Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yüzyillarin yalanimi?

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Veysel Karani?Cok aramama ragmen tam teferuatli bir bilgiye ulasamadim.Kaynaklarda sadece hikaye olmasi sebebi ile acaba gecerli bir kaynagi olan varmi bilen varmi?Verilen bilgiler sadece hikaye türü olunca acaba Yüzyillarin yalanimi diye düsünmekten kendimi alamadim.Yemenli denmesine ragmen Karani yerlesim alaninda dahi bilinmiyor kisiligi,sadece Sam ve Siir olarak türbeleri mevcut...Dogru bir kaynak verebilen varmi?
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Iki ayri dogum yeri;
Peygamber efendimiz zamânında yaşamış büyük velî. İsmi Üveys bin Âmir el-Karnî'dir. Yemen’in Karn köyünde doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 657 (H.37) târihinde şehîd edildi. Peygamber efendimizin sağlığında müslüman oldu. Fakat görmediği için Sahâbî olamadı. Peygamber efendimiz zamânında Medîne’ye gelmedi. Tâbiînin büyüklerinden olduğu hadîs-i şerîfte bildirildi. Hazret-i Ömer’in halîfeliği sırasında Medîne’ye geldi. Çok alâka ve hürmet gördü. Önceleri kendi memleketi Yemen’de yaşadı. Sonra Basra'ya gitti.

Kaynak;Huzura dogru.

Veysel Karani, İslam'da anne sevgisinin büyüklüğüyle anlamlandırılmış kişi. Babasının ismi Amir olduğu için tam adı Üveys Bin Amir-i Kareni'dir. Babasını 4 yaşında kaybetmiştir. 555-560 yılları arasında cPanel®'in Karen köyünde doğmuştur. Deve çobanlığı yapmıştır.

Kaynak;
Vikipedi
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Sayın Mete
Aşağıda Kütüb-i Sitte kaynağından alınan bir hadis var. Bu hadis, Veysel Karani Hazretlerinin varlığına en emin delildir. Onlarca tarihi kaynakta, Karani Hazretlerini kıssalar ile beyan eder. Eğer, vukuatlı nüfüs kayıt örneği arıyorsanız, malesef onu bende bulamadım.



Fasıl: FEZAİL BÖLÜMÜ
Konu: Sahabe Dışındaki Bazı Kimselerin Fazileti - Üveys el-Karani
Kaynak: Müslim, Fezailu's-Sahabe 225, (2542)
Ravi (r.a.): Üseyr İbnu Cabir
Hadis: Hz. Ömer (ra)'e Yemenlilerin takviye kuvveti geldikçe her defasında onlara: "Aranızda Üveys İbnu Amir var mı?" diye sorardı. Nihayet Üveys İbnu Amir'e rastladı. Aralarında şu konuşma geçti: "Sen Üveys İbnu Amir misin?" "Evet!" "Murad'dan, sonra da Karan'dan?" "Evet!" "Sende alaca hastalığı vardı, bir dirhem kadar bir yer hariç tamamını atlattın, deği mi?" "Evet!" "Senin bir annen olacak?" "Evet!" "Ben Resulullah (sav)'ı işittim. Şöyle diyordu: "Size, önce Muradi sonra da Karani olan Üveys İbnu Amir, Yemen imdat kuvvetiyle gelecek. Onun alaca hastalığı vardı, dirhem kadar yer hariç atlattı. Onun bir annesi var. O annesine karşı saygılıdır. O, (bir şey için) yemin edecek olsa Allah (dilediğini yerine getirmek suretiyle) onun yeminden halas eder. Eğer ondan kendin için istiğfar talep edebilirsen et. Benim için istiğfar ediver" dedi. O da istiğfar ediverdi. Bunun üzerine Hz. Ömer ona: "Nereye gidiyorsun?" diye sordu. "Kufe'ye!" "Senin için valisine mektup yazayım mı?" "Ben (hususi muamele istemem, herkesle bir olmayı), avamdan biri olmayı tercih ederim." Ravi der ki: "Müteakip sene Kufe'nin eşrafından biri hacc yaptı ve Ömer'le karşılaştı. Ona Üveys rahimehullah'ı sordu. "Ben onu," dedi, "evi perişan, eşyası az bir halde bıraktım!" Hz. Ömer, Resulullah (sav)'ı işittiğini ona da söyledi. Adam hacc'dan dönünce Üveys'e geldi ve: "Benim için istiğfar ediver!" dedi. Sen hayırlı bir seferden yeni döndün, sen benim için istiğfar et" dedi ve: "Ömer'e mi rastladın?" diye sordu. "Evet!" dedi. Bunun üzerine Üveys ona da istiğfarda bulundu. Böylece halk onun ne olduğunu anladı. Bir müddet sonra da (Kufe'yi terkedip) geri gitti, (rahimehullah)."

