Evet kardesim,Sen zaten saymissin nelere iman ettigini benim sadece bir tek Kitabim var senin saydiklarin bana cooooooook Uzak Elhamdülillah...
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark
Kuran'daki Islami Yaşadiğinizi Düşünüyormusunuz?
- Konbuyu başlatan mihr2004
- Başlangıç tarihi
Evet kardesim,Sen zaten saymissin nelere iman ettigini benim sadece bir tek Kitabim var senin saydiklarin bana cooooooook Uzak Elhamdülillah...
Bunun aksini savunan bir senedin var mı, böyle emredilmiyor diye bir tek görüş dahi var mı,
Binlerce sıddıkın sözleri var, Rasulullah'ın arkadaşlarını yalancılıkla suçlayanlar,bilsinler ki , bunların bir bedeli var, Bu sahabiler ki, güvenilir oldukları Kuran'da yazılıdır, Yalnızca Kuran, Heyhat, siz yalnızca işimize gelenler deyin bundan sonra
Allah , İman edenlere Rasulullah itaat edin diyor mu demiyor mu, öyleyse o elbette helal haramı belirler, birilerine mi danışması gerekiyor O Rahmet Peygamberinin.Bu kitap nasıl evrenselse , Rasulullah'da aynı şekilde evrenseldir, O'nun dedikleri de zaman ve mekan kaydı olmaksızın, her yerde geçerlidir, ister Türk ol, ister Arap ol, isterse Kürt ol, hiç fark etmez.
İşte asıl sorun burada, bakınız, Türkler hiç bir zaman ırkçılık yapmamıştır, bugün ırkçılık yapanlar bilsinler ki , milletine ihanet içindedirler, ceddim senin gibi basit düşünseydi, emin ol, malazgirtten bir adım bile atamazdık, bu dünyada sadece bir tane gerçekten öğrenilecek dil vardır, O da arapçadır, çünkü bu dinin kaynagı arapçadır, Kuran arapçadır, Hz. Muhammed ( s.a.v.) arapça konuşuyordu, öyle ise ne bu arap düşmanlığı, bırakın artık şu yemen olayını, geçmişte kaldı bunlar.
Aman kalsın, senin gibi geniş olmaktansa, öyle ne bulursam yerim diyen bir anlayıştan Allah'a sığınırım, o zaman cinlerin nefis yemeğinden bir tat da , gör bakalım insana uygun bir rızıkmıymış
Iste ayni terane ne desem bos ne desem anlamaz icin anlamsiz.Cünki kafasinin bütün acilimlari kistlanmis blokaj o kadar SIKISTIRmiski acmak asla mümkün degil Zaten Görmek istemeyene göstermenin mümkünü yoktur.Anlamak istemeyene,görmek istemeyene.Her neyse ben genisim evet insanlarin yedigi seyler onlar icin temizdir ve benim temizlerim benim tiksinmediklerim oldugu icin seni kaale almiyorum.
Yüzkere yazsam binkere okusan anlaman imkansiz oldugu icin neden seninle ugrasayim?
M
[Yerde yürüyen hiçbir canlı hariç kalmamak üzere, rızıkları Allah'ın üstünedir..." (HUD SURESİ 6.AYET)
"Nice canlı mahlukat vardır ki, rızkını kendisi taşımıyor. Onu da sizi de Allah rızıklandırıyor. O hakkıyla işiten, kemaliyle bilendir" (ANKEBUT SURESİ 60.AYET).
Yukarıdaki ayetlerin ifadesine göre, bütün canlıları ömürleri boyunca rızıklandıran Allah'tır. Yaşadıkları sürece de rızıklarını verir, yani rızık, Allah'ın garantisi altındadır.
Evet, sonsuz rahmet sahibi olan Cenab-ı Hak, yeryüzünü bir nimet sofrası olarak sermiş ve canlıları da bu ziyafete davet etmiştir. Bu ziyafetten, gözle görülemeyecek kadar küçük olan mikroplar istifade ettiği gibi, tonlarca ağırlıkta olan balinalar da faydalanırlar. Biyoloji ilminin tespit edebildiği kadarıyla, yeryüzünde 2 milyondan fazla bitki ve hayvan türü bulunur. Her bir türün de sonsuz denecek kadar çok sayıda fertleri vardır. Her birisinin midesi farklı, hisleri ve zevk aldığı besinleri farklı olduğu gibi, sofrası da farklıdır. Bu kadar canlıyı her gün mükemmel olarak kim doyuruyor?
