Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ne olursan ol gel dediniz,ateistim geldim

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Sayın kompleks,

Olaya şu boyuttan bakmak istiyorum. Tanrı'nın, insanlara doğru yolda rehberlik etmesi yalnızca bizim peygamberimizle olmamıştır. Bizim kutsal kitabımızda tüm insanlığa peygamberler aracılığıyla Tanrı, öğütlerini ulaştırmıştır. Dolayısı ile gerçek anlamda bakıldığında Tevrat, İncil, Kuran aynı Tanrı'nın farklı zamanlarda farklı topluluklara gönderdiği ve özünde aynı öğütlerin bulunduğu kitaplardır. Lakin Kuran haricindeki diğer kitapların insanlar tarafından, kendi çıkarları düşünülerek değişime uğradığı ifade edilir. Eğer tüm dinlerin kutsal kitaplarını başından sonuna dek okursanız, Kuran haricindeki kitapların, emir ve öğüt kapsamında değil de daha çok roman tarzında hikaye kitaplarına benzediğini kolaylıkla farkedeceksiniz.

Demek istediğim şey şu, Tanrı insanlara asla farklı öğütler vermedi. Kuran ile söylediği ne ise, İncil'de de o vardı, Tevrat'ta da... Ve bunlar, yapılan her şeyin özünde iyilik olarak yapılması gerektiği, kötülükten, haksızlık ve zorbalıktan her zaman kaçınılması gerektiği, diğer canlılara sebepsiz olarak asla zarar verilmemesi gerektiği idi. Ve insanlıkta ''vicdan'' ya da ''iyilikle kötülüğü ayırabilme vasfı'' nın temeli de buradan gelir. Siz, çocuğunuza hırsızlık yapmasının kötü bir şey olduğunu öğreteceksiniz elbet. Peki dürüstçe, siz bunun kötü bir şey olduğunu, hiçbir şeyin etkisinde olmadan, yaşadığınız toplumun geçmişten gelen geleneklerini hiç görmeden kendi kendinize mi algıladınız? Hiç zannetmem. Bugünkü ateistlerin hepsi bunu söyler, ama sahip oldukları iyi-kötü kavramını kendi kendilerine hiçbir etki olmaksızın değil, etraflarındaki insanlardan, yaşadıkları kültürden öğrendiklerini kabul etmek istemezler. Halbuki bu kültür, bize çok çok eskilerden miras kalmıştır.

Çocuklara doğruları öğretmek için hiçbir çaba sarfetmemize gerek yor diyorsunuz. Bu konuda size katılmıyorum, eğer bir çocuğa hiçbir doğru öğretilmezse, hiçbir ahlaki eğitim verilmezse ne olur biliyor musunuz? Bu çocuk manevi değerlerinden, yani iyilikten, güzellikten, merhametten, yardım sevgisinden vsvsvs mahrum kalır, bu da onun sadece temel fiziksel ihtiyaçlarını karşılamaya programlanması anlamına gelir. Ve sadece temel ihtiyaçların karşılandığı bir hayatta iyi-kötü ayrımı olmayacağı için hırsızlık, yalan, öldürmek gibi kavramlar kötü değil, ihtiyaç durumunda yapılması gereken şeyler olur ki bu tarz suçları işleyenlerin büyük bir çoğunluğunun geçmişi bildiğimiz gibi sorunludur. Ya iğrenç durumdaki yetiştirme yurtlarında sizin dediğiniz gibi hiçbir doğru öğretilmeden büyümüştür, ya annesi babası ölmüş ve kendisini sevmeyen bir akrabası tarafından, yine gerekli şeylere önem verilmeden büyütülmüştür gibi gibi.
 
K

kompLeks

Guest
sayın old_preacher;

ben çocuklara ahlaki eğitim verilmesin demiyorum. verilsin. konumuz din eğitimi idi ve halen hiç bir soruma cevap alabilmiş durumda değilim. yukarıda cevaplanmamış bir sürü sorum var. onlardan bir tanesini tekrar sorayım. kaybolmasın ve karışmasın diye tek tek yazayım artık isterseniz. herkes çocuğuna doğruları öğretmek ister. ama doğrular görecelidir. herkes kendi doğrusunu çocuğuna öğretir. ben evrensel ahlaktan bahsediyorum. hiçbir inanç hırsızlığı doğru bulmaz hatta inançsızlık bile. bu evrenseldir. tersini düşünenlerin mutlaka bir hikayesi vardır istisnadır. yukarıya 7 yaşındaki çocuğa din eğitimi verilirse ne olur ve verilecekse nasıl verilmeli...bi sürü şey yazdım hiç birini okumadınız mı? sorular arada kaynayacaksa tek tek sorayim ozaman. bir hristiyan veya yahudi anne baba çocuğuna 7 yaşından itibaren kendi dinini empoze ederse ve bu çocuğu dindar biri olarak yetiştirirse bu çocuk 25 yaşına geldiğinde siz bu çocuğa artık müslümanlığı anlatabilir misiniz? müslümanlığın doğru olduğunu, annesinin babasının ve çevresinin yanlış yolda olduğunu kabul edebilir mi? bunu yapabilirim diyorsanız, kendi çocuğunuza da ergenliğe ulaştıktan sonra dini anlatabilirsiniz. çocuğunuz daha sonra dinin gereklerini kendisi de sorgulayarak araştırarak yerine getirebilir. dolayısıyla 7 yaşında din eğitimine gerek olmadığı konusunda hemfikir olmuş oluruz. aynı zamanda bunu gerçekten yapabilirim diyorsanız hodri meydan, hristiyanlara yahudilere müslümanlığı anlatın uzunca bir fetva verin bakalım kaç kişi müslüman olacak. ben şimdiden söyleyeyim %99 dan fazlası sizin saçmaladığınız konusunda hemfikir olacak. peki soruyorum nedir onları bu şekilde düşündürten. küçük yaşta aldıkları din eğitimi mi? cevap vermeye çalışın devam edelim. yazacak çok şey var. yukarıda yazdığım çoğu şey kaynadı.

esenlikle kalın...
 
A

adam

Guest
peki sayın adam, çok net bir cevap veriyorum. tabiki ayıp diyeceğim tabiki doğru değil diyeceğim. ben zaten hiç bir yazımda bunun tersini söylemedim. çocuklarımıza hırsızlık yapmayı, tecavüz etmeyi öğretelim demedim. (bundan önce sizin için yazdıklarım da havaya uçmuş oldu. cevapsız kaldı çoğu) daha açık konuşayım. ben çocuğuma hırsızlık yapmanın kötü birşey olduğunu, hak yemenin, gıybet etmenin kötü bir şey olduğunu zaten öğretirim. vicdan diye bir şey vardır zaten ben öğretmesem de bunu hissedebilir. zaten çocuklara hiç bir şey öğretmeseniz bile çocuk yalan söyleyemez. çocuk özünde iyidir zaten. daha doğrusu yalan söylememek öğretilmez. yalan söylüyorsa biri ona yalan söylemeyi öğretmiştir veya yalan söyleyen birini örnek almıştır. siz kötü örnek olmazsanız çocuk da kötü birşey öğrenmez. ayrıca doğruları öğrenmesi için çaba sarfetmenize gerek yok. vicdan öyle bir şeydir ki, insanın cenneti de cehennemi de orasıdır. eğer sırtında bir yük hissediyorsan ve onu bırakmazsan zaten altında ezilirsin.

Asla sorduklarınızın hiç biri arada kaynamadı, aksine ben tek tek gitmeyi düşündüm ve çocuk kavramı ile başladım. Diğerlerine de tek tek geçeceğim.

