s.a Allah razı olsun seyfullah kardeşim. Elbette uyarınızı dikkate alacağım, mü’ minler birbirlerinin dostudur.
Verdiğiniz ayetler için de Allah razı olsun. Amenna ve saddekna, Allah indinde söz değiştirilmez ve Allah vaadinden dönmez.
Said Nursi hz. lerinin ilgili ayetleri nasıl yorumladığını inanın bilmiyorum. Ancak ilgili ayetleri müsadenizle aşağı yapıştırayım.
2/BAKARA-80
Ve kâlû len temessenen nâru illâ eyyâmen ma’dûdeh(ma’dûdete), kul ettehaztum indallâhi ahden fe len yuhlifallâhu ahdehu(ahdehû) em tekûlûne alâllâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Ve (o emaniyyeye tâbî olanlar): “Ateş bize ancak sayılı birkaç gün dokunacak (günahlarımız kadar yanıp cennete gireceğiz).” dediler. De ki: “Allah katından bir ahd mi edindiniz?” (Eğer böyle bir ahd, almışsanız) Allah, ahdinden asla dönmez (Allah’ın ahdinde hilâf olmaz). Yoksa Allah’a karşı bilmediğiniz bir şey mi söylüyorsunuz?
2/BAKARA-81
Belâ men kesebe seyyieten ve ehâtat bihî hatîetuhu fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Hayır, (sandığınız gibi değil) kim günah kazanmış da hataları kendisini kuşatmışsa; işte onlar, ateş halkıdır ve içinde de devamlı kalacaklardır.
2/BAKARA-82
Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ulâike ashâbul cenneh(cenneti), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Ve âmenû olup (Allah’a ulaşmayı dileyip), ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) amel işleyenler, işte onlar, cennet halkıdır ve içinde (cennette) devamlı kalacaklardır.
Bu ayeti kerimelerde Rabbimiz bakara 79 , kitabı elleriyle yazanlardan bahsediyor ve bu kitap yazan kişiler ateş bize birkaç gün değecek demişler Rabbimizde Allahın böyle bir vaadi olmadığını kim günah işlerde günahı kendisini kuşatırsa ebedi cehennemde olduğu( kişinin günahları sevaplarından çok olursa günahları kuşatmış olur. ) …bildiriyor ve devam ediyor
Seyfullah kardeşim Rabbimizin bu konuyla ilgili isterseniz birkaç ayetinide yapıştırayım.
23/MU'MİNUN-101
Fe izâ nufiha fis sûri fe lâ ensâbe beynehum yevme izin ve lâ yetesâelûn(yetesâelûne).
İzin günü sur’a üfürüldüğü zaman, artık onların aralarında bir neseb (soy bağı) yoktur. Ve (birbirlerine hal hatır) sormazlar.
23/MU'MİNUN-102
Fe men sekulet mevâzînuhu fe ulâike humul muflihûn(muflihûne).
O zaman kimin mizanı (sevap tartıları) ağır gelirse işte onlar, felâha erenlerdir.
23/MU'MİNUN-103
Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Ve kimin mizanı (sevap tartıları), hafif gelirse işte onlar, nefslerini hüsrana düşürenlerdir. Onlar, cehennemde ebediyyen kalacak olanlardır.
Ayeti kerimelerde men yani’ kim’ kelimesi geçmekte ve kapsamına bildiğiniz gibi herkesi almaktadır.
Buradada açık bir şekilde hüküm vardır. Kimin sevap tartısı hafifse onun ebedi cehennemde olduğu yazıyor.
Sevgili kardeşim ayeti kerimeler biliyorsunuz ki hükmü açık olan muhkem, ve hükmü yoruma ihtiyaç duyan müteşabih olarak ikiye ayrılıyor. Bu ayeti kerime hükmü ayan beyan ortada olan bir ayettir. Eğer siz buna Rabbimizin ‘ her kim’ diye buyurmasına rağmen burada kastedilen şu sınıftır bu sınıftır derseniz. Allahın açık hükmünün üzerine hüküm koymuş olursunuz. (siz’ derken genel ifade kullandım ).
