Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslamdaki bölünmenin başlangıcı matüradi ve eşari

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
4 HALİFENİN HADİSLERE KARŞI TAVRI

Kuran’ın dışında başka kaynakları da dinin kaynağı ilan edenlere, Kuran’ı tek başına yetersiz görenlere, Kuran’la beraber uydurmalarla dolu hadis kitaplarından da dini anlamaya çalışanların kabulüne göre İslam’ın en mutlu dönemi önce Peygamberimiz’in zamanı, sonra ise 4 Halife dönemidir. Fakat ne yazık ki bu halifelerin üstünlüğünü kabul edenlerin uygulamaları 4 Halife ile de çelişmiştir. Daha evvel 4. Bölüm’de Peygamberimiz’in hadisleri yazdırmadığını gördük. 4 Halife de, bırakın hadis yazdırmayı, kişilerin hadis nakletmelerini engellemeye çalışmışlar ve Kuran dışında başka kaynak oluşmamasının mücadelesini vermişlerdir. üstelik bu mücadeleyi Peygamber’in vefatından sonraki ilk yıllarda vermişlerdir. Yani uydurmaların çok daha az olduğu bir dönemde. Oysa isteselerdi Peygamber’in en azından birkaç yüz veya birkaç bin hadisini toplayıp bir kitap yapabilirlerdi. Hem de Peygamber’i gören ve çok yakın olan 4 Halife eminiz ki çok az yanlışla böyle bir hadis kitabını oluşturabilirlerdi.
Bu bölümde izah etmek istediğimiz ; doğru olsa bile Kuran dışında başka dini kaynak oluşturmamanın en güzel örneğinin, Peygamber’den sonra 4 Halife döneminde görüldüğüdür. Onlar doğru olan hadisleri bile toplamadılar, insanların Kuran dışına taşmasını önlemeye çalıştılar. Oysa ünlü hadisçi Darekutni’nin ifadesine göre: “Yalan hadisler arasında sağlam hadis, siyah öküzün derisindeki tek tük beyaz kıl kadardır.” Gün gelmiş yalan hadislerin çokluğu doğru olan hadisleri geçmiş ve siyasi, maddi, manevi menfaatlerin baş gösterdiği devirde, bugünün en ünlü hadis kitapları yazılmıştır. Oysa 4 Halife kendi gözetimleri de mümkünken bırakın tek hadis yazmayı, kimseye tek hadis bile yazdırmamış, hadis naklini de kötü görmüşlerdir. üstelik doğruların yalanlardan fazla olduğu, kendilerinin ise hakem olabileceği bir ortamda. Şimdi birileri kalkıyor 4 Halife aşağı, 4 Halife yukarı onları öve öve bitiremiyor; ama Kuran’ı dinin tek kaynağı kılmak için onların bu tavırlarını uygulamaya gelince, sanki böyle bir olay olmamış, sanki kendi kaynakları bile bu gerçekleri kabul etmiyormuş gibi, tarihin bu olaylarını görmezden geliyorlar.
Gelin Hz. Ebubekir’den başlayarak sırasıyla 4 halifenin hadis toplamaya ve nakline karşı tavrını geleneksel İslamcıların da kabul ettiği kaynaklardan alıntılar yaparak görelim:
Ebubekir Peygamberimiz’in vefatından sonra halkı toplamış ve onlara şöyle demiştir: “Sizler Allah’ın elçisinden farklı hadisler naklediyorsunuz. Bu durumda sizden sonrakiler daha büyük anlaşmazlıklara düşecektir. Allah’ın elçisinden hiçbir hadis nakletmeyin. Sizden hadis nakletmenizi isteyenlere deyiniz ki: İşte Allah’ın Kitabı aramızda, onun helalini helal kılın, haramını haram görün.”
Zehebi, Tezkiratul Huffaz 1/3, Buhari 1.cilt
Görüldüğü gibi ilk halife Hz. Ebubekir, Kuran dışında başka bir kaynak ortaya çıkmamasının reçetesini şöyle yazmıştır: “Hiçbir hadis nakletmeyin.” Dikkat edin; “Şu kadar şahit olursa, şu şu haller de olursa, doğru hadisi toplayın, yalanı şöyle atın, geriye doğrusu kalsın...” diye tarifler yapmamış, kestirme şekilde hadis nakil edilmemesini istemiştir. Hz. Ebubekir döneminde yaşayanların çoğunun Peygamber’i görenler olduğunu, Peygamber’in birçok sözünün en taze dönemi olduğunu düşünürsek, Hz. Ebubekir’in bu konudaki tavrı daha da anlamlı olur. Hz. Ömer’in bu konudaki tavrı aynı Hz. Ebubekir gibidir, hatta diyebiliriz ki Hz. Ömer bu konuda Hz. Ebubekir’den çok daha sert de davranmıştır.