Zaten size; çocuklara kötü ve çirkin şeyler öğretelim diyorsunuz, demedim. Sadece ahlaki bir tek konuyu alıp oradan örnekleme yapmak istedim. Bakın, Din gibi (benim açımdan) çok önemli bir konuyu, çocukken vermenin doğru olmayacağını, çocuğun 25 yaşına kadar kendi tercihine bırakılması gerektiğini söylerken, ahlaki değerlerin ise çok küçük yaşta verilmesi gerektiğini ve bunun evrensel olduğunu söylüyorsunuz. Din de evrenseldir. Ayrıca, nasıl din konusunda serbest bıraktıysanız, ahlaki konularda da o zaman bırakın çocuğunuzu 25 yaşına gelinceye kadar kendi tercihinde kalsın. Niye müdahele ediyorsunuz ? O yaşa gelince hırsızlığın ahlaki olup olmadığını o zaman kendi fikri yapısına göre şekillendirsin. Ne oldu şimdi ? Ama olmaz değil mi ? Eskaza; çocuk 8 yaşındayken (örnekleme yapıyorum, empati gösterin) okuldaki bir arkadaşının çok cicili bicili kalemini kimseye söylemeden çantasına koydu ve hiç bir şeyden haberi yok gibi davrandı. Yaptığının çirkin olduğunu bilmiyor ya hani. Arkadaşı kalemini bulamayınca öğretmenine söyledi, öğretmeni de küçük çaplı bir araştırma yaptı ve bu kalem bu çocuğumuzun çantasından çıktı. Dolayısı ile velisi çağrıldı ve bu durum kendilerine aktarıldı. Veli; öğretmenler karşısında veya okul müdürü karşısında yerden yere girdi, mahçup oldu. Acaba diyorum, dini eğitim olsa da olur, olmasa da, ama bu gibi ahlaki konular vakit geçirilmeden çocuğa en güzel şekilde öğretilmeli ve hayali dahi olsa bu mahcubiyetin önüne geçilmeli, korkusumudur bize ahlaki konuları daha çok önemseten. Toplum önünde küçücük masumane olarak yapılan hatadan dolayı küçük düşme korkusumudur ? Bana kalırsa cevap evet. İyi ama arkadaşım, zaten Din; Ahlaktır! Din, sadece amel ettirmez, sadece oruç tut demez, sadece namaz kıl demez, sadece içki içip de etrafa rahatsızlık verme ve sağlığını da tehlikeye atma demez, bunları yaşaman için bilgi sunar. Anlatır, örnekleme yapar, misaller verir ve bunu yaşantı olarak kabullendiğin zaman kendi içinde otokontrolünü verdiği bu bilgi ile yine senin dengeli olarak yaşamanı bekler. Örnekteki çocuk hırsızlık yapacaksa, günah diyerek bundan kaçınır. 15 yaşına gelen çocuk, çevresindeki çocuklara özenip de eline bira şişesi alacağı zaman, günah diyerek almaz, dolayısı ile artık çevremizde çokca görmeye başladığımız iki bira içip de etrafa terbiyesizliklerde bulunan çocuklardan farklı bir yaşantı sunar. Anne babasına ayetlerde belirtildiği üzere of bile demenin günah olduğunu düşünerek sizi rencide etmez. Ne oldu şimdi, çocuğa Din'i eğitimi vererek aynı zamanda ahlaki yönlerini tamamlamış ve kendi kontrolünü kendi tercihine özgürce bırakmış oldunuz.

Bu tarz bir davranış çocuğunuza kötülük değil, bilakis erdemli olması konusunda yapabileceğiniz bir anne veya baba olarak en büyük destektir. İbadetlerini yaptığı zamanda aynı oranda Allah (cc) gibi yüce bir varlığın da kendisini destekleyeceğini ve kendisine her konuda yardımcı olacağını bilmesi hissetmesi aynı zamanda müthiş bir özgüven sağlar. Özgüven de karakteri oluşturur. Karakter de bildiğiniz gibi kişiliğini sağlamlaştırır ve kişilikli toplumlar bu tür değerler ile oluşur.

Bunlardan eğer hiç bahsetmezseniz, çocuğunuz bunları his yolu ile öğrenemez! Bırakın çocuğu, eğer böyle şeyler daha önce öğretilmemiş ise; yetişkin bir insan dahi öğrenemez. Siz, hissetme ile kişilik oluştuğunu söylemeye kalkarsanız, bütün pedagog ve çocuk gelişim uzmanlarını öfkelendirir, bizi de güldürürsünüz, kendinizi de ilerde muhtemel hüsrana sürüklersiniz.

Bütün çocuklar özünde iyidir, saftır. Sadece insanlar nazarında değil, Allah (cc) katında da saf ve temizdir. O neden ile erkek çocuklarını ve kız çocuklarını buluğ çağına kadar Dini ameller konusunda serbest bırakmıştır. 5 yaşındaki çocuğa zorla namaz kıldırın dememiştir. Size diyen olduysa, hatayı o diyen kişide arayın Din de veya (haşa) Allah'ta (cc) aramayın.

Eğitimsiz bir vijdan, hayvanidir. Eğitilmemiştir. Hayvanlara da doğru - yanlış paradoksu öğretilemediği için o yüzden vijdan yoktur, olsa olsa merhameti olur bir parça, ama onu da vijdan ile karıştırmayın sakın. Hayvanlarda vijdan olsaydı, aslanlar ceylanları serbest bırakır, geçen sefer avladığı hayvanın henüz yeni doğmuş yavrusu olduğunu gördüğü için pişmanlık duyardı ve bu teessür sonucunda av peşinde artık koşmaz çayırlara çıkar otlanırlardı. Eğitilmemiş bir çocuğun vijdanının da olmasını beklemeyin. Buluğa erdikten sonra, keşfedeceği yeni mecralar onun av sahasını oluşturacaktır. Eğer, bir de merhameti yoksa; etrafta ceylan bırakmayacaktır. Merhamet ise; işte o ülvi bir haslettir, kişinin elinde değil bizzat Alemlerin Rabbi tarafından verilen bir lütftur.

Sırtınızdakinin ne olduğu önemli. Eğer kul haklarını gasp ise, eğer onu bunu çekiştirmek ise, bir çok kötü kabul edilen şeyleri hiç düşünmeden yapmak ise, evet o yükü bırakmadığı sürece insan altında ezilir. Ama sırtındakiler ahlaki ve vijdani değerler ise, üzerine ne kadar daha yük binerse binsin, insanı daha da doğrultur dimdik ayağa kaldırır. Nazarınızda terbiyeli insan mı değerlidir, futursuz hoyrat saygısız bir insan mı ? Vereceğiniz cevabın; Allah'ın (cc) da aynı cevabı olduğunu bilin. O (cc) da, sadece bizden ahlaklı ve vijdanlı olmamızı istiyor. Sadece; bu..! Zor olmasa gerek.

İyi geceler.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Şöyle cevap vereyim,

7 yaşındaki çocuğa din eğitimi verilirse ne olur ve verilecekse nasıl verilmeli

yazdıklarınızı okudum. 7 yaşındaki çocuğa din empoze edilmemeli demişsiniz. ben de bundan önce size ilk yazımda bununla ilgili konuşmuştum, çocuklara katı ve reddedilemez şekilde değil, tam aksine sorgulamaya teşvik edici şekilde eğitim verilmesi gerektiğini söylemiştim, bu konuda farklı görüşte olmadığımızı da eklemiştim. dediğiniz gibi herkes kendi doğrusunu öğretir çocuğuna, ama asla unutmayın ki ''ileride kendi doğrusunu bulmak o çocuğun kendisine kalmıştır, biz ne anlatırsak anlatalım, nasıl anlatırsak anlatalım, o çocuk zamanı geldiğinde gerçekten düşünmüyorsa ve sorgulamıyorsa bu onun kendi hatasıdır.'' elbette mantıktan yoksun ve katı bir anlatım bu süreci kötü etkileyecektir, fakat nihai sonucu belirleyen bu değildir. ve hiç düşünüp sorgulamadan da kimse aslında kendi doğrusunu bulamaz, sadece öyle zanneder.

bir hristiyan veya yahudi anne baba çocuğuna 7 yaşından itibaren kendi dinini empoze ederse ve bu çocuğu dindar biri olarak yetiştirirse bu çocuk 25 yaşına geldiğinde siz bu çocuğa artık müslümanlığı anlatabilir misiniz? müslümanlığın doğru olduğunu, annesinin babasının ve çevresinin yanlış yolda olduğunu kabul edebilir mi?

