Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

sizce hangi tv kanali islami yansitiyor

sizce hangi tv kanali islami yansitiyor

  • kanal 7

    Kullanılan: 0 0.0%
  • samanyolu tv

    Kullanılan: 0 0.0%
  • nur tv

    Kullanılan: 0 0.0%
  • meltem tv

    Kullanılan: 0 0.0%
  • hilal tv

    Kullanılan: 0 0.0%
  • tv 5

    Kullanılan: 0 0.0%
  • digerleri...

    Kullanılan: 0 0.0%
  • hicbiri

    Kullanılan: 2 100.0%

  • Kullanılan toplam oy
    2

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Bilenler bilir tv seyretmem. Bir yerde misafirsem rica eder kapattırırım. Çoğunluk açık kalmasını isterse o zaman da hilal tv'yi açın derim. Şahsi kanaatim hilal tv.
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
SORU: Televizyon hakkındaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

CEVAP: Televizyon tehlikeli bir alettir. Çeşitli kanallar vardır. Dînî kanallar vardır, güzel şeyler öğreten kanallar vardır... Kötü kanallar vardır, kötü sahneler vardır. Günah olan, haram olan şeylerin görüldüğü sahneler de vardır.

En iyisi, böyle bir tehlikeli aleti ben yokken çoluk çocuk filân kullanır diye eve bir kere sokmamak... Dînî kitapları okuyarak, akşamları çeşitli çalışmalar yaparak evde bir kültürel faaliyet göstererek, çoluk çocuğu yetiştirmeğe çalışmak daha iyidir.

Televizyon eve girmişse, iyi programları takib etmeğe çalışmak lâzımdır. Kötü sahneleri seyretmemek lâzımdır. Ama fiiliyatta eve televizyon girdi mi, kötü sahneler de az buz seyrediliyor. Veyahut oyunlar, hainlikler olabiliyor.

Ankara'da başımıza geldi. Biz vaaz verdik. Ondan sonra o akşam "32. Gün programında Yusuf İslâm'ı göstereceğiz." diye ilan verdi. Biz de camide hadis dersimizi verdik, eve gittik. Yusuf İslâm İngiltere'de müslüman olmuş, Yunan asıllı bir kimse filân diye 32. Gün'ü seyretmeğe başladık. Hain programcı ilk başa çok müstehcen bir filmin yatak sahnelerini koymuş. Yâni, müslümanlarla alay ediyor. Bunun gibi oyunlar olabiliyor, hainlikler olabiliyor, günahlar olabiliyor... Tehlikeli bir alet!..

Birisi Hocamız'a gelmiş. Bizim ihvandan biraz akıllıca bir kardeş...

"--Efendim, televizyonun düğmesi elimizde değil mi? Kapatırız kötü bir şey geldiği zaman!.." demiş.

Hocamız kızmış, şöyle arslan gibi bir doğrulmuş:

"--Onu yapmak için evliyâ olmak lâzım!" diye azarlamış.

Öyle televizyona hakim olup da seyretmemek kolay değildir. Herkes günaha giriyordur, günahkâr oluyordur.


SORU: Vakfın yurdunda maç izlenebiliyor. Yurtta kalanlar kahveye gidip izlemesin diye yurt görevlisi televizyonu açıyor. Futbol maçı izlemek haram değil mi?..

CEVAP: Futbol maçı izlemek ancak mâlâyânidir, eğlencedir, lehviyattır. Haramlık derecesinde değil tabii bu; sadece vakti boşa geçmiş oluyor. Kumar yok işin içinde... Bakalım kim yenecek diye müsabakayı takib var... Haram demek için insanın bir mesnedi olması lâzım!..

Belki, adamların dizleri görünüyor, bacakları görünüyor denilebilir. Bazı mezheblerde bizim gibi değildir tesettür, biraz daha yukarıya müsaade vardır. O da ordan gider. Onun için, seyretmek haram diyemeyiz. Ama, doğru değildir. Vakit israfıdır, ömrü telef etmektir. Mekruhtur filân denilebilir.