Değerli tevhideçağrı

Yukardaki yazı ile kasdın hadislerin olmaması gerektiği veya itibar edilemeyeceği mi?
 

tevhideçaðrý

New member
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
177
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
52
..

..

15/HİCR-9:Bu zikri Biz, muhakkak ki Biz indirdik, O’nun muhafızı (koruyucusu da) muhakkak ki Biziz.

Korunan ve hayat kitabımız olan Kur’ân-ı Kerim’i en üst safhada yaşayan yine Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’dir. Hiç kimse O’nun kadar Kur’ân-ı Kerim’i en üst noktada hayatına tatbik edemez. Allah bu tespiti yapıyor ve Ahzab Suresinin 21. âyet-i kerimesinde bize şöyle açıklıyor:

33/AHZAB-21: Allah’ı çok zikredenler için andolsun ki Allah’ın Resûl’ü en güzel (ahsen) örnektir.

Öyleyse Allah’ın Resûl’ünden bize kalan en büyük miras, Kur’ân-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in Kur’ân-ı Kerim’i hayatına tatbik etme şeklinin İslâm kaynaklarındaki adı olan “sünnet”tir. Sünnetin, bir hadîsler bölümü, bir Resûlullah’ın fiili olarak yaşadığı, gerçekleştirdiği amel bölümü, bir de Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’in yanında gerçekleşip de karşı çıkmadığı sükût ettiği, ikrar ettiği bölümü vardır. Resûlullah’ın sünneti bu üç bölümde oluşuyor. Allah’a hamdeder, şükrederiz ki, bizler en güzel biçimde sünnetten faydalanabiliyoruz. Zira, zaman içerisinde bu hadîslerin içerisine mevzu hadîsler karışmıştır. Özellikle İbni Ebul Avce: “Ben tek başıma 2000 hadîs uydurdum.” diyor. Bu uydurulan hadîslerin aslî hadîslerle karışması, insanları ihtilâfa götürüyor. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, “Riyazet-ül Sâlihîn”in önsözünde vaaz ettiği bir hadîs-i şerifinde şöyle buyurmuşlardır:
“Birgün benim hadîslerim tartışma konusu olacak. Tartışma konusu olduğu günlerde Kur’ân-ı Kerim’e bakınız.”
Muaz Bin Cebel, O’nun döneminde yaşayan, irşada ulaşan ve Resûlullah’ın söylediği hadîsleri taptaze, dipdiri olarak kafasında bulundurabilen birisi. Henüz Peygamber Efendimiz’den sonra çok zaman geçmiş değil. Bu sebeple, sözlerin değişmesi, saptırılması henüz söz konusu değil. Bu sebeple hak sahiplerine gerçekleri hiçbir şey katmadan olduğu gibi ulaştırma imkânına sahip. Ama aradan geçen seneler, hatta asırlar sonra, hadîslerin gerçek olmama ihtimali giderek çoğalır. Çünkü geçen zaman, bir kısmının aşınmasına sebebiyet verecektir. Zaman devreye girince beşerî vasıflardan bir tanesi olan unutkanlık devreye girecektir. Unutmak, “nesiye” kökünden gelmektedir. O halde insan bu vasıfla mücehhez! İnsan bir mesajı olduğu gibi aslî kaynaktan alıp karşı tarafa ulaştıramayabilir ama Kur’ân-ı Kerim için böyle bir tehlike yoktur. Çünkü; Kur’ân-ı Kerim’i Allahû Tealâ koruyor.

