Daha bir kez bağış toplanmamış ve istenmemiştir.

Her işinde meşveret ederler, oy verecekleri partiyi dahi meşveret ile seçerler.

Eğer Nur talebelerinin bir zararı varsa buyurun söyleyin. Yoksa böyle imalı sözler uhuvvete zarar verdiği gibi nefsim seni zan altında bırakmak için yoğun baskı yapıyor.

Muhabbetle

Sözlerinde doğruluk çok sevgili kardeşim. Bazı kısımlar ise " zannınca" öyle. Ama bunları daha sonraya bırakmak istiyorum. Zira hayli asabi haldesiniz.


Ha, bir de, nefsine uyanlar hep ziyan oldu :) bilesin...
 
E

Enes.

Guest
Sub´hanallah - Duha. Bir Forum icin neler yapiyor...

Ehli Sünnet ni savundugum icin vfe isine gelemdígi icin "gercek tarik ehli degil, rahatladim" dersin ve alay gecersin. HER Gercek tarik Ehli elbette Ehli Sünneti savunur. Sen kimi aldatmaga calisyorsun? Ehli Sünnetin prensiplerine dil uzattin sonrada "gercek tarik" degil deyin. Hepzini okumadin herhalde - isine gelimiyor. Benim bildigim HER tarik EHLI derki "Ehli Sünnetin prensiplerine dil uzatanalarin dillerini keseriz" Mahmud Efendi cemaatinden Mehmet Zaid Kotku cemaatine . . .

Avrupa Birliği vesilesi ile tesis edilecek gerçek hürriyet her şeyden üstün ve önemlidir.


Kafirlerin pesinden kosan kisi islamdan konusmaya hakki yok. Ahmak sana birsey söyleyimi? GERCEK TARIK EHLI SERIATI SAVUNUR "Gercek yüzü" mis - sen gayb ilimine saibsin benim "gercek yüzümü" biliyorsun? asil "nurcularin" gercek yüzü yavas yavas ortaya cikiyor.

Ben burada Ehli Tarik olarak konusmuyorum. Ehli Sünnet olarak konusuyorum.


Kur’an ve Sünnet üzerinde yeni yorumlar yapılması gerektiğini söylemenin, Fıkh’ın beşerîliğini savunmanın, yeni içtihad çağrısı yapmanın, bunlara karşı çıkılmasını da “tehlikeli ideoloji”, “taassup”…gibi kelimelerle olumsuzlamaya çalışmanın ne anlama geldiğini, neyi hedeflediğini, hangi ihtiyaçlar doğrultusunda ve hangi ruh halinin neticesi olarak kotarılıp gündeme getirildiğini tartışmadan olup-biteni anlamlandırmaya çalışmak beyhudedir.


Bu sebeple bu sürecin Bediüzzaman merhumla ve onun çizgisini devam ettiren Nurculuk’la bir ilişkisinin bulunmadığını söylemek insaf ve hakkaniyet gereğidir.

Sen burada bir forum icin bir kac "tesekürler" icin alay etmege devam et bakalim. Ya "abileriinze" Hocalariniza kitap yazarlariniza DUR deyin yada Ehli Sünnetden ayrilmaya hazir olun.
.
Unutmayalım ki tarih içinde ortaya çıkmış bid’at fırkaların bütün görüşleri Ehl-i Sünnet’e aykırı değildi. Onları “bid’at ehli” yapan, Ehl-i Sünnet’ten ayrıldıkları “birkaç mesele” olmuştur!

Siz böyle yaparsaniz iste bu firkalar arasine gireceksiniz. Cahileri aldatabilrisiniz - ama Ehlu Sünnet Ulemalarini asla. Insallah elimizden gelidigi kadar "Nurcu haraketinden" insalari uyarmaya devam edececiz:


http://www.ahlu-sunnah.de

Modler beni bu siteden silsin ....
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Sevgili kardeşim, bu misale cerbeze demezler ama, senin üslübün da buna müsait, ne yapalım. Böyle bir duruma, birisi, "Yani sen benim nereme sövüyorsun biliyorum ama, buyur, " demiş, tabii ki burası bu işler için doğru yer değil dediler...

O Yazımın tamamı Tarikatleri övdüğü halde cımbızlayıp birkısmını koyup diğer yazılarımdan koprarak alakasız bir yorum yapmak cerbezedir kardeşim.

Demek sizin cerbeze de öyle bir şey miş, ne yapalım Duha. Zaten bir türlü lisan uyduramadık sana...



Evet, tarikat ehli kalbdir. Zikrini kalben yapar, hiç riyasız. Ama bu başka bir şeyden anlamamak asla değil, başka kriterleri görmemek asla değilidir. Peygamberimizin öğrettiği yoldur ve hiç eskimez, en doğrusudur. Ve, yani, afedersiniz ama, sizler şeyhinizin bir dediğini iki mi yapıyorsunuz ki?


Bir ker bizim şeyhimiz yok. Üstad'ımızın dediğini iki yapıyoruz. Şöyle, bize dese "kadere iman edin" deriz "kader nedir, niye iman ederiz", o da izah eder. Delil isteriz. Delil yetmez bürhan isteriz. Daha bürhanları dahi kalbe hemen sokmayız. Hayale hapsederiz. Söylediklerini amele dökeriz, Kur'an ve hadis ile kıyas ederiz; mihenk vururuz. Hakikat çıksa kalbimize alırız.

Tarikatler böyle mi? Bana tarikatleri bilmiyormuşum gibi konuşma. Hangi tarikatçi kardeş şeyhine "itiraz" edebilir. Tarikatler için delil şeyhinin sözüdür. İlmi şeyhinin ilmidir. Zikirle uğraşırlar. 7 veya on hatvelik bir nefs tezkiyesi programı uygularlar.


Bu yazdıkların ile her iki kesime de iftira etmişsin. Ben de o cenahı iyi bilenim, çok da açmayalım.



Alakasız bir iddia. Şeytandan akıllısı mı var.
Yahu her devrin bir hükmü var. Eskde küfrün cehaletten geldiğini inkar ediyorsan sana ne diyebilirim. Bu asırda küfürün fenden geldiğini inkar edene bir şey diyemem.

Her halde şeytan akıllı. Zira, eskide insanlar ehl-i kalbti. Akıllarını şeyhlerine teslim etmişler ve onun aklı ile düşünürlerdi. Şeytan müridlerin aklına ilşimezdi, gerek yoktu. Zira, o cenahtan bir sonuç çıkmazdı. Elbette kalblere ilişirdi. Şimdi küfür akıldan geliyor. Akıla ilişecek.


Bu sadece senin savunma mekanizmanın ürettiği bir zan değerli kardeşim. Kendi metodunuzu ön plana çıkarmak adına bir zan, hepsi o kadar. Kalb de akıl da her zaman vardı zira...



Tezatlar zinciri.
Siz kadere teslim olmadığınızı mı sanıyorsunuz?

Sizin hangi akli iddianız kaderi " aklen " izah edebilecek haldedir?

Şurada bir izahat istedim, demediğin kalmadı sevgili kardeşim, siz böyle mi akla hitap ediyorsunuz, yoksa sorgulamadan her şeye evet diyen kim?


İşte benimanlamadığım şey bu. TEzatlar zinciri diyorsun. Tezatın nerde olduğunu göstermiyorsun. Elbette ben tezat gördüğün şeye ihtimal vermek durumunda kalarak cevap veriyorum.

Biz asırn insanıyız. Mazinin çocukları gibi "burası yanlış" demek zihnimizi doyurmaz. Tasvir dahi kabul etmiyoruz. İzah isteriz. Nesi yanlış, tezat nerde?

Kaderin aklen ıspatın mümkün olmadığını mı düşünüyorsun? Anlamadım.


İspat edebiliyosan bir yeni konu aç, anlat Duha. Ayet yaz, Hadis yaz, anlat, biz de belki anlarız...




Hani devir tarikat devri değil di?
İşte mesele burda. Demek devir tarikat devri değil derken kasıt budur. ESkide küfür cahillerden üfleniyordu. Cahil oldukları içiniman hakikatlerine ilişemiyorlardı. Fürat ve tefaruat kısmında boğuluyorlardı. Hali ile ehl-i kalb olan bir ehl-i tarik o şüphelere kanması mümkün değildi. Dışardan gelen küfüre şeyh çok rahat mukabele edebiliyordu. Bazen cebir kafi geliyordu.


