Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

üstad Bediüzzaman

nur_SaHrA

New member
Katılım
5 Mar 2007
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Üstad Bediuzzaman said nursi (r.a.)cok mübarek bi zaattir onu anlatmaya sayfalar yetmez iyiki Risaleler var iyiki bu yoldayiz hamd olsun....
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net

eY kardeşim Her hakkı her yerde söylemek hakk değildir kimin sözüdür.Ben kişilerin değil ALLAH C.C ın ve Rasulün kelimelerini dikkate alırım.Bu söz kime aittir.Eğer bilmiyorsanız şeytan aldatmacasıdır.

kişiden kastın kim? üstad diye hitap ettiğin zaatmı? ey bir çare adam sende taktir edersin, asrın getirdikleirni o asırda gelen açıklar, ama bakıyorum glene zat haktır diyorsun, ama hikmet odurki ben onun söylediğine kanuı değilim hali sergiliyorsun. unutma yasen üstadsın ya o üstad bir tespihte bir imame olur. bırak herkes işini yapsın bırak üstad , vafesini yapsın , sende nefsine uyma avam nasıl yapması gerekiyorsa sen öyle yap dinle, ve hikmeti ara sonra duydum ve itaat ettim diyenlerden olman senin için en hayırlı olandır.. her söylediğiniz doğru olsun ama her doğruyu heryerde söylemek doğru değildir, bu söz üstadın. belliki sende bu söze şu hadisle karşı çıkıyorsun, bir yanlış gördüğünüzde elinizle düzeltin, elinizle düzeltemiyorsanız dilinizle düzeltin, dilinizle düzeltemiyorsanız , kalben buğz edin, ama imanın en zayıfı üçüncüsüdür. şimdi bu hadsi okudun ayağa kalktın öylemi? avam olan ben dahi bilirken bu hadisi ,üstad bilmiyordu değilmi ? koskoca üstad nice kişilere nice yaşlarda kafa tutmuş insandan daha cesur desen olamazsın, olsan bazı şeyleri değil nette onun gibi küfrün karşısında meydan okurdun, onun kadar iyi anlasan desem anlıyamazsın, aldığı ilmin bilmem kaçta birini almamışsın , ozaman bu heyecan bu hareket nedendir? bu şekilde ne hakk bulunur nede yanlış düzeltilir. ilim ilk önce kendini bilmekle başlar, biçare kardeşim nefisinden seni görmemi engelliyor...
 

CCCCCC

New member
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
448
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Lütfen insanların kalblerindeki düşünceyi bilmeden yazısıyla yargılamayınız kim bilir böyle bir şeyi kaç kişiye yaptınız ALLAH C.C. BİZİ AFFETSİN.SİZE CEVAP YAZMAK İSTEMEZDİM AMA BÖYLE YAPMANIZ HOŞ DEĞİL
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Lütfen insanların kalblerindeki düşünceyi bilmeden yazısıyla yargılamayınız kim bilir böyle bir şeyi kaç kişiye yaptınız ALLAH C.C. BİZİ AFFETSİN.SİZE CEVAP YAZMAK İSTEMEZDİM AMA BÖYLE YAPMANIZ HOŞ DEĞİL

yazınızı gördüm ve yukarda üstad dan bahesilmesi üzerine hemen akabinde kişilere bakmam hadi svarken tabiri kullanmışsınız buna kayıtsız kalmamı beklemiyordunuz sanırım. kişi düşündüğüyle değil, sözleri ile ve söyleme amacı ile yargılanır ozaman haksızlık yaptığımız kısmı bize bildirin biz özür dilemesinide biliriz. ama kimseyi düşüncelerinden suçlamadık yeterki cümlelerine dikkat etsin. untumayın, zanda bulunan kadar zana sebebiyet verende suçludur.
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Cevabü'l-ahmak es-sükût" kaidesince, böylelere karşı cevap sükûttur.

