Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Habibullah : Hz Muhammed Mustafa ( S.A.V)

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Hz.Muhammed Mustafa ( s.a.v.) o alemlere rahmet olarak gönderilmişti ve hiç şüphesiz ki Allah'ın sevgilisiydı, Allah'ın sevgilisi olan bir peygamberin ümmetinden olduğum için binlerce kez şükürler olsun.

Muhabbeten Muhammed oldu hasıl
Muhammed'siz muhabbetten ne hasıl ?


Bazı kardeşlerimiz , Allah'ın ayetlerini iki kitabın arasına sıkıştırılmış sanıyorlar, oysa bu büyük bir yanılgıdan ve kitabullah'ı inkar etmekten başka bir şeydir,ayet kelime anlamı olarak " aksi hiç bir şekilde inkar edilemeyen gerçek " dir, ve Kainatta Allah'ın ayetleri pek çoktur, insan için Allah'ı bilmek ve tanımak için kitaba ihtiyaç yoktur, O kitap Allah ( c.c.) insanlara bir rahmetidir, merhametinin tecellisidir, bazı kardeşlerimiz her şey Kuran'da yazıyor zannediyorlar fakat mahremiyeti unutuyorlar,günlük hayatta dahi ikili bir ayrım vardır, kamusal alan ve özel alan diye, özel alanlarda olanlar kamusal alanlarda bilinmez, Cebrail ( a.s) Peygamberimize her zaman vahiy indirmek için gelmemiştir,bazen Allah'ın selamını getirmiş, bazen bugün kudsi hadisler diye bildiğimiz kelamı getirmiş ,bazen de vahiy getirmiştir.

Habibullah sözü Kuran-ı Kerim'de geçmiyormuş diye Cenab-ı Resalet-penah Efendimize Habibullah demek caiz değilmiş diye bazı laflar söylenmekte.Aşağıda bu iddialara cevap verilmektedir.

Hz. Muhammed ( s.a.v.),Allah'ın sevgilisiydi, bakınız şu ayetlere

Duha -5 : Gerçekten Rabbin,sen hoşnut oluncaya kadar ( isteklerini ) verecektir.
Bakara - 144 " (Ey Muhammed !) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu ( yücelerden haber beklediğini ) görüyoruz.İşte şimdi seni,memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz .

Dikkat edilmesi gerekir ki bu ayetlerde Cenab-ı Allah " hoşnut olacağımız " buyurmuyor, Peygamberimizi hoşnut etmek için kıbleyi çevirdiğini buyurmaktadır. Bu şekilde Yüce Allah bütün insanlara , cinlere, meleklere ve yalnızca kendisinin bildiği diğer bütün varlıklara, Hz.Muhammed ( s.a.v. ) e bahşettiği ayrıcağı,Ona ihsan ettiği özel makamı bildirmek istemiştir.Herşeyi en iyi Allah ( c.c.) bilir.
Hz. Musa ( a.s.) ki, Allah-ü Teaala onu kendisine peygamber olarak seçmiş, ona Tur Dağının sağ tarafından seslenmiş, konuşmuştur. Böyle olduğu halde o, Rabbine şöyle diyordu :
Taha - 84 " Rabbim , hoşnut olman için sana acele geldim "
Görüldüğü üzere Yüce Allah, Hz. Muhammed Mustafa ( s.a.v.) i diğer peygamberlerden daha şerefli olduğunu belirtmek üzere " Gerçekten Rabbin sana, sen hoşnut oluncaya kadar verecektir " şeklinde buyurmaktadır.
Yine Buhari ve Müslim de geçen bir hadiste şöyle buyrulur , Ravi Hz. Ayşe ( r.a.) " Ben kesinlikle inanıyorum ki, Rabbin senin isteğini mutlaka yerine getirecektir."
Yine Hz. Musa'nın adamları, Firavun ve ordusunun peşlerinden yetişip onları yakalamalarından korkuyor ve " işte yakalandık " derken, Hz. Musa ( A.S) da " Hayır, Rabbim benimle beraberdir, bana elbette yol gösterecektir "(1) derken , benzer şekilde Hz.Muhammed Mustafa ( s.a.v.) mağaradayken Hz.Ebubekir'e " Üzülme Allah bizimledir " (2) demiştir.
Ancak aralarında şu var ki, efendimiz Musa ( a.s.) ın Allah ile olan beraberliği sadece ve sadece kendisine özgüydü,yanındakiler bu saadetten mahrum kalmışlardı, Oysa Fahr-i Kainat ( s.a.v.) bu saadeti hem kendisi yaşamış, hem de yanındakine yaşatmıştır.
Hz.Adem ( A.S.) den Hatemül enbiya ( s.a.v.) e kadar olan tüm peygamberler aynı derecededir , Allah katında aynı şekilde itibar görür demek bir kere Kuran-ı Kerim'i inkar etmek, bazı ayetlerini kabul edip , bazı ayetlerini kabul etmemek demektir.
Zira
İsra - 55 " Şüphesiz ki biz, peygamberin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık "
Bakara - 253 ^Bazılarının da derecelerini yükselttik " diye buyrulur.
Ayetlerden anlaşılacağı üzere insanlar için sayısız peygamber gelmiştir fakat, her peygamberin derecesi aynı seviyede değildir.İşte en üst noktada Hz. Muhammed Mustafa ( s.a.v.) bulunur.
Bu hakikatı Peygamber Efendimiz şöyle gösterir " Ben kıyamet gününde insanoğlunun EFENDİSİ olacağım. Kabri ilk açılacak kimse benim; ilk şefaat eden ve şefaati ilk kabul olunan da yine ben olacağım "(3)
Ve yine Enfal -33 " Oysa sen içlerinde iken Allah onlara azap etmez "
Enbiya -107 " ( Ey Muhammed ! ) Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik " diye buyrulur.
Elbette çünkü Hz. Muhammed Mustafa ( s.a.v.) insanlığın, gelmiş geçmiş tüm insanların efendisidir, bu bir övünme de değildir, bu bir hakikattır.Övünmeler her zaman sınırları aşar, fakat sınırları belli olan bir şeyden bahsediliyor ve sınırları gösteriliyorsa bu hiç bir zaman övünme olamaz, bu ancak HAKİKATIN TA KENDİSİ olabilir.