Daha önceden de söylediğim gibi, ben kimseye din anlatma taraftarı değilim, özellikle de 25 yaşındaysa. şunu açıklığa kavuşturayım sayın kompleks, din inanç demektir ve inanç ''anlatmakla olacak'' bir şey değildir, anlatmak sadece yol göstermektir.

25 yaşında müslümanlığın doğru olduğunu elbette kabul edebilir(benim gibi), müslüman biri de hıristiyanlığın doğru olduğunu 45 yaşında kabul edebilir, olmayan şeyler değil bunlar. siz bunun ''çok az'' olmasına takılıyorsunuz, ama zaten ''çok az'' sayıda gerçekten sorgulayan insan olduğunu unutuyorsunuz.

bunu yapabilirim diyorsanız, kendi çocuğunuza da ergenliğe ulaştıktan sonra dini anlatabilirsiniz. çocuğunuz daha sonra dinin gereklerini kendisi de sorgulayarak araştırarak yerine getirebilir.

Elbette olabilir, olmaz diye bir şey yok, ama ben zaten sorgulamaya teşvik ederek anlattığım için ergenliğe kadar beklememe gerek yok, tam tersine bu konularda bilgi sahibi olmaya ve sorgulamaya ne kadar küçük yaşlarda başlarsa gelecekte inandığı şeyde o kadar emin olur.

aynı zamanda bunu gerçekten yapabilirim diyorsanız hodri meydan, hristiyanlara yahudilere müslümanlığı anlatın uzunca bir fetva verin bakalım kaç kişi müslüman olacak.ben şimdiden söyleyeyim %99 dan fazlası sizin saçmaladığınız konusunda hemfikir olacak

bu cümle beni ilgilendirmiyor tahmin edebileceğiniz üzere, böyle bir iddiam da, yapma sebebim de yok. dediğim gibi bunlar fetva ile olacak işler değil, sorgulamak lazım. yüzde kaçının saçmaladığımı düşünmesi de aynı zamanda beni ilgilendirmiyor, sorgulamaya üşenmeyen kendi sorgulasın.

peki soruyorum nedir onları bu şekilde düşündürten. küçük yaşta aldıkları din eğitimi mi?

Olaya tek boyuttan bakmışsınız, din boyutundan. bunun dinle alakası yok sevgili kompleks, daha önceden de söyledim, bir daha söyleyeyim, ''kişi beynini düşünme ve sorgulama eylemine kapattıysa bu kendi problemidir, dinle falan alakası yoktur''. bu kişiye siz herhangi bir dini değil de küçükken ateizmi anlatsanız da değişen en ufak bir şey olmayacak, düşünmeden ve sorgulamadan, dogmatik bir şekilde tüm inançları reddederek ateist olacaktır.

Son olarak şunu söyleyeyim sayın kompleks, çok önemli bir şeyi atlıyorsunuz. siz günümüzde insanların çoğunun, ailesinden duyduğu şeylere sorgulamadan inandığından yakınıyorsunuz(benim de yakındığım gibi), ama tüm suçu dine ve aileye atıyorsunuz. bu yanlış, ailenin anlatım tarzı elbette önemlidir, ama dediğim gibi bir insan düşünmeden inanıyorsa bu kendi suçudur, en büyük suç kendisinindir. Aklı fikri var, e düşünmek de parayla değil, sorun ne? zihin tembelliği elbette...
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
cevap vermeye çalışın devam edelim.

cevap vermeye çalışılacak bir durum yok, ortada aranması gereken önemli bir cevap da yok, şu yukarıda yazdıklarımı her insan düşünebilir...

Saygılar...
 
K

kompLeks

Guest
sayın adam; tek tek cevap vereyim.

Asla sorduklarınızın hiç biri arada kaynamadı, aksine ben tek tek gitmeyi düşündüm ve çocuk kavramı ile başladım. Diğerlerine de tek tek geçeceğim.

Zaten size; çocuklara kötü ve çirkin şeyler öğretelim diyorsunuz, demedim. Sadece ahlaki bir tek konuyu alıp oradan örnekleme yapmak istedim. Bakın, Din gibi (benim açımdan) çok önemli bir konuyu, çocukken vermenin doğru olmayacağını, çocuğun 25 yaşına kadar kendi tercihine bırakılması gerektiğini söylerken, ahlaki değerlerin ise çok küçük yaşta verilmesi gerektiğini ve bunun evrensel olduğunu söylüyorsunuz. Din de evrenseldir.

sanırım evrensel kelimesinden algıladığımız şeyler farklı. neyi kastettiğimi zaten üzerinde konuştuğumuz örnekle anlatmaya çalışayım. hırsızlık yapmamak evrenseldir dediğimde, bu her toplum için kabul edilmiş bir kuraldır. hırsızlık yapıldığında bunun bir yaptırımı vardır. her toplumda bu böyledir. ama din evrensel değildir. dinin evrensel olan boyutu ahlaki boyutudur. her dinin ahlaki boyutu dışında farklı öğretileri ve gerekleri vardır. müslümanlığın gerekleri (farzları) ile hristiyanlığın gerekleri aynı değildir. her dinin öğretileri ve gerekleri farklı olduğu için her toplum aynı dini benimsemez. bir dini her toplum benimsemiyorsa o din evrensel olamaz.

Ayrıca, nasıl din konusunda serbest bıraktıysanız, ahlaki konularda da o zaman bırakın çocuğunuzu 25 yaşına gelinceye kadar kendi tercihinde kalsın. Niye müdahele ediyorsunuz ? O yaşa gelince hırsızlığın ahlaki olup olmadığını o zaman kendi fikri yapısına göre şekillendirsin. Ne oldu şimdi ? Ama olmaz değil mi ? Eskaza; çocuk 8 yaşındayken (örnekleme yapıyorum, empati gösterin) okuldaki bir arkadaşının çok cicili bicili kalemini kimseye söylemeden çantasına koydu ve hiç bir şeyden haberi yok gibi davrandı. Yaptığının çirkin olduğunu bilmiyor ya hani. Arkadaşı kalemini bulamayınca öğretmenine söyledi, öğretmeni de küçük çaplı bir araştırma yaptı ve bu kalem bu çocuğumuzun çantasından çıktı. Dolayısı ile velisi çağrıldı ve bu durum kendilerine aktarıldı. Veli; öğretmenler karşısında veya okul müdürü karşısında yerden yere girdi, mahçup oldu. Acaba diyorum, dini eğitim olsa da olur, olmasa da, ama bu gibi ahlaki konular vakit geçirilmeden çocuğa en güzel şekilde öğretilmeli ve hayali dahi olsa bu mahcubiyetin önüne geçilmeli, korkusumudur bize ahlaki konuları daha çok önemseten. Toplum önünde küçücük masumane olarak yapılan hatadan dolayı küçük düşme korkusumudur ? Bana kalırsa cevap evet. İyi ama arkadaşım, zaten Din; Ahlaktır! Din, sadece amel ettirmez, sadece oruç tut demez, sadece namaz kıl demez, sadece içki içip de etrafa rahatsızlık verme ve sağlığını da tehlikeye atma demez, bunları yaşaman için bilgi sunar. Anlatır, örnekleme yapar, misaller verir ve bunu yaşantı olarak kabullendiğin zaman kendi içinde otokontrolünü verdiği bu bilgi ile yine senin dengeli olarak yaşamanı bekler. Örnekteki çocuk hırsızlık yapacaksa, günah diyerek bundan kaçınır. 15 yaşına gelen çocuk, çevresindeki çocuklara özenip de eline bira şişesi alacağı zaman, günah diyerek almaz, dolayısı ile artık çevremizde çokca görmeye başladığımız iki bira içip de etrafa terbiyesizliklerde bulunan çocuklardan farklı bir yaşantı sunar. Anne babasına ayetlerde belirtildiği üzere of bile demenin günah olduğunu düşünerek sizi rencide etmez. Ne oldu şimdi, çocuğa Din'i eğitimi vererek aynı zamanda ahlaki yönlerini tamamlamış ve kendi kontrolünü kendi tercihine özgürce bırakmış oldunuz.

