Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Muhammedür Resulullah teferruat mı?

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
“La ilahe illallah” diyenler “Muhammedun Resûlullah” da demeli. Artık bugün eşya ve hâdiseleri didik didik eden pek çok kimse mutlak hakikat olan Allah’a ulaşma yolunda, buna karşılık pozitivizm ve rasyonalizmin getirmiş olduğu “inkâr-ı ulûhiyet” anlayışı da yavaş yavaş yıkılıyor. Batı âlemindeki ferdi hâdiselerle başlayan, yani James Jean, Eddington, Einstein gibi kimselerin dine yönelişi, şimdilerde kitlevî hüviyet kazanmak üzere.. Fakat ben ne kadar arzu ederdim, “La ilahe illallah” diyen bu insanlar, “Muhammedun Resûlullah” desin ve tam kurtuluşa ersin! Meselâ, Jean deli gibi âşık bir insan. Ama Muhammedî vapura binememiş. Eddington, astro-fizikçi. James Jean Pakistanlı bir dostundan “Allah’tan hakkıyla korkan âlim kullardır.” ayetini duyunca “Bu başka değil, bu bir Allah kelâmı...” itirafında bulunur; bulunur ama bu Hz. Peygamber’i de ikrar anlamına gelir mi? Bunu bilemeyeceğim; ama Einstein bu kâinâtı, içinde işleyen müthiş nizam ve ahengi görüp de Allah’ı kabul etmemeyi aptallık sayar. Fakat o da Hz. Muhammed (sas) ’in kaptanlığını yaptığı gemiye binemeyenlerden biri. (Fasıldan Fasıla, 2/255-56)

Günah ve hataların ötesinde Cenâbı Hakk’ın rahmeti var, O dilerse çok küçük şeylerden dolayı da affeder. Hem Üstad’ın, hem İmam Gazalî’nin ve hem de Muhasibî’nin dediği gibi hayattayken insan korkuyla tir tir titremeli; ama çaresiz kaldığı ölüm anında ümide ve recaya sarılmalı ve “Ya Rab, benim hiç sermayem yok; sadece ‘Lâ ilâhe illallah, Muhammedun Rasûlullah’la Sana geliyorum.” demeli. Sekerât-ı mevtte recaya sığınmalı ve “Artık elimden bir şey gelmez; fakat Senin rahmetin melceimdir (sığınılacak yerdir) , rahmeten lilâlemîn olan Habîbin de şefaatçim.” duygusunda olmalı. Ne var ki, o zorlu dakikalarda bu hali yakalayabilmek her şeyi yerli yerine koymaya ve temiz olup temiz kalmaya bağlıdır. (Kırık Testi, s.111)


Hz. İsa’nın (as) materyalist bir topluma uyguladığı ıslah hareketiyle kendisinden sonra gelecek olan ve müjdesini de bizzat kendisinin verdiği “İnsanlığın İftihar Tablosu”na giden yolları da açmıştır. Ancak daha sonraki müntesipleri, Yahudi ifratına karşı tefrite düşerek, bütün bütün fiziği de maddeyi de inkar etmişlerdi. Fetih Suresi’nin en sonunda yer alan uzunca âyet, bu mevzuya ışık tutmaktadır. Ayet, “Muhammedün Rasulullah” diye başlamaktadır. Ayetin başındaki bu ifade ile Efendimiz’in (sas) risaleti vurgulanmış ve değişik yerlerde geniş olarak bu hakikat ifade edildiği için de, icmâlen geçilmiştir. Bu ayette, daha ziyade Kur’an, Efendimiz’in (sas) etrafındaki insanlara dikkat çekmekte ve değişik evsaf ve kategoriler halinde, birbirinden farklı maddeye ve manaya bakan yanları ile onları nazara vermektedir. (Prizma, 3/120-21)

