Muhamed Dolaku
New member
- Katılım
- 2 Tem 2011
- Mesajlar
- 5,395
- Tepkime puanı
- 158
- Puanları
- 0
- Yaş
- 78
417. [FONT="]Ebû Hüreyre veya Ebû Said el-Hudrî radıyallahu anhümâ - burada râvi, hadisin bu iki sahâbîden hangisinden rivâyet edildiğinde tereddüt etmiştir. Sahâbîlerin hepsi de âdil olduğu için sahâbînin kimliği hakkındaki tereddüt hadisin sıhhatine zarar vermez- şöyle dedi:
[FONT="]Tebük Gazvesinde şiddetli açlık çektikleri için sahâbîler:[/FONT]
[FONT="]- Ey Allahın Resûlü! İzin verseniz de develerimizi kesip yesek ve iç yağı elde etsek? dediler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:[/FONT]
[FONT="]- Peki öyle yapın! buyurdu. Derken Ömer radıyallahu anh geldi ve şöyle dedi:[/FONT]
[FONT="]- Ey Allahın Resûlü! Eğer sen develeri kesmelerine izin verirsen, orduda binek azalır. Fakat (isterseniz), onlara ellerinde bulunan azıklarını getirmelerini emrediniz ve sonra da ona bereket vermesi için Allaha dua ediniz. Umulur ki Allah, bereket ihsan eder.[/FONT]
[FONT="]Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:[/FONT]
[FONT="]- Peki öyle yapalım! buyurdu ve deriden bir yaygı getirtip serdirdi. Sonra da elde mevcut erzakın getirilmesini emretti.[/FONT]
[FONT="]Askerlerden kimi bir avuç darı, kimi bir avuç hurma ve kimi de ekmek parçacıkları getirdi. Yaygı üzerinde gerçekten pek az bir şey birikmişti. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bereket vermesi için Allaha dua etti ve sonra:[/FONT]
Kaplarınızı getirip bundan alınız[FONT="]! buyurdu. Askerler kaplarını doldurdular. Öylesine ki doldurulmadık bir tek kap bırakmadılar. Sonra da doyuncaya kadar yediler yine de bir hayli yiyecek arttı.[/FONT]
[FONT="]Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:[/FONT]
[FONT="]- Allahdan başka ilah olmadığına ve benim Allahın resûlü olduğuma şehâdet ederim. Allahın birliğine ve Muhammedin peygamberliğine şeksiz süphesiz inanmış olarak Allaha kavuşmayan kimse, cennet(e girmek)ten mutlaka alıkonur.[/FONT]
[FONT="]Müslim, Îmân 45[/FONT]
Açıklamalar
[FONT="]Bizans hükümdarının kışkırttığı Arab kabilelerinin Medineye hücum edecekleri haberi üzerine, hicretin dokuzuncu yılında Hz. Peygamber tarafından gerçekleştirilen Tebük Seferi çok sıcak bir mevsime denk gelmişti. Üstelik o sene Medinede kıtlık da vardı.[/FONT]
[FONT="]Bu şartlarda çıkılan yolculukta, azıkları tükenen müslüman askerler, su taşımakta kullandıkları develeri kesip etlerini yemek ve iç yağlarını da yağ olarak kullanmak istediler. İçinde bulundukları şartlara bakarak Hz. Peygamber bu isteği kabul etti. Ancak Hz. Ömerin gerekçeli itirazı üzerine, haklı uyarı ve tekliflere daima açık olan Sevgili Peygamberimiz, verdiği izni kaldırdı. Toplanan erzâk üzerine yaptığı bereket duası sonucunda orduda bulunan herkes kabını doldurdu. Oturup yedikleri halde yine de bir miktar yiyecek arttı. Bu, Hz. Peygamberin mücizelerinden biriydi.[/FONT]
[FONT="]Bu son derece etkileyici ve mutluluk verici ortamda Hz. Peygamber, daima yaptığı gibi bir temel gerçeğe ve müminleri her türlü tehlike ve endişeden kurtarıcı bir noktaya dikkat çekti.[/FONT]
[FONT="]Önce kendisi Allahın birliğine ve kendisinin Allahın elçisi olduğuna şehâdet getirdi. Sonra da böyle bir inanç ve şehâdete bütün gönlüyle inanarak, âhirete göçen kimselerin cennete girecekleri müjdesini verdi.[/FONT]
[FONT="]Hadisin konumuzla ilgisi işte bu son cümlede yatmaktadır. Tereddetsüz bir iman cennete girmek için kâfidir. Bundan daha büyük ümit kaynağı olur mu?[/FONT]
Hadisten Öğrendiklerimiz
[FONT="]1. Harb halinde şahsî mallar üzerinde tasarrufta bulunabilmek için komutandan izin almak gerekir.[/FONT]
[FONT="]2. Uygun görülmeyen karar ve uygulamalarla ilgili olarak yetkililere ikaz ve yeni tekliflerde bulunmak mümkündür.[/FONT]
[FONT="]3. Hz. Peygamberin duâsı makbüldür.[/FONT]
[FONT="]4. Sünnet sünnetin hükmünü ortadan kaldırır. Nitekim Hz. Peygamber, develerin kesilmesi için önce verdiği izni sonradan durdurmuş ve farklı bir uygulama yapmıştır.[/FONT]