Kayıt No.: 4552
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Kardeşim Veysel Karani , tarihi bir kişilik mi ki, sen tarihi döküman istiyorsun, o bir gönül insanı, müslüman, bunun da ötesi Peygamberimin hayırlı duasını almış bir mübarek, sen inanmıyorsan bize ne, bırakın bunları yawww, ister inanın ister inanmayın, beni hiç ilgilendirmez, Kuran bir hikaye kitabımı ki, her şey , yaşanan her şey onda olacak, Kuran-ı Kerim Peygamberimin günlüğü ki mi, orada günlük olup biten işler, peygamberimizin somut olaylardaki tutumu mu yazacak, hasbinallah.......Hülasa ne yaparsanız yapın, yolunuz sırat-ı müstakim değil....
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Kardeşim Veysel Karani , tarihi bir kişilik mi ki, sen tarihi döküman istiyorsun, o bir gönül insanı, müslüman, bunun da ötesi Peygamberimin hayırlı duasını almış bir mübarek, sen inanmıyorsan bize ne, bırakın bunları yawww, ister inanın ister inanmayın, beni hiç ilgilendirmez, Kuran bir hikaye kitabımı ki, her şey , yaşanan her şey onda olacak, Kuran-ı Kerim Peygamberimin günlüğü ki mi, orada günlük olup biten işler, peygamberimizin somut olaylardaki tutumu mu yazacak, hasbinallah.......Hülasa ne yaparsanız yapın, yolunuz sırat-ı müstakim değil....



Sen konuyu okumadin her halde Külhanbeyi agziyla bu sorgulama niye?Varsa adam gibi yaz ver delili yoksada yine adam gibi sus seni bir adama benzetelim degilmi Hukukcu kardes...Sen kendini Rabbmi ilan ettinki benim yolumun ne olup olmadigina karar vereceksin,Var sa Kuran disi delilin demekki Allahin ayetleri sana yetmedi kendine tamamlayici ariyorsun bak Biz her seyimizle yeter diye bagiriyoruz,ama sen birde hukuk cu olacaksin ama delili Allahtan degil bir kac beserden bulacaksin sasarim senin aklina?Hulasa Benim yolumun dogrulugu Allahin garantisi KURANDAdir varsa itirazin getir benim siratül müstakimde olmadigimiki senin rabbligina birde ben cevap yazayim...Hani bir ayet vardi ya?Onlar Allaha ortak kosmadan inanmazlar diyeydi yanilmiyorsam.....
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Ama kalbimi kırıyorsun Metin Kardaş. Ne var ki bunda. Sen yazmış, asmışsın, dayanamayıp yazıyorum bende, ağır tahrik var çünkü. Hem bu kadar üyenin içinde bir tek beni mi yasaklayacaksın, senin adaletine sığar mı?


ALLAH icin bir benim sorumu oku birde sizin verdiginiz cevaplari,Benim soruma ne cevap yazmissiniz hayir sadece beni tahrik etmekmi?Sasarim hala bazi seyleri bekliyor olmasam verecegim cevap cok agir olurdu.Benim seni tektir etmem asla olacak bir sey degil hem cevabi veriyorsun hem;


Sayın Mete
Aşağıda Kütüb-i Sitte kaynağından alınan bir hadis var. Bu hadis, Veysel Karani Hazretlerinin varlığına en emin delildir. Onlarca tarihi kaynakta, Karani Hazretlerini kıssalar ile beyan eder. Eğer, vukuatlı nüfüs kayıt örneği arıyorsanız, malesef onu bende bulamadım.


