Bekir bey yazınızı okudum ancak; sizinle bu önemli konu hakkında Yeniasya gazetesinden konu hakkında çıkan haberler hakkında size bu haberleri göndermek isterim. Benim bugüne kadar edindiğim bilgiler yeniasır gazetesinde yazanlar ile ilgili olmakla beraber; Bediüzzaman Hazretlerinin Mustafa Kemal Atatürk ile tartıştığı, bu konularda ağızdan çıktığı gibi sözlerin karşılıklı atışmaların gazetede yer aldığını okudum, bu konuda size geriye dönük 2 günlük bir araştırmadan sonra size tekrar dönüp gazetelerin tarihini veya isterseniz birer örneklerini tarayıcıdan taratıp mail adresinize göndereyim.
Değerli sıyah
Aşağıya Risale Tashih sitesinden bir alıntı yapıyorum. Daha detaylı bilgileri de siz inceleyiniz.
***********************************************************
Bilâl TUNÇ - M. Zübeyr ÜNLÜ
HÜR ADAM, dahâ gösterime girmeden önemli hareketlenmeler yaşanıyor..
Film; gerçeğe uygundur/değildir, Said-i Nursî, M. Kemâl’in karşısında ayak ayak üstüne atmıştır/atmamıştır, kapıyı yüzüne çarpmıştır/çarpmamıştır gürültüleri arasında yeni yeni Belgeler tozlu arşivlerden sökün etmeye başladı.. Sâdece bu bile, HÜR ADAM için yapılan fedâkârlıklara değer.
Haber Türk, Bedîüzzamân’ın M. Kemâl’e yazdığı mektûbu yayınlayarak ilk bombayı patlattı..
Pekî, Bedîüzzaman, M. Kemâl’le karşılaşmış mıdır? Bedîüzzamân’ın te’liflerine ve bâzı dostlarının hâtıralarına göre; evet.. Hem de birden fazla..
İşte bu karşılaşmalardan 25 Kasım 1922 târihli olanı ve M. Kemâl’e yazılan 23 Kasım 1922 günlü Mektûbu da doğrulayan, 1. ve 2. dönem milletvekillerinden hâdiseye şâhidlik eden Ali Sürûrî TÖNÜK'ün hâtıra defterinden bâzı satırlar: (*)
25 Teşrîn-i sânî 1338 Cum’a-ertesi
Halîfe Hazretleri’nden Meclis’e bir cevâb gelmiş. Okunacağı sırada, “Kàimen dinleyelim” diye bir teklif dermeyân olmuş. Derken, gürültü çıkdı. ******
Takrîben akşam namâzı sıralarında Meclis dağılırken bakdım, Dîvân-ı Riyâset Odasında Kemâl Paşa ile Bedîüzzaman Molla Saîd-i Kürdî arasında bir mübâhase var. Ben de dinledim. Bir sâat kadar imtidâd etti.
Mübâhasenin ibtidâsı; Bedîüzzamân’ın Kemâl Paşa’ya ve dahâ ba‘z arkadaşlara yazdığı mektubda, namaz kılmalarını tavsiye etmesinden ve Mezheb-i Şâfi‘î’de, târik-i salâtın şehâdeti kabûl edilmeyeceğine nazaran Meclisin ekseriyeti târik-i salât ise, Meclis’in hükümlerinin medhûl ve gayr-i nâfiz olması lâzımgeleceğini beyân etmesinden dolayı imiş.
Kemâl Paşa, meâl-i mektûbun siyâsete derkâr olan mahâzîrinden ve hiç olmazsa yalnız kendisine yazılsa idi bu mahzûrun o kadar vârid olmayacağından bahisle Bedîüzzamân’a darıldı. Bedîüzzaman da bu mahzûru düşünemediğini i‘tirâf etdi. Bedîüzzamân da, evvelce biraz haşîncesöylüyor idiyse de sonra te’vil ve tahfif etdi. Ve aralarındaki kırgınlık zâhiren zâil oldu gibi ise de herhâlde iki taraf da birbirine muğber kaldılar zan ederim.
