Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Risalei Nur....Ve Saidi ......

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Metin Mete Abi bu yazdıklarının tamamını çürüteceğim inşaallah.

Said Nursi'nin gizli peygamberlik iddiası?

Said Nursi peygamber olduğunu gizlice iddia edemez?

Zira, peygamberlik iddiasında bulunan birini ya meczuptur, ya dehadır ilminin zirvesinde zırvalamaktadır. Yada haindir...

Meczup bir adam olsa muhakkak bir yerde açık verecek ve açk bir lisan ile "peygamberim" diyecek.

Deha olsa, Said Nursi'nin Divan-ı Harbte asılmış adamların karşında "şeriat istemişsin" iddiasına mütaakkip "Şeriat için binruhum olsa feda ederim" demesi gösterir ki Said Nursi kendini peygamber görse her peygamber gibi ap açık ilan etmek ile mükelleftir. Peygamberliğin gizlisi saklısı yoktur. Zira, kendini peygamber gören bir adam onu saklamanın haram olduğunu bilecek ve ilan edecek.

Hain olsa. Adi bir adam uzun süre padişah makamında padişahı taklid edemez. Tavuk uzun süre halkı tavus taklidi yaparak kandıramaz. Yalancı , yüzü kızarmadan dikkatli gözler ve hadsiz düşman baktığı halde uzun süre yüzü kızarmadan yalanını saklayamaz.

Ama ben bunların hepsini geçip senin peygamberlik iddiası diye iddia ettiğin Risale tercümelerine bakmak istiyorum
imana hizmet yönünde peygamberliğin bir cilâlı aynası, peygamberlik ağacının nurlandırılmış son meyvesi, peygamberlik lisanının vârislik noktasında son gerçek ağzı, ilâhî ışığın imana hizmet yönünde son mutlu taşıyıcısı”.. diye çevirmişin. Bu sözün orjinalini yazalım.

o zat hizmet-i imaniye noktasında risaletin(peygamberliğin) bir mirat-ı mücellası(cilalı aynası) ve şecere-i risaletin(Risalet soy ağacının) bir son meyve-i münevveri(nurlu meyvesi) ve lisan-ı risaletin(Peygamberlik dilinin) irsiyet noktasında(soya benzeme noktsında) en son dehan-ı hakikati(hakikat ağzı) ve şem-i İlahinin(ilahi nurun) hizmet-i imaniye cihetinde bir son hamil-i zisaadeti(saadet sahibi taşıyıcısı) olduğuna şüphe yoktur.
Üçüncü medrese-i Yusufiyenin Elhüccetüz-Zehra ve Zühretü'n-Nur olan tek dersini dinleyen Nur Şakirtleri namına.
Ahmed Feyzi, Ahmed Nazif, Salahaddin, Zübeyir,
Ceylan, Sungur, Tabancalı


Şimdi bu sözleri ben yorumlamıyorum.

Sana gerçekleri görme fırsatı veriyorum.

Orjinal metni sen yorumla. Biraz kendi aklınla hakikatleri gör. Başkasının aklını cebine takıp konuşmak ne derece tehlikeli belki anlarsın.

Bana söylermisin

Peygamber aynası olduğunu söylemek Peygamber olduğunu söylemek midir?

Peygamber meyvesi olmak, Peygamber olmak mıdır?

Peygamber ağaç ise meyveleri ümmet olmaz mı?

Bir insanın meyve olduğunu kabul etmesi, kendini ağaç yerine koymak mıdır?

Abi, eğer gerçekte amacın hakikatleri göstermek ise, bu sorulara cevap ver devam edelim?

Yoksa seni art niyetli ilan etmek zorunda kalacım?





Sevgi deger Duha,Inan görmedim yazini sen yazinca bastan asgi taradim ve bundum,Neden kendini peygamber ilan etmistir bizde kendi kitabindan cikaralim istersen;

"Sözler adedince otuz üç âyet, hem manasıyla, hem cifirle, "Risale-i Nur"a işaretleri, uzaktan uzağa icmalen görüldü. Ayrı ayrı tarzlarda otuz üç âyet müttefİkan "Risale-i Nur"u remizleriyle gösterdiği, hayal meyal görüldü..."