Yine Hz.Muhammed Mustafa ( s.a.v.) den önce gelen her peygamber mümin ve müslümandı, zira
İbn Abbas rivayet eder " Allah Teala gönderdiği her peygamberden şu şekilde söz almıştır.Muhakkak ki Muhammed'i göndereceğiz. Yaşadığınız takdirde O'na inanacak ve yardım edeceksiniz "(4)
Görüldüğü üzere Hz. Muhammed ( s.a.v.) den önce gelen her peygamber O'nun büyüklüğünü tasdik ediyor , ,O'na yardım edeceklerine Allah'a söz veriyorlar.
Yine Yüce Allah hiç bir peygamber için , yanında seslerin kısılmasını emretmemiştir, Gelmiş geçmiş herkesin peygamberi Muhammed Mustafa ( s.a.v.) hariç , zira ;
Hucurat 2" Ey insanlar! Seslerinizi peygamberin sesini bastıracak şekilde yükseltmeyin.Farkına varmadan işlediklerinizin boşa gitmemesi için, Peygamber'e birbirinize bağırdığınız gibi yüksek sesle bağırmayın " diye buyrulur.
Görüldüğü üzere Cenab-ı Allah, peygamberini o kadar seviyor ki, onun yanında insanların , normal kendi aralarında konuştukları şekilde bağırıp çağırmalarından dahi razı değil.
Görüyorsunuz ya , işte Allah'ın sevgisi budur.O'na tanıdğı ayrıcalıklar budur.
Yine Tahrim suresinde Cenab-ı Allah , habibini nasıl koruyor , okumadınız mı ?
Yine Hz. Muhammed Mustafa ( s.a.v.) den önceki ümmetleri peygamberlerine , isimleri ile hitap ediyorlardı, bu ifadeler bizzat Kuran'da geçer ,Fakat Hz.Muhammed Mustafa ( s.a.v.) e kendilerine dahi ismiyle hitap etmiyorlar, her zaman Nebi, rasul gibi güzel sıfatlarla hitap ediyorlardı.
Yine Kuran-ı Kerimde peygamberlere isimleriyle hitap edilirken ,Hz. Muhammed Mustafa ( s.a.v.) e Nebi ,Resul sıfatlarıyla hitap edilir.
Hz. Muhammed Mustafa ( s.a.v) in diğer peygamberlerinden ayıran özelliklerden bir kaçıdır,Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V)'in diğer peygamberlerden bir ayrıcağının olmadığını söylemek , üstünlüğünün olmadığı söylemek cehaletin ta kendisidir ve aynı zamanda küfre girer, zira Kuran'da geçen bu ayetleri inkar etmek anlamına gelir.
Ve yine Kuran-ı Kerim'in bir çok yerinde Allah'a ve Rasululluh'a itaat edin ayetleri geçer, çok ayetde bu emir vardır, tüm bu ayetlerde Allah ( C.C.) , Habibine emir verme yetkisi tanımıştır, o halde hala sünneti ve hadisi inkar mı edeceksiniz ? Tüm bu ayetleri görmezden gelip sünnete muhalif bir hayat mı yaşayacaksınız, Kuran'da yazmıyor diye ayetlerdeki anlamları görmezden gelip , Muhammed (s.a.v.) Allah'ın habibi değildir mi ? diyeceksiniz?????
 

Mücahid

New member
Katılım
17 Mar 2007
Mesajlar
2,553
Tepkime puanı
223
Puanları
0
Yaş
57
Konum
Tr
ALLAH razı olsun kardeşim.Emeğine sağlık.Dua ile
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]“De ki: "Ben, yalnız her şeyin sahibi olan ve bu kutlu kılınmış şehrin Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Müslümanlardan olmakla ve Kur’an okumakla emrolundum." Kim doğru yolu bulmuşsa, Yalnız kendisi için bulmuş olur, Kim sapıtmışsa kendine etmiş olur. De ki: "Ben sadece, uyaranlardan biriyim." [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Neml 27/91-92[/FONT]

Önce söyle bir senin dedigim Seylere degilde Kitab disi gelisimlere bakalim istersen;

Hz. Peygamber’in önderliğinde başlayan İslam inkılabı Kur’an’ın yaşam değiştirici etkisiyle 23 senede başarıya ulaşmıştı. Ancak her başarının riskleri ve yeni sınav alanları vardı. Hayat devam ediyor sınav da farklı koşullarda devam ediyordu. Kur’an öncesi varolan sınıflı yapıda bir grup zenginin diğer insanları sömürdüğü, kabileciliğin hakim olduğu haklının değil güçlünün üstün olduğu bir ortam bulunuyordu. Haşimoğulları ve Emevi kabilelerinin çekişmesi[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][1][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] yaşanıyordu. Kur’an’la birlikte bu cahiliye düzeni dönüştürülmeye başlanmıştı. Resulullah’ın Kur’ani örnekliği ve yetiştirdiği seçkin kadro cahiliyenin alışkanlıklarını geçmişe gömmeye çalışıyordu. Resulullah vefat ettikten sonra şûra sisteminde bir takım sorunlar yaşansa da eski alışkanlıkların egemen olması önlendi. Ancak 3. halifenin Emevi ailesine gösterdiği aşırı eğilim Kur’ani inkılaba karşı direnmiş fakat zorunluluk sonucu teslim olmuş Emevi ailesinin egemenlerinin eski politikalarını yeniden etkin hale getirdi. İslam inkılabı içten içe zayıflarken Kur’ani değerleri savunan bir grup sahabe ise buna karşı mücadele verdi. (Ebû Zerr, Ammar B. Yasir, Selman-ı Farisi gibi) 3.Hlaifenin kendi politkalarının sonucu olarak öldürülmesiyle kaos ve irtica dizginlerinden iyice boşandı. 4.Halife Hz. Ali’nin ıslah çabaları kontrolden çıkan kaosu engelleyemedi ve sonuçta İslam İnkılabına karşı savaşan Emevi karşıdevrimi Muaviye’nin hakem olayında Ümmeti aldatmasıyla zafere ulaştı. Gayri İslami saltanat rejiminin egemenliğinde İslam toplumu yeniden İslam öncesi Arap cahiliyesine dönüştürülmeye başlandı;[/FONT]