Yani bunun anlami nedir Bekir,Ben senden tarihi belge dedim varmi yok o zaman neden yaziyorsun?Eger tarihi kisilik degilde bir masalsa zaten benim sorumda onun masal olusu ile ilgili idi degilmi?
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Veysel Karani'nin Kuran-ı Kerimde açık olarak yazmadığını bildiğin halde ,sen bizimle dalga mı geçiyorsun, ayet getir diye....
Yoksa wikipedia'yı kaynak olarak kabul ediyorsun da, sahabeleri kabul etmiyor musun....
Ya ben kime yazıyorum.....
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Veysel Karani'nin Kuran-ı Kerimde açık olarak yazmadığını bildiğin halde ,sen bizimle dalga mı geçiyorsun, ayet getir diye....
Yoksa wikipedia'yı kaynak olarak kabul ediyorsun da, sahabeleri kabul etmiyor musun....
Ya ben kime yazıyorum.....


Tarihi kisilik degil,Kurani degil eee öyleyse YÜZYILIN ALDATMACASI degilmi?Bak Buhari diyorsun yasadigi tarihen delili tamam diyoruz bu insan yasamis Gazali diyorsun tamam yasamis Tarihen delili ama yabbu VEYSEL KARANI,buyur ver ben senden Kuran delili istemedim her neyse onu ver dedik degilmi?Ama kusura bakma ama sen olayi hukuka(Türkiyedeki hukukcu zihniyeti)göre ölcüyorsun....
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Metin Kardeş, sen "adam gibi" delile bir misal getir ki, forum üyeleri muallakta kalmasın. Zira senin terminolojini anlamak zor.


Bekir kardesim ben zaten delil bulsa idim bunu buraya asmazdim?Adam gibi diyorum yoksa böyle alay eder gibi degil.Bu adam dediklerine göre Resul zamaninda yasamis,Oysa Resul zamaninda yasayan bir coklarinin delili tarihen mevcut ya BUNUNKI?Sadece bir destan gibi ne arkasi var nede önü,Bakin diyorlarki Türbesi var ama inan bu türbelerden anadoluda o kadar cokki hatta sizin Erzincanda bu türbelerin enflesyonu var hatta birisio icin Erzincanli bir dostum icinde yatanin ESEK oldugunu dahi söylemisti...
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Sayın Mete
Aşağıda Kütüb-i Sitte kaynağından alınan bir hadis var. Bu hadis, Veysel Karani Hazretlerinin varlığına en emin delildir. Onlarca tarihi kaynakta, Karani Hazretlerini kıssalar ile beyan eder. Eğer, vukuatlı nüfüs kayıt örneği arıyorsanız, malesef onu bende bulamadım.



Fasıl: FEZAİL BÖLÜMÜ
Konu: Sahabe Dışındaki Bazı Kimselerin Fazileti - Üveys el-Karani
Kaynak: Müslim, Fezailu's-Sahabe 225, (2542)
Ravi (r.a.): Üseyr İbnu Cabir
Hadis: Hz. Ömer (ra)'e Yemenlilerin takviye kuvveti geldikçe her defasında onlara: "Aranızda Üveys İbnu Amir var mı?" diye sorardı. Nihayet Üveys İbnu Amir'e rastladı. Aralarında şu konuşma geçti: "Sen Üveys İbnu Amir misin?" "Evet!" "Murad'dan, sonra da Karan'dan?" "Evet!" "Sende alaca hastalığı vardı, bir dirhem kadar bir yer hariç tamamını atlattın, deği mi?" "Evet!" "Senin bir annen olacak?" "Evet!" "Ben Resulullah (sav)'ı işittim. Şöyle diyordu: "Size, önce Muradi sonra da Karani olan Üveys İbnu Amir, Yemen imdat kuvvetiyle gelecek. Onun alaca hastalığı vardı, dirhem kadar yer hariç atlattı. Onun bir annesi var. O annesine karşı saygılıdır. O, (bir şey için) yemin edecek olsa Allah (dilediğini yerine getirmek suretiyle) onun yeminden halas eder. Eğer ondan kendin için istiğfar talep edebilirsen et. Benim için istiğfar ediver" dedi. O da istiğfar ediverdi. Bunun üzerine Hz. Ömer ona: "Nereye gidiyorsun?" diye sordu. "Kufe'ye!" "Senin için valisine mektup yazayım mı?" "Ben (hususi muamele istemem, herkesle bir olmayı), avamdan biri olmayı tercih ederim." Ravi der ki: "Müteakip sene Kufe'nin eşrafından biri hacc yaptı ve Ömer'le karşılaştı. Ona Üveys rahimehullah'ı sordu. "Ben onu," dedi, "evi perişan, eşyası az bir halde bıraktım!" Hz. Ömer, Resulullah (sav)'ı işittiğini ona da söyledi. Adam hacc'dan dönünce Üveys'e geldi ve: "Benim için istiğfar ediver!" dedi. Sen hayırlı bir seferden yeni döndün, sen benim için istiğfar et" dedi ve: "Ömer'e mi rastladın?" diye sordu. "Evet!" dedi. Bunun üzerine Üveys ona da istiğfarda bulundu. Böylece halk onun ne olduğunu anladı. Bir müddet sonra da (Kufe'yi terkedip) geri gitti, (rahimehullah)."

