Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

kuran bize nasıl ulaştı? (sünnet inkarcıları cevaplasın)

firsaf

New member
Katılım
15 May 2007
Mesajlar
105
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
"Gün olur, yüzleri ateşin içinde evrilip çevrilir de şöyle derler: "Vay başımıza! Keşke Allah'a itaat etseydik, keşke resule itaat etseydik." [Ahzab: 66]

"Ey iman edenler! Allah'a ve resulüne itaat edin. İşitip durduğunuz halde ondan yüzünüzü çevirmeyin ." [Enfal: 20]

Hâla) bilmediler mi ki, kim Allah ve Resûlüne karşı koyarsa elbette onun için, içinde ebedî kalacağı cehennem ateşi vardır. İşte bu büyük rüsvaylıktır." [Tevbe: 63]


İkiyüzlüler, kalblerinde olanı haber verecek bir surenin inmesinden çekiniyorlar. De ki: "Alay edin bakalım, Allah çekindiğiniz şeyi ortaya koyacaktır." [Tevbe: 64]


"Kendilerine sorsan andolsun ki biz diyeceklerdir, ancak dalmıştık da şakalaşmada, oynaşmadaydık. De ki: Allah'la, âyetleriyle ve Peygamberiyle mi alay ediyordunuz?" [Tevbe: 65]

"(Boşuna) Özür dilemeye kalkışmayın, siz iman ettikten sonra kâfir oldunuz. Sizin bir kısmınızı affetsek bile suçlu olduklarından dolayı bir kısmınızı azaplandıracağız." [Tevbe: 66]

"Nifak sâhibi erkeklerle kadınların hepsi de birbirindendir, aynıdır; kötülüğü emrederler, halkı iyilikten vazgeçirmeye uğraşırlar ve ellerini yumarlar. Onlar Allah'ı unuttular da o da onları unuttu. Şüphe yok ki münâfıklardır buyruktan çıkan kötü kişilerin ta kendileri." [Tevbe: 67]

"Allah, nifak sâhibi erkeklerle kadınlara ve kâfirlere cehennem ateşini vaadetmiştir, orada ebedî kalırlar, o yeter onlara ve Allah onlara lânet etmiştir ve onlar için bitip tükenmeyen daimî azap vardır." [Tevbe: 68]
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
"Gün olur, yüzleri ateşin içinde evrilip çevrilir de şöyle derler: "Vay başımıza! Keşke Allah'a itaat etseydik, keşke resule itaat etseydik." [Ahzab: 66]

"Ey iman edenler! Allah'a ve resulüne itaat edin. İşitip durduğunuz halde ondan yüzünüzü çevirmeyin ." [Enfal: 20]

Hâla) bilmediler mi ki, kim Allah ve Resûlüne karşı koyarsa elbette onun için, içinde ebedî kalacağı cehennem ateşi vardır. İşte bu büyük rüsvaylıktır." [Tevbe: 63]


İkiyüzlüler, kalblerinde olanı haber verecek bir surenin inmesinden çekiniyorlar. De ki: "Alay edin bakalım, Allah çekindiğiniz şeyi ortaya koyacaktır." [Tevbe: 64]


"Kendilerine sorsan andolsun ki biz diyeceklerdir, ancak dalmıştık da şakalaşmada, oynaşmadaydık. De ki: Allah'la, âyetleriyle ve Peygamberiyle mi alay ediyordunuz?" [Tevbe: 65]

"(Boşuna) Özür dilemeye kalkışmayın, siz iman ettikten sonra kâfir oldunuz. Sizin bir kısmınızı affetsek bile suçlu olduklarından dolayı bir kısmınızı azaplandıracağız." [Tevbe: 66]

"Nifak sâhibi erkeklerle kadınların hepsi de birbirindendir, aynıdır; kötülüğü emrederler, halkı iyilikten vazgeçirmeye uğraşırlar ve ellerini yumarlar. Onlar Allah'ı unuttular da o da onları unuttu. Şüphe yok ki münâfıklardır buyruktan çıkan kötü kişilerin ta kendileri." [Tevbe: 67]

"Allah, nifak sâhibi erkeklerle kadınlara ve kâfirlere cehennem ateşini vaadetmiştir, orada ebedî kalırlar, o yeter onlara ve Allah onlara lânet etmiştir ve onlar için bitip tükenmeyen daimî azap vardır." [Tevbe: 68]



Cok güzek Sahih Hadisler Insallahu Teala anlamak nasib etsin...
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Sokaktaki bebeye sorsan Allah kelamının hadis olmadığını bilir!!!
Ama vahiy de sahih hadis olunca, ileride şutlamak kolay olur!!!
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Sokaktaki bebeye sorsan Allah kelamının hadis olmadığını bilir!!!
Ama vahiy de sahih hadis olunca, ileride şutlamak kolay olur!!!



Bu sözüne ve özüne güven olmayan kisiye verilecek bir cevap degil ama;Her neyse?