[FONT="]5. Şeksiz ve şüphesiz olarak kelime-i şehâdete inanan kimse cennete girer.[/FONT]
[FONT="]6. En sıkıntılı anlarda bile bir çıkış yolu bulunacağı ümidi içinde olmak gerekir.[/FONT]
[/FONT]
__________________
[FONT="]Tebük Gazvesinde şiddetli açlık çektikleri için sahâbîler:[/FONT]
[FONT="]- Ey Allahın Resûlü! İzin verseniz de develerimizi kesip yesek ve iç yağı elde etsek? dediler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:[/FONT]
[FONT="]- Peki öyle yapın! buyurdu. Derken Ömer radıyallahu anh geldi ve şöyle dedi:[/FONT]
[FONT="]- Ey Allahın Resûlü! Eğer sen develeri kesmelerine izin verirsen, orduda binek azalır. Fakat (isterseniz), onlara ellerinde bulunan azıklarını getirmelerini emrediniz ve sonra da ona bereket vermesi için Allaha dua ediniz. Umulur ki Allah, bereket ihsan eder.[/FONT]
[FONT="]Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:[/FONT]
[FONT="]- Peki öyle yapalım! buyurdu ve deriden bir yaygı getirtip serdirdi. Sonra da elde mevcut erzakın getirilmesini emretti.[/FONT]
[FONT="]Askerlerden kimi bir avuç darı, kimi bir avuç hurma ve kimi de ekmek parçacıkları getirdi. Yaygı üzerinde gerçekten pek az bir şey birikmişti. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bereket vermesi için Allaha dua etti ve sonra:[/FONT]
Kaplarınızı getirip bundan alınız[FONT="]! buyurdu. Askerler kaplarını doldurdular. Öylesine ki doldurulmadık bir tek kap bırakmadılar. Sonra da doyuncaya kadar yediler yine de bir hayli yiyecek arttı.[/FONT]
[FONT="]Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:[/FONT]
[FONT="]- Allahdan başka ilah olmadığına ve benim Allahın resûlü olduğuma şehâdet ederim. Allahın birliğine ve Muhammedin peygamberliğine şeksiz süphesiz inanmış olarak Allaha kavuşmayan kimse, cennet(e girmek)ten mutlaka alıkonur.[/FONT]
[FONT="]Müslim, Îmân 45[/FONT]
Açıklamalar
[FONT="]Bizans hükümdarının kışkırttığı Arab kabilelerinin Medineye hücum edecekleri haberi üzerine, hicretin dokuzuncu yılında Hz. Peygamber tarafından gerçekleştirilen Tebük Seferi çok sıcak bir mevsime denk gelmişti. Üstelik o sene Medinede kıtlık da vardı.[/FONT]
[FONT="]Bu şartlarda çıkılan yolculukta, azıkları tükenen müslüman askerler, su taşımakta kullandıkları develeri kesip etlerini yemek ve iç yağlarını da yağ olarak kullanmak istediler. İçinde bulundukları şartlara bakarak Hz. Peygamber bu isteği kabul etti. Ancak Hz. Ömerin gerekçeli itirazı üzerine, haklı uyarı ve tekliflere daima açık olan Sevgili Peygamberimiz, verdiği izni kaldırdı. Toplanan erzâk üzerine yaptığı bereket duası sonucunda orduda bulunan herkes kabını doldurdu. Oturup yedikleri halde yine de bir miktar yiyecek arttı. Bu, Hz. Peygamberin mücizelerinden biriydi.[/FONT]
[FONT="]Bu son derece etkileyici ve mutluluk verici ortamda Hz. Peygamber, daima yaptığı gibi bir temel gerçeğe ve müminleri her türlü tehlike ve endişeden kurtarıcı bir noktaya dikkat çekti.[/FONT]
[FONT="]Önce kendisi Allahın birliğine ve kendisinin Allahın elçisi olduğuna şehâdet getirdi. Sonra da böyle bir inanç ve şehâdete bütün gönlüyle inanarak, âhirete göçen kimselerin cennete girecekleri müjdesini verdi.[/FONT]
[FONT="]Hadisin konumuzla ilgisi işte bu son cümlede yatmaktadır. Tereddetsüz bir iman cennete girmek için kâfidir. Bundan daha büyük ümit kaynağı olur mu?[/FONT]
Hadisten Öğrendiklerimiz
[FONT="]1. Harb halinde şahsî mallar üzerinde tasarrufta bulunabilmek için komutandan izin almak gerekir.[/FONT]
[FONT="]2. Uygun görülmeyen karar ve uygulamalarla ilgili olarak yetkililere ikaz ve yeni tekliflerde bulunmak mümkündür.[/FONT]
[FONT="]3. Hz. Peygamberin duâsı makbüldür.[/FONT]
[FONT="]4. Sünnet sünnetin hükmünü ortadan kaldırır. Nitekim Hz. Peygamber, develerin kesilmesi için önce verdiği izni sonradan durdurmuş ve farklı bir uygulama yapmıştır.[/FONT]
[FONT="]5. Şeksiz ve şüphesiz olarak kelime-i şehâdete inanan kimse cennete girer.[/FONT]
[FONT="]6. En sıkıntılı anlarda bile bir çıkış yolu bulunacağı ümidi içinde olmak gerekir.[/FONT]
[/FONT]
__________________