Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ne olursan ol gel dediniz,ateistim geldim

A

adam

Guest
Ama unutmayın; her insanın içinde bir kafir yaşar! Önemli olan o kafiri ıslah etmektir.
Dışınızdaki kafir insanların rahatsızlığını kaldırabilecekseniz, sınır tanımaz doktorlar gibi hareket edebilirsiniz.

Peki hocam "her insanın içinde bir kafir yaşar" sözünüzü biz nasıl değerlendirmeliyiz ?
Yani bizler kendi içimizdeki kafiri ıslah etmeden başka konulara girmemeliyiz, anlamında mı ? yoksa, içinizdeki kafiri görerek ona göre davranın mantığı mı ?

Ben sizin ikinci anlamda kullandığınıza inanıyorum. Yani bizler, içimizdeki kafir nefs ile mücadele ederken, aynı tarz bir mantık ile dışımızdaki kafirane tutum ve davranışlara da aynı çizgide kalarak tepki vermeliyiz. Çünkü, nefisler aynı yolu takip ederler. Bizim nefsimiz kafirane olarak değerlendirilecek ne kadar şey varsa, diğer nefisler de aynısını (üç aşağı beş yukarı şeyleri) ister. Biz kendi nefsimize ne kadar müsahamakar davranıyorsak, aynı derecede; dışımızdakilere de aynı oran ve şiddette davranmalıyız.

Yani nefsimizde kabul görmeyeni dışımızdakilere uygulamaya kalkarsak hata ederiz. Aynı şekilde dışımızdakilere müsaade ettiğimiz şeyleri kendi nefsimiz içinde uygun görmeliyiz gibi bir mantık algılıyorum. Bu da "ya olduğun gibi görün, yada göründüğün gibi ol" sözüne çıkıyor. Bizim de içimiz dışımız bir olmalı ki, bu tür şeyler ile uğraşırken samimiyet tecelli etsin. Samimiyet ihlası çağrıştırsın, ihlas da sabrı...

Anladığım mantık bu, değilse düzeltin.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Ateizm kavramı kendi kendini yok eden bir kavramdır. Şöyle ki;

Ateizm, kesinlikle Tanrı yoktur iddiasıdır. Her şey maddeye ve somutlara dayalıdır, dolayısı ile her sorunun cevabı bilimdedir. Oysa ki bilimsel olarak bir şeyin yokluğunun ispatlanması için,içinde bulunulan ortamın tamamının aranması ve bulunamaması gerekmektedir. Bizim bulunduğumuz ortam evrendir. Bu güne dek evrenin her santimetrekaresi,her noktası dolaşılamamıştır,dolayısıyla bilinmemektedir. Bilinmeyenler hakkında kesin bir şey söylemekte bilimle ters düşmek anlamına gelir. Ateistler,kendilerine ateist dedikleri için bilimsel olduklarını,bilimden anladıklarını falan zanneder, ama gördüğümüz gibi kendi ideolojilerini dayandırdıkları şeyin,bilimin,bu ideolojiyi çürüttüğünü anlayacak düşünce gücüne sahip değildirler. Yani ateist olup gelen arkadaş, üzgünüm ama bu uzun araştırmalarının tamamı boşa gitmiş, çünkü her ne düşündüysen gördüğün gibi en basit mantığın çözebileceği bu ikilemi aşamamışsın daha.

İnançsızlar açısından değerlendirmek için burada Tanrı kavramını madde olarak farzettim, elbetteki inançlı olan bizler biliyoruz ki Tanrı maddeden bağımsız olan bir sonsuzluktur,ancak bize bahşettiği akıl ile kavranabilir,madde bizi onu anlamaya iter,çünkü bizlerde,O'nun bir parçası vardır o da akıldır,bunu bize boşuna vermemiştir ve bizden bunu kullanmamızı ister.
 
A

adam

Guest
Güzel bir ifade old_preacher; güzel bir bakış açısı yakalamışsınız ve anlaşılır ifade etmişsiniz.

Size şimdi şöyle bir soru gelebilir yalnız hazır olun; kudret mi kulu yaratmıştır, yoksa sanrılar mı bir yaratıcı profili oluşturmuştur. Hani bir nevi tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan sorgusu. Çünkü, ateistlerin temel mantığı aslında bir Yaratıcı kudretin bulunmadığı, fakat, kişinin korkularının ve korunmasızlığının doğal tepkimesi olarak bir Yaratıcı varlık aradığı, bunun sonucunda da tahayyülünde böyle bir varlığa ihtiyaç duyduğu için sanrılarından kendine Tanrı adında bir varlık oluşturup, buna tapınma gereksinimi duyduğu, şeklindedir.

Yani böyle bir soru ile de muhatap olmanızı bekliyorum ben açıkcası.

Oysa, en başta bilinen bir gerçeği göz önüne sermekte fayda vardır ki; darwın'in kanıtlanması mümkün olmayan iddiası çıkana kadar bütün insanlık bir yaratılış gerçeğinden milim kadar uzak değildi. Ne zaman ki, fosillerin başkalaşım ve değişim formasyonlarına yönelik iddialar ortaya atıldı, işte o zaman inançsız kişilerin sesleri çıkmaya başladı. Bir canlı familyasının kökenine inilemediği gerçeğini göz ardı etmek en kolay olanıydı ve doğal olarak da kolay olan tercih edildi.

300 milyonluk bir fosilin halen dünyada yaşayan türlerinin aynı formasyona sahip olmasını ise; bilim ilginç (!) diyerek geçiştirip, asılsız iddialarına devam etmekte kararlı olduğu sürece, yani ışığa gözlerini yumduğu sürece, bu konuda düşünme yetilerinden uzak olan insanların, yaratılış gerçeğini anlayacağını beklemek, tren istasyonunda uçak beklemek gibi bir şey, bana kalırsa.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Sayın Adam,

Bildiğiniz gibi insanın hayal gücü sınırsızdır,bu yüzden bu gibi metafiziksel konularda insan her şeyi hayal edebilir.Kimi korkularınızla aklınızda bu sembolü oluşturdunuz der,kimi insanları kontrol edebilmek için ortaya çıktı der,der de der...
Benim şahsi düşüncem,bu kişilerin aklını kullanmaması,düşünmemesi,dinin belirttiği değerlerin kendi değerlerine uymamasıdır.Bu durumda herşeyi reddetmek elbette en kolayıdır.

Onlarla ilgili düşüncemi,ideolojilerini temelsiz bırakan mantık hatasını ve saçmalığını diğer yazımda yazdım.

Öncelikle sizlere tavsiyelerim;

-İnançsızlarla bu konuda tartışmaya girmeyin. Çünkü kendi düşüncesine gerçekten inanan biri bunu kimseyle tartışmaya ihtiyaç duymaz. Biri gelip de Tanrı yok bilmem ne diye sizle tartışmaya kalkıyorsa buradan anlayacağımız şey bu arkadaşın kendi içinde kendisiyle çeliştiği,kendi düşüncesine itimat etmediğidir ki bu yüzden ona buna sataşarak kendini rahatlatmaya çalışır.

-Gidip de hiçbir inançsıza,bak şöyledir böyledir diye birşeyleri anlatmaya kalkmayın.Sadece kendinizi boşu boşuna yorarsınız,o ise mantıktan uzak bir şekilde sadece dalga geçer.Bizim görevimiz,bize tanınan sürede isteneni yapmak,insanlara dini yaymak değil.Onlar da gerizekalı değilse ve oturup düşünmüyorlarsa sorumlusu biz değiliz.

Bırakalım kendi saçma teorileri ve temelsiz ideolojileriyle odun gibi yaşasınlar. Biliyorsunuz her birkaç yılda bir moda değişir. Bu sezon, çakma Clark Kent gözlükleriyle,yeni bitme keçi sakalıyla ve melankolik ruh haliyle ''ben ateistim'' diyerek dolaşmak, bu yeni nesil amele ergen ideolojisini benimsemek moda. Az bir zamana kalmaz bu da değişir...
 
K

kompLeks

Guest
Bilmek, zaruridir. İman etmek zaruridir. Gereklerini yerine getirmek zaruridir.
Dinde zorlama yoktur düsturu, ameli boyuttadır. İtikada konusunda müslüman kişi elinden geldiğince gayrı müslimi zorlamalıdır. Ama bu zorlama fiili bir hareket değil, bilakis daha çok fikri olmalıdır. Amali boyutu tebliğ eden için geçerli olabilir, ama tebliğ olunan itikadi çerçeveye girmeden ameli boyuta zorlandığı takdirde yapılamk istenen ters teper.

saygıdeğer radikal;
zaruri=zorunlu
ameli boyut=uygulama boyutu
düstur=genel kural
itikat=düşüncede iman
tebliğ etmek=bildirmek
müşahede=görme,gözlem
bunların hepsini TDK dan bakıp öğrenebiliyorum. ama bu kelimeler anlamamı yavaşlatıyor. öncelikle benim ve okuyan herkesin anlamasını kolaylaştırmak için günlük hayyatta daha çok kullanılan kelimeleri seçersek çok memnun olurum. diğer türlü de anlarım ama daha yavaş olur. amaç anlaşılmayı zorlaştırmaksa o başka tabi.
Kompleks arkadaşım, şu bir geçektir ki; sizin kabullenip etmemeniz bir eksiklik oluşturmaz inananlar açısından.
Ama siz eksikliğinizi en gerçekçi yoldan müşahede ettiğiniz içindir ki bu sitede bir şeyler yazma gereği duymuşsunuz.
Hiç bir müslüman bir ateist sitesine gidip de bir şeyler yazma gereği hissetmez. Ama her ateist kişi; müslüman mahallesine uğrar.
Acabalarıdır zaten o kişiyi buraya uğratan.
ateist siteler müslüman kaynıyor. ama sen hiç girmediğin için hiç kimse girmiyor zannedelebilirsin. ama burda çok da fazla ateist göremiyorum.
 
