Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Harvard 'a Göre Şeriat.....

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Bu yazıyı, din ya da şeriat lafını duyunca sinir krizlerine giren koyu kemalist tayfaya okutmak lazım. Hoş anlayacakları da yok ya..
 

CENGÝZHAN

New member
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
297
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Konum
Ankara
Bu yazıyı, din ya da şeriat lafını duyunca sinir krizlerine giren koyu kemalist tayfaya okutmak lazım. Hoş anlayacakları da yok ya..


Bu ülkenin gerçek müslümanları, Mustafa Kemal'in ,bu ülkeyi gavur yunan ordusunun işgal ve tecavüzünden kurtardığını bilir ...
Bu ülkenin gerçek müslümanları bu nedenle Mustafa Kemal'e büuük bir sevgi ve saygı duyar...
Bu ülkenin gerçek müslümanları Mustafa Kemal'e karşı Kur'anın en büyük günahlardan saydığı nankörlük
suçunu işlemez,
Her yıl 3 milyondan fazla Türk insanı O 'nun kabrini ziyaret ederek,dua eder....
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Bu ülkenin gerçek müslümanları, Mustafa Kemal'in ,bu ülkeyi gavur yunan ordusunun işgal ve tecavüzünden kurtardığını bilir ...
Bu ülkenin gerçek müslümanları bu nedenle Mustafa Kemal'e büuük bir sevgi ve saygı duyar...
Bu ülkenin gerçek müslümanları Mustafa Kemal'e karşı Kur'anın en büyük günahlardan saydığı nankörlük
suçunu işlemez,
Her yıl 3 milyondan fazla Türk insanı O 'nun kabrini ziyaret ederek,dua eder....

Mustafa Kemal farklı bir şeydir, onu Allah tan bile üstün gören bir ideoloji olan ''kemalizm'' farklı bir şeydir.

Bu arada konuyla pek ilgisi yok ama Mustafa Kemal fazlaca abartılmaktadır, ilkokulda hakkında öğrendiğimiz bilgilerin hepsinin doğru olmadığı, tarafsız ve kapsamlı bir araştırmayla tamamen anlaşılabilir. Nitekim Mustafa Kemal bu ülkeyi değil, sadece Batı Anadolu nun bir kısmının kurtarılmasında ''kumandanlık'' görevi icra etmiştir (elbette pek çok silah arkadaşı ile birlikte), esas anlamda ülkeyi kurtaran, bizzat cephede savaşıp can veren halktır.

Kuran-ı Kerim hakkında ''gökten indiği sanılan kitaplar''(bkz 1937- Son Meclis Konuşması), İslamiyet hakkında ''Arap Uydurmaları''(bkz K.Karabekir, Paşaların Kavgası) diyen birini ise hiçbir müslümanın sevme zorunluluğu yoktur. Saygı duyulabilir, ama ''gerçek müslümanlar sever'' gibi bir şeyi kimse söyleyemez.
 

CENGÝZHAN

New member
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
297
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Konum
Ankara
Mustafa Kemal farklı bir şeydir, onu Allah tan bile üstün gören bir ideoloji olan ''kemalizm'' farklı bir şeydir.

Bu arada konuyla pek ilgisi yok ama Mustafa Kemal fazlaca abartılmaktadır, ilkokulda hakkında öğrendiğimiz bilgilerin hepsinin doğru olmadığı, tarafsız ve kapsamlı bir araştırmayla tamamen anlaşılabilir. Nitekim Mustafa Kemal bu ülkeyi değil, sadece Batı Anadolu nun bir kısmının kurtarılmasında ''kumandanlık'' görevi icra etmiştir (elbette pek çok silah arkadaşı ile birlikte), esas anlamda ülkeyi kurtaran, bizzat cephede savaşıp can veren halktır.

Kuran-ı Kerim hakkında ''gökten indiği sanılan kitaplar''(bkz 1937- Son Meclis Konuşması), İslamiyet hakkında ''Arap Uydurmaları''(bkz K.Karabekir, Paşaların Kavgası) diyen birini ise hiçbir müslümanın sevme zorunluluğu yoktur. Saygı duyulabilir, ama ''gerçek müslümanlar sever'' gibi bir şeyi kimse söyleyemez.



Mustafa Kemal farklı bir şeydir, onu Allah tan bile üstün gören bir ideoloji olan ''kemalizm'' farklı bir şeydir.

Mustafa Kemal'e olan sevgisini çok abartılı olarak ifade eden kişiler vardır ,olabilir, ancak O'nu allaha yakın veya Allahtan da büyük olduğunu kimse iddiaetmemiştir , bu cümle iftiradan ibarettir...

Nitekim Mustafa Kemal bu ülkeyi değil, sadece Batı Anadolu nun bir kısmının kurtarılmasında ''kumandanlık'' görevi icra etmiştir

Böyle bir ifade için sadece nankörlüktür denebilir, istanbul ve Bursa dahil Anadolunun büyük kısmını düşman
işgali ve tecavüzünden kurtarmayı küçültmeye çalışmak, O'nun sevgisini çok fazla abartanlarla aynı
saftadırlar...

''kumandanlık'' görevi icra etmiştir

İfadeside O'nu küçültebilmeye matuf bir nankörlük örneği... Mustafa kemal Anadoluya geldiğinde hazır bir ordu vardı da, sadece hazır bu orduya komutanlık yaptı..Öyle mi..??

Mustafa Kemal'in dini inanışının ne olduğu bizleri hiç ilgilendirmez ve O 'nu kimse bilemez...

Ancak Aziz Kur'an-ı Kerimi Türk tarihinde Türkçeye tercüme ettiren ilk kişinin O olduğunu unutmayalım.
Ülkemizdeki İlahiyat Fakültelerinin kuruluşunu çıkardığı kanunla O 'nun sağladığını unutmayalım...

