Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Muta Nikahi'na Dair......

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Daimi Nikah Hükümleri
Nisa 3 Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdir de) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız beğendiğiniz (veya size helal olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın; yahut da sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır. *

Nisa 23

Analarınız, kızlarınız, kızkardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kızkardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla (nikahlanıp da) henüz birleşmemişseniz kızlarını almanızda size bir mahzur yoktur. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. *


Mehir Hükümleri

Nisa 4

Kadınlara mehirlerini gönül rızası ile (cömertçe) verin; eğer gönül hoşluğu ile o mehrin bir kısmını size bağışlarlarsa onu da afiyetle yeyin.

Nisa 19

Ey iman edenler! Kadınlara zorla varis olmanız size helal değildir. Apaçık bir edepsizlik yapmadıkça, onlara verdiğinizin bir kısmını ele geçirmeniz için de kadınları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız (biliniz ki) Allah'ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz. *

Nisa 20

Eğer bir eşi bırakıp da yerine başka bir eş almak isterseniz, onlardan birine yüklerle mehir vermiş olsanız dahi ondan hiçbir şeyi geri almayın. Siz iftira ederek ve apaçık günah işleyerek onu geri alır mısınız? *


Cariyelerle Evlenmek

Nisa 25

İçinizden, imanlı hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan imanlı genç kızlarınız (sayılan) cariyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Hep aynı köktensiniz (insanlık bakımından aranızda fark yoktur). Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost da tutmamaları şartı ve sahiplerinin izni ile onları (cariyeleri) nikahlayıp alın, mehirlerini de normal miktarda verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı (uygulanır). Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. *


MUTA NİKAHI

Nisa 24

(Harp esiri olarak) sahip olduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlar da size haram kılındı. Allah'ın size emri budur. Bunlardan başkasını, namuslu olmak ve zina etmemek üzere mallarınızla (mehirlerini vererek) istemeniz size helal kılındı. Onlardan faydalanmanıza karşılık kararlaştırılmış olan mehirlerini verin. Mehir kesiminden sonra (bir miktar indirim için) karşılıklı anlaşmanızda size günah yoktur. Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.

Ayette faydalanma diyor! nedir bu faydalanma nikahı?

2-İbn-i Abbas, Ubey bin Ka’ab Abdullah bin Mes’ud ve Said bin Cubeyr’den rivayet edildiği üzere onlar bu ayeti şöyle okuyorlardı:

“Fema İstemtemtum Bihi Minhunne İla Ecelin Musemma” (Onlardan belli bir süre için faydalandığınıza mukabil, kararlaştırılmış olan mehirlerini verin.)[2]

“Bu büyük müfessirlerin sözlerinde yer alan “İla ecelin musemma” (belli bir süre için) ibaresi tefsir edici bir ek olarak düşünülebilir ama sonuçta bu ayetin geçici evlilik yani mut’a ile ilgili olduğunu açıkça ifade etmektedir.

3-İbn-i Abbas, Ubey bin Ka’ab, Caabir bin Abdullah, Habib bin Ebi Sabit ve Said bin Cubeyr gibi sahabe ve Tabiin’den bir grup bu ayetin muta hakkında nazil olduğunu açıkça beyan etmişlerdir. [3]

Bu büyük sahabeleri ve Kur’an müfessirlerini yalancılıkla suçlamak mümkün değildir.

4-Ahmet b. Hanbel[4], Ebu Cafer Taberi[5], Ebu Bekir Cassas[6] Ebu Bekir Beyhaki[7], Kurtubi[8] ve Fahr-u Razi[9] gibi bir grup müfessir ve muhaddisler de bu ayetin muta nikahı hakkında nazil olduğunu açıkça beyan etmişlerdir.

Ama Ehl-i Sünnet kaynaklarında bu ayetin nesh edildiği iddia edilmiştir. Bu ayetin nesh edildiği zaman hakkında ise farklı görüşler beyan edilmiştir:

1-Hayber savaşı yılında helal kılınmış ama yeniden yasaklanmıştır.

2-Sadece Umret’ul Kaza’da helal kılınmıştır.

3-Helal idi ama, Amm’ul Feth’de haram kılındı.

4-Amm-u Evtas ta helal idi ve yeniden haram kılındı.

Kurtubi ise tefsirinde şöyle diyor: Hadislerden de anlaşıldığı üzere bu nikahın helal veya haram kılınması yedi aşamada gerçekleşmiştir.[10]

Bu uyumsuz ve farklı görüşler ayetin nesh edildiğine güveni ortadan kaldırmaktadır. Ayrıca Kur’an ayetlerinin haber-i vahitle nesh edilmesi caiz değildir.

Ayrıca ashabın bir kaçından nakledilen çeşitli rivayetler muta nikahının ikinci halife vasıtasıyla yasaklandığını beyan etmektedir.