Bu asırda ise haşire, kadere, Allah'a, pek çok ayetin manasına, ruha, meleklere, ilişiyorlar. Bak evrimciler ortalığın tozunu atıyorlar.

Bu tür küfürler eski zamandaki gibi kalblerin tatmini ile izalesi mümkün olmaz. Zira, düşünmeye başlamış akıl kalbe mani olur. Kalbin ıslahı artık aklıl ıslah olmadan mümkün olmaz.

Ancak, bu devirde de akıldan ziyade kalbi galip gelen çoktur. Tarikat lazım ve şarttır.

SAİD Nursi ,Devir tarikat devri değil derken, kapatın denmiyor. 29. Mektub'ta lazım olduğunu ıspat ve izah ediyor.


Ben hiç okumamış, yazmamış, mürekkep yalamamış ateist, deist görmedim. Bakıyorsunuz hepsi bu gün ki aklen zehir-zemberek insanlar. Demek ki öyle değil. Sen akıl sürdükçe, o yenisini sürüyor. Bunların hepsi bir arada yürür. Yani o buraya hitap eder, biz şuraya dememek lazım. Siz de kalplere hitap ediyorsunuz. Mesela, göz yaşı gecelerini unutmayın...





Demek ki ehli tarikatı devre dışı bırakıp, saltanata heveslenmek doğru değil, değil mi?

Bu sorun biraz muğlak düşmüş.
Anladığım kadarı ile, şunu derim ezber edebilirsin -istersen.

Eski hal (saltanat) muhal, ya yeni hal(hürriyet) ya izmihlal


Haydi beraber ezber edelim. :)

Eski hal (uyutma) muhal, ya yeni hal (Ehli Sünnet) ya yeni hal (Ehli Sünnet)




Hele dön bir bak ki, hangi müceddid kalbe hitap etmeden, akla hitap edip vazife yapmış. Bir tane kalbe değil, akla hitap müceddid adı yaz şuraya...

Valla bu sorunu da anlamadım. Bir kere Risale-i nur aklı ve kalbi ikisini birden tamir ettiği gibi daha çok tamir ettiği süfli histe vardır. Şöhretperestilk gibi.
Biz kalbe hitab edilmesine karşı olduğumuzu hiç bir zaman söylemedik. Böyle bir iddia gülünçtür.

Sadece diyoruz, asrın küfrü, inkarı akıldan geliyor. CEhaletten değil. Akıldan gelen küfür akıl ile tamir edilir.

Adam evrim safsatasına sapmış, geln 1000 kere tehlil çek kurtulursun diyemezsin. Yada gel itikaf yap şüphelerin geçer diyemezsin. Yda gel tevbe al, kurtul diyemezsin. Ona evrimin safsata olduğunu ıspat etmeden namaz kıl diyemezsin.

İşte sizin en büyük hatanız da bu. Kargadan başka kuş tanımamak...




Muhabbetle değerli kardeşim.


En derin muhabbetlerimle...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan


Bekir kardeş senin gibileri çok gördük. Hep herşeyi tanıdıklarını bildiklerini iddia ederler.
Haklısın, muhakkak çok görmüşsündür, bizden her tarafta var çünkü, zira burası Dünya.

Yazılanlara kendi beyanınızla cevap verebilirseniz, saklandığınız kalkanada haksızlık etmemiş olur, perdelerin arkasından konuşmaktan kurtulursunuz.


Hiç birşeyi için seni ikna etmek zorunda değilim. Sen eskide küfrün cehaletten geldiğine ve bu asırda ilimden fenden geldiğine inanmıyorsan git bir bardak soğuk su iç.

Bir kere bu forumda hiç bir zaman kendi mesleğimi ön plana çıkarmamış olmam seni sözlerinin iltibasına delildir.

Muhakkak ki bir zorunluluğun yok.

Ve kimse mesleğini ön plana çıkarmış değil, nerden çıktı bu hezeyan şimdi.




Ne o kızgılık sezinliyorum.
Ben Allah'ın bana öğrettiklerinden başka bir şey bilmem. İspat edemiyebilirim. Ama hiç değilse, yüksek minarenin başından , burnum havada "bu olmamış, bu yanlış, sen sapıksın, sen şöylesin, sen böylesin " gibi gülünç tavırlara girmem. Ben bence ıspat ederim. Sen sence ıspat edemiyorsun. Sencen bile yok. Sadece kuru itiraz. Yada bir yerlerden pastcopy.

Ne oldu kızdın mı?


Kızmadım kardeşim, bir kızgınlık hissettiysen, kendi ateşinden olabilir. Yukarıda yazdıklarından sezdiğim tek şey ateşinin yükseldiğidir. Bu sözleri Hakk'a teslim ederim...




Gözyaşı geceleri kime ait kardeşim? Bilmiyorsun bilmediğini bilmiyorsun.

Ayrıca bir forumda yazışıyorsun. Yazılanı ön yargılı okuma. Yada oku.

Ben zaten diyorum, bu asırda küfür ilimden fenden geliyor. Akıldan geliyor.

Ayrıca, bizim vazifemiz anlatmaktır. Onu dinlettirmek ve kabul ettirmek vazifemiz değil. Risale-i Nur küfrün belini kırıyor. Kafirler deve kuşu gibi kafasını kuma gömüyor.

Küfür kıyamete kadar devam edecektir. Mühimolan küfrün belini kırmak. Arasındaki farkı anlamassın.
Hem, Risale-i nur'un kalbe hitab etmediğini söyleyen kim. Tarikatlerin akıldan uzak olduğunu söyleyen kim? Ben meslek biçiminden bahsediyorum. Risale-i nur aklı öne alır, tarikatler kalbi. Yahu hakikat bu, gücenecek ne var? Bu hali aşağılamışmıyım ki, gocunuyorsunuz.


Ne alakası var ki? Gocunmak... Yarası olan gocunur kardeşim. Yarası olanlar belli... :)





Sana yazıklar olsun demekten başka bir şey düşmüyor. Nurcuları tanıdığını iddia ediyorsun. Boş ver nurcuları, benim gibi adi bir Nur Talebesinin dahi üç senedir Ehl-i Sünnete muhallif bir tek lafını, yazısını, idiasını gördün mü? Bir parmak ayrıldığını sezdin mi?

Risale-i Nuru'un en büyük davası ittihad-ı Muhammedi(a.s.m)diyoruz. Hanginizin böyle bir davası ve çabası var.

El Hakk. Çok doğru. Risale-i Nur'un çabası budur. O'nu sermaye edenleri ise bir incelemeli. Muhakkak çok mümtaz şahsiyetler de var, var da var...





Sen söyle, bir cemaate hakaret etmediği sürece, ilişmediği sürece hangi cemaat mensubuna senin ve belli bazı kişilerin tavrı ile yaklaştım.


Ben sana nazire yapmıyorum ki Duha, sen her nedense her şeyi üstüne alınıyorsun. Bu dallı budaklı koca cemaatin hamisi sen misin?






Unutma, alay kibirin en ince ve en üst noktasıdır. Rabbimden bu kibrininin kalbinden çıkması için niyaz ediyorum.

Ben henüz alay etmeye başlamadım ve Allah bunu nasip de etmesin inşallah. Ama sen istersen yazdıklarına dön de bir bak kardeşim...





Laf olsun çorba dolsun.

Bir kere mesleğimiz tamirdir, bazı kişiler gibi (misal, numunesi yukarda bir şahıs) tahrip değildir.
Forumda defalarca yazdım. Her meslek güzeldir. İş bölümdür. Ehl-i tarik kardeşlerin mesleği lazımdır ve güzeldir. Biz diyoruz, tarikatlerin ilgi alanı farklı, bizim farklı.

Demiyoruz ki, tarikatler imanı kurtarmaz. Diyoruz ki, ilimden ve fenden gelen küfürleri bize bırakın, siz işinize bakın. Bize teşekkür yerinde hırs-ı sevap ile hubb-u cah ile bazıları ortaya atılıp vaveyla ediyor.
Yahu sen koca bir yük altına girsen, yüküne omuz atan bir kardeşine kızsan ne kadar eblehane bir hal olurdu.

Bak bu şekilde konuşursan hiç problem yok. Ama dersen zaman ehli tarikatın zamanı değil, işte itiraz buna edilmişti zaten... Hatırla...




