Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sünnet ve hadis inkarcılarına

firsaf

New member
Katılım
15 May 2007
Mesajlar
105
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]HADİS İNKARCILARINA DUYRULUR!![/FONT]

[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Hadisin değeri:

Hadis, lugatta kadîmin/eskinin zıddı anlamına geldiği gibi, haber manasına da gelir ve bu kelimeden türeyen bazı fiiller, haber vermek ve nakletmek gibi manalarda kullanılır(1). Daha sonra bu kelime dinle ilgili özel manalar kazanmaya başlamıştır. İbni Mes'ud'tan nakledilen söz bunu göstermektedir. İbni Mes'ud şöyle demiştir: "Sözlerin en güzeli/ahsenu'l-hadis Allah'ın kitabı, yolların en güzeli ise Muhammed (s.a.v.)'in yoludur .(2)" Allah Teala da kitabını hadîs diye isimlendirmiştir: (3) "Doğrulardan iseniz bu sözün/ hadisin bir mislini getirin.(4)" Nihayet hadis lafzı, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sözlerine de kullanılır olmuş ve onunla ilgili bütün haberlere de hadis denilmiştir. Bu kelime, bu anlamıyla bizzat peygamberimiz tarafından da kullanıla gelen bir kelimedir(5). Bundan sonra da kelime bu anlamıyla yaygınlaşmış, alim-cahil herkes hadis denildiğinde peygamberimizin sözlerini algılar olmuştur.

Hadis ilmi, H. 3. asrın sonunda bütün konuları ile teşekkül etmiştir. Her ne kadar, bu konuları içine alan kitapların telifi bir müddet daha gecikmiş olsa bile, usul ve kaidelerin, tabir ve tariflerin H.1. asrın sonundan itibaren hadis imamları arasında kullanılması, H. 2. asırda ise hiçbir kayda tabi olmaksızın münakaşa edilmesi, bu ilmin bir hayli erken bir devirde teşekkül ettiğini gösterir. Zaten en mükemmel hadis mecmualarının 'altın çağ' diye anılan H.3. asırda tasnif edilmiş olması da, bunun bir başka delilini teşkil eder; zira bir ilmin usûl ve kaideleri belirlenmeden o usûl ve kaidelere uygun mükemmel eserler tasnif edilmesi mümkün değildir(6).

Hiçbir ilim terminolojisiz olamaz. Her ilmin kendine göre bir kavram bilgisi vardır. Bir bilimin terminolojisine vakıf değilseniz, ilim yapmanız ve üzerinde yorumlar yapmanız mümkün değildir. Terminolojide de karşımıza çıkan en önemli mesele dil meselesidir. İngilizler nasıl İngilizce, Fransızlar nasıl Fransızca konuşuyorsa, tıplılar tıpça, hukukçular hukukça ve hadisçiler de hadisçe konuşurlar. Şeklî yakınlık ve anlatım özdeşliği bulunsa bile, ifade ettikleri mana bakımından, aynı kavramın içi, farklı ilmî disiplinlerce değişik olarak doldurulur. Mesela bir "by-pass" ifadesi, kavram olarak tıpta, iktisatta ve politikada kullanılmasına rağmen, içinde bulunduğu ilmi disipline göre, farklı mana boyutlarına sahip olmuştur. Bu, suyun farklı renkteki bardaklarda, bardağın rengine uygun olarak farklı renklerde gözükmesine benzer. Yoksa su, sudur(7). Bu sebeple hadisle uğraşacak kimselerin bu ilmî disiplinin diline -hem Arapçaya ve hem de terminolojiye- hakim olmaları gerekir.

İslam dini üzerinde az bir bilgi birikimine sahip olan kimseler sünnetin dolayısıyla hadislerin dine kaynaklık etmedeki önemini bilirler. Bu dinin merkez noktası ve dinin etrafında gezindiği eksen, sünnettir. Sünnet Kur'an'dan sonra ikinci kaynak, hakikatin güneşi ve hidayetin kaynağıdır ve bu konuda bütün Müslümanlar ittifak halindedir(8 ).

Sünnet ve hadis kelimeleri, usulcüler arasında farklı tanımlar yapılmasına rağmen çoğunlukla birbirleri yerine kullanılırlar. Bir farkla ki hadis peygamberimizin peygamberlik dönemini kapsadığı gibi peygamberlikten önceki hayatıyla ilgili haberleri de kapsar(9). Bir başka deyişle sünnet, hadislerin, yani peygamber asrından nakledilegelen bilgilerin kanunlaşmış şeklidir.

Sünnetin konumu bu olunca, İslam düşmanları, hadisler üzerinde, hadislerin delil olarak kullanımında ve güvenilirliğinde bir takım şüphe tohumları ekmeye başladılar. Bunu -Allah korusun- başardıkları takdirde İslam binasını temelinden çökertmeleri ve neticede Müslümanları diledikleri yöne yönlendirmeleri kolaylaşacaktır (10).

Bir müsteşrik/oryantalist(11) olan Louis Massignon, Müslümanları ve içine düşürdükleri boşluğu şöyle dile getirmektedir: "Doğulu kendisi için var olabiliyordu ama kendisini anlamıyordu. Kısmen Avrupa'nın ona yaptıklarından olacak, dinini de felsefesini de kaybetmişti. Müslümanlar da muazzam bir boşluk vardı. Anarşiye ve intihara yakındılar.(12)" Yine bir diğer ünlü oryantalist William Robertson Simith peygamberi ve onun getirdiklerini insanların gözünden düşürmek ve böylece insanların kafasına şüphe tohumları ekebilmek için şöyle diyordu: "Ne yazık, peygamberin dini, ilk vaaz olunduğu yerdeki önyargılara yenik düşüyor! Bu bir kusurdur. Yine bu din, koruması altına barbarca fikirleri ve modası geçmiş olanları almıştır, bunların sayısı hayli de kabarıktır. Herhalde Muhammed de bunların faydasızlığından emin bulunuyordu, ne var ki dinin (reformun) yayılması için bu gerekli bir işti. Bir de şu var ki, bizim İslam'dır dediğimiz safsataların pek çoğunun Kur'an'la bir ilgisi yoktur.(13)" Aman Allah'ım! Şu cümleleri bu gün ne çok işitmeye başladık.