Söylediğim gibi Said Nursi hz. bu ayetleri nasıl yorumladı bilmiyorum ancak Mürşidim İskender Ali Mihr bu ayetleri yorumlamıyor sadece hükmü doğrudan bize okuyor ,zaten sizde okuduğunuzda ayetlerin te’vile ihtiyaç duymadığını görüyorsunuz. Kur’ anın, hükmü açık ayetlerini okumak ve bunu bildirmek, Hükmü ve ruhu bize malum olmayan ayetlerin açıklamasını yapmak Allahın vazifeli kullarının görevlerinden birkaçıdır.
Daha önceki evliya ve elçilerin sözlerini kıyaslamak,onların sözleriyle alakalı neden bu bunu söyledi, neden şu şunu söyledi demek, bizim hak ve haddimiz değildir. Rabbimiz hangi kuluna , hangi konuda ne kadar açıklama yapacağını kendi bildirir , 5 dönem önceki müceddit bunu farklı demişti… şu zamanki evliya itikada ters sözler söyledi,… bu enel hak dedi …vs vs gibi soruları sormamızın bize faydası değil ancak zararı olur diye düşünüyorum. Allah keyfe ma yeşa’ dır , BU evliyan bunları dedi şu evliyan şunları dedi gibi hesap sorma hadsizliğinin sahibi değiliz. Yaşayan Evliyaullahın sözleri söz konusuysa gider sorarsınız ilgili ayetleri neden farklı yorumladığını bizde öğreniriz. Ancak geçmiş evliyaların sözleri hakkında konuşmayalım inş. Zaten manası açık olan ayetin yorumu yapılmaz. Tekrar belirtiyorum mürşidim ilgili ayetleri YORUMLAMIYOR, Sadece bu ayetlerin doğrudan manasını veriyor. Siz ayeti okuduğunuz zaman başka bir şey mi anlıyorsunuz?
Seyfullah kardeşim Rabbmiz rad 7 de her kavim için hidayetçi olduğunu buyuruyor
13/RAD-7
Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihî), innemâ ente munzirun ve li kulli kavmin hâd(hâdin).
Ve kâfirler derler ki: “O’nun üzerine Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi?” Sen, sadece bir uyarıcısın ve bütün kavimler için hidayetçi vardır (zamanın her parçasında ve bütün kavimlerde).
Rabbimiz adildir, elçilerini biz anlayalım diye hem her kavimden, hem de o kavmin diliyle gönderiyor. ( İbrahim 4)
Bu yüzden hayy olan hidayetçi her kavimde mevcuttur. Allah bu hidayetçileri geçmiş hidayetçilerin sözleriyle kıyaslayalım diye göndermiyor. Eğer siz kavmin hidayetçisini öğrenmek istiyorsanız bu yardımın sadece kendisinden istendiği Allah tan isteyerek yapacaksınız. Rabbimizin Evliyalarının sözlerini kıyaslamaya kalkmak Allah indinde ne kadar hoş görünür bilmiyorum. mihenk ,ölçü bellidir oda Kur’andır.
Eğer siz derseniz ki Mürşidinizin şu söyledikleri bu ayetlere ters, buyurun , sohbetimizi bu minval üzre devam ettirelim. Ancak sizden istirhamım geçmişteki evliya ve Müceddit sözleriyle bugünkü müceddit ve evliya sözlerini kıyaslama cüretine girmeyelim.
Bakara 79-80- 81 ve mü’minun 101-102-103 . ayetlerde hükmü açık olmayan konu varmıdır? Te’ vile ihtiyaç duymayacak şekilde hüküm ortada değil midir? Eğer hüküm açık değilse( tereddütü olanlar için) bunu açıklma vazifesi de Allahın vazifeli kıldığı kullarına aittir. Bu yüzden rad 7 de buyrulduğu üzre her kavme hidayetçi gönderiliyor. Allahtan bizim için tayin ettiği yaşayan hidayetçiyi O’ndan isteyeceğiz.
Allah razı olsun.
ben ve benim gibi tabi olanların büyük kısmı Rabbimizden sorarak tabi olduk . bakara 45 te Rabbimiz sabır ve namazla yardım isteyin buyuruyor, hayatımızdaki en önemli şey bizim için tayin edilen hidayetçidir ki vesilesiyle hidayete ereriz. lütfen sizde sorun hidayetçiyi hacet namazıyla ... sizi ve tüm kardeşlerimizi Allah için çok seviyoruz.. Allah gani gani razı olsun... selam ve dua ile..