Kahveye gitmesin diye açıyorlarmış. Bu bir belâ... Çocuklar komşuya gitmesin diye eve televizyon alınıyor. Eve televizyon alınınca, adam evde olmadığı zaman, her türlü mel'un şeyler de seyredilebiliyor, her türlü kusurlu işler olabiliyor.

Allah ıslah etsin... İyi şeylere kendimizi alıştıralım. Kötü şeylerin karşısında da dirençli durmayı öğrenebilelim diye temenni ediyorum.

GÜNCEL MESELELER
Prof.M. Es'ad Coşan (Rh.A.)
 

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr
Mazotçular bitti şimdi de tv lerde sucular ve ozon cular çıktı ve kasıtlı bir şekilde ısrarla sosyal toplum mühendisliği yapıyorlar.Bunu yaparkende ısrarla "KÜLLİ ŞEY'İN KADİR" olan ı görmezden gelerek.Bu doğrultuda Fethullah GÜLEN hoca efendinin yayınladığı mesaj takdire şayandır.Allah razı olsun.Şahsi kanalım HİLAL Tv dir.Haberleri hepsinden dinliyorum ki kıyas şansım olsun.Dua ile
 
B

beyaz_ýþýk

Guest
1-Dost tv....
2-Hilal tv...
3- Fazla tv seyretmem :D selam ve dua ile
 

the okuz

New member
Katılım
19 Mar 2006
Mesajlar
254
Tepkime puanı
1
Puanları
0
hilal tv güzel de kablo tvye geçseler de biz de seyretsek...
 

mihr_mardin

New member
Katılım
13 Ağu 2007
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
en güzeli hak dinine çağıran nur tvdir arkadaşlar... izlemenizi tavsiye ederim allah razı olsun
 

mihr_mardin

New member
Katılım
13 Ağu 2007
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Bu bahsettiğiniz insan Fatiha suresini okumaktan aciz olduğu söylenen insan la aynı kişimi?

sevgili mucahit kardeşim sizde çok iyibiliyorsunuz peygamber efendimizin huhammed sav 40 yaşında ona indirilen kkurANI KERİMİ tam okuyamıyordu bu insanlara belki en önemli bir işarettir ve siz dr iskender ali mihr hazretlerinin fatiha okumasını bilmiyor diyorsunuz sen okumasını bilirmisin... önemli olan ne okuduğumuz değil okuyupta ne anladığım gece gündüz fatiha süresini okuyorsunuz ama ne anlama geldiğini bilmiyoresunuz dikkat ederseniz

İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu).


(Allah’ım!) Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİANE (mürşidimizi) isteriz.
gece gündüz allahtan mürşidinizi istiyorsunuz ama hiç hacet namazı kılıp allahtan mürşidinizi sormuyorsunuz acaba burda kimin okudfuğumu önemli yoksa ne okuduğumuz mu önemli_? lütfen efendi hazretlerimize karşı bötyle bilinçsizce sözler kullanmayın olur mu alasmarladık savrvb
 

mihr_mardin

New member
Katılım
13 Ağu 2007
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
FATİHA-7

Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn(dâllîne).


O (SIRATI MUSTAKÎM) ki; (başlarının) üzerlerine (Devrin İmamı’nın ruhunu) ni’met olarak verdiklerinin yoludur. Üzerlerine gadap duyulmuşların ve dalâlette kalmışların (Allah’a ulaşmayı dilemeyenlerin) yolu değil.
 

gül_kardelen

New member
Katılım
13 Ağu 2007
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
.A

.A

Bu Anketin Ismi "hangi Tv Kanali Islami Yansitiyor" O Zaman Lütfen Dürüst Olup Gerçekten Islami Kur'an I Anlatan Kanali Seçelim Farkli şeyleri Yayinlyani Değil Bu Kanal Tabiki "nur Tv"
Aeo
 

aLtan

New member
Katılım
13 Ağu 2007
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Web sitesi
www.hidayetcagi.com
selamun aleyküm nur tv den öğrendiklerim sayesinde hidayete erdim Allah razı olsun açanlardan
 

guldunyam

New member
Katılım
13 Ağu 2007
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
Mücahid´isimli üyeden Alıntı
Bu bahsettiğiniz insan Fatiha suresini okumaktan aciz olduğu söylenen insan la aynı kişimi?