İslâm dininde, inanç ve amel adına mükelleflere teklif edilen hususlar “usûl” ve “fürû” diye iki ayrı bölümde mütalâa edilir. Bunlardan hayatî ehemmiyet arz eden esaslar, usûl kategorisine giren hususlardır. Diğerleri bu usûl üzerine bina edilir. Buna göre “Lâ ilâhe illallah; Muhammedün Resûlullah” başta olmak üzere, sair iman esasları akidede usûldür. İman esasları, muhakkikîn yaklaşımı ile dört asla irca edilebilir ki, bunlar; Allah’a, âhirete, peygamberlere iman; bir de ubudiyet veya adalettir. Namaz, oruç, hac, zekât veya diğer ibadetler, bu asıllar üzerine bina edilen ve asla göre fürûât sayılan amellerdir. Ancak fürûât demek, “olmasa da olur” gibi bir mefhumu akla getirmemelidir. Bunların fürûât olması, asıl ile olan münasebet ve mukayeseleri neticesi ve tamamen yukarıdaki taksim ve tasnif itibarıyladır. Yoksa ibadetsiz imanın tam olmayacağı izahtan varestedir. (Prizma, 2/162)
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
fürûât

fürûât

“La ilahe illallah” diyenler “Muhammedun Resûlullah” da demeli. Artık bugün eşya ve hâdiseleri didik didik eden pek çok kimse mutlak hakikat olan Allah’a ulaşma yolunda, buna karşılık pozitivizm ve rasyonalizmin getirmiş olduğu “inkâr-ı ulûhiyet” anlayışı da yavaş yavaş yıkılıyor. Batı âlemindeki ferdi hâdiselerle başlayan, yani James Jean, Eddington, Einstein gibi kimselerin dine yönelişi, şimdilerde kitlevî hüviyet kazanmak üzere.. Fakat ben ne kadar arzu ederdim, “La ilahe illallah” diyen bu insanlar, “Muhammedun Resûlullah” desin ve tam kurtuluşa ersin! Meselâ, Jean deli gibi âşık bir insan. Ama Muhammedî vapura binememiş. Eddington, astro-fizikçi. James Jean Pakistanlı bir dostundan “Allah’tan hakkıyla korkan âlim kullardır.” ayetini duyunca “Bu başka değil, bu bir Allah kelâmı...” itirafında bulunur; bulunur ama bu Hz. Peygamber’i de ikrar anlamına gelir mi? Bunu bilemeyeceğim; ama Einstein bu kâinâtı, içinde işleyen müthiş nizam ve ahengi görüp de Allah’ı kabul etmemeyi aptallık sayar. Fakat o da Hz. Muhammed (sas) ’in kaptanlığını yaptığı gemiye binemeyenlerden biri. (Fasıldan Fasıla, 2/255-56)

Günah ve hataların ötesinde Cenâbı Hakk’ın rahmeti var, O dilerse çok küçük şeylerden dolayı da affeder. Hem Üstad’ın, hem İmam Gazalî’nin ve hem de Muhasibî’nin dediği gibi hayattayken insan korkuyla tir tir titremeli; ama çaresiz kaldığı ölüm anında ümide ve recaya sarılmalı ve “Ya Rab, benim hiç sermayem yok; sadece ‘Lâ ilâhe illallah, Muhammedun Rasûlullah’la Sana geliyorum.” demeli. Sekerât-ı mevtte recaya sığınmalı ve “Artık elimden bir şey gelmez; fakat Senin rahmetin melceimdir (sığınılacak yerdir) , rahmeten lilâlemîn olan Habîbin de şefaatçim.” duygusunda olmalı. Ne var ki, o zorlu dakikalarda bu hali yakalayabilmek her şeyi yerli yerine koymaya ve temiz olup temiz kalmaya bağlıdır. (Kırık Testi, s.111)


