Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Laik Cumhuriyet Tanımı

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen laik Cumhuriyet ilkesi"nin ne anlama geldiği ve laikliğin 6 kriteri şöyle sayıldı:

[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]1. Egemenlik ulusa aittir.

2.Ulusal irade dışında herhangi bir dogma (dini nas) siyasal düzene yön veremez.

3.Hukuksal kurallar dinsel buyruklar yerine demokratik ulusal talepler esas alınarak aklın ve bilimin öncülüğünde kabul edilemez

[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]4.Çoğunluk ya da azınlık dinine, felsefi inançlara veya dünya görüşlerine mensup olup olmadıklarına bakılmaksızın, din ve vicdan özgürlüğü ayrımsız ve önkoşulsuz herkese tanınır ve Anayasada öngörülenin ötesinde herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmaz.

5.Din veya din duygularının kötüye kullanılması ve sömürülmesi yasaklanır.

[/FONT][FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]6. Devlet tüm işlem ve eylemlerinde dinler ve inançlar karşısında eşit ve tarafsız davranır.[/FONT]


İlgilenenlerin dikkatine...
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
1. Egemenlik ulusa aittir.

Egemenlik belki belki kayitli ve sartli millete aittir denilse idi, üzerinde durdugumuz noktada bir cok paradokslara maruz birakmazdi bu yazi ve getirileri....

2.Ulusal irade dışında herhangi bir dogma (dini nas) siyasal düzene yön veremez.

Dinsizlik dogma degildir, dini degil dinsizlik ile siyaset düzen verilebilirdir sanirim bunun bize bugün gösterdikleri....

3.Hukuksal kurallar dinsel buyruklar yerine demokratik ulusal talepler esas alınarak aklın ve bilimin öncülüğünde kabul edilemez

En son anayasa mahkemesindeki kararda gördük ki, halkin telebi ve halkin üstünlügünü... Yazik degil mi bu kadar kurala ve uymayanlara ;)


4.Çoğunluk ya da azınlık dinine, felsefi inançlara veya dünya görüşlerine mensup olup olmadıklarına bakılmaksızın, din ve vicdan özgürlüğü ayrımsız ve önkoşulsuz herkese tanınır ve Anayasada öngörülenin ötesinde herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmaz.

O yüzden basörtülü kardeslerimiz problem yasiyor ya. Minareyi yapan Kilifini mi hazirlamis ne :)


5.Din veya din duygularının kötüye kullanılması ve sömürülmesi yasaklanır.

Ey medya bu söylemler seni yargilamiyor degil mi?


6. Devlet tüm işlem ve eylemlerinde dinler ve inançlar karşısında eşit ve tarafsız davranır.

Köy ortada taniyoruz bu köyü, kilavuzda var okuyoruz ama bu kilavuzu bu kanunlar olanlarin burnuna yazik.....
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
:eek:
Başörtüsü yasak denmiyor..Aman Allah'ım..!

selametle..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Peki, sayın arkadaşlar bir soru.

Bu anayasa benzeri bir anayasaya sahip İtalya da (fareza) Mr. Lucatto milletvekili seçilse ve İtalyan meclisinde bu anayasaya uyacağına, koruyacağına, onun ile amel edeceğine yemin etse...

Ve bu yeminden sonra kendine verilen paye ile hayata devam etse... İslam daki hükmü ne olur?..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Red etmez, ama kabul de etmez. Zira, red etmek isyandır. İsyan ise en büyük bir günahtır. Meşru dairede o kanunun iptali için mücadele etmez ise kabul etmiş sayılır ki vebal o zaman başlar.

Eğer mücadelesi akim kalsa "Zafer Allah'ındır" hükümünce sorumlu olmaz.

Demek bağlı kalacağına yemin caizdir. Zira, yemin bir şeyi red etmemektir. Kabul manasına gelmez.

Böyle düşünüyorum.

Muhabbetle

Bence bu şekilde düşünmek doğru olamaz. İrdeleyelim.