ben ahlak eğitimine karşı değilim. ben dinde ahlak eğitimi yoktur da demiyorum. ben dinin insana ahlak eğitimi kazandırdığını da inkar etmiyorum. ama bu yazıda nedense bunun tam tersini söylemişim gibi bir hava sezindim. din ahlakı öğretiyor ve ben de ahlakın öğretilmesi taraftarıyım. bu konuda hem fikiriz. ama ahlakı her din öğretir zaten bu sadece müslümanlıkta varmış gibi insanlar algılamasın. diğer var olan dinler insanlara kötü şeyler öğretmiyorlar. hangi din insana kötü birşey öğretir bana söyleyebilir misiniz?

Bu tarz bir davranış çocuğunuza kötülük değil, bilakis erdemli olması konusunda yapabileceğiniz bir anne veya baba olarak en büyük destektir. İbadetlerini yaptığı zamanda aynı oranda Allah (cc) gibi yüce bir varlığın da kendisini destekleyeceğini ve kendisine her konuda yardımcı olacağını bilmesi hissetmesi aynı zamanda müthiş bir özgüven sağlar. Özgüven de karakteri oluşturur. Karakter de bildiğiniz gibi kişiliğini sağlamlaştırır ve kişilikli toplumlar bu tür değerler ile oluşur.

peki bu özgüveni sadece müslüman olanlar mı sağlar. bir yahudi veya herhangi bir tanrıya inanan biri de ibadet ederek müthiş bir özgüven sağlayabilir.

Bunlardan eğer hiç bahsetmezseniz, çocuğunuz bunları his yolu ile öğrenemez! Bırakın çocuğu, eğer böyle şeyler daha önce öğretilmemiş ise; yetişkin bir insan dahi öğrenemez. Siz, hissetme ile kişilik oluştuğunu söylemeye kalkarsanız, bütün pedagog ve çocuk gelişim uzmanlarını öfkelendirir, bizi de güldürürsünüz, kendinizi de ilerde muhtemel hüsrana sürüklersiniz.

sanırım ahlaktan bahsediyorsunuz bunda hemfikir olduğumu söylemiştim.

Bütün çocuklar özünde iyidir, saftır. Sadece insanlar nazarında değil, Allah (cc) katında da saf ve temizdir. O neden ile erkek çocuklarını ve kız çocuklarını buluğ çağına kadar Dini ameller konusunda serbest bırakmıştır. 5 yaşındaki çocuğa zorla namaz kıldırın dememiştir. Size diyen olduysa, hatayı o diyen kişide arayın Din de veya (haşa) Allah'ta (cc) aramayın.

bana diyen oldu ama 5 yaşında annem babam demedi. 18-19 yaşımda yurtta uyurken hiç tanımadığım insanlar beni zorla yatağımdan kaldırdılar. can güvenliğim yoktu ve arkalarında da büyük bir güç vardı. polis bile onların yanındaydı. bunlar dindar insanlar değiller mi? bunlar müslüman değil mi? bunlar kendiliğinden mi bu hale geldi? bunları bu hale getiren kim? tek bi kişi bunu yapsa bunu anlarım. ama bunu yapan karşımda büyük bir kitle varsa, bunları yapmasını isteyen ve bunları yaptırtan bir sorumlu vardır. bunlar bilinçsizce kontrolsüz yapılacak şeyler değil.

Eğitimsiz bir vijdan, hayvanidir. Eğitilmemiştir. Hayvanlara da doğru - yanlış paradoksu öğretilemediği için o yüzden vijdan yoktur, olsa olsa merhameti olur bir parça, ama onu da vijdan ile karıştırmayın sakın. Hayvanlarda vijdan olsaydı, aslanlar ceylanları serbest bırakır, geçen sefer avladığı hayvanın henüz yeni doğmuş yavrusu olduğunu gördüğü için pişmanlık duyardı ve bu teessür sonucunda av peşinde artık koşmaz çayırlara çıkar otlanırlardı. Eğitilmemiş bir çocuğun vijdanının da olmasını beklemeyin. Buluğa erdikten sonra, keşfedeceği yeni mecralar onun av sahasını oluşturacaktır. Eğer, bir de merhameti yoksa; etrafta ceylan bırakmayacaktır. Merhamet ise; işte o ülvi bir haslettir, kişinin elinde değil bizzat Alemlerin Rabbi tarafından verilen bir lütftur.

vicdan ve ahlak eğitimi konusunda hemfikiriz.

Sırtınızdakinin ne olduğu önemli. Eğer kul haklarını gasp ise, eğer onu bunu çekiştirmek ise, bir çok kötü kabul edilen şeyleri hiç düşünmeden yapmak ise, evet o yükü bırakmadığı sürece insan altında ezilir. Ama sırtındakiler ahlaki ve vijdani değerler ise, üzerine ne kadar daha yük binerse binsin, insanı daha da doğrultur dimdik ayağa kaldırır. Nazarınızda terbiyeli insan mı değerlidir, futursuz hoyrat saygısız bir insan mı ? Vereceğiniz cevabın; Allah'ın (cc) da aynı cevabı olduğunu bilin. O (cc) da, sadece bizden ahlaklı ve vijdanlı olmamızı istiyor. Sadece; bu..! Zor olmasa gerek.

İyi geceler.

ben de ahlaklı ve vicdanlı olmaya çalışıyorum. nazarımda da öyle olduğumu düşünüyorum. insanların da bu şekilde olması için çaba sarfediyorum.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Sayın kompleks,

diğer var olan dinler insanlara kötü şeyler öğretmiyorlar. hangi din insana kötü birşey öğretir bana söyleyebilir misiniz?

“Sen benim topuzum, cenk silahımsın,
seninle milletleri kıracağım, ülkeleri helak edeceğim... ve seninle erkeği ve kadını kıracağım, ve seninle kocamış adamı ve genci kıracağım; ve seninle genç adamı ve ere varmamış kızı kıracağım; ve seninle çobanı ve sürüsünü kıracağım; ve seninle çiftçiyi ve çiftini kıracağım; ve seninle Valiyi ve kaymakamı kıracağım.”
(Yeremya 51/20-23)

"Yakalananın bedeni delik deşik edilecek.
Ele geçen kılıçtan geçirilecek.
YAVRULARI GÖZLERİNİN ÖNÜNDE PARÇALANACAK.
Evleri yağmalanacak,
KADINLARIN IRZINA GEÇİLECEK."
(İşaya: 15-16)

“Hem yiğidi, hem kızı.
EMZİKTEKİ ÇOCUKLA AK SAÇLI ADAMI,
Dışarıdan kılıç,ve içeriden dehşet telef edecek.
Hasımlarından öç alacağım, Ve benden nefret edenlere ödeyeceğim.”
(Tesniye, 32/25)

“Onları tamamen yok edeceksin, onlarla ahdetmeyeceksin, onlara acımayacaksın.”
(Tesniye: 7/1-3)

“Ve yayları gençleri yere çalacak ve rahmin semeresine acımayacaklar, gözleri çocukları esirgemeyecek.”
(İşaya: 13/15-1)

“Mülklerini alacağımız milletlerin yüksek dağlar üzerinde, ve tepeler üzerinde, ve her yeşil ağaç altında ilahlarına ibadet ettikleri bütün yerleri mutlaka harap edeceksiniz.”
(Tesniye: 11/23-25)

Bunlar ve bunlar gibi pek çok ifade Tevrat'ta mevcuttur.
 
