Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Makam-i Mahmut.

samanyolu

New member
Katılım
19 Mar 2007
Mesajlar
2,063
Tepkime puanı
2,696
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
İslâm peygamberi ehli kitaptan -ki hıristiyanlar da onlardan bir kesimdi- onca yalanlamalara, tartışmalara, kuşkulandırmalara ve antlaşmalarla karşılaşmalarına rağmen... İşte İslâm peygamberi Rabbinden aldığı bilgilerle Meryem'in büyüklüğü gerçeğinden ve O'nun bütün dünya kadınlarından daha üstün olduğunu öyle genel olarak söz ediyor ki onu gerçekten zirveye çıkarıyor. O bunları dile getirirken Meryem'le övünen ve O'nun ululuğundan hareketle Muhammed'e ve yeni dine iman etmemek için kendilerine bir kulp bulmaya çalışan bir toplulukla tartışmaktadır. Bu ne doğruluk. Bu ne ululuk. Bu dinin kaynağını ve O'nun önderi bulunan güvenilir kişinin doğruluğunu gösteren şahane bir delildir bu...

O, Rabbinden Meryem ve İsa (selâm üzerine olsun) ile ilgili "Gerçeği" alıyor. Bu gerçeği açıkça dile getiriyor. Hem de bu ortamda. Eğer Allah tarafından görevlendirilen gerçek bir elçi olmasaydı bu ortamda söz konusu gerçeği asla açıklamazdı!

"Ey Meryem, Rabbinin huzurunda saygı ile dur, secdeye kapan ve rukuya varanlar ile birlikte sen de rükûa var."

Bağlılık ve ibadet, boyun eğmek ve rükû etmek... Tehlikeli ve büyük olaya giriş için sürekli olarak Allah'a bağlı bir yaşam...

Kıssanın bu bölümünde, büyük olaya geçmeden önce kıssaların veriliş hikmetinden bir meseleye parmak basılıyor. Bu mesele Peygambere (salât ve selâm üzerine olsun) görmediği gayb haberlerini getiren valıyin ispati meselesidir.
bekir kardeşe sormuşsun ama benimde biraz katkım olsun istedim. selam ve dua ile
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
sevgili bekir;
ayetler aşağıda,bu ayetlerden ne anlamamız gerekir, yani meryem de namaz kılıyordu diyebilirmiyiz?
selametle....

42 Bir de melekler şöyle demişlerdi: "Ey Meryem, Allah seni seçti. Seni tertemiz kıldı ve seni âlemlerin kadınları üstüne yüceltti."

--------------------------------------------------------------------------------

43 "Ey Meryem, Rabbinin huzurunda saygıyla el bağla. Secdeye kapan ve rükû edenlerle birlikte rükû et!"


Sayın berguzar
Allah (c.c.), Hz.Meryem'i ayette bir takım ibadetler yapmakla vazifelendirilmiş, adına namaz da denebilir. Ancak teferruatı konusunda bir bilgi görünmüyor. Bu gün bizim kıldığımız namaza benzer ya da benzemez.
 

berguzar

New member
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
112
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
59
Sayın kuranyeter

nasıl abdest alınacağını, Allah (c.c.) hu , Cebrail (a.s) aracılığı ile öğretiyor. Allah'ın bir kaynağa ihtiyacı yok malumunuz.

Maide Suresinin nüzülüne kadar olan uzun yıllar sürecinde Peygamberimize abdestin nasıl alınacağının öğretilmesi kadar doğal bir durumda olamaz hak verirsiniz ki...

Şunu sorgulayın... Peygamber ve ashabı, Maide suresi nüzül olana kadar nasıl abdest aldı öyle ise?

Maide suresi 6. ayetin tefsiri buna cevap vermekte...


sevgili bekir;

şimdi burda şunu soruyorum... cebrail aracılığı ile namaz emredildi gibi bir durum çıkıyor ancak sonrasında diyorsun ki maide suresi nazil olana kadar nasıl abdest aldı.
Peki namaz kılma emri maide suresinden önce mi gerçekleşti, sonra mı gerçekleşti?

Eğer maide suresi cebrail tarafından namazın farz olunduğundan önce nüzul olmuşsa, o zaman namaz kılıyorlardı dememiz icab eder, yada senin yazdığın yazıda çelişki var diye düşünüyorum....
 