sevgili mücahid kardeşim, yunusun dediği gibi

medreseler müderrisi ,okumadılar bu dersi
gönüllere yazılır ,bu kitabın suresi

söylediğinin aksine İskender Hocaefendi Kuranın hem lafzını hem ruhunu okuyor biliyorsun ki Kuranı Kerimin hem lafzı hem ruhu vardır.
birşey bilmediğimiz için öyle sandığımı düşünen kardeşlerim olabilir. benim için önemli değil ancak kıyas edecek bir ilmin sahibiyim. imam hatibi 1. likle ilahiyat fakültesini şeref dercesiyle bitirdim( selçuk ilh.) ancak bunca eğitimden sonra Allahın kitabından başka herşeyi öğrendiğimi gördüm. ve İskender Hocaefendiyi dinlerken ağlayarak neden bana 12 yıl bunlar öğretilmedi diye yandım. Allahı lafta değil canda sevmeyi yaşadım. soru sormak isteyen tüm iyi niyetli kardeşlerim soru sorabilirler. Allah razı olsun hepinizi Allah rızası için çok seviyorum..
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
mücahid abi sen IP leri görüyodun değil mi?:)

selametle..
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
birşey bilmediğimiz için öyle sandığımı düşünen kardeşlerim olabilir. benim için önemli değil ancak kıyas edecek bir ilmin sahibiyim. imam hatibi 1. likle ilahiyat fakültesini şeref dercesiyle bitirdim( selçuk ilh.) ancak bunca eğitimden sonra Allahın kitabından başka herşeyi öğrendiğimi gördüm.

birincisi kırmızı ile gösterdiğim yazınız, üzücü bir tavırdır, zira bu çok iddialı bir söz içinde enaniyet barınır.bu da yaşar nuri hocanın sözü gibi olmuş ben bu konuda ilim sahibiyim. sanırım bu cümle ilahiyat fakültesinde öğretilmiyordur, belkide bir zamanlar yaşar nuri hocanında iskender hocayı beğenmesinden aynı usluba sahip olmuş olabilirmisiniz? şunuda söylim, yaşar nuri hoca,
hans airbergide beğenirdi...

mavi yazı ile yazdığınız yazı referans olamaz, zira günümüzde ilahiyat hocalarından zekeriya beyazlar olununca onun gibi bir müstesna hocanın yetişmiş olduğu bir öğretim sisteminden çıkıcak öğrenci isterse birincilikle bitirsin. sonuçta ne okudunuz bilemem ama madem soru istediniz bizden bizde soru soralım size Allah her asırda gelen mücedditine bir konu hakkında farklı şeyi ilham eder mi? yani birine a şıkkı doğru derken ondan sonra gelen kişiye hayır o a şıkkı yanlıştır der mi? bu soruya cevabımı alırsam ikinci sorumu sorucam...
 

guldunyam

New member
Katılım
13 Ağu 2007
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
''birincisi kırmızı ile gösterdiğim yazınız, üzücü bir tavırdır, zira bu çok iddialı bir söz içinde enaniyet barınır.''

seyfullah kardeşim Allah razı olsun uyarınız için , hakkınızı helal edin maksadım enaniyet değildi. ancak bugüne kadar karşılaştığım insanlar arapça bilmeyen Kur'an okumayı bilmeyen bu konuda ilim sahibi olmamışız gibi davrandıkları için (böyle sanılmasın diye)belirttim. Ayrıca,mezuniyetimi yazmadan önce' birşey bilmediğimiz için öyle sandığımı düşünen kardeşlerim olabilir. benim için önemli değil ancak kıyas edecek bir ilmin sahibiyim.' dediğim kısmını alıntı yapmamışsınız, benim için önemli değil çünkü Allahu Teala nın indinde ilhiyat bitirmiş olmak bir şey ifade etmiyor eğer Allaha ulaşmayı dilememişsek. bu konuyu ifade etmek isterken yazdığım cümlenin sizin açınızdan enaniyet ifade etmesi beni üzdü. bu konuda tekrar özür dilerim.