Bu gün Türkçe Kur'an-ı Kerimi okuyarak güzel dininmizi öğrenen her müslümanın O 'na minnetkar olduğunu da unutmayalım. Bu gün Türkçe Kur'an-ı Kerimi her okuyan müslümanın, okuduğu her ayetle ,O' na dua etmekte olduğunu da unutmayalım....
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Konunun 'din' dışında kalan bölümleri adına tartışmayı sürdürmeyeceğim, zira Mustafa Kemal in normal bir insan değil tanrısal bir varlık olarak zihinlerimize kazınışı sistematik olarak ilkokul 1 den başladığından, sıyrılmak da pek kolay olmaz. En çok sıyrılanlarda bile yine kalıntıları görünebilir. Bu, şu ana kadar ''Atatürk ü koruma kanunu'' denen ortaçağ kalıntısı bir kanun dolayısı ile açığa çıkamayan tarihçiler ve tarihi belgelerin zamanla ortaya çıkışıyla, ve yeni nesillerin daha özgür bireyler olarak yetişmesiyle uzun zaman içinde hallolacak bir şeydir. Bilginiz bu konuda yetersiz, ve siz de pek çok kişi gibi ilkokulda öğretilen klişeleri konuşuyorsunuz. Bilgisizce birine nankör demeden önce o konudaki bilgilerinizin tam ve tarafsız olduğundan emin olunuz. Yoksa kaale alınmazsınız.

Gelelim meselemize;

M.K in dini inanışı bizi ilgilendirmez ve kimse bilemez demişsiniz. İlgilendirmediği doğru, fakat kimsenin bilmediği değil. Kendisi deist ya da ateistti, çünkü kutsal metinlere inanmıyordu. Benim dinim hakkında ''Arap Uydurması'' ve ''Gökten indiği sanılan kitaplar'' demiş olması da onu sevmemem için gayet yeterli bir sebep. Bunları söylemiş birine ''dini inancı bilinemez'' demeniz ise ayrıca komik. Başka sebepleri de var elbette ama bunları yazarsam suç işlemiş olurum. Malum demokrasi timsali ülkemizde ölmüş birini koruma kanunu var.

Kuran ın tercümesini yaptırmış olması ise sandığınız gibi değildir. Atatürk, muhtemelen Kuran ı bir arabın yazdığı baştan savma bir yazı sandığından, yahut kusursuzluğunu idrak edemediğinden, kendince bu uydurmaların herkes tarafından anlaşılması için böyle bir şey yapmıştır, ve bunu da Karabekir e ''Arap uydurmalarını Türkçeye çevirteceğim, böylelikle inanmasınlar(yahut görsünler)'' şeklinde ifade etmiştir.(bkz Paşaların Kavgası, K.Karabekir.)

Kuran ın bugün Türkçe okunabilmesinin Atatürk ün sayesinde olduğunu düşünmeniz ise sınırlı bakış açısına sahip olduğunuzu gösteriyor. Farzedelim Atatürk yaptırmadı, 100 sene içinde başka kimse yaptıramayacak mıydı, buradan bu mu çıkıyor? Atatürk ilk kez yaptırmış, doğrudur. Ama o yaptırmasa bir başkası yaptıracaktı.

Zihninizi açın, sırf modern olacağım, yobaz dincilerden olmayacağım diye Atatürk ü tanrısal bir varlık olarak görmeyin. Ülkede sadece bu iki cephe yoktur, bunun farkına varın.
 

CENGÝZHAN

New member
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
297
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Konum
Ankara
Konunun 'din' dışında kalan bölümleri adına tartışmayı sürdürmeyeceğim, zira Mustafa Kemal in normal bir insan değil tanrısal bir varlık olarak zihinlerimize kazınışı sistematik olarak ilkokul 1 den başladığından, sıyrılmak da pek kolay olmaz. En çok sıyrılanlarda bile yine kalıntıları görünebilir. Bu, şu ana kadar ''Atatürk ü koruma kanunu'' denen ortaçağ kalıntısı bir kanun dolayısı ile açığa çıkamayan tarihçiler ve tarihi belgelerin zamanla ortaya çıkışıyla, ve yeni nesillerin daha özgür bireyler olarak yetişmesiyle uzun zaman içinde hallolacak bir şeydir. Bilginiz bu konuda yetersiz, ve siz de pek çok kişi gibi ilkokulda öğretilen klişeleri konuşuyorsunuz. Bilgisizce birine nankör demeden önce o konudaki bilgilerinizin tam ve tarafsız olduğundan emin olunuz. Yoksa kaale alınmazsınız.

Gelelim meselemize;

M.K in dini inanışı bizi ilgilendirmez ve kimse bilemez demişsiniz. İlgilendirmediği doğru, fakat kimsenin bilmediği değil. Kendisi deist ya da ateistti, çünkü kutsal metinlere inanmıyordu. Benim dinim hakkında ''Arap Uydurması'' ve ''Gökten indiği sanılan kitaplar'' demiş olması da onu sevmemem için gayet yeterli bir sebep. Bunları söylemiş birine ''dini inancı bilinemez'' demeniz ise ayrıca komik. Başka sebepleri de var elbette ama bunları yazarsam suç işlemiş olurum. Malum demokrasi timsali ülkemizde ölmüş birini koruma kanunu var.

Kuran ın tercümesini yaptırmış olması ise sandığınız gibi değildir. Atatürk, muhtemelen Kuran ı bir arabın yazdığı baştan savma bir yazı sandığından, yahut kusursuzluğunu idrak edemediğinden, kendince bu uydurmaların herkes tarafından anlaşılması için böyle bir şey yapmıştır, ve bunu da Karabekir e ''Arap uydurmalarını Türkçeye çevirteceğim, böylelikle inanmasınlar(yahut görsünler)'' şeklinde ifade etmiştir.(bkz Paşaların Kavgası, K.Karabekir.)

Kuran ın bugün Türkçe okunabilmesinin Atatürk ün sayesinde olduğunu düşünmeniz ise sınırlı bakış açısına sahip olduğunuzu gösteriyor. Farzedelim Atatürk yaptırmadı, 100 sene içinde başka kimse yaptıramayacak mıydı, buradan bu mu çıkıyor? Atatürk ilk kez yaptırmış, doğrudur. Ama o yaptırmasa bir başkası yaptıracaktı.