samanyolu

New member
Katılım
19 Mar 2007
Mesajlar
2,063
Tepkime puanı
2,696
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Hz. Meryem böyle bir ilâhî seçeneğe tertemiz, pampâk idi. Çirkin hallerden, yahudilerin iftiralarından uzak ve temiz idi. Hiçbir kadında görülmemiş bir şekilde Hz. İsa'ya anne olması yönüyle, dünyadaki kadınların hepsinden üstün oldu. Bu seçmenin eseri ve bu temizliğin iyilik alâmeti olmak üzere ibadet ve taat ile meşgul olur, Rabbinin divanına durur, kaşını gözünü kaldırmaz, dualar eder, secdelere kapanır, namaz kılar, asilerle değil, namaz kılan taat ehli cemaat ile beraber olur, "Beyt-i Makdis"de ibadet ederdi. Böyle yapması için kalbinde meleklerin kendine ilham ettiğini duyar ve bu emirlere uyardı. Yahudilerin ve hıristiyanların bilinen ve görünen namazlarında rüku' bulunmadığına göre "rüku' edenlerle rüku' et" ifadesinde rüku'un mânâsı, namaz veya taat ve şükür veya İslâm'dakinden başka bir şekil veya aynen öyle olması hakkında tefsirciler çeşitli açıklamalarda bulunmuş ve aynı zamanda "rüku' edenler" ile beraberliğin mânâsı da açıklanmıştır. Her halde kıyam (ayakta durma), secdeler ve rüku'un, namazın erkanı (içindeki farzları)nı ve "râkiîn", cemaati ifade ettiği açık olduğundan, Meryem'in namazında bir rüku' bulunduğu meydandadır. Maiyyet (beraberlik) ise Meryem sûresindeki "Onlarla kendi arasına bir perde çekmişti" (Meryem, 19/17) âyetinin delaletiyle perde arkasından cemaate uymakla tefsir edilmiştir.
 

berguzar

New member
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
112
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
59
Selam.

Yani burdan şunu mu anlamalıyız, namaz önceden de vardı, ancak tarih bilgimize bakarsak, peygamberimiz zamanında aslından değişmiş, şekli bozulmuş olduğu için mi acaba kuranda namaza tam bir vurgu yok ama abdeste var?

Hepiniz Allaha emanet olasınız....
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
sevgili bekir;

şimdi burda şunu soruyorum... cebrail aracılığı ile namaz emredildi gibi bir durum çıkıyor ancak sonrasında diyorsun ki maide suresi nazil olana kadar nasıl abdest aldı.
Peki namaz kılma emri maide suresinden önce mi gerçekleşti, sonra mı gerçekleşti?

Eğer maide suresi cebrail tarafından namazın farz olunduğundan önce nüzul olmuşsa, o zaman namaz kılıyorlardı dememiz icab eder, yada senin yazdığın yazıda çelişki var diye düşünüyorum....

Sayın berguzar

Maide suresi nüzül sırasına göre, en sondan 3. Sure. Dolayısı ile namaz ile ilgili emirlerin var olduğu ayetlere bakınca Maide Suresinden evvel oldukları görünüyor. Yani Maide suresinin nüzulü, namazın farz olunduğundan önce değil.
 

samanyolu

New member
Katılım
19 Mar 2007
Mesajlar
2,063
Tepkime puanı
2,696
Puanları
0
Yaş
49
Konum
istanbul
Hz. Âdem'den (a.s.) Peygamber Efendimize (a.s.m.) gelinceye kadar bütün peygamberlerin tebliğ etmiş oldukları iman esasları birdir. Bu husus, peygamberlerin tebliğ ettikleri bütün hak dinlerin ortak bir hususiyetidir. Hiç bir peygamber iman esaslarını değiştirmediği gibi, ona her hangi bir ilâve de yapmamıştır. Hz. Adem insanları nelere inanmaya çağırmışsa, son peygamber Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselam da ümmetini o esaslara iman etmeye davet etmiştir.

İlâhî dinler arasında iman esasları hususunda hiçbir fark olmadığı gibi, bilhassa temel ibadetler hususunda da fark bulunmamaktadır.

İşte dinin direği mesabesinde olan namaz da bütün peygamberlere ve onların ümmetlerine farz kılınmış bir ibadettir. Fark, sadece vakitlerde ve rekât sayısındadır. Bize ise, sevap bakımından elli vakte denk, beş vakit olarak farz kılındı.

Namazın geçmiş ümmetlere de emredildiği hususu bizzat Kur'anı Kerîm'de ifade edilmektedir. Meselâ, bir âyeti kerimede Hz. İbrahim’in devamlı namaz kıldığı ve neslinin de namaza devam etmelerini istediği şöyle haber verilir:

"Yâ Rabbi, beni ve benim neslimden olanları namaz da devamlı kıl. Ey

Rabbimiz, duamı kabul buyur."1

Hz. Musa da namazla emrolunmuştu. Mâide Sûresinin 12. âyeti kerimesinde İsrailoğullanndan namaz kılmaları hususunda kesin söz alındığı ifade edilir.

Hz. Şuayb da çok namaz kılardı. Hatta bu sebeple kendisine hakaret edilmek istenmişti. Bu da Kur'anı Kerîm'de şöyle beyan buyurulur:

"Onlar dediler ki: 'Ey Şuayb, atalarımızın taptıklarını terk edip mallarımız hakkında dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor?"2

Yine Kur'anı Kerîm'de Hz. Ishak ve Yakub'un, Hz. Zekeriya'nın, Hz. İsa’nın namaz kıldıkları bildirilmektedir.

Diğer taraftan oruç ve zekât da sadece Peygamberimizin ümmetine mahsus ibadetler değildir. Nitekim, Kur'anı Kerîm'de bu ibadetlerin diğer ümmetlere de farz kılınmış olduğu bildirilmektedir. Meselâ, Bakara sûresinin 183. âyetinde mealen şöyle buyurulur:

"Ey imân edenler! Oruç, sizden evvelki ümmetlere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Tâ ki, günahtan sakınıp takvaya eresiniz."