Ayrıca şu forumda ben ve bazı Nur Telebesi kardeşlerin, durduk yere veya sebeli olarak tarikatler aleyhine tek yazısın gösterin.

Diyorsundur, ne zaman Risalelere ilişilse zıplıyorsun.
Bir kere zıplayan benim, sana ilişen oldumu, sana, mesleğine temas eden oldum mu?
İnsanın kendi mesleğini savunması ve hak göstermesi hangi kanunda suç. Ağaca tapanların kanunu bile buna güler.

İnsanın mesleğine hakaret edilmesi hangi forumda caiz.



Hakk'ka ilişene de, Sünnete ilişene de, Hadise ilişene de, Risalelere ilişene de, Tarikata ilişene de, Müctehid'e ilişene de, Müceddid'e ilişene de, ben göğüs geriyorum Duha... Mesele meslek meselesi değil, Hakk meselesi...
Her kes edebildiğince mücadelesini verir. Bu arada senin mücadelene kim hakaret etmiş se, ona da karşı durmuşum. Bu cihette haksızlık etme. Ama, Risale'den bir şey sorunca tüyleriniz dikiliyor, iyi niyetle ve ya her ne niyetle ise, neden güzel güzel, Risale'den aldığınız terbiye ve usul üzere cevap vermek yerine, güya Risaleyi savunmak adına Risale ahlakının dışına çıkıyorsunuz? Eğer sorulan konuda bir bilginiz yoksa, cevabı bir bilene bırakın. Ama kızmak size hiç yakışmıyor. Kötü inek kıssası vardır, bilirmisin bilmem. Güzel güzel sağılır da sonunda kovaya bir tekme atıp, sütü ziyan eder. Emeği biriktirip saklamak, para saklamaktan bin kat zordur...






Peki, zaman geldi Hanif kardeşlere yapılan haksızlıklarda söz söyledim, bazen bir şiayı, bazen bir başkasını saavundum. Ama hep Ehl-i Tarik kardeşleri ve tarikati savundum. Onlara dil uzatıldığını gördüğüm anda hemen kendi malım bilip savundum. Forumun müdavimi ehl-i tarik kardeşlerim eğer ehl-i hak ise şahittirler.

Ehl-i Tarik kardeşler, yazımın altına teşekkür etmiyorlar mıydı, alkışlamıyorlar mıydı?

Bakın yukarda bazı densizler hakaret ediyor. Hanginiz bana destek çıktınız.

Kardeşlik bu mudur? Bu mudur, sünnet yolu, bu mudur Müslümanlık.

Müslümanlık haksızlığa karşı susmak mıdır?
Sukut lazım.
vesselam

Muhabbetle değerli kardeşim.

Hakk'tan ve doğrudan olan kim olursa olsun, ne desteğimi ne, ne kardeşliğimi, ne müdafaa mı ve teşekkürümü hiç eksik etmedim. Durduğum yer, taşların ilk bana, dolunun ilk bana, çamurun ilk bana rasladığı yer olmasına rağmen, bazen külahımla, bazen başaçık hep yılmadan savundum ve Allah nasip ederse devam edeceğim. Haksızlığın tek kriterini, Hakk'ka terslik olarak aldım, bir de bu Forum'un kuralları. Çataçat münazara ettiğim arkadaşlarımın bir diğer mesajına teşekkür ettim, asla enaniyet göstermeden. Bunlardan birisi de sensin. Bu nedenle bak sen bile bana "yüksek minarenin başından , burnum havada "bu olmamış, bu yanlış, sen sapıksın, sen şöylesin, sen böylesin " gibi gülünç tavırlara girmem. " gibi sözler yakıştırmıssın. Bunlardan dolayı gücenmedim sana. Daha iyi olurum inşallah.

Ama haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.

Srn de susma...

 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Haklısın, muhakkak çok görmüşsündür, bizden her tarafta var çünkü, zira burası Dünya.

Yazılanlara kendi beyanınızla cevap verebilirseniz, saklandığınız kalkanada haksızlık etmemiş olur, perdelerin arkasından konuşmaktan kurtulursunuz.


Muhakkak ki bir zorunluluğun yok.

Ve kimse mesleğini ön plana çıkarmış değil, nerden çıktı bu hezeyan şimdi.





Kızmadım kardeşim, bir kızgınlık hissettiysen, kendi ateşinden olabilir. Yukarıda yazdıklarından sezdiğim tek şey ateşinin yükseldiğidir. Bu sözleri Hakk'a teslim ederim...





Ne alakası var ki? Gocunmak... Yarası olan gocunur kardeşim. Yarası olanlar belli... :)





El Hakk. Çok doğru. Risale-i Nur'un çabası budur. O'nu sermaye edenleri ise bir incelemeli. Muhakkak çok mümtaz şahsiyetler de var, var da var...






Ben sana nazire yapmıyorum ki Duha, sen her nedense her şeyi üstüne alınıyorsun. Bu dallı budaklı koca cemaatin hamisi sen misin?






Ben henüz alay etmeye başlamadım ve Allah bunu nasip de etmesin inşallah. Ama sen istersen yazdıklarına dön de bir bak kardeşim...





Bak bu şekilde konuşursan hiç problem yok. Ama dersen zaman ehli tarikatın zamanı değil, işte itiraz buna edilmişti zaten... Hatırla...





Hakk'ka ilişene de, Sünnete ilişene de, Hadise ilişene de, Risalelere ilişene de, Tarikata ilişene de, Müctehid'e ilişene de, Müceddid'e ilişene de, ben göğüs geriyorum Duha... Mesele meslek meselesi değil, Hakk meselesi...
Her kes edebildiğince mücadelesini verir. Bu arada senin mücadelene kim hakaret etmiş se, ona da karşı durmuşum. Bu cihette haksızlık etme. Ama, Risale'den bir şey sorunca tüyleriniz dikiliyor, iyi niyetle ve ya her ne niyetle ise, neden güzel güzel, Risale'den aldığınız terbiye ve usul üzere cevap vermek yerine, güya Risaleyi savunmak adına Risale ahlakının dışına çıkıyorsunuz? Eğer sorulan konuda bir bilginiz yoksa, cevabı bir bilene bırakın. Ama kızmak size hiç yakışmıyor. Kötü inek kıssası vardır, bilirmisin bilmem. Güzel güzel sağılır da sonunda kovaya bir tekme atıp, sütü ziyan eder. Emeği biriktirip saklamak, para saklamaktan bin kat zordur...






Hakk'tan ve doğrudan olan kim olursa olsun, ne desteğimi ne, ne kardeşliğimi, ne müdafaa mı ve teşekkürümü hiç eksik etmedim. Durduğum yer, taşların ilk bana, dolunun ilk bana, çamurun ilk bana rasladığı yer olmasına rağmen, bazen külahımla, bazen başaçık hep yılmadan savundum ve Allah nasip ederse devam edeceğim. Haksızlığın tek kriterini, Hakk'ka terslik olarak aldım, bir de bu Forum'un kuralları. Çataçat münazara ettiğim arkadaşlarımın bir diğer mesajına teşekkür ettim, asla enaniyet göstermeden. Bunlardan birisi de sensin. Bu nedenle bak sen bile bana "yüksek minarenin başından , burnum havada "bu olmamış, bu yanlış, sen sapıksın, sen şöylesin, sen böylesin " gibi gülünç tavırlara girmem. " gibi sözler yakıştırmıssın. Bunlardan dolayı gücenmedim sana. Daha iyi olurum inşallah.

Ama haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.

Srn de susma...


:eek::eek::eek:(Yazmaktan daha iyi)
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Gülmekten başka yapabilecek bir şeyin olsaydı, keşke...

Bir düsünürün sözü var ya

Kisi isigini karartmayi da bilmelidir, böceklerden ve hayranlardan kurtulmak icin...

Benimkiside ona benziyor. Böyle kurtuluyorum:):):)

(Not:Ekledigim smileyde gülme smileyi degildir algi meselesi demekki)
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Aslında ben hata yapıyorum. Sizin gibileri çok iyi tanırım. Değil bir Nurcuyu başka seyhe bağlı ehl-i tarik kardeşinizi bile düşman bellersiniz. Siyaset uğruna meleği şeytan görürsünüz.
Zira, hak olan mesleğinizi tahrif etmiş ve o mesleği yüceltmek yerinde başka mesleği çürütmek mesleğine dahil olmuş "Mü'minler ancak kardeştir" ayetine muhalif olmuşsunuz.