Zihninizi açın, sırf modern olacağım, yobaz dincilerden olmayacağım diye Atatürk ü tanrısal bir varlık olarak görmeyin. Ülkede sadece bu iki cephe yoktur, bunun farkına varın.





Kuran ın tercümesini yaptırmış olması ise sandığınız gibi değildir. Atatürk, muhtemelen Kuran ı bir arabın yazdığı baştan savma bir yazı sandığından, yahut kusursuzluğunu idrak edemediğinden, kendince bu uydurmaların herkes tarafından anlaşılması için böyle bir şey yapmıştır,

Tabii...Tabii aynen öyle....

Atatürk kendince bu uydurmaların herkes tarafından anlaşılması için Kur'anı tercüme ettirdi....

kendince bu uydurmaların herkes tarafından anlaşılması için İlahiyat fakültelerini açtı...

Öyle değil mi..???
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Tabii...Tabii aynen öyle....

Atatürk kendince bu uydurmaların herkes tarafından anlaşılması için Kur'anı tercüme ettirdi....

kendince bu uydurmaların herkes tarafından anlaşılması için İlahiyat fakültelerini açtı...

Öyle değil mi..???

:)

Atatürk ilahiyat fakültesi falan açtırmamıştır. Açılan ilk ilahiyat fakültesi, Daru'l Fünun' un Şer'i İlimler bölümüdür, bunun kurucusu da Emrullah Efendi dir.

Ancak cumhuriyet döneminde bu okulların etkisi azaltılmış, ''Ulum-ü Şeriye'' kısmı kaldırılmış, batıdan aynen kopyalanarak ülkeye getirilen batı eğitim sistemine uygun hale getirilmiştir. ''Tevhid i Tedrisat'' kanunu ile bu düzenleme tamamlanmıştır, fakat bu olay halka sanki daha önceden dini okul yokmuş da ilk kez açılmış gibi servis edilmiştir. Aslında olan şey, dini okulların etkisinin azaltılması ve adının değiştirilmesi olmuştur.

Kanunun çıkmasından hemen sonra, İmam Hatiplerin kapatılmasına başlanmış ve 1932 yılında ülkedeki tüm İmam Hatipler kapatılmıştır.

1924 yılında İstanbul İlahiyat fakültesi(sizin bahsettiğiniz bu) kurulmuştur fakat ''artık devletin medeni bir devlet haline gelmiş olması, latin harflerine geçilmiş olması vs.'' gibi bahaneler, ayrıca bu fakültelerden mezun olanlara bir iş verilmemesi, öğrenci sayısının 300lerden 20lere düşmesi sebepleriyle kapatılmıştır.

Bu olaydan sonra ''İslam tetkikleri Enstitüsü'' kurulmuş, bu enstitü içinde ciddi ilmi yazılar olan ''İLAHİYAT FAKÜLTESİ MECMUASI'' nı yayınlamaya başlamış, fakat bu yayınlara 1933 yılında son verilmiş ve 1936 yılında kurum tamamen kapatılmıştır.

Görüldüğü gibi olay aslında dini eğitim kurumlarının tek tek kapatılmasından ibarettir. Malesef ilkokul 1 inci sınıftan beri atatürkü bir tanrı olarak beynimize kazıyan zihniyet, bu konuda da yalan söylemekten çekinmemiştir. Tevhidi tedrisat kanununda geçen ufak bir isim değişikliğini, sanki atatürk ilk kez ilahiyat fakültesi açıyor gibi göstermiştir. Araştırma ve meraktan yoksun halk da hemen kabul etmiştir.

Uzun bir aradan sonra ilk ilahiyat fakültesi Ankara da ''1949'' yılında açılmıştır, o da zorunluluktandır. Din görevlisi açığı o kadar artmıştı ki, yıkama ve defin işlemleri yapılamadığından cenazeler günlerce ortada kalıyordu. Ayrıca din eğitimi uzun süredir kaldırılmış olduğundan, halk cahil din adamlarının eline kalmıştı. Bu gelişmeler, bu fakültenin açılmasını zorunlu hale getirdi.

Uzun süre yasaklanmış olan dini eğitimini gerçek anlamda yeniden başlatan, 1950 seçimlerinde iktidara gelen Demokrat Parti olmuştur. 1951 yılında, cumhuriyet döneminde kapatılmış olan İmam Hatip okulları yeniden açılmaya başlanmıştır. Bugünkü anlamda İlahiyat Fakültesi diyebileceğimiz ilk kurum, 1959 yılında kurulan ''Yüksek İslam Enstitüleri'' dir. Bu fakültelerden din derslerine öğretmen, diyanet işlerine de din görevlisi yetişmiştir. 1960 da ise ne mi olmuştur? Tüm bu atılımları yapan adamlar malum zihniyetin ışığında suçsuz yere asılmıştır.

Kaynaklar:
-Ahmet Hamdi Akseki / Din Tedrisatı ve Dini Müesseseler Hakkında Bir Rapor.
-Beyza Bilgin / Türkiyede din eğitimi ve liselerde din dersleri
-Nahit Dinçer / 1913 den bu yana İmam Hatip okulları meselesi
-Nauman William / Islamic higher education in Turkey
-Hilmi Zİya Ülken / İlahiyat fakültesinin geçirdiği safhalar

Evet, gördüğümüz gibi ''Atatürk ilahiyat fakültesi açtırdı'' klişesi koca bir yalandan ibarettir. Atatürk ilahiyat fakültesi açtırmamış, aksine tüm dini kurumları tek tek kapattırmıştır. Bu gerçekler zamanla öğrenilecektir.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Yöneticilere Not:

Bu yazılarda Atatürk e karşı herhangi bir hakaret, iftira, küçük düşürme niyeti mevcut değildir. Sadece tarihi gerçekler tarafsız olarak araştırılmaktadır.
 