Sevgili CCCCCC kardeşim,
Seninle daha önce yaşadığımız ufak bir münakaşa hasebiyle, yazılarına yorum yapmıyordum, ama, bu konuda yorum yapmamı istediğinde merak saikiyle konuyu baştan aşağı bir okuyuverdim, fakat, buraya gelince takılıp kaldım, ilerleyemedim.
Biliyorum, Khan ve sen risalelerden besleniyorsunuz, belkide burada Risalelerin tanınması ve okunması için mücadele veriyorsunuz, hakkınız var buna elbette, ama, şu yukarıda söylenen sözleri eğer gerçekten Risalelerden beslenen biri sarfediyorsa, vah o risalelere, vah o risaleleri telif edene ve vah o risalelerle yolunu çizmek isteyenlere..
Elbette düşman değiliz, olamayız da çünkü kıblemiz bir..
Adetim üzre, bana el uzatan herkese elimi muhakkak uzatırım, o elimin kopacağını bilsem bile..
Avartar resimleri konusunda düşüncelerimi yazacağım, ama, önce şu arkadaşa rica edip, şu talihsiz yazıyı kaldırtmanız şartıyla..
Ahmak yerine konduğumuz bir yerde, yaptığımız yorumlarında bir ağırlığı ve faydası olmaz netekim..
Rica ediyorum, şu talihsiz yazıyı lütfen sildirin..
Sonra bu konuyu etraflıca tartışalım, kardeşçe ve erdemlice..
vesselamü aleyküm ve rahmetullah
 

gencinsesi

New member
Katılım
3 Mar 2007
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Haddim olmayarak bi düşüncemi paylaşıyorum.Mevlana neyse,Abdulkadir Geylani neyse...Said nursi de odur.Son yüzyılın insanıdır.Dinin unutulup gidilmesini önlemek için peygamber efendimizden sonra ara ara gelir bu insanlar.Ama bu insanlar düşmanına bile hoşgörüyle ilmiyle imanıyla yaklaşır ve ona göre kalp kırmadan düşündüren cevaplar verirler.İşte bu yüzden bu insanlar Allah dostudurlar.Yoksa ilerde bir robot icat edersin 5 vakit namaz kılar kuran okur her bilgiyi de kaydeder.Bu robota imanı kuvvetli diyebilirmisin.İşte iman kalp ilişkisi burda ortaya çıkar.Önemli olan islamın huzurunu kardeşiliğini hoşgörüsünü herkese ulaştırabilmektir.Ama çok kitap okuduğu ve her vakit namaz kıldığı için kendini alim sanan arkadaş durmadan saldırıyor incitiyor aşağılıyor.Arkadaşım kendine gel.Ve hemen islamiyetin ince çizgisini yakalamaya koyul.Burda sözüm bi arkadaşa o kendini biliyor.Anlayacaktır da.
 

CCCCCC

New member
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
448
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Teşekkürler Üstad için yazdıkların için ALLAH C.C RAZI OLSUN.BURDA YA ÜSTADI ÖVÜN RAHMET DİLEYİN,SEVİN,COŞUN ANLATIN,YADA kötü FİKİRLERİNİZLE BU YAZIYI KİRLETMEYİN susun
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Sevgili CCCCCC kardeşim,
Seninle daha önce yaşadığımız ufak bir münakaşa hasebiyle, yazılarına yorum yapmıyordum, ama, bu konuda yorum yapmamı istediğinde merak saikiyle konuyu baştan aşağı bir okuyuverdim, fakat, buraya gelince takılıp kaldım, ilerleyemedim.
Biliyorum, Khan ve sen risalelerden besleniyorsunuz, belkide burada Risalelerin tanınması ve okunması için mücadele veriyorsunuz, hakkınız var buna elbette, ama, şu yukarıda söylenen sözleri eğer gerçekten Risalelerden beslenen biri sarfediyorsa, vah o risalelere, vah o risaleleri telif edene ve vah o risalelerle yolunu çizmek isteyenlere..
Elbette düşman değiliz, olamayız da çünkü kıblemiz bir..
Adetim üzre, bana el uzatan herkese elimi muhakkak uzatırım, o elimin kopacağını bilsem bile..
Avartar resimleri konusunda düşüncelerimi yazacağım, ama, önce şu arkadaşa rica edip, şu talihsiz yazıyı kaldırtmanız şartıyla..
Ahmak yerine konduğumuz bir yerde, yaptığımız yorumlarında bir ağırlığı ve faydası olmaz netekim..
Rica ediyorum, şu talihsiz yazıyı lütfen sildirin..
Sonra bu konuyu etraflıca tartışalım, kardeşçe ve erdemlice..
vesselamü aleyküm ve rahmetullah

TAYFUR ' Alıntı:

Şualar, Birinci Şua, Yirmi dördüncü Ayet ve Ayetler, Üçüncü Nokta, c. I, s. 842:

“Kur’an’ın gizli hakikatleri Risale-i Nur ile birlikte bize iniyor!! Tenzil’ül-Kitab cümlesinin sarih bir manası asrı saadette vahiy suretiyle Kitab-ı Mübîn'in nüzulü olduğu gibi, manayı işarîsiyle de, her asırda o Kitabı Mübin'in mertebe-i arşiyesinden ve mu'cize-i maneviyesinden feyz ve ilham tarîkıyla onun gizli hakikatları ve hakikatlarının bürhanları iniyor, nüzul ediyor...”