Red etmez: Allah'ın bu konuda Kur'an ı Kerimde bir çok emri var. Allah'ın emirleri ile hükmetmeyenlere çok ağır ithamlar var. Reddetmez ise kime isyan etmiş olur?

Kabul de etmez: Böyle bir durumun üç ihtimali olabilir.

Kabul, red, tarafsız. Şimdi kabul etmedi, red de etmedi ise kalır tarafsız kalmak. O zaman Allah'ın emri karşısın da tarafsız mı kalınacak?

Zira red etmek isyandır: Red etmedi, dolayısı ile isyan da etmemiş oldu. Kimi red etmedi, insan kanununu. Bu fiiliyatı yaparken kimi red etti. Allah'ın emrini, değil mi?

İsyan ise en büyük bir günahtır: Kime isyan etmek daha büyük günahtır. Kanuna mı, Allah'a mı?

Meşru dairede o kanunun iptali için mücadele etmez ise kabul etmiş sayılır ki vebal o zaman başlar : O kanunun iptali için mücadele etme sürecinde, o kanuna tabii olamak yok mu?

Eğer mücadelesi akim kalsa "Zafer Allah'ındır" hükümünce sorumlu olmaz: Eğer bu mücadeleyi kazanamıyorsa, o tarafta bulunmamak adına çekilmesi gerekmez mi?

Demek bağlı kalacağına yemin caizdir. Zira, yemin bir şeyi red etmemektir. Kabul manasına gelmez: Şimdi yukarıda ki soruları cevaplayıp, tekrar karar vermek lazım derim...

 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Allah Allah.!
Anlamıyorum yazdıklarınızı. Anlasam gireceğim bi ucundan konuya ama :)
Demek 2-3 gömlek üsten gidiyorsunuz. Yavaş, avama inin biraz:p

........

Red ya da kabul ettiği insani kanun değil mi? Şimdi Hak bir yasa değil. O zaman burada niyet ön plana çıkıyor. Yetiyorsa gücü Hz. Ömer gibi açıkca bildiğini söyleyecek, yetmiyorsa Hz. Ammar Bin Yasir gibi körpü-dayı meselesine girecek diyesim gelmiyor değil hani. AllahuAlem..!

selametle..
 

alptraum

New member
Katılım
1 Ocak 2005
Mesajlar
2,908
Tepkime puanı
166
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Aþk`dan
Web sitesi
www.muhakeme.net
İslâm dininin suç olarak kabul ettiği birçok şey var ki dünyanın bir çok ülkesinde bugünki kanunlara göre suç değildir. Meyhane ve genelevi açmak ve çalıştırmak gibi. Bugün bir çok ülkede
hükmü geçerli olan kanunların suç olarak kabul ettiği birçok şey, İslâm'a göre suç değildir.

Genel olarak devletin kanunlarınca yasak olmayan bir şeyi yapmak dinen caiz değilse bunları yapmak haramdır. Kanunen yasak olan bir fiil dinen caiz olsa bile devlet kanunları bunu yasakladığı için onlara tabi olmak gerekir.

Halil GÜNENÇ, Günümüz Meselelerine Fetvalar II. 248
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Sevgili Duha, burada şunu atlamayalım ama.

Mr. Lucatto'nun durumu serpuş giymeye benzemediği gibi, (serpuş giyen küfre girmez, belki günahkar olur) Mr. Lucatto'yu bu şekilde yemine kimse mecbur etmiyor. Mr. Lucatto böyle bir yemini yapacağını bile bile bu işin içine girmektedir.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Aklıma gelen soruların ardı arkası gelmiyor, kusura bakma Duha.