Müslüman

New member
Katılım
10 Tem 2012
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Müslüman olduğunu iddia eden birinin "ben Atatürk'ü seviyorum" demesi akıl alacak gibi değil. Old_preacher'in vermiş olduğu kaynaklar ki bunlar iftira değil herkesin ulaşması mümkün olan kaynaklardır, Atatürk'in ne denli İslama düşman olduğunu göstermesi açısından açıktır. Hala bunları görmezden gelip tevillere başvuranlar inançlarını bir daha gözden geçirsin.

Kuran-ı Kerim hakkında ''gökten indiği sanılan kitaplar''(bkz 1937- Son Meclis Konuşması), İslamiyet hakkında ''Arap Uydurmaları''(bkz K.Karabekir, Paşaların Kavgası)

Sadece bunlar değil daha başka birçok sözleri var. Ama sanırım bunlar bir Müslümana yeter de artar bile. Ama birilerine yetmediğini görüyoruz, daha ne demeliydi acaba?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
"İslam düşmanlığı" ile "dinden uzaklık" kavramlarını birbirinden ayırmak, yapılacak isnat ve değerlendirmelerde daha doğru ifadeler kullanılmasına sebep olur kanaatindeyim.

Atatürk ile Kemalizmi birbirinden ayırmak da keza...

Muhakkak ki kimse kimseyi zorla sevemez.

Atatürk zaten dini bir lider değildir, burada O'nu dini açıdan değerlendirmek, övmek veya yermek yersizdir. Neticede bir kuldur, yaptıkları malumdur, Allah indinde ki hesabını O (cc) bilir ve görür. Bu tür münazaralardan pek hayr çıkmıyor...
 

CENGÝZHAN

New member
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
297
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Konum
Ankara
Müslüman olduğunu iddia eden birinin "ben Atatürk'ü seviyorum" demesi akıl alacak gibi değil. Old_preacher'in vermiş olduğu kaynaklar ki bunlar iftira değil herkesin ulaşması mümkün olan kaynaklardır, Atatürk'in ne denli İslama düşman olduğunu göstermesi açısından açıktır. Hala bunları görmezden gelip tevillere başvuranlar inançlarını bir daha gözden geçirsin.

Kuran-ı Kerim hakkında ''gökten indiği sanılan kitaplar''(bkz 1937- Son Meclis Konuşması), İslamiyet hakkında ''Arap Uydurmaları''(bkz K.Karabekir, Paşaların Kavgası)

Sadece bunlar değil daha başka birçok sözleri var. Ama sanırım bunlar bir Müslümana yeter de artar bile. Ama birilerine yetmediğini görüyoruz, daha ne demeliydi acaba?


Müslüman olduğunu iddia eden birinin "ben Atatürk'ü seviyorum" demesi akıl alacak gibi değil.



Kardeş, senin Mustafa Kemal'i sevecek kadar aklın yoksa, kimse sana yardım edemez...
Mustafa Kemali sevmek, ben müslümanım diyen ve nankör olmayan her müslümanın borcudur.

1919 da 250-300.000 kişilik yunan ordusu İzmir,Bursa ve Eskişehire kadar tüm Anadoluyu işgal etmiş,
müslümanlara karşı her türlü zulmü ve katliamı yapmış,müslüman kadınlara tecavüzler ederken....

Mustafa Kemal Samsuna çıkmış...Ortada ordu yok,silah yok,mühimmat yok.
Anadolunun büyük bir kısmını işgal etmiş olan düşman ordusunu yenmek, işgal ve tecavüz altındaki müslümanları kurtarmak ,ancak bir mucize ile mümkün....

Burada mucize gerçekleşiyor, Yüce Allah Mustafa kemal'e gavur zulmü altındaki müslümanları kurtarma görevini veriyor....

Nasıl ki yüce Allah Peygamberimize yardım etmiş ve peygamberimizin putperestlere karşı galip gelmesini
ve muvaffak olmasını sağlamış ise....

Tüce Allah Mustafa Kemale de yardım etmiş ,yunan gavuruna karşı galip gelmesini ve muvaffak olmasını sağlamıştır....
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Kardeş, senin Mustafa Kemal'i sevecek kadar aklın yoksa, kimse sana yardım edemez...
Mustafa Kemali sevmek, ben müslümanım diyen ve nankör olmayan her müslümanın borcudur.

1919 da 250-300.000 kişilik yunan ordusu İzmir,Bursa ve Eskişehire kadar tüm Anadoluyu işgal etmiş,
müslümanlara karşı her türlü zulmü ve katliamı yapmış,müslüman kadınlara tecavüzler ederken....

Mustafa Kemal Samsuna çıkmış...Ortada ordu yok,silah yok,mühimmat yok.
Anadolunun büyük bir kısmını işgal etmiş olan düşman ordusunu yenmek, işgal ve tecavüz altındaki müslümanları kurtarmak ,ancak bir mucize ile mümkün....

Burada mucize gerçekleşiyor, Yüce Allah Mustafa kemal'e gavur zulmü altındaki müslümanları kurtarma görevini veriyor....

Nasıl ki yüce Allah Peygamberimize yardım etmiş ve peygamberimizin putperestlere karşı galip gelmesini
ve muvaffak olmasını sağlamış ise....

Tüce Allah Mustafa Kemale de yardım etmiş ,yunan gavuruna karşı galip gelmesini ve muvaffak olmasını sağlamıştır....

İlahiyat fakülteleri hakkındaki yalanları anlamış olmanız güzel.

İstanbul Hükümeti, Atatürk ü İstanbul a çağırdığında Atatürk istifa etti. Bu olaydan sonra Karabekir, tüm ordusuyla birlikte onun hizmetine girdiğini ilan etti. Bu olduğu esnada terhis edilmemiş tek ordu, Karabekir in komutanlığını yaptığı orduydu. Bu olay sayesinde bugün Atatürk diye biri anılıyor, Karabekir ona bu desteği vermeseydi Mustafa Kemal yalnızca istifa etmiş bir Osmanlı subayı idi, ve muhtemelen tarih kitaplarında da yer tutmayacaktı.

Yani Atatürk işe başladığında ordu yok falan değildi. Arkasında bir ordu, tüm halk tarafından itibar gören savaş kahramanı Karabekir, ve onun gibi pek çok tanınmış adam vardı. Bunların ardından Atatürk zaman zaman din adamı görünümüne bürünerek vaaz verdi, din adamlarıyla resimler çektirdi, İslam hakkında bir iki iyi laf etti ki cahil ve her şeyden habersiz halk iyice desteğini versin.

Bunları Atatürk ün dindarlığına falan bağlayan insanlar, 1937 deki konuşmasından bahsedilince dut yemiş bülbüle dönerler, ya da kıvırmaya çalışırlar.

Evet, bir daha bakalım bakalım Atatürk ne demiş;

''Bizim devlet idaresindeki ana programımız, CHP programıdır.Bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır.Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.”'' (1937 Son Meclis Konuşması)

Evet, siz nankör olmayan her müslümanın, bu sözleri söyleyen insanı sevmesi gerektiğini söylüyorsunuz. O halde tekrar okuyunuz.

Evet bir mucize gerçekleşmiştir o savaşta, fakat bu mucizenin Atatürkle pek bir alakası yoktur. Bunu gerçekleştirenler açlıktan can çekişen, fakirlikten sokaklarda yatan, fakat kadınlarını ve çocuklarını korumak için gözünü bile kırpmadan, elinde Kuran ile cephede can veren millettir. Bugün bazılarının cahil, koyun sürüsü, bidon kafalı olarak nitelendirdiği o millet; yoksa balolarda fransız musikisi eşliğinde şarap içerek modernleştiğini zannedenler ya da avrupalı şapkası giymeyi reddedenleri istiklal mahkemelerinde vatan haini diye asanlar değil.

Bu arada size düşünmeniz için bir soru soracağım. Bildiğiniz ve tarih kitaplarımızda da yazdığı üzere, kurtuluş savaşından sonra 'yenilen devlet' statüsünden 'yenen devlet' statüsüne yükseldik, ve Lozan a bu şekilde gittik. Yani savaş kazanan devlet olarak oturduk masaya.

O halde niçin Musul ve Kerkük gibi dünyanın en zengin petrol kaynaklarını ve Ege de stratejik öneme haiz bir çok adayı ''yendiğimiz'' o devletlerin kucağına bıraktık? Düşünün.
 

CENGÝZHAN

New member
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
297
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Konum
Ankara
İlahiyat fakülteleri hakkındaki yalanları anlamış olmanız güzel.

İstanbul Hükümeti, Atatürk ü İstanbul a çağırdığında Atatürk istifa etti. Bu olaydan sonra Karabekir, tüm ordusuyla birlikte onun hizmetine girdiğini ilan etti. Bu olduğu esnada terhis edilmemiş tek ordu, Karabekir in komutanlığını yaptığı orduydu. Bu olay sayesinde bugün Atatürk diye biri anılıyor, Karabekir ona bu desteği vermeseydi Mustafa Kemal yalnızca istifa etmiş bir Osmanlı subayı idi, ve muhtemelen tarih kitaplarında da yer tutmayacaktı.

Yani Atatürk işe başladığında ordu yok falan değildi. Arkasında bir ordu, tüm halk tarafından itibar gören savaş kahramanı Karabekir, ve onun gibi pek çok tanınmış adam vardı. Bunların ardından Atatürk zaman zaman din adamı görünümüne bürünerek vaaz verdi, din adamlarıyla resimler çektirdi, İslam hakkında bir iki iyi laf etti ki cahil ve her şeyden habersiz halk iyice desteğini versin.

Bunları Atatürk ün dindarlığına falan bağlayan insanlar, 1937 deki konuşmasından bahsedilince dut yemiş bülbüle dönerler, ya da kıvırmaya çalışırlar.

Evet, bir daha bakalım bakalım Atatürk ne demiş;

''Bizim devlet idaresindeki ana programımız, CHP programıdır.Bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır.Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.”'' (1937 Son Meclis Konuşması)

Evet, siz nankör olmayan her müslümanın, bu sözleri söyleyen insanı sevmesi gerektiğini söylüyorsunuz. O halde tekrar okuyunuz.

Evet bir mucize gerçekleşmiştir o savaşta, fakat bu mucizenin Atatürkle pek bir alakası yoktur. Bunu gerçekleştirenler açlıktan can çekişen, fakirlikten sokaklarda yatan, fakat kadınlarını ve çocuklarını korumak için gözünü bile kırpmadan, elinde Kuran ile cephede can veren millettir. Bugün bazılarının cahil, koyun sürüsü, bidon kafalı olarak nitelendirdiği o millet; yoksa balolarda fransız musikisi eşliğinde şarap içerek modernleştiğini zannedenler ya da avrupalı şapkası giymeyi reddedenleri istiklal mahkemelerinde vatan haini diye asanlar değil.

Bu arada size düşünmeniz için bir soru soracağım. Bildiğiniz ve tarih kitaplarımızda da yazdığı üzere, kurtuluş savaşından sonra 'yenilen devlet' statüsünden 'yenen devlet' statüsüne yükseldik, ve Lozan a bu şekilde gittik. Yani savaş kazanan devlet olarak oturduk masaya.

O halde niçin Musul ve Kerkük gibi dünyanın en zengin petrol kaynaklarını ve Ege de stratejik öneme haiz bir çok adayı ''yendiğimiz'' o devletlerin kucağına bıraktık? Düşünün.



Evet bir mucize gerçekleşmiştir o savaşta, fakat bu mucizenin Atatürkle pek bir alakası yoktur.

Nankörlüğün zirvesine ait bir cümle...
Söylenebilecek tek şey...Yazıklar olsun....!!!

Mustafa Kemal Yüce Allahın yardımı olmadan kurtardı bu ülkeyi ,herhalde size göre....???