Evet, namaz, oruç, zekât ve daha birçok ibadetler diğer peygamberlerin şeriatlarında da vardı. Fakat zamanla Yahudi ve Hıristiyanlar bu ibadetleri terk ettiler veya değiştirdiler.

O halde, "Müslümanlar namazı Yahudilerden almışlar" demek yerine, "Cenâbı Hak namazı Yahudilere ve diğer ümmetlere de emretmiştir" demek daha doğrudur. Bilgi için tıklayınız.

KAYNAKLAR:1. ibrahim Sûresi, 40; 2. Hûd Sûresi, 87; Taceddin Şimşek


Selam ve dua ile...
 

berguzar

New member
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
112
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
59
Sayın berguzar

Maide suresi nüzül sırasına göre, en sondan 3. Sure. Dolayısı ile namaz ile ilgili emirlerin var olduğu ayetlere bakınca Maide Suresinden evvel oldukları görünüyor. Yani Maide suresinin nüzulü, namazın farz olunduğundan önce değil.

sevgili bekir;

ama bak yukarıda samanyolu ne yazmış?

Benim bilgim beni yanıltmıyorsa namaz Hz. Ademden beri vardı, çünkü secde kavramını biz onunla öğrenmiştik, hani iblise secde et demişti, mantıkla gidince Hz. Ademin de Allaha secde etmesi gerekiyor, böyle bir ayet varmı hatırlamıyorum ama araştırırsam bulurum olup olmadığını....

Selametle....
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Selam.

Yani burdan şunu mu anlamalıyız, namaz önceden de vardı, ancak tarih bilgimize bakarsak, peygamberimiz zamanında aslından değişmiş, şekli bozulmuş olduğu için mi acaba kuranda namaza tam bir vurgu yok ama abdeste var?

Hepiniz Allaha emanet olasınız....

Sayın berguzar

Namaz veya namaz benzeri ibadetler tüm peygamberlerde var. Miktarı ve şekli konusunda detay yok. Ancak siyer kitapları Peygamberimizin risalet dönemini anlatırken, ilk vahyin, ilk ayetin nüzulün ardından, Cebrail (a.s.) vasıtası ile nasıl abdest alacağını ve nasıl namaz kılacağını öğretmiştir Peygamberimize. Ve hatta Peygamberimiz bunu evinde tekrarlamış ve eşine öğretmiştir. Bütün siyer kaynakları buna ittifak ederler.
 

berguzar

New member
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
112
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
59
sevgili bekir;

Eğer miracda namaz emredildi önce 50 rekattı, sonra miractan inerken Hz. Musaya rastladı diye başlayan rivayetten bahsediyorsan bu tam bir faciadır.... Yok başka birşey diyorsan onu bilemem...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
sevgili bekir;

Eğer miracda namaz emredildi önce 50 rekattı, sonra miractan inerken Hz. Musaya rastladı diye başlayan rivayetten bahsediyorsan bu tam bir faciadır.... Yok başka birşey diyorsan onu bilemem...

Sayın berguzar

Mirac mevzuu, oldukça derin bir mevzuu. Ben şahsen mevcut bilgim ile o konuya giremem. Bahsettiğiniz gibi bir ifadede hiç kullanmadım şimdiye kadar. Bu bahsi geçen Miraç safahatı çok değişik kaynaklarda çok değişik ifade ve anlamlar ile zikredilmiş. O nedenle münazara edemeyeceğim bir konu. Biz peygamberimizin 5 vakit namaz kıldığı nakline inandık ve kılıyoruz. Hepsi bu...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Miraç'ta; Allah Resulu (s.a.v.) ümmetine farz olan 5 vakit namazı almıştır. Zaten Mirac'a da gece namazını kıldıktan sonra yükselmiştir. Kendisi, nübüvvetten önce de Hıra mağarasında zaten taat ve zikir ile meşguldü. İlk ayetlerin dehşetli hali geçtikten sonra namazı gerçek anlamı ile ikame etmeye başladı. Ama siz bunlara itibar etmezsiniz, çünkü sünnet hükmünde görürsünüz.
Şefaati de yok sayarsınız, oysa "İste! Rabbin verecek" ayetini de gördüğünüz halde görmezden gelirsiniz. Çünkü, o kadar çok yazdık ki, gerçekten bilgilenme amacı ile okunsa bu kadar her şeye karşı çıkmazdınız. Tabi amaç üzüm değil, bağcı!
Madem bu kadar araştırmacı bir ruha sahipsiniz, hadi bakalım araştırın ve bana da açıklayın, Hazreti İbrahim (a.s.) namazı kılmak için nasıl abdest alırdı ? Ve nereden öğrenmişti ? Ve kim öğretmişti ? Kaynak sadece Kur'an. Çünkü kuran yeter!
Benim bu manalı yazmama bakarak "ne yani Kur'an yetmez mi demek istiyorsun sen ?" gibi bir soru sormayın sakın! Ben biliyorum ki Kur'an yeter! Ama sizler "anlamazsınız!" Çünkü, Kur'an sizler gibi nefes alır ve nefes verir. Çünkü "O" diridir! Hayy ve Kayyum Olan'ın (cc) katından gelmiştir. Ve O Hayy ve Kayyum (cc) diyorki "çoğu bunu bilmezler"
İlminiz yeterse; buyrun, açıklayın!
 

