Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

KEY Paraları Helal Mi?

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bu günlerde gündemi çokca işgal eden bir konu ile alakalı müteala oluşturalım.

Evet, devletin bordrolu çalışanlardan geçmiş tarihlerde kestiği konut edindirme kesintileri, bu gün neması yani faizi ile iade ediliyor.

Mesela yaklaşaık rakkamlarla, bu malum iki tarih arasında kendisinden 15.000.000 TL kesilen kişiye bu gün 550.000.000 TL ödeniyor.

Peki bu 535.000.000 TL lik para ne parasıdır ve bunu alıp yemek helal midir?

Buyurun...
 

Ebu Zerr

New member
Katılım
8 Haz 2007
Mesajlar
866
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Ankara
İşte, üstadım tam müftülük bir soru...
Diyanet İşleri Başkanlığına sormak lazım...
Cevaplar oeg ne der mesela?
Ya da Süleymaniye Vakfı...
M.İslamoğlu, Hüsnü Aktaş, Mehmet Talu, Hayrettin Karaman, Faruk Beşer...
Evet, evet, hepsine sormak lazım...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Cümleten hayrlı ve bereketli cumalar herkese.

Bekir kardeşim aslında bu konunun ne olduğunu biliyor da, sırf muhabbet olsun babında sorduğuna inanıyorum. En azından bilmeyenler de var ise, bu şekilde bilgilenmiş olur amacı ile böyle bir konu açarak insanların dikkatini bu konuya çekerek, aldıkları paranın mahiyetini anlamalarını murad ediyor, gibi algıladım.

Ebu Zer kardeşim de kinaye yaparak topluma güzel bir dokundurma yapmayı düşünüyor sanırım. Yoksa, Dini hükümler açısından bunun ne mahiyette olduğu çok net ve açık. Başvurulacak yegane kitabımız Kur'an açıkca işaret ediyor. “Ey iman edenler, faiz yemeyin, Allah’tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.” (Al-i İmran : 130)

Yoksa; bazı cemaatlerin dediği gibi, "günümüzdeki enflasyon karşısında paramızın değerini koruma açısından faiz bu miktarı ile helal (!)dir" demesi ile helal olmuyor.

KEY de, aynen bu hükümdedir. Emeksiz kazanılmış bir kazanç, riba hükmündedir. Riba'nın da her türlüsü Rasulullah (s.a.v.)'ın ayağının altındadır.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Bir de aklıma bu konuya ilintili bir kıssa geldi, hoş ve anlamlı. En azından günümüze de çok uyan bir şey, paylaşmak istedim.
Bir gün, mübarek bir kişinin öğrencisi geçim amacı ile ne iş yapması gerektiğini hocasına soruyor. Öyle ya, dünya ahiretin tarlasıdır, dünyası olmayanın ahireti de olmaz hükümü gereğince çalışma zarureti var. Fakat, o devirde faiz, fuhuş yalan dolan aynen bugün gibi çok revaçta. Hani derler ya, sen ne kadar kaçarsan kaç tozu dahi bulaşmak için bekler. İşte aynen o misal. Genç bu konuyu hocasına soruyor ne iş yapayım diye. Hocası da "git pazarda süt sat" buyuruyor. Genç adam sabah erkenden kendi ineğinden sağmış olduğu tertemiz sütü pazara çıkarıyor. Orada bulunan başka bir süt satıcısının yanında tezgahı kuruyor. Başlıyor müşteri beklemeye. Bu esnada diğer süt satıcısının çaktırmadan sütüne bir kova suyu karıştırdığını görüp hayret ile bu duruma vakıf oluyor. Nasıl olur, günah, kul hakkı bu, haram bu diyor ama seslenemiyuor da. Aradan kısa bir süre geçiyor ve kendi sütünden bir gram dahi satmadan sütüne su katan kişi hepsini satarak tezgahını toparlayıp gidiyor. İşte bu noktada kalp dönmeye başlıyor vesveseler ile. "Bu ne kadar adil ?, İslam'da böyle bir şey yok, Bizi kandıran bizden değildir hadisi boşuna mı yoksa ?" gibi düşüceler ile hocasının yanına varıyor. Siftah bile edemeden geldiğini, gördüğü olayı bir bir anlatıyor hocasına. Hocası da kendisine şunu söylüyor "yarın pazara giderken evde bir kova temiz sütüne, bir kova suyu da sen karıştır ve öylece git pazara" diyor. Nasıl olur ? bu haram değil mi diye soramadan hocası arkasını dönüp içeri giriyor. Genç adam, bunda bir hikmet olmalı diyerek hocasının dediğini yapmak üzere evine gidiyor. Ertesi gün aynen hocasının söylediği gibi yapıp pazarda yerini alıyor. Dah diğer sütçü siftah bile edemeden bütün sütü satıp tezgahı topluyor. Ama içinde müthiş bir merak, hayret o şekilde hocasının huzuruna çıkıyor. Nedir bundaki hikmet diyor. Hocası aynen şunu söylüyor "Sen, pazara helal tertemiz bir kazanç ile çıkardığını sütüne müşteri bulamadın. Sebep, helal malı almaya helal para gerekli. Pazarda helal para dolaşmadığı için, sen siftah bile edemezken, haram para haram malı satın aldı ve gitti. Ne zamanki, helaline haram kattın, işte o zaman pazarda senin malına müşteri olan haram para seni buldu. Unutma evladım; her şey aslına rücu eder!"