Bana göre ise Yüce Allah onun elinden tuttu ve yunan gavurunun inkencesi altındaki müslüman halkı
kurtarmasına yardım etti....

Bu konuda tartışmayı burada kapatıyorum görüyorum ki Allah bir kişiye nankörlüğü vermişse..
Yapacak birşey yoktur...
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Hayır, bana göre bu ülkeyi Atatürk kurtarmadı. Çünkü Atatürk süpermen değildi, tek başına o kadar insanı yenemezdi. :D

Sevgili CENGİZHAN, ben size gerçekleri açıklıyorum, olaylara mantık ve tarafsızlıkla yaklaşıyorum, ve size karşı herhangi bir menfi sözüm olmadı. Ama siz her mesajınızda bana hakaret yağdırıyorsunuz ve konuştuklarınızın bir dayanağı yok. İlkokulda bize öğretilenleri aynen söylüyorsunuz burada, Atatürk geldi düşmanı yurttan kovdu bize özgürlük verdi. Yanlış hatırlamıyorsam akademisyendiniz. Bir akademisyenin herhangi bir konuya yaklaşımının seviyesi bu olmamalı. Ayrıca hoşunuza gitmeyen gerçeklerle karşılaştığınızda ''Allah nankör yaratmış yapacak bir şey yok'' diyerek konuyu kapatmak da bir akademisyene yakışmaz.

Açıkça görüldüğü gibi, Atatürk bize okullarda öğretilen o tanrısal varlık değil, sıradan bir insandır. Yaşadığı dönemde şans yüzüne gülmüş, silah arkadaşlarının arasından yükselebilmiştir. Bu yükselme kimi zaman şans ile, kimi zaman da kendisinden daha başarılı komutanları hain ilan ederek(Çerkes Ethem) ya da kendi partisinden daha başarılı olacak ve halkın daha çok seveceği partileri bahanelerle kapatarak (Serbest Cumhuriyet Fırkası) olmuştur. Bu böyledir, tarihi daima kazanan taraf yazar, eğer Çerkes Ethem ya da başkaları bu iktidar kavgasında bazıları kadar hırslı olsa idi, şu an tarih kitaplarında Mustafa Kemal diye birini Çerkes Ethem in yerine okuyor olacaktık. Kazanan tarihi yazar, kaybeden hain olur, bu böyledir. Bugün Atatürk hakkında övgü dolu şeyler yazan tarihçilerin tümü vatansever kabul edilirken gerçekleri yazanlar İngiliz dostu ve vatan haini olarak yaftalanmaktadır. Bu da cehaletin acı bir sonucudur.

Din konusunda ise konuşacak bir şeyin olmadığını görüyorum, zira siz açıkça İslam a söven, onu Arap uydurması olarak nitelendiren birini, her müslümanın sevmesi gerektiğini ve aksinin nankörlük olacağını söylüyorsunuz. Buna sadece gülüyor ve geçiyor, ayrıca bu konudaki samimiyetinizi bir kez daha gözden geçirmeye davet ediyorum.
 

CENGÝZHAN

New member
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
297
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Konum
Ankara
Hayır, bana göre bu ülkeyi Atatürk kurtarmadı. Çünkü Atatürk süpermen değildi, tek başına o kadar insanı yenemezdi. :D

Sevgili CENGİZHAN, ben size gerçekleri açıklıyorum, olaylara mantık ve tarafsızlıkla yaklaşıyorum, ve size karşı herhangi bir menfi sözüm olmadı. Ama siz her mesajınızda bana hakaret yağdırıyorsunuz ve konuştuklarınızın bir dayanağı yok. İlkokulda bize öğretilenleri aynen söylüyorsunuz burada, Atatürk geldi düşmanı yurttan kovdu bize özgürlük verdi. Yanlış hatırlamıyorsam akademisyendiniz. Bir akademisyenin herhangi bir konuya yaklaşımının seviyesi bu olmamalı. Ayrıca hoşunuza gitmeyen gerçeklerle karşılaştığınızda ''Allah nankör yaratmış yapacak bir şey yok'' diyerek konuyu kapatmak da bir akademisyene yakışmaz.

Açıkça görüldüğü gibi, Atatürk bize okullarda öğretilen o tanrısal varlık değil, sıradan bir insandır. Yaşadığı dönemde şans yüzüne gülmüş, silah arkadaşlarının arasından yükselebilmiştir. Bu yükselme kimi zaman şans ile, kimi zaman da kendisinden daha başarılı komutanları hain ilan ederek(Çerkes Ethem) ya da kendi partisinden daha başarılı olacak ve halkın daha çok seveceği partileri bahanelerle kapatarak (Serbest Cumhuriyet Fırkası) olmuştur. Bu böyledir, tarihi daima kazanan taraf yazar, eğer Çerkes Ethem ya da başkaları bu iktidar kavgasında bazıları kadar hırslı olsa idi, şu an tarih kitaplarında Mustafa Kemal diye birini Çerkes Ethem in yerine okuyor olacaktık. Kazanan tarihi yazar, kaybeden hain olur, bu böyledir. Bugün Atatürk hakkında övgü dolu şeyler yazan tarihçilerin tümü vatansever kabul edilirken gerçekleri yazanlar İngiliz dostu ve vatan haini olarak yaftalanmaktadır. Bu da cehaletin acı bir sonucudur.

Din konusunda ise konuşacak bir şeyin olmadığını görüyorum, zira siz açıkça İslam a söven, onu Arap uydurması olarak nitelendiren birini, her müslümanın sevmesi gerektiğini ve aksinin nankörlük olacağını söylüyorsunuz. Buna sadece gülüyor ve geçiyor, ayrıca bu konudaki samimiyetinizi bir kez daha gözden geçirmeye davet ediyorum.


Tamam güzel kardeşim....

Görülüyorki sizin bazı kemikleşmiş saplantılarınız var...Aşağıdaki cümlenizden anlaşılıyor....