Hem İslam'da devleti Müslüman yapmak vazifemiz yoktur. (o Allah'ın işi)

Bu çok ilginç bir teşhis. Mevzuumuz olmamakla beraber; devlet, ülke yönetmek için toplanmış ve insanlardan müteşekkil bir siyasi organizasyondur. Yöneten, halkın her haline müdahale edebilir. Kanunları koymak elindedir. Şimdi bu insan gurubunun "emri bil maruf, nehyi anil münker " hükmüne tabii olamayacağı mümkünmüdür ki? O baktığın zaviyeden ne devleti, ne milleti Müslüman olmaya, imana çağırmaya gerek yok. Allah kime hidayet edecekse, eder. Değil mi?


Esas olan halkı Müslüman yapmaktır. (zira ameli ile sorumlu olan halktır) Eğer, halkın rağmına inançlarına muhalif bir devlet yapısı varsa, cihad farzdır. Ancak, her zamanın bir hükmü ve silahı farklıdır. Bu zamanın hükmü ve silahı ikna ve kalemdir.

Şimdi burada sanki asıl mihveri şaşırttık. Konumuz devleti Müslüman yapmak değil dedik. O durum bi başka mesele ve bizim konumuz değil. Daha sonra ayrıca konşulabilinir.

Burada ki Mr. Lucatto, devlet değil, bu bir "Adem." Evet dediğiniz gibi Mr.Lucatto inaçlı birisi ve yapacağı meslekte, karşısına inancını nehyeden bir şart çıktı. Ya bu şartı kabul edecek ki, bu şartı kabul etmek Allah'ın emrine karşı çıkmaktır, ya da reddedecek, o kanunu kabulcüler halkasına şahsen dahil olmayacak. Soruyoruz ki, bu kanuna kabul yönünde evet diyip, bu halkaya giren Lucatto'nun şeriatte ki hükmü nereye girer. Soru bu.


Ancak Lucattonun memleketinde halk o Süfyani kaidlere bilerek ve istiyerek tabi olmuşlardır. Demek devletin kanunlarını İslam yapsan zahiren zulumdur. Bir kafire günah diye içki içmeyi yasaklamak gibidir.

Ama bak şunu hep atlıyoruz. Mr. Lucatto, halis bir Müslüman olduğunu söylüyor. Bu yüzden İslam Şeriatinde ki hükmü be olur diyoruz.


Demek esas olan devletin kanunlarını, gücü ve iktidarı ele geçirip değiştirmek değil, halkı o kanunların en güzel olduğunu anlatmak ve iknadır. Zaten baştakiler ne kadar zalim olsa madem halk doğruyu buldu, önlerinde kimse duramaz.

Burada ki ifaden doğrudur ama işte bizim mevzuumuz bu değil. Biz sadece İslami kisvede olan ve Müslüman olduğunu söyleyen Lucatto'nun bu fiili durumda, bu kanuna uyacağına ve koruyacağına dair yemin etmenin kendisine ne yükümlülük getireceğidir sorumuz.


İşte Müslümanların da en büyük handikapı budur. Halkı izhar etmeden devleti ele geçirmek istiyorlar. Haramı -mecburiyet tahtında- mübah yapıyorlar.Diyorlar "nasıl olsa halka sonra izah ederiz" Örnek İrandır. Başarısızlığı ortadadır.
Demek esas olan Allah'ın kanununa severek ihtiyardır. Zorla hakka davet haksızlığın en adisidir.

Yani adım adım gidersek; böyle bir kanuna rey veren halk, zaten o kanunun hükmünü kabul etmiş demek mi olur? Zira bu hüküm çok ağır bir hükümdür, Allah'a şirk koşmak demektir!?.

Madem o lucattoyu halk seçmiş,(hem o seçim Müslümandır) halkı istediği gibi yönetmek için kanunlara yemini caizdir.Zira, halk o kanunlarla yönetilmek istiyor.

Ama Lucatto da insan, O da yaratılmış, Lucatto kendini nereye koyacak?

Eğer halk istemiyorsa, ehven üşer kaidesince kabul etmeden yemin etse ve o zulm için mücadele etse haktır. Zaten o makama zulmu ortadan kaldırmak vazifesi ile geliyor.

Böyle düşünüyorum.