Allah razı olsun
 

guldunyam

New member
Katılım
13 Ağu 2007
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
seyfullah kardeşim, mezuniyetim asla referans olamaz referans için yazmadım zaten , O Fatiha Okumaktan aciz diye nitelendirdiği( mücahit kardeşimizin) Mübarek insana, ilahiyat mezunlarının da tabi olduğunu belirtmek için yazmıştım.

sorunuz:bizde soru soralım size Allah her asırda gelen mücedditine bir konu hakkında farklı şeyi ilham eder mi? yani birine a şıkkı doğru derken ondan sonra gelen kişiye hayır o a şıkkı yanlıştır der mi? bu soruya cevabımı alırsam ikinci sorumu sorucam...

kardeşim öğrendiğimiz kadarıyla Allahu Teala bir kavme haram kıldığını diğer kavme helal kılabilir( iç yağı, cumartesi avı vs.)
şura 13 te Rabbimiz bir tek şeriat kıldığını buyuruyor.
Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır .
Rabbimiz şeriatın değişmeyeceğini buyuruyor ancak muamelatta bi takım farklılıkları da koyabiliyor, bu Onun takdirindedir.

hal peygamberler için böyle olunca; elbette müceddit dediğimiz ' yenileyici' yani Allahın dinini o günün şart ve vucüduna göre açıklayanlarında açıklamarında bize farklı gelen ( 'bize' diyorum yaşayanlardan bahsediyorsak sorarız yaşamayan evliya için yorum yapamayız) husus olabilir ancak şeriatta asla değişiklilk olmaz.
eğer daha önceki mücedditin açıklamarına göre hareket edilecek olsa yeni müceddit gönderilmezdi. eğer her dönemde müceddit gönderiliyorsaki öyledir. yeniden açıklanma zamanı gelmiştir.
ibrahim 4 te: herkavme ayetlerimizi açıklasınlar diye resullerini kendi dilleriyle gönderdiğini buyuruyor Rabbimiz.
geçmiş mücedditlerin sözlerini kıyas etme gibi bi lükse sahip değiliz. Onlar vazifelerini yaptılar. Allahın Kitabını yaşarken o günkü şart ve ihtiyaçlara göre açıkladılar. Eğer müceddit sözlerini yazıp kıyaslatcaksanız bu konuda Allahın evliyalarının arkasından yorum yapma hakkı ve haddine sahip değiliz diye hatırlatırım. Ancak Mürşidim İskender Ali Mihr'in konuşma yada sözlerinden alıntı yapacaksanız buyurun, Kur' ana aykırı bir ifadeyi hangi ayete aykırı olduğunu yazarak belirtirseniz bildiğimiz bir konuysa cevaplarız bilmiyor isek kendilerine sorar size cevabı ulaştırırız. Allah razı olsun.
 

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr
sevgili mucahit kardeşim sizde çok iyibiliyorsunuz peygamber efendimizin huhammed sav 40 yaşında ona indirilen kkurANI KERİMİ tam okuyamıyordu bu insanlara belki en önemli bir işarettir ve siz dr iskender ali mihr hazretlerinin fatiha okumasını bilmiyor diyorsunuz sen okumasını bilirmisin... önemli olan ne okuduğumuz değil okuyupta ne anladığım gece gündüz fatiha süresini okuyorsunuz ama ne anlama geldiğini bilmiyoresunuz dikkat ederseniz

İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu).


(Allah’ım!) Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİANE (mürşidimizi) isteriz.
gece gündüz allahtan mürşidinizi istiyorsunuz ama hiç hacet namazı kılıp allahtan mürşidinizi sormuyorsunuz acaba burda kimin okudfuğumu önemli yoksa ne okuduğumuz mu önemli_? lütfen efendi hazretlerimize karşı bötyle bilinçsizce sözler kullanmayın olur mu alasmarladık savrvb


[/COLOR][/B]
Müslim'in, Alâ b. Abdurrahman yolu ile Hz. Ebu Hureyre'ye dayandırarak bildirdiğine göre Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor:

"Yüce Allah şöyle buyurur: "Ben namazı kendim ile kulum arasında ikiye böldüm. Yarısı bana ve öbür yarısı kuluma aittir. Kulum istediğine kavuşacaktır."