Kayıt No.: 4552

Bize göre bu delildir baskasina göre eger delil olmuyorsaki o onun sorunudur bizlerin degil Bugun Kuranda hz.Muhammed s.a.v in yasadigina inaniyoruzki müslümaniz ama bugunki hristiyanlik tarihe göre bu bir saka diyor peki ne olacak herkese göre ayri bir delil

bugun Hz Muhammedin yasadigina dair kaldiki insanligin ilk baslangici olan hz. Adem hangi tarih olarak kabul edilebilir bir isimle vardirki yokdur demekki tarih spekülatif olduguna göre delillerimizi inandigimiz ve kaynaklarindan süphe etmedigimiz kisilerce inaniyoruz ve buda bir delil oluyor
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Bize göre bu delildir baskasina göre eger delil olmuyorsaki o onun sorunudur bizlerin degil Bugun Kuranda hz.Muhammed s.a.v in yasadigina inaniyoruzki müslümaniz ama bugunki hristiyanlik tarihe göre bu bir saka diyor peki ne olacak herkese göre ayri bir delil

bugun Hz Muhammedin yasadigina dair kaldiki insanligin ilk baslangici olan hz. Adem hangi tarih olarak kabul edilebilir bir isimle vardirki yokdur demekki tarih spekülatif olduguna göre delillerimizi inandigimiz ve kaynaklarindan süphe etmedigimiz kisilerce inaniyoruz ve buda bir delil oluyor


Sevgili Alptraum hiristiyanlar saka demiyor sadece Resullügünü kabul etmiyorlar tarihen yasamis oldugunu kabul ediyorlar.Simdi sen Karaninin yasadigini isbat et gerisini sen bos ver ama adam gibi Hikaye gibi degil.Ademin yasadigina delil Tarih vermiyorsada Tüm Semavi Kitablar veriyor yani Dini olarakta delillenmistir süpkülasyona dur demek lazim.Varsa delilin cikar sende Bu Sahis kim...
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Din,tarihi etkilermi bir tarihci bir din kitabindan yola cikmaz ne yazikki ve onu delil olarak kabul etmez.Din apayri tarih ise apayridir simdi bir celiski var tarihi ararken dini ortadan kaldirmak gerekir Yazili kaynaklara göre degerlendirilir örnegin;
1)- COĞRAFYA: Tarih olayın geçtiği YER'in fiziki ve beşeri özelliklerini coğrafyadan öğrenir.
2)- ARKEOLOJİ (Kazı Bilimi): Toprağın ve suyun altında kalmış olan tarihi eserleri ortaya çıkarır.
3)- KRONOLOJİ (Takvim Bilgisi): Tarihi olayların zamanlarını belirleyerek, meydana geliş sıralarını
düzenler.
4)- PALEOGRAFYA: Eski yazıların okunmasını sağlayan bilim dalıdır.
5)- EPİGRAFYA (Kitabeler Bilimi): Taş, mermer gibi sert cisimler üzerine yazılan yazıları inceler.
6)- SOSYOLOJİ (Toplum Bilimi): Sosyal olayları inceler.
7)- ANTROPOLOJİ: Toplumların ırk yapılarını inceler.
8)- FİLOLOJİ (Dil Bilimi): Dilleri ve diller arasındaki bağları inceler.
9)- ETNOGRAFYA: Örf,adet, gelenek ve görenekleri inceler.
10)- DİPLOMATİK: Günümüze kadar gelmiş olan resmi belgeleri, fermanları vb. inceler.
11)- HERALDİK (Mühür bilimi): Resmi belgelerdeki mühür, arma ve özel işaretleri inceler.
12)- NÜMİZMATİK(Paralar bilimi): Eski Paraları inceler.