Allah razı olsun.
Verdiğiniz ayetler için de Allah razı olsun. Amenna ve saddekna, Allah indinde söz değiştirilmez ve Allah vaadinden dönmez.
Said Nursi hz. lerinin ilgili ayetleri nasıl yorumladığını inanın bilmiyorum. Ancak ilgili ayetleri müsadenizle aşağı yapıştırayım.
2/BAKARA-80
Ve kâlû len temessenen nâru illâ eyyâmen ma’dûdeh(ma’dûdete), kul ettehaztum indallâhi ahden fe len yuhlifallâhu ahdehu(ahdehû) em tekûlûne alâllâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne).
Ve (o emaniyyeye tâbî olanlar): “Ateş bize ancak sayılı birkaç gün dokunacak (günahlarımız kadar yanıp cennete gireceğiz).” dediler. De ki: “Allah katından bir ahd mi edindiniz?” (Eğer böyle bir ahd, almışsanız) Allah, ahdinden asla dönmez (Allah’ın ahdinde hilâf olmaz). Yoksa Allah’a karşı bilmediğiniz bir şey mi söylüyorsunuz?
2/BAKARA-81
Belâ men kesebe seyyieten ve ehâtat bihî hatîetuhu fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Hayır, (sandığınız gibi değil) kim günah kazanmış da hataları kendisini kuşatmışsa; işte onlar, ateş halkıdır ve içinde de devamlı kalacaklardır.
2/BAKARA-82
Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ulâike ashâbul cenneh(cenneti), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Ve âmenû olup (Allah’a ulaşmayı dileyip), ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) amel işleyenler, işte onlar, cennet halkıdır ve içinde (cennette) devamlı kalacaklardır.
Bu ayeti kerimelerde Rabbimiz bakara 79 , kitabı elleriyle yazanlardan bahsediyor ve bu kitap yazan kişiler ateş bize birkaç gün değecek demişler Rabbimizde Allahın böyle bir vaadi olmadığını kim günah işlerde günahı kendisini kuşatırsa ebedi cehennemde olduğu( kişinin günahları sevaplarından çok olursa günahları kuşatmış olur. ) …bildiriyor ve devam ediyor
Seyfullah kardeşim Rabbimizin bu konuyla ilgili isterseniz birkaç ayetinide yapıştırayım.
23/MU'MİNUN-101
Fe izâ nufiha fis sûri fe lâ ensâbe beynehum yevme izin ve lâ yetesâelûn(yetesâelûne).
İzin günü sur’a üfürüldüğü zaman, artık onların aralarında bir neseb (soy bağı) yoktur. Ve (birbirlerine hal hatır) sormazlar.
23/MU'MİNUN-102
Fe men sekulet mevâzînuhu fe ulâike humul muflihûn(muflihûne).
O zaman kimin mizanı (sevap tartıları) ağır gelirse işte onlar, felâha erenlerdir.
23/MU'MİNUN-103
Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Ve kimin mizanı (sevap tartıları), hafif gelirse işte onlar, nefslerini hüsrana düşürenlerdir. Onlar, cehennemde ebediyyen kalacak olanlardır.
Ayeti kerimelerde men yani’ kim’ kelimesi geçmekte ve kapsamına bildiğiniz gibi herkesi almaktadır.
Buradada açık bir şekilde hüküm vardır. Kimin sevap tartısı hafifse onun ebedi cehennemde olduğu yazıyor.
Sevgili kardeşim ayeti kerimeler biliyorsunuz ki hükmü açık olan muhkem, ve hükmü yoruma ihtiyaç duyan müteşabih olarak ikiye ayrılıyor. Bu ayeti kerime hükmü ayan beyan ortada olan bir ayettir. Eğer siz buna Rabbimizin ‘ her kim’ diye buyurmasına rağmen burada kastedilen şu sınıftır bu sınıftır derseniz. Allahın açık hükmünün üzerine hüküm koymuş olursunuz. (siz’ derken genel ifade kullandım ).