Bütün canlıların rızkının Allah tarafından verildiğinin en güzel misali, acizlerin çok daha mükemmel beslenmesidir. Mesela, anne rahmindeki çocuk kuvvetten tamamen mahrumdur. Fakat göbek vasıtasıyla en güzel bir şekilde beslenir. Dünyaya gözlerini açınca, birazcık kuvvet kazanır ve o kapı kapanır. Bu defa da ağız yoluyla, memeler musluğundan çıkan saf ve gıdalı bir sütle beslenir. Bebeğin yaşaması için gerekli olan yağlar, proteinler, karbonhidratlar gibi bütün gıdaları ihtiva eden bu sütte sadece demir ve bakır bulunmaz. Bu elementler de, bütün canlıların rızkına kefil olan Allah tarafından, yavru daha ana rahminde iken onun vücudunda depolanır. Ve bu işlem, 6 ay kadar devam eder.
Bu kanun, sadece insan yavruları için mi geçerlidir?.. Hayır. Bütün canlılarda benzer kanunları görmek mümkündür. Ormanın kralı unvanıyla her canlıyı titreten aslan, bir rızık bulduğu zaman kendisi yemez, aç yavrusuna getirir. Tavuk bulduğu darı tanesini civcivine verir.
Rezzakiyet (rızık verme) kanunu, kainatta umumi bir şekilde devam eder. İnsanlar oksijen alıp karbondioksit verirken, bitkiler de karbondioksit alıp oksijen verirler. Bu bitkiler topraktan bazı maddeleri alarak, güneş ışığı sayesinde organik maddeleri meydana getirirler. Bitkiler, hayvanlar için rızık oldukları gibi, hayvanların bir kısmı diğer hayvanların, bir kısmı da insanların rızkıdır. Besin zincirindeki bu kanun devamlılık arz eder ve böylece yeryüzünde rızkı verilmeyen hiçbir mahluk kalmaz.
Allah'ın bütün canlıların rızkına kefil olduğunu yukarıda belirtmiştik. "Peki, açlıktan ölenlerin olduğu söyleniyor. Bunun ilmi izahı nasıldır?" sorusu hatıra gelebilir. Bu hususu değişik cihetlerden ele almak mümkün. İnsan vücuduna alınan gıdaların bir kısmı glikojen ve yağ halinde depolanır. Bu depolar açlık durumunda harcanır. Depolardaki gıdalar, insanın oldukça uzun bir süre yaşamasını sağlar. Doktor Dewey'in bu hususta yaptığı araştırma, oldukça ilgi çekicidir. Dört yaşlarında iki çocuk dikkatsizlikle ilaç içtiklerinden, yemek boruları ve midelerinde yanıklar meydana gelmiş ve yemek yiyemez olmuşlardı. Zayıf ve narin olan birinci çocuk, vücudundaki ihtiyatları kullanarak 75 gün yaşadı. Daha kuvvetli olan ikinci çocuk ise 90 gün dayandı.
Uzun süreli açlıklarla alakalı bir araştırma yapan Doktor Bertholet'in elde ettiği sonuçlar da kayda değer. Buna göre uzun süren açlık durumlarında hasıl olan kilo kaybı, bilhassa yağ ve dalak gibi hayati önemi az olan organ ve dokularda meydana gelir. Bu araştırma sonuçları; uzun süren açlıklarda vücut tarafından; yağın % 97'sinin, dalağın % 63'ünün, karaciğerin % 56'sının, adalelerin % 30'unun ve kanın % 17'sinin kullanıldığını göstermiştir. Halbuki aynı araştırmada, insan için hayati öneme sahip olan beyin ve sinirlerde, herhangi bir ağırlık kaybının olmadığı tespit edilmiştir. Bu da gösteriyor ki, açlık anında vücut için hayati öneme haiz organlardan değil, diğerlerinden harcama yapılmaktadır. Böyle bir açlık durumunda yağların, keton cisimlerine çevrildiği ve beyin hücrelerinin imdadına gönderildiği, son yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur.