Kemâl Paşa, çok mühim mes’elelere temâs etdi ve haqîkaten zekâsını gösterdi.
Bedîüzzamân’ı yalnız şu mübâhasede dinleyenler, şöhretini pek de haqîkate muvâfık bulmadılar sanıyorum. Ma‘mâfih yine güzel cevaplar verdi. Ve Meclis’in çok mübârek ve mübeccel olduğundan bahs etdi. O, bilhassa Kemâl Paşa’ya hitâben;
“Siz Kur’ân’ı ve İslâm’ı kurtardınız. Kur’ân’ı omuzunuza kaldırdınız. Kur’ân ise, her sahîfesinde salât ile emr ediyor. Mâdem ki, Kur’ân’ı böyle muhâfaza etdiniz, onun emri olan salâta da beynel-Müslimîn te'mîn-i müdâvemet içün teşebbüs etmeniz lâzımdır. Ve o mektûbu size onun içün yazdım. Sizden başkalarına yazdığım doğru olmayabilir. Fakat, böyle bir teşebbüsü sizin hâtırınıza onlar da getirsin diye yazdım.”
meâlinde güzel sözler söyledi.
“Siz Kur’ân’ı ve İslâm’ı kurtardınız. Kur’ân’ı omuzunuza kaldırdınız. Kur’ân ise, her sahîfesinde salât ile emr ediyor. Mâdem ki, Kur’ân’ı böyle muhâfaza etdiniz, onun emri olan salâta da beynel-Müslimîn te'mîn-i müdâvemet içün teşebbüs etmeniz lâzımdır. Ve o mektûbu size onun içün yazdım. Sizden başkalarına yazdığım doğru olmayabilir. Fakat, böyle bir teşebbüsü sizin hâtırınıza onlar da getirsin diye yazdım.”
meâlinde güzel sözler söyledi.
Bir aralık Bedîüzzamân, salona çıkmışdı. Kemâl Paşa, Bedîüzzamân’ı beğenmediğini söyledi. “Böyle ulemâdan Ümmet-i İslâmiyye’ye hayır gelmez.” dedi.
***
***
Bu hâtıralardan ulaşabildiğimiz çok önemli ip uçları var:
1) Bedîüzzaman M. Kemâl’e mektup yazmıştır..
2) O mektûbun birer benzerini ayni zamanda başka Meclis üyelerine de yazmıştır.
3) 25 Kasım 1922 Cumartesi akşam namazı sıralarında, Meclis dağıldıktan sonra Dîvân-ı Riyâset Odası’nda bir sâat kadar M. Kemâl’le Mektûbun muhtevâsı ile ilgili olarak mübâhase etmişler, ya'nî, tartışmışlardır.
4) Dr. Niyazi ÜNVER’in A. Sürûrî’nin günlüğünden çıkardığı bilgilere göre Üstâd’ın Ankara’ya gelişi, 7 Kasım 1922'dir. (Y. Şafak, 7.01.2011)
(*): Hâtıra Defteri; Ankara'da Millî Kütüphânede, 06 mil YZA 9487'de kayıtlıdır.
2) O mektûbun birer benzerini ayni zamanda başka Meclis üyelerine de yazmıştır.
3) 25 Kasım 1922 Cumartesi akşam namazı sıralarında, Meclis dağıldıktan sonra Dîvân-ı Riyâset Odası’nda bir sâat kadar M. Kemâl’le Mektûbun muhtevâsı ile ilgili olarak mübâhase etmişler, ya'nî, tartışmışlardır.
4) Dr. Niyazi ÜNVER’in A. Sürûrî’nin günlüğünden çıkardığı bilgilere göre Üstâd’ın Ankara’ya gelişi, 7 Kasım 1922'dir. (Y. Şafak, 7.01.2011)
(*): Hâtıra Defteri; Ankara'da Millî Kütüphânede, 06 mil YZA 9487'de kayıtlıdır.