Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kur'an-Hadis-Sünnet

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
sayın bekir'in isteği üzerine yeni bir başlık açtım.

öncelikle şunu söylemek isterim ki, amacım kesinlikle herhangi biriyle sürtüşmek değil, tam aksine bilgi almak, çünkü müslüman olsam da bilmediğim çok fazla şey var.

benim aklıma takılan, hadislerin doğruluğuna ne şekilde inanabiliriz? hadis diye bir şey yoktur demiyorum diyemem de elbette ki, ama hangisinin gerçek olduğuna nasıl kanaat getiririz?

bir örnek vereyim, zina yapanların öldürülmesi sünnet olarak tanımlandı sanıyorsam. ama Kuran'da bunun cezası, yapan kişilere 100'er kamçı cezasıdır, buna rağmen peygamberimiz niçin böyle bir şeyin yapılmasını istesin? Kuran, biz insanların okuyup anlayabileceği kadar açık değil midir? eğer öyle değilse, sadece peygamberimiz onu anlayabiliyor ise, şu zamanda onu anlayan kimse yok demektir, o zaman Kuran sadece peygamberimizin zamanı için mi indirilmiştir? elbette hayır.

bilgisi olan abilerim ve arkadaşlarımın katılımı dileğiyle...
 

Selim

New member
Katılım
12 Nis 2010
Mesajlar
378
Tepkime puanı
311
Puanları
0
Gerçek Hadis-i Şerifler, adı üstünde "Sahih Hadis-i Şerif'ler" olarak geçen Kütübü Sitte adı verilen 6 sahih kaynaktan oluşarak günümüze kadar ulaşan Hadisi Şeriflerin doğruluğundan şüphe duyulmaksızın inanabiliriz, Ehli sünnet ulemasının görüşü bu yöndedir.

Zina yapan bekar erkek ve kadına yüz'er sopa vurulması emredilmiştir, evli olanlara ise recm yapılması Allah-u Teala'la ve Takaddes Hazretleri tarafından habibine bildirilerek uygulatılmıştır. Bu uygulama yukarıda bahsettiğim Sahih kaynaklarda mevcuttur.

Milyon defa bahsettiğimiz gibi "Sana da, insanlara gönderileni açıklayasın diye Kuran'ı indirdik. Belki düşünürler." (Nahl 44)

Görüldüğü üzere Allah celle celaluhu Kuran-ı Kerim'i Kabe'nin üstüne sahifeler halinde indirip "ey insanlar bu emirlerime uyun" dememiş. Yukarıda Allah celle celaluhun bildirdiği üzere üstün özellikler verdiği Resulüne indirip "açıklasın" ve Kur'an-ı hayatımızda nasıl tatbik etmemiz gerektiğini, Sünneti seniyyelerine uyarak yaşayalım diye Peygamber'ine (sav) indirdi.

Efendimizden (sav.) sonra gelen hulefa-i raşidin, sahabe'yi kiram, tabiin(sahabeyi gören), tebei tabiin,(sahabeyi göreni gören), ulema, hurefa, şuheda, evliya gibi zatlar Resulullah sav. yolundan kıl kadar ayrılmadıkları için Kur'an-ı ve Sünnet'i günümüze kadar getirmişlerdir.

Sahih kaynaklarda da geçen Hadiste "Ümmetim 73 fırkaya ayrılacak 72'si cehennemlik sadece 1'i Cennetliktir" buyurmuştur. Sahebe'yi Kiram "O bir fırka kimdir Ya Rasulullah" dediğinde Efendimiz sav. "Ehli Sünnet Vel Cemaat" buyurmuştur. Yani günümüzde yaşayan Ehli sünnet itikadı üzere olan ve cemaatlerden ayrılmayan Efendimiz sav. buyurduğu dosdoğru olan yoldadır.

Kuran-ı Kerim'in mealine bakarak hayatımızı Allah c.c.istediği düzene sokamayız.
Bakın İstanbulda meftun olan Eyyüb El Ensari Hazretlerimiz "Biz Kuran-ı Hayatımızda tatbik etmek için Kuran dan bir sayfa açardık, O sayfada Allah c.c. ne emir buyurmuşsa o emirlerini yerine getirmeden diğer sayfaya geçmezdik, bazen bir sayfadan diğer sayfaya 6 senede geçemezdik" buyuruyor...
Allah'ın Peygamber'i sav. Eyyüb el ensari hazretlerinin evinde 9 ay misafir oldu, gece gündüz beraberlerdi, Onu en güzel anlıyanlardan bilenlerden birisi idi. Bakın ne diyor...