Bu konuda yapılan denemeler, hiçbir şey yemeden ortalama 80 gün kadar yaşanabileceğini göstermiştir. Yalnız gıdanın kesilmesi birdenbire olmamalıdır. Aksi taktirde alışılmış olan adetin terkinde vücut zayıf düşüp, ölüme götürebilir. Bu hususu İbn-i Haldun şöyle ifade eder: "Kıtlık görülen yerlerde çok yemeye alışanlar, az yemeye alışanlardan çok fazla kayıp verirler. Onları öldüren, karşılaştıkları kıtlık değil, daha önce alışmış oldukları tokluktur".(4)
Dünyada açlıktan öldüğü söylenen insanların % 20'sini Hindistan'da, % 35'ini ise Afrika'da yaşayan bir yaşının altındaki çocukların meydana getirdiği ifade edilmektedir. Anlaşılan odur ki, insan vücudunda ve çevresinde her an hazır bekleyen mikroplar, vücudun zayıf olduğu anlarda hemen bedene hakim olarak onu alt edebilmektedir. Özellikle çocuklar bu hususta en zayıf durumda olduklarından, fazla oranda ölüme maruz kalırlar. O halde açlıktan öldüğü söylenenler, rızkın bitmesinden değil, rızkın azalmasından meydana gelen hastalıklardan ölürler.
Bu hususta, Prof. Dr. Sabahattin Zaim şu ifadeleri kullanır: Gıda istihsalinin (üretiminin) en yetersiz olduğu Uzakdoğu, Güney Amerika ve Afrika'da dahi, son 30 yılda nüfus başına gıda üretim miktarının düşmeyip sabit kaldığını, diğer bölgelerde ise % 16 ile % 50 arasında arttığını ifade etmektedir. Aynı eserde, dünyanın bazı bölgelerinde aç sayılacak insanların varlığı, insan faktöründen azami istifade edilmeyişiyle açıklanmaktadır. Bu gibi ülkelerde, üretim faktörlerinden olan sermayenin bol olduğuna işaret edilir. Bu arada gelişme için kaynaklarda ve diğer imkanlarda görülen inkişafların, bütün ülkelerde, milli gelirin nüfustan daha hızlı artmasını sağlayacak durumda bulunduğu belirtilir.(5)
Bu konuda İngiltere'de yapılan araştırma sonuçlarına göre, yeterli gübre kullanımı ile gıda üretimini en az 10 kat artırmak mümkün olabilecektir. Bu ise yaklaşık 31.5 milyar insanın beslenmesine imkan sağlamak demektir. (6)
ALINTIDIR.
Görüldüğü üzere Allahın rızkın taahüdü vardır.Ve risale-i nurlarda Kuran-ı Kerimin meali olduğuna göre yine Onun dışına çıkmamıştır./B]
"Nice canlı mahlukat vardır ki, rızkını kendisi taşımıyor. Onu da sizi de Allah rızıklandırıyor. O hakkıyla işiten, kemaliyle bilendir" (ANKEBUT SURESİ 60.AYET).
Yukarıdaki ayetlerin ifadesine göre, bütün canlıları ömürleri boyunca rızıklandıran Allah'tır. Yaşadıkları sürece de rızıklarını verir, yani rızık, Allah'ın garantisi altındadır.
Evet, sonsuz rahmet sahibi olan Cenab-ı Hak, yeryüzünü bir nimet sofrası olarak sermiş ve canlıları da bu ziyafete davet etmiştir. Bu ziyafetten, gözle görülemeyecek kadar küçük olan mikroplar istifade ettiği gibi, tonlarca ağırlıkta olan balinalar da faydalanırlar. Biyoloji ilminin tespit edebildiği kadarıyla, yeryüzünde 2 milyondan fazla bitki ve hayvan türü bulunur. Her bir türün de sonsuz denecek kadar çok sayıda fertleri vardır. Her birisinin midesi farklı, hisleri ve zevk aldığı besinleri farklı olduğu gibi, sofrası da farklıdır. Bu kadar canlıyı her gün mükemmel olarak kim doyuruyor?