Sünnetin, tarihin sayfaları arasında yok olup kaybolan eski inkarcılarından sonra, çağdaş oryantalistler ve onların Müslüman görünen talebeleri bunların yerlerini doldurmaya ve İslam'a hücum etmeye başladılar. Esas üzücü olan ise Müslümanların hadislerle irtibatını kesmek için çaba sarf edenlerin sadece oryantalistler olmaması, Müslümanlardan batılılaşmış bir gurup insanın da bunlara katılması ve bu zalimce eyleme bulaşmış olmasıdır(14). Bu insanlar halkın cahil bırakılmış olmalarından faydalanmak suretiyle, kavram bilgisinden yoksun olan insanlara doğru yanlış birçok bilgi sunmuş, tartışmalı bir çok konuyu hakikat diyerek takdim etmişlerdir.

Hadislere karşı yürütülen savaş öyle birden bütün cephelerde başlatılmamış, önce mevzi çalışmalar yapılmıştır. Tarihi seyir içerisinde önce bir bir hadisler mevzu ilan edilmeğe, H.3. asırda ortaya konmuş teknik ve metodlarla tespit edilmiş sahih hadisler, yine aynı metodlarla tek tek yok edilmeğe başlanmıştır.

Daha sonra faaliyetler raviler üzerinde yoğunlaştırılmış, sahabeye varıncaya kadar dil uzatarak bir kısım ravilerin rivayet ettikleri hadislerin güvenilir olmadıkları işlenmiştir. Okuyucunun bu bilgileri tahlil edebilmesi mümkün olmadığından, iddia sahipleri, rical ve tabakat kitaplarında yan yana bulunan bilgilerden sadece bir kısmına yer vermek suretiyle okuyucunun yanlı yönlenmesine sebep olmuş ve böylece bir çok değerli insanı kendi şöhretleri uğruna tarihte mahkum etmişlerdir. En çok hadis rivayet eden değerli sahabe Ebu Hureyre (r.a.) bunlardan sadece birisidir. Bir hadis yok etmek için yıllarını harcayanlar işin kolayını bulmuşlar bir Ebu Hureyre'yi yok etmek suretiyle binlerce hadisi yok etmek istemişlerdir. (!)

En son olarak da günümüz de sahabenin tamamı ele alınmış, bu insanların cerh ve tadilden geçirilmediği üzerinde durulmak suretiyle hadislerde bir güvensizlik ortamı oluşturulma gayreti içerisine girilmiştir. Hangi mantığa hizmet ettiğinin bilinmemesi pek mümkün görünmeyen bu gayretin tek dayanak noktası da halkın içinde bulunduğu cehalettir. Çünkü yazımızın başında belirttiğimiz üzere hadis bir ilimdir ve bu ilmin temelleri H.1. asırda atılmış ve H.3. asra kadar da tescil edilmiştir. Tarihimizde bir şeref tablosu olarak andığımız alimlerimiz, üzerine düşen vazifeyi yaparak hadisleri ayıklamak için metodlar koymuşlar ve bu metodlara riayet ederek de neredeyse ümmetin ittifakını kazanmış olan değerli hadis mecmuaları oluşturmuşlardır. Aradan geçen bin yılı aşkın bir süre içerisinde, bu gün birileri çıkıyor ve ilim adına, sahabenin eleştirilmesi gerektiğini, onların da hadis aktarımında hata edebileceğini, hatta yalan söyleyebileceğini işliyor fakat sahabeyi mezardan çıkarıp cerh ve tadile tabi tutamayacağımıza göre ne yapabileceğimizi söylemiyor. Bu zatlara göre meselenin çözümü gayet basit olduğu için böyle bir şeye zaten ihtiyaç da görünmüyor. Hepimiz Allah'ın bize takdim ettiği akla sahip olduğumuza göre bize sunulan pirinç çuvalı içerisinden taşları ayıklayabiliriz. Böylece mesele çözülmüş bütün taşlar yerli yerine konulmuş oluyor. Ya da öyle görülüyor. Hayır bu bir ilme yapılabilecek en büyük kötülüktür. 1400 yıllık bir kültürü aklın ellerine, birbirinden farklı anlayışlara terk etmek demektir.

Ortaya koydukları ikinci şey ise hadislerin Kur'an'la kıyaslanmasıdır ki, masum görünse de bu da birincisinden çok farklı bir düşünce değildir. Buna mesned olarak gösterilen hadisi ve hadisle ilgili alimlerimizin yapmış oldukları değerlendirmeyi olduğu gibi kaydediyorum: "Muhakkak ki siz benden sonra ihtilafa düşerseniz, aranızda fikir ayrılıkları çıkar, öyle ise benden size bir hadis rivayet edildiğinde, onu Allah'ın kitabına arz ediniz, onunla karşılaştırınız, ona muvafık olan bendendir, muvafık olmayan benden değildir." Sevban'dan rivayet edilen bu hadis sahih kabul edilecek olursa Kur'an-ı Kerim'de açıkca bulunmayan bir hükmü ihtiva eden hadislerin hiçbiri peygamberden değildir, diye hükmetmek gerekir. Bu ise dini yıkmaktan başka bir şey değildir. Sevban'dan hadis diye aktarılan yukarıdaki söze gelince meşhur hadis tenkitçilerinden Yahya b. Main bu hadisin zındıklar tarafından uydurulmuş asılsız bir şey olduğunu söyler. İmam Şafii "Rivayet ettikleri hadisler kayıt ve tespit edilmiş olan hadisçilerden hiç biri, peygamberden böyle bir şey rivayet etmemiştir." diyor (15).

Bütün bunların ardından bizce söylenecek şey, çevremizde kendi değerlerimize karşı yönlendirilen açık saldırılar gün gibi ortadayken her bir Müslüman üzerine düşeni ciddiyetle yapmalı ve dinine gereken ciddiyeti göstermelidir. Bugün buna dünden daha çok ihtiyaç vardır. Çünkü bu gün peygamberimizin 1400 yılık yoldan bildirdiği "Koltuğuna yaslanıp, 'Allah'ın kitabı bana yeter' diyen insanlar" aramızda yaşamaktadır. "Kur'an Müslümanlığı" tabiri, ne anlama geldiği üzerinde düşünülmeden kutsal bir söz gibi ağızdan ağza taşınır olmuştur. Bu sebeple bu gün hadisler ve hadislerin sıhhatine dair sıhhatli bilgi daha değerlidir ve bu uğurda gösterilecek gayretler de o oranda değerlidir. Tarih en güzel yargılayıcıdır.