Biiiizzz hangi meal'e bakıpta 6 sene tatbik etmek için uğraşacağız?
Sünnet'i seniyye ışığında ve Efendimiz sav. "bu Ayet bunu emrediyor, bizden şöyle şöyle yapmamızı istiyor" buyurmasaydı, hayatımızı ehli sünnet vel cemaat çizgisine göre ayarlıyamazdık...Allah celle celaluhu bizleri ehli sünnet vel cemaatten ayırmasın..
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Zina yapan bekar erkek ve kadına yüz'er sopa vurulması emredilmiştir, evli olanlara ise recm yapılması Allah-u Teala'la ve Takaddes Hazretleri tarafından habibine bildirilerek uygulatılmıştır. Bu uygulama yukarıda bahsettiğim Sahih kaynaklarda mevcuttur.

sayın selim,

Kuran'da zina yapanların evli olup olmaması ile ilgili bir şey söylenmemiştir diye biliyorum. ayet şu şekilde,

''zina eden kadınla zina eden erkek... Yüz vuruş vurun herbirinin ciltlerine... Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun.''

öyle bir şey olsa evli olanların recminin de yazması gerekmez miydi? bir de şu alıntı yaptığım cümleniz biraz anlamsız. Allah, kullarına indirdiği kutsal kitabında bir şey diyor, ama peygamberimize başka bir şekilde uygulattırıyor, ve o şekil de Kuran'da yer almıyor.
 

Selim

New member
Katılım
12 Nis 2010
Mesajlar
378
Tepkime puanı
311
Puanları
0
Arkadaşım takıldın bir yere çıkamıyorsun, Allah c.c. namaz kılın, oruç tutun, hac yapın, zekat verin diyor, tafsilatını yazıyormu?

Yüzer değnek cezasında da bekar erkek ve kadınlar için geçerlidir, onunda şartları vardır, şahitler vs..

Recm uygulamasında da sahih kaynaklarda belirtildiği üzere evli erkek ve kadınlar için geçerlidir. Bu da Efendimiz sav. tarafından tatbik edilmiştir.

Dediğim gibi Ayet'i Kerime'nin iniş sebebi ve nasıl uygulanacağını Efendimiz sav. açıklamıştır, sadece meala bakarak İslam'iyeti anlıyamazsınız, yaşayamazsınız.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
evet takılıyorum çünkü çelişki var. Kuran dayak cezası veriyor, ama o kaynaklar ölüm. bariz çelişki...

Recm uygulamasında da sahih kaynaklarda belirtildiği üzere evli erkek ve kadınlar için geçerlidir. Bu da Efendimiz sav. tarafından tatbik edilmiştir.


işte burada o kaynakların güvenilirliğini konuşuyoruz. yani Kuran şifreli ya da sadece süper zekalı insanların anlayabileceği bir metin değil, söylenen çok açık, ''100 vuruş vurun herbirine'', bu ne demek, öldürün demek değil herhalde, öyle olsa nasıl size karşı savaşanlara karşı siz de savaşın, öldürün diyor, burada da ''öldürün'' diyebilirdi, ama demiyor. bunu anlamak için süper zeka olmaya gerek yok ki, her insan anlayabilir.

dediğiniz kaynaklara gelince, ben o kadar da güvenilir olduklarını düşünmüyorum. çünkü Kuran ile çeliştiği yerler mevcut görüldüğü gibi, Kuran ın öldürmekten bahsetmediği bir noktada, o kaynaklar öldürün diyor. bakın bu namaz, oruç gibi bişey değil farklı bir olay.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Konu için teşekkürler sayın old_preacher.

Bu konu ile asıl murad edilen mesele zannediyorum ki sahih kabul edilen hadislerin Kur'an ile olan bütünlüğünü incelemek ve bizlerin Kur'an da göremediği ama hadis ile verilmiş hükümlerin mantığını anlayabilmek.

Bu çerçevede söylenecek çok söz olmakla bereber (ki bunları ilerleyen zaman içinde açıklayacağız inşallah) önce Nur Suresi 2. ayeti, yani "Zina eden kadın ve zina eden erkekten herbirine yüz değnek vurun; eğer Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, Allah'ın dinini uygulamada bunlara bir acıyacağınız tutmasın! Ayrıca mü'minlerden bir grup cezalandırılmalarına şahit olsun!" emrini sırf lafz yani söz olarak değerlendirelim ve size soralım. Sayın old_preacher, siz kendi anlayışınız çerçevesinde bu yüz değeneği vurmayı bize detaylı olarak açıklarmısınız?
 