K

kompLeks

Guest
sayın old_preacher;

25 yaşında müslümanlığın doğru olduğunu elbette kabul edebilir(benim gibi), müslüman biri de hıristiyanlığın doğru olduğunu 45 yaşında kabul edebilir, olmayan şeyler değil bunlar. siz bunun ''çok az'' olmasına takılıyorsunuz, ama zaten ''çok az'' sayıda gerçekten sorgulayan insan olduğunu unutuyorsunuz.

çok az sayıda sorgulayan insan olduğunu unutmuyorum biliyorum. benim söylemek istediğim de buydu zaten. sorgulamayan insanlar sadece hristiyanlar ya da diğer din mensupları değil. sorguladıklarıı için hristiyan ya da başka bir din mensubu olmadılar. kendilerine öyle anlatıldığı için ve sorgulama biçimleri kendi kutularının dışına çıkmasına izin vermediği için öyle kaldılar. çok az sayıda sorgulayan insan olduğunu kabul ettiğimize göre. nasıl ki milyarlarca insan sorguladığını zannederek hristiyan olduysa aynı şekilde milyarlarca insan da sorguladığını zannederek müslüman oldular. müslüman olanların hepsine soruldu mu ne olmak istiyorsun diye. doğuştan müslüman yapıldılar. seçme hakkı kimseye verilmedi. dolayısıyla aramızda şuan sorgulamadan müslüman olan milyonlarca insan var. diğer tarafta sorgulamadan hristiyan olan da milyonlarca insan var. peki biz bu insanlara gerçekten sorgulamayı öğrettik mi? herkes kendi kutusu içinde sorguluyor ve hiç bir zaman kutunun dışına çıkamıyor. çünkü hangi din olursa olsun kutunun dışına çıkamayacak şekilde dini anlatıyoruz ve beyinleri mühürlüyoruz. sorgulamak demek bir müslüman din adamına hristiyanlığı sormak demek mi ya da bir müslüman din adamının hristiyanlıkla ilgili yazdığı kitabı okumak demek mi? aramızda kaçımız gerçek bir hristiyanla ya da gerçek bir yahudiyle ya da gerçek bir budistle ya da gerçek bir atesitle tartıştık ya da onlara soru sorduk ya da onların yazdığı bir kitabı okuduk? gerçek sorgulamak budur işte. aramızda kaçımız çocuğumuza bu şekilde sorgulamasını öğrettik. dediğim gibi kutunun içindekilerle sorgulayarak kutunun dışına çıkılamaz. bu şekilde inanan kaç müslüman var veya bu şekilde sorgulamaya imkanı olan kaç müslüman ya da kaç hristiyan ya da farklı inanç mensuplarından kaç kişi var? peki bu şekilde gerçekten sorgulamadan hristiyan olmak yanlışsa bu şekilde gerçekten sorgulamadan müslüman olmak doğru mudur? bir kişinin kimliğine doğar doğmaz ''dini:islam'' yazmak doğru mudur?

bu yazdıklarımı sadece siz okuyup cevaplayın diye yazmıyorum. bana cevap vermek isteyen herkese yazıyoyorum.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
sayın bekir;
bu konudaki düşüncelerimi inanarak söyledim ve savsaklamıyorum. tekrar söylüyorum allahın emir ve yasaklarını uygulamak burada yazı yazarak zaman harcamaktan ve sizinle tartışmaktan daha kolay. günde 5 vakit namaz kılmak için harcanan zamandan daha fazlasını ben tek oturumda burada sizinle yazışmak için harcıyorum.

Sayın kompLeks

Allah'ın emir ve yasaklarını burada iki kelam yazmak ile mukayese ediyorsanız demek ki bunları pek bilmiyorsunuz.

herkes özgür değil, özgür düşünmüyor. benim özgür düşünmem herkesin özgür düşündüğünü göstermez. siz istediğiniz kadar özgür olduğunuzu düşünün. nasıl düşünmeniz gerektiği size aşılanmış. bir çeşit hipnoz ve narkoz altında olduğunuzu söyleyebiliriz. bu öyle bişeyki özgür olmasanız bile size özgür olduğunuzu düşündürtüyor. her şeyi hür iradenizle yaptığınızı düşünüyorsunuz. hiç birşey göründüğü gibi değil. bir şizofren düşünün yıllarca arkadaşıyla konuşuyor vakit geçiriyor ona dokunuyor. bir gün biri çıkıyor ve onun olmadığını yalan olduğunu söylüyor. ama şizofren buna inanmaz inanamaz. bundan kurtulması hiç de kolay değildir. şizofren istediği kadar özgür düşündüğünü söylesin. beyni ona çok güzel oyunlar oynuyor. şizofren dışındaki herkes onun özgür düşünmediğini bilir. bunun için beynin nasıl çalıştığıyla ilgili biraz araştırma yapmak gerekiyor. biraz psikoloji okumak gerekiyor. hipnoz da benzer şekildedir. bilmiyorum hipnoza giren birini hiç izlediniz mi? hipnoz edilen kişiye istediğinizi yaptırabilirsiniz ve onun özgür düşündüğünü zannetmesini ve bunu ateşli bir şekilde savunmasını sağlayabilirsiniz. hipnoz altındaki insana herşeyi yaptırabilirsiniz. hipnoz altındaki kişi istediği kadar davranışlarının kendi kontrolünde olduğunu düşünsün. öyle olmadığı aşikar. bunu anlamanız için hipnoz eğitimi almış olmanız gerekmez. eğitim psikolojisi diye bir şey var. insanların davranışlarını ödül ve ceza ile istediğiniz gibi biçimlendirebilirsiniz. onlar istediği kadar özgür olduklarını düşünsünler,ama değiller. 11 eylüldeki saldırıyı yapanlar nasıl ikna edildi sanıyorsunuz. onlar özgür değillerdi. onlar tam anlamıyla hipnoz altındaydı. onlara emir verenler hiç bir zaman kendilerini feda etmezler. bu emir verenler herkesi bu şekilde ölüme atacak kadar canilerdir. ama kendiler hiç bir zaman ölüme atlamazlar. ölenler hep en alt tabaka olan halktır.


Sınırsız bir özgürlük insanın hem kendisine, hem çevresine zarar verir. Özgürlükler kişinin kendine, ailesine, çevresine ve gelişen bir silsile ile tüm insanlığa zarar vermemesi, huzur vermesi adına belli kurallar ile korunur. İşte bu kurallar insanın özgürlüğünü kısıtlar, bunun başka bir yolu yoktur. Bu kurallar inançsız veya laik çevrelerce ahlak kuralları olarak ama doğrusu Allah'ın emirlerindendir.

İnsan, bebeklikten itibaren öğrenmek zorundadır. O bebeği ebeveyni doğru ve güzel olanlara yönlendirir, çirkin ve kötülerden uzak tutar. Eğer bu yapılmasaydı nelerin olabileceğini düşünün. Şimdi siz buna hipnoz, narkoz derseniz yanlış olur. Bu benzetmeniz hipnoz veya narkoz etkileri altında ki insanlar için verilebilinirse de konu ile hiç alakası yoktur. Dünyada ki bir buçuk milyar insanın hipnoz etkisinde, şizofrenik dalgada olduğunu örneklemek sadece sadece gerçeklerden kaçıp, hayaller ve gayelere isim bulmaya çalışmak olur.

11 Eylül saldırısını yapanlar hipnoz altındaydıysa, Afganistan'da Irak'da, Filistin'de ve daha onlarca yerde katliam yapanlar ne altında o zaman?

Bir şeyleri birbirine benzetip karıştırıyorsunuz galiba...
 