berguzar

New member
Katılım
31 Ara 2007
Mesajlar
112
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
59
Miraç'ta; Allah Resulu (s.a.v.) ümmetine farz olan 5 vakit namazı almıştır. Zaten Mirac'a da gece namazını kıldıktan sonra yükselmiştir. Kendisi,... peki bu kıldığı namaz ne namazı idi, farz olamaz çünkü daha farz namaz farz olmadı senin de yazdığın gibi...... nübüvvetten önce de Hıra mağarasında zaten taat ve zikir ile meşguldü. İlk ayetlerin dehşetli hali geçtikten sonra namazı gerçek anlamı ile ikame etmeye başladı. neye göre ne amaçla nasıl namaz kılıyordu ama bu namazların farz namaz olmadığı belli senin söylemine göre, çünkü peygamber daha miraca çıkmadı..... ve bu namazları nasıl kılıyordu, şekli nasıldı yani.... bunların ispatını bizden bekleme, iddia sahibi sensin....Ama siz bunlara itibar etmezsiniz, çünkü sünnet hükmünde görürsünüz.
Şefaati de yok sayarsınız, oysa "İste! Rabbin verecek" ..... kime verecek, onu da yazarmısın......ayetini de gördüğünüz halde görmezden gelirsiniz. Çünkü, o kadar çok yazdık ki, gerçekten bilgilenme amacı ile okunsa bu kadar her şeye karşı çıkmazdınız. Tabi amaç üzüm değil, bağcı!... Ne haddimize, o da senin işin......
Madem bu kadar araştırmacı bir ruha sahipsiniz, hadi bakalım araştırın ve bana da açıklayın, Hazreti İbrahim (a.s.) namazı kılmak için nasıl abdest alırdı ? Mantıklı yoldan bakarsak, abdest maide 6 da tariflendiğine göre abdest kavramı yani bizim bildiğimiz abdest kavramı yoktu diyebiliriz, ya da kuranda zikredilmeyen ve bizim de bilmediğimiz başka bir eylemde yapıyor olabilir.... Ancak Hz. İbrahim namaz kılmak için nasıl abdest alırdı dersen, namazın taaa İbrahim peygamberden veri var olduğunu kabul etmek zorundasın...Ve nereden öğrenmişti ? Ve kim öğretmişti ? Kaynak sadece Kur'an. Çünkü kuran yeter!
Benim bu manalı yazmama bakarak "ne yani Kur'an yetmez mi demek istiyorsun sen ?" gibi bir soru sormayın sakın! Ben biliyorum ki Kur'an yeter! Ama sizler "anlamazsınız!" ..... İnsanları salak yerine koymak ne zamandan beri prim yapıyor radikalislam, kalplerdekini Allah bilir, bizim neyi anlayıp anlayamadığımızı da, ama sana da şu ayeti hatırlatayım, der ki, insan ne zaman kendini yeterli görse fütursuzca azar......Çünkü, Kur'an sizler gibi nefes alır ve nefes verir. Çünkü "O" diridir! Hayy ve Kayyum Olan'ın (cc) katından gelmiştir. Ve O Hayy ve Kayyum (cc) diyorki "çoğu bunu bilmezler" bunu en iyi bilenlerin içinde senin de olduğuna dair bir ayet getirsene, hadi ayetten vazgeçtim bir hadis getirsen de yeter.....
İlminiz yeterse; buyrun, açıklayın!

Gördüğün üzere ilmimiz yetiyor evelallah.....
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Miraç'ta; Allah Resulu (s.a.v.) ümmetine farz olan 5 vakit namazı almıştır. Zaten Mirac'a da gece namazını kıldıktan sonra yükselmiştir. Kendisi, nübüvvetten önce de Hıra mağarasında zaten taat ve zikir ile meşguldü. İlk ayetlerin dehşetli hali geçtikten sonra namazı gerçek anlamı ile ikame etmeye başladı. Ama siz bunlara itibar etmezsiniz, çünkü sünnet hükmünde görürsünüz.
Şefaati de yok sayarsınız, oysa "İste! Rabbin verecek" ayetini de gördüğünüz halde görmezden gelirsiniz. Çünkü, o kadar çok yazdık ki, gerçekten bilgilenme amacı ile okunsa bu kadar her şeye karşı çıkmazdınız. Tabi amaç üzüm değil, bağcı!
Madem bu kadar araştırmacı bir ruha sahipsiniz, hadi bakalım araştırın ve bana da açıklayın, Hazreti İbrahim (a.s.) namazı kılmak için nasıl abdest alırdı ? Ve nereden öğrenmişti ? Ve kim öğretmişti ? Kaynak sadece Kur'an. Çünkü kuran yeter!
Benim bu manalı yazmama bakarak "ne yani Kur'an yetmez mi demek istiyorsun sen ?" gibi bir soru sormayın sakın! Ben biliyorum ki Kur'an yeter! Ama sizler "anlamazsınız!" Çünkü, Kur'an sizler gibi nefes alır ve nefes verir. Çünkü "O" diridir! Hayy ve Kayyum Olan'ın (cc) katından gelmiştir. Ve O Hayy ve Kayyum (cc) diyorki "çoğu bunu bilmezler"
İlminiz yeterse; buyrun, açıklayın!