[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]· Resulullah’ın yetiştirdiği Kur’an öğrencilerinden Enes şöyle der: “Resulullah döneminde mevcut olan şeylerden hiçbirini artık göremiyorum.”Kendisine namazı da mı? Diye itiraz edilince: “Namaza da ne yaptığınızı bilmiyor musunuz?!” cevabını verir.[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][2][/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]· Hz. Ebû Bekir’in oğlu Abdurrahman’ın Emevi çetesinin elebaşlarından Mervan’a Muaviye’den sonra zorla Yezid’e alınmasına karşılık sözü bu açıdan manidardır: “Ey Mervan! Vallahi sen de, Muaviye de yalan söylüyorsunuz!çünkü siz Muhammed ümmetinin iyiliği için bunu yapmıyor; bu müesseseyi Bizanslaştırmak istiyorsunuz!” [/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][3][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Evet. İslam ümmeti sadece yönetim alanında değil itikad ve amel alanında Bizanslaştırılmak istenmiş ve kısmen bunda başarılı da olunmuştur. Ne olmuştur bu dönemde? [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]· Hz. Hüseyin’in başı kesilmiş, Kur’an merkezli davranan hakkı ve adaleti ifade eden Müslümanlara baskı ve işkence yapılmış, Hicri 63 yılında Medine’ye saldıran Emevi ordusu Medine’yi 3 gün 3 gece yağmalamıştır. Medine’de binlerce Müslüman katledilirken, sahabelerin evleri yağmalandı, yaklaşık bin bayan sahabe ve sahabe kızının ırzına geçildi![/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][4][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Ardından da Hicri 64’te Mekke’ye saldıran Emevi saltanat çetesi Ka’beyi mancınıklarla ateş ve taşa tuttu! Ka’be yıkıldı![/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][5][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] İşte böyle bir travma dönemidir Emeviler dönemi. İslam inkılabının cahiliye darbesiyle son bulduğu ve gerçeği haykıranların muhalefet saflarında Tevhid ve adaleti savunmaya devam ettikleri bir dönemdir bu dönem…[/FONT]
[/FONT]
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Hadisi yok sayan bir insanın ahireti Kur’an’a sarıldığı oranda tehlikeye girmez iken hadisi Kur’an’ın bilgi konumuna eş koşan bir insanın hatta daha da ileri giderek Kur’an’ın hadise ihtiyacı vardır ama Hadisin Kur’an’a ihtiyacı yoktur! Diyebilecek kadar Hadis Kur’an’ın hükümlerini iptal edebilir diyebilecek kadar işi fanatizme götüren bir insanın Allah, Resul ve Vahiy konularında ciddi problemleri olduğu söylenebilir. Hadis rivayetinin tarih içindeki bilgi konumu onu tarihi bir bilgi olarak değerlendirebileceğimizi göstermektedir. İslam Tarihi’nin birincil kaynakları olan İbn-i Esir, Taberî, İbn-i Sa’d, Yakubî, Mesûdi vb. tarih eserlerinden sonra Resullah ve sonrası dönemi anlayabilmek için yardımcı bir kaynak konumundadır Rivayet külliyatı. Hadisi dinsel kaynak olarak değerlendirilemeyeceği gerçeğinin temellerinin bir kısmını bu çalışmamızda sizlerle paylaşacağız. Bir bilginin “Evrensel Nass” olarak kabul edilip kendisine iman edilmesi için gereken kesinlik şartının maalesef bu tarihi bilgilerde bulunamamasını inceledik. Dolayısıyla “hadisi reddediyorsunuz niye hadisi delil alıyorsunuz” gibi kalıp bir refleks savunusunun boşa olduğunu hatırlatırız, çünkü külliyen hiçbir tarihi bilginin reddedilemeyeceğini, ancak teker teker her tarihi bilginin kendi koşulları içinde değerlendirilebileceğini hatırlatırız. Tarihi bir olguyu değerlendirme girişimimizde tarihi delilleri göstermemizin bir sakıncası yoktur. Çünkü biz o bilgilerin hepsini reddetmiyoruz sadece “nass” (dinsel delil) olamayacaklarını söylüyoruz. Aksi düşünülse bile o zaman getirdiğimiz tarihi bulgular o delilleri nass kabul eden zihniyetin kendi iç çelişkilerini göstermesi açısından yine de önem arzeder. Resul (a) Kur’an’ın yanında bize bir kitap yazmamıştır. Sahabesinin de telif ettiği hiçbir kitap bulunmamaktadır. Bize ulaşan ilk hadis düzenlemelerinin kökeni de birazdan ilmi güvenilirliğini işleyeceğimiz Zuhrî ve Urve bulunmaktadır. Çalışmamızda Son dönemin alternatif tarihçilerinden M.Emin Özafşar, Ali Akyüz, Bekir Yakıştıran, Allame Askerî, Ebu Reyye vb. araştırmacıların aktarımlarından da faydalanılmıştır. Şimdi Hadisin serüvenine mütevazi bir okuma yapacağız ama önce “Hadîs” ve “Sünnet” kavramlarının anlam değişimlerine kısaca göz atalım:
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Sünnet bugün kavramsallaştırıldığının aksine ilk dönemde hadisle eşanlamlı bir kullanıma sahip değildi. Hatta bugün anlaşıldığı anlamıyla “Sünnet” kavramı da çok sonraları sistemleştirilmiştir. Örneğin erkendönem müelliflerinden olan İmam Malik’in “Sünnet” tanımlamasının bugün anlaşıldığı şekilde “hadislerin uygulanması” anlamına gelmediğini söyleyebiliriz. Fıkhi Hadisler bağlamında İmam Malik’in sünnet anlayışını analiz eden Doç. Dr. M. Emin Özafşar şunları söylemektedir: “İslam Fıkhının sistematize edildiği hicri ikinci asırda, hadîs-sünnet ilişkisine dair zihniyetin kendisinde kristalleştiği Mâlik’ten, bir diğer ifadeyle el-Muvatta’dan aktarılan örnekler çerçevesinde şu tespiti yapmak mümkündür; Her şeyden önce Mâlik’in düşüncesinde sünnet, fakihin kural kabul ettiği fıkhi muhtevanın adı olarak gözükmektedir. Hadîs ise bu sünnetin elde edilmesinde kaynaklık eden önemli bir rivayet malzemesi olarak değer bulmaktadır. Yani, el-Muvatta’da hadis ile sünnet aynı şey değildir; hadîs, sünnetin elde edildiği kaynaklardan birisidir; ancak yegane kaynağı da değildir….Hatta Sünnetin kaynağı bir rivayet olmak zorunda da değildir. Bazen süregelen uygulama, bazen toplumun veya ulemanın ittifakı, bazen kişisel yorum, bazen de kıyas ve içtihad sünnetin dayanağı olabilmektedir. Bu da Malik’in kullanımında sünnetin sabit, değişmez espri olmaktan çok, esnek ve her zaman üretebilen canlı bir fıkıh düşüncesi olduğu anlamına gelir; kaynağını ise, en genel anlamda dinî bilginin kaynağını temsil eden materyaller ile, onların uygulama alanı olan hayatın pratiğinden ve bu ikisi arasında kurulan dengeden alır.”[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][6][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Ebû Yusuf ve Şeybanî’nin de sünnet anlayışlarının Malik’le paralellik arzettiğini söyleyen Özafşar Ebu Yusuf’un algısını yansıtan şu alıntıyı nakleder: “Kur’an ve ma’ruf sünneti kendine rehber edin, ona tabi ol; Kur’an ve sünnette açıklanmamış konuları da onlara kıyas et.”[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][7][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] Bu alıntıda dikkate değer şey “maruf sünnet” kullanımında Ebu Yusuf’un kalıplara dökülmüş ve hadislerle şekillendirilmiş bir sünnet algısına sahip olmadığı Ebu Hanife ve onun usulünü[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][8][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] takip ettiğinden anlaşılabilir. Sünnet yaşam şartları içinde değişebilen değiştikçe içtihadi boyutta evrimleşen, halde halde giren Kur’an’ın temel ilkelerinin yaşamlaştırılması çabasıdır. Maalesef Şafii’nin “Sünnet=Hadis” olarak yeni bir kavramsallaştırma yapmasından sonra sünnet olarak ehl-i hadisin topladığı ve mutlaklaştırdığı rivayet külliyatının kendisi anlaşılmıştır. Oysa sünnet değişen koşullara göre Kur’an’ın ilkelerine bağlı kalarak içtihad etmek ve dini yaşanılır kılmak anlamına gelmektedir.[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][9][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] [/FONT]
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Hadis: Söylem[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Hadis sözlük anlamında ifade edilen söz, söylem anlamlarına gelmektedir. Ancak daha sonraki süreçte Resulullah’tan rivayet edilen sözler anlamında kullanılmış ve İmam Şafii’nin yorumuyla Sünnet kavramıyla özdeşleştirilmiştir. Hadis Kur’an’da “hadîs” ve “ahâdis” kipleriyle 28 yerde geçmektedir.[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][10][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] Kur’an ıstılahi anlamın en geniş anlamda sözlük anlama tabi olduğunu hatırda tutarsak kendisinden başka hiçbir hadisin/sözün/söylemin iman edilecek, nass değeri olabilecek bir söz/söylem olamayacağını muhkem biçimde ifade etmektedir. Çünkü her Hadîs söz/söylemdir ancak her söz ıstılahi anlamda “Hadîs” değildir. Dolayısıyla Kur’an’ın geniş anlamda kullandığı hadis/söz ifadesi Resulullah’a atfedilen sözleri de kapsamaktadır. Kur’an’ın bize verdiği sözlerden/hadislerden bir söz olan Kur’an’ın yanında başka hiçbir sözün/hadisin eş koşulamayacağı, nass, dinsel kaynak olarak asla Kur’an dışında bir hadis/sözün “iman” edilecek bir söz olamayacağıdır: [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]“Göklerin ve yerin hükümranlığını, Allah'ın yarattığı her şeyi ve ecellerinin yaklaşmış olması ihtimalini düşünmüyorlar mı? Bundan sonra hangi söze inanacaklar?” (Ar’af 7:185)[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]“İşte sana gerçek olarak anlattığımız bunlar, Allah'ın varlığının delilleridir. Artık Allah'tan ve O'nun delillerinden sonra hangi söze inanırlar? (Ahkaf 45:6)[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Kuran'dan başka hangi söze inanacaklar? (Mürselat 77:50)[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]And olsun ki, peygamberlerin kıssalarında, aklı olanlar için ibretler vardır. Kur’an uydurulmuş bir söz değildir. Fakat kendinden önceki Kitapları tasdik eden, inanan millete her şeyi açıklayan, doğru yolu gösteren bir rehber ve rahmettir. (Yusuf 12:111)[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]“İnsanlar arasında, bir bilgisi olmadığı halde Allah yolundan saptırmak için gerçeği boş sözlerle değişenler ve Allah yolunu alaya alanlar vardır. İşte alçaltıcı azap bunlar içindir”. ( Lokman 31:6)[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Kur’an’da anlatılan bu kriter Kur’an öğrencisi/öğretmeni olarak tanınan İbn-i Mesûd’dan aktarılan şu sözle de teyit edilmektedir:[/FONT]
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]“En güzel hadis Allah’ın Kitabıdır.”[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][11][/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]“Helal, Allah’ın, Kitabında helal kıldıklarıdır. Haram da O’nun, Kitabında haram kıldıklarıdır. Hakkında bir şey söylemeyip susutuğu şeyler de affettiklerindendir (mübah şeylerdir)”’[/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][12][/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Bu tarihi bilgi de yukarıdaki Kuran ayetleriyle uyum göstermektedir. Burada vurgulamak istediğimiz şey Kur’an’ın İlahî olması hasebiyle Nass olması Nass olması sebebiyle de Furqan yani doğruyla yanlışı ayırd edebilme cetveli olmasıdır. Yoksa tüm Hadis rivayetlerini yok saymak, reddetmek değil onların konumunun tarihi bilgiler sınıfında değerlendirilebilecek bir konumda olduğunu belirtmektir. Kuran dışında hiçbir kaynak Furqan olamaz. Evrensel hükümleri ve ölçüleri koyarak diğer tüm sözleri/hadisleri ilzam eden, çöpe atılıp atılmamasına, faydalanılıp faydalanılmamasına karar veren tek Furkan Kur’an’dır. İşte bu sebepledir ki ilk dönem Müslümanların ekserisi Kur’an dışında bir hadisi/sözü geleceğe miras bırakmamak gibi bir metodu kendilerine seçmişlerdir. [/FONT]
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Kaynaklar;