KAYNAKLAR

Hazırlayan: Özcan Tekgül
(1) Hadis Usûlü, Prof. Dr. Talat KOÇYİĞİT, s: 10, Ankara, 1997, T.D.V. yay.
(2) Buhari, K. Edeb H. no:5633
(3) el-Müfredat Fî Garîbi'l-Kur'an, Rağıb el-İsfehanî, Beyrut,
(4) Tûr: 34 5633
(5) Hadis Usûlü, Prof. Dr. Talat KOÇYİĞİT, s: 11, Ankara, 1997, T.D.V. yay.
(6) Hadis Tarihi, Prof. Dr. Talat KOÇYİĞİT, s: 3, Ankara, 1981, İlmî Yayınlar
(7) Alandışı/Layman'lerin Tasavvufu Anlayamamalarının Bazı Nedenleri Üzerine, Makale, Doç. Dr. Ethem CEBECİOĞLU,
(8 ) Fıkıh Usûlü, Prof. Dr. Abdulkerim ZEYDAN, Çev: Doç. Dr. Rûhi ÖZCAN, s: 140, İstanbul 1993, M.Ü. İlahiyat Fak. yay.
(9) Hadis Usûlü, Prof. Dr. Talat KOÇYİĞİT, s: 11, Ankara, 1997, T.D.V. yay.
(10) Sünnetin Etrafındaki Şüpheler, Muhammed Tahir Hekim, Çev: Hüseyin Arslan, s: 11, İstanbul, 1985 Pınar yay.
(11) (Şark. dan) Doğu memleketlerinin din, dil ve tarihlerini ve diğer bâzı hususları araştırıp tespite çalışan batılı âlim. Garplı âlim. (Orientalist),
Osmanlıca-Türkçe Büyük Lugat, Türdav, s: 728, İstanbul, 1985
(12) Oryantalizm, Edward SAİD, Çev: Selahaddin AYAZ, s:421, İstanbul, 1982, Pınar yay.
(13) Oryantalizm, Edward SAİD, Çev: Selahaddin AYAZ, s: 370, İstanbul, 1982, Pınar yay.
(14) Sünnetin Etrafındaki Şüpheler, Muhammed Tahir Hekim, Çev: Hüseyin Arslan, s: 11, İstanbul, 1985 Pınar yay.
(15) Riyazu's-Salihin c: I, s: XXI (Mukaddime), Ankara, 1981, D.İ.B. yay.

[/FONT]
 

islamci

New member
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
123
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
ya hadisleri tamamen inkar edemeyiz ama içinde din dışında çok hadis var. böyle demekle olmuyor örnek vererek açıklayim.


Hanefî ve Hanbelî'de gusülde agzin içini yikamak farz iken, Mâlikî ve Sâfiî'de farz degildir. Bunun için mezhebin birine dogru, ötekine yanlis denemez.
Her müctehidin bir hadîsten hüküm çikarmasi farklidir. Bir müctehidin sahîh dedigi bir hadîse, baska bir müctehid mevdû' diyebilir.


Eger herkes Kur'ân-i kerîmden hüküm çikarabilseydi, hadîs-i serîflere, Eshâb-i kirâma ve âlimlere ihtiyâç kalmazdi. Onun için Allahü teâlâ da, Peygamber efendimiz de âlimlere uymamizi emrediyor. Imâm-i Rabbânî hazretleri buyurdu ki:
(Hadîs-i serîflerle amel etmek, bize câiz olmaz. Mezhebimizin hükmüne aykiri gibi görülen hadîs-i serîfler, âlimlerin sözlerini reddetmek için delil ve senet olamaz.)


iste aşağıdaki hadisleri değerlendirin. hangisi kuran ışığında hangisi değil.


1-) Kim benim sunnetimi diriltirse(ihya eder ve yasaminda tatbik ederse) beni sevmis olur. Beni seven de benimle beraber Cennettedir.


2-) Bana itaat eden Allah'a itaat etmis olur. Bana isyan eden Allah'a isyan etmisolur.



4-) Nefsim kudretinin elinde olan Allah'a yemin ederimki, Ben kendisine babasindan ve cocugundan daha sevgili oluncaya kadar sizden biriniz kamil imanla iman etmis olmaz.





27-) Kendimden sonra erkekler icin kadinlardan daha zararli bir fitne birakmadim




Suphesiz ki benden sonra ummetimden Kur'an-i Kerim'i okuyan bir kisim insanlar olacak. Fakat onlarin okudugu bogazlarini gecmeyecek. Onlar tipki okun yaydanciktigi gibi dinden cikacaklar, sonra da tekrar ona donmeyecekler. O kimseler, insanlarin ve hayvanlarin en serlileri (kotuleri)dir.





Allah kadin kiyafetini giyen erkege ve erkek kiligina giren kadina lanet etsin.






arkadaşlar bu hadisleri değerlendirin.



 

firsaf

New member
Katılım
15 May 2007
Mesajlar
105
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Cok Gülücsün cok,kulagin cinlasin"MekSeLina "bak orayi kapadin buraya geldik.Ve ben hemen sordum Namazi Resul nereden nasil ögrenmis sayin Firsaf buyrun bekliyorum cevaplari herkese duyrulur,Mesela Hint uzmaninada yelkenler forayada yani hepinize buyrun bekliyorum...