M

mehmet_87

Guest
kompleks arkadaşım ne saçmalıyorsun..nası yani günde 5 vakit namaz kılmak allah ın emir ve yasaklarını uygulamak burda vakit harcamaktan daha kolay...allah islamiyette sadece namaz kılmayı mı emretmiş..müslümanların örnek almaya çalıştığı peygamberler evliyalar hergün sabah uyanıp akşamaca namaz mı kılmışlar..islamiyet sadece namaz kılmaktan mı ibaret..5 vakit namaz günde 40 dakikanı ya alır ya almaz...hayırlı şeyleri konuşmak islamiyetin içinde yok mudur..islamda herşeyin yeri ayrı..aşırılığın yada ihmalkarlığın yanlış şeyler olduğu zaten hadislerde ayetlerde söylenmiş..
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Sayın mehmet_87,

Birbirimize karşı agresifleye başlarsak bunun ucuz ve faydasız bir müslüman-ateist münakaşasından bir farkı kalmaz. Bu yüzden münakaşa etmek yerine, şu ana kadar olduğu gibi sohbet şeklinde konuşmamızın daha doğru olacağı kanaatindeyim.

sayın kompleks,

son yazınızda size kesinlikle katılıyorum, yalnız bir iki ufak nüans haricinde.

müslüman olanların hepsine soruldu mu ne olmak istiyorsun diye. doğuştan müslüman yapıldılar. seçme hakkı kimseye verilmedi.herkes kendi kutusu içinde sorguluyor ve hiç bir zaman kutunun dışına çıkamıyor. çünkü hangi din olursa olsun kutunun dışına çıkamayacak şekilde dini anlatıyoruz ve beyinleri mühürlüyoruz.

Şu cümlelerinize tamamı ile katılamıyorum maalesef. Çünkü dediğim gibi, kişinin beynini mühürleyen şey kendi zihin tembelliği, düşünmekten kaçışıdır. Bu suçu tamamen din ya da ailenin anlatım tarzına atmanız yanlış. Ben ne insanlar tanıdım çocukluğundan beri aşırı muhafazakar müslüman yetiştirilip sonrasında teist, ateist, ya da herhangi bir dine mensup olan, aynı şekilde hıristiyan olarak büyütülüp müslüman ya da ateist olanlar da var ki hıristiyanlık özünde İslamiyet ten çok daha katı ve bağnaz bir dindir.

Yani pek çok insanın sorgulamadığı ve bunun üzücü olduğu konusunda size katılıyorum, sizin de dediğiniz gibi ''sorgulamadan müslüman, yada herhangi başka bir şey olmak yanlıştır, böyle olursa kişi inancıyla kendini kandırır, inancına gerçekten inanmaz.'' fakat burada tüm suçu dinlere ya da ailelere atmamalısınız. Şu durumda insan kendinde aramalıdır bütün suçu.

Saygılar...
 
K

kompLeks

Guest
sayın bekir;

Allah'ın emir ve yasaklarını burada iki kelam yazmak ile mukayese ediyorsanız demek ki bunları pek bilmiyorsunuz.

zorluk veya kolaylık göreceli kavramlardır. ben namaz kıldım, ahlaki görevlerimi de yerine getirdiğime inanıyorum neyin ne olduğunu da biliyorum. size göre iki kelamdır bana göre değildir. bu konuda uzlaşamayız o yüzden bu konuyu kapatalım.


Sınırsız bir özgürlük insanın hem kendisine, hem çevresine zarar verir. Özgürlükler kişinin kendine, ailesine, çevresine ve gelişen bir silsile ile tüm insanlığa zarar vermemesi, huzur vermesi adına belli kurallar ile korunur. İşte bu kurallar insanın özgürlüğünü kısıtlar, bunun başka bir yolu yoktur. Bu kurallar inançsız veya laik çevrelerce ahlak kuralları olarak ama doğrusu Allah'ın emirlerindendir.

ben burada fiili özgürlüklerden bahsetmiyorum. elbetteki sınırsız fiili özgürlük diye birşey yoktur. bu yasalarla zaten sınırlandırılmıştır. ben düşünce özgürlüğünden bahsediyorum, özgür düşünceden bahsediyorum, düşüncelerini özgürce açıklamaktan ve yaymaktan bahsediyorum.

İnsan, bebeklikten itibaren öğrenmek zorundadır. O bebeği ebeveyni doğru ve güzel olanlara yönlendirir, çirkin ve kötülerden uzak tutar. Eğer bu yapılmasaydı nelerin olabileceğini düşünün. Şimdi siz buna hipnoz, narkoz derseniz yanlış olur. Bu benzetmeniz hipnoz veya narkoz etkileri altında ki insanlar için verilebilinirse de konu ile hiç alakası yoktur. Dünyada ki bir buçuk milyar insanın hipnoz etkisinde, şizofrenik dalgada olduğunu örneklemek sadece sadece gerçeklerden kaçıp, hayaller ve gayelere isim bulmaya çalışmak olur.

11 Eylül saldırısını yapanlar hipnoz altındaydıysa, Afganistan'da Irak'da, Filistin'de ve daha onlarca yerde katliam yapanlar ne altında o zaman?

Bir şeyleri birbirine benzetip karıştırıyorsunuz galiba...

evet ben de bebeklikten itibaren çocuklarımızı iyiye ve güzele yönlendirelim çirkin ve kötü şeylerden uzak tutalım diyorum zaten. yani ahlaki eğitimin verilmesinden yanayım. yazdıklarımla doğru anlaşılmıyorum sanırım. ben sadece 11 eylül katliamını yapanları suçlamıyorum. bana göre 11 eylül katliamını yapanlar da, afganistanda, ırakta, filistinde ve daha onlarca yerde katliam yapanlarda aynıdır.
 
K

kompLeks

Guest
kompleks arkadaşım ne saçmalıyorsun..nası yani günde 5 vakit namaz kılmak allah ın emir ve yasaklarını uygulamak burda vakit harcamaktan daha kolay...allah islamiyette sadece namaz kılmayı mı emretmiş..müslümanların örnek almaya çalıştığı peygamberler evliyalar hergün sabah uyanıp akşamaca namaz mı kılmışlar..islamiyet sadece namaz kılmaktan mı ibaret..5 vakit namaz günde 40 dakikanı ya alır ya almaz...hayırlı şeyleri konuşmak islamiyetin içinde yok mudur..islamda herşeyin yeri ayrı..aşırılığın yada ihmalkarlığın yanlış şeyler olduğu zaten hadislerde ayetlerde söylenmiş..

sayın mehmet_87; biz de burada hayırlı şeyleri konuşuyoruz zaten...vesselam
 
K

kompLeks

Guest
“Sen benim topuzum, cenk silahımsın,
seninle milletleri kıracağım, ülkeleri helak edeceğim... ve seninle erkeği ve kadını kıracağım, ve seninle kocamış adamı ve genci kıracağım; ve seninle genç adamı ve ere varmamış kızı kıracağım; ve seninle çobanı ve sürüsünü kıracağım; ve seninle çiftçiyi ve çiftini kıracağım; ve seninle Valiyi ve kaymakamı kıracağım.”
(Yeremya 51/20-23)

"Yakalananın bedeni delik deşik edilecek.
Ele geçen kılıçtan geçirilecek.
YAVRULARI GÖZLERİNİN ÖNÜNDE PARÇALANACAK.
Evleri yağmalanacak,
KADINLARIN IRZINA GEÇİLECEK."
(İşaya: 15-16)

“Hem yiğidi, hem kızı.
EMZİKTEKİ ÇOCUKLA AK SAÇLI ADAMI,
Dışarıdan kılıç,ve içeriden dehşet telef edecek.
Hasımlarından öç alacağım, Ve benden nefret edenlere ödeyeceğim.”
(Tesniye, 32/25)

“Onları tamamen yok edeceksin, onlarla ahdetmeyeceksin, onlara acımayacaksın.”
(Tesniye: 7/1-3)

“Ve yayları gençleri yere çalacak ve rahmin semeresine acımayacaklar, gözleri çocukları esirgemeyecek.”
(İşaya: 13/15-1)

“Mülklerini alacağımız milletlerin yüksek dağlar üzerinde, ve tepeler üzerinde, ve her yeşil ağaç altında ilahlarına ibadet ettikleri bütün yerleri mutlaka harap edeceksiniz.”
(Tesniye: 11/23-25)

Bunlar ve bunlar gibi pek çok ifade Tevrat'ta mevcuttur.

sayın old_preacher;

tevratta yazanlar kur'andaki cihat anlayışının canileştirilmiş halidir. zaten tevratın değiştirildiğine inanıyorsanız bunların orijinal olduğunu düşünemezsiniz. ben; ''hangi din insanlara kötü bir şey öğretir ki'' derken ahlaki boyuttan bahsediyordum. hiç bir din insanlara hırsızlık yapmayı, yalan söylemeyi öğütler mi? o an konumuz ahlaki boyut olduğu için anlaşılacağımı düşünmüştüm. yoksa her din kendini yaymak için savaşmayı meşru kılar. savaşın her türlüsü bence yanlıştır, sadece savunma-müdafaa amaçlı savaş doğrudur bence.
 