Bütün canlıların rızkının Allah tarafından verildiğinin en güzel misali, acizlerin çok daha mükemmel beslenmesidir. Mesela, anne rahmindeki çocuk kuvvetten tamamen mahrumdur. Fakat göbek vasıtasıyla en güzel bir şekilde beslenir. Dünyaya gözlerini açınca, birazcık kuvvet kazanır ve o kapı kapanır. Bu defa da ağız yoluyla, memeler musluğundan çıkan saf ve gıdalı bir sütle beslenir. Bebeğin yaşaması için gerekli olan yağlar, proteinler, karbonhidratlar gibi bütün gıdaları ihtiva eden bu sütte sadece demir ve bakır bulunmaz. Bu elementler de, bütün canlıların rızkına kefil olan Allah tarafından, yavru daha ana rahminde iken onun vücudunda depolanır. Ve bu işlem, 6 ay kadar devam eder.
Bu kanun, sadece insan yavruları için mi geçerlidir?.. Hayır. Bütün canlılarda benzer kanunları görmek mümkündür. Ormanın kralı unvanıyla her canlıyı titreten aslan, bir rızık bulduğu zaman kendisi yemez, aç yavrusuna getirir. Tavuk bulduğu darı tanesini civcivine verir.
Rezzakiyet (rızık verme) kanunu, kainatta umumi bir şekilde devam eder. İnsanlar oksijen alıp karbondioksit verirken, bitkiler de karbondioksit alıp oksijen verirler. Bu bitkiler topraktan bazı maddeleri alarak, güneş ışığı sayesinde organik maddeleri meydana getirirler. Bitkiler, hayvanlar için rızık oldukları gibi, hayvanların bir kısmı diğer hayvanların, bir kısmı da insanların rızkıdır. Besin zincirindeki bu kanun devamlılık arz eder ve böylece yeryüzünde rızkı verilmeyen hiçbir mahluk kalmaz.
Allah'ın bütün canlıların rızkına kefil olduğunu yukarıda belirtmiştik. "Peki, açlıktan ölenlerin olduğu söyleniyor. Bunun ilmi izahı nasıldır?" sorusu hatıra gelebilir. Bu hususu değişik cihetlerden ele almak mümkün. İnsan vücuduna alınan gıdaların bir kısmı glikojen ve yağ halinde depolanır. Bu depolar açlık durumunda harcanır. Depolardaki gıdalar, insanın oldukça uzun bir süre yaşamasını sağlar. Doktor Dewey'in bu hususta yaptığı araştırma, oldukça ilgi çekicidir. Dört yaşlarında iki çocuk dikkatsizlikle ilaç içtiklerinden, yemek boruları ve midelerinde yanıklar meydana gelmiş ve yemek yiyemez olmuşlardı. Zayıf ve narin olan birinci çocuk, vücudundaki ihtiyatları kullanarak 75 gün yaşadı. Daha kuvvetli olan ikinci çocuk ise 90 gün dayandı.
Uzun süreli açlıklarla alakalı bir araştırma yapan Doktor Bertholet'in elde ettiği sonuçlar da kayda değer. Buna göre uzun süren açlık durumlarında hasıl olan kilo kaybı, bilhassa yağ ve dalak gibi hayati önemi az olan organ ve dokularda meydana gelir. Bu araştırma sonuçları; uzun süren açlıklarda vücut tarafından; yağın % 97'sinin, dalağın % 63'ünün, karaciğerin % 56'sının, adalelerin % 30'unun ve kanın % 17'sinin kullanıldığını göstermiştir. Halbuki aynı araştırmada, insan için hayati öneme sahip olan beyin ve sinirlerde, herhangi bir ağırlık kaybının olmadığı tespit edilmiştir. Bu da gösteriyor ki, açlık anında vücut için hayati öneme haiz organlardan değil, diğerlerinden harcama yapılmaktadır. Böyle bir açlık durumunda yağların, keton cisimlerine çevrildiği ve beyin hücrelerinin imdadına gönderildiği, son yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur.