Ve bu delillerden cikdigimizda elimizde yazili bir tarih ve kaniti vardir elestirilebilirmi tabikide elestirilebilir cünkü tarihde tahlik,tenkit,elestiri vardir

Peki kaynak olarak kullanilan seyleri siralarsakda Hirka dahi günümüzde durmaktadir ve bunun tarihsel sürecide incelendiginde yazili kaynaklar hakli cikiyor ve delil olarak sayiliyor bunu ben demiyorum tarih bu sekilde inceleniyor ve kaniya variliyor
 

istanbluerdem

New member
Katılım
28 Ara 2007
Mesajlar
887
Tepkime puanı
168
Puanları
0
Konum
hayatýn ýcýnden
Hz. Veysel Karani deve çobanlığı yapmaya başlayınca ihtiyar ve hasta annesi olmasa deve otlattığı sakin vadilerden Karen’e inmeyi hiç istememektedir. Kendi uzletgahında Allah ile başbaşa kalmaktan bir an olsun ayrılmak istememektedir. Artık Hz. Veysel Karani’nin ufku öyle geniş, aydınlık, gönlü öyle duyarlıdır ki, her an bir kurtarıcının haberini beklemektedir.
Ve beklediği kutlu haber çok geçmeden kendisine ulaşır. Bu haber Allah’ın son Peygamberi Hz. Muhammed’in zuhur ettiği ve insanları “Hak Din’e” davet ettiği haberidir. Hz. Veysel Karani bf haberi duyunca hiç kimsenin irşad ve teşviki olmadan Müslüman olur, İslam’a ve Hz. Muhammed’e gönülden bağlanır. Annesine de Kelime-i Tevhid’i bizzat kendisi öğretir.
Hz. Veysel Karani Müslüman olunca yüce peygamberin nurlu yüzünü görebilmek aşkıyla yanar tutuşur. Hz. Veysel Karani, Allah Resulü’nü görme arzusunu birkaç defa pek sevdiği annesine açarsa da, çok ihtiyar ve âmâ (kör) olan annesi, kendisine bakacak kimse olmadığından izin vermez. Hz. Veysel Karani’nin yaşı kırk’ın üzerine gelir. Oğlunun gönlünde patlayan yanardağları çok iyi hisseden anne, çaresiz “Ancak Medine’ye gidip hemen gelmek, Hz. Peygamber’i orada bulamayacak olursa teşriflerini beklemeden dönmek.” Şartıyla kendisine izin verir.
Gönlü Allah aşkıyla, Peygamber muhabbetiyle dolu olan Hz. Veysel Karani, izin alınca durmaz ve Medine yollarına koyulur. Issız vadiler, dağlar, tepeler, kızgın çölleri aşar ve Peygamber beldesi Medine’ye ulaşır. Hz. Peygamber’in evine giden Hz. Veysel Karani, Peygamberimizi evde bulamaz. Peygamber Efendimiz o sırada Tebük Seferi’ndedir. Peygamberimizi bulamayınca çok üzülür. Hz. Veysel Karani, annesine verdiği sözü hatırlar. Hz. Aişe (R.A.)’ye “- Kainatın efendisine selamımı söyleyiniz. Cennet sabahlarını andıran mübarek yüzlerini doya doya görmek isterdim. Lütfen, içimin aşk-ı Muhammed’i (S.A.V.) ile yandığını, gönlümün bitmez niyazını bildiriniz.” Diyerek ayrılır ve tekrar Yemen yolunu tutar.
Peygamber Efendimiz seferden dönünce Hz. Aişe’ye şöyle hitap ettiler:
“- Ya Aişe, evimize hangi ulu kişi geldi? Bu Rahmani kokular, bu İlahi lezzet nedir?
Ey Allah’ın Resulü; Yemen Oymağı’ndan Karen Köyü’nden Üveys adında bir zat sizi ziyarete geldi. Mukaddes Cemâlinizin bağrı yanık aşıklarındanmış. Zat-ı âlinizi bulamayınca çok üzgün bir halde ayrıldı. İşte o adam gittikten sonra evin içinde bu ulvi kokuları hissettim.

