Cevap
Cevap
DUHA DİYOR Kİ :Sevgili kardeşlerim size toplu cevap yazayım.
Her biriniziniz yazısını okudum. Aslında sizinle benim yazdıklarım arasında pek fark yok.
Fark şurda: Şöyle söyliyeyim. Her biriniz şeriat devleti savunuyor. Ama her biriniz kafanızda olmasını istediğiniz şeriatı söylüyorsunuz yada hayal ediyorsunuz.
İşte sizin bu zihniyetiniz İran'da var. Suudi Arabistanda var. Emevide olmuş ve hakeza.
Yani, Şeriat Devletide bireylerin yada daha doğru ifade ile fırkaların Kur'anı anlama görüşlerine göre yapılmış.
Emevi Şeriat adına hadsiz zulm etmiş. İran'da öyle. Suudilerde; Hamasta, Abbasta, Talabanide, Usamede
Bakın her biri şeriat devleti peşinde. Ama her biri şeriati kendi anlayışları ile görüyor ve şeriat devletini kurma hakkını kendinde buluyor.
Sonra o adamların her biri "şeriat" diye inanılmaz zulümlere sebep oluyorlar.
Şimdi, ben de sizin aklınızdaki şeriat devletini o zalim uygulamalara bakarak "yanlıştır" desem, delalettir desem haksızlık olur mu?
ONA DİYORUZ Kİ : YANİ BURADA ŞUNU SÖYLEMEK İSTİYORSUN. ALLAH’IN HÜKÜMLERİ OLAN ŞERİATI HERKES KENDİNE GÖRE ANLAYIP, KENDİNE GÖRE YORUM YAPIYOR, DOLAYISI İLE BUNLARDAN BİRİ HARİÇ VEYA HEPSİ YANLIŞ YOLDA OLABİLİR. EL HAKK, BU ÇOK DOĞRU ANCAK, PEKİ
1- SEN DOĞRU BİLDİĞİNİ YADA İŞİNE GELENİ VE HERKES DE AYNI ŞEKİLDE DOĞRU BİLDİĞİNİ VEYA İŞİNE GELENİ YAŞAMAK HAKKI VAR İSE “İSLAM DA ZORLAMA YOKTUR” HÜKMÜ ÇERÇEVESİNDE,
A- ADAM “İSLAM DA ZORLAMA YOKTUR” HÜKMÜNÜ SENİN ANLADIĞIN GİBİ ANLAMAMA HAKKI DA YOKMUDUR?
B- O ZAMAN BU KADAR NUR TALEBESİNİ KAYITSIZ ŞARTSIZ NEDEN TEK BİR FORMATA SOKUYORSUN?
C- NEDEN SENİN İDEOLOJİNE UYMAYAN KİMSEYE NE İŞ, NE AŞ, NE DE FIRSAT VERMİYORSUN?
D- BİR “DİYALOG”TUR TUTTURMUŞ GİDİYORSUN, NEDEN HIRİSTİYANLARI RAHAT BIRAKMIYORSUN(?)
DAHA, DAHA ÇOK SAYABİLİRİM!..
İRAN’IN, ARABİSTAN’IN, EMEVİ’NİN YAPTILARINI HAKSIZ BULUP DA, ŞERİAT ADINA YAPILMIŞ BU HAREKETLERDE ZALİMCE DİYORSUN YA, BİR TAKIM İNSANLAR ADINI “ BİLMEM NE İSLAMİ HAREKETİ” KOYUP DA CİNAYETLER İŞLEYİNCE, KABAHATİ İSLAM DA MI BULUYORSUN YOKSA İSLAM’I KENDİNE KILIF YAPIP ZULMEDENLERDE Mİ BULUYORSUN?
SEN “şeriat devletini o zalim uygulamalara bakarak "yanlıştır" desem, delalettir desem haksızlık olur mu?” DİYE SORUYORSUN YA, EVET ÇOK BÜYÜK HAKSIZLIK YAPARSIN ŞERİATE. ÇÜNKÜ KABAHAT ŞERİATTE DEĞİL, ONU YANLIŞ ANLAYIP, YANLIŞ UYGULAYANDADIR. DOĞRUSU YOK MUDUR, VARDIR, NERDEDİR, ONU ARIYOR VE BULMAYA CEHD EDİYORUZ, ONU BULMAKTA ZORLANMAK DEMEK, ALLAH’IN HÜKÜMLERİ YERİNE BAŞKA BEŞERİ HÜKÜMLER KOYMAK DA DEĞİLDİR, AYETLERİ KAFAMIZA GÖRE TEŞBİH EDİP, YENİ DİNLER OLUŞTURMAK DA DEĞİLDİR.
DUHA DİYOR Kİ : Bak, İranda "muta nikahı" denen bir şey var. Nasıl şerat adına zalim ve sapık bir fiile şerik oluyorlar. Bak, Suudi kendi inancında "türbe yok" diye nasıl türbeleri yakıp yıkıyor. Emevi nasıl kadere inanma biçimini devlet ideolojisi yapmış ve katile "maktül nasıl olsa ölecekti" diye ceza vermiyor. Bunu Kur'an namına yapıyor. İyi ama sizlerin örnek verdiği CHP demokrasisi vesaire arasında ne fark kaldı söyler misiniz?
İyi ama bir zulüm din adına zulüm olunca hak mı oluyor?
Şimdi diyeceksiniz, ne alakası var, biz de buna karşıyız.
İyi ama senin Şariat anlayışında muta nikahı yoktur, yada türbe yıkma yoktur da namaz kılmayanın evini yakma vardır. Yada kendi sünni inancına ait başka bir fiili dayatma vardır.
Şimdi Şia da muta nikahı var ve bunu dayatıyor da sünni bir şey dayatınca hak mı oluyor?
İşte diyorum kaflarınızdaki şeriat devleti ancak zulme sebep olur.
Güya Allah'ın hükümlerinin üstüne hüküm koymamak adına zulüm olur. İran da şeriat devletini kurarken "Allah'ın hükmü ile hükmedeceğiz" demedi mi? Suudilerde öyle dedi. Talabani de öyle diyor, Hamasta, Zerkavide.
Yahu bu Allah'ın hükümleri kişden kişiye farklı ise nasıl Allah'ın hükmü denir?
Demek Allah'ın hükmünü cari yapmak adına hayal ettiğiniz şeriat devleti sizin hayal ettiğiniz fırkanıza ait hakikatleri kanun yapmış bir devlet şeklidir ki batıldır. CHP'nin uyuglamasınında demokrasi olmadığı gibi. Yada kişilerin kendini tanrı yapması demokrasi olmadığı gibi.
ONA DİYORUZ Kİ : BİR KERRE, BU SÖZLERLE KONU ÖZÜNDEN SAPTIRILIP, MANEVRA YAPILIYOR. KONUMUZ “ŞERİAT İLE DEMOKRASİ BİRBİRİNE UYUMLU MU?” YANİ BENİM DEDİĞİM DOĞRUDUR U TEBARÜZ ETTİRMEK ADINA YAPILMIŞ BİR HAREKETTİR.
YUKARIDA ŞİA VE VAHHABİ FİKİRLERİ OLARAK BAHSİ GEÇEN KONULAR BU GÜN İSLAM ADINA UYGULANAN YANLIŞLARDIR ANCAK BİR YERLERDEN ÖYLE VEYA BÖYLE ŞERİATE TUTTURULMUŞTUR. ANCAK BU GÜN DEMOKRATİK BİR KARAR OLAN BİR ERKEK İLE BİR KADININ CİNSEL İLİŞKİYE GİRMESİNİ ZİNA KABUL ETMEYİP, DOĞAL VE DEMOKRATİK BİR HAK KABUL EDEN ZİHNİYET VE DEMOKRASİNİN BEŞİKLERİ SAYILAN ÜLKELERDE BUNA BENZER VE İPSİZ SAPSIZ BİR SÜRÜ İSLAMIN TEMELİNİ YIKMAYA ÇALIŞAN DEMOKRATİK KURALLARIN MEYVESİ YARIN SENİN ÇOCUĞUNUN YAKASINA SARILIRSA VE SENİN ÇOCUĞUN BU BENİM DEMOKRATİK HAKKIMDIR DESE, NE DERSİN?
DUHA DİYOR Kİ: Ancak, Kur'an evamir-i şeriyeyi tesis ettiği gibi evamir-i tekviniye denilen Adetullahı da gösteriri ayetleri içerir.
Mesela Allah der "Biz dileseydik hepiniz iman ederdiniz" Evet insanların iman etmesi Allah'ın takdirindedir. Hepimizi melek haline getirebilir. Ama getirmez. Zira, hür bırakmış. Hür bırakması ise Adetullahındadır.
Madem Allah Kur'an'da imanı dayatmadığını söylüyor, dinde zorlama yoktur diyor; o zaman hangi hakla "ben şeriat devletini kurup herkezin Kur'an hakikatleri ile yaşatacağım, İster Müslüman olsun, ister olması" diyebiliyorsunuz. Kaldi ki Kur'an hakikatlerini de kendi fırkana ait şekli ile sunuyorsun.
ONA DİYORUZ Kİ: YİNE SAPTIRMA VAR. MÜTEMADİYEN GERÇEKLERDEN KAÇIP, İDDİANIZI DOĞRULAMA HEVESİNDESİNİZ.
KİMSE ŞERİAT DEVLETİ KURUP, HERKESİ ZORLA MÜSLÜMAN YAPALIM DEMİYOR BİR KERE. AMA BURADA ŞU, ÇOK AÇIK VE NET SÖYLENİYOR. HİÇ KİMSE, DE ŞERİATIN EMİRLERİNİ DEMOKRASİ VAR DİYİP KENDİ KAFASINA GÖRE YORUMLAMAYA VE UYGULAMASINI AZMETTİRME HAKKI YOKTUR, İSLAM BELLİDİR, ŞERİAT BELLİDİR, DİLEYEN UYAR, DİLEMEYEN UYMAZ AMA HİÇ KİMSENİN TAHRİF ETME HAKKI YOKTUR, ÖYLELERİNİ ALLAH ZÜL CELAL HAZRETLERİ KAHR-I MUNGARİZ EYLESİN İNŞAALLAH!
DUHA DİYOR Kİ: Kur'an'ın yüzde doksanı İman ve İslam esasları üzerinedir. Kalan kısmı ise siyasi ve içtimai hayata aittir. İşte sizler yüzde doksan iman ve islam esaslarını bize tebliğ eden Kur'an'ı nasıl bir devletin ideolojisi yapabilirsiniz.
ONA DİYORUZ Kİ: BURADA BAHSETTİĞİNİZ BİR İDDİADIR VE BU, İDDİAYI EDENİ BAĞLAR
DUHA DİYOR Kİ: Allah dünyada Rahman ismi ile hükmetmiyor mu? Peki Rahman hükmü ile hükmederken Kafir, Mü'min ayırıyor mu? Mümine ayrı Adetullah, kafire ayrı Adetulah mı var? Peki madem Allah'ın hükmü ile hükmetmek istiyorsunuz, ne diye Allah'ın Adetullah'ına bakan Rahman ismi ile hükmet miyorsunuz. Yada yine Adetullah'ına bakan Adl-ü Hakem ismi ile hükmet miyorsunuz?
Peki madem Allah'ın hükmü ile hükmetmek istiyorsunuz, ne diye Allah'ın Adetullah'ına bakan Rahman ismi ile hükmet miyorsunuz. Yada yine Adetullah'ına bakan Adl-ü Hakem ismi ile hükmet miyorsunuz?
Neden Allah'ın Müminlere has kıldığı Rahim, Latif, Hadi isimleri ile hükmetmek istiyorsunuz.
Allah Rahmetin, Lütüfün, Hidayetin kendine ait olduğunu hükmetmişken siz onu Allah'tan alıp bir devlet aracılığı ile ifa etmek istiyorsunuz.
Bu nasıl Allah'ın hükümleri ile hükmetmektir.
ONA DİYORUZ Kİ: ALLAH RAHMAN İSMİ İLE HÜKMETTİĞİ GİBİ CEBBAR İSMİ İLE DE HÜKMEDİYOR, KAHHAR İSMİ İLE DE HÜKMEDİYOR, HAFID İSMİ İLE DE HÜKMEDİYOR, MÜZİL İSMİ İLE DE HÜKMEDİYOR, SABIR İSMİ İLE DE HÜKMEDİYOR, YALNIZ ONLAR ALLAH’IN SIFATLARIDIR, BİZDEN MÜNEZZEHTİR, YİNE KARIŞTIRDINIZ.
AMA MERAK EDİYORUM NE ALAKASI VAR BU LAFLARIN DEMOKRASİ İLE?
DUHA DİYOR Kİ: Sizler Müslümanların kendi aralarında olması gerken işleri neden Rahman ismi ile dünya hayatı garantiye alınmış insanlara dayatıyorsunuz. Allah'ın sınavını kaldırır bir tarzda bir delet kurmak istiyorsunuz.
Herkezin Kur'anı kendi anlayışı ile anlamasını istemek hak mıdır? Böyle kan dökecek bir sistemi Allah nasıl murad etmiş olabilir. Bana söyleyin? Haşa yüzbin kere haşa?
Kur'anın hiç bir yerinde Şeriat Devleti gösteremiyorsunuz. Hadislerden de gösteremiyorsunuz. Gösterdiğiniz bir şey olsa aslında Şeriat Sistemine aittir.
Allah kainatı bir sistem ile yönetiyor. Buna Adetullah deniyor. İnsanlar bu sistemde hayatlarını idame ettirirken Evemir-i şeriye geliyor, diyor "hayatını yaşarken Tek bir Allah'a , gönderdiği elçiye, ve bu hayatın sonrasına inan ve adil ol,bana ibadet et", diyor. Dünya hayatını yaşarken insanlara çok geniş bir helal dairesi çiziyor.
Bu emir Allah'a mı ait, kula mı?
Söyleyin bana kafir ile mü'minin Adetullahı farklı mı?
Kafir de nefes alıyor, mümin de. Kafir annede evladına şefkat duyuyor, müminde. Kafirde rızk için Allah'ın koyduğu kurallara tabi, müminde; kafirde rızk için çalışıyor, müminde. Kafirdinde fikri var, mümininde. Her biri için aynı Adetullah işiliyor. Eğer Allah kafire dünyada yaşam hakkı tanımayan bir devlet istese idi "dinde zorlama yoktur", "Allah dileseydi herkez iman ederdi" ayetlerine muhalefet olmaz mı? Haşa Allah kendisi bizzat kendi şeriatine ve Adetullahına muhalefet etmiş olmaz mı?
Şimdi diyorsunuz ki Allah "bizi mecbur bıraktı ki bir devlet kuralım ve herkezi zorla şeriatına sokalım." Haşa
Bak şeriate aykırı veya uygun bir fiilin cezası veya mükafatı ahirete erteleniyor. Allah rahmetinden mümine cezası ahirete kalmasın diye tokat vuruyor. Ama Allah Adetullaha muhalif hareket eden kafir olsun mümin olsun hemen cezalandırıyor.
Demek istediğim şu.
Allah'ın hükmü olan şeriat hükümde tekviniyesi hüküm değil mi? Şeri hükümleri zulümlü bir tarzda herkeze yaşatmak için Adetullaha muhalefet nasıl Allah'ın hükmü ile hükmetmek oluyor.
ONA DİYORUZ Kİ: ŞİMDİ BİR DE ADETULLAH’I BU İŞE KARIŞTIRDIN. BİLMEYENLERE ADETULLAH NEDİR BİR ALINTI YAPALIM VE SENİN SÖYLEDİKLERİNLE BİR ALAKA BULMAYA ÇALIŞTIRALIM HERKESİ. AMA BU TARZINI DOĞRU BULMADIĞIMI DA BELİRTEYİM. MÜTEMADİYEN ALİNİN KÜLLAHINI VELİYE GİYDİRMEYE ÇALIŞIYORSUN
ÂDETULLAH
Allah'ın kanunu, sünneti. Âdet, geri dönmek manasına olan Avd'dan isimdir. Aslı avdettir. Aynı zamanda âdet; İsti'mâlin eş anlamlısıdır.
Âdet, Kur'an-ı Kerim'de "Sünnet" lâfzı ile teblîğ buyurulmuş ve müfessirler tarafından düstûr, kanun diye izah edilmiştir. Kur'an-ı Kerim'in Ahzâb, Fâtır, Fetih gibi birçok surelerinde âdet, hep sünnet lâfzıyla tabir buyurulup, bütün bunlarda Allah'ın âdetlerinden, kanunlarından sözedilmiş ve Âdetullah'ın değişmesinin mümkün olmadığı bildirilmiştir. Âdetullah ile ilgili ayetlerin çoğunda, bilhassa geçmiş ümmetlerin müşriklerine, dünyevî ve uhrevî ceza tayininde carî bulunan ilâhî kanun tebliğ edilmiştir. (bk. el-Enfâl, 8/38; el-İsrâ, 17/76-77; el-Fâtır, 35/42-43)
Âdet; selim tabiatlarda makbul olup, devamlı yapılan işlerde insanların içinde istikrar bulmuş hususlardan ibârettir. Âdet üç çeşittir: Genel örf âdetleri (ayak basma gibi.) Özel örf; (her grubun terimleri. Nahiv'de ref' kelimesi gibi.) (Şer'î örf, salât, zekât ve hac gibi. Bunlarda lügat manasının yerine şer'i manalar kullanılır) (et-Tehânevî, Keşşâf-u Istılâhâti'l-Fünûn, İstanbul 1984, II, 958)
İlâhî âdetler, kevnî ve ilâhî sünnetlerdir. Tabiat kanunları Âdetullahtır Kevnî sünnetler, Allah'ın genel hikmeti gereği değişmez. (el-Fetih, 48/23) Şu kadar ki bazı kere özel tercih hikmeti gereği Cenâb-ı Allah sebebi veya tesiri yok eder. Sebepsiz veya alışılmamış sebeplerle müsebbibâtı yaratır; böylece âdât-ı İlahiyye haricinde harikulâde olaylar yaratır.
Kevnî sünnetlerin veya tabiat kanunlarının koyucusu olan mutlak yaratıcı, harikulâdeye has olan birtakım kanunlar koymaktadır. İşte o kanunlara göre, bazen insanlar aracılığıyla birtakım harikulâde olaylar meydana gelebilir.
Cenâb-ı Hakk, Kur'an-ı Kerim'de Âdetullah'ı ve hikmetlerini zikrederek Müslümanlara, daha önce bilmedikleri her şeyin varlığını bildirdi ve kendisinin yaratıklar üzerinde kanunları olduğunu haber verdi. Bu gerçekten hareketle, bu sünnetleri bir ibret ve nasihat olmak üzere en güzel bir şekilde "Allah'ın Sünnetleri İlmi" diye bir ilim dalında toplayıp incelemek mümkündür. Bilindiği üzere Allahü Teâlâ, bazı ayetlerde kanunlarını açıkça göstermiştir. Bazan sebebi bir ayette, onun sonucunu da diğer bir ayette zikretmiştir. O, geçmiş milletlerin haberlerini zikrederken genellikle âdetini zımnen göstermiştir. Adetullah'ı izah eden ayetlerden bazısı şunlardır:
"Biz bir Resul göndermedikçe, hiçbir kimseye azap edecek değiliz." (el-İsrâ, 17/15)
"Allah, bir topluma verdiği nimeti, onlar kendilerinin (iyi) hâlini (fenalığa) çevirmedikçe bozmaz." (er-Ra'd, 13/11)
Bunlardan başka, Allah'ın, peygamberlerini fertlere değil toplumlara gönderdiğini (Hûd, l l/25), cihada icabet etmeyen bir kavmin yerine başka bir kavmi getireceğini (et-Tevbe, 9/38-39), servetin sadece zenginler arasında dönüp dolaşan bir şey olmaması için zekât ve sadakaların yanı sıra, ganimetlerden fakirlere daha fazla pay verilmesini (el-Haşr, 59/7) belirten ayetler Âdetullah'ı ifade eden hükümlerdir.
DUHA DİYOR Kİ: İşte benim size anlattığım Sistem Cumhuriyetir. Cumhuriyet ise muhteliftir. Nasıl muhtelif şeriatlar var. Nasıl muhtelif demokrasi anlayışları var öyle...
İşte Cumhuriyet herhangi bir devlette Allah'ın murrad ettiği sistemdir. Hulefa-i raşidinin hepsi Cumhur-u reisti .Ancak mana-i ismi ile değil gerçek cumhurbaşkanları idiler.
Asla hiç bir gayr-ı müslime şeriatı dayatmadılar. Asla içkiyi gayr-ı müslime haram diye yasaka etmediler. inançlarına ilişmediler. Hür bıraktılar. Gayr-ı müslimi dünya hayatında serbest bıraktılar. Nasıl bir Müslümanın dünya hayatı için ticarete ihtiyacı var, veya bir işte çalışması lazım gayr-ı müslüminde o Adetullaha dahil olduğunu bilip zulmetmediler. Nasıl bir Mülümanın kendi dinini özgürce yaşması hak ise gayr-ı müslimide bu hakkı verdiler. Hem gayr-ı müslim için karar alırken ona sordular. Kendi kararlarını onlara daytmadılar.
Şimdi siz kalkmış Şeriat Devleti savunuyorsunuz. Hulefa-i Raşidin ve Peygamberimiz cumhur-u reis iken ve hem emir'ül mümininken siz Emirül müminin sıfatını devlet ideolojisi haline getirmek istiyorsunuz.
ONA DİYORUZ Kİ: YANİ PEYGAMBERİMİZ VE HULEFA İ RAŞİDİN İÇKİYİ GAYRİ MÜSLİME YASAK ETMEDİ DE TEŞVİK Mİ ETTİ, ZİNAYI YASAK ETMEDİ DE TEŞVİK Mİ ETTİ. BUNLARI KENDİ KONTROLÜNDE OLAN BELDELERDE NEHY-İ ANİ'L-MÜNKER YAPMADIMI, BU İFTİRAYI KİM YAPIYOR BÖYLE?
Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Sizden kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin; buna gücü yetmezse diliyle onun kötülüğünü söylesin; buna da gücü yetmezse kalbiyle ona buğzetsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir'' (Müslim, İman, 78; Tirmizî Fiten. 1I- Nesaî iman 17 İbn Mâce, Fiten, 20).
EL İNSAF
EL İNSAF
EL İNSAF