Ben hadisleri asla kabul etmem ama su yukaridaki hadis cok hos ya....... hemde cok hos..bos ver yalan deselerde cok hos-...


sana cevap vermiştim ama kabullenmiyorsun insan bilmediğini öğreten Allah salatıda nebisine öğretmiştir

siz vahyi sadece kuran ayetleri olarak algıladığınız için böyle ihtilafa düşüyorsunuz
 

islamci

New member
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
123
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
arkadaşlar bu verdiğim linki lütfen okuyun.

http://www.kurandakidin.net/bolumler/114halifeninhadislere.htm



Eğer hadisler dinin kaynağı olsa yazılması, korunması ve bu faaliyetlerin emredilmesi gerekirdi. Oysa görüyoruz ki ünlü sahabeler tam tersine hadis yazımını yasaklamışlar, yazılı hadisleri yakmış-lar ve Kuran’la yetinilmesini söylemişlerdir. Sahabe sahabe diye or-talığı inletenlerin sahabenin bu hareketi ile çelişmeleri, birçok çelişkilerine şahit olanlar için hiç de sürpriz değildir. Kuran’ın yeter-liliğine dair açık ayetlerle çelişenler, Peygamber’in hadis yazmama emrine muhalefet edenler, sahabenin bu tavrıyla çelişirlerken tevil veya görmemezlikten gelme gibi bir mekanizma bulmuşlardır. Ama tüm bu mekanizmalar ve sahabelere atfedilen yalanlar 4 halife döneminden yazılı tek bir hadis sayfasının bile bize ulaşmadığı gerçe-ğini yok edemez. Gerek yukarıdaki halifelerin ve ünlü sahabelerin sözleri, gerekse bu sözlerle uyumlu hiçbir hadis kitabı oluşturma-dıkları gerçeği, Kuran dışında uydurulan kaynaklardan bu sahabelere yapılan atıflarla söylenen hadislerin, Peygamber’e olduğu gibi, bu kişilere de iftira olduğunu gösterir.


Hz. Ali minberden şu hutbeyi veriyordu: “Yanında hadis sayfaları bulunanlar gidip onları yoketsinler. Zira halkı helak eden olay, alimlerin naklettikleri hadislere uyarak Kuran’ı terk etmeleridir.”





Birgün Hz. Ali’ye gelirler ve “Halk hadislere dalmış.” derler. Hz. Ali sorar: “Gerçekten öyle mi?” “Evet” derler. Peygamber’den işittim ki gelecekte vuku bulabilecek bir fitneden söz ediyordu. “O fitneden kurtuluş nedir, nasıldır?” diye sordum. Resullullah dedi ki:
“Kurtuluş Kuran’dadır. çünkü sizden öncekilerin haberleri de, sizden sonrakilerin haberleri de, aranızdakilerin hükmü de ondadır. O gerçek ile yalanı birbirinden ayıran kesin bir hükümdür, şaka ve boş söz değildir. O’nu terkeden her zorbanın Allah boynunu kırar. Hidayeti, doğru yolu O’ndan başkasında arayanı Allah sapkınlığa düşürür.
O, Allah’ın en sağlam urganıdır. O, hikmetle dolu Kuran’dır. O en doğru yoldur. O, boş arzuların haktan saptıramayacağı, dillerin, karıştırıp belirsiz edemeyeceği, ilim adamlarının doyamayacağı, çok tekrarlanılmasından bıkılmayan, ilginç özellikleri bitip tükenmeyen bir kitaptır.”
Sünen-i Tırmizi/Darimi


peki bu hadislere ne diyeceksiniz arkadaşlar.
 

nurþeyma

New member
Katılım
7 Nis 2007
Mesajlar
302
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
sana cevap vermiştim ama kabullenmiyorsun insan bilmediğini öğreten Allah salatıda nebisine öğretmiştir

siz vahyi sadece kuran ayetleri olarak algıladığınız için böyle ihtilafa düşüyorsunuz

Bu ne demek şimdi kardeş
Bizim bilmediğimiz başka vahylerde mi var ve nerede?..
Bu nasıl bir mantık şimdi..
Korunun kaç adet vahy vardır, lütfen yazar mısın..
 

firsaf

New member
Katılım
15 May 2007
Mesajlar
105
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
ya hadisleri tamamen inkar edemeyiz ama içinde din dışında çok hadis var. böyle demekle olmuyor örnek vererek açıklayim.


Hanefî ve Hanbelî'de gusülde agzin içini yikamak farz iken, Mâlikî ve Sâfiî'de farz degildir. Bunun için mezhebin birine dogru, ötekine yanlis denemez.
Her müctehidin bir hadîsten hüküm çikarmasi farklidir. Bir müctehidin sahîh dedigi bir hadîse, baska bir müctehid mevdû' diyebilir.


Eger herkes Kur'ân-i kerîmden hüküm çikarabilseydi, hadîs-i serîflere, Eshâb-i kirâma ve âlimlere ihtiyâç kalmazdi. Onun için Allahü teâlâ da, Peygamber efendimiz de âlimlere uymamizi emrediyor. Imâm-i Rabbânî hazretleri buyurdu ki:
(Hadîs-i serîflerle amel etmek, bize câiz olmaz. Mezhebimizin hükmüne aykiri gibi görülen hadîs-i serîfler, âlimlerin sözlerini reddetmek için delil ve senet olamaz.)


iste aşağıdaki hadisleri değerlendirin. hangisi kuran ışığında hangisi değil.


1-) Kim benim sunnetimi diriltirse(ihya eder ve yasaminda tatbik ederse) beni sevmis olur. Beni seven de benimle beraber Cennettedir.


2-) Bana itaat eden Allah'a itaat etmis olur. Bana isyan eden Allah'a isyan etmisolur.



4-) Nefsim kudretinin elinde olan Allah'a yemin ederimki, Ben kendisine babasindan ve cocugundan daha sevgili oluncaya kadar sizden biriniz kamil imanla iman etmis olmaz.





27-) Kendimden sonra erkekler icin kadinlardan daha zararli bir fitne birakmadim




Suphesiz ki benden sonra ummetimden Kur'an-i Kerim'i okuyan bir kisim insanlar olacak. Fakat onlarin okudugu bogazlarini gecmeyecek. Onlar tipki okun yaydanciktigi gibi dinden cikacaklar, sonra da tekrar ona donmeyecekler. O kimseler, insanlarin ve hayvanlarin en serlileri (kotuleri)dir.