Bu konuda yapılan denemeler, hiçbir şey yemeden ortalama 80 gün kadar yaşanabileceğini göstermiştir. Yalnız gıdanın kesilmesi birdenbire olmamalıdır. Aksi taktirde alışılmış olan adetin terkinde vücut zayıf düşüp, ölüme götürebilir. Bu hususu İbn-i Haldun şöyle ifade eder: "Kıtlık görülen yerlerde çok yemeye alışanlar, az yemeye alışanlardan çok fazla kayıp verirler. Onları öldüren, karşılaştıkları kıtlık değil, daha önce alışmış oldukları tokluktur".(4)
Dünyada açlıktan öldüğü söylenen insanların % 20'sini Hindistan'da, % 35'ini ise Afrika'da yaşayan bir yaşının altındaki çocukların meydana getirdiği ifade edilmektedir. Anlaşılan odur ki, insan vücudunda ve çevresinde her an hazır bekleyen mikroplar, vücudun zayıf olduğu anlarda hemen bedene hakim olarak onu alt edebilmektedir. Özellikle çocuklar bu hususta en zayıf durumda olduklarından, fazla oranda ölüme maruz kalırlar. O halde açlıktan öldüğü söylenenler, rızkın bitmesinden değil, rızkın azalmasından meydana gelen hastalıklardan ölürler.
Bu hususta, Prof. Dr. Sabahattin Zaim şu ifadeleri kullanır: Gıda istihsalinin (üretiminin) en yetersiz olduğu Uzakdoğu, Güney Amerika ve Afrika'da dahi, son 30 yılda nüfus başına gıda üretim miktarının düşmeyip sabit kaldığını, diğer bölgelerde ise % 16 ile % 50 arasında arttığını ifade etmektedir. Aynı eserde, dünyanın bazı bölgelerinde aç sayılacak insanların varlığı, insan faktöründen azami istifade edilmeyişiyle açıklanmaktadır. Bu gibi ülkelerde, üretim faktörlerinden olan sermayenin bol olduğuna işaret edilir. Bu arada gelişme için kaynaklarda ve diğer imkanlarda görülen inkişafların, bütün ülkelerde, milli gelirin nüfustan daha hızlı artmasını sağlayacak durumda bulunduğu belirtilir.(5)
Bu konuda İngiltere'de yapılan araştırma sonuçlarına göre, yeterli gübre kullanımı ile gıda üretimini en az 10 kat artırmak mümkün olabilecektir. Bu ise yaklaşık 31.5 milyar insanın beslenmesine imkan sağlamak demektir. (6)
ALINTIDIR.
Görüldüğü üzere Allahın rızkın taahüdü vardır.Ve risale-i nurlarda Kuran-ı Kerimin meali olduğuna göre yine Onun dışına çıkmamıştır./B]
Selamün Aleyküm,Safinaz kardes sizin bahsettiginiz normal sartlardaki bir insan icin gecerlidir.Ama birde söyle düsünmeye davet ediyorum;
Filistinde Yahudilere karsi savasan enerji harcayan insanlari düsünün.
Ucak kazasinda büyük bir dagin tepesinde ve ayni zamanda kis mevsiminde karlarla kapli olan bu yerde ac olarak yinede 80 gün yasayacagina inaniyormusunuz?
Lütfen siz nasil kabul ederseniz edin beni ilgilendirmez ama altina direk olarak bu bunun mealidir diye ilistirmeyin cünki insanlar bazan duymak istemedikleri cevap alabilirler.Cünki onlar bu meal dediginiz seyleri oturduklari dösseklerde yaparlar ama Alemlerin Rabbi aciklamasini Furkanin kendisinde verir.
Filistinde Yahudilere karsi savasan enerji harcayan insanlari düsünün.
Ucak kazasinda büyük bir dagin tepesinde ve ayni zamanda kis mevsiminde karlarla kapli olan bu yerde ac olarak yinede 80 gün yasayacagina inaniyormusunuz?
