http://www.tefsirdersi.com/hutbe/dinleadsl.php?id=24-03-06
Mustafa İslamoğlu hocamızın Said Nursi ile ilgili hutbesi
Bugün merhum üstat said nursinin vefatının 46.yıl dönümü Allahtan rahmet diliyoruz mağfiret diliyoruz taksiratını affetmesini, cennetine koymasını, yaptığı yazdığı ortaya koyduğu işleri bereketlendirmesini niyaz ediyoruz. Bizim değerlerimize bakarken yaptığımız temel bir yanlış vardır. Bu yanlışı hemen her değerimizi kıymetlendirirken değerlendirirken yaparız o da değerimizin değerini bilme konusundaki zafiyetimiz veya değerimize yaklaşırken mümeyyiz bir akılla değil de süpürücü bir akılla yaklaşmamız. Allah resulünü hakkında üç peygamber tasavvurunu kaleme aldım, eğer üstat said nursi hakkında bir eser yassaydım üç bedüzzaman diye yazardım. Piyasada üç tane bedüzzaman var şimdi. Bir; göklere yükseltilen İki; yere geçirilen, Üç; gerçeği, aslı. Yükseltmek sevmek biçimde tezahür eder sevginin zehirlenmiş şeklidir, çünkü kıymetli şeyler zaten yükseltilmeye ihtiyaç duymazlar, kıymetli şeyler kıymetlidirler, kıymetinin bilinmesine ihtiyaç duyarlar, yükseltmekte kıymet bilmekte değil midir diyeceksiniz? Hayır. Kıymet bilenler haddini de bilirler, haddini bilenler değerli bir şeyi, zaten değerli bir şeyi yükseltmeye kalkmaz haddini bilir. Çünkü bir şeyi yükselten kendi ondan daha yüksekmiş gibi söyleyen, onu ben yükseltiyorum havasına girer, dolayısıyla bir şeyi severek harcamak istiyorsa bir insan onu yükseltirmiş gibi harcar, onu yükseltirmiş gibi tezgâhına koyar onun için ben said nursiyi sevenleri ikiye ayırıyorum, bir; üstat balına konuş arılar iki; üstat balına konum sinekler üstad balına konmuş arılar, o balı kirletmezler aksine ondan yeni ballar üretirler onun bıraktığı mirası satmazlar, pazarlamazlar, onun sırtından geçinmezler. “Tilke ümmetün kad halet, lehâ mâ kesebet” Diyordu ya başladığım ayet, yani onun emeğine konmazlar, onun emeğinin üstünden geçinmeye kalkmazlar birinin emeğinin üzerinden geçinmek tufeyliliktir. Ne yaparlar ya? üretirler o değerinin kıymetini bilmek üretmektir zaten, üretirler pazarlamazlar tezgâhlamazlar çünkü kişi sattığı elinden çıkar, sattığınız sizin değildir, öyle değil mi? Sattığınıza geçmiştir. Sattığınız sizin değildir artık mahrum kaldınız ondan, bir kimse bir değeri pazarlıyorsa o ondan mahrumdur. Bu mühimdir. Ama arısı olanlar üretirler, kir bulaştırmazlar, bir değeri zaten değerli olan bir değeri biri olduğundan fazla yükseltmeye kalkıyorsa ne yapmak istiyor? Bir; onun sırtından kendini yüceltiyor demektir. Aslında ben şöyle kaçarım, böyle tutarım, şöyle uçarım, böyle vururum dese kimse itibar etmeyecek hadi oradan der, veya üşüttü diyecek ama falanca o kadar büyü ki o kadar büyük ki.. Kim falanca? Benim üstadım. Ben büyüğüm diyemediği için öyle bir yükseltecek ki bu ona bir tür rüşvet olacak onun sırtından kendine rüşvettir, bu ahlaki bir zaaftır. Zaten büyük olanı, büyükleri olduğundan büyük göstermeye kalkanların gözünün tam içine bakın onun sırtından kendine rüşvet verdiğini göreceksiniz. Düşünsenize ben hocanız olayım. Hocam çok büyük adam, dünya da bir tane başka yok falan diyorsunuz kim? Benim hocam yani. Aslında kendinizi büyütüyorsunuz bir benim hakkımdaki