Bir gün tek gözlü bir zat körler diyarına gider. Körlerin konuştuğu şeylerden alınır ve ters iddialar ortaya atar ama herkez ona anormal bir gözle bakar.Ve sonunda derler ki sende bu anormalitenin sebebi şu göz dediğin şeydir onu çıkarmak gerek.Sonunda bu tek gözlü zat yooo ben şaka yapıyordum der ve kendini kurtarma arayışına girer.
Sayın çok kıymetli arkadaşla bu misali sadece verilen biraz agresif cevaplarınıza değil maalesef bu tavrı takınan bütün insanlara ithaf ediyorum.Bu nefsi galeyana getirmekte nesi. Yok ben Allah'a nasıl böyle hakaret edermişim yok muhatap alınırmıymışım.Burada neden konunun özetinden çıkıyorsunuz.Böyle yapınca umarım melekler size kahraman der.Ben Allah'ı itham alma niyeti ile mi bu soruları soruyorum.Aklıma şeytanı lain ve nefsin fısıltılarını ki çok rahatsız olduğum için adeta bir yardım istiyorum.Eğer bir tek sualle safi kalplere zarar gelecekse inanın bu asırdan sonra zarar gelmeyen kalp kalmaz.Lütfen bilgilerimizi paylaşalım.Ayrıca soru sorarken hatamda olabilir Allahtan bu hatalarım için af diliyorum.Saygılarımla...
Mamafih burası körler diyarı değil ama. Burada
"kör" hükmünde olan, yani bir konuda gerçeği görmeye çalışan bizatihi sizsiniz! Bunun için yardım taleb eden de sizsiniz. Size bütün arkadaşlar dillerinin döndüğünü, kaleme aktarma çabası içerisinde, samimiyet ile cevap verdiler. Ama daha sonraki tutumunuz, sevgili Duha kardeşimin de dediği gibi; sanki, sormaktan daha çok sorgulamak gibi bir tavr aldı. Buna rağmen yinede hiç kimse agresifleşmedi, nefsler de galeyana gelmedi. Verilen cevaplar hakkaniyet çerçevesinde hak olan sözler.
Siz, madem ki Allah'a (cc) layık bir kul olma yolunda ilerlemek istiyorsunuz, o halde bugüne kadar ki ezberinizi bozarak girin yola. Burada size cevap yazan insanlar uslubunuzun uygun olmadığını, bunu değiştirmeniz halinde bunun menfaatinin yine size olacağını anlatmaya çalıştılar. İslam nedir ? diye sorarsanız, ben en azından size şunu söylerim:
"İslam; edebtir!" Bir başka arkadaşım;
"samimiyettir!" diyebilir. Yani bunu herkes anladığı ile çeşitlendirebilir. Ama, şu bir gerçek ki; samimiyet diyen ile edeb diyen asla birbirini kırıcı yada agresif olarak algılayıp, o minval üzere karşılayıp cevap yazmaz. Neden ? Çünkü; ikiside hak'tır.
Burada yazan arkadaşlarım ki; (çok çeşitlilik her zaman senkronize olduğu sürece iyidir) çok çeşitli argümanlar ve değerler üzerine yazar. Çok sert tartışmalarda olur bazen. Ama hiç bir kişi, hiç bir meleğin
"bu kişi kahramandır" demesi için yazmaz. Yada
"falanca kişi yazıları ile alim hükmünde" demesi için yazmaz. Herkesin ortak derdi; Rabbi Zülcelal'in (cc) rızası'dır.
Yukarıda ınternetten önünüze gelen ilk sayfayı kopyalayıp yapıştırmış olmanız, ve isimlerinin önünde "İbn" veya "Kadı" gibi sıfatlar ve isimler olması yazdığınız yazının hak olduğunu göstermez. Belki bir noktada ictihad diye bakabiliriz buna. Ama ölçü değildir. Ölçü olması için Kur'an'a ve sünnete aykırı olmaması gerekir. Önce Kur'an, daha sonra halen net bir açıklamaya ulaşamamış isek; o takdirde sünnet.
Ben örnek olarak verdiğiniz yazıya baktım ve bana göre hak bir yazı değil. Yazan kişi ictihad etmeye çalışmış, ama sünnet ile çelişmiş. Ümmül veled (çocuk doğuran cariye), normal cariyeden farklıdır. Neden, çünkü çocuk doğurmuştur. Doğurduğu çocuk da kendisini normal bir cariye hükmünden çıkarır. Hatta; doğan bu çocuğa dahi, normal cariye yada köleye yapılan uygulamayı değil, annesine yapılan uygulama ile iltibası gerektirir. Bu benim ictihadım değil, cumhur-u ehli sünnet alimlerinin ictihadıdır. Buna cevaz veren de aşağıdaki hadis-i şeriftir:
"Hangi kadın efendisinden çocuk doğurursa, o kadın efendisi öldüğü zaman hür'dür." (İbn Mace)
Hür kadının çocuğu da, doğal olarak hür'dür. Kiralanması, herhangi bir borç nedeni ile rehin bırakılması, annesinin bir başkasına, çocuğunun bir başkasına satılması, vs... gibi bir çok "mal" hükmündeki sahip bulunulan diğer değerler ile bir tutulamaz.
Haddi zatında, cariye; ona buna (haşa) cinsel bir meta olarak satılan veya keyfi olarak sırf cinsellik için elde tutulan bir şey de değildir. Cariye, hususi vasıfları olan bir sınıftır. Ve genel teamül, cariyeliğin hürlüğe doğru yol almasıdır. Mümkün mertebe, kişi, elindeki cariyesi ile; (dilediği takdirde) cinsel amaçlı bir birlikteliği düşündüğü zaman, bu isteğinin en sonunda bu cariyenin hür olma konusundaki haklarını da peşinen kabul etmiş demektir.
Ama siz, cahiliye dönemindeki uygulamalar ile sonradan gelen ve yaşanılan İslami uygulamaları cem ederseniz, elbette ortaya açıklanması çok zor ve garip bir durum çıkar.
Kısacası; cariye; metres değildir. Hele ki; ümmü'l veled cariye dahi değildir. Günümüze uyarlamaya çalışırsak belki "kuma" diyebiliriz, ki o dahi tam anlamını veremez.
Bu arada bende size bir soru sormak istiyorum, google'a bakmadan abdestin hükümlerini, sünnetlerini veyahut menduplarını, sayabiliyormusunuz ?
Sorgulama babında değil, soru olarak algılamanızı rica ediyorum.