Kul, "Elhamdü lillâhi rabbilalemin" dediği zaman, Allah, "Kulum bana hamd etti" der. Kul, "Errahmanirrahim" dediği zaman, Allah, "Kulum, bana övgü sundu" der. Namaz kılan kul, "Maliki yevmiddin" dediği zaman, Allah "Kulum benim şanımın yüceliğini ifade etti" der.

Namaz kılan kul, "İyyake na'budu veiyyake nesteın" dediği zaman, Allah, "Bu söz hem bana ve hem de kuluma aittir. Kuluma istediği verilecektir" der. Kul, "İhdinessıratal müstakim, sıratallezine en'amte aleyhim, gayrilmağdubi aleyhim veleddallin" dediği zaman, Allah, "Bu söz tamamen kulumla ilgilidir, ona istediği verilecektir" der."

Umarım, bu sahih hadis, yaptığımız açıklamalara ek olarak, Fatiha suresinin günde en az onyedi kez ya da kıldığımız her rekâtta okunmasının zorunlu olmasında gizli olan sırların anlaşılmasına yardım eder.


5- (Allah'ım!) Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz.

İslâm inanç sisteminin bu temel ilkesi, bu surede ifade edilen daha önceki ilkelerden kaynaklanır. Buna göre, kulluk yalnız Allah'a yöneltilir ve yalnız O'ndan yardım dilenir.

Burada da bir yol ayrımı vardır. Her türlü kölelikten mutlak anlamda kurtuluş ile, mutlak anlamda kullara kul olmak arasındaki yol ayrımı!..

Bu ilke, insanlığın topyekün kurtuluşunun ilanını müjdeler; kuruntulara, çeşitli sosyal sistemlere ve yeryüzü gereklerinin zorlayıcı baskısına bağımlılıktan kurtuluşun ilanını... Sebebine gelince, kulluk yalnız Allah'a yöneltileceğine ve yalnız O'ndan yardım isteneceğine göre insan öncelikle yaşamın zorlayıcı ihtiyaç ve baskılarından, çeşitli ideolojik sistem ve güçlerin boyunduruğundan, asılsız kuruntu ve hurafelerden kendini kurtarmak zorundadır.

BEŞERİ GÜÇLERE KARŞI MÜSLÜMANIN TUTUMU

Burada, müslümanın beşeri ve tabii güçler karşısındaki tutumunun ne olacağına kısaca değinelim:

Beşeri güçler müslümana göre ikiye ayrılır: Bunlardan biri Allah'a inanan , Allah'ın önerdiği hayat tarzı ile uyum halinde olan hidayete erdirici güçlerdir. İyilik, hakk ve yapıcılık yolunda bu tür güçlerle uyumlu olmak ve işbirliği etmek gerekir. Bu güçlerin diğeri ise Allah'a bağlı olmayan, O'nun önerdiği hayat tarzına uymayan güçlerdir ve bunlarla savaşmak, mücadele etmek ve kendilerine başkaldırmak gerekir.

Bu sapık güçlerin büyük ve saldırgan olması müslümanı asla yıldırmamalıdır. Çünkü bunlar, ana kaynakları olan ilahi güçten bağlarını koparmakla kendilerine gerçek gücü veren damarı kurutmuş olurlar. Bu durum tıpkı ışık saçan bir yıldızdan kopan iri bir kütleye benzer. Bu kütle ne kadar kocaman olursa olsun kısa bir süre sonra sönmeye, soğumaya, yani ışığını ve ısısını kaybetmeye mahkûmdur. Oysa sözkonusu ana yıldızdan kopmayan herhangi bir zerre, enerjisini, ısısını ve ışığını devam ettirir. Nitekim yüce Allah şöyle buyuruyor:

Nice az sayıdaki topluluk, Allah'ın izni ile (kendilerinden) kalabalık bir topluluğu yenmiştir."·(Bakara Suresi, 249)

Az sayıdaki topluluğun kalabalık bir kitleyi yenebilmesi; sayıca zayıf olan grubun ana güç kaynağına bağlı olması, gücünü ve üstünlüğünü aynı kaynaktan alması sayesindedir.