kıymet hükmünü siz veriyorsunuz, siz özne ben nesne oluyorum aslında burada farkında mısınız? Üstadı yere göre sığdıramayanlar aslında üstadı nesneleştiriyor. Yani onu ben büyütürüm ancak, ben büyütürsem büyür altında böyle bir iddia var. Bir insanı olduğundan büyük göstermek üç kez zulümdür. Bir; kendinize yalan söylemek İki; onu çığırdan çıkarmaktır. Yaşıyorsa çığırdan çıkarırsınız. Birbirimize yaptığımız en büyük kötülüklerden biride budur adil davranmıyoruz zaten birini olduğundan büyük gösterenler Bir başkasını da olduğundan küçük görürler çünkü dengesizlik karşı kutupta dengesizliktir ..üç: birini olduğundan büyük gösterenler onun muhaliflerinin doğmasına imkan hazırlıyorlar demektir..onun olduğundan küçük gösterenlerin çıkmasına zemin hazırlıyorlar demektir ki çünkü her ifrat tefritini rahminde büyütür.bugün olduğu gibi işte merhum Üstat hakkında böyle bir bulanıklığı yaşıyoruz zaten biri birini olduğundan büyütmeye kalkıyorsa aslında onu tanımak gibi bir derdi yok tanımlamak gibi bir derdi var tanımak gibi bir derdi olsa olduğu gibi tanır efendimiz sav uzaktan bir tanesi bir bedevi rüşvet verecek aklınca ya hayral beriye diye gelmeye başladı arkası gelecekti zaten ama efendimiz anlar anlamaz sus dedi o dediğin İbrahim di ..ey insanlığın en hayırlısı demekti ey varlıkların en hayırlısı demekti sus dedi o dediğin İbrahim di o kadar taşı attı ve tıkadı hadi gel onun için efendimiz biri sizi yüzünüze karşı hak etmediğiniz şeylerle överse hak ettiğiniz değil hak etmediğiniz şeylerle överse hasbü ala vücühühimit türab yüzüne toprak saçın tabi yerden toprağı alda saç değil Arapçada bir deyimdir bu ..bu deyimin manası şudur;onun beklentisinden mahrum bırakın onu yani bir beklentisi var sizi övmekle beklentisinden mahrum edin onu neyse beklentisi vermeyin ona ne kadar harika değil mi ne kadar güzel bir şey efendimiz onun için Hz. Hasan efendimizi tavsif ederken efendimizin ahlakını anlatırken ikram ve iyilik yaptığından gelirse övgü kabul ederdi ikram ve iyilik yapmadığından gelirse reddederdi der çizgiye bakın harika bir ölçü Üstat Bediuzzaman da değerini bilmediğimiz değerlerden biridir..şahsen bu fakir için kendisiyle aynı yüzyılda yaşamaktan iftihar duyduğumuz bir dizine insanlardandı Allahın bu ümmete bir sadakasıdır üstat Allahın bu ümmete bir hediyesidir başka bir şey değil öyle bir hayat yaşamıştır ki o hayatın zekatını yaşayacak insan gerçekten azdır dile kolay söylemek kolay o hayat onun imanına cihadına mücadelesine şahittir..bir tek satır yazmamış olsaydı ben o hayatı yeterli daha fazla görürdüm aksine bugün üstada yapılan kötülük kitapları hayatının önüne yığılıp hayatı kitaplarının arkasına saklanıyor.üstadın hayatına müşteri yok kitabına müşteri çok nasıl olsa telif almıyor kitabını satanlar telifini götürüyor.onun içinde hayatına müşteri arıyorum ben hayatına yiğitse eğer yiğitse onun bize bıraktığı en büyük eser hayatıydı ama bakıyorum da kimsenin o taraklarda bezi yok o tafralara yaklaşanda yok herkes ganimetten bir parça götürmeye çalışıyor herkes dediğim genelleme yapmıyorum haşa ki kimseye zulüm etmek istemem lafın gelişi kullandım yoksa üstada layık olanlar üstadın sancını taşıyanlar üstadın hayatına