Allah kadin kiyafetini giyen erkege ve erkek kiligina giren kadina lanet etsin.






arkadaşlar bu hadisleri değerlendirin.


hepside kurana uygundur
 

firsaf

New member
Katılım
15 May 2007
Mesajlar
105
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Bu ne demek şimdi kardeş
Bizim bilmediğimiz başka vahylerde mi var ve nerede?..
Bu nasıl bir mantık şimdi..
Korunun kaç adet vahy vardır, lütfen yazar mısın..


peygamber sadece vahiy olarak kuran ayetlerini almamıstır kurandan ayrı vahiyde almıstır mesele korunma meselesi değil kesin ve kesin kes kurandan ayrı vahiy aldığı yine kuran ayetlerinde sabitiir

bu sade hz muhammede ait bi özellik değildir bildiğiniz üzere tevrat hz musaya mısırdan cıktıktan sonra indirilmiştir ama daha öncesini kuran bize şöyle acıklamaktadır

11- Ateşin yanına gelince kendisine şöyle seslenildi; "Ey Musa!"12- "Hiç kuşkusuz ben senin Rabbi'nim. Pabuçlarını çıkar. Çünkü sen kutsal Tuva vadisindesin."13- "Seni ben peygamber seçtim. Şimdi vahyedilecek mesajı dinle."14- "Hiç kuşkusuz ben Allah'ım. Benden başka ilah yoktur. Öyleyse bana kulluk et. Beni anmak için namaz kıl."15- Herkes yaptıklarının karşılığını görsün diye kıyamet anı kesinlikle gelecektir. Ben o anı neredeyse gizli tuttum.16- "Bu anın geleceğine inanmayanlar, ihtiraslarının tutsağı olan!ar seni onun bilincinden uzaklaştırmasın. Yoksa mahvolursun, aşağı düşersin. "


peki Allahla hz. musa arasında gecen bu diyalog tevrat indirilmeden önce değilmidir peki bu diyalog tevrattan önce ise hangi kitapta yer almıstır

hz muhammedinde kurandan ayrı vahiy aldığı gercektir bunu öğrenmek için tahrim süresine basvurabilirsiniz
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Bu ne demek şimdi kardeş
Bizim bilmediğimiz başka vahylerde mi var ve nerede?..
Bu nasıl bir mantık şimdi..
Korunun kaç adet vahy vardır, lütfen yazar mısın..



Selamün Aleyküm,Kardesim Nurseyma nerelerdesin hic görünmüyorsun.bunlarda cok Vahy var hala namazi nereden ögrenmisler kim ögretmis veya Resule kim ögretmis bunun cevabini bekliyorum iki üc gündür..sen takma kafani bunlar..
 

firsaf

New member
Katılım
15 May 2007
Mesajlar
105
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
ya hadisleri tamamen inkar edemeyiz ama içinde din dışında çok hadis var. böyle demekle olmuyor örnek vererek açıklayim.


Hanefî ve Hanbelî'de gusülde agzin içini yikamak farz iken, Mâlikî ve Sâfiî'de farz degildir. Bunun için mezhebin birine dogru, ötekine yanlis denemez.
Her müctehidin bir hadîsten hüküm çikarmasi farklidir. Bir müctehidin sahîh dedigi bir hadîse, baska bir müctehid mevdû' diyebilir.


Eger herkes Kur'ân-i kerîmden hüküm çikarabilseydi, hadîs-i serîflere, Eshâb-i kirâma ve âlimlere ihtiyâç kalmazdi. Onun için Allahü teâlâ da, Peygamber efendimiz de âlimlere uymamizi emrediyor. Imâm-i Rabbânî hazretleri buyurdu ki:
(Hadîs-i serîflerle amel etmek, bize câiz olmaz. Mezhebimizin hükmüne aykiri gibi görülen hadîs-i serîfler, âlimlerin sözlerini reddetmek için delil ve senet olamaz.)


iste aşağıdaki hadisleri değerlendirin. hangisi kuran ışığında hangisi değil.


1-) Kim benim sunnetimi diriltirse(ihya eder ve yasaminda tatbik ederse) beni sevmis olur. Beni seven de benimle beraber Cennettedir.

peygambere itaat farzdrı değildir diyebilirmisin sen peygambere uyun itaat edin ayetlerini hiç duymadın mı

44- O peygamberleri açık deliller ile ve kitaplar ile göndermiştik. Sana da, insanlara indirilen ilahi mesajı açıklayasın da ola ki, düşünürler diye Kur'an-ı indirdik. nahl

sen bu ayeti nasıl yorumluyorsun bak ne diyor kitabı acıklayasın diye kuranı indirdik diyor işte bu acıklama sünnettir peygambere uymaktır peygambere itaattir​

2-) Bana itaat eden Allah'a itaat etmis olur. Bana isyan eden Allah'a isyan etmisolur.

Resule itaat allaha itaattir kuranda itaatle ilgili bir cok ayet vardır.arastırın bulun

4-) Nefsim kudretinin elinde olan Allah'a yemin ederimki, Ben kendisine babasindan ve cocugundan daha sevgili oluncaya kadar sizden biriniz kamil imanla iman etmis olmaz.

- "Peygamber mü'minlere canlarından ileridir. O'nun eşleri de mü'minlerin anneleridir. Akraba olanlar miras hususunda Allah'ın kitabına göre birbirlerine muhacirlerden ve ensardan daha yakındır. Dostlarınıza yapacağınız uygun bir vasiyet bunun dışındadır. Bunlar kitapta yazılmıştır."ahzap

bunu biz demiyoruz direk allah belirtiyor resul muminlere canlarından ileridir
diye

27-) Kendimden sonra erkekler icin kadinlardan daha zararli bir fitne birakmadim




Suphesiz ki benden sonra ummetimden Kur'an-i Kerim'i okuyan bir kisim insanlar olacak. Fakat onlarin okudugu bogazlarini gecmeyecek. Onlar tipki okun yaydanciktigi gibi dinden cikacaklar, sonra da tekrar ona donmeyecekler. O kimseler, insanlarin ve hayvanlarin en serlileri (kotuleri)dir.