Muhabbetle

Bir katil şebekesini islah adına, o şebekeye dahil olup, sırf ıslahatını yapabilmek adına o şebekeden olduğunu ispat etmek için, kalben istemese de, O'da adam öldürse, caiz mi olur?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
İslâm dininin suç olarak kabul ettiği birçok şey var ki dünyanın bir çok ülkesinde bugünki kanunlara göre suç değildir. Meyhane ve genelevi açmak ve çalıştırmak gibi. Bugün bir çok ülkede
hükmü geçerli olan kanunların suç olarak kabul ettiği birçok şey, İslâm'a göre suç değildir.

Genel olarak devletin kanunlarınca yasak olmayan bir şeyi yapmak dinen caiz değilse bunları yapmak haramdır. Kanunen yasak olan bir fiil dinen caiz olsa bile devlet kanunları bunu yasakladığı için onlara tabi olmak gerekir.

Halil GÜNENÇ, Günümüz Meselelerine Fetvalar II. 248

Aynen katılıyorum. Yanlız burada sorgulanan mesele, helal-haram meselesinden de ötede bir mesele. Şirk meselesi yani... Bu zaviyeden bakınız...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Allah Allah.!
Anlamıyorum yazdıklarınızı. Anlasam gireceğim bi ucundan konuya ama :)
Demek 2-3 gömlek üsten gidiyorsunuz. Yavaş, avama inin biraz:p

........

Red ya da kabul ettiği insani kanun değil mi? Şimdi Hak bir yasa değil. O zaman burada niyet ön plana çıkıyor. Yetiyorsa gücü Hz. Ömer gibi açıkca bildiğini söyleyecek, yetmiyorsa Hz. Ammar Bin Yasir gibi körpü-dayı meselesine girecek diyesim gelmiyor değil hani. AllahuAlem..!

selametle..

Yani demek istedin ki, Mr. Lucatto'nun gücü yetiyorsa bu yemini etmeyecek, yetmiyorsa o daireden çıkacak. Böyle mi anlayalım?
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Hayır abi,
İlk kısım evet. Gücü yetiyorsa tamam. Ancak, yetmiyorsa bu durumda bazı kişisel tavizlerden bahsettim. Mesela, bayanlarla el sıkışmak uygun değil ancak, bir siyesi bizim ülkemizde sıkışmasa ortamı tahmin ederiz. Bu yüzden, bu durum kullanılmasın tarzında siyasiler (dini yönü ağırlıklı) el sıkışmışlardır. Bunun gibi diyorum. Belki izah edemedim kusura bakma.

selametle..
 
