K
kompLeks
Guest
Başlık alelade bir başlık oldu. sayın bekir'in de tavsiyesi üzerine diğer konuları dağıtmamak için diğer başlıklar da tartıştığımız düşünceleri bu başlık altında tartışmayı düşünüyorum.
Amacım bir şeyleri kanıtlamak değil ya da insanları birşeyler ikna etmek değil. sadece inandığım ve düşündüğüm şeyleri paylaşmak. belki de insanların dile getirmekten korktuğu veya söyleyemediği düşünceleri burada paylaşmak ve kimisinin de sadece okumasını ve düşünmesini sağlamak.
Ben deistim. yaratıcının varlığına inanıyorum. dua ediyorum ve doğruyu-hatayı vicdanımla bulmaya çalışıyorum. bunda kimi zaman başarılı oluyorum ya da başarısız oluyorum. ama vicdanım rahat olduğu sürece huzurlu oluyorum. bana göre geri dönüşü olmayan hata yoktur. hata insanlara mahsustur ve insanlar hata yapar. bu hata hırsızlık da olabilir, cinayet de olabilir, zina veya tecavüz de olabilir, sahtekarlık da olabilir, yalan söylemek de olabilir velhasıl inançsızlıkta olabilir. bunlar kimine göre hatadır. kimine göre değildir. herkesin bakış açısı farklıdır. herkes kendinde bir haklılık payı görür. kimsenin tek taraflı yüzde yüz haklı olabileceğini düşünmüyorum.
İnsanların bilerek ya da bilmeyerek hata yapması, diğer insanların hak ve özgürlüklerine tecavüz etme veya onları gasp etme boyutuna vardığı zaman, insanlar topluluk olarak yaşabilmek ve özgürlüklerini korumak adına kurallar ve yasalar ürettiler. bunlar yazılı hukuk, örf ve adet, gelenek görenek veya töre olarak da nitelendirilebilir. kurallara uymayanların cezalandırıldığı sistem yeterli gelmiyordu. insanların kurallara uymamalarını ve suç işlemelerini engelleyemiyordu. özellikle failinin meçhul olduğu suçlar, insanlarda güvensizlik hissini yaratıyor ve bu toplum düzenini sarsmak için yeterli oluyordu. bu güvensizlik kargaşaya ve toplum içinde savaşa dönüşüyordu ve düzen bozuluyordu. bunu engellemek için yani toplumları sapkınlıktan ve kargaşadan kurtarmak için, insanların inanma ihtiyacından kaynaklanan zaafı kullanıldı. insanların sürekli ilahi bir güç tarafından izlendiğini ve suç işlediğinde kimse onu görmese bile bu dünyada cezalandırılmasa bile başka bir dünyada cezalandırılacağına inandırılarak insanların suç işlemelerinin önüne geçilmeye çalışıldı. toplum düzenini sağlamak için insanlara iyi niyetli yalanlar söyleniyordu. sistem ilk başta dört dörtlük işlemiyordu çelişkiler oluşuyordu ve inanmayanlar, korkmayanlar ortaya çıkıyordu. çelişkiler çıktıkça bu sayı giderek artıyordu ve toplum tekrar sapkınlığa doğru ilerliyor düzen bozuluyordu. bu yüzden bir inanç yıkılıyor ve sonra tekrar toplumu sapkınlıktan kurtarmak için alimler birleşiyor ve bir önceki inancı müsvedde olarak kullanarak yeni bir inanç yani yeni bir din ortaya çıkıyordu. insanlar ilk başta gözle görünen ilahi güçlere inandırıldı. ama bunları çürütmek, çelişkiler elde etmek ve yıkmak bir kaç yüzyıl sürmüyordu. daha sonra insanlar gözle görülmeyen ilahi bir güce inandırılarak korkutulmaya ve ödüllendirileceğine inandırıldı.eğitim psikolojisindeki ödül ve ceza yöntemi ile insanlar eğitilmeye çalışıldı ve koşullandırıldı. bu şekilde insanlara din empoze ettirildi. ama her dinde çelişki vardı ve her din kendinden önceki dinleri müsvedde olarak kullanarak kusursuzlaşmaya çalıştı. yani her din kendisinden önce söylenen iyi niyetli yalanları farklı formlarda devam ettirdi. böylece günümüzdeki duruma gelindi.