K

kompLeks

Guest
Bildiğiniz gibi insanın hayal gücü sınırsızdır,bu yüzden bu gibi metafiziksel konularda insan her şeyi hayal edebilir.Kimi korkularınızla aklınızda bu sembolü oluşturdunuz der,kimi insanları kontrol edebilmek için ortaya çıktı der,der de der...
Benim şahsi düşüncem,bu kişilerin aklını kullanmaması,düşünmemesi,dinin belirttiği değerlerin kendi değerlerine uymamasıdır.Bu durumda herşeyi reddetmek elbette en kolayıdır.

emin ol kolay olan reddetmek değil kabul etmek. kabul etmek için annenden babandan çevrenden gördüğün gibi yaşaman yeterli. reddetmek için ise sorgulamak gerekir. sorgulamak ise korkulardan arınmak demektir. korkan insan sorgulayamaz. korkan insan kabul eder. çünkü kabul et kurtul mantığı vardır ve çevresindekilere yani çoğunluğa ayak uydururlar. sorgulamak kolay olsaydı hristiyanlar sorgularlardı ve müslüman olurlardı. onlarda kolayı seçtiler ve kabul ettiler. reddedecek, sorgulayacak cesaret yok. sadece hristiyanlarda değil yahudilerde de sorgulayacak cesaret yok. bir dine mensup hiç kimse de sorgulayacak cesaret yok. herkes kendisine anlatılanı kabul ediyor. kendi çevresinde çoğunluk varsa ve kendini güvende hissediyorsa sorgulayıp baş ağrıtmaya da gerek yoktur zaten.

Onlarla ilgili düşüncemi,ideolojilerini temelsiz bırakan mantık hatasını ve saçmalığını diğer yazımda yazdım.

Öncelikle sizlere tavsiyelerim;

-İnançsızlarla bu konuda tartışmaya girmeyin. Çünkü kendi düşüncesine gerçekten inanan biri bunu kimseyle tartışmaya ihtiyaç duymaz. Biri gelip de Tanrı yok bilmem ne diye sizle tartışmaya kalkıyorsa buradan anlayacağımız şey bu arkadaşın kendi içinde kendisiyle çeliştiği,kendi düşüncesine itimat etmediğidir ki bu yüzden ona buna sataşarak kendini rahatlatmaya çalışır.

ben tam tersini düşünüyorum. kendi düşüncesine inanan birisi düşüncesini tartışmaya ve bildiklerini başkasına anlatmaya aktarmaya ve öğretmeye ihtiyaç duyar. eğer birbirimizin yaşamını etkiliyorsak ve birarada yaşıyorsak, birbirimizle iletişim kuruyorsak en azından birbirimize saygı duymak için konuşmalıyız, düşüncelerimizi paylaşmalıyız ve tartışmalıyız. birbirimizi dışlayarak biryere varamayacağımız kesin? eğer tersini düşünüyorsanız kendi aranızda da tartışmayın ozaman.

-Gidip de hiçbir inançsıza,bak şöyledir böyledir diye birşeyleri anlatmaya kalkmayın.Sadece kendinizi boşu boşuna yorarsınız,o ise mantıktan uzak bir şekilde sadece dalga geçer.Bizim görevimiz,bize tanınan sürede isteneni yapmak,insanlara dini yaymak değil.Onlar da gerizekalı değilse ve oturup düşünmüyorlarsa sorumlusu biz değiliz.

hiç kimse kendi kendine inanmaya başlamadı. bir çocuğa bak şöyledir bak böyledir diye birşeyleri anlatmaya kalktık hep. ama hiç kimse kendini boşa yorduğunu düşünmedi. madem görevimiz insanlara dini yaymak değil çocuklara da bişey anlatmayın ozaman gerizekalı değiller ya oturup düşünürler elbet. siz sadece sorgulamasını ve sorgulamaktan korkmamasını öğretin yeter.

Bırakalım kendi saçma teorileri ve temelsiz ideolojileriyle odun gibi yaşasınlar. Biliyorsunuz her birkaç yılda bir moda değişir. Bu sezon, çakma Clark Kent gözlükleriyle,yeni bitme keçi sakalıyla ve melankolik ruh haliyle ''ben ateistim'' diyerek dolaşmak, bu yeni nesil amele ergen ideolojisini benimsemek moda. Az bir zamana kalmaz bu da değişir

odun gibi yaşamak ne demekse artık. ben gayet mutlu ve huzurluyum. korkmayın sorgulamaktan, şüphe etmekten, çelişki bulmaktan...kolay değil biliyorum. bir insanın 35 yaşına gelip tüm bildiklerinin yanlış olduğunu öğrenmesi kolay değil. kolay değil korkuları yenmek. çocuk yaşta başlamak gerek sorgulamaya. kaybedecek bişe yokken başlamak gerek. 50 yaşına geldiğinde yaptığı herşeyin boşa gideceğini anlamak kabul edilebilir gibi değil. daha özgür bir dünya için daha güzel bir gelecek için çocuklarımıza bişey anlatmayalım. biz sadece araştırmasını ve sorgulamasını öğretelim. onlar ne biliyorlarsa öyle olsunlar...
 
A

adam

Guest
emin ol kolay olan reddetmek değil kabul etmek. kabul etmek için annenden babandan çevrenden gördüğün gibi yaşaman yeterli. reddetmek için ise sorgulamak gerekir. sorgulamak ise korkulardan arınmak demektir. korkan insan sorgulayamaz. korkan insan kabul eder. çünkü kabul et kurtul mantığı vardır ve çevresindekilere yani çoğunluğa ayak uydururlar. sorgulamak kolay olsaydı hristiyanlar sorgularlardı ve müslüman olurlardı. onlarda kolayı seçtiler ve kabul ettiler. reddedecek, sorgulayacak cesaret yok. sadece hristiyanlarda değil yahudilerde de sorgulayacak cesaret yok. bir dine mensup hiç kimse de sorgulayacak cesaret yok. herkes kendisine anlatılanı kabul ediyor. kendi çevresinde çoğunluk varsa ve kendini güvende hissediyorsa sorgulayıp baş ağrıtmaya da gerek yoktur zaten.

Sayın kompleks hoşgeldiniz. İnşaallah tatiliniz güzel geçmiştir.

Kolay olanı; red etmek değil, kabul etmektir sözünüz ile konumuza başlayalım. Belirtmek isterim en başta, bakış açıları farklı olduğu için iki taraf da kendi baktığı alandan yorum yapıyor.

Kabul etmek kolay değildir. Neden değildir ? Kabul etmek kolay olsaydı herkes müslüman olurdu. Eğer incelediyseniz Hz. İbrahim (a.s.) bir büyük peygamber olmasına rağmen kabul etmemiştir. En başta bir tanrı mantığını red ederek, eğer varsa böyle bir varlık, bunun insan yapımı ve düşüncesinden daha çok daha uzak olması gerektiğini düşünmüştür. Din, zaten insanlara sorgulamayı, sorguladıklarını mantık yolu ile araştırmayı ve eline geçeni düşünerek aklında değerlendirmeyi emir eder. Git, anan bana nasıl ibadet yapıyorsa aynı yolu izle ve gel, demez, hiç bir zaman dememiştir. Oysa, o dönem çevre tamamen putperestti ve cahil insanlardan oluşuyordu. Ve Hz. İbrahim'in (a.s.) babası üstelik firavunun baş marangozuydu ve en büyük putu o dönemde yapan da bu Peygamberin (a.s.) babasıydı. Eğer çevresel etkenler inanç konusunda yeterli olsaydı, bu Hz. İbrahim (a.s.) açısından da yeterli olmalı değil mi ?

Hristiyanlar sorgulamalarını kendi inanç çizgilerinde yapıyorlar. Sınırlar belli, ister inan, ister inanma. Zorlama olmadığı için fikri merak da uyandırmıyor zaten. Zorlama olsa, o zaman en başta ben neden bunu yapıyorum sorusu gelecek ki, bu soruya bile gerek kalmıyor. Kişi, daha çocukluktan itibaren bu zorlamanın dışında kaldığı için her hangi bir araştırma ihtiyacı da hissetmiyor. Aile kavramı zaten yüzyıldır iflas etmiş durumda. Hiç bir ebeveyn çocuğunun bırakın dini eğitimini, ahlaki eğitimini dahi boşvermiş durumda. Olanları yok değil, elbette dini yaşamaya çalışan aileler de var, ama oranlama içerisinde çok küçük bir kesitte yer alıyor. Başına olağanüstü bir durum gelen insanlar araştırmaya gidiyor, bütün Din'leri araştırdığı zaman bu sefer müslümanlığa kayıtsız kalamayacağını anlıyor ve müslümanlığı seçiyor. Ateist olup da sonradan müslüman olan avrupa'da yaşayan kişilerin hepsinin ortak açıklamasının buna benzer olması bir tesadüf olabilir mi, elbette olamaz.

Kişinin sorgulamak için cesareti olmadığı fikrinize ben katılmıyorum. Sorgulamak insanoğlunun fıtratında vardır. Daha çocukluktan sergilediği hareket bunun fıtrat olduğunu gösterir. Bu ne bu ne diye etrafınızda hiç çocuklar gezmedi mi, elbette görmüşsünüzdür. Bu sorgulama ilerleyen safhalarda fikirsel olarak gelişir. Bu Din'i de olabilir, sanat yönünden de olabilir ticari de. Burada asılolan sorgulama dürtüsünün hayatın tamamına ait bölümünde her dönem olduğu gerçeğidir. Kişi, bunu etrafı ile ister paylaşır ister paylaşmaz ama bu sorgulama isteği hiç bir zaman son bulmaz. Çıkan gerçeği de ister kabul eder ister etmez. Etmediği zaman da korkar değil, bilakis cesurane bir hareket olarak görmeliyiz. Af buyurun tabirimi ama; ahmakça bir cesurdur bu. Çıkan gerçeği red etmek için, çok cesur olmak gerekir. Aşırı cesur da ya ahmakta yada sarhoşta bulunur.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
İnanmak ve İnkar Etmek

İnanmak ve İnkar Etmek

Önce insan psikolojisini mizahi olarak gösteren kısa bir hikaye aktarmak istiyorum.