Hani vaiz diye geçinen maskara şeyler var ya

Der ki bir tanesi peştahtayı yumruklayarak:
Dinle, dünya neyin üstünde duruyor hey avanak!
Yerin altında öküz var, onun altında balık;
Onun altında da bir zorlu deniz var kayalık,

öteden Kürd atılır: Doğru mu dersin be hoca?
Ne demek doğru mu dersin? Gidi cahil amuca!
Sözlerim basma değil yazma kitaptan tekmil
Kim inanmazsa kızıl kafir olur böylece bil.
........
(Safahat)





De ki " Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum."

Enbiya Suresi 45
Le kad kane fi kasasihum ibratül li ülil elbab ma kane hadisey yüftera ve lakin tasdikallezi beyne yedeyhi ve tefsiyle külli şey'iv ve hüdev ve rahmetel li kavmiy yü'minun

Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir.

YÛSUF suresi 111


Varmi delilin konus yoksa susda adam sansinlar...
 

islamci

New member
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
123
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Alıntı:
kardeş kuranın getirilmesinde kim şüphe ediyor.onun değiştirilemiyeceğinin sözünü Allah(c.c.) veriyor.
Bu iddia sizin usulünüze göre (usulsüzlüğünüze göre) tutarsızdır!!!


neye göre tutarsızız kurana göre mi yoksa hadis kitaplarınıza göre mi? senin usulün çok tutarlıymış gibi milletin usulünü yargılıyorsun yazık sana.



Rabbinin kelimesi (Kur'an) doğruluk ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerinideğiştirebilecek yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. ( ENAM SURESİ 115.AYET)



Andolsun ki, senden önce de bir çok Peygamberler yalanlanmıştı da onlar yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı sabretmişler ve nihayet kendilerine yardımımız yetişmişti. Allah'ın kelimelerinideğiştirebilecek bir güç de yoktur. Andolsun peygamberler ile ilgili haberlerin bir kısmı sana gelmiş bulunuyor. (ENAM SURESİ 34.AYET)



Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjde vardır. Allah'ın sözlerinde hiçbirdeğişme yoktur. İşte bu büyük başarıdır. (YUNUS SURESİ 64.AYET)


Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimiz hakkındaki kanun böyledir. Bizim kanunumuzda hiçbir değişme bulamazsın. (İSRA SURESİ 77.AYET)



Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O'nun kelimelerinideğiştirecek hiçbir kimse yoktur. O'ndan başka asla bir sığınak da bulamazsın. (KEYF SURESİ 27.AYET)


Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah'ın kanunu böyledir. Allah'ın kanununda asladeğişme bulamazsın. (AHZAB SURESİ 62.AYET)





Yeryüzünde büyüklük taslamak ve kötü tuzak kurmak için (böyle davranıyorlardı). Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır. Onlar ancak öncekilere uygulanan kanunu bekliyorlar. Sen Allah'ın kanununda hiçbirdeğişiklik bulamazsın. Sen Allah'ın kanununda hiçbir sapma bulamazsın. (FATIR SURESİ 43.AYETİ)




kuranın değiştirilemediği ve değişmeyeceği hakkında ve ulaştıranlar kim olursa olsun değişmeyeceği hakkında bu ayetleri yeterince açıklayıcı buldunuz mu?
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
neye göre tutarsızız kurana göre mi yoksa hadis kitaplarınıza göre mi? senin usulün çok tutarlıymış gibi milletin usulünü yargılıyorsun yazık sana.

Allah'tan korkun be...
Ayıp ya hu inkar ettiğiniz o gelenek olmadan, delil getirdiğiniz ayetleri yorumlayamazsınız...
Hangi ayette diyor kuran bir kitap olarak korunmuştur diye????

delil getirdiğiniz ayetlerde bile kıvrım kıvrım oluyorsunuz....
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Bu sözüne ve özüne güven olmayan kisiye verilecek bir cevap degil ama;Her neyse?

Sizi gibi taslaklar!!!


Müçtehit Taslakları

Bakın ne günlere kaldık: Ya beş, ya altı kopuk,
Yamaklarıyle beraber ki hepsi kılkuyruk,
Utanmadan çıkıyor, ictihâda kalkışıyor!
Bu hâle karşı tahammül hakikaten zor.

Har’ımi Şer’-i mübînin ahır değil... Oradan
Çekil de kendine bir sâha bul, behey nâdan!
Kilitli bir kapı var orta yerde anlasana:
Harem-sarây-ı Şerî’at değil dalan dalana.

Nasıl ki her kapının ayrı bir anahtarı var,
Onun da var. Bunu idrâk eder birinci nazar.
Nedir mi? Anlatayım: Sizde olmıyan irfan.
Biraz hayâ edin öyleyse şaklabanlıktan!

Kilitlidir kapı “ümmî duhât” için, amma
Kıyâm-ı haşre kadar ictihâd eder “ulemâ”
Evet, şerâiti mevcûd olunca insanda;
Ne kaldı men’ edecek ictihâdı, meydanda?