(Sikke-i Tasdik-i Gaybi s.61; Risale-i Nûr un Kudsi Kaynakları. s.790; Hakkın Müdafaası Sabahaddin Aksakal Yeni Asya yay.s.214 227; Bkz. Diyanet vakfı.ısl. Ans.C:7 Cefr Mad. S.215;C:10 Ebced Mad. S.68; Risale-i Nûr un Kudsi Kaynakları. s. 790-792 )

Kendisine alenen bir kitap inmeyince, bu kez inmiş olan Kitab-ı Kerim'de kendisini görmeye çalışır, bunun yollarını arar durur.
Bu insanlar eserlerinin aslının vahiy olduğunu niçin söylüyorlar? Böyle bir şeyle neyi hedefliyorlar? Niçin ifsada kalkışır, tahrife yeltenirler?
Kuşkusuz hiçbir müfsid muharrif; "ben ifsad ediciyim, ben tahrif ediciyim" demez! Oysa söyledikleri ayan beyan ortadadır.

Geçmiş kavimlerdeki din tahrifcilerine baktığımız zaman şunu görürüz: insanlara kabul ettirmek istedikleri görüş ve düşüncelerini kendi yanlarından ve indî kanaatleri olduğunu söyledikleri takdirde, bunun kabul görmeyeceğini düşünmüşler. Onlar da kabul ettirmek istedikleri söz ve fiillerinin sahibinin gerçekte ALLAH olduğu yalanına başvurmuşlar ve görüşlerini ALLAH'a nisbet etmişlerdir. Artık insanlar o görüş ve düşünceleri reddedemez ve kendilerini kabule mecbur hissederlerdi. Neticesi(!)... Evet neticesi de geçmiş kavimlerin helak sebeplerinden olan tahrif...

"Daha doğrusu onlardan herbiri, kendisine (önünde) açılmış sahifeler (ilahi vahiy) verilmesini istiyor. "

(Müddessir/52)

"ALLAH'a karşı yalan uydurandan yahut kendisine hiçbir şey vahyedilmemişken "Bana da vahyolundu" diyenden ve "Ben de ALLAH'ın indirdiği âyetlerin benzerini indireceğim" diyenden daha zalim kim vardır? O zalimler, ölümün boğucu dalgaları içinde, melekler de pençelerini uzatmış, onlara: "Haydi canlarınızı kurtarın! ALLAH'a karşı gerçek olmayanı söylemenizden ve O'nun âyetlerine karşı kibirlilik taslamış olmanızdan ötürü, bugün alçaklık azabı ile cezalandırılacaksınız." derken onların halini bir görsen!"

(En'âm/93)

"...Okuduklarını kitaptan sunasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Halbuki okudukları, Kitaptan değildir. Söyledikleri ALLAH katından olmadığı halde: "Bu ALLAH katındandır" derler. Onlar bile bile ALLAH'a iftira ediyorlar."

(Âl-i İmrân/78) "

"...Bu hususta yanınızda herhangi bir delil yoktur. ALLAH hakkında bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz? De ki: "ALLAH hakkında yalan uyduranlar asla kurtuluşa eremezler. "

(Yûnus/68,69)

"...Yanınızda bize açıklayacağınız bir bilgi var mı? Siz zandan başka bir şeye uymuyorsunuz ve siz sadece yalan söylüyorsunuz."

(En'âm/148)

Said Nursi "Şeriat"ın neden ibaret olduğu hakkında da şunları söylüyor;

"Şeriat ta; yüzde doksan dokuzu ahlak, ibadet ve fazilete aiddir.
Yüzde bir nisbetinde siyasete müteallıktır, onu da Ulü'l-Emirlerimiz düşünsünler!.."

(Tarihçe-i Hayat, Said Nursi, s.65; İthamları Reddediyorum. S.206 Av. Bekir Berk. Yeni Asya yay. Türkiye de Nurculuk Davası Bekir Berk. S.263; İlmi ve Hukuki Açıdan Nurculuk Davası. Av. Bekir Berk s.263. (1911/İst. Divan-ı Harbi Örfi den nak.)) "

Şeriat-ı garrânın bin kısmından bir kısmıdır ki siyasete taalluk eder. O kısmın ihmaliyle şeriat ihmal olunmaz..."
(İthamları Reddediyorum. s.206 (1913/İst.Münazarat tan nak.))