Söylediğim gibi Said Nursi hz. bu ayetleri nasıl yorumladı bilmiyorum ancak Mürşidim İskender Ali Mihr bu ayetleri yorumlamıyor sadece hükmü doğrudan bize okuyor ,zaten sizde okuduğunuzda ayetlerin te’vile ihtiyaç duymadığını görüyorsunuz. Kur’ anın, hükmü açık ayetlerini okumak ve bunu bildirmek, Hükmü ve ruhu bize malum olmayan ayetlerin açıklamasını yapmak Allahın vazifeli kullarının görevlerinden birkaçıdır.
Daha önceki evliya ve elçilerin sözlerini kıyaslamak,onların sözleriyle alakalı neden bu bunu söyledi, neden şu şunu söyledi demek, bizim hak ve haddimiz değildir. Rabbimiz hangi kuluna , hangi konuda ne kadar açıklama yapacağını kendi bildirir , 5 dönem önceki müceddit bunu farklı demişti… şu zamanki evliya itikada ters sözler söyledi,… bu enel hak dedi …vs vs gibi soruları sormamızın bize faydası değil ancak zararı olur diye düşünüyorum. Allah keyfe ma yeşa’ dır , BU evliyan bunları dedi şu evliyan şunları dedi gibi hesap sorma hadsizliğinin sahibi değiliz. Yaşayan Evliyaullahın sözleri söz konusuysa gider sorarsınız ilgili ayetleri neden farklı yorumladığını bizde öğreniriz. Ancak geçmiş evliyaların sözleri hakkında konuşmayalım inş. Zaten manası açık olan ayetin yorumu yapılmaz. Tekrar belirtiyorum mürşidim ilgili ayetleri YORUMLAMIYOR, Sadece bu ayetlerin doğrudan manasını veriyor. Siz ayeti okuduğunuz zaman başka bir şey mi anlıyorsunuz?
Seyfullah kardeşim Rabbmiz rad 7 de her kavim için hidayetçi olduğunu buyuruyor
13/RAD-7
Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihî), innemâ ente munzirun ve li kulli kavmin hâd(hâdin).
Ve kâfirler derler ki: “O’nun üzerine Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi?” Sen, sadece bir uyarıcısın ve bütün kavimler için hidayetçi vardır (zamanın her parçasında ve bütün kavimlerde).
Rabbimiz adildir, elçilerini biz anlayalım diye hem her kavimden, hem de o kavmin diliyle gönderiyor. ( İbrahim 4)
Bu yüzden hayy olan hidayetçi her kavimde mevcuttur. Allah bu hidayetçileri geçmiş hidayetçilerin sözleriyle kıyaslayalım diye göndermiyor. Eğer siz kavmin hidayetçisini öğrenmek istiyorsanız bu yardımın sadece kendisinden istendiği Allah tan isteyerek yapacaksınız. Rabbimizin Evliyalarının sözlerini kıyaslamaya kalkmak Allah indinde ne kadar hoş görünür bilmiyorum. mihenk ,ölçü bellidir oda Kur’andır.
Eğer siz derseniz ki Mürşidinizin şu söyledikleri bu ayetlere ters, buyurun , sohbetimizi bu minval üzre devam ettirelim. Ancak sizden istirhamım geçmişteki evliya ve Müceddit sözleriyle bugünkü müceddit ve evliya sözlerini kıyaslama cüretine girmeyelim.
Bakara 79-80- 81 ve mü’minun 101-102-103 . ayetlerde hükmü açık olmayan konu varmıdır? Te’ vile ihtiyaç duymayacak şekilde hüküm ortada değil midir? Eğer hüküm açık değilse( tereddütü olanlar için) bunu açıklma vazifesi de Allahın vazifeli kıldığı kullarına aittir. Bu yüzden rad 7 de buyrulduğu üzre her kavme hidayetçi gönderiliyor. Allahtan bizim için tayin ettiği yaşayan hidayetçiyi O’ndan isteyeceğiz.
Allah razı olsun.
ben ve benim gibi tabi olanların büyük kısmı Rabbimizden sorarak tabi olduk . bakara 45 te Rabbimiz sabır ve namazla yardım isteyin buyuruyor, hayatımızdaki en önemli şey bizim için tayin edilen hidayetçidir ki vesilesiyle hidayete ereriz. lütfen sizde sorun hidayetçiyi hacet namazıyla ... sizi ve tüm kardeşlerimizi Allah için çok seviyoruz.. Allah gani gani razı olsun... selam ve dua ile..
Allah razı olsun.