Allah kadin kiyafetini giyen erkege ve erkek kiligina giren kadina lanet etsin.






arkadaşlar bu hadisleri değerlendirin.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
peygamber sadece vahiy olarak kuran ayetlerini almamıstır kurandan ayrı vahiyde almıstır mesele korunma meselesi değil kesin ve kesin kes kurandan ayrı vahiy aldığı yine kuran ayetlerinde sabitiir

bu sade hz muhammede ait bi özellik değildir bildiğiniz üzere tevrat hz musaya mısırdan cıktıktan sonra indirilmiştir ama daha öncesini kuran bize şöyle acıklamaktadır

11- Ateşin yanına gelince kendisine şöyle seslenildi; "Ey Musa!"12- "Hiç kuşkusuz ben senin Rabbi'nim. Pabuçlarını çıkar. Çünkü sen kutsal Tuva vadisindesin."13- "Seni ben peygamber seçtim. Şimdi vahyedilecek mesajı dinle."14- "Hiç kuşkusuz ben Allah'ım. Benden başka ilah yoktur. Öyleyse bana kulluk et. Beni anmak için namaz kıl."15- Herkes yaptıklarının karşılığını görsün diye kıyamet anı kesinlikle gelecektir. Ben o anı neredeyse gizli tuttum.16- "Bu anın geleceğine inanmayanlar, ihtiraslarının tutsağı olan!ar seni onun bilincinden uzaklaştırmasın. Yoksa mahvolursun, aşağı düşersin. "


peki Allahla hz. musa arasında gecen bu diyalog tevrat indirilmeden önce değilmidir peki bu diyalog tevrattan önce ise hangi kitapta yer almıstır

hz muhammedinde kurandan ayrı vahiy aldığı gercektir bunu öğrenmek için tahrim süresine basvurabilirsiniz


E yani bu Allahin musaya ilk yaptigi vahy degilde nedir?Mesela Resul Muhammede yapilan ilk Vahy gibi degilmi?istersen onuda hatirlayalim;


“Kulunu bir gece, kendisine ayetlerimizden
gösterelim diye, Mescid-i Haram`dan, çevresini
mübarek (bereketli) kıldığımız Mescid-i Aksa`ya
gece yürüten, her türlü noksanlıklardan
arınmıştır.”

sra suresi ayet 1

7 - Ve O, en yüksek ufukta idi.8 - Sonra yaklaştı ve hemen sarktı.
9 - İki yay uzunluğu kadar, ya da daha yakın olmuştu.
10 - Hemen de kuluna vahyettiğini vahyetti.
11 - Gönlü, gördüğünü yalanlamadı.
12 - Onun gördüğü şeyden kuşku mu duyuyorsunuz? (onun gördüğü şey hakkında onunla mücadele mi ediyorsunuz?)
13 - Ant olsun onu, başka bir inişte daha gördü.
14 - Son sidrenin yanında.
15 - Ki onun yanında oturulan bahçe vardır.
16 - O zaman sidreyi kaplayan kaplıyordu.
17 - Göz şaşmadı ve azmadı.
18 - Ant olsun, Rabbinin ayetlerinin en büyüğünü gördü.

Necm suresi ayet 7-18


Simdi bu ayetlere bakinca Resul Muhammede Kitabi´n disinda Vahymi geldi oluyor....
 

firsaf

New member
Katılım
15 May 2007
Mesajlar
105
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
E yani bu Allahin musaya ilk yaptigi vahy degilde nedir?Mesela Resul Muhammede yapilan ilk Vahy gibi degilmi?istersen onuda hatirlayalim;


“Kulunu bir gece, kendisine ayetlerimizden
gösterelim diye, Mescid-i Haram`dan, çevresini
mübarek (bereketli) kıldığımız Mescid-i Aksa`ya
gece yürüten, her türlü noksanlıklardan
arınmıştır.”

sra suresi ayet 1

7 - Ve O, en yüksek ufukta idi.8 - Sonra yaklaştı ve hemen sarktı.
9 - İki yay uzunluğu kadar, ya da daha yakın olmuştu.
10 - Hemen de kuluna vahyettiğini vahyetti.
11 - Gönlü, gördüğünü yalanlamadı.
12 - Onun gördüğü şeyden kuşku mu duyuyorsunuz? (onun gördüğü şey hakkında onunla mücadele mi ediyorsunuz?)
13 - Ant olsun onu, başka bir inişte daha gördü.
14 - Son sidrenin yanında.
15 - Ki onun yanında oturulan bahçe vardır.
16 - O zaman sidreyi kaplayan kaplıyordu.
17 - Göz şaşmadı ve azmadı.
18 - Ant olsun, Rabbinin ayetlerinin en büyüğünü gördü.

Necm suresi ayet 7-18


Simdi bu ayetlere bakinca Resul Muhammede Kitabi´n disinda Vahymi geldi oluyor....


sen anlayamıyorsan ben sana ne yapabilirimki

tevrat hz musya ne zamn indirildi delikanlıca cevap ver mısırdan cıktıktan sonra indirilmedimi.bu ayetler sonra tevrata yazdırıldımı
--------------------------------------------------------------------------
sünneti ve peygamberin kurandan başka vahiy aldığını inkar edenler buyrun okuyun

peygamberin kuran ayetlerinden ayrı vahiy aldığı kesindir ve bu kesinlikle yine kuran ayetlerinde ıspatlıdır hodri meydan buyrun bunu inkar eden kuranıda inkar etmiş sayılacaktır

Peygamber, eslerinden birine gizlice bir söz söylemisti. Fakat esi, o sözü baskalarina haber verip Allah da bunu Peygamber'e açiklayinca , Peygamber (esine) bir kismini bildirmis bir kismindan da vazgeçmisti. Peygamber bunu ona haber verince esi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi. Peygamber "Bilen, her seyden haberi olan Allah bana söyledi." dedi. [66-TAHRIM: 3]

Buradaki önemli gerçek, Allah tarafından Hz. Peygamber'e (s.a) gönderilen vahiylerin sadece Kur'an ile kayıtlanmış olmadığıdır.

Yani Hz. Peygamber'e Kur'an'ın dışında da vahiy geldiği bir gerçektir. Nitekim bu surenin üçüncü ayeti, bu konuda bir delildir. Bu ayete göre, Hz. Peygamber, hanımlarından birine bir sır vermiş ama O, bu sırrı Hz. Peygamber'in (s.a.) bir başka hanımına daha açıklamıştır.

Bunun üzerine Allah Teâlâ'da bu haberi Rasulü'ne bildirince, hanımı "bunu sana kim haber verdi" diye sorar. Rasulüllah, "Bunu bana Alim ve Habir olan Allah haber verdi" şeklinde cevaplar.