ortak olanlar üstadın hayatını miras alanlar onun sancısını yüreğine koyanlar elbette ki var onlar hep olacaklar ama benim asıl söylemek istediğim üstat balına konmuş sinekler bir tarafta böyle bir şey var bu ifrat yüceltme adı altında yapılan düşünsenize kuldur diyorsunuz beşer şaşar o onu şu ana kadar kabul ediyor doğrudur herkes hata yapar diyorsunuz ki üstada yapar biraz zorlansa da hıhı diyor şu konuda hata yapmıştı diyorsunuz bir zıplıyor ki tavana vuruyor niye zıpladın kendiside söylüyor hata yaptığını eski Sait yeni Sait ayrımı bu değil mi niye eski Saidi yeni Sait den kopardı üstat Selanik de attığı nutuklara bir tövbe idi o aslında Ahrar adına dolayısıyla yeni Saidin de vardır olmasın mı ben üstadı hatasıyla sevdim hatasız adamdan hayır mı çıkar hatasız adam model mi olur çok iş yapan çok hata yapar üstat iş yaptı onun içinde hata yaptı yapar yoksa siz hatasız kul mu arıyorsunuz yahu Allahın koca resulü ene beşerum misliküm ene uhti ve usib diyor bende sizin gibi bir insanım bende hata eder isabet ederim diyor da üstada ne olur Allahın koca peygamberi bende hata yaparım isabet ederim diyorsa üstat da hat yapmış olsa ne yazar ki ne kaybeder ki benim gözümde ben bir fakirim zerre miktar değeri eksilmez aksine hata yaptığını kabul eden önderleri çok daha severim çünkü hata yapmayan önder olmaz ki peygamberimizin biraz önceki hadisini hatırlayalım hatasızlık eğer bir insana nasip olsaydı peygamberlere nasip olurdu ama efendimiz bizzat femi saadetlerinden (bu kelime doğrumu bilmiyorum) bende bir insanın dedi bende hata eder isabet ederim dedi demek ki o bir insansa üstat bir insan değil mi dolayısıyla bir tarafta ifrat var dediğim gibi ifratın en kötü şeyi nedir biliyormusunuz ifrat derecesinde seven sevdiğini anlamaz artık sevgi sevdiği anlama konusu değildir onun için çünkü onun için artık kara sevda konusudur anlamak konusu değildir sevgi zehirlendimi anlamaktan çıkar onun için bakınız üstat balına konmuş sinekler üstadı anlamazlar anlamazlar.zaten anlamak gibi bir dertleri de yoktur onun için okumazlar tilavet ederler dön baba dönelim dön baba dönelim üretmezler öyle bir dertleri yok peki karşı tarafta ne yatar karşı tarafta da üstadı yerin altına sokanlar şimdi baya rövaşta biliyormusunuz onu haşa gizli kardinal ilan edenler papalığın ajanı ilan edenler binlerce haşa efendim niye haşa diyorsunuz diye bazılarınızda benden hesap sormaya kalkmasın elbette haşa hiçbir şeyi olmasa onun sade bir Müslüman olsa sokaktaki Müslüman ona da haşa derdim çünkü iman Erciyes dağıdır çakıl taşıdır hatalar çakıl taşını gözüme dayayıp da Erciyes dağını görmezlikten gelmem en başta kendime hakarettir kıymet bilmeyene kıymet yetmez kıymet bilmezsek bize kıymet yeter mi üstadın kıymetini bilmezsek Allah bize üstatlar gönderir mi yeni üstatlar gönderir mi niye göndersin üstadın kıymetini bilmeyeceksek gönderdim de ne yaptınız demez mi içinizden çıkanlara ne yaptınız demez mi onun için kıymet bilirsek şükür olur bu şükredersek artırır ve in şekertüm ……..