İmran bin Hasim şöyle rivayet etmektedir:

“Allah-u Teala muta hükmünü nazil edip onu başka bir ayetle nesh etmemiştir. Allah’ın Peygamberi de bizlere mutayı emredip ardından sakındırmamıştır. Daha sonra adamın biri kendi başına bir şeyler söyledi.[11]

Cabir bin Abdullah ise şöyle rivayet etmektedir:

“Biz Resulullah, Ebu Bekir ve Ömer’in hilafetinin yarı dönemine kadar mut’a yapıyorduk. Sonra Ömer insanları bu işten sakındırdı.[12]

İbn-i Ebi Nazre ise şöyle diyor:

“İbn-i Abbas mut’ayı emrediyor, İbn-i Zubeyr ise mutayı nehy ediyordu. Bu konuyu Cabir’e naklettiklerinde o şöyle dedi: “Hakikati benden isteyiniz, biz Resulullah zamanında muta yapıyorduk ama Ömer başa geçince şöyle dedi: “Allah-u Teala Resulüne istediğini istediği şekilde helal kıldı. Ama şimdi sizler artık hac ve umrenizi tam yapın, kadınların nikahını daimi kılın, bana bir kadınla geçici olarak evlenen birini getirirlerse onu recm ederim.[13]

İkinci halife de muta nikahının nesh edildiğini iddia etmemiştir. Muta nikahının haram olduğunu kendine isnat etmiştir. Nitekim farklı kaynaklarda müstefiz olarak nakledilen rivayete göre şöyle demiştir:

“Resulullah zamanında iki muta vardı, ben her ikisini de yasakladım ve onları yapanları cezalandıracağım."[14]

Yukarıdaki delil ve şahitlere dikkat edilecek olursa, muta hükmünün nesh edildiği iddiasını kabul etmek mümkün değildir. Aksine zikredildiği gibi muta nikahının haram kılınması ikinci halifenin bir içtihadıydı. Zaten bu yüzden Hz. Ali ( a.s ) şöyle buyurmuştur:

“Eğer Ömer mutayı nehy etmemiş olsaydı, kötüler dışında hiç kimse zina etmezdi."[15]

[1] Nisa/24
[2] Musennef-i Abdurrezzak, 7/497, bab’ul Mut’a; Tefsir-i Taberi, 5/9; Ahkam’ul Kur’an, 7/205; Beyhaki, 7/205; Tefsir-i İbn-i Kesir, 1/474 ve Kurtubi, 5/130 ve benzeri kaynaklara müracaat ediniz.
[3] a.g.e
[4] Müsned-i Ahmed, 4/436
[5] Tefsir-i Taberi, 5/9,
[6] Ahkam’ul- Kur’an , 5/130
[7] Sünen-i Beyhaki, 7/205,
[8] Cami-u Ahkam’ul- Kur’an, 5/130
[9] Tefsir-i Mefatih’il Gayb, 3/267
[10] Tefsir-i Kurtubi, 5/130
[11] Buhari, Kitab’ut-Tefsir, Bakara Suresinin tefisiri.
[12] Müslim, Kitab’un-Nikah, 1405.hadis; Müsned-i Ahmed, 3/380, Bidayet’ul-Müctehid, 1/63
[13] Müslim, Bab-u Nikah’ıl mut’a, 8. hadis 4. cilt.
[14] Şerh-i Tecrid-i Kuşçu/484
[15] Tefsir-i Taberi, 5/9
[16] Nisa/24
[17] El-Gadir’den naklen, 3/329
[18]- Tefsir-i Mefatih’il gayb, 5/132.
[19]- El-Ukube/221, el-Muğni’den naklen.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Caferi mevzu ile ilgili bütün Hadisi şerifleri tektek tetkik et,Ravisi ashabtan kim olursa olsun buraya aynen yaz.Mesele netleşir,inşaallah.
 

fedaiyan

New member
Katılım
5 Haz 2007
Mesajlar
16
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
arkadaşlar selamun aleykum.
şimdi şurada anlaşılmazlık var.
bakınız. muta ehli sünnet alimlerince de kabul edilir ki efendimiz tarafından uygulanmasına müsade edilmiş ve yine efendimiz tarafından uygulamadan kaldırılmıştır değil mi? cevap evet!

efendimiz tarafından uygulanmasına izin verilmiş olması (kaldırılsa dahi) aynı şartlar zuhur ettiğinde yine ictihadla uygulamaya konulabilir anlamına gelmektedir. işte şia fıkhında bu şartlarla ictihadla helalliği devam etmektedir.

şiiler arasında muta yaygın değildir, hoş karşılanmaz, teklifte bulunulduğunda sert tepki verilir, ictihaden vardır ama şartlar yerinde olduğunda uygulanmak şartıyla vardır.

not: mutaya malesef en çok başvuranlar ticaret vs gibi nedenlerle irana falan giden sünni işadamlarıdır (çünkü nefse hoş geliyor ve kılıf hazır gibi algılıyorlar).

bu arada beni şii falan sanmayın. ola da bilirim, şii olmakta bir beis görmüyorum ama hanefi mezhebi fıkhına tabi ehli sünnet itikadına inanan bir müslümanım. ama şu mezheb taassubiyetini ve meselelere at gözlüğüyle bakmayı bırakın artık.
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Ehli sünnet kardeşlerim
Muta nikahı peygamber efendimiz zamanında var.