İle’l-ebed yetişir müctehid bu ümmetten;
Şu var ki: Çıkmalı ferdâ-yı nûra zulmetten.
Kıyâs-ı fâside bir kerre eyleyin dikkat:
Süveyş’i açtı herif... Doğru... Neyle açtı fakat?

Omuzlamak mı? Heyhât! Öyle bir fenle,
Ki bir ömür telef olmuş o fenni tahsîle.
Düşünmüyor bu kopuklar ki: Müctehid geçinen,
Zamânın olacak muktedâsı irfânen.

Kitâb’ı, Sünnet’i, İcmâ’ı sağlam anlıyacak;
Hilâf’ı yoklıyacak, ihtiyâcı kollıyacak.
Ne ictihâdı yapar, yoksa, bir alay-zımmî
Kadar nasîbe-i fıkhîsi olmıyan ümmî?

Kuzum, eşek nalı yapsan: Bir usta çingenenin
Yanında uğraşacaksın, başında mengenenin.
Peki! Liyâkat-i fıtrîsi âdemin sâde,
Kifâyet eylemiyorken bu en hasîs işde,

Ya ictihâda nasıl kalkıyor bu sersemler?
O ictihâda ki: Dünyâ kadar ulûm ister!
Sokarsa burnunu herkes düşünmeden her işe;
Kalır selâmet-i milliyemiz öbür gelişe!

Neden vezâifi taksîme hiç yanaşmıyoruz?
Olursa bir kişinin koltuğunda on karpuz,
Öbür gelişte de mümkün değil selâmetimiz!
Yazık, yazık ki, bu yüzden felaketimiz.

İşin reculleri kimlerse çıksın orta yere;
Ne var, ne yok, bilelim, hiç değilse, bir kerre.
Sabahleyin mütefelsif, ikindi üstü fakîh;
Sular karardı mı pek yosma bir edîb-i nezîh;

Yarın müverrih; öbür gün siyasetin kurdu;
Bakarsın: Ertesi gün ictihâda pey vurdu!...
Hülâsa bûkalemun fıtratinde züppelerin
Elinde maskara olduk... Deyin de hüküm verin!

Mehmet Akif Ersoy
 

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz hayattayken ihtilaflı meseleler bizzat O'na sorularak çözüme kavuşturulmuştur. O, Refik-i Alâ'ya intikal ettikten sonra ise bize bıraktığı Sünnet'in hakemliğine gitmemiz gerektiği açık bir hakikattır.

Nitekim Efendimiz s.a.v. şöyle buyurarak bu noktaya açıklık getirmiştir: “Size iki şey bıraktım; onlara sarıldığınız sürece ebediyyen yolunuzu şaşırmazsınız. O iki şey Allah'ın kitabı ve Rasulünün sünnetidir.” (Muvatta)

Kur'an'ın doğru anlaşılması için başta Efendimiz s.a.v.'in sünneti olmak üzere, başvurulması gereken birtakım ölçüler bulunması tabii ve gereklidir. Bu yazıda, bu “gereklilikler” arasından Sünnet üzerinde durmaya ve Sünnet olmadan Kur'an'ın Rabbimiz'in muradına uygun olarak anlaşılmasının mümkün olmayacağını yine Kur'an ayetleriyle ortaya koymaya çalışacağız.

Yazıya başlık olarak seçtiğimiz cümlenin “Kur'an'daki İslâm” sloganını çağrıştırdığının farkındayız. Bilinçli olarak yaptığımız bu seçimin amacı da bu sloganın Kur'an'a uygun olmadığını ortaya koymaktan başka bir şey değil zaten.

Kur'an'ı herkesin istediği gibi yorumlamasına kapı açmak maksadıyla üretilen bu slogan benimsendiği takdirde, Kur'an okuyan kişi sayısı kadar İslâm anlayışı ortaya çıkacağı açık. Bu durumda bütün insanlık için hidayet kaynağı olan Yüce Kitabımız, kişiden kişiye değişen hükümler taşıyan, hatta yer yer kendisiyle çelişkiler arz eden bir kitap konumuna düşürülmüş olacaktır.

Oysa Kur'an'ın doğru anlaşılması için başta Efendimiz s.a.v.'in sünneti olmak üzere, başvurulması gereken birtakım ölçüler bulunması tabii ve gereklidir. Bu yazıda bu “gereklilikler” arasından Sünnet üzerinde durmaya ve Sünnet olmadan Kur'an'ın Rabbimiz'in muradına uygun olarak anlaşılmasının mümkün olmayacağını yine Kur'an ayetleriyle ortaya koymaya çalışacağız.