Güzel bir soru Iste Tam yeri gelmisken Namazi ögreten abdeside ögretmisti Sayin Radikal.Simdi sana bir soru Ibrahim babamiz abdessizmi kildi idaasindasiniz?


Bense size sunu hatirlatirim;


Artık onlar öncekilerin sünnetinden başkasını mı bekliyorlar? Allah’ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın. Allah’ın sünnetinde dönüşüm de bulamazsın.

Fatr Suresi 43

Daha önceden gelip geçenler hakkında Allah’ın sünnetidir. Allah’ın sünnetinde kesin olarak bir değişiklik bulamazsın.

Ahzab Suresi 62


Allahin sünnetnde degisim/Dönüsüm olmaz.Dedikten sonra...

ya eyyuhellezine amenu iza qumtum ilassalati fegsilu vucuhekum ve eydiyekum ilalmerafiqi vemsehu biruisukum ve erculekum ilal ka'beyni.

ey inananlar namaza kalkacağınız zaman yüzlerini ve dirseklerinize kadar elerinizi yıkayın başınızı ve ayaklarınızı topuklarına kadar meshedin.

Bu sünneti hatirlatirim...Iste aramizdaki fark"Allah odakli Din "ile"Insan odakli din"

Not;Hic bir ayeti görmezlikten gelmeyi birakinda Allahin sözlerine tek bir yorum dahi eklemekten Alemlerin Rabbine siginiriz.
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Miraç'ta; Allah Resulu (s.a.v.) ümmetine farz olan 5 vakit namazı almıştır. Zaten Mirac'a da gece namazını kıldıktan sonra yükselmiştir. Kendisi, nübüvvetten önce de Hıra mağarasında zaten taat ve zikir ile meşguldü. İlk ayetlerin dehşetli hali geçtikten sonra namazı gerçek anlamı ile ikame etmeye başladı. Ama siz bunlara itibar etmezsiniz, çünkü sünnet hükmünde görürsünüz.
Şefaati de yok sayarsınız, oysa "İste! Rabbin verecek" ayetini de gördüğünüz halde görmezden gelirsiniz. Çünkü, o kadar çok yazdık ki, gerçekten bilgilenme amacı ile okunsa bu kadar her şeye karşı çıkmazdınız. Tabi amaç üzüm değil, bağcı!
Madem bu kadar araştırmacı bir ruha sahipsiniz, hadi bakalım araştırın ve bana da açıklayın, Hazreti İbrahim (a.s.) namazı kılmak için nasıl abdest alırdı ? Ve nereden öğrenmişti ? Ve kim öğretmişti ? Kaynak sadece Kur'an. Çünkü kuran yeter!
Benim bu manalı yazmama bakarak "ne yani Kur'an yetmez mi demek istiyorsun sen ?" gibi bir soru sormayın sakın! Ben biliyorum ki Kur'an yeter! Ama sizler "anlamazsınız!" Çünkü, Kur'an sizler gibi nefes alır ve nefes verir. Çünkü "O" diridir! Hayy ve Kayyum Olan'ın (cc) katından gelmiştir. Ve O Hayy ve Kayyum (cc) diyorki "çoğu bunu bilmezler"
İlminiz yeterse; buyrun, açıklayın!


Sahih(!) Hadis Kitaplarında" Değişik versiyonlarla geçen; "Sahih(!) Miraç Hadisine göre" Namaz, Miraç'ta (50) Vakit olarak Farz edilmiş, Fakat Hz. Muhammed, Hz. Musa'nın uyarısı(!) ile, Rabbi'nin huzuruna defalarca gidip-gelmesi neticesi (5) vakte indirilmiştir.(!?)


Burada Yaratan'ın Israrla "Kullanın" dediği "Aklımızı" kullanmak zorundayız...!


-- Birinci Nokta: Değişmez Kuralların (Sünnetullahın) koyucusu Yüce Yaratan, -haşa- bir işporta pazarlığı yapar gibi, Beşer-beşer -yada Onar-onar- inerek, (5) Vakte iniyor(!?)


-- İkinci Nokta: Günde (50) Vakit Namaz(...!): Kişi; Zorunlu ihtiyaçlarını gidermeden, Uyumadan, Yemeden-İçmeden, hatta Abdest'de almadan Namaz kılsa; (29) dakikada bir "Vakit Namazı" kılması gerekiyor. Bunun olamayacağı açık... Yine "Geçim için zaman ayırmayı" bir yana bırakalım. Kişinin (6) saat uyuduğunu, sayılan diğer ihtiyaçları için, asgari (3) saate ihtiyacı olduğunu ve Namaz için günde (15) saat ayırabildiğini kabul edelim.


