Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

GERÇEK AŞK ! (Tasavvufta AŞK)

fetih

New member
Katılım
16 Şub 2007
Mesajlar
1,994
Tepkime puanı
355
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Uzay Ýstasyonundan Alooooo Kimse Yokmuuuuu :)
" Rahman ve Rahim olan ALLAH'ın Adıyla "
" Kalpler ancak ALLAH'ı anmakla mutmain olur. " Râd/28

Rabbim, Rabbim, bu işin bildim neymiş türkçesi, Senin aşkın ateştir, ateşin gül bahçesi.

" Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, Affet Senden habersiz aldığım her nefesten. " Necip Fazıl Kısakürek

Aşık olan kişiler deli olagan olur,
Aşk nedir bilmeyenler âna gülegan olur,
Sakın gülme sen âne , deli değildir sane,
Kişi neye gülerse başa gelegân olur,
Aşık Yunus sen dahi, incitme aşıkları,
Aşıkların duası kabul olagan olur….

Cenab-ı Hakk'ın muhabbet(aşk) zinciri kimin ayağına takılmışsa onun için korku yoktur, gam çekmekte yoktur. Bu zincir, dünya zincirini kıranlara takılır. Evet zinciri aşk, takınmayan kimse henüz manevi hayata kavuşmamış demektir.

Züleyha'nın, Hz Yusuf'a (AS) olan aşkı…
Züleyha Hz Yusuf'a AS olan aşkı uğruna güzelliğinive servetini bu yolda vermiş, yetmiş deve yükü mücevher ve gerdanlığı bu yolda harcamış. "Bu gün Yusuf'u (AS) gördüm" diyen herkese eline geçeni zengin edecek bir mücevher vere vere elinde bir şey kalmamış. Aşkından dolayı karşılaştığı herşeyi Yusuf diye çağırır olmuş. O kadar ki başını göğe kaldırdığı zaman Hz Yusuf AS adını yıldızların üzerinde yazılı görürmüş.Daha sonra Züleyha iman edip Hz Yusuf AS onunla evlendikten sonra eski aşığı ve yeni kocasından ayrı yaşamaya yönelerek kendini ibadete vermiş varlığını tamamen ALLAH 'a C.C. adamış, Hz Yusuf AS kendisi gündüz yatağa çağırsa "akşama" diye savar, akşam çağırınca "yarına" diye ertelermiş. Nihayet bunun sebebini Yusuf'a AS şöyle söyler "Ben sana ALLAH 'ı C.C. tanımadan önce aşık olmuştum". Bunun üzerine Yusuf AS "Seninle birleşmemi emreden yüce ALLAH 'dır. Senden iki çocuğum olacağını ve bunları peygamber olarak görevlendireceğini bana bildirdi."

Hz İsa AS birgün bahçe sulayan bir delikanlı ile karşılaştı, delikanlı Hz İsa'ya AS " Rabbinin sevgisinin zerre ağırlığındaki bir kısmını bana bağışlamasını dile " der. Hz İsa AS "sen zerre kadarına dayanamazsın" diye karşılık verir. Delikanlı " O halde zerre kadarının yarısını versin " der. Bunun üzerine İsa AS " Ya Rabbi bu gence sevginin zerre kadarının yarısını bağışla " diye dua eder ve yoluna devam eder. Bir müddet sonra Hz İsa'nın AS yolu yine oraya düşer, delikanlıyı sorar. "Delirdi dağlara çıktı" derler. Hz İsa AS delikanlıyı kendisine göstermesi için ALLAH 'a dua eder. O sırada delikanlıyı dağlar arasında görür, onu gözlerini gökyüzüne dikmiş ve bir kaya üzerinde dimdik ayakta dururken bulur.Hz İsa AS delikanlıya selam verir, selamını almaz "Ben İsa'yım AS" diye kendisini tanıtarak delikanlının ilgisini çekmeye çalışırken Yüce ALLAH 'tan C.C. kendisine şu vahy gelir "Kalbinde Benim sevgimin yarım zerresini taşıyan kimse insanoğlunun sözünü duyar mı? İzzet ve Celâlim Hakkı için sen onu testere ile ikiye biçsen, onun acısını bile duymaz."

Adamın biri Efendimiz'e SAV " Ben seni seviyorum " dedi. Efendimiz SAV " Yoksulluğa hazır ol " buyurdu. "ALLAH 'ı da çok seviyorum" deyince " O halde belaya'da hazır ol " buyurdu. Tirmizi (Başka bir rivayette: " Beni sevene fakirlik, hedefine koşan selden daha süratli gelir " buyurmuştur.)

ALLAH 'u Teâlâ Musa AS'a şöyle vahyetti " Bir kulumu sevdiğim vakit ona, sadakatini görmek için dağların bile dayanamayacağı belalar veririm. Şayet sabrederse onu Kendime veli ve dost edinirim. Şayet acziyet gösterir, feryad ederse onu perişan ederim " buyurmuştur.

Zatın birisi der ki: " Sevdiğim herşeyi ALLAH C.C. sevdiği için sevdim, hatta ateşi sevseydi, oraya da girmeyi severdim. "

Cüneyd sordu: " Seven kimse belanın acısını duyar mı? Seriyyüs Sakati dedi ki "Hayır". Cüneyd "Kılıç darbesi yesede mi?" Sakati "Evet yetmiş kılıç yarası alsa da acısını duymaz" dedi.