Hz. İsa’nın (as) materyalist bir topluma uyguladığı ıslah hareketiyle kendisinden sonra gelecek olan ve müjdesini de bizzat kendisinin verdiği “İnsanlığın İftihar Tablosu”na giden yolları da açmıştır. Ancak daha sonraki müntesipleri, Yahudi ifratına karşı tefrite düşerek, bütün bütün fiziği de maddeyi de inkar etmişlerdi. Fetih Suresi’nin en sonunda yer alan uzunca âyet, bu mevzuya ışık tutmaktadır. Ayet, “Muhammedün Rasulullah” diye başlamaktadır. Ayetin başındaki bu ifade ile Efendimiz’in (sas) risaleti vurgulanmış ve değişik yerlerde geniş olarak bu hakikat ifade edildiği için de, icmâlen geçilmiştir. Bu ayette, daha ziyade Kur’an, Efendimiz’in (sas) etrafındaki insanlara dikkat çekmekte ve değişik evsaf ve kategoriler halinde, birbirinden farklı maddeye ve manaya bakan yanları ile onları nazara vermektedir. (Prizma, 3/120-21)

İslâm dininde, inanç ve amel adına mükelleflere teklif edilen hususlar “usûl” ve “fürû” diye iki ayrı bölümde mütalâa edilir. Bunlardan hayatî ehemmiyet arz eden esaslar, usûl kategorisine giren hususlardır. Diğerleri bu usûl üzerine bina edilir. Buna göre “Lâ ilâhe illallah; Muhammedün Resûlullah” başta olmak üzere, sair iman esasları akidede usûldür. İman esasları, muhakkikîn yaklaşımı ile dört asla irca edilebilir ki, bunlar; Allah’a, âhirete, peygamberlere iman; bir de ubudiyet veya adalettir. Namaz, oruç, hac, zekât veya diğer ibadetler, bu asıllar üzerine bina edilen ve asla göre fürûât sayılan amellerdir. Ancak fürûât demek, “olmasa da olur” gibi bir mefhumu akla getirmemelidir. Bunların fürûât olması, asıl ile olan münasebet ve mukayeseleri neticesi ve tamamen yukarıdaki taksim ve tasnif itibarıyladır. Yoksa ibadetsiz imanın tam olmayacağı izahtan varestedir. (Prizma, 2/162)


Sayın alptraum

bu yazıda, Prizma dan alınan ekte anladığım kadar "Muhammedün Resûlullah"
demenin akide(iman) usûlu olduğu, fürûât (ayrıntı) olmadığı beyan ediliyor değil mi? Doğru mu anlıyorum?
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
Sayın alptraum

bu yazıda, Prizma dan alınan ekte anladığım kadar "Muhammedün Resûlullah"
demenin akide(iman) usûlu olduğu, fürûât (ayrıntı) olmadığı beyan ediliyor değil mi? Doğru mu anlıyorum?

evet dogru anliyorsun kardesim usulun olmadigi yerde furuatin elestiriye acik olarak birinci siraya gelmesi ,inanin salih insanlarin elestirileri ile gelmiyor

belki gelecek cevaba acik olarak bir aciklama olmustur umarim...
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
“La ilahe illallah” diyenler “Muhammedun Resûlullah” da demeli. Artık bugün eşya ve hâdiseleri didik didik eden pek çok kimse mutlak hakikat olan Allah’a ulaşma yolunda, buna karşılık pozitivizm ve rasyonalizmin getirmiş olduğu “inkâr-ı ulûhiyet” anlayışı da yavaş yavaş yıkılıyor. Batı âlemindeki ferdi hâdiselerle başlayan, yani James Jean, Eddington, Einstein gibi kimselerin dine yönelişi, şimdilerde kitlevî hüviyet kazanmak üzere.. Fakat ben ne kadar arzu ederdim, “La ilahe illallah” diyen bu insanlar, “Muhammedun Resûlullah” desin ve tam kurtuluşa ersin! Meselâ, Jean deli gibi âşık bir insan. Ama Muhammedî vapura binememiş. Eddington, astro-fizikçi. James Jean Pakistanlı bir dostundan “Allah’tan hakkıyla korkan âlim kullardır.” ayetini duyunca “Bu başka değil, bu bir Allah kelâmı...” itirafında bulunur; bulunur ama bu Hz. Peygamber’i de ikrar anlamına gelir mi? Bunu bilemeyeceğim; ama Einstein bu kâinâtı, içinde işleyen müthiş nizam ve ahengi görüp de Allah’ı kabul etmemeyi aptallık sayar. Fakat o da Hz. Muhammed (sas) ’in kaptanlığını yaptığı gemiye binemeyenlerden biri. (Fasıldan Fasıla, 2/255-56)