Tabiat güçlerine gelince, müslümanın bunlar karşısındaki tutumu korkuya ve düşmanlığa değil, yakınlığa ve dostluğa dayalı olmalıdır. Çünkü insanî güçler ile tabiî güçlerin her ikisi de yüce Allah'ın dilemesi sonucu varoldukları gibi, bu gücü kullanırken de O'nun iradesine bağlı kalmaları gerekir. Sonuç olarak insan, kendi yeteneklerini tabiatın güçleriyle destekleyerek ve işbirliği yaparak iyi bir koordine sağlamalıdır.

Müslümanın inancı bu konuda kendisine şu görüşü telkin eder: Yüce Allah bu güçlerin tümünü kendisine dost, yardımcı ve işbirlikçi olmak üzere yarattı. O, bu güçlerin dostluğunu kazanabilmek için onları tanımalı, onlarla işbirliği yapmalı ve onlarla uyum içinde her ikisinin de ortak Rabbi olan Allah'a yönelmelidir. Eğer bu güçler bazan kendisine zarar ve rahatsızlık veriyorsa, bunun sebebi, onları incelememiş, tanımamış olması, bağlı oldukları tabii kanunları kavramamış olmasıdır.

Cahiliye karakterli Roma uygarlığının varisleri olan Batılılar, tabiî güçlerden yararlanmayı "tabiatı yenmek, tabiatı dize getirmek" gibi küstah bir deyimle ifade ediyorlar. Bu deyim, Allah ve Allah'ın iradesine boyun eğmiş evrenle arasındaki tüm müsbet ilişkileri koparmış bir cahiliye mantığını açığa vuruyor.

Oysa müslümanın kalbi, Rahman ve Rahim olan Allah'a bağlı olduğu gibi, ruhu da tüm alemlerin Rabbine boyun eğmiş şu varlık bütünü ile sıkı bir ilişki içindedir. Bunun sonucu olarak bu güçlerle kendisi arasında "yenmek, dize getirmek" gibi kırıcı olmayan bir ilişkinin varlığına inanır. O, bu güçlerin tümünün yaratıcısının Allah olduğuna inanır. Allah bütün bu güçleri bir tek temel ilke uyarınca yarattı ve bu temel ilkeye göre kendileri için belirlenen hedeflere ulaşmak üzere birbirleri ile işbirliği yapmalarını murad etti. Bununla O, bu güçleri daha baştan insanın yararına sundu; insana bu güçlerin sırlarını keşfetme ve kanunlarını öğrenme imkânını bağışladı. Buna göre insan, bu güçlerden yarar sağlama başarısına erdirildiği her aşamada Allah'a şükretmelidir. Çünkü bu tabii güçleri onun yararına sunan Allah'dır; yoksa o bu güçleri yenmiş; dize getirmiş değildir. Nitekim yüce Allah bu konuda şöyle buyuruyor:

"O yeryüzündeki varlıkların tümünü yararınıza sundu." (Casiye Suresi, 8)

Buna göre, tabiî güçlere karşı müslümanın duygu dünyasına kuruntuların egemen olması, onlarla kendi arasına düşmanlık ve korkuların girmesi sözkonusu değildir. O sırf Allah'a inanır, sırf O'na kulluk eder ve yalnız O'ndan yardım diler. Sözkonusu güçler ise Rabbinin yaratıklarının bir bölümüdür. o bu güçler hakkında araştırma yapar, onlarla yakınlık kurar, onların sırlarını öğrenmeye, açığa çıkarmaya çalışır. Bunun karşılığında bu güçler de yardımlarını kendisine cömertçe sunarak sırlarını ona açıklayıverirler. Peygamber efendimizin Uhud dağına bakarken söylediği söz bu açıdan ne kadar çarpıcıdır!