41/FUSSİLET-42: Ne önünden, ne arkasından asla bâtıl arız olamaz. Hikmet sahibi ve Hamîd olan (Allah)’tan inmiştir.

Bu Kitab’ın bir tek harfi bile değişmemiştir ama sünnetlerde, hadîslerde birtakım ihtilaflar vardır ve hadîslerin içerisine mevzu hadîsler karışmıştır.
 

tevhideçaðrý

New member
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
177
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
52
sorularda art niyet var? benim hadis inkarcısı olarak adımı çıkarmak istiyorlar.Elhamdüllillah hadis inkarcısı değilim.Fakat Kurana aykırı uydurma hadisleri kutsal sayacak kadar da aptal değilim.

İbni Ebul Avce: “Ben tek başıma 2000 hadîs uydurdum.” diyor. Bu uydurulan hadîslerin aslî hadîslerle karışması, insanları ihtilâfa götürüyor. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz, “Riyazet-ül Sâlihîn”in önsözünde vaaz ettiği bir hadîs-i şerifinde şöyle buyurmuşlardır:
“Birgün benim hadîslerim tartışma konusu olacak. Tartışma konusu olduğu günlerde Kur’ân-ı Kerim’e bakınız.”
 

Furkan-01

New member
Katılım
2 Kas 2007
Mesajlar
48
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Konum
Almanya
Web sitesi
www.evliyalardiyari.com
Selamun Aleykum vRvB.

Tevhidecagri kardesim neyi aciklamak istediginizi sahsen anladim... Ama biraz daha hosgörülü yazilar yazilirsa, sitede ki kardeslerimiz de neyi anlatmak istediginizi anliyacaktir... Sözüm sadece size degil, genel olarak söylüyorum... Bir atasözümüzde "Tartisma, algilamayi engelleyen beseri bir duygudur" deniliyor... Amacim inanin ki sizi kirmak degildir, yanlis anlasilmalara mahal verilmemesi acisindan söylüyorum...Elbette dogruyu bulmak icin hepimiz arastiracagiz, ama tartisarak degil... Hosgörüyle, sevgiyle, saygiyla... Allah'in dogrularini bulma niyetiyle arastiracagiz...

Allah hepinizden sonsuz razi olsun zulcenahayn olanlardan eylesin insaallah...
 

tevhideçaðrý

New member
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
177
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
52
darısı anlamak için kafasını yoranların ve kalbini açanların başına diyelim
 

tevhideçaðrý

New member
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
177
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Yaş
52
uydurma hadislerle dinimizi bozmaya çalışan ,musevilerin mişna kitapları gibi Kuranı bırakarak sapanlardan sen bizleri Koru YA RABBİ

âyetler gibi hadîsleri de açıklama yetkisine sahip olanlar ancak Allah’ın üst seviyedeki sevgili kullarıdır. Her önüne gelen hadîstir diye, Resûlullah’ın kelâmıdır diye: “Ben istediğim gibi yorumlayabilirim.” diyemez. Böyle derse dîni tahrif etmiş olur ve dîn tatbikatını değiştirmiş olur. Nasıl ki Kur’ân-ı Kerim’de muhkem ve müteşabih âyetler varsa, bugün hadîslerin kümülatif toplamını göz önüne alırsanız, müteşabih hadîsler de vardır. Bunlardan bir tanesini örnek olarak verelim.
Hz.Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz buyuruyor ki:
Rabbimiz ben bir kulunu seversem onun gören gözü olurum, onun tutan eli olurum, onun yürüyen ayağı olurum, onun konuşan dili olurum, onun işiten kulağı olurum.”
Bunlardan göz, bir uzuv; el, bir uzuv; ayak, bir uzuv. Halbuki, Allah uzuvlardan münezzehtir. Allah mahlûkatın sahip olduğu bütün sıfatlardan münezzehtir. Ama Allah, “Ben böyle olurum.” diyor. Bundan, tasarrufa ulaşan Allahû Tealâ’nın en üst seviyedeki sevgili kullarının bu dizaynın içerisinde yer aldıklarını idrak etmemiz lâzım.

