Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslamda recm varmıdır varsa dayanağı nedir kuranda farklı ayetler var konuyla ilgili

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
K

kompLeks

Guest
yani iki insan bekarsa, ve birlikte olurlarsa herhangi bir sorun yok mu diyorsunuz?
 

Yaþam Veren Ruh

New member
Katılım
3 Kas 2011
Mesajlar
15
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Evet İslamiyet de Recm Cezası Vardır ve Uygulanır

Evet İslamiyet de Recm Cezası Vardır ve Uygulanır

lahiyat profesörleri ‘‘recm’’ cezasının Kuran'da yer almadığını, fıkıhta (din adamlarının yorumları ve bunlara dayanan uygulamalar) bulunduğunu söylediler. Prof. Dr. Zekeriya Beyaz, ‘‘Bizi yorumlar bağlamaz’’ derken Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, recmi Hz. Ömer'e bağlamak isteyenlere kesinlikle inanılmaması gerektiğini vurguladı. Prof.Dr. Zekeriya Beyaz: "Şeriatta, fıkıhta var"
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Beyaz, Kuran'da recm konusuyla ilgili her hangi bir ayet olmadığını belirtti. Prof. Beyaz, şunları söyledi:
‘‘Recm, Arapların eski ádetlerinde vardır. Ama İslam bunu kabul etmemiştir. Kuran'da böyle bir konu yoktur. Ancak şeriatta vardır. Şeriat İslam değildir, Kuran değildir. Şeriat İslam adına, Kuran adına yapılan yorumlardır, fıkıhtır. Geçmişte din álimlerinin İslam adına yapmış olduğu yorumlar içinde, içtihatlar içinde recm konusu da mevcuttur. Şu var ki bizi bu yorumlar bağlamaz, asıl olan Kuran'dır ve Kuran'da böyle bir şey mevcut değildir. İslam tarihinde, özellikle Türk İslam tarihinde recm olayı hemen hemen yok gibidir. Bir tane İstanbul'da Sultanahmet'te At Meydanı'nda yapılmış. Padişah da bundan hoşlanmamış, eleştirmiştir. Bir daha da böyle bir uygulama olmamıştır. İslamiyet eski örf ve ádetleri meşru kıldığı için içtihat söz konusu olmuştur.’’
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk
Tevrat’ta olan ceza
Eski İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, recmin Kuran'da yer almadığını, fıkıh terimi olarak zina suçu işlemiş evli kadın veya erkeğin halk önünde taşlanarak öldürülmesini anlattığını söyledi. Prof. Öztürk, şunları anlattı: ‘‘Kuran'da tanıklarla belirlenip kesinlik kazanmış bir zina suçu için evli-bekar ayrımı yapmadan bir tek ceza getirilmektedir. ‘Celde' yani kamu otoritesinin uygun bulacağı sopa,
çubuk türünden bir aletle bir grup insanın görebileceği bir yerde seksen kez vurmak. Bu vuruşun öldürme veya yaralama maksadıyla yapılmaması gerektiği ittifakla kabul edilmektedir. Maksat, utandırma, caydırmaktır. Recm, Tevrat'ta bulunan bir cezadır. Neresinden bakarsanız bakın recm diye bir cezanın İslamda varlığını kabul, bizi içinde çıkamayacağımız çelişmelere, tutarsızlıklara, kuşkulara iter.’

(Ben şahsen Yaşar Nuri Öztürk'ün her söylediğine inanmıyorum. Çünkü, kendisi iki farklı tarihte yapmış olduğu Kuran çevirisinde Nisa 34. Suresi'ni iki farklı şekilde tercüme etmiştir.Üstelik, Nisa 34'ün bu ikinci tercümesi, dünyadaki Kuran tercümelerine aykırı olarak yanlıştır.)

**
Murat Bardakçı: Osmanlı'da bir kez uygulandı
Recm cezası, altı asır devam eden Osmanlı devletinde sadece bir defa, 1680'de, Dördüncü Mehmed'in saltanatı sırasında uygulandı ve Yahudi bir erkekle ilişkiye giren Müslüman bir kadın, Sultanahmet Meydanı'nda taşlanarak idam edildi.
Kadın, Aksaraylı Abdullah Çelebi adında bir adamla evliydi ve Yahudi bir erkekle basılmıştı. Rumeli Kazaskeri Beyazizade Ahmet Efendi, zina eden çifti yargıladı ve kadının taşlanarak öldürülmesine, erkeğin de kafasının kesilmesine hükmetti.
Türk hukuk sisteminde o zamana kadar görülmemiş olan bu karar, sarayda ve yönetim çevrelerinde tepkiyle karşılandı. Bazı yüksek bürokratlar kararı geri alması veya bir başka infaz biçimi uygulatması için Beyazizade'yi sıkıştırdılar, ancak baskılar ters sonuç verdi.
İnfaz günü, mahkumlar, Sultan Ahmed Camii'nin hemen karşısında bulunan burmalı taşın önüne getirildiler. Ortada iri taşlardan oluşan bir yığın vardı. Kadın, burada önceden kazılmış olan çukura beline kadar gömüldü ve infaz başladı. İlk taşı, recm hükmünü vermiş olan Rumeli Kazaskeri Beyazizade Ahmed Efendi attı ve bunu diğer taşlar takip etti. Kanlar içinde kalan kadının can vermesinden sonra Yahudi erkeğin de kılıçla boynu vuruldu.
Recm, eski Arap geleneklerinden
Peki Gerçek nedir?
Islamiyet dininde Recm vardır. Recm'in dayanağı da "Cennet anaların ayakları altındadır" hadisi ile güya kadınlara çok değer verdiği ifade edilen islam dininin diğer hadisleridir:
HADİSLERDE RECM
5341 – Ömer radiyallahu ahn’dan, dedi ki: “Peygamber sallahu aleyhi ve selem recmetti. Ebûbekir recmetti ve ben de recm ettim. Eğer Allah’ın Kitabı’na ilave etmeyi kerih görmeseydim, bunu ben mushafa yazardım. Çünkü benden sonra şundan korkuyorum: Öyle bir zaman gelecek ki bunu Allah’ın Kitabı’nda bulamadıkları için, bazı insanlar inkar edeceklerdir.” (Büyük Hadis Külliyatı, Cem’ul-Fevâid. İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-RÛDÂNÎ. 2 Kaynak Yayıncılık. C. 3. s. 63 –Tirmizi)

Muhammed uygulamış, Ebubekir Uygulamış, Ömer Uygulamış... Ne var ki bütün bunlara karşın âllamelerimiz söyler: İslam’da recm yokmuş....

