Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Müslüman(cı)lık !

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Birinci Aşamanın nasıl olduğunu sen izah et? Sonra ben de Üstad'ın ittihad-ı İslam planı ve ölçülerini yazarım. Böyle devam ederiz.

Ben D8'i örnek olsun, sorum daha iyi anlaşılsın diye verdim. Karşılaştırma yapmak için değil. Hangisi iyi hangisi kötü derdinde değilim.

Direk, üstadın bahsettiği İttihad-ı İslam'ın yöntemi, aşamaları nelerdir? Bunu soruyorum.

selametle..
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Abi konuya müdahillik Siyasal İslam meselesi ama konunun özü bu değil. Bu tabiri yazmasan ben yine bunları düşünürüm ve yazardımda AllauAlem. Tevilini yanlış yapıyorsun.
İlim meselesine gelince; senden istediğim senin de istediğin şeydi:
Benim meselem Risale-i Nur'dur.

Eğer bir problemin varsa bana ordan vur. Çıkar deki burası şu sebepten yanlış. Delil göster, ıspat et.

Ama bu konuya gelince, derdim o değil diyorsun. O zaman önce kaidelerine uymadı diye yanlış görmemen lazım, çünkü yanlışlığına delil sunmuyorsun.

Ben kendi inandığım fikirleri yazıyorum. Ölçüleri yazıyorum.

Ölçülere uymayan bazı fikirleri örnek veriyorum. Mesela, siyasal İslam örneği verdim. Bütün çekişmeyi bundan başlattın.
demene rağmen..
Sadece başka kaideler üzerinden gidiliyor husnu zannını edebilirsin.

Ben adabına uygun yazıyorum, diyorsun. Ben edepsiz mi yazıyorum? O zaman onu da göster.
İlmi yazılara gelince, önce kaidelerim dediklerini iyi açıkla ki, bende tamam diyeyim. O yok, o yok.. Ben açıklıyorum delillerle gösteriyorum, diyorsun.

Tüm bunların ötesinde, bana Nebevi Metodundan izah edemedin hala. Ki hem ben senden izah istediğim halde, bir kaide verip, bu kaideye başarıları bir türlü sığdıramıyorsun.
...
Aslında çok bişi istemedim, varsa delilin ver dedim. Hala aynı. Birde bu tarafgirlik ben de mi düşünmeye başladım.

selametle..
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Erbakan hocanın bir sözü var: Ey millet; ne olur bir defada beni, şu siyonistlerden önce anlayın. Siz anlayana kadar onlar tüm tedbirini alıyorlar.

Bu söze mukabil, bende bu tabirinden ve yaptığı açıklamalardan yorumlamamı yazacağım. Benim anladığımdan çok öte anlamları kesin vardır. Bu yüzden, benim yazdıklarım hocayı temsil etmez, beni bağlar...
...

Seçmeni, özgür iradesi ile önündeki seçenekler doğrultusunda değerlendirme yapıp istediğini seçme, istediğine oy vermiş olma havasına sokmak demektir. Ama seçmen eliyle, kendi istediklerini seçtirmektir.

Mesela; ABD seçimlerinde bir Demokratlar, bir Cumhuriyetçiler çıkar. Geçtiğimiz seçimlerde; hem OBAMA'nın hem de Mc Cain'nin seçim propagandalarını yapan şirketler aynı şirketler. Aynı Yahudi şirketleri. Yani, hangisi çıkarsa çıksın, kendilerine çalıştıracak ve isteklerine yön verdirecekler. Tek merkezin iki farklı kolu. Halk ise, ben özgür irademle seçtim, zannedecek.

Kurdukları bir düzen vardır. Bu düzenin bir ayağı, faizci kapitalist düzendir. Ekonomiyi ellerine alarak, ayakta durmaktadır. Bu düzeni belli kuruluşlar ile idare ederler. IMF vs gibi.

Bu düzeni benimseyen herhangi bir parti, istesede istemesede onlara hizmet etmektedir. Bu yüzden, halkı bu düzeni gizleyerek öne çıkardıkları isimler ile kandırır ve basit şeyleri büyük olay, büyük şeyleri basit olay gibi gösterirler. Bu düzen içinde; hangi parti olursa olsun, bunları destekleyen seçmen tek merkezi desteklemiş olur. O da, bu düzenin efendileridir. Günümüzde bu efendiler; Siyonizm ve Haçlı Zihniyetidir.