Üstadınız onun için mi burda peygamberlik iddiasında bulunuyor?





Bakınız fikir mimarınız İbn-i Teymiyye nin fikirlerini benimsemiyoruz.Amma bir kardeşimizin İbn-i Teymiyye yi şirk ile suçlamasına binaen ben ve Seyfullah o kardeşimizi uyarmıştık ve hadise tekerrür etmedi.
Bediüzzaman ı peygamberlik idda etmekle suçlamak hamakatın en şedididir.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Bakınız fikir mimarınız İbn-i Teymiyye nin fikirlerini benimsemiyoruz.Amma bir kardeşimizin İbn-i Teymiyye yi şirk ile suçlamasına binaen ben ve Seyfullah o kardeşimizi uyarmıştık ve hadise tekerrür etmedi.
Bediüzzaman ı peygamberlik idda etmekle suçlamak hamakatın en şedididir.

Allah C.C: razı olsun....

TAYFUR ' Alıntı:
Şualar, Birinci Şua, Yirmi dördüncü Ayet ve Ayetler, Üçüncü Nokta, c. I, s. 842:

“Kur’an’ın gizli hakikatleri Risale-i Nur ile birlikte bize iniyor!! Tenzil’ül-Kitab cümlesinin sarih bir manası asrı saadette vahiy suretiyle Kitab-ı Mübîn'in nüzulü olduğu gibi, manayı işarîsiyle de, her asırda o Kitabı Mübin'in mertebe-i arşiyesinden ve mu'cize-i maneviyesinden feyz ve ilham tarîkıyla onun gizli hakikatları ve hakikatlarının bürhanları iniyor, nüzul ediyor...”

Üstadınız onun için mi burda peygamberlik iddiasında bulunuyor?

burda bu iddiada bulunan üstad değil, üstadın bu iddia da buluduğunu iddia eden şahsınızdır. ne yazıkki kişi okumadığını anlamadığında bir de anladığını düşününce birde eksik olmasın yorum yapınca böyle iddialar çıkıyor ama nitekim sorma gereksiniminde bulunmuyor insan çünkü aklının ucuna aca yanlış anlaşılmış olabilirmiyim demiyor. nitekim böyle bakalar çokca olmuştur kimi anlaşılmadığı için idam etmiştir, kimide zindanlarfa kafir suçlamasına uğramıştır çükü avam anladığı ile amel etmiştir. ama bu zatlar Resulü örnek Aldıklarından
Ya rabbi onlar bilmiyorlar , bilselerdi yapmazlardı demişlerdir. Arkadaşlar her gördüğünüz şeyi red etmeyin Allah muhafa oratlığı sis basarda neyi tuttuğunuzu bilemezsiniz..

Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Deccal çıktığı vakit beraberinde su ve ateş vardır. Ancak halkın ateş olarak gördüğü tatlı sudur; halkın su olarak gördüğü ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim o güne ererse, halkın ateş olarak gördüğüne düş(meyi kabul et)sin. Çünkü o, tatlı soğuk sudur."

Buhari, Fiten 26, Enbiya 50; Müslim, Fiten 105, (2935); Ebu Davud, Melâhim 14, (4315),
 

CCCCCC

New member
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
448
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Allah C.c Ahirette Bizi üstadtanda Ayirmasin. AMİN
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Allah C.C: razı olsun....



burda bu iddiada bulunan üstad değil, üstadın bu iddia da buluduğunu iddia eden şahsınızdır. ne yazıkki kişi okumadığını anlamadığında bir de anladığını düşününce birde eksik olmasın yorum yapınca böyle iddialar çıkıyor ama nitekim sorma gereksiniminde bulunmuyor insan çünkü aklının ucuna aca yanlış anlaşılmış olabilirmiyim demiyor. nitekim böyle bakalar çokca olmuştur kimi anlaşılmadığı için idam etmiştir, kimide zindanlarfa kafir suçlamasına uğramıştır çükü avam anladığı ile amel etmiştir. ama bu zatlar Resulü örnek Aldıklarından
Ya rabbi onlar bilmiyorlar , bilselerdi yapmazlardı demişlerdir. Arkadaşlar her gördüğünüz şeyi red etmeyin Allah muhafa oratlığı sis basarda neyi tuttuğunuzu bilemezsiniz..

Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Deccal çıktığı vakit beraberinde su ve ateş vardır. Ancak halkın ateş olarak gördüğü tatlı sudur; halkın su olarak gördüğü ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim o güne ererse, halkın ateş olarak gördüğüne düş(meyi kabul et)sin. Çünkü o, tatlı soğuk sudur."

Buhari, Fiten 26, Enbiya 50; Müslim, Fiten 105, (2935); Ebu Davud, Melâhim 14, (4315),


Okuma zahmetine dahi girmeyenlere bu ilmi hakikatleri nasıl anlatabiliriz bilemiyorum.Allah razı olsun.
 

muhammet

New member
Katılım
22 Şub 2007
Mesajlar
830
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
49
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri

BUNLARI ...

• Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin 1876 yılında Nurs köyünde doğduğunu...
• Annesinin adının Nuriye Hanım,Babasının adının Mirza Efendi olduğunu...
• Küçüklüğünden beri haksızlığa tahammül edemediğini,kendisinin başarısını çekemeyen medrese arkadaşlarının Ona saldırmaları karşısında cesaretle karşı koyduğunu...
• O zaman ki medreseler arasında cesaretli,yiğit,gözünü budaktan sakınmayan olarak nam saldığını...
• Babası Sofi Mirzanın yabancı tarlalardan geçerken hayvanların ağzını o tarlaların mahsulünü yememeleri için bağladığını...
• Annesi Nuriye Hanımın Onu abdestsiz emzirmediğini...
• Medresede bir gece Hocalarının büyük talebelere,Bediüzzamanın da içinde bulunduğu bir grubu göstererek “Bunlardan biri dini yeniden canlandıracak ama hangisi olduğunu bilmiyorum” dediğini...
• Çok küçük yaşlardan itibaren zekat,sadaka almadığını ve minnet altına girmediğini...
• Bir gece rüyasında Efendimizi gördüğünü ve Efendimizin ona “Kuran-ı çağa göre açıkla ve insanlara anlat” dediğini...
• Medrese kurallarına göre 20 senede ancak bitebilen kitapları 3 ayda bitirebildiğini...
• Abisinin Molla Abdullah,onu 80 kitaptan imtihan ettiğini ve aldığı cevaplar karşısında kardeşi Molla Said’e talebe olduğunu...
• Medrese hocasının kendisi için “Zeka ile hafızanın bir insanda bu kadar aşırı bir şekilde toplanması çok nadirdir” dediğini...
• Siirt alimleriyle yaptığı münazarada onların hepsini mağlup ettiğini ve sonra “Said-i Meşhur” yani Meşhur Said dendiğini...
• Yediği yemeğin taneciklerini yardımlaşmayı sevdikleri ve Cumhuriyetçi oldukları için karıncalara verdiğini...
• 13 yaşında iken o yörenin en zalimi olan Mustafa Paşayı yaptığı haksızlıklardan vazgeçirmeye ve namaz kılmaya çağırdığını...
• Mustafa Paşa kendi alimleriyle bir münazara yapıp onları yenerse bunu kabul edeceğini söylemesi üzerine yapılan münazarada Bediüzzamanın galip ayrıldığını...
• Mardin’den kendisini götüren askerlere namaz vakti geldiğinde kelepçelerin çözülmesini istediğinde bu isteği kabul edilmeyince “Bismillah” deyip kelepçeleri çözdüğünü... Bunu nasıl yaptığını soranlara da “Bu namazın kerametidir” dediğini...
• 23 yaşındayken Bitlis valisi Ömer Paşanın konağında 2 sene kalan Bediüzzamanın Valinin 6 kızına bakmayacak kadar kuvvetli bir imana sahip olduğunu...
• Matematiğe dair bir kitap yazdığını ve 27.dereceden denklem çözümleri yapabildiğini...
• Bu sıralarda üstün dehasından dolayı “Bediüzzaman” yani Zamanın eşsizi lakabını aldığını...
• Bediüzzamanın ezberlediği 80-90 kitabı 3 ayda bir defa ezberden tekrar ettiğini...
• Devrin Padişahı Abdülhamit’e Doğuda üniversite açılması için teklif verdiğini...
• İngiliz Avam Kamarasında onların elindeki Kuran-ı alarak yenebiliriz denmesi üzerine “Kur’anın sönmez ve söndürülemez bir nur olduğunu ben Dünyaya göstereceğim ve isbat edeceğim” dediği bu sırada 18 yaşında olduğunu...
• 1907’de İstanbul’da kaldığı otelin kapısına “Burada her suale cevap verilir ama sual sorulmaz” yazdırdığını...
• Kendisini çekemeyenlerin Ona deli damgası vurmak için gönderdikleri doktorun “Eğer Bediüzzamanda zerre kadar delilik varsa,Dünyada akıllı insan yoktur” dediğini...
• Yahudilerin İstanbul temsilcisi Karosso ile görüştüğünü ve Karosso’nun konuşmayı yarıda keserek “Eğer yanında biraz daha kalırsam beni de müslüman edecekti” dediğini...
• Tiflis’te karşılaştığı Rus polisine o anda çok kötü durumda olan Müslümanların Dünyaya hakim olacağını söylediğini...