Bu durumda (18) dakikada bir "Vakit Namazı" kılması gerekiyor. Bir Vakit namazının -Sünnetler (nafileler) hariç dört rekat için- (8-10) dakika sürdüğü kabul edilirse, Kişiye (8-10) dakikada Namaz arası kalıyor....!?

Buyurun...: Böyle bir emir vermeyi, -Genel bakış Açısında zikredilen Buyrukların sahibi- "Gündüzü, geçim için çalışma zamanı yaptık." (78/11) diyen Yaratan'a ve bunu Kullarına iletmeyi, Seçtiği elçisine yakıştırın...?


Bunu Kabul etmemenin; "Hadis İnkarcılığı ve Resule Saygısızlık," Kabul etmenin de "Resule Saygı ve İyi Müslümanlık" olarak değerlendirilmesini anlayın?, açıklayın...?
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Miraç'ta; Allah Resulu (s.a.v.) ümmetine farz olan 5 vakit namazı almıştır. Zaten Mirac'a da gece namazını kıldıktan sonra yükselmiştir. Kendisi, nübüvvetten önce de Hıra mağarasında zaten taat ve zikir ile meşguldü. İlk ayetlerin dehşetli hali geçtikten sonra namazı gerçek anlamı ile ikame etmeye başladı. Ama siz bunlara itibar etmezsiniz, çünkü sünnet hükmünde görürsünüz.
Şefaati de yok sayarsınız, oysa "İste! Rabbin verecek" ayetini de gördüğünüz halde görmezden gelirsiniz. Çünkü, o kadar çok yazdık ki, gerçekten bilgilenme amacı ile okunsa bu kadar her şeye karşı çıkmazdınız. Tabi amaç üzüm değil, bağcı!
Madem bu kadar araştırmacı bir ruha sahipsiniz, hadi bakalım araştırın ve bana da açıklayın, Hazreti İbrahim (a.s.) namazı kılmak için nasıl abdest alırdı ? Ve nereden öğrenmişti ? Ve kim öğretmişti ? Kaynak sadece Kur'an. Çünkü kuran yeter!
Benim bu manalı yazmama bakarak "ne yani Kur'an yetmez mi demek istiyorsun sen ?" gibi bir soru sormayın sakın! Ben biliyorum ki Kur'an yeter! Ama sizler "anlamazsınız!" Çünkü, Kur'an sizler gibi nefes alır ve nefes verir. Çünkü "O" diridir! Hayy ve Kayyum Olan'ın (cc) katından gelmiştir. Ve O Hayy ve Kayyum (cc) diyorki "çoğu bunu bilmezler"
İlminiz yeterse; buyrun, açıklayın!



Iste bilenlerle bilmeyenler(Yani kurani kimler anlar(Allah Kitabinda kimlere hitab ediyorsa en basidi Müttakiler))veya(Kurani kimler anlamaz(Kurani anlamayanlar hakkinda ise bunlarin tarifide var araya perde konulanlar))Anlayanlar diyorki bize tam ve kesin yeter anlamayanlarsa?
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Allah (cc) cümlemize akıl, izan, muhakeme ve keskin bir kavrayış versin. Bir ayet ve bir hadis ile sevgili chamdalı kardeşimin, bergüzar hanımın ve sevgili metinmete kardeşimin sorularına yetti de arttı bile. Ey forum cemaati! Arkadaşlarımın sorularını okuyun, daha sonra cevabi yazımıza göz atın. Her üç sorunun da cevabı olarak da 1 ayet ve 1 hadis yeter de artar bile inşallah.

“…ve herhalde sonu, senin için önünden daha hayrlı ve ileride Rabbin sana ata edecek (verecek), öyle ata edecek (verecek) ki rızaya ereceksin!” (Duha : 4 – 5)

Burada verilen nedir ? istenilen ve kabul edilen bir şey’dir. Peki neymiş bu? Onu da Rasulullah’ın (s.a.v.) hani; o hiç yalan ve dolan çıkmayan mübarek “El Emin” sıfatlı ağzından duyalım:

"Her peygamberin müstecab (Allah'ın kabul edeceği) bir duası vardır. Her peygamber o duayı yapmada acele etti. Ben ise bu duamı Kıyamet gününde, ümmetime şefaat olarak kullanmak üzere sakladım (kullanmayı âhirete bıraktım). Ona inşaallah, ümmetimden şirk koşmadan ölenler nâil olacaktır."
[FONT=Times New
Roman] [/FONT]
Buhari, Da'avat 1, Tevhid 31; Müslim, İman 334, (198); Muvatta, Kur'an 26, (1, 212); Tirmizi, Da'avat 141

Ve isteyecek elbette; ümmedim için af diyecek! Hatta öyle bir isteyecek ki; Rabbi de cevap verecek isteğine, Kur’an’da bu mizanseni yaşatıyor görmek isteyene : “…öyle ata edecek ki; rızaya ereceksin” Yani; Ey Muhammed, razı olacağın kadar iste! razı olana kadar da al! anlamında. Ne isteyecek Allah Resulu (s.a.v.) ? şefaat hakkı ! kendi ağzı ile beyan ediyor bunu mübarek efendimiz. Peki; Verecek olan kim ? Rabbi Zülcelal (cc)!
Peki; şimdi Size ne oluyor ?