Haram, ateştir. Ateşle beslenen bir vücut, elbette ateş ile cem olur. Faiz de Allah (cc)ın emr'i ile haramdır! Ötesi yok.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bu gün bir arkadaşımız, bu münazara üzere Diyanet İşleri fetva hattından KEY paralarının nema kısmının helal olup olmadığını sordu. Aldığı cevap çok manidar. Diyanet fetvacıları KEY nemalarına maalesef helaldir diyor.

İşte Diyanetimiz... Çok yazık...
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Cümleten hayrlı ve bereketli cumalar herkese.

Bekir kardeşim aslında bu konunun ne olduğunu biliyor da, sırf muhabbet olsun babında sorduğuna inanıyorum. En azından bilmeyenler de var ise, bu şekilde bilgilenmiş olur amacı ile böyle bir konu açarak insanların dikkatini bu konuya çekerek, aldıkları paranın mahiyetini anlamalarını murad ediyor, gibi algıladım.

Ebu Zer kardeşim de kinaye yaparak topluma güzel bir dokundurma yapmayı düşünüyor sanırım. Yoksa, Dini hükümler açısından bunun ne mahiyette olduğu çok net ve açık. Başvurulacak yegane kitabımız Kur'an açıkca işaret ediyor. “Ey iman edenler, faiz yemeyin, Allah’tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.” (Al-i İmran : 130)

Yoksa; bazı cemaatlerin dediği gibi, "günümüzdeki enflasyon karşısında paramızın değerini koruma açısından faiz bu miktarı ile helal (!)dir" demesi ile helal olmuyor.

KEY de, aynen bu hükümdedir. Emeksiz kazanılmış bir kazanç, riba hükmündedir. Riba'nın da her türlüsü Rasulullah (s.a.v.)'ın ayağının altındadır.


Peki,
Faizlidir ve haramdır diye almadınız bu parayı, bu seferde devlete kalır, devlette bunu bir güzel medyaya, holdinglere kredi olarak aktarır ve bunlarda sizin paranızla bir güzel canınıza okur.
Bir dönemler şu anda yaşayan bir alim, müridlerine imamlık ve öğretmenlik yapmalarınıharam kılmıştı da, görevden ayrılıp, perişan olunca da intiharlar yaşanmıştı,
Şimdi, o intihar edenlerin durumu nedir, fetva verinin durumu nedir?
Düne kadar SİYASETTEN VE ŞEYTANDAN ALLAHA SIĞINIRIM diyen bir gurubun en fazla satan gazetesi, enbaba devletçi ve statükocu konumuna geldi, bunların durumu ne olacak.
Key veya şey farketmez, hakkımsa paşa paşaalırım, hakkım olan birşeyi de zalimlere güç olarak aktarmam, bu kadar basit..
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Helaline haram katıp da yemek, ve bunu; bu benim hakkımdır diyerek futursuzca serdetmek, üstelik bunu; hatırlatılan ayetin ışığı altında yapmak çok cesurane bir tarz değil bence. Bunu sizin 10 yaşında (gerçi bu yıl 11 olmuştur) çocuğunuz dahi yapmaz!

Bir kova sütün var farzedelim çapanoğlu. Bu bir kova sütü, tam ineğin altından çekerken inekten bir damla idrarın sütün içine karıştığını farzedelim. Hadi bu bir damlayı buyur çıkar içinden. Ve yemin ederek, gel de bu sütün tertemiz olduğuna inandır insanları. İçersen sen iç, sana kimse neden içtin demez. Çünkü sonuçta midene giden her ne ise, senin problemin. İster ateş gider, istersen başka bir şey.

Ama başka insanlara; için, için! yoksa çöpe dökülecek! diyemezsin. Buna hakkın yok. Çöp mü önemli yoksa bir insanın sağlığımı ? Elbette insan sağlığı önemli. Eğer saklarsan, bu seferde mesuliyetinden sorumlusun, bu da kul hakkı. Falanca tagutun menfaatine kalacak diye kendi fıtratına aykırı bir şey yapamazsın. Sen, insan olarak her şeyden önce kendinden sorumlusun. Eğer sen, sağlıklı, hür ve bağımsız olursan işte o takdirde etrafındaki cemiyette bulunan insanlardan sorumlu olmaya ve onların menfaatine her hangi bir şey yapmaya mükellef olursun.