• 1915’li yıllarda Doğuda Ruslara karşı talebeleriyle savaştığını,Rusların Bediüzzaman ve talebelerini görünce “Keçe külahlılar geliyor” diye kaçıştıklarını...
• İstanbul Kağıthane semtinde 2 arkadaşıyla yaptığı kayık gezintisinde çevrede yüzlerce bayan olmasına rağmen bir kez olsun bakmadığını ve sebebini soranlara “Lüzumsuz, geçici zevklerin akıbeti elemler, teessüfler olmasından,istemiyorum” dediğini...
• 1922 yılında Ankara’ya geldiğini ve Millet Meclisinin kendisini resmi tören ile karşıladığını...
• Ankara’da Mustafa Kemal ile görüştüğünü...
• Mecliste yaptığı konuşmadan sonra 60 milletvekilinin Namaza başladığını...
• Gençliğinde 10 sene kaldığı İstanbul’da bir defa olsun kadına bakmadığını...
• Talebelerinin anlattığına göre her gece mutlaka Teheccüde kalktığını ve her gece 4-5 saat dua ettiğini...
• 1926 yılında başlayan ve 25 sene süren çileli hayatın Risale-i Nuru telif etmesi ile bereketlendiğini...
• Barla’da kaldığı 8.5 sene zarfında Risale-i Nurun dörtte üçünü telif ettiğini...
• Üstadımızın ilk yazdığı Risale “Haşir Risalesi” denilen 10.Söz olduğunu... İçinde üçyüz kadar mucizenin ve bir o kadar da ismin geçtiği Peygamberimizin mucizelerini anlatan 19.Mektub’u telif ederken Üstadımızın yanında hiçbir kitap olmadığını ve bu özelliğin tüm Risaleler yazılırken de geçerli olduğunu...
• Zamanın Ankara Valisi Nevzat Tandoğa’nın sarığını çıkarması ve şapka takmasını istemesi üzerine eliyle boynunu göstererek “Bu sarık bu başla beraber çıkar” dediğini...
• Üstadımızın 19 defa din düşmanları tarafından zehirlendiğini ve bir defasında çok şiddetli bir zehir etkisi ile 1 hafta aç ve susuz ve halsiz bir şekilde hastalandığını fakat bu durumda iken bile bir defa dahi bile namazını terk etmediğini...
• Üstadımızın Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin “Hayatın zevkini ve lezzetini isterseniz,hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve feraizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz” dediğini...
• Üstadımıza leke sürmek isteyenler bir sarhoşa Said’in hizmetçisi buradan bir rakı aldı diye yazıp imzalatmak istediklerini fakat sarhoş adamın “Tövbeler olsun bu yalanı kim imza eder” dediğini...
• Üstadımızın hapishanede kaldığı zaman beraberinde en azılı katillerin ve canilerin bile namaza başladıklarını...
• Kendisini defalarca hapseden ve defalarca zehirleyip eza ve cefa veren insanlara hakkını helal edecek kadar alicenap olduğunu...
• Üstadımızın Mektubat’da “Rıza-i küfür,küfür olduğu gibi,zulme rıza da zulümdür” dediğini...
• Günde 1.5 – 2 saat uyuduğunu ve gece ibadet ettiğini...
• Üstad hazretlerinin “Tembellik,hastalık,yorgunluk ve havalecilik nefsin desisesidir” dediğini ve bu huyları hiç sevmediğini...
• Üstad Hazretleri “Evlatlarım,Risale-i Nur dinsizlerin,komünistlerin,masonların belini kırmıştır. Risale-i Nur daima galiptir. Katiyyen merak etmeyiniz. Yeterki siz Risale-i Nur’a sadık kalın” dediğini...
• Üstadımızın Risale-i Nuru ilk telifi zamanında “Eğer mümkün olsaydı,Risale-i Nur’un bir sayfasının yazılması için 10 altın verecektim” dediğini...
• Bir gün Üstadımız Barla’dan geçerken “Bu zamanda neye ihtiyaç varsa Risale-i Nurda mutlaka ona cevap bulacaktır” dediğini...
• Nur üstadımızın “Biz Risale-i Nur okuyarak iman tazeliyoruz” dediğini...
• Üstadımızın odasında karyolanın yanın da 4 metre uzunluğunda 1 metre eninde dua şeceresi olduğunu ve her gece onlara dua ettiğini...
• Üstad Hazretlerinin Emir dağına 3 km kalsa bile namaz vakti gelince arabayı durdurup hemen evvel vaktinde namazı eda ettiğini....
• Üstada Hazretlerinin “Risale-i Nuru evrad makamında okuyabilirsiniz” dediğini...
• Üstad Hazretlerinin “İhtiyaç duyduğumda 200 bazen 400 ayet-i kerime imdadıma geliyor” dediğini...
• İki rekat teheccüd ve dua namazlarını kar-kış demeden asla terk etmediğini...
• Üstad hazretlerinin Mektubat adlı eserinde “Mevcudiyetimizin hamisi olan İslamiyet’ten elini gevşetme; dört el ile sarıl,yoksa mahvolursun” dediğini...
• Nurlu üstadımızın “İslamın tek bir hakikatı için binler başım olsa fedaya hazırım” dediğini...
• 23 Mart 1960 Çarşamba günü,İslam Dünyasında bin ayda daha hayırlı olan Kadir gecesinin idrak edildiği gece,Bediüzzamanın Urfa’da İpek Palas Oteli’nin 27 numaralı odasında Rahmeti Rahmana kavuştuğunu...

Biliyor muydunuz ?

İslamiyet’e adanmış,her türlü eziyet ve zulüm altında imanın izzeti ile yaşanmış 83 yıllık bir ömrün sonu... Bir otel odasında... Evsiz barksız... Geriye dünya namına hiçbir varlık ve mal bırakmadan... Rahat yüzü görmeden... Ama her an Allah(CC) ile Resulullah (SAV) ile ve onların sevdikleri ile birlikte...
İman hizmeti yolunda her türlü hapis,sürgün ve işkencelere katlanarak karanlığı dağıtan Bediüzzaman Said Nursi bizlere yüreğimizi ısıtan bir müjde bırakıp gitti:

“ÜMİTVAR OLUNUZ.ŞU İSTİKBAL İNKİLABATI İÇİNDE EN YÜKSEK GÜR SADA,İSLAMIN SADASI OLACAKTIR...”
“İNNA LİLLAH VE İNNA İLEYHİ RACİUN”

Allah hepimizi O’nun has şakirdlerinden eylesin. Ve ahirette şefaatini nasip eylesin...

AMİN...
 

reyyan

New member
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
1,279
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
45
Bediüzzaman Bir “Nurcu Büyüğü” Değil, Bir “İslâm B

Bediüzzaman Bir “Nurcu Büyüğü” Değil, Bir “İslâm B

GERÇEK Nurculardan Vehbi Vakkasoğlu bey bundan bir yıl kadar önce ziyaretime gelmişti. Sohbet esnasında kendisine şöyle bir soru yönelttim: “Risale-i Nur camiasının 12 fırkaya veya şubeye ayrıldığı söyleniyor, doğru mu?” Vehbi bey acı bir gülümseme ile “Kaç 12” cevabını vermişti...

Bazı gazete ve dergi yazılarında, kitaplarda “Nurcular” ismiyle Türkiye’de sadece bir Nurcu cemaati olduğu kanaatini verecek ifadeler kullanılıyor; klâsik mânâda Nurcu olmayan bir cemaat Nurcu gösteriliyor.