Gerek Onun tarafından yasaklandığı, gereksede 2.halife zamanında yasaklandığına dair rivayetler, Buhari ve Müslimde bulunmaktadır.

Her 2 türlü rivayette de ortak olan şey Hz.Muhammed(s.a.a) zamanında muta nikahının kıyıldığıdır.

Müslümanlar arasında yer alan bir uygulama nasıl olurda Kuran-ı Kerim de bulunmaz, Üstelik Kadınlar Hakkında inen bir sure(Nisa) var iken.


Baktığımız zaman Nisa 24: e, açık bir şekilde muta nikahından bahsedildiği anlaşılmaktadır.

Nesh eden bir ayet göremiyorum. 2.halife döneminde haram edildiğine dair de Ehli sünnet'in Sahih Kaynakları Buhari ve Müslim de rivayetler bulunmakta.

Şimdi bilinçli bir insan bu nikaha haram diyebilmek için sağlam delillerle gelmesi gerekir.
Ortada Hem helal hem haram olduğunu söyleyen SAHİH rivayetler, Kuran'ı kerimde muta nikahının haram olduğunu öne süren bir ayet yok ise, Nasıl olurda haram olduğu hükmüne kesin bir şekilde varabiliriz?


Hayber zamanı Eşek etiyle beraber, Muta nikahınında yasaklandığına dair rivayetin bir benzeri. Soru işaretleri oluşturmuyor mu kafanızda?
Fasil
:
YİYECEKLER BÖLÜMÜ
Konu
:
Hayvanlardan Mübah Ve Mekruh Olanlar
Ravi
:
Cabir
Hadis
:
Hayber(in fethi) zamanında at ve vahşi eşek eti yedik. Resulullah (sav) ehli eşek (etin)i yasakladı ve ata müsaade etti.

HadisNo
:
3916
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
delilin nisa 24 meali buyur daha ayrıntılı bir meal
Meşru şekilde [nikah yoluyla] sahip olduklarınız dışında bütün evli kadınlar [size haramdır]. (26) Bu, üzerinize farz olan Allah'ın buyruğudur. Bunların dışında kalan bütün [kadınlar], kendilerine mal varlığınızdan [bir kısmını] vermeniz (27) ve gayrimeşru bir ilişki ile değil de evlilik bağı yoluyla meşru bir şekilde almak kaydıyla size helaldir.Kendileriyle evlenmek istediğiniz kadınlara hak ettikleri mehirlerini verin; ama bu meşru yükümlülük [üzerinde anlaştık]tan sonra [başka] bir şey üzerinde serbestçe anlaşmanızda sizin için bir sakınca yoktur. (28) Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.

26 - Muhsane terimi, lafzen, "(iffetsizliğe karşı) güçlü kılınmış kadın"ı ifade eder ve üç anlam taşır: (1) "evli bir kadın", (2) "iffetli bir kadın" ve (3) "hür bir kadın". Hemen hemen bütün otoritelere göre, el-muhsanât terimi, yukarıdaki bağlamda "evli kadınlar"ı ifade eder. Mâ meleket eymânukum ("sağ ellerinizin sahip oldukları"; yani, "meşru şekilde sahip olduklarınız") ibaresi ise, çoğunlukla, Allah yolunda yapılan savaşlarda esir alınan kadınlar olarak anlaşılır (bkz. bu bağlamda 8:67 ve ilgili not). Bu anlamı tercih eden müfessirler, kendi ülkelerinde evli olsalar da, bu köle kadınlar ile evlenilebileceği kanaatindedirler. Ancak bu tür bir evliliğin meşruiyyeti konusunda Hz. Peygamber'in Ashâbı arasında bile meydana gelen temel görüş farklılıklarının ötesinde, bazı önde gelen müfessirler, mâ meleket eymânukum ibaresinin burada "nikah yoluyla meşru şekilde sahip olduğunuz kadınlar" anlamına geldiği görüşündedirler. Mesela Râzî, bu ayet ile ilgili yorumunda ve Taberî alternatif açıklamalarından birinde (Abdullah b. ‘Abbâs, Mücâhid ve diğer bazı isimlere kadar uzanarak) bu görüşü paylaşır. Râzî, özellikle, "bütün evli kadınlar"a (el-muhsanât mine'n-nisâ') yapılan atfın yasaklanmış ilişkilerin sayılmasından hemen sonra gelmesinin kişinin kendi meşru eşinden başka herhangi bir kadınla cinsel ilişkiye girmesinin yasaklandığını vurgulamayı amaçladığına işaret eder.