Sevgili Bekir; Diyanetin verdiği fetva, sistemin isteğine sunulan nabz şerbetidir. Daha önce bir yazımızda; aldığı hiç bir karara saygı duymadığımı, kaale almadığımı böyle gittikleri takdirde de asla almayacağımı belirtmiştim. Çünkü; günümüzdeki diyanetin "hıyanet" olduğuna yürekten inanan bir insanım. Üstelik Ali Bardakoğlu gibi mümtaz (olduğuna inandığım) bir insana rağmen. Yazık ediyorlar! bir ümmetin ifsadına yol açacak fikir ve ideolojılere onay veriyorlar. Ve bunu Kur'an'a bakarak yapıyorlar ki; Kur'an dili ile " vay onların haline!"

Sevgili casus, evet kesinti yapılan nema paraları bunlar. Ama, her birinin üzerine yıllık faizleri hesaplanarak eklenip o şekilde ödeniyor. Fazin de her türlüsü haramdır kardeşim. Senden, kesinti yapılan zaman diliminde örneğin 15.000.000 (onbeşmilyon) kesilmiş ise, faizler ile beraber şuan yakın yaklaşık 550 YTL ödüyor. Aradaki 535 YTL havadan sudan gelen emek dışı bir kazanç. İster ye, istersen git çöpe at. İstersen bir fakire tümünü sadaka olarak ver. Mesuliyeti yakanda. Sonuçta; hüküm Allah (cc)'ın.
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
41
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
Peki,
Faizlidir ve haramdır diye almadınız bu parayı, bu seferde devlete kalır, devlette bunu bir güzel medyaya, holdinglere kredi olarak aktarır ve bunlarda sizin paranızla bir güzel canınıza okur.
Bir dönemler şu anda yaşayan bir alim, müridlerine imamlık ve öğretmenlik yapmalarınıharam kılmıştı da, görevden ayrılıp, perişan olunca da intiharlar yaşanmıştı,
Şimdi, o intihar edenlerin durumu nedir, fetva verinin durumu nedir?
Düne kadar SİYASETTEN VE ŞEYTANDAN ALLAHA SIĞINIRIM diyen bir gurubun en fazla satan gazetesi, enbaba devletçi ve statükocu konumuna geldi, bunların durumu ne olacak.
Key veya şey farketmez, hakkımsa paşa paşaalırım, hakkım olan birşeyi de zalimlere güç olarak aktarmam, bu kadar basit..
sevgili çapanoglu aramıza tekrardan hoş geldin egerki fazini ödüyorsa bu haramdır ve kurana aykırı gidilmez çünkü kuranda haram diyorsa bizim sadece ona uyup ve karsı çıkmamamız gerekiyor egerki çıkarsak bu ya bizden yada çocuklarımızdan çıkar bu dünyada kesin olarak cezası verilir ve ahirette verilir ve suanda sizin söylemiş oldugunuz kurana terstir
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
benim aklıma bir şey takıldı bu key paraları kesinti yaptıkları iadesi degil mi

KEY paraları geçmiş yıllarda yapılan kesintilerin parası gibi zikredilmekle beraber, kesinti yapılan para 100 Lira ise, şimdi 500 Lira geri ödeme yapılıyor ve zaten alınan makbuzda da yazıyor

Ana Para : 100 Lira

Nema : 400 Lira


acaba anlatabildim mi?
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Helaline haram katıp da yemek, ve bunu; bu benim hakkımdır diyerek futursuzca serdetmek, üstelik bunu; hatırlatılan ayetin ışığı altında yapmak çok cesurane bir tarz değil bence. Bunu sizin 10 yaşında (gerçi bu yıl 11 olmuştur) çocuğunuz dahi yapmaz!

Bir kova sütün var farzedelim çapanoğlu. Bu bir kova sütü, tam ineğin altından çekerken inekten bir damla idrarın sütün içine karıştığını farzedelim. Hadi bu bir damlayı buyur çıkar içinden. Ve yemin ederek, gel de bu sütün tertemiz olduğuna inandır insanları. İçersen sen iç, sana kimse neden içtin demez. Çünkü sonuçta midene giden her ne ise, senin problemin. İster ateş gider, istersen başka bir şey.

Ama başka insanlara; için, için! yoksa çöpe dökülecek! diyemezsin. Buna hakkın yok. Çöp mü önemli yoksa bir insanın sağlığımı ? Elbette insan sağlığı önemli. Eğer saklarsan, bu seferde mesuliyetinden sorumlusun, bu da kul hakkı. Falanca tagutun menfaatine kalacak diye kendi fıtratına aykırı bir şey yapamazsın. Sen, insan olarak her şeyden önce kendinden sorumlusun. Eğer sen, sağlıklı, hür ve bağımsız olursan işte o takdirde etrafındaki cemiyette bulunan insanlardan sorumlu olmaya ve onların menfaatine her hangi bir şey yapmaya mükellef olursun.