Sünnet'in bağlayıcılığı

Yüce Kitabımız'da şöyle buyurulur: “Hayır! Rabbine andolsun ki, onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem tayin etmedikçe, sonra da vereceğin hükümden dolayı nefislerinde bir sıkıntı duymadan tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar.” (Nisa, 65)

Kur'an'ın doğru anlaşılması konusunda herkesin kendi kanaatine göre hareket ettiği bir ortamda görüş ayrılıklarının çıkması ve hangi ayetin ne anlama geldiği konusunda farklı tercihlerin gündeme gelmesi tabiidir. Acaba böyle bir durumda bu kanaat ve tercihlerin hangisinin doğru olduğuna kim karar verecektir?

İşte bu ayet, ihtilaflı durumların Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz'e arz edilmesi ve O'nun verdiği hükmü itirazsız kabul etmemiz gerektiği, aksi takdirde iman iddiamızın geçerli olmayacağı konusunda bizleri ikaz etmektedir.

Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz hayattayken ihtilaflı meseleler bizzat O'na sorularak çözüme kavuşturulmuştur. O, Refik-i Alâ'ya intikal ettikten sonra ise bize bıraktığı Sünnet'in hakemliğine gitmemiz gerektiği açık bir hakikattır.

Nitekim Efendimiz s.a.v. şöyle buyurarak bu noktaya açıklık getirmiştir: “Size iki şey bıraktım; onlara sarıldığınız sürece ebediyyen yolunuzu şaşırmazsınız. O iki şey Allah'ın kitabı ve Rasulünün sünnetidir.” (Muvatta)

Yukarıda zikrettiğimiz ayeti biraz daha yakından inceleyelim: Madem ki bu ayet, aramızda çıkan her türlü ihtilafı Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz'e götürmemiz gerektiğini emretmektedir; öyleyse Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz bizim aramızda hangi ölçüyü esas alarak hüküm verecektir?

Bu soruya cevap olarak “Kur'an'ı esas alarak” şeklinde cevap verilirse ortaya şu gerçek çıkmaktadır: Demek ki Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz Kur'an'ı bizden çok daha iyi bilmektedir.

Bundan tabii bir şey olamaz; zira O, Kur'an vahyinin doğrudan muhatabı olan tek kişidir. Yine O, hangi ayetin ne anlama geldiğini bizzat ayeti getiren Cebrail a.s.'a sorma imkanına sahip olan tek kişidir. İşte sahip olduğu bu üstünlük, O'nu Kur'an'ın doğru anlaşılması konusunda birinci derecede başvurulması gereken merci konumuna yükseltmektedir.

Yukarıda sorduğumuz soruya, “Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz, bizim aramızda çıkan ihtilaflı meselelere Kur'an'da yer almayan bir çözüm getirebilir” şeklinde cevap verilecek olursa, bu cevap Sünnet'in bağlayıcılığının en kesin delillerinden birinin kabul edildiği anlamına gelecektir. Zira zaten biz de aynı şeyi söylüyor ve Efendimiz s.a.v.'in Kur'an dışında verdiği hükümleri Sünnet olarak isimlendiriyoruz.

Muhtemel bir itiraz

Sünnet'in bağlayıcılığına itiraz eden bazı çevreler şöyle demektedir: Madem ki Kur'an kendisinin “herşeyi açıklayıcı” olduğunu (Nahl, 89), “hiçbir şeyi eksik bırakmadığı”nı (En'am, 38), “ihtilafları açıklamak için” gönderildiğini (Nahl, 64), Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz'in bile Kur'an'dan başka hakem aramadığını (En'am, 114) söylemektedir; öyleyse Kur'an dururken Sünnet'e veya bir başka kaynağa müracaat edip onu bağlayıcı kabul etmek Kur'an'a aykırıdır.

Bu iddiaya karşı herşeyden önce şunu söyleyelim ki, eğer Kur'an'ın eksik hiçbir şey bırakmadığını ve herşeyi açıkladığını ifade eden yukarıdaki ayetler mutlak manada alınmaya müsait olsaydı, nazil olduğu günden bugüne insanoğlunun bilgi dağarcığına giren fizik, kimya, astronomi, biyoloji, tıp, felsefe, mantık, gramer vs. ile ilgili ne varsa, hepsinin Kur'an'da açık-seçik bir şekilde yer aldığını görebilmemiz gerekirdi.

Yine bu yaklaşımın doğruluğunun kabul edilebilmesi için, bizzat Kur'an'ın emrettiği namaz, oruç, zekât, hac gibi pek çok ibadetin, bütün detaylarıyla Kur'an'da yer almış olması icap ederdi. Oysa Kur'an'ın, bu ibadetlerin kimler tarafından, nasıl ve ne zaman yapılacağı hakkında tafsilatlı bilgi vermediği ortadadır.

Şu halde yukarıdaki itirazı delillendirmek için ileri sürülen ayetleri, Kur'an'ın doğru anlaşılması için Sünnet'e ihtiyaç olmadığı tarzında anlamak doğru değildir.

Kur'an'ın “apaçık bir kitap olması” ne demek?