Ya Aişe, sen o zatı gördün mü?
Evet ey Allah’ın Resulü. Sağ gözümün ucu ile baktım.
Öyleyse o gözünü bende ziyaret edeyim. Görüşün ve gördüğün mübarek olsun.”
Bir müddet sonra Mescid-i Nebevi’ye geçen Resulullah, Sahabelerine seslendiler;
“ – Müjdeler olsun, Üveys’i gören gözü ziyaret ettim, gelin siz de benim gözümü ziyaret edin.
Ve buyurdular; “Bana Yemen tarafından rahmani kokular geliyor. Şüphesiz tabii’nin en hayırlısı Üveys’tir.”
Resulullah son hastalıklarında Hz. Ömer, Hz. Ali ve Hz. Aişe’ye vasiyet buyurdular :
“ Benden sonra arkamdaki hırkamı, Üveys’e veriniz.”
Yine Resulullah buyurdular :“Benim ümmetimde Üveys adında bir kişi vardır. Kıyamet gününde Rebia ve Mudar Kabileleri’nin koyunları tüyü sayısınca günahlı kişilere şefaat edecektir.”

Resulullah’ı göremeden tekrar Karen’e dönen Hz. Veysel Karani yine deve çobanlığı yapmaya devam eder. Yine Karen halkı ona divane gözüyle bakar ve O’nunla alay ederlerdi. O yine herkesten uzak kendi uzletgah’ında ibadetleriyle meşgul olur, gönlü Allah aşkı, Peygamber sevgisiyle dolar taşardı.
Peygamberimizin vefatından sonra Hz. Ali ve Hz. Ömen Üzeys Hz.’ni bulur ve Peygamberimizin vasiyeti üzerine Hırka-i Şerifi Hz. Veysel Kanani’ye verirler. Peygamberimizin hırkasının Hz. Veysel Karani’ye verilmesinden sonra ve Peygamberimizin O’nun hakkındaki övgülerinin duyulmasından sonra Hz. Veysel Karani’nin gözünde değeri artar, herkes ona hürmet eder.
Annesi vefat etmiş bulunan Hz. Veysel Karani’nin yüceliği bu hadiseden sonra Karen’de bilindiği ve kendilerine olan hürmet arttığı için köyden ayrılırlar. Kûye’ye giderler.
Hz. Veysel Karani’nin Kûye ve Basra taraflarındaki hayatı da eskisi gibi yine ıssız vadilerde, tabiatın kucağında ve kendi uzletgahında Hakk’a niyazla geçmektedir.
Hz. ali’nin halifeliği sırasında iki Müslüman grup arasında çıkan Sıffin Savaşı’nın hazırlıkları esnasında Hz. Ali tarafında, safında savaşa katılması ricasıyla Medine’ye davat edilirler. Memnuniyetle bu davete icap eden Hz. Veysel Karani hemen Medine’ye hareket ederler, daha sonra da Hz. Ali’nin yanında Sıffin Savaşı’na katılırlar.
Sıffin Savaşı esnasında Veysel Karani’de yaralanarak, Hicret’in 37. Senesinde (Miladi 657) Şevval ayının 18. günü Fırat Nehri kenarında savaş meydanında şehit olur.
Sıffin Savaşı’nda şehitlerin büyük çoğunluğu savaşın olduğu yerde toprağa verildi. Şehitlerini memleketlerine götürmek isteyenler için tabutlar yaptırıldı. Şehitlerin içinde Hz. Veysel Karani’de vardı. Mübarek naaşı için üç ayrı kabile toplanmış ve sahip çıkmışlardır. Şehit birdi, ancak sahipleri üçtü. Saatlerce tartıştılar. Ne var ki, hiçbir kabile diğerini tatmin edip inandıramadı. Sonunda iş Hz. Ali’ye ulaşınca O, olayı islami açıdan anlatmaya çalıştı. Hz. Veysel Karani’nin köken itibariyle Yemen’li olduğunu ve Yemenlilere verilmesi gerektiğini belirtti. Ancak, diğer iki kabile bu teklife razı olmadılar. Hz. Ali kur’a çekme teklifinde bulundu ise de buna da razı olmadılar. Bunun üzerine Hz. Ali “Peki, dedi... Veysel Karani’nin mübarek naaşını ben korumaya alıyorum... Yarın görüşürüz.” dedi ve her üç kabile başkanları dağıldılar. Hz. Veysel Karani son kerametini gösterdi ve sabah kalktıklarında her üç kabilenin tabutlarında da göründü. Her kabile birbirinden habersiz naaşın kendilerine verildiğini zannederek sessizce naaşı alarak, biri Yemen yolunu, biri Şam yolunu, biri de Bitlis yolunu tuttu.
Allah aşkının potasında eriyen Veysel Karani Hz.’nin kerameti böylece yeni olayların çıkmasını önler. Rivayetler O’nun şahadetini ve kerametini böyle anlatır. Ancak, her şeyi bilen yüce Allah’tır. O’nun defni ve mezarıyla ilgili anlatılanlar birer rivayete dayanır. Nereye ve nasıl defnedildiği konusunda kesin bir bilgi yoktur. Nerede olduğunu ancak yüce Allah bilir.