Sevgili Bekir; Diyanetin verdiği fetva, sistemin isteğine sunulan nabz şerbetidir. Daha önce bir yazımızda; aldığı hiç bir karara saygı duymadığımı, kaale almadığımı böyle gittikleri takdirde de asla almayacağımı belirtmiştim. Çünkü; günümüzdeki diyanetin "hıyanet" olduğuna yürekten inanan bir insanım. Üstelik Ali Bardakoğlu gibi mümtaz (olduğuna inandığım) bir insana rağmen. Yazık ediyorlar! bir ümmetin ifsadına yol açacak fikir ve ideolojılere onay veriyorlar. Ve bunu Kur'an'a bakarak yapıyorlar ki; Kur'an dili ile " vay onların haline!"

Sevgili casus, evet kesinti yapılan nema paraları bunlar. Ama, her birinin üzerine yıllık faizleri hesaplanarak eklenip o şekilde ödeniyor. Fazin de her türlüsü haramdır kardeşim. Senden, kesinti yapılan zaman diliminde örneğin 15.000.000 (onbeşmilyon) kesilmiş ise, faizler ile beraber şuan yakın yaklaşık 550 YTL ödüyor. Aradaki 535 YTL havadan sudan gelen emek dışı bir kazanç. İster ye, istersen git çöpe at. İstersen bir fakire tümünü sadaka olarak ver. Mesuliyeti yakanda. Sonuçta; hüküm Allah (cc)'ın.


Bu durumda,
Eğer inek sizin ve sihhatli sağma imkanına sahibseniz, amenna, katılırım,
Ya inak başkalarının da siz de süt içmek zorundaysanız,
Şu an içtiğiniz, yediğiniz hangi gıdanın sihhatli olduğuna kanisiniz,
Aldığınız maaş, edindiğiniz kazanç, sahip olduğunuz tüm kazanımlarınız..
Ne kadar sahih, ne kadar katkılı, ayırdedebilme şansına sahib misiniz?
Kendinizin olmayan bir işyerin de veya ev de, hangi eşyanın nereye konacağı ve nasıl dizayn edileceği tartışmasına girmeşseniz, burada bir sıkıntı mevcut demektir..
Diyebilir misiniz, en babayiğit aliminiz veya müftünüz..
Meyhanecinin, çkihanecinin ödediği vergilerden maaşını almıyor..
Ama, toplumu Kur'an çizgisine çektiğiniz gün bu meseleler çözümlenecektir velakin Kur'an çizgisi diye derdi olan kaç cemaat, yapılanma, oluşum mevcut, o da meçhül..
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Bu durumda,
Eğer inek sizin ve sihhatli sağma imkanına sahibseniz, amenna, katılırım,
Ya inak başkalarının da siz de süt içmek zorundaysanız,
Şu an içtiğiniz, yediğiniz hangi gıdanın sihhatli olduğuna kanisiniz,
Aldığınız maaş, edindiğiniz kazanç, sahip olduğunuz tüm kazanımlarınız..
Ne kadar sahih, ne kadar katkılı, ayırdedebilme şansına sahib misiniz?
Kendinizin olmayan bir işyerin de veya ev de, hangi eşyanın nereye konacağı ve nasıl dizayn edileceği tartışmasına girmeşseniz, burada bir sıkıntı mevcut demektir..
Diyebilir misiniz, en babayiğit aliminiz veya müftünüz..
Meyhanecinin, çkihanecinin ödediği vergilerden maaşını almıyor..
Ama, toplumu Kur'an çizgisine çektiğiniz gün bu meseleler çözümlenecektir velakin Kur'an çizgisi diye derdi olan kaç cemaat, yapılanma, oluşum mevcut, o da meçhül..

İnek başkasına aitse, soruşturma da bana aittir. Karşımdaki de eğer Allah (cc) korkusu taşıyorsa, gerçeği saklamadan söylemek ile mükelleftir. Zaten idrar barındıran sütten ne peynir olur nede yoğurt. Kendisini çabuk bozar ve belli eder. Bende bir daha o kişiden sütü almam, başka yerden tedarik ederim. Sonuç olarak; amaç hasıl oldu inşaallah. Analatılmak istenen bir örnek ile yerine geldi.

Fakat; son mesajındaki tesbitinde de yerden göğe haklısın. İnsanımızı Kur'an çizgisine çekmediğimiz sürece, her ne tür önlem alırsanız alın, insanlar doğru bildiği yanlışlıkları yapmakta ısrar edecektir. Kimi bilerek, kimi de gerçekten bilmeyerek. Ama; unutulan yada gözardı edilen şu ki; ben bilmiyordum! deme şansı yok hiç kimsenin. Hele de böylesi bir ınternet çağında, hiç yok!

Velevki insanımız gerçek anlamı ile Kur'an'i çizgiye gelirse; işte o zaman İlahi Kudret'in yarattığı ruh, fıtratı gereği otokontrol mekanizmasını çalıştıracaktır. Otokontrol sağlayan ruh, günah olduğunu bildiği bir şeyi bile bile yapmaktan ziyade, yapılmasına engel olmaya çalışacaktır.