Selim

New member
Katılım
12 Nis 2010
Mesajlar
378
Tepkime puanı
311
Puanları
0
evet takılıyorum çünkü çelişki var. Kuran dayak cezası veriyor, ama o kaynaklar ölüm. bariz çelişki...

Recm uygulamasında da sahih kaynaklarda belirtildiği üzere evli erkek ve kadınlar için geçerlidir. Bu da Efendimiz sav. tarafından tatbik edilmiştir.


işte burada o kaynakların güvenilirliğini konuşuyoruz. yani Kuran şifreli ya da sadece süper zekalı insanların anlayabileceği bir metin değil, söylenen çok açık, ''100 vuruş vurun herbirine'', bu ne demek, öldürün demek değil herhalde, öyle olsa nasıl size karşı savaşanlara karşı siz de savaşın, öldürün diyor, burada da ''öldürün'' diyebilirdi, ama demiyor. bunu anlamak için süper zeka olmaya gerek yok ki, her insan anlayabilir.

dediğiniz kaynaklara gelince, ben o kadar da güvenilir olduklarını düşünmüyorum. çünkü Kuran ile çeliştiği yerler mevcut görüldüğü gibi, Kuran ın öldürmekten bahsetmediği bir noktada, o kaynaklar öldürün diyor. bakın bu namaz, oruç gibi bişey değil farklı bir olay.

Kur'an-ı Kerimde bahsedilen 100 sopa bekar erkek ve kadınlar içindir.

Recm cezasıda sahih kaynakla sabittir. Efendimiz sav.'e Ayet dışında da vahiyler gelmektedir. Bunlar da Allah c.c. emridir. Bir çok Ayette belirtildiği üzere "Allah ve Resulüne itaat edin" sözüne göre "Resule itaat" ancak Efendimiz sav.'in uygulamaları ve sünneti seniyyeleridir.

Sahih kaynakta olsa kesin inanmam derseniz, Kuran'ı Kerim'in Ayetlerinide sahabeyi Kiram tarafından Ayet Ayet toplanarak mushaf haline getirildiğini unutmayınız. O zaman Ayet'i celilelerde de haşa eksiklik var demiş olursunuz.

Ayet'ler toplanırken ne yapılıyordu? en az 2 yazılı delil ve hafızlar eşliğinde mushaf haline getirildi. sahih kaynaklarda Ayet'i celileler kadar özenle delil ve itibar görülür kişilerden rivayetler alınmıştır.

Sahih kaynaklara itibar etmem demek Ayet'i celileleri inkara kadar gider. Çünkü Mütavatir hadisleri inkar eden ulemanın görüşüne göre kafir olmuştur.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
merhabalar, özür diliyorum, bir rahatsızlıktan ötürü birkaç gündür hastanede çok vakit geçiriyorum, moralim de bozuktu, bilgisayarın başına oturamadım hiç.

sayın bekir, sorunuza şöyle cevap vereyim,

birincisi bence orada ifade edilen 100 vuruş öldürmek değildir, sadece cezalandırmadır, ''kişi ölmeyecek şekilde yapılması gereken bir cezalandırmadır''. neden böyle düşündüğümü açıklayayım, çünkü bildiğimiz gibi Kuran'da yer yer öldürmekten bahsedilir, misal İslamiyet i yok etmek isteyen ve müslümanlarla savaşan bozguncular için pek çok ayette açık açık ''öldürün'' yazar, bunu biliyoruz. peki niçin burada da aynı şekilde ''öldürün'' yazmıyor, öldürülmesi istense elbette öyle yazardı.

ikinci olarakta şu noktaya dikkat çekmek istiyorum, belirttiğiniz Nur Suresi-2. ayetten hemen sonraki ayete;

''Zina etmiş erkek, ancak zina etmiş olan veya Allah'a ortak koşan bir kadınla; zina etmiş kadın ise, zina etmiş olan veya Allah'a ortak koşan bir erkekle evlenebilir. Bu, mü'minlere haram kılınmıştır.'' Nur Suresi-Ayet 3

gördüğümüz gibi zina eden insanlarla ilgili bir ayet, zina eden insanların evlilikleriyle ilgili açıklama getiriyor. zina yapanların öldürülmesi istense, neden daha sonraki hayatları için bir açıklama yapılsın değil mi? demekki zina yapanların öldürülmesi kastedilmiyor, ki gördüğümüz gibi bir sonraki ayette gelecekleriyle ilgili açıklama yapılmış.