K

kompLeks

Guest
sayın kompleks,

son yazınızda size kesinlikle katılıyorum, yalnız bir iki ufak nüans haricinde.

müslüman olanların hepsine soruldu mu ne olmak istiyorsun diye. doğuştan müslüman yapıldılar. seçme hakkı kimseye verilmedi.herkes kendi kutusu içinde sorguluyor ve hiç bir zaman kutunun dışına çıkamıyor. çünkü hangi din olursa olsun kutunun dışına çıkamayacak şekilde dini anlatıyoruz ve beyinleri mühürlüyoruz.

Şu cümlelerinize tamamı ile katılamıyorum maalesef. Çünkü dediğim gibi, kişinin beynini mühürleyen şey kendi zihin tembelliği, düşünmekten kaçışıdır. Bu suçu tamamen din ya da ailenin anlatım tarzına atmanız yanlış. Ben ne insanlar tanıdım çocukluğundan beri aşırı muhafazakar müslüman yetiştirilip sonrasında teist, ateist, ya da herhangi bir dine mensup olan, aynı şekilde hıristiyan olarak büyütülüp müslüman ya da ateist olanlar da var ki hıristiyanlık özünde İslamiyet ten çok daha katı ve bağnaz bir dindir.

Yani pek çok insanın sorgulamadığı ve bunun üzücü olduğu konusunda size katılıyorum, sizin de dediğiniz gibi ''sorgulamadan müslüman, yada herhangi başka bir şey olmak yanlıştır, böyle olursa kişi inancıyla kendini kandırır, inancına gerçekten inanmaz.'' fakat burada tüm suçu dinlere ya da ailelere atmamalısınız. Şu durumda insan kendinde aramalıdır bütün suçu.

Saygılar...

sayın old_preacher;

yani kişinin beynini mühürleyen şey tamamiyle kişinin kendi zihin tembelliği ve düşünmekten kaçışı mıdır? dış güçler kişinin düşünmesini engelleyemez mi ya da kişinin düşünmesini yönlendiremez mi?

peki ayrı bir parantez açalım ve dediğinizin doğru olduğunu düşünelim. yani kişi gerçekten tembellik ediyor ve düşünmüyor diyelim. kendi kendinin beynini mühürlüyor diyelim. ozaman tembellik eden kişi kendisine anlatılan ne ise onu olduğu gibi kabul eder ve inanır hayatını da ona göre yaşar. sorgulamaz ve tartışmaz. sadece inanır ve kabul eder. bu dediğim şey tüm inançlar için geçerli. peki bir kişinin tembellik etmediğini nasıl anlarız? beyninin mühürlenmediğini nasıl anlarız. düşüncelerinin kontrol edilmediğini ve yönlendirilmediğini nasıl anlarız?

şimdilik iyi geceler...
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
sayın kompleks,

sadece savunma amaçlı savaş doğrudur demişsiniz, evet gerçekten de öyledir. şimdi size cihad konusunda yapılan mantık hatasını açıklayayım;

Bakara Suresi 190. ayet: ''Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez. ''

Bakara Suresi 191. ayet: ''Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke'den) siz de onları çıkarın. Zulüm ve baskı adam öldürmekten daha ağırdır. Yalnız, Mescid-i Haram yanında, onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa (siz de onlarla savaşın) onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir. ''

Bunlar birbirini takip eden iki ayet. Fakat cihad anlayışını dünyaya, salt canilik ve saldırmak olarak yaymaya çalışan kişiler Kuran'dan ayetleri parça parça cımbızlamaktadırlar, örneğin genelde sadece 191. ayeti söyleyerek İslamiyetin cani ve öldürmeye dayalı bir din olduğu izlenimi vermektedirler. Oysaki bir önceki ayetle birlikte okuduğunuzda bunun sadece kendine saldırılması durumunda karşılık vermek, kendisini öldürmek isteyenlerle mücadele etmek olduğunu anlarsınız ki Kuran tek parça halinde okunmalıdır. Cihad kavramını yanlış biliyorsunuz, cihad savunmak demektir, saldırmak değil. Ayrıca İslamiyet dinin yayılması için savaşı asla meşru kılmaz, siz bakmayın Osmanlının ya da eski Türk devletlerinin İslamiyeti yayma bahanesiyle onun bunun ülkesini yağmaladığına, onlar kendilerine kılıf uydurdular sadece...

zaten tevratın değiştirildiğine inanıyorsanız bunların orijinal olduğunu düşünemezsiniz.

bunlar orijinal değil ve olamaz zaten, bunlar şu anki Tevrat'da yazanlar.

ben; ''hangi din insanlara kötü bir şey öğretir ki'' derken ahlaki boyuttan bahsediyordum. hiç bir din insanlara hırsızlık yapmayı, yalan söylemeyi öğütler mi? o an konumuz ahlaki boyut olduğu için anlaşılacağımı düşünmüştüm

sayın kompleks, ahlaksızlık sadece hırsızlık,yalan ve benzeri şeyler midir? Yani Tevrat'da yazan bu cümlelerin kötü ahlak ile ilgisi yok mu? Çocuklarının gözlerinin önünde parçalanması, kadınlarına gözlerinin önünde tecavüz edilmesi... bunlar ahlaki boyut değil mi? Hırsızlık yapmayı ve yalan söylemeyi öğütlemiyor, ama çocukların öldürülüp kadınlara tecavüz edilmesi gerektiğini öğretiyor, bence hırsızlık ve yalan çok daha ahlaklı bunların yanında...

dış güçler kişinin düşünmesini engelleyemez mi ya da kişinin düşünmesini yönlendiremez mi?


yönlendirebilir ama engelleyemez. düşünceyi engellemenin tek yolu kişiyi öldürmektir. düşüncenin yönlendirilmiş olması da kişiyi düşünme sorumluluğundan kurtarmaz, kendi aklı var neticede kendi de düşünebilir, çok küçük yaşlarda katı şekilde yetiştirilen insanların gelecekte düşüncelerinin değişebildiğinin örneklerini verdim size.

ozaman tembellik eden kişi kendisine anlatılan ne ise onu olduğu gibi kabul eder ve inanır hayatını da ona göre yaşar.


aynen öyledir ki, bizleri üzen de budur zaten.

peki bir kişinin tembellik etmediğini nasıl anlarız? beyninin mühürlenmediğini nasıl anlarız. düşüncelerinin kontrol edilmediğini ve yönlendirilmediğini nasıl anlarız?

anlayamazsınız. bunu anlayacak olan sadece kişinin kendisidir. ben şu an burada çok inançlı biri olduğumu iddia ederken sizden çok daha ileri seviyedebir ateist de olabilirim aslında. bunu sadece ben bilirim, başkası değil. aslında biz burada bir şeyi yanlış yapıyoruz biliyor musunuz? insanların çoğunluğu hakkında genel ifadeler kullanıyoruz. hayatımız boyunca kaç kişiyi karşımıza alıp gerçekten düşünüp düşünmediğini anlamaya çalıştık? dürüst olalım, sizin de benim de tek yaptığımız internette dolaşan ve herkesin yazmış olabileceği bilgilerden, ve etrafımızdaki birkaç kişiden çıkarım yaparak burada insanlar hakkında konuşmak. ''milyonlarca insan gerçekten düşünmüyor, sorgulamıyor'' diyoruz, nereden biliyoruz, konuştuk mu o milyonlarca insanın her biriyle? belki pek çoğu bizden daha çok düşündüler zamanında, nereden biliyoruz?
 