5342 – Mâlik: “Erkeklerden ve kadınlardan evli olanlar zina yaptıkları zaman, (suçları) şahitlerle ya da gebelik veya itirafla sabit olduğu zaman, onlara recmi uygulamak Allah Kitabında haktır.”
(Aynı eser, aynı sayfa - Buharî, Müslim, ve Ebû Dâvud da aynen rivayet etmişlerdir.)

Buradaki dikkatinizi çekerim. “Malik Allah Kitabında haktır.” diyor. Ömer ise: “Eğer Allah’ın Kitabı’na ilave etmeyi kerih görmeseydim” diyerek Kuran’da olmadığını söylüyor; sonra da Allah’’ın kitabında bulamayacaklarından korkuyor..Çık çıkabilirsen işin içinden... Ne var ki, aşağıda Ömer’in “Ona indirdiği ayetler arasında Recm âyeti de vardı.” dediğini de göreceğiz...

5348 – Müslim, Bureyde’den: Ona bir çukur kazıldı; sonra emir buyuruldu recmedildi.
Daha sonra Gamid kabilsine mensup bir kadın gelip şöyle dedi: ‘Ey Allah’ın Resulu! Ben zina yaptım. Beni temizle!’ Onu geri çevirdi, ertesi gün gelip şöyle dedi: ‘Ey Allah’ın Resûlü! Beni neden geri çeviriyorsun? Kim bilir belki beni Mâiz’i reddettiğin gibi reddip geri çevireceksin. Ama ben gebeyim.’

‘Öyleyse şimdi git de doğurduğun zaman gelirsin’ buyurdu.

Kadın geri gitti. Aradan epey zaman geçtikten sonra doğurdu, çocuğunu bir beze sarıp getirdi ve ‘işte doğurdum’ dedi.

‘Haydi git, emzir, onu sütten kestiğin zaman gelirsin’ buyurdu.

Gitti,emzirdi, aradan hayli zaman geçti, onu sütten kesti, eline ekmek parçası verip getirdi ve: ‘İşte ey Allah’ın Peygamberi! Onu sütten kestim, yemek yiyecek hale geldi’ dedi. Bunun üzerine çocuğunu alıp Müslümanlardan bir adama verdi. Sonra göğsüne kadar çukur kazılmasını ve recm edilmesini emretti. Halid b. el- Velid gelip bir taş attı, sıçrayan kan yüzüne gelince, kadına sövdü. Peygamber sallallahü aleyhi ve selem bunu duydu ve şöyle buyurdu: ‘Yavaş ol Hâlid! Canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, o öyle bir tevbe etti ki, hilekâr öşürcü bu tevbeyi yapsa Allah onu bile affeder.’ Sonra emretti, namazı kılınıp defnedildi.”

Bu hadiste Peygamberin, kadının taşlanarak öldürülmesine gönüllü-gönülsüz razı olduğu anlatılmak isteniyorsa da biraz aşağıda Kuran’dan vereceğimiz örneklerle, recm cezası verilmesini Allah’ın emri olarak kabul ettiğini göreceğiz.

Kaldı ki Peygamberin, “Halid’in, yüzüne kan sıçraması üzerine sövdüğünü “ duyması da gösteriyor ki recm cezasının uygulamasını Peygamber de seyretmiş. Eğer kerhen bu cezayı vermiş olsaydı hiç olmazsa seyretmez, uzaklaşıp giderdi. (Adı geçen eser, s. 64).

Anlaşılan şu ki Nijerya’lı Emine Laval’a verilen recm cezasının yasal dayanağı yukarıdaki bu hadistir...

Bu konuda bu kitabın aynı sayfalarda recmle ilgili daha 63 Hadis vardır. İsteyenler adını verdiğim kitaba bakabilirler... Yazımızı daha fazla uzatmak istemediğimden bu kitaptan alıntıları kısa kesiyorum. Ancak Sahih-i Buharî Muhtasarı Tecrid-î Sarih Tercemesi ve Şerhi’nden de bir hadis aktarmayı konumuz gereği zorunlu görüyorum. Bu hadis de şudur:

“2176 – Ömer (İbnü’l – Hatâb) radiya’llahu anh’den (bir hutbesinde) şöyle dediği rivayet olunmuştur: Bir hakîkattir ki, Allah, Muhammed Sall’llâhu aleyhi ve selle’i Hak Peygamber gönderdi ve ona kitap indirdi. Ona indirdiği ayetler arasında Recm âyeti de vardı.” (Cilt. 12. s. 409)

Bu hadisin altına düşülen dipnottu da aktarıyorum. Dikkatinizi çekerek üzerinde durup düşünmesini öneriyorum:

“1 Recm âyeti şudur: Evli bir erkek ve kadın zinâ ederlerse (zina da beyyine ile veyâ gebelik ile) sâbit olursa (âile nâmusunu kirleten) bunları taşlayın!”. Bu âyetin okunması nesholunup hükmü ibkâ olunmuştur.”

Bu dipnotun türkçesi şöyle olsa gerektir: Okunması kaldırılmış; ama, hükmü uygulanacaktır (ibkâ=baki).

Bu dipnotun hemen devamında Hadis ile ilgili şöyle bir açıklama yapılmaktadır: “Bir hakikâttır ki, Allah, Muhammed Salla’llâhu aleyhi ve sellem’i Hak Peygamber gönderdi. Ve O’na Kitap indirdi. O’na indirdiği bu Kitâbın içinde Recm âyeti de vardır. Bu âyeti okuduğumuz ve hükmünü tatbîk ettiğimiz halde bir takım müfsîdler çıkıp: Bu âyet Kuran’da yoktur, diye inkar edeceklerdi.”1 Dipnot.

