Bak kompleks arkadaş, senin deyimin ile hasta hastabakacı gibi bir örneği niye verdiğimi ve bu yazacaklarımı iyi oku;
Birincisi; ben hastaydım, hem de kronik hastaydım. Öyle bir hasta ki, ne ilaç, ne tedavi, hiç birine olumsuz anlamda dahi tepki vermiyordum. Allah benim için (Haşa ve kella); ütopik, individüalist hezeyanların oluşturduğu masalsı kahraman, ona inanan beyinsizleri de; çöl yangınlarında develerinden arta kalan zamanlarını boş işler peşinde, bitmez tükenmez serap peşinde koşturup giden insanlar topluluğu olarak görüyordum. Üstüne de bir de aldığım materyalist felsefeyi yaşantı olarak koyduğun zaman, ortaya taş gibi ateist ve materyalist bir komün hayranı budala çıkardı; işte o bendim !
Benim peygamberim zaten çoktu; Soljenıtsın, Machiavelli, Troçki gibi adamlar varken, arapların kabul ettiği bir peygamberi (a.s.) kabul edip de ne işim vardı namaz ile niyaz ile, bir varlığa kulluk yapmak gibi bana bir fayda sağlamayacağına inandığım varlık ile. Bunlar benim o zamanlar var olan, ve bunlar için canımı bile feda edecek kadar savunan, yolda sakallı bir müslüman gördüğüm zaman sakalının her bir teline laf söyleyecek kadar da çiğ bir adamdım.
Beni, bu sitede yazan abilerimden biri, 6-7 yıl önce, öyle bir hastabakıcılık yaparak kendime getirdi ki, anlatsam sayfalara sığmaz. Ne şerefsizliğini bıraktım, ne haysiyetsizliğini, ne yüzsüzlüğünü, ağıza alınabilecek yada alınması konusunda insanın kendinden bile utanacağı ne kadar küfr, hakaret varsa hepsini cadde ortalarında bağıra bağıra insanların içinde üstelik çok defa yaptım. Bu insan, beni antalya da belki bilirsin cece barın taburelerinden, sırtında taşıyıp evime kadar her gece getiren bir insandı. Her nasılsa beni sevmiş, bana değer vermiş, beni değil; yaptığım yanlışlığı ayıplayıp, beni rencide etmekten kaçınan, sen çok düzgün müslümansın dedikçe benden küfr yiyen bir insandı. Ben her küfr ettiğimde o bana Allah beni affetsin, sana küfr konusunda vesile oldum diyen insandı. Annem bile bir gün bana isyan etti bu arkadaşının seninle bu kadar ilgilendiği zamanı ben sana harcamadım, sen neden bu insana hakaretler ediyorsun, derdi. Düşün yani, eğer azıcık izan sahibiysen, düşün! 3,5 ay ne demek ya ? Her gece üstelik. Ben bara giderim yanımda, meyhaneye giderim yanımda, pavyona giderim çıkışta kapıda, taksiye binerim yanımda, daha neler neler. Bütün bunları ben, sevdiğim bir kızı trafik kazasında kaybetmiştim, ve bütün isyanım bu kayıbtan dolayıydı. Artık inanmak gibi boş bir şey benim lügatımda yoktu, zaten daha öncesinden de inanmıyordum o neden ile bana bir eksiklik vermiyordu. Bütün bu hakaretlerime dayanan adam bir gün naptı biliyormusun ? "Sen ne anlarsın lan aşk'tan, müslüman köpeği! sen hiç sevdin mi, sen hiç sevdalandığın kızın kendi kollarında can verdiğini gördün mü" dediğim anda kendimi antalyanın yat limanında gecenin bir vakti serin sularda buldum. Çünkü, 3 sene önce kendisi başka bir sebepten canı gibi sevdiği insanı kaybetmiş, bilmeden yarasının kabuğuna basmışım. Kendine yapılan o kadar hakarete gülüp geçen bu insan, sevdiğine yaptığım bir ufacık serzeniş nedeni ile beni serin sulara kaldırıp atmakta bir saniye bile düşünmemişti. O gece ben kendime geldim. O gece ben doğdum. O gece ben sustum, o gözyaşları içinde bana kim olduğumu ne olduğumu neden orada bulunduğumu anlattı. Ve o gün sabah muratpaşa camisinde ben ilk sabah namazı ile Alemlerin Rabbine "ben geldim Allah'ım, bütün pisliklerim ile..." dedim. Ve beni kabul eden Rabbim ile tanıştıran bu abimin hakkını elbette şimdi hiç bir şey ile de ödeyemem. Beni, 70 veya 60 yıllık pis bir hayattan kurtarıp sonsuz hayata bağlanmam için elinden gelen gayreti gösterdi. Ben şimdi bu konu ile ilgili konuşulduğu zaman herhangi bir yerde bu örneği veriyorum. Diyorum ki; bir insan eğer ateist veya gayri muslim bir insan ile ilgilenecekse, bu şekilde ilgilendiği takdirde başarılı olur. Her kahrını sabrla çekecek, her türlü hakarete göğüs gerecek ve ona kim olduğunu ne olduğunu sabrla ve azimle anlatacak. Başarı ancak burada, yoksa; sal gitsin, saldım çayıra mevlam kayıra tarzı bir uslub ile hareket edersen, karşındaki sadece içindekileri kusar ve gider. Müslüman odur ki; bu kusmukları temizleyip, tekrar baştan almalı, tekrar sebat ile başlamalı, tekrar, tekrar, tekrar...Ne zamana kadar. Muhatap hakaret sınırlarında kırmızı çizgiye varıncaya kadar. Zaten o noktadan sonra, ya muhatap durup kendini sorgular (eğer insani yönü varsa), yahut serbest kalır yoluna gider. O neden ile verdiğim örneği sen garip buldun, ama ben o örneği yaşadım.
Önyargıysa konu; o bende vardı !
Dışlamaksa; o bende vardı!
Hastalıksa konu; o bende vardı!
Hakaretse konu; o bende vardı!
Fanatizm ise konu; o bende vardı!
Küfr ise konu; o bende vardı!
Sabr ve samimiyet ise konu; işte o karşımdaki insanda vardı!
İşte o sabr ve samimiyettir beni şuan islami bir sitede İslamın bir virgülü dahi olsa savunmaya iten, o yönde saatlerce yazılar yazdıran. Bu sitede Allah rızası için yazan, yorum yapan her kul; benim başım üzeredir, benim büyüğümdür. Yaş itibari ile küçüğüm olsa dahi, büyüğümdür.
Neden hasta-hastabakıcı örneğini verdiğimi umarım anlatabilmişimdir. Münferit tepkiler elbette olacaktır, her insan aynı tavırda yaklaşacak diye bir kural yok, aslolan, nasıl bir tavırla yaklaşılıyor ve ne anlatılmak isteniyor. Özü, sonu budur herşeyin başlangıcı ve bitişi. Ve bu insan bana her zaman tek şey söylerdi: "dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmek ile başlayacak her şey!..." Menfaat gözetebilirmisin şimdi bu anlamda ? Yada bir çıkar görebilirmisin bu ilişkide ? Yada maddecilik; bu ilişkinin neresende ? Ben o abime aşığım, o ağbime hayranım. Çünkü o ağbi dediğim insan olmasaydı, şimdi hangi barda olacağımı belki kimse bilemez ama ben öyle bir yaşantının peşinde gitmiş olduğum takdirde; sonumun nerede olacağını şuan çok iyi biliyorum: gayya kuyusunda! (Rabbim cümlemizi korusun)
O yüzden, sen konuşuyorsun ama boş konuşuyorsun. Hikayesin. Özeti kendinde saklı, finali bilinmez bir hikaye hemde.
Belki içinde bir mücevher var, belkide zımpara taşısın. Sadece kimyagere ihtiyacın var parlaman için. Bilemem. Rabbim bilir.