"Otuz üç âyât-ı Kur'aniye'nin işaretiyle ve İmam Ali (r.a.)'ın üç keramet-i gaybiyesiyle ve Gavs-ı Azam'ın kat'i itibariyle tahakkuk etmiş olan "Risale-i Nur"un, siyasetle alakası yoktur. "Risale-i Nur"a, daha vatana, idareye zararı dokunmak bahanesiyle tecavüz edilemez. Daha kimseyi o bahane ile inandıramazlar... Hem, Kur'an bizi siyasetten şiddetle menetmiştir."(Tarihçe-i Hayat,.467,530)

Şeriatın neden ibaret olduğunu bile kavrayamamış böylece, ALLAH'ın;

"Kendi hükümleriyle hükmetmeyenleri, kafirlerin ta kendileri..."

(Mâide/44) diye bildirdiği despotlara bir manada meşruiyet kazandırmıştır.

"Bu öylesine tehlikeli bir görüştür ki düzeltilmediği takdirde iler de,tıpkı Aziz Paul'ün ( Tarih Boyunca Tevhid Müc. ve Hz.Peyg. Hayatı, Mevdudi, Pınar Yay. C.2 s.86 ) geliştirip Hz. İsa'nın ümmetini yozlaştırdığı şeriatsiz din kavramı gibi din ile şeriatın birbirinden ayrılmasına kadar varabilir. Çünkü ALLAH'ın emrinin sadece "din"i kurmak, ama şeriatı reddetmekle ilgili olduğu düşünüldüğü takdirde müslümanlar da hıristiyanlar gibi şeriatı önemsiz, kurulmasını gereksiz bulabilirler. Ellerinde kalacak olanlar sadece bir takım akide ve inanç ile bazı ahlak kuralları olabilir.

(Bkz. Tarih Boyunca Tevhid Müc. ve Hz.Peyg. Hayatı, Mevdudi, Pınar Yay. C.1 s.306)

(Bu babta Sakirtleinden Fettullah Gülenin Diyaqlog hareketine bakmak yeterlidir.)


Bugün, ALLAH'ın dini İslâm, Kendi korumasındadır. Kendilerini ciddi manada İslâm'a nisbet ettiklerini iddia edenlerin(!) bir çoğu, İslâm'ı ahlak kurallarından ibaret bir din kabul etme zulmünü göstermişler böylece ALLAH'ın dinini tahrife yeltenmişlerdir. Kur'an'ı az çok okumuş, tevhid mücadelesi tarihine şöyle bir bakan insan bile, şeriatın yüzde doksan dokuzunun ahlak, ibadet, fazilet ve yüzde birinin ise, siyaset (Bkz: Tarihçe-i Hayat, s.65; İthamları Reddediyorum. s.206) olduğunu söylemenin, mutlak manada şeriatın yüzde doksan dokuzunu inkar olduğunu anlar. Böyle bir ihaneti, ALLAH adına reddetmekten geri duramaz. Bu ihanete göz yumarak, karşı çıkmamak, ALLAH'ı yalanlamaktır. Evet! Bu eleştiriler sert ve katı görülebilir. Hatta insafsız diyenler de çıkabilir. Ama ALLAH (c.c.)'ye karşı insafsız ve iftiracı olmaktansa varsın insanlar, kendilerinin yüceleştirdiklerini, kutsallaştırdıklarını eleştirenlere; "saygısız, iftiracı" desinler.

Kitaplarını vahiy, kendilerini de Peygamber gibi gören bu insanlar, "gayb" konusunda da insanı hayrete düşürecek kadar ileri geri konuşmuşlardır. Said Nursi, cefr hesaplarıyla kitaplarının ana temasını oluşturan konulan tesbite çalışmıştır. Çıkarmış olduğu sonuçları da "Üç aşağı beş yukarı isabet eder" diyerek şüpheye mahal yokmuş gibi, "Doğrudur, doğrudur, tastik ederim" vs. ifadeleriyle İslâmî olmayan böyle bir yönteme ve sonuçlarına hem kendisi inanmış hem de yoluna tabi olanlar kanmıştır.

ALLAH (c.c.)'nün, gayb ile ilgili apaçık âyetleri (Bakara/255, Âl-i İmrân/179, Maide/109, En'âm/50, Tevbe/78,94, Yûnus/20, Hûd/23, Mü'minun/92, Haşr/22, Cuma/8 karşımızda duruyor. "Göklerde ve yerde gaybı ALLAH'tan başka bilenin olmadığı"nı (Neml/65) bilip inanıyoruz.

İbn Arabî'nin "Olayların tarihi vukuundan sonra yazılır, bense vukuundan çok önce yazıyorum" ( İslâm İnancında Gayb Problemi. s.173) söylemesi gibi, Said Nursi de istikbale yönelik birçok hadiseyi gayr-i İslâmî bir yöntem olan ebced hesaplamalarıyla sayıp dökmüştür. (Asayı Musa.s.76 ; Sikke-i Tastik-i Gaybi. Karadağın bir meyvesi ismiyle yazılan böl ; İthamları Reddediyorum. s.46..; Risale-i Nûr un Kudsi Kaynakları s.783) Bu inanışlarını da kendisiyle sınırlamamış İmam Ali (r.a.)'ı vs. bu bilgilendirmelerin ortağı olarak zikretmiştir. Böylece yaptığı işe meşruiyet kazandırmak arzusu ile İmam Ali'yi de kaynak göstermiştir, kullanmıştır.

Örneğin, Said Nursi'nin, şu soruya verdiği cevap, ALLAH'tan korkan herkesin tüylerini ürpertecek cesarettedir. ALLAH'a karşı cesaret(!) ise, gerçekte cehaletin ta kendisidir:
"Sual; Gavs-ı Azam gibi büyük veliler bazı vakitte geçmiş ve geleceği hazır gibi müşahede ederler. Neden maziye ait cihette açıklık sûretinde haber veriyorlar da, gelecekten gizli işaretlerle bahsederler?

el-Cevap: "La ye'lemul ğaybe illallâhu" (Gaybı ancak ALLAH bilir) (Cin/26-27) âyetiyle" ifade ettikleri kutsî yasağa karşı kulluk bilinci ile bir edepli tavır takınmak için açıkça anlatmaktan işaret mesleğine gitmişlerdir ..." (Sikke-i Tastik-i Gaybi, Saidi Nursi, s.132)

Zaten soruyu soran açıkça, geçmişin bilindiği gibi geleceğin de bilindiğini söylüyor. Ve öyle inanıyor. Ancak diyor ki, neden gelecekten açıkça bahsedilmiyor da, işaretlerle bahsediliyor? Said Nursi de aynı inanışla karşılık veriyor. Üstelik ilgili âyetleri de zikrederek, bilmediği gibi bir ihtimali de ortadan kaldırıyor. Yani gaybı ancak ALLAH'ın bilebileceği ile ilgili âyeti de söylüyor. Bu da yetmiyormuş gibi âyetlerin kutsî bir yasak içerdiğini de zikrediyor. Ya daha sonra; işte bunlara rağmen geleceği bilen bu şahıslar "madem ALLAH böyle demiş(!) o halde edepli tavır takınmak ve kulluk sorumluluğunu gözetmek için gelecekten açıklıkla bahsetmiyorlar da(!) işaretle bahsediyorlar" diyor. SubhanALLAH..!
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
:)

Metin Mete Abim sorularıma cevap yazamamışsın. Yoksa "bilmediğin şeyler hakkında mı tartışıyorsun?"

Kur'ani olmak, başkasının yazısını past-copy yapmak mıdır, yoksa akletmek midir?

Evet Abi, sorularıma mukni cevaplar verirsen Risale-i Nur okumayı terk edeceğim.

Hadi!

İşte sorularımı sormuşum, ümit ediyorum cevap verebilirsin.



Dedigin gibi bilmek hemde herseyi bilmek Allaha mahsus olandir,Bizlerde yillarca bidigimizi zan ettikte ne oldu;Koskoca bir 40 yilimiza mal oldu.Kopyalamak?Tahaccüp diger kardeslerimde hep ayni ithamla beni sucluyorlar ya öyle olsun,biz gönlümüzden kopani elimizle yazarken digerlerini ya kendi kitaplarindan veya kurandan ayetleri kopyaliyoruz tabiki bunun suc veya günah oldugunu gösterirseniz hemen vaz gecer ve elimizle yazmaya baslariz Insallah..Suc ve günahta israrin ne derece tehlikeli oldugunu idrak edecegimi saniyorum(En dogrusunu Alemlerin Rabbi olan Allah bilir)...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Değerli ahiret kardeşim, insan sadece akıldan ibaret değildir. Kur'an okuduğumuz vakit, manasını bilmeden hadsiz bir lezzet alıyoruz. Kalb, ruh tatmin oluyor. Akıl manayı bir kere anlasa yeter. Ama kalb ve ruh ancak Kur'anın tekrar tekrar okunmasından tatmin olur.
...
Risale-i Nur Kur'anın bir tefsiridir. Okumak farz değil, ibadet,sevap değil.

Risale-i Nur okuyarak Kur'andaki imanı meseleleri daha iyi anlamak umuyoruz. Böylece, o iman ile amel ettiğimizde farz ibadetleri daha bir ihlas ile yapıp sevabımız artar ümit ediyoruz.



Muhabbetle


Eger sadece bir tefsirse bu nedemek Duha;

ALLAH (c.c.) hesap günü Kur'an'dan sorumlu olunacağını bildirdiği halde bakın Saidi Kürdi ne ile sorgulanacagimizi söylüyor ve Sakirtleri neye inanıyor ve ümit ediyorlar: "Melaikeleri ehli hak ve hakikat yolunda gidenler için birer munis arkadaş yapan ve Risale-i Nur'un Şakirtlerini talebe-i ulûm sınıfına dahil edip Münker-Nekir suallerine Risale-i Nur ile cevap verdiklerini merhum kahraman şehid Hafız Ali'nin vefatıyla keşfeden ve hayatta bulunanlarımızın da yine Risale-i Nur'la cevap vermemizi rahmet-i ilahiyyeden dua ve niyaz eden...

(Asa-yı Mûsa.s.85)


Bu nasil Tefsirdir,bu nasil;farz ve ibadet degildir?Ki onunla sorgulanmalarina ragmen sen Duha böyle diyorsun
?..Daha Tefsirin Allaha aid oldugunu yazmiyorum ayetle..Furkan 33.
 
Son düzenleme:

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Değerli kardeşim ilk emir "okudur"

İnsana bilmediğini öğreten Allah'tır. Şartı okumaktır. O zaman yılmadan okuyacağız.

İşte akıllı insan öğrenmek için çaba sarfetmesi gerektiğini bilir.
İşte, akıl var, aklını dünyasını kurtaracak ilimler öğrenmekle heba eder. Akıl var, hem dünyasını hem ahiretini kurtaracak ilimleri öğrenir.

Muhabbetle


Okunacak olan Kurandir Duha,ve dahi Kurani bir papgan gibi degil anlayarak ayni Resulün(Ona tavsiye edilen gibi) okudugu gibi okumaktir murat yoksa bir Tagutun ögretisi ile degildir;

Oku! Yaratan Rabbinin adına;

ALAK SURESİ 1

16 Ey Muhammed!) Onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma.

17 Şüphesiz onu toplamak ve okumak bize aittir.


18 O hâlde, biz onu okuduğumuz zaman, onun okunuşuna uy.

19
Sonra onu açıklamak da bize aittir.

Kıyamet Suresi 16-19

Okunacak tek Kitap vardir ve onun okutulmasida,aciklamasida Allaha aidir..Eger ögretmek isteniyorsa direk onun dili ögretilebilir ama kendi kitaplarini Vahy olarak sunarak,ondan sorgulanacagi ögretilerek,onun kitabina nisbet ederek hic degil....

 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Peygamber aynası olduğunu söylemek Peygamber olduğunu söylemek midir?

Peygamber meyvesi olmak, Peygamber olmak mıdır?

Peygamber ağaç ise meyveleri ümmet olmaz mı?

Bir insanın meyve olduğunu kabul etmesi, kendini ağaç yerine koymak mıdır?

Metin Mete Abi bu sorulara cevap istiyorum

Sonra devem ederiz.

Böyle suçlu psikolojisi ile gürültü yapmak şık durmuyor.

Madem haklı olduğuna eminsin bana ikna edici cevap verirsin.

Risaleden cevap verme. Neden böyle olduğunu izah et.



Sevgi deger DUHA,yaziyi carpitmadan gidelim;Öncelikle Peygamberligin?

o zat hizmet-i imaniye noktasında risaletin(peygamberliğin) bir mirat-ı mücellası(cilalı aynası)

Imana hizmet yönünden yani Peygambere denk veya biraz fazla olmuyormu?Cünki Allahin Resulü Muhammede cilali degildi demeye getirmiyormu?

ve şecere-i risaletin(Risalet soy ağacının) bir son meyve-i münevveri(nurlu meyvesi)

imana hizmet yönünde peygamberliğin bir cilâlı aynası, peygamberlik ağacının nurlandırılmış son meyvesi, peygamberlik lisanının vârislik noktasında son gerçek ağzı, ilâhî ışığın imana hizmet yönünde son mutlu taşıyıcısı”

Peygamberin degil Peygamberligin son meyvasi olmasi?Sizce kelimelerle oynamak olmazmi?


Dikkatini tekrardan cekerim Peygamberin demiyor Peygamberligin diyor...


ve lisan-ı risaletin(Peygamberlik dilinin) irsiyet noktasında(soya benzeme noktsında) en son dehan-ı hakikati(hakikat ağzı) ve şem-i İlahinin(ilahi nurun) hizmet-i imaniye cihetinde bir son hamil-i zisaadeti(saadet sahibi taşıyıcısı) olduğuna şüphe yoktur.

Simdi diyeceksinki bu Tefsir bizim dedigimiz gibi ama ne yazikki her sey ortada...Buyur yeniden oku istedigin gibi...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Peki, Abi anladım. Madem, bir yanlış var, iddiasında bulunuyorsun, o zaman neden yanlış olduğunu izah edersin.

o zat hizmet-i imaniye noktasında risaletin(peygamberliğin) bir mirat-ı mücellası(cilalı aynası)


Peygamberliğin cilalı aynası tabiri neden tehlikeli ve yanlıştır?


Duhacigim sanirim anlatamiyorum,devam eden sözden bir bak istersen;



imana hizmet yönünde peygamberliğin bir cilâlı aynası, peygamberlik ağacının nurlandırılmış son meyvesi(Iste bu cümleye dikkat ne diyor Peygaberin agaci degil Peygamberlik agacinin), peygamberlik lisanının vârislik noktasında son gerçek ağzı, ilâhî ışığın imana hizmet yönünde son mutlu taşıyıcısı”

Simdi soralim,Bu adama Peygamberlikmi verilmiste kimsenin haberi yok?Peygamberligin son Halkasi Alemlere Rahmet Resul Muhammed(Selam Resul/Resullere olsun)degilmi?Yani gelen diger Resuller cilali degildi demekte nedir?Peyganberlik lisaninin Varislik noktasinda Son Gercek agzi?Son agzi Resul Muhammed(Selam Resul/Resullere olsun) degilmi?Kuranla Allahin dini tamamlanmismidir?Evet o zaman bu adamin su sözüne ne dersin?"Ilahi isigin Imana hizmet yönünden son mutlu tasiyicisi"Yani kardesim daha nasil aciklanir bu adamin kendi sözü cok acik degilmi?Simdi birde sorarsanAllahin gücü yetmezmi?Veya Allah isterse yapamazmi?Allahin bu görevi bir kuluna vermeye gücü yetmezmi?Kurana göre olmayacak bir seyi yapmayacagina göre konusursak Insallah daha iyi anlasacagimiza ganiyim..VesSelam..
 

Gül_i Rana

New member
Katılım
1 Mar 2009
Mesajlar
181
Tepkime puanı
132
Puanları
0
eee şimdi bukadar güzel söyleeyişler üzerine ben,m yorumum çok zıt gelicek ben risaleleri okuya bilrmiyim okuyamazmıyım okuduğum zamanda anlamadığım yerlerd enapa bilirm gibi bişeyler söylemiştim okadar uzun yoprumlar yapıldıki :D kafam karıştı...

şimdi ben okumaya başlıyımmı yoksa onları okumadan önce ön hazırlıklı başka şeylermi okiyim...

ama nolur bu söylediğime kızmayın :):):):):):)
 

Gül_i Rana

New member
Katılım
1 Mar 2009
Mesajlar
181
Tepkime puanı
132
Puanları
0
:)

Allah iyliğinin versin.






amin .amin .amin

hı okiyim yani tama tamam anladım saol allah razı olsun:D
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
eee şimdi bukadar güzel söyleeyişler üzerine ben,m yorumum çok zıt gelicek ben risaleleri okuya bilrmiyim okuyamazmıyım okuduğum zamanda anlamadığım yerlerd enapa bilirm gibi bişeyler söylemiştim okadar uzun yoprumlar yapıldıki :D kafam karıştı...

şimdi ben okumaya başlıyımmı yoksa onları okumadan önce ön hazırlıklı başka şeylermi okiyim...

ama nolur bu söylediğime kızmayın :):):):):):)



Okusanda anlamazsin anlasanda tevilini cikaramazsin sen en iyisi kendine bir Abi/Abla bul yoksa isin cok zor...
 

Gül_i Rana

New member
Katılım
1 Mar 2009
Mesajlar
181
Tepkime puanı
132
Puanları
0
be okumaya başladım küçük sözlerden orda açıklamalı vermiş onlar bitince şualara geçerim bu şekilde daha iyi olur bence
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
be okumaya başladım küçük sözlerden orda açıklamalı vermiş onlar bitince şualara geçerim bu şekilde daha iyi olur bence



Birkac soru!!!!Neden Allhin Kitabi Kuran degilde Bunlar?

Allah Dinin tamam oldugunu söylemiyormu?Acik degil apacik oldugunu söylerken neden Allahin Kelimullahi degilde bunlar?Yarin Kuranla sorgulanacagimizi söylerken Kuran bu okuduklarin Risalelerle diyor Kurana inad sizde böylemi düsünüyorda Kuran yerine bunlar?
 

Gül_i Rana

New member
Katılım
1 Mar 2009
Mesajlar
181
Tepkime puanı
132
Puanları
0
ne diyorsunuz allah için kim demiş allahın kitabı kur anı kerimi okumuyorum diye allah şükür her gün okuyorum eksizsiz bir şekilde her günümüm ilk saatleri kran okumakla başlıyor ne diyosunuz siz allah aşkınaaa
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
ne diyorsunuz allah için kim demiş allahın kitabı kur anı kerimi okumuyorum diye allah şükür her gün okuyorum eksizsiz bir şekilde her günümüm ilk saatleri kran okumakla başlıyor ne diyosunuz siz allah aşkınaaa



Kimse demiyor;Ben sadece bir sersenis yaptim,Cünki Kuran disinda beyyine olmadigini söylüyorum.Allah sükründe daim eylesin.Bizim kimseyi Kuran okumuyorla suclayacak bir halimiz yok ama nasil okunduguna bagli,Mesela siz nasil okuyorsunuz?
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
nasıl nasıl okuyoruz kuran okumanın çeşitimi olurmuş


Olmazmi?Mesela anlamadan bir ilahi gibi okursunuz?Veya düz bir eger Arapca bilmiyorsaniz anlamadan okursunuz?Yani cok cesitli sekillerde okunur.Evet bende okuyorum Allahin resule tavsiye ettigi sekilde yavas yavas ve acele etmeden.Bu nedenle sormustum sakin alinmayiniz Kuran her türlü hükümde tamamlanmistir disinda bir beyyineye gerek olmadiginin görmenin tek yoluda onu okumaktir...
 

Gül_i Rana

New member
Katılım
1 Mar 2009
Mesajlar
181
Tepkime puanı
132
Puanları
0
ben ilk öğrendiğimde ((hızlı okumuyorum zaten orta halde çokta yazvaşdeğil hızlıda değil istesem hızlandırırımda)) okudumokudum sonra dedimki ben okuyorum ama bunun anlamı ne peki::
açtım kuarnı kerimin türkçe meailni birde orda okudum sonra ilmgimi çekti ilk olarak tükçe mealini okudum bitirdim ve sonrada kuranı okumay abaşlamıştım neyin ne olduğunu daha iyi anladım baan göre bu
umarım anladığım şeyler doğru şeylerdir kuranı öğrendikten sonra insanın kalbi gibi oluyor sanki ona sarıldığımda o olmasa yaşayamıyacakmışım gibi oluyor ben bunu söylediğimde arkadaşlarım gülerler bana okadarda abartma diye abartmıyorumki içimden gelen bu
benim bi çeşitim yok abi okuyorum biliyorum anlıyorum daha fazlası olsada dahada mutlu olsam
saçmalamadım değilmi
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Abi, bal hikeyesini bildin mi?