Z

zemahseri

Guest
sözkonusu meselede dikkate şayan durum İtalyan meclisinin etmiş olduğu yeminin içeriğidir aleni bir küfür varmıdır yoksa yemin edip yeminini bozana ödeme imkanı sunulmuştur hem niyet önemlidir... yemin dahi çeşitlidir konuyla ilgili olan yemine yemini munakide denir mümkün olan ve geleceğe ait bir şeyi yapmak veya yapmamak üzere yapılan yemindir ki yeminin dahi şarları vardır müslim olmak akıllı olmak vs..fakat sözkonusu noktada en mühimi sözüyle kastettiğinin yemin olmasıdır bu durumda ruhsat olarak kullanılabilir şöyleki Mr. Lukatto gizlilik içerisinde yapılan bir cihat düşüncesinde iseki müslim olduğu aşikar böyle bir fikre sahip olması katiyetle mümkün ki ruhsat mümkün olsun madem niyet cihattır o halde yemin zarar değildir fakat bu ehvenü şerdir zira ölüm tehdidi ile karşı karşıya gelen bir müslime dil ile inkar ruhsatı verilmiştir fakat bunun yanında azimeti tercih edip gönlündeki imanı dili ile ikrar ederek şehid olan Yaser ve hanımı Sümeyyede öğülmüştür bununda gözardı edilmemesi gerekir diğer yandan Nahl 106-107 ayetlerindeki ' zorlama olmaksızın '' ifadeside düşündürücüdür...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
sözkonusu meselede dikkate şayan durum İtalyan meclisinin etmiş olduğu yeminin içeriğidir aleni bir küfür varmıdır yoksa yemin edip yeminini bozana ödeme imkanı sunulmuştur hem niyet önemlidir... yemin dahi çeşitlidir konuyla ilgili olan yemine yemini munakide denir mümkün olan ve geleceğe ait bir şeyi yapmak veya yapmamak üzere yapılan yemindir ki yeminin dahi şarları vardır müslim olmak akıllı olmak vs..fakat sözkonusu noktada en mühimi sözüyle kastettiğinin yemin olmasıdır bu durumda ruhsat olarak kullanılabilir şöyleki Mr. Lukatto gizlilik içerisinde yapılan bir cihat düşüncesinde iseki müslim olduğu aşikar böyle bir fikre sahip olması katiyetle mümkün ki ruhsat mümkün olsun madem niyet cihattır o halde yemin zarar değildir fakat bu ehvenü şerdir zira ölüm tehdidi ile karşı karşıya gelen bir müslime dil ile inkar ruhsatı verilmiştir fakat bunun yanında azimeti tercih edip gönlündeki imanı dili ile ikrar ederek şehid olan Yaser ve hanımı Sümeyyede öğülmüştür bununda gözardı edilmemesi gerekir diğer yandan Nahl 106-107 ayetlerindeki ' zorlama olmaksızın '' ifadeside düşündürücüdür...

Efendim belki gözden kaçmıştır ve ya mesajlar çoğalınca arada kaynamıştır. Bu Lucatto denen adam Müslüman. Ama Allah'ın emirlerinin, bu devletin işlerine karıştırmayacağına yemin ediyor.

Niyet konusuna gelince aşağıda ki gibi bir örnek var. Ne dersiniz...

"Bir katil şebekesini islah adına, o şebekeye dahil olup, sırf ıslahatını yapabilmek adına o şebekeden olduğunu ispat etmek için, kalben istemese de, O'da adam öldürse, caiz mi olur? "
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Hayır abi,
İlk kısım evet. Gücü yetiyorsa tamam. Ancak, yetmiyorsa bu durumda bazı kişisel tavizlerden bahsettim. Mesela, bayanlarla el sıkışmak uygun değil ancak, bir siyesi bizim ülkemizde sıkışmasa ortamı tahmin ederiz. Bu yüzden, bu durum kullanılmasın tarzında siyasiler (dini yönü ağırlıklı) el sıkışmışlardır. Bunun gibi diyorum. Belki izah edemedim kusura bakma.

selametle..