Bilindiği gibi pek çok Kur'an ayetinde Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz'e, Kur'an'ı insanlara beyan etme, yani açıklama görevi verildiği belirtilmektedir. Bu ayetlerden birisi şudur:

“Sana Zikr'i indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın; ta ki düşünüp anlasınlar.” (Nahl, 44)

Bu ayette Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz'in, insanlara indirilen hükümleri beyan etmek gibi bir görevinin bulunduğu açık bir şekilde ifade buyurulmuştur.

Bu ayet dolayısıyla iki husus gündeme getirilebilir:

1- Eğer Kur'an, Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz tarafından ayrıca açıklanmaya muhtaç bir alan bırakmış değilse, Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz neyi niçin açıklayacaktır?

2- Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz bu “açıklama” görevini nasıl yerine getirecektir?

Bu sorunun cevabı iki şekilde verilebilir:

* Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz, Kur'an'ı yine Kur'an ayetleriyle sınırlı kalarak açıklayacaktır.

* Kur'an'ı, Kur'an'da açıkça yer almayan bir çerçeve getirerek açıklayacaktır.

Bu şıklardan hangisini kabul edersek edelim -ki bir üçüncü şık sözkonusu olamaz-, Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz'in, herhangi bir ayeti açıklarken Kur'an'da yer almayan bir takım hususları gündeme getirmesinin, kendisine verilen bir görev ve yetki dahilinde vuku bulduğunu söylemek zorundayız. Şöyle ki:

İlk ihtimal, Kur'an'ın yine Kur'an ile açıklanması idi. Burada Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz'e Kur'an'ı beyan etme görevi verilmiş olması gösterir ki, Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz Kur'an'ı, sıradan insanların ulaşamayacağı bir seviyede idrak ve ihata etmektedir. Bu ise Kur'an'ın anlaşılmasında O'nun açıklamalarına mutlak surette ihtiyacımız bulunduğunu gösterir.

İkinci ihtimal ise doğrudan “gayri metlûv vahiy” olgusunu gündeme getirir. Gayri metlûv vahiy olgusunun kabul edilmesi halinde ise Sünnet'in Kur'an'ı beyan fonksiyonu konusunda herhangi bir şüphe sözkonusu değildir.

Bir diğer ayette de şöyle buyurulmaktadır: “O Kur'an'ı hemen kapmak için dilini aceleyle kımıldatma. Şüphe yok ki onu (senin kalbinde) toplamak da, onu okutmak da bize aittir. Öyleyse biz onu okuyunca sen onun okunuşuna uy. Sonra şüphe yok ki, onun açıklaması da bize aittir.” (Kıyâme,16-19)

Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz'in Kur'an dışı bir vahiyle Kur'an'ı açıkladığının en kuvvetli delillerinden birisi olan bu ayette dikkatimizi şu noktaya yoğunlaştıralım: Allah Tealâ, Kur'an'ı açıklama işinin kendisine ait olduğunu, hem de vurgulu bir ifade ile beyan buyurmaktadır.

Buradan ilk bakışta Kur'an'ın yine Kur'an'la açıklanacağı sonucu çıkar gibi görünse de, acele davranıp ayetin bu hususu anlattığı konusunda son kararı vermeden önce şöyle bir soru soralım: Eğer böyleyse Kur'an'ın bütün ayetlerinin yine Kur'an tarafından açıklanmış olması gerekmez mi?

Oysa görüyoruz ki, Kur'an'da diğer ayetler tarafından açıklanmamış pek çok ayet mevcuttur. Yukarıda da değindiğimiz gibi namaz, oruç, zekât, hac gibi ibadetlerin nasıl eda edileceği konusunda Kur'an'da detaylı bilgi bulunmaz.

Öyleyse şunu söylemek zorundayız: Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz, Kur'an'ı açıklama görevini yerine getirirken, bir yandan murad-ı ilâhinin ne olduğunu beyan etmiş, diğer yandan da tabii olarak Kur'an'da yer almayan ilave hususlar getirmiştir. Nitekim Hadis kitapları ve rivayet tefsirleri, Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz'in bu türden beyanlarıyla doludur.

Netice

Bilindiği gibi Ehl-i Kitap dediğimiz yahudi ve hıristiyanların Tevrat ve İncil üzerinde yürüttüğü tahrif (bozma, değiştirme, aslından uzaklaştırma) faaliyeti birkaç şekilde gerçekleştirilmiştir. Bunlardan birisi de, Tevrat ve İncil'in bazı ayetlerini kendi heva ve hevesleri doğrultusunda yorumlamak ve onlara diledikleri gibi anlamlar vermek tarzında olmuştur.

Yüce Kitabımız Kur'an'ın da bu türlü bir tahrif faaliyetine maruz kalmasının önündeki en büyük engel, Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz'in sünnetidir. Kısmet olursa ileriki yazılarda zikredeceğimiz, Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz'e itaat ve ittiba etmemizi emir buyuran ayetler, Kur'an'ın bizden istediği kulluk görevini en uygun biçimde nasıl yerine getireceğimiz konusunda bizi Sünnet'e yönlendirmektedir. Bu gerçek göz ardı edildiğinde Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz'e ittiba etmenin ve O'na muhalefet etmekten sakınmanın mantıklı ve tutarlı bir açıklaması olamaz.