"Ey peygamber! hanımın senin kendisine verdiğin sırrı filan kimseye söyledi" biçiminde bir ayet Kur'an'ın neresinde kayıtlı bulunuyor

Şayet Kur'an'da böyle bir ayet yoksa - ki yoktur -, Bu; Hz. Peygamber'e (s.a.) Kur'an'ın dışında da açıkça vahiy geldiğini gösterir

inkar edenler böyle bir ayeti cıkarıp getirsinler getirmedikleri taktirde kabul etmek zorundalar bu böyledir bunu inkar edenlerin vay haline
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
sen anlayamıyorsan ben sana ne yapabilirimki

tevrat hz musya ne zamn indirildi delikanlıca cevap ver mısırdan cıktıktan sonra indirilmedimi.bu ayetler sonra tevrata yazdırıldımı
--------------------------------------------------------------------------
sünneti ve peygamberin kurandan başka vahiy aldığını inkar edenler buyrun okuyun

peygamberin kuran ayetlerinden ayrı vahiy aldığı kesindir ve bu kesinlikle yine kuran ayetlerinde ıspatlıdır hodri meydan buyrun bunu inkar eden kuranıda inkar etmiş sayılacaktır

Peygamber, eslerinden birine gizlice bir söz söylemisti. Fakat esi, o sözü baskalarina haber verip Allah da bunu Peygamber'e açiklayinca , Peygamber (esine) bir kismini bildirmis bir kismindan da vazgeçmisti. Peygamber bunu ona haber verince esi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi. Peygamber "Bilen, her seyden haberi olan Allah bana söyledi." dedi. [66-TAHRIM: 3]

Buradaki önemli gerçek, Allah tarafından Hz. Peygamber'e (s.a) gönderilen vahiylerin sadece Kur'an ile kayıtlanmış olmadığıdır.

Yani Hz. Peygamber'e Kur'an'ın dışında da vahiy geldiği bir gerçektir. Nitekim bu surenin üçüncü ayeti, bu konuda bir delildir. Bu ayete göre, Hz. Peygamber, hanımlarından birine bir sır vermiş ama O, bu sırrı Hz. Peygamber'in (s.a.) bir başka hanımına daha açıklamıştır.

Bunun üzerine Allah Teâlâ'da bu haberi Rasulü'ne bildirince, hanımı "bunu sana kim haber verdi" diye sorar. Rasulüllah, "Bunu bana Alim ve Habir olan Allah haber verdi" şeklinde cevaplar.

"Ey peygamber! hanımın senin kendisine verdiğin sırrı filan kimseye söyledi" biçiminde bir ayet Kur'an'ın neresinde kayıtlı bulunuyor

Şayet Kur'an'da böyle bir ayet yoksa - ki yoktur -, Bu; Hz. Peygamber'e (s.a.) Kur'an'ın dışında da açıkça vahiy geldiğini gösterir
inkar edenler böyle bir ayeti cıkarıp getirsinler getirmedikleri taktirde kabul etmek zorundalar bu böyledir bunu inkar edenlerin vay haline


Misirdan ciktiktan sonra on emir Vahy edildi yoksa Tevrat vahy edilmedi anlaminda degildir lütfen acik bir sekilde konuyu arastirin...Resulün ne hakkinda sir söyledigi nedir yani illaki bunun vahy oldugu nasil anlasiliyor?Mesela bu kari koca hakkinda bir sey olamazmi?Illaki sir ayetmidir(Vahymi)?
 

islamci

New member
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
123
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
yani sen şimdi kurânın dışında Allah(c.c.) emir ve yasaklar mı gönderdi diyorsun? bu emir ve yasaklar hadislermi diyorsun?????? iyi o zaman biz önümüze gelen hadislere inandık diyelim. kuran bunu mu emrediyor???? fırsaf kardeşim kurânı okumanı tavsiye ediyorum. bi baştan sona oku ondan sonra değerlendir lütfen. ama türkçe oku anladığın dilden oku. anlamak için oku ..
 

firsaf

New member
Katılım
15 May 2007
Mesajlar
105
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Misirdan ciktiktan sonra on emir Vahy edildi yoksa Tevrat vahy edilmedi anlaminda degildir lütfen acik bir sekilde konuyu arastirin...Resulün ne hakkinda sir söyledigi nedir yani illaki bunun vahy oldugu nasil anlasiliyor?Mesela bu kari koca hakkinda bir sey olamazmi?Illaki sir ayetmidir(Vahymi)?



Peygamber, eslerinden birine gizlice bir söz söylemisti. Fakat esi, o sözü baskalarina haber verip Allah da bunu Peygamber'e açiklayinca , Peygamber (esine) bir kismini bildirmis bir kismindan da vazgeçmisti. Peygamber bunu ona haber verince esi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi. Peygamber "Bilen, her seyden haberi olan Allah bana söyledi." dedi. [66-TAHRIM: 3]

arkadaşım ayet önünde sen ayeti inkarmı edeceksin.acık secik bir biçimde anlasılıyor ne diyor hanımı sana kim haber verdi resul ne diyor bilen allah haber verdi diye cevap veriyor

şimdi Allahın resule söylediği falanca esın digerine verdiğin sırrı acıkladı ayeti nerde kuranın neresınde böyle bir ayet var.kuranda olmadığına göre Allah bu haberi vahiy yoluyla resulullaha bildirmiştir

evvela bunu bi acıklığa kavusturalım böyle bir vahyi bu delilden sonra kabul ediyormusunuz etmiyormusunuz
 

firsaf

New member
Katılım
15 May 2007
Mesajlar
105
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
yani sen şimdi kurânın dışında Allah(c.c.) emir ve yasaklar mı gönderdi diyorsun? bu emir ve yasaklar hadislermi diyorsun?????? iyi o zaman biz önümüze gelen hadislere inandık diyelim. kuran bunu mu emrediyor???? fırsaf kardeşim kurânı okumanı tavsiye ediyorum. bi baştan sona oku ondan sonra değerlendir lütfen. ama türkçe oku anladığın dilden oku. anlamak için oku ..