Küçük bir çocuk daima bal yermiş. Çare bulunamamış. Bir zata götürmüşler. Demiş 40 gün sonra gelin. Gitmişler, kırkıncı gün geri gelmişler. Zat çocuğa demiş "bal yeme" Çocuk daha balı vakitsiz yememiş.

ZAta sormuşlar "bal yeme demek için mi 40 gün bizi beklettin"

Zat demiş "o geldiğiniz gün ben de bal yemiştim. Bal yiyen başkasına bal yeme nasıl der."

İşte Abim habire kutsal bir vazifeyi ifa etmek namına diyorsun "Kur'an'dan başkasını okumayın"

Düşündün mü neden tesirsiz kalıyor?

Aha sana hikaye. Anladın. :)

Muhabbetle



Buda senin taasubun Duha sen öyle sanmaya devam edesin,Bizim davetimiz Allaha senin davetin Kime....Bak bakalim tesirlimi degilmi?Sen aynen devam et.Mutlaka Allaha cagiran Muhammedin Getirdigi galip gelecektir...
 

ibrahim571632

New member
Katılım
3 Tem 2007
Mesajlar
705
Tepkime puanı
756
Puanları
0
Konum
Mersin
Konuyla alakasından ziyade ahirindeki ifadelerin bazılarımızın önyargılarını kırması ümidiyle asıyorum yazıyı.İdrakimizi arttırması ve bellkelerimize hayır olarak yazılması duasıyla...

Konu tevazunun ifrat ve tefridi ile alakalı...

Bazen tevazu, küfrân-ı nimeti istilzam ediyor; belki küfrân-ı nimet olur. bazen da tahdis-i nimet, iftihar olur. İkisi de zarardır. Bunun çare-i yegânesi-ki ne küfrân-ı nimet çıksın, ne de iftihar olsun-meziyet ve kemâlâtları ikrar edip, fakat temellük etmeyerek, Mün'im-i Hakikînin eser-i in'âmı olarak göstermektir.

Meselâ, nasıl ki murassâ ve müzeyyen bir elbise-i fâhireyi biri sana giydirse ve onunla çok güzelleşsen, hâlk sana dese, "Maşaallah, çok güzelsin, çok güzelleştin." Eğer sen tevazukârâne desen, "Hâşâ, ben neyim? Hiç! Bu nedir, nerede güzellik?" O vakit küfrân-ı nimet olur ve hulleyi sana giydiren mahir san'atkâra karşı hürmetsizlik olur.

Eğer müftehirâne desen, "Evet, ben çok güzelim. Benim gibi güzel nerede var? Benim gibi birini gösteriniz." O vakit, mağrurâne bir fahirdir.

İşte, fahirden, küfrandan kurtulmak için demeli ki: "Evet, ben güzelleştim. Fakat güzellik libasındır ve dolayısıyla libası bana giydirenindir; benim değildir."

İşte, bunun gibi, ben de, sesim yetişse bütün küre-i arza bağırarak derim ki:

Sözler güzeldirler, hakikattirler. Fakat benim değildirler; Kur'ân-ı Kerîmin hakaikinden telemmu' etmiş şualardır.
- "Ben sözlerimle Muhammed'i (a.s.m.) övmüş olmadım; aslında sözlerimi Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmla övmüş ve güzelleştirmiş oldum
düsturuyla derim ki: Kur'ân'ın hakaik-i i'câzını ben güzelleştiremedim, güzel gösteremedim. Belki Kur'ân'ın güzel hakikatleri benim tabiratlarımı da güzelleştirdi, ulvîleştirdi."


Madem böyledir; hakaik-i Kur'ân'ın güzelliği namına, Sözler namındaki aynalarının güzelliklerini ve o aynadarlığa terettüp eden inâyât-ı İlâhiyeyi izhar etmek, makbul bir tahdis-i nimettir.
RİSALE-İ NUR KÜLLİYATINDAN 28. MEKTUP, 7.MESELE
 
Üst Alt