Hayır, bana göre bu ülkeyi Atatürk kurtarmadı. Çünkü Atatürk süpermen değildi, tek başına o kadar insanı yenemezdi. :D

Evet haklısınız..
Fatih Sultan Mehmet te istanbulu fethetmedi.
Fatih süpermen değildi..Tek başına İstanbulu fethedemezdi.....:D

Bütün argümanlarınız yukarıdaki gibi oldukça mantık prensipleri dışında kalıyor...;)

Mesela...

eğer Çerkes Ethem ya da başkaları bu iktidar kavgasında bazıları kadar hırslı olsa idi, şu an tarih kitaplarında Mustafa Kemal diye birini Çerkes Ethem in yerine okuyor olacaktık

Bu ifade de mantık var mı...???
Eğer çerkes ethem kuvvetleriyle Ankaraya geldiğinde, Atatürk eskişehire gitmiş ( Veya kaçmış ) Olmasydı
ve Çerkez ethem Atatürkü berteraf edebilip kumandayı alsaydı....

Belki de çerkes ethem Dumlupınar ve sakarya meydan muharebelerini kazanamayacak, mağlup olacak ve bugün
yunanistan devletinin hudutları Eskişehire kadar gelecek ve Anadolunun yarısı, Yunanistan yönetiminde olacaktı....;)

Kardeş sana basit bir sorum var...Cevaplayabilirsen memnun olurum...

Mustafa Kemal, Yüce Allahın elinden tutarak,yardım etmesi ile, ve Anadoluyu gavur zulmü ve işgalinden kurtarmakla
görevlendirmedi, Yüce Allah Mustafa kemale yardım etmedi de....

Mustafa kemal Yüce allahın emri ve yardımı olmadan, kendi başına mı bu mucize başarıyı gerçekleştirdi..?????
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Fatih Sultan Mehmet te istanbulu fethetmedi.
Fatih süpermen değildi..Tek başına İstanbulu fethedemezdi.....

Anadolu nun kurtarılması, yalnız Atatürk ün istemesiyle olmadı. İşgal esnasında zaten her bölgede birbirinden bağımsız direniş cemiyetleri kurulmuştu. Nitekim Anadolu nun güney bölgesindeki mücadelelerin Atatürk ile bir alakasının olmaması, halkın kendi iradesinden kaynaklanması bunun göstergesidir. Atatürk sadece bu cemiyetleri birleştirmek gibi bir çalışma yapmıştır, onu da zaten tek başına değil, halk içinde itibarı olan pek çok asker ve politikacının yardımıyla yapmıştır.

Fatih ise İstanbul un alınışının kaynağıdır. İstanbul un alınmasına bizzat o karar vermiştir, ordusunun başında bizzat bulunmuştur. ''Ya ben İstanbul u alırım, ya o beni'' diyerek herşeyini bu savaşa vermiş, ve başarmıştır. Elbette tek başına yapmamıştır, fakat sebepler ve gelişmeler kıyaslandığında ''İstanbul u Fatih aldı'' demek diğerinden daha uygun olur. Mantıktan bahsetmeden önce bazı ayrıntılara girmeniz gerekir. Yüzeysel bir yaklaşımla mantıktan bahsedemezsiniz.

Belki de çerkes ethem Dumlupınar ve sakarya meydan muharebelerini kazanamayacak, mağlup olacak ve bugün
yunanistan devletinin hudutları Eskişehire kadar gelecek ve Anadolunun yarısı, Yunanistan yönetiminde olacaktı....

Çerkes Ethem, materyal ve genel durumlar açısından düşük seviyedeki Kuva yı Milliye birliklerinin komutanıdır, düşmana karşı daha ilkel silahlara ve az sayıda askere sahip olmasına rağmen pek çok kez zafer kazanmıştır. Yozgat İsyanı çıktığı esnada, ülkede bu isyanı bastırabilecek bir kuvvet yoktu ve isyan hızla Ankara ya, meclise ilerliyordu. Atatürk bu isyanı bastırması için Çerkes Ethem den bizzat rica etmiştir, çünkü aksi halde meclis yıkılacaktır. Ethem, bu isyanı başarıyla bastırır. Madem Atatürk o kadar muhteşem ve kusursuz bir lider, madem Allah ın yardımını arkasına almış, niçin kendisi halledemiyor da Ethem den istiyor?

Bu arada Atatürk ün bizzat yönettiği savaşlar,

-Trablusgarp Savaşı (kaybetmiştir.)
-Bitlis ve Muş topraklarının kurtarılması
-Sina ve Filistin cepheleri (burada ağır bir yenilgiye uğramış ve barış istemek zorunda kalmıştır.)
-Sakarya Muharebesi(Kazanıldığı söylense de Yunanlılardan iki kat fazla kaybımız olmuştur, ve düşman geri çekilmemiş sadece yavaşlatılmıştır.)
-Büyük Taarruz

Görüldüğü gibi Atatürk ün bizzat yönettiği savaşların yarısı kaybedilmiştir. Yani Atatürk yerine o zamanda Çerkes Ethem olsaydı çok büyük ihtimalle o savaşlar kaybedilmezdi.

Peki o halde neden Atatürk bize dünyanın en büyük askeri dehası olarak tanıtılmaya çalışmaktadır?

Kurtuluş Savaşı esnasında kazanılan büyük başarılar sadece Atatürk e aitmiş gibi anlatılmaktadır, halbuki değildir.(Atatürk iktidarı ele geçirdiği için Karabekir, Fevzi Çakmak, Ali Fuat Paşa, Çerkes Ethem ve daha nice paşanın kazandığı zaferler de otomatikman Atatürk e mal edilmiştir.) Çanakkale Savaşlarını kazanan Atatürk değil, orduyu komuta eden Alman general Liman Von Sanders tir. Bu başarı da Atatürk e maledilmiştir. Güney bölgelerindeki işgalcilerin çekilmesinin de Atatürk ile bir alakası yoktur. Tamamen halkın kendi iradesiyle mücadelesi sonucu olmuştur. Zaten İtalyanlar hiç savaşmamış, İtilaf devletleri arasındaki anlaşmadan memnun olmadıkları için kurşun bile sıkmadan geri çekilmişlerdir.