Etkilemek için çeşitli yolları kullanırlar. Medya gibi, fısıltı gazetesi gibi, anketler gibi... KanalB müdürünün ifadesiyle "her türlü p...luğu" yaparlar.

Yani olayın özü; milletin iradesini, elinden çeşitli yollarla alarak/etkileyerek, farkettirmeden istedikleri düzene hizmet edenleri seçtirmeleridir.
...

Abi burada bırakıyorum, yorgunum. Sen devam et kısa kısa gidelim mümkünse.

selametle..
 

güvercin

New member
Katılım
30 Mar 2009
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
günese karsi gözünü kapayan ancak kendine gece yapar "DUHA" kardesim... insaf!!!
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Evet abi.. Tüm yazdıklarının manası, halk Kuran'i ölçüleri bilmeden yapılan İslam-i Siyaset, zarar verir, demek.
...

Peki; ne yapılması lazım, sorusuna; Demokratların etrafında toplanmak yazmışsın. Ne demek bu? Demokrattan kastın tarifi nedir?

Neden merkez Demokratlar da, İttihat-ı İslam değil?

Millet Partisi ile ortak nokta, aynı şekilde Din olgusu mu olacak?

Sufyani siyasete alet olmanın bir yoluda güçsüz olmak, manasında yazmışsın. Peki, bu %70'lik insan kesimi nasıl oluşturulacak? Bu oluşturma esnasında, Siyaset arenasında geri planda mı kalınacak ?

selametle..
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Abi, saydığın partilerin ittifakı zor değil ama şimdiki Dünya'ya göre bir kriter vardır ve bu değişmez.

Türkiye'de bir parti; IMF, AB, ABD ve İsrail güdümlü siyasetin içine girerse, sürekli konuştuğumuz süfyani siyasetin içine girmiş olur. Çünkü şimdiye kadar ülke olarak çektiğimiz sıkıntılar, Milli Politika sergileyemeyişimizden dolayıdır. Bu politikalar; 80 öncesinde sağcı solcu, sonra laiklik irtica, sonra Kürt Türk zıtlığı şeklinde sürekli kutuplaşmalara sebep oldu.

Bu ittifak; karanlık oda yönetimlerinden kurtulup, kendimize yönelen bir anlayış ile olursa -ki en sonunda bu olacak inş.- olmaması için neden yok.

Abi; ittifak için 3 nokta lazım. Fikir birliği, Söylem birliği ve Eylem birliği.
Bak; Erbakan hoca yıllarca; Demirellere, Ecevitlere, Yılmazlara, hepsine şunu demiştir: "Gelin birlik olalım, hep beraber sorunlarımızın üstüne düşelim, hepimiz bu milletin evladıyız." Hoca böyle bir ittfak için yıllarca uğraştı. Ama bu ittifak, düşünce uyuşmazlığından dolayı olmadı. Söylem ya da eyleme sıra bile gelmedi.

AKP gibi partiler; iyi niyetle yola çıkmalarına rağmen, bir mesafeden sonra olumsuz puanlar almaktadırlar. Çünkü; ABD güdümünden çıkamamaktadırlar.
...

Şimdi partilerden konu açılmışken.. Kendini sağ partiler olarak sunan partilere bakıldığında, milletin yaklaşık %70'lik bir kısmına tekabül etmektedir. Bu oran, tamda ittifakın kurulması gereken orandır. İşte, ÜSTAD'ın oranının hesapsız olmadığını gösteren bir durum. Ama yıllar içinde bu oranı tek merkezde toplamamak için; belli değerler üzerinden ayrı ayrı siyasi partiler çıkarmış ve milleti bu değerleri taassupla korumaya yöneltip, diğerlerine düşman etmişlerdir.

Ama bunların hepsi, yukarda konuştuğumuz Demokratur sisteminin oyunudur. İşte, bir merkez bu kadar parçaya bölerek, hepsinin başına ayrı ayrı insanları merkezinden çıkarmayacak şekilde program sunarak, yerleştirmiştir. Buna mukabil, tek SİVİL siyasi hareket Milli Görüş, 1969'da sahneye çıkmıştır. Bunun gerekliliğini gören Mehmet Zahid Kotku gibi değerli Alimlerimizin onayı ile...