Üstad Bediüzzaman hazretlerinin vefatından sonra maalesef Nurculuk camiasında birtakım bölünmeler olmuştur. Hattâ zaman zaman, kendilerine Nurcu diyen bazı şahıslar ve gruplar karşı karşıya gelmiştir.

Günümüzde bazı kimseler, kendilerine islâmî bir meşruiyet kazandırmak için Nurculuk kisve ve kimliğinin ardına saklanıyorlar. Nurculuğu iyice bilmeyen ve tanımayanlar da onlara kanıyor ve aldanıyor.

Bediüzzaman hazretleri tarafından kurulmuş olan Nurculuk hizmetinin ve hareketinin birtakım temel prensipleri vardır. Bunları sayayım:

(1)Nurculukta, hizmet için bile olsa para toplamak yoktur. Risale-i Nur hizmetleri para üzerine değil, ihlâs üzerine kuruludur. Bediüzzaman Said Nursî binbir çile, zahmet, zorluk içinde tarih çapında büyük hizmetler etmiş, muazzam fütuhat yapmıştır ve bunları yapmak için para toplamamış, para istememiş, para verilmek istense de kabul etmemiştir. Müslümanlardan, Risale-i Nur camiasından para toplayanlar gerçek ve has Nur talebesi olamaz.

(2)Nurculukta ihtilâf çıkartmak, bölünmek, parçalanmak, birbirinden kopuk, birbiriyle çekişen şube ve fırkalara ayrılmak yoktur. Birbirlerini sevmeyen, birbirleri ile mücadele eden kimseler ve gruplar gerçek ve muhlis Nurcu olamaz.

(3)Nurculukta, başta Bediüzzaman Hazretleri olmak üzere, şahısları putlaştırmak yoktur. Bediüzzaman da bir hizmet neferidir; önemli olan iman, İslâm, Kur’ân, Şeriat, Sünnet hizmetleridir.

(4) Nurculuk bir tarikat, bir mezhep, bir fırka, bir hizip değildir. Ehl-i Sünnet ve Cemaat caddesinden giden bir hizmet meşreb ve metodudur.

(5) Gerçek bir Nurcu, Bediüzzaman hazretlerini bir “Nurcu büyüğü” olarak görmez, onu bir “İslâm büyüğü ve hizmetkârı” olarak görür.

(6) Nurculukta Kur’ân’a, Sünnete,Şeriata, Ehl-i Sünnet itikad ve fıkhına aykırı en ufak bir husus yoktur. Hiçbir gerçek Nurcu Tevhid ile Teslis’i bir tutmaz, İslâm Âmentüsü ile muharref dinlerin âmentülerini bir kabul etmez, Hz. Muhammed’e yalancıPeygamber, Hz.Kur’ân’a düzmece kitap, Din-i Mübin-i İslâm’a bâtıl din diyen kâfirleri sevip baştacı etmez.

(7) Bediüzzaman’a göre insanın en büyük düşmanı ene’si, nefs-i emmâresidir. Üstad hazretleri “hodfüruşluktan”, kendini beğenmekten, nefsine pay çıkartmaktan, benliğini putlaştırmaktan korunmak gerektiğini söyler ve devamlı olarak uyarır.

İmdi çok açık konuşuyorum:

BİR: Gayr-i Müslimlerin hatırı için Kelime-i Şehâdet’ten “Muhammed Resulullah” kısmını çıkartanlar kesinlikle Nurcu değildir.

İKİ: ABD, CIA-Vatican, Dr. Moon dini ile ittifak ve işbirliği yapanlar Nurcu olamaz.

ÜÇ: Zamanımızda İslâm’dan başka ibrahimî din olduğunu iddia edenler Bediüzzaman’ı ve Risâle-i Nurları anlamamış kimselerdir. Allah katında tek din İslâm’dır. Allah bu devirde İslâm’dan başka din kabul etmez.

DÖRT:Hz.Peygambere yalancı diyenleri, Kur’ân’a düzmece kul sözü diyenleri, İslâm’a bozuk, bâtıl ve uydurma din diyenleri Cennete sokanlar da Nurcu olamaz.

Bediüzzaman hazretleri dinden, Şeriattan, Sünnet’ten en ufak bir ödün vermemiştir. Böyle bir ödün vermektense ölümü, şehid olmayı göze almıştır.