Şimdi bu dipnota bakalım: “1 Hazret-i Ömer’in bu sözü ileride tahakkuk ederek, haricilerle bâzı mu’tezile inkâr etmişlerdir.” Tıpkı günümüzde ki âllamelerin inkar ettiği gibi...

İnsanın aklını ister istemez şu soru geliyor. “Bir harfi bile değişmediği iddia edilen -ama gerçekte değişmiş olan-Kuran üzerinde oynandığını hadis kitapları nasıl olur da yazar?”

KURAN’DA RECM:

Bizim âllameler Kuran’daki aşağıda göstereceğim 5/44,45 tümcelerini hiçbir zaman dile getirmezler... Onlar genellikle şu tümceler üzerinde dururlar. Kısaca bu tümcelere bakalım:

1.“Kadınlarınızdan fuhuş işleyenlere (dört şahit) getirin; şayet şahitlik ederlerse onları ölüm gelinceye ya da Allah onlara bir yol açıncaya kadar evlerde tutun” (K. 4/15)

2.“İçinizden zina eden iki kişiye eziyet edin, tevbe edip düzelirlerse onları bırakın.” (K. 4/16).

3. ”Zinâ eden kadın ve erkeğin her birine yüzer değnek vurun.” (K. 24/2)

Birinci tümcede: “Ölünceye ya da bir yol açılıncaya evlerde tutun”;

İkinci tümcede: “ikisine de eziyet edin”;

Üçüncü tümcede: “her birine yüzer değnek vurun...” deniyor.

Görüldüğü gibi bu tümceler de çelişki vardır. Çelişkileri kısaca sıralarsak; “evde tutun”, “eziyet edin”, “yüzer değnek vurun”

Âllamelerimiz bu çelişkileri gidermek için ilk iki tümcedeki hükümlerin 3. tümcedeki hükümler kaldırıldığını (nesh olunduğunu) ileri sürerler.

Kuran’ı Tanrı sözü kabul edersek; geçmişi ve geleceği bilen bir Tanrı, sonradan kaldıracağı kuralları kor mu?

Kuran’ı Peygamber sözü (Hadis) kabul edersek, ki ancak böyle dersek işin inden çıkabiliriz, Peygamber de bir insandır. İnsan ise beşerdir, beşer de şaşardır...

Ne var ki bizimkilerin Tanrı ve Din bilgisinden haberleri olmadığı için; “Din akıl işi değildir, din iman işidir. Akıl ile Din çatıştığı zaman inanmayı yeğleyeceksiniz” diyerek insanlarımızı düşünemez durumu getirirler ki bunların en ileri gelenleri Mevlana’dır....

Genellikle: “Siz düşünmeyin, bizlerin söylediğine inanın yeter!” demekle yetinirler. Bunları söylerken de yine Kuran’a dayanarak insanları susturmaya çalışırlar. Okuyalım: “Ey inananlar! Zan’nın çoğundan sakının, zirâ zannın bir kısmı günahtır.” (K. 49/12) Oysa bu tümce birbiriniz hakkında dedikodu yapmayın, birbirinizi çekiştirmeyin anlamındadır. Ama bizimkiler bu tümceye dayanarak insanları düşünmekten alıkoyarlar...

Şimdi dönelim asıl konumuza. Önce Kuran’dan şu tümceleri okuyalım:

1- “Doğrusu Biz yol gösterici olarak ve nurlandırıcı olarak Tevrat’ı indirdik. Kendisini Allah’a teslim etmiş peygamberler, Yahûdi olanlara onunla ve Rabb’e kul olanlar, bilginler de Allah’ın Kitâbı’ndan elde mahfuz kalanla hükmederlerdi. Tevrât’a şâhittirler. O halde insanlardan korkmayın, benden korkun. Âyetlerimi hiçbir değerle değiştirmeyin; Allah’ın indirdiği ile hükmetmenler, işte onlar kâfirlerdir.” (K. 5/44)ti ile

2- “... Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar zâlimlerdir.” (K. 5/45).

Tümcenin söyleniş nedenini (esbab-ı nüzul: iniş nedeni) kısaca aktaralım ki tümcenin ne demek istediği rahatça anlaşılsın.

“Bir gün yüzü-gözü boyanmış, değnekle dövülmüş bir suçluyu gezdiren bir Yahudi topluluğunu gören İslam Peygamberi onları yanına çağırarak: “Sizler zina edeni böyle mi cezalandırırsınız?” Onlar da: “Eve!” demişler. Bunun üzerine Yahudi âlimlerinden birini çağırttırarak: “Sana Allah adına yemin verdirerek soruyorum: Kitabınızda zina edenin cezası bu mudur?” Yahudi âlimi yanıtlamış: “Yemin vermeseydin doğrusunu söylemezdim. Biz, kitabımızda zina edenin cezasını Recm olarak buluruz. Ancak eşrafımız içinde zina edenler çoğaldı. Eşraf mensuplarına recm uygulamıyoruz; ama sıradan kişiler de zina suçunu işleyince; onlara, recm uygulamayı da doğru bulmadığımız için yüzünü-gözünü karartarak değnekle dövmeyi genelleştirdik!” deyince, Peygamber şöyle demekten kendini alamamıştır: “Ey Allah’ım! Senin emrini uygulamak için canlandıran (ihya eden) benim; çünkü Yahudiler senin hükmünü yerine getirmeyerek ortadan kaldırmaya çalışmaktadırlar...” dedikten sonra yukarıda aktardığımız %/44 ve 435 tümcelerini söyledi. (ESBÂB-I NÜZÛL,Abdullah El-Kâdi, Çev. Doç. Dr. Salih Akdemir,. Fecr Yayınevi. Gaye matbaası, 1986. s. 154 vd. Ayrıca İmam Ebul Hasen Ali Bin Ahmet El-Va’hidiİhtar Yayınılık, s. 206 ve devamı ve Eski Konya Müftüsü H. Tahsin Emiroğlu’nun aynı adlı kitabına da bakabilirsiniz. 1980. C. 4, s. 64 vd...)

Görüldüğü gibi Yahudi’ler recm cezasını uygulamayı doğru bulmadıkları için yüzünü-gözünü boyayıp ikisini de eşeğe bindirerek gezdirmeye ya da döverek ıslan etmeyi benimsemişler; İslam Peygamberi, zina edenin taşlanarak öldürülmesini Allah’ın emri olarak kabul ediyor ve böyle uygulamalısınız diyor ve kendisi de uyguluyor. Bu sonuca göre Kuran’da Recm yoktur denebilir mi?

Ama bizim âllamelerimiz nasıl oluyor da Kuran’da ve İslam’da taşlayarak öldürme (recm) cezası yok, diyor. Acaba bunlar İslam derken Türkiye Cumhuriyeti uygulamalarını mı kastetmek istiyorlar... Çünkü bunlar, İslam’da olanları kabul etmeye yanaşmıyorlar...

Gerek taşlayarak öldürme olsun, gerek kırbaçlayarak cezalandırmak olsun; böyle bir ceza vermek merhamet ve şefkat timsali, bağışlayan ve koruyan Tanrı’nın şanına yakışır mı? demek dururken bizim âllamelerimiz “Rec” yok ama “Celde” var demekle Tanrı’ya hizmet ettiklerini sanıyorlar.

Bu söylemleri bile bunların Tanrı bilgisinden zerre kadar haberdar olmadıklarını gösteriyor... Düşmüşler Allah-Din-İman-Kuran denilen bir girdabın içine... Girdaptan kurtulmak için çabaladıkça girdaba sürükleniyorlar habire...

Nasıl ki AIDS’li hastalar sağlıklı insanlara AIDS hastası olsun diye iğne ile mikrop şırıngaya etmeye çalışırlarsa; bunlar da bizleri kendileri gibi düşünüp inanmaya zorlamak için habire, bizlere, şeriat şırınga ediyorlar. Unutmayalım, 28 Şubat 1997’de Ankara, Sincan Belediye Bakanı Bekir Yıldız ne demişti: “Bunların damarlarına şeriatı enjekte edeceğiz!”( Bk. SSS: Sevenler-Soranlar-Sövenler, Av. Hayri Balta, s. 187)

Bir kere kapılmaya görsün insan şeriat denilen mıknatısa...

Ne akıl, ne sağduyu, ne de vicdan kalır insanda...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ehli Sünnet ulemasının İslam adına beyan ettiği her emir ve yasak Kur’an da vardır. Avamın göremediği, Son Rasül’ün (sav) hikmet ile gördüğü hususlar veya Allah Rasülü’ne (sav) vahyedilen emirler Kur’an ve Hadis imbiğinden süzülerek şeriat olarak gelmiştir bu güne.

Zekeriya Beyaz , Y.Nuri Öztürk ve benzerleri Kur’an dan ne hüküm koyacak, ne hüküm bulacak marifette değildir.

Şeriat Hz. Muhammed’e (sav) tebliğ etmesi için Allah’ın vahyettiği son İslam hukukudur, İslam Kur’an ve Hz. Muhammed (sav) demektir. Lafı evirip, çevirip inkara gerek yoktur.

Dileyen ben Kur’an dan anladığıma bakarım der, dileyen Kur’an ı hikmet ile açıklayan Rasülün (sav) emrine itaat eder. Ehli Sünnet akidesi budur.


Recm, Rasulullah’ın da (sav) hoşnutlukla uyguladığı bir hüküm değildir. Recm konusunda ki beyanları defalarca duymamazlığa vermiş ancak ısrarlı itiraflara karşı hükmü emretmiştir.
İslam Şeriatı, recmin uygulanması konusunda çok ağır şartlar aramıştır. Bu ağır şartlar öyledir ki, neredeyse yapanların kendi ısrarlı itiraflarını gerektirir. Bu nedenle, bugün muhtelif yerlerde uygulanmasının iç yüzü derinlemesine araştırılmalı ve şeraite uygun olup olmadı irdelenmeli ve bu İslami hüküm üzerinden hadis-sünnet konusunda anti propoganda yapılmamalıdır.

Bu hükmün Osmanlı döneminde uygulamasının eser miktarda olması da yukarıda belirttiğimiz hükmü hak kılacak hüccetlerin zorluğu nedeniyledir.


Kur’an derin ilim ister. Hz.Ömer (ra) Kur’an a lafz olarak ilavesinden bahsederken, İmam Malik (ra) hükmün hak olduğunu beyan ile ilgili sözü beyan eder. Bunu anlamayacak bir şey yok, yeter ki anlamak istensin. Anlamak istemezsek, takılacak kulp çoktur.


Hz.Ömer (ra) ın “Hakîkattir ki, Allah, Muhammed Sallâllahu aleyhi ve sellem’i Hak Peygamber gönderdi ve ona kitap indirdi. Ona indirdiği ayetler arasında Recm âyeti de vardı.” sözünü, recm emrinin Kur’an da lafz olarak var olan bir ayettir manasında algılanması zorunluluğu yoktur. “Bana Kur’an ve onunla birlikte misli (sünnet) verildi. Karnı tok ve yastığına yaslanan birisinin; -Bize gerekli olan kuran'dır. Onda neyi haram bulduysanız onu haram edininiz. Neyide helal bulduysanız helal edininiz- demesi yakındır. “ hadisi bunun delilidir.


“Kuran’ı Tanrı sözü kabul edersek; geçmişi ve geleceği bilen bir Tanrı, sonradan kaldıracağı kuralları kor mu? “

Son derece cahilane bir ifade. Allah (cc) dilediğini yapar, O’nun yaptıklarında ki hikmeti anlamayanlar da sadece basit ve sınırlı akılla mantık yürütür, hüküm verir. İslam tek dindir ama devri zaman içinde Allah (cc) farklı şeraitlerle hükmetmiştir. Yahudi kavmine zaman zaman bu tür şeriat değişiklikleri yapıldığı bilinen mevzudur. Keza, bazı hükümlerin Kur’an da tedricen nehyedildiği vakadır.

Zaman içinde din üzerinden nam ve nema için çok sözler çıkar. Her koyun kendi bacağından asılır. Çok yaşayan yüz yıl yaşar ve mizanda neyin ne olduğunu görür.
 
Son düzenleme:

Yaþam Veren Ruh

New member
Katılım
3 Kas 2011
Mesajlar
15
Tepkime puanı
0
Puanları
0
İslamiyette bulunan bu recm cezası Kur2an'ın nesh edilmiş ayetlerindendir. Yani değiştirilmiş ayetlerinden biridir. İş bu sebeble ki Kur'an da bulunan bu ve benzeri nesh edilen ayetler ile Kur'an'ın değiştirildiği gün gibi ortadadır. Müslümanlar, yıllardır İncil'in değiştirildiği yalanına sarılırlar. Denize düşen yılana sarılır misali. Lakin kendi kitaplarındaki değiştirilen ayetleri ve hükümleri görmezler ya da görmek istemezler. Boşuna ateş olmayan yerden duman çıkmaz dememişler. Hem yaradılanıyaradandan dolayı sev diyen Kur2ana ve Kur2an Allah'ına bu tür ayetler yakışır mı?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
İslamiyette bulunan bu recm cezası Kur2an'ın nesh edilmiş ayetlerindendir. Yani değiştirilmiş ayetlerinden biridir. İş bu sebeble ki Kur'an da bulunan bu ve benzeri nesh edilen ayetler ile Kur'an'ın değiştirildiği gün gibi ortadadır. Müslümanlar, yıllardır İncil'in değiştirildiği yalanına sarılırlar. Denize düşen yılana sarılır misali. Lakin kendi kitaplarındaki değiştirilen ayetleri ve hükümleri görmezler ya da görmek istemezler. Boşuna ateş olmayan yerden duman çıkmaz dememişler. Hem yaradılanıyaradandan dolayı sev diyen Kur2ana ve Kur2an Allah'ına bu tür ayetler yakışır mı?

Bu iddianızı ya ilmen ispat edeceksiniz ya da yalancı, müfteri olduğunuzu ilan edeceğim.

Buraya sövmek için geldiğiniz belli ama bir ölçüye kadar tahammül.
 

elkaria

Member
Katılım
25 Kas 2007
Mesajlar
271
Tepkime puanı
3
Puanları
18
Yaş
43
İslamiyette bulunan bu recm cezası Kur2an'ın nesh edilmiş ayetlerindendir. Yani değiştirilmiş ayetlerinden biridir. İş bu sebeble ki Kur'an da bulunan bu ve benzeri nesh edilen ayetler ile Kur'an'ın değiştirildiği gün gibi ortadadır. Müslümanlar, yıllardır İncil'in değiştirildiği yalanına sarılırlar. Denize düşen yılana sarılır misali. Lakin kendi kitaplarındaki değiştirilen ayetleri ve hükümleri görmezler ya da görmek istemezler. Boşuna ateş olmayan yerden duman çıkmaz dememişler. Hem yaradılanıyaradandan dolayı sev diyen Kur2ana ve Kur2an Allah'ına bu tür ayetler yakışır mı?

kuran değiştirilmemiştir işkembetul kubradan sallamayınız.o değiştirme işlerini sizin din bilginleriniz iyi becermiştir zamanında
rab edındıgınız papazlarınıza bi sorun bakalım neden incillerimiz farklı farklıdır.ama sorarken nazık ol ha bakarsın seni dinden cıkarıp afaroz ederler ha bide istediğin kadar günah işle sonra papaza gidip gunah çıkar emı
 

elkaria

Member
Katılım
25 Kas 2007
Mesajlar
271
Tepkime puanı
3
Puanları
18
Yaş
43
hadisleri kabul etmeyen sünent munkirlerine bi sorum olacak ilk kıbleyle ilgili bana kurandan bir zahmet ayet getirsinler peygamberimiz ilk kıbleye nasıl yonelmiştir Allahmı emretmıştir yoksa kendi hevasına uyup ılk kıbleyemı yonelmıştır ki ayette resul kendı hevasına uymaz dıye delil var olduguna gore bi açıklayın bakalım

kuran ayetlerının hangı sureye aıt olduğunu kim belırlemiştir hangı ayetın hangı sureye aıt olduğunu kim belirlemiştir Allah belırlemışsse ayet getırın yok resul kendı kafasına gore yerleştirmisse neye dayanarak yerleştrımıstır bunada bı acıklık getırın lutfen

sızce ebu leheb kimdir elleri neden kurusun ne yaptıkı azaba carpırılacagı soylenmıstır karısı ona neden cehenneme boynunda urganla odun tasıyacaktır bunuda acıklarsanız sevınırım

kuranda namaz kıl ve kurban kes emrı vardır.sizce bu kurbanlar hangı hayvanlardn olmalı mesela sıze gore bir fılı kurban edebilirmiyiz
 

Turoll

New member
Katılım
4 Kas 2011
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bekar bir erkek ve kadın beraber olur ise zina suçu işlemiş olurlar. Sorun fiillerinin zina kapsamına girmesidir ama cezası evli olanlarda ki gibi recm değildir.

O zaman cezasi burda degil de ahirette sorulacak anlamina mi gelmektedir.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Peki bu konuda ben bir şey sorayım. Mademki, bir deist, bir haham ve bir de papaz konuya yorum yaparak katılmış, cevap versinler bakalım:

yahudilik ve isevilik anlayışında "zina" kavramı varmıdır ? Varsa; cezai şartları varmıdır ? varsa; uygulama safhası nedir ?

Yoksa, zina hoş mu görülen bir şeydir ? yahudilik ve isevilik tam tersi zinayı destekler mi?

Ayetlerinizi yazın, sonra yorumlarınız ekleyin.
 

Yaþam Veren Ruh

New member
Katılım
3 Kas 2011
Mesajlar
15
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Hristiyanlık da asla ve asla zinaya taviz verilmemiştir. Yüce Mesih İsa İncil-i Şerif Matta 5. Bap 28. ve 32. Ayet-i Şeriflerinde buyurmuşlardır ki:

"Fakat ben size derim: Bir kadına şehvetle bakan her adam zaten yüreğinde onunla zina etmiştir."
ve "Fakat ben size derim ki, zinadan başka bir sebeple karısını boşıyan adam onu zaniye eder; ve kim boşanmış kadınla evlenirse, zina eder.

İbraniler 13. Bap 4. Ayet-i Şerif'inde:
Hepsi arasında evlenmek muteber olsun, ve yatak lekesiz olsun; çünkü fuhuş ve zina işliyenlere Allah hükmedecektir.

Kitab-ı Mukaddes de evlilik öncesi cinsel ilişkiye de değinilmiştir: 1. Korintoslulara Mektup Bap 7 1 - 6' da Yüce İncil-i Şerif de şu Ayet-i Şerifler geçmektedir:

İMDİ yazdığınız şeylere gelince: Adam için kadına dokunmamak iyidir. Fakat zinalardan dolayı herkesin kendi karısı olsun, ve her kadının kendi kocası olsun. Koca karısına, ve böylece de karı kocasına hakkını eda etsin. Kendi bedeni üzerine karının değil, ancak kocasının hâkimiyeti vardır; ve böylece de kendi bedeni üzerine kocanın değil, ancak karısının hakimiyeti vardır. Birbirinizi mahrum etmeyin, meğer ki dua ile meşgul olmanız için iki tarafın rızasile muvakkaten olsun, ve tekrar birleşin, ta ki imsaksizliğinizden dolayı Şeytan sizi iğva etmesin. Fakat emir olarak değil, müsaade olarak bunu diyorum.

İncil-i Şerif de mevcut bulunan en bilindik kıssalardan biri de Yuhanna 8. Bap 3-13. Ayet-i Şerifler arasındaki "Zina Eden Kadın" kıssasıdır. Şöyle ki:

İsa ise Zeytinlik dağına gitti. Sabah erken yine mabede geldi, bütün halk yanına geldiler; ve oturup onlara öğretmekte idi. Yazıcılar ve Ferisiler zinada tutulmuş bir kadın getirdiler; onu ortaya koyarak, İsaya dediler: Muallim, bu kadın zina işlemekte iken tutuldu. Bu gibilerin taşlanmasını Musa şeriatte bize emretmiştir; sen ise, ne dersin? İsayı suçlu çıkarmak için kendisini deniyerek bunu dediler. Fakat İsa iğilip parmağı ile yere yazı yazıyordu.Ve kendinden sormakta devam etmeleri üzerine, doğruldu ve onlara dedi: Kadının üzerine sizden günahsız olan önce taş atsın. Ve yine iğilip yere yazı yazıyordu. Bunu işittikleri zaman, ihtiyarlardan başlıyıp sonuncusuna kadar birer birer çıktılar. İsayı yalnız bıraktılar, kadın da ortada idi. İsa doğrulup ona dedi: Kadın, onlar nerede? kimse sana hükmetmedi mi?Kadın: Kimse, ya Rab, dedi. İsa: Ben de sana hükmetmem; git, bundan sonra artık günah işleme, dedi.

Burada mevcut olan bir cümleye nazar-ı dikaatinizi celb etmek isterim. Yüce Mesih İsa'nın demiş olduğu "Kadının üzerine sizden günahsız olan önce taş atsın." cümlesidir. Mesih İsa döneminde Yahudi geleneklerinde taşlama cezası mevcut idi ve Kadir Olan Kelamullah bu yasayı kaldırdı. Bu kıssa Yuhanna'nın Bap 7 53. Ayet-i Şerifini okursak daha bir mana kazanır: Fakat şeriati bilmiyen bu halk lânetlidir.Onlardan biri olup önceden İsaya gelmiş olan Nikodimos onlara dedi:Acaba şeriatimiz, önce kendisini dinliyip ne yaptığını bilmedikçe, bir adama hükmeder mi?Cevap verip ona dediler: Yoksa sen de mi Galiledensin? Ara, ve bak, Galileden hiç peygamber çıkmaz." diye yazmaktadır. Yahudi din bilginlri Mesih İsa'yı denemeye onu lt etmeye ve suçlamaya kararlıydılar. Din bilginleri (Kutsal Yazıların nüshalarını yazan ve öğreten bir grup) ve Ferisiler Rab İsa'ya yanlış bir şey söyletmek için O'nu kandırmaya hevesliydiler; öyle ki ellerinde O'na karşı kullanabilecekleri bir kozları olsun. Zinada yakalanmış bir kadın getirip onu İsa'yı görecek şekilde kalabalığın ortasına çıkarmışlardı. Bu kadına karşı yapılan zina suçlaması şüphesiz doğruydu. Bu korkunç günahı işlerken yakalanmış olmasını tartışmak gereksiz. Ama bu günahı işeyen adam neredeydi? Yaşamda, sık sık erkekler de suçlu olmalarına rağmen serbest kalmakta kadınlar suçlanmaktadır. Oynanmak istenen oyun belliydi. Rab'bin Musa'nın Yasasıyla çelişkiye düşmesini istiyorlardı. Bunu başarırlarsa, o zaman halkı İsa'nın aleyhine döndürebilirlerdi. Rab'be, Musa'nın Yasasında zinada yakalanmış kişinin taşlanarak öldürülmesini buyurduğunu anımsattılar. Ferisiler kötü amaçları için Rab'bin karşı gelmesini umut ediyorlardı; bu yüzden bu konuda ne düşündüğünü sordular. Adaletin ve Musa'nın Yasasının, kadının başkalarına bir ibret dersi olarak kullanılmasını talep ettiklerini düşünüyorlardı. Bir Kutsal Kitap uzmanı olan Darby şöyle der:

Kişi, kendisinden daha kötü birini bulabilirse, bu onun bozuk yüreğini rahatlatıp sakinleştirir. Başkasının daha büyük olan günahının kendisininkini mazur gösterdiğini sanır; başkasını şiddetli bir şekilde suçlarken kendi kötülüğünü unutur. Bu nedenle günahla sevinir.