Ama yo siz gibiler rağmına diyorum, Tarikat haktır ve hakikattır. Ehl-i Tarik kardeşlerimi seviyorum. Onlarla omuz omuza verip mücadeleye devma edeceğim. Siz gibilerin rağmına...

(Enes kardeşi gıybet olmasın diye kırmızı yazdım)

Selametle

Sen; gerçek adını, soyadını bile hiç bir gizliliğe ihtiyaç duymadan bu platformda açıkça vaz eden Beni, maalesef, hiç mi hiç tanımıyor ve tanımadığın halde, yazılarında sorulana cevaplar yazmak yerine, veremediğin cevaplarda kah Risale-i Nur'un arkasına saklanan, kahi de senden en az onbeş yaş büyük birisine, Müslüman edebine muğayir iftiralar ile sarkan ve kendini Nur Talebesi sanan, ama aslında Risale-i Nur'dan sadece ve sadece anlamını çıkaramadığın cümleleri satmayı öğrenmiş ve O'nun rüzgarıyla uçan bir kulsun. Hepsi bu kadar.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Birincisi: Ehl-i sünnet ve cemaat dairesi içindedir.

Birincisi: Ehl-i sünnet ve cemaat dairesi içindedir.

Mehmet Şevket Eygi'nin tesbitlerinden yola çıkarak inceliyoruz.



Birincisi: Ehl-i sünnet ve cemaat dairesi içindedir.

Ehl-i Sünnet yolunu takip edenler, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in sünnetine ve ashâbının (r.a) yoluna bağlı olan ve onların izlediği dini yol ve metodu benimsemiş, Kitap ve Sünnet üzerinde ittifak etmiş, ihtilâf ve tefrikadan sakınmış, dinde münakaşaya sebep olan hususlarda aklı değil, Kitap ve Sünneti kaynak alan, nasları esas kabul etmiştir. "Ehl-i sünnet ve'l-cemaat" tabiri ile ifade edilen müslüman topluluğun, sünnet ve cemâata tabi olmak gibi ayırıcı iki önemli özelliği vardır. Sünnet; Hz. Peygamber (s.a.s.)'in söz, fiil ve takrirleri ile ahlâki ve beşerî tavırlarıdır.

Bu manada bakıldığında, Nur Cemaati içinde münazaraya dahi konu olmaması gereken meselelerin, Nur Talebeleri arasında (tamamına şamil olmamak kaydı ile) ne şekilde yorumlandığı dikkat çekicidir. Bu bağlamda değişik misaller verilebilirse de, tevafuken rastladığım bir forumda “sakal” ile alakalı bir soruya verilen cevaplar arasında, ne denli hataya düşmüş, yanlış bilgilenmiş Nur Talebelerinin olduğu bir gerçektir. Misallendirmek de, bu cemaatin bir kesiminin bu gün içinde bulunduğu durumun vehametini ihtar için bir sakınca görmüyorum.



*************


Sormuş bir üye;
ÜSTAD SAHİBUZZAMAN R.A neden sakal bırakmadığı malum.peki cemaat içerisinde bulunup durumu musait olan -devlet memuriyeti gibi bir engeli olmayan; askerliğini yapmış-artık hayatını nurlar içerisinde geçiren mubarek abilermz neden sakal bırakmıyor?

Cevaplar:

“Risale-i Nur hizmet metoduna sakal bırakmak yoktur.
Bu hizmet metodunu da Üstad belirlemiştir.
Üstad da sadece bıyık bırakmıştır ve sadece bıyık bırakılması gerektiğini söylemiştir. Yani Üstad şu şu sebeplerden dolayı bırakmadı, fakat artık o sebepler geçerli değil dolayısıyla sakal bırakmak gerekiyor diyemeyiz asla.
Bizim ölçümüz Üstad ve Risale-i Nur'dur. Dolayısıyla kılık kıyafetimiz de buna uygun olmalıdır. Bir Nur Talebesi temiz sakal tıraşıyla ve uygun bıyığıyla toplumda yer almalıdır.”


“… Bilinir ki Üstad'ın yetiştiği çevre Nakşilk ağır basıyordu. Halkın büyük çoğunluğu sakal bırakmıyordu. (Tarihçe- Hayat'ta okumuştum bulamadım)
Bakın hiç bir baskının olmadığı zamanlarda sakal terkedilmiş. Sırf bu yazıyı kriter alsak şunu diyebiliriz. Dileyen sakal bırakabilir. Ancak Nur Cemaatinin Umdesi gibi olmuş sakalsızlık terk edilmemeli diye düşünüyorum. Hem sağolsun bazı abi ve kardeşler sakalı uzatarak üzerimizden farzı gideriyorlar.
Yani, Sakal Sünnet değildir, gibi bir delalete madem düşmemişiz Nur Cemaati üzerinde baskı yapacak sakal meselesi doğru değildir. Başka biri açsa bile kapatmak lazım ki taki mesleğimizin esası olan iman hakikatlerine perde inmesin. Nazarlar oraya yoğunlaşsın.”





“… Birde Tılsımlar mecmuasının Zeylinden bir hadis ekliyorum.
Hadis-i Şerif meali: "Said.. Said.. Said fitnelerden muhafaza edilendir. Üç defa tekrar buyurulmuştur. O ibtilâ olunur ve sabreder. İşte O zayıf ve sakalsızdır... Sonra O zayıf ve sakalsız kelimesinin birçok mânâları olup, burada Hadis-i Şerifin insan riyazesinde ima edilen husus nazar-ı itibara alınmıştır.



İnne’s saide lemen cennebe’l fiten” cümle-i cemîlesi Hadis-i Şerif'te üç def'a tekrar nazar-ı dikkati bu ism-i pâk'in sahibine şiddetle tevcih etmekte olduğu gibi; O zâtın icrâ-yı faaliyette bulunacagı tarihleri ve ilminin hükümranlıgı tarihleri aynen göstermek*tedir: 1902-1952-2002. Kezâ maddeten zayıf olacağı ve sakalsız bulunacağının da Hadis-i Şe*rif'in son fıkraları göstermektedir."

Bu hadis-i Şerife göre Efendimiz (asm) Üstadımızın sakallı olmayacağını söylüyor.Bu hadis-i Şeriften acaba Nur talebelerinin şahs-ı manevisine düşen bir sır olabilir mi? Bunu bilmiyorum.yalnız Üstadın eserlerinin hiç bir yerinde sakal bırakın gibi talebelerine bir cümlesi yok.Bırakılmamasının bir sünneti terk olduğunu söylüyor.Bu sünneti hafif görerek veya benimsemeyerek kimse sakal bırakmıyor da değildir.Nur Talebeleri yaptıkları iman kurtarma hizmetlerinin azametine binaen bir sünneti Üstadımızın da hikmetlerini izah ettiği gibi terkediyor olabilirler.Bu onların müslümanlığına ve imanına bir nakise getirmez.Ancak sünnet-i seniyyenin en küçünk bir adabını bile kimse küçük göremez.İfrata varacak açıklamalardan çekinmek gerekir diye düşünüyorum.”