kuran neyi emrediyor resule uymayı emrediyor resul hayattayken sahabe resule uyuyordu biz nasıl uyacaz? yoksa bu ayetlerin hukmu resul hayatta oldugu zamanımı kapsıyordu.resule uymak resulden sonra sunnetine uymaktır
sunnet nedır vahyın hayata tatbik edilmesidir

siz hırsızın elını kesın ayetini nasıl algılıyorsunuz ihtiyacı olduğu bir ekmek çalan ile hortumla götürenlerin cezaları aynımı olmalı

sizin düşüncenize göre ikisinde eli kesilmeli neden ayet diyorkihırsızın elini kesin

buyrun soruyorum bu durumda ne yapılır
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
"Namazı dosdoğru kılın, zekatı hakkıyla verin, rüku edenlerle beraber rüku edin."(Bakara 43)

Bakınız bu Kur'an ayeti 1400 sene önce nazil olmuştur..O zaman içerisinde Peygamberimiz(s.a.v) namazın nasıl kılınacağı ve malınızın ne kadarının zekat olarak verilmesi gerektiğini müslümanlara öğretmiştir..Kur'an-ı Kerim eğer ki evrensel bir mesaj taşıyorsa ve Allah(c.c)'in sözü ise 2007 yılında yaşayan bir müslümanın yapması gereken ibadette "dosdoğru olan namaz"değilmidir?..Bu zamana kadar gelen hadisin sahih olmadığı hakkında şüpheniz mi var yoksa???..Eğer ki bu kılınan namazın doğru olmadığını inkar edenler varsa küfre sapmış olurlar..(Alptraum güzel bir paylaşım yapmış..Okumanızı tavsiye ederim..)Sahih olmayan hadislerin varlığı bütün hadisleri reddetmeyi gerektirmez..Bu dünya bir sınavdır..İnsan beyni bu çizgiyi(hak ile batılı) ayırtedebilmek yaratılmıştır..Selametle!..

http://www.islamforum.net/fykyh-koethesi/23035-bir-mezhepsiz-namazy-nasyl-kylar-6.html
(Alptraum'un paylaşımına burdan bakabilirsiniz)
 

islamci

New member
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
123
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
kuran neyi emrediyor resule uymayı emrediyor resul hayattayken sahabe resule uyuyordu biz nasıl uyacaz? yoksa bu ayetlerin hukmu resul hayatta oldugu zamanımı kapsıyordu.resule uymak resulden sonra sunnetine uymaktır
sunnet nedır vahyın hayata tatbik edilmesidir

siz hırsızın elını kesın ayetini nasıl algılıyorsunuz ihtiyacı olduğu bir ekmek çalan ile hortumla götürenlerin cezaları aynımı olmalı

sizin düşüncenize göre ikisinde eli kesilmeli neden ayet diyorkihırsızın elini kesin

buyrun soruyorum bu durumda ne yapılır

kuran Allah(c.c.) a ve resulune uymamızı emrediyor.resulun kendi hükmü yok direk Allah(c.c.) ın gönderdiğini tebliğ etmiştir. yani yine Allah(c.c.) ın gönderdiğine uymuş oluyoruz.
birde sana şunu sorim; sen sünneti peygamberimiz için mi kılıyorsun? yoksa Allah(c.c.) için mi kılıyorsun?
hırsızın elini kesin ayetini gayet açık algılıyorum. ihtiyacı olduğu için ekmek çalmak bence yine hırsızlıktır.Allah(c.c.) hırsızlığı yasaklamıştır. bu ihtiyacı olan insan ihtiyacı olduğunu söyleyebilir ve isteyebilir. adamda vermeyebilir.başka fırına gider tüm fırınlara sorar ihtiyacı olduğunu adamlar vermezse kendileri bilir. bu ekmek veren, çıkana kadar devam edilir.eğer verilmezse bu adamda açlıktan ölürse ne mutlu ona ki. niye mutlu onu söyleyim ihtiyacı olduğu hâlde hırsızlık yapmamıştır.tabikide Allah(c.c.) karşılığını mutlak verecektir. ihtiyaç gayri meşru yollardan giderilmemelidir.

diğer adamda benim zenginliğe ihtiyacım var diyerek hortumculuk yapıyor bunu unutmayalım.
cezaya gelince ikiside aynı cezayı almamalıdır. ekmek çalan hırsızın bileği kesilir. banka hortumlayan ise kolu kesilmelidir.
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
kuran Allah(c.c.) a ve resulune uymamızı emrediyor.resulun kendi hükmü yok direk Allah(c.c.) ın gönderdiğini tebliğ etmiştir. yani yine Allah(c.c.) ın gönderdiğine uymuş oluyoruz.
birde sana şunu sorim; sen sünneti peygamberimiz için mi kılıyorsun? yoksa Allah(c.c.) için mi kılıyorsun?
hırsızın elini kesin ayetini gayet açık algılıyorum. ihtiyacı olduğu için ekmek çalmak bence yine hırsızlıktır.Allah(c.c.) hırsızlığı yasaklamıştır. bu ihtiyacı olan insan ihtiyacı olduğunu söyleyebilir ve isteyebilir. adamda vermeyebilir.başka fırına gider tüm fırınlara sorar ihtiyacı olduğunu adamlar vermezse kendileri bilir. bu ekmek veren, çıkana kadar devam edilir.eğer verilmezse bu adamda açlıktan ölürse ne mutlu ona ki. niye mutlu onu söyleyim ihtiyacı olduğu hâlde hırsızlık yapmamıştır.tabikide Allah(c.c.) karşılığını mutlak verecektir. ihtiyaç gayri meşru yollardan giderilmemelidir.

diğer adamda benim zenginliğe ihtiyacım var diyerek hortumculuk yapıyor bunu unutmayalım.
cezaya gelince ikiside aynı cezayı almamalıdır. ekmek çalan hırsızın bileği kesilir. banka hortumlayan ise kolu kesilmelidir.

Nesin sen? İmam mı? Müchetid mi? Kasap mı?

bilekler kollar havada uçuşuyor. Dinini bilmeden din öğretmeye kalkışma kimseye güzel kardeşim.
 

islamci

New member
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
123
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Nesin sen? İmam mı? Müchetid mi? Kasap mı?

bilekler kollar havada uçuşuyor. Dinini bilmeden din öğretmeye kalkışma kimseye güzel kardeşim.
kusura bakmayın kardeşim sadece açıklamaya çalıştım. ama kuran hırsızlık yapanın kolunu kesin diye emretmiyormu? böyle konuşuyorsun.
 
Üst Alt