[1] Bu cahili çekişmenin İslamöncesi ve sonrası seyri için bkz. Doç.Dr. İbrahim Sarıçam, “İslam Öncesinden Abbasilere Kadar Emevi-Haşimi İlişkileri” T.Diyanet Vakfı Yay. Ank. 1997
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][2][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] Buharî, Mevâhît 7; Tirmizi, Kıyamet 17, (2449)[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][3][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] İbn-i Esir, el-Kamil, 3:506[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][4][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] Suyuti, Tarih’ul Hulefa, s.209, İbn-i Kesir, el-Bidaye, 8:221’den naklen İhsan Süreyya Sırma, Hilafetten Saltanata Emeviler Dönemi, Beyan Yay. 2004 50-51[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][5][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] Suyuti, Tarih, sf.209, Ebu’l Fida 1:192, İbn-i Esir, El-Kamil, 4:124’ten naklen İhsan Süreyya Sırma, Hilafetten Saltanata Emeviler Dönemi, Beyan Yay. 2004 sf.52[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][6][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] Mehmet Emin Özafşar, “Hadîsi Yeniden Düşünmek: Fıkhi Hadisler Bağlamında Bir İnceleme” Ankara Okulu Yay. Ank. 2000, sf.77[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][7][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] Mehmet Emin Özafşar, a.g.e sf.79[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][8][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] Bkz. İsmail Hakkı Ünal, “İmam Ebu Hanife’nin Hadis Anlayışı ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu” Diyanet İşleri B. Yay. Ank. 2001[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][9][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] Sünnet kavramının analizi için bkz. “İslam Düşüncesinde Sünnet” Hayri Kırbaşoğlu, Ankara Okulu Yay. Ank. 1996, Sünnet: Yaşayan Hz. Muhammed, Ahmet Keleş, İnsan Yay. İst. 2003[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][10][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] Kur’an 4:42,78,87,140; 6:68; 7:185; 12:6,111; 18:6; 20:9; 23:44; 31:6; 33:53; 39:29; 45:6; 51:24; 52:34; 53:39; 56:81; 66:3; 68:44; 77:50; 79:15; 85:17; 88:1 [/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][11][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] Buhari, 78, Edeb, 70, 6:96, İ’tisam 2, 8:139 Bu tarihi ifadeyi karşılaştırın: Kur’an Zümer 39:18[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][12][/FONT][FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] Tirmizi, Libas: 6, İbn-i Mace, Atime: 60[/FONT]