27 - Lafzen, "mallarınızla istemeniz"; yani, Hukuk'un öngördüğü gibi, onlara uygun bir mehir teklif etmeniz.
muhammed esed-kuran mesajı
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
buda elmalılı tefsirinden küçük bir alıntı-
Nefsani arzuları gidermek de buna bağlıdır. Yoksa yalnız şehveti gidermek maksadı ile nikah veya cariye edinmek caiz değildir. Bu maksat da ya gizli veya açıkça olur. Gizli olur, yani yalnız kalbde kalırsa nikah akdi görünürde sahih olsa da dini yönden helal olmaz. Fakat görünürde kapalı ve belirsiz olursa, mesela evlenme akdinin yalnız faydalanma maksadı ile olduğu açıkça söylenir veya geçici bir müddet ile sınırlandırılırsa, bu şekilde nikah hem dini açıdan, hem de hukuki açıdan geçersiz olur. Bundan dolayı kaydından tamamen anlarız ki, müt'a nikahı, başka bir ifade ile metres tutmak helal değildir, bir zinadır. Erkekle kadın arasındaki doğuştan var olan ilişkinin yaratılış hikmeti, hayatın akıcı suyunun, yalnız kısır bir zevk için yok edilmesi değil, "Ondan eşini yaratan ve her ikisinden de birçok erkek ve kadın türetip yeryüzüne yayan." (Nisâ, 4/1) hükmünün tecellisidir. Bakara sûresinde "Kadınlarınız sizin tarlanızdır." (Bakara, 2/223) buyurulmuştur. Burada, "Kadınlarınız sizin eğlenceniz." denilmemiştir. "Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın." (Âli İmran 3/191), daha esasında "Yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için yaratan O'dur" (Bakara, 2/29) âyetinden anlaşıldığı üzere insanların nefislerinde ve ırzlarında aslolan mübah olmak değil, haram olmaktır. Ve bunun için burada da önce haram kılınmış kadınlar sayılmış, daha sonra zina yapmaktan sakınmak ve evlenme gayesi üzerine ve mallar karşılığında evlenmek istemeye müsaade olunarak evlenmenin helal olduğu açıklanmıştır.
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Sinan kardeşim evlenmeye gücü yetmeyen erkekler, eşlerinden uzakta çalışan erkekler, geçim sıkıntısı yaşayan dul bayanlar, bunların günaha girmemeleri için ehli sünnet'in görüşü nedir?
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Onu ehli sünnet kitablarından okuyacaksın.Biz hiçbir mezhebe göre konuşmakla memur değiliz.
Bizim görüşümüzü zaten anlattık ama icmalen şöyle diyelim;
süresiz nikah,sabr,sabr,sabr!
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Selamün Aleyküm

Selamün Aleyküm

Dünya ahiretin yarlasıdır. Dünya' da ne ekerseniz, ahiretde de onu biçersiniz.

Günümüzde nikah sadece ölene kadar düşünülüyor. Çünkü insanların inançları kalplerine inmiyor. Rabbim bizleri hidayete erdirir inşallah. Kalplerimizdeki Dünya sevgisini silmek zorundayız. Buda istekle oluyor. İsteyelim ki ALLAH TEALA bizlere versin inşallah. Şükredelim ki ilerde kötü şeyler başımıza geldiği zaman birşeyler istemeye yüzümüz olsun. Nikah bu Dünya' ya ait birşey değil. Eşleri kötülüklerden koruyup ahirete hazırlamak gerekiyor.

---------------------------------------------------------

4/NİSA-34 Er ricâlu kavvâmûne alen nisâi bi mâ faddalallâhu ba’dahum alâ ba’dın ve bi mâ enfekû min emvâlihim fes sâlihâtu kânitâtun hâfizâtun lil gaybi bi mâ hafizallâh(hafizallâhu) vellâtî tehâfûne nuşûzehunne fe ızûhunne vehcurûhunn(vehcurûhunne) fîl medâcıı vadrıbûhunne fe in ata’nekum fe lâ tebgû aleyhinne sebîlâ(sebîlen) innallâhe kâne aliyyen kebîrâ(kebîren).


Erkekler mallarını (kadınlar için mehir ve nafaka olarak) harcamaları sebebiyle, bir taraf diğerine üstün sayılarak, kadınların üzerine idareci olmuşlardır. Bu bakımdan kanitin olan, salih amelli kadınlar itaatlidirler. Allah (onların haklarını ve iffetlerini) nasıl koruduysa onlar da (kocalarının) yokluğunda da öylece (hem kendilerini, hem kocalarının mal ve şerefini) korurlar itaatsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin. Sonra da yataklarında yalnız bırakın. (Yola gelmezlerse) onlara vurun. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Hiç şüphesiz Allah, (yüce ve büyük) Aliyyen Kebîr’dir.

----------------------------------------------------------------------
Bir idareci sorumluluk sahibidir. Ayet açık şekilde belirtiyor sanırım. Her idareciye mahşerde nasıl idare ettiği sorulacak sanırım. :( Ayrıca şu meallerdeki parantez içindeki yazıları anlamış değilim. Oraya benim anladığımı yazsam anlam benim anladığımmı olacak. :confused:
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Onu ehli sünnet kitablarından okuyacaksın.Biz hiçbir mezhebe göre konuşmakla memur değiliz.
Bizim görüşümüzü zaten anlattık ama icmalen şöyle diyelim;
süresiz nikah,sabr,sabr,sabr!