Bişr RA diyor ki:" Gençliğimde Abadan'a gitmiştim. Cüzzamlı deli ve kör bir adam ile karşılardım.Sara'sı tutmuş, karıncalar vücuduna üşüşmüş etini yiyorlardı. Başımı kaldırıp kucağıma aldım, ayıldığı vakit "Benimle Rabbim arasına giren bu adam kimdir? Rabbim beni parça parça yapsa, benim O'na ancak sevgim artar." Dedi."

ALLAH'u Teâlâ, Peygamberlerden birine: "Ben dostluğum için Beni zikirden yorulmayan, Benden başka gayesi olmayan ve Benim üzerime başka hiçbirşeyi tercih etmeyen, ateşte yansa bile ondan acı duymayan, neşterlerle parça parça edilse de acısını hissetmeyen kimseleri seçerim." Buyurdu.

Muhabbet şarabını bardak bardak içtim, ne şarab tükendi ve nede ben kandım. Şibli RA

ALLAH 'u Teâlâ C.C., İsa AS'a: "Ben kulumun sırrında dünya ve Ahiret sevgisinden bir şey bulmadığım vakit, onu Benim sevgimle doldurur ve Kendi himayem altına alırım." Buyurdu.

ALLAH 'u Teâlâ C.C., Musa AS'a "Bern" isimli siyah bir köle için: "Bern, Benim için çok sevimli bir kuldur, ancak bir kusuru vardır" buyurdu. Musa AS "Kusuru nedir, Ya Rabbi?" diye sorunca, ALLAH 'u Teâlâ C.C. "Seher rüzgarı onun hoşuna gider ve ondan zevk alarak onunla huzur bulur. Halbuki Beni seven, başka hiçbirşey ile huzur ve sükûn bulamaz." buyurmuştur.

Mevla C.C. uzun ve edebiyat yüklü dualara değil kalbi yanık, aşka uğramış, iki kellimeyi bir araya getiremeyen aşıkların semayı inleten "Ya Rabbi duasına" daha fazla itibar eder.

Her büyük sevginin ve sevgilinin bile üç paraya satıldığı bu günde, siz parayla asla satın alınamayan ve daim olan sevgiyi arayın. O sevgi ki onu bulanlar ebediyen kaybolmayan sevgiye ve aşk'a kavuştular. Onu uzakta aramayın, gönlünüze/kalbinize bakın göreceksiniz ki o sevgi : "ALLAH C.C. ve Râsulü'nün SAV sevgisidir"

Üstad'dan Aşk (N. Fazıl'dan)
Tam otuz yıl saatim işlemiş be durmuşum, gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.


Diyorlar Bana, kalsın şiirde sözde yerde , Sen araştır, göklere çıkan merdiven nerde.

Anladım işi; San'at ALLAH 'ı aramakmış, Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.

Zehirle pişmiş aşı yemeye kimler gelir? Dilsizce, yalnız ALLAH (C.C.) demeye kimler gelir?

Seni aramam için beni uzağa attın, Alemi benim, beni Kendin için yarattın.

Tel tel iplik iplikte dikseler ağzımı, Tek ses duysalar; ALLAH (C.C.) yoklayanlar nabzımı.

Tutuşturanlar, lûgat kitabını elime, Bilsin; ALLAH'tan (C.C.) başka bilmiyorum kelime.

Ellerime uzanan dudakları tepeyim, ALLAH (C.C.) diyen gel seni ayağından öpeyim.

Ne var ki pazarlığa girişecek ecelle, sermayem tek kelime ALLAH (C.C.) Azze ve Celle.

Güzel ALLAH 'ım (C.C.), Senden ne gelecekse gelsin, Sen ki Rahmetinle de Kahrınla da güzelsin.

Neye yaklaşsam, sonu uzaklık ve kırgınlık, Anlaki yok ALLAH 'tan (C.C.) başkasıyla yakınlık.

Kudret O'nun, gayrında ne mecal var ne tüvan, Alim ilmine yansın, pazusuna pehlivan.

Rabbim, Rabbim, bu işin bildim neymiş türkçesi, Senin aşkın ateştir, ateşin gül bahçesi.

Neye baksam aynı şey neyi görsem aynı şey, Olan Sensin, hey gidi hakikat Sultanı hey.

Bu yük Senden ALLAH 'ım (C.C.), çekeceğim naçarım, Senden Sana sığınır, Senden Sana kaçarım.

"ALLAH C.C. bir" demektense ecel teri dökerken, Ölüversem, beklenmez bir anda "ALLAH C.C. bir" derken.

Sana şah damarından daha da yakın ALLAH (C.C.), Günah mı dedin, Ondan uzağa düşmek günah.

Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, Affet Senden habersiz aldığım her nefesten.

ALLAH (C.C.) dostunu gördüm bundan altı yıl evvel, Bir akşamdı ki, zaman donacak kadar güzel,
Bana yakan gözlerle bir kerecik baktınız, Ruhuma, büyük temel çivisi çaktınız.

Düşünüyorum O'ndan evvel zaman varmıydı? Hakikatler boşluğa bakan aynalarmıydı?

O ALLAH 'ın (C.C.) emriyle kâinat Efendisi (SAV), Varlığın tacı, varlık nurunun ta kendisi.

Müjdecim, kurtarıcım, Efendim, Peygamberim, Sana uymayan ölçü hayat olsa teperim.

Gözüm, aklım, fikrim var deme, hepsini öldür, Sana göl gibi gelen, O göl diyorsa göldür.

Eklense de başıma dünyada kaç baş varsa, Başım onlarım hepsi içinsecdeye varsa.

O yüz, her hattı tevhid kaleminden bir satır, O yüz ki göz değince ALLAH 'ı (C.C.) hatırlatır.

Sual: Ey veli, insan nasıl olmalı söyle, Cevap: son anda nasıl olacaksa, hep öyle.

Biri aşk, biri nefret, bizim kanadımız çift, Ateş saçmalı ki Nûr, erisin kapkara zift.

Büyük Randevu, bilsem nerede saat kaçta, Tabutumun tahtası bilsem hangi ağaçta.

Hasis sarraf, kendine bir başka kese diktir, mezarda geçer akça, neyse onu biriktir.

Dostlarım ev, eşyamdı, birbir gitti diyorum, Artık boş odalarda ölümü bekliyorum.

Bu dünyada renk, nakış, lezzet, ne varsa küsüm, Gözümde son marifet, Azrail'e (A.S.) tebessüm.

Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var, Oh ne güzel bayramda tahta ata binmek var.

O demde ki perdeler kalkar, perdeler iner, Azrail'e (A.S.) "hoş geldin" diyebilmekte hüner.

Öleceğiz, müjdeler olsun, müjdeler olsun, Ölümüde öldüren Rabb'e secdeler olsun.

Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber, Hiç güzel olmasaydı, ölürmüydü Peygamber (SAV) ?


Tasavvuf'da, Aşıklardan inciler;

İlletli olarak Seni istemiyorum. Yani hem Senin muhabbetin, hemde gayrinin muhabbeti yok.

Zahir, aşıkın halinden haberdar değildir. Onun için hoşda konuşsa, nahoşda konuşsa mazur görülür. ALLAH C.C. aşkının yolunun azığı belalardır unutma.

Ey Yüce ALLAH 'ım C.C. hiç kul dergahına gelirde kovulur mu? Hem Padişahın kapısına eli dolu mu gidilir? O ne büyük cür'ettir. Kerem kapısı ile yarışa kalkılır mı?

Kasa, masa, rütbe, şöhret geçicidir. Aşk-u muhabbetin belasını tadanda, bu kayıtların kederi bulunmaz

Kâinatı bir halden diğer hale çevirenin, Yâkinen (şüphesiz) ALLAH C.C. olduğunu görürsen. Kâinat birbirine karışsa, kalbin semavatı ve arz'ı nurlandıran ALLAH C.C. iledir.

RASULULLAH'a SAV olan aşkımız, Sana olan itaatın kilididir. Bu vücud kafesinde ki gönül kuşu hep O'nun aşkıyla tutuşur.

Biz de iman budur, başkasının imanına uymaz. Bundan dolayı ALLAH'tan C.C. gayrıya ihtiyacımız yoktur. Gönlümüz ALLAH'ı C.C. Rezzak tanıyıp, halimizle kimsenin kapısını çalmayız.

Nur'u Muhammediye SAV kavuşan göz eşyayı istediği gibi kullanır. Onun kalbi Arş-ı Rahman'dır. Siyah kalp bile onunla karşılaşsa, derhal nur gibi parlar. Kâinat baştan başa zulüm ile kararsa, onun kalbinde toz bulunmaz, O Hakk'a vasıl olduktan sonra saltanatını kurmuştur.

Dünya malıyla zengin oldum zanneden gaafil; mağrur olur, Ahireti unutursa, Hakk'ın dostunu incitir, oda onun helâkı için yegâne sebeptir. Malına mağrur Karun, Musa'nın AS kalbini kırdı da, hala yerin dibinde, hala aşağı gidiyor.

Gördüğüm nurdan haber veremeyeceğim çünkü kendimde değilim. Aşık olduğumdan kalbimdeki nuru hiçbir rüzgar söndüremez zira iman, aşk fenerinde durduğu müddetçe hiçbir rüzgar onu söndüremez.

Hadisat senin kalbini kırmışsa üzülme, HÜDA onu mahsus kırdırtmıştır. Kendi bulunsun için ! "Ben kırık kalplerdeyim" Buyurmadı mı? Sakın bu yolda ümitsizliğe düşme, zira Hakk kapısının seher vakti gözyaşına açılacağına ilan vardır. Sonra ALLAH C.C. kapısından kovarsa, kuluna naz ediyor demektir. Ümitsiğe düşme, yine dön dolaş gir, o kapıda bekçi yasakçı yoktur. Yine içeriye gir. Aşk gölünde büyü de Maşukun nazını anla.

Dost ile konuşmak için siyah çadırın çekildiği vakti fırsat bil, yani gecenin ganimet olduğunu anla ! Çünkü ağyar uyurken, yâr ile konuşmanın tadı başka olur.

ALLAH C.C. kulu gibi değildir. Pişmanlığı ibadet kayd eder. Yalnız senin tam boynunun büküldüğünü görsün.

Kendinle meşgul ol bizim kusurlarımızla uğraşma, çünkü bizim hissemize aşk ayırdılar.

Ayağıma bağlanan aşk zincirini yokladım, meğer Senin kapına bağlıymış. Bana yine merhamet etmişsin, ayağımı o kapının zincirine bağlamışsın. Ya Rabb, merhamet et çözme.

Gaflet şarabı içen kuru vaiz'in sözüne aldanma ! O seni aşk şarabından mahrum eder.

Ya Rabb, beni aşk makamından konuşdurtta, sözüm ölü olmasın. Aşka uğramayan söz ölü vücuda benzer.

Kendinle yalnız kalmanın çaresine bak, sözü yanlış anlama, çokluktan ayrılda tenhada yaşa demek istemiyorum, çokluk içinde CANAN 'ınla başbaşa kal. CANAN 'ını istiyorsan da, canından geç.

Aşk yolu ehli heva'ya kapalıdır. Bu yol ancak ciğeri yanık sadıklara açıktır. O caddeden giden susamaz, aşık susarsa, arif konuşursa helâk olur.

Kalb günahlardan temizlenmedikçe, Beyt-i İlahi olamaz, bunu da aşk şarabından başka bir şey temizleyemez.

Mevlanın C.C. dayağından lezzet almayan, muhabbet davasında sadık olmadığını bilsin. Rabia-ı Adeviyye

Bu dünya meyhanesinde iki türlü şarab vardır. Bir gaflet şarabı, bir muhabbet şarabı.Vücudunu aşk şarabıyla yıka, bu hırkayı onun ile yıkamadıkça zahiri ibadetinde riya'dan kurtulamayacağını anla.

Aşk meyhanesinin eşiğinden ! Yalvar peymaneni doldursunlar. İç de aklın nur'a inkilab etsin, eşyanın içyüzünü gör. El temas etmeyen o kadehe, gönülden gönüle geçerken hizmette kusur etme.

Her ilim okuyanın manadan haberi olduğunu sanma, kokusuna bak misk-i Muhammedi SAV geliyorsa kokla

Ey nur arayan, gönlümün kırıklarına şaşma ! Aşk'ın harab yerleri aradığını, mamureleri viran edindiğini bil !

Maşuk (MEVLA C.C.) sert söylesede, aşık söylemez, hakikatte Maşukun kahrı da lütuftur.

Aşk yolunda gözünü sakın Maşuktan ayırma, bir parça kaydımı kovulmana sebep olur. "Bizimle oturma, bir gönülde iki sevgi olmaz, kalb-i selim isteriz" nida edilir.

Kalb yaşla sulandığı zaman duayı ganimet bil, bu yaşa kıyamayanlara aşk yoluna sefer haram kılınmıştır. Yalnız ağlamakla kalma gözyaşını, aşk şarabı yapabilecek bir aşık bul ! Aşk derdine sabır ilaç, feryâd yasaktır. İçi yananın, dışını ateş yakmazmış !

Hakiki derviş, çorba için tekke beklemez. Onun için ekmeğe kul olanlara aşk şarabı verilmez. Cennete, can feda edilmedikçe girilmez. Sakın zannetme ki bu fedâda ziyan vardır, bilakis faniyi verip baki ile kalmaktır.

Aşık yamalı vücud hırkasını, bir kırık kalbe satar. Aşk caddesinde ulu orta pek kendi kendine gidilmez, imdadcı lazımdır.

İnsanın vücuduna çöreklenmiş olan "nefs" putunu ne kazma kırabilir, nede balta parçalayabilir. İşte onu ancak aşk ateşi eritebilir.

Aşıkda kalb zenginliği vardır, padişahda o bulunmaz. Onun için kırk derviş bir kilimde huzur ile oturur, yatar, kalkarlar da iki sultan bir dünyaya sığamaz.

Olmasa kibr ile riya, Sensin ol Beyt-i Kibriya. Gönül tahtına sultan ol da cihan padişahları sana boyun kessin.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Allah (cc) razı olsun kardeşim.Akşam karanlığında gönlümüzü aydınlattın,neşelendirdin üstad ile.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Allahi Seven Resulune Uysun.

Bunu senin gibi meczuplardan duymak şaşırtır bizi! Sen önce kendin uy! ondan sonra davete icabet et! Ondan sonra davete başla!


Tasavvufu Birakin Islama Gelin.

Tasavvuf kelimesini ağzına alman için; ağzını üç defa gargara yaparak temizle ondan sonra müsaade edilirse diline getir. Saçacağın pislikler bulaşmasın o kelimeye. Gerçi senin gibi pislik düşse içine ne gam! Umman-ı derya senin gibi mezbeleleri çoookk öğüttü!
 

Abd

New member
Katılım
28 Tem 2006
Mesajlar
225
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Tasavvufu Birakin Islama Gelin.

sizin kurandan öğrendik dediğiniz din henüz üzerinde düşünülmemiş kelimelerle sınırlı ve çölde islamla henüz tanışmış bir bedevinin anlayışı kadardır. tasavvuf ise islamın kemal noktasıdır. daha doğrusu islama inanan müslümanların kemal noktasıdır. eğer bu gün her kes sizin gibi düşünmeye başlasa belli bir süre sonra insanlık tasavvufu tekrar bulacaktır. bu kaçınılmazdır. önümüzde yüzlerce hak aşığının ortaya koyduğu ilim dururken çağlar ötesindeki bedevi anlayışınamı dönmemizi mi istiyorsun?

Hz Muhammed zamanında bile bir sizin gibiler vardır, iki Hz Ebubekir Hz Ali gibi zatların temsil ettiği ve düşünen insanlara hitap eden, üzerinde düşünülmüş ve kurandan alınan bu ilimle insanın yetişmesinde belli bir metod oluşturulmuş bir ekol vardır. birnci kesim hep ikinci kesimi anlamadığı için (ahmaklar topluluğu oldukları için) tenkit etmiştir. ikinci kesim ise ALLAH demiş ötesini bırakmıştır.
 

asithane

New member
Katılım
12 Şub 2007
Mesajlar
42
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Ey müslümanlar, ey rnüslümanlar, güzelligi, yarım bir dikeni bile cennet bahçesine çeviren bir sevgili hakkında ne
demeli? Ne söylemeli?

• Onun askı, bir diyara bir an için olsun gelse, orayı serefelendirse, mekanları mekansızlık alemine çevrir, yerleri
bastan basa paha biçilmez madenlerle doldurur.

• Allah'ım bu nasıl nürdur ki, her hüriye güzellik bagıslar, lütfederse, ates bile isterse tabiatini terkeder. Ab-ı hayat
olur.

• îlkbaharı kıskançlıgından «ötürü kırar, geçirirse ne çıkar? 0 lütfu tutar da sıkarsa binlerce ilkbahar meydana
getirir.

• Onun yüzü günestir. Dünya ise o günesin yüzüne bir perdedir. Fakat nakıs, resim; nakıstan, resimden baska ne
görebilir?

• Gül, ilkbahara o güzellikleri vereni tanımasa bilmese bile, kendi güzelligi ile bir güzellik bagıslayanın bulunduguna
sahitlik eder. Der ki: "Benim rengime, kokuma, güzelligime bakınız, elbette bunları bana veren biri var. îste bana bu
güzellikleri lütfeden, size de o güzellikleri vermistir."

"Hz. Mevlana Mesnevî'mn VI. cildinin 2700 numaralı beytinde söyle buyurur: "Allah kendisine kullukta bulunan
güllere ne vefalı davranır, onlara ne güzel renkler verir, ne hos kokular bagıslar." Bir ruba'îsinde ise söyle buyurur: "Ey
gönül, sen gül bahçesinin güzelligine mi hayran oldun da gülüyorsun? Veya ask bülbüllerinin ötüsleri mi seni
güldürüyor? : Yahut gizli sevgilinin yanagındaki gül gibi mi açılıyor ve gülüyorsun? Galiba sende ona benzer bir sey var.
Bu yüzden neseleniyor, bu yüzden gülüyorsun

•Eger gülün bundan haberi olsaydı, rengi daima kırmızı ve ter ü taze kalırdı. Cünkü, aklı basında olan bir kisinin
yasayısına bir afet gelmez.

• Sen aklını basına al da, öyle bir güzel bul ki, isi gücü bu olsun, ölümsüzlük yönünden olsun. Yoksa gül gibi
solacak, sonunda can verecek, ölüp gidecek bir güzele neden can vermeli, gönül vermeli?

• Tebrizli Semseddin yüzünden kanlar dökmeye karar verdim. Benim elimde Zülfikara benzeyen bir ask kılıcı var.
 

tevhid davetcisi

New member
Katılım
19 Şub 2007
Mesajlar
101
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
sizin kurandan öğrendik dediğiniz din henüz üzerinde düşünülmemiş kelimelerle sınırlı ve çölde islamla henüz tanışmış bir bedevinin anlayışı kadardır. tasavvuf ise islamın kemal noktasıdır. daha doğrusu islama inanan müslümanların kemal noktasıdır. eğer bu gün her kes sizin gibi düşünmeye başlasa belli bir süre sonra insanlık tasavvufu tekrar bulacaktır. bu kaçınılmazdır. önümüzde yüzlerce hak aşığının ortaya koyduğu ilim dururken çağlar ötesindeki bedevi anlayışınamı dönmemizi mi istiyorsun?

Hz Muhammed zamanında bile bir sizin gibiler vardır, iki Hz Ebubekir Hz Ali gibi zatların temsil ettiği ve düşünen insanlara hitap eden, üzerinde düşünülmüş ve kurandan alınan bu ilimle insanın yetişmesinde belli bir metod oluşturulmuş bir ekol vardır. birnci kesim hep ikinci kesimi anlamadığı için (ahmaklar topluluğu oldukları için) tenkit etmiştir. ikinci kesim ise ALLAH demiş ötesini bırakmıştır.

TASAVVUF ISLAMIN DEGIL KUFRUN ZIRVESIDIR.ARTIK BU BIDATLARI BIRAKIP RESULULLAHIN OGRETTIGI ISLAMA GELIN.
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Kabrinin Mescid Yapılmasını Yasaklamıştır


Bunun içindir ki, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), kendi kabrinin mescid ve çok gidilip gelinen bir yer (id) haline getirilmesini yasaklamıştır. Vefatından önceki hastalığında şöyle buyurmuştur:

"Allah'ın laneti Yahudi ve Hıristiyanlara olsun; peygamberlerinin kabirlerini mescidler haline getirdiler" (Buhârî, Salât 48, Cenaiz 62, 96, Enbiyâ 50; Müslim, Mesâcid 19, 23; İbn Hanbel, 1, 21

Resûlüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) burada, onların yaptıkları şeye karşı (ümmetini) uyarmaktadır. Hadîsi, Buhârî ve Müslim rivayet etmişlerdir.

Resûlüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurmuştur ki:

"Allahım! Kabrimi, tapılan bir put kılma. Peygamberlerinin kabirlerini mescidler haline getiren kavme Allah şiddetle gazap etmiştir" (Muvatta', Sefer 85)

Bunu Mâlik Muvatta'ında rivayet etmiştir.

Yine Hz. Peygamber buyurmuştur ki:

"Hıristiyanların Meryem, Oğlu İsa'ya yaptıkları gibi, beni göklere çıkarmayın (aşırı övmeyin). Nihayet ben de bir kulum. Binaenaleyh, benim hakkımda: 'Allah'ın kulu ve Resulüdür' deyin" (Buhârî, Enbiyâ, 48; Dârimi, Rikâk 6

Bu hadis de müttefekun aleyhtir.

Yine O (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurmuştur ki:

"Allah ve Muhammed isterse demeyin; fakat 'Allah isterse' deyin,sonra da Muhammed" (Dârimi, İsti'zan 63; İbn Mâce, Keffârât 13; İbn Hanbel V, 72, 393)

Bir bedevi O'na demişti ki:

"Allah ve sen istersen".

Bunun üzerine o adama şöyle buyurmuşlardı:

"Beni Allah'a denk (eş) mi tuttun! Hayır, öyle deme, yalnızca 'Allah dilerse' de" (İbn Hanbel I, 214, 224, 283, 347)

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

"De ki: "Allah'ın dilemesi dışında kendim için yarardan ve zarardan (hiç bir şeye) malik değilim. Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı arttırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı. Ben, iman eden bir topluluk için, bir uyarıp-korkutucu ve bir müjde vericiden başkası değilim." (7 A'raf 18

"De ki: "Allah'ın dilemesi dışında, kendim için zarardan ve yarardan (hiç bir şeye) malik değilim, her şey Allah'ın iradesine bağlıdır, Her ümmetin bir eceli vardır. Onların ecelleri gelince, artık ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler." (10 Yûnus 49)

"Gerçek şu ki, (ey Resulüm) sen, sevdiğini hidayete eriştiremezsin, ancak Allah, dilediğini hidayete eriştirir; O, hidayete erecek olanları daha iyi bilendir." (28 Kasas 56)

"(Ey Muhammed!) Senin elinde bir şey yoktur. Allah onların töevbesini kabul eder veya onlara azab eder. muhakkak ki onlar zalim kimselerdir." (3 Âl-i İmrân 12

Görüldüğü gibi, Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), Allah katında yaratıkların en üstünü ve en ileri derecede olmasına rağmen, "tevhidin hakikati" budur.

Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebir'inde şunu rivayet eder:

"Münafığın biri, mü'minlere eziyet ediyordu. Bunun üzerine Ebu Bekir (r.a.) dedi ki:

"Haydin Resülüllah'a gidip, şu münafığa karşı "istiğase" edelim."

Hz. Peygamber O'na şöyle dedi:

"Bilin ki, benimle istiğase yapılmaz (yardım istenmez); istiğase ancak Allah'tan istenir"

Müslim'in rivayet ettiği bir hadîsin sonunda Hz. Peygamber vefatından beş gün önce şöyle buyurmuşlardır:

"Sizden önce kabirleri mescidler haline getirenler olmuştur. Sakın siz kabirleri mescidler haline getirmeyin. Sizi bundan nehyederim" (Müslim, Mesâcid 19, 23)

Yine Müslim şu hadîs-i şerifi rivayet etmiştir:

"Kabirlere oturmayın ve oralara doğru namaz kılmayın" (Müslim, Cenâiz 97)

Buhârî ve Müslim, Ebû Saîd ve Ebû Hüreyre'den, şu hadisi rivayet etmektedirler. Hadisin, başka tarikleri de vardır:

"Üç mescid hariç, yeryüzünde hiçbir yere özel ziyaret maksadıyla sefere çıkılmaz. Bunlar;

- Benim şu mescidim (Mescid-i Nebi),

- Mescid-i Haram ve

- Mescid-i Aksâ'dır" (Buhârî, es-Salâtü fi Mescidi Mekke 1,6, Sayd 26; Müslim, Hac 415; Tirmizi, Salât 126)

İmâm Mâlik'e, Hz. Peygamber'in kabrine gitmeyi nezreden bir kimsenin durumunu sorduklarında, İmam:

"Eğer kabri kasdettiyse gitmesin; Mescid'i kasdettiyse gitsin" diyerek yukarıdaki hadisi nakletmiştir. Bunu Kadı İsmail "Mebsût"unda zikretmektedir.

Şayet birisi, "yaratıkların hakkı için" diye yemin etse, bu yemini sahih olmaz. Bu hususta peygamberler, melekler ve başkaları arasında fark yoktur. Çünkü Allah Teâlâ'nın hakkında, peygamberler olsun, başkaları olsun hiç kimse ortak edilemez. Peygamberlerin hakkı vardır; mü'minlerin hakkı vardır ve bazılarının bazıları üzerinde hakları vardır.

Allah Tebâreke ve Teâlâ'nın hakkı, yukarıda Muâz hadîsinde geçtiği üzere, insanların hiçbir şeyi ortak koşmadan O'na (c.c.) ibadet etmeleridir.

İnsanların, dini yalnız O'na hasredip, yalnız O'na tevekkül edip, sadece O'na rağbet etmeleri, O'nu sevmede, O'ndan korkmada, O'na dua etmede ve O'ndan yardım istemede, O'na hiçbir eş tutmamalarıdır.

Nitekim Sahihayn'ın rivayet ettiği hadiste Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurmuşlardır ki :

"Kim Allah'tan başka bir eş ve benzere dua etmiş olarak ölürse ateşe girer" (Buhârî, Tefsir 2/22)

Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)'e sormuşlardı:

"En büyük günah hangisidir? diye. Şöyle cevap verdiler: "Seni yaratan olduğu halde Allah'a eş tutmandır" (Buhârî, Tefsir 2/3, 25/2, Edeb 20; Müslim, İman 141, 142; Tirmizî, Tefsir 25/1,2.)

Birisi O'na (sallallahu aleyhi ve sellem):

"Allah ve sen istersen" demişti de, O buyurmuştu ki: "Beni Allah'a denk mi tuttun! Hayır, sadece 'Allah dilerse' de" (İbn Hanbel, 1. 214, 224, 283, 347)

Cenâb-ı Hak buyurmuştur ki:

"Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse büyük bir günah ile iftira etmiş olur." (4 Nisa 4

"O (Allah) ki; yeryüzünü size bir döşek, göğü de bir bina kıldı. Gökten su indirip sizlere rızık olmak üzere ürünler meydana getirdi. (Bunları) bile bile artık Allah'a endad edinmeyin (eşler koşmayın)." (2 Bakara 22)

"Allah dedi ki: "İki ilah edinmeyin; O, ancak tek bir ilahtır. Öyleyse benden, yalnızca benden korkun." (16 Nahl 51)

"Ey iman etmekte olan kullarım, hiç şüphesiz benim arzım geniştir; artık yalnızca bana ibadet edin." (29 Ankebût 56)

"Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et.

"Ve yalnızca Rabbine rağbet et." (94 İnşirah 7,

"Yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz" (1 Fatiha 5)

"İnsanlardan bazıları Allah'tan başkalarını (Allah'a) denk tutarlar. Onları Allah'ı sevdikleri gibi severler. İman edenler ise en çok Allah'ı severler. Zulmedenler (ahiretteki) azabı gördüklerinde bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının şiddetli olduğunu muhakkak göreceklerdir." (2 Bakara 165)

"Muhakkak ki biz, içinde hidayet ve nur bulunan Tevrat’ı indirdik. Teslim olmuş nebiler, yahudilere onunla hükmederlerdi. İlimde derinleşmiş olanlar ve din adamları da Allah’ın kitabından elde mahfuz kalanlarla (hükmederlerdi)... Onlar ona şahid idiler. İnsanlardan korkmayın, benden korkun! Ayetlerimi az bir pahayla değiştirmeyin! Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse işte onlar, kafirlerin ta kendileridir." (5 Mâide 44)

"Ki onlar (o peygamberler) Allah'ın risaletini tebliğ edenler, O'ndan içleri titreyerek-korkanlar ve Allah'ın dışında hiç kimseden korkmayanlardır. Hesap görücü olarak Allah yeter." (33 Ahzab 39)

Bunun içindir ki, müşrikler, Allah'ın dostu İbrahim (a.s.)'ı tehdit ettiklerinde demişti ki:

"Kavmi onunla tartışmaya girişti. (Onlara) dedi ki: "Beni doğru yola iletmişken Allah hakkında benimle tartışmaya mı girişiyorsunuz? Sizin O’na ortak koştuklarınızdan korkmuyorum. Ancak rabbimin birşey dilemesi başka... Rabbim, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Hala düşünmüyor musunuz?"

"(O halde) kendisiyle ilgili bir delil size indirmediği halde sizler Allah’a ortak koşmaktan korkmazken, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım? Öyleyse iki grubun hangisi güveni daha hakedendir? Eğer biliyorsanız (söyleyin)."

"İman edip imanlarına zulüm (şirk) karıştırmayanlar (var ya) işte güvenlik onlar içindir ve onlar, hidayete erenlerdir." (6 En'am 80-82
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Bu ve bunun gibi ayetler ve hadisler olmasa sen taharet dahi almasını bilemezdinki zaten. Ayeti olduğu gibi yazman veya hadisi senetleri ile göstermenin mantığı ne ? Bizim ne hadis nede ayetlerle elhamdülillah bir problemimiz yok ki. Esas sizin söyleyecek bir sözünüz yokmu yani ? Yada muvahhid !!?? (ne anlama geliyorsa) mürşitlerinizden herhangi birisinin kendine ait yorumu yokmu ? İsteseydin biz bu ayetler gibi daha senin ulaşamadığın hadisler gibi daha fazlasını da araştırıp, bulup buraya yazacak bilgi ve beceriye sahibiz. Yorulmasaydın keşke!
 

tevhid davetcisi

New member
Katılım
19 Şub 2007
Mesajlar
101
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
biliyorsunuz ama sonra yetis ya geylani diye bagirip cagiriyorsunuz.
bu ayetleri birakip baska kitaplari okuyorsunuz.

MEDET ANCAK ALLAHTAN ISTENIR.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
biliyorsunuz ama sonra yetis ya geylani diye bagirip cagiriyorsunuz.
bu ayetleri birakip baska kitaplari okuyorsunuz.

MEDET ANCAK ALLAHTAN ISTENIR.

O bir sakidir!, elinden; zehir bile olsa su niyetine içilir,
Edepten yoksun rezil, senin şu haline denir!
O ki; Şeyh-i Ekber Abdülkadir Geylanidir, evliyanın piridir,
Tırnağının kiri olsan; senin için ne büyük şereftir!

Tabiki bu gibi güzel insanların kitaplarını okuyacağım, ne o! yoksa senin mürşitlerin Mirza Beşirüddin Mahmud Ahmet'in kitaplarını mı okuyacağım sizin gibi. Yoksa Tekıyyüddin Ahmed İbn Teymiye, yada yada Muhammed İbn Abdülvehhab gibilerin kitaplarımı. Hangisini tavsiye buyurursunuz ?
 

tevhid davetcisi

New member
Katılım
19 Şub 2007
Mesajlar
101
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
geylaniye laf soyleyen yok.ama o simdi kemikten ibarettir sana hic yardim edemez ha puta dua etmissin ha kemiklere hic farketmez.

ben yetis ya ibn teymiyye demem o da kemiktir.

VE ALLAHTAN BASKASINDAN YARDIM ISTIYEN MUSRIK OLUR.
 

tevhid davetcisi

New member
Katılım
19 Şub 2007
Mesajlar
101
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
Konu: Hutbe Ve Hutbe İle İlgili Hususlar
Kaynak: Müslim, Cuma 43, (867); Nesai, İydeyn 22, (3,188, 189)
Ravi (r.a.): Cabir
Hadis: Resulullah (sav) hutbe verdi mi gözleri kızarır, sesi yükselir, öfkesi artardı. Sanki bir orduya "Düşmanınız akşama veya sabaha size baskın yapacak!" diye tehlikeyi haber veren komutan gibi (fevkalde ciddi bir eda ile): "Ben size, Kıyamet şu iki parmak kadar yakınlaşmış olduğu bir zamanda peygamber gönderildim" der ve şehadet parmağı ile orta parmağını birbirine yaklaştırarak gösterir, sözlerine şöyle devam ederdi: "Emmd bad! Bilesiniz, sözlerin en hayırlısı Kitabullah'tır. En güzel yol da Muhammed'in yoludur. İşlerin en şerlisi de sonradan ihdas edilenlerdir. Her bid'at sapıklıktır." Ayrıca, şunları da söylerdi: "Ben her mü'mine kendi nefsinden daha yakınım. Nitekim, kim bir mal bırakırsa bu ailesi içindir. Kim bir borç veya (bakıma muhtaç) horanta bırakırsa bu bana aittir ve benim uzerimedir."
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
geylaniye laf soyleyen yok.ama o simdi kemikten ibarettir sana hic yardim edemez ha puta dua etmissin ha kemiklere hic farketmez.

ben yetis ya ibn teymiyye demem o da kemiktir.

VE ALLAHTAN BASKASINDAN YARDIM ISTIYEN MUSRIK OLUR.

Müziksiz kıvırıyorsunuz ya helal olsun ne diyim! Daha bugüne kadar tasavvuf büyüklerinden hiç kimse bırakmadınız küfürlerinizde, hepsinin adını saydınız şimdi lafım yok diyorsun ya; bende sana kocaman bir YUHHHHHH çekiyorum. El insaf be!

Peki dur bakalım! Şimdi bir şey soracağım; Ha put ha kemik farketmez öylemi? Rasulullah (s.a.v.) hakkında ne dersin ? Ahirete intikal edeli 1375 yıl geçti, salavatlarda selam veriyormusun ? Tahiyyatta (eğer namaz kılıyorsan tabii) essalamü aleyke eyyuhenebiyyu diyormusun ? neden ?
 

tevhid davetcisi

New member
Katılım
19 Şub 2007
Mesajlar
101
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
yok hepsını tekfır etmem.açık küfrüolanı tekfir ederim.

mesela ibn arabi kafirdir onu tekfir etmeyende kafirdir.

fususu okuyun.tam bir sirk kitabı.
 
Üst Alt