Denizde boğulmak üzere olan fakir bir adam Allah'a Kendisini kurtarması için dua eder ve bir adak adar. Kurtulursa tek geçim kaynağı olan ineğini O'na kurban edeceğine dairde söz verir. Adam kurtulur, kendini güçlükle sahile atar, biraz nefeslendikten sonra önce sevinir ama sonra verdiği sözü nasıl yerine getireceğini düşünmeye başlar, çünkü eğer o tek ineğini satarsa ailesi ve kendisi aç kalacaktır ve başlar ağlamaya.
Fukara adamı gören birisi, yanına yaklaşarak neden ağladığını sorar, adam denizde boğulmaktan zor şer kurtulduğunu söyler. Sahilde ki adam, ağlayacağına sevin, kurtulmuşsun işte der. Fukara adam, verdiği sözü, sözünü tutarsa düşeceği durumu anlatır ve bu nedenle ağladığını söyler. Sahilde ki adam, gayet rahat bir biçimde - Dert ettiğin şeye bak, inkar et, kurtul... der.

Bu hikaye fıkra olarak anlatılır. Bu fıkrada ki akıl veren adamın durumu, insan tabiatında olan çok önemli bir hususiyeti ortaya koyar. Bu hususiyet, sıkışınca inkar halidir.

Dünya'da yaratılmış olan her canlı Rabb'ni bilir. Bir ateist, bir hindu, hıristiyanı, yahudisi, putperesti ve sairleri. Ancak, bu insanlar yaşam ortamları ve şartları nedeni ile inkar yolunu seçer. Nefsinin ve şeytanın kışkırtması ile Rabb'in emir ve yasaklarından kurtulmak, sorumlu olmamak için ya da şirk koşar, ya görmezden gelir

Hapsi bu...
 
K

kompLeks

Guest
Alıntı: adam
Sayın kompleks hoşgeldiniz. İnşaallah tatiliniz güzel geçmiştir.

hoşbulduk

Kolay olanı; red etmek değil, kabul etmektir sözünüz ile konumuza başlayalım. Belirtmek isterim en başta, bakış açıları farklı olduğu için iki taraf da kendi baktığı alandan yorum yapıyor.

Kabul etmek kolay değildir. Neden değildir ? Kabul etmek kolay olsaydı herkes müslüman olurdu.

kabul etmek zor olduğu için herkes müslüman olmuyor. annesinden babasından çevresinden öğrendiği şeyleri kabul etmek kolay olduğu için herkes kendisine anlatılanı kabul ediyor. her ne kadar sorguluyor gibi gözükse de çoğu kişi karşılaşacağı tepkiden dolayı ve dışlanmaktan korktuğu için farklı düşünse de sesini çıkarmıyor. ben düşüncelerimi burda yazdığım gibi heryerde anlatamam. bu okadar kolay değil bu cesaret ister. bu da sorgulamanın zor olduğunu gösterir. ama bir insan inanmasa da mantığına yatmasa da çoğunluğun tepkisini çekmemek için onların dediğini kabul eder tabi bu kabul etme sözde olur özde değil. sorgulamaya ve bunun sonucunda çıkan fikirlere saygı duyulsaydı insanlar zorla namaz kılmazdı zorla oruç tutmazdı. tutmayanlar kılmayanlar dışlanmazdı.

Eğer incelediyseniz Hz. İbrahim (a.s.) bir büyük peygamber olmasına rağmen kabul etmemiştir. En başta bir tanrı mantığını red ederek, eğer varsa böyle bir varlık, bunun insan yapımı ve düşüncesinden daha çok daha uzak olması gerektiğini düşünmüştür.


hz ibrahim redderek diğer insanların yapamadığını yapmıştır zaten. bu zor olandır. kolay olay putperestliği kabul edip çevresine ayak uydurmaktır. benim düşüncemi destekleyen bir örnek vermişsiniz. sorgulayıp dışlanmaktan korkan hatta dışlanan milyonlarca insan var. sadece sanal alemde değil gerçek hayatta da insanların özgürce sorgulayıp dışlanmayacağı ve fikirlerine saygı duyulacağı bir ortam yaratabiliyor musunuz? gerçi burda bile dışlayan mesajlara rastlıyorum. hz. ibrahim be reddettiği için dışlanmıştır ilk başta.

Din, zaten insanlara sorgulamayı, sorguladıklarını mantık yolu ile araştırmayı ve eline geçeni düşünerek aklında değerlendirmeyi emir eder. Git, anan bana nasıl ibadet yapıyorsa aynı yolu izle ve gel, demez, hiç bir zaman dememiştir.

evet din hiç bir zaman git anan baban nasıl ibadet yapıyorsa aynı yolu izle demez. ama ana babaya git çocuğuna seninle aynı yolu izlemesi için dini öğret der. hatta zorunlu din dersi okutulur. daha çocuğun aklı ermeden kuran kursuna gönderilir ve orada iyice işlenir. çocuk sorgulasa da artık bişe değişmeyecektir. madem din sorgulamayı, sorguladıklarını mantık yolu ile araştırmayı ve eline geçeni düşünerek aklında değerlendirmeyi emreder, bırakalım da ozaman çocuklar değerlendirmeyi yapacak yaşa gelince kendi kendilerine okuyup araştırıp yapsınlar. bir çocuğun araştırması sadece çevresinden ibaret olur. çevresinde hep aynı örnekler varsa zaten araştırmasına gerek yoktur. bırakın onu araştıracak yetişkinliğe erdiği zaman her türlü düşünceyi okuyabildiği zaman yapsın. hatta çocuklara hem bu sitedeki hem de ateist sitedeki yazıları okutun. birbirine zıt görüşleri çocuk yaşta bilsin.

Oysa, o dönem çevre tamamen putperestti ve cahil insanlardan oluşuyordu. Ve Hz. İbrahim'in (a.s.) babası üstelik firavunun baş marangozuydu ve en büyük putu o dönemde yapan da bu Peygamberin (a.s.) babasıydı. Eğer çevresel etkenler inanç konusunda yeterli olsaydı, bu Hz. İbrahim (a.s.) açısından da yeterli olmalı değil mi ?

tam da benim örneği destekliyor. diğer insanlar kabul etmek kolay olduğu için çoğunluğun inandığı şeyi kabul etmişler. hz. ibrahim zor olanı yapmış ve diğer insanların inandığı şeyi reddetmiş. zor olanı herkes yapamaz kolay olanı herkez yapar.

Hristiyanlar sorgulamalarını kendi inanç çizgilerinde yapıyorlar. Sınırlar belli, ister inan, ister inanma. Zorlama olmadığı için fikri merak da uyandırmıyor zaten. Zorlama olsa, o zaman en başta ben neden bunu yapıyorum sorusu gelecek ki, bu soruya bile gerek kalmıyor. Kişi, daha çocukluktan itibaren bu zorlamanın dışında kaldığı için her hangi bir araştırma ihtiyacı da hissetmiyor. Aile kavramı zaten yüzyıldır iflas etmiş durumda. Hiç bir ebeveyn çocuğunun bırakın dini eğitimini, ahlaki eğitimini dahi boşvermiş durumda. Olanları yok değil, elbette dini yaşamaya çalışan aileler de var, ama oranlama içerisinde çok küçük bir kesitte yer alıyor. Başına olağanüstü bir durum gelen insanlar araştırmaya gidiyor, bütün Din'leri araştırdığı zaman bu sefer müslümanlığa kayıtsız kalamayacağını anlıyor ve müslümanlığı seçiyor. Ateist olup da sonradan müslüman olan avrupa'da yaşayan kişilerin hepsinin ortak açıklamasının buna benzer olması bir tesadüf olabilir mi, elbette olamaz.

papa bilmem kaçıncı venedik müslümalığı araştırmamış mı? müslümanlıktan haberi yok mu? nasıl kayıtsız kalabiliyor müslümanlığa karşı?

Kişinin sorgulamak için cesareti olmadığı fikrinize ben katılmıyorum. Sorgulamak insanoğlunun fıtratında vardır. Daha çocukluktan sergilediği hareket bunun fıtrat olduğunu gösterir. Bu ne bu ne diye etrafınızda hiç çocuklar gezmedi mi, elbette görmüşsünüzdür. Bu sorgulama ilerleyen safhalarda fikirsel olarak gelişir. Bu Din'i de olabilir, sanat yönünden de olabilir ticari de. Burada asılolan sorgulama dürtüsünün hayatın tamamına ait bölümünde her dönem olduğu gerçeğidir. Kişi, bunu etrafı ile ister paylaşır ister paylaşmaz ama bu sorgulama isteği hiç bir zaman son bulmaz.


doğru söylüyorsun içinde sürekli sorgular. ama gerçeği bilse de açıklamayabilir. çevrenin baskısından korkar. düşüncesini açıklayamayan, inanmadığını söyleyemeyen, inanmayıpta ibadet eden çok insan var. her ibadet edeni inanıyor zannetmeyin. gizli kahraman çoktur onların içinde.

Çıkan gerçeği de ister kabul eder ister etmez. Etmediği zaman da korkar değil, bilakis cesurane bir hareket olarak görmeliyiz. Af buyurun tabirimi ama; ahmakça bir cesurdur bu. Çıkan gerçeği red etmek için, çok cesur olmak gerekir. Aşırı cesur da ya ahmakta yada sarhoşta bulunur

hiç bir insan çıkan gerçeği red etmek için uğraşmaz. zaten gerçeği arıyordur. gerçeği bulduğu zamanda bunu dışa vuramasa da bunu içinde savunur.
 
K

kompLeks

Guest
Önce insan psikolojisini mizahi olarak gösteren kısa bir hikaye aktarmak istiyorum.

Denizde boğulmak üzere olan fakir bir adam Allah'a Kendisini kurtarması için dua eder ve bir adak adar. Kurtulursa tek geçim kaynağı olan ineğini O'na kurban edeceğine dairde söz verir. Adam kurtulur, kendini güçlükle sahile atar, biraz nefeslendikten sonra önce sevinir ama sonra verdiği sözü nasıl yerine getireceğini düşünmeye başlar, çünkü eğer o tek ineğini satarsa ailesi ve kendisi aç kalacaktır ve başlar ağlamaya.
Fukara adamı gören birisi, yanına yaklaşarak neden ağladığını sorar, adam denizde boğulmaktan zor şer kurtulduğunu söyler. Sahilde ki adam, ağlayacağına sevin, kurtulmuşsun işte der. Fukara adam, verdiği sözü, sözünü tutarsa düşeceği durumu anlatır ve bu nedenle ağladığını söyler. Sahilde ki adam, gayet rahat bir biçimde - Dert ettiğin şeye bak, inkar et, kurtul... der.

Bu hikaye fıkra olarak anlatılır. Bu fıkrada ki akıl veren adamın durumu, insan tabiatında olan çok önemli bir hususiyeti ortaya koyar. Bu hususiyet, sıkışınca inkar halidir.

Dünya'da yaratılmış olan her canlı Rabb'ni bilir. Bir ateist, bir hindu, hıristiyanı, yahudisi, putperesti ve sairleri. Ancak, bu insanlar yaşam ortamları ve şartları nedeni ile inkar yolunu seçer. Nefsinin ve şeytanın kışkırtması ile Rabb'in emir ve yasaklarından kurtulmak, sorumlu olmamak için ya da şirk koşar, ya görmezden gelir

Hapsi bu...

saygıdeğer bekir;
emin ol allahın emir ve yasaklarını uygulamak burada yazı yazarak zaman harcamaktan ve tartışmaktan daha kolay. herkesin özgürce yaşayabilmesi için, birbirini sevmesi ve kabul etmesi için bu kadar zaman harcıyorum. insanlar birbirini anlasın, anlamaya çalışsın, birbirine saygı duysun istiyorum. kabul et kurtul mantığından daha basit ne var. zaten bu mantığa sahip inanmayan milyonlarca müslüman var.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Sayın kompleks,

emin ol kolay olan reddetmek değil kabul etmek. kabul etmek için annenden babandan çevrenden gördüğün gibi yaşaman yeterli. reddetmek için ise sorgulamak gerekir. sorgulamak ise korkulardan arınmak demektir. korkan insan sorgulayamaz. korkan insan kabul eder. çünkü kabul et kurtul mantığı vardır ve çevresindekilere yani çoğunluğa ayak uydururlar. sorgulamak kolay olsaydı hristiyanlar sorgularlardı ve müslüman olurlardı. onlarda kolayı seçtiler ve kabul ettiler. reddedecek, sorgulayacak cesaret yok. sadece hristiyanlarda değil yahudilerde de sorgulayacak cesaret yok. bir dine mensup hiç kimse de sorgulayacak cesaret yok. herkes kendisine anlatılanı kabul ediyor. kendi çevresinde çoğunluk varsa ve kendini güvende hissediyorsa sorgulayıp baş ağrıtmaya da gerek yoktur zaten.
Sorgulamak kavramından ne anladığınıza bağlıdır. Kendimden bahsetmem gerekirse, ailem inanç konusunda bana pek yol göstermedi. Sorunlu bir aile idik her zaman, üniversite çağına kadar islam konusunda tek bildiğim şey, vitrinde bir yerlerde Kur'an adında bir kitap olduğuydu,ama lisede takıldığım arkadaş grubum ateistlerden oluşmaktaydı ve inançla hiç alakam yoktu. Bu kitaba bir iki kez baktım ama ilgi çekici gelmedi. Bir gün bir şeylere inanmak çok saçma geldi, ve bu andan sonra 9 yıl boyunca ateist oldum. Bu 9 yılın 4 yılı benim için çok yıkıcı geçti. Çünkü bana göre ateist olmak, ''yoktur görmüyorum inanmıyorum'' diyerek kestirip atmak değil, tam aksine her şeyi düşünmek ve sorgulamak demekti. Böylece uzun bir düşünme-araştırma sürecine girdim. Geceleri uyuyamadım, üniversite sınavına 3 yıl adam gibi çalışamadım ve doğal olarak kazanamadım, kazandıktan sonra okuluma konsantre olamadım, sosyal ortamlardan uzak kaldım, psikolojik rahatsızlıklar geçirerek tedavi gördüm. İnsanlar bana deli dediler, ama ben 9 yıl boyunca hep düşündüm. İslamiyeti kabul etmem bu 9 yılın sonunda oldu. Dediğiniz gibi ''kabul et kurtul'' gibi bir mantık asla yoktur, tam aksine Kur'an'da sürekli aklımızı kullanmamız ve düşünmemiz istenir. Dediğiniz mantıkla inandığını düşünenler zaten inanmazlar, ve zaten Kur'an'da bu kişilerin gerçek inananlar olmadığı belirtilmiştir.Bu konuda söyleyeceğim şey, herhangi bir inancı olan tüm insanları aynı kefeye sokmakla büyük hata ediyor olduğunuzdur, çünkü bildiğiniz gibi ''her genelleme hatadır''.(her ne kadar ben de zamanında düşmüş ve halen zaman zaman düşüyor olsam da...)
ben tam tersini düşünüyorum. kendi düşüncesine inanan birisi düşüncesini tartışmaya ve bildiklerini başkasına anlatmaya aktarmaya ve öğretmeye ihtiyaç duyar. eğer birbirimizin yaşamını etkiliyorsak ve birarada yaşıyorsak, birbirimizle iletişim kuruyorsak en azından birbirimize saygı duymak için konuşmalıyız, düşüncelerimizi paylaşmalıyız ve tartışmalıyız. birbirimizi dışlayarak biryere varamayacağımız kesin? eğer tersini düşünüyorsanız kendi aranızda da tartışmayın ozaman.
Kendim de uzun zaman ateist olduğum için ve dolayısı ile arkadaş grubumun büyük çoğunluğu ateist olduğu için biliyorum ki, sizin gibi küfretmeden,normal bir şekilde düşüncelerini paylaşmak isteyen insanlar ateist kesimde pek yoktur,hatta ilk kez sizi gördüm desem yalan olmaz belki. Gerek ateistken, gerekse şu an tartıştığım-konuştuğum ateistlerin tümünde bir ''karşısındakini aşağılama ve küfretme'' güdüsü var. Bilirsiniz siz de, ''şakirt, pislik araplar, 3.sınıf yaratıklar vsvsvs''. Yani ateist olup sizin gibi olan insan çok ama çok az, belki hiç yok. Bu bakımdan böyle bir genelleme yaptım, zira bugüne dek bu arkadaşlarla normal konuştuğumda nasıl bir cevap aldığımı hep gördüm. Ama dediğiniz gibi ateistlerin genelinde düşüncelerimizi küfretmeden,insan gibi paylaşabilecek bir altyapı olduğunu düşünmüyorum(bu genellememde haklı olduğunu düşünüyorum),zira dediğim gibi,sizin gibi ateistler pek kalmadı(eskiden gerçekten daha fazlalardı)
hiç kimse kendi kendine inanmaya başlamadı. bir çocuğa bak şöyledir bak böyledir diye birşeyleri anlatmaya kalktık hep. ama hiç kimse kendini boşa yorduğunu düşünmedi. madem görevimiz insanlara dini yaymak değil çocuklara da bişey anlatmayın ozaman gerizekalı değiller ya oturup düşünürler elbet. siz sadece sorgulamasını ve sorgulamaktan korkmamasını öğretin yeter.
Bu dediğinize ben de katılıyorum ki demek istediğim bu zaten, bir çocuğa küçükken bu konuları şiddetle empoze etmek, o çocuğun gelecekte sorgulayıp aklını kullanmasına sekte vuracaktır, ve o çocuk büyüyünce ''inanıyorum'' dese bile aslında inanmıyor olma ihtimali son derece yüksek olacaktır. Ben kendim de işte bu yüzden ortalıkta inanıyorum diye gezenler gibi değil, kalbimle inanıyorum. Çocuklarımıza öğretmemiz gereken şey, katı ve sorgu kabul etmez bir dogma değil, tam aksine aklını kullanması gerektiği ve kendi kabul edebileceği gerçeğe(inanç ya da inançsızlık) ancak bu şekilde ulaşabileceğidir. Ateistlere gelince, dediğim gibi kendine ateist diyen insanların büyük çoğunluğu aklını kullanabildiği için, bizim bir şeyi anlatmaya çalışmamıza gerek yok, sorgulayıp araştırmak isteyene engel olan da yok.
odun gibi yaşamak ne demekse artık. ben gayet mutlu ve huzurluyum. korkmayın sorgulamaktan, şüphe etmekten, çelişki bulmaktan...kolay değil biliyorum. bir insanın 35 yaşına gelip tüm bildiklerinin yanlış olduğunu öğrenmesi kolay değil. kolay değil korkuları yenmek. çocuk yaşta başlamak gerek sorgulamaya. kaybedecek bişe yokken başlamak gerek. 50 yaşına geldiğinde yaptığı herşeyin boşa gideceğini anlamak kabul edilebilir gibi değil. daha özgür bir dünya için daha güzel bir gelecek için çocuklarımıza bişey anlatmayalım. biz sadece araştırmasını ve sorgulamasını öğretelim. onlar ne biliyorlarsa öyle olsunlar...
''Odun gibi yaşamanın'' nasıl bir şey olduğunu yaklaşık 2 yıl önce anladım, İslamiyet'i gerçekten anladıktan sonra. Bunu elbette sizin ya da hiçbir ateistin anlaması söz konusu değil, tabir bana aittir, teşbihte abartı olduysa kusura bakmayın, sadece şahsi düşüncem. Çocuklarımız konusunda ise aynı fikirde olduğumu biliyorsunuz.

Esenlikle kalmanız dileğiyle...
 
A

adam

Guest
Sayın kompleks arkadaşım; farklı anlamları dillendiriyoruz. Birimiz insan kimyasından bahsederken, diğerimiz insan psikolojisi ve o insanın kültürel figürlerinden bahsediyoruz. Temas ettiğimiz gerçekler salt olan değil, göreceli olan bölümler ve bizler de objektifliği kendi içimizdeki değerlerle harmanlayıp doğruymuş gibi dile getiriyoruz.