bir de şu ayet var,

''İffetli kadınlara iftira atıp da dört tanık getirmeyenlere gelince, onlara hemen seksen vuruş vurun. Ve onların tanıklıklarını asla kabul etmeyin. Onlar, sapmışların ta kendileridir.'' Nur Suresi- Ayet 4

bu ayette günah olan başka bir davranış ve cezası yer alıyor. şimdi burada, zina yapanlardan farklı olarak ''80 vuruş'' denmiş, yani ceza biraz daha az. buradan da bu ''vuruşlardan'' kastedilenin ''ceza'' olduğunu çıkarabiliriz, çünkü burada da tıpkı yukarıda olduğu gibi, bir sonraki ayette ''Bu suçtan sonra tövbe edip iyi hal sergileyenler müstesna. Şu bir gerçek ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.'' şeklinde, cezalandırılan kişinin geleceği hakkında açıklama yapılıyor, öldürülmesi istense geleceği hakkında bir açıklama da yapılmazdı.

benim düşüncelerim bunlar. gördüğümüz gibi zina edenlerin geleceğiyle ilgili açıklama yapılıyor Kuran'da, ki bu da öldürülmeleri söylenmiyor demektir. ''100 kez vurulan bir insan ölür'' söylemine katılmıyorum bu yüzden, sonuçta bu bir cezadır, öldürülmeyecek şekilde de uygulanabilir ki, normal bir sopa ile canı acıtılacak şekilde 100 kez vurulan bir insan ölmez bana göre. tüm vücudu yanan, kolları ya da bacakları kopan, kafasından kurşun yiyen ve hala yaşayan insanlar var.
 
M

mehmet_87

Guest
nisa suresi 25.ayetde cariye evlendikten sonra zina yaparsa hür kadına uyguladığınız cezanın yarısını uygulayın diyor..şimdi herkese soruyorum ölümün yarısı mı olur??bildiğim kadarıyla somalide de recm uygulanıyordu..somalililer korsanlık yapıp gasp yaparken islamı düşünmüyorlar mı..recm yaparlarken mi akıllarına islam geliyor..
 

raþid

New member
Katılım
18 Eki 2011
Mesajlar
120
Tepkime puanı
56
Puanları
0
Konum
yan odadan
Cevap gelmemiş, yada getirilememiş.
Nur suresi 2. ayeti açıklamak dururken bir sonraki ayetde, iftira eden kişiye uygulanacak had cezası ile zina edenlere uygulanması emredilen had cezası arasında ters anlam var mahiyetinde bir cevap verilmeye çalışılmış.

Hadi yardımcı olalım, uyarma anlamında bilgi ile bizde yardımcı olalım arkadaşımıza:

a ) - Nur suresi 2. ayet zina edenlere uygulanması gereken had cezasını emir ediyor.

b ) - Nur suresi 3. ayeti, namus ehli bir kadına zina iftira eden kişiye, suçu sabit olduğu görüldükten sonra had cezasının uygulanmasını emir ediyor.

İkisi çok farklı bir şey.

a ) - Zina edene uygulanacak 100 değnek, zina edenlere uygulanacak had cezası.
b ) - Zina etmediği halde, "zina etti" diyerek bir ehli namusa yapılan iftiranın, iftira olduğu belli olduktan sonra bu müfteriye uygulanacak 80 değnek had cezası.

Siz ise, neden birine 100 değnek, diğerine 80 değnek diye soruyor ve bunun "bariz bir çelişki" olduğunu iddia ediyorsunuz.

Ve bu iki cezalandırmada da ne şekilde had cezası tatbik edilecek ? Bekir bey'in sorduğu soru bu. Ama cevap, sizin cevap olarak yazdığınız şey asla olamaz. Siz, ceza uygulandıktan sonraki evre için geçerli ayeti yazarak, "Kur'an öldürün demiyor, ama siz neden öldürün dediğini iddia ediyorsunuz" gibi bir soruya geçiyorsunuz. Burada kimse öldürün demedi, sadece 100 değneği vucuduna yiyen bir insanın pek de sağlıklı kalamayacağını ben söyledim. Siz de, 100 adet normal bir sopa ile insanın öleceği söylemine katılmadığınızı belirtiyorsunuz. Olabilir, 100 sopa yediği halde ölmeyebilir. Ölmezse, o zamanda sonraki ayetlerde yer alan hükümlere dahil olarak yaşamaya devam eder. Ona bakarsanız, vucuduna 5 adet kalaşnikof mermisi yiyen asker arkadaşım o çatışmada ölmedi, ama 3,5 ay sonra teskeresini aldıktan sonra gittiği evinde ayağı banyoda kaydı ve kafasını klozet kenarına vurması neticesinde beyin kanamasından öldü. O çatışmada ölse şehit idi, ama normal hayatında banyoda ölümü yaşadı. Takdiri ilahidir, sorgulaması olamaz.