Rab'be karşı bulunabilecek gerçek bir suçlamaları olmadığı için bir suç uydurmaya çalışıyorlardı. Kadını serbest bırakırsa, Musa'nn Yasasına karşı geleceğini ve O'nu adil olmamakla suçlayacaklarını biliyorlardı. Öte yandan kadını ölüme mahkum ederse, o zaman bunu, O'nun Roma hükümetinin bir düşmanı olduğunu göstermek için kullanabilirlerdi. Hem de O2nun merhametsiz olduğunu söyleyebilirlerdi. Tatmin olmayan Yahudiler O'nun bir şey söylemesi için ısrar ettiler. Bunun üzerine İsa, Yasadaki cezanın yerine getirilmesini, ama bunun hiç günah işlememiş kişiler tarafından yapılmasını söyledi. Ama yaptığı şey, bütün bu insanları günah işlemiş olmakla suçlamasıydı. Başkalarını yargılamak isteyenlerin kendileri saf olmalıdır. Bu ayet, sık sık günahı mazur göstermek için kullanılır. Bu, herkes hatalı olduğundan, suçlanmadan kurtulma tutumudur. Ancak bu ayet günahı mazur göstermez. Aksine, suçluları hiç yakalanmamış bile olsalar suçlar. Kadını suçlayanlar vicdanları tarafından suçlandılar. Daha fazla söyleyecek bir şeyleri yoktu. Birer birer gitmeye başladılar. Hepsi, en yaşlısından, en gencine kadar suçluydu. İsa'yı, orta yerde duran kadınla yalnız bıraktılar. Kurtarıcımız Kelamullah Rab İsa, harika bir lütufla kadına bütün suçlayıcılarının yok olduğunu belirtti. Gözdewn kaybolmuşlardı. Kadını, tüm kalabalık içinde suçlamaya cesaret edebilecek tek bir kişi yoktu. Kadın "Hiçbiri Rab ("Rab kelimesi burada "Efendim" manasındadır)" dediğinde Rab şu harika sözleri söyledi: "Ben de seni yargılamıyorum. Git artık bundan sonra günah işleme!" Rab bu konularda resmi yetkisinin olduğunu iddia etmedi. Bu yetki Roma hükümetindeydi. Ne yargıladı, ne de bağışladı. Bu, o zaman O'nun görevi değildi. Ancak günah işlemekten sakınması gerektiği konusunda uyardı. Yuhana'nın ilk bölümünde, "lutuf ve gerçek, İsa Mesih aracılığıyla geldi" gerçeğini görürüz. İşte burada bunun bir örneği vardır. "Ben de seni yargılamıyorum" sözlerinde lütuf örneğini görüyoruz; "Git, artık bundan sonra günah işleme!" sözleri gerçeğin sözleridir. Rab İsa "Git ve mümkün olduğu kadar az günah işle" demedi. Mesih İsa Kadir Olan Allah'tır ve standardı da tamamen mükemmelliktir. Hiçbir derecede günahı onaylayamaz. Bunun için de kadının önüne kendi mükemmel standardını koydu.

Bu ve bunun gibi daha bir çok zina ile ilgili ayet-i Celile Cenab-ı Hakk'ın Kelam'ın da Kitab-ı Mukaddes de mevcuttur.

Kutsal Kitap’ta, tam olarak evlilik öncesi seksten söz eden İbranice ya da Grekçe bir sözcük yoktur. Kutsal Kitap zinayı ve cinsel ahlaksızlığı kesinlikle kınar ama evlilik öncesi seks cinsel bakımdan ahlaksız bir şey mi sayılır? I Korintliler 7:2’ye göre bu sorunun açık cevabı “evet”tir: “Ama fuhuştan ötürü her erkek karısıyla, her kadın da kocasıyla yaşasın.” Pavlus bu ayette evliliğin cinsel ahlaksızlığa “çare” olduğunu bildirir. Birinci Korintliler 7:2 temelde, insanlar kendilerini kontrol edemedikleri ve birçok kişi evlilik dışı ahlaksız seks yaptığı için insanların evlenmeleri gerektiğini söylemektedir. Evlendikten sonra tutkularını ahlaklı bir şekilde tatmin edebilirler.

1 Korintliler 7:2, cinsel ahlaksızlığın tanımına evlilik öncesi seksi açık bir şekilde dahil ettiğinden, cinsel ahlaksızlığı günahlı olarak kınayan bütün Kutsal Kitap ayetleri aynı zamanda evlilik öncesi seksi de günahlı olarak kınar. Evlilik öncesi seks, Kutsal Kitap’ın cinsel ahlaksızlık tanımına dahil edilmiştir. Evlilik öncesi seksin günahlı olduğunu bildiren birçok Kutsal Kitap ayeti vardır (Elçilerin İşleri 15:20; 1 Korintliler 5:1; 6:13, 18; 10:8; 2 Korintliler 12:21; Galatyalılar 5:19; Efesliler 5:3; Koloseliler 3:5; 1 Selanikliler 4:3; Yahuda 7). Kutsal Kitap evlilikten önce cinsellikten tamamen uzak durmayı destekler. Tanrı’nın onayladığı tek cinsel ilişki, karı koca arasındaki sekstir (İbraniler 13:4).

Fazlasıyla sık bir biçimde seksin “hoşça vakit geçirme” yönüne odaklanırız ama seksin bir başka yönü olduğunu, onun da “üreme” olduğunu düşünmeyiz. Evlilik içi seks zevklidir ve Tanrı seksi evlilik içinde olması üzere tasarlamıştır. Tanrı, erkek ve kadınların cinsel etkinliklerin tadını evlilik sınırları içinde çıkartmalarını ister. Ezgi ve birkaç başka Kutsal Kitap ayeti (örneğin Süleyman’ın Özdeyişleri 5:19) seksin verdiği zevki açık bir şekilde tanımlar. Ancak çiftin, Tanrı’nın seks hakkındaki tasarısının çocukların olmasını da içerdiğini anlaması gerekir. Bu yüzden, bir çiftin evlilikten önce seks yapmaları iki kat yanlıştır: kendileri için tasarlanmamış olan zevklerin tadını çıkartmaktadırlar ve Tanrı’nın her çocuğun sahip olmasını tasarladığı aile yapısının dışında bir insan yaşamı yaratma riskine atılmaktadırlar.