Bu anlamda dinlerin kötü birşey olduğunu söylemiyorum. toplum düzenini sağlıyorsa, insanların suç işlemesini engelliyorsa her din güzeldir. ama artık dinlerin kötüye kullanıldığını ve insanların davranışlarının yönlendirildiğini, rant sağlamak isteyen insanların hemen dine sarıldığını, insanların inançlarının sömürüldüğünü anlamak için alim olmaya gerek yok.
Belki dinler dünya var oldukça ahir olacaktır. ama ben dinlerin misyonunu tamamladığını düşünüyorum. islam dahil şuanki var olan dinler, çağa ayak uyduramamakta, insanların manevi doygunluğunu sağlamada yeterli olamamakta ve toplum düzenini sağlayamamaktadır. değişim olduğu sürece, teknoloji ve bilim geliştiği sürece, insanlığın da yeni kurallara yeni yasalara ihtiyacı olmaktadır. 14oo yıl önceki, 2ooo yıl önceki kurallarla insanlığın şimdiki ihtiyaçları karşılanamaz. insanlar manevi anlamda kendilerini eksik ve engellenmiş hissediyorlar. mantıklarına uygun ve doğru gelen şeyler inançlarına ters geldiğinde çelişkiye düşüyor ve deprosyona girerek intihara sürükleniyor. tabularını yıkanlar ve yıkabilenler kendilerini daha huzurlu ve mutlu hissedebiliyor.
Velhasıl düşüncelerimi buraya yazarak bitiremeyeceğimi biliyorum. uzun lafı kısası dinlerin insanlar tarafından yaratıldığını düşünüyorum ve ben buna inanıyorum. şuanda da dinlerin topluma yarardan çok zarar verdiğini düşünüyorum. dinlerin hayatımızda bir tabu ve çağ atlamanın önüne geçtiğine inanıyorum.
insanların her anlamda eğitilirse, adalet ve eşitlik sağlanırsa, açlığın ve işsizliğin önüne geçilirse, yasalar dört dörtlük tatbik edilirse, yolsuzluklar engellenirse dine ihtiyaç duyacağımızı zannetmiyorum. din ahir olduğu sürece mutlaka birileri tarafından kötüye kullanılacaktır.
Bu forumdaki diğer yazılarımda da buna paralel yazılarım var. merak edenler diğer yazılarımı da okuyabilir. dileyenler diğer yazılarıma da cevap yazabilir.
Saygılar....
Amacım bir şeyleri kanıtlamak değil ya da insanları birşeyler ikna etmek değil. sadece inandığım ve düşündüğüm şeyleri paylaşmak. belki de insanların dile getirmekten korktuğu veya söyleyemediği düşünceleri burada paylaşmak ve kimisinin de sadece okumasını ve düşünmesini sağlamak.
Ben deistim. yaratıcının varlığına inanıyorum. dua ediyorum ve doğruyu-hatayı vicdanımla bulmaya çalışıyorum. bunda kimi zaman başarılı oluyorum ya da başarısız oluyorum. ama vicdanım rahat olduğu sürece huzurlu oluyorum. bana göre geri dönüşü olmayan hata yoktur. hata insanlara mahsustur ve insanlar hata yapar. bu hata hırsızlık da olabilir, cinayet de olabilir, zina veya tecavüz de olabilir, sahtekarlık da olabilir, yalan söylemek de olabilir velhasıl inançsızlıkta olabilir. bunlar kimine göre hatadır. kimine göre değildir. herkesin bakış açısı farklıdır. herkes kendinde bir haklılık payı görür. kimsenin tek taraflı yüzde yüz haklı olabileceğini düşünmüyorum.