Aynı şekilde, had cezası uygulanması neticesinde ölürse, günahının cezasını bu dünyada çekmiş olarak bu konuda sorgusu olmayacak, ama had cezası uygulanmazsa ve bu dünyadan başka bir sebepten dolayı ölüp giderse, ahirette cezası daha şiddetli olacak. Bunu bilen insan, hangisine razı olur ?

Kaldı ki, günümüzde had cezası ülkemizde uygulanmıyor. Siz, nereden yazıyorsunuz ? İran veya Malezya'dan mı ? Olabilir, belki yaşadığınız yerde şeriat kanunları ile uygulanan bir yönetimsel anlayışı yaşıyor olabilirsiniz. Gerçi, dünyanın neresinde yaşarsanız yaşayın, siz şeriatı yaşamak istedikten sonra, böyle bir cezalandırma yöntemini siz (zina yaptığınız takdirde) kendinize uygulamak isterseniz uygulayabilirsiniz. Çünkü şeriatı kendi nefsinde yaşamak, dışarıdan başka bir kimsenin onayına bağlı bir şey değildir.

Hadis ve sünnet, bu ayetleri (Nur suresi 2. ve 3. ayetleri) tatbik etmede yol gösterici olmuştur. Hadis ve sünnetler, Kur'an kaynaklı olmalıdır. Tercihiniz yaparken, bir hadis duyduğunuzda sahih olup olmadığını Kur'an'a bakarak anlayabilirsiniz. Çünkü hiç bir hadis kur'an'a aykırı bir anlam vermez. Veriyorsa, elinizdeki hadis, hadis değildir.

Ölçü; budur.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
sayın raşid,

yazdıklarımın hiçbirini anlamamışsınız. neyi ifade etmek istediğimi anlamamışsınız, yazdığınız şey konuyla alakasız. tekrar okuyunuz, yine anlamazsanız daha ayrıntılı açıklarız.
 

raþid

New member
Katılım
18 Eki 2011
Mesajlar
120
Tepkime puanı
56
Puanları
0
Konum
yan odadan
Sizin neyi ifade ettiğinizi anladım ve ifade ettiğiniz şeyin, size sorulan sorunun cevabı olarak kabul edilemeyeceğini ve farklı bir şey olduğunu anlatmak istedim.

Siz, Nur suresini baz alarak hadis ve sünneti sorguluyorsunuz. "Ayet, öldürün demiyor ama sizler, hadis öldürün diyor bu bir tezat değilmi" diye soruyorsunuz. Ve Nur suresinin devamında zina eden kişinin, daha sonraki evrede zina edenin zina eden ile evlenmesini, aksi takdirde hür ve iffetli namuslu kadınlar ile evlenemeyeceği hükmünü de dayanak kabul ederek, "demek ki ayetler sonraki evreyi anlattığına göre ayetten öldürün hükmü çıkmıyor, o halde kaynak olarak kabul ettiğiniz hadis yanlıştır," sonucuna varıyorsunuz.

Doğru anlamışmıyım ?

Doğru anlatmışmıyım ?
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
sayın raşid,

Nur suresi 2. ayeti açıklamak dururken bir sonraki ayetde, iftira eden kişiye uygulanacak had cezası ile zina edenlere uygulanması emredilen had cezası arasında ters anlam var mahiyetinde bir cevap verilmeye çalışılmış.

orada anlatmak istediğim, Kuranda ''100 vuruş-80 vuruş'' gibi farklı mahiyette cezaların yeraldığı, bundan dolayı bahsi geçen vuruşların öldürme değil ''ceza'' olduğunu anlayabileceğimizi ifade etmek istedim.

kaldı ki sayın bekir'in sorusunu zaten cevapladım. dedim ki,

''Kuran da bahsedilen 100 vuruş, öldürmeyecek şekilde 100 vuruştur, çünkü Kuran da başka ayetlerde açıkça yazmasına rağmen burada ''öldürün'' demiyor, ayrıca ceza uygulanan kişinin sonraki evrelerinden de bahsediyor''