Verdiğiniz örneklere bakıyorum, kendini eğitsel yönden yetiştirmiş ama dini yönden hiç el değmemiş insanların oluşturduğu toplumsal bir profili arzuluyor haldesiniz. Bu şekil olursa, kişinin kendi araştırmaları ile doğru veya yanlışı bulacağından dem vuruyorsunuz. Hayır, hayır, hayır. Bu verdiğiniz örnek zaten batı toplumunda yüzyılı aşkın zamandır yaşanıyor diyerek bu fikrinize en başta karşı çıktım. Batı toplumu yeni bir kültürel değişim adı altında zaten çocuklarını dini eğitimden geri bıraktı. Bu bahsettiğinizi, kişisel gelişim sonrası izleyeceği yolu kendi tayin eden kişi profilinin iflas ettiğini batı bile nihayet anladı, siz yeni bir şey gibi sunmayın bize. Bakın batı da yaşanan ahlaki erozyonuna, bakın toplumsal değerlerin nasıl yerle bir olduğuna, bakın % 60 katolik % 20 protestan % 10 deist ve geriye kalan % kısmı ateist olan bir toplumun şuan, % 60 gibi (abartı değil, bilimsel araştırmalara dayanan bir gerçek) deist ve ateistten oluştuğu, % 30 gibi bir oranın protestan ve katolikten oluştuğu geriye kalan yüzdenin de put (Budist) sever olduğu gerçeğini görmemezlikten gelemezsiniz. İstemiş olduğunuz ütopya iflas edeli onlarca yıl olmuş, ve onlar dahi anlamış ve yeniden bir din'e dönüş hareketi başlatmışlar, aile kavramını yeniden keşfetmeye başlamışlar, kızlar artık bakireliğe yeniden önem vermeye başlamış, aileler mutlu pazar kahvaltılarından sonra çocukları ile beraber kilise ziyaretlerine gitmek için çeşitli sebepler bulmaya çalışıyor vs, vs...

Oysa siz, onların yaşadığı o ilk dönemin şimdi bizde de uygulanabilirliğinden dem vuruyorsunuz. Klişe bir söz olacak ama "amerika zaten keşfedilmiş, boşa zaman kaybına hiç gerek yok" demek isterim bu düşüncenize.

Eğitim çocukluktan başlar kompleks arkadaşım. Gerek zahiri eğitim ve gerekse de manevi eğitim genç dimağlara en baştan verilir. Niçin çocukları 7 yaşında okullara göndermeye başlıyoruz. Hatta şimdi okul öncesi eğitimin bilimsel faydaları ispatlandı 5 ve 6 yaşına girmiş çocukları bile devlet üstelik zorlayarak göndertme eğilimine girmişken, sizin bunu söylemeniz bana çok acaip geldi. Yani bunu ben söylesem ve sizde bana dönüp "yobaz, geri kafalı" deseniz hakikaten haketmiş sayarım kendimi cevap bile veremem bu eleştirinize. Sizin düşüncenizi kabul edelim o zaman, çocuğu okula da göndermeyelim. ben çocuğumun basketbol eğitim almasını istiyorum ve basketbolcu olması için onu bir spor klubüne yazdıracağım diyen bir tane insan gösterebilirmisiniz ? Elbette çocuğunuzu istediğiniz spor klubüne yazdırabilirsiniz ama illa okul eğitimini de almasını sağlarsınız. Sonuçta ilk öğretim ve orta öğretimde meslek sahibi yapmıyorlar. Yani şöyle bir şey olsa; sizin çocuğunuzu ortaokuldan sonra alsalar ve metalurji bölümüne kaydetseler, işte bu noktada isyanınıza ben de katılırım. Belki o çocuğun meziyetleri farklı bölümlere daha uygun veya kendisi marangoz olmak istiyor idiyse. Burada bireyin seçme özgürlüğünü kısıtlamış olursunuz. Ama; standart normal eğitim verirseniz lise sonrası kendisi üniversite sınavına girip okumak istediği bölümü kendi seçerse, işte o zaman istiyorsa doktor olur, isterse gazetecilik okur isterse din adamı olur.

Bu şablonu alın dini eğitime uyarlayın, siz çocuğunuza dini eğitim vererek standartları öğreteceksiniz. Hiç kimse, bana zorla namaz kıldırıyorlar masalını okumasın, böyle bir şeyin olmadığını, hacı amcaların bile artık kızlarının makyajlarına karışmadığını hepimiz biliyoruz. Çocuk reşit yaşına geldiğinde ister dini amellerine başlar ister başlamaz. Hatta bu zamanda çocuk başlıyor amel etmeye en başta ailesi karşı çıkıyor. Oğlum daha yaşın genç ilerde kılarsın namazını veya kızım daha yaşın ne başın ne bu tesettür de nereden çıktı itirazlarını en başta aileler yapıyor zaten. Sizin istediğiniz batı ! hayranlığının geldiği noktalar bunlar zaten. Bakın, old_preacher arkadaş güzel bir tabir ile bu gençliğin özentilerini ve bulundukları noktayı yani şuanki halini ortaya koymuş. Bu neden ? bu, dini eğitimin ailede başlama gerçeğini devlet eli ile beraber toplu yok etmemizdendir. Çocuk artık çocukluktan çıkmış gençliğe adım atmış delikan damarlarında tavan yapmış ve o çocuğa "hadi gel dini eğitim konusunda bireysel tercihlerine bakalım !..."
Sizi basket topu ile döver o çocuk sayın dostum, ben de gülerim acınacak halimize.

Din'i eğitim, adam gibi adam yetiştirmede otokontrolü sağlayıp, size sağlıklı bir nesil yetiştirmede klavuzluk yaparken, siz bu klavuzu bırakıp başka yönlere sapacaksınız ve sonra "ben nerde yanlış yaptım" repliğini bu dünyanın en büyük korosu olarak hep beraber haykıracağız.

Çok isterdim ailem beni 7 yaşında nasıl okula göndermişse, aynı hassasiyeti, yazın bir kaç ailenin gönderdiği Kur'an kursuna da göndermek için göstermesini. Deist ve ateist özentiler arasında gidip gelmektense, hergün 5 kere ev cami arasında gitmemi sağlasalardı, ah! ne vardı öyle olsaydı. Ben sonradan Din'i yaşantı gerçeğini kavrayan insanlardan biriyim. 23 yaşından sonra başladığım bu hayatta şimdi deseler ki 150 yıl eski yaşantında mı kalmak istersin, yoksa bu yaşantıda ama o da hepsi topu topu 10 yıl bir yaşantıyı mı istersin deseler, bir gün olsun isterse ama illa bu yaşantım olsun demeye bütün kalbimle bin defa hazırım.

Sevgideğer hocam her zaman derdi; eğitim şart! Allah O'ndan razı olsun. Kur'an da zaten "ikra" (oku) diye başlamasının bence çok büyük manası var. Lütfen kompleks: "oku !".
 
K

kompLeks

Guest
Sayın kompleks,

emin ol kolay olan reddetmek değil kabul etmek. kabul etmek için annenden babandan çevrenden gördüğün gibi yaşaman yeterli. reddetmek için ise sorgulamak gerekir. sorgulamak ise korkulardan arınmak demektir. korkan insan sorgulayamaz. korkan insan kabul eder. çünkü kabul et kurtul mantığı vardır ve çevresindekilere yani çoğunluğa ayak uydururlar. sorgulamak kolay olsaydı hristiyanlar sorgularlardı ve müslüman olurlardı. onlarda kolayı seçtiler ve kabul ettiler. reddedecek, sorgulayacak cesaret yok. sadece hristiyanlarda değil yahudilerde de sorgulayacak cesaret yok. bir dine mensup hiç kimse de sorgulayacak cesaret yok. herkes kendisine anlatılanı kabul ediyor. kendi çevresinde çoğunluk varsa ve kendini güvende hissediyorsa sorgulayıp baş ağrıtmaya da gerek yoktur zaten.
Sorgulamak kavramından ne anladığınıza bağlıdır. Kendimden bahsetmem gerekirse, ailem inanç konusunda bana pek yol göstermedi. Sorunlu bir aile idik her zaman, üniversite çağına kadar islam konusunda tek bildiğim şey, vitrinde bir yerlerde Kur'an adında bir kitap olduğuydu,ama lisede takıldığım arkadaş grubum ateistlerden oluşmaktaydı ve inançla hiç alakam yoktu. Bu kitaba bir iki kez baktım ama ilgi çekici gelmedi. Bir gün bir şeylere inanmak çok saçma geldi, ve bu andan sonra 9 yıl boyunca ateist oldum. Bu 9 yılın 4 yılı benim için çok yıkıcı geçti. Çünkü bana göre ateist olmak, ''yoktur görmüyorum inanmıyorum'' diyerek kestirip atmak değil, tam aksine her şeyi düşünmek ve sorgulamak demekti. Böylece uzun bir düşünme-araştırma sürecine girdim. Geceleri uyuyamadım, üniversite sınavına 3 yıl adam gibi çalışamadım ve doğal olarak kazanamadım, kazandıktan sonra okuluma konsantre olamadım, sosyal ortamlardan uzak kaldım, psikolojik rahatsızlıklar geçirerek tedavi gördüm. İnsanlar bana deli dediler, ama ben 9 yıl boyunca hep düşündüm. İslamiyeti kabul etmem bu 9 yılın sonunda oldu. Dediğiniz gibi ''kabul et kurtul'' gibi bir mantık asla yoktur, tam aksine Kur'an'da sürekli aklımızı kullanmamız ve düşünmemiz istenir. Dediğiniz mantıkla inandığını düşünenler zaten inanmazlar, ve zaten Kur'an'da bu kişilerin gerçek inananlar olmadığı belirtilmiştir.Bu konuda söyleyeceğim şey, herhangi bir inancı olan tüm insanları aynı kefeye sokmakla büyük hata ediyor olduğunuzdur, çünkü bildiğiniz gibi ''her genelleme hatadır''.(her ne kadar ben de zamanında düşmüş ve halen zaman zaman düşüyor olsam da...)
ben tam tersini düşünüyorum. kendi düşüncesine inanan birisi düşüncesini tartışmaya ve bildiklerini başkasına anlatmaya aktarmaya ve öğretmeye ihtiyaç duyar. eğer birbirimizin yaşamını etkiliyorsak ve birarada yaşıyorsak, birbirimizle iletişim kuruyorsak en azından birbirimize saygı duymak için konuşmalıyız, düşüncelerimizi paylaşmalıyız ve tartışmalıyız. birbirimizi dışlayarak biryere varamayacağımız kesin? eğer tersini düşünüyorsanız kendi aranızda da tartışmayın ozaman.
Kendim de uzun zaman ateist olduğum için ve dolayısı ile arkadaş grubumun büyük çoğunluğu ateist olduğu için biliyorum ki, sizin gibi küfretmeden,normal bir şekilde düşüncelerini paylaşmak isteyen insanlar ateist kesimde pek yoktur,hatta ilk kez sizi gördüm desem yalan olmaz belki. Gerek ateistken, gerekse şu an tartıştığım-konuştuğum ateistlerin tümünde bir ''karşısındakini aşağılama ve küfretme'' güdüsü var. Bilirsiniz siz de, ''şakirt, pislik araplar, 3.sınıf yaratıklar vsvsvs''. Yani ateist olup sizin gibi olan insan çok ama çok az, belki hiç yok. Bu bakımdan böyle bir genelleme yaptım, zira bugüne dek bu arkadaşlarla normal konuştuğumda nasıl bir cevap aldığımı hep gördüm. Ama dediğiniz gibi ateistlerin genelinde düşüncelerimizi küfretmeden,insan gibi paylaşabilecek bir altyapı olduğunu düşünmüyorum(bu genellememde haklı olduğunu düşünüyorum),zira dediğim gibi,sizin gibi ateistler pek kalmadı(eskiden gerçekten daha fazlalardı)
hiç kimse kendi kendine inanmaya başlamadı. bir çocuğa bak şöyledir bak böyledir diye birşeyleri anlatmaya kalktık hep. ama hiç kimse kendini boşa yorduğunu düşünmedi. madem görevimiz insanlara dini yaymak değil çocuklara da bişey anlatmayın ozaman gerizekalı değiller ya oturup düşünürler elbet. siz sadece sorgulamasını ve sorgulamaktan korkmamasını öğretin yeter.
Bu dediğinize ben de katılıyorum ki demek istediğim bu zaten, bir çocuğa küçükken bu konuları şiddetle empoze etmek, o çocuğun gelecekte sorgulayıp aklını kullanmasına sekte vuracaktır, ve o çocuk büyüyünce ''inanıyorum'' dese bile aslında inanmıyor olma ihtimali son derece yüksek olacaktır. Ben kendim de işte bu yüzden ortalıkta inanıyorum diye gezenler gibi değil, kalbimle inanıyorum. Çocuklarımıza öğretmemiz gereken şey, katı ve sorgu kabul etmez bir dogma değil, tam aksine aklını kullanması gerektiği ve kendi kabul edebileceği gerçeğe(inanç ya da inançsızlık) ancak bu şekilde ulaşabileceğidir. Ateistlere gelince, dediğim gibi kendine ateist diyen insanların büyük çoğunluğu aklını kullanabildiği için, bizim bir şeyi anlatmaya çalışmamıza gerek yok, sorgulayıp araştırmak isteyene engel olan da yok.
odun gibi yaşamak ne demekse artık. ben gayet mutlu ve huzurluyum. korkmayın sorgulamaktan, şüphe etmekten, çelişki bulmaktan...kolay değil biliyorum. bir insanın 35 yaşına gelip tüm bildiklerinin yanlış olduğunu öğrenmesi kolay değil. kolay değil korkuları yenmek. çocuk yaşta başlamak gerek sorgulamaya. kaybedecek bişe yokken başlamak gerek. 50 yaşına geldiğinde yaptığı herşeyin boşa gideceğini anlamak kabul edilebilir gibi değil. daha özgür bir dünya için daha güzel bir gelecek için çocuklarımıza bişey anlatmayalım. biz sadece araştırmasını ve sorgulamasını öğretelim. onlar ne biliyorlarsa öyle olsunlar...
''Odun gibi yaşamanın'' nasıl bir şey olduğunu yaklaşık 2 yıl önce anladım, İslamiyet'i gerçekten anladıktan sonra. Bunu elbette sizin ya da hiçbir ateistin anlaması söz konusu değil, tabir bana aittir, teşbihte abartı olduysa kusura bakmayın, sadece şahsi düşüncem. Çocuklarımız konusunda ise aynı fikirde olduğumu biliyorsunuz.

Esenlikle kalmanız dileğiyle...

sayın old_preacher;

9 sene ateist kaldığını, bunun 4 yılının çok yıkıcı olduğunu söylüyorsun. nasıl olduda islamiyeti kabul ettin peki? küfretme konusuna gelince küfretmeyi hiç sevmem. karakterime çok ters. çocuklar konusunda da hemfikir olduğumuza sevindim. odun gibi yaşamanın nasıl birşey olduğunu anladığınızı söylüyorsunuz. nasıl birşey olduğunu ben de çok merak ediyorum? nasıl birşeymiş?
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Sayın kompleks,

nasıl olduda islamiyeti kabul ettin peki?

Anlattığım gibi, 9 yıl boyunca mantıklı bir şekilde sorgulayarak.(bir Tanrı olması gerektiğini neden düşündün vsvs... diye sormayın,zira bu konuda saatlerce tartışılsa da hiçbirimiz hiçbir şey kazanıp kaybetmiyoruz biliyorsunuz)

nasıl birşey olduğunu ben de çok merak ediyorum? nasıl birşeymiş?

Geçen uzun yıllar boyunca, kendinizi sadece inanmak istediğiniz şeye inandırmış gibi hissedersiniz. Geriye dönüp baktığınızda yaşadığınız her şey sanki boşunadır, boş ve bir hiç olarak yaşamışsınızdır. Dediğim gibi siz ya da herhangi bir ateistin bunu anlaması mümkün değildir. Fakat bana güvenin, zamanında çok koyu bir ateisttim, şimdi de çok inançlı bir insanım, ve bunu anlamanız için her ikisinin de doruklarında dolaşmış olmanız gerekir.
 
K

kompLeks

Guest
Sayın kompleks arkadaşım; farklı anlamları dillendiriyoruz. Birimiz insan kimyasından bahsederken, diğerimiz insan psikolojisi ve o insanın kültürel figürlerinden bahsediyoruz. Temas ettiğimiz gerçekler salt olan değil, göreceli olan bölümler ve bizler de objektifliği kendi içimizdeki değerlerle harmanlayıp doğruymuş gibi dile getiriyoruz.

Verdiğiniz örneklere bakıyorum, kendini eğitsel yönden yetiştirmiş ama dini yönden hiç el değmemiş insanların oluşturduğu toplumsal bir profili arzuluyor haldesiniz. Bu şekil olursa, kişinin kendi araştırmaları ile doğru veya yanlışı bulacağından dem vuruyorsunuz. Hayır, hayır, hayır. Bu verdiğiniz örnek zaten batı toplumunda yüzyılı aşkın zamandır yaşanıyor diyerek bu fikrinize en başta karşı çıktım. Batı toplumu yeni bir kültürel değişim adı altında zaten çocuklarını dini eğitimden geri bıraktı. Bu bahsettiğinizi, kişisel gelişim sonrası izleyeceği yolu kendi tayin eden kişi profilinin iflas ettiğini batı bile nihayet anladı, siz yeni bir şey gibi sunmayın bize. Bakın batı da yaşanan ahlaki erozyonuna, bakın toplumsal değerlerin nasıl yerle bir olduğuna, bakın % 60 katolik % 20 protestan % 10 deist ve geriye kalan % kısmı ateist olan bir toplumun şuan, % 60 gibi (abartı değil, bilimsel araştırmalara dayanan bir gerçek) deist ve ateistten oluştuğu, % 30 gibi bir oranın protestan ve katolikten oluştuğu geriye kalan yüzdenin de put (Budist) sever olduğu gerçeğini görmemezlikten gelemezsiniz. İstemiş olduğunuz ütopya iflas edeli onlarca yıl olmuş, ve onlar dahi anlamış ve yeniden bir din'e dönüş hareketi başlatmışlar, aile kavramını yeniden keşfetmeye başlamışlar, kızlar artık bakireliğe yeniden önem vermeye başlamış, aileler mutlu pazar kahvaltılarından sonra çocukları ile beraber kilise ziyaretlerine gitmek için çeşitli sebepler bulmaya çalışıyor vs, vs...

yeniden bir dine dönüş hareketi başlatmışlar diyorsun. ama döndükleri din dikkat et islam değil. onlar tekrar hristiyanlaşmak için seferber olmuşlar. size göre yine doğruyu bulamayacaklar yani. size göre islam dışındanki her yol yanlış. doğruyu bulamamaları çocukluk yıllarında aldıkları din eğitiminden kaynaklanıyor. bunu aynı şekilde kendi çocuklarına da empoze etmeye başlamışlar.

Oysa siz, onların yaşadığı o ilk dönemin şimdi bizde de uygulanabilirliğinden dem vuruyorsunuz. Klişe bir söz olacak ama "amerika zaten keşfedilmiş, boşa zaman kaybına hiç gerek yok" demek isterim bu düşüncenize.

Eğitim çocukluktan başlar kompleks arkadaşım. Gerek zahiri eğitim ve gerekse de manevi eğitim genç dimağlara en baştan verilir. Niçin çocukları 7 yaşında okullara göndermeye başlıyoruz. Hatta şimdi okul öncesi eğitimin bilimsel faydaları ispatlandı 5 ve 6 yaşına girmiş çocukları bile devlet üstelik zorlayarak göndertme eğilimine girmişken, sizin bunu söylemeniz bana çok acaip geldi.Yani bunu ben söylesem ve sizde bana dönüp "yobaz, geri kafalı" deseniz hakikaten haketmiş sayarım kendimi cevap bile veremem bu eleştirinize.


merak etmeyin siz öyle düşünseniz de ben size o yakıştırmaları yapmam. benim karakterime ters. ben her türlü görüşe açığım.