Keşifleri :

Kahveyi bulan o’dur.
Üveys bir gün develeri otlatırken buruşuk meyvelerden birisini ısırdı. Acıydı. “ Allah (c.c) her bir nimeti fayda için yaratmıştır.” Diyerek acı bulduğu o meyvelerden birazını ateşin üzerine attı, kavurdu, çiğnedi acılıkları kalmamıştı. Bir saat sonra Üveys’in aklı içi bir olmuştu. Daha sonra iyi düşünmeye, kendisine güvenmeye başlamıştı. Üveys derhal yakışan ismi söyledi. “Madem ki yiyeni keyiflendiriyor (keyfe) olmalıdır.” Dedi. Günümüzde Keyfe adı kahve olarak anılmaktadır.

Hz. Veysel Karani’nin İlmi Yönü :

Hz. Veysel Karani, dünyanın batıl inançlarla karanlık içinde yüzdüğü bir dönemde, İslam’ın doğuşundan önce Yemen’in Karen Köyü’nde bu aleme gözlerini açan bir velidir. Hem de velilerin öncüsüdür. Doğuşunda gönlünü ışıklandıran tek Allah inancı daha çocukluk yıllarında başlamış, olgunluk çağına geldiğinde bu inanca Peygamber sevgisi eklenince, iç aleminde dış alemleri görür pencereler açılmıştır. Okul görmediği, bir harf bilmediği halde yüce Allah ona gayb alemlerini açmıştı. Hiçbir öğretmene gerek duymadan gizli hazinelerini öğrenmek ve görmek mutluluğunu bağışlamıştır.
O’nun zengin gönül ikliminde sürekli olarak Allah’a ve yüce Peygamberine sevgi çiçekleri yeşermişti. Hz. Peygamber daha dünyayı aydınlatmadan yıllar önce tek tanrı görüşüne ve peygamberin geleceğine inanmış olması, O’nun erdem dolu niteliklerinin en üstünüydü.
Alemler serdarı Hz. Peygamberi dünya gözüyle görmeden O’na aşık olmuştu. O’nu görebilmek iştiyakıyla doluydu. Ne var ki, gönül gözüyle her zaman gördüğü Hz. Peygamberi dünya gözüyle görememiştir.
Hz. Peygamberin " Cennet anaların ayakları altındadır.” Hadisi ile buyurduğu anne sevgisinin kutsallığını, yatalak annesine bir ömür boyu gösterdiği üstün hizmet ve ilgisiyle, insanoğluna en güzel örneği hiç kuşkusuz Veysel Karani Hz. vermiştir.
Hz. Veysel Karani’nin tabii’nin en ulusu olduğu, Allah ve Resulü nezdinde çok sevilen bir kişi olduğu, gerek Peygamber efendimizin hadislerinden, gerekse İslam alimlerinin ortak yorumlarından anlaşılır.
Veysel karani Hz.’nin hayatı, derinliklerine erişilmeyen bir ummandır. Bütün yaşamını deve çobanı yanında ibadet ve itaatle sürdürmüştür.