Siz ise, neden birine 100 değnek, diğerine 80 değnek diye soruyor ve bunun "bariz bir çelişki" olduğunu iddia ediyorsunuz.

alakası yok, bu çelişkidir falan demedim, farklı şiddette cezalar yer aldığından dolayı, buna ''öldürme'' diyemeyiz dedim, zaten öldürün falan da yazmıyor, bu da öldürmeyeceksiniz demektir.

ayrıca haksız yere insan öldürülmesi kesinlikle çok büyük günahtır ve Kuran da da belirtilmiştir, öldürmenin meşru olabileceği haller de bazı surelerde açık açık belirtilmiştir. burada öldürün demiyor, o halde biz kimiz ki haksız yere öldürmenin kesinlikle haram olduğunu ve Kuran da da zina yapanı öldürün diye bir ifade yer almadığını bildiğimiz takdirde
''100 kez vurulan insan ölebilir'' diyebiliyoruz? böyle bir şey diyemezsiniz, ayetler son derece açıktır, öldürmekle ilgili hiçbir şey yoktur. o zaman bu ceza ''öldürmeyecek şekilde uygulanacak'' demektir. ''ha ben son gücümle abanırım, ölürse ölür'' gibi bir şey deme lüksünüz yoktur, aksi halde Kuran'ı yanlış yorumlamış olursunuz.
 

raþid

New member
Katılım
18 Eki 2011
Mesajlar
120
Tepkime puanı
56
Puanları
0
Konum
yan odadan
sayın old_preacher,

Dikkat ederseniz recm konusunda yazmıştım bu cezanın nasıl uygulandığı konusunu. 100 sopa da vurulsa, 80 sopa had cezası da uygulansa, burada temel kıstas öldürmeye yönelik değil, cezalandırma niyeti ile vurulacak, ama bununla beraber had cezasını uygulayan kişi kolunu göğüs hizasının üstüne çıkarmayacak. Had cezası uygulanan kişinin kafasına, boynuna, kasık aralarına vurulmayacak. Göğüs hizasının üzerine çıkmayan bir koldan da inen sopanın, vücuda hissettireceği şiddet öldürmeye yeterli olmayacaktır. Ama, bununla beraber acıyarak da vurulmayacak. Elbette size gidin de hulk hogan gibi birini getirin de demedik. Sopayı 10 yaşında çelimsiz bir çocuğun eline verin de demedik. Orta yollu bir şiddet bu cezayı uygulamaya yeterlidir.

Şurasını çok iyi anlamak gerekir:

a ) - Had cezasını Kur'an emrediyor ve cezanın miktarını ve niteliğini belirtiyor.

b ) - Had cezasının uygulanırlığı esasını, Kur'an'ın çizdiği sınırlar içerisinde hadis ve sünnet netleştiriyor. Örneğin kolun göğüs hizasını geçmeyecek kadar kaldırılması, sopanın nerelere vurulacağı, sopanın kalınlığı ve cezayı uygulayan kişinin seçimi gibi konular. Yani hadis ve sünnet; Kur'an sınırlarını aşmadan, emri de gerçek halinden uzaklaştırmadan tatbik ettiriyor.

Sormadan geçemeyeceğim, konu ile alakasız bulabilirsiniz, sadece merak ettim: hiç vücuduna 100 sopa yemiş bir insan gördünüz mü ? Önümüz Kurban bayramı. Allah nasip ederse kurban keseceğiz veya yakınlarımızdan biri kesecek. Tavsiye ederim, bir parça eti elinize alın ve göz kararında orta kalınlıkta bir sopa ile o ete 100 defa vurun. Sonucu burada bizimle paylaşın. Okumak isterim.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
sayın raşid,

ben Kuran'ın dediğine bakarım, Kuran öldürün demiyor. bu da, cezayı öldürmeyecek biçimde ayarlamanız gerektiği anlamına geliyor.

100 sopa yemiş bi insan hiç görmedim. ama 100 sopayla kimsenin öleceğini sanmıyorum, insan gibi vurulursa tabii.

bu arada ölü et canlı etten farklıdır, ölü et adı üstünde ölüdür, kolayca ezilebilir, koparılabilir,ayrılabilir yani zayıftır. dolayısı ile ölü ete 100 defa vurmanın bıraktığı etki elbette farklı olacaktır.
 

raþid

New member
Katılım
18 Eki 2011
Mesajlar
120
Tepkime puanı
56
Puanları
0
Konum
yan odadan
old_preacher,

Ben de Kur'an'ın ne dediğine bakarım, bir de Peygamber (as.) ne şekilde uygulayıp, bizlere de ne şekilde tavsiye ettiğine bakarım ve anlatıldığı şekilde kabul ederim. Uygulanış şekli de zaten öldürme amacı taşımadığını bizlere anlatmaya yetiyor.