Haliyle, bu milletin gerçek değerleri, gerçek yeri Milli Görüştür. Abi, bu yüzden IMF, AB, ABD ve İsrail politikaları ile siyasetin sonu hüsran oluyor. Bir düzenin eseri oldukları için, bu politikalar işlemiyor. İşte; gerekli olan ittifak, tek SİVİL hareket olan bu cenahın politikası ile olmalıdır. Çünkü; bu düzen ile İttihat-ı İslam'ı tesis etmek mümkün olmuyor. Demek istediğim, ille önde giden A şahsı olacak değil, önümüzdeki planı ABD değil, biz belirleyelim. Düşüncemiz bu olsun. Önde giden B olsun, bu düşünceyi savunsun, biz onu destekleyelim mesele koltuk değil yani, peşinde gideceğimiz fikir :)

Biraz konuyu dağıttım mı bilmiyorum ama..Demek istediğim; İttifak için ortak fikir lazım. Bu fikrin de Siyonist güdüm dışında olması lazım.

selametle..
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Abi, meselemiz Hak'kın hakim olması değil mi? O zaman iç dinamiklerden öte, dış mihrakların söze ya da davranışa değil işe baktıklarını bilmeliyiz. Yani, şimdiye kadar Erbakan hocanın önünü kesenler, hocanın söylemlerinden öte, yaptığı işlerin, icraatların kendi düzenlerine dokunduğunu gördükleri için müsade etmemeye çalıştılar. Ve başardılar.

Dindar Demokratlar dediğin kesim geldiğinde; "herkes bizim için eşittir" dese, icraatları aynı derecede İslami olduktan sonra ve var olan düzeni değiştirmeye yönelik olduktan sonra yine aynı mihraklar engellemeye kalkışacak ve sonuç değişmeyecektir. Biz, kendi ölçümüzü alıyoruz ama düşmanın ölçüsünüde bilmeliyiz. Düşmanın ölçüsü sözler değil; icraatlar, yapılan işler. Ne zaman kendine dokundu, o zaman hopluyor.

Dindar Demokratların tek farkı, İçte farklı düşünceye sahip kesimlerin düşmanlığını görmemesi mi? Yani; Erbakan hoca, bi şekilde Milliyetçiler tarafından karşısında durulacak bir rakip gibi ama dindar Demokratlar bu noktada herkesime hitap ettiği ve milletin değerleri üzerinden siyaset yapmadığı için aynı pozisyonda değil. Böyle mi değerlendirmeliyiz?

Aslında Erbakan Hoca da Din'i siyasi argüman olarak kullanmıyor, dini ölçü alıyor o kadar. Milli Politika; dıştan bağımsız ve Osmanlı tarzında, özgür ve herkesime aynı derecede Adil bir düzen, demek. Biz Osmanlıda bunu gördük. Milli Politikamız, bu. Ne Ekonomimiz Faize dayanacak ne iç ve dış politikalarımızda yönlendirileceğiz. Zalime değil, mazluma destek olacan bir politika. Bunların ölçüsünü ise Dinimizden alıyoruz.

İşte bu yüzden günümüze bakıldığında; IMF, AB, ABD ve İsrail dörtlüsünden yana sergilenen politikalar ile başarılı olmuyor.
...

Erbakan hocanın Demirel'in AP'sinden adaylığını ne düşünerek istediğini bilmiyorum. Ama, bir yorumum var. Hocanın Neden Siyasete Girdiğini anlattığı bir konuşması var. Burada aşama aşama nasıl siyasete ihtiyaç duyulduğunu ve ehemmiyetinin ne olduğunu anlatıyor. En sonunda ise Hükümetteki Demirel'in bir kararname ile kendisine nasıl engel olduğunu anlatıyor. Bu yüzden siyaset sahasına girip, işi en tepeden halletmeyi amaçlamış ve kararları milletin lehine almayı düşünmüştür. Önce Demirel'in partisine girip orayı halletmeyi ama sonra olmayınca, ayrı bi parti üzerinden çalışmayı düşünmüş olabilir. Ama ne olursa olsun, politikası önemlidir. Bu 40 yıldır hiç değişmemiştir. Bunlar IMF'siz ekonomi, AB değil, İslam Birliği; ABD ve İsrail güdümlü siyaset değil, Milli Politikadır.