Kur'an hükümlerinde var olan bir gerçeği kendisi haykıracaktır : "Evet! faiz Allah (cc) tarafından yasaklanmış ve haram ilan edilmiştir!."
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Sormak amaçlı yazıyorum:) Hüküm vermek değil.

Bir gün tv de Prof. Dr. Cevat Akşit hocanın (alta resmini eklediğim karizmatik adam:)) sohbetini dlnlerken konu faize geldi. Bir örnek verdi bu konuda. (Yanlış hatırlamıyorsam)
Mesela; ben radikalislam abiden borç para aldım. Eğer;
Radikalislam abi bana deseki: 100 YTL verdim ama sen bunu öderken 105 YTL vereceksin. Bu faizdir. Eğer;
Ben borcu aldığım miktar kadar ödeyeceksem ve öderkende "Yahu bu adam 100 YTL verdi bana. Kullandım işimi gördüm. Ben biraz daha fazla ödeyim." der ve 105 YTL verirsem bu faiz olmaz. Yani borç veren fazla isterse faiz oluyor, borç alan gölünden gelerek fazla öderse faiz olmuyor.
Bu mantıkta bi örnek vermişti.

KEY paralarına gelince;
Milletten bunu zorla kesti devlet zamanında. Şimdi ise (ki bu siyaset tabiki. Yani başkası vermedi biz veriyoruz demek ayağına gidiyorlar ayrı konu) "ödüyoruz size ama bu kadar zaman içinde o miktarın belli oranda fazlasını veriyoruz" diyor. Burada millet faizle isteriz demiyor. Devlet kendi fazla veriyor. Şimdi bu durumda, Cevat hocanın verdiği örnek ile kıyaslayarak bu faiz değildir denebilir mi? Devlet zaten adına faizli veriyoruz diyor gerçi ayrı konu. Sadece soruyorum.

Şimdi bir konu daha var aslında. Devlet alınan miktarın faizli karşılığını veriyoruz diyor. Ama o zamanki para ile şimdiki para değeri bir değil. Yani o zaman ödenen/zorla kesilen miktar belki günümüzde 8-10 milyara denk. Özellikle memurlar için. Çünkü her ay zorunlu kesiliyor. Bu gün ise ödenen en fazla 1.5 milyar felan ya da 2 olsun. Fazlasını duymadım hiç. Şimdi devlet zaten tam karşılığını vermiş olmuyor yinede. Yani eksik bile vermiş oluyor. Peki burada "faizli veriyoruz" demesi mi haram olmasına yetiyor? Bu da 2. sorum olsun.

selametle..


2932.jpg
 

ÇAPANOÐLU

New member
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
803
Tepkime puanı
1
Puanları
0
mhmt'im,
yarın git te şu asya, faisal, albaraka gibi müslümanların işlettiği finans kurumlarından kredi almaya çalış, ya da para yatır, faizin feriştahı kar/zarar adı altında nasıl tezgahlanırmış, gözlerinle gör..
beni anlamamakta güçlük çekiyorsunuz amma söylediğim şey çok basit,
"sahih bir hayat yaşamak istiyorsanız islamı bir yönetimi getirmelisiniz"
yoksa, sizin olmayan bir yönetimde sizin kurallarınız geçmez,
desen ki, geçmezse ben de bu yönetimin hiçbir kuralını uygulamayacağım,
o zaman da aç kalırsınız,
mesele bu kadar basit.
İktidarının neden bu parayı verdiğini iyi anlamışsın, bravo, ama şunu hatırlatmakta boynumun borcu,
Bu iktidarın en büyük kurulmasına ve partileşmesine en büyük yardımı veren cemaatler, risalelerle beslenen cemaatler olmuştur maalesef, dün tamamen yerli bir partiye sırtını dönen bu cemaatler, tamamen abd beslemeli bu partiye neden kucak açıyor, bunun sırrını anlatabilir misin? balık baştan kokuyor anlayacağın
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Sevgili Mehmet, şuna dikkat etmek lazım.

Devlet bu parayı " sizden para aldım, kullandım, gönlüm hoş, işim görüldü, çok da geciktirdim, gönlümden koptu sana hediyem olsun şu fazlası da" demiyor. Diyor ki; " benim faiz sistemime girdiği için alın işte, bu da faizidir" ve bu faizi vermese hakkında açılacak bir sürü hukuk davası olacak belki, gazetelere de manşet olacak. Bu nedenle bunu devletin hediyesidir diye düşünmek sadece saflık olur, nefse hoş geleni kulağa duyurmak olur...

İkinci meseleye gelince; zaten kesilen bu paralar, ücretliden kesilmiş değil. Cebren işverenden kesilmiş. Hiç hesapta yokken. Yani sen 50.000 TL maaş alırken, senden 1.000 TL kesilipte sana 49.000 TL verilmemiş. Devlet cebretmiş, işverene demiş ki, çalıştırdığın eleman adına ayrıca 1.000 TL Konut Edindirme Yardımı ödeyeceksin bana. Yani bu parada ücretliden çıkmış değil. Ücretli bunu kimseye borç vermiş değil. Zaten paranın o günkü değerinin düşmesi, geçmişte verilmiş bir borcun, gelecekte alınırken günün değerlerine yakın bir değerle alınmasını kesinlikle öngörmüyor. Ama borç veren kişi, parasının değerini korumak adına, enflasyonist şartlardan minimum etkilenen bir değerle borç verebilir, mesela altın gibi...