( bu kısmı da anlıyamadım )bakıyorum üstat aleyhinde sağda solda olmadık şeyler bu memlekette üstat aleyhinde kampanyaları hangi çevrelerin başlattığını biliyoruz hepimiz yani 1930 - 40 ların resmi ideoloji taraftarlarının başlattığını biliyoruz peki de bunca yıl sonra, bunca tecrübeden sonra gidip de bizim sözlerimiz bu memlekette neyi temsil ettikleri herkes tarafından bilinenlerin sözlerinin arkasına da eklenecek insan Allahın huzurunda kiminle aynı safta durduğunu hiç mi hesap etmez bu eleştiri değil eleştiriyle alakası yok neymiş üstat cifir ilmi ile kıyameti hesap etmiş bu bir hata dostlar bu üstadın hatası bunu bir söyleyelim ama buradan yola çıkarak üstat gibi bir değeri torlayıp toplayıp süpürüp çöpe atan akıl nasıl bir akıldır bu bir hata elmayı seviyorum diye kurdunu da sevmek zorunda değilim üstat bir elma oda bir kurt kurdunu at elmayı ye kaldı ki bir elem değil sandıklar dolusu bir elma var orda içlerinde cam gibi pırıl, pırıl elmalar var bu insafmıdır bir hatayla adam asılsaydı şu dünyada adam yaşarmıydı tamam celzelutiyyede kendisini bulmuş cifir yoluyla vahiyde kendisini bulmuş bu bir hata veya değil yani nereden baktığınıza bağlı doğrusu ben sizi de bulurum vahiyde cifir yoluyla her birinizin kuran içinde yeri vardır isminizin cifir karşılığını çıkarırım vahiyle de sizin cifir karşılığınıza uyan şeyi çıkarırım bak seni Allah burada almış derim bu mümkündür yani kolaydır tıpkı Allah ismiyle hilal isminin lale isminin cifir karşılığının aynı olduğu gibi bu bir şey ifade etmez ama aslında ben şunu sorarım üstat bunu o gün niye yapmak ihtiyacı hissetti anlamaya çalışırım ben suçlamadan önce üstadın yaşadığı zamanlar öyle bir zaman ki( bu kısmıda anlıyamadım) düşünsenize her açıdan garip o her açıdan bir sürgün memlekette iman üzerine samyelleri esiyor Allah demek suç kahrırical var adam kıtlığı var şimdi bolluğuna bakmayın siz elhamdülillah okuyacak kitaptan konuşacak adama dinleyecek radyoya seyredecek kanala sohbetine gidecek alime o güne bakın birde o güne nerdeydi bu ve üstat hem sürgün hem garip hem kırgın hem de maalesef,yalnız ne yapacak nasıl çekecek insanlara nasıl ulaşacak ne diyecek o yalnızlığını barla da günlerce durduğu ağaçların üstünde ormanın içinde tek başına bazen aylarca süren riyazatlarla zühtle paylaşıyor ve böyle bir haleti ruhiye içerisinde böyle cifir gibi ebcet gibi şeylerle uğraşmayı aman hor görmeyin insan çıldırır ya yaşamdık bilmiyoruz onun için o insanı buna iten şeyi anlamak lazım ancak kendisini öyle teselli etti dersek kötü bir şey mi söylemiş oluruz hatta etrafındaki bir avuç insanı nasıl, nasıl etkileyecekti derdi vardı sancısı vardı kaygısı vardı acısı vardı ve bedel ödedi büyük bir bedel ödedi cesareti vardı şecaati vardı ilmi vardı irfanı vardı hikmeti vardı üstadın bunlar gerçekten vardı üstatta yoktu dersek inkar ederiz hakiyyetsiz oluruz ve bütün bu varların içerisinde derdi acaba bir fazla insana nasıl ulaşırım o dönemde ihlat …. salgının olduğu bir dönemde imanları kurtarmak için kucağını açtı bir avuç insan hepsi, hepsi belki onların damağına sürülmüş bir lokumdu o ebcetler ve yahut da çocukları cezp etsin diye açılmış bir lunapark manevi bir lunapark atlı karıncalar hani eskiden teşbihte misal olmasın yanlış da anlaşılmasın adamlar satış yapmadan önce insanların dikkatini çeken bir şey yaparlardı bazen yılan oynatırlardı bazen robot koyarlardı