Tarihi olaylar dikkat ve tarafsızlık gerektirir. Siyasi görüşün ya da başka bir şeyin etkisinde kalırsanız, objektif doğruya değil kendi doğrunuza ulaşırsınız.

Mustafa kemal Yüce allahın emri ve yardımı olmadan, kendi başına mı bu mucize başarıyı gerçekleştirdi..?????

Öncelikle Allah, ''gökten indiği sanılan kitaplar'' ya da ''Arap uydurması'' diyen birine yardım etmez. Eder diyorsanız inancınızı ve Kuran ı, Allah ın kafirler hakkındaki hükümlerini tekrar gözden geçiriniz. Bu bir.

İkincisi, yukarıda da açıkça görüldüğü gibi, mucize başarı falan gerçekleştirmemiştir. Yönettiği savaşların yarısı kaybedilmiş savaşlardır.(Kazanılmış bir savaş olarak gösterilen Sakarya muharebesinde Yunanlılardan yaklaşık iki kat fazla kaybımız vardır.)

Bu arada ben de size bir soru sormuştum. Bakarsanız sevinirim.
 

CENGÝZHAN

New member
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
297
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Konum
Ankara
Yukarıdaki cevabi yazılarınızdan size ait iki cümleyi alıntı yapıyorum....


Evet bir mucize gerçekleşmiştir o savaşta,

yukarıda da açıkça görüldüğü gibi, mucize başarı falan gerçekleştirmemiştir.


Tamam kardeş bu kadar yeterli....

Ancak yüce Türk milleti hiçbir zaman nankör olmamıştır,nankörlük etmemiştir...

Aziz Mustafa Kemal'in kabrini ,her yıl 3 milyon Anadolu insanı ziyeret eder, dua eder ve
Mustafa Kemal'e olan minnetini gösterir...


Bu tartışma daha önce de belirttiğim gibi hiçbir değer taşımaz duruma gelmiştir...
Ben kendi hesabıma bu tartışmaya son veriyorum..

Selam...

 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Sevgili Cengizhan, akademisyen olduğunuzdan şüphe etmeye başlıyorum. Okuma ya da anlama probleminiz olmuş, umarım kısa süreli olmuştur.

İlk ifademde gerçekleştiğini söylediğim mucizeyi gerçekleştiren ''halk''tır. İfadeyi dikkatli okumanıza gerek yok, bariz öyle söylemişim.

İkinci ifademi sanırım yanlış okudunuz, ''mucize gerçekleştirmemiştir'' demişim. Yani bir mucize gerçekleşmiştir, ama gerçekleştiren Atatürk değildir. Bir akademisyene etken fiil ile edilgen fiil arasındaki farkı anlatmak istemem, bundan utanç duyarım. Yine de ne olur ne olmaz kısaca belirteyim;

''Gerçekleşmek'' fiilinde özne belirsizdir, gerçekleşen bir olay vardır fakat kimin gerçekleştirdiği belli değildir.

''Gerçekleştirmek'' fiilinde ise belirli bir özne olmak zorundadır çünkü fiil etkendir.

Anladığınızı umut ederek ve onca bilgilendirici yazının içinde gramer çelişkisi aramaktan başka bir şey yapmamanıza teesüf ederek, her seferinde cevaplamaktan kaçtığınız sorumu 3. kez tekrarlıyorum.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Bu tartışma daha önce de belirttiğim gibi hiçbir değer taşımaz duruma gelmiştir...
Ben kendi hesabıma bu tartışmaya son veriyorum..

Bu mudur bir bilim insanının izleyeceği yol? Savunduklarının yanlışlığı ortaya konulduğunda ve diyecek bir şey bulamadığında ''seviye düştü ben gidiyorum'' demek? Devam ettiğiniz hakaretleri saymıyorum bile.

Dip not: Anıtkabir ziyaretlerinin yarısından fazlasının okulların zorla götürülmesinden kaynaklandığını sanırım bilmiyorsunuz.
 

CENGÝZHAN

New member
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
297
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Konum
Ankara

Bu mudur bir bilim insanının izleyeceği yol? Savunduklarının yanlışlığı ortaya konulduğunda ve diyecek bir şey bulamadığında ''seviye düştü ben gidiyorum'' demek? Devam ettiğiniz hakaretleri saymıyorum bile.

Dip not: Anıtkabir ziyaretlerinin yarısından fazlasının okulların zorla götürülmesinden kaynaklandığını sanırım bilmiyorsunuz.


Evet....Ankarada 2 milyon ilk okul çocuğu var....:D


Kardeş..Mantık dışı mugalataların bilimsel cevabı olmaz....


Öncelikle Allah, ''gökten indiği sanılan kitaplar'' ya da ''Arap uydurması'' diyen birine yardım etmez.

Demek ki Mustafa Kemal, Yüce Allahın yardımı ve görevlendirmesi ve isteği olmadan, o mucize istiklal
savaşını kazandı,muvaffak oldu..Yüce Allah ta sadece seyretti....!!!!!

Böyle devamlı olarak mantığın dışında gezen, her olaya uydurma bahaneler bulan bir kişiyle bilimsel bir tartışma yapılamaz.

Mustafa Kemal Anadolunun yüz karası, on binlerce kişinin yuvalandığı, çalışmadan müslüman üretici halkın emeğini ürününü sömüren tekke ve zaviyelere yuvalanmış, din adamı kılığındaki insanların, tekke ve zaviyeleri kapatarak düşmanlığını kazanmıştır...Bunlara eski saltanat sömürücüleri,eski imam-kadılar ve bunlar gibi eski
saltanat mensupları da şüphesiz ki Atatürk düşmanı olacaklardır...

Allah Atatürk düşmanlarını affetsin diyelim...

Not: Soruma cevap vermediniz diye nakarat yapacağınıza ,sorunuzu bir yazın da anlayalım...Neymiş...??
 
Üst Alt