ben çocukların okul öncesi eğitimine karşı değilim. aksine yüzde yüz destekçisiyim. ben 7 yaşındaki bir çocuğa dinin (sadece islam olarak düşünmeyin) empoze edilmesine karşıyım. 7 yaşındaki bir çocuğa dini empoze ederseniz o çocuğun beyni mühürlenir artık. empoze edilen yoldan başka bir yola girmesi çok zordur artık. bu her dinde böyledir. 7 yaşındaki yahudi bir çocuğa 20 yaşına kadar ailesi yahudiliği empoze ederse, o çocuğa istediğiniz kadar islamı anlatın o çocuk yahudi kalır, müslümanlardan da ölesiye nefret eder. aynı şey 7 yaşındaki bir hristiyan çocuk içinde geçerlidir. tabiki 7 yaşındaki müslüman bir çocuk için de aynı şey geçerlidir. hiç mi hipnoz edilen insan görmediniz. insanları 2o dakikada hipnoz ediyorlar. hipnozun etkisinden kurtulmak okadar kolay değil. elinizde internet var, bir kaç hipnoz sahnesi izleyin ve anlayın. 2o dakikada hipnoz edilen birinin bundan kendi başına kurtulması çok zordur. peki 2o sene boyunca size bir din (islam olmayan bir din) empoze edilirse bundan kurtulmanız senelerce sürebilir, kurtulamayabilirsiniz de. isterseniz sizinle bir iddiaya girelim. mademki müslümanlığın doğru ve çok mantıklı olduğuna inanıyorsunuz o halde dini iyi bilen kendine güvenen birisi; bu fethullah gülen de olabilir, yaşar nuri öztürk de olabilir, nihat hatipoğlu da olabilir, siz de olabilirsiniz hiç farketmez kim olursa olsun, hristiyanlara ve yahudilere uzunca bir fetva verin. yahudilerin ve hristiyanların bu kadar doğru ve mantıklı bir dini kabul etmemelerini açıklayabilecek misiniz? nedir onları engelleyen şey. sorgulayamıyorlar mı mantıkları yok mu? doğruyu duydukları bildikleri halde niye kabul etmiyorlar? ben size hiç denemeden cevabı söyleyebilirim. hepsinin küçük yaşta beyinleri mühürlenmiş. bu söylediğim sadece hristiyan ve yahudiler için geçerli değil. müslümanlar için de aynı şey geçerli. eğer çocuğun küçük yaşta din eğitimi almasını doğru buluyorsanız ona sadece islam eğitimi vermeyin. gerçek bir hristiyana da, gerçek bir yahudiye de, gerçek bir ateiste de merak ettiklerini sorabilsin. ancak bu şekilde gerçekten sorgulayarak ve araştırarak öğrenmesini sağlamış olursunuz. diğer inançların da çocuğunuza birşeyler anlatmasına izin verin. eğer çocuğunuzun aklının mantığının buna erdiğini düşünüyorsanız, bu şekilde yaparak doğru yolu bulacağını da inanırsınız.

Sizin düşüncenizi kabul edelim o zaman, çocuğu okula da göndermeyelim. ben çocuğumun basketbol eğitim almasını istiyorum ve basketbolcu olması için onu bir spor klubüne yazdıracağım diyen bir tane insan gösterebilirmisiniz ? Elbette çocuğunuzu istediğiniz spor klubüne yazdırabilirsiniz ama illa okul eğitimini de almasını sağlarsınız. Sonuçta ilk öğretim ve orta öğretimde meslek sahibi yapmıyorlar. Yani şöyle bir şey olsa; sizin çocuğunuzu ortaokuldan sonra alsalar ve metalurji bölümüne kaydetseler, işte bu noktada isyanınıza ben de katılırım. Belki o çocuğun meziyetleri farklı bölümlere daha uygun veya kendisi marangoz olmak istiyor idiyse. Burada bireyin seçme özgürlüğünü kısıtlamış olursunuz. Ama; standart normal eğitim verirseniz lise sonrası kendisi üniversite sınavına girip okumak istediği bölümü kendi seçerse, işte o zaman istiyorsa doktor olur, isterse gazetecilik okur isterse din adamı olur.

yukarıda da anlattığım gibi ben eğitime karşı değilim. okul öncesi eğitimi de destekliyorum. din eğitimiyle diğerlerini kıyaslamayın lütfen. eğer din anlatılacaksa herşey anlatılsın. din eğitimi sadece müslümanlık eğitimi değil ki. nasıl ki matematiği matematik öğretmeni, fiziği fizik öğretmeni, basketbolu futbolu beden eğitimi öğretmeni anlatıyorsa, müslümanlığı müslüman öğretmen, hristiyanlığı hristiyan öğretmen, aleviliği alevi öğretmen, budistliği budist öğretmen, ateistliği ateist öğretmen anlatsın, çocuk her düşünceyle birebir muhatap olsun. çocuğun aklı mantığı sorgulamasına engel değil ki, doğruyu kendisi seçsin her koyun kendi bacağından asılır. yukarıda çok güzel ifade etmişsiniz ''bireyin seçme özgürlüğünü kısıtlamış olursunuz'' demişsiniz. bireye tek bir dini empoze ederek aslında seçme özgürlüğünü kısıtlamış oluyorsunuz.

Bu şablonu alın dini eğitime uyarlayın, siz çocuğunuza dini eğitim vererek standartları öğreteceksiniz. Hiç kimse, bana zorla namaz kıldırıyorlar masalını okumasın, böyle bir şeyin olmadığını, hacı amcaların bile artık kızlarının makyajlarına karışmadığını hepimiz biliyoruz.

bu noktada size katılmam mümkün değil. ben burada anne babanın zorlamasından bahsetmiyorum. ki bunu yapan anne babalar da var. ben çevreden bahsediyorum bizzat yaşadığım için bunu biliyorum. zorla namaz kıldırıldım zorla oruç tutturuldum. tehdit edildim. İran'a bakın orada da halka zorla namaz kıldırıyorlar. bunu bilmeyen yok ki.

Çocuk reşit yaşına geldiğinde ister dini amellerine başlar ister başlamaz. Hatta bu zamanda çocuk başlıyor amel etmeye en başta ailesi karşı çıkıyor. Oğlum daha yaşın genç ilerde kılarsın namazını veya kızım daha yaşın ne başın ne bu tesettür de nereden çıktı itirazlarını en başta aileler yapıyor zaten. Sizin istediğiniz batı ! hayranlığının geldiği noktalar bunlar zaten. Bakın, old_preacher arkadaş güzel bir tabir ile bu gençliğin özentilerini ve bulundukları noktayı yani şuanki halini ortaya koymuş. Bu neden ? bu, dini eğitimin ailede başlama gerçeğini devlet eli ile beraber toplu yok etmemizdendir. Çocuk artık çocukluktan çıkmış gençliğe adım atmış delikan damarlarında tavan yapmış ve o çocuğa "hadi gel dini eğitim konusunda bireysel tercihlerine bakalım !..."
Sizi basket topu ile döver o çocuk sayın dostum, ben de gülerim acınacak halimize.

neden öyle yapıyor bu genç. mantıklı düşünemediği için mi? sorgulayamadığı için mi?. yoksa senden benden daha özgür düşündüğü için mi? okuma yazma öğrenmenin kritik bi yaşı vardır. 7 yaş kritiktir.15 yaşına kadar okuma yazma öğrenmeyen bir kişi, daha sonra okuma yazma öğrense de hiç bir zaman yaşıtlarına yetişemez bu anlamda. ama dini öğrenmenin kritik bir yaşı yok. dini her yaşta öğrenebilirsin. siz 23 yaşında başladım bu hayata diyorsunuz diğer arkadaş 9 sene ateist kaldıktan sonra başladım diyor. demek ki bunun kritik bir yaşı yok. insan her yaşta bu eğitimi alabilir.

Din'i eğitim, adam gibi adam yetiştirmede otokontrolü sağlayıp, size sağlıklı bir nesil yetiştirmede klavuzluk yaparken, siz bu klavuzu bırakıp başka yönlere sapacaksınız ve sonra "ben nerde yanlış yaptım" repliğini bu dünyanın en büyük korosu olarak hep beraber haykıracağız.

Çok isterdim ailem beni 7 yaşında nasıl okula göndermişse, aynı hassasiyeti, yazın bir kaç ailenin gönderdiği Kur'an kursuna da göndermek için göstermesini. Deist ve ateist özentiler arasında gidip gelmektense, hergün 5 kere ev cami arasında gitmemi sağlasalardı, ah!

yani keşke ailem küçük yaşta beynimi mühürleseydi diyorsun. küçük yaşta din eğitimi verilirse neler olacağını açıkladım. küçük yaşta din eğitimi verilen hristiyanlara ve yahudilere neler oluyorsa size de aynısı oluyor. artık değiştirilmesi çok zor bir kalıba giriyorsunuz. nasıl ki onlar özgür düşünemiyorsa siz de özgür düşünmüyorsunuz artık. onlara, küçük yaşta almış olduğu din eğitiminden dolayı, düşündükleri ve inandıkları şeyin yanlış olduğunu anlatmak ne kadar zorsa, size de düşündüğünüz ve inandığınız şeyin yanlış olduğunu anlatmak o kadar zor. onlar için de aynı şeyi söylebiliyor musunuz? küçük yaştan ergenliğe kadar hristiyanlık eğitimi alsınlar, ben daha sonra onlara müslümanlığı anlatırım ve doğru yolu bulurlar diyebiliyor musunuz? bunu yapamazsınız. bunu yapabilecek olsaydınız yukarıda örneğini verdiğiniz basketbol topuyla sizi döven genç için öyle düşünmezdiniz. siz küçük yaşta beyinler mühürlensin insanlar başka birşey düşünmesin istiyorsunuz. başka fikirler aklına girmesin istiyorsunuz. başka fikirler aklına girerse gerçekten sorgulayabileceğini ve inanmayacağını biliyorsunuz.

ne vardı öyle olsaydı. Ben sonradan Din'i yaşantı gerçeğini kavrayan insanlardan biriyim. 23 yaşından sonra başladığım bu hayatta şimdi deseler ki 150 yıl eski yaşantında mı kalmak istersin, yoksa bu yaşantıda ama o da hepsi topu topu 10 yıl bir yaşantıyı mı istersin deseler, bir gün olsun isterse ama illa bu yaşantım olsun demeye bütün kalbimle bin defa hazırım.

Sevgideğer hocam her zaman derdi; eğitim şart! Allah O'ndan razı olsun. Kur'an da zaten "ikra" (oku) diye başlamasının bence çok büyük manası var. Lütfen kompleks: "oku !".

okuyorum zaten ben. ama sadece sizin okuduklarınızı değil ben her şeyi okuyorum. tek bir şeye odaklanarak, tek bir şeyi okuyarak, sorguladığınızı araştırdığınızı iddaa edemezsiniz. her düşünceyi anlamaya çalışmanız lazım. lütfen sen de anlamaya çalış.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
saygıdeğer bekir;
emin ol allahın emir ve yasaklarını uygulamak burada yazı yazarak zaman harcamaktan ve tartışmaktan daha kolay. herkesin özgürce yaşayabilmesi için, birbirini sevmesi ve kabul etmesi için bu kadar zaman harcıyorum. insanlar birbirini anlasın, anlamaya çalışsın, birbirine saygı duysun istiyorum. kabul et kurtul mantığından daha basit ne var. zaten bu mantığa sahip inanmayan milyonlarca müslüman var.


Sayın kompLeks, Allah'ın (cc) emir ve yasaklarını uygulamak burada yazı yazarak zaman harcamaktan ve tartışmaktan daha kolay ifadesini inanarak söylediğinizi sanmıyorum. Bu ifade ile sadece konunun özünü savsaklamış oluyorsunuz.

Herkesin özgürce yaşaması Allah'ın da (cc) emridir. Allah (cc) dileseydi emir ve yasaklarını bu dünyada cebrederdi, sistemini öyle kurardı, ama O (cc) herkesi özgür bıraktı ve hesabı ahirette görecek. Siz de özgürsünüz, hem öyle özgür ki, sizi Yaradan'ı inkar edecek kadar.

Herkesin birbirini sevmesini gönül işidir, buna biz bir şey yapamayız ama herkesin birbirini anlaması noktasında talebiniz sadece anlaşılmak değil, anlamak da olmalı diye düşünüyorum.
 
M

mehmet_87

Guest
bu konuyu açan asimelek isimli arkadaş ne düşündünde allah ın ve dinin olmadığını anladın merak ediyorum..yaptığın araştırmalarda dünyanın zamanında bi ateş parçası olduğunu şimdi içinde milyonlarca canlının yaşadığı denizlerin dağların nehirlerin olduğu bi gezegen olduğunuda biliyorsun..ateist yada müslüman bütün bilimadamları dünyanın bir gün son bulacağını söylüyor kuranda anlatılan kıyamet gibi..dünya yok olduktan sonra cennet ve cehennem adlı iki ayrı dünya oluşmayacağını nerden biliyorsun..bi gaz bulutundan güneş sistemini meydana getiren evrendeki güç cennetle cehennem isimli iki ayrı dünya yaratamayacak kadar aciz mi
 
K

kompLeks

Guest
Sayın kompLeks, Allah'ın (cc) emir ve yasaklarını uygulamak burada yazı yazarak zaman harcamaktan ve tartışmaktan daha kolay ifadesini inanarak söylediğinizi sanmıyorum. Bu ifade ile sadece konunun özünü savsaklamış oluyorsunuz.

Herkesin özgürce yaşaması Allah'ın da (cc) emridir. Allah (cc) dileseydi emir ve yasaklarını bu dünyada cebrederdi, sistemini öyle kurardı, ama O (cc) herkesi özgür bıraktı ve hesabı ahirette görecek. Siz de özgürsünüz, hem öyle özgür ki, sizi Yaradan'ı inkar edecek kadar.

Herkesin birbirini sevmesini gönül işidir, buna biz bir şey yapamayız ama herkesin birbirini anlaması noktasında talebiniz sadece anlaşılmak değil, anlamak da olmalı diye düşünüyorum.

sayın bekir;
bu konudaki düşüncelerimi inanarak söyledim ve savsaklamıyorum. tekrar söylüyorum allahın emir ve yasaklarını uygulamak burada yazı yazarak zaman harcamaktan ve sizinle tartışmaktan daha kolay. günde 5 vakit namaz kılmak için harcanan zamandan daha fazlasını ben tek oturumda burada sizinle yazışmak için harcıyorum. herkes özgür değil, özgür düşünmüyor. benim özgür düşünmem herkesin özgür düşündüğünü göstermez. siz istediğiniz kadar özgür olduğunuzu düşünün. nasıl düşünmeniz gerektiği size aşılanmış. bir çeşit hipnoz ve narkoz altında olduğunuzu söyleyebiliriz. bu öyle bişeyki özgür olmasanız bile size özgür olduğunuzu düşündürtüyor. her şeyi hür iradenizle yaptığınızı düşünüyorsunuz. hiç birşey göründüğü gibi değil. bir şizofren düşünün yıllarca arkadaşıyla konuşuyor vakit geçiriyor ona dokunuyor. bir gün biri çıkıyor ve onun olmadığını yalan olduğunu söylüyor. ama şizofren buna inanmaz inanamaz. bundan kurtulması hiç de kolay değildir. şizofren istediği kadar özgür düşündüğünü söylesin. beyni ona çok güzel oyunlar oynuyor. şizofren dışındaki herkes onun özgür düşünmediğini bilir. bunun için beynin nasıl çalıştığıyla ilgili biraz araştırma yapmak gerekiyor. biraz psikoloji okumak gerekiyor. hipnoz da benzer şekildedir. bilmiyorum hipnoza giren birini hiç izlediniz mi? hipnoz edilen kişiye istediğinizi yaptırabilirsiniz ve onun özgür düşündüğünü zannetmesini ve bunu ateşli bir şekilde savunmasını sağlayabilirsiniz. hipnoz altındaki insana herşeyi yaptırabilirsiniz. hipnoz altındaki kişi istediği kadar davranışlarının kendi kontrolünde olduğunu düşünsün. öyle olmadığı aşikar. bunu anlamanız için hipnoz eğitimi almış olmanız gerekmez. eğitim psikolojisi diye bir şey var. insanların davranışlarını ödül ve ceza ile istediğiniz gibi biçimlendirebilirsiniz. onlar istediği kadar özgür olduklarını düşünsünler,ama değiller. 11 eylüldeki saldırıyı yapanlar nasıl ikna edildi sanıyorsunuz. onlar özgür değillerdi. onlar tam anlamıyla hipnoz altındaydı. onlara emir verenler hiç bir zaman kendilerini feda etmezler. bu emir verenler herkesi bu şekilde ölüme atacak kadar canilerdir. ama kendiler hiç bir zaman ölüme atlamazlar. ölenler hep en alt tabaka olan halktır.
 
A

adam

Guest
Neden illa bir hipnoz, bir aşılanma iddiası. Yani neden kendinizi (gizli) akıllı, karşınızdaki insanı ise düşünme kaabiliyetinden yoksun kabulleniyorsunuz. Sizin, uzun bir zaman sonrasında iman ettiğinizi (sandığınız) düşünceler yumağında yaşadığınız anlam kargaşalığı hakkında, muhatabınızın hiç karşılaşmamış olduğunu mu düşünüyorsunuz ? Kafa karıştıran bir söz yada cümleyi saatlerce düşünmediğini mi sanıyorsunuz. Düşünse bile sizin ile aynı sonuca varmadığı için sizin kadar detaylı düşünemediğini mi sanıyorsunuz ?
Yaşam, ölüm, kabir, ahiret, cennet yada cehennem, sonra baki hayat, sonra ? ya sonra ? en sonra ? demediğini mi sanıyorsunuz ? Ya bir gün Allah (cc) bir katrilyon asır! sonra bütün kullarını yok ederse ? sonra, ya sonra ?...Bütün bunların hepsini cevaplamak için 60 - 70 yıllık bir ibadet nasıl yeterli olabiliyor, bu kadar düşünülmesi bile zor görünen anlamı kazanmak, yok olmamak bu kadarcık basit mi yani ? diye düşünmediğini mi sanıyorsunuz ?
Daha kelimelerin taşıyamadığı, akıl ve mantığın varabileceği en uç noktalara gidip yine aynı ruh sağlığı ve iman kaybı yaşamadan geri dönmesi mi sizi şaşırtıyor da, olmaz zaten bu kadarını düşünemezler der gibi bir tavır ?!? böyle algılıyorum şuan sizi. Yani sizin yaşamış olduğunuz bir anafordan, eski değerleri bırakıp yeni bir betimleme yapmanız ile özgürlüğünüzü ilan mı etmiş oldunuz ? Zaten özgürdünüz ki. Anne veya babanızın hangi dediklerini harfiyen tuttunuz da sonra bunları yaptığınız için hipnozda olduğunuzu gördünüz ve bu hipnozdan kurtulma dürtülerini yaşadınız. Babanız size hırsızlık yapmanın hem ayıp hem günah olduğunu eminim telkin yolu ile hipnotize ederek, yani sizin deyiminiz ile bir nevi aşılamıştır. Siz şimdi bu hırsızlığın günah boyutu bölümünün hipnotizenin bitmesi ile son bulduğunu söyleyebilirsiniz. peki, bir an sizin ile aynı frekansda kalalım ve devam edelim, o seansda aynı zamanda ayıp olduğu da vurgulanmıştı. madem ki hipnozda bunlar yapıldı ve hipnozdan çıkıldı, o ahlaki boyutundan da çıkmalısınız. Yani hırsızlık artık sizin için "ayıp" kavramı oluşturmamalı. Çocuğunuz sorduğu zaman hırsızlığın ayıp ve günah olmadığını mı söyleceksiniz ? Ahlaki diyemezsiniz, etik değil diyemezsiniz çünkü hepsi "ayıp" anlamına çıkar. Ne diyeceksiniz peki. "Hırsızlık gayet insani bir davranıştır ve her zaman da meşruudur çocuğum". Böyle diyebilecekmisiniz yavrunuza ? Çok net bir soru. Hiç başka bir yöne girmeden çok net bir cevap istiyorum.
 
K

kompLeks

Guest
peki sayın adam, çok net bir cevap veriyorum. tabiki ayıp diyeceğim tabiki doğru değil diyeceğim. ben zaten hiç bir yazımda bunun tersini söylemedim. çocuklarımıza hırsızlık yapmayı, tecavüz etmeyi öğretelim demedim. (bundan önce sizin için yazdıklarım da havaya uçmuş oldu. cevapsız kaldı çoğu) daha açık konuşayım. ben çocuğuma hırsızlık yapmanın kötü birşey olduğunu, hak yemenin, gıybet etmenin kötü bir şey olduğunu zaten öğretirim. vicdan diye bir şey vardır zaten ben öğretmesem de bunu hissedebilir. zaten çocuklara hiç bir şey öğretmeseniz bile çocuk yalan söyleyemez. çocuk özünde iyidir zaten. daha doğrusu yalan söylememek öğretilmez. yalan söylüyorsa biri ona yalan söylemeyi öğretmiştir veya yalan söyleyen birini örnek almıştır. siz kötü örnek olmazsanız çocuk da kötü birşey öğrenmez. ayrıca doğruları öğrenmesi için çaba sarfetmenize gerek yok. vicdan öyle bir şeydir ki, insanın cenneti de cehennemi de orasıdır. eğer sırtında bir yük hissediyorsan ve onu bırakmazsan zaten altında ezilirsin.
 
Üst Alt