[FONT=&quot]“Kastamonu Lâhikası [/FONT]

[FONT=&quot]İkinci mesele: İstanbul ulemasının en büyüğü ve en müdakkiki ve çok zaman müftiü'l-enam olan eski fetvâ emini, meşhur Ali Rıza Efendi, (r.h.) Birinci Şua, İşârât-ı Kur'aniyye ve Âyetü'l-Kübrâ gibi risaleleri gördükten sonra, Risale-i Nur'un mühim bir talebesi olan Hafız Emin'e demiş ki: [/FONT]
[FONT=&quot]"[/FONT]
[FONT=&quot]Bediüzzaman, şu zamanda, din-i İslama en büyük hizmet eylediğini ve eserlerinin tam doğru olduğunu ve böyle bir zamanda, mahrumiyet içinde, feragat-ı nefs edip, yani dünyayı terk edip böyle bir eser meydana getirmek hiç kimseye müyesser olmadığını ve her suretle şâyân-ı tebrik olduğunu ve Risale-i Nur, müceddid-i din olduğunu ve Cenab-ı Hak, onu muvaffak-un-bilhayr eylesin, âmin" diyerek [/FONT][FONT=&quot]bazılarının sakal bırakmamaklığına itirazları münasebetiyle,[/FONT][FONT=&quot] Mevlânâ Celâleddin-i Rumî'nin pederleri olan Sultanü'l-Ulema'nın bir kıssasıyla onu müdafaa edip, demiş:[/FONT]

[FONT=&quot]"Bu misilli,[/FONT][FONT=&quot] Bediüzzaman'ın dahi elbette bir içtihadı vardır.[/FONT][FONT=&quot] İtiraz edenler haksızdır" demiş. Ve Hoca Mustafa'ya emretmiş, söylediğimi yaz: "Bediüzzaman'a kemal-i hürmetle selam ederim. Telifatınızın ikmaline hırz-ı can (yani, ruha nüsha olacak kadar kıymettar) ile dua etmekteyim. Bazı ulemâüssû'un tenkidine uğradığına müteessir olma. Zira 'Yemişli ağaç taşlanır.' Haşiye kaziyesi meşhurdur. [/FONT]
[FONT=&quot][Only Registered Users Can See Links. Click Here To Register...][/FONT]
[FONT=&quot]----------[/FONT]

[FONT=&quot]Evet bu satırları Kastamonu lahikasına koymakla , o satırlardaki hakikatleri Üstad hazretlerinin kabul ettiğini anlıyoruz yoksa asla hak ve hakikate münafi gördüğü bir ibareyi asla Risalelere koymaz ya derhal te' vil eder yada hiç eklemez.[/FONT]

[FONT=&quot]Bununla beraber : [/FONT]

  • [FONT=&quot]İstanbul ulemasının en büyüğü[/FONT][FONT=&quot] ve [/FONT]
  • [FONT=&quot]en müdakkiki[/FONT][FONT=&quot] ve [/FONT]
  • [FONT=&quot]çok zaman müftiü'l-enam[/FONT][FONT=&quot] olan eski fetvâ emini, meşhur Ali Rıza Efendi efendi Üstad için : [/FONT]
[FONT=&quot]'' [/FONT][FONT=&quot]"[/FONT][FONT=&quot]Bu misilli, Bediüzzaman'ın dahi elbette bir içtihadı vardır. İtiraz edenler haksızdır"[/FONT][FONT=&quot]dedikten sonra[/FONT][FONT=&quot]ve üstad bu ifadeleri lahikaya koyduktan sonra[/FONT][FONT=&quot] halen O ' nun içtihadlarını kabul etmeyen hatta içtihad[/FONT][FONT=&quot]yaptığını kabul etmeyen ve göremeyen ; mağlesef meşrebinin tahakkümü altında idrak ve basiretlerini hoca'larının cebine koymuş , Risale-i Nur lara baktığı zaman , - kendilerine dikte edilenlerden maada birşey göremez bir hale gelmiştir demektir.[/FONT]

[FONT=&quot]Şüphesiz ki Üstad ' ın sakal bırakmamasında ki hikmet sadece ve sadece Hapishanelerde belki kesmek mecburiyetine dayanmıyor çünkü o daha genç iken de sakalsız idi ve şüphesiz mübarek başından hiç çıkartmadığı sarığı gibi , Allah , eğer Üstad sakal bıraksaydı onun sakalınıda mühafaza eder idi ... Şüphesiz ki sakal mevzusu onun engin içtihadı neticesinde ahir zaman sahibi oluşu ile alakdardır.[/FONT]
[FONT=&quot]Hadis-i şerifde Said ' in sakalsız olacağı daha 1400 yıl evvelden tayin edilmiştir. O da Efendisinden ( a.s.m ) aldığı bu emre uymuş ve böylece ahirzaman ' ın sahibi olduğunu hal dili ile kabul etmiştir.[/FONT]

[FONT=&quot]Hadis-i [/FONT]Şerif meali: [FONT=&quot]"Said.. Said.. Said fitnelerden muhafaza edilendir. [/FONT]. O ibtilâ olunur ve sabreder. [FONT=&quot]İş[/FONT]te O zayıf ve sakalsızdır...[FONT=&quot]……………………………………………..“İ[/FONT]nne’s saide lemen cennebe’l fiten”[FONT=&quot] cümle-i cemîlesi Hadis-i [/FONT]Şerif'te üç def'a tekrar nazar-[FONT=&quot]ı[/FONT] dikkati bu ism-i pâk'in sahibine şiddetle tevcih etmekte olduğu gibi; [FONT=&quot]O zâtı[/FONT]n icrâ-yı faaliyette bulunacagı tarihleri ve ilminin hükümranlıgı tarihleri aynen göstermektedir: 1902-1952-2002. Kezâ maddeten zayıf olacağı ve sakalsız bulunacağının da[FONT=&quot] Hadis-i [/FONT]Şerif'in son f[FONT=&quot]ı[/FONT]kraları göstermektedir.[FONT=&quot]
[/FONT]


[FONT=&quot]Evet Ne ' Said ' ism-i mübarekesini nede '' sakalsızdır '' lafzını hiç zoraki te'vil etmeyelim , komik oluyor ...Mana-i sarihi gayet açık ve üstad mana-i sarihini bizzat ef'aliyle yaşamış , hadis' in tevil kaldırmadığını isbat etmiştir.[/FONT]

[FONT=&quot]Nur talebelerinden , Üstad ' larının içtihadını taklid etmek isteyenlerin anlaşılmaması yada kınanmasının asıl sebebi daha üstadlarının hakiki şahs-ı manevisini görememe basiretsizliğine dayanmaktadır . “[/FONT]



“Nurçi kardeşim fıkhi noktalarda eksiğim büyük , fakat şu bilgiyi paylaşmak isityorum , malumunuz Hz. Ömer halifelik zamanında fakirliğin aşırı artması nedeniyle hırsızın elinin kesilmesi hükmünü muvakkaten terk etmiştir. Şimdi burada Hz. Ömer bir nass ' için yine şüphesiz Kuran ve Hadis ' in dekaikine vakıf ilmi vede o dönem mevcut heyetin onayı ile böyle bir içtihad yapmıştır.

Aynen onun gibi Üstad ' da muvakkaten - mesela ahir zaman için - böyle bir içtihad yapmış olamaz mı ?

Cidden vicdanınıza üstad neden sakal bırakmadı diye sorduğunuz da '' bıraksaydı ileride kesmek zorunda kalacaktı '' şeklinde son derece basit bir cevap aldığınıza inanmıyorum. Bahsettiğimiz Bediüzzaman Said -i Nursi ki kılık kıyafetine senelerce kimse ilişememiş nerede kaldı sakalına ilişilebilsin.

Acaba hiç aklınıza bu işin daha derin bir sebebe dayandığı ihtimali gelmiyor mu ?”


***********



Ehli Sünnet dairesinde olmak için, işte bu misallerde ki zihniyet içinde olunmamalıdır. Ve bu zihniyetleri olgunlaştıran kişiler, Nur Hizmetinden saparak, bir emir komuta hiyerarşisi oluşturmak ve kendi kendilerine yaptıkları Risale ahkamları ile ortalıkta dolaşmamalıdırlar…

Bir hakkı teslim etmek adına tekrar belirtmek de faide vardır ki, bu yorumlara bu forumda itirazlar da edilmiştir.

Mevzu, Risalenin Ehli Sünnete aykırı olması değil, taassubun artması ile bu kişilerin geldiği noktalardır.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Çok sevdiğim has Ehl-i Tarik kardeşlere hediyedir.

Nurcu Tarikatler için böyle düşünür.

Burasını anlayamadım ? Vaktin olurda açıklarsan anlamaya çalışırım.

Enes'in söyledikleri elbette kendi düşünceleri. Bazılarına katılıyorum. Almanya gibi uzak bir yerlerde ne olduğu konusunda çok fazla bir fikrim yok. Anlatılınca tabi ister istemez dinlediğimiz de oluyor. Bu yola yanlış hizmet eden varsa Allah (cc) ıslah etsin. Sanırım Enes'in de rahatsızlığı bu. Bu konuyu dile getirmeye çalıştı. Hakkı da var. Çünkü günümüzde nur cemaati içinde olduğunu söyleyip, Üstad'ın (k.s.) sevmeyeceği hareketlerde bulunanlar da var, yok değil. Gerçi bu her cemaatte var desek daha doğru olur. "sadece Nur Cemaati'nde var" desek haksızlık etmiş oluruz.