Sabretmek tabiki en hayırlı en faziletli amellerdendir.

Allah c.c. bizi sabredenlerden eylesin.

Bize göre helal, Ehli sünnet ister kabul etsin, ister etmesin.

Yanlız bir tek şey söylemek istiyorum. "Muta'ya fuhuş diyenler" iki kere düşünsünler derim.

1. Peygamber efendimiz zamanında yapılan bir uygulamanın fuhuş olması imkansızdır.

2. 2.halife döneminde yasaklandığına dair rivayetler vardır.

3. Kuran-ı kerimde, Muta'nın yasak olduğuna dair bir ayet yoktur. Şia'ya göre Nisa:24 Muta' nikahını anlatır.

3. İmamlarımızdan gelen hadis ve rivayetler doğrultusunda muta'nın 2.halife tarafından yasaklandığı belirtilmiştir. Şia'ya göre.

------------

İster helal bilin, ister haram, Muta'ya fuhuş diyenler, Şöyle bir etrafa baksınlar, Fuhuş nerelerde oluyor.



</I>
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
kadınların üzerine idareci olmuşlardır.

Açık ve net olarak erkeklerin hanımları üzerindeki sorumluluğunu belirtiyor. :(

Şu cariyenin manasını iyice bir açıklasak diyorum. Ben fazla bilgi bulamadım ve fazla vaktim yok.

- Mehir niye veriyoruz?
- Beyi ölünce Mehir hanıma düşen mirastan ayrı olarak kabul ediliyor yani mehir çıktıktan sonra miras bölüşülüyor.

Köle azad etmek gibi birşey. Zaten daha önce açıklanmıştı evlilik ile ilgili bir konuydu yanlış hatırlamıyorsam. Köle azad etmek gerekiyordu. :eek:

Arkadaşlar biraz kendimizi frenlesek. Haya gittikçe şeytan bize daha kolay hükmedecek. Ayrıca okuyan arkadaşlara ayıp oluyor. :eek:
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Ayıp şeyler konuşmuyoruz ki,

Cariyeler savaşta ele geçirilen kocaları ölmüş bayanlar, Ganimetler arasında cihad edenlere verilirler, Günümüzün hizmetçileri gibi evlerde hizmet ederler.

Mehir ise bildiğimiz başlık parası, yanlız bayan alıyor, güvenlik amaçlı, nedeni mi? Evlendikten sonra anne evinden cıkıyorsun, sonuç olarak dul kalma ihtimalin var, bu durumda kendini garanti altına alman gerekiyor. Bu yüzden mehir isteme hakkı bayandadır.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Kocası olan kadınlarla da evlenmeniz haramdır, ancak harp esiri olarak eliniz altında bulunan cariyeler bundan müstesnadır. İşte bütün bunlar Allah’ın kesin hükümleridir.
Bu sayılanlardan başkalarını, iffetli yaşamak, zina etmemek şartıyla, mal harcayıp mehirlerini vererek nikâhlamanız helâldır.
Dikkat edin: Evlenerek beraberliklerinden yararlandığınız kadınlara, belirlenmiş olan mehirlerini verin, bu bir haktır. Ama belirledikten sonra, aranızda anlaşarak miktarını arttırıp eksiltmenizde size bir vebal yoktur. Allah alîm ve hakîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, mutlak hüküm ve hikmet sahibidir). [4,4-21]

Bazı milletlerde evlenirken kadın erkeğe hatırı sayılır mal veya para (drahoma) verir. Bu, kendisine rağbet edilme sebeplerinden olur. İslâm’da ise kadının malına değil, kendisine önem verilir. Hatta, verilen değerin bir alâmeti olarak kocası ona biri peşin, öbürü evlendikten sonra verilmek üzere iki mehir verir. Nikâh akdi için mehrin mutlaka belirlenmesi gereklidir.
Fakat mehiri belirledikten sonra, eşlerin karşılıklı rızaları ile yaptıkları indirimde veya borçtan kurtarmada bir mahzur yoktur.

25 – Sizden eşraftan olan hür mümin kadınlarla evlenecek servet ve gücü bulunmayanlar, ellerinizin altında olan mümin cariyelerle evlenebilirler.
Allah sizin kadr-u kıymetinizi imanınızla bilir. Zaten siz müminler hep aynı aileden sayılırsınız.

Öyleyse, fuhuşta bulunmayarak, gizli dost da edinmeyerek, namuslu kadınlar olmak üzere onları, sahiplerinin izniyle nikâhlayın.

Mehirlerini de güzellikle kendilerine verin.

Eğer evlendikten sonra zina yaparlarsa, onlara hür kadınlara ait cezanın yarısı uygulanır. Cariye ile evlenme, sizden sıkıntıya düşmekten (zinaya sapmaktan) korkanlar içindir, yoksa sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Bununla beraber Allah gafurdur, rahîmdir (affı ve merhameti boldur). [9,60; 24,33]
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
kadınların üzerine idareci olmuşlardır.

