Ancak; kemalist veya kemalizm diye birşey yoktur. Atatürkçülük vardır.
Sevgideğer olduğuna inandığım kardeşim; yukarıda sorunun başlığında diğer sorduklarına ve söylediklerine de cevap vermeye çalışacağım. Maaşallah Bekir kardeşimiz gıyabımızda, içimizde taşıdığımız cevapları vermiş Hakk razı olsun. Biz de kendimizce bir şeyler daha yazmaya çalışalım.
Bu ülkede maalesef ve yine maalesef ki Atatürkçülük diye bir şey yoktur. Ferdi istisnalar haricinde de hiç bir zaman kurum, kuruluş adında hiç bir zamanda olmamıştır. Bunun nedeni bu tür "cılık - culuk" ekli sevgiler hiç bir zaman halkın nazarında itibar görmemiştir. Gösterdiğini söyleyen ehli İslam ise, ya takiyyecidir veya sahtekardır. Can korkusu gibi bir durum sözkonusu olsa, belki bir yere kadar da anlayışla karşılayabiliriz ki, bu güne kadar zaten böyle bir şey de hiç bir zaman olmamıştır.
Ama; kemalizm denen olgu bu ülkede her zaman olmuştur ve kemalizm'i savunan kemalistler her zaman bu ülkede yaşamıştır ve günümüzde de örnekleri pek çoktur. Türkan saylan, turhan selçuk, doğu perinçek, mustafa balbay, çevik bir vs...Daha bir çok ölmüş yada yaşayan insanı bir çırpıda sayarız. Esasında Üstad Bediüzzaman'a (k.s.) zulüm yapan da işte bu kemalist olduğunu iddia eden insanlar eli ile Atatürk adına yapılmıştır. Atatürk'ü bende sevmem, sevmek zorunda değilim, ama yaptığı önemli işlere de saygı duyarım. Bu ülke için canı pahasına savaşlara girmiştir. Ve şuan da hayatta değildir. "Ölmüş kişi hakkında ya hayr konuşun yahut sukut edin" hadisi şerifini emr kabul edip susarım. Çünkü diğer tecihi yerine getiremeyeceğimi bilirim. Bu neden ile Nur cemaatinde bulunan kardeşlerimin sevgi ile bakmamalarını da saygı ile beraber aynı his ile karşılarım.
Sizin saygıdeğer eşiniz Süleyman Hilmi Tunahan'ın (k.s.) öğrencisiymiş. Ne kadar güzel. O mübareğin emr ve görüşlerini yaşayabiliyorsa ne mutlu ! Tebrik etmek düşer bize. Ama mübareğin halifesiyiz diye ortaya çıkanların telkinleri ile hareket ediyorsa, o halde ehlinizi ateşten korumaya çalışın. Bu size farzdır. Çünkü, bizim bahsettiğimiz ve zemmettiğimiz öğrencileri günümüzde İslam cemaati arasına tefrika koymuş, kendi mescitlerini ve camilerini ayırmış ümmet arasına ayrılık koymuştur. Günümüzde "faiz" denilen pisliği helal safına koymak için çeşitli yollara sapmışlardır. kar payı gibi ucube bir söylem çıkarıp, Allah'ın haramını helal göstermeye, şirinleştirmeye çalışmıştır. Eğer sizler de bu söylemelere hak veriyorsanız, (haddim olmayarak) siz de o zaman kendinize bir çeki düzen verin, derim. Ama yok eğer siz de bu tür şeyleri benim gibi beğenmiyor ve red ederek aynı zamanda bizzat Süleyman Tunahan (k.s.) efendinin emr ve yasaklarına riayet ederek yürümeye çalışıyorsanız, ayaklarınız başımın üstündedir. Dualarınızdan başka bir şey de talep etmem o zaman.
Mürşidiniz Ahmed El Rufai (k.s.) ise, zaten başımın üzerindeki tac'dır. Yolunuz mübarek ve zahmetsiz olsun.
Ama lütfen söylenilenleri iyi okuyunuz. Çünkü, bu gemide hep beraber bulunuyoruz ve karaya çıkana kadar da birbirimizden mesuluz. Bu gemi batarsa hep beraber boğulacağız, karaya çıkarsak, yine hep beraber çıkacağız ve kurtulacağız. "Müslümanlar bir vücudun uzvu gibidir." hadisi şerifini düşünün, hak verirseniz ne ala. Vermezseniz de yine canınız sağolsun.