Allah'ın (cc) ayetlerini sadece bu dünyaya mı hitap sanıyorsunuz ? Ahiret alemine ilişkin olarak görmüyormusunuz ? Yani söylemleriniz o kadar değişik anlamalara yol açıyorki, işte bu noktada bazı arkadaşlarıma kızıyorum. Madem ki ilmin yok ne demeye kalkarsın da bir söz yumurtlarsın, hadi söyledin o halde devamını getir de insanların kafalarında soru işaretleri bırakma!

Hani geçenlerde bir söz yazmıştık, lafın tamamı ya çocuğa ya meczuba söylenir. Her ikiside Din’i hükümler karşısında müsavidir (yani sorumlu değildir) Sizin de çocuk olmadığınızı görüyoruz arkadaşlar, o halde azıcık izan lütfedin! Hani yeri geldiği zaman bir konuda burada mecaz var, burada zahiri hüküm var diye okuyorsunuz ve öyle değerlendiriyorsunuz ya, neden bazı yerlerde bunu yapmıyorsunuz ? “Talebena; vecedena! (İsteyin; vereyim) diyen bir Allah (cc), isteyen bir Rasul (s.a.v.) bunu görmeyen bir ümmed! Yapmayın, bu kadarı olmaz! Hani ? nerede kaldı hanif şuuru ?

İslam’ı bir gönülden kabul vardır, bir de kılıç zoru ile kabul vardır. Bazı kavimler gönülden kabullenmiştir, bazıları da kılıç zoru ile. Siz hangi kavmin insanlarına özeniyorsunuz ?

Bergüzar hanım; yazdıklarınızı tam 3 defa okudum. Okuduklarımdan çıkan sonuç; lütfen daha çok okuyun, yeterli değil. Verdiğiniz cevap, maalesef cevap değil. Ayrıca; hiç bir zaman karşımdaki insanı "salak" yerine koymadım koymam da. Nefs yapmayın, enaniyetten sıyrılarak okumaya çalışın. Bu sizin hakkınızda hüsnüniyetimdir. Forum önünde radikal’in sözü üzerine söz söyleyeceğim, onu rüsva edeceğim, mat edeceğim mantığı ile yazmayın. Siz hak olanı yazın; biz sizin ayağınızın da altını öpmekten çekinmeyiz. Ama, lütfen hak olanı yazın. Biz de burada yazarken bazen konuları birbirine karıştırıyoruz, insan hali, oluyor. Ama bir kardeşimiz bizi uyarınca hatamızı görüp düzeltme mesajı da yazmaktan çekinmiyoruz. Ve bunu büyük bir zevk ile yapıyoruz, çünkü nefsin çok ağrına gidiyor, bu da bizi mutlu ediyor. Geçen sene nurşeyma adında “hanif” olduğunu söyleyen bir kardeşim secde ayetinin numarasını yanlış verdiğim için beni uyardı, biz de yanlışımızda direndik “hayır! Bu secde ayetidir” dedik. Fakat evime dönünce baktım ki; nurşeyma kardeşim haklı. Bir sayfa özür ve düzeltme yazısını severek yazdım, bütün forum huzurunda kardeşime de teşekkür ettim. Çünkü; “söylediğimiz sözün kölesiyiz…” (Hz. Ali K.v.) Böyle köleliğe can kurban!