Açık ve net olarak erkeklerin hanımları üzerindeki sorumluluğunu belirtiyor. :(

Şu cariyenin manasını iyice bir açıklasak diyorum. Ben fazla bilgi bulamadım ve fazla vaktim yok.

- Mehir niye veriyoruz?
- Beyi ölünce Mehir hanıma düşen mirastan ayrı olarak kabul ediliyor yani mehir çıktıktan sonra miras bölüşülüyor.

Köle azad etmek gibi birşey. Zaten daha önce açıklanmıştı evlilik ile ilgili bir konuydu yanlış hatırlamıyorsam. Köle azad etmek gerekiyordu. :eek:

Arkadaşlar biraz kendimizi frenlesek. Haya gittikçe şeytan bize daha kolay hükmedecek. Ayrıca okuyan arkadaşlara ayıp oluyor. :eek:

Karı koca arasında bir boşanma vuku bulursa, kadının tekrar evlenebilmesi için 3 ay beklemesi gerekmektedir.Bunun sebebi ,olası bir gebelik durumunda çocuğun babasını tespit içindir.Böyle bir durumu biz müşahede etmiştik.
Kadın eşinden ayrılıyor ve hemen evleniyor.Gebe olduğu anlaşıldığın da eski eşinden mi ; yoksa yeni eşinden mi olduğu tartışma konusu oluyor.Sanırım netice DNA testi ile halledildi...
Her neyse işte bu 3 ay bekleme süresinde kadının mehri kadını geçindirecek olan paradır.Mehir bir emr-i ilahidir hikmetlerinden bir tanesi budur...

Eşin mirası hak sahipleri arasında dağıtılır.Mehirde tek hak sahibi kadındır.Çünkü mehir sadece ona verilmiştir.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Sabretmek tabiki en hayırlı en faziletli amellerdendir.

Allah c.c. bizi sabredenlerden eylesin.

Bize göre helal, Ehli sünnet ister kabul etsin, ister etmesin.

Yanlız bir tek şey söylemek istiyorum. "Muta'ya fuhuş diyenler" iki kere düşünsünler derim.

1. Peygamber efendimiz zamanında yapılan bir uygulamanın fuhuş olması imkansızdır.

2. 2.halife döneminde yasaklandığına dair rivayetler vardır.

3. Kuran-ı kerimde, Muta'nın yasak olduğuna dair bir ayet yoktur. Şia'ya göre Nisa:24 Muta' nikahını anlatır.

3. İmamlarımızdan gelen hadis ve rivayetler doğrultusunda muta'nın 2.halife tarafından yasaklandığı belirtilmiştir. Şia'ya göre.

------------

İster helal bilin, ister haram, Muta'ya fuhuş diyenler, Şöyle bir etrafa baksınlar, Fuhuş nerelerde oluyor.



</I>

Urve rahimehullah anlatıyor: "Hz. Aişe (radıyallahu anhâ) bana anlattı ki: Cahiliye devrinde dört çeşit nikah mevcuttu: Bunlardan biri, bugün (dinimizin meşru kıldığı ve) herkesçe tatbik edilen nikahtır: Kişi kişiden kızını veya velisi bulunduğu kızı ister, mehrini verir, sonra onunla evlenir.
Diğer bir nikah çeşidi şöyleydi: Kişi, hanımı hayızdan temizlenince: "Falancaya git, ondan hamilelik talep et" der ve hanımını ona gönderirdi. Kadının o yabancı erkekten hamile kaldığı anlaşılıncaya kadar, kocası ondan uzak durur, temasta bulunmazdı. O adamdan hamileliği açıklık kazanınca, zevcesi dilerse onunla zevciyat muamelelerine başlardı. Bu nikah çeşidine asaletli bir evlat elde etmek için başvurulurdu. İşte bu nikaha nikahu'l-istibza denirdi.
Diğer bir nikah çeşidi şöyleydi: On kişiden az bir grup toplanır, bir kadının yanına girerler ve hepsi de ona temasta bulunurdu. Kadın hamile kalıp doğum yaparsa, doğumdan birkaç gün sonra, kadın onlara haber salar, hepsini çağırırdı. Hiçbiri bu davete icabet etmekten kaçınamaz, kadının yanına gelirdi. Kadın onlara: "Hadisenizi hatırlamış olmalısınız. İşte şimdi doğum yaptım. Ey falan çocuk senindir" der, çocuğu bunlardan dilediğine nisbet ederdi. Adamın buna itiraz etmeye hakkı yoktu.
Diğer dördüncü nikah çeşidi şöyleydi: Çok sayıda insan toplanıp bir kadının yanına girerlerdi. Kadın gelenlerden hiçbirine itiraz edemezdi. Bu kadınlar fahişe idi. Kapılarının üzerine bayraklar dikerlerdi. Bu kadınlarla temas arzu eden herkes bunların yanına girebilirdi. Bunlardan biri hamile kaldığı takdirde, çocuğunu doğurduğu zaman, o adamlar kadının yanında toplanırlar ve kâifler çağırırlardı. Kâifler bu çocuğun, onlardan hangisine ait olduğunu söylerse nesebini ona dahil ederlerdi. Çocuk da ona nisbet edilir, onun çocuğu diye çağrılırdı. O kimse bunu reddedemezdi.
Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm) hak ile gönderilince, bütün cahiliye nikahlarını yasakladı, sadece insanların bugün tatbik etmekte olduğu nikahı bıraktı." [Buharî, Nikah 36, Ebu Davud, Talak 33, (3272).]