Bekir'in söylediklerine de katılıyorum, Risale öğrencisi olup da taassublarından kurtulmak istemeyen, cemaat olmayı partizanlık gibi algılayan insanlar da var. Eminim cemaat kendi içinde de bu sıkıntıyı fazlası ile yaşıyor ve esas olarak bu konulardan muzdarip de olan yine bu cemaatte bulunan sevgideğer kardeşlerimizdir.

Bizzat yaşadığım bir konuyu örnek vereceğim. Abartmadan, olduğu gibi. Malum, bazı konularda sadece bu forumda değil, gerçek yaşantımızda da fikirlerimizi paylaşıyoruz, sohbet ortamında bildiklerimizi sorarlarsa konuşuyoruz. Muhabbetimizi celbedecek her ortama gideriz ve bulunmaktan zevk duyraız. Hangi cemaat olursa olsun bu böyledir her zaman. Türkiye'nin bir çok yerini gezerim. Her gittiğim yerde gerek kendi cemaatimden gerekse de Nur cemaatinden kardeşlerim bizi alıp sohbetlere götürmek isterler. İşte böyle bir gün bizi aldılar bu cemaatteki kardeşlerimiz başka bir yere götürdüler. Her zaman aşina olduğumuz yüzlerden daha farklı yüzler ile karşılaştım. Doğal olarak eskiden tanıdığımız insanları sorduk. Onların burada olmadığını, onların başka bir gruba dahil olmaları nedeni ile kendi gruplarının sohbetinin olduğu yere gittiklerini söylediler. O an için çok fazla üzerinde durmadım. Ama aklıma takıldı. Daha sonra gece yarısı bizi eve bırakırlarken bu gruplama kriteriniz nedir ? diye sordum. Verilen cevap gerçekten bana göre iticiydi: "Abi, bu gittiğimiz grup doktorlar, mühendisler, avukatlar vs...yani elit meslek sahipleri. Senin sorduğun gruptaki kardeşlerimiz de inşaat işçisi,garson,bakkal, manav, kasap vs...işi ile işgal edenler. Yani siz, ......şirketinin .... olduğunuz için sizi bu grup için düşündük."

Eğer bu uygulama her yerde böyleyse, ki sanmıyorum hatta böyle olduğunu düşünmek bile istemem, çünkü çok ayıp bir şey.

Namazda aynı safta beraber durduğum, işçi kardeşimin namazda omuzuna yaslanmak, namaz sonrası gülen gözlerinin içine bakarak muhabbet ile içeceğim bir bardak çayı, dünyanın hiç bir nimetine kolay kolay değişmem.

Bunu ilk defa yaşadım, başka yerlerde var mı yok mu bilmiyorum. Ama eğer varsa, Üstad'ın yolundayız demeleri bu yola zarar vermez ama, Üstad'ın (k.s.) manevi toıkadını yiyeceklerine de kalıbımı basarım.

Duha kardeşim; koyu renkte yazdığım bölümü sizden rica ediyorum.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Ayrıca belirtmek istiyorum;

Ehl-i Tarik bu yola cahil dahi girse, bir müddet sonra yolunu görecek kadar aydınlanır. Çabası neticesinde mürşidi o'nun yetişmesine ön ayak olur. Ve bu yetiştirme de okuyup üflemek ile değil; bilakis ilim ile olur. Bunu, müridine anlayacağı mertbede anlatır. Eğer mürid, bu konuda yetenek sahibi bir kişi ise, o'nu kendi medresesinde ilim tahsiline yollar. İlim olmadan bu yolda bir adım dahi atılamaz diye defalarca söyledik. Buna rağmen, tassavvuf içinde yer alan tarikatların ilimden uzak olduğunu söylemek, sadece bu sözün sahibinin ne kadar gereksiz bilgiler içinde ve vehmlerde olduğunu gösterir. Bu sözüm tam orta yerde herkesimden insanadır, isteyen üzerine alınsın. Tarikat ehlini artık cahil gibi görmekten vazgeçmek gerekir.

Zaman iman kurtarma zamanıdır diyor alimler. Doğrudur, lakin tarikatı yaşamaya çalışmayın demiyorlar. Bilakis, cemaatinizden ayrılmayın, ayrılanı kurt kapar diye uyarıyorlar. Lütfen dikkat edin, bunu söyleyenler alim ve arif kişiler, alimcikler değil.

Ve bir gerçek daha; hiç bir tasavvuf ehli Nur cemaati ile bırakın dalga geçmeyi, cedel dahi yapmaması konusunda özellikle uyarılır. Ki; bu da Üstad'ın (k.s.) hatırının ne kadar A-li olduğunun bir göstergesidir.
 

Blue_Shine

New member
Katılım
7 Kas 2008
Mesajlar
12
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Selamun Aleyküm..

Okudum utandım, utandım okudum... Düşündüm durdum durmadan bir daha okudum...
Allah(c.c) rızası için nedir derdiniz neyin peşindesiniz... ?? Ne oluyor sizlere.. Ne oluyor alimlere.. Ben aciz, ben cahil dahi utanıyorum uslubunuzdan tavrınızdan... Lütfen çıkın dışarı bedeninizden bir bakın siz böylesine derinlere dalmışken böyle cezb böyle ateş içerisindeyken nasıl görünüyorsunuz bir acizin gözünden..??
Bir düşünün ki bir alim olsa dediğinden bir kendi anlasa davasını bir tek arkadaşını idrak edemese neye yarar alimliği... ??
Durdum düşündüm haya ettim yazmaktan, amma edebim edep değil, sözüm kendi nefsime..
Kim kime üstün ne için üstün hangi yolla üstün neden kim kime dil uzatıyor kim kimden daha iyi kim daha çok müslüman kim daha az müslüman.. Kimin ÜSLUBU kimden daha güzel ???
Ben aciz yalvarıyorum hepinize elinizi ayağınızı öpeyim hepiniz alimsiniz deyin bana ben nerde bulurum ALLAH RIZASINI...!!! Gideceğim bu ellerden....!!!
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Radikalislam kardeşim, sizin mesleğiniz kişilerin hatasına bakarak meslekleri zan altında bırakmakla çürütmek midir?

Allah aşkına biz Tarikatçileri görmüyor muyuz? Sana sormak istiyorum, kaç kişi Nurcu tarafından dolandırlıldı? Kaç kişi "adamın sakalına güvendik, dolandırılım" lafı duydun. Kaç kişiden "müslüman olacak, tarikatçi olacak, üç kağıtçı" lafını duydun.

Ne yani, tarikatçilerin tamamı tarikate uygun mu?

Yahu sadece Türkiyeye bak, 3000 sözde şeyh var. İslamı en çok bölen onlar. Bölücü bir tek Nurcu göster.

Yahu yapmayın etmeyin. Hiç bir mesleği kişilerin hatası ile yargılamayın.

Bilmediğiniz şeyler düşman olmayın ve bilmediğiniz işlerde ahkam kesmeyin.

vesselam


Yazdıklarımızdan bu anlamı çıkarararak şu yukarıda yazılı sözleri söyleyebiliyorsanız, tek kelime yeterlidir, selametle Duha kardeşim. Zorlamanın kimseye bir faydası olmayacak.

Unutmayalım ki; Allah'a (cc) ulaşmak için Rabbül Alemin'in yarattığı kullar sayısınca yolu vardır. Ve bu yolları Allah (cc) yarattığı için, bizler bu yolun iyi yada kötü olduğu konusunda bırakın yorum yapmayı, itikadımıza ters düştüğü için bu konularda menfi yorumlar yapmayı dahi düşüncemize almıyoruz. Nerde kaldı ki bir cemaati zan altında bırakmak ? Hele de Üstad (k.s.) gibi zamanın kutbu olan bu Zat-ı Muhteremin cemaati için haddimize bile düşmez.

Dilersen; bir daha okursun.
 

Blue_Shine

New member
Katılım
7 Kas 2008
Mesajlar
12
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Ve aleyküm selam..

Diken battıysa elimize bilirizki güldendir..!! O yüzden üzme kendini "başlık" değil "maşuk" önemli inşallah..!!

Ben acizi ben cahili önce Allah(c.c) sonra da siz affedin inşallah...