Ebubekir Peygamberimiz’in vefatından sonra halkı toplamış ve onlara şöyle demiştir: “Sizler Allah’ın elçisinden farklı hadisler naklediyorsunuz. Bu durumda sizden sonrakiler daha büyük anlaşmazlıklara düşecektir. Allah’ın elçisinden hiçbir hadis nakletmeyin. Sizden hadis nakletmenizi isteyenlere deyiniz ki: İşte Allah’ın Kitabı aramızda, onun helalini helal kılın, haramını haram görün.”
Zehebi, Tezkiratul Huffaz 1/3, Buhari 1.cilt

Hz. Ömer diğer şehirlerdeki sahabelere de mektuplar yazarak ellerinde yazılı bulunan hadis mecmualarını yok etmelerini istedi.
İbni Abdil Berr, Camiul Beyanil İlm ve Fazluhu 1/64-65
Hadisler Ömer döneminde çoğalmıştı. Ömer halktan beraberlerinde bulunan hadis sayfalarını getirmelerini istedi. Sonra bunların yakılmasını emrederek şunu söyledi: Kitap Ehli’nin Mişna’sı gibi Müslümanların Mişna’sıdır bunlar.
İbni Sad/Tabakat 5/140
Hz. Ömer çok değerli bir tespitle; Museviler’in dinlerini dejenere edişlerinde Tevrat dışında Mişna adlı kitapları dini kaynak edinişlerini görmüş ve Peygamber’e fatura edilerek dinin kaynağı kılınmak istenen hadislerin bu Mişnalar’ın fonksiyonunu kazanacağını anlamıştır. Buna karşı hem diliyle, hem eliyle mücadele etmiş ve bu mişnaları yakmıştır. Hz. Ömer’in yaktırdığı Mişnalar’daki doğru hadis oranı tahminimizce bugünkü en doğru kabul edilen Buhari’den de, Müslim’den de çok daha yüksektir. çünkü Peygamber’i görenler o dönemde hayattadır, ayrıca ileride olacak siyasi ayrılıklar ve kargaşalar henüz olmamıştır.
Geleneksel İslam’ı savunanlara soralım: Sizce Hz. Ömer Peygamber’i sevmiyor muydu? Peygamber’e sizin kadar (!) saygı duymuyor muydu?

Hz. Osman çok hadis nakletmelerinden dolayı Ebu Hureyre’yi Devş dağlarına göndermekle, Kab’ı Kırede dağlarına sürgün etmekle tehdit etmiştir.
Tahzırul Havas 10b.
4 Halife’nin dışında Peygamberimiz’i gören birçok değerli sahabe, gerek 4 Halife döneminde, gerekse 4 Halifeden sonra arkadaşlarının hadislere karşı takındıkları tavrı benimsemişlerdir. Bu konuda İbni Abbas ve Abdullah bin Mesud adlı meşhur sahabeleri görelim:
Şeddad, İbni Abbas’a “Hz. Peygamber bir şey bıraktı mı?” diye sordu. O da “Sadece Kuran’ın iki kapağı arasında olanları bıraktı.” cevabını verdi.
Buhari K. Fezailul Kuran 16; Müslim K. Fezailus Sahabe 30,31 Ebu Davud K. Fiten 1, Tırmizi K. Fiten 43
ibni Abbas hadis yazmayı yasaklar ve şöyle derdi: “Sizden önceki ümmetlerin sapmaları bu şekilde kitaplar vücuda getirmek yüzünden olmuştur.” İbn Abdül Berr, Camiul Beyanil ilm 1/63-68
Abdullah bin Mesud elinde bir hadis sayfasıyla geldi. Sonra su isteyerek yazıları sildi, sayfanın yakılmasını emretti ve şunu söyledi: “Allah kime bir hadis sayfasının yerini bildirirse ve o da beni bundan haberdar ederse Allah’a yemin ederim ki, Hindistan’da dahi olsa o hadisi arar bulur ve yok ederdim.
Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetinin Aydınlatılması s. 27
Hz. Ali minberden şu hutbeyi veriyordu: “Yanında hadis sayfaları bulunanlar gidip onları yoketsinler. Zira halkı helak eden olay, alimlerin naklettikleri hadislere uyarak Kuran’ı terk etmeleridir.”
İbn Abdülberr, Camiul Beyanil İlm

Birgün Hz. Ali’ye gelirler ve “Halk hadislere dalmış.” derler. Hz. Ali sorar: “Gerçekten öyle mi?” “Evet” derler. Peygamber’den işittim ki gelecekte vuku bulabilecek bir fitneden söz ediyordu. “O fitneden kurtuluş nedir, nasıldır?” diye sordum. Resullullah dedi ki:
“Kurtuluş Kuran’dadır. çünkü sizden öncekilerin haberleri de, sizden sonrakilerin haberleri de, aranızdakilerin hükmü de ondadır. O gerçek ile yalanı birbirinden ayıran kesin bir hükümdür, şaka ve boş söz değildir. O’nu terkeden her zorbanın Allah boynunu kırar. Hidayeti, doğru yolu O’ndan başkasında arayanı Allah sapkınlığa düşürür.
O, Allah’ın en sağlam urganıdır. O, hikmetle dolu Kuran’dır. O en doğru yoldur. O, boş arzuların haktan saptıramayacağı, dillerin, karıştırıp belirsiz edemeyeceği, ilim adamlarının doyamayacağı, çok tekrarlanılmasından bıkılmayan, ilginç özellikleri bitip tükenmeyen bir kitaptır.”
Sünen-i Tırmizi/Darimi
Peygamberimizin Kuran'da geçen bir bahsi açıklaması gayet doğaldır. Namaz en güzel örnektir. İtiraz edilen husus : peygamberimize isnat edilen ve Kuran'la çelişen veya Kuran'da yer almayan hükümlerle Dinimizin bozulmaya çalışılmasıdır.
"Dinde zorlama yoktur.”
2Bakara Suresi 256
"Dinini değiştireni öldürün.”
Nesei 78/14,Buhari 12/1883
Bakın bu örnekte Kuranla, (uydurma)hadis çelişmektedir. Şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz? Dinde zorlama yoktur demeyi mi yoksa dinini değiştireni öldürmeyi mi? Birisini seçmek zorundasınız.
Hadis:“Kan aldırmak yapanın da yaptıranın da orucunu bozar.”
Tirmizi Oruç 60/Ebu Davud Oruç 28/Buhari Oruç 32
Hadis:“Peygamber’imiz oruçlu iken kan aldırmış-lardır.”
Ebu Davud Oruç 29-30/Tirmizi Oruç 59/Buhari Tıp 11
Buna ne diyeceksiniz. Hangi hadise göre amel edeceksiniz?
Hadis:“Gerek küçük, gerek büyük tuvaletinizi yaparken kıbleye dönmeyin.”
Hanbel 3/12
Hadis:“Peygamber’imiz bir takım insanların küçük ve büyük tuvaletleri için kıbleye dönmeyi hoş karşılamadıklarından, bu bidatı (hurafeyi) kaldırmak için tuvaletini kıbleye doğru yaptırdı.”
Buhari 4/11
Sizce bu hadislerden hangisi doğrudur? Her ikisi de doğru olamaz. Biri doğruysa diğeri uydurma demektir. Her ikiside sahihtir.
Dikkat ederseniz yukarda cevap veren arkadaşlar hep yuvarlak sözler söylemekteler. Kimse detaylara girmiyor. Uzaktan bakınca söyledikleriniz mantıklı gibi gözüküyor ama yakından bakınca öyle olmuyor.
 
Üst Alt