Lütfen siz nasil kabul ederseniz edin beni ilgilendirmez ama altina direk olarak bu bunun mealidir diye ilistirmeyin cünki insanlar bazan duymak istemedikleri cevap alabilirler.Cünki onlar bu meal dediginiz seyleri oturduklari dösseklerde yaparlar ama Alemlerin Rabbi aciklamasini Furkanin kendisinde verir.
Neresinde insan eti yiyin diyor?
Seninle ıssız bir adada kalmak istemezdim, sevabına beni yerdin kesin.
M
Aleyküm selam metin mete kardeşim,Meal dediğimiz ve gerçekten meal olan bu yazıları inan bana kimse oturduğu döşeklerden yazmamıştır,belliki bunu bilmiyorsunuz.Bu meallerin bir ksmı savaşta at üstünde yazılmıştır ve müellifi dahi Kuran-Kerimin tek bir hakikati için yıllarca zindanlarda bir çok işkence ve zehirlenmeye maruz kalarak haklı mücadelesini yapmıştır.Ben senden birşey rica etmiştim bu konuyu tartışmaya alma diye asıl o zaman istemediğin cevaplar duyabilirsin.İstersen katılmayabilirsin veya inanmayabilirsin ancak bazı şeyler bazı insanlar için tartışmaya bile açılamayacak kadar kıymetlidir.sende çok tepki alırsın konuda çok dağılır..
Ayrıca görüşünle söylediklerin arasında tutarsızlık var.
Kuran-ı kerim yeterince anlaşılır diyorsun, şimdide benim anlamadığımı söylüyorsun.
Bizim anlayamadığımız bir şekilde de insan etinin yenilebileceğini savunuyorsun.
Kimin anlamadığı ortada.
Selamün Aleyküm,Daha öncede cok söyledim sahislar bazina girmeyelim.Dediginiz yazilari yillarca okudum ne yazikki sizinle ayni kanida degilim.Cünki Bakiniz bana cok tepki alacagimi söylüyorsunuz,ne cikar Resul/resullerde cok tepki almis bizimkinin sözümü olur.Her sey sizin gördügünüz gibi veya okudugunuz gibi degildir.Mesela Atatürkün Samsuna ciktigi su ünlü Taka varya yillarca biz o cürük takayi ögrenerek neler düsündük,Ama sonuc?Sarayin en iyi kotrasi...O nedenle bazi seyleri bu forumda direk yazmak bazi insanlarin alinmasina sebebiyet verirki tartismanin seviyesini düsürür.Benim istedigim tartisma ise seviyeli ve düzeyli olmali,Bakiniz arkadasim bir tek kelimeyi nasil carpitiyor ve siz o kelimeye neler üretiyorsunuz.Bir yukardaki kardeste bir sey söylüyormus gibi adada yalniz kalmak istemiyormus sanki ben burada yarisma yapiyorum..Hani varya adalardaki su Türk Yunan yarismasi?Her neyse zaten en büyük zaaf insanlarda isme karsi yazi yazma sevdasi yoksa o konuda bilgi sahibi oldugundan degil..Rahmana emanet ol.
M
Aleyküm selam.kardeşim seninle polemiğe girmiycem ama inan bana ben okuduklarımla yetinmiyorum.benim doksan yaşında bir dedem var,kendisi bizzat şahidir ve asla yalan konuştuğunu görmedim.kendisi bediüzzaman hazretlerinin talebesidir.sanırım son cümleler sizi anlatıyor yazınızda.selametle...
Metin Mete: meal dediginiz seyleri oturduklari dösseklerde yaparlar ama Alemlerin Rabbi aciklamasini Furkanin kendisinde verir.
ağabey sözlerinizin nereye gittiğinin farkındamısınız blmiyorum...
alemlerin Rabbi'nin açıklamasını furkanın kendisinde verir dediğiniz manaya bir siz mi vakıfsınız, merak ettim doğrusu, şu furkan dediğiniz kitabı'da merak ediyorum, evet furkan kuran'dır diyeceksiniz de....
ağabey sözlerinizin nereye gittiğinin farkındamısınız blmiyorum...
alemlerin Rabbi'nin açıklamasını furkanın kendisinde verir dediğiniz manaya bir siz mi vakıfsınız, merak ettim doğrusu, şu furkan dediğiniz kitabı'da merak ediyorum, evet furkan kuran'dır diyeceksiniz de....