Yukarıdaki hadis, izah gerektirmeyecek kadar açıktır
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Caferiye nin 2. ve 3. iddasına cevap:

İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "İslam'ın evvelinde mut'a vardı. Kişi, hakkında bilgisi olmayan (tanımadığı) bir beldeye gelince, oradan yerli bir kadınla, orada kalacağını tahmin ettiği müddet miktarınca nikah yapardı. Kadın, böylece onun eşyasını muhafaza eder, gerekli işlerini görürdü. Bu hal: "Onlar namuslarını korurlar. Ancak "hanımlarına" ve "cariyelerine" karşı müstesna, bunlarla olan yakınlıklarından dolayı kınanmazlar" (Mü'minun 6) mealindeki ayet nazil oluncaya kadar devam etti. (Bu ayet gelince mut'a haram ilan edildi.)"

İbnu Abbas (radıyallahu anhümâ) der ki: "Bu ikisi dışındaki bütün fercler (cinsî tatmin yolları) haramdır." [Tirmizî, Nikah 28, (1122).]


Mut'a nikahının, görüldüğü üzere, Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'dan gelen rivayetler açısından haram olduğuna inanan Ehl-i Sünnet uleması, bu görüşlerine Kur'an'dan da delil kaydetmişlerdir. Zikredilen en mühim ayet, Mü'minun suresinde, felah bulacak mü'minlerin vasıfları meyanında zikredilen 5, 6 ve 7. ayetlerdir: "(Öyle mü'minler) ki, onlar ırzlarını koruyanlardır. Şu var ki zevcelerine, yahut sağ ellerinin malik olduklarına (kendi cariyelerine) karşı (olan durumları) müstesnadır. Çünkü onlar (bu taktirde) kınanmış değildirler. O halde kim bunların ötesini isterse şüphe yok ki, onlar haddi aşanlardır."

Dikkat edilirse, ayet-i kerimede mü'minlere cinsî tatminde (Mealde "ırzlar" kelimesiyle tercüme edilen Kur'ânî tâbir "fürûc"dur. Bu ferc'in cem'i(çoğulu)dur. Fercle ayet ve hadislerde gerek erkek ve gerekse kadınların cinsî uzvu kinaye olunur. Sadedinde olduğumuz ayette cinsî tatminin kinaye olunduğu söylenebilir.) iki meşru yol gösterilmekte, bunlar dışında kalan bütün yollar gayrımeşru ilan edilmektedir
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Caferiye nin en son iddasına cevaptır.
Demiş ki:
İster helal bilin, ister haram, Muta'ya fuhuş diyenler, Şöyle bir etrafa baksınlar, Fuhuş nerelerde oluyor.
-----------------------------------
Bugün dindar fakat dinini yeterince bilmeyen gençlerimiz arasında meşru bir akit gibi gösterilmeye, benimsetilmeye çalışılan mut'a nikahı, esas itibariyle, İslam öncesi Arap cemiyetinde mevcut olan zina çeşitlerinden biridir. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), pek çok içtimâî reformlarla uyguladığı tedric prensibiyle hareket ederek, bunu birden yasaklamamış, hatta bir ara ruhsat tanımıştır. Fakat, Mekke Fethi sırasında kesinlikle yasaklamış, kıyamete kadar haram olduğunu belirtmiştir.

Resulullah'ın yasağını işitmemiş olanlar arasında bazı nadir mut'a vak'alaları, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in vefatından sonra da cereyan etmiştir. Durumdan haberdar olan Hz. Ömer (radıyallahu anh), bu hususta Resulullah'ın yasağını hatırlatarak kesin yasak koymuş ve yasağı ta'mim etmiştir. Hz. Ömer'in bu yasağına tek bir sahabi itiraz etmemiş, böylece mut'a nikahının haram olduğu hususunda selef uleması arasında icma tahakkuk etmiştir.

Peki Şia Kaynaklarında Ne yazılı?

Şia'dan bir grup, Hz. Ömer'e muhalefet taassubunun da sevkiyle mut'ayı mübah addetmekten de öte, bir taabbüd, bir akide, uyulması gerekli bir doktrin haline sokmuş, Şiîliğin bir alemi, bir gereği haline getirmiştir. Şia, bu meselede objektif delillere dayanmaz, hissî yorumlara, temelsiz te'villere, peşin kabullere istinad eder.
Gençlerimiz, meseleyi kaynaklara inerek değerlendirmek durumundadır. Dinin son derece hassas olduğu kadın-erkek münasebetlerinde umursamazlık ve laubaliliğin dünyevî ve uhrevî cezasının şiddetli olacağı unutulmamalıdır

Kumî'de yer alan bir fetva söyle: "Kişi, dilerse mut'a yapar, hatta zevcesi olsa ve memleketinde zevcesiyle birlikte olsa bile".