Birtakım dünya delileri bu büyük zata meczub diyorlar. Asıl deli olan kendileridir.

Bediüzzaman Hazretleri, bırakınız dinin esaslarından ve temellerinden ödün vermek, dinî şeair konusunda bile taviz vermemiştir. Bütün ömrünce sarık sarmıştır. İslâmî libasa bürünmüştür. Farzları ve müekked sünnetleri eda etmiştir, hattâ mevâfili bile terk etmiştir, beş vakit namazını kılmış, evrad ve ezkârını okumuştur. Resulullah Efendimize imtisalen para kazanmamış, para almamış, parayı sevmemiş, hediyeleri bile genellikel kabul etmemiş, kût-i lâ yemut (ölmeyecek kadar az yiyim ve geçim) ile ömrünü tamamlamıştır.Öldüğünde bir iki eski elbise, çamaşır, abdest ibriği gibi eşyası 100 küsur lira etmiştir.Onun bütün dünya serveti bundan ibaretti.

Paraya, dünyaya, nefse, tantanaya düşkün olanlar bu mübarek zatı âlet etmesinler.

Merhum Üstad hazretlerinin, âhir zamanda Müslümanların Hıristiyan ruhanîleriyle ateizme ve Bolşevikliğe karşı birlikte çalışacaklarına dair sözü, kesinlikle İslâm’dan ödün vermeyi, dinde reform yapmayı ve bugünkü Dinlerarası Diyaloğu içermez.

Bendeniz, bir Müslüman olarak Bediüzzaman SaidNursî hazretlerini bir İslâm büyüğü ve kahramanı kabul eder ve çok severim. Onu kesinlikle sadece bir Nurcu büyüğü olarak görmem ve böyle gösterilmesinden hoşlanmam. Nurculuğu İslâmî bir hizip ve fırka olarak görmem, sadece bir hizmet metodu ve meşreb olarak görürüm.

Üstadın has talebelerinden ve hizmet kahramanlarından aziz ve merhum dostum, gençlik arkadaşım Âtıf Ural’ın sözleri kulaklarımda çınlıyor. 1950’li yıllarda dinsiz gazetelerde “Ayin yapanNurcular yakalandı... Nurcular aşağı, Nurcular yukarı... Nurcular Nurcular...” şeklindeki haberleri okudukça “Fesubhanallah!.. Bunlar bizi sanki İslâm’dan, büyük Müslüman kütlesinden uzak bir fırka gibi göstermek istiyor...Biz Müslümanız...” derdi.

1966-71 yılları arasında yayınladığım BUGÜN gazetesine ajanslardan “Filan yerde üç veya beş Nurcu âyin yaparken yakalandı...” şeklinde haberler geldiği zaman bunların metninde düzeltme yapar, Nurcu kelimesini çıkartır, yerineMüslüman yazardım. Ertesi gün gazetenin birinci sayfasında “Dün falan yerde üç veya beş Müslüman dinî kitap okurken, dinî sohbet ve ders yaparken, namaz kılarken basıldı ve tutuklandı...” diye yazardım.

İslâm kahramanı Bediüzzaman’a, Risale-i Nur’lardaki öğretilere aykırı işler yapanlar kendilerine kesinlikle Nurcu demesinler.Bu sıfat onlara yakışmıyor.

Nurcu, bütün Ehl-i Sünnet Müslümanlarının akaid kitaplarında neler yazılıysa onlara inanan kimsedir.

Nurcu, beş vakit namaz kılan, şer’î özrü yoksa cemaate katılan kimsedir.

Nurcu, Ümmet-i Muhammed’in içindeki meşreblerden birine mensuptur.

Lafla Nurcu olmak bir üstünlük ve fazilet sağlamaz. Nurcu daha takvalı iseüstündür. Nurcu olmayan Müslüman daha takvalı ise o üstündür.

Nurcu, bir ihlâs ve hizmet kahramanıdır.

Nurcu, ücretini yaratıklardan istemez ve almaz, onun işi Yaratan iledir. Ecri, mükafatı O’na aittir.

Nurcu Müslümanlar ve kardeşler arasındaki vahdeti, vifakı, tesanüdü, kardeşliği bozmamak için hakkından feragat eder.

Ben böyle Nurcular görmüştüm, hâlâ da varlar. Dualarına bizleri de katsınlar. Bütün gerçek Nurculara selâm ve hürmetlerimi arz ediyorum.

wthr22.gif
 
Üst Alt