“La ilahe illallah” diyenler “Muhammedun Resûlullah” da demeli.

cümlesi kaynak verilen eserde yoktur...
cümlesi kaynak verilen eserde yoktur...
cümlesi kaynak verilen eserde yoktur...
 

tevhideçaðrý

New member
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
177
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
52
Muhammeden Resullullah ve Nebiullah denilmelidir. çünkü Ahsap40 ayetine göre nebilerin hitamı(sonuncusudur) Her Nebi aynı zamanda Resuldur.Fakat her resul aynı zamanda Nebi değildir buna örnek yusuf50 ayeti burada geçen resul günümüzdeki ofisboy gibidir.Zalim kralın habercisi bir nevi postacı muhtemelen müslüman bile değil
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
@ebuzer ve @bekir kardeslerime

ebuzer kardesim elimde olan fasildan fasila kitabina baktim var,sonra internetten baktim var,yani var oglu var kaynaklari ile ben sayfanin basligi ile vereyim


Dinin Yenilmez Gücü

Artık bugün eşya ve hâdiseleri didik didik eden pek çok kimse mutlak hakikat olan Allah'a ulaşma yolunda buna karşılık pozitivizm ve rasyonalizmin getirmiş olduğu inkâr-ı ulûhiyet' anlayışı da yavaş yavaş yıkılıyor. Batı âlemindeki ferdî hâdiselerle başlayan, yani James Jean, Eddington, Einstein gibi kimselerin dine yönelişi, şimdilerde kitlevî hüviyet kazanmak üzere.. fakat ben ne kadar arzu ederdim, 'La ilahe illallah' diyen bu insanlar, 'Muhammedun Resûlullah' desin ve tam kurtuluşa ersin.! Meselâ, Jean deli gibi aşık bir insan. Ama Muhammedî vapura binememiş. Eddington, astro-fizikçi. Devasâ bir kamet. James Jean Pakistanlı bir dostundan 'Allah'tan hakkıyla korkan âlim kullardır' ayetini duyunca 'Bu başka değil, bu bir Allah kelâmı' itirafında bulunur bulunur ama, bu Hz. Peygamberi de ikrar anlamına gelir mi? Bunu bilemeyeceğim ama, Einstein bu kâinâtı, içinde işleyen müthiş nizam ve ahengi görüp de Allah'ı kabul etmemeyi aptallık sayar. Fakat o da Hz. Muhammed (sav)'in kaptanlığını yaptığı gemiye binemeyenlerden biri.. ve daha niceleri...
Bu tür düşünce ve hâdiseler, bir anlamda bize dinin yenilmez gücünü göstermektedir. Evet artık 'fecr-i sâdık' göründü. Buna siz 'fecr-i kâzib' bile deseniz, Üstad'ın ifadesiyle 'fecr-i kâzib, fecr-i sadık'ın en sâdık emaresidir.' Yani günümüzde din adına cereyan eden gelişmeler fecr-i kâzib bile olsa, fecr-i sadık da çok yakında zuhûr edecek demektir. Hem de bütün dünyada. Bakın etrafınıza, bugün kudsîler ordusunun gitmediği, ellerinde nurdan matkaplarla granitleri bile parçalayıp rûhlarının ilhamlarının boşaltmadığı bir kara parçası yok gibidir. Bunları bize lütf ve ihsan eden Allah'a binlerce hamd ü sena olsun!
Evet, İslâm.. her türlü tahriften, tebdilden muallâ, münezzeh, müberra, mukaddes olan İslâm.. 'Zikri (Kur'ân'ı) biz indirdik ve onun koruyucusu elbette biziz' kudsî kalesinde mahfuz olan İslâm... Her türlü virüs ve mikroplara karşı İlâhî karantina altında bulunan İslâm... Temsilcilerinin yaptıkları yanlışlıklar ona engel olsa da O nurunu neşredecek insanlığın yakın gelecekte mutluluğunun yegane kaynağı olacaktır. Merhum Alvar İmamı bunun müjdesini ta yıllar öncesi söylediği ve 'göründü' redifi ile süslediği şiirinde veriyor:
'Canan elinin bülbülünün bağı göründü
Dost ikliminin lalesinin çağı göründü
Envar-ı muhabbet doğben tuttu cihanı
Şakk-ı kamerin mucize parmağı göründü
Yakub'a bugün Yusuf'un kokusu geldi
Eyyub'a hayat ırmağının çağı göründü.'