Bizi beyinlerimizi kiraya vermek ile suçlayan hanif kardeşlerim! Lütfen, makul olun. Bir imam-ı azam (r.aleyh), bir Şafii (r.aleyh) bir Gazali (r.aleyh) gibi insanların ömürlerini adadıkları konuda, fikir sahibi oldukları konularda elbette sözlerine önem ve öncelik vereceğiz. Kaynakları Kur’an olduğu sürece… Ve her zamanda kaynaklarını Kur'an oluşturmuştur. Peki; ilmi yetilerini ve becerilerini kazanana kadar, yukarıda isimlerini zikrettiğimiz alimlerin kitaplarını, ictihadlarını kaynak alarak gelenler, günümüzde karşımıza “alim” gömleği giyerek çıkanlar, şimdi çıktığı kabuğu beğenmeyerek kaleme aldığı reddiye yazılarını hangi ilimlerine dayanarak yazıyor ve sizlerde bunları koşulsuz kabul ediyorsunuz. Ve bunu yaparken de ofsaytta kalan yönlerini gördüğünüz halde; koşulsuz bir teslimiyet ile kabul edebiliyorsunuz ? Bence burasını düşünün bir de.
Hanifliği, salt Hazreti İbrahim'e özgülemeniz çok yanlış. Bütün peygamberler (a.s.v.ecmain) hanif'tir. İslam; zaten başlı başına hanif ve naif bir Din'dir. Hanif olarak zaten bir tek İslam Din'i kalmıştır ve kıyamete kadar da hanif olarak devam edecektir. Ehl-i sünnet vel cemaat olarak bu yolda giden bütün müslümanlar "hanif'tir". Haniflik haddi zatında, ayrıca bir vakıf veya cemaat de değildir. Yeni bulunmuş bir olgu da değildir. Hazreti Adem (a.s.) beri gelen bir anlayıştır. Bu çağda bunu algılayan ve yaşantısına entegre eden müslümanlar, zaten hanif olarak yaşıyor.
Peygamberlik makamını red etme mantığı, en son gelen Peygamber (s.a.v.) dururken, kuşaklar öncesinde gelmiş Hazreti İbrahim'i (a.s.) yüceltmeye çalışma mantığı ise, başlı başına hezeyandır. Çünkü; Hazreti İbrahim (a.s.) zaten Rabbi (cc) tarafından yüceltildiği kadar yüceltilmiş ve "Halilullah" makamına çıkmış. İman ettiğimiz peygamberler içerisinde en önemli makamlardan birini zaten yaşarken kazanmış. Ayrıca bir övgüler manzumesi O'na (a.s.) bir değer de kazandırmaz, bir eksiklikte oluşturmaz. Burada peygamber yarıştırma mantığı bizim eksikliğimizden başka bir şey değildir. Zaten sevmesek, burada mübarek ismini dahi anarken her isminin sonuna tazim anlamında (a.s.) ibaresini koymazdık. Çünkü biliriz ki, "hanif"liğin en önemli düsturu edeb'tir, illa edeb! Peygamberine edebi olmayanın zaten Rabbi'ne de bir edebi olmaz. Bir tanıdığım yakınım vardı, daha önce bir konuda bahsetmiştim. Bana, Peygamber gerçeğine inanmamasının nedenini sorduğumda şu cevabı vermişti: "Benim inandığım Tanrı çok yüce bir varlıktır. Emirlerini kullarına duyurmak için aracı tutmak, postacı makamı oluşturacak kadar da acz değildir." Üstelik bunu söylerken, aklı sıra; inandığı tanrısını yüceltme düşüncesi ile yapıyordu. Ona göre tanrısı çok yüceydi ve kullarına hitap için de aracı tutmak zorunda ve aczliğinde değildi. Nasıl bir mantık ? Elbette her tarafından sakat bir mantık! Dikkat ediyorum da; son günlerde haniflikten dem vuran insanların söylem tarzına ne kadar da çok benzemeye başladı.

Hepinize saygılar. Ama; lütfen, önce okuyun!
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Bütün bunları okduktan sonra da durun! ve şu gerçeği hatırlayın: "Allah (cc) Sübhan'dır. Makamdan ve mekandan münezzehtir! Bu dünyada yaşayanlar ise, sadece sen ben ve o, bu şu ve diğerleri. Yani; biz yaşıyoruz bu dünyada ve bu zamanda! Çünkü; Rabbi Zülcelal için bu dünya ve bu zaman diye bir şey yok! Zaman ve mekan; Rabbi Zülcelal tarafından yaratılmış bir yaratıktan ibarettir."
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
61
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Allah (cc) cümlemize akıl, izan, muhakeme ve keskin bir kavrayış versin. Bir ayet ve bir hadis ile sevgili chamdalı kardeşimin, bergüzar hanımın ve sevgili metinmete kardeşimin sorularına yetti de arttı bile. Ey forum cemaati! Arkadaşlarımın sorularını okuyun, daha sonra cevabi yazımıza göz atın. Her üç sorunun da cevabı olarak da 1 ayet ve 1 hadis yeter de artar bile inşallah.

“…ve herhalde sonu, senin için önünden daha hayrlı ve ileride Rabbin sana ata edecek (verecek), öyle ata edecek (verecek) ki rızaya ereceksin!” (Duha : 4 – 5)


Ayeti aldim gerisini savdim Insallahu teala.Acaba diye düsündüm Radikal.Bir baska konudada ayni seyi böyle yaptin sadece bu kismi neden aliyorsun ayetleri?Simdi istedigin gibi egersin bükersin degilmi?Sana artik itimadimi yitirmeye basladim...


Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla...93:1 Andolsun kuşluk vaktine,93:2 gelip oturduğu vakit geceye ki,93:3 Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.93:4 Sonrası senin için öncesinden elbette ki daha mutlu ve kutlu olacaktır.93:5 Rabbin sana verecek de sen hoşnut olacaksın.93:6 O seni yetim olarak bulup da barınağa kavuşturmadı mı?93:7 Seni şaşırmış olarak bulup da kılavuzluğunu üstlenmedi mi?93:8 Seni aile geçinderme zorluğu içinde bulup da zengin etmedi mi?93:9 O halde, yetimi örseleme.93:10 Yoksulu/dilenciyi azarlama.93:11 Ve rabbinin nimetini söz ve fiillerinle dile getir.
 
Üst Alt