3- Bir kadınla pek çok erkek mut'a yapabildiği gibi, aynı erkek mükerrer seferler mut'a yapabilir. Kuleynî'nin bir rivayeti aynen şöyle: "Ebu Cafer Aleyhissalâtu vesselâm'a sordum:

"Kurbanın olayım! Bir adam mut'a yapsa, şartı sona erse, sonra o kadınla bir başka erkek evlense, sonra ondan ayrılsa, sonra önceki erkek evlense, sonra ayrılsa, bu üç sefer cereyan etse, kadın üç erkekle evlense, birinci ile tekrar evlenmesi caiz olur mu?"

Bana şu cevabı verdi:

"Evet kaç sefer dilerse. Bu kadın hür kadın gibi değildir, bu kirayla tutulmuş (müste'cere) biridir; cariye kadın mesabesindedir" .

Şia, prensip olarak mut'ayı benimseyince kendi vicdanının da kabul etmeyeceği birkısım ayıplara fetva vermiş, tezadlara düşmüştür. Şiî kaynaklarında bu çeşit rivayetlere sıkça rastlanır.

Bir kısım rivayetler, kadının kocasına sadakati emrettiği , erkekkadın herkesi zinadan men ettiği halde mut'a bahsinde evli kadınla da mut'aya müsamaha gösteren bir üsluba rastlanır. Ebu Abdillah, bir soru üzerine mut'a yapmaktan kaçınılacak kadınları şöyle sayar: "Kevâşif, devâî, begâyâ ve zevâtu'l-ezvaçtan kaçın!" Soru sahibi, bu tabirlerle neyi kasdettiğini sorunca, Ebu Abdillah açıklar: "Kevâşif, açıktan zina yapan, herkesçe bilinen zani kadınlardır; devai: Nefislerine erkekleri davet eden ve fesadı bilinen kadınlardır; begâyâ: Zina ile ma'ruf olanlar (fahişeler); zevatu'l-ezvac: Sünnete uygun olmayan şekilde boşanmış olanlar". Burada evlilerin zikredilmemesi dikkat çekicidir. Esasen mut'a yapacağı kadının evli bir kadın olduğundan şüphelenip, tahkik edince evli çıktığını, bu durumda ne yapması gerektiğini soran kimseye, Ebu Abdillah: "Niye araştırıyorsun?" cevabını vererek evliyle de mut'aya gözyumucu bir cevap verir . Meselede temel prensip, kadının evli olup olmadığını araştırmamaktır . Ebu Abdillah: "Kadının evli olup olmadığını sorman gerekmez. Sana düşen, nefsi hususunda kadının beyanını tasdik etmektir" der.

Buna rağmen, bir başka tezada yer verir ve "mut'a yapılacak kadında iffet arar, güzel bile olsa zaniye ile mut'a yapılamaz" der . Ebu Abdillah'ın mut'a üzerine bir soruya cevap sadedinde "Helaldir, ancak afife kadınla nikahlan, Allah Teala hazretleri (mü'minleri tarif ederken): "Onlar ki ferclerini muhafaza ederler..." (Mü'minûn 5) buyurmuştur. Dirhemin hususunda itimadın olmayan yere fercini koyma" dediğini görürüz.

Şiî kaynaklarda bu hususta kesin bir hüküm yok. Nitekim bazı rivayetlerde sadece iffet değil, iman da aranır, mü'mine ile mut'anın mümkün olduğu, diğer bazılarında Yahudi ve Hıristiyanlarla da caiz olacağı, Mecusilerle caiz olmayacağı, ama bulunmamaları halinde Mecusi ile caiz olacağı ifade edilir.

Mut'a nikahına bir hayız dönemi, 45 gün (ve bazılarına göre 4 ay 10 gün) gibi bir iddet tanımaları , bir başka tezad olmaktadır. Gizlilik içinde mut'a yapan evli kadın mı iddete riayet edecek?

Bir rivayette mut'a yapılmayacaklar arasında zevatu'l-ezvac (kocalılar) da zikredilir, ancak bunun tarifi de yapılır: "Sünnete uymaz tarzda boşananlar"


Görüldüğü üzere evli bekar (evli kadınlada muta yapılabilir),yolcu ev sahibi misafir,fakir zengin ayrımı yapılmadan muta sahiplenilmiş.
Hatta muta için güzellik şartı dahi konulmuş.Şia kaynaklarının sıhatini idrakinize havale ediyorum.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Bakınız caferileri biz severiz,Onlar şeriatı İslamiyeden çıkmış değillerdir.Bu görüşleri ise yanlıştır.Unutmamalı ki her mezhepte batıl olabileceği gibi hakta vardır.Hak batıla galebe ise biz İslam içeri görürüz.Buda menbağı Kur'an ve sünnet olmakla olur.
 
Üst Alt