Ayrılması metodik değil demişsin abi. Metodik demedim zaten. Farklılık; metodlarda değil, temelde. Hocanın ittifak için çağırdığı Demirel vs'lere şunları söylemiştir. "Faizci düzenin iş yapmadığını, iflas ettiğini görün artık." Yani, metod farkı olsa amaç aynı olur. Burada amaç farklı zaten. Hoca ile Demirel'in amacı bir mi sence?
...

Hal böyle olunca eğer sen Kabeye ticaret için gitsen ve ben Hac için gitsem ve beni oraya sen götürecek olsan; senin niyetin benim amelime tesir etmez. Niyetime zararı dokunmaz. Demek tam bir fikir birliği lazım değil. Aynılaşmak zaten mümkün olmaz. Amaç ve metodta birlik kafidir. Amaçta aynı olan ise Demokratlar, İttihad-ı İslam ve Türkçülüğü islama mecz etmiş Mileltçilerdir. Metod ise Demokratlarda ehvendir. İttifak orda olmak lazımdır.

Abi fark şu: Bir taraf Kabeye gitmek isterken ABD'nin gösterdiği yoldan gidiyor. O yol ise bozuk ve sonu kabeye gitmiyor. Yönü Kabeye ama sonu kabeye gitmiyor. İşte, amaçlarda bir birlik vardır evet. Herkes İslam hakim olsun istiyor. Ama metodlarda farklılık o kadar büyük ki. Sen Tayyip'in böyle bir Türkiye istediğini düşünüyor musun? İşsizlerin hergün misli arttığı, unv. mezunlarının hem bilgi olarak boş, hem kabiliyet noktasında körelmiş olduğu, Irak ya da Filistin zulümlerine askeri destek vererek (Üsler açarak vs) zulme ortak olmayı istediğini... Evet, istemez ama iyi niyet iş görmüyor. Yukarda yazdımya; IMF'siz Ekonomi, ABD'siz Politika.. İşte, metodlarda birlik, yarım derecelik sapmayı kabul etmiyor.

Biz doğru yoldan gittikten sonra yani doğru yöntemleri kullandıktan sonra; kabeye ben ticari amaçla gideyim, sen hacı olmak için git. Ben seni götüreyim, ne senin niyetine zarar gelir ne benim ticaretime. İşte, meselenin özü bu. Metodda birlik dediğimiz şey, önce doğru olan yoldan hareketle sağlanır. Yanlış yol üzerinde metod birliği olsa bile ne işe yarar?..
....

Üstad demiş "Reylerinizi teşettüten muhafaz için meşveret ediniz" Hem istemiş Milletçiler ve İttihad-ı İslamcılar Demokrat etrafında cephe yapsın taki yüzden yetmişi bölünmesin.

Demokrat Parti böyle bir ittifak olarak kurulmuştur. Dedim ya Üstad İttihad-ı İslam partilerinden söz ederken daha ortada yoktular. Ancak, Demokratlerın içinde idiler. Menderese Ezanı aslına çevirten bu adamlar değil miydi?

Abi, Demokrat Parti Birleşmiş Milletlere girmek için kur(du)rulmadı mı?
Celal Bayar Demokrat Parti'nin kurucularından birisi. Bu adam Mason değil mi?
Şimdi bunlara cevabın evet ise; işte gidilen yol yanlış demektir. Yani, hocanın ayrılmasında anlaşılmayan Hikmek dediğin mesele ortaya çıkmış olur.
Yoksa cevabın Hayır ise; Demokrat Partinin devamı olarak kurulan Adalet Partisi çıkışını Süleyman Demirel ile yaşamıştır. Sence; Demirel, devraldığı Demokrat Partisinin misyonunu yürütmüş müdür? Yoksa, gerçek misyondan saparak ABD'ci bir Türkiye haline mi sokmuştur bizi?
Yani, hocanın ayrılmasındaki sebep; Milletin tüm değerlerini savunan bir politika izlemektir. Demirel'li AP'de bu mümkün görünmüyor. Ayrıca AP'nin parlaması 1964 yılında iken, Erbakan hoca 1969'da siyasete girmiştir..
...
Neyse, 2. kısımdaki yazıların için şimdilik bişi diyemiyorum abi. Saat ilerledi :)
Yarına Allah Kerim.. Hayırlı Cumalar..

selametle..
 
Son düzenleme:

samanyolu

New member
Katılım
19 Mar 2007
Mesajlar
2,063
Tepkime puanı
2,696
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
lütfen konu siyasete döndü forum kuralları 6, maddeyi okumanızı rica ediyorum..
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt