Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Evde kedi beslenirse o eve melekler girermi

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Ne söylesem siz yine de anlamayacaksınız. Sünnetler tartışılır dedim, bunda anlaşılmayacak ne var.

Yok, yok! sen söyle söyleyeceğini, her ne söylersen biz anlarız, anlamaya çalışırız ve o şekilde sana cevap veririz.

Mesela; şu yukarıda alıntıladığım yer (kırmızılı bölüm), sen kimsin ki? Sünnetler ne zaman tartışılmaya başlandı da sen eksik kaldın ? Kusura bakma veya istersen bak orası senin bileceğin konu, fakat bahsi edilen konu Resulullah'ın sünneti olunca, ve hele de sizin gibi sünnetlere karşı insanları görünce agresifleşiyorum elimde olmadan.

Kendi fikrin ile buraya yazarak bir izah edermisin, anlamaya çalışalım. Namazı da nasıl kıldığını, ayetlerden örnek vererek bir açıkla bana. Tabi eğer 5 vakit kılıyorsan. Eğer 5 vakiti kılmıyorsan, uğraşma, işte o zaman anlamam.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ne söylesem siz yine de anlamayacaksınız. Sünnetler tartışılır dedim, bunda anlaşılmayacak ne var. Hadisi okursun, sonra döner Kuran'da bu hadisi tasdikleyici ayet ararsın. Buldun mu, bu hadis doğrudur. Bulamadın mı o zaman şüphe edersin. Şüphe ediyorsan da aynı konuda dosdoğru olan Kuran'ın hükmüne bakarsın. O'nda hiçbir şey eksik değildir.

Benim tartıştığım sünnet değildir. Bunu anlamak bu kadar zor mu? Ben Peygamberimizin (s.a.v.) söylemediği ve yapmadığı şeyleri söylemiş ve yapmış gibi göstererek bunlara din diyen insanlara ve o insanların halkı aldatmalarına karşıyım. Bunda nasıl bir çelişki buluyorsunuz merak ediyorum. Ve bütün sözlerimi Kuran'a dayanarak söylüyorum. Bu nedenle de her yazımda mutlaka bir kaç ayetle bunları anlatmaya gayret ediyorum. Peygamberimiz (s.a.v.) sadece vahiy ile öğüt vermiştir. Fakat hala anlamak istemezseniz siz bilirsiniz.

Benim sözlerim Rabbimin sözlerinin yanında bir hiçtir. Buyrun Rabbimin sözlerini okuyun, belki anlarsınız;

Yemin olsun ki biz, insanlardan ve cinlerden birçoğunu cehennem için yarattık. Kalpleri var bunların, onlarla anlamazlar; gözleri var bunların, onlarla görmezler; kulakları var bunların, onlarla işitmezler.Davarlar gibidir bunlar. Belki daha da şaşkın. Gafillerin ta kendileridir bunlar. (Araf-179)

Artık bundan sonra kim yalan düzüp Allah’a iftira ederse böyleleri zalimlerin ta kendileridir. (Ali İmran-94)

Bir bak, nasıl yalan düzüp iftira ediyorlar Allah'a! Açık günah olarak bu yeter. (Nisa-50)

Yalan düzüp Allah'a iftira eden veya kendine bir şey vahyedilmediği halde "Bana vahyedildi" diyen kişi ile, "Allah'ın ayet indirdiği gibi ben de indireceğim" diyen kimseden daha zalim kim vardır! Bir görsen o zalimleri ölüm dalgaları içindeyken. Melekler ellerini uzatmış, "Çıkarın canlarınızı!" diye! Bugün zillet azabıyla cezalandırılacaksınız; çünkü Allah'a karşı gerçek dışı şeyler söylüyorsunuz ve çünkü O'nun ayetlerine karşı büyüklük taslıyordunuz. (Enam-93)

Şunu da söyle: "Allah şunu haram etmiştir diye tanıklık edip duran şahitlerinizi getirin." Eğer tanıklık ederlerse sakın onlarla birlikte tanıklık etme! Ayetlerimizi yalanlayanlarla âhirete inanmayanların keyifleri ardınca gitme! Onlar, kendi Rablerine başkalarını denk tutuyorlar. (Enam-150)

Rablerinin huzurunda haşredileceklerinden korkanları, o vahiy ile uyar ki korunabilsinler. Onların O'ndan başka ne bir dostu vardır ne de şefaatçısı. (Enam-51)

"Size Rabbimin vahiylerini tebliğ ediyorum, size öğüt veriyorum. Allah'ın yardımıyla, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum." (Araf-62)

De ki: "Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum." Ama sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler ki! (Enbiya-45)

Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla yahut perde arkasından konuşur; yahut da bir resul gönderir de kendi izniyle dilediğini vahyeder. Yüceler yücesi O'dur; hüküm ve hikmet sahibi O'dur.

İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?! (Casiye-6)


İslamForum da bu konu veya benzeri anlamda çok mütealalar olmuştur. Bu müteala/münazaralar da ortaya çıkan şudur ki:

İslam ahkamını doğrudan doğruya Kur'an dan alabilecek ilme sahip Peygamberler dışın da maalesef kimse yoktur ki, Onlara da Cebrail (as) yardımcı olmuştur. Bu konuda yapılan münazaralar da bunun aksini iddia edeb herkes sınıfta kalmıştır. İslam ahkamı Peygamber Efendimiz (sav) in Hadis ve Sünnetleri ile tam tamına yerine konulabilmektedir. Bütün mezhep imamları/müçtehitler de Kur'an tefsiri yaparken ve fıkıh üretirken Hadis ve Sünnet ışığında bu ilmi yapabilmiştir.

Peygamber Efendimiz (sav) in (bu günün kaynaklarına göre) Hadis ve Sünnetlerin de; tercüme hataları, baskı hataları, kısaltma hataları, hususen tahrifatlar, eksik ve yanlış izahlar ve de benzeri sebeplerle manası bozulmuş, lafzı bozulmuş olanlar vardır. Yine, ayrıca, sahih olan Hadis ve sünnetlerinde de, sırf lafz ile anlaşılmayan ve izaha ihtiyaç duyulanlar vardır. Ama her ne olursa olsun bu Hadis kaynaklarının göz ardı edilebilirliği anlamına gelemez çünkü sahih kaynaklar hala çokca ve mevcuttur.

İhtilaf edilen bir Hadisi Kur'an dan doğrulamak veya Herhangi bir hadisi Kur'an dan doğrulayacak ilme sahip insan sayısı çok çok azdır. Bu mesele sadece akıl, sadece mantık, sadece izan meselesi değildir.

Kur'an da Peygamberlere Kur'an ile beraber verilen "hikmet" mevzuu vardır. Peygamberler postacı değildir...

Mealden bir kaç ayet yazmak/okumak ile hikmet sahibi olunmaz, Kur'an ın hikmetleri bu yolla çözülemez, ahkam konamaz, delalete düşer insan, bu işler ciddi eğitim, tefekkür, bilgi ve kaynak gerektirir. Kur'an dan direkt hüküm çıkarılabilecek konular olduğu gibi, derince izah gerektiren çok mesele vardır. Tabii ki tüm bunlardan Kur'an ı, mealini, tefsirini okumamak gibi bir ders çıkarmak da abestir.

Kur'an a dayanarak "söz" söylemek bizler gibi ilmi kıt insanlara ağır gelir, bazen kaş edecekken, göz çıkartabiliriz, dikkat...
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Yok, yok! sen söyle söyleyeceğini, her ne söylersen biz anlarız, anlamaya çalışırız ve o şekilde sana cevap veririz.


Bu konuyu çok fazla uzatmayacağım. Ama şunu tekrar söylüyorum; Allah, Kitab'ında hiçbir şeyi eksik bırakmamıştır. Allah, Kitab'ında insanlar için her ayrıntıyı vermiştir. Ve ben bunları kendi fikrimle söylemiyorum. Ne söylüyorsam Kuran ayetlerini referans alıyorum. Benim referansım Allah ve Resulü'dür. Şimdi buradan hem Resul'ü referans veriyorsun hem de sünnetler tartışılır diyorsun diye bir hüküm çıkarabilirsiniz. Bunu da tekrar söylüyorum; Allah'ın Resulü Peygamber'imiz (s.a.v.) yalnızca Kuran'la insanları Allah'a çağırmıştır.


Fakat ben ayetlerle konuşurken sizler sadece muhalefet ediyorsunuz. Savunduğunuz konularda bir tek ayet bile gösteremiyorsunuz. Ben istiyorum ki herşeyde Allah'ın hükmü varken, daha ne diye başka kaynaklardan hüküm arıyorsunuz. Tek hüküm sahibi Allah'tır. Ve Allah'tan daha güzel kim hüküm verebilir?

De ki: "Ben Rabbimden gelen bir belge üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur." (En'am-57)

Yoksa cahiliye devrinin hükmünü mü arıyorlar? Gerçeği görebilen bir toplum için, Allah'tan daha güzel hüküm veren kim vardır? (Maide-50)


Gelelim şimdi sorduğunuz soruların cevaplarına. Ben cevaplarımı Kuran'la veririm. Sizler ister kabul eder, ister etmezsiniz, ister eksik bulup mezhep imamlarınızın yorumlarına bakarsınız. Siz bilirsiniz...

Mesela; şu yukarıda alıntıladığım yer (kırmızılı bölüm), sen kimsin ki? Sünnetler ne zaman tartışılmaya başlandı da sen eksik kaldın ? Kusura bakma veya istersen bak orası senin bileceğin konu, fakat bahsi edilen konu Resulullah'ın sünneti olunca, ve hele de sizin gibi sünnetlere karşı insanları görünce agresifleşiyorum elimde olmadan.

Ben müslümanım çok şükür. Ve ben sizin anladığınız manada her sünneti tartışırım. Benim anladığım sünnet ise hak olduğu üzere Kuran'dır. Peygamberimizin (s.a.v.) Kuran dışında bir hüküm vermesi mümkün mü?

Onlar, ayetlerimize iman edip müslüman olmuşlardı. (Zühruf-69)
Rabbi ona, "müslüman olup bana teslim ol" dediğinde o şu cevabı vermişti: "Teslim oldum alemlerin Rabbi'ne !" (Bakara-131)
Onlara şunu söyle: "Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem ben! Size ben bir meleğim de demiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyarım ben!" Sor onlara: "Körle gören bir olur mu? Hâlâ düşünmüyor musunuz?" (En'am-50)
Bir kitaptır bu; sana indirildi, onunla uyarıda bulunasın diye ve inananlar için bir öğüt ve düşündürme olarak... O halde, bundan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın. (A'raf-2)
"Ve Kur'an okumakla emrolundum. Artık kim yola gelirse kendi nefsi için gelir. Sapmışa gelince, böylesine de ki: 'Ben uyarıcılardan biriyim. Hepsi bu!" (Neml-92)
İşte bunlar Allah'ın sınırlarıdır. Kim Allah'a ve onun resulüne itaat ederse Allah onu, altından nehirler akan cennetlere, orada sürekli kalıcılar halinde, sokar. İşte bu, en büyük başarıdır. (Nisa-13)
Erdirici kılavuzluk kendisine ayan-beyan geldikten sonra, resulden kopup müminlerin yolunun dışını izleyeni biz, yöneldiğiyle kaynaştırır, sonra da cehenneme sallarız. Ne kötü bir dönüş yeridir o! (Nisa-115)
Böylelerine, Allah'ın indirdiğine uyun dendiğinde şu cevabı verirler: "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Peki, şeytan onları, alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı? (Lokman-21)

Ve şu ayet de size yetmiyorsa. Aklınızı kullanmıyorsunuz demektir.

"Onlara, senin bana emrettiğin şu sözden başka bir şey söylemedim: 'Benim Rabbim ve sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' İçlerinde olduğum sürece üzerlerine tanıktım. Sen beni vefat ettirince üzerlerine yalnız sen gözetleyici oldun. Ve sen zaten her şey üzerinde bir Şehîdsin, bir tanıksın. (Maide-117)

Kendi fikrin ile buraya yazarak bir izah edermisin, anlamaya çalışalım. Namazı da nasıl kıldığını, ayetlerden örnek vererek bir açıkla bana. Tabi eğer 5 vakit kılıyorsan. Eğer 5 vakiti kılmıyorsan, uğraşma, işte o zaman anlamam.

Kusura bakma kendi fikrim ile buraya birşey yazamam. Namaz hakkında Allah kitabında herşeyi açıklamıştır. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır.

Önce abdest alırsınız, bunu da açıklamıştır Allah;

Ey iman sahipleri! Namaza duracağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı meshedin/yahut yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice temizlenin! Hasta yahut yolculuk halinde iseniz yahut biriniz tuvaletten gelmişse yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinizi ve ellerinizi ondan meshedin. Allah size zorluk çıkarmak istemiyor. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki, şükredebilesiniz. (Maide-6)


Sonra da namaz kılarsınız;


Gündüzün iki tarafında ve geceye yakın saatlerde namaz kıl! Güzellikler kötülükleri silip süpürür. İşte bu, Allah'ı ananlara bir öğüttür. (Hud-114)

Güneşin kaymasından/aşağı sarkmasından, gecenin kararmasına kadar namazı kıl. Sabah Kur'an'ını da gözet. Çünkü sabah Kur'an'ı tanıklarca izlenmektedir. (İsra-78)

De ki: "İster Allah diye yakarın, ister Rahman diye yakarın. Hangisiyle yakarırsanız yakarın, en güzel isimler/Esmâül Hüsna O'nundur. Namazında sesini yükseltme, kısma da. İkisi ortası bir yol tut." (İsra-110)

"Hiç kuşkulanma ki ben Allah'ım. İlah yoktur benden başka. O halde bana kulluk/ibadet et ve namazını, beni hatırlayıp anmak için yerine getir." (Ta-Ha 14)

Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin durumunu biliyor. Gecenin üçte ikisinden daha azını, yarısını, üçte birini ayakta geçiriyorsun. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyle. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlamıştır. Sizin onu kuşatamayacağınızı bildi de size tövbe nasip etti. O halde Kur'an'dan, kolay geleni okuyun. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın lütfundan bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O halde Kur'an'dan, kolay geleni okuyun! Namazı kılın! Zekâtı verin. Güzel bir ödünçle Allah'a ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan af dileyin. Hiç kuşkusuz, Allah çok affedici, çok esirgeyicidir. (Müzemmil-20)

Yemin olsun zamana/çağa/gündüzün iki ucuna/sabah namazına/ikindi vaktine/Asrısaadet'e ki, (Asr-1)

Ey Meryem, Rabbinin huzurunda saygıyla el bağla.Secdeye kapan ve rükü edenlerle birlikte rüku et.” (Ali İmran-43)

Ama hepsi bir değildir.Ehlikitap içinden Allah için baş kaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak Allah’ın ayetlerini okurlar. (Ali İmran-113)

Tövbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, seyahet ederken oruç tutanlar, rükû edenler, secdeye kapananlar, iyiliğe özendirip kötülükten sakındıranlar, Allah'ın sınırlarını koruyanlar... Müjdele o müminleri! (Tevbe-112)

Geceleri, Rableri huzurunda secde ederek, ayakta durarak geçirirler. (Furkan-64)

Böyle birisi; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan, Rabbinin rahmetini uman biri gibi midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır." (Zümer-9)

Gecenin bir kısmında da O'na secde et! Ve geceleyin O'nu uzunca tespih et/uzun bir gece boyu O'nu tespih et! (İnsan-26)

Rabbini, öz benliğinin içinde yalvarıp ürpererek, bağırtılı olmayan bir sesle sabah-akşam zikret. Sakın gafillerden olma. (Araf-205)

Kullarım sana benden sorarlarsa ben Karîb'im, gerçekten çok yakınım. Dua edenin çağrısına, bana çağırıp yakardığı anda cevap veririm. Hadi onlar da bana karşılık versinler, bana inansınlar ki doğru ve iyiyi bulasilsinler. (Bakara-186)

Rabbinize; boyun bükerek, gizlice/ürpererek yakarın. O, haddi aşanları/azmışları sevmez. (Araf-55)

Namazları ve orta namazını (üstlerine düşerek, titizlik göstererek) koruyun ve Allah'a gönülden boyun eğiciler olarak (namaza) durun. (Bakara-238)

Eğer korkarsanız, yaya veya binekte iken (namazı) kılın. Güvenliğe girdiğinizde ise, yine Allah'ı, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi zikredin. (Bakara-239)

Korku halindeki namazı tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda, namazı tam bir biçimde yerine getirin. Namaz, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir farz olmuştur. (Nisa-103)



 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
... Allah, Kitab'ında hiçbir şeyi eksik bırakmamıştır. Allah, Kitab'ında insanlar için her ayrıntıyı vermiştir.... Benim referansım Allah ve Resulü'dür. ...Bunu da tekrar söylüyorum; Allah'ın Resulü Peygamber'imiz (s.a.v.) yalnızca Kuran'la insanları Allah'a çağırmıştır.


Fakat ben ayetlerle konuşurken sizler sadece muhalefet ediyorsunuz. Savunduğunuz konularda bir tek ayet bile gösteremiyorsunuz. Ben istiyorum ki herşeyde Allah'ın hükmü varken, daha ne diye başka kaynaklardan hüküm arıyorsunuz. Tek hüküm sahibi Allah'tır. Ve Allah'tan daha güzel kim hüküm verebilir?

Önce bir kavramı öğrenelim, nedir HİKMET?


Hikmet, ilim, fıkıh, adâlet, sebep, felsefe, kâinatın inceliklerini üstün ilimlerle bilmek, lâfzı az manâsı engin anlamları taşır ve çok çeşitli manâlarda kullanılan geniş mefhumlu bir kelimedir.

İslâm âlimleri, hikmet için çeşitli tarifler yapmışlardır. Fakat çoğunluğun üzerinde ittifak ettiği tarif şudur:

"Hikmet; faydalı ilim ve sâlih ameldir"

"Hem ilim, hem amel, hikmetin en esâslı manâsını teşkil eder."


İlimsiz yapılan amel, faydalı da olsa hikmet olamayacağı gibi, amelsiz olan, tatbik edilmeyen ilim de ne kadar câzip görünürse görünsün hikmet ismini almaz.


Hikmet konusunun Kur'an da ki yoğun anlamı; Kur'ân'ın incelikleri ve sırları ki, "Allah hikmeti, kime dilerse ona verir. Kime de hikmet verilirse muhakkak ki ona çok hayır verilmiştir" (el-Bakara, 2/269).

"İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle dâvet et" (en-Nahl, 16/125). şeklindedir.




Ve ayetler:


“Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara âyetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları her kötülükten arındırsın. Şüphesiz, sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.”[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] Bakara 129[/FONT]


"Nitekim kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik." [FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Bakara 151[/FONT]


[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Şimdi...[/FONT]


[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Siz, Kur'an ilmine sahip olduğunuzu iddia eden Siz. Her ahkamı Kur'an dan idrak edebileceğinizi bildiren Siz, bize yukarıda ki iki ayeti izah edermisiniz ki, biz de bu ayetlerin sizin iddialarınızı reddetmediğine inanalım, yahut siz inanın; Kur'an ahkamının Rasulullah (sav) ın Hadis ve Sünnetleri ile izaha ihtiyaç olduğuna...
[/FONT]





 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
yanlış bi anlaşılma var sanırım. veya kendi fikirlerimizi başkalarınada dayatma.

Yanlış anlaşılan her mesele, anlaşılacağı zamana kadar tashih edilir. Dayatmaya gelince, dayatma hiç bir izahat yapılmadan "dediğim dedik, çaldığım düdük" mantığı ile yaklaşmadır ki, ben bunu burada göremedim, zahmet olmazsa bir gösteriverin...




anladığım kadarıyla kimsenin sünneti veya hadisi şerifleri inkar ettiği yok. sadece benim gibi kimi arkadaşlarımız tartışılabilir olduğunu söylüyor.

Bu platform, hadis ve sünnetleri reddedenleri zaten üye olarak kabul etmiyor, bu foruma üye olup da, üyelik sözleşmesini kabul etmiş her üyenin ittifakıdır bu.
Tartışılabilmeye gelince, sahih olup olmadığı tartışılabilir, yoksa herkes kendi izanı ile anlamadığı Hadisi tartışırsa, bu sahihliğini müteala etmek anlamı taşımaz, Peygamberi tartışma anlamına gelir.


değişmeyen bi gerçek varsa oda kuran dır. keşke geriside tartışılmasaydı ama işte bu bi sınav Rabbimiz böyle sınıyor. sünnetin ayeti nesh ettiğini bile söyleyenler var maalesef...( haşa )

İslam şeriatı Kur'an ı kaynak olarak kullanır. Ayetler ile de sabittir ki, Kur'an ı bizlere öğreten ve O'nda ki hikmetleri bize açıklayan Rasullullah'tır. Ve O'nun açıklamaları dahi bir çok ilim ile avamın anlayabileceği metne/şekle ulemaca dönüştürülmüştür. Bu binlerce alimin ittifakı ile olmuş ve ittifak etmeyenlerin görüşleri de ayrıca beyan edilmiş ve gerekçeleri açıklanmıştır. Bu gün değişik onlarca Kur'an meali ve izahı mevcuttur. Tercemesin de dahi ihtilaflar vardır. Kim diyebilir ki, bu mealleri okuyan yüz insanın yüzü de aynı ahkamı anlar veya anlıyor. Bunları söylerken tekrar ediyorum ki, Kur'an hem arabça ve hem mealen, tefsiren de okunmalıdır ancak bu okuyuşlardan her okuyan bir ahkam çıkarsın diye de değil, her okuyan sahij hadis ve sünnetleri reddetsin diye de değil.
Sünnetlerin ayetleri nesh ettiğini söyleyen ne kadar delalete düşer ise, Kur'an mealinden şeriatın tüm ahkamını anlayacağını söyleyen de o kadar delalettedir.


başkası benim gibi düşünmüyor diye neden deli oluyoruz bunu anlayabilmiş değilim.

Deli olmak az, çok az... Bu benim senin gibi düşünmek meselesi değil, İslam'a fitne karıştırma meselesidir.
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
“Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara âyetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları her kötülükten arındırsın. Şüphesiz, sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.”[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif] Bakara 129[/FONT]


"Nitekim kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik." [FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Bakara 151[/FONT]


[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Şimdi...[/FONT]


[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Siz, Kur'an ilmine sahip olduğunuzu iddia eden Siz. Her ahkamı Kur'an dan idrak edebileceğinizi bildiren Siz, bize yukarıda ki iki ayeti izah edermisiniz ki, biz de bu ayetlerin sizin iddialarınızı reddetmediğine inanalım, yahut siz inanın; Kur'an ahkamının Rasulullah (sav) ın Hadis ve Sünnetleri ile izaha ihtiyaç olduğuna...[/FONT]


Onlardan bir zümre vardır, aslında Kitap’tan olmayan birşeyi siz Kitap’tan sanasınız diye, dillerini Kitap’la eğip bükerler.O, Allah katından olmadığı halde “Bu, Allah katındandır.” derler.Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler. (Ali İmran-78)

Şimdi siz diyorsunuz ki Kuran, hadisler, sünnetler olmadan Kuran anlaşılamaz. Ben de buna şiddetle karşı çıkıyorum. Neden?
Çünkü Kuran şöyle emrediyor;

Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? (En'am-114)

Rabbin asla unutkan değildir. (Meryem-64)

Kendilerine okunmakta olan Kitap'ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? (Ankebut-51)

Kitap' ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. (En'am-38)

Yoksa onların, dinden, Allah'ın izin vermediği şeyi kendileri için yasalaştıran ortakları mı var? Kesin ayrıma ilişkin söz olmasaydı, aralarında hüküm mutlaka verilirdi. O zalimler var ya, onlar için acıklı bir azap öngörülmüştür. (Şura-21)

"Ve Kur'an okumakla emrolundum. Artık kim yola gelirse kendi nefsi için gelir. Sapmışa gelince, böylesine de ki: 'Ben uyarıcılardan biriyim. Hepsi bu!" (Neml-92)

Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi! (Ankebut-41)

Neyiniz var sizin, nasıl hüküm veriyorsunuz? Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan ders mi görüyorsunuz? (Kalem-36,37)

Bunları Kuran'da türlü türlü şekillerde açıkladık ki öğüt alıp hatırlasınlar. Fakat bu sadece kaçışlarını artırıyor. (İsra-41)

Andolsun bu Kuran'da her örnekten insanlar için türlü türlü açıklamalarda bulunduk. İnsanların çoğu ise tanımamakta ayak diretmektedirler. (İsra-89)

Bak iyice kavramaları için ayetleri nasıl türlü şekillerde açıklıyoruz. (En'am-65)

Yemin olsun ki, biz onlara, ilme uygun biçimde, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. İnanan bir topluluk için bir kılavuz, bir rahmettir o. (Araf-52)

Bu bir kitaptır ki, Hakim ve Her şeyden Haberdar olan, ayetlerini hüküm ifade edici (muhkem) kılmış ve sonra detaylandırıp(fussilet) açıklamıştır. (Hud-1)


Şimdi gelelim sorunuzun cevabına...
Sizin hikmetten anladığınız sünnetlerdir öyle mi? Diyorsunuz ki Allah'ın Kitab'ında eksiklikler var onu da Peygamberimiz (s.a.v.) tamamlamış öyle mi?
Allah unutmuş mudur ki (haşa)...
Kuran'ı anlayamayız sünnetler olmadan öyle mi? Allah anlaşılması zor bir Kitap mı indirmiştir? Hikmet'le ilgili anlamları açıklamışsınız, bu Peygamberimize (s.a.v.) de verilmiştir. Bunun da ilmini Allah bilir. Ve bütün peygamberlere hikmet verilmiştir. Bu hikmetlerden bazılarını Allah Kuran'da açıklamıştır.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
"Kasem olsun o urf için gönderilenlere, derken büküp devirenlere ve neşrederek yayanlara, derken seçip ayıranlara, sonra öğüt bırakanlara (gerek özür, gerek inzar için), her halde size va'dolunan muhakkak olacaktır!" ( Mürselat : 1 - 7 )
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Daha önce, bir başka hararetli gün yazdığımız bu yazımızı kopyalayıp buraya yapıştırdık. İnşaallah, ne demek istediğimiz bu sefer anlaşılır. İnşaallah, Kur'an'da eksik ??? bulduğumuzu değil de, bilakis fazlası ile yada tastamam her şeyin var olduğunu kabul ettiğimizi, sadece Resulullah (s.a.v.)'ın beyanı ile muhakemede daha kolay bir kabulleniş ile farklı boyutlara vardığımızı, Resulullah (s.a.v)'ın salt postacı değil, Allah (celle celaluhu)'tan aldığını bizzat kendi nefsinde tatbik edip yaşayarak bizlere de aynı şekilde açıklayarak anlattığını kabul ettiğimizi anlarsınız! Ve inşaallah bundan sonra, biz ehl-i sünnet cemaatini (haşa ve kella) Kur'an karşıtı olarak göstermeye çalışmazsınız! Ve inşaallah bundan sonra da, sorduğumuz soruya net ve anlaşılır cevaplar verebilirsiniz! İnşaallah... Biraz uzun oldu gerçi, uzun yazıları okuyamayanlara sözümüz yok, anlamak için okuyanlara ise yeter kanaatindeyim.



Mamafih ekserisi sırf bir zan ardında gider; fakat zan, haktan hiçbir şey ifade etmez! Her halde Allah onların ne yaptıklarını bilip duruyor.” (Yunus : 36)

Bu ayet elbette her insana hitap ediyor. Ama, sanki müslüman olup da bazı konuları birbirine karıştıranlara daha bir muhatap tarzında. Neden ? Çünkü; Rasuller gerçeğini kendi keyfiyetlerine göre yorumluyorlar da ondan. İman konusunda bir problem yok, bütün Rasulleri tasdik ediyorlar da, iş Rasullerin ictimai hayatta insanlara sundukları bireysel yaşam tarzlarından örneklemelere gelince orada duruyorlar. Sebep ifrata girmemek olarak değerlendiriliyor. Sözüm ona böyle yapıldığı takdirde; yahudilerin ve isevilerin düştüğü hatayı tekrarlamamak ve oyuna gelmemek. İyi ama, sizler ifrata girmeyelim derken, bizzat tefrit denizinde boğuluyorsunuz, bunu neden göremiyorsunuz ? Nedeni basit bir cevap, hadis ve sünneti red etme mantığınız, başka da bir şey değil.


Günümüz insanının profili bu ayetlerde ne kadar da bariz olarak ortaya çıkıyor. İki hokka mürekkep yalıyor, üç cilt sayfa karıştırıyor, Allame-i şahane olarak sahnede yerini alıyor!

“Hayır! Onlar ilimini ihata etmedikleri ve te’vili kendilerine hiç gelmemiş olan bir şeyi tekzib ettiler; bunlardan evvel geçenler de böyle tekzib etmişlerdi amma bak zalimlerin akıbeti nasıl oldu ?” (Yunus : 39)

İşte bu ayetler sizleri tekzib ediyor. İlmini anlayamadıkları, bu konuda fikir sahibi olamadıkları, bunu yaşantılarına aktaramadıkları için tevili kendilerine gelmemiş olan bir şeyi tekzip ettiler derken sizlerden bahsediyor. Nedir bu anlayamadıkları ?

Konu belli: “tasavuf yaşantısı ve Peygamber gerçeği!” Sanki bütün peygamberleri; ölçüp, biçip, tartacak kadar hassas kantar ayarı var da, Kur’an bilgilerinde gelen gerçeği bizim uydurmamız olarak zann edip, karşı sözler ile tekzibe geçiyor!
Peygamber’in (s.a.v) Kuds-i Hadisler ile yaşantısına verdiği düzen ve intizamı, yaşayarak ve bizzat etrafındaki insanlara göstererek aktarma yolunu red etmek. İlk karşı çıktıkları nokta: “hani bu konuda ayet varsa göster! Biz beyyineleri baz alırız!” Yani, biz Allah (cc)’tan geleni kabul, Rasul (s.a.v.)’den geleni red ederiz, itibar etmeyiz. Yani Allah (cc) hak yazar (amenna), Rasul (s.a.v.) insan olması vasfından dolayı; şeşer beşer ve yanıltıcı (yalan!) bir bilgi verebilir. Dayandırdığınız mantık da bu! İyi güzel de; baz alıp itibar ettiğin beyyinelerde de Allah (cc) “Arkadaşınız nefsinden konuşmaz…” diyor “O’na uyun…” diyor. Yani O’nun (s.a.v.) ağzından nefsi bir söz (yalan, dolan, gerçeğin ve hakk’ın hilafına yönelik bir söz) çıkmaz diyor! Yani böyle bir insanın her söylediği haktır! diyor. Neden bu emr’i baz almıyorsunuz ? Neden “Emin” olan ismini bu noktada kaldırıp bir kenara atıyorsunuz ? Müşrikler dahi O’nun (s.a.v.) her şeyine itiraz ederken, bir tek hak ve doğru söyleyen, adaletsizlikte bulunmayan, yalan ile dolan ile işi olmayan, can ve malın emanet edilecek yegane varlık anlamında (ki; en şiddetli düşmanı dahi bu konularda güvenirdi) “Emin” ismi ile isimlendirdi. Sizler; müşrikler kadar dahi güvenemiyormusunuz kendisine ? Bu sorunun cevabını net olarak veremezsiniz, verirseniz; kendi mantığınıza aykırı düşeceğinizden korkarsınız! Cebrail (a.s.)’in bizzat gelip de abdest konusunda uygulamalı anlatımını dahi red ediyorsunuz bu neden ile. Siz beyyine dersiniz, evet! Elbette her zaman beyyine! Ama ya uygulama safhası ? Hangi yasa uygulamalı reçete sunuyor yeryüzünde. Bana örnek teşkil edecek bir tane uygulamalı yasa gösterin! Ama İlahi bir yasa, ama beşeri bir yasa! Geçmiş dönem kitaplarını da koyun ortaya. Hodri meydan. Yok, boşuna aramayın, bulmazsınız. Allah (cc) yasasını gönderir, sınırları çizer, bu alan içerisinde dosdoğru olmanızı ister. Sırat-ı müstakim üzere olmanız için de bu noktada Peygamberinin ağzı, dili ve yaşantısı ile uygulama yaptırır. Görün, anlayın diye. En güçlü ilacı almışsın, ama prospektüsü yok! Reçeteye bakıyorsun özel işaretler ve harfler kullanılmış. Bunu kim anlayacak ? Eczacı anlayıp senin anlayacağın şekle indirecek, günde 1 kaşık tok karnına alınacak diye kutunun üzerine işaretliyecek. Dur yahu! Neden yazıyorsun, ben salakmıyım, benim beynim yok mu, reçeteye bakıp alırım dersen, ya eczacılık (7 yıl) eğitimi almışsındır, yada sağlık senin için önemsiz bir konu olduğu için çok cesur davranıyorsundur. Kusura bakmayın, herkes sizin gibi cesur olacak diye bir nokta yok! Umarım sizin cesaretinizin de ilmi dayanağı vardır. Çünkü; bu konuda göstereceğiniz dayanaksız bir cesaret, sadece helak olmanıza yol açar. Hz.İbrahim (a.s.) rüyasında İsmail (a.s.)’i kurban etmek için emr aldı! İttiba ediyorsunuz, kabul ediyorsunuz. Güzel! Hanımı Hacer’i alıp bir emr ile Mekke çöllerine kadar götürmesini de, kabul ediyorsunuz. Güzel! Kendisini ve yaşı hayli geçkin hanımı Sare annemizi çocuk ile müjdeleyen melekler ile görüşmesini de kabul ediyorsunuz. Hepsi iyi güzel de; bunlarda beyyine aramıyorsunuz, iş Rasulullah (s.a.v.)’ın uygulama safhasına geldiği zaman neden illa da beyyine görmek isteriz diye tutturuyorsunuz ? O günün insanı Hz.İbrahim (a.s.)’den beyyine mi istedi ? Senin gördüğün rüyadan bize ne, biz beyyine isteriz, varsa göster, yoksa; nefsinden konuşmuş kabul ederiz mi dediler ? Yapmayın, makul olun! yahudilerin ve isevilerin oyununa bizzat gelenler sizlersiniz! Biz bunları size örnekler ile açıklarken, sizden bir ücret talep etmiyoruz, yanlışınızdan dönün istiyoruz. Rasul’e (s.a.v.) ittiba; şirk değil, bizzat emr’dir, anlayın artık.

Sormak gerekmez mi bu arada; sen Peygamberler ayarına (makamına) çıktın mı da, “hayır! Peygamberiniz üstün değil veyahut büyük olanlardan değil, ben baktım ölçtüm, biçtim, tarttım hepsi aynı boy ve kiloda ve derecede” deme cesaretini gösteriyorsun. Ve bunu hoyratça yaparken de ayetin önünde dikilerek, bir de ayeti tekzip etme cesaretini gösteriyorsun. Bu ne cüret! Sana tek cümlelik ayet yeter de artar! Eğer anlayanlardansan tabii: “Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman bakalım kâfirlerin hali ne olacak” (Nisa : 41) Ne olacağınızı biz biliyoruz da, sizler farkındamısınız ? “O gün, inkar edip Peygambere isyan eden kafirler, keşke yere geçmişler, üzerleri düzlenmiş kendilerinden hiçbir iz kalmamış olsa idi, diye isteyecekler ve (keşke toprak olsaydık diyecekler [Yasin suresinde geçiyor]) Allah’a hiçbir sözü ketmetmeselerdi (gizlemeselerdi.)” (Nisa : 42) Yani “keşke toprak olsaydık…” demeden uyanın.



Devam ediyor aşağıda...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Rasulullah (s.a.v.), Kur’an’ı tebliğ ile emr’olundu. Bu; işin şeriat kısmıdır. Zahiri hüküm ve zahiri tebliğ, şeriat’ı oluşturur. İşin uygulama safhası ve yaşantıya geçiş kısmı bu şeriata uygun ameli gösterir. Her insan buraya kadar olan bölümü ile mükelleftir. Bundan gayrısı; tasavvuftur. Özel olarak kişiye münhasır bölüm burada başlar. Bu dahi, ayetler ile ve yine peygamber vasıtası ile aktarılır. Ayetlerde “Geçmiş ve gelecek günahlarının bağışlandığı” açıklanan bir Rasul (s.a.v.), günde 70 defa istiğfar ediyorsa, ümmedi de aynı şekilde örnek alarak istiğfarda bulunması gerekir. İstiğfar; hem tasdik anlamındadır, hem itiraftır, hem de kabuldur. Peygamber (s.a.v.) istiğfar ederken, kendisine manevi aleminde gösterilen yükselişlerden dolayı, bir önceki makamındaki haline istiğfar eder; bir önceki halini hem kabul, hem bulunduğu makamın bir önceki makama nazaran yüksekliğinin itirafı, hem de tasdiki anlamında acziyetini müşahede eder ve bunun ile Yüce Rabbi (cc)’nin rahmetini diler. Ümmedi ise, Yüce allah’a (cc) istiğfar ile; bir önceki günahını kabul eder, acziyeti ile işlediğini itiraf eder ve Yüce Rabbi (cc)’nin rahmetinin olmaması halinde, kendisinin helaka duçar olduğunu tasdik eder. Bu her gün yapılan kalbi antrenman sonrasında ayetlere bakışı daha bir canlılık kazanır. İstiğfar bir nevi (Teşbihte hata olmaz inşallah) toz bezidir. Ama özel bir tozbezi, sadece kalb aynasını parlatır. Her günah sonrası kalb bir siyah nokta ile kirlenir. İstiğfar; işte bu günahı kabul, acziyetten dolayı pişmanlık ve rahmetini ümid ile Yüce Olan’ı (cc) tasdik eder. İstiğfar ile kirlenmiş kalbini siler. Müğminin kalbi bu noktada ayna gibidir. Devamlı tozunu alınan bir şeyin kirli kalması düşünülmez herhalde. Bir güneşin şavkı o aynada nasıl bir yankı bulur acaba?

“Karşılarında ayetlerimiz açık açık, parlak parlak okunurken de o küfredenler dediler ki hakk’a: bu parlak bir sihir!(Ahkaf : 7)

El Hakk! Ne kadar yerinde bir Kur’an’i tespit! Sihir! Vallahi elinizde başka bir şey olmadığı için, sizlerin bize karşı kullandığınız red sözcüğü. Ayet diyor, ben demiyorum. Deneyin, sihir mi değil mi kendiniz karar verin. Her gün yapın 70 defa 100 defa 1000 defa. Peygamber (s.a.v.) günde 70 defa yapmışsa, bizler 70.000 defa yapsak bile az gelir. Her anımız günah, her bakış, her konuşma, her arzu!


Peygamberimiz (s.a.v.) çok büyük ama çok büyük bir peygamber. İster bizim sözlerimizdeki “büyük” kavramına ittiba edin, isterseniz Kur’an’da açıklamaları yapılan ayetlere ittiba edin. Sonuçta bizde bu düşünceyi ayetlerden çıkarıyoruz. Kaynağımız ayetler yani. Hangisini isterseniz onu baz alın, ama anlayın! U’lul Azm bir peygamber gerçeğini artık anlayın!. Bunu yaparken ne ayetlere ters düşüyorsunuz, nede şirke giriyorsunuz. Ancak emr’olunduğunuz gibi hareket etmiş oluyorsunuz. Müslüman iki kişiyken dahi birini emir seçmek ile ve ona uymakla mükellef. Cemaat olma esprisi burada yatıyor. İki kişi arasındaki cemaat olgusunu bu kadar önemseyen bir Din, elbette size uyarı mahiyetinde ayetlerini gönderecek ve “O’na uyun…” diyecek. Cemaatleşmeyi teklif edecek sizlere. Sizler bunları red ettiğiniz sürece cemaat bile olamayacaksınız ve olamıyorsunuz da. Çünkü aykırı gibi duruyorsunuz, çünkü gerçek haniflerden uzaksınız. Yeryüzünde yüzünü hanif Din’e dönmüş milyonlarca Müslüman var zaten yeryüzünde de hanif Din olarak İslamiyet var ve bu Din’in müntesibleri “hanif” olarak yaşantısına devam ediyor yüzyıllardır. Bunun haricinde ayrıca hanifler diye bir cemaat yok, olmayacak da! Olsa olsa forum cemaati olur ki, sitelerine baktım küfür içerisinde yüzüyorlar.
Dikkat edin, düzgün okuyun ben küfr etmiyorum, sizlerin küfr içinde olduğunuzu yazıyorum.

Bu ayetler ile temel ve başlangıç olarak tesbit ettiğim (çünkü bütün saplantılarınız bu ayete ters düşmek ile başlıyor) akidenizi sorgulayın. Sorgulamak iyi bir şeydir, bir nevi sağlama yapmış olursunuz, kendinize güveniyorsanız. Yanlışsa temel inancınız, hatanızdan dönmüş olursunuz. Doğru ise; yolunuzda daha kuvvetli adımlar atarsınız. Yani her halükarda karda sayılırsınız. Ene yapmayın, nefs yapmayın, durun; kendinizi ve Kur’an ışığında ayetleri tefekkür edin. Düşünün, ne diyor, ne anlatıyor bu ayetler ?

“Elbette o göklerin ve yerin yaratılışında ve gece ile gündüzün ardarda gelişinde, şüphesiz ayetler var (vicdanları temiz) ulu’l elbab için!” (Alu İmran : 190)

“Onlar ki gerek kıyam u kuudda (ayakta ve otururken) ve gerek yanları üzerinde hep Allah’ı zikrederler ve göklerin, yerin yaratılışında fikrederler (tefekkür ederler) “Ya Rabbena!” derler; “bunu sen boşuna yaratmadın, sübhansın! O halde bizleri o ateş azabından koru!” (Alu İmran : 191)

“Rabbena! Cidden bizler bir münadi (çağırıcı) işittik, imana çağırıyor; “Rabbinize iman edin!” diyordu. Dinledik, iman ettik! Rabbena! Mağfiretinle artık günahlarımızı bizlere bağışla, kabahatlerimizi bizlerden kefaret buyur (ört) ve bizleri sana ermiş kullarınla beraber yanına al!” (Alu İmran : 193)

Ulu’l elbabı da red etmeden okuyun ve tefekkür edin, ayet diyor ben demiyorum. Peygamber (s.a.v) efendimizi de ondan sonra bu ayetler ışığında kafanızda şöyle bir tahayyül edin, bakalım ne göreceksiniz. Kur’an; isterseniz size 3 boyutlu resimde gösterir. Siz yeterki isteyin. Sakın! 3 boyutlu resime de bu nedenle karşı çıkmayın, siz göremiyorsunuz diye 3 boyutlu resim yok mu diyelim şimdi. Ben görüyorum elhamdülillah. Sizler; bakış açınızı sorgulayın öncelikle ! Durduğunuz nokta önemli, bakış açınız ondan daha önemli. Bunun gibi, Kur’an’ı anlamak önemli, O’nu layıkı ile tefekkür; O’ndan da önemli! İtikadı oluşturan nokta! İşte, şimdi tam burası!

(İnmekte) o(lan) yıldıza andolsun ki,” (Necm : 1)

Ne büyük yemin ama. Burada necm’den kasıt olarak bazı alimler diyorki; necm necm (parça parça) inen Kur’an dır kasdedilen, bazıları da diyor ki; Şi’ra yıldızıdır kasd edilen. Bu nokta bizim için (anlatılmak istenen manayı baz alırsak) önem arz etmiyor açıkçası. Burada önem verilen bir şeyin üzerine Rabbül Alemin’in (cc) yemini dikkat çekici. Allah (cc) yemin ederek başlıyor. Biz kulları dahi çok önemli bir şeyi söyleyeceğimiz zaman muhatabımızın kafasında en baştan şek ve şüphe oluşmasın diye bazen böyle başlamazmıyız ? “Yemin olsun…” diye başladığımız çok cümle vardır. Burada da Rabbül Alemin (cc) yemin ederek, çok önemli bir şey söyleyeceğinden dolay bütün dikkatimizi buraya vermemizi istiyor! Ve devam ediyor;

“Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, azmadı.” (Necm : 2)

Kafalardaki ve kalplerdeki bir çok nefsi ve şeytani konuşmaları bıçak gibi keser nitelikte. Çok net ve açık! Hani yarattığı biz kullarını iyi tanıyor ya Rabbül Alemin, her şeye bir kulp bulacağımızı bildiğinden, üzerinde durarak tekrarlıyor :

“O, hevâdan (arzularına göre) konuşmaz.” (Necm : 3)
Günlük yaşantısı, anlık yaşantısı, Din’i yaşantısı, ictimai yaşantısı her ne şekilde olursa olsun yaşantı tarzında baz alınacak bütün sözlerin büyük bir kontrol içinde vahye dayalı olduğu gerçeğini ne kadar güzel anlatıyor bizlere ! Duymak ve anlamak isteyenlere sanki deklare ediyor, ültimatom veriyor:
“O(nun konuşması kendisine ) vahyedilenden başkası değildir” (Necm : 4)

Bu konuşmaların da asılsız ve mesnetsiz türden konuşmalar olmadığını, sağlam ve etkili bir zemine dayandığını, yani konuştuklarının hepsini O’na (s.a.v.) Zat-ı Zülcelal’in (cc) bizzat kendi tarafından görevlendirdiği bir mürşid tarafından öğretildiğini söylüyor bize:

“Onu, müthiş kuvveleri olan biri öğretti” (Necm : 5)

Devam ederek de görevlendirdiği mürşidi (öğretmeni) övüyor, tanıtıyor bizlere:

(Ki o) akıl ve görüşünde kuvvetli (bir melek)dir. Hemen (gerçek meleklik şekliyle) doğruldu” (Necm : 6)

Belki tasavvurda yanılırız yahut yanlış tevile gireriz diye birde bunu ayet ayet bize açıklıyor:

“O, en yüksek ufukta idi.” (Necm : 7)

“Sonra (Cebrail ona) yaklaştı ve (aşağıya doğru) sarktı” (Necm : 8)

“Onunla arasındaki mesafe, iki yay kadar, [yahut] daha az kaldı” (Necm : 9)

(Allah), kuluna verdiği vahyi verdi. Onun gördüğünü kalb(i) yalanlamadı.” (Necm : 10 - 11)

Çünkü O’nu (s.a.v.) inşirah suresinde bize belirttiği gibi; sadrını genişleterek göreceği gerçeği kaldırabilmesi için bir kuvvet ve sukunet verdi. “Elemnaşrahleke sadrek…(Biz sadrını genişlettik)” (İnşirah : 1) buyuruyor.

“Onun gördükleri hakkında şimdi kendisi ile tartışacak mısınız.” (Necm : 12)

Ey Alemlerin Rabbi olan ve bizleri bir sudan yaratıp da acziyetimizi bize anlatan Rabbim! Mucizesi olmayan peygamber olduğuna varıncaya kadar tartışıyorlar üstelik. Kur’an mucizesi, kamer mucizesi ve İsra mucizelerine dair üstelik yapıyorlar bunu…Kur’an’da bildirdiğin şekli ile 3.000 melek ile Bedr’de yardım ettiğini bile bile yapıyorlar bunu…Yarabbi; yaldızlı yazılar ile süslemek Internet ortamında becerebileceğim bir şey olsa; Necm 12 ayetini yaldızlar ve gökyüzünün tam göbeğine nakş ederdim. Ama sen Gafur ve Rahimsin (cc) Sen kalplerine yaldızla inşaallah.

“Yok. İftira etti mi diyorlar ? De ki: Ben onu iftira ettimse, siz beni Allah’tan kurtaracak hiçbir şeye malik olamazsınız ve O sizin niye yaygara edip durduğunuzu pekala bilir; ona benimle aranızda şahid [olarak] O yeter, hem de Gafur – Rahim O!” (Ahkaf : 8)
Kuru et yiyen bir kadının oğlu olan ve bizlere beşeri vasıflarda ve surette gönderdiğin Rasul (s.a.v.)’un büyüklüğüne iman ettik, indirdiğini tasdik ettik, mucizeler ve ayetlerini de tasdik etmemiz hasebi ile, küfr’den kurtulup sırat’ı müstakim’e yönelen kullarından olmayı nasip et! (amin)
Bakın; korkulacak bir şey yok, yukarıdaki dua içerisinde en ufak bir şirk görüyormusunuz ? İman, inanmak ise, bunun en uygun yolu iman ettiğine karşı duyacağın sevgidir. Sevgi olmadan itaat olmaz. Bir aslanın yanına ancak yavrusu yaklaşır. Kendi cinsi dahi olsa bir başka yetişkin yanında duramaz. Ama yavrusu, sırtına çıkar, yelelerini karıştırır. Neden verilir bu izin ? Sevgiden olmasın sakın.? Bu sevgi sizlerin gözünde şirk olacak, öyle mi? İbn-sebe küfürbazları ölmemiş demekki. Attıkları tohumu her devirde suladıkları için hala insanlar aynı hasadı biçiyor. Ellerine geçen de, itaatten uzak, itikadden uzak en önemlisi İslami yaşantıdan uzak bir nesil! Yaşayanlara da atılacak en rahat çamur hazır zaten;
“Bir de küfredenler, iman edenler hakkında dediler ki; “Eğer o bir hayr olsaydı, bizden evvel ona koşmazlardı. Bununla muvaffak olamayınca da şöyle diyecekler: Bu eski bir yalan! (Ahkaf : 11)
yahudilerin yalanı! İsevilerin yalanı! Bunlara çanak vazifesi gören vahhabilerin yalanı! selefiyiz diyenlerin yalanı! YOK BÖYLE BİR ŞEY, EY MÜSLÜMAN YOK BÖYLE BİR ŞEY! Allah (cc)’ın kudretini sadece ayetler ile sınırlamaya kalkışan insanların yalanından başka bir şey değil bunlar! Allah (cc)’ın rahmetini ahiret ile sınırlayan zihniyet. Rahman (cc) ism-i şerifinin dünyadaki insanlara tecelli eden kısmını setr edip, Rahim (cc) ismi şerifini ahirette sadece Müslüman kullarına gösterecek olması gerçeğini örten zihniyet!
Burada “küfredenler” sözü gerçeği “ketm” ettikleri için kullanılıyor. Gizledikleri, sakladıkları için, hakkın üzerini örttükleri için…Ve dahi bunun ile muvaffak olamayınca da; “bu eski bir yalan” demeye kadar işi vardırıyorlar. Hatta bunun, Yahudilerin de aynı masal ile kendi dinlerinden uzaklaşmış olmalarına bir neden olarak göstermeye çalışıyorlar.
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Ve inşaallah bundan sonra, biz ehl-i sünnet cemaatini (haşa ve kella) Kur'an karşıtı olarak göstermeye çalışmazsınız!

Böyle bir niyetim yok, asla da olmamıştır. Yanlış anlaşıldıycam affola. Sadece her sünnet için araştırmadan, kaynağını öğrenmeden, Kuran'dan tasdiklemeden kesinlikle doğrudur demenin yanlış olduğunu anlatmaya çalışıyorum.

İyi ama, sizler ifrata girmeyelim derken, bizzat tefrit denizinde boğuluyorsunuz, bunu neden göremiyorsunuz ? Nedeni basit bir cevap, hadis ve sünneti red etme mantığınız, başka da bir şey değil.

Hadis ve sünneti reddettiğimi nereden çıkarıyorsunuz? Doğruya itibar edin yanlışı atın diyorum. Her sünneti kesinlikle doğru kabul etmeyin diyorum. Elbette doğru olan, itibar edilmesi gereken hadis ve sünnetler de var.

Hangi yasa uygulamalı reçete sunuyor yeryüzünde. Bana örnek teşkil edecek bir tane uygulamalı yasa gösterin! Ama İlahi bir yasa, ama beşeri bir yasa! Geçmiş dönem kitaplarını da koyun ortaya. Hodri meydan. Yok, boşuna aramayın, bulmazsınız. Allah (cc) yasasını gönderir, sınırları çizer, bu alan içerisinde dosdoğru olmanızı ister. Sırat-ı müstakim üzere olmanız için de bu noktada Peygamberinin ağzı, dili ve yaşantısı ile uygulama yaptırır. Görün, anlayın diye. En güçlü ilacı almışsın, ama prospektüsü yok! Reçeteye bakıyorsun özel işaretler ve harfler kullanılmış. Bunu kim anlayacak ? Eczacı anlayıp senin anlayacağın şekle indirecek, günde 1 kaşık tok karnına alınacak diye kutunun üzerine işaretliyecek. Dur yahu! Neden yazıyorsun, ben salakmıyım, benim beynim yok mu, reçeteye bakıp alırım dersen, ya eczacılık (7 yıl) eğitimi almışsındır, yada sağlık senin için önemsiz bir konu olduğu için çok cesur davranıyorsundur. Kusura bakmayın, herkes sizin gibi cesur olacak diye bir nokta yok! Umarım sizin cesaretinizin de ilmi dayanağı vardır. Çünkü; bu konuda göstereceğiniz dayanaksız bir cesaret, sadece helak olmanıza yol açar.

Hangi yasa uygulamalı reçete sunuyor diyorsun? Kuran uygulamalı bir yasa değil mi? Peygamberimiz (s.a.v.) uygulamayı nasıl yapmış peki? O sadece vahye uymuştur. Vahiy de Kuran'dır. Madem öyle neden Peygamberimizden (s.a.v.) sonra bir çok mezhep ortaya çıkmış. Neden sünni-şii ayrımı var? Neden sünniler bile kendi içlerinde parçalara ayrılmışlar? Neden herbiri sünnete uyduklarını iddia ediyor da her birinin uygulamaları farklı? Sünnet tekse bu farklılıklar niye? Aşağıdaki örnekleri lütfen dikkatlice okuyunuz.

Hanefi Maliki Şafii Hanbeli

Ölü Hayvanın derisi helal midir? Haram Helal Haram Helal
Midye yemenin hükmü nedir? Haram Helal – –
Namazda ayakların arası ne kadar açık olmalı? 4 parmak 2 karış 1 karış 2 karış
Namaz içinde unutarak konuşmak namazı bozar mı? Evet Hayır Hayır Evet
Namazda hatayla yanlış bir kelime geçerse namaz bozulur mu? Evet Hayır Hayır Hayır
Abdesti belli bir sıra ile almak farz mıdır? Hayır Hayır Evet Evet
Abdesti ara vermeksizin almak farz mıdır? Hayır Evet Hayır Evet

Bunlar sadece birkaç tanesi...Bu 4 mezhepe de sorarsanız; hepsi ehl-i sünnettir.
Madem hepiniz ehl-i sünnetsiniz o zaman birinizde helal olan diğerinizde nasıl olur da haram olur? Açıklayın da bilelim. Çok biliyorsunuz ya.

Sünnet dedik, bu nedenle şii konusuna girmeyeceğim, onların bile kendi içlerinde kollara ayrıldığını.

Sakın bu ayrılmaların bir rahmet olduğunu söyleyerek komik olmayın.

Dur yahu! Neden yazıyorsun, ben salakmıyım, benim beynim yok mu
Bu cümle ile ilgili Allah'ın Kuran'da akletmek ve düşünmekle ilgili yüzlerce ayetini yazabilirim. Bu bile başlı başına açıklama mevzu. Fakat bir anlamı olmaz herhalde.

Allah'ın selameti üzerinize olsun.
 

casus021

New member
Katılım
30 Ocak 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
380
Puanları
0
Yaş
40
Konum
istanbul
Web sitesi
www.islamportali.net
mavi gezegen kardeşim siz diyorsunuzki biz ayetsiz konusuyoruz peki verdigimiz o ayetler neydi söylermisiniz kuranı en iyi anlayan ve hayatına geçiren kimdir peygamber degilmidir peygamber s.a.v bunu hayatına geçirirken eksik bir şey yapmışmıdır hayır peki kuranın tabir ettigi gibi onlara kuranı ve hikmeti yani kuranın açıklmasını ögretecek kimdir yine peygamberdir bizim buradaki ifade ettigimiz sözler ise kuran her şeyi detayına kadar indirmez egerki böyle bir şey olsaydı ciltlerle olması gerekirdi yüce yaradanın biz bunu eksiksiz bıraktık ifadesi ise sudur yasaklar gelir veya yasak olmayanlar söylenir ondan sonra peygamber açıklmasını yapar bu açıklamayı yaparken yine yüce yaradıcının açıklması ile yapılır bir yandan ayet iner onunla beraber açıklması iner bir örnek verelim zekat zekat kuranda namazla beraber geçer fakat detaylı açıklama yapılmaz


selametle
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
mavi gezegen kardeşim siz diyorsunuzki biz ayetsiz konusuyoruz peki verdigimiz o ayetler neydi söylermisiniz kuranı en iyi anlayan ve hayatına geçiren kimdir peygamber degilmidir peygamber s.a.v bunu hayatına geçirirken eksik bir şey yapmışmıdır hayır peki kuranın tabir ettigi gibi onlara kuranı ve hikmeti yani kuranın açıklmasını ögretecek kimdir yine peygamberdir bizim buradaki ifade ettigimiz sözler ise kuran her şeyi detayına kadar indirmez egerki böyle bir şey olsaydı ciltlerle olması gerekirdi yüce yaradanın biz bunu eksiksiz bıraktık ifadesi ise sudur yasaklar gelir veya yasak olmayanlar söylenir ondan sonra peygamber açıklmasını yapar bu açıklamayı yaparken yine yüce yaradıcının açıklması ile yapılır bir yandan ayet iner onunla beraber açıklması iner bir örnek verelim zekat zekat kuranda namazla beraber geçer fakat detaylı açıklama yapılmaz


selametle

Elbette ki Kuran'ı en iyi anlayan ve uygulayan peygamberdi (s.a.v.). Bunda hemfikiriz. Eksik birşey yapmasını da düşünemeyiz. Ama peygamberimiz (s.a.v.) Kuran'ı da yine vahiyle açıklamıştır ve o vahiyler de Kuran'ın kendisidir. Yani Kuran'ı yine Kuran'la açıklamıştır. Ama Kuran'ı herkes anlayamaz, buradaki herkes anlayamazdan kastım;

O, hikmeti dilediğine verir. Ve kendisine hikmet verilmiş olana çok büyük bir hayır verilmiş demektir. Gönlünü ve aklını çalıştıranlardan başkası düşünüp anlayamaz. (Bakara-269)

Yani Kuran'ı, Rabbim'in hikmet verdiği herkes anlayabilir. Hikmet demek sünnet demek değildir. Allah'ın varlığına ve birliğine iman eden herkes Kuran'ı anlayabilir. Yeter ki gönlünü ve aklını çalıştırsın! Yeter ki Kuran'ı düşünerek, anlayarak ve aklederek okusun!

Bu arada yeri gelmişken konu ile alakalı olmasa da son zamanlarda reklam afişlerinde "3 günde Kuran öğretilir" yazılarına rastlıyorum. Gülüp geçiyorum bu afişlere. Kuran düşünmeyi ve akletmeyi öğütlerken 3 günde Kuran'ı nasıl öğretebileceklerini merak ediyorum. Bileniniz varsa beni de aydınlatırsa sevinirim.

Allah'ın selameti ve rahmeti sizinle olsun.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Onlardan bir zümre vardır, aslında Kitap’tan olmayan birşeyi siz Kitap’tan sanasınız diye, dillerini Kitap’la eğip bükerler.O, Allah katından olmadığı halde “Bu, Allah katındandır.” derler.Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler. (Ali İmran-78)

Şimdi siz diyorsunuz ki Kuran, hadisler, sünnetler olmadan Kuran anlaşılamaz. Ben de buna şiddetle karşı çıkıyorum. Neden?
Çünkü Kuran şöyle emrediyor;

Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım? (En'am-114)

Rabbin asla unutkan değildir. (Meryem-64)

Kendilerine okunmakta olan Kitap'ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? (Ankebut-51)

Kitap' ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. (En'am-38)

Yoksa onların, dinden, Allah'ın izin vermediği şeyi kendileri için yasalaştıran ortakları mı var? Kesin ayrıma ilişkin söz olmasaydı, aralarında hüküm mutlaka verilirdi. O zalimler var ya, onlar için acıklı bir azap öngörülmüştür. (Şura-21)

"Ve Kur'an okumakla emrolundum. Artık kim yola gelirse kendi nefsi için gelir. Sapmışa gelince, böylesine de ki: 'Ben uyarıcılardan biriyim. Hepsi bu!" (Neml-92)

Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, bir ev edinen dişi örümceğin durumuna benzer. Ve evlerin en güvensizi/en zayıfı elbette ki dişi örümceğin evidir. Keşke bilselerdi! (Ankebut-41)

Neyiniz var sizin, nasıl hüküm veriyorsunuz? Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan ders mi görüyorsunuz? (Kalem-36,37)

Bunları Kuran'da türlü türlü şekillerde açıkladık ki öğüt alıp hatırlasınlar. Fakat bu sadece kaçışlarını artırıyor. (İsra-41)

Andolsun bu Kuran'da her örnekten insanlar için türlü türlü açıklamalarda bulunduk. İnsanların çoğu ise tanımamakta ayak diretmektedirler. (İsra-89)

Bak iyice kavramaları için ayetleri nasıl türlü şekillerde açıklıyoruz. (En'am-65)

Yemin olsun ki, biz onlara, ilme uygun biçimde, ayrıntılı kıldığımız bir Kitap getirdik. İnanan bir topluluk için bir kılavuz, bir rahmettir o. (Araf-52)

Bu bir kitaptır ki, Hakim ve Her şeyden Haberdar olan, ayetlerini hüküm ifade edici (muhkem) kılmış ve sonra detaylandırıp(fussilet) açıklamıştır. (Hud-1)


Şimdi gelelim sorunuzun cevabına...
Sizin hikmetten anladığınız sünnetlerdir öyle mi? Diyorsunuz ki Allah'ın Kitab'ında eksiklikler var onu da Peygamberimiz (s.a.v.) tamamlamış öyle mi?
Allah unutmuş mudur ki (haşa)...
Kuran'ı anlayamayız sünnetler olmadan öyle mi? Allah anlaşılması zor bir Kitap mı indirmiştir? Hikmet'le ilgili anlamları açıklamışsınız, bu Peygamberimize (s.a.v.) de verilmiştir. Bunun da ilmini Allah bilir. Ve bütün peygamberlere hikmet verilmiştir. Bu hikmetlerden bazılarını Allah Kuran'da açıklamıştır.

Bakın Muhterem,

Sizin yaptığınız tarz ile ben size Kur'an dan her hükmü çıkartırım. Bu şekilde mealden kelime aratarak kafanıza göre cevap yazmak saflıktan öte hiç bir şey değil.

Siz benim verdiğim ayetleri bize bir tefsir edin, anlatın, bir bakalım Kur'an bu iki ayette ne demiş, siz Kur'an dan ne anlayabilmişsiniz.

Eğer sizin ve bizim anladığımız aynı şeyler ise hiç mesele yok. Eğer sizin anladığınız ile bizim anladıklarımız farklı ise o zaman diyeceğiz ki bu mesele sadece meal okumak ile hal olabilecek bir mesele değil.

Ve bir de " öyle mi? " , " mudur ki (haşa)... " gibi tarzlarla olmayan sözlerden kendinize dayanak yapmayın, meseleyi polemik haline sokmayın. Mesaj açık... Hikmet nedir, izah etmişiz, tarifte hatamız var ise düzeltin... İki ayet vermişiz, bunları bize izah edin.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
muvzu nereden başlamış nerelere gelmiş. ben konuyla ilgili bi yorum yapayım.

O size ancak ölüyü ve kanı ve hınzır etini, bir de Allahın gayrisinin namına kesileni haram kıldı, her kim de muztarr olursa bâğiy ve mütecaviz olmadığı halde, artık şüphe yok ki rabbın gafurdur rahîmdir...

Sade dilinizin yalan tavsıfile şu halâl, şu haram demeyin ki yalanı Allaha iftira etmiş olursunuz, şüphe yok ki yalanı Allaha iftirâ edenler felâh bulmazlar

nahl 115-116

sadece bu ayeti kerimeler bence bu konunun noktalanması için yeterli. bi çok polemiğede cevap veriyor. vesselam...


Evet, maşallah ne izan...

Bu duruma göre, besmele ile kesilmiş köpek, fare, yarasa, solucan gibi mahluklar yenebilir.

Ayrıca bir ikaz yok, dışkı da yenebilir.

Ve bir ayrım yok, domuzun eti dışında ki beyni, böbreği, karaciğeri de yenebilir.
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Evet, maşallah ne izan...

Bu duruma göre, besmele ile kesilmiş köpek, fare, yarasa, solucan gibi mahluklar yenebilir.

Ayrıca bir ikaz yok, dışkı da yenebilir.

Ve bir ayrım yok, domuzun eti dışında ki beyni, böbreği, karaciğeri de yenebilir.

Ne kadar da sığ düşünüyorsunuz?

De ki: "Bana vahyolunan Kur'an'da bir kimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah'tan başkası adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir." Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir. (Enam-145)

Allah'ın haram kılmadığı şeyleri kim nasıl haram kılabilir? Kimse köpek, fare, yarasa, solucan, vb. yemez. En azından bizim toplumumuzda yemez. Bu kişinin yaşadığı toplumla alakalıdır. Fransızlar da kurbağa bacağı yerler. Kuran'a aykırı olmayan örf, adet ve gelenekler pek tabi uygulanabilir. Bizim yaşadığımız toplumda at ya da eşek eti yenmez fakat orta asyada at eti yiyenler var. At eti haram mı? Tabi ki değil.
Fakat hanefi mezhebine bakarsanız at eti haramdır. Fakat maliki mezhebinde helaldir. Helali haramı Allah mı belirler mezhepler mi?
Biraz düşünün...İslam tek ise aynı konuda hem helal hem haram nasıl olur?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bakın Muhterem,

Sizin yaptığınız tarz ile ben size Kur'an dan her hükmü çıkartırım. Bu şekilde mealden kelime aratarak kafanıza göre cevap yazmak saflıktan öte hiç bir şey değil.

Siz benim verdiğim ayetleri bize bir tefsir edin, anlatın, bir bakalım Kur'an bu iki ayette ne demiş, siz Kur'an dan ne anlayabilmişsiniz.

Eğer sizin ve bizim anladığımız aynı şeyler ise hiç mesele yok. Eğer sizin anladığınız ile bizim anladıklarımız farklı ise o zaman diyeceğiz ki bu mesele sadece meal okumak ile hal olabilecek bir mesele değil.

Ve bir de " öyle mi? " , " mudur ki (haşa)... " gibi tarzlarla olmayan sözlerden kendinize dayanak yapmayın, meseleyi polemik haline sokmayın. Mesaj açık... Hikmet nedir, izah etmişiz, tarifte hatamız var ise düzeltin... İki ayet vermişiz, bunları bize izah edin.


Muhterem mavigezegen, önce bu mesaja cevap veriniz lütfen...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
evet aynen öyle . ben demiyorum. Rabbimiz kuranda böyle açıklamış. ayetleri burda tekrarlama ihtiyacı duymuyorum. mekruh ile haramı. yasak ile yanlışı karıştırmamak lazım.

Siz bu cevapla küfre girmeye zorluyorsunuz kendinizi... Tövbe edin, haşa deyin, estağfirullah deyin... İşte meal okuyup da ahkam çıkarmanın sonu buraya varır. İşte meal okuyup Kur'an ı anladım demenin zaafiyetleri bunlardır... Oturup klavyenin başında Allah'a iftira atmak!.. Ne büyük zulüm, ne büyük sui zan!..
 
Üst Alt