Bilmem anlatabildim mi...
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
mhmt'im,
yarın git te şu asya, faisal, albaraka gibi müslümanların işlettiği finans kurumlarından kredi almaya çalış, ya da para yatır, faizin feriştahı kar/zarar adı altında nasıl tezgahlanırmış, gözlerinle gör..
beni anlamamakta güçlük çekiyorsunuz amma söylediğim şey çok basit,
"sahih bir hayat yaşamak istiyorsanız islamı bir yönetimi getirmelisiniz"
yoksa, sizin olmayan bir yönetimde sizin kurallarınız geçmez,
desen ki, geçmezse ben de bu yönetimin hiçbir kuralını uygulamayacağım,
o zaman da aç kalırsınız,
mesele bu kadar basit.
İktidarının neden bu parayı verdiğini iyi anlamışsın, bravo, ama şunu hatırlatmakta boynumun borcu,
Bu iktidarın en büyük kurulmasına ve partileşmesine en büyük yardımı veren cemaatler, risalelerle beslenen cemaatler olmuştur maalesef, dün tamamen yerli bir partiye sırtını dönen bu cemaatler, tamamen abd beslemeli bu partiye neden kucak açıyor, bunun sırrını anlatabilir misin? balık baştan kokuyor anlayacağın

Bankalar konusuna girmiyorum. Adını A'da yapsalar B'de yapsalar hatta fetvada verseler zannetmiyorum ki, kimsenin vicdanı rahat değil. Bozuk sistem içinden adalet beklemek yanlış zaten. Ne adaleti çıkacak. Kökü bozuk diyordu ya hoca. Öyle, kökü bozuk.
Evet.. İslami bi yönetim gelmesi için çalışmayıp da bu düzenden geçinmeye çalışmak ya da adalet beklemek ya da şöylesi helal şöylesi haram fetvaları vermekte yorumsuz kalsın : )
Balık baştan kokuyor doğru. Buradaki baş, bazen yönetimdir bazen de ilk olanıdır. Yani ilk olan, yönetimi seçen halk. Bizler. Herkes hkettiği gibi yönetilir.
: (

selametle..
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Sevgili Mehmet, şuna dikkat etmek lazım.

Devlet bu parayı " sizden para aldım, kullandım, gönlüm hoş, işim görüldü, çok da geciktirdim, gönlümden koptu sana hediyem olsun şu fazlası da" demiyor. Diyor ki; " benim faiz sistemime girdiği için alın işte, bu da faizidir" ve bu faizi vermese hakkında açılacak bir sürü hukuk davası olacak belki, gazetelere de manşet olacak. Bu nedenle bunu devletin hediyesidir diye düşünmek sadece saflık olur, nefse hoş geleni kulağa duyurmak olur...

İkinci meseleye gelince; zaten kesilen bu paralar, ücretliden kesilmiş değil. Cebren işverenden kesilmiş. Hiç hesapta yokken. Yani sen 50.000 TL maaş alırken, senden 1.000 TL kesilipte sana 49.000 TL verilmemiş. Devlet cebretmiş, işverene demiş ki, çalıştırdığın eleman adına ayrıca 1.000 TL Konut Edindirme Yardımı ödeyeceksin bana. Yani bu parada ücretliden çıkmış değil. Ücretli bunu kimseye borç vermiş değil. Zaten paranın o günkü değerinin düşmesi, geçmişte verilmiş bir borcun, gelecekte alınırken günün değerlerine yakın bir değerle alınmasını kesinlikle öngörmüyor. Ama borç veren kişi, parasının değerini korumak adına, enflasyonist şartlardan minimum etkilenen bir değerle borç verebilir, mesela altın gibi...

Bilmem anlatabildim mi...

Abi zaten devlet babalık yapıp, milleti sevdiğinden "yav zamanında aldık kullandık şimdi verelim. Alın buda fazlası" demiyor. Siyasi oyun. Ayrı konu. Arada safı da sıkıştırmışsın bana yani:)
Ben senin dediğinden anladım ki; devlet, "benim sistemim faize dayalı. Size bunu ödeyeceğim. Aldığım miktar şu kadar. Bu da sistemim gereği faizi ekleyince şu ediyor. Buyrun alın" diyor. Verdiği miktarı kendi faiz düzenine göre ödediği için faiz oluyor. Yani haram oluyor. Bu şeklide anladım.
İkinci meselede de; iş verenler meselesini değil de memurlardan kesilenleri düşündüğümüz zaman aynı sonuç çıkıyor mu? Hadi işvereni zorla kesmis. Yanında çalışan adama dokunmamış olsun. Ama memurlarda direk çalışandan kesilmiş. Bu da aynı durumda mı olur? Mesela altına endekslemiş olsa demişsin abi ama, zaten alırken borç niyeti ile değil de ev verecez diyerek (gerçekte zaten ödemeyiz diyerek milleti soymuşlar) almışlar. Yani halkın altına endekslemesi gibi bi durum olmuyor. Burada da enflastyonist rakam karşılığınıda kendisi hesap edemiyor. Devlette yamuk hesaplıyor zaten. Yani sonuç olarak iki ucu pisli değnek.
En son nokta heralde şuraya geliyor:
Bozuk düzenden adalet beklemek içinden çıkılmaz sorular ve sorunları doğruruyor. İslami düzen lazım. Adaletin olduğu tek düzen.