Bismillahirrahmanirrahim
Eğer (borçlu) darlık içinde ise, bir kolaylığa ulaşıncaya kadar ona mühlet vermek (gerekir). Eğer gerçekleri çok iyi anlayan kimselerden iseniz, (ödeyemeyecek derecede güçsüz olan borçlunun borcunu) sadaka (veya zekât) saymak sizin için daha hayırlı bir iş olur.” (2/Bakara, 280)

Borçu borç anlamak yerindedir tabiki... Amma velakin ya borç bir sözse, gıybetse, iftira ise ...?? Alacak alacaktır...!! Eğer adil olmak isiyorsan adalet istiyorsan bırakta adillerin en adili karar versin ha ne dersin.. (mücrim nefsimi affet ya rabbi)

İki cihan güneşi, 72bin alemin Mustafa'sı (a.s.m) ; Öpülesi, kurban olunası, uğrunda canlar verilesi, anam-babam yoluna feda olası yüzleri taşlanınca şikayet etmemişti ki Taif halkını Mevla'sına...!!! Halimi sana arz ederim ya rabbi demişti sadece.. Aff-ı mağfiret dilemişti taş atan eller için....!!

Öyleyse şu çobanın ağaç altında gördüğü rüyadan daha uzun olmayan şu dünya telaşında hani Itthad-ı Muhammedi (a.s.m) hani...!!!! Razımısın kendi nefsinden...?? (kendi nefsime değilim ya rabbi)

Bir aciz sinek düşün - ki tıpkı benim gibi - bir bardak suya düşse ne olur hali ?? Bir yudum su deniz derya olur ona boğuluverir çabasında... Sende (inşallah) bardağın sahibi adam ol , görsen o sineği serçe parmağının ucunu uzatsan kurtulacak boğulmaktan.. Benim gibi boğulan acizler varken dünya denen sınav deryasında neden birde siz dalgalndırıyorsunuz suları...
Lafın kısası, gönlümün özünü mü sorarsın...!! Sen uzat parmağının ucunu Allah(c.c) rızası için.. Uzatacaksan Yanlız Allah(c.c) rızası için... Ama yanlız Allah(c.c) rızası için...!!!!!!

Yazacaksanız Allah(c.c) rızası için yazın (nefsime söylerim)... Bir bardak suda boğmayın birbirinizi zaten zor olan şu çoban rüyasında...!!!!

Selam ile..

(Bi afvike ya rabbena...)
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Dilersen; bir daha okursun dedim, okumamışsın yine aynı yoldan sert uslubun ile cevap veriyorsun. Canın sağolsun, sana gönül koymayacağım, çünkü seni Allah (cc) rızası için seviyorum. Allah (cc) için sevdiğimi kulun görüşü doğrultusunda değiştirmeyeceğim.

Sözlerimi bu kadar yanlış anlayacağını bilsem, zaten yazmazdım. Dikkat edersen bazılarına katılıyorum dedim. Bir çoğu kendi fikridir veya yaşadıklarıdır, onu bilemem. Ve buna örnek olarak da başımdan geçen bir olayı anlattım. "Eğer" işaret zamiri ile de "böyle yapılıyorsa" diyerek bu konuda görüşümü yazdım. Ne, Nur Cemaati'nin değerli şakirtlerini cahillik ile suçladım, ne de suçlayanlara bugüne kadar prim verdim. Etrafımdaki insanlara, her zaman tasavvufi konularda Nur cemaati'nin gerçek anlamına eren insanlar ile yapılacak fikri münazaralarda büyük istifade sağlanacağını her seferinde belirttim. Senin duymanı kriter görmedim.

Duymak istersen senin hakkında düşüncelerimi, kısmen Mhmt kardeşimden duyabilirsin. Benim söylemem belki ukelalık olarak algılanabilir. Yada daha az miktarı için Bekir kardeşime de müracaat edebilirsin. Senin hakkındaki zannımı az çok (Bekir kardeş hakkını helal et, sormadan...Mhmt kardeşim sende helal et) anlatırlar belki. Duyduktan sonra şu düşüncelerinin değişip değişmemesi çok da umurumda değil. Çünkü, bende ki değerin zerre değişmiş olmayacak.

"Sizin şeyhleriniz" diye bir tabir kullanmışsın, benim bir tane canım, mürşidim, dayanağım, sebebim olan insan var, adı da: Muhammed Raşid (k.s.) 1991 yılından beri eteğinde gezdim. Ayağının tozu dahi olamadım, olamam da. İşte bu mürşidim; lütfen dikkat et! tavsiyesi değil "emr'i" gereği hiç bir nur talebesine husumet gütmediğim gibi, güdenlerinde karşısında yer aldım. Mürşidimin bu konuda nur talebeleri için "Üstad'ın bizlere emaneti" demesi zaten bize yeterliydi, bizde bu emr'e uygun hareket arzetmeye çalıştık. İnşaallah layık olanlardanızdır.
 

Blue_Shine

New member
Katılım
7 Kas 2008
Mesajlar
12
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Bismillahirrahmanirrahim

Bir daha okudum bir daha düşündüm yazdıklarımı... Düşündüm de yine utandım kendi nefsimden.. Başta Allah(c.c) olmak üzere, Duha kardeşim ve kendini muhattap alıp yazımı okuyan tüm kardeşlerimin ilahi huzurda affına münacat ederim..

Yunus gibi niyaz ederek başlarım "Bir kez gönül kırdın ise ....." derim nefsime ve hakikatte tüm kardeşlerime...

Rıza-i İlahi'ye varmak için her biri ayrı yol seçmiş herkes ve varış noktası aynı inşallah... Hepiniz tüm mesajlarınızda aynı şeyi altını çize çize söylemişsiniz elhamdülillah.. Amma velakin husumete perde açacak üslub yakışmıyor bu zihniyete yakışmıyor bu niyete...

Hep söyledim söylerim de ben cahilim ben acizim, ben ilimden uzağım nefsimle beraber... (Rabbim nasip etsin ilim peşinde koşmayı - amin) Amma bildiğim birşey varki ne bu kutsal din, ne kutsaliyetin bizzatihi kendisi nede alemlere rahmet olarak yarattığı yatılmışların en şereflisi Efendim(a.s.m) münakaşaya, husumet ve gönül kırmaya prim vermezken hardal tanesi kadar nedir rahatsızlığınız , rahatsızlığımız... Aynı Alla(c.c)'a aynı kitaba aynı peygembere iman etmişken canı gönülden ne işi olabilirki cehalate çanak tutan bu anlayışın hak aşığının gönlünde...

Başta nefsimle beraber derim ki.. rengin ne olursa olsun, ismin cismin ne olursa olsun.. Konuşurken yaşarken hitap ederken Allah(c.c) rızası gözeltilsin inşallah.. Ve ilmin zirvesinden aklıma gelen örnekle izah edeyim hüsn-ü niyetimi ;

" İlim , ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini, sen Rabbini ("kendini bilen Rabbini bilir" den düstur alarak) bilmezsen bu nice okumaktır..??"

Herbirinizin sözleri, söylemleri der ki hakikaten Hak için Hak yolundasınız (gönülden inanarak söylüyorum riya adledilmesinden haya ederim).. Ama o kadar yazının o kadar konuşmanın o kadar istişaherenin sonunda çıplak gözle kendi aczimle dayanamadım ve üye olup yazmakta aradım çareyi "Ne oluyor Allah(c.c) aşkına"demek için belkide... Velev ki ben bir Hak düşmanı olaydım, ondan da ziyade Rabbini aramaya niyet etmiş yolun başında biri olaydım ne düşünürdüm ki hem Nurcular hem Tarikatçiler hemde cümle hak aşıkları için... ??? Hangi biriniz hangi birimiz alabilecek bu sorumluluğu nefsine...??? Şu halde yazdıklarınızı kimin okuyabileceğini bilmeden düşünmeden böyle bir münazara içinde olmak ne Üstad'ımın o dahiyane fikrine ve emeklerine ve o yolu takip eden "ilim talebeleri"ne nede Hak aşığı gönül nakışçısı "ilmi"ni kalbini ocak yapıp pişiren kardeşlerime yakışmaz yakıştırlamaz...

Velhasılıkelam ;

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Ehli diller arasında aradım, kıldım talep.
Her hüner makbul imiş, illa edep illa edep
[/FONT]


Selam ile..

(bi afvike ya rabbena)
 

Techniker

New member
Katılım
6 Eyl 2007
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Birsey daha

Birsey daha

Nurculuk Nedir, Gerçek Nurcu Kimdir?