Bu itibarla “Kur'an müslümanlığı”, “Kur'an'daki İslâm” gibi içi boş sloganların öncelikle Kur'an'a aykırı bir İslâm anlayışı oluşturmaya yönelik beyhude gayretler olduğunu hatırdan çıkarmamalıyız. Unutmayalım ki, Peygambersiz bir din “Hak Din” olamaz ve böyle bir dinin insanları götürebileceği tek adres vardır: Dalâlet...

EBUBEKİR SİFİL
 

islamci

New member
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
123
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Allah'tan korkun be...
Ayıp ya hu inkar ettiğiniz o gelenek olmadan, delil getirdiğiniz ayetleri yorumlayamazsınız...
Hangi ayette diyor kuran bir kitap olarak korunmuştur diye????

delil getirdiğiniz ayetlerde bile kıvrım kıvrım oluyorsunuz....

kuranın korunduğu hakkında sana bir sürü ayet söyledim sen hala inanmamakta ısrarlısın diyecek birşeyim yok sana.
Allah(c.c.)ın kurallarını değiştiremezsin ne demek yani kuranı değiştiremezsin.
Allah(c.c.) ın sözlerini değiştiremezsin ne demek
bizim kanunumuzu değiştiremezsin ne demek

rabbinin kitabından sana vahyedileni oku.onun kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur ne demek.

bu ayetler sence kıvrım kıvrım mı?

Allah(c.c.) ın emri var ayetlerde kimse değiştiremeyecek kuranı.

sizin getirdiğiniz yada atalarınızdan kalan hadis kitapları kuranda geçmiyor o yüzden kurana göre kıyaslanması gerekir. doğru yada yanlış olup olmadığı kurana göre değerlendirilir.

ama siz kuranı bırakıp hadis kitaplarınıza yönelirseniz kurana sırt çevirmiş olursunuz. hadislerin korunmadığı ve değiştirilebilirliği olduğundan direk olarak inanmayın.
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Delil olarak getirdiğiniz ayetler Kuran'ın bir kitap olarak korunduğunu sarahaten ifade etmez!!!
"İnna nahnu nezzalnazzikra ve inna lehu lehafizun" ayeti Kuran'ın bir kitap olarak korunduğuna delildir, bu ise geleneğin yorumudur!!! Gelenek olmadan ise şu sorular ortaya çıkar: 1) Zikrin kuran olduğunu ne ile bileceğiz? 2) Diyelim ki zikir kuran'dır, "inna lehu lehafizun" ayetindeki zamirin nereye raci olduğunu ne ile bileceğiz? SİZİN İDDİANIZA GÖRE KURAN'IN BİR KİTAP OLARAK KORUNMUŞ OLABİLMESİ İÇİN APAÇIK BİR AYET OLMASI GEREKİR, YANİ HİÇ BİR ŞEKİLDE ŞÜPHEYE MAHAL BIRAKMAYACAK AÇIKLIKTA: MUHAKKAK BİZ KURANI İNDİRDİK VE MUHAKKAK KURAN'I KİTAP OLARAK KORUYACAĞIZ....APAÇIK BİR CÜMLE....
 

firsaf

New member
Katılım
15 May 2007
Mesajlar
105
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
neye göre tutarsızız kurana göre mi yoksa hadis kitaplarınıza göre mi? senin usulün çok tutarlıymış gibi milletin usulünü yargılıyorsun yazık sana.



Rabbinin kelimesi (Kur'an) doğruluk ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerinideğiştirebilecek yoktur. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. ( ENAM SURESİ 115.AYET)



Andolsun ki, senden önce de bir çok Peygamberler yalanlanmıştı da onlar yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine karşı sabretmişler ve nihayet kendilerine yardımımız yetişmişti. Allah'ın kelimelerinideğiştirebilecek bir güç de yoktur. Andolsun peygamberler ile ilgili haberlerin bir kısmı sana gelmiş bulunuyor. (ENAM SURESİ 34.AYET)



Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjde vardır. Allah'ın sözlerinde hiçbirdeğişme yoktur. İşte bu büyük başarıdır. (YUNUS SURESİ 64.AYET)


Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimiz hakkındaki kanun böyledir. Bizim kanunumuzda hiçbir değişme bulamazsın. (İSRA SURESİ 77.AYET)



Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O'nun kelimelerinideğiştirecek hiçbir kimse yoktur. O'ndan başka asla bir sığınak da bulamazsın. (KEYF SURESİ 27.AYET)


Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah'ın kanunu böyledir. Allah'ın kanununda asladeğişme bulamazsın. (AHZAB SURESİ 62.AYET)