yani bu bit ilacı pire ilacı satanlar jilet satanlar bundan 30 sene 35 sene önceki o satış tekniklerini hatırlasanıza o pazarlama tekniklerini aslında insanlar o yılana gelecek ondan sonrada hakikatini malını elindeki değeri pazarlayacak dert yılan değil dert robot değil dert oradaki gösteri değil dert oraya insanı getirmek bilmiyorum böylede anlaşılabilir ne sakıncası var ne mahsuru var bu salt bir savunma hadisesi değildir üstadın bu manada bir savunmaya da ihtiyacı olduğunu sanmıyorum kaldı ki bu hatasıyla öptük tepemize koyduk ama velev ki öyle olsa diyorum yerin dibine mi batırmak lazım velev ki öyle olsa bu memlekette ölümüne dine karşı gelmiş yeminli din düşmanlarıyla aynı hizaya mı gelmek lazım üstat hakkında yeminli dün düşmanlarıyla aynı yerden mi konuşmak lazım bunun izahı var mı bunun bir açıklaması var mı evet görüyorsunuz ifratta tefritte hoş şeyler (bu kısmıda anlamadım)değil ikisi de şeyler ikisi de istifadeyi engelleyen şeyler ikisi de faydalanmayı engelleyen şeyler üçüncüsü gerçeği üstadın gerçeği gerçektende adam gibi bir adam bir adamın adam gibi olması için bir ciddi olması lazım ciddi olmayan adam değildir Üsdat ciddiydi ciddiliği kendisine değil kendisinden sonra milyonlara da yeterdi ciddiydi sevdim mi Allah için severdi buğz ettim mi Allah için buğz ederdi açın okuyun hayatını açın okuyun tarihçeyi hayatını Selanik te 1909 da ittihatçıların Ahrar ın yanında nutuk çekerken de doğru bildiğini yapıyordu 1909 da yine avcı taburlarının isyanında yine 31 mart da mahkeme olurken rüştü paşanın önünde zalimler için yaşasın cehennem derken de doğru yapıyordu 1921-22 de Ankara da mecliste namaz kılmayan merduddur merdüdun hükmü de şudur derken de doğru bildiğini söylüyordu 1950 ben imanın davası uğruna kendimi feda etmişim şeriatin bir hakikatine bin canım olsa feda ederim derken de doğru söylüyordu üstat bu dahası bildiğiyle amel etti bilmediklerini öğrenmeye çalıştı ve amel ettiklerini de paylaştı korkacaksak bilip de amel etmeyenlerden korkalım şüphe edeceksek bildiğini yaşamayanlardan şüphe edelim tereddüt edeceksek bilgisini hayatına koymayanlardan ahlakında görmediklerimizden tereddüt edelim 4.bedel ödedi hem de öyle bir bedel ki o bedeli ödemiş kaç kişi bulursunuz şöyle bir bakın bakalım topluma bedel ödemiş insanlar hakkında konuşurken 40 kere düşünmeli boğazımız 40 boğum olmalı yoksa Allah o dili yakar çünkü Allah davası uğruna yaşayanlarım avukatı Allah tır kıymet bilmeyene kıymet yetmez kıymet bilelim ki kıymetimiz artsın bedel ödedi 5.bıraktığı miras dünyalık değil insanlara Allahın dinini iman gayretini İslam gayretini Allah muhabbetini miras bıraktı 6.o öyle bir ustaydı ki onun bıraktığı mirasın içinde binlerce on binlerce belki yüz binlerce insan şuura kavuştu hidayete kavuştu imana kavuştu irfana kavuştu izana kavuştu Allahın sevmediği insanın bıraktığı şeyin içinde bu kadar bereket olmaz bu Allahın ona bir lutfuydu ihsanıydı ve Allah lutfunu tombaladan dağıtmaz mutlaka sebebi vardır hak edenlere verir ruhu şad olsun makamı cennet olsun taksiratı af olsun rabbim iyiler balına konmuş sinek etmesin bizi iyiler balına bal ekleyen bal arıları etsin bizi ve eguli gavli heza ve eselullahi ….. |