Selamün Aleyküm,Size cevap yazmaya girmemistim bu konuya aslinda Sefinaz kardesime bir fikra anlatmak icin bakmistim.Ama gercekten güzel bir tesadüfki,bu fikra sizide ilgilendiriyor..
Bir zamanlar bir köyde bir coban yasarmis,Coban o cevrenin en iyi klavuzu imis ayni zamanda(Yani cevreyi en iyi bilen)Bir gün köye bir yabanci gelmis gezmis tozmus,kahvede otururken bir sey sormak istemis coban atilmis buyur demis;
Dünya ne kadar büyük demis adam?
Coban iste demis su gördügün dag,o dagin ardi su ova bir de demis yarimgün mesafedeki filanca köy demis.
Iste dünya Kendi kozalarini cikamayan Coban gibi sadece dar ve kücük olan pencereden bakan bir insan icin dis yoktur hep gördügü duydugudur.Ayetlerin acikligi dahi bu dar cercevede kayip olur.Nedeni ise algilana bilendir.Insanlari söyle bir düsünüyorlar bes duyu organiyla algiladigi bu ama birde su cerceveden baksalar degisecek belki görüsleri;
Mesela bir maddeye bir milyon defa büyütme kapasiteli mikroskople baksalar?O maddenin gördükleri maddeye hic benzemedigini fark edecekler.Mesela on milyon kere büyütseler atomlarin disinda bir sey fark edemeyeceklerini bilseler?Ama hayi isin rengi degisik;Diyorki kardesim benim dede4m yalan söylemez,Zaten böyle bir iddia mevcut degil.Ama dedesinin o kisitli pencereden baska bir sey görmedigini düsünmek istememektedir kardesim.Dedi ya kendini tarif etmissin keske su kararimdan vaz gecipte sahislarin kimliklerinide konusa bilsem ama namümkün.Yazik....
M
Kardeşim mesajları şahıslara yönelik olmaması açısından şahsıma yönelik mesajına yanıt vermiycem.selametle..
Kimi kaale alıyorsan ki ?, kendinden başka hiçkimseyi kaale almayan , alimleri ayağının altına alan bir anlayıştan beni kaale almasını nasıl bekleyebilirim, ben kimim ki ????
Bırak yüzü ,binlerce kez, hatta yüzbinlerce kez, hatta milyonlarca kez de haykırsan, bu içerikte yazı yazsan, sana zerre kadar itimadım yok ( Yanlış anlaşılmasın sadece bu sünneti reddetmekle ilgili)
Kuran dolu bir hayat tarzı tabiki her müslümanın arzusudur ama bu kutlu amaca ulaşabilmek hayatın amacını iyi bilmekten geçiyor.
Bu amacın farkında olanlar Kurandan Allahın(C.C.) izni ve inayetiyle en güzel şekilde istifade ediyor ve yolunu şaşırmadan inançla yürüyor.
Hepimizin, Allahın(c.c.) Anayasasını sözde değil, özde özümsemesi ve tatbik edebilmesi temennisi ile... Allaha Emanet Olun
Bu amacın farkında olanlar Kurandan Allahın(C.C.) izni ve inayetiyle en güzel şekilde istifade ediyor ve yolunu şaşırmadan inançla yürüyor.
Hepimizin, Allahın(c.c.) Anayasasını sözde değil, özde özümsemesi ve tatbik edebilmesi temennisi ile... Allaha Emanet Olun
Selamün Aleyküm,Eksik biraktim kusura bakma..
Rahman Suresi 1,2
Kıyamet Suresi 17,18,19
Bunlari bir oku Belkide soruna yardimci olur...
M
Metin mete kardeşim bir müddet forumda olmayacağım hatta bir kaç saat sonra uçağım kalkıcak senin için üzülüyordum,kiminle devam ediceksin diye Caferi de yok diye düşünüyodum ki Ruşen_Alp kardeşim gelmiş,buyrun söz sizde.
.selametle...
.selametle...