Ölü etin canlı etten farklı olduğunu ve kolayca ezilebileceğini, kopabileceğini, ayrılabileceğini yazmışsınız, doğrudur.

İlk sopanın şiddeti ile vurulan yerdeki et zedelenir, aynı yere gelen ikinci darbe ile o bölge ezilebilir. Ezilmiş ve zedelenmiş bir bölgede oluşan morluklar, o bölgedeki canlı hücrelerin öldüğünü gösterir. Aynı bölgeye sayısız defa denk gelecek darbeler ile parçalanma ve kopmalar, lif lif ayrılmalar baş gösterecektir. Ve vurulan bölge, sizin yukarıda cansız et olarak tabir ettiğiniz şekile bürünecektir. Ayet, elbette öldürün demiyor, hatta haddi aşmama yönünde ikaz da da bulunuyor. Ama, acımanız da tutmasın diye de belirtiyor. Ve ayetin en başında
"Bu, bizim indirdiğimiz ve (hükümlerini) farz kıldığımız bir suredir. Düşünüp öğüt almanız için onda apaçık ayetler indirdik." buyruluyor. Yani, bu uygulamadan kaçamazsınız, farzdır çünkü. Uyguladığınız zaman da, sonucu kaçınılmazdır.

Bu tür bir uygulamada, ölüm kaçınılmaz olur. Had cezası uygulan kişi yaşarsa, gerçekten bu da hikmet olarak görülmelidir.
 

raþid

New member
Katılım
18 Eki 2011
Mesajlar
120
Tepkime puanı
56
Puanları
0
Konum
yan odadan
DÜZELTME

#11. permalinkte,

b ) - Nur suresi 3. ayeti, namus ehli bir kadına zina iftira eden kişiye, suçu sabit olduğu görüldükten sonra had cezasının uygulanmasını emir ediyor.

diyerek sehven yanlış yazmışım. Bahsedilen konu 4. ayette geçmektedir. Yeni farkettiğim için düzeltme ihtiyacı duydum. Bütün okuyuculardan özür dilerim.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
sayın raşid,

uygulama şekli zaten öldürme amacı taşımadığını bize anlatıyor demişsiniz, burada hemfikiriz, yani öldürmek gibi bir amaç yok.

yanlız sonradan ''ama muhtemelen ölür, o zaman yapacak bir şey yok'' şeklinde ifade ediyorsunuz, burada çelişki yok mu? yani Kuran'da öldürün demiyor, dese zaten söylerdi, ayrıca dediğiniz uygulama şekli de kişinin ölmesine engel olma amacı taşıyor besbelli, çünkü hayati yerlere vurulmuyor. ama siz, ölürse ölür yapacak birşey yok diyorsunuz. Kuran da geçen ''acımanız tutmasın'' ifadesini sizce, ''kişilere acıyıp bu cezayı uygulamaktan vazgeçmeyin'' şeklinde mi anlamak daha mantıklı olur, yoksa ''acımayın,vurabildiğiniz kadar sert vurun, ölürse ölsün'' şeklinde mi?

siz, 100 kez vurulan insan büyük ihtimal ölür diyorsunuz, ama eminim ki siz de buna maruz kalan birini görmemişsinizdir. evet, çok sert vurulursa kopmalar, büyük yaralar olur, ancak normal bir uygulamada kişinin öleceğini hiç sanmıyorum, sonuçta beyin ve sinir hücreleri haricinde vücut, kendini yenileme kabiliyetine sahip. yani sonuç olarak öldürmek istemezseniz öldürmezsiniz, yine de bu cezayı uygulayabilirsiniz.
 

raþid

New member
Katılım
18 Eki 2011
Mesajlar
120
Tepkime puanı
56
Puanları
0
Konum
yan odadan
Evet, had cezası uygulamasından sonra, kişi ölürse yapacak bir şey yok. Bu anlatımda tezatlık da yok. Tezatlık göremedim ben bu ifadede. Şunu belirtmek isterim, kendimden örnek vereceğim, bende şeker düşüklüğü var. Yani her insanda şeker yüksekliği varken ben de tam tersi bir durum sözkonusu. Aç kalmamam gerekiyor, devamlı sıvı almam gerekiyor. Oruç tutarken ona göre önlemler alıyorum, almak zorundayım çünkü insanın yaşam esasını öngörüyor İslam. Ama, eğer ben şeker düşüklüğü gibi bir hastalığımın olduğunu bilmeseydim, o halimle oruç tutmaya devam etseydim ve aniden koma haline girip de ölseydim (ani ölüm sözkonusu bu hastalıkta), bu ölümümden oruç mu sorumlu olacaktı ? Elbette hayır değil mi ? Şimdi, bu insana farz olan bir işlemi uygularken, ölüm sözkonusu olursa, bu çerçevede yapacak bir şey yok. Acıyıp da cezayı yarıda bırakamayız.

Acımanız tutmasın emrini; "kişilere acıyıp bu cezayı uygulamaktan vazgeçmeyin" şeklinde anlıyorum ve ayetin o anlama vurgu yaptığına da inanıyorum. "Vurabildiğiniz kadar vurun" şeklinde değil. Kaldı ki, uygulama şeklini ben yazarken, siz hayalinizde canlandırmıyorsunuz sanırım, sadece okuyup geçiyorsunuz, dikkat ederseniz orada sopanın bulunduğu kol göğüs hizasını aşmayacak diye belirttim. Kolunuzu elinizde sopa var gibi göğüs hizanıza getirin, kolunuz vücudunuza ne kadarlık bir açı sağladı yere paralel 90 derece bir açı çizer gibi bir hal almıştır muhakkak. İşte bu kadar bir açıdan vurabilirsiniz. Sünnet bunu bildiriyor. Bu açıdan vurulduğu zaman bir insan ölmez. Ama, üst üste 100 defa vurulduğu zaman, hele hele bir de aynı yerlere denk geldiği takdirde iç kanama olması mutlak ve kesindir. Bunu anlatmaya çalıştım. Yaşarsa, mucize mukabilinde kabul edilir dememin sebebi bundandır.

Uygulanış şeklinden sonra, olayın belki de en can alıcı noktasına neden vurgu yapmıyoruz sizinle. Neden hep bireysel yönünü konuşup da toplumsal yönünü konuşmuyoruz. Öyle ya, zina yapan ama erkek, ama kadın, bizim yakınımızdan bir insan olduğunu kabul edelim bir an için. Biraz da fırçayı bizim tarafa sürelim bakalım. Ne oldu ? midemiz bulandı, bir an dahi olsa içimiz kabardı değil mi. Zaten öyle olması, doğru bir fıtri reflekstir. Düşünmesi bile korkunçtur (Rabbim böyle bir fiile maruz kalmaktan muhafaza buyursun cümlemizi). İşte bu hayasızlık toplum dinamiklerini yerle bir eder. Aile kavramını paramparça eder.

Size bir örnek vermek istiyorum. İştihadda bulunan bir insan, kendini öldürürken, aynı zamanda etrafında ne kadar canlı varsa hepsini de öldürmeyi murad etmiş olur. Olay sonrasında ne olmasını dileriz, keşke eyleme hazırlanırken o bomba daha evden çıkmadan üzerindeyken patlasaydı da, bu kadar masum insanlar bir canlı bomba yüzünden ölmeseydi, deriz. Neden ? Çünkü o canlı bomba, kendini yok ettiği gibi toplumun bir kesimini de yok etmiştir de ondan. Farzedelim bu canlı bomba ölmedi. Evet bomba patladı ama, kolu bacağı koparken, denk geldi hayati organları zarar görmedi ve ağır yaralı olarak yaşıyor olduğunu kabul edelim. Ve kardeşinizin de o patlamada (Allah korusun inşaallah) öldüğünü bir an için düşünelim. Veya benim kardeşimin öldüğünü düşünelim. Sizi bilmem ama o ağır yaralı olan ve ölmeyen kişiyi imkan bulursam kendi ellerim ile paramparça ederim.

Zina da aynı hüküm ile ele alınırsa, sanırım biraz daha had cezası kabul edilir ve anlaşılır bir yöne gider. Toplumun yok edilmesine yönelik bir eylem olması nedeni ile, belki canlı bombaya uygulanan bir şiddet kadar şiddet uygulayamayyız ama, acımamızın da tutmayacağına emin olmalıyız. Etrafımızda o kadar çok canlı bomba var ki, her biri patlamaya hazır bekliyor çünkü. Rabbim, cümlemizi her iki bombadan ! da korusun, muhafaza etsin inşaallah. Ailelerimizi ve toplumumuzu bu tür şiddet ve hayasızlıktan korusun.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt