Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Özür diliyorum..Bizden özür dilemeyen KAHPEDIR...

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Öfkesini En İyi Kim Gösterecek, Yarışmasına Hoşgeldiniz(!)

Kur'an mü'minin vasfını söylerken "öfkesini yutan" diyor. Ama pek çok meselede olduğu gibi hata içindeyiz. Öfke öyle bir hale gelmiş ki kim öfkesini en iyi gösterebilse, kim kinini en süslü kelimelerle söylese en iyi Mü'min en iyi ve vefakar dost o oluyor. Kafiri, münafıkı, dostu, mü'mini öfkesini gösterebilme yeteneği ile ölçüyoruz.

Bir ülkenin başbakanı dahi politikasını öfke üzerine kuruyor ve kendilerine mü'min diyenler "evet işte budur, idareci dediğin böyle olur" diyerek ellerini patlatırcasına alkışlıyor.

Oysa suskunluk nasıl acziyet ve kabul etmekse öfke dahi aynıdır. Zira, öfke ile kalkan yapması gerekeni iyi ölçemez. Yanılır, yanıltır. Yanılmış bir kişi suskun kişiden daha fazla zarar içindedir ve daha büyük zarar verir.

Son günlerde medyayı fazlaca takip etme fırsatı yakaldım. Gerek dindar basın gerek sair basın müthiş bir öfke saçıyor ve adeta yarış içine girmiş. Malesef bu hale "tek yürek, tek yumruk" adı verilmiş.

Öfke sanki milli bir politika gibi benimsenmiş. Dinin bir gereği gibi gösteriliyor. Ne kadar öfke o kadar Filistinin yanında yer almaktır, nerde ise darb-ı mesel haline gelmiş.

Komşumuz dindar bir gazeteye abone. Her vakit başlıklarını gözden geçirirdim. 15 gündür makaleleri okuyorum. Bakıyorum, nasıl çözüm önerileri getirecek.

Sizi temin ederim, 15 gündür tek bir çözüm önerisi vermemiş. Sadece tepki kıyaslaması yapmış. Filan tepki vermedi, filan yeri göğü inletti. Biz demiştik, siz böyle demiştiniz. Kendi gibi düşünmeyen her kesime hatta Müslümanlara bile düşmanlık. Haması desteklemeyeni hain yapmış. Abbası İsrail uşağı etmiş. Nihayetinde öfke , öfke ,öfke. Gaz. Bomboş. Yıkılıdım.

Hani 11 Eylülde ABD dedi "ya bizdensiniz ya Teröristlerden". Bu slogan çok beğenilmiş ki Müslümanlar hemen benimsemiş, siyasi reylerini bile bu sloganlarla istiyorlar. Dost düşmanı böyle belirliyorlar. "Ya Hamasçısınız, Ya İsrail yanlısı"

Hem, öfke şuçluların silahıdır. Malesef, haklı iken haksız hale getirme politikası olarak senelerce Müslümanlar ve ezilmiş halklar üzerinde istimal ediliyor. Böylece, fıtratta olan zulme karşı tepki vermek mes edilmiş olunuyor. Vicdanlar rahatlatılıyor. Öfke krizlerini anında taraf olduğumuz liderlerimizin her yaptığının peşinde koşuluyor, sorulmuyor... Aslında hiç bir şey yapmadıklarını göremiyoruz. Yapsalar zaten daha önce yaparlardı. O zulme düşülmesine engel olacak politikalar uygular ve halkını uyandırır ve çalışmaya teşvik ederdi.

Bakın, öfkeden şunu dahi göremiyoruz.

Hemen hem her basında , hatta hükümet yanlısı basında "İsrail ile yapılan anlaşmaların bozulmasını istiyor" Hata yeni ihalelere girmesi engellensin istiyor. Sizce tuhaf değilmi. Düne kadar İsrail yanlısı dediğimiz basın, bugün İsraile cephe olmuş. Hatta sahibi Emperyalist ve Yahudi olan FoxTv bile İsrail aleyhinde öfke kusuyor.

Diyorlar ki, eğer silahlarımızın tamir ve modernizasyonunu İsraile yaptırsak, yarın öbürgün muhakkak onlarla sıcak bir savaşa girceğiz, silahlarımızı işlemez hale getirebilirler.

Çözüm önerileri de yine öfkeye yönelik "başka ülke yok mu?"

Peki, kim var? Pakistan, Mısır, İran... Kim? Yok, hiç birMüslüman ülke yok. Demek İsrail olmasa ya Fransa ya İtalya vesaire.

Peki bu Fransa birinci körfez harbinde ne etti? Irakın uçaklarını kilitlemedi mi?
Peki, ihaleleri İsrilden alıp Fransaya versek ne olacak? Vicdanlar rahatlayacak...

Senelerdir öfkelendirme politikası ile halkın doğruyu görmesi ve doğruyu işlemesi engellenmiştir. Düşman üretme politikları ile halk düşünemez hale getirilmiştir.

Ne tuhaf oysa, öfke politikası uygulanan halkarın ekseri Müslüman ve Kur'an bu politiklara karşı bir silah vermiş "öfkesini yutanlar" demiş.

Sonrada "yetiş Kur'an" diye bağrıyoruz. Filsitinin kurtuluşu için gece gündüz riayet etmediğimiz Kur'anı okuyup duruyoruz.


Öyle ya siz iletisimi birakmayiniz?Senelerdir dost diye ayagina gittiginiz merciler hala ses dahi vermiyor Filistine?Dost ve kardesleri olan Araplar dahi ikiye bölündü,SEN DURMA AKSAM SABAH OKU,efendiler hala gülücükler dagitsin hala kinamalarini beklesin,Birak bu dostlar sizin olsun DUHA biz böyle dostu kendimize layik göremiyoruz.Sen var Hos görünü Kafire bol bol göster Ama Efendilerine bir nebze catani hemen Ip numarasindan banla.Yetmedi Mehmedin dedigi gibi Boynunu vur,Cünki sizdeki hos görü ve dost canliligi sadece EHLI KÜFREDIR,Ama asla"La Ilahe Illallah"diyene olmasin vurun boynunu Ehli Küfrü hos görü ila sarin boynunuza?...
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Bu katliamlar ve ihanetler ne zaman olmuş Abim. Gerilediğimiz ve İslam'dan uzaklaşmaya başladığımız devirlere tam denk geliyor.

Osmanlı güçlü olduğu vakitler, adalet-i tam ile muamele ettiği vakit yerel eşkılayalardan başka hiç bir unsur baş kaldırmamış olması gösterir ki Osmanlı gerilemeye başladığı zamanlarda varlığını sürdürmek için kısmen bir cebir uygulamış, fırsatı ganimet bilen İngiliz siyasiyunları ve Bolşevik meftunları halkı Osmanlıya karşı kışkırtmış ve onları isyana sevk etmiştir.

Bunu onların öfkelerini harekete geçirerek yapmışlardır. Arapı "halife dinden çıktı" propogandası ile tahrik etmiş, Sırpı milliyetçilik uyandırılarak katlima sevk etmiştir.

İşte birinci ve ikinci dünya harbi nasıl menfi milliyetçilik propogandaları ile çıkmış gör.

Ermeniler, cehaletle yapılan yönetimden bıktırılmış, Türklere karşı başını gösterme sevdası ile tahrik edilerek katliamlara sevk edilmiştir.

Ayrıca, Türkün Türkten başka dostu yoktur sözü Türk Devleti olan Osmanlının bekası için uçakla bir günlük mesafeden gelen Endonezyalıların, Çanakkalede şehit olan 60bin Kürdün, sayısız Arabın ve Osmanlı harbe girmiş duyduğunda elinden yabasını atan Boşnak dedemin kemiklerini sızlatmaktadır.

Evet Türke ihanet edenlerin, Türk olmayan unsurdan daha fazlası, Türk olan, bir kısmı cahil, çoğu hain kişilerden müteşekkil olduğunu herkez görmektedir.

Tekrar ediyorum. Türkün refahı dostluk kurmaktadır. Türkün sonunu getirecek yegane sebep düşman üretme politikalarıdır.

Bu tarife göre Türke ihanet eden gerçek kişileri sen bul.
Sen diyorsunki Türke ihanete netice veren Arapın öfke krizine biz de girelim ve menfur Arap ihanetine bedel bizde onlara ihanet edelim. Türklüğün şanı bu mudur?
Muhabbetle


Iste sizdeki taasub,Biz Bosnali ve Kürt dediginiz insani asla ayirmadik kendimizden.Öyle Arap genelde aynimi?Hala Hatayin yarisi Arap,Hala dogumuz Kürt,Iste cehalet biz kimseye ihanet edecek tignette degiliz.Biz bize yapilani unutmuyoruz ama görsen hala o ihanet edenlere kendi kardeslerinden daha cok taraf cikiyoruz;Istersen aksamlari söyle bir TV den bak.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Peki unutmamakta amaç nedir Abim? Diyeceksin ders almak. Tamam buna itirazım yok zaten. Tarihten ders almayan unsurlaryok olmaya mahkumdur.

Ben o ihanetleri ve katliamları unutalım da demiyorum. Lanet okumayalım da demiyorum. Taraf çıktığımı söyliyen varsa binbir teessüf.

Ben diyorum ki, Arabı bize ihanet ettiren her ne ise kendi hissemiz olan hatayı bulup düzeltelim. Ermeninin ihanetine sebeb olan cehaletimizi tamir edelim.

Bak Abi, ya güçlüyüz ya aciziz. Eğer güçlü isek Ermeniye zeytin dalı uzatmak zarar vermez. Onların yeni ihanetlerinden mesuliyeti üstümüzden atarız. Zaten güçlü isek tekrar ihanet edemezler.

Eğer aciz isek herkezi kendimize düşman yaparak yanlız kalmak daha da güçsüz düşmektir.

Evet zalimin elini öpmek başka zalime karşı eski düşmanla muavenet başkadır.

Zalimlerin maşasına düşmanlık etmek akıl karı değildir. Fransa o zamanlar kendi katliamlarını Ermeniye yaptırdı. Biz Ermeniye Fransa kadar sahip çıkabilse idik ihanet etmezdi.

Bak Abi, biz kendimize ne ettik? Ermeniler herkezi kendine dost yaparak silahlanma ihtiyacını giderdi. Böylece kendilerini dünyevi mesleklerde yetiştirdi. Her bir ermeni bir meslekte işinin ehli oldu. Bizler ise her tarafmıza düşman ile doldurup sadece askerlik mesleğinde usta kaldık ve onunla övünür olduk. Hiç bir meslekte kendimiz eğitemedik. Nihayetinde her bir ürünü ERmeni gibi düşmanlarımızdan almakzorunda kaldık. Onlar zenginleştikçe zenginleşti, biz düşman bellediklerimize muhtaç kaldık.
Toprağımıza ekeceğimiz tohumu bile en büyük düşmanımız İsrailden almaya muhtaç hale düştük. Bugün boykottan bahsediliyor. Boykot edecek Türk mallı mı kalmış(?)

Düşmanlığın düşmandan başkasına faydası yoktur.

Muhabbetle

Eger güclü isem bugün uzatacagim zeytin dali ilk ayagim tökezlediginde isgal ile sonuclaniyorsa bizde uzatilacak zeytin dali yoktur.Eger yardim gerekirse icimiz kan aglasada yapariz asla karsilikta beklemeyiz;Her dönemde mazlumun yaninda yer aldik yinede öyle yapariz.Unutmak KÜCÜKLÜK,Af etmek BÜYÜKLÜKTÜR biz IKISIDE DEGILIZ.Olmamaliyiz olmayacagiz INSALLAH.Dostumuz yok ama Düsmanimizida cok iyi taniyacagiz.Tüm kalbimizle Hem Maddi hem Manevi TAGUTlara karsi hep uyanik olacagiz,

Türkün Türkten baska dostu yok,Türkün Islamdan baska Mefkuresi yok;Tanri dagi kadar Türk Hira dagi kadar MÜSLÜMANIZ INSALLAH...



Allah Türkü Korusun ve Yüceltsin...
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
EEEE Casus alistira alistira,Önce Tv,hemen geliyor arkasindan Üniversite.Sen ya bazi seyleri takipte yetersiz kaliyorsun yada senin haberleri izledigin yerin arkasi karanlik...Biz ihanet dedikmi adimiz belli;


Milliyetci,Irkci,Fasist,kafatasci olsun be Desinler desinlerde gece vicdanlarini dinlesinler;


Allah Türkü korusun ve Yüceltsin....

abi yıllarca kürtler üzerinden oyun oynandı ve oy toplandı dıslanan toplum oldu sırf kürt oldugu halde işe alınmayanlar oldu ve hatta hepsini pkk safına koydular yıllarca trt yabancı dil konusulmadımı ve hala konusulmuyor mu karadenizliler bu kanalda program yapmı yor mu artık pkk kanalını izleyecegine bırak devletin kanalını yayınlasın ve milleti bu konuda bilinçlendirsin
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Kin acizlerin elinden gelen tek iştir. Ben milliyetim olan İslamı; geçimişin yasını tutarak Hz. Alinnin yası ile bedenini kırbaçlayan bazı fırka mensubları gibi ruhuları ve kalbleri o yas ile kırbaçlatarak küçültmem. Ben dostluk kurarım, sever ve sevdiririm. Kaleleri değil, gönülleri feth ederim. Zira, ben Müslümanım. Madem Müslümanım, o zaman dostluk kurarım.. Madem dostluk kurabiliyorum, demek güçlüyüm.

Madem yarın güneş doğacak, o zaman hava aydınlanacak.

Selamun aleykum.

Öncelikle Hz.Ali(a.s.) 'ın yası tabiri yanlış, Hz.Hüseyin(a.s.)'ın yası diyelim. 2. olarak gündemi 10larca yıl geriden takip ediyorsunuz, bu konuda haksız sayılmazsınız bazı taraf medya kuruluşları 10larca yıl öncesinin resimlerini videolarını bugün yaşanıyormuş gibi sizlere göstermekte.

İkinci olarak kendinizce kötü gördüğünüz bir davranış ile bir toplumu kınayacak kadar doğru musunuz merak ediyorum. Eleştirdiğiniz kişileri tanımıyorsunuz bile. Bu sene Aşura' da ne mi oldu ? siyonistler lanetlendi, ermenilerden özür dilediğini söyleyen aydınlar!!! kınandı. Senelerdir kan akıtılmasının yerini alan Kızılay'a yapılan kan bağışları filistinliler için toplandı...
Filistinliler için maddi yardım toplandı.

Aşura günü olan toplantılar bir yas toplantısından ziyade, bir eğitim toplantısıdır. Birlik gösterisidir ve zalimlerin karşısında onurluca dimdik ayakta durmanın, mazlumlara yardım etmenin ümmete tekrar hatırlatılmasına bir vesiledir. ( Ama siz bunlara şahit olmadınız, dedim ya taraflı medya size sadece seneler öncesinin ve bazı arap ülkelerinin geleneksel yas görüntülerini gösterdi durdu )
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
abi yıllarca kürtler üzerinden oyun oynandı ve oy toplandı dıslanan toplum oldu sırf kürt oldugu halde işe alınmayanlar oldu ve hatta hepsini pkk safına koydular yıllarca trt yabancı dil konusulmadımı ve hala konusulmuyor mu karadenizliler bu kanalda program yapmı yor mu artık pkk kanalını izleyecegine bırak devletin kanalını yayınlasın ve milleti bu konuda bilinçlendirsin



Ne alaka Casus ne alaka?Kimsenin ana diline karismiyorum ama burasi Türkiye ve resmi dili var,Bak dün Resmi kanal bugün Üniversite yarin Özerklik bürgüne bagimsizlik.Yani yapilan hükümetin basiretsiz bölme hareketi sizleri teprik ederim Casus ne var diye diye bölümün ikinci asamasinida yakinda gerceklestireceksiniz..
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
Ne alaka Casus ne alaka?Kimsenin ana diline karismiyorum ama burasi Türkiye ve resmi dili var,Bak dün Resmi kanal bugün Üniversite yarin Özerklik bürgüne bagimsizlik.Yani yapilan hükümetin basiretsiz bölme hareketi sizleri teprik ederim Casus ne var diye diye bölümün ikinci asamasinida yakinda gerceklestireceksiniz..

abicim ben zaten size söyledigim yok fakat bunu yasayanlar oldu ve bizzat bunu bende gördüm türkçe bilmedigi halde horlanan dıslananlar oldu bizde türkiyenin ana dili türkçe oldugunu söylüyoruz fakat bıraksınlar millet kendi dilinide konussun devlet ait bölümlerde türkçe konusunlar bilmiyor diyede horlanmasınlar bizler bunu diyoruz bir devletin valisi bir subayı sırf annesi ile kürtçe konusuyor diye asagılarsa döverse buna karsı çıkarım devletide bölmeye çalısanlarada karsı çıkarım herkes konumunu bilmeli bu konuda size de katılıyorum
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Bediüzzaman, yeni yeni keşfedilirken


Evet, yanlış okumadınız: Yeni keşif. Yani, Üstad Bediüzzaman'ın hayatî önem kazanan bazı meseleler hakkındaki orijinal görüşlerinden, yaklaşık yüz yıl sonra yeni haberdar olanlar ve bu görüşleri henüz yeni yeni keşfedenler var.
Garip, tuhaf, acı bir durum; ama, yine de sebep olanları tebrik etmek ve "Buna da şükür" demekten başka, ayrıca demek ve ne yapmak lâzım geldiğini, doğrusu bilemez hale geldik.

"Nokta"ya iki noktalık ilâve

Söz konusu bu "yeni keşif"in kaynağı, haftalık Nokta dergisinin son (21–27 Aralık 2006, sayı: 8) sayısı.
Uzun bir kesinti döneminin ardından, yeni bir ekiple yeniden yayın hayatına başlayan Nokta dergisinin bu haftaki kapak konusu "Ermeni meselesi"ne Said Nursî ile Nazım Hikmet'in bakış açısı...
Pekçok noktada fikirleri uyuşmayan bu iki zıt şahsiyetin Ermeniler hakkındaki görüşleri, kapaktan itiraf yüklü şu ifade ile sunulmuş: "Sanıldığı (bildiğimiz) gibi değilmiş: Solun ve İslâmcılığın sembol isimleri, 'Ermeni meselesi'nde sözlerini söylemişler."
Derginin muhtevasında ise, Said Nursî ile Nazım Hikmet'in bir dönem "tehcir"e uğrayan Ermeni vatandaşlarımıza dair yazıp söyledikleri değişik çerçevelerle yansıtılıyor.
Yapılan çalışma güzel; kaydedilen gelişme ise, daha da güzel...
Zira, gerek devletimiz ve gerekse halkımız tarafından bilinmesi gereken bir hakikat, burada tarafsız bir nazarla okuyanların dikkatine sunulmuş.
Ancak, hemen bu noktada iki önemli hususu hatırlatma gereğini duymaktayız.
Birincisi: Said Nursî ile Nazım Hikmet'in bu mesele hakkındaki görüşlerini ifade ettikleri tarihler asındaki uzun zaman farkı.
1877 doğumlu Bediüzzaman, Ermeniler hakkındaki görüşlerini, ilk kez 1910'da kaleme almış olduğu Münazarat isimli eserinde gayet net bir şekilde ortaya koymuş.
1902 doğumlu Nazım Hikmet ise, o tarihte henüz 8 yaşında olup, dergide söz konusu edilen "Akşam gezintisi" başlıklı şiirini 1950'de hapisten çıktıktan sonra yazmıştır. (Ö. Politika, 5 Haziran 2002)
Yani, arada en az 40 yıllık bir zaman farkı var.
İkincisi: Bediüzzaman Said Nursî'nin Ermenilerle ilgili söz ve düşünceleri, sadece Nokta'da, hatta sadece Münazarat isimli eserinde yer aldığı kadarıyla sınırlı değil.
Onun bu mesele hakkındaki görüş ve yaklaşımları, başlı başına bir kitap hacmini dolduracak kadar geniştir. Hatta, henüz gün ışığına çıkmamış bir kısım resmî belgeler de var ki, bunların çoğu hâlen "Devlet Arşivleri"nde muhafaza ediliyor.
Ayrıca, dikkatli okuyucularımız hatırlıyordur. Bundan iki sene kadar evvel, bu konuda hazırladığımız geniş bir dosya çalışmasını yayınladık. İki hafta kadar süren o yazı dizisi, Türk Tarih Kurumundaki akademisyenlerin yanı sıra, Ermeni vatandaşlarımızın da hayli ilgisini çekti.

Komşumuz Ermeniler

Nokta dergisinde de özellikle vurgulandığı gibi, Said Nursî'nin Ermenilerle ilgili olarak üzerinde çokça durulacak, düşünülecek söz ve davranışları var.
Meselâ, bunların bir kısmını şöylece özetlemek mümkün:
* Said Nursî, Ermenileri birlikte geçinmemiz gereken "komşu" bir millet olarak görmüş ve o şekilde kabul edilmelerini istemiş. Münazarat'ta onlardan söz ederken, "Komşuluk, dostluğun komşusudur" demiş ve onları uzaklaştırmak değil, bilâkis onların fen ve san'at yönlerinden istifade edilmesi gerektiğini tavsiye etmiştir.
* Bediüzzaman, Ermenilerin devlette vazife almalarında, resmî hizmette bulunmalarında, hatta vali ve kaymakam olmalarında dinen dahi bir beis görmediğini açık bir dille ifade etmiştir.
* Keza, Ermenileri "zımmî" olarak tanımlanan diğer gayr–i müslimlerden ayırmış, onlara "zımmî–i muâhid", yani "sözleşmeli zımmî" muamelesinin yapılması gerektiğini söylemiştir. Zira onlar, Anadolu'da hem nüfusları milyonları bulan yerleşik bir kavim, hem de dâvasını beynelmilel/uluslararası seviyeye taşımış komşu bir millettir.
* Birinci Dünya Harbinde gönüllü alay kumandanlığı yapan Said Nursî, tarafların birbirini acımasızca katlettiği bir atmosferde bile, Ermenilerin mâsum kesimine dokunmamış, imkânı dahilinde dokundurtmamış ve bilhassa onların kadın ve çocuklarını koruma altında tutarak Rusya'nın himayesindeki ailelerine götürüp teslim etmiştir.
* Bütün bunlar gösteriyor ki, Bediüzzaman Said Nursî, Taşnak ve Hınçak gibi silâhlı örgüt mensubu dışında kalan mâsum Ermenilerin "tehcir" edilmesi, yani yerlerinden yurtlarından alınarak başka diyârlara göç ettirilmesi taraftarı değildir.
Zira bu zâtın bütün yazıp söylediklerinden, Ermenilerin mutlak surette "komşu" olarak kabul edilmesi gerektiği neticesi çıkıyor.
Üstad Bediüzzaman, bu husustaki gerekçesini ise, başta kaderin tecellisi olmak üzere, İslâm dininin ölçülerine, insanlık tarihinin akış seyrine ve bütün bunlardan alınması gereken nice hikmetli derslerin mevcudiyetine getirip dayandırıyor.

Nazım'la işi "dengeleme" çabası

Nokta dergisinde, Said Nursî'nin Ermenilerle ilgili bir asra yaklaşan orijinal görüşleri, Nazım Hikmet'in yarım asrı bulan görüşleriyle bağdaştırılarak, ortada bir "denge" vaziyeti kurulmaya çalışılmış.
Komünist fikirleri sebebiyle hapiste olan Nazım Hikmet, 1950'de Demokrat Partinin iktidara gelmesinin ardından serbest bırakıldı.
Onun hapisten çıktıktan sonra kaleme almış olduğu "Akşam gezintisi" isimli şiirini, hangi yıl yazdığı tam olarak bilinmiyor.
Ayrıca, aynı şiirdeki Ermenilerle ilgili bölümün uzun yıllar sansürlendiği de bir vakıa.
Bu sansür vak'ası, 2002'de Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın öncülüğünde ve hatta finansörlüğünde "Nazım Hikmet'in 100. doğum yıldönümü etkinlikleri" esnasında ortaya çıktı.
İşte Nazım'ın adı geçen şiirinden çıkartılarak uzun yıllar sansürlenen bölümden birkaç mısra:

Bu yıl uzunca sürdü pastırma yazı
Dut ağaçları sarardıysa da
İncirler hâlâ yeşil
Mürettip Refik'le sütçü Yorgi'nin
Ortanca kızı çıkmışlar akşam piyasasına
Parmakları birbirine dolanmış
Bakkal Karabet'in ışıkları yanmış
Affetmedi bu Ermeni vatandaş
Kürt dağlarında babasının kesilmesini
Fakat seviyor seni, çünkü sen de affetmedin
Bu karayı sürenleri Türk halkının alnına

Evet, çok kısa mısralarla olsa bile, Nazım Hikmet de Ermeni vatandaşlarımızla ilgili olarak, şüphesiz insanî bir tavır takınıyor.
Ancak, şu da bilinmeli ki, onun söyledikleri ile Said Nursî'nin konuya dair görüş ve yaklaşımları arasında, kıyas kabul etmez derecede büyük bir hacim ve muhteva farklılığı var.

Dosta düşmana insanlık dersi

...O muharebeler (1915, Kafkas Cephesi) esnasında, Ermeni fedaileri bazı yerlerde çoluk çocuğu kesiyorlardı. Buna karşı Ermenilerin çocukları da bazan öldürülüyordu. (Fahrî Alay Kumandanı) Bediüzzaman’ın bulunduğu nahiyeye binlerle Ermeni çocuğu toplanmıştı. Molla Said askerlere, "Bunlara ilişmeyiniz!" diye emretti.
Daha sonra bu Ermeni çoluk çocuğunu serbest bıraktı; onlar da, Rusların içerisindeki ailelerinin yanına döndüler. Bu hareket Ermeniler için büyük bir ibret dersi olup, Müslümanların ahlâkına hayran kalmışlardı.
Bu hadise üzerine, Ruslar bizi istilâ ettiklerinde, fedai komitelerin reisleri Müslüman çoluk çocuğunu kesmek adetini bırakıp, "Madem Molla Said bizim çoluk çocuklarımızı kesmedi, bize teslim etti; biz de bundan sonra Müslümanların çocuklarını kesmeyeceğiz" diye ahdettiler.
Molla Said, bu sûretle o havalideki binlerle mâsumların felâketten kurtulmasını temin etmiş oldu.

Bediüzzaman Said Nursî; Tarihçe-i Hayat, s. 99
LATİF SALİHOĞLU 22.12.2006 YENİ ASYA


Yazik,Keske bu olay kirk yil önce olsaydida Hocali katliami olmasaydi VAY be....Ne büyük bir himmet ne büyük bir kurtaris deseydik..Degilmi Duha,Hani bir Türk ata sözü var;Katrani ezsen olurmu seker Cinsini ..... cinsine ceker..Vay be yazik oldu hocaliya o tarihten sonrasi olmadigini baz alirsak Millet olarak haykira biliriz;


Hepimiz Ermeniyiz...

 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
:)

Bahçelerde maydanoz,
Recep daha hızlı koşar.
Tencere dibin kara
Gel bize bazı bazı..

Abi şu yazdığın şey bu şiir gibi oldu.
Hocali katliamı ile yazılanların arasında ki bağı anlamadım.

Zaten anlamani beklemedimki?Bak sana birde fikra aktarayim,Hoca bigün Yogurt satmak icin pazara gider gelmeye baslar müsteriler biri gelir yogurdun nasil der gider biri gelir parmagiyla tadina bakar bir digeri kepceyi daldiri baslar karistimaya hoca kizar;Fazla karistirma cikacak POKU...
 
Üst Alt