"Şu dağ öyle bir dağdır ki, hem o bizi sever ve hem de biz onu severiz."

Hz. Peygamber'in tabiata yönelik sevgisini, yakınlığını ve uyumlu yaklaşımını bu sözünden net olarak anlayabiliriz.

İslâm düşünce sisteminin bu temel ilkeleri belirlendikten, kulluğun ve yardım istemenin yalnızca Allah'a dönük olması gerektiği vurgulandıktan sonra surenin özüne ve karakterine uygun geniş kapsamlı dua cümleleri ve bu temel ilkelerin uygulamaya konmasına geliyor sıra:



Biz "ÜMMÜL KUR'AN I"Okumasını biliriz kardeşim endişeye mahal yok.Allah razı olsun Dua ile
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
kardeşim öğrendiğimiz kadarıyla Allahu Teala bir kavme haram kıldığını diğer kavme helal kılabilir( iç yağı, cumartesi avı vs.)
şura 13 te Rabbimiz bir tek şeriat kıldığını buyuruyor.
Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiği (farz kıldığı) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldı. Senin onları, kendisine çağırdığın şey müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaştırır .
Rabbimiz şeriatın değişmeyeceğini buyuruyor ancak muamelatta bi takım farklılıkları da koyabiliyor, bu Onun takdirindedir.
.

Allah'ın va’di doğrudur.


13/31 Şüphesiz Allah verdiği sözden dönmez

22/47 Halbuki Allah asla va’dinden caymaz.

3/9Şüphesiz Allah va’dinden dönmez.

30/6 Allah bir vaadde bulunmuştur. Allah vaadinden dönmez. Fakat insanların çoğu bilmezler.

şimdi ,bu ayetleri red etmek mümkün değil, hepimiz görüyoruzki Allah vadinden dönmicektir, peygamberlerden ardı ardınca gelmiştir, ve akabinde ardı ardınca kitap indirilmiştir, yani hükmün değişmesi için yeni bir kelamullah şartttır, kurandan sonra başka bir kitap, şeriat kitabı inmeyeceği hepimizce haktır, buna itiraz söz konusuda değildir, ve yeni kitap gelmeyeceği için hükümlerde değişmicektir, dediğiniz hükümlerin değişmesi için, yeni kitap geldiği sabittir, yani hz musanın getirdiğini, hz harun değiştirmemiştir aynı şekilde devam ettirmiştir, hz isa ile aynı şeriatı ince nüans farkı ile hz isaya yeni kitap ile bildirilmiştir, ve hz yahya bunun üzere değişiklik yapmamış olanı yaymıştır, yani görüyoruzki değişim yanlız yeni kitapla olur, şimdi derseniz ki asrın alimi değişitirebilir ozaman, onu peygamberlikle ve getirdiği bir kitap ile müjdelemek gerekir ki buda itikati açıcan sorundur, peygamberler bunu yaptı alimlerde yapabilir düşüncesi yanlıştır. zira Allah vad ettiği sözden dönmez, sadece şu varki, açıklanmayan unsurları ulema hikmetleri ile açıklar.
ikinci sorumu söyliyeyim
sizlerin kabul ettiği 13. asrın efendisi bedüzzaman said nursi bakara suresi (80,81,82.ayetleri) farklı yorumlarken, 14. asrın efendisi dediğiniz biat ettiğiniz hocanız farklı yorumluyor, farkındaysanız bu durum insanların akıbeti üzeredir , yani sizin dediğiniz gibi avlanma yasağı gibi ameli konuda değişiklik değil itikati konu değişikliktir, şimdi Allah 13 asırda insanların akıbeti bu derken, 14. asırda hayır akıbeti bu mu diyor? ozaman Allah vadinden dönmüş olmuyor mu? bu sorularımı cevaplarsanız sevgili kardeşim diğer sorularıma geçicem, ayrıca uyarımı dikkate aldığınız için saygı ve sevgilerimi şahsınıza sunarım. rabbim sizlerden de razı olsun..
 
Üst Alt