Mehmet Şevket Eygi
23.10.2008


NURCULUK bir mezhep değildir. Tarikat değildir. Dernek değildir. Cemaat değildir... Nurculuğa bir meşrebtir diyebiliriz. Bu meşrebin özellikleri nelerdir? Arz edeyim:

Birincisi: Ehl-i sünnet ve cemaat dairesi içindedir.

İkincisi: Şeriata sımsıkı bağlıdır, şeriattan kıl kadar ayrılmamıştır.

Üçüncüsü: Kur’ân’ı düstur olarak kabul eder.

Dördüncüsü: Resulullah aleyhi ekmelüttahiyyat Efendimizin Sünnetine bağlıdır.

Beşincisi: Sahih İslâm itikadı üzerinedir.

Altıncısı: Gerçek Nurcular beş vakit namazı dosdoğru kılarlar.

Yedincisi: Namaz dışındaki ibadetleri dikkat ve hassasiyetle yerine getirirler.

Sekizincisi: Nurculuğun esaslarından biri takvadır. Gerçek nurcu muttaki Müslümandır.

Dokuzuncusu: Gerçek Nurcular vera sahibidirler. Şüpheli şeylerden uzak dururlar.

Onuncusu: Gerçek Nurcular dünyevî ihtiyaçlarını çoğaltmaz; asla lükse, israfa, aşırı tüketime, konfora, gösterişe, kibre, gurura sapmaz.

Onbirincisi: Gerçek Nurcular muhabbet fedaileridir, husumete vakitleri yoktur.

Onikincisi: Gerçek Nurcularda Cemal tecellileri parıldar. Kendilerine yapılan kötülükleri affederler, kötülüğü iyilik ile def ederler.

Onüçüncüsü: Gerçek Nur hizmetkârı, muhtaç olsa bile zekat istemez. Kendisi istemeden verilirse, ihtiyacı kadar alabilir. (Bediüzzaman’ın emri böyledir.)

Ondördüncüsü: Gerçek Nurcu hizmetlerini ihlasla yapar, Haliq için yaptığı hizmetlerin ücretini ve mükafatını mahluqattan beklemez, böyle bir riyakarlığa düşmez.

Onbeşincisi: Gerçek Nurcu, Nur talebesi olan Müslümanlar ile Nur talebesi olmayanMüslümanlar arasında ayırım yapmaz, ikincileri dışlamaz. ALLAH indinde üstünlüğün şu veya bu taifeye mensubiyetle değil, takva ile olduğunu bilir.

Onaltıncısı: Gerçek Nurcu, mü’min ve müslim kardeşlerini bırakıp da kâfirleri dost ve velî (idareci) edinmez.

Onyedincisi: Gerçek Nurcu, ALLAH katında gerçek, makbul, geçerli tek dinin İslâm olduğuna inanır; İslâm’a, gerçek din olmak konusunda ortak katmaz.

Onsekizincisi: Gerçek Nurcu Tevhid inancına sımsıkı bağlıdır. Tevhid ile Teslis’i asla bir tutmaz.

Ondokuzuncusu: Gerçek Nurcu, Resûl-i Kibriya Efendimizi inkâr ve tekzib eden kâfirleri asla ehl-i necat ve ehl-i Cennet olarak kabul etmez.

Yirmincisi: Gerçek Nurcu asık ve abus suratlı değildir. Kainata tebessüm ederek bakar.

Yirmibirincisi: Gerçek Nurcu fitneden, fesattan, tefrikadan nefret eder, o birleştirici ve toplayıcıdır.

Yirmiikincisi: Gerçek Nurcu iman, İslâm, Kur’ân, Sünnet, Şeriat için çalışır. Amaç bunlardır, Risale-i Nur metodu, hizmet aracıdır.

Yirmiüçüncüsü: Gerçek Nurcu asla gıybet etmez, laf taşımaz, ara bozmaz. İnsanlar onun elinden ve dilinden selamettedir.

Yirmidördüncüsü: Gerçek Nurcu cerrar (para toplayıcı) değildir.

Yirmibeşincisi: Gerçek Nurcu ara bulur, barıştırır, kaynaştırır.

Yirmialtıncısı: Gerçek Nurcu beddua etmez, hayır dua eder.

Yirmiyedincisi: Gerçek Nurcu ALLAH’tan sabır ve namazla yardım ister.

Yirmisekizincisi: Gerçek Nurcu benlik, hodfüruşluk, riyaset, dünyevî mevki ve makam ihtiraslarından uzaktır.

Yirmidokuzuncusu: Gerçek Nurcu Müslümanların ve insanların kurdu değil, meleğidir.

Otuzuncusu: Gerçek Nurcu iyi ve örnek bir Müslümandır. Ona bakan onda İslâm’ı görür.

Otuzbirincisi: Gerçek Nurcu, başta Bediüzzaman Said Nursî hazretleri olmak üzere din büyüklerini erbab haline getirmez, putlaştırmaz.

Otuzikincisi: Gerçek Nurcu ıslah edicidir. İnsaniyetin hidayetini ister.

(Yukarıdaki maddelerin hepsi de Risale-i Nur’da vardır.)
...

selametle..

Ve Gercek Nurcu Sakal birakmaz (cünkü bu sünnet degilya onun icin
.......
tersinden yani estagfirullah.. hemen hemen bütün nurcularda sakal yok...hepsi "sinek kaydi" Böyle sey olurmu yaaa...
Hani Sünnet hani sarik hani salvar????????
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Ve Gercek Nurcu Sakal birakmaz (cünkü bu sünnet degilya onun icin
.......
tersinden yani estagfirullah.. hemen hemen bütün nurcularda sakal yok...hepsi "sinek kaydi" Böyle sey olurmu yaaa...
Hani Sünnet hani sarik hani salvar????????

Sakal bırakıp bırakmamak ile Nurculuğun ne alakası var arkadaşım ? Üstad (k.s.) mı emretmiş bırakmayın diye ? her sünneti yaşamış, önemine dikkat çekmiş bir insan, en kuvvetli bir sünneti mi yasak edecek kendi ihvanlarına. Mübareğin kendi fıtratı gereği sakalı yoktu. Aynı Ebubekr (r.anh) gibi. O (k.s.) da O'na (r.anh) ittiba etttiğine inanırdı. Ama her daim sakalın önemine binaen örnekler verirdi.

Bunları dinleyen, okuyan ve bilen Nur talebesi zaten bunun önemini bilir. Kimsenin bu konuda suçlar bir hale girmesine de gerek yok. Ben Nur talebesi değilim, ama benim de sakal yönünden pek şansım yok. Ne yani bende senin deyimin ile sinek kaydı olmayı mı teşvik ediyorum insanlara.

her zaman deriz ya, sap ile saman karışmamalı.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Yaşının benden büyük olduğunu şu an farkettim. Hürmet ederim.
Ama taasub ve tarafgirlik gözlerini kör etmiş.

Ben bir Nur Talebe(öğrencisiyim) Talebe olduğunu her defasında vurgulayan birine hatalarından dolayı itab etmek hadsizliktir.

Madem çok biliyorsun, hatalarımı neden izah etmiyorsun. Elimden tutup niye "bak şu şu sebebten yanlıştır" ,demiyorsun. (Buna açık olduğumu defalarca yazdım) Diyemiyorsun, çünkü tek kemalatın başka mesleklere saldırmak ve yanlış gördüğün zaman ağız dolusu hakeret savurmak.
vesselam

Geçen sefer yaklaşık 5-6 ay forumdan uzak kalmama sebep olmuştun.
Hatırlarsan o zamanda aynı bu tür tavırlara girmiş ve münakaşaya doğru gidiyorduk.

Beni tanımıyorsun, bir kardeşimle münakaşa ettiğimde ne kadar üzüldüğümü bilemiyorsun. Nasıl bir vicdan azabına girdiğimi bilemiyorsun. Hemen peşin tokat yediğimi de bilmiyorsun.

Senin tarafgirlik gözlerini kapamış. Başka meslekleri çürütmekten başka bir derdin yok.

Çıkta biraz mesleğine kemalatlarından bahset.

Buyur meydanı sana bırakıyorum.

Merak etme. 6 ay sonra filan da bir daha girmem.


Hem dövüyorsun, hem küsüyorsun Duha. Sağol ya...
 
Üst Alt