Alinti...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
O' nun Elçileri arasında hiçbirini ayırt etmeyiz.2 Bakara 285
Kur'an'ın bu Ayetine göre bizim Peygamberimizi , Hz.İbrahim'i, Hz.Musa'yı, Hz.Nuh'u, Hz.İsa'yı yarıştırmamız yasaktır. '' bizim Peygamberimiz en üstündür.'' dememiz yasaktır.Musevilerin ve Hristiyanların düştüğü bu hataya, Kur'an'ın bu açık Ayetine rağmen ne yazık ki düşülmüştür. Peygamberimizin sayesinde tüm insanların yaratıldığı , Peygamberimiz olmazsa dünyanın yaratılmayacağı şeklindeki meşhur uydurma , hadis başlığıyla insanlara yutturulmuştur.oysa Kur'an'da böyle bir ifade geçmemektedir.Peygamberin hammaddesinin diğer insanlardan ayrı olup nur'dan yaratıldığı, Kur'an'da anlatılmayan yüzlerce mucizesinin olduğu, namaz vakitleri için adeta Allah'la pazarlık yaptığı şeklindeki uydurmalarhep Peygamberi ( Elçiyi ) aşırı yüceltme gayretlerinin neticesidir.bu gayret sonucu Peygamberimize utanç kaynağı olacak şekilde cinsel mucizeler yakıştırılmış, kişileri kötürüm yapmak için beddualar ettiği iftiraları ileri sürülmüştür.tüm bu iftiraları , uydurulmuş hadisleri Peygambere isnad ederek halka sunulmuştur ki, kutsala karşı gelme korkusunu içinde taşıyan ve Dini az bilen halk, bu uydurmaları itirazsız kabullensin.
diğer dinlerin düştüğü hataları Kur'an'da okuyup, onları hem eleştirip , hem de aynı hataya düşmek ne acıdır ! diğer bir uydurma hadise göreyse tüm Peygamberler Kıyamet günü kendi dertlerine düşmüşken, Peygamberimiz '' ÜMMETİM , ÜMMETİM '' diyerek ümmetini düşünecektir.bu uydurma kaş yapayım derken , göz çıkarmanın çok güzel bir örneğidir.Peygamberimizi yüceltmek isteyenler , diğer Peygamberlerin bencilliği manasına gelebilecek yukarıdaki hadisi uydurmuşlardır.bunlar Peygamberimizi diğer Peygamberlerle yarıştırmakla kalmamış ; 1- Hz.Muhammed , 2- Hz.İbrahim , 3- Hz.Musa , 4- Hz.İsa şeklinde diğer Peygamberleride üstünlük sırasına göre dizerek hadlerini iyice aşmışlardır.