Allah’ın bahşettiği eşsiz yüceliği de Peygamberin hırkasının kendisine verilmesinden sonra anlaşılabilmiştir. Böylece o güne kadar deli divane olarak görülen Veysel Karani Hz. halkın gözünde kutsallaşmış, gönüllerde layık olduğu altın tahta oturmuştur.
Allah’ın velileri her zaman insanların gönlünde taht kurmuştur. Onları her toplum kendilerine mal etmek istemiştir. Sahip çıkmışlardır. Kendileri tek olduğu halde Anadolu’muzun birçok yerinde makamları bulunmaktadır.
Hz. Peygamber bir hadisinde;
“ Beni ziyaret etmek imkanına erişemediğinizde, kardeşim Veysel Karani’yi–Makamını-ziyaret ediniz.” buyurmuştur.
Velilerin öncüzü Veysel Karani Hz.’ne izafe edilen ve İslam devletlerinin topraklarına kubbeler yapılarak serpilmiş bulunan makamların en önemlilerinden biri hiç kuşkusuz Baykan İlçesi sınırları içindeki bu kutsal makamdır.
Siirt, Baykan İlçesi’ndeki Veysel Karani Hz. makamı, en çok ziyaret edilen makamların başında gelir. Yıllık ziyaretçi adedi yüzbinleri aşar. Burada Veysel Karani Hz. huzurunda eller duaya kalkar, dilekler tutulur, kurbanlar kesilir.
Veysel Karani Hz.’ne ait külliyenin temeli Selçuklular Dönemi’nde atılmış, ilk olarak ta Veysel Karani Türbesi yapılmıştır. Daha sonra 1967’de onarım görmüştür.
Veysel Karani Külliyesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün girişimleriyle 1974 yılından itibaren çok daha bakımlı bir görünüme kavuşmuştur. 1982 yılında avlu düzenlenmesinden sonra, 1983’te kesimhane binaları, daha sonra da otel ve konukevi binaları devreye sokulmuştur.

Yunus Emre’nin Dilinden

VEYSEL KARANİ


Rum’da, Acem’de aşık oldum
Yemen İllerinde Veysel Karani
Enbiya sevdi ve dostum dedi
Yemen illerinde Veysel Karani

Anasından doğdu dünyaya geldi
Melekler altına kanadın yaydı
Resulün hırkasın, tacını giydi
Yemen illerinde Veysel Karani

Erenler önünde kemer belinde
Aknurdan beni var o sağ elinde
Üveys sultan derler Hak divanında
Yemen illerinde Veysel Karani

Sabah ibadetin yapar giderdi
Gizlice Rabbine niyaz ederdi
Anın işi gücü deve güderdi
Yemen illerinde Veysel Karani

Bin deveyi bir akçeyi güderdi
Anın da nısfını zekat ederdi
Develer bilesine tevhid ederdi
Yemen illerinde Veysel Karani
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
metin mete´isimli üyeden Alıntı
NOT; Adam gibi delili olmayan yazmasin bu bir ricadir....


Metin Kardeş, sen "adam gibi" delile bir misal getir ki, forum üyeleri muallakta kalmasın. Zira senin terminolojini anlamak zor.


Bekir kardesim ben zaten delil bulsa idim bunu buraya asmazdim?

Ben bu konunun delilini sornadım mete, " adam gibi " delil nasıl olur, adam gibi delil göstermeye bir örnek ver de, bizlerin vereceği delil senin de, senin verdiğine benzesin.
 
Üst Alt