K

kompLeks

Guest
sayın old_preacher;

sadece savunma amaçlı savaş doğrudur demişsiniz, evet gerçekten de öyledir. şimdi size cihad konusunda yapılan mantık hatasını açıklayayım;

Bakara Suresi 190. ayet: ''Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez. ''

Bakara Suresi 191. ayet: ''Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke'den) siz de onları çıkarın. Zulüm ve baskı adam öldürmekten daha ağırdır. Yalnız, Mescid-i Haram yanında, onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa (siz de onlarla savaşın) onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir. ''

Bunlar birbirini takip eden iki ayet. Fakat cihad anlayışını dünyaya, salt canilik ve saldırmak olarak yaymaya çalışan kişiler Kuran'dan ayetleri parça parça cımbızlamaktadırlar, örneğin genelde sadece 191. ayeti söyleyerek İslamiyetin cani ve öldürmeye dayalı bir din olduğu izlenimi vermektedirler. Oysaki bir önceki ayetle birlikte okuduğunuzda bunun sadece kendine saldırılması durumunda karşılık vermek, kendisini öldürmek isteyenlerle mücadele etmek olduğunu anlarsınız ki Kuran tek parça halinde okunmalıdır. Cihad kavramını yanlış biliyorsunuz, cihad savunmak demektir, saldırmak değil. Ayrıca İslamiyet dinin yayılması için savaşı asla meşru kılmaz, siz bakmayın Osmanlının ya da eski Türk devletlerinin İslamiyeti yayma bahanesiyle onun bunun ülkesini yağmaladığına, onlar kendilerine kılıf uydurdular sadece...

cihad kavramını yanlış bildiğimi kabul ediyorum. kitapların içinde yazanları, hangi kavramların yanlış yorumlandığını ve buna benzer şeyleri şuanki ana konumuzu konuştuktan sonra tekrar konuşuruz. şuan insanların nasıl düşündüğü ile ilgili konumuzu bitirmek istiyorum. yukarıdaki paragraftan insanların düşüncelerinin kontrol edilmesi ile ilgili şunu söyleyebilirim. ''siz bakmayın Osmanlının ya da eski Türk devletlerinin İslamiyeti yayma bahanesiyle onun bunun ülkesini yağmaladığına, onlar kendilerine kılıf uydurdular sadece...'' ben bu cümleden, dinin kulllanıldığı sonucuna çok rahat ulaşabilirim. yani insanların düşünceleri din sayesinde kontrol ediliyor ve yönlendiriliyor. insanlar savaşmaya ikna ediliyor ve buna da din sayesinde bir kılıf uyduruluyor. tevratta yazanlar da insanlara canice şeyleri yaptırtmak için dinin kullanıldığının, yani insanların düşüncelerinin kontrol edildiğinin ve yönlendirildiğinin apaçık göstergesidir. din düşünce olarak insanları o kadar tembelleştiriyor ki, canı pahasına olsa bile, savaşta canice şeyler yapsa bile insanı doğruyu yaptığına inandırtıyor. bu nasıl bir düşünce tembelliğidir? insanların canına kasteden, ahlakı yerle bir eden bir tembellik. Hasan Sabbah'ı okudunuz mu bilmiyorum. bu adam dini kullanarak insanları kendisine o kadar inandırmış ki, Hasan Sabbah inandırdığı insanın canına kıymasını istiyorsa, bunun için ona ' öl ' demesi yeterli, o insan anında kendini öldürüyor. yani ucunda ölüm olsa bile insanlar inanmaya başladıktan sonra mantıklı düşünemiyor artık. düşüncelerinin kontrolü tamamen başkasının eline geçmiş oluyor ve düşünceleri yönlendiriliyor. siz buna düşünce tembelliği diyebilirsiniz. tembellik böyle olmaz. tembellik bıçak kemiğe dayandığında biter. anlattığım durumda ölüm bile bunu engelleyemiyor.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
sayın kompleks,

dinin kullanıldığını ve bununla insanlara kötü şeyler yaptırıldığını inkar eden yok zaten. bu nasıl bir düşünce tembelliği olabilir demişsiniz. evet basbayağı da düşünce tembelliğidir, başka da hiçbir açıklaması yoktur. insanı insan yapan düşünebilmesi değil midir zaten? e insan bunu kullanabilecekken kullanmadığında işte bu şekilde hayvana dönüşür. birinin düşünmesini nasıl engelleyebilirsiniz ki, böyle bir mantık olabilir mi? siz telepati tarzında filmsel kavramlarla insan beyninin ele geçirildiğine falan mı inanıyorsunuz? olan şey gayet net ve açık; insanları kullanmak isteyen biri kafasına göre hikaye yazıyor, aklını kullanmayan da inanıyor. olan biten bu.

düşüncelerinin kontrolü tamamen başkasının eline geçmiş oluyor ve düşünceleri yönlendiriliyor.


sizin mantıklı biri olduğunuzu düşünüyorum, peki şu dediğinize siz kendiniz inanıyor musunuz? ben doğduğu andan beri beynine aşırı dozda din aşılanan(ki öyle normal ılımlı iyilik emreden şekilde bir din değil), ama 30 lu yaşlarında din değiştiren birçok insan tanıyorum. ki buda bu konudaki en büyük suçlunun yine kendisi olduğunu kanıtlıyor.

siz buna düşünce tembelliği diyebilirsiniz. tembellik böyle olmaz. tembellik bıçak kemiğe dayandığında biter. anlattığım durumda ölüm bile bunu engelleyemiyor.

ilk paragrafta açıklamasını yaptığım gibi, ''insanı insan yapan düşünebilmesidir, bunu kullanmazsa herşeyi yapabilecek bir yaratığa dönüşür.''kendini de öldürür, başkalarını da öldürür, her şeyi de yapar. suçlu kendisidir, çünkü akıl da kendisinindir, başka kimsenin değildir.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
sayın bekir;ben burada fiili özgürlüklerden bahsetmiyorum. elbetteki sınırsız fiili özgürlük diye birşey yoktur. bu yasalarla zaten sınırlandırılmıştır. ben düşünce özgürlüğünden bahsediyorum, özgür düşünceden bahsediyorum, düşüncelerini özgürce açıklamaktan ve yaymaktan bahsediyorum.


Özgür düşünceler insanda hiç bir etki altında kalmadan oluşana denirse de, pratikte bu düşünceler zuhur ettiği yerde kalmaz ve bir fiilin fitili olur. Ayrıca, kahiri ekseriyetle düşünceler bir başka kimliğe sunulmadığı müddetçe düşünce özelliği de olmaz. Bu manada düşünsel özgürlük ile fiili özgürlük çok kısa bir süreçten sonra aynı yolda birleşir.

Hem zaten kişi düşüncelerini hiç kimseye aktarmasa bile, kendi düşüncelerini kendisi fiiliyata dökünce çevresine mutlak örnek olacak ve dolayısı ile birilerini etkileyecektir. Dolayısı ile düşünsel özgürlük ile fiili özgürlük çok farklı şeyler değildir.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
sevgili dostlar,

denizci olduğum için uzun bir süre gelemeyeceğim, yarın sefere çıkıyorum. sohbete katılan herkese teşekkür ediyorum, esenlikle kalınız, en kısa zamanda tekrar görüşmek dileğiyle...
 
Üst Alt