selametle..
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Mesela; ben radikalislam abiden borç para aldım. Eğer;
Radikalislam abi bana deseki: 100 YTL verdim ama sen bunu öderken 105 YTL vereceksin. Bu faizdir. Eğer;
Ben borcu aldığım miktar kadar ödeyeceksem ve öderkende "Yahu bu adam 100 YTL verdi bana. Kullandım işimi gördüm. Ben biraz daha fazla ödeyim." der ve 105 YTL verirsem bu faiz olmaz. Yani borç veren fazla isterse faiz oluyor, borç alan gölünden gelerek fazla öderse faiz olmuyor.
Bu mantıkta bi örnek vermişti.

Sevgili mhmt kardeşim;
Akşit hoca'mın verdiği örnek doğru olmasına doğru ama bir başka konu için kabul edilir. Borçlunun herhangi bir akite bağlı kalmaksızın borcunu öderken, beklentisi olmayan kişiye o anda çıkarıp hediye olarak verdiğidir. Bu yönü ile bir mahsur da yoktur. Fakat, bu fazladan verilen miktar, karşıdaki kişiye ciddi anlamda bir menfaat oluşturmayacak kadar olmalıdır. Hani bazı yerlerde bahşiş verirsin ya, verirken de"benden bir çay için" dersin, onun gibi... Daha önce yazdığımı hatırlıyorum bir örnek vermiştim ama sanırım silinmiş, bulamadım. Tekrar yazmakta fayda var. Ashab-ı Güzin (r.anh ecmain) kışın aldığı bir çuval buğdayı yazın ödemezdi, versen de zaten alacaklı olan kişi almazdı. Nedeni de; kışın verilen bir çuval buğday, havanın nemli olması ile dolgundur, şişkindir çuvalı çabuk doldurur. Yazın bu borç ödenme zamanında, havanın sıcak olması nedeni ile nemi gitmiştir ve kurumuştur. Dolayısı ile çuvalı doldurmak için fazladan koymak gerekirki, bir çuval buğday edebilsin. İşte ashab-ı güzin, bu fazladan konulan buğdayın faiz hükmüne girmesi nedeni ile kabul etmemişlerdir. Oysa veren, haddi zatında kendi gönül rızası ile veriyor. Fakat, hüküm yerinde kaldığı müddetçe, yani; "emek sarfedilmeden edinilmiş kazanç" hükmü değişmediği sürece, isterse bir şinik fazla olsun, ki; bir şinik buğdayın getirisi maddi anlamda çok bir şey değildir, asla kabul edilmemiştir.


KEY paralarına gelince;
Milletten bunu zorla kesti devlet zamanında. Şimdi ise (ki bu siyaset tabiki. Yani başkası vermedi biz veriyoruz demek ayağına gidiyorlar ayrı konu) "ödüyoruz size ama bu kadar zaman içinde o miktarın belli oranda fazlasını veriyoruz" diyor. Burada millet faizle isteriz demiyor. Devlet kendi fazla veriyor. Şimdi bu durumda, Cevat hocanın verdiği örnek ile kıyaslayarak bu faiz değildir denebilir mi? Devlet zaten adına faizli veriyoruz diyor gerçi ayrı konu. Sadece soruyorum.

Bu örneği Cevat Hoca'mın örnek ile kıyaslayamayyız. Çünkü, ortada herhangi bir akit yok, sadece konut edindireceğiz diyerek vatandaştan yapılan kesinti var. Bu KEY kesintilerinin 5/3 işverenden 5/2 ise işçiden, maaşı eline geçmeden "tevkif usulu yapılan kesinti" hükmünde bir kesinti olduğu için, sözünü de yerine getiremediğinden dolayı geri ödemek zorunda kalıyor. işçi yada memur da tamamının işverenden kesinti yapıldığını sanıyor. Oysa, işçi yada memur ücreti daha eline geçmeden hakettiği kazançtan yapılan kesintidir. Başka bir ülkede yaşıyor olsak, kesinti yapılan vatandaşların tümü devletin aleyhine tazminat davası açsa % 100 kazanır. Hem aldatılma var, hem umut ettirme yolu ile dolandırma var ki, bütün yönü ile tazminatı gerektirir. Çünkü, daha alt yapısı hazırlanmadan, bir sabah verilen karar ile yapılan bir kesintidir ve asla hukuki dayanağı da oluşturulmadı. Ben yaptım oldu mantığı ile yürütülen bir uygulamaydı. Zaten, hükümet şuan sadece işçiden yapılan kesintiyi geri ödüyor. İşverenden yapılan kesinti hazineye aktarılıyor. Bunu yaparken de, hem hukuki anlamda yakayı kurtarıyor, hemde senin dediğin gibi, siyasi anlamda şirinlik muskası takıyor. Vatandaş da yer mi ? bilemem...