Yeryüzünde büyüklük taslamak ve kötü tuzak kurmak için (böyle davranıyorlardı). Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır. Onlar ancak öncekilere uygulanan kanunu bekliyorlar. Sen Allah'ın kanununda hiçbirdeğişiklik bulamazsın. Sen Allah'ın kanununda hiçbir sapma bulamazsın. (FATIR SURESİ 43.AYETİ)




kuranın değiştirilemediği ve değişmeyeceği hakkında ve ulaştıranlar kim olursa olsun değişmeyeceği hakkında bu ayetleri yeterince açıklayıcı buldunuz mu?


delikanlıysan delikanlı gibi cevapla bu ayetler sana nasıl ulaştı yahu cevap vermek bu kadar zormu cevap vermekten acizsiniz çamumra yatmadan bi acıklayın hele örnek verip durduğunuz bu ayetleri size kim ulaştırdı
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
delikanlıysan delikanlı gibi cevapla bu ayetler sana nasıl ulaştı yahu cevap vermek bu kadar zormu cevap vermekten acizsiniz çamumra yatmadan bi acıklayın hele örnek verip durduğunuz bu ayetleri size kim ulaştırdı

Bu ayetler bizlere Allah(c.c)'in dilemesiyle ulaştı..Mağaranın girişini ağlarıyla kapatan örümceğe verdiği ilhamı insanların kalpleri de bahşetti..Kur'an Allah sözüdür ve onu koruyacak olanda bizzat Allah(c.c)'ın kendisidir..Bu görevi de rızasını hakkıyla kazanmış kimselere vermiştir..
Bu adamların derdini neden anlamıyosunuz??4 büyük mezhebe bakın kardeşim..Birine göre abdestin farzı 4, diğerine göre 7, diğerine göre 6...Namazda aynı şekilde..Peki bu durumda "namazını dosdoğru kılan" mezhep hangisi??İçinden birisi mutlaka yanlış kılıyo acaba kim??
 

firsaf

New member
Katılım
15 May 2007
Mesajlar
105
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Bu ayetler bizlere Allah(c.c)'in dilemesiyle ulaştı..Mağaranın girişini ağlarıyla kapatan örümceğe verdiği ilhamı insanların kalpleri de bahşetti..Kur'an Allah sözüdür ve onu koruyacak olanda bizzat Allah(c.c)'ın kendisidir..Bu görevi de rızasını hakkıyla kazanmış kimselere vermiştir..
Bu adamların derdini neden anlamıyosunuz??4 büyük mezhebe bakın kardeşim..Birine göre abdestin farzı 4, diğerine göre 7, diğerine göre 6...Namazda aynı şekilde..Peki bu durumda "namazını dosdoğru kılan" mezhep hangisi??İçinden birisi mutlaka yanlış kılıyo acaba kim??


ben sünnet inkarcılarına soruyorum bi cevap versinler
 

islamci

New member
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
123
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Delil olarak getirdiğiniz ayetler Kuran'ın bir kitap olarak korunduğunu sarahaten ifade etmez!!!
"İnna nahnu nezzalnazzikra ve inna lehu lehafizun" ayeti Kuran'ın bir kitap olarak korunduğuna delildir, bu ise geleneğin yorumudur!!! Gelenek olmadan ise şu sorular ortaya çıkar: 1) Zikrin kuran olduğunu ne ile bileceğiz? 2) Diyelim ki zikir kuran'dır, "inna lehu lehafizun" ayetindeki zamirin nereye raci olduğunu ne ile bileceğiz? SİZİN İDDİANIZA GÖRE KURAN'IN BİR KİTAP OLARAK KORUNMUŞ OLABİLMESİ İÇİN APAÇIK BİR AYET OLMASI GEREKİR, YANİ HİÇ BİR ŞEKİLDE ŞÜPHEYE MAHAL BIRAKMAYACAK AÇIKLIKTA: MUHAKKAK BİZ KURANI İNDİRDİK VE MUHAKKAK KURAN'I KİTAP OLARAK KORUYACAĞIZ....APAÇIK BİR CÜMLE....

sana göre birşey ifade etmeyebilir.ama bu sözler korunduğunun delilidir.sen ister ağla ister sızla.
benimde aklıma şu sorular takıldı ebu zerr
senin zikr diye bahsettiğin ne? yada sen nasıl zikrediyorsun?
sen bu ayetlerden sonra inanmayarak yalanlıyorsan ve apaçık olduğuna inanmıyorsan kuranın doğruluğu hakkında şüpheye düşüyorsun demektir.senin bu cümlelerine göre hadis kitaplarını kurandan üstün tuttuğunu zannederim.


madem apaçık bir cümle senin inanmanı güçlendirecek. tek kelime senin hayatını ne kadar değiştirmiş apaçık olmasada.
 