M.Fethullah Gülen
13.05.2006
(Fasıldan Fasıla, 2/255-56)


Bilindigi üzre fasildan fasila 2 ciltten olusmaktadir ve hocaefendinin bu yazisi fasildan fasila kitabinin ikinci cildinin 255. sayfadaki dinin yenilmez gücü basligi altindaki yazi ile baslayip 256. sayfada sona ermektedir

isterseniz googledan isterseniz elinizde olan kitapdan bakabilirsiniz

selametle
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
@ebuzer ve @bekir kardeslerime

ebuzer kardesim elimde olan fasildan fasila kitabina baktim var,sonra internetten baktim var,yani var oglu var kaynaklari ile ben sayfanin basligi ile vereyim

eyvallah hocam...ben de yok diyenlere bir daha soracağım eminmisiniz diye???
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Bazı kaynaklar La ilahe illallah önemlidir, Muhammedür Resulullah demek ise teferruattır diyor. Ne dersiniz?
bu kaynakdan kastınız nedir bilmiyorum ama ayeti kerimede alemlerin rabbi ne demenizi emrediyor?

"De ki: Ey Ehl-i Kitap, Sizinle Bizim Aramızda Aynı Olan Bir Kelimeye Gelin: Allah'tan Başkasına İbadet Etmeyelim ve O'na Hiçbir Şeyi Ortak Koşmayalım; Allah'ı Bırakıp da, Kimimiz Kimimizi Rabler de Edinmesin.. Eğer onlar yine de yüz çevirirlerse, işte o zaman: “Şahit olun ki biz müslümanlarız!” deyiniz.”(Âl-i İmran, 3/64)


hadi hep birlikte ehli kataba bunu diyelim ne dersiniz?
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
üstad hocaefendinin kendi sitelerinde bu kitaplar var egerki yok hala yok derlerse söyle,ben o siteleri söyleyeyim sana hala yok derlerse bir kitapciya gidip bu kitaba bakmaniz yeterli olacakdir insallah
sadece buda değil, hocaefendi hz.lerinin bir sohbetinde ,
şu tabiri kullanmakdadır ,
vay haline Allahsızın , vay haline Muhammedsizin...

dileyen izliyebilir...
konuşma videoda 05:28 anında gerçekleşmektedir...


 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
bu kaynakdan kastınız nedir bilmiyorum ama ayeti kerimede alemlerin rabbi ne demenizi emrediyor?