Pratiklik doğruyla yanlışı birbirinden ayırmadığı halde, eğer Kutsal Kitap’ın evlilik öncesi seks mesajına itaat edilseydi çok daha az cinsel yolla bulaşan hastalık, çok daha az kürtaj, çok daha az evlenmemiş anne ve istenmeyen hamilelikler ve hayatlarında hem anne hem de baba olmadan büyüyen çok daha az çocuk olurdu. Tanrı’nın evlilik öncesi seks konusundaki tek kuralı cinsellikten uzak durmaktır. Cinsellikten uzak durmak hayatları kurtarır, bebekleri korur, cinsel ilişkilere doğru değerini verir ve en önemlisi Tanrı’yı onurlandırır.

Bu konu ile alakalı, Kadir Olan Cenab-ı Hakk Kitab-ı Mukades'in Ahd-i Atik kısmında Hoşea peygamber vasıtası ile Bap 4 de şunları diyor:

EY İsrail oğulları, RABBİN sözünü dinleyin; çünkü memlekette oturanlarla RABBİN davası var, çünkü memlekette hakikat, ve iyilik, ve Allah bilgisi yok. Lânet ve yalan, ve adam öldürme ve hırsızlık, ve zinadan başka bir şey yok; zorbalık ediyorlar, ve kan üzerine kan dökülüyor. Bundan ötürü memleket yas tutacak, ve onda oturan herkes, kır hayvanları ve göklerin kuşları da zebun düşecek; ve denizin balıkları bile ortadan kaldırılacak. Ancak kimse çekişmesin, ve kimse azarlamasın; çünkü kavmın kâhinle çekişenler gibidir. Ve sen gündüzün sürçeceksin, peygamber de geceleyin seninle beraber sürçecek; ve senin ananı helâk edeceğim. Kavmım bilgi yokluğundan helâk oldu; mademki sen bilgiyi reddettin, bana kâhinlik etmiyesin diye ben de seni reddedeceğim; mademki Allahının şeriatini unuttun, ben de senin oğullarını unutacağım. Onlar ne kadar çoğaldılarsa, bana karşı o kadar çok suç ettiler; onların izzetini utanca döndüreceğim. Kavmımın suçu ile besleniyorlar, ve onların fesadına can atıyorlar. Ve kavm, nasılsa kâhin de öyle olur; ve yollarını onlar üzerinde yoklıyacağım, ve işlerinin karşılığını onlara ödiyeceğim. Yiyecekler, ve doymıyacaklar; zina edecekler, ve çoğalmıyacaklar; çünkü RABBİ dinlemeği bıraktılar. Zina, ve eski şarapla yeni şarap aklı alır. Kavmım kendi ağacına danışıyor, ve değneği ona bildiriyor; çünkü zina ruhu onları saptırdı; ve kendi Allahlarından ayrılıp zina ettiler. Dağların başlarında kurban ediyorlar, tepelerde, meşe, ve kavak ve çitlenbik ağaçları altında buhur yakıyorlar, çünkü onların gölgesi iyidir; bundan dolayı kızlarınız fahişelik ediyorlar, ve gelinleriniz zina ediyorlar. Fahişelik ettikleri zaman kızlarınızı, ve zina ettikleri zaman gelinlerinizi cezalandırmıyacağım; çünkü erkekler kendileri fahişelerle bir yana çekiliyorlar, ve fuhşa vakfedilmiş kadınlarla beraber kurban kesiyorlar; ve anlayışsız kavm yıkılacak. Ey İsrail, sen zina etsen de, bari Yahuda suçlu olmasın; ve Gilgala gelmeyin, ve Beyt-avene çıkmayın, ve: Hay olan RABBİN hakkı için, diye and etmeyin. Çünkü İsrail inatçı bir inek gibi inat etti; şimdi RAB onları geniş yerde kuzu gibi güdecek. Efraim putlarına yapıştı; onu bırak. İçkileri ekşidi, daima zina ediyorlar; utanç reislerinin çok sevdiği şeydir. Yel onu kanatlarına sardı; ve kurbanlarından ötürü utanacaklar.
 

raþid

New member
Katılım
18 Eki 2011
Mesajlar
120
Tepkime puanı
56
Puanları
0
Konum
yan odadan
Bekaret kemerini kim icad etti o zaman ? Müslümanlar ile 13 defa savaşmaya gelirken, zinayı günah sayan itikadınız mı ? yoksa; günah olmasına günah ama, buna iman gösterecek insanımız yok endişesi mi ? Yoksa, canım boş ver dinimizde günah diye yazmışlar bu günaha aldırış eden imanlı insan yok, bari hiç olmazsa böyle bir önlem alayım, türünden düşünceleriniz mi ?

Oysa, müslümanlar viyana kapılarına kadar gelirken bile böyle bir aşağılama hareketini hiç bir kadınına göstermedi. Bu mantıkla, yahudiler (ki zina çok yaygındır bu kavimde) ve hristiyanlar dinlerini yaşamadığı için aşağılık olarak mı kendilerini görmektedirler ? Nedir ?
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
''Şimdi bütün erkek çocukları ve erkekle yatmış kadınları öldürün.Yalnız erkekle yatmamış genç kızları kendiniz için sağ bırakın.''(Numbers 31-17,18)

RAB Hoşea aracılığıyla konuşmaya başladığında ona şöyle dedi: "Git, kötü bir kadın al, ondan zina çocukların olsun. Çünkü ülke halkı benden ayrılarak adice zina ediyor." (Hoşea 1-2)

Zinayı yasaklayan kitab-ı mukaddes, hepsini öldürüp ''bakire'' olanları sağ bırakın diyor, Hoşea'ya da git zina yap diyor. sen kitabını okudun mu :) ??
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Alt