Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Dinler arası diyalog nedir?

P

Peris

Guest
Belki haddime değil ama bu konuda düşündüklerimi ve yaşananları yazmak istedim.
Geçen yaz biri (kimliğini biliyordum) benle görüşmek istedi işimle alaklı ola bileceğini düşünerek razı oldum.Görüşdüğümüzde bana dinle ilgili konuşmak istediğini söyledi “Olur” dedim.Konu uzakdan başladı,döndü dolaşdı İslam ve Hristyanlık üzerine geldi.Konuşma esnasında bunun bir misyoner olduğu anlaşıldı.Hristyanlığın İslamdan üstün olması hakdakı fikirlerini ispatlamak için verdiği caydırıcı soruların hepsinin yanıtını ve cevabını aldı.Bundan bir şey çıkmadığını görüp “damara basarak” konuyu yönlendirmek istedi.Sohbet bitmişdir deyip kalkdım.Çıkarken bana “Hangi burcdansınız” sorusunu verdi.
Şimdi sizce misyoneri böyle olanın Papası nasıl olur?
Mesela Washingtonda ( bu beyanın Amerikanın başkentinde yapılması da tesadüf değil demokrasinin vatanı ya...)“Kendimi çarmıha gerilmiş gibi his ediyorum” deyib, “baskı”gördüğü memlekete döndüğünde “bizde tabir öyle” söyleyecek kadar safniyetli ola bilirmi??? (siz üçüncü bir ülkenin vatandaşı olsaydınız ne düşünürdünüz olayla ilgili???)
 
P

Peris

Guest
Bize uzak ve müslüman olmayan bir memleketden misafirler gelmişdi.Biri müslüman değildi.Tam da Ramazan ayına tesadüf etmişdi on gün kaldılar.Her kesin oruç tutduğunu görüp merakla Oruç ve diğer İslami hükmlerle ilgilenmeye başladı.Hele her kesin oruçlu iken enerjik halde iftar hazırlıkları yapması bir hayli şaşırtmıdı.Çeşidli sorular verirdi “Oruç ne”, “Niçin tutulur”, “Yemeden içmeden sabahdan akşama nasıl durulur” ve s.Bayramı da kaldılar.Bayram da her haliyle ayrı bir güzellik.Memleketlerine dönmek sırası geldiğinde “ben de oruç tutucam” söyledi.Şimdi arada telefonla konuşuruz dilinden “İnşaAllah”, “MaşaAllah”, “Allah izin verirse” ve s. gibi sözler düşmez.

Rusya üniversitelerinden birinde eğitim alan rus öğrenci üniversitedeki tesettürlü bayan öğrencilere özenerek hicab giymeye başladı kendisine “Müslümanmısın”diye sorulduğunda utanarak “yooo sadece hoşuma gidiyor”.İslami hükmlerle ilgileniyordu.Netice olarak müslüman öğrencilerin de yardımı ve desteyi ile müslümanlığı kabul etdi ve müslüman bir gencle de aile kurdu.Hatta annesi de müslümanlığı da kabul etdi.

Anlatmak istediğim aradakı fark.
Kalbinde zerre kadar iman işığı olan bir gayri-müslüman için Dinimizi en doğru şekilde anlatmakdan kimse imtina etmez bence.
Ama İslam aleyhine misyonerlik yapanlar başka...Başda da Papaları olmakla...
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
selamün aleyküm..zalim Allah ın kılıcıdır,Allah nankör kullarını zalimler musallat ederek terbiye eder,sonrada zalimi o tertipli toplulukla cezalandırır.terbiye olmuş nefisler diğerlerinide terbiyeye davet eder bu ise önce hal sonra kal ile olur.diyolog kurmak kendine güvenin ifadesi diye fikrimiz.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
insanın ne olduğu değil ne düşündüğü önemlidir dahası da niyeti önemlidir.O nun için mevlana ne olursan ol ister mecusi,ister isevi,ister putperest ol gel demiştir kanımca..Bunuda bilmek için diyaloğa geçmek gerekmez mi..
 
P

Peris

Guest
insanın ne olduğu değil ne düşündüğü önemlidir dahası da niyeti önemlidir.O nun için mevlana ne olursan ol ister mecusi,ister isevi,ister putperest ol gel demiştir kanımca..Bunuda bilmek için diyaloğa geçmek gerekmez mi..

Mevlana da "ne olursan ol ister mecusi,ister isevi,ister putperest ol gel" demiş.Bence de onlar gelmeli.Bunu onların da bilmesi gerekir.O zaman diyalog olur.Onlar da bilmemezlikden geliyorlar.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
ihvanım..peris,diyalog zaten karşılıklı bir iş değilmidir.Onlar veya biz gelelelim değil konu,bizim mesajımız evrensel olmalı değil mi..
yunus ne güzel söylemiş bu işlerde gönülsüz olmak gerekir,sanırım..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Diyalog... İfade edilen amacın dışında ki diyalog, gerçekleşmiştir. İfade edilen diyalog, zaten hikayedir. Demiş ya şair;

Hayal dünyasına, ben, bazı bazı
Dalmasam bir türlü, dalsam bir türlü...
 
P

Peris

Guest
ihvanım..peris,diyalog zaten karşılıklı bir iş değilmidir.Onlar veya biz gelelelim değil konu,bizim mesajımız evrensel olmalı değil mi..
yunus ne güzel söylemiş bu işlerde gönülsüz olmak gerekir,sanırım..

Birinci cümlenize istinaden sormak istiyorum. Peki siz şimdiye kadar diyalog yapılan ya da ya da yapılması istenilenlerden gönülle verdiğininiz evrensel mesajınıza karşılık aldınızmı ???
 

rusen_alp

New member
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
1,475
Tepkime puanı
86
Puanları
0
Yaş
42
Konum
ruhlar aleminden
Bir zamanlar bir ateistle tanışmıştım, kendisiyle çeşitli konuşalarda tartışmıştık , bana en sonunda demişti ki ben cebraili gözümle görsem yine iman etmem, demişti.
İnsanlar bazen fikirlere o kadar saplanıp kalıyor ki onları ikna etmek mümkün değil, ben şimdi yazılara bakıyorum aynı şeyler aynı kişiler tarafından daha önce de ileri sürülmüştü. Ne bir geri adım var ne de ileri bir adım... Eistein'in dediği gibi önyargıları yıkmak atomları parçalamaktan daha zor... Oysa ki insanlar birbirlerini dinlemediği sürece barış tesis edemez. Önemli olan karşıdaki insanı dinlemek, dinleniyor mu hayır... Kedni ruh dünyasında diyalog tesis edemeyen bireylerin bu konuda söyleyecek bir lafları olmaması gerekir kanımca....
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
selamünaleyküm..
Tabiki bugün müslümanların kendi arasında da çok önyargılar vardır.Bunlarıda aşmak elzem değil mi..Bu siteyi inşa edenin amacı nedir,niyetin de bunlar da olsa gerek.Benim anlatmak istediğim temsil ve tebliğ ruhu...Bu sanırım farzı kifaye..Benim nefsime ağır bir iş,açıkçası..ama bunun meyvesi olmasa sen de ben de müslümanlığı bilmezdik,belki inanmazdık değil mi.bunu istemiyenlerin okuyup anladığım kadarıyla terettütleri dini temelden çok siyasal kaygılı gibi..kaygılar doğruda olabilir bir şey diyemem..ayrıca ben şuncu veya buncunun kendi çalışmasıyla yaptığı işleri yargılamam.Meyvesi varmıdır?sana göre yoktur,ötekine göre zakkum ağacı benim gibiler ise en azından olumsuz ve tehlike görmeyiz.düşmanımız çok düşman istersek deriz..hayırlısı inşaallah..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Diyalogda ki Haklı Tereddütler

Diyalogda ki Haklı Tereddütler

"Dinler arası diyalog" mevzusunu, Nur Cemaatinin, Gülen cemaatinin ve O cemaatlere mensup olmayanların bir hizipleşmesi anlamına getirmemek gerekir.

Bu meseleyi, hizipleşme noktasına çekmeye çalışanlar, ki onlar Nur/Gülen cemaatidir, "diyalog" konuda ki yanlışlıkları, başka mevzularla harmanlayarak elimine etmeye çalışmaktadır. Bu nedenle de ortaya olur olmaz suçlamalar konulmaktadır maalesef.

"Dinler arası diyaloğu" yanlış bulanların iddiaları bellidir, gaye cemaatlere sataşmak değildir.

1- Allah indinde tek din İslam'dır. Hz. Adem (as) dan, Hz. Muhammed (sav) e kadar olan süreçte ki tüm Peygamberler İslam için risalet yaptı. "Dinler arası diyalog" lafzı ile kefenin bir tarafına hak din olmayan Musevilik ve Hristiyanlığı, diğer kefeye İslam'ı; diğerleri ile muadil bir değer gibi koymak, söz ile bile olsa haksızlıktır.

2- Amacı, bu boyutta bir İslami tebliğ olduğu söyleyenlerin, bu faaliyetlere başlamadan önce, İslamı ve Müslümanları temsil noktasında, İslami taraf ile genel ve çok kapsamlı bir konsensüs içinde bulunması gerekir.

3- Yine bu boyutta, yani medyatik unsurlar taşıyan ve kitlesel tansiyon oluşturan bir tebliğ hareketinin, İslam şiarına mutlak uygun şekilde yapılması gerekir. Bu tebliğ harekatında görülmüştür ki, İslami kesim, tabiri caiz ise "maraba" tarzı içinde bulunmuştur.

4- Gerek Hıristiyanlaştırlmış Dünya olarak bilinen Vatikan planlarının, gerek İslam'dan muzdarib olması nedeniyle kendi hesabına İslam'ı ılımanlaştırmaya çalışan Amerikan planlarının yanyana geldiği bir dönemde bu harekatların yapılmaya çalışılması ve bu esnada Gülen cemaatinin "olur,olmaz" ılıman dini fetvalar irad etmesi, İslami kesimde ister istemez refleksler oluşturmuş, bu tebliğ harekatının samimiyetinden şüpheye düşmüştür. İşte bu hassas ortamda Gülen cemaatinin İslam şeriatına karşı çok hassas davranması gerekirdi ancak hassas olunmamıştır.

5- Diğer taraftan, eski misyonunun ana karasından koparak ve bu misyon kurallarını gün be gün ticaret, sigorta, faiz, banka ve kanka ilişkilerine döken Gülen cemaatinin, bu tür bir tebliğ harekatı hiç samimi görünmemiş, tüm İslami kesimlerce altında büyük bir takiyye olduğu zan edilmiş ve bu zan cemaat tarafından tamir edilememiştir.


İşte durum özetle budur ve kimsenin gerçek ve samimi bir tebliğ harekatına karşı olduğu yoktur.
 

Fiemanillah

New member
Katılım
8 Mar 2010
Mesajlar
3
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Dinlerarası Diyalog…
Dinlerarası diyalog fikri ilk kez 1962-1965 yılları arasında toplanan II. Vatikan Konsilinde ortaya atılmıştır… Önceleri Katolik, Ortodoks ve Protestan’lığa mensup Hıristiyanların aralarındaki ihtilafları gidermek amacıyla başlayan bu diyalog çalışmalarının hedefi tüm Hıristiyan dünyasını tek bir çatı altında toplamak ve bir güç oluşturmaktı…
Ancak her yere sızan Yahudi inancına mensup Siyonistler bu konsile de sızarak etkilemeyi başarmış ve Hıristiyan aleminde var olan ve Yahudilere karşı soykırıma varan katliamlara sebep olan “Hz İsa’nın öldürülmesinden Yahudiler sorumludur” inancını alınan bir kararla iptal ederek, Yahudilerin Hz İsa’nın öldürülmesinden sorumlu tutulamayacağını karara bağlamışlardır…
Bunun sonucunda da Hıristiyan - Yahudi anlaşması sağlanarak İslam dünyasına karşı bir ittifak gerçekleştirilmiştir…
Hıristiyan mezhepleri (kendileri bunları ayrı dinler olarak kabul ederler) ve Yahudiler belli bir program dahilinde kendilerine ortak noktalar tespit ve temin ederken gündeme İslam Dünyası gelmiştir…
Ancak İslam Dünyası söz konusu olunca Konsil ikiye ayrılmıştı… Birinci kesim İslam’ın bir din olmadığını ve bu diyalog çalışmalarına katılmaması gerektiğini aksi takdirde İslam inancının bir din mevkiine yüceltilmiş olacağını söylüyordu… Diğer kesim ise herkesin Hıristiyan olma hakkı bulunduğunu, hiç kimsenin İsa’nın ve Rabbın merhametinden mahrum bırakılamayacağını ayrıca 2000 li yılların Asya’nın Hıristiyanlaştırılması projesi için programlandığını bunu için de İslam dünyasını bu programa dahil edilmesi gerektiğini söylüyordu…
Sonuçta İslam Dünyası da Dinlerarası Diyalog çalışmalarına dahil edilerek Arap aleminde Suudi Arabistan, Türk Dünyasında ise önder durumunda olan Türkiye başlangıç noktası olarak tespit edildi…
70’li yılların sonu ve 80’lerin başında Türkiye’de Dinlerarası Diyalog çalışmalarını CHP eski milletvekili ve eski Ulaştırma Bakanı Kasım Gülek başlatmıştır… Kasım Gülek dış ilişkilerle ilgili olarak hakkında uluslar arası MOON tarikatının Türkiye temsilcisi olduğuna dair oldukça ciddi iddialar bulunan şaibeli kişiliğiyle bu çalışmaları 1996’da ölümüne kadar sürdürmüştür…
1996’da öldüğünde cenaze namazını en yakın dostlarından biri olan Fethullah Gülen kıldırmış ve bu tarihten itibaren de Dinlerarası Diyalog çalışmalarını Fethullah Gülen devralarak günümüze kadar getirmiş ve halen de sürdürmektedir…
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Sizin hakiki nurcu dediginiz kesim, dikkatinizi cekerim bu ayrimi siz yapiyorsunuz ne biz ne de o hakiki nurcu dediginiz kisiler. Neyse, o hakiki Nurcu dediginiz kesimdeki kisi ve ya gruplarin nasil Hristiyanlarla ya da yahudilerle diyalog yaptini biliyormusunuz? Biliyorsaniz eger merakimi mazur görün ve hicbir sekilde Fethullah Gülen ile kiyaslamaya girmeyerek sadece bildiklerinizi buraya yazarak hakiki Nurcularin (sizin deyiminizle) diyalog faaliyetleri nelerdir, neler olmustur ve bu calismalar nerede yapilip devam etmektedir ve dogru olan nedir?

Benim zannimca siz diyalogu kökten kabul etmiyorsunuz. Merakim o yüzden. Gercek nurcular dediginiz kesim sizce nasil bir yol izlemis ve neler yapmislar. Tavsiyem sempozyum videolarini izlemeniz ve katilmadiginiz sempozyumlara katilmaniz. Inanin cok bilmis havadasiniz, menemen i seviyorsunuz diyede herseyi menemen gibi görmeniz dogru olmaz. Simdi merak ediyorum o kadar carptirdiginiz cevaplar ile bakalim bu yazilanlari nasil carptiracaksiniz. Beklemedeyim...

Evet, hakiki Nurcu diye biz Üstad Bedüzzaman Said-i Nursi (k.s.) yolundan giden, emr-i bil maruf nehy-i anil münkerden ayrılmayan, sevince sadece Allah (celle celaluhu) rızası için sevip, kızınca da yine aynı minval üzere kalan, müslüman kardeşine, (dialog konusunda) kafire gösterdiği merhametin en az 99 katını gösteren, kimsenin malında mülkünde gözü olmayan, ekser şaibelerden kaçınan, şüpheli olanları dahi mesafeli karşılayan, onda var da neden ben de yok hırsını gütmeyen, bildiğini anlatan, bilmediğini sorarak bile olsa öğrenme konusunda aczlik göstermeyen, kibr ve illa kibr'den uzak duran ve gerçek Kibriya sahibinin Allah (Azze ve celle) olduğunu bilen, kendi ülkesinin cahil halkı dururken kafirin çocuğunun eğitim ve yaşam standartlarını düşünme acuzeliğini göstermeyen, gerçek şakirt kardeşlerimizi kasd ediyoruz.

Evet, ben herkes şahit osun ki; DİAOLOĞU KÖKTEN VE EN DİPTEN KABUL ETMİYORUM. Konu eğer İslam tebliği ise; gerçekten taviz verilmeden, sırf İslam tebliğ edilip de bu konuda verilen bir hizmet ise; sağ dizim yerde, sağ omuzum hafif yukarıda; lütfen çizmeleriniz ile basıp yükselin. Hizmetkarınız olarak görün bu kardeşinizi, değilse, lütfen gölge etmeyin bu İslam alemine. bay fetulllah'ı savunacağız diye hak çizgiden ayrılmayın, kul hakkına müdahil olmayın. Dialog konusunda herkes bir şeyler yapıyor, hakk olanları duydukça destekliyoruz, havanda su dövenleri gördükçe de elbette karşı cevap yazıyoruz, sevgili kardeşim!
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Inanin cok bilmis havadasiniz, menemen i seviyorsunuz diyede herseyi menemen gibi görmeniz dogru olmaz. Simdi merak ediyorum o kadar carptirdiginiz cevaplar ile bakalim bu yazilanlari nasil carptiracaksiniz. Beklemedeyim...

Çok bilmiş olmak kimseye bir şey kazandırmaz, kardeşim. Ne kadarı ile amel ettiğimiz önemlidir. bay fetullah'ınızın yazdıkları ve yaptıkları ile ilgili olarak bu güne kadar bir şey demediğim zamanlar, bildiklerimiz iyiydi de, şimdi mi bildiklerimiz "çok bilmiş" hükmüne dahil oldu ? Sizce bu yazdıklarım bay fetullah'ın kendi yazılarından kaynaklanıyorsa, ben mi çok bilmiş oluyorum, yoksa bay fetullah mı ?

Merakınız daim olmasın, sorun; hemen belirteyim, hangi konuyu çarpıtmışım ?


Menemen'i severim ama; yumurtaları sevmem. Bu yaşıma kadar da sabah kahvaltısında yumurta yemedim. O yüzden her şeyi menemen olarak değerlendirmem. Çünkü menemen sadece yumurtadan ibaret bir şey değildir. Sivri ve acılarından olan yeşil biber olmazsa, menemenin tadı olmaz. Sizce ben; şimdi; acı biber mi oluyorum ? (bakınız çarpıtma böyle olur)
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Sen Ezher gibi bir Üniversitede ilim dağıtılrıken çarpıtma ve cerbeze talim ettin galiba.

Dar daire yada geniş daire, Risale-i nur mesleğinde nefs ve iman ile mücadele dairesine dar daire denilir. Siyaset, içtimai mücadeleye geniş daire denilir. Nihayetinde mesele şu: Ben dialog geniş dairedeki küçük vazifelerin en büyük bir cihadının adıdır, demişken, sen sanki en büyük cihad demişim gibi göstermişsin.
Sana yakışmıyor.

Çarpıtma ve cerbeze diye bir ders yoktu, olsaydı onu da alırdım. Ama kelam da senin bu bahsettiklerin geçiyor. Nasıl yapıldığı şeklinde değil de, cerbeze ve çarpıtma yapanların tahlil edilmesi konusunda öğretiliyor.


Dar dairede yapılan nefs terbiyesi küçük vazifelerin en büyüğü değildir, dedim bende. Çarpıtmadım, hem kuzum; bu neyin nesi böyle her işinize gelmeyen çarpıtma olarak algılanıyor ? Üzerine basa basa yazdım ki, sen "nefs terbiyesini en büyük cihad olarak görmüyorsun," dedim. Nasıl olur da tam aksini iddia edersin ? zaten demiyorsun ki, benim sıkıntım da zaten tam da burada.

Nefs terbiyesi olmadan siyaset ve içtimai daireye girilmez dahi. Nefs terbiyesi olmadan ne dar dairede ne de geniş dairede yer alamazsınız. Siz Üstad'ı (k.s.) böyle mi okuyorsunuz ? Sizin bu dünyaya gönderiliş gayenizin özü, nefs terbiyesidir. En geniş manada bir daire çiz ve bu dairenin adı da "nefs terbiyesi ve tezkiyesi" olsun. Diğer sair bahsettiklerinide bu dairenin içerisinde neresende zikredersen orada kabul edebilirsin. Burada bir sorun yok, ama asılolan dairenin adının da nefs terbiyesi olduğunu unutmayın. Bütün gaye bu, öz bu, espri bu. Yoksa, sen siyasi alanda veya sosyal alnada 100 kişinin kurtuluşuna vesile olmuşsun, ki olabilir, ama bunun bir kıymet-i harbiyesi yok! Olacağını da zannetme, her nefs önce kendinden sorumlu, önce kendini kurtaracak, ondan sonra diğer kardeşinin kurtuluşuna imkan ve reçete hazırlayacak. "nasa iyilik emreder de kendinizi unutur musunuz? Halbuki kitap okuyorsunuz, artık akıl etmez misiniz" ( Bakara : 44 )

Okuduklarınızı bir daha gözden geçirin inşaallah.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
“Takvâ üzere olursanız mualliminiz Allah olur.” (Bakara : 282)

Resulullah (s.a.v.) Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde buyuruyor ki:

“Öyle ilimler vardır ki, gizlenmiş mücevherat gibidir. Onu ancak Ârif billâh olanlar bilirler. Bu ilimden konuştukları vakit, Allah’tan gafil olan kimseler anlamazlar.
Binaenaleyh Allah-u Teâlâ’nın kendi fazlından ilim ihsan ettiği âlimleri sakın tahkir edip küçük görmeyin. Çünkü Azîz ve Celîl olan Allah onlara o ilmi verirken tahkir etmemişti.” (Erbaîn)

İlminiz vehbi mi ? kesbi mi ? Bakın, mihenge vurun, daha sonra Ezher ile ilgili kafa yaparsınız.
 

Fiemanillah

New member
Katılım
8 Mar 2010
Mesajlar
3
Tepkime puanı
5
Puanları
0
İncilde yer aldığı şekliyle Hıristiyan ve Yahudilerin Müslümanlara bakış açısı:

RESUL PAVLUS’UN
GALATYALILARA MEKTUBU

4:21 Kutsal Yasa altında yaşamak isteyen sizler, söyleyin bana, Yasanın ne dediğini bilmiyor musunuz?

4:22 İbrahimin biri köle, biri de özgür kadından iki oğlu olduğu yazılıdır.


4:23 Köle kadından olan olağan yoldan, özgür kadından olansa vaat sonucu doğdu.


4:24 Burada bir benzetme vardır. Bu kadınlar iki antlaşmayı simgelemektedir. Biri Sina Dağındandır, köle olacak çocuklar doğurur. Bu Hacerdir.


4:25 Hacer, Arabistandaki Sina Dağını simgeler. Şimdiki Yeruşalimin karşılığıdır. Çünkü çocuklarıyla birlikte kölelik etmektedir.


4:26 Oysa göksel Yeruşalim özgürdür, annemiz odur.


4:27 Nitekim şöyle yazılmıştır: ‹‹Sevin, çocuk doğurmayan ey kısır kadın! Doğum ağrısı nedir bilmeyen sen, Yükselt sesini, haykır! Çünkü terk edilmiş kadının, Kocası olandan daha çok çocuğu var.››


4:28 Kardeşler, İshak gibi sizler de vaat çocuklarısınız.


4:29 Olağan yoldan doğan, Kutsal Ruha göre doğana o zaman nasıl zulmettiyse, şimdi de öyle oluyor.


4:30 Ama Kutsal Yazı ne diyor? ‹‹Köle kadınla oğlunu kov. Çünkü köle kadının oğlu Özgür kadının oğluyla birlikte Asla mirasa ortak olmayacaktır.››


4:31 İşte böyle, kardeşler, bizler köle kadının değil, özgür kadının çocuklarıyız.


Kendilerini Hz İbrahim'in karısı Hz Sare'nin oğlu Hz İshak'dan gelen özgür insanlar, Müslümanları ise Hz İbrahim'in cariyesi olan Hz Hacer'in oğlu Hz İsmail'in soyundan gelen ve köle olmaları gereken insanlar diye nitelendiren Hıristiyan ve Yahudi toplumları diyalog sonrasında acaba bu inançlarından vazgeçecekler mi?

 
P

Peris

Guest
Mücadele stratejisi Dinimize sarılmak,her türlü bidetlerden korumak.Zaten müslümanlar Peygamber (s.a.s) -in buyurduğu doğrultusunda kardeşliğini ve birliğini gösterirse yeri geldikce temkinini elden vermezse (provakasyonlara uymamakla) bu artık düşmanlar için bir gözdağı olur.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Ehl-i Kitab ile Dialog ise bambaşkadır. Dinler Arası Dialog ekseninde ve içerisinde değerlendirmek ifrattır.

Hayy ve Kerim (celle celaluhu) senden razı olsun. Nihayet ortak bir söze iki müslüman geldi. İşte uzun zamandır sana izah etmeye çalıştığımız nokta. Nihayet yahu, nihayet!

Üstad'ın (k.s.) bahsettiği dialog ile günümüzde sürdürülmeye çalışılan dialog ne yazık ki aynı çizgide değil. Bunu vurgulamak ve günümüzde İslam'a hizmet olarak görülen bu hareketin, esasında kafirlere hizmet etmek ile eş değer olduğunu göstermekti amacımız. Hikmet; siz kendiliğinden aynı caddeye çıktınız.


Bu dialog sadece Hristiyan, Yahud ile münhasır değil, Budist, Hindu vesaire dinler de dahil olmalıdır.

Bu ifadeye itirazım var ama. Sebebi de, budizm bir din değil, hinduizm bir Din değil, belki bir öğretiye bağlı felsefi kökenli bir inanç. Ama asla Arş'u Ala katından değil. Peki tebliğ vazifemizden bu nedenden dolayı vazmı geçelim ? Elbette hayır, vazifemizi yerine getirelim, ama karşımızdaki bu oluşumları Din kapsamına almadan yapalım.
 
Üst Alt