Ama Mehmet, bu durum el sıkışma işine benzemez. Yani el sıkışma örneği ki bir günah örneği olabilir, şirk konusu çok farklıdır. Nasıl bir örnek verebilirsin bunula alakalı... (Ki kaldıkı bu el sıkışma meselesinde ben senin gibi düşünmüyorum, gerçi ayrı meseledir buraya karıştırmayalım)
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Bekir abi. Dediğim gibi konuyu tam anlamamıştım. Lucato neden Necati değil yahu. Bi müslüman ismi versen ona göre yazarız:) -şaka-
...
AllahuAlem.
Abi, İslam'da Ehven-i Şer vardır. Bu, Hak'kın olmadığı yerde, varolan batıldan kötünün iyisini seçebilme hakkı/imkanı demektir. Mesela; mr. Lucato namı diğer bizim Necati, İtalya da vekil seçilmeden önce bir partiye mensup oldu ve oy kullandı değil mi? Peki, mensubu olduğu parti Hak nizamı savunan bir parti mi? Değil. O anda İtalya'da Hakkı savunan parti olmadığı için, Necati kötünün iyi olan A Partisini seçti. Bu parti, İslam'ı savunmuyor ama diğerlerine nazaran daha ılımlı, plan ve programları ile İslama daha yakın. Necati bunu baz olarak o partiyi seçti. Bu işte, Ehven,i Şer'i tercih etmesi demektir. Bu Ehveni Şer'de bazı tavizler verildi belki. Ancak; zorunlu olarak böyle yapıldı. Şimdi, bu Necati meclise girdi. Okuyor vekil yeminini. Bu kanunda olduğu Anayasayı kabul ettiğini söyledi. Bunu neden söyledi? Daha iyisini getirmek için Niyetsel olarak söylediğini tasdik etmesede, ağzından kabul kelimelerini döktü. İşte, burada bu kişinin niyeti salih ve amacı içerde değişikliğe gitmek düşüncesi ise, Hak olanı getirme düşüncesi ise, AllahuAlem olmuştur. Çünkü, Necati bu yolu seçti ama bu yoldan gitmenin çarelerinden birisi İslama aleni ters olmayan ya da inkar ettirmeyen muallak şeyleri niyetsel olmamak şartıyla, dil ile söylemesidir. Burda, bunu yaparken ne kimsenin hakkına girdi ne de ülkeyi yakıp yıktı. İşte, el sıkışma örneğini verirken katımda bunu gibi idi. Sonucu bireyseldir. Günahı varsa kişi kendisine yazılır. Bunu yapması, etkili yerdeyken aldığı kararların sonucunda millete ahh çektirmesi değildir. Bunun gibi tavizler. Bu arada bende el sıkışma işini savunmuyorum. El sıkışanlarda savunmuyordur muhtemelen. Neyse,
Burada Necatinin 2 görevi var:
1.Görevi:Girdiği mecliste, elindeki yetkiler oranınca Hak için çalışması. Yetkilerinde vebal olduğunun bilincinde olması ve olabilecek en azami boyutta İslama göre davranması.
2.Görevi: Var olan sistemi kabul etmeyip nereden ve nasıl başlarsa (Zamana ve Şartlara göre) başlasın, Dünyaya Hak nizamı getirmek için çalışması.

selametle..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
AllahuAlem.
Abi, İslam'da Ehven-i Şer vardır. Bu, Hak'kın olmadığı yerde, varolan batıldan kötünün iyisini seçebilme hakkı/imkanı demektir.


Teşekkür ederim Mehmet Kardeş

Yukarıda ki ehven-i şer kavramının nasıl, nerde ve niçin geçerli olabileceği hakkında şer'i deliller verme imkanı varsa bu mesele hal olmuştur inşallah...

Ama eğer incelersen, ehven-i şer kavramı ile, Lucatto Necati'nin şirke yemininin hiç bir noktadan bağlantısı olmadığını, olamayacağını göreceksin. Yani bu mesele öyle basit bir mesele hiçç değil...
 
Son düzenleme:

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Teşekkür ederim Mehmet Kardeş

Yukarıda ki ehven-i şer kavramının nasıl, nerde ve niçin geçerli olabileceği hakkında şer'i deliller verme imkanı varsa bu mesele hal olmuştur inşallah...

Ama eğer incelersen, ehven-i şer kavramı ile, Lucatto Necati'nin şirke yemininin hiç bir noktadan bağlantısı olmadığını, olamayacağını göreceksin. Yani bu mesele öyle basit bir mesele hiçç değil...

Tıkla

Bu konudan almadım, ama izah edilmiş aynı bu konuda olduğu gibi:p
....

Şimdi demekki ben konuyu anlamıyorum. Son yorumum, izahı diye düşündüğüm için verdim. Necatinin ne yaptığı belli değil mi?
Şimdi birde Necatinin niyetini sorgularsak olmaz. Bu Necatinin İslamdaki hükmü nedir? Sorusuna caiz olur ya da olmaz gibi bişey mi diyeceğiz? Yok o beni aşıyor öyle ise zaten. Değilse tok karnına bi daha okuyum ben o zaman:)

selametle..
 
Üst Alt