"De ki: Ey Ehl-i Kitap, Sizinle Bizim Aramızda Aynı Olan Bir Kelimeye Gelin: Allah'tan Başkasına İbadet Etmeyelim ve O'na Hiçbir Şeyi Ortak Koşmayalım; Allah'ı Bırakıp da, Kimimiz Kimimizi Rabler de Edinmesin.. Eğer onlar yine de yüz çevirirlerse, işte o zaman: “Şahit olun ki biz müslümanlarız!” deyiniz.”(Âl-i İmran, 3/64)


hadi hep birlikte ehli kataba bunu diyelim ne dersiniz?

Kaynaklardan kastımı siz bilmediğinizden emin iseniz yazayım.

Bu ayeti kerimelerin mealinden yola çıkıp bu tür iddialara girilmesi son derece yanlıştır

Dediğimden farklı bir iddianız varsa müteala edebiliriz

Selamla
 

Aisa

New member
Katılım
8 Kas 2007
Mesajlar
79
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Baku
Selamun aleykum
tevhidecagri kardes, benim bildiyim kadariyla tum resuller ayni zamanda nebiler ama, tum nebiler resul degiller. resul ve nebi arap sozleri, fars sozu olan peygamber ise bu ikisini ayni zamanda ifade ediyor. Dogrusunu Allah biliyor.....
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
hayır, teferruat değildir

hayır, teferruat değildir

Hayır, Muhammedür Resulullah teferruat değildir.

1400 yıldan beri Allah'a iman eden insanlar, nasıl ki Allah'ın birliğine, meleklerine, kitaplarına,peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şer her şeyin Allah'tan olduğuna inanıyorsa, aynı zaman da bu günün hükmü olan peygamberinide Muhammedür Resulullah diyerek anmak zorundadır.
 

tevhideçaðrý

New member
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
177
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
52
yusuf50 de zalim kralın ofisboyu için resul kelimesi kullanılmış.BU resulun müslümanlığı bile tartışılır.Resul kuranda çok geniş manada kullanılmış Fakat nebi Öyle değil ahsab40 a göre Peygamberimiz S.A.S nebilerin hatemi yani sonuncusu

Allahû Tealâ’nın Kur'ân-ı Kerim’de sadece alelâde haber ulaştırmakla görevli olan kişilere resûl dediğini görüyoruz.
12/YUSUF-50: “Ve kâlel meliku’tûnî bih(î), fe lemmâ câehur resûlu kâlerci’ ilâ rabbike fes’elhu mâ bâlun nisvetilletî katta’ne eydiyehunn(e), inne rabbî bi keydihinne alîm(un).”
Ve melik (firavun) dedi ki: “Onu bana getirin.” Resûl (haberci, ulak) (Yusuf’a) geldiği zaman dedi ki; “Efendine dön, kadınlar niçin ellerini kestiler.” diye sor. Muhakkak ki Allah onların hilelerini bilir.
Buradaki resûl Allah tarafından görevlendirilen, Allah’ın bir evliyası değil, firavunun gönderdiği bir habercidir.
Peygamberlik şöyle dursun, Bu âyet-i kerimeye göre Allah’ın görevlendirmediği alelâde elçilere de Kur'ân-ı Kerim’de resûl denebîliyor.

Özetle Muhammeden resulullah ve nebiullah denmelidir
 

Aisa

New member
Katılım
8 Kas 2007
Mesajlar
79
Tepkime puanı
10
Puanları
0
Yaş
38
Konum
Baku
Resullar (elciler) yeni din getiren peygamberlere denir. Onlar ayni zamanda nebiler. yalniz nebi olanlar ise sadece mevcut dini yayarlar ve ya Allahin buyurduklarini insanlara ulastirirlar. Mesela, Adem (as), Ibrahim (as), Ishak (as) vb-i nebiler, Musa (as), Isa (as) ve Muhammed (sas) resuller (ayni zamanda nebiler).
Diger insanlara resul (ve ya elci) denilmesi farkli bir sey, yani bu niyete bagli. Biz peygamberlerin resul olup-olmamasindan konusuyoruz.
 
Üst Alt