firsaf

New member
Katılım
15 May 2007
Mesajlar
105
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
sana göre birşey ifade etmeyebilir.ama bu sözler korunduğunun delilidir.sen ister ağla ister sızla.
benimde aklıma şu sorular takıldı ebu zerr
senin zikr diye bahsettiğin ne? yada sen nasıl zikrediyorsun?
sen bu ayetlerden sonra inanmayarak yalanlıyorsan ve apaçık olduğuna inanmıyorsan kuranın doğruluğu hakkında şüpheye düşüyorsun demektir.senin bu cümlelerine göre hadis kitaplarını kurandan üstün tuttuğunu zannederim.


madem apaçık bir cümle senin inanmanı güçlendirecek. tek kelime senin hayatını ne kadar değiştirmiş apaçık olmasada.


islamcı neden cevaplandırmıyorsun zikri biz indirdik onu koruyacak olan biziz ayeti

ve yukarda sıraladığın ayetleri sana kim nasıl ulaştırdı cevaplıyamıyorsun değilmi

evet bekliyorum ne zamana kadar ayak direteceksiniz
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
Bu forumda hiçbir üye hadis kitaplarını Kur'an'dan üstün tutmuyor..Eğer tutan varsa yazıklar olsun!..Hadis-i şerifler Kur'an dan sonra başvurulucak yegane kaynaktır.Hadis ilmiyle uğraşan zatlar bu şekilde ilim yapmışlar..Sahih olmayan hadisler olabilir..Buna kimsenin karşı çıktığı yok!..Ama siz yanlız bana Kur'an yeter, hadisi muhattab bile almam dediğiniz için bu kadar tepki çekiyosunuz...Allah(c.c) aşkına bi kere düşünün bir tane bile günümüze kadar gelen sahih hadis yokmu??
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Bu forumda hiçbir üye hadis kitaplarını Kur'an'dan üstün tutmuyor..Eğer tutan varsa yazıklar olsun!..Hadis-i şerifler Kur'an dan sonra başvurulucak yegane kaynaktır.Hadis ilmiyle uğraşan zatlar bu şekilde ilim yapmışlar..Sahih olmayan hadisler olabilir..Buna kimsenin karşı çıktığı yok!..Ama siz yanlız bana Kur'an yeter, hadisi muhattab bile almam dediğiniz için bu kadar tepki çekiyosunuz...Allah(c.c) aşkına bi kere düşünün bir tane bile günümüze kadar gelen sahih hadis yokmu??



Yoktur acik ve net olarak yoktur,Nedeni ise söyle;

Eger bir hadisin dogru olmasi icin Ayetin tam aynisi olmasi lazim velevki ayni o zamanda orjini varken disindakini neden kabul edeyim(Not güzel bir söz olarak alina bilir)
 

firsaf

New member
Katılım
15 May 2007
Mesajlar
105
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Yoktur acik ve net olarak yoktur,Nedeni ise söyle;

Eger bir hadisin dogru olmasi icin Ayetin tam aynisi olmasi lazim velevki ayni o zamanda orjini varken disindakini neden kabul edeyim(Not güzel bir söz olarak alina bilir)


yalandan kim ölmüş ama lanetlemiş rabbimiz yalancıyı

23 yıllık peygamberlik süresi zarfında peygamber hiç konuşmamıs sadece kuran ayetlerini almış millete acıklamıs susmus yemekte yememiş suda içmemiş hiç yürümemişte
 

bcetin811

AMEL-Ý SALÝH
Katılım
27 Eyl 2006
Mesajlar
1,495
Tepkime puanı
110
Puanları
0
Yaş
43
Konum
Hayatýn içinden
Yoktur acik ve net olarak yoktur,Nedeni ise söyle;

Eger bir hadisin dogru olmasi icin Ayetin tam aynisi olmasi lazim velevki ayni o zamanda orjini varken disindakini neden kabul edeyim(Not güzel bir söz olarak alina bilir)

Peki metin abi Peygamberimiz(s.a.v)'in veda hutbesi hakkında ne düşünüyorsun??
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Peki metin abi Peygamberimiz(s.a.v)'in veda hutbesi hakkında ne düşünüyorsun??



Hangisini konusalim yani hangi Veda hutbesini?Bir tane degilki?Tam üc degisik versyonu var..


Size iki emanet bırakıyorum: Allah’ın kitabı ve Ehli-beyt’im.(Ev ahalim)

Siilerin Veda hutbesi?

Size iki emanet bırakıyorum: Allah’ın kitabı ve sünnetim.


sünnilerin veda hutbesi?

Size bir emanet bırakıyorum: Allah’ın kitabı ki Allah’ın gökten yere uzanmış ipidir. Ona yapıştığınız taktirde asla sapmazsınız.

Ve kimsenin kabule yanasmadigi Veda hutbesi.Simdi yüzbinin kisinin üzerinde dinlendigi rivayet olunan bu veda hutbesin de dahi bir birliktelik yokken ne düsünmemi Bekliyorsun BCetin?
 
Üst Alt