2 Bakara 285 :
285 Elçi, Rabbinden, kendisine indirilene inandı, mü'minler de. Hepsi Allah'a, meleklerine, Kitaplarına ve peygamberlerine inandı. "O'nun elçilerinden hiçbirini diğerinden ayırdetmeyiz" (dediler). Ve dediler ki: "İşittik, itâ'at ettik! Rabbimiz, (bizi) bağışlamanı dileriz. Dönüş(ümüz) sanadır!"
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Dinler tarihini incelersek, tarihin akıl ve gelenek çarpışması olarak geçtiğini görürüz.her Peygamber ( Elçi ) kendi döneminin radikalidir, yani, yanlışları kökten değiştirmeye kalkan kişisidir.Peygamberler Allah'tan aldıkları mesajı insanlara iletirler ve iman sahipleri akılları aracılığıyla Allah'ın delillerini görerek , Allah'ın mesajlarına ve onları getiren Elçiye ( Peygambere) uyarlar.bunu yaparken kendi toplumlarının gelenek ve göreneklerinden Allah'ın mesajı ile çelişenlerin hepsini bir kenara atarlar.mesajı reddedenler ise geleneği yıktıkları için onları bozgunculukla, atalara ihanetle suçlarlar ve atalar ( gelenek) namına aklın yolunu reddederler. mesajı reddetmek için mesajın gelenekle çelişmesi yeterlidir. geleneği sürdüren unsur taklidtir.akılcı düşünce körü körüne taklidi reddeder, delil ister. bu yüzden taklide dayalı gelenek , aklın işletilmesine hoş bakmaz.çünkü işleyen akıl, gelenekteki yanlışlıkları sorgulayacak ve reddedecektir. böylece taklid ortadan kalkacaktır.bu yüzden atalardan miras kalan gelenek ve bunu devam ettiren taklid, gerçek Dine götüren akılcı düşünceyle hiçbir zaman bağdaşmaz. Kur'an'dan şu Ayetlerle örneklenebilir :
Nuh Peygambere karşı şöyle denir : .......... Hem biz bunu geçmiş atalarımızdan da işitmiş değiliz. 23 Mu'minun 24
Hud Peygambere karşı şöyle denir : '' Sen bize yalnızca Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın kulluk etmekte olduklarını bırakmamız için mi geldin? 7 A'raf 70
Salih Peygambere karşı şöyle denir: ..........Atalarımızın kulluk ettiklerine kulluk etmekten sen bizi engelleyecek misin? 11 Hud 62
Şuayb Peygambere karşı şöyle denir: '' Ey Şuayb, atalarımızın kulluk ettiklerini bırakmamızı ya da mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin salatın mı emrediyor? 11 Hud 87
İbrahim Peygambere karşı şöyle denir: Biz atalarımızı böyle yaparken bulduk. 26 Şu'ara 74
Musa Peygambere karşı şöyle denir: Biz geçmiş atalarımızdan bunu işitmedik.28 Kassas 36
Peygamberimize karşı ise şöyle denir: .......... Bu sizi atalarınızın kulluk etmekte olduklarından alıkoymak isteyen bir adamdan başka bir şey değildir. 34 Sebe 43

23 Mu'minun 24 :

24 Kavminin içinden ileri gelen inkârcı bir grup (şöyle) dedi: "Bu da sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir. Size üstün gelmek istiyor. Eğer Allâh (elçi göndermek) dileseydi, melekleri indirirdi. Biz ilk babalarımızdan böyle bir şey işitmedik."

7 A'raf 70 :

70 Dediler ki; "Ya, demek sen, tek Allah'a kulluk edelim ve atalarımızın taptıklarını bırakalım diye mi bize geldin? Eğer doğrulardan isen bizi tehdidettiğin(o azâb)ı bize getir!"

11 Hud 62 :

62 Dediler ki: "Ey Sâlih, sen bundan önce bizim aramızda ümit beslenen kişi idin. Şimdi atalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi men mi ediyorsun? Biz senin bizi çağırdığın şeyden şüphe içindeyiz, kuşkulanıyoruz!"

11 Hud 87 :

87 "Ey Şu'ayb, dediler, senin namazın mı sana, babalarımızın taptığı şeylerden, yahut mallarımız üzerinde dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi emrediyor? Oysa sen, yumuşak huylu, akıllı(bir insan)sın!"

26 Şu'ara 74 :

74 "Hayır, ama babalarımızın böyle yaptıklarını gördük, (onun için biz de böyle yapıyoruz)." dediler.

28 Kasas 36 :

36 Mûsâ, onlara açık açık âyetlerimizle gelince: "Bu uydurulmuş bir büyüden başka bir şey değildir. İlk atalarımız arasında böyle bir şey (olduğunu) işitmedik." dediler.

34 Sebe 43 :

43 Onlara açık açık âyetlerimiz okunduğu zaman dediler ki: "Bu, sadece sizi babalarınızın taptığı(tanrılar)dan çevirmek isteyen bir adamdan başka bir şey değildir." Ve o nankörler dediler ki: "Bu, uydurulmuş bir yalandan başka bir şey değildir." Ve kendilerine gelen hakkı inkâr edenler: "Bu, apaçak bir büyüdür, başka bir şey değildir" dediler.




 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Yüce Rabbimizin göndereceği , uymadığımızda Cehenneme, ihlasla teslim olup pratik hayatımızda uyguladığımızda ise bizi Cennete götürecek kadar CİDDİ olan bir KİTAB (VAHY) mutlaka ve mutlaka SIFIR HATA , YANİ TAMAMEN HATASIZ OLMALIDIR. eğer '' min İNDİLLEH '' yani Allah'tan geldiği iddia edilen KİTAB' ta , tek bir AYET bile(HAŞA )hatalı , çelişkili, kusurlu, eksik, tenakuzlu veya yanlış olsaydı ; KADİRR OLAN ALLAH ' ın tek bir yerde dahi yanlış yapması sözkonusu olamayacağına göre ''BU KİTAP ALLAH KELAMI DEĞİLDİR '' hükmünü yerdi. işte şu anda insanlar tarafından tahrif edilen , Tevrat ve İncil bu durumdadır. yanlışlık yapma, nisyan, tenakuza düşme, bilememe vs. gibi tüm kusurlar beşer olan biz kullar için geçerlidir. HAŞA O nasıl RABB dır ki ancak biz beşer kullarına ait olan '' HATA '' ile malul olsun. bu imkansız olduğuna ve tek bir hata bile bulunamadığına göre Kur'an'ın Allah kelamı olduğu kesinlikle anlaşılır.
şu anda ki Tevrat ve İncil'in, Allah kelamı olarak kabul edilemeyeceği içlerindeki hatalardan da anlaşılabilir.Allah kelamı iddiasıyla ortada bulunan Tevrat ve İncil'in içinde ; Kur'an'a uymayan, kendi içinde çelişkili hatalar mevcuttur.

burada dikkat çeken husus , Kur'an dışındaki diğer kitab ların Allah kelamı olmasına rağmen nasıl olupta TAHRİF olduklarıdır? bunun nedeni çok açıktır. çünkü bu kitab lar Allah tarafından KORUNMAMIŞTIR. korunmayınca tahrifkar insanlar tarafından TAHRİF edilmeden bırakılması muhal olurdu zaten.

İşte tam da burada , Kur'an la samimi bir şekilde ilgilenen hemen herkesin bildiği ama derli toplu bir şekilde , tekrar tekrar bakmak amacıyla Kur'an ile diğer bilgilerin arasındaki farkı gösterecek bazı Ayetleri konu bazında vermeye çalışacağım. her konu ile ilgili çok Ayet olmasına rağmen, ben sadece bir - iki tanesini verebileceğim:
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Hz. Muhammed Mustafa ( s.a.v.)'in ayrıcalıklı yönleri

Hz. Muhammed Mustafa ( s.a.v.)'in ayrıcalıklı yönleri

Ahzap - 56
" Allah ve melekleri Peygamber'e dua okurlar.Ey İnananlar ! Siz de ona dua okuyun ve ona gereğince esenlik dileyin "

Kalem 1-2-3-4-5-6

" Nun.kaleme ve ( onunla ) yazılanlara and olsun ki , ( Ey Muhammed ! ) Rabbinin nimeti sayesinde , sen deli değilsin.Sana kesintisiz bir ecir vardır. Şüphesiz , sen büyük bir ahlak sahibisin. Hanginizin sınanmakta olduğunu yakın da sen de göreceksin , onlar da görecekler.


İnşirah - 1 -2-3

" ( Ey Muhammed !) Senin göğsünü genişletmedik mi ? Belini büken yükünü sırtından indirmedik mi ? , senin şanını yükseltmedik mi ?
İsra 79
" Yalnız sana mahsus olmak üzere geceleyin onun ( namaz kılmak ) için uyan. Belki de Rabbin seni övülecek bir makama yükseltecektir.

Tur 48
"( Ey Muhammed ! ) Rabbinin hükmü yerine gelinceye kadar sabret ; sen bizim nezaretimiz altındasın kalkarken Rabbini överek tesbih et!"

Ahzap 6
" Peygamber, inananlara kendilerinden daha yakındır. Peygamber'in eşleri inananların anneleridir.akraba olanlar, Allah'ın kitabına göre , miras hususunda birbirlerine, inananlar ve hicret edenlerden daha yakındırlar. Dostlarınıza yapacağınız uygun bir iyilik elbette bunun dışındadır. Bu da Kitap'da yazılı bulunmaktadır.
Ahzap - 53
" Ey inananlar ! Yemeğe çağrılmadıkça , Peygamber'in evlerine girmeyin ve ( erken gelip ) yemeğin pişmesini beklemeyin . ( Yalnızca ) davet edilince girin ve yemeği yiyince konuşmaya dalmadan dağılın. Bu ( durumunuz ) Peygamber'i üzüyor , ama sizden çekiniyordu, Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamber'in eşlerinden bir şey isteyeceğiniz zaman onu perde arkasından isteyin. Bu sayede sizin gönüllerinizde , onların gönülleri de daha temiz kalır.Allah'ın Elçisi'ni üzmeyiniz ve ondan sonra onun eşlerini nikahlamanız asla caiz değildir.Doğrusu bu Allah katında büyük şeydir.
Fetih 1-2
( Ey Muhammed ! ) Biz sana apaçık bir zafer sağlamışızdır . Allah böylece senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlayacak , sana olan nimetini tamamlayacak ve seni doğru yola eriştirecektir.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
KUR'AN İLE DİĞER BİLGİLER ( TEVRAT, İNCİL, ZEBUR, HADİS ) ARASINDAKİ FARKLARI GÖSTEREN AYETLER : (sadece bir kısmı):

1- KUR'AN IN KORUYUCUSU/ MUHAFIZI ALLAH' TIR:

15 Hicr 9
Kur'an ı kesinlikle biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.

17 İsra 87
Ancak Rabbinin Rahmeti ( sayesinde Kur'an BAKİ KALMIŞTIR) çünkü O ' nun Lütufkarlığı çok büyüktür.

75 Kıyame 16
Şüphesiz onu toplamak ve onu okutmak bize aittir.


2-KUR'AN TAMAMLANMIŞTIR VE DEĞİŞMEZ / DEĞİŞTİRİLEMEZ :

6 En'am 115
Rabbinin sözü, doğruluk ve adalet bakımından TAMAMLANMIŞTIR , onun sözlerini DEĞİŞTİREBİLECEK YOKTUR.


3-KUR'AN AÇIK DELİLDİR VE YALNIZCA ONDAN SORUMLUYUZ :

10 Yunus 15
Böyle iken Ayetlerimiz birer birer AÇIK DELİL olarak karşılarında okunduğu zaman , bize kavuşmayı ummayanlar: '' Bundan başka bir Kur'an getir veya bunu DEĞİŞTİR '' dediler. De ki : O'nu kendiliğimden değiştirmem, benim için olacak şey değildir. ''BEN ANCAK BANA VAHYOLUNANA UYARIM '' . Rabbime isyan edersem şüphesiz büyük bir günün azabından korkarım.


4-KUR'AN IN BENZERİ YAPILAMAZ - VAHY YALNIZ KUR' AN ' DIR :

2 Bakara 23 - 24
Eğer kulumuz (Muhammed )'e parça parça ( Ayet ve Sureler ) halinde indirdiğimiz Kur'an 'dan şüphede iseniz, haydi onun ayarında BİR SURE MEYDANA GETİRİN ve Allah'tan başka güvendiğiniz ne kadar yardımcılarınız ve şahitleriniz varsa hepsini yardıma çağırın.eğer davanıza sadakatle bağlananlardan iseniz.

Yok eğer bunu yapamazsanız ; ki hiçbir zaman da asla YAPAMAYACAKSINIZ , o halde yakıtı insanlar ve taşlar için hazırlanan '' O '' dehşetli ateşten sakının.


5- KUR'AN IN SÖZLERİNDE BOZUKLUK / EĞRİLİK YOKTUR :

18 Kehf 1
Hamd O Allah'a ki kulu ( Muhammed)'e Kur'an ı indirdi. Hem de onda hiçbir eğrilik yapmadı.


6- KUR'AN DA ÇELİŞKİ / TENAKUZ YOKTUR :

4 Nisa 82
Onlar hala Kur'an'ı gereği gibi düşünüp anlamaya çalışmazlar mı? EĞER KUR'AN ALLAH'TAN BAŞKASI TARAFINDAN OLSA İDİ, ELBETTE İÇİNDE BİRÇOK ÇELİŞKİLER BULURLARDI.


7-KUR'AN KOLAYLAŞTIRILMIŞTIR :

54 Kamer 17
Andolsun Kur'an ı öğüt için kolaylaştırdık. Fakat hani öğüt alan ?


8-KUR'AN HAK İLE BATILI BİR BİRİNDEN AYIRIR (FURKAN'DIR) :

25 Furkan 1
Alemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna FURKANI ( KUR'AN I) indiren ( Allah'ın şanı) ne yücedir.


9-KUR'AN HİKMET DOLUDUR :

3 Al-i İmran 58
İşte bunu, biz sana Kur'an ın ayetlerinden ve HİKMET dolu zikirden peyderpey okuyoruz.


10-KUR'AN TEK İLAHİ KANUNDUR :

7 Araf 3
Rabbinizden size indirilene uyun. Allah'tan başkasını dostlar edinip onlara uymayın.Ne kadar az düşünüyorsunuz?


11-KUR'AN BÜTÜN İNSANLARA İLAHİ TEBLİĞDİR / ÖĞÜTTÜR :

14 İbrahim 52
Bu insanlara açık bir tebliğdir. Bununla uyarılsınlar da hem onun bir tek ilah olduğunu bilsinler hem de akıl sahipleri öğüt alsınlar.

saygı ve sevgilerimle
not: inanıyorumki,sevindirici bir şekilde Kur'an'a katışıksız/yalın bir şekilde objektif yönelişlerin arttığı günümüz Dünyasında, lanetli şeytanda tatil yapmıyacak/ boş durmayacak/Kur'an'a saldırılarındanda asla geri durmayacaktır. ve şurasıda kesindirki, biz hanif Müslümanlar olarakta, Yüce Rabbimiz, canımızı bizden alana kadarda, bizde asla ve kat'a ,TEK KORUNMUŞ VAHY OLAN KUR'AN'I ,insanlara tebliğe devam etmekten geri durmayacağız.bu konuda korunmamış her kul gibi hata yaparsak , dilerizki, Yüce Allah, bize hatamızı düzelttirecek zaman verir, basiret,feraset ve ilmi lutfeder , bizi bağışlar ve cennetine layık kılacak salih ameller işlettirir inşaAllah.


Bunlar dahi Kitabullahin disindaki yakistirmalari red icin yeterlidir sanirim...
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Buhari'den bir hadis

Buhari'den bir hadis

" Bana 5 şey verilmiştir ki, benden evvel hiç bir peygambere bunlar verilmemiştir: Bir aylık mesafeden ( düşmanlarımın kalbine ) korku salmak ile yardıma kavuşturuldum. Yeryüzü bana namazgah ve temizlik sebebi kılındı. Onun için ümmetimden namaz vakti gelip çatmış her kim olursa olsun namazını kılıversin.Ganimetler bana helal kılındı. Oysa benden önce hiç bir kimseye helal edilmemişti. Bana şefaat hakkı verildi. Bir de benden önce her Nebi sadece kendi kavmine gönderiliyorken, ben bütün insanlara gönderildim"
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Rasullullah şöyle buyurur " Dikkat ! Kendisine benden bir hadis ulaşacak ve koltuğuna kurulmuş bir halde ," bizimle sizin aranızda Allah'ın kitabı vardır ; bu kitap'da neyi helal bulursak onu helal kabul, neyi haram bulursak onu haram kılarız" diyecek olan bir adam çıkar mı acaba ? Oysa Allah Rasulu'nun haram kıldığı şey tıpkı Allah tarafından haram kılınan şey gibidir "

Bu hadis Eş Şafi er - Risale,
Ahmet b. Hanbel
Ebu Davud , sünne
Tirmizi, ilim
Hakim , el Müstedrek
İbn Mace , Mukaddime'de geçer.
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
İbn Hazm , el ihkam fi usuli'l-ahkam isimli eserinde der ki ;

" Hiç şüphe yoktur ki, sünnetin delilliğini inkar eden ve sadece Kuran'da bulduğumuzu alırız, diyenlerin kafir olduğu, ümmetin icma'ı ile sabittir "
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Rasulullah " Adem , daha çamur halindeyken ben Allah katında son peygamber idim "

( Ahmet b. Hanbel - Hakim)
Ebu Hureyre rivayet eder : Rasulullah ( s.a.v.)'e , sana peygamberlik ne zaman verildi diye soruldu : Buyur du ki " Adem ruh ve beden arasındayken "
( Tirmizi Menakıb)
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
Hristiyanların Meryem oğlu isa’yı aşırı yücelttikleri gibi siz de beni aşırı yüceltmeyin. Ben, sadece ve sadece bir kulum. O halde Allah’ın kulu ve elçisi deyin…(Buhari)

Bir adam peygambere dedi ki. Ey Muhammed, ey efendimiz, ey efendimizin oğlu, en hayırlımızın oğlu…Rasululah hemen müdahale etti:

Ey İnsanlar! Sözlerinize dikkat edin ki şeytan sizi hükmü altına almasın! Ben, abdullahın oğlu muhammedim. Allah’ın kulu ve elçisiyim! Vallahi beni, Allah’ın beni yerleştirdiği konumundan daha fazla yüceltmeye kalmanız hoşuma gitmez….(İbn Hanbel)

Bir gün kendisine ya hayral beriye (ey yeryüzünün en hayırlısı) diye çağıran kimseye o dediğin ibrahimdir buyurdu…(E.Davut)

Beni musa’dan üstün tutmayın…(Buhari)

Kimseye ben yunus’tab daha hayırlıyım demek yaraşmaz…(Buhari)

İmam Kurtubi Bakara 253 ayetinin “HZ.PEYGAMBER DİĞER PEYGAMBERLERDEN ÜSTÜNDÜR” demeye dahi cevaz vermediğini söyler…
 
Üst Alt