İnsanların bilerek ya da bilmeyerek hata yapması, diğer insanların hak ve özgürlüklerine tecavüz etme veya onları gasp etme boyutuna vardığı zaman, insanlar topluluk olarak yaşabilmek ve özgürlüklerini korumak adına kurallar ve yasalar ürettiler. bunlar yazılı hukuk, örf ve adet, gelenek görenek veya töre olarak da nitelendirilebilir. kurallara uymayanların cezalandırıldığı sistem yeterli gelmiyordu. insanların kurallara uymamalarını ve suç işlemelerini engelleyemiyordu. özellikle failinin meçhul olduğu suçlar, insanlarda güvensizlik hissini yaratıyor ve bu toplum düzenini sarsmak için yeterli oluyordu. bu güvensizlik kargaşaya ve toplum içinde savaşa dönüşüyordu ve düzen bozuluyordu. bunu engellemek için yani toplumları sapkınlıktan ve kargaşadan kurtarmak için, insanların inanma ihtiyacından kaynaklanan zaafı kullanıldı. insanların sürekli ilahi bir güç tarafından izlendiğini ve suç işlediğinde kimse onu görmese bile bu dünyada cezalandırılmasa bile başka bir dünyada cezalandırılacağına inandırılarak insanların suç işlemelerinin önüne geçilmeye çalışıldı. toplum düzenini sağlamak için insanlara iyi niyetli yalanlar söyleniyordu. sistem ilk başta dört dörtlük işlemiyordu çelişkiler oluşuyordu ve inanmayanlar, korkmayanlar ortaya çıkıyordu. çelişkiler çıktıkça bu sayı giderek artıyordu ve toplum tekrar sapkınlığa doğru ilerliyor düzen bozuluyordu. bu yüzden bir inanç yıkılıyor ve sonra tekrar toplumu sapkınlıktan kurtarmak için alimler birleşiyor ve bir önceki inancı müsvedde olarak kullanarak yeni bir inanç yani yeni bir din ortaya çıkıyordu. insanlar ilk başta gözle görünen ilahi güçlere inandırıldı. ama bunları çürütmek, çelişkiler elde etmek ve yıkmak bir kaç yüzyıl sürmüyordu. daha sonra insanlar gözle görülmeyen ilahi bir güce inandırılarak korkutulmaya ve ödüllendirileceğine inandırıldı.eğitim psikolojisindeki ödül ve ceza yöntemi ile insanlar eğitilmeye çalışıldı ve koşullandırıldı. bu şekilde insanlara din empoze ettirildi. ama her dinde çelişki vardı ve her din kendinden önceki dinleri müsvedde olarak kullanarak kusursuzlaşmaya çalıştı. yani her din kendisinden önce söylenen iyi niyetli yalanları farklı formlarda devam ettirdi. böylece günümüzdeki duruma gelindi.
Bu anlamda dinlerin kötü birşey olduğunu söylemiyorum. toplum düzenini sağlıyorsa, insanların suç işlemesini engelliyorsa her din güzeldir. ama artık dinlerin kötüye kullanıldığını ve insanların davranışlarının yönlendirildiğini, rant sağlamak isteyen insanların hemen dine sarıldığını, insanların inançlarının sömürüldüğünü anlamak için alim olmaya gerek yok.
Belki dinler dünya var oldukça ahir olacaktır. ama ben dinlerin misyonunu tamamladığını düşünüyorum. islam dahil şuanki var olan dinler, çağa ayak uyduramamakta, insanların manevi doygunluğunu sağlamada yeterli olamamakta ve toplum düzenini sağlayamamaktadır. değişim olduğu sürece, teknoloji ve bilim geliştiği sürece, insanlığın da yeni kurallara yeni yasalara ihtiyacı olmaktadır. 14oo yıl önceki, 2ooo yıl önceki kurallarla insanlığın şimdiki ihtiyaçları karşılanamaz. insanlar manevi anlamda kendilerini eksik ve engellenmiş hissediyorlar. mantıklarına uygun ve doğru gelen şeyler inançlarına ters geldiğinde çelişkiye düşüyor ve deprosyona girerek intihara sürükleniyor. tabularını yıkanlar ve yıkabilenler kendilerini daha huzurlu ve mutlu hissedebiliyor.
Velhasıl düşüncelerimi buraya yazarak bitiremeyeceğimi biliyorum. uzun lafı kısası dinlerin insanlar tarafından yaratıldığını düşünüyorum ve ben buna inanıyorum. şuanda da dinlerin topluma yarardan çok zarar verdiğini düşünüyorum. dinlerin hayatımızda bir tabu ve çağ atlamanın önüne geçtiğine inanıyorum.
insanların her anlamda eğitilirse, adalet ve eşitlik sağlanırsa, açlığın ve işsizliğin önüne geçilirse, yasalar dört dörtlük tatbik edilirse, yolsuzluklar engellenirse dine ihtiyaç duyacağımızı zannetmiyorum. din ahir olduğu sürece mutlaka birileri tarafından kötüye kullanılacaktır.
Bu forumdaki diğer yazılarımda da buna paralel yazılarım var. merak edenler diğer yazılarımı da okuyabilir. dileyenler diğer yazılarıma da cevap yazabilir.
Saygılar....