Şimdi bir konu daha var aslında. Devlet alınan miktarın faizli karşılığını veriyoruz diyor. Ama o zamanki para ile şimdiki para değeri bir değil. Yani o zaman ödenen/zorla kesilen miktar belki günümüzde 8-10 milyara denk. Özellikle memurlar için. Çünkü her ay zorunlu kesiliyor. Bu gün ise ödenen en fazla 1.5 milyar felan ya da 2 olsun. Fazlasını duymadım hiç. Şimdi devlet zaten tam karşılığını vermiş olmuyor yinede. Yani eksik bile vermiş oluyor. Peki burada "faizli veriyoruz" demesi mi haram olmasına yetiyor? Bu da 2. sorum olsun.


Zaten en başında, devletin; biz yapılan kesintiyi faizi ile beraber ödüyoruz, demesi net faiz hükmüne giriyor. Kaldı ki, yapılan kesintinin o zamanki beherini alabilmesi için çok ciddi muhasebeleştirmesi gerekir ki, bu da zaten neresinden baksan çok ama çok zor bir konu. Hem yıllara yayılmış bir kesinti, hem kesinti bittikten sonra üzerinden çok uzun zaman geçmiş bir dönem. pall denklemini çözmeye kafa yorsalar inan daha kısa sürede bitirirler. :p

Banka mevzusuna gelince, ister islami bir isim adı altında, isterse şuan günümüzde piyasada var olan amerikan bankaları olsun, her ne şekilde olursa olsun, buralardan edinilen kazançlar faizdir! Bakma sen, yok Albaraka, Kuveyt, faisal gibi isimler ile islami karakter taşımalarına. Yok aslında birbirimizden farkımız diyor ya yahudinin bankası, işte aynen o hesap kardeşim. Kar payı muhabbeti ile iyi sövüşlediler milleti. kar payı diye bir şey yok. Var ama, bu anlamda değil. Adam kombassan'a para veriyor, karşılığında kar payı verileceğini söylüyorlar. Ne kadar ? "efendim; yimpaş bu paraya %23 verebildi geçen sene, biz bu yıl % 35 oranından az verirsek hiç durma git gönlünün istediği yere yatır paranı." Bu tür bir taahatün verilmesi bütünü ile alınanın "faiz" olduğunu bas bas bağırıyor. Ama , bizim saf görünüp, şark kurnazı olacak vatandaşımız da kazanacağı gelire bir kılıf buldu ya, değme gitsin keyfine. "Bak gördün mü fazi değilmiş oolum bu, ne güzel hem yatırım yapcekle hemde bize kürekle kazanç verecekle, hadi la olum ne duruyon herifler sırf bizim için gelmişle elin alamanyasına" deyip koşa koşa kendi ayakları ile geldiler, paralarını yatırdılar. Birde müslümanız diye içtiler bu hapları günde 3 vakit aç karnına. Hiç araştırıp da, dur bakalım n'oluyor neyin nesi bu kar payı muhabbeti demediler. İşlerine gelmedi bir noktada. Verilen vaatler nasıl olsa ruh tatmini sağladı. E yıl sonunda gelecek % 35 gibi bir karpayı! da var işin ucunda. Adam sen de ! işin mi yok araştıracaksın, deyip kulağının ve beyninin üstüne yatınca da elbette bu son da kaçınılmaz oldu. İslami anlamda kar payının nasıl ve ne şekilde yürüdüğünü, kar payı için para yatırılan işin hangi sektörde, üretim ve/veya hizmet yapacağını dahi sorgulama ihtiyacı hissetmediler. Oysa; İslami anlamda kar payı ortaklığının en başında bütün bunların hepsinin adı konur, sınırlar çizilir ve o şekilde akitleşilir.

Sonra da 32. gün programında, ağlayanları, intihar etmiş olanların fotoğraflarını, mağdur olmuş fakir düşmüş ailelerin dramlarını, haşim amcamızın vaatleri eşliğinde böyle seyreder dururuz, Rasulu Ekrem'in (s.a.v.) sesinin frekansları eşliğinde namaz kılma hayallerinin bir gün ütopya olmaktan çıkıp, imam olacağı günleri bekleriz.

Son cümlene Bekir kardeşim gibi ben de katılıyorum. İslami düzen olmadığı sürece, biz düzelemeyyiz. Rabbim; düzelen kullarından ve bunu yaşayan